Amaç: Bu araştırmanın amacı, ebelik öğrencilerin genç kadınlarda cinsel sağlık ve üreme sağlığı damgalama eğilimleri ve ilişkili faktörlerin belirlenmesidir. Yöntem: Araştırma kesitsel tanımlayıcı tiptedir. Araştırmanın evrenini 2022-2023 eğitim öğretim yılı bahar yarıyılında bir devlet üniversitesinin Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü’nde öğrenim gören öğrenciler oluşturmuştur. Araştırmaya 288 öğrenci katılmıştır. Araştırmanın verileri Tanıtıcı Bilgiler Formu ve Genç Kadınlarda Cinsel Sağlığı ve Üreme Sağlığı Damgalama Ölçeği ile toplanmıştır. Veri analizinde SPSS 22 programı kullanılmıştır. Veriler; T testi, tek yönlü varyans analiz yöntemi, LSD çoklu karşılaştırma yöntemi ile elde edilmiştir. Bulgular: Öğrenci ebelerin genel olarak genç kadınlarda cinsel sağlık ve üreme sağlığı damgalama ölçeği puan ortalaması 6,78 olup dışsal damgalama alt boyutu için 3,56, içsel damgalama alt boyutu için 1,68 ve gerçek olmayan damgalama alt boyutu için 1,55 olarak tespit edilmiştir. Ayrıca öğrenci ebelerin damgalama eğilimleri sosyo-demografik değişkenlere göre bakıldığında; damgalama toplam puanı ve dışsal, içsel, gerçek olmayan damgalama alt boyutlarına ilişkin puan ortalamaları arasında anlamlı farklılıklar elde edilmiştir (p
{"title":"Kadın cinsel sağlık ve üreme sağlığında damgalama: Ebelik öğrencileri örneği","authors":"Elif Dağli, Feyza AKTAŞ REYHAN","doi":"10.31020/mutftd.1358849","DOIUrl":"https://doi.org/10.31020/mutftd.1358849","url":null,"abstract":"Amaç: Bu araştırmanın amacı, ebelik öğrencilerin genç kadınlarda cinsel sağlık ve üreme sağlığı damgalama eğilimleri ve ilişkili faktörlerin belirlenmesidir. \u0000Yöntem: Araştırma kesitsel tanımlayıcı tiptedir. Araştırmanın evrenini 2022-2023 eğitim öğretim yılı bahar yarıyılında bir devlet üniversitesinin Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü’nde öğrenim gören öğrenciler oluşturmuştur. Araştırmaya 288 öğrenci katılmıştır. Araştırmanın verileri Tanıtıcı Bilgiler Formu ve Genç Kadınlarda Cinsel Sağlığı ve Üreme Sağlığı Damgalama Ölçeği ile toplanmıştır. Veri analizinde SPSS 22 programı kullanılmıştır. Veriler; T testi, tek yönlü varyans analiz yöntemi, LSD çoklu karşılaştırma yöntemi ile elde edilmiştir. \u0000Bulgular: Öğrenci ebelerin genel olarak genç kadınlarda cinsel sağlık ve üreme sağlığı damgalama ölçeği puan ortalaması 6,78 olup dışsal damgalama alt boyutu için 3,56, içsel damgalama alt boyutu için 1,68 ve gerçek olmayan damgalama alt boyutu için 1,55 olarak tespit edilmiştir. Ayrıca öğrenci ebelerin damgalama eğilimleri sosyo-demografik değişkenlere göre bakıldığında; damgalama toplam puanı ve dışsal, içsel, gerçek olmayan damgalama alt boyutlarına ilişkin puan ortalamaları arasında anlamlı farklılıklar elde edilmiştir (p","PeriodicalId":508552,"journal":{"name":"Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi","volume":"43 4","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139528047","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Purpose: The purpose of this study was to evaluate the predictive effect of unmet care needs on the quality of life in the radiotherapy process, to determine the factors affecting unmet care needs. Methods: The study was carried out with patients who received outpatient radiotherapy. Individual Identification Form, Supportive Care Needs Scale Short Form and European Cancer Research and Treatment Organization Quality of Life Scale were used to collect research data. Data were analyzed using descriptive statistics, correlation, and regression analysis. Results: The unmet care needs of the patients are 66.48±14.76 out of a total of 145 points. As the total score patients receive from the scale increases, their unmet care needs also increase.. EORTC QLQ-C30 scale mean scores of the patients; functional dimension is 61.70±15.41, symptom dimension is 27.97±1421, general health dimension is 53.63±15.28. It was determined that the unmet health service and sexuality needs of the patients did not have a predictive effect on the quality of life, while female gender, the unmet daily life and psychological needs were effective in the estimation of the quality of life. Conclusion: Health professionals can obtain information about the quality of life of patients receiving radiotherapy based on the presence of unmet psychological and daily life needs.
{"title":"Radyoterapi sırasında karşılanmayan bakım gereksinimlerinden yaşam kalitesinin öngörülebilirliği: Kesitsel bir çalışma","authors":"Hazbiye Salaşi̇, Ayşe Özkaraman","doi":"10.31020/mutftd.1397341","DOIUrl":"https://doi.org/10.31020/mutftd.1397341","url":null,"abstract":"Purpose: The purpose of this study was to evaluate the predictive effect of unmet care needs on the quality of life in the radiotherapy process, to determine the factors affecting unmet care needs. \u0000Methods: The study was carried out with patients who received outpatient radiotherapy. Individual Identification Form, Supportive Care Needs Scale Short Form and European Cancer Research and Treatment Organization Quality of Life Scale were used to collect research data. Data were analyzed using descriptive statistics, correlation, and regression analysis. \u0000Results: The unmet care needs of the patients are 66.48±14.76 out of a total of 145 points. As the total score patients receive from the scale increases, their unmet care needs also increase.. EORTC QLQ-C30 scale mean scores of the patients; functional dimension is 61.70±15.41, symptom dimension is 27.97±1421, general health dimension is 53.63±15.28. It was determined that the unmet health service and sexuality needs of the patients did not have a predictive effect on the quality of life, while female gender, the unmet daily life and psychological needs were effective in the estimation of the quality of life. \u0000Conclusion: Health professionals can obtain information about the quality of life of patients receiving radiotherapy based on the presence of unmet psychological and daily life needs.","PeriodicalId":508552,"journal":{"name":"Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi","volume":" 27","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-12","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139624896","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Orta Çağ'ın sonlarında Bologna Üniversitesi'nde hocalık yapan Mondino de’ Liuzzi'nin anatomi alanındaki çalışmaları büyük bir etki yaratmıştır. Bu çalışmada, tarihsel bir perspektifle anatomiyi bir bilim disiplini olarak kurmada Mondino de’ Liuzzi'nin oynadığı rolü bütüncül bir yaklaşımla tartışmayı ve en önemli eseri olan “Anatomi (Anathomia)” adlı eseri, kullanılan sözcükler ve insan diseksiyonu konusunda önerilen yöntemler bakımından incelemeyi amaçlamaktayız. Yöntem: Bu çalışmada kapsamında, Mondino tarafından 1316'da yazılan ve ilk defa 1478'de Padua'da Martin Landsberg tarafından basılan "Anatomi (Anathomia)" adlı eser [Leipzig: Martin Landsberg, yaklaşık 1493] detaylı bir şekilde incelenmiştir. Ayrıca, çalışmamızda referans aldığımız diğer önemli kaynaklar arasında şunlar yer almaktadır: Castiglioni'nin "A History of Medicine", Siraisi'nin "Medieval & Early Renaissance Medicine An Introduction to Knowledge and Practice" ve Singer'ın "A Short History of Anatomy & Physiology from the Greeks to Harvey". Bulgular: Mondino diseksiyon uygulamaları için standart bir metodoloji geliştirmiştir. Mondino, Orta Çağ’daki bilimsel çalışmaların durağanlaştığı dönem ile yeniliklerin ortaya çıktığı Rönesans dönemi arasındaki anatomik bilimin yeniden canlanması ile oluşan entelektüel bağı temsil etmektedir. Sonuç: Mondino’nun anatomi alanındaki çalışmaları, Orta Çağ’ın bilimsel olarak verimsiz bir dönem olduğu düşüncesinin yeniden gözden geçirilmesine katkı sağlamıştır. Mondino’nun insan diseksiyonu üzerine yaptığı çalışmalar, diğer anatomistlerin deneyimleriyle birlikte değerlendirildiğinde, anatomi alanındaki yenilik ve gelişmelerin temelini oluşturduğu sonucuna ulaşılmıştır.
{"title":"The Rediscovery of Anatomy at the End of the Middle Ages: The Influence of Mondıno De' Liuzzi","authors":"Özlem Gül","doi":"10.31020/mutftd.1351504","DOIUrl":"https://doi.org/10.31020/mutftd.1351504","url":null,"abstract":"Amaç: Orta Çağ'ın sonlarında Bologna Üniversitesi'nde hocalık yapan Mondino de’ Liuzzi'nin anatomi alanındaki çalışmaları büyük bir etki yaratmıştır. Bu çalışmada, tarihsel bir perspektifle anatomiyi bir bilim disiplini olarak kurmada Mondino de’ Liuzzi'nin oynadığı rolü bütüncül bir yaklaşımla tartışmayı ve en önemli eseri olan “Anatomi (Anathomia)” adlı eseri, kullanılan sözcükler ve insan diseksiyonu konusunda önerilen yöntemler bakımından incelemeyi amaçlamaktayız. \u0000Yöntem: Bu çalışmada kapsamında, Mondino tarafından 1316'da yazılan ve ilk defa 1478'de Padua'da Martin Landsberg tarafından basılan \"Anatomi (Anathomia)\" adlı eser [Leipzig: Martin Landsberg, yaklaşık 1493] detaylı bir şekilde incelenmiştir. Ayrıca, çalışmamızda referans aldığımız diğer önemli kaynaklar arasında şunlar yer almaktadır: Castiglioni'nin \"A History of Medicine\", Siraisi'nin \"Medieval & Early Renaissance Medicine An Introduction to Knowledge and Practice\" ve Singer'ın \"A Short History of Anatomy & Physiology from the Greeks to Harvey\". \u0000Bulgular: Mondino diseksiyon uygulamaları için standart bir metodoloji geliştirmiştir. Mondino, Orta Çağ’daki bilimsel çalışmaların durağanlaştığı dönem ile yeniliklerin ortaya çıktığı Rönesans dönemi arasındaki anatomik bilimin yeniden canlanması ile oluşan entelektüel bağı temsil etmektedir. \u0000Sonuç: Mondino’nun anatomi alanındaki çalışmaları, Orta Çağ’ın bilimsel olarak verimsiz bir dönem olduğu düşüncesinin yeniden gözden geçirilmesine katkı sağlamıştır. Mondino’nun insan diseksiyonu üzerine yaptığı çalışmalar, diğer anatomistlerin deneyimleriyle birlikte değerlendirildiğinde, anatomi alanındaki yenilik ve gelişmelerin temelini oluşturduğu sonucuna ulaşılmıştır.","PeriodicalId":508552,"journal":{"name":"Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi","volume":"13 8","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139445703","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışmada, Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk’un yapıtlardan biri olan “Masumiyet Müzesi” adlı romanın, nesne ilişkileri kuramı ve bağlanma kuramıyla ilişkilendirilerek incelenmesi hedeflenmiştir. Bu kapsamda, romanda yer alan Kemal karakterinin diğer ana karakterler ile olan ilişkisi ele alınmaya çalışılmıştır. Kemal karakterinin davranışlarıyla ilişkisi olabileceği düşünülen bağlanma biçimleri; kitaptaki birtakım metinler aracılığı ile açıklanarak aradaki ilişkinin çözümlenmesi amaçlanmıştır. Bu incelemede, Kemal karakterinin davranışları ile saplantılı (kaygılı) ve kaçınmacı (kayıtsız) bağlanma biçimleri arasında bir ilişki olabileceği söylenebilir. Roman incelemesi sonucunda, diğer ana karakterlerden olan Füsun ve Sibel’in bakış açılarına oldukça sınırlı şekilde yer verilmesi, Kemal karakterinin ise çoğunlukla mutsuz anlarına odaklanılması ve sergilediği zıt tutumlar sonuç kısmında tartışılmıştır. Bu inceleme sonucunda, psikoterapide kitap kullanımı (bibliyoterapi) açısından romanın değerlendirilmesinin, alanda aktif olarak çalışan ruh sağlığı uzmanlarına katkı sağlaması hedeflenmiştir. Psikoterapilerde; romantik ilişkiler, depresyon, ayrılık kaygısı, ayrılık sonrası kayıp-yas süreci vb. konulardaki sorunların ele alınmasında faydalı olabileceği belirtilebilir.
本研究旨在结合客体关系理论和依恋理论分析诺贝尔文学奖得主奥尔罕-帕慕克的作品之一--小说《纯真博物馆》。在此背景下,试图分析小说中人物凯末尔与其他主要人物的关系。通过书中的一些文字,解释了被认为与凯末尔的行为有关的依恋形式,并试图分析它们之间的关系。在这一分析中,可以说凯末尔的行为与强迫型(焦虑型)和回避型(冷漠型)依恋风格之间可能存在关系。小说分析的结果是,其他主要人物 Füsun 和 Sibel 的视角所占篇幅非常有限,而 Kemal 的性格则主要集中在他不快乐的时刻,他所表现出的对比态度在结论部分进行了讨论。通过本次评论,我们希望从书籍在心理治疗中的应用(书目疗法)角度对小说进行的评价将有助于积极从事该领域工作的心理健康专业人员。在心理治疗、恋爱关系、抑郁、分离焦虑、分离后的失落-哀悼过程等方面,可以说它在解决该领域的问题方面是有用的。
{"title":"THE ANALYSIS OF THE NOVEL “THE MUSEUM OF INNOCENCE” WITHIN THE FRAMEWORK OF BIBLIOTHERAPHY BASED ON OBJECT RELATIONS THEORY AND ATTACHMENT THEORY","authors":"Cansu Karakuş, Tuğba Yılmaz","doi":"10.31020/mutftd.1348267","DOIUrl":"https://doi.org/10.31020/mutftd.1348267","url":null,"abstract":"Bu çalışmada, Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk’un yapıtlardan biri olan “Masumiyet Müzesi” adlı romanın, nesne ilişkileri kuramı ve bağlanma kuramıyla ilişkilendirilerek incelenmesi hedeflenmiştir. Bu kapsamda, romanda yer alan Kemal karakterinin diğer ana karakterler ile olan ilişkisi ele alınmaya çalışılmıştır. Kemal karakterinin davranışlarıyla ilişkisi olabileceği düşünülen bağlanma biçimleri; kitaptaki birtakım metinler aracılığı ile açıklanarak aradaki ilişkinin çözümlenmesi amaçlanmıştır. Bu incelemede, Kemal karakterinin davranışları ile saplantılı (kaygılı) ve kaçınmacı (kayıtsız) bağlanma biçimleri arasında bir ilişki olabileceği söylenebilir. Roman incelemesi sonucunda, diğer ana karakterlerden olan Füsun ve Sibel’in bakış açılarına oldukça sınırlı şekilde yer verilmesi, Kemal karakterinin ise çoğunlukla mutsuz anlarına odaklanılması ve sergilediği zıt tutumlar sonuç kısmında tartışılmıştır. Bu inceleme sonucunda, psikoterapide kitap kullanımı (bibliyoterapi) açısından romanın değerlendirilmesinin, alanda aktif olarak çalışan ruh sağlığı uzmanlarına katkı sağlaması hedeflenmiştir. Psikoterapilerde; romantik ilişkiler, depresyon, ayrılık kaygısı, ayrılık sonrası kayıp-yas süreci vb. konulardaki sorunların ele alınmasında faydalı olabileceği belirtilebilir.","PeriodicalId":508552,"journal":{"name":"Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi","volume":"60 19","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139150612","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Yirmiyedi Mayıs 1882’de İstanbul’da başlayan, ‘’Sürekli çalışmak- Sürekli yaratmak- Sürekli hizmet” ile geçen ve 11 Temmuz 1963’de yine İstanbul’da sona eren seksen bir yılı bulan ve her dakikası vatan ve insanlık yararına geçirilen bir ömür. Dört Aralık 1903’de, Gülhane kapısından genç bir stajyer olarak girdi. Stajyer, asistan, başasistan, hoca ve başhekim, komutan olarak; kendi deyimiyle, ömrünün en güzel ve en zevkli zamanlarını Gülhane’de geçirdi. Ömrü boyunca vatan, ilim ve insana olan bağını korudu. Hayatının sonuna kadar Gülhane’nin bütün gelişimini yakından takip etti. Gülhane tarihinin başlangıç dönemini yaşamış birkaç kişiden biridir. Balkan Savaşı ve Birinci Dünya Savaşında Kafkas Cephesinde Türk Ordusu’nun sağlık hizmetlerine bizzat katılmış, yönetmiş, bulaşıcı hastalıklarla savaşı planlamış ve uygulanmasını sağlamıştır. Cumhuriyetin başlangıcı ile birlikte Gülhane’de askeri doktor eğitimine devam etti. Emeklilik sonrası İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde çalıştı ve 1933-1934 yıllarında dekanlık, 1943-1952 yıllarında rektörlük görevinde bulunmuştur. Dört Ekim 1950’de Legion D’honneur Officier Nişanı ile onurlandırıldı. Verem Savaşı Teşkilatı, UNESCO Türkiye Milli Komitesi, Türkiye Halk Sağlığı Eğitimi Teşkilatı gibi kuruluşlarda çalışarak, yetmiş yaşından sonrada üretken olunabileceğini, vatana hizmet edilebileceğini gösterdi. Tevfik Sağlam son yüz yılda Türk milletinin yarattığı ciddi ahlak, ilim, karakter örneklerindendir.
{"title":"Vatan İçin Yaşanmış Bir Ömür; Ord. Prof. Dr. Tevfik Salim Sağlam","authors":"Ahmet Başustaoğlu","doi":"10.31020/mutftd.1401097","DOIUrl":"https://doi.org/10.31020/mutftd.1401097","url":null,"abstract":"Yirmiyedi Mayıs 1882’de İstanbul’da başlayan, ‘’Sürekli çalışmak- Sürekli yaratmak- Sürekli hizmet” ile geçen ve 11 Temmuz 1963’de yine İstanbul’da sona eren seksen bir yılı bulan ve her dakikası vatan ve insanlık yararına geçirilen bir ömür. Dört Aralık 1903’de, Gülhane kapısından genç bir stajyer olarak girdi. Stajyer, asistan, başasistan, hoca ve başhekim, komutan olarak; kendi deyimiyle, ömrünün en güzel ve en zevkli zamanlarını Gülhane’de geçirdi. Ömrü boyunca vatan, ilim ve insana olan bağını korudu. Hayatının sonuna kadar Gülhane’nin bütün gelişimini yakından takip etti. Gülhane tarihinin başlangıç dönemini yaşamış birkaç kişiden biridir. Balkan Savaşı ve Birinci Dünya Savaşında Kafkas Cephesinde Türk Ordusu’nun sağlık hizmetlerine bizzat katılmış, yönetmiş, bulaşıcı hastalıklarla savaşı planlamış ve uygulanmasını sağlamıştır. Cumhuriyetin başlangıcı ile birlikte Gülhane’de askeri doktor eğitimine devam etti. Emeklilik sonrası İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde çalıştı ve 1933-1934 yıllarında dekanlık, 1943-1952 yıllarında rektörlük görevinde bulunmuştur. Dört Ekim 1950’de Legion D’honneur Officier Nişanı ile onurlandırıldı. Verem Savaşı Teşkilatı, UNESCO Türkiye Milli Komitesi, Türkiye Halk Sağlığı Eğitimi Teşkilatı gibi kuruluşlarda çalışarak, yetmiş yaşından sonrada üretken olunabileceğini, vatana hizmet edilebileceğini gösterdi. Tevfik Sağlam son yüz yılda Türk milletinin yarattığı ciddi ahlak, ilim, karakter örneklerindendir.","PeriodicalId":508552,"journal":{"name":"Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi","volume":"340 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139171780","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Bu çalışma depremden etkilenen ergenlerin iyi oluş düzeylerinin bazı değişkenler açısından incelenmesini amaçlamıştır. Yöntem: Tanımlayıcı nitelikte olan araştırma, Türkiye’de deprem yaşanılan illerin birinde liselere devam eden 154 öğrenci ile Nisan 2023- Haziran 2023 tarihleri arasında yapıldı. Veriler “Kişisel Bilgi Formu” ve “Ergenler İçin Beş Boyutlu İyi Oluş Ölçeği (EPOCH)” ile toplandı. Verilerin analizinde bağımsız gruplar t test ve One-Way ANOVA kullanıldı. Bulgular: Çalışmada Ergenler İçin Beş Boyutlu İyi Oluş Modeli: EPOCH Ölçeği toplam puanı 65,30±11,59 bulundu. Ölçeğin alt boyut puanları sırasıyla bağlılık 3,17±0,77, kararlılık 3,35±0,69, iyimserlik 3,03±0,94, ilişkililik 3,86±0,88 ve mutluluk 2,89±0,83 bulundu. Ölçeğin iyimserlik ve ilişkililik alt boyut puanları ile ergenlerin okul başarı durumları arasında anlamlı fark bulundu (p
研究目的本研究旨在从一些变量方面考察受地震影响的青少年的幸福感水平。 研究方法这项描述性研究于 2023 年 4 月至 2023 年 6 月期间进行,共有 154 名学生在土耳其受地震影响省份的一所高中就读。使用 "个人信息表 "和 "青少年福祉五维量表(EPOCH)"收集数据。数据分析采用独立样本 t 检验和单向方差分析。 研究结果在研究中,青少年五维幸福模型(Five Dimensional Well-Being Model for Adolescents:EPOCH 量表的总分为 65.30±11.59。量表的子维度得分分别为承诺(3,17±0,77)分、决心(3,35±0,69)分、乐观(3,03±0,94)分、相关性(3,86±0,88)分和幸福感(2,89±0,83)分。量表中的乐观和亲和力子维度得分与青少年的学业成绩状况之间存在明显差异(p
{"title":"Investigation of Well-Being Levels of Adolescents Affected by Kahramanmaraş Earthquake in Terms of Some Variables","authors":"Z. Kirbaş","doi":"10.31020/mutftd.1364500","DOIUrl":"https://doi.org/10.31020/mutftd.1364500","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışma depremden etkilenen ergenlerin iyi oluş düzeylerinin bazı değişkenler açısından incelenmesini amaçlamıştır. Yöntem: Tanımlayıcı nitelikte olan araştırma, Türkiye’de deprem yaşanılan illerin birinde liselere devam eden 154 öğrenci ile Nisan 2023- Haziran 2023 tarihleri arasında yapıldı. Veriler “Kişisel Bilgi Formu” ve “Ergenler İçin Beş Boyutlu İyi Oluş Ölçeği (EPOCH)” ile toplandı. Verilerin analizinde bağımsız gruplar t test ve One-Way ANOVA kullanıldı. Bulgular: Çalışmada Ergenler İçin Beş Boyutlu İyi Oluş Modeli: EPOCH Ölçeği toplam puanı 65,30±11,59 bulundu. Ölçeğin alt boyut puanları sırasıyla bağlılık 3,17±0,77, kararlılık 3,35±0,69, iyimserlik 3,03±0,94, ilişkililik 3,86±0,88 ve mutluluk 2,89±0,83 bulundu. Ölçeğin iyimserlik ve ilişkililik alt boyut puanları ile ergenlerin okul başarı durumları arasında anlamlı fark bulundu (p","PeriodicalId":508552,"journal":{"name":"Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi","volume":"40 28","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139176405","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Oscar Wilde'ın Viktorya dönemine ait oyunu "Lady Windermere's Fan", Leydi Windermere'in hayatındaki karmaşıklıkları ve ahlaki değerlerle baş etme sürecini ele alır. Leydi Windermere, saygın bir Londra topluluğunda yaşayan genç bir kadındır ve kocası Lord Windermere ile mutlu bir evlilik sürdürmektedir. Ancak oyun ilerledikçe, Leydi Windermere kocasının ihaneti konusunda şüphelenmeye başlar ve farklı düşüncelere kapılır. Leydi Windermere'in karakteri, oyun boyunca iyinin ve kötünün karmaşıklığına tanık olur. Başlangıçta katı ahlaki görüşlere sahip olan Leydi Windermere, yaşadığı deneyimlerle birlikte insanların hem iyi hem de kötü olabileceğini fark eder. Ayrıca, takındığı titiz tavırlar ve onun güzel yelpazesi de oyunun kadınlık ve oynanan cinsiyet temalarını görmek için sembolik bir bakış açısı sağlamıştır. Leydi Windermere’in bu titiz davranışı, toplumsal normlar nedeniyle istemli olarak öksürüğün bastırılmasına benzetme şeklinde tasvir edilmiştir. İlk kez Dr. Reich ve Dr. Johnson tarafından altta yatan bir akciğer hastalığı olmayan kadınlarda sağ orta lob veya lingula ile sınırlı bir tüberküloz dışı mikobakterileri olan Mycobacterium avium kompleksine bağlı akciğer enfeksiyonu gelişimini açıklamak için “Lady Windermere Sendromu” ismi önerilmiştir. Hastalığın oluşum patogenezi hakkında istemli bir şekilde öksürüğün bastırılmasına bağlı bronş tıkaçları oluşumundan, anatomik ve bağ doku bozukluklarından kaynaklandığına dair birkaç teori öne sürülmüştür. Sonuç olarak, Oscar Wilde'ın oyunundan ilham alınarak isimlendirilen Lady Windermere Sendromu tüberküloz dışı mikobakterilerin neden olduğu bir akciğer enfeksiyonu olarak literatürde yerini almıştır.
{"title":"Leydi Windermere’in Yelpazesi’nden Tüberküloz Dışı Mikobakteriler","authors":"Taylan Bozok","doi":"10.31020/mutftd.1400401","DOIUrl":"https://doi.org/10.31020/mutftd.1400401","url":null,"abstract":"Oscar Wilde'ın Viktorya dönemine ait oyunu \"Lady Windermere's Fan\", Leydi Windermere'in hayatındaki karmaşıklıkları ve ahlaki değerlerle baş etme sürecini ele alır. Leydi Windermere, saygın bir Londra topluluğunda yaşayan genç bir kadındır ve kocası Lord Windermere ile mutlu bir evlilik sürdürmektedir. Ancak oyun ilerledikçe, Leydi Windermere kocasının ihaneti konusunda şüphelenmeye başlar ve farklı düşüncelere kapılır. Leydi Windermere'in karakteri, oyun boyunca iyinin ve kötünün karmaşıklığına tanık olur. Başlangıçta katı ahlaki görüşlere sahip olan Leydi Windermere, yaşadığı deneyimlerle birlikte insanların hem iyi hem de kötü olabileceğini fark eder. Ayrıca, takındığı titiz tavırlar ve onun güzel yelpazesi de oyunun kadınlık ve oynanan cinsiyet temalarını görmek için sembolik bir bakış açısı sağlamıştır. Leydi Windermere’in bu titiz davranışı, toplumsal normlar nedeniyle istemli olarak öksürüğün bastırılmasına benzetme şeklinde tasvir edilmiştir. İlk kez Dr. Reich ve Dr. Johnson tarafından altta yatan bir akciğer hastalığı olmayan kadınlarda sağ orta lob veya lingula ile sınırlı bir tüberküloz dışı mikobakterileri olan Mycobacterium avium kompleksine bağlı akciğer enfeksiyonu gelişimini açıklamak için “Lady Windermere Sendromu” ismi önerilmiştir. Hastalığın oluşum patogenezi hakkında istemli bir şekilde öksürüğün bastırılmasına bağlı bronş tıkaçları oluşumundan, anatomik ve bağ doku bozukluklarından kaynaklandığına dair birkaç teori öne sürülmüştür. Sonuç olarak, Oscar Wilde'ın oyunundan ilham alınarak isimlendirilen Lady Windermere Sendromu tüberküloz dışı mikobakterilerin neden olduğu bir akciğer enfeksiyonu olarak literatürde yerini almıştır.","PeriodicalId":508552,"journal":{"name":"Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi","volume":"44 15","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139176379","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
İstanbul’da 1881 yılında doğan Refik Saydam, mahalle mektebini bitirdikten sonra Fatih Askeri Rüştiyesi'ne girmiş ve Askeri Tıbbiye’den “Tabip Yüzbaşı” rütbesiyle mezun olmuştur. Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde üç yıl Histoloji ve Embriyoloji bölümlerinde çalışmıştır. “Eğitim amacıyla Almanya ve Fransa'ya gönderilecek stajyerler” için açılan sınavı kazanarak Almanya'ya gönderilmiştir. Askerlikte yarbaylığa kadar terfi etmiştir. Dr. İbrahim Refik Saydam, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Sağlık Bakanı ve 4. Başbakan’ıdır. Kesintilerle 14 yıl süren bu görevlerinde sağlık hizmetlerinin temellerini atarak ülkemize büyük katkılar sağlamıştır. Bakanlığı sırasında, bugünkü Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı teşkilâtını kurmuş, koruyucu sağlık hizmetleriyle ilgili çok önemli kanunları çıkarmıştır. Hekim, hemşire, ebe ve sağlık memuru yetiştirmek amacıyla gerekli okulların açılmasını sağlamıştır. Hıfzıssıhha Enstitüsü ve Hıfzıssıhha okulunu açarak (1928) bulaşıcı hastalıklardan korunmak için tifo, dizanteri, veba ve kolera aşılarının yanı sıra tetanos ve dizanteri serumlarının üretilmesine öncülük etmiştir ve buradan I. Dünya Savaşı boyunca ordu ihtiyacı karşılanmıştır. Tifüse karşı hazırladığı aşı tıp literatürüne geçmiştir; I. Dünya Savaşı’nda Alman ordusunda ve Türk Kurtuluş Savaşı’nda kullanılmıştır. İstanbul ve Ankara gibi merkezi kentlerde Verem Sanatoryumlarını kurmuştur. Yıllardır desteklediği, Kızılay Cemiyetinin Genel Başkanlığına getirildiğinde (1925) yine bu büyük hayır ve yardım kurumumuza da 14 yıl süreyle önemli katkılar sağlamıştır. Kızılay’ın ülke seviyesinde gelişmesi, ilerlemesi, milletlerarası seviyede isminin yaygınlaşması ve itibar kazanması da o dönemde olmuştur. Yoğun çalışmalarının devam ettiği bir günün bitiminde 00.40'ta kalp krizi sonucu vefat etmiştir (8 Temmuz 1942). Yaptıklarıyla övünmeyen ama söylediklerini yapan bu alçakgönüllü devlet adamı hiç evlenmemiş ve mirası (yalnızca 2 ev birisi babadan kalma, diğeri ise Atatürk’ten hediye)’nı da Darüşşafaka ve Kızılay'a bağışlamıştır.
{"title":"DR. IBRAHIM REFIK SAYDAM'S LIFE AND ACHIEVEMENTS IN PREVENTIVE MEDICINE","authors":"Hülya Şi̇mşek","doi":"10.31020/mutftd.1401610","DOIUrl":"https://doi.org/10.31020/mutftd.1401610","url":null,"abstract":"İstanbul’da 1881 yılında doğan Refik Saydam, mahalle mektebini bitirdikten sonra Fatih Askeri Rüştiyesi'ne girmiş ve Askeri Tıbbiye’den “Tabip Yüzbaşı” rütbesiyle mezun olmuştur. Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde üç yıl Histoloji ve Embriyoloji bölümlerinde çalışmıştır. “Eğitim amacıyla Almanya ve Fransa'ya gönderilecek stajyerler” için açılan sınavı kazanarak Almanya'ya gönderilmiştir. Askerlikte yarbaylığa kadar terfi etmiştir. Dr. İbrahim Refik Saydam, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Sağlık Bakanı ve 4. Başbakan’ıdır. Kesintilerle 14 yıl süren bu görevlerinde sağlık hizmetlerinin temellerini atarak ülkemize büyük katkılar sağlamıştır. Bakanlığı sırasında, bugünkü Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı teşkilâtını kurmuş, koruyucu sağlık hizmetleriyle ilgili çok önemli kanunları çıkarmıştır. Hekim, hemşire, ebe ve sağlık memuru yetiştirmek amacıyla gerekli okulların açılmasını sağlamıştır. Hıfzıssıhha Enstitüsü ve Hıfzıssıhha okulunu açarak (1928) bulaşıcı hastalıklardan korunmak için tifo, dizanteri, veba ve kolera aşılarının yanı sıra tetanos ve dizanteri serumlarının üretilmesine öncülük etmiştir ve buradan I. Dünya Savaşı boyunca ordu ihtiyacı karşılanmıştır. Tifüse karşı hazırladığı aşı tıp literatürüne geçmiştir; I. Dünya Savaşı’nda Alman ordusunda ve Türk Kurtuluş Savaşı’nda kullanılmıştır. İstanbul ve Ankara gibi merkezi kentlerde Verem Sanatoryumlarını kurmuştur. Yıllardır desteklediği, Kızılay Cemiyetinin Genel Başkanlığına getirildiğinde (1925) yine bu büyük hayır ve yardım kurumumuza da 14 yıl süreyle önemli katkılar sağlamıştır. Kızılay’ın ülke seviyesinde gelişmesi, ilerlemesi, milletlerarası seviyede isminin yaygınlaşması ve itibar kazanması da o dönemde olmuştur. Yoğun çalışmalarının devam ettiği bir günün bitiminde 00.40'ta kalp krizi sonucu vefat etmiştir (8 Temmuz 1942). Yaptıklarıyla övünmeyen ama söylediklerini yapan bu alçakgönüllü devlet adamı hiç evlenmemiş ve mirası (yalnızca 2 ev birisi babadan kalma, diğeri ise Atatürk’ten hediye)’nı da Darüşşafaka ve Kızılay'a bağışlamıştır.","PeriodicalId":508552,"journal":{"name":"Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi","volume":"57 11","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139178590","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Tüberküloz (TB) çalışan bazı Göğüs Hastalıkları Hastanelerindeki Bakteriyoloji laboratuvarlarının yürüttüğü kültür çalışmalarını standartlaştırmak, tür tanımı ve ilaç duyarlılık testleri gibi ileri testler yapabilmek, metodolojik araştırmalar ve eğitim sağlamak amacıyla ilk kez 1951 yılında Dr. Aral Gürsel tarafından Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü bünyesinde “Tüberküloz Araştırma Laboratuvarı” kurulmuştur. Aral Gürsel laboratuvarın adını daha sonra “Tüberküloz Eğitim ve Araştırma Şubesi” olarak değiştirmiştir. Laboratuvar dönemin ihtiyaçlarına göre gelişmiş ve ismi de bu çerçevede değişikliğe uğramıştır. 1970 yılında ise “Tüberküloz Referans ve Araştırma Şubesi” olarak değiştirilmiştir. Ardından Türkiye genelinde çeşitli iller (Adana Ankara Antalya, Bursa, Çorum, Denizli, Diyarbakır, Elazığ, Erzurum, Eskişehir, İstanbul, İzmir, Kastamonu, Kayseri, Kocaeli, Samsun, Sivas, Trabzon, Van ve Zonguldak)’de 20 adet Bölge TB laboratuvarları kurulmuştur. Standardizasyonun sağlanması amacıyla Bölge TB laboratuvarlarından gönderilen üremiş mikobakteri suşlarının doğrulanması, türlerin belirlenmesi ve ilaç duyarlılık testleri referans laboratuvarında çalışılmaya başlanmıştır. Ayrıca Referans laboratuvarı birçok Göğüs Hastalıkları Hastanelerine TB laboratuvarı kurulmasına da öncülük etmiş ve eğitim sağlamıştır. 2011 yılına kadar Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı’na bağlı “Ulusal Tüberküloz Referans Laboratuvarı” (UTRL) olarak mikobakterilerin mikroskopi, kültür, tür tayini ve ilaç duyarlılık testlerinin konvansiyonel ve moleküler yöntemler ile test edilmelerinin yanı sıra, eğitim, denetim, sürveyans ve dış kalite değerlendirme görevlerini sürdürmüştür. AR-GE faaliyetleri için ulusal ve uluslararası işbirliği yapmıştır. Testlerin ülke genelinde standardizasyonu için rehberler hazırlayarak tüm TB laboratuvarlarının kullanımını sağlamıştır. Ülke genelinde Mikobakteri çalışanlarına danışmanlık da yapmaktadır. Bu laboratuvar Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün kapatılmasıyla 2011 yılında önce Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’na 2017 yılında ise Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğüne devredilmiştir. UTRL yine aynı isimle görevlerini sürdürmektedir.
{"title":"History of the establishment of the National Tuberculosis Reference Laboratory in Türkiye","authors":"İsmail Ceyhan, Hülya Şi̇mşek","doi":"10.31020/mutftd.1401090","DOIUrl":"https://doi.org/10.31020/mutftd.1401090","url":null,"abstract":"Tüberküloz (TB) çalışan bazı Göğüs Hastalıkları Hastanelerindeki Bakteriyoloji laboratuvarlarının yürüttüğü kültür çalışmalarını standartlaştırmak, tür tanımı ve ilaç duyarlılık testleri gibi ileri testler yapabilmek, metodolojik araştırmalar ve eğitim sağlamak amacıyla ilk kez 1951 yılında Dr. Aral Gürsel tarafından Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü bünyesinde “Tüberküloz Araştırma Laboratuvarı” kurulmuştur. Aral Gürsel laboratuvarın adını daha sonra “Tüberküloz Eğitim ve Araştırma Şubesi” olarak değiştirmiştir. Laboratuvar dönemin ihtiyaçlarına göre gelişmiş ve ismi de bu çerçevede değişikliğe uğramıştır. 1970 yılında ise “Tüberküloz Referans ve Araştırma Şubesi” olarak değiştirilmiştir. Ardından Türkiye genelinde çeşitli iller (Adana Ankara Antalya, Bursa, Çorum, Denizli, Diyarbakır, Elazığ, Erzurum, Eskişehir, İstanbul, İzmir, Kastamonu, Kayseri, Kocaeli, Samsun, Sivas, Trabzon, Van ve Zonguldak)’de 20 adet Bölge TB laboratuvarları kurulmuştur. Standardizasyonun sağlanması amacıyla Bölge TB laboratuvarlarından gönderilen üremiş mikobakteri suşlarının doğrulanması, türlerin belirlenmesi ve ilaç duyarlılık testleri referans laboratuvarında çalışılmaya başlanmıştır. Ayrıca Referans laboratuvarı birçok Göğüs Hastalıkları Hastanelerine TB laboratuvarı kurulmasına da öncülük etmiş ve eğitim sağlamıştır. 2011 yılına kadar Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı’na bağlı “Ulusal Tüberküloz Referans Laboratuvarı” (UTRL) olarak mikobakterilerin mikroskopi, kültür, tür tayini ve ilaç duyarlılık testlerinin konvansiyonel ve moleküler yöntemler ile test edilmelerinin yanı sıra, eğitim, denetim, sürveyans ve dış kalite değerlendirme görevlerini sürdürmüştür. AR-GE faaliyetleri için ulusal ve uluslararası işbirliği yapmıştır. Testlerin ülke genelinde standardizasyonu için rehberler hazırlayarak tüm TB laboratuvarlarının kullanımını sağlamıştır. Ülke genelinde Mikobakteri çalışanlarına danışmanlık da yapmaktadır. Bu laboratuvar Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün kapatılmasıyla 2011 yılında önce Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’na 2017 yılında ise Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğüne devredilmiştir. UTRL yine aynı isimle görevlerini sürdürmektedir.","PeriodicalId":508552,"journal":{"name":"Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi","volume":"235 ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139177455","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Türkiye Cumhuriyeti, bölgesinde en düşük tüberküloz sıklığına sahip ülkelerden olup bu başarının altında, ülkemizde günümüze kadar uygulanan önemli çabalar bulunmaktadır. Sanayi devrimi sonrası kalabalıklaşan insan topluluklarında tüberkülozun yayılımı çok hızlanmış ve 1800’lü yılların başından itibaren başlıca ölüm nedeni haline gelmiştir. Hastalığa karşı ilk çalışmalar Osmanlı İmparatorluğu döneminde başlamış ve Cumhuriyetin kurulması sonrası tüberkülozun tanı, tedavi ve önlenmesi adına önemli adımlar atılmıştır. Veremle olan mücadelemiz, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ilk yasama yılı açış konuşmasında yerini almış ve bir an evvel kontrol altına alınması gereken hastalıklar arasında zikredilmiştir. Atatürk’ün yakın silah arkadaşı ve cumhuriyetin ilk sağlık bakanlarından olan Dr. Refik Saydam, veremle mücadele için önemli kanunları çıkartmış ve verem savaş dispanserlerini ülke sathına yayarak tüberkülozun tanı ve tedavisi ile ilgili olanakların halka etkin bir şekilde ulaştırılmasını sağlamıştır. Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti’nin kurucularından da olan Dr. Saydam, Türk mikrobiyologlarının ulusal verem mücadelesine sunduğu büyük katkıların temellerini 1930’lu yıllarda atmıştır. Uluslararası iş birlikleri sayesinde Dünya Sağlık Örgütü ilk “Tüberküloz Araştırma Merkezi” 1952 yılında İstanbul’da kurulmuş; Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitü’sü ise 1920’lerde Pastör Enstitüsü’nden almış olduğu aşı suşunu kullanılarak BCG aşısı ve tüberkülin deri testini üretmiştir. Ülkemizin tıp fakültelerinde Dr. Nabi Kastarlakoğlu, Bedri Noyan, Ziya Öktem ve Ekrem Kadri Unat gibi unutulmaz hocalar geleceğin hekimlerini verem hakkında eğitirken bu alanda önemli eserlere de imza atmışlardır. İsimleri rahmet ve minnetle hatırlanacak daha birçok veremle savaş kahramanı mesailerine ek olarak çıkardıkları kitap, dergi ve afişler ile ve yayınladıkları radyo ve gazete haberleri ile halkı tüberküloz hakkında bilgilendirmiştir. Bu yazı, hayatını ülkemizin veremle savaş mücadelesine adayan kahramanların gösterdiği çabalarının kısaca yâd edilmesi amacıyla kaleme alınmıştır.
{"title":"TUBERCULOSIS CONTROL IN TURKEY","authors":"B. Otlu, Y. Yakupoğulları","doi":"10.31020/mutftd.1403320","DOIUrl":"https://doi.org/10.31020/mutftd.1403320","url":null,"abstract":"Türkiye Cumhuriyeti, bölgesinde en düşük tüberküloz sıklığına sahip ülkelerden olup bu başarının altında, ülkemizde günümüze kadar uygulanan önemli çabalar bulunmaktadır. Sanayi devrimi sonrası kalabalıklaşan insan topluluklarında tüberkülozun yayılımı çok hızlanmış ve 1800’lü yılların başından itibaren başlıca ölüm nedeni haline gelmiştir. Hastalığa karşı ilk çalışmalar Osmanlı İmparatorluğu döneminde başlamış ve Cumhuriyetin kurulması sonrası tüberkülozun tanı, tedavi ve önlenmesi adına önemli adımlar atılmıştır. Veremle olan mücadelemiz, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ilk yasama yılı açış konuşmasında yerini almış ve bir an evvel kontrol altına alınması gereken hastalıklar arasında zikredilmiştir. Atatürk’ün yakın silah arkadaşı ve cumhuriyetin ilk sağlık bakanlarından olan Dr. Refik Saydam, veremle mücadele için önemli kanunları çıkartmış ve verem savaş dispanserlerini ülke sathına yayarak tüberkülozun tanı ve tedavisi ile ilgili olanakların halka etkin bir şekilde ulaştırılmasını sağlamıştır. Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti’nin kurucularından da olan Dr. Saydam, Türk mikrobiyologlarının ulusal verem mücadelesine sunduğu büyük katkıların temellerini 1930’lu yıllarda atmıştır. Uluslararası iş birlikleri sayesinde Dünya Sağlık Örgütü ilk “Tüberküloz Araştırma Merkezi” 1952 yılında İstanbul’da kurulmuş; Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitü’sü ise 1920’lerde Pastör Enstitüsü’nden almış olduğu aşı suşunu kullanılarak BCG aşısı ve tüberkülin deri testini üretmiştir. Ülkemizin tıp fakültelerinde Dr. Nabi Kastarlakoğlu, Bedri Noyan, Ziya Öktem ve Ekrem Kadri Unat gibi unutulmaz hocalar geleceğin hekimlerini verem hakkında eğitirken bu alanda önemli eserlere de imza atmışlardır. İsimleri rahmet ve minnetle hatırlanacak daha birçok veremle savaş kahramanı mesailerine ek olarak çıkardıkları kitap, dergi ve afişler ile ve yayınladıkları radyo ve gazete haberleri ile halkı tüberküloz hakkında bilgilendirmiştir. Bu yazı, hayatını ülkemizin veremle savaş mücadelesine adayan kahramanların gösterdiği çabalarının kısaca yâd edilmesi amacıyla kaleme alınmıştır.","PeriodicalId":508552,"journal":{"name":"Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi","volume":"276 ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139179926","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}