Pub Date : 2023-11-13DOI: 10.18498/amailad.1338465
Mustafa Çalişkan, İbrahim Gürses
Nevrotik bozukluk tanılı bireylerin rahatsızlıkları ve problemleriyle mücadele edebilmek için dini başa çıkmaya başvurma sıklığı, dini başa çıkmanın hangi boyutunu daha çok tercih ettikleri ve demografik değişkenler arasındaki ilişkileri ortaya koymak araştırmamızın amacını oluşturmaktadır. Bu araştırma 06/12/2021-26/08/2022 tarihleri arasında Ezine Devlet Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları (Psikiyatri) polikliniğine başvurmuş ve Nevrotik Bozukluk tanısı almış toplam 310 kişi ile yürütülmüştür. Verilerin toplanmasında anket tekniğinden yararlanılmıştır. Verilerin analizinde parametrik test teknikleri olan t-Testi ve Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) testi uygulanmıştır. Analizler sonucunda nevrotik bozukluk tanılı bireyler rahatsızlıklarıyla başa çıkmak için dini başa çıkma yöntemine ‘çoğu zaman’ başvurmaktadırlar. Katılımcıların olumlu dini başa çıkma boyutuna olumsuz dini başa çıkma boyutundan çok daha fazla başvurdukları gözlenmiştir. Dini başa çıkma yönteminden yararlanma sıklığı cinsiyet, yaş, medeni durum, eğitim, sosyo-ekonomik ve yerleşim yeri gibi demografik değişkenlerde de farklılıklar göstermektedir. Nevrotik bozukluk tanılı bireylerde dini başa üzerine yapılan ilk çalışma olmasından ve literatüre katkı sağlayacağı arzulandığından çalışmanın önemli olduğu düşünülmektedir.
{"title":"Nevrotik Bozukluk Tanılı Bireylerde Dini Başa Çıkma Üzerine Bir Araştırma","authors":"Mustafa Çalişkan, İbrahim Gürses","doi":"10.18498/amailad.1338465","DOIUrl":"https://doi.org/10.18498/amailad.1338465","url":null,"abstract":"Nevrotik bozukluk tanılı bireylerin rahatsızlıkları ve problemleriyle mücadele edebilmek için dini başa çıkmaya başvurma sıklığı, dini başa çıkmanın hangi boyutunu daha çok tercih ettikleri ve demografik değişkenler arasındaki ilişkileri ortaya koymak araştırmamızın amacını oluşturmaktadır. Bu araştırma 06/12/2021-26/08/2022 tarihleri arasında Ezine Devlet Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları (Psikiyatri) polikliniğine başvurmuş ve Nevrotik Bozukluk tanısı almış toplam 310 kişi ile yürütülmüştür. Verilerin toplanmasında anket tekniğinden yararlanılmıştır. Verilerin analizinde parametrik test teknikleri olan t-Testi ve Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) testi uygulanmıştır. Analizler sonucunda nevrotik bozukluk tanılı bireyler rahatsızlıklarıyla başa çıkmak için dini başa çıkma yöntemine ‘çoğu zaman’ başvurmaktadırlar. Katılımcıların olumlu dini başa çıkma boyutuna olumsuz dini başa çıkma boyutundan çok daha fazla başvurdukları gözlenmiştir. Dini başa çıkma yönteminden yararlanma sıklığı cinsiyet, yaş, medeni durum, eğitim, sosyo-ekonomik ve yerleşim yeri gibi demografik değişkenlerde de farklılıklar göstermektedir. Nevrotik bozukluk tanılı bireylerde dini başa üzerine yapılan ilk çalışma olmasından ve literatüre katkı sağlayacağı arzulandığından çalışmanın önemli olduğu düşünülmektedir.","PeriodicalId":502158,"journal":{"name":"Amasya İlahiyat Dergisi","volume":"41 4","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139279127","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-11-10DOI: 10.18498/amailad.1359534
Zeynep Uğurlu, Mevlüt Kaya
Bu çalışmada, ortaokulda çalışan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi (DKAB) öğretmenlerinin değerler eğitimi uygulamalarına ilişkin görüşleri incelenmiştir. Araştırma 2022-2023 eğitim öğretim yılında gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın evreni Zonguldak, Kastamonu, Samsun, Ordu, Trabzon, illerindeki resmi ortaokullarla sınırlıdır. Örneklemde 462 öğretmen yer almıştır. Araştırma nicel araştırmayla gerçekleştirilmiştir. Veriler anket ve ölçek formu aracılığıyla toplanmıştır. Veri analizinde varyans analizi (ANOVA) ve t-testi kullanılmıştır. Öğretmenlerin değerler eğitimine ilişkin uygulama düzeylerinde cinsiyet değişkeni açsından anlamlı bir farklılık görülmezken; Öğretmenlerin değerler eğitimine ilişkin uygulama düzeyleri medeni durum değişkeni açısından bekâr öğretmenler lehine, mesleki deneyime göre ise göreve yeni başlayan öğretmenlerin lehine, öğretmenlerin değerler eğitimiyle ilgili ders, seminer ya da hizmet içi eğitim alıp almama durumlarına göre ise alanlar lehine anlamlı bir fark görülmüştür.
本研究探讨了在中学工作的宗教文化与道德知识(RCMK)教师对价值观教育实践的看法。研究于 2022-2023 学年进行。研究对象仅限于宗古尔达克省、卡斯塔莫努省、萨姆松省、奥尔杜省和特拉布宗省的官方中学。样本中有 462 名教师。研究以定量研究的方式进行。通过问卷和量表收集数据。数据分析采用方差分析(ANOVA)和 t 检验。虽然从性别变量来看,教师的价值观教育实施水平没有明显差异,但从婚姻状况变量来看,单身教师、从专业经验来看,新教师以及参加过与价值观教育有关的课程、研讨会或在职培训的教师在价值观教育实施水平方面存在明显差异。
{"title":"Religious Culture and Moral Knowledge Teachers Views on Values Education Practices","authors":"Zeynep Uğurlu, Mevlüt Kaya","doi":"10.18498/amailad.1359534","DOIUrl":"https://doi.org/10.18498/amailad.1359534","url":null,"abstract":"Bu çalışmada, ortaokulda çalışan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi (DKAB) öğretmenlerinin değerler eğitimi uygulamalarına ilişkin görüşleri incelenmiştir. Araştırma 2022-2023 eğitim öğretim yılında gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın evreni Zonguldak, Kastamonu, Samsun, Ordu, Trabzon, illerindeki resmi ortaokullarla sınırlıdır. Örneklemde 462 öğretmen yer almıştır. Araştırma nicel araştırmayla gerçekleştirilmiştir. Veriler anket ve ölçek formu aracılığıyla toplanmıştır. Veri analizinde varyans analizi (ANOVA) ve t-testi kullanılmıştır. Öğretmenlerin değerler eğitimine ilişkin uygulama düzeylerinde cinsiyet değişkeni açsından anlamlı bir farklılık görülmezken; Öğretmenlerin değerler eğitimine ilişkin uygulama düzeyleri medeni durum değişkeni açısından bekâr öğretmenler lehine, mesleki deneyime göre ise göreve yeni başlayan öğretmenlerin lehine, öğretmenlerin değerler eğitimiyle ilgili ders, seminer ya da hizmet içi eğitim alıp almama durumlarına göre ise alanlar lehine anlamlı bir fark görülmüştür.","PeriodicalId":502158,"journal":{"name":"Amasya İlahiyat Dergisi","volume":"87 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139280695","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-11-07DOI: 10.18498/amailad.1332945
Yahya Solmaz
Yemin, insanların sözlerini kuvvetlendirmek için ihtiyaç duydukları vesilelerden biridir. İslam’da yeminin, esasen meşru olduğu kabul edilmekle birlikte belirli sonuçları gerektirdiği ifade edilmiştir. Bunun yanında hangi yeminlerin geçerli sayılıp hüküm ifade edici olduğu hakkında da bazı değerlendirmeler yapılmıştır. Bu bağlamda tevhid inancı merkeze alınarak buna aykırı olan yemin lafızlarının meşru olmadığı gibi hüküm de ifade etmediği vurgulanmıştır. Ayrıca meşru kabul edilen yemin lafızlarında örfün veya kişinin niyetinin belirli ölçüde etken olduğu da zikredilmiştir. Ana hatlarıyla yukarıdaki şekilde ele alınan yeminler bu çalışmamızda; öncelikli olarak kefâret gerektirmesi açısından, ardından ise kullanılan ifade kalıpları dikkate alınarak kategorize edilmiştir. Bu çerçevede yemin lafızlarından hangisinin mutlak anlamda hüküm ifade ettiği, hangisinin hüküm ifade etmek için örfe veya niyete ihtiyaç duyduğu, hangisinin de dinen meşru kabul edilmemesi sebebiyle hüküm ifade etmediği gibi hususlar ele alınmıştır. Her bir bölümün akabinde açılan değerlendirme başlıkları altında ise konuyla ilgili ulaşılan deliller incelenmiş ve belirli sonuçlara ulaşılmaya çalışılmıştır.
{"title":"Yemin Lafızlarının Hüküm İfade Etmesinde Örfün Etkisi","authors":"Yahya Solmaz","doi":"10.18498/amailad.1332945","DOIUrl":"https://doi.org/10.18498/amailad.1332945","url":null,"abstract":"Yemin, insanların sözlerini kuvvetlendirmek için ihtiyaç duydukları vesilelerden biridir. İslam’da yeminin, esasen meşru olduğu kabul edilmekle birlikte belirli sonuçları gerektirdiği ifade edilmiştir. Bunun yanında hangi yeminlerin geçerli sayılıp hüküm ifade edici olduğu hakkında da bazı değerlendirmeler yapılmıştır. Bu bağlamda tevhid inancı merkeze alınarak buna aykırı olan yemin lafızlarının meşru olmadığı gibi hüküm de ifade etmediği vurgulanmıştır. Ayrıca meşru kabul edilen yemin lafızlarında örfün veya kişinin niyetinin belirli ölçüde etken olduğu da zikredilmiştir. Ana hatlarıyla yukarıdaki şekilde ele alınan yeminler bu çalışmamızda; öncelikli olarak kefâret gerektirmesi açısından, ardından ise kullanılan ifade kalıpları dikkate alınarak kategorize edilmiştir. Bu çerçevede yemin lafızlarından hangisinin mutlak anlamda hüküm ifade ettiği, hangisinin hüküm ifade etmek için örfe veya niyete ihtiyaç duyduğu, hangisinin de dinen meşru kabul edilmemesi sebebiyle hüküm ifade etmediği gibi hususlar ele alınmıştır. Her bir bölümün akabinde açılan değerlendirme başlıkları altında ise konuyla ilgili ulaşılan deliller incelenmiş ve belirli sonuçlara ulaşılmaya çalışılmıştır.","PeriodicalId":502158,"journal":{"name":"Amasya İlahiyat Dergisi","volume":"30 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139283642","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-11-06DOI: 10.18498/amailad.1352110
Mustafa Keski̇n
Hz. Peygamber vefat ettikten sonra Müslümanlar arasında zuhur eden, fikir ayrılıkları ve siyasî çatışmalar, beraberinde itikadî açıdan ayrışmayı, fırkalaşmayı ve mezhepleşmeyi getirmiştir. İtikadî fırkaların ve mezheplerin ortaya çıkmasıyla birlikte Müslümanlar arasında ayrıca geniş çaplı bir rekabet ortamı meydana gelmiştir. İlk dönemden itibaren ortaya çıkan her bir siyasî akım, kendi konumunu meşru kılmak için dinî kaynak arayışına girerek, Kur’an ve sünnetten delil bulma gayretinde olmuştur. Sahâbe döneminden itibaren kullanılmaya başlayan ve sonraki dönemlerde gelişerek sistemli hale gelen ehl-i re’y ve ehl-i hadîs kavramları da Müslümanlar arasında ayrışmaya neden olan temel iki kavramdır. Kur’an ve sünnette kesin bir hüküm bulunmayan meselelerde aklî içtihada ve kıyasa başvuran ehl-i re’y taraftarları, bütün dinî hükümlerin, nasların zâhirinde mevcut olduğu fikrini savunan ehl-i hadîs taraftarlarının eleştirilerine sürekli maruz kalmıştır. Ebû Hanîfe de ehl-i re’yin temsilcisi olması nedeniyle bu eleştirilere en çok maruz kalan kişi olmuştur. Düşünce itibariyle ehl-i hadîs tarafında yer alan İbn Hazm, temsil ettiği Zâhirî anlayış doğrultusunda gerek Ebû Hanîfe’yi gerekse diğer muhaliflerini sert bir üslupla tenkide tabi tutmuştur. İslâm düşüncesi tarihinde ortaya çıkan mezhep ve fırkaların her birinin ehl-i re’y ve ehl-i hadîs anlayışına uzanan bir tarafı bulunduğu gibi, günümüzde ortaya çıkan zâhirci, gelenekçi, modernist ve selefî cemaat ve fikir akımları da bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde bu iki zihniyetten beslenmektedirler. Dolayısıyla Müslümanlar arasında geçmişte ve günümüzde yaşanan fikir ayrılıklarını ve çatışma nedenlerini anlayabilmek için, ibn Hazm’ın düşünce yapısı ile muhalif durduğu anlayışın iyi tahlil edilmesinin önemli olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle çalışmamızda İbn Hazm’ın “ehl-i re’y”e bakışı ve günümüze yansımaları konu edinilmiştir.
{"title":"Ahl al-Ra'y According to Ibn Hazm and its Reflections on Today","authors":"Mustafa Keski̇n","doi":"10.18498/amailad.1352110","DOIUrl":"https://doi.org/10.18498/amailad.1352110","url":null,"abstract":"Hz. Peygamber vefat ettikten sonra Müslümanlar arasında zuhur eden, fikir ayrılıkları ve siyasî çatışmalar, beraberinde itikadî açıdan ayrışmayı, fırkalaşmayı ve mezhepleşmeyi getirmiştir. İtikadî fırkaların ve mezheplerin ortaya çıkmasıyla birlikte Müslümanlar arasında ayrıca geniş çaplı bir rekabet ortamı meydana gelmiştir. İlk dönemden itibaren ortaya çıkan her bir siyasî akım, kendi konumunu meşru kılmak için dinî kaynak arayışına girerek, Kur’an ve sünnetten delil bulma gayretinde olmuştur. Sahâbe döneminden itibaren kullanılmaya başlayan ve sonraki dönemlerde gelişerek sistemli hale gelen ehl-i re’y ve ehl-i hadîs kavramları da Müslümanlar arasında ayrışmaya neden olan temel iki kavramdır. Kur’an ve sünnette kesin bir hüküm bulunmayan meselelerde aklî içtihada ve kıyasa başvuran ehl-i re’y taraftarları, bütün dinî hükümlerin, nasların zâhirinde mevcut olduğu fikrini savunan ehl-i hadîs taraftarlarının eleştirilerine sürekli maruz kalmıştır. Ebû Hanîfe de ehl-i re’yin temsilcisi olması nedeniyle bu eleştirilere en çok maruz kalan kişi olmuştur. Düşünce itibariyle ehl-i hadîs tarafında yer alan İbn Hazm, temsil ettiği Zâhirî anlayış doğrultusunda gerek Ebû Hanîfe’yi gerekse diğer muhaliflerini sert bir üslupla tenkide tabi tutmuştur. İslâm düşüncesi tarihinde ortaya çıkan mezhep ve fırkaların her birinin ehl-i re’y ve ehl-i hadîs anlayışına uzanan bir tarafı bulunduğu gibi, günümüzde ortaya çıkan zâhirci, gelenekçi, modernist ve selefî cemaat ve fikir akımları da bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde bu iki zihniyetten beslenmektedirler. Dolayısıyla Müslümanlar arasında geçmişte ve günümüzde yaşanan fikir ayrılıklarını ve çatışma nedenlerini anlayabilmek için, ibn Hazm’ın düşünce yapısı ile muhalif durduğu anlayışın iyi tahlil edilmesinin önemli olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle çalışmamızda İbn Hazm’ın “ehl-i re’y”e bakışı ve günümüze yansımaları konu edinilmiştir.","PeriodicalId":502158,"journal":{"name":"Amasya İlahiyat Dergisi","volume":"36 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139288458","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-11-02DOI: 10.18498/amailad.1328011
İ. Türk
Bu makale İslam Hukukundaki hukuki boşlukların doldurulma sürecinde en etkili yollardan olan maslahat/siyâset-i şer’iyye kavramlarının kapsamı ve Hz. Ömer’in (ö. 23/644) hukuki boşluğu doldurmada bu kavramlara yaptığı atıfları ele almaktadır. Her hukuk sisteminde olduğu gibi İslam Hukukunda da hukuki boşluktan söz etmek mümkündür. Nitekim İslam Hukukunda nassın sarâhaten veya delâleten işaret etmediği ve icmânın bulunmadığı konular bir nevi hukuki boşluk zaviyesinden değerlendirilmeye müsaittir. Bu anlamda bahse konu esnek alanlar toplumsal düzeyde yarar/zarar dengesi güdülerek dönemin ihtiyaçları muvacehesinde bir hükme bağlanır. Hilafet görevi İslam teşri tarihinde oldukça erken bir döneme rastlayan Hz. Ömer, hukuki ve idari kararları sebebiyle İslam tarihinin her döneminde kendisine bolca atıf yapılan bir isim olmuştur. Nitekim bugün dahi kaleme alınan pek çok çalışmada sözü edilen uygulamalarına işaret edilirken kimi zaman yanlış karar almakla eleştirilmiş, kimi zaman ise rasyonel tutumuyla nassın maslahata galip gelmesine izin vermeyen ve bu doğrultuda radikal kararlar almaktan geri durmayan bir idareci olarak görülmüştür. Hal böyleyken onun bazı uygulamaları maslahat ve siyâset kavramları açısından mütalaa edildiğinde pek çok çağdaş araştırmacıyı da farklı noktalara taşıyabilmiştir. Bu sebeple Hz. Ömer’in tartışma konusu olan üç talâkı üç sayması, hırsızın elini kesmemesi vd. kararlarının maslahat/siyâset ilkesiyle bağdaştırılması kanaatimizce mümkün gözükmemektedir. Ne var ki o maslahat/siyâset düşüncesinden hareketle birtakım kararlar da vermiş gözükmektedir. Bu nedenle kanaatimizce Hz. Ömer’in tasarruflarında sözü edilen ilkelerin neye karşılık geldiğinin, bir başka ifadeyle onun tasarruflarından hangilerinin maslahat/siyâset ekseninde yorumlanıp; hangilerinin bu kategoriye dâhil edilmemesi gerektiğinin yeniden tartışılması gerekmektedir. Bu anlamda bu makale bu gayretin bir ürünü olarak nitelenebilir. Nassların bizzat ele almadığı ve icmâdan söz edilemeyen konularda devlet/toplum menfaatini esas alarak nasslarla çelişmeyen hamleler yapabilmenin önünü açan maslahat/siyâset kavramları İslam Hukukuna ve dolayısıyla bu hukuka bağlı olarak karar alan yasama ve yürütme erklerine ciddi bir esneklik sağlamaktadır. Bu noktada çalışmamızda Hz. Ömer’in ilgili kararları özelinde ele aldığımız bu iki kavramın öncelikle kapsam ve sınırlılıkları net olarak çizilmiş, akabinde ise Hz. Ömer’in bu kapsama dâhil edilmesi mümkün olan ve olmayan tasarrufları etraflıca irdelenmeye çalışılmıştır. On yıl süreyle hilâfet (devlet başkanlığı) görevini icra eden Hz. Ömer’in tüm tasarruflarının değerlendirme konusu yapılması makalemizin sınırlarını aşacağından dolayı burada belli başlı önemli ve tartışma konusu olan icraat örnekleri ele alınmıştır. Sonuç olarak onun maslahat ve siyâset-i şer’iyye gibi İslam Hukukunda son derece önemli olan iki gâî (ilkesel) yorum türünü kullanarak nassa muhalif olmayan kararlar aldığı görülmüş; yine bazı tasarruflarının ise her n
{"title":"Hz. Ömer’in Fıkhında Hukuki Boşluğun Doldurulması Açısından Maslahat ve Siyâset-i Şer’iyye Bağlamında Bir İnceleme","authors":"İ. Türk","doi":"10.18498/amailad.1328011","DOIUrl":"https://doi.org/10.18498/amailad.1328011","url":null,"abstract":"Bu makale İslam Hukukundaki hukuki boşlukların doldurulma sürecinde en etkili yollardan olan maslahat/siyâset-i şer’iyye kavramlarının kapsamı ve Hz. Ömer’in (ö. 23/644) hukuki boşluğu doldurmada bu kavramlara yaptığı atıfları ele almaktadır. Her hukuk sisteminde olduğu gibi İslam Hukukunda da hukuki boşluktan söz etmek mümkündür. Nitekim İslam Hukukunda nassın sarâhaten veya delâleten işaret etmediği ve icmânın bulunmadığı konular bir nevi hukuki boşluk zaviyesinden değerlendirilmeye müsaittir. Bu anlamda bahse konu esnek alanlar toplumsal düzeyde yarar/zarar dengesi güdülerek dönemin ihtiyaçları muvacehesinde bir hükme bağlanır. Hilafet görevi İslam teşri tarihinde oldukça erken bir döneme rastlayan Hz. Ömer, hukuki ve idari kararları sebebiyle İslam tarihinin her döneminde kendisine bolca atıf yapılan bir isim olmuştur. Nitekim bugün dahi kaleme alınan pek çok çalışmada sözü edilen uygulamalarına işaret edilirken kimi zaman yanlış karar almakla eleştirilmiş, kimi zaman ise rasyonel tutumuyla nassın maslahata galip gelmesine izin vermeyen ve bu doğrultuda radikal kararlar almaktan geri durmayan bir idareci olarak görülmüştür. Hal böyleyken onun bazı uygulamaları maslahat ve siyâset kavramları açısından mütalaa edildiğinde pek çok çağdaş araştırmacıyı da farklı noktalara taşıyabilmiştir. Bu sebeple Hz. Ömer’in tartışma konusu olan üç talâkı üç sayması, hırsızın elini kesmemesi vd. kararlarının maslahat/siyâset ilkesiyle bağdaştırılması kanaatimizce mümkün gözükmemektedir. Ne var ki o maslahat/siyâset düşüncesinden hareketle birtakım kararlar da vermiş gözükmektedir. Bu nedenle kanaatimizce Hz. Ömer’in tasarruflarında sözü edilen ilkelerin neye karşılık geldiğinin, bir başka ifadeyle onun tasarruflarından hangilerinin maslahat/siyâset ekseninde yorumlanıp; hangilerinin bu kategoriye dâhil edilmemesi gerektiğinin yeniden tartışılması gerekmektedir. Bu anlamda bu makale bu gayretin bir ürünü olarak nitelenebilir. Nassların bizzat ele almadığı ve icmâdan söz edilemeyen konularda devlet/toplum menfaatini esas alarak nasslarla çelişmeyen hamleler yapabilmenin önünü açan maslahat/siyâset kavramları İslam Hukukuna ve dolayısıyla bu hukuka bağlı olarak karar alan yasama ve yürütme erklerine ciddi bir esneklik sağlamaktadır. Bu noktada çalışmamızda Hz. Ömer’in ilgili kararları özelinde ele aldığımız bu iki kavramın öncelikle kapsam ve sınırlılıkları net olarak çizilmiş, akabinde ise Hz. Ömer’in bu kapsama dâhil edilmesi mümkün olan ve olmayan tasarrufları etraflıca irdelenmeye çalışılmıştır. On yıl süreyle hilâfet (devlet başkanlığı) görevini icra eden Hz. Ömer’in tüm tasarruflarının değerlendirme konusu yapılması makalemizin sınırlarını aşacağından dolayı burada belli başlı önemli ve tartışma konusu olan icraat örnekleri ele alınmıştır. Sonuç olarak onun maslahat ve siyâset-i şer’iyye gibi İslam Hukukunda son derece önemli olan iki gâî (ilkesel) yorum türünü kullanarak nassa muhalif olmayan kararlar aldığı görülmüş; yine bazı tasarruflarının ise her n","PeriodicalId":502158,"journal":{"name":"Amasya İlahiyat Dergisi","volume":"68 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139290545","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-10-21DOI: 10.18498/amailad.1330707
Zeynep Ceran
Kur’an, hakikatle buluşturmayı hedeflediği insanın algılama, düşünme, hissetme gibi unsurlardan oluşan ve vahyi benimseme konusundaki hazırbulunuşluğunu belirleyen ruhsal yapısına hitap etmektedir. Kur’an’ın bu yapıyı esas alan anlatım üslubu, belâgat ilminin kendine has kuralları ile insanın içsel özelliklerini adeta bütünleştirmektedir. Makalemizde, Kur’an’ın doğru anlaşılmasında çok önemli olduğu halde tefsir çalışmalarında yeterince değinilmediği kanaatine vardığımız belâgat-ruhsal yapı ilişkisini hemzenin istifham işlevi gördüğü (اَلَمْ) soru kalıbı örnekliğinde sunmak istedik. Bu amaçla söz konusu kalıbın gerçek anlamı dışında kullanılmasının, muhatabın mesajı algılama esnasındaki ruh hallerini nasıl etkileyebileceği sorusuna odaklandık. (اَلَمْ) kalıbının Kur’an’daki anlam alanı, farklı açılardan incelenebilecek kadar geniş olmakla birlikte çalışmamızı onun ispatlama, hatırlatma ve eleştirme maksadıyla kullanımı ile sınırlandırdık. Bu seçimde hakikate ikna olmanın, unuttuğunu hatırlamanın ve haklı eleştiriler vesilesiyle yanlıştan dönmenin insanı vahye yakınlaştıran temel erdemler olduğu ön kabulünden hareket ettik. Yöntem olarak tercihimiz ise (اَلَمْ) kalıbının belâgatteki kullanımına esas teşkil eden dilbilgisel özelliklerin lügavî kaynaklardan ve ulûmu’l-Kur’an eserlerinden hareketle aktarılmasının ardından, bu özelliklerin insan üzerindeki yönlendirici etkisinin örneklem ayetlerin tefsiri çerçevesinde açıklanmasıdır. Örnek seçiminde ise ayetin insanın belirgin ruhsal hallerini öne çıkaran bir içeriğe sahip olmasını esas aldık ve konuyla ilgili benzer ayetlere dipnotlarda atıfta bulunduk. Çalışmamızın belâgati farklı yönlerden ele alan akademik çalışmalara katkı sunmasını hedefliyoruz.
{"title":"An Example from the Qur'an for Eloquence to Reflect Man's Spiritual Conditions: The Use of ( اَلَمْ) E-lem Question Pattern in the Qur'an with the Purpose of Proving, Reminding and Criticising","authors":"Zeynep Ceran","doi":"10.18498/amailad.1330707","DOIUrl":"https://doi.org/10.18498/amailad.1330707","url":null,"abstract":"Kur’an, hakikatle buluşturmayı hedeflediği insanın algılama, düşünme, hissetme gibi unsurlardan oluşan ve vahyi benimseme konusundaki hazırbulunuşluğunu belirleyen ruhsal yapısına hitap etmektedir. Kur’an’ın bu yapıyı esas alan anlatım üslubu, belâgat ilminin kendine has kuralları ile insanın içsel özelliklerini adeta bütünleştirmektedir. Makalemizde, Kur’an’ın doğru anlaşılmasında çok önemli olduğu halde tefsir çalışmalarında yeterince değinilmediği kanaatine vardığımız belâgat-ruhsal yapı ilişkisini hemzenin istifham işlevi gördüğü (اَلَمْ) soru kalıbı örnekliğinde sunmak istedik. Bu amaçla söz konusu kalıbın gerçek anlamı dışında kullanılmasının, muhatabın mesajı algılama esnasındaki ruh hallerini nasıl etkileyebileceği sorusuna odaklandık. (اَلَمْ) kalıbının Kur’an’daki anlam alanı, farklı açılardan incelenebilecek kadar geniş olmakla birlikte çalışmamızı onun ispatlama, hatırlatma ve eleştirme maksadıyla kullanımı ile sınırlandırdık. Bu seçimde hakikate ikna olmanın, unuttuğunu hatırlamanın ve haklı eleştiriler vesilesiyle yanlıştan dönmenin insanı vahye yakınlaştıran temel erdemler olduğu ön kabulünden hareket ettik. Yöntem olarak tercihimiz ise (اَلَمْ) kalıbının belâgatteki kullanımına esas teşkil eden dilbilgisel özelliklerin lügavî kaynaklardan ve ulûmu’l-Kur’an eserlerinden hareketle aktarılmasının ardından, bu özelliklerin insan üzerindeki yönlendirici etkisinin örneklem ayetlerin tefsiri çerçevesinde açıklanmasıdır. Örnek seçiminde ise ayetin insanın belirgin ruhsal hallerini öne çıkaran bir içeriğe sahip olmasını esas aldık ve konuyla ilgili benzer ayetlere dipnotlarda atıfta bulunduk. Çalışmamızın belâgati farklı yönlerden ele alan akademik çalışmalara katkı sunmasını hedefliyoruz.","PeriodicalId":502158,"journal":{"name":"Amasya İlahiyat Dergisi","volume":"34 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139315791","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-10-09DOI: 10.18498/amailad.1336900
Ahmet Koç, M. Cengil
Bu çalışmanın amacı, aile içerisinde çocuklarda ve ergenlerde algılanan manevi doyumu belirlemek için bir ölçek geliştirmektir. Bu ölçekle, ailelerle yapılacak olan manevi danışmanlık ve rehberlik hizmetlerinin daha verimli ve amacına uygun bir şekilde yürütülmesine katkı sunmak amaçlanmaktadır. Çünkü ailede çocuklarla ve ergenlerle yürütülen manevi danışmanlık hizmetinin sağlıklı olabilmesi için çocuk ve ergenler açısından ailede yaşanan problemin kaynağının ne olduğunun tespit edilebilmesi ve ona göre müdahale edilebilmesi önemlidir. Bu bakımdan ailede çocuklar ve ergenlerde algılanan manevi doyumu ortaya koyacak bir ölçek geliştirmeyi amaçlayan bu çalışmanın önemli olduğu söylenebilir. Ölçek çalışmasına literatür çalışması ile başlanmış, özellikle ailede çocuklarda ve ergenlerdeki manevi doyumu ölçmek için hazırlanmış, geçerliği ve güvenirliği kanıtlanmış herhangi bir ölçek bulunmadığı tespit edilmiştir. Bu noktadan hareketle araştırmacılar tarafından 57 maddeden oluşan bir soru havuzu oluşturulmuş ve uzmanların görüşleri alınarak taslak ölçek formu elde edilmiştir. Çalışmanın birinci uygulaması 2023 yılı Şubat ayında, ikinci uygulaması ise aynı yılın Nisan ayında yürütülmüştür. Araştırmanın çalışma grubunu, 9-18 yaş aralığındaki çocuklar ve ergenler oluşturmuştur. Çalışma grubu, ön deneme (n=96) ile birinci (n=605) ve ikinci uygulamalar ile birlikte (n=444) toplam 1145 katılımcıdan oluşmaktadır. Uygulamadan sağlanan verilerle yapılan Açımlayıcı Faktör Analizinde (AFA) Promax eğik döndürme yöntemi tercih edilmiştir. Faktör analizi uygulaması sonucunda, yük değeri 0,30’dan düşük olan, değeri negatif olan ve farklı faktörlerde aynı anda 0,10’dan daha az farkla değer alan 14 madde taslak formdan çıkarılmıştır. Böylece araştırmanın birinci uygulamasının analizi neticesinde 43 maddenin faktörlere uyumlu şekilde dağıldığı belirlenmiş ve 8 faktörlü bir yapıya ulaşılmıştır. Nihai aşamada ise ayrı bir örneklem grubuyla ikinci uygulama gerçekleştirilmiştir. Elde edilen veriler ışığında yapılan faktör analizi sonuçları değerlendirilerek yük değeri 0,30’dan düşük olan, değeri negatif olan ve farklı faktörlerde aynı anda 0,10’dan daha az farkla değer alan altı madde tespit edilerek analiz dışı bırakılmıştır. Bu sebeple iki uygulamanın analizi neticesinde Doğrulayıcı Faktör Analizinin (DFA) sonuçlarına göre ölçeğin 37 maddeli ve 8 faktörlü yapısının mükemmel bir şekilde uyumlu olduğu belirlenmiştir. Faktörlere anneye bağlılık, babaya bağlılık, aileye bağlılık, manevi değerlere saygı, bencillik, sorumluluk, kötümserlik ve iyimserlik isimleri verilmiştir. Ölçek formunun son halinde yer alan maddelerin ayırt ediciliklerinin tespit edilmesi amacıyla ikinci uygulamaya katılan 444 katılımcının toplam puanları büyükten küçüğe sıralanmış ve %27 üst ve alt gruplar arasında bağımsız gruplar t testi yapılmıştır. Analiz sonucunda 37 maddenin her biri için alt ve üst grup madde ortalamaları incelendiğinde üst grup lehine bir durumun bulunduğu görülmektedir. Bu sonuç, öl
{"title":"Ailede Çocuklarda ve Ergenlerde Algılanan Manevi Doyum Ölçeği (AÇAMDÖ)","authors":"Ahmet Koç, M. Cengil","doi":"10.18498/amailad.1336900","DOIUrl":"https://doi.org/10.18498/amailad.1336900","url":null,"abstract":"Bu çalışmanın amacı, aile içerisinde çocuklarda ve ergenlerde algılanan manevi doyumu belirlemek için bir ölçek geliştirmektir. Bu ölçekle, ailelerle yapılacak olan manevi danışmanlık ve rehberlik hizmetlerinin daha verimli ve amacına uygun bir şekilde yürütülmesine katkı sunmak amaçlanmaktadır. Çünkü ailede çocuklarla ve ergenlerle yürütülen manevi danışmanlık hizmetinin sağlıklı olabilmesi için çocuk ve ergenler açısından ailede yaşanan problemin kaynağının ne olduğunun tespit edilebilmesi ve ona göre müdahale edilebilmesi önemlidir. Bu bakımdan ailede çocuklar ve ergenlerde algılanan manevi doyumu ortaya koyacak bir ölçek geliştirmeyi amaçlayan bu çalışmanın önemli olduğu söylenebilir. Ölçek çalışmasına literatür çalışması ile başlanmış, özellikle ailede çocuklarda ve ergenlerdeki manevi doyumu ölçmek için hazırlanmış, geçerliği ve güvenirliği kanıtlanmış herhangi bir ölçek bulunmadığı tespit edilmiştir. Bu noktadan hareketle araştırmacılar tarafından 57 maddeden oluşan bir soru havuzu oluşturulmuş ve uzmanların görüşleri alınarak taslak ölçek formu elde edilmiştir. Çalışmanın birinci uygulaması 2023 yılı Şubat ayında, ikinci uygulaması ise aynı yılın Nisan ayında yürütülmüştür. Araştırmanın çalışma grubunu, 9-18 yaş aralığındaki çocuklar ve ergenler oluşturmuştur. Çalışma grubu, ön deneme (n=96) ile birinci (n=605) ve ikinci uygulamalar ile birlikte (n=444) toplam 1145 katılımcıdan oluşmaktadır. Uygulamadan sağlanan verilerle yapılan Açımlayıcı Faktör Analizinde (AFA) Promax eğik döndürme yöntemi tercih edilmiştir. Faktör analizi uygulaması sonucunda, yük değeri 0,30’dan düşük olan, değeri negatif olan ve farklı faktörlerde aynı anda 0,10’dan daha az farkla değer alan 14 madde taslak formdan çıkarılmıştır. Böylece araştırmanın birinci uygulamasının analizi neticesinde 43 maddenin faktörlere uyumlu şekilde dağıldığı belirlenmiş ve 8 faktörlü bir yapıya ulaşılmıştır. Nihai aşamada ise ayrı bir örneklem grubuyla ikinci uygulama gerçekleştirilmiştir. Elde edilen veriler ışığında yapılan faktör analizi sonuçları değerlendirilerek yük değeri 0,30’dan düşük olan, değeri negatif olan ve farklı faktörlerde aynı anda 0,10’dan daha az farkla değer alan altı madde tespit edilerek analiz dışı bırakılmıştır. Bu sebeple iki uygulamanın analizi neticesinde Doğrulayıcı Faktör Analizinin (DFA) sonuçlarına göre ölçeğin 37 maddeli ve 8 faktörlü yapısının mükemmel bir şekilde uyumlu olduğu belirlenmiştir. Faktörlere anneye bağlılık, babaya bağlılık, aileye bağlılık, manevi değerlere saygı, bencillik, sorumluluk, kötümserlik ve iyimserlik isimleri verilmiştir. Ölçek formunun son halinde yer alan maddelerin ayırt ediciliklerinin tespit edilmesi amacıyla ikinci uygulamaya katılan 444 katılımcının toplam puanları büyükten küçüğe sıralanmış ve %27 üst ve alt gruplar arasında bağımsız gruplar t testi yapılmıştır. Analiz sonucunda 37 maddenin her biri için alt ve üst grup madde ortalamaları incelendiğinde üst grup lehine bir durumun bulunduğu görülmektedir. Bu sonuç, öl","PeriodicalId":502158,"journal":{"name":"Amasya İlahiyat Dergisi","volume":"6 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139321726","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-10-02DOI: 10.18498/amailad.1329857
Mücahit Yüksel
Bu makale, Emevîler dönemi İslâm toplumunda azınlık statüsünde yaşayan Hıristiyan şairlerin konumlarını ve tutumlarını ele almaktadır. Emevîler dönemi, İslâm tarihinde önemli bir kırılma noktasını teşkil etmektedir. Zira bu dönemde, Hz. Peygamber ve Râşit halifeler döneminde uygulanan İslâmî ilkelerden bazı tavizler verilmeye başlanmıştır. Hayatın diğer alanlarıyla birlikte edebiyat da bu tavizlerin yaşandığı önemli bir alan olmuştur. Çünkü şiirin önemli olduğu bir toplumda şairler etkili bir propaganda elemanı olarak görülmekteydiler. Bu sebeple Emevî idaresi, muhaliflere karşı kendilerini savunacak şairlere de önem vermişlerdir. Bu noktada Hıristiyan şairler, önemli rol oynamışlardır. Zira onlar şiirlerini, yönetime muhalif olan grupları hicvetme ve yönetimi övme gibi amaçlarla da kullanmışlardır. Emevî yönetimi de genellikle onların hizmetlerini karşılıksız bırakmamış ve çeşitli ikramlarla onları memnun etmişlerdir. Bu çalışma, İslâm tarihinin edebiyat alanında geçirdiği aşamaları ortaya koyması ve dönemin sosyal ve siyasî hayatında Hıristiyan şairlerin rollerini açıklaması noktasında önemlidir. Nitekim Emevîler döneminde Hıristiyan şairlerin üstlendikleri rol, Müslüman muhaliflerin haklı eleştirilerine karşı gayri Müslimlerden gayrimeşru destek alan bir yönetim tavrını ortaya koymaktadır. Çalışmamızda konunun özelliği gereği betimleme, tümdengelim ve tümevarım yöntemleri kullanılmıştır.
{"title":"Positions And Attitudes Of Christian Poets In The Islamic Society In The Umayyad Period","authors":"Mücahit Yüksel","doi":"10.18498/amailad.1329857","DOIUrl":"https://doi.org/10.18498/amailad.1329857","url":null,"abstract":"Bu makale, Emevîler dönemi İslâm toplumunda azınlık statüsünde yaşayan Hıristiyan şairlerin konumlarını ve tutumlarını ele almaktadır. Emevîler dönemi, İslâm tarihinde önemli bir kırılma noktasını teşkil etmektedir. Zira bu dönemde, Hz. Peygamber ve Râşit halifeler döneminde uygulanan İslâmî ilkelerden bazı tavizler verilmeye başlanmıştır. Hayatın diğer alanlarıyla birlikte edebiyat da bu tavizlerin yaşandığı önemli bir alan olmuştur. Çünkü şiirin önemli olduğu bir toplumda şairler etkili bir propaganda elemanı olarak görülmekteydiler. Bu sebeple Emevî idaresi, muhaliflere karşı kendilerini savunacak şairlere de önem vermişlerdir. Bu noktada Hıristiyan şairler, önemli rol oynamışlardır. Zira onlar şiirlerini, yönetime muhalif olan grupları hicvetme ve yönetimi övme gibi amaçlarla da kullanmışlardır. Emevî yönetimi de genellikle onların hizmetlerini karşılıksız bırakmamış ve çeşitli ikramlarla onları memnun etmişlerdir. Bu çalışma, İslâm tarihinin edebiyat alanında geçirdiği aşamaları ortaya koyması ve dönemin sosyal ve siyasî hayatında Hıristiyan şairlerin rollerini açıklaması noktasında önemlidir. Nitekim Emevîler döneminde Hıristiyan şairlerin üstlendikleri rol, Müslüman muhaliflerin haklı eleştirilerine karşı gayri Müslimlerden gayrimeşru destek alan bir yönetim tavrını ortaya koymaktadır. Çalışmamızda konunun özelliği gereği betimleme, tümdengelim ve tümevarım yöntemleri kullanılmıştır.","PeriodicalId":502158,"journal":{"name":"Amasya İlahiyat Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139324611","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-09-22DOI: 10.18498/amailad.1331350
Sıtkı Nazi̇k
İnsanoğlunun ezeli yazgısı olarak karşımıza çıkan ayrılık, başta ilâhî sevgiliden ve vahdet âleminden kopup bu dünya gurbetine düşüşümüzün adı olmuştur. İnsanın hep yarım kalmışlığının yâdı, tam olma ve tamamlanma özlemiyle kavrulan gönlümüzün muradı, bu eksikliğin dimağımızda bıraktığı duygunun kekremsi tadı olmuştur. Böylece insan hayatının merkezinde konumlanan ayrılık, şairlerin de daima gündeminde kalmıştır. Şairler, doğrudan veya dolaylı olarak ayrılık konusuna şiirlerinde değinmişlerdir. Hâliyle klasik Türk şairleri de bu konuya sıkça yer vermişler gerek ilâhî gerekse mecazi ve beşerî sevgiliden ayrı kalmışlığın hüznünü ve kederini duygu yüklü ifadelerle ortaya koymaya çalışmışlardır. Bir mahrumiyetin göstergesi olan bu hâli Usûlî’nin, şiirlerinde çarpıcı ve lirik anlatımlarla dolu bir şekilde işlediği tespit edilmiştir. Dolayısıyla şairi bu yönüyle tanıtmanın faydalı olacağı düşünülerek böyle bir çalışmanın yapılması amaçlanmıştır. İstatistiki verilerden de yararlanılarak oluşturulan bu çalışmada seçilen şiirler, ilgili oldukları konu başlıkları altında toplanarak anlama dayalı şerh yöntemiyle açıklanmıştır. Çalışma, Usûlî Divanı’yla sınırlı tutulmuştur. Divan’dan alınan şiir örnekleri doğrultusunda yapılan bu çalışmada, şairin ayrılığa yaklaşımının büyük oranda klasik şiir geleneği bağlamında şekillendiği görülmüştür. Bununla birlikte gerek şairin dâhil olduğu bu geleneğin gerekse duygu dünyasının etkisiyle ayrılığı âdeta özümsediği ve kendi usulünce şiirlerinde ele aldığı sonucuna ulaşılmıştır.
{"title":"Usuli’s Approach to Separation in the Context of His Divan","authors":"Sıtkı Nazi̇k","doi":"10.18498/amailad.1331350","DOIUrl":"https://doi.org/10.18498/amailad.1331350","url":null,"abstract":"İnsanoğlunun ezeli yazgısı olarak karşımıza çıkan ayrılık, başta ilâhî sevgiliden ve vahdet âleminden kopup bu dünya gurbetine düşüşümüzün adı olmuştur. İnsanın hep yarım kalmışlığının yâdı, tam olma ve tamamlanma özlemiyle kavrulan gönlümüzün muradı, bu eksikliğin dimağımızda bıraktığı duygunun kekremsi tadı olmuştur. Böylece insan hayatının merkezinde konumlanan ayrılık, şairlerin de daima gündeminde kalmıştır. Şairler, doğrudan veya dolaylı olarak ayrılık konusuna şiirlerinde değinmişlerdir. Hâliyle klasik Türk şairleri de bu konuya sıkça yer vermişler gerek ilâhî gerekse mecazi ve beşerî sevgiliden ayrı kalmışlığın hüznünü ve kederini duygu yüklü ifadelerle ortaya koymaya çalışmışlardır. Bir mahrumiyetin göstergesi olan bu hâli Usûlî’nin, şiirlerinde çarpıcı ve lirik anlatımlarla dolu bir şekilde işlediği tespit edilmiştir. Dolayısıyla şairi bu yönüyle tanıtmanın faydalı olacağı düşünülerek böyle bir çalışmanın yapılması amaçlanmıştır. İstatistiki verilerden de yararlanılarak oluşturulan bu çalışmada seçilen şiirler, ilgili oldukları konu başlıkları altında toplanarak anlama dayalı şerh yöntemiyle açıklanmıştır. Çalışma, Usûlî Divanı’yla sınırlı tutulmuştur. Divan’dan alınan şiir örnekleri doğrultusunda yapılan bu çalışmada, şairin ayrılığa yaklaşımının büyük oranda klasik şiir geleneği bağlamında şekillendiği görülmüştür. Bununla birlikte gerek şairin dâhil olduğu bu geleneğin gerekse duygu dünyasının etkisiyle ayrılığı âdeta özümsediği ve kendi usulünce şiirlerinde ele aldığı sonucuna ulaşılmıştır.","PeriodicalId":502158,"journal":{"name":"Amasya İlahiyat Dergisi","volume":"4 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139337353","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-09-21DOI: 10.18498/amailad.1328843
Davut Ağbal
تتناول هذه المقالة الرِّسالة المسمَّاة بــالياقوتة الحمراء لمحمَّد طاهر بن محمَّد لَالَهزَارِي أحد علماء العثمانيِّين في القرن الثامن عشر، لَالَهزَارِي الذي لا تتوفَّر معلومات تفصيليَّة عن حياته ومع ذلك ترك خلفه رسائل كثيرة وكتبًا، جُمعت أغلبيَّة رسائله في مجموعة اسمها مجمع أسرار الجواهر الرُّوحانيَّة في مطلع الأنوار الزَّواهر الرَّيحانيَّة من قبل المؤلِّف، الرِّسالة التي هي موضوع هذه المقالة هي الرِّسالة الثَّالثة من هذه المجموعة، الياقوتة الحمراء تشرح بعض الجمل في تأويلات القرآن لأبي منصور الماتريدي (ت. 333ه/944م) في تفسير الآية الخامسة من الفاتحة. إنَّ النَّصَّ المنقول من الماتريدي يتناول "الاستثناء في الإيمان" أحد الموضوعات الكلاميَّة إجمالًا، لَالَهزَارِي أوَّلًا شرح هذا النَّصَّ؛ وبعده فصَّل الموضوع بأسلوب السُّؤال والجواب، وقد يرى أنَّ الشَّارح تعامل مع الموضوع المذكور من وجهة نظر تصوُّفيَّة في الرِّسالة، في هذه المقالة التي تهدف إلى تسليط الضوء على شخصيَّة لَالَهزَارِي العلميَّة والفترة التي عاش فيها تمّ التَّثبيت من أنّ لَالَهزَارِي لم يأت بفكرة جديدة. وعلى الرغم أنَّه ترك وراءه آثارًا كبيرة وصغيرة في مجالات مختلفة كان عدد قليل من مؤلَّفاته موضوع دراسات أكاديميَّة فقط؛ لكنَّ الرِّسالة مهمَّة لكونها واحدة من التَّآليف المحدودة على تأويلات القرآن من ناحية، ومن ناحية أخرى الكشفُ عن مثل هذه الآثار يساعد على فهم التراث الفكري العثماني بشكل أوضح.
تناول هذه المقالة الرِّسالة المسمَّاة بــالياقوتة الحمراء لمحمَّد طاهر بن محمَّد لَالَهزَارِي أحد علماء العثمانيِّين في القرنالثامن عشر، لَالهزَارِي الذي لا توفَّر معلومات تفصيليَّة عن حياته ومع ذلك ترك خلفه رسائل كثيرة وكتبًا، جُمعت أغلبيَّة رسائلهفي مجموعة اسمها مجمع أسرار الجواهر الرُّوحانيَّة في مطلع الأنوار الزَّواهر الرَّيحانيَّة من قبل المؤلِّف، الرِّسالة التي هي موضوعهذه المقالة هي الرِّسالة الثَّالثة من هذه المجموعة، الياقوتة الحمراء تشرح بعض الجمل في تأويلات القرآن لأبي منصور الماتريدي (ت.333ه/944م) في تفسير الآية الخامسة من الفاتحة.إنَّ النَّصَّ المنقول من الماتريدي يتناول "الاستثناء في الإيمان" أحد الموضوعات الكلاميَّة إجمالًا،لالهزارِي أوَّلًا شرح هذا النَّصَّ؛ وبعده فصَّل الموضوع بأسلوب السُّؤال والجواب، وقد يرى أنَّ الشَّارح تعاملمع الموضوع المذكور من وجهة نظر تصوُّفيَّة في الرِّسالة، في هذه المقالة التي تهدف إلى تسليط الضوء على شخصيَّةلالهزَارِي العلميَّة والفترة التي عاش فيها تمّ التَّثبيت من أنّ لَالهزَارِي لم يأت بفكرة جديدة.وعلى الرغم أنَّه ترك وراءه آثارًا كبيرة وصغيرة في مجالات مختلفة كان عدد قليل من مؤلَّفاته موضوع دراسات أكاديميَّة فقط؛ لكنَّ الرِّسالة مهمَّة لكونهاواحدة من التَّآليف المحدودة على تأويلات القرآن من ناحية ، ومن ناحية أخرى الكشفُ عن مثل هذه الآثار يساعد على فهم التراث الفكري العثماني بشكل أوضح.
{"title":"تحقيق رسالة «الياقوتة الحمراء» لمحمَّد طاهر بن محمَّد لَالَهزَارِي (ت. 1204هـ/1789م)","authors":"Davut Ağbal","doi":"10.18498/amailad.1328843","DOIUrl":"https://doi.org/10.18498/amailad.1328843","url":null,"abstract":"تتناول هذه المقالة الرِّسالة المسمَّاة بــالياقوتة الحمراء لمحمَّد طاهر بن محمَّد لَالَهزَارِي أحد علماء العثمانيِّين في القرن الثامن عشر، لَالَهزَارِي الذي لا تتوفَّر معلومات تفصيليَّة عن حياته ومع ذلك ترك خلفه رسائل كثيرة وكتبًا، جُمعت أغلبيَّة رسائله في مجموعة اسمها مجمع أسرار الجواهر الرُّوحانيَّة في مطلع الأنوار الزَّواهر الرَّيحانيَّة من قبل المؤلِّف، الرِّسالة التي هي موضوع هذه المقالة هي الرِّسالة الثَّالثة من هذه المجموعة، الياقوتة الحمراء تشرح بعض الجمل في تأويلات القرآن لأبي منصور الماتريدي (ت. 333ه/944م) في تفسير الآية الخامسة من الفاتحة. إنَّ النَّصَّ المنقول من الماتريدي يتناول \"الاستثناء في الإيمان\" أحد الموضوعات الكلاميَّة إجمالًا، لَالَهزَارِي أوَّلًا شرح هذا النَّصَّ؛ وبعده فصَّل الموضوع بأسلوب السُّؤال والجواب، وقد يرى أنَّ الشَّارح تعامل مع الموضوع المذكور من وجهة نظر تصوُّفيَّة في الرِّسالة، في هذه المقالة التي تهدف إلى تسليط الضوء على شخصيَّة لَالَهزَارِي العلميَّة والفترة التي عاش فيها تمّ التَّثبيت من أنّ لَالَهزَارِي لم يأت بفكرة جديدة. وعلى الرغم أنَّه ترك وراءه آثارًا كبيرة وصغيرة في مجالات مختلفة كان عدد قليل من مؤلَّفاته موضوع دراسات أكاديميَّة فقط؛ لكنَّ الرِّسالة مهمَّة لكونها واحدة من التَّآليف المحدودة على تأويلات القرآن من ناحية، ومن ناحية أخرى الكشفُ عن مثل هذه الآثار يساعد على فهم التراث الفكري العثماني بشكل أوضح.","PeriodicalId":502158,"journal":{"name":"Amasya İlahiyat Dergisi","volume":"17 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139338081","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}