Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın dermatologlarından Prof. Dr. Türkan SAYLAN, Anadolu’da köy ve mezraları gezerek cüzzam hastalığının tanı, tedavisi ve eradikasyonunda örnek mücadele vermiştir. Bu yazı ile Cumhuriyetimizin 100. Yılında “Her Eğitimli Kadınının Bu Cumhuriyet'e Borcu Var” sözüyle bir hekim, bir akademisyen, bir cumhuriyet kadını olarak bizlere örnek ve rol model olan Prof. Dr. Türkan SAYLAN ın lepra eliminasyonundaki başarısından söz etmek istedim. Prof. Dr. Türkan SAYLAN hayatını cüzzam ile mücadeleye adamış, dünyaya cüzzam ile mücadeleyi öğretmiş ve bu çalışmalarından dolayı 1986’da Hindistan’da “Uluslararası Gandi Ödülü”ne layık bulunmuştur. Prof. Dr. Türkan SAYLAN 2006 yılına kadar Dünya Sağlık Örgütü'nün Lepra konusunda danışmanlığını, aynı zamanda Uluslararası Lepra Birliği (ILU)'nin kurucu üyesi ve başkan yardımcılığı görevini başarıyla yürütmüştür. Azimli, yılmaz ve cesur Hocamız Prof. Dr. Türkan SAYLAN’ ı etkileyen en önemli motivasyon kaynağı kuşkusuz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.” sözüdür.
{"title":"HER EĞİTİMLİ KADININ BU CUMHURİYETE BORCU VAR","authors":"G. Aslan","doi":"10.31020/mutftd.1400404","DOIUrl":"https://doi.org/10.31020/mutftd.1400404","url":null,"abstract":"Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın dermatologlarından Prof. Dr. Türkan SAYLAN, Anadolu’da köy ve mezraları gezerek cüzzam hastalığının tanı, tedavisi ve eradikasyonunda örnek mücadele vermiştir. Bu yazı ile Cumhuriyetimizin 100. Yılında “Her Eğitimli Kadınının Bu Cumhuriyet'e Borcu Var” sözüyle bir hekim, bir akademisyen, bir cumhuriyet kadını olarak bizlere örnek ve rol model olan Prof. Dr. Türkan SAYLAN ın lepra eliminasyonundaki başarısından söz etmek istedim. Prof. Dr. Türkan SAYLAN hayatını cüzzam ile mücadeleye adamış, dünyaya cüzzam ile mücadeleyi öğretmiş ve bu çalışmalarından dolayı 1986’da Hindistan’da “Uluslararası Gandi Ödülü”ne layık bulunmuştur. Prof. Dr. Türkan SAYLAN 2006 yılına kadar Dünya Sağlık Örgütü'nün Lepra konusunda danışmanlığını, aynı zamanda Uluslararası Lepra Birliği (ILU)'nin kurucu üyesi ve başkan yardımcılığı görevini başarıyla yürütmüştür. Azimli, yılmaz ve cesur Hocamız Prof. Dr. Türkan SAYLAN’ ı etkileyen en önemli motivasyon kaynağı kuşkusuz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.” sözüdür.","PeriodicalId":508552,"journal":{"name":"Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi","volume":"1 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139181849","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Ülkemizde anatomi alanında hizmetleri bulunan ve yaptıkları çalışmalarla günümüz anatomistlerine ilham kaynağı olan birçok şahsiyet bulunmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ile birlikte öncesi ve sonrasındaki değişim çabalarında gerek orduda gerekse akademide hizmet etmiş hekimlerden biri de İsmail Hakkı Bey’dir. İsmail Hakkı Bey, 1901 yılında yüzbaşı rütbesiyle mezun olduktan sonra bakteriyoloji bölümünden uzmanlığını alarak bir süre Şam’da bakteriyolog, anatomist ve histolog olarak çalışmıştır. 1918 yılında İstanbul’a döndükten sonra İstanbul Tıp Fakültesi’nde sırasıyla anatomi müderris muavinliği, anatomi muallimliği ve topografik anatomi müderrisliği ünvanlarıyla bilime ve ülkesine hizmet etmiştir. İsmail Hakkı Bey, Ord. Prof. Dr. Nurettin Ali Berkol ekibinin listesinde bulunmaktadır. Bu çalışkan ekip ile birlikte eğitim amaçlı anatomi kitapları da yayınlamışlardır. İsmail Hakkı Bey, 30.11.1926 yılında görevi başında, üzerinde uygulama önlüğü bulunduğu şekilde vefat etmiştir. Şehsüvaroğlu onun için “çok çalışkan ve feragatli hoca” olarak betimlemiştir. Akademisyen olarak bir görevimiz de genç kuşaklara İsmail Hakkı bey gibi tıbba, bilime ve ülkesine hizmet etmiş çalışkan ve fedakar hekim ve bilim insanlarını tanıtmak ve bilime hizmetin onurunu yaşatmaktır.
在我国,有许多人曾在解剖学领域工作过,他们的工作激励了今天的解剖学家。伊斯梅尔-哈克吉-贝伊(İsmail Hakkı Bey)是在土耳其共和国成立前后,在军队和学院中服务于变革努力的医生之一。1901 年以上尉军衔毕业后,伊斯梅尔-哈克吉-贝伊获得了细菌学专业学位,并在大马士革担任了一段时间的细菌学家、解剖学家和组织学家。1918 年回到伊斯坦布尔后,他在伊斯坦布尔医学院担任解剖学助教、解剖学讲师和地形解剖学教授,为科学和国家服务。İsmail Hakkı Bey 是 Nurettin Ali Berkol 博士教授团队的成员之一。他们还与这个辛勤工作的团队一起出版了用于教育目的的解剖学书籍。1926 年 11 月 30 日,伊斯梅尔-哈克吉-贝伊穿着他的实习外套在工作中去世。Şehsüvaroğlu称他为 "一位非常勤奋和不求回报的教师"。作为院士,我们的职责之一就是向年轻一代介绍像伊斯梅尔-哈克比这样为医学、科学和国家服务的勤奋和自我牺牲的医生和科学家,并让为科学服务的荣誉永存。
{"title":"İsmail Hakkı Bey: Görevi Başında Vefat Eden Çalışkan ve Feragatli Bir Anatomist","authors":"Ozan Turamanlar","doi":"10.31020/mutftd.1358452","DOIUrl":"https://doi.org/10.31020/mutftd.1358452","url":null,"abstract":"Ülkemizde anatomi alanında hizmetleri bulunan ve yaptıkları çalışmalarla günümüz anatomistlerine ilham kaynağı olan birçok şahsiyet bulunmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ile birlikte öncesi ve sonrasındaki değişim çabalarında gerek orduda gerekse akademide hizmet etmiş hekimlerden biri de İsmail Hakkı Bey’dir. İsmail Hakkı Bey, 1901 yılında yüzbaşı rütbesiyle mezun olduktan sonra bakteriyoloji bölümünden uzmanlığını alarak bir süre Şam’da bakteriyolog, anatomist ve histolog olarak çalışmıştır. 1918 yılında İstanbul’a döndükten sonra İstanbul Tıp Fakültesi’nde sırasıyla anatomi müderris muavinliği, anatomi muallimliği ve topografik anatomi müderrisliği ünvanlarıyla bilime ve ülkesine hizmet etmiştir. İsmail Hakkı Bey, Ord. Prof. Dr. Nurettin Ali Berkol ekibinin listesinde bulunmaktadır. Bu çalışkan ekip ile birlikte eğitim amaçlı anatomi kitapları da yayınlamışlardır. İsmail Hakkı Bey, 30.11.1926 yılında görevi başında, üzerinde uygulama önlüğü bulunduğu şekilde vefat etmiştir. Şehsüvaroğlu onun için “çok çalışkan ve feragatli hoca” olarak betimlemiştir. Akademisyen olarak bir görevimiz de genç kuşaklara İsmail Hakkı bey gibi tıbba, bilime ve ülkesine hizmet etmiş çalışkan ve fedakar hekim ve bilim insanlarını tanıtmak ve bilime hizmetin onurunu yaşatmaktır.","PeriodicalId":508552,"journal":{"name":"Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi","volume":"106 ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139180587","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Yüzyılı aşkın süredir klinik örneklerde aside dirençli bakterilerin saptanması amacıyla kullanılan mikroskobik inceleme her düzey tanı laboratuvarında uygulanabilen hızlı, basit, ucuz ve kolay bir yöntemdir. Bu derlemenin amacı tüberküloz tanısı için mikroskobik incelemede kullanılan EZN boyama yönteminin geliştirilme süreci ve bu süreçte katkısı olanların araştırılmasıdır. İlk kez 24 Mart 1882'de Robert Koch, yayma preparatları sıcak metilen mavisinde 20-24 saat bekleterek tüberküloz basillerini boyayabildiği duyurmuştur. Koch’un boyamasında zıt boya olarak kullanılan bismark kahverengisi nedeni ile tüberküloz basilleri mavi, diğer bakteriler kahverengi boyanıyordu. Koch'un yönteminin iyileştirilmesi için ilk öneri, Mayıs 1882’de Paul Ehrlich'ten gelmiştir. Ehrlich tüberküloz basili dışındaki bakterilerin boyayı bırakmaları için bir mineral asit kullanarak renksizleştirme basamağını geliştirmiş, ayrıca boya olarak metilen mavisi yerine fuksin, boya sabitleyici olarak anilin yağını kullanmıştır. Prof. Rindfleisch ise sıcak boya kullanmak yerine, üzerine boya koyulan yayma preparatı alttan ısıtılarak boyama süresini kısaltmıştır. Ağustos 1882’de Franz Ziehl, boya sabitleyici olarak anilin yağı yerine karbolik asit kullanarak Ehrlich'in yöntemini değiştirmiştir. Temmuz 1883’de Friedrich Neelsen iyileştirme çalışmalarını birleştirerek birincil boya olarak karbolfuksin, zıt boya olarak metilen mavisi, renksizleştirme için sülfirik asit ve sıcaklık olarak alttan ısıtmanın kullanıldığı yöntem ile 5-10 dakikada tüberküloz basillerinin kırmızı diğer bakterilerin mavi olarak boyadığını bildirmiştir. Günümüze kadar kullanılmakta olan bu boyama yöntemi en az beş bilim adamının çabaları sonucu geliştirilmiştir.
{"title":"History of the Ziehl-Neelsen Staining Method","authors":"Nuri Özkütük","doi":"10.31020/mutftd.1402031","DOIUrl":"https://doi.org/10.31020/mutftd.1402031","url":null,"abstract":"Yüzyılı aşkın süredir klinik örneklerde aside dirençli bakterilerin saptanması amacıyla kullanılan mikroskobik inceleme her düzey tanı laboratuvarında uygulanabilen hızlı, basit, ucuz ve kolay bir yöntemdir. Bu derlemenin amacı tüberküloz tanısı için mikroskobik incelemede kullanılan EZN boyama yönteminin geliştirilme süreci ve bu süreçte katkısı olanların araştırılmasıdır. İlk kez 24 Mart 1882'de Robert Koch, yayma preparatları sıcak metilen mavisinde 20-24 saat bekleterek tüberküloz basillerini boyayabildiği duyurmuştur. Koch’un boyamasında zıt boya olarak kullanılan bismark kahverengisi nedeni ile tüberküloz basilleri mavi, diğer bakteriler kahverengi boyanıyordu. Koch'un yönteminin iyileştirilmesi için ilk öneri, Mayıs 1882’de Paul Ehrlich'ten gelmiştir. Ehrlich tüberküloz basili dışındaki bakterilerin boyayı bırakmaları için bir mineral asit kullanarak renksizleştirme basamağını geliştirmiş, ayrıca boya olarak metilen mavisi yerine fuksin, boya sabitleyici olarak anilin yağını kullanmıştır. Prof. Rindfleisch ise sıcak boya kullanmak yerine, üzerine boya koyulan yayma preparatı alttan ısıtılarak boyama süresini kısaltmıştır. Ağustos 1882’de Franz Ziehl, boya sabitleyici olarak anilin yağı yerine karbolik asit kullanarak Ehrlich'in yöntemini değiştirmiştir. Temmuz 1883’de Friedrich Neelsen iyileştirme çalışmalarını birleştirerek birincil boya olarak karbolfuksin, zıt boya olarak metilen mavisi, renksizleştirme için sülfirik asit ve sıcaklık olarak alttan ısıtmanın kullanıldığı yöntem ile 5-10 dakikada tüberküloz basillerinin kırmızı diğer bakterilerin mavi olarak boyadığını bildirmiştir. Günümüze kadar kullanılmakta olan bu boyama yöntemi en az beş bilim adamının çabaları sonucu geliştirilmiştir.","PeriodicalId":508552,"journal":{"name":"Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi","volume":"15 4","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139180739","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Türk ve Dünya edebiyatında/sanatında tüberküloz hastalığı edebi metinlere pek çok kez konu olmuştur. Türk edebiyatında tüberkülozun işlendiği metinlere baktığımızda Tanzimat ve Servet-i Fünun döneminde hastalığın nedeni aşk, aşk acısı ve kavuşamamaktır. Cumhuriyet döneminde ise hastalığın nedeni çoğu zaman fakirliktir. Roman ve şiirlerde konu olan hastalık, aynı zamanda Türk yazar ve şairlerden bazılarının muzdarip de olduğu bir hastalıktır. Dünya edebiyatında da tüberküloz pek çok eserlere (roman, şiir ve opera vs) ve bazı filmlere konu olmuştur. Dünyaca meşhur ressamlardan eserlerinde hastalığı konu edenler bulunmaktadır. Besteledikleri şarkılarda tüberkülozdan bahseden sanatçılar vardır. Türk sanatçılarında olduğu gibi, dünya edebiyatına katkı sunan sanatçılardan da tüberküloza yakalananlar ve hastalıktan vefat edenler olmuştur. Bu yazı ile Türkiye ve dünya edebiyatında / sanatında iz bırakan kişileri anmak amaçlanmıştır. Fakat, mevcut yazıda tüberküloz olan ya da metinlerinde tüberkülozdan bahsetmiş olan tüm sanatçıları ele almak mümkün olamamıştır.
{"title":"TUBERCULOSIS IN LITERARY TEXTS","authors":"J. S. Göçmen","doi":"10.31020/mutftd.1400552","DOIUrl":"https://doi.org/10.31020/mutftd.1400552","url":null,"abstract":"Türk ve Dünya edebiyatında/sanatında tüberküloz hastalığı edebi metinlere pek çok kez konu olmuştur. Türk edebiyatında tüberkülozun işlendiği metinlere baktığımızda Tanzimat ve Servet-i Fünun döneminde hastalığın nedeni aşk, aşk acısı ve kavuşamamaktır. Cumhuriyet döneminde ise hastalığın nedeni çoğu zaman fakirliktir. Roman ve şiirlerde konu olan hastalık, aynı zamanda Türk yazar ve şairlerden bazılarının muzdarip de olduğu bir hastalıktır. Dünya edebiyatında da tüberküloz pek çok eserlere (roman, şiir ve opera vs) ve bazı filmlere konu olmuştur. Dünyaca meşhur ressamlardan eserlerinde hastalığı konu edenler bulunmaktadır. Besteledikleri şarkılarda tüberkülozdan bahseden sanatçılar vardır. Türk sanatçılarında olduğu gibi, dünya edebiyatına katkı sunan sanatçılardan da tüberküloza yakalananlar ve hastalıktan vefat edenler olmuştur. Bu yazı ile Türkiye ve dünya edebiyatında / sanatında iz bırakan kişileri anmak amaçlanmıştır. Fakat, mevcut yazıda tüberküloz olan ya da metinlerinde tüberkülozdan bahsetmiş olan tüm sanatçıları ele almak mümkün olamamıştır.","PeriodicalId":508552,"journal":{"name":"Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi","volume":"74 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-12","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139182597","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Tüberküloz (TB), insanlığı etkilediği bilinen en eski hastalıklardan biridir ve halen önemli bir halk sağlığı sorunudur. Bugün tüberküloz dünyada en sık görülen on ölüm nedeninden biridir. Tüberküloz tarih boyunca milyonlarca ölüme neden olmuş, edebiyat, sanat, müzik vb. üzerinde önemli etki yaratmış, hatta bir dönemin moda trendini değiştirmiştir. On sekizinci yüzyılın sonlarında tüberkülozun fiziksel etkileri, kadınlar için modaya uygun güzellik standartları haline gelmiştir. Nedeni bilinmeyen bu gizemli ve romantik hastalık, sanatçılara da ilham kaynağı olmuştur. Görsel sanatçılar, şairler ve yazarlar bu korkunç hastalığın ölümcül etkilerini yansıtan sanat eserleri ortaya çıkarmışlardır. Tüberküloz, güzellik ve yaratıcılık fikirleriyle iç içe geçerek sanat dünyasında önemli bir yer edinmiştir. Moda ve güzellik standartları, hastalığın vücut üzerinde oluşturduğu etkilerini taklit etmiştir. Bu derlemede, TB’nin moda olarak algılanmasındaki faktörlerin neler olduğu, tarihteki en tuhaf moda trendinin sanat ve edebiyat üzerindeki etkileri, TB moda trendinin; bilimin göz kamaştıran buluşu “Robert Koch'un 1882'de tüberküloz basilini keşfetmesi” ile bir anda ışıltısını kaybetmesiyle toplumsal ve sosyal hayat üzerindeki etkilerinin ortaya konması amaçlanmıştır.
{"title":"Tüberkülozun Modanın Zirvesi Olduğu Zamanlar: Tüketim Şıklığı","authors":"G. Aslan","doi":"10.31020/mutftd.1400357","DOIUrl":"https://doi.org/10.31020/mutftd.1400357","url":null,"abstract":"Tüberküloz (TB), insanlığı etkilediği bilinen en eski hastalıklardan biridir ve halen önemli bir halk sağlığı sorunudur. Bugün tüberküloz dünyada en sık görülen on ölüm nedeninden biridir. Tüberküloz tarih boyunca milyonlarca ölüme neden olmuş, edebiyat, sanat, müzik vb. üzerinde önemli etki yaratmış, hatta bir dönemin moda trendini değiştirmiştir. On sekizinci yüzyılın sonlarında tüberkülozun fiziksel etkileri, kadınlar için modaya uygun güzellik standartları haline gelmiştir. Nedeni bilinmeyen bu gizemli ve romantik hastalık, sanatçılara da ilham kaynağı olmuştur. Görsel sanatçılar, şairler ve yazarlar bu korkunç hastalığın ölümcül etkilerini yansıtan sanat eserleri ortaya çıkarmışlardır. Tüberküloz, güzellik ve yaratıcılık fikirleriyle iç içe geçerek sanat dünyasında önemli bir yer edinmiştir. Moda ve güzellik standartları, hastalığın vücut üzerinde oluşturduğu etkilerini taklit etmiştir. Bu derlemede, TB’nin moda olarak algılanmasındaki faktörlerin neler olduğu, tarihteki en tuhaf moda trendinin sanat ve edebiyat üzerindeki etkileri, TB moda trendinin; bilimin göz kamaştıran buluşu “Robert Koch'un 1882'de tüberküloz basilini keşfetmesi” ile bir anda ışıltısını kaybetmesiyle toplumsal ve sosyal hayat üzerindeki etkilerinin ortaya konması amaçlanmıştır.","PeriodicalId":508552,"journal":{"name":"Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi","volume":"65 6","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139183523","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Giriş: Yılanlar yılda ortalama üç veya dört kez deri değiştiren sürüngenlerdir. Değiştirilen deriler “yılan gömleği” olarak adlandırılır ve eski zamanlardan bu yana geleneksel tıpta (folklorik tıpta) kullanılmaktadır. Yılan gömlekleri canlıdan doğrudan elde edilebildiğinden biyolojik bir materyaldir ve hayvansal kaynaklı terapatiktir. Özellikle kellik tedavisinde, siğil tedavisinde, yumaşak doku yaralarının iyileştirilmesinde halk arasında tercih edilmektedir. Bu çalışma ile Malpolon sp. ve Macrovipera lebetina (koca engerek) gömleklerinin folklorik tıpta kullanımından kaynaklı olarak element içeriğinin belirlenmesi, total protein miktarının saptanması ve karşılaştırılması amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışmada Gaziantep ilinden toplanan Malpolon sp. ve Macrovipera lebetina türlerine ait yılan gömlekleri kullanılmıştır. Yılan gömleklerinin toplam protein içeriği ve element içerikleri indüktif eşleşmiş plazma kütle spektrometresi ile belirlenmiştir. Bulgular: Yılan türlerine ait 17 makro ve mikro element değerlendirilmiştir. Malpolon sp. için sekiz element içeriği belirlenirken, Macrovipera lebetina için yedi element içeriği belirlenmiştir. Belirlenen elementler; Krom (Cu), Mangan (Mn), Çinko (Zn), Kalsiyum (Ca), Nikel (Ni), Alimünyum (Al), Demir (Fe) ve Potasyum (K) şeklindedir. Sonuç: Her iki tür yılan gömleğinden belirlenen elementler insan sağlığında özellikle bağışıklık sistemi açısından önemlidir. Biyolojik materyal olan yılan gömleklerinin içerdiği bu elementler standardize ilaç çalışmaları için detaylı araştırılmalıdır.
{"title":"Hayvansal Kaynaklı Terapatik olan ‘Yılan Gömleği’ Element İçeriğinin Değerlendirilmesi","authors":"Adile Akpinar, Asiye Seçki̇n, Büşra Çelik, Duygu Ari, Rukiye Karalar","doi":"10.31020/mutftd.1285585","DOIUrl":"https://doi.org/10.31020/mutftd.1285585","url":null,"abstract":"Giriş: Yılanlar yılda ortalama üç veya dört kez deri değiştiren sürüngenlerdir. Değiştirilen deriler “yılan gömleği” olarak adlandırılır ve eski zamanlardan bu yana geleneksel tıpta (folklorik tıpta) kullanılmaktadır. Yılan gömlekleri canlıdan doğrudan elde edilebildiğinden biyolojik bir materyaldir ve hayvansal kaynaklı terapatiktir. Özellikle kellik tedavisinde, siğil tedavisinde, yumaşak doku yaralarının iyileştirilmesinde halk arasında tercih edilmektedir. Bu çalışma ile Malpolon sp. ve Macrovipera lebetina (koca engerek) gömleklerinin folklorik tıpta kullanımından kaynaklı olarak element içeriğinin belirlenmesi, total protein miktarının saptanması ve karşılaştırılması amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışmada Gaziantep ilinden toplanan Malpolon sp. ve Macrovipera lebetina türlerine ait yılan gömlekleri kullanılmıştır. Yılan gömleklerinin toplam protein içeriği ve element içerikleri indüktif eşleşmiş plazma kütle spektrometresi ile belirlenmiştir. Bulgular: Yılan türlerine ait 17 makro ve mikro element değerlendirilmiştir. Malpolon sp. için sekiz element içeriği belirlenirken, Macrovipera lebetina için yedi element içeriği belirlenmiştir. Belirlenen elementler; Krom (Cu), Mangan (Mn), Çinko (Zn), Kalsiyum (Ca), Nikel (Ni), Alimünyum (Al), Demir (Fe) ve Potasyum (K) şeklindedir. Sonuç: Her iki tür yılan gömleğinden belirlenen elementler insan sağlığında özellikle bağışıklık sistemi açısından önemlidir. Biyolojik materyal olan yılan gömleklerinin içerdiği bu elementler standardize ilaç çalışmaları için detaylı araştırılmalıdır.","PeriodicalId":508552,"journal":{"name":"Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi","volume":"67 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139230326","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}