Pub Date : 2023-12-22DOI: 10.18498/amailad.1355798
Mustafa Kayhan
Kur’ân, büyük gayb olan sâatin ansızın geleceğini belirtmiştir. Burada eşrat-ı sâat terkibinin anlam dünyasından yani sâatin öncesindeki şartlardan bahsedilmiştir. Kur’ân bunlara eşrât-ı sâat ve hadisler ise ahir zaman alâmetleri demiştir. Bazı müşrikler, sâatin ne zaman kopacağını Hz. Nebi’den sual etmiştir. Kur’ân, sâatten sonraki süreci kıyâmet, ardındakileri ise âhiret olarak anmıştır. Oysa ulema eşrât, sâat, kıyâmet ve âhiret terimlerini karıştırmıştır. Kur’ân, ikinci sura üfürülmesiyle ölülerin dirileceği kıyâmetten bahsetmiştir. İlk üfürüşle kimseye vakti bildirilmeyen sâatin kopuşunun başlatılacağı belirtilmiştir. Kur’ân, sâatin eşrâtıyla ilgili bilgilerin kaynağıdır. Başka hiçbir kitapta sâatin ön işaretleriyle ilgili böylesi net bir bilgi verilmemiştir. Kur’ân’da geçmişte olmuş bitmiş ve gelecekte gerçekleşecek sâatin bazı ön şartlarına işaret edilmiştir. Bazı hadislerde kıyâmet alâmetleri olarak bahsedilenlerin, daha çok sâatin ön belirtileri olduğu düşünülmüştür. Zira hadislerin çok sonra yazılması, sâatin şartlarında bazı olumsuzluklara kapı aralamıştır. Bir hadiste Hz. Nebi’nin vahiy alışıyla sâatin arasını işaret ettiği ve orta parmağını gösterdiği ifade edilmiştir. Hz. Elçi, sâatten önceki ön işaretlerden bahsetmiştir.
{"title":"Yaklaşan Sâatin Ön Göstergeleri","authors":"Mustafa Kayhan","doi":"10.18498/amailad.1355798","DOIUrl":"https://doi.org/10.18498/amailad.1355798","url":null,"abstract":"Kur’ân, büyük gayb olan sâatin ansızın geleceğini belirtmiştir. Burada eşrat-ı sâat terkibinin anlam dünyasından yani sâatin öncesindeki şartlardan bahsedilmiştir. Kur’ân bunlara eşrât-ı sâat ve hadisler ise ahir zaman alâmetleri demiştir. Bazı müşrikler, sâatin ne zaman kopacağını Hz. Nebi’den sual etmiştir. Kur’ân, sâatten sonraki süreci kıyâmet, ardındakileri ise âhiret olarak anmıştır. Oysa ulema eşrât, sâat, kıyâmet ve âhiret terimlerini karıştırmıştır. Kur’ân, ikinci sura üfürülmesiyle ölülerin dirileceği kıyâmetten bahsetmiştir. İlk üfürüşle kimseye vakti bildirilmeyen sâatin kopuşunun başlatılacağı belirtilmiştir. Kur’ân, sâatin eşrâtıyla ilgili bilgilerin kaynağıdır. Başka hiçbir kitapta sâatin ön işaretleriyle ilgili böylesi net bir bilgi verilmemiştir. Kur’ân’da geçmişte olmuş bitmiş ve gelecekte gerçekleşecek sâatin bazı ön şartlarına işaret edilmiştir. Bazı hadislerde kıyâmet alâmetleri olarak bahsedilenlerin, daha çok sâatin ön belirtileri olduğu düşünülmüştür. Zira hadislerin çok sonra yazılması, sâatin şartlarında bazı olumsuzluklara kapı aralamıştır. Bir hadiste Hz. Nebi’nin vahiy alışıyla sâatin arasını işaret ettiği ve orta parmağını gösterdiği ifade edilmiştir. Hz. Elçi, sâatten önceki ön işaretlerden bahsetmiştir.","PeriodicalId":502158,"journal":{"name":"Amasya İlahiyat Dergisi","volume":"244 6","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139165567","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-12-20DOI: 10.18498/amailad.1346335
Hamdi Türkoğlu
Temel hadis kaynaklarında yer alan bazı rivayetlerde kadının kocasına secde etmesinden bahsedilmektedir. Bu çalışmada sözü edilen rivayetin sıhhati ve muhtevası üzerinde durulmuştur. Öncelikle rivayeti nakleden sahabi esas alınarak her bir rivayetin sıhhat durumu tespit edildikten sonra “makbul rivayetler” ve “zayıf rivayetler” başlıklarından uygun olanın altında verilmiştir. Bahsi geçen rivayetin sahih isnadının olmadığı tespit edilse de hasen seviyesinde isnadlarının bulunduğu anlaşılmıştır. Bununla birlikte rivayetin zayıf tariklerinin bulunduğuna, bunlarında yine temel hadis kaynaklarında yer aldığına işaret edilmiştir. Ayrıca çalışmada rivayetin doğru anlaşılması noktasında rivayetin lafzına bağlı kalmak yerine altında yatan mana ve maksada odaklanmanın önemi vurgulanmıştır.
{"title":"Kadının Kocasına Secde Etmesinden Bahseden Rivayetler Üzerine Bir İnceleme","authors":"Hamdi Türkoğlu","doi":"10.18498/amailad.1346335","DOIUrl":"https://doi.org/10.18498/amailad.1346335","url":null,"abstract":"Temel hadis kaynaklarında yer alan bazı rivayetlerde kadının kocasına secde etmesinden bahsedilmektedir. Bu çalışmada sözü edilen rivayetin sıhhati ve muhtevası üzerinde durulmuştur. Öncelikle rivayeti nakleden sahabi esas alınarak her bir rivayetin sıhhat durumu tespit edildikten sonra “makbul rivayetler” ve “zayıf rivayetler” başlıklarından uygun olanın altında verilmiştir. Bahsi geçen rivayetin sahih isnadının olmadığı tespit edilse de hasen seviyesinde isnadlarının bulunduğu anlaşılmıştır. Bununla birlikte rivayetin zayıf tariklerinin bulunduğuna, bunlarında yine temel hadis kaynaklarında yer aldığına işaret edilmiştir. Ayrıca çalışmada rivayetin doğru anlaşılması noktasında rivayetin lafzına bağlı kalmak yerine altında yatan mana ve maksada odaklanmanın önemi vurgulanmıştır.","PeriodicalId":502158,"journal":{"name":"Amasya İlahiyat Dergisi","volume":"17 8","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139168975","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-12-14DOI: 10.18498/amailad.1358180
Mehmet Yaşar
Kur’an Araplar’ın dili üzerine nâzil olmuş olsa da birçok açıdan kendine has dil ve üslûp özelliklerine sahiptir. Kur’an’ın bu yönü, nâzil olduğu dönemdeki muhataplarını dahi etkisi altına almıştır. Birçok müşrik, iman etmediği halde Kur’an’ın özgün üslûbunun etkisinde kalmıştır. Zira Kur’an’ın Allah Teâlâ tarafından nâzil olması, ona ilâhî bir boyut kazandırmış ve onu belagatin en üst seviyesine çıkarmıştır. Bu sebeple de geçmişten günümüze değin birçok alim, Kur’an dilinin özgün yönlerini araştırma konusu yapmıştır. Kur’an’ın neredeyse her kelimesinin birçok anlama delâlet etmesi, kelimelerin bağlam açısından farklı anlamlar kazanması, Kur’an’ın Araplar’ın kullandığı kelimelere yeni anlamlar kazandırması gibi etkenler bu konudaki araştırmaların süreklilik kazanmasına yol açmıştır. Kur’an’ın edebî ve beyânî yönünü ön plana çıkarmak isteyen her bir alim bu alana dair önemli tespitler ortaya koymuştur. Şa‘râvî de bu isimlerden biridir. Onun tefsiri, Kur’an’ın beyânî yönünü ön plana çıkarmayı merkeze koyan tefsirlerdendir. Bu bağlamda o Kur’an’ın beyânî yönünü ön plana çıkarıp kelime ve cümlelerin delâlet ettiği derin anlamların tespitini son derece önemsemektedir. Bu araştırmada onun Kur’an’ın beyânî yönüne dair tespit ve değerlendirmelerinin yanı sıra onun Kur’an’ın beyânî yönünü ön plana çıkarmada odaklandığı alanları da tespit etmeyi hedeflemektedir.
{"title":"The Declarative Aspect of Sha'râvî's Tafsir","authors":"Mehmet Yaşar","doi":"10.18498/amailad.1358180","DOIUrl":"https://doi.org/10.18498/amailad.1358180","url":null,"abstract":"Kur’an Araplar’ın dili üzerine nâzil olmuş olsa da birçok açıdan kendine has dil ve üslûp özelliklerine sahiptir. Kur’an’ın bu yönü, nâzil olduğu dönemdeki muhataplarını dahi etkisi altına almıştır. Birçok müşrik, iman etmediği halde Kur’an’ın özgün üslûbunun etkisinde kalmıştır. Zira Kur’an’ın Allah Teâlâ tarafından nâzil olması, ona ilâhî bir boyut kazandırmış ve onu belagatin en üst seviyesine çıkarmıştır. Bu sebeple de geçmişten günümüze değin birçok alim, Kur’an dilinin özgün yönlerini araştırma konusu yapmıştır. Kur’an’ın neredeyse her kelimesinin birçok anlama delâlet etmesi, kelimelerin bağlam açısından farklı anlamlar kazanması, Kur’an’ın Araplar’ın kullandığı kelimelere yeni anlamlar kazandırması gibi etkenler bu konudaki araştırmaların süreklilik kazanmasına yol açmıştır. Kur’an’ın edebî ve beyânî yönünü ön plana çıkarmak isteyen her bir alim bu alana dair önemli tespitler ortaya koymuştur. Şa‘râvî de bu isimlerden biridir. Onun tefsiri, Kur’an’ın beyânî yönünü ön plana çıkarmayı merkeze koyan tefsirlerdendir. Bu bağlamda o Kur’an’ın beyânî yönünü ön plana çıkarıp kelime ve cümlelerin delâlet ettiği derin anlamların tespitini son derece önemsemektedir. Bu araştırmada onun Kur’an’ın beyânî yönüne dair tespit ve değerlendirmelerinin yanı sıra onun Kur’an’ın beyânî yönünü ön plana çıkarmada odaklandığı alanları da tespit etmeyi hedeflemektedir.","PeriodicalId":502158,"journal":{"name":"Amasya İlahiyat Dergisi","volume":"342 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139179734","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-11-29DOI: 10.18498/amailad.1348100
Harun Tunç
Tarih boyunca kadınlığın ve erkekliğin toplumsal olarak inşa edilişi farklı olmuştur. Kadın “duygusal, pasif, hareketsiz vs.” olmak ile özdeşleştirilmişken erkek “akıl, aktif, hareketli vs.” olmak ile özdeşleştirilmiştir. Bu iki farklı özdeşleşmeden birinci tarafın dindarlık alanına ikinci tarafın ise sekülerlik alanına denk geldiği açıkça kendini gösterir. Dolayısıyla dinî, ahlaki ve kültürel faktörler, erkekliğin inşasına nazaran kadınlığın inşasında daha fazla olmuştur. Hal böyle olunca kadınların “duygusal” dolayısıyla da daha “dindar” olduğuna veya olabileceğine dair varsayımlar üretilirken erkeğin akılsal dolayısıyla daha “seküler” olduğuna veya olabileceğine dair varsayımlar üretilmiştir. Bu bağlamda literatürde “kadın dindarlığı” söylemi hâkim olmuşken “kadın sekülerleşmesi” söylemi zayıf kalmıştır. O kadar ki modernleşme ve sekülerleşme daha çok kadın ve bedeni üzerinden tartışılmasına rağmen “kadın dindarlığı (kadınlar erkeklerden daha dindardır)” söylemi hâkimdir. Bu çalışmada eleştirel toplumsal cinsiyet araştırmacılığı perspektifinden bakılmak suretiyle dindarlık ve sekülerlik alanlarının doğal bir gerçeklikten ziyade toplumsal olarak cinsiyetlendirildiği iddia edilmekte ve iddianın temellendirilmesi yapılmaya çalışılmaktadır. Çalışmanın elde ettiği sonuca göre dindarlık ve sekülerliğin kadın ve erkek cinsiyetiyle farklı ilişkilenmesinde ataerki kavramı önemli bir rol oynamaktadır. Dolayısıyla erkekleri “doğal seküler”, kadınları “doğal dindar” olarak kabul etme önyargısından sıyrılmak suretiyle dindarlık ve sekülerlik kavramlarının erkekler ve kadınlar açısından tekrar tekrar irdelenmeye devam edilmesi gerekmektedir.
{"title":"Dindarlık ve Sekülerliğin Cinsiyetlendirilme Sorunsalı","authors":"Harun Tunç","doi":"10.18498/amailad.1348100","DOIUrl":"https://doi.org/10.18498/amailad.1348100","url":null,"abstract":"Tarih boyunca kadınlığın ve erkekliğin toplumsal olarak inşa edilişi farklı olmuştur. Kadın “duygusal, pasif, hareketsiz vs.” olmak ile özdeşleştirilmişken erkek “akıl, aktif, hareketli vs.” olmak ile özdeşleştirilmiştir. Bu iki farklı özdeşleşmeden birinci tarafın dindarlık alanına ikinci tarafın ise sekülerlik alanına denk geldiği açıkça kendini gösterir. Dolayısıyla dinî, ahlaki ve kültürel faktörler, erkekliğin inşasına nazaran kadınlığın inşasında daha fazla olmuştur. Hal böyle olunca kadınların “duygusal” dolayısıyla da daha “dindar” olduğuna veya olabileceğine dair varsayımlar üretilirken erkeğin akılsal dolayısıyla daha “seküler” olduğuna veya olabileceğine dair varsayımlar üretilmiştir. Bu bağlamda literatürde “kadın dindarlığı” söylemi hâkim olmuşken “kadın sekülerleşmesi” söylemi zayıf kalmıştır. O kadar ki modernleşme ve sekülerleşme daha çok kadın ve bedeni üzerinden tartışılmasına rağmen “kadın dindarlığı (kadınlar erkeklerden daha dindardır)” söylemi hâkimdir. Bu çalışmada eleştirel toplumsal cinsiyet araştırmacılığı perspektifinden bakılmak suretiyle dindarlık ve sekülerlik alanlarının doğal bir gerçeklikten ziyade toplumsal olarak cinsiyetlendirildiği iddia edilmekte ve iddianın temellendirilmesi yapılmaya çalışılmaktadır. Çalışmanın elde ettiği sonuca göre dindarlık ve sekülerliğin kadın ve erkek cinsiyetiyle farklı ilişkilenmesinde ataerki kavramı önemli bir rol oynamaktadır. Dolayısıyla erkekleri “doğal seküler”, kadınları “doğal dindar” olarak kabul etme önyargısından sıyrılmak suretiyle dindarlık ve sekülerlik kavramlarının erkekler ve kadınlar açısından tekrar tekrar irdelenmeye devam edilmesi gerekmektedir.","PeriodicalId":502158,"journal":{"name":"Amasya İlahiyat Dergisi","volume":"16 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139214954","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-11-28DOI: 10.18498/amailad.1358624
Hasan Selim Kiroğlu
Muhatabımızın zihin ve gönül dünyasına hitap ettiğimiz dilin kendine göre özellikleri bulunmaktadır. Bu özellikler kimi dillerde sınırlı iken Arap dilinde belki de diğer dünya dilleriyle kıyaslandığında bu özellikleriyle kendine has bir metot ortaya koyarak farklı bir inkişaf yolunu seçmiştir. Şüphesiz Te’kid konusu bütün dillerde önemli bir yere sahiptir. Ancak Arapça’da neredeyse önemli tüm konularda varlığını hissettirmiştir. Hele bu dil aynı zamanda ilahi bir kitabın diliyse muhataplar açısından daha da bir öneme sahip olmaktadır. Özellikle muhatapları ikna olmayan ve ret mekanizması güçlü olan elitist bir topluluğu ikna etmek adına sözün pekiştirilmesi gerekir. Arapça inen Kur’ân-ı Kerim incelendiğinde, insan üzerinde etkisi çok güçlü olan te’kid üslubunun sıkça kullanıldığı ve Arapça’nın eşsiz dil mantığına sahip göstergelerinden biri de te’kîd’dir. Te’kîd, kendinden önce oluşan anlamı tekrar eden bir ifade olmasına karşın diğer bir ifadeye göre bazı sözcükler kullanılarak bir kelime ya da cümledeki anlamın vurgulanmasıdır. Kimi zaman kelime ya da cümlenin tekrar edilmesi bazen de bu amaç için belli sözcüklerin kullanılmasıyla yapılır. Araştırmamızın bir yönü Te’kid/Pekiştirme iken diğeri bir yönü de onun alt başlıklarından olan ve kendine özgü yapısıyla Ef’âli Hamse’lerin sonuna gelen (Nûn) harfleri üzerinde olacaktır. Muhatapları ikna etmede kullanılan Tek’id’in özellikle Te’kid Nun’larının başrol oynadığı açıktır. Çalışmamız bu te’kid türünü inceleyerek Kur’ân-ı Kerim mealleri üzerinde araştırma yapanlara yol açmak, onlara hizmet etmek ve meallerin iyileştirilmesi konusunda çaba sarf etmektir.
{"title":"THE USE OF NUN (TE'KİD NUN) AND ITS REFLECTION ON TRANSLATION WORKS","authors":"Hasan Selim Kiroğlu","doi":"10.18498/amailad.1358624","DOIUrl":"https://doi.org/10.18498/amailad.1358624","url":null,"abstract":"Muhatabımızın zihin ve gönül dünyasına hitap ettiğimiz dilin kendine göre özellikleri bulunmaktadır. Bu özellikler kimi dillerde sınırlı iken Arap dilinde belki de diğer dünya dilleriyle kıyaslandığında bu özellikleriyle kendine has bir metot ortaya koyarak farklı bir inkişaf yolunu seçmiştir. Şüphesiz Te’kid konusu bütün dillerde önemli bir yere sahiptir. Ancak Arapça’da neredeyse önemli tüm konularda varlığını hissettirmiştir. Hele bu dil aynı zamanda ilahi bir kitabın diliyse muhataplar açısından daha da bir öneme sahip olmaktadır. Özellikle muhatapları ikna olmayan ve ret mekanizması güçlü olan elitist bir topluluğu ikna etmek adına sözün pekiştirilmesi gerekir. Arapça inen Kur’ân-ı Kerim incelendiğinde, insan üzerinde etkisi çok güçlü olan te’kid üslubunun sıkça kullanıldığı ve Arapça’nın eşsiz dil mantığına sahip göstergelerinden biri de te’kîd’dir. Te’kîd, kendinden önce oluşan anlamı tekrar eden bir ifade olmasına karşın diğer bir ifadeye göre bazı sözcükler kullanılarak bir kelime ya da cümledeki anlamın vurgulanmasıdır. Kimi zaman kelime ya da cümlenin tekrar edilmesi bazen de bu amaç için belli sözcüklerin kullanılmasıyla yapılır. Araştırmamızın bir yönü Te’kid/Pekiştirme iken diğeri bir yönü de onun alt başlıklarından olan ve kendine özgü yapısıyla Ef’âli Hamse’lerin sonuna gelen (Nûn) harfleri üzerinde olacaktır. Muhatapları ikna etmede kullanılan Tek’id’in özellikle Te’kid Nun’larının başrol oynadığı açıktır. Çalışmamız bu te’kid türünü inceleyerek Kur’ân-ı Kerim mealleri üzerinde araştırma yapanlara yol açmak, onlara hizmet etmek ve meallerin iyileştirilmesi konusunda çaba sarf etmektir.","PeriodicalId":502158,"journal":{"name":"Amasya İlahiyat Dergisi","volume":"46 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139216174","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-11-28DOI: 10.18498/amailad.1339711
Semih Yolaçan
Ahmed b. Süleyman (öl. 566/1191) hicrî altıncı asırda yaşamış Zeydî, fakih ve muhaddis bir ilim adamıdır. Onun Usulü’l-ahkâm li edilleti (li mesaili)’l-halâli ve’l-haram adlı eseri ahkâm hadisleri ve bu hadislerin değerlendirilmesinden oluşan en önemli eseridir. Eser, Zeydî düşüncenin ahkâm hadislerine bakış açısına, yorumlama yöntemlerine, aralarında ihtilaf olduğu düşünülen hadisler arasındaki ihtilafı giderme yöntemlerine ışık tutması açısından önemlidir ve bu konularda fikir verecek niteliktedir. Hadisler arasındaki ihtilafı giderme yöntemlerinden biri de tercihtir. Ahmed b. Süleyman, eseri içerisinde tercih yöntemine sıklıkla başvurmaktadır. Tercih, hadisler arasında görülen ihtilafı çözümleme yöntemi olduğu gibi aynı zamanda hadisleri yorumlamanın da bir ifadesidir. Bununla birlikte tercih faaliyetindeki kıstaslarda fikir birliğinin sağlanamamış olması önemli bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Gerek Ehl-i sünnet gerekse Şîa’nın bir kolu olan Zeydiyye gibi farklı düşüncelerdeki tercih faaliyetlerini ele almak bu problemin çözümünde bir nebze olsun etkili olacaktır. Bu çalışmada Zeydî muhaddis Ahmed b. Süleyman’ın ahkâm hadisleri arasındaki tercih kriterleri “Ravî ve İsnad ile İlgili Tercihler, Hadisin Metni ile İlgili Tercihler, İcmânın Tercihi, İhtiyatlı Olanı Tercih ve Bazı Kişilerin Öncelikli Olması” ana başlıkları altında ve Usulü’l-ahkâm adlı eseri çerçevesinde ele alınacaktır. Bu anlamda çalışmanın muhtelifü’l-hadis ilminin bir yöntemi olan tercih konusuna küçük de olsa bir katkı sağlayacağı kanaatindeyiz.
艾哈迈德-苏莱曼(Ahmad b. Sulayman,卒于 566/1191)是生活在希吉里六世纪的宰迪、法学家和穆罕默德学者。他的 Usul al-ahkām li al-adillati (li masaili) al-khalāli wa al-haram 是他关于圣训及其评价的最重要著作。该著作在阐明扎伊迪对圣训的观点、圣训的解释方法以及解决被认为相互冲突的圣训之间的争议的方法方面具有重要意义,其本质是对这些问题提供一个思路。解决圣训之间争议的方法之一是优先选择。艾哈迈德-苏莱曼(Ahmad b. Sulayman)在他的著作中经常使用优选法。优先选择不仅是解决圣训之间争议的一种方法,也是解释圣训的一种表现形式。然而,对偏好活动的标准缺乏共识是一个重要问题。处理不同观点中的偏好活动,如 "圣训派"(Ahl al-Sunnah)和作为 "圣训学 "分支的 "宰迪耶派"(Zaydiyya),将在一定程度上有效地解决这一问题。在本研究中,将根据扎伊迪-穆罕默德-艾哈迈德-苏莱曼的著作《Usul al-ahkām》,在 "与拉维和伊斯乃德有关的偏好、与圣训文本有关的偏好、伊吉玛恩的偏好、谨慎者的偏好以及某些人的偏好 "等主要标题下,讨论他对 "圣训 "的偏好标准。从这个意义上说,我们相信本研究将对作为杂集圣训学方法的偏好这一课题做出一点贡献。
{"title":"Zeydî Düşüncede Mütearız Hadisler Arasında Tercih Sebepleri Ahmet b. Süleyman(öl. 566/1191) Özeli","authors":"Semih Yolaçan","doi":"10.18498/amailad.1339711","DOIUrl":"https://doi.org/10.18498/amailad.1339711","url":null,"abstract":"Ahmed b. Süleyman (öl. 566/1191) hicrî altıncı asırda yaşamış Zeydî, fakih ve muhaddis bir ilim adamıdır. Onun Usulü’l-ahkâm li edilleti (li mesaili)’l-halâli ve’l-haram adlı eseri ahkâm hadisleri ve bu hadislerin değerlendirilmesinden oluşan en önemli eseridir. Eser, Zeydî düşüncenin ahkâm hadislerine bakış açısına, yorumlama yöntemlerine, aralarında ihtilaf olduğu düşünülen hadisler arasındaki ihtilafı giderme yöntemlerine ışık tutması açısından önemlidir ve bu konularda fikir verecek niteliktedir. Hadisler arasındaki ihtilafı giderme yöntemlerinden biri de tercihtir. Ahmed b. Süleyman, eseri içerisinde tercih yöntemine sıklıkla başvurmaktadır. Tercih, hadisler arasında görülen ihtilafı çözümleme yöntemi olduğu gibi aynı zamanda hadisleri yorumlamanın da bir ifadesidir. Bununla birlikte tercih faaliyetindeki kıstaslarda fikir birliğinin sağlanamamış olması önemli bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Gerek Ehl-i sünnet gerekse Şîa’nın bir kolu olan Zeydiyye gibi farklı düşüncelerdeki tercih faaliyetlerini ele almak bu problemin çözümünde bir nebze olsun etkili olacaktır. Bu çalışmada Zeydî muhaddis Ahmed b. Süleyman’ın ahkâm hadisleri arasındaki tercih kriterleri “Ravî ve İsnad ile İlgili Tercihler, Hadisin Metni ile İlgili Tercihler, İcmânın Tercihi, İhtiyatlı Olanı Tercih ve Bazı Kişilerin Öncelikli Olması” ana başlıkları altında ve Usulü’l-ahkâm adlı eseri çerçevesinde ele alınacaktır. Bu anlamda çalışmanın muhtelifü’l-hadis ilminin bir yöntemi olan tercih konusuna küçük de olsa bir katkı sağlayacağı kanaatindeyiz.","PeriodicalId":502158,"journal":{"name":"Amasya İlahiyat Dergisi","volume":"23 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139224742","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-11-25DOI: 10.18498/amailad.1347956
Harun Çağlayan
Şerhu’l-Akâid literatürü, Müslüman kültürü ve özellikle Müslüman teolojisinin şekillenmesinde asırlarca devam etmekte olan güçlü ve yaygın bir etkiye sahiptir. Bu bağlamda ilgili literatürün hangi çalışmalardan oluştuğunu ve Müslüman coğrafyada sınırlarının nerelere kadar uzandığını tespit etmek dinî olduğu kadar sosyolojik açıdan da oldukça önem arz etmektedir. Çünkü Şerhu’l-Akâid literatürün tarihsel gelişim süreci takip edildiğinde onun sadece teolojik şerhlerden ibaret olmadığı, aynı zamanda onun bireysel olarak bilgilerin yetkinliklerini ispatlamak için bir meydan okuma şekli veya toplumsal olarak çeşitli dini grupların varlıklarını devam ettirme ve rakiplerine karşı bir üstünlük kurma aracı olarak kullanılmıştır. Araştırmada, Şerhu’l-Akâid literatürü kavramıyla kastedilen, Metnu’l-Akaid ve Şerhu’l-Akaid dışındaki hâşiye ve ta’lik türünden tüm şerhlerdir. Çalışmada, bir yandan dijital tarama yöntemi başta olmak üzere tespit edilebilen kütüphanelerdeki kataloglar taranmış ve şerh türünden tüm literatür kayıt altına alınmaya çalışılırken; diğer yandan temel konulara dair açıklama yapılırken Şerhu’l-Akâid şarihlerinden en meşhur üçüne (Hayâli, Kesteli ve Ramazan Efendi) ait haşiyelere yer verilmiştir. Çalışmanın amacı, öncelikle Müslüman toplumlarda Şerhu’l-Akâid literatürünün bilimsel, sosyal ve dinsel çevrelerde nasıl anlaşıldığına ilişkin bilgiler verilecek sonrasında, bu yaklaşımlar arasında mukayeseli bir analiz yapılarak günümüz açısından Şerhu’l-Akâid literatürünün ne anlam ifade ettiklerine ilişkin bir kanaate ulaşmaktır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden olan tümevarım metodu, kullanılmıştır.
{"title":"Teolojik Açıdan Şerhu’l-Akâid Literatürü","authors":"Harun Çağlayan","doi":"10.18498/amailad.1347956","DOIUrl":"https://doi.org/10.18498/amailad.1347956","url":null,"abstract":"Şerhu’l-Akâid literatürü, Müslüman kültürü ve özellikle Müslüman teolojisinin şekillenmesinde asırlarca devam etmekte olan güçlü ve yaygın bir etkiye sahiptir. Bu bağlamda ilgili literatürün hangi çalışmalardan oluştuğunu ve Müslüman coğrafyada sınırlarının nerelere kadar uzandığını tespit etmek dinî olduğu kadar sosyolojik açıdan da oldukça önem arz etmektedir. Çünkü Şerhu’l-Akâid literatürün tarihsel gelişim süreci takip edildiğinde onun sadece teolojik şerhlerden ibaret olmadığı, aynı zamanda onun bireysel olarak bilgilerin yetkinliklerini ispatlamak için bir meydan okuma şekli veya toplumsal olarak çeşitli dini grupların varlıklarını devam ettirme ve rakiplerine karşı bir üstünlük kurma aracı olarak kullanılmıştır. Araştırmada, Şerhu’l-Akâid literatürü kavramıyla kastedilen, Metnu’l-Akaid ve Şerhu’l-Akaid dışındaki hâşiye ve ta’lik türünden tüm şerhlerdir. Çalışmada, bir yandan dijital tarama yöntemi başta olmak üzere tespit edilebilen kütüphanelerdeki kataloglar taranmış ve şerh türünden tüm literatür kayıt altına alınmaya çalışılırken; diğer yandan temel konulara dair açıklama yapılırken Şerhu’l-Akâid şarihlerinden en meşhur üçüne (Hayâli, Kesteli ve Ramazan Efendi) ait haşiyelere yer verilmiştir. Çalışmanın amacı, öncelikle Müslüman toplumlarda Şerhu’l-Akâid literatürünün bilimsel, sosyal ve dinsel çevrelerde nasıl anlaşıldığına ilişkin bilgiler verilecek sonrasında, bu yaklaşımlar arasında mukayeseli bir analiz yapılarak günümüz açısından Şerhu’l-Akâid literatürünün ne anlam ifade ettiklerine ilişkin bir kanaate ulaşmaktır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden olan tümevarım metodu, kullanılmıştır.","PeriodicalId":502158,"journal":{"name":"Amasya İlahiyat Dergisi","volume":"21 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139238052","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-11-23DOI: 10.18498/amailad.1331699
Şevket Pekdemi̇r
Özet Tarihsel süreçte insanoğlu şartlara göre altın, gümüş ve bakır gibi maden paralardan kağıt paraya kadar birtakım mübadele araçları geliştirmiştir. Son dönemde bunlara dijital paralar da dahil olmuştur. Paranın icadı hayatı kolaylaştırmakla birlikte bazı dönemlerde alım gücünü kaybetmesi sebebiyle nominal ve reel değerlerinin farklılaşmasıyla sonuçlanan birtakım ekonomik krizlerin de odak noktasını oluşturmuştur. Makalede 17. ve 18. yüzyılda batılı klasik iktisatçılar tarafından ortaya atılan ve neoklasik iktisatçılar tarafından geliştirilen daha sonraki dönemlerde hem teorik hem de pratik olarak sistemleştirilen endeksleme ve etrafındaki tartışmalar ele alınmaktadır. Bu bağlamda kronolojik olarak endeksleme fikrinin batıda ortaya çıkışı, amacı ve türleri ile Hz. Peygamber döneminden başlayarak İslam iktisat tarihindeki benzer uygulamalar incelenmiştir. Bu kapsam endeksleme uygulaması hakkında erken ve klasik dönem fıkıhçılarının görüşleri, çağdaş İslam hukukçularının yorumları ve modern iktisatçıların değerlendirmeleri faiz, adalet, ğarar ve ekonomik gerekçeler başlıklarında mukayeseli olarak analiz edilmiştir. Makalede İslam hukukçularının maaş ve ücretlerin endekslenmesinde ittifak ederken karz ve bey akitlerinden doğan para borçlarının endekslenmesinde ihtilaf ettikleri tespit edilmiştir. Bu bağlamda faiz şüphesinin giderilememesi, haksızlıklara sebep olması, belirsizlikler içermesi ve iktisatçılar tarafından eleştirilmesi nedeniyle para borçlarının endekslenmesinin adil bir çözüm olmadığı, ihtiyatla yaklaşılması gerektiği sonucuna ulaşılmış mevcut sorunların giderildiği yeni bir sistemin geliştirilmesinin zaruri olduğu tavsiye edilmiştir.
{"title":"İslam Hukukuna Göre Para Borçlarının Endekslenmesi","authors":"Şevket Pekdemi̇r","doi":"10.18498/amailad.1331699","DOIUrl":"https://doi.org/10.18498/amailad.1331699","url":null,"abstract":"Özet Tarihsel süreçte insanoğlu şartlara göre altın, gümüş ve bakır gibi maden paralardan kağıt paraya kadar birtakım mübadele araçları geliştirmiştir. Son dönemde bunlara dijital paralar da dahil olmuştur. Paranın icadı hayatı kolaylaştırmakla birlikte bazı dönemlerde alım gücünü kaybetmesi sebebiyle nominal ve reel değerlerinin farklılaşmasıyla sonuçlanan birtakım ekonomik krizlerin de odak noktasını oluşturmuştur. Makalede 17. ve 18. yüzyılda batılı klasik iktisatçılar tarafından ortaya atılan ve neoklasik iktisatçılar tarafından geliştirilen daha sonraki dönemlerde hem teorik hem de pratik olarak sistemleştirilen endeksleme ve etrafındaki tartışmalar ele alınmaktadır. Bu bağlamda kronolojik olarak endeksleme fikrinin batıda ortaya çıkışı, amacı ve türleri ile Hz. Peygamber döneminden başlayarak İslam iktisat tarihindeki benzer uygulamalar incelenmiştir. Bu kapsam endeksleme uygulaması hakkında erken ve klasik dönem fıkıhçılarının görüşleri, çağdaş İslam hukukçularının yorumları ve modern iktisatçıların değerlendirmeleri faiz, adalet, ğarar ve ekonomik gerekçeler başlıklarında mukayeseli olarak analiz edilmiştir. Makalede İslam hukukçularının maaş ve ücretlerin endekslenmesinde ittifak ederken karz ve bey akitlerinden doğan para borçlarının endekslenmesinde ihtilaf ettikleri tespit edilmiştir. Bu bağlamda faiz şüphesinin giderilememesi, haksızlıklara sebep olması, belirsizlikler içermesi ve iktisatçılar tarafından eleştirilmesi nedeniyle para borçlarının endekslenmesinin adil bir çözüm olmadığı, ihtiyatla yaklaşılması gerektiği sonucuna ulaşılmış mevcut sorunların giderildiği yeni bir sistemin geliştirilmesinin zaruri olduğu tavsiye edilmiştir.","PeriodicalId":502158,"journal":{"name":"Amasya İlahiyat Dergisi","volume":"47 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139244160","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-11-16DOI: 10.18498/amailad.1359774
Mustafa Asım Akkuş
Bu çalışmaya Türk din mûsikîsi uygulamalarının incelendiği aynı zamanda Kâdirî, Nakşibendî ve Müceddidî tarîkatlarını da içerisinde barındıran Fârûkiyye’nin kuruluşu ve tarihsel sürecine değinilerek başlanmıştır. Çalışmada ilâveten Kâdirî, Nakşibendî ve Müceddidî tarîkatlarının oluşumu ve tarihsel sürecine de kısaca yer verilmiştir. Bununla birlikte çalışma, Farûkiyye’nin şeyh silsilesini de içerisinde ihtivâ etmektedir. Akabinde Fârûkiyye’nin tanınmasına katkıda bulunan Eyyubî Vakfının faaliyetlerinden de bahsedilmiştir. Türk din mûsikîsi formlarını kullanması sebebiyle araştırmasını yaptığımız Fârûkiyye tarîkatı, yapılan arşiv taramaları, mülâkâtlar ve gözlemler neticesinde mûsikî ile ilişkisi saptanmış bir tarîkat olarak karşımıza çıkmaktadır. Ankara’da kurulmuş bir tekke olan Fârûkiyye’nin bu çalışma ile Türk din mûsikîsi açısından uygulamalarının tespit edilmesi amaçlanmıştır. Bundan dolayı tarîkata gidilmiş birçok Türk din mûsikîsi formunun aktif olarak icrâ edildiği görülmüştür. Zikir usûllerinde icrâ edilen formlar ve tekkeye ait besteli ilâhiler tespit edilmiştir. Tespit edilen eserler ve araştırmalar neticesinde elde edilen ses kayıtları vesilesiyle tarîkatta okunan özgün besteler ilk defa notaya alınmış ve bununla Türk din mûsikîsi repertuvarına yeni eserler eklenmesi hedeflenmiştir. Kur’ân-ı Kerim Tilâveti, istiğfar, salâvât, imâmet, tesbihât, kaside, ilâhi, nefes ve mersiyeler tarîkatta icrâ edilmekte ve bilhassa hüseynî makamındaki salâvât diğer tarikatlardan farklı olarak husûsî bestesiyle okunmaktadır. Bununla birlikte birçok tarikatta da icrâ edilen besmelenin bestesinde küçük değişiklikler olduğu görülmekte ve bu değişiklikler tespit edilerek notaya alınmıştır. Bununla birlikte tespit edilen tarikata mahsus 12 ilâhi formunda beste notaya alınmıştır. Bu vesileyle Türk din mûsikîsi repertuvarına yeni eserler ilâve edilme hedefine ulaşılmıştır.
{"title":"Eyyubi İlim, Araştırma, Yayma ve Yardımlaşma Vakfı’nın Türk Din Mûsikîsi Uygulamaları","authors":"Mustafa Asım Akkuş","doi":"10.18498/amailad.1359774","DOIUrl":"https://doi.org/10.18498/amailad.1359774","url":null,"abstract":"Bu çalışmaya Türk din mûsikîsi uygulamalarının incelendiği aynı zamanda Kâdirî, Nakşibendî ve Müceddidî tarîkatlarını da içerisinde barındıran Fârûkiyye’nin kuruluşu ve tarihsel sürecine değinilerek başlanmıştır. Çalışmada ilâveten Kâdirî, Nakşibendî ve Müceddidî tarîkatlarının oluşumu ve tarihsel sürecine de kısaca yer verilmiştir. Bununla birlikte çalışma, Farûkiyye’nin şeyh silsilesini de içerisinde ihtivâ etmektedir. Akabinde Fârûkiyye’nin tanınmasına katkıda bulunan Eyyubî Vakfının faaliyetlerinden de bahsedilmiştir. Türk din mûsikîsi formlarını kullanması sebebiyle araştırmasını yaptığımız Fârûkiyye tarîkatı, yapılan arşiv taramaları, mülâkâtlar ve gözlemler neticesinde mûsikî ile ilişkisi saptanmış bir tarîkat olarak karşımıza çıkmaktadır. Ankara’da kurulmuş bir tekke olan Fârûkiyye’nin bu çalışma ile Türk din mûsikîsi açısından uygulamalarının tespit edilmesi amaçlanmıştır. Bundan dolayı tarîkata gidilmiş birçok Türk din mûsikîsi formunun aktif olarak icrâ edildiği görülmüştür. Zikir usûllerinde icrâ edilen formlar ve tekkeye ait besteli ilâhiler tespit edilmiştir. Tespit edilen eserler ve araştırmalar neticesinde elde edilen ses kayıtları vesilesiyle tarîkatta okunan özgün besteler ilk defa notaya alınmış ve bununla Türk din mûsikîsi repertuvarına yeni eserler eklenmesi hedeflenmiştir. Kur’ân-ı Kerim Tilâveti, istiğfar, salâvât, imâmet, tesbihât, kaside, ilâhi, nefes ve mersiyeler tarîkatta icrâ edilmekte ve bilhassa hüseynî makamındaki salâvât diğer tarikatlardan farklı olarak husûsî bestesiyle okunmaktadır. Bununla birlikte birçok tarikatta da icrâ edilen besmelenin bestesinde küçük değişiklikler olduğu görülmekte ve bu değişiklikler tespit edilerek notaya alınmıştır. Bununla birlikte tespit edilen tarikata mahsus 12 ilâhi formunda beste notaya alınmıştır. Bu vesileyle Türk din mûsikîsi repertuvarına yeni eserler ilâve edilme hedefine ulaşılmıştır.","PeriodicalId":502158,"journal":{"name":"Amasya İlahiyat Dergisi","volume":"8 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139267976","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-11-15DOI: 10.18498/amailad.1344273
Halis Demi̇r, Fatih Çinar, Esra Öztunç
Bu çalışmada söz konusu ehemmiyet dikkate alınarak Nefs psikolojisine göre, Enneagram kişilik tiplerinin karar verme özelliklerini izah etmek amaçlanmaktadır. Nefs psikolojisi araştırmaları için Enneagram kuramı uygun görülmektedir. Zira bu kuram, dokuz tip kişilik tipi tanımlayarak mevzubahis kişilik tiplerinin dinamik bir yapıda olduğunu iddia etmektedir. Bu tipler, patolojik veya gelişmiş özellikler gösterebilmektedir. Öyleyse kişilik tiplerinin, karar verme tarzları da bu deneyimlerine göre şekillenebilmektedir. Bu vetirede, bilinçdışı süreçlerin etkisi olduğu düşünülmektedir. Karar verme süreci, alt bilinçdışında, persona, gölge, kompleks gibi unsurların ve tutkulu duyguların etkisiyle stresli ve problemli geçebilmekte neticede hatalı kararlar verilebilmektedir. Nefsin üst katlarına yani üst bilinçdışına doğru çıktıkça latif haller yaşanmaktadır. Hal, sıradan duygulardan farklılık göstermekte, gelişmiş duygular olarak tanımlanmaktadır. Bu yaşantıların tesiri ile kişilikler değişik renklere bürünerek aşkın gelişim gösterebilmektedir. Bu bağlamda hallerin etkisiyle karar verme süreci istikrarlı geçirilebilmekte, âkıbet için makul kararlar verilebilmektedir. Enneagram tiplerinin her birinin nefs-i emmârede yaşadığı kendine özgü tutkulu duygusu ve nefs-i levvâmeden itibaren deneyimlediği latîf halleri bulunmaktadır. Tutkulu duygular, karar verme sürecini olumsuz ve zararlı etkileyebilirken latîf haller bu süreci müspet ve faydalı yönde etkileyebilmektedir.
{"title":"على حسَب علْمِ نفس الروح (Enneagram) تحليلُ أساليبِ إتِّخاذِ القرار لأجناسِ شخصيةِ تسعِ مخطوطاتٍ (أنيغرام)","authors":"Halis Demi̇r, Fatih Çinar, Esra Öztunç","doi":"10.18498/amailad.1344273","DOIUrl":"https://doi.org/10.18498/amailad.1344273","url":null,"abstract":"Bu çalışmada söz konusu ehemmiyet dikkate alınarak Nefs psikolojisine göre, Enneagram kişilik tiplerinin karar verme özelliklerini izah etmek amaçlanmaktadır. Nefs psikolojisi araştırmaları için Enneagram kuramı uygun görülmektedir. Zira bu kuram, dokuz tip kişilik tipi tanımlayarak mevzubahis kişilik tiplerinin dinamik bir yapıda olduğunu iddia etmektedir. Bu tipler, patolojik veya gelişmiş özellikler gösterebilmektedir. Öyleyse kişilik tiplerinin, karar verme tarzları da bu deneyimlerine göre şekillenebilmektedir. Bu vetirede, bilinçdışı süreçlerin etkisi olduğu düşünülmektedir. Karar verme süreci, alt bilinçdışında, persona, gölge, kompleks gibi unsurların ve tutkulu duyguların etkisiyle stresli ve problemli geçebilmekte neticede hatalı kararlar verilebilmektedir. Nefsin üst katlarına yani üst bilinçdışına doğru çıktıkça latif haller yaşanmaktadır. Hal, sıradan duygulardan farklılık göstermekte, gelişmiş duygular olarak tanımlanmaktadır. Bu yaşantıların tesiri ile kişilikler değişik renklere bürünerek aşkın gelişim gösterebilmektedir. Bu bağlamda hallerin etkisiyle karar verme süreci istikrarlı geçirilebilmekte, âkıbet için makul kararlar verilebilmektedir. Enneagram tiplerinin her birinin nefs-i emmârede yaşadığı kendine özgü tutkulu duygusu ve nefs-i levvâmeden itibaren deneyimlediği latîf halleri bulunmaktadır. Tutkulu duygular, karar verme sürecini olumsuz ve zararlı etkileyebilirken latîf haller bu süreci müspet ve faydalı yönde etkileyebilmektedir.","PeriodicalId":502158,"journal":{"name":"Amasya İlahiyat Dergisi","volume":"54 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139273422","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}