Çoğunlukla Hitit İmparatorluk Dönemi kült envanterlerinde adı geçen bir eşya olan aviti-, karışık bir varlığı temsil eder. Metinlerdeki tanımlamalardan yola çıkarak kanatlı aslan/sfenks olduğu düşünülmektedir. Tanrıça İştar başta olmak üzere bazı tanrısal varlıklarla ilişkilendirilir ve ritonu da mevcuttur. Metinlerle eş zamanlı sanat eserleri üzerinde izlenen karışık varlıkların bazıları ile eşleştirilmesi, tartışmalı da olsa yapılabilmektedir. Asur Ticaret Kolonileri ve Eski Hitit Dönemi mühür örnekleri üzerindeki kompozisyonlarda da görülen kanatlı aslanlar/sfenksler aviti-’nin Hitit kültürüne girişi ve gelişimi hakkında fikir verebilmektedir. Bu çalışmada Eski Mezopotamya etkili inanç ve sanat geleneğinin Hitit dünyasında algılanışı ve ifade edilişi doğrultusunda aviti- yeniden değerlendirilmiştir. Aviti-’nin açıklamasının, gökyüzü döngüsü üzerinden yapılabileceği ile ilgili bir teori de ortaya atılmış ve takımyıldızlar ve gezegenler hakkındaki Eski Mezopotamya bilgi bakiyesinin Hititler tarafından zamanı ve hayatı düzenlemek için kullanılmış olabileceği öne sürülmüştür. Böylece aviti-’yi farklı bir gözle değerlendirip, önemini vurgulamak çabasına gidilmiştir. Taşınabilir eşya olması bakımından anıtsal sfenkslerden farklılığı da gösterilmiştir.
{"title":"HİTİT METİNLERİNDE ADI GEÇEN “aviti-” HAKKINDA BİR DEĞERLENDİRME","authors":"Fatma SEVİNÇ ERBAŞI","doi":"10.46931/aran.917048","DOIUrl":"https://doi.org/10.46931/aran.917048","url":null,"abstract":"Çoğunlukla Hitit İmparatorluk Dönemi kült envanterlerinde adı geçen bir eşya olan aviti-, karışık bir varlığı temsil eder. Metinlerdeki tanımlamalardan yola çıkarak kanatlı aslan/sfenks olduğu düşünülmektedir. Tanrıça İştar başta olmak üzere bazı tanrısal varlıklarla ilişkilendirilir ve ritonu da mevcuttur. Metinlerle eş zamanlı sanat eserleri üzerinde izlenen karışık varlıkların bazıları ile eşleştirilmesi, tartışmalı da olsa yapılabilmektedir. Asur Ticaret Kolonileri ve Eski Hitit Dönemi mühür örnekleri üzerindeki kompozisyonlarda da görülen kanatlı aslanlar/sfenksler aviti-’nin Hitit kültürüne girişi ve gelişimi hakkında fikir verebilmektedir. Bu çalışmada Eski Mezopotamya etkili inanç ve sanat geleneğinin Hitit dünyasında algılanışı ve ifade edilişi doğrultusunda aviti- yeniden değerlendirilmiştir. Aviti-’nin açıklamasının, gökyüzü döngüsü üzerinden yapılabileceği ile ilgili bir teori de ortaya atılmış ve takımyıldızlar ve gezegenler hakkındaki Eski Mezopotamya bilgi bakiyesinin Hititler tarafından zamanı ve hayatı düzenlemek için kullanılmış olabileceği öne sürülmüştür. Böylece aviti-’yi farklı bir gözle değerlendirip, önemini vurgulamak çabasına gidilmiştir. Taşınabilir eşya olması bakımından anıtsal sfenkslerden farklılığı da gösterilmiştir.","PeriodicalId":123302,"journal":{"name":"Archivum Anatolicum-Anadolu Arşivleri","volume":"10 3 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"134574928","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Burada tanıtacağımız metin çeşitli ödemleri içeren bir belge olup yerlilerle ilgili bir takım bilgiler sunmaktadır. Bir kaç belgeden bildiğimiz Su Ordali’ne bir örnek de bu metinde yer almaktadır. Ölen bir kimsenin yaşadığı zamanın ve Harla isimli bir yerlinin nehre gitmesinin tarihleme olarak kullanıldığını görmekteyiz. Yerli şahıs adlarının Hititçe isimler taşıması da dikkat çekicidir.
{"title":"N/K Arşivinden Su Ordali'ne Değinen Bir Ödeme Listesi","authors":"Salih Çeçen","doi":"10.46931/aran.1200839","DOIUrl":"https://doi.org/10.46931/aran.1200839","url":null,"abstract":"Burada tanıtacağımız metin çeşitli ödemleri içeren bir belge olup yerlilerle ilgili bir takım bilgiler sunmaktadır. Bir kaç belgeden bildiğimiz Su Ordali’ne bir örnek de bu metinde yer almaktadır. Ölen bir kimsenin yaşadığı zamanın ve Harla isimli bir yerlinin nehre gitmesinin tarihleme olarak kullanıldığını görmekteyiz. Yerli şahıs adlarının Hititçe isimler taşıması da dikkat çekicidir.","PeriodicalId":123302,"journal":{"name":"Archivum Anatolicum-Anadolu Arşivleri","volume":"7 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-12","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"114907318","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Birkaç Kültepe metinde tanrılara ve tanrıların heykel veya temsillerinin bulunduğu kutsal odalara ait kült eşyaları konu edilmiştir. İlk kez bu makalede tanıtılan, 1949 yılı kazılarında bulunan Kt b/k 93+167 numaralı belgede de hangi tanrıya ait oldukları belirtilmemiş kült eşyaları listelenmiştir. Puzur-Aššur adlı bir şahsa teslim edilen bu eşyalar arasında, metinlerde ilk kez geçen, anlamı bilinmeyen bazı nesneler, kuş ve boğa başı biçimli kadeh ya da kaplar, muhtemelen tanrısal simgeler olan bir yay ve topuzu altın ve meteor demirinden yapılmış bir hançer bulunmaktadır. Belgede yeterli bilgi olmaması bu listenin bağlamı ile ilgili doyurucu bir yorum yapılmasına imkan vermese de, eşyaların bir tüccarın kişisel şapeline ait olduğu düşünülebilir. 1949 yılı Kültepe kazılarında 850 civarında çivi yazılı belge bulunmuştur. Belgeler üzerinde henüz detaylı bir çalışma yapılmamış olmakla birlikte, Amur-Aššur ve Karriya’nın oğlu Ennam-Aššur isimleri arşiv sahibi olarak ön plana çıkmaktadır. Bu şahısların aynı aileden mi olduğu yoksa birbirinden bağımsız iki farklı tüccara ait arşivlerin mi söz konusu olduğu belgeler üzerinde devam eden çalışmalar sonunda netleşecektir.
{"title":"KÜLT EŞYALARI İÇEREN YENİ BİR KÜLTEPE TABLETİ","authors":"Hakan Erol","doi":"10.46931/aran.1184079","DOIUrl":"https://doi.org/10.46931/aran.1184079","url":null,"abstract":"Birkaç Kültepe metinde tanrılara ve tanrıların heykel veya temsillerinin bulunduğu kutsal odalara ait kült eşyaları konu edilmiştir. İlk kez bu makalede tanıtılan, 1949 yılı kazılarında bulunan Kt b/k 93+167 numaralı belgede de hangi tanrıya ait oldukları belirtilmemiş kült eşyaları listelenmiştir. Puzur-Aššur adlı bir şahsa teslim edilen bu eşyalar arasında, metinlerde ilk kez geçen, anlamı bilinmeyen bazı nesneler, kuş ve boğa başı biçimli kadeh ya da kaplar, muhtemelen tanrısal simgeler olan bir yay ve topuzu altın ve meteor demirinden yapılmış bir hançer bulunmaktadır. Belgede yeterli bilgi olmaması bu listenin bağlamı ile ilgili doyurucu bir yorum yapılmasına imkan vermese de, eşyaların bir tüccarın kişisel şapeline ait olduğu düşünülebilir. \u0000 1949 yılı Kültepe kazılarında 850 civarında çivi yazılı belge bulunmuştur. Belgeler üzerinde henüz detaylı bir çalışma yapılmamış olmakla birlikte, Amur-Aššur ve Karriya’nın oğlu Ennam-Aššur isimleri arşiv sahibi olarak ön plana çıkmaktadır. Bu şahısların aynı aileden mi olduğu yoksa birbirinden bağımsız iki farklı tüccara ait arşivlerin mi söz konusu olduğu belgeler üzerinde devam eden çalışmalar sonunda netleşecektir.","PeriodicalId":123302,"journal":{"name":"Archivum Anatolicum-Anadolu Arşivleri","volume":"46 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"123852871","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Asurlu tüccarlarca günümüz Kayseri ilinde kurulan ticaret kolonilerinin merkezi konumundaki Kaniş/Kültepe’de gerçekleştirilen kazılar sonucunda ele geçirilen yaklaşık 24 bin Eski Asurca tablet, MÖ II. bin başlarındaki Anadolu tarihini aydınlatan birincil kaynaklar olarak kabul edilmiştir. Asurlu tüccarların arşivlerinden oluşan ve literatüre Kültepe Tabletleri olarak geçen tabletlerin konusunu, çoğunlukla, ticari mektuplar, vesikalar, çeşitli sözleşmeler ve antlaşmalar oluşturmuştur. Hatay Arkeoloji Müzesi’ne satın alma yoluyla kazandırılmış olan 20793 Envanter numaralı Eski Asurca tablet , içerik açısından Asurlu tüccarlara ait ticari malların teslim edildiğine dair bir tutanak olarak hazırlanmıştır. Belgede kaydedilen Asurlu tüccar adlarından önemli bir teslimatın gerçekleştiği anlaşılmıştır. Bu çalışmada 20793 no’lu metnin transliterasyon ve Türkçe çevirisinin yapılması amaçlanmıştır
{"title":"HATAY ARKEOLOJİ MÜZESİNDEN ESKİ ASURCA BİR MAL TESLİM TUTANAĞI","authors":"Salih Çeçen, Nurgül Yıldırım","doi":"10.46931/aran.1123719","DOIUrl":"https://doi.org/10.46931/aran.1123719","url":null,"abstract":"Asurlu tüccarlarca günümüz Kayseri ilinde kurulan ticaret kolonilerinin merkezi konumundaki Kaniş/Kültepe’de gerçekleştirilen kazılar sonucunda ele geçirilen yaklaşık 24 bin Eski Asurca tablet, MÖ II. bin başlarındaki Anadolu tarihini aydınlatan birincil kaynaklar olarak kabul edilmiştir. Asurlu tüccarların arşivlerinden oluşan ve literatüre Kültepe Tabletleri olarak geçen tabletlerin konusunu, çoğunlukla, ticari mektuplar, vesikalar, çeşitli sözleşmeler ve antlaşmalar oluşturmuştur. Hatay Arkeoloji Müzesi’ne satın alma yoluyla kazandırılmış olan 20793 Envanter numaralı Eski Asurca tablet , içerik açısından Asurlu tüccarlara ait ticari malların teslim edildiğine dair bir tutanak olarak hazırlanmıştır. Belgede kaydedilen Asurlu tüccar adlarından önemli bir teslimatın gerçekleştiği anlaşılmıştır. Bu çalışmada 20793 no’lu metnin transliterasyon ve Türkçe çevirisinin yapılması amaçlanmıştır","PeriodicalId":123302,"journal":{"name":"Archivum Anatolicum-Anadolu Arşivleri","volume":"22 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125773992","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-06-15DOI: 10.46931/aran.2022.16.1.11
Oğuz Yarlıgaş
Roma Devleti ordusunun ve idari yapısının gücü sayesinde yüzyıllar boyunca Akdeniz dünyasının en önemli gücü olmayı başardı ve geniş toprakları kontrolü altında tuttu. Tarih sahnesine İtalya’nın ortasında küçük bir kent devleti olarak çıkan, ilerleyen yüzyıllar içindeyse tüm Akdeniz’i hakimiyeti altına alan ve uzun süre bu hakimiyeti korumayı başaran bu büyük devlet, doğal olarak tarih serüveni boyunca hem içeride hem de dışarıda çok çeşitli tehditlere karşı mücadele vermek zorunda kaldı. İstihbarat faaliyetleri de işte tam bu noktada devreye girmektedir. Romalılar, günümüze kalan kaynaklardan anlaşıldığı kadarıyla en erken dönemlerden itibaren devletlerinin iç güvenliğini sağlamak, olası dış tehditlerden haberdar olmak ve savaş zamanlarında düşman ordularının hareketlerini takip etmek gibi ihtiyaçların karşılanması için çok çeşitli yöntem ve uygulamalardan yararlandılar. Bu makale kapsamında Romalıların tarihleri boyunca gerek savaş ve muharebe zamanlarında gerekse barış zamanlarında iç denetimi sağlamaya ve dış tehditleri etkisizleştirmeye yönelik istihbarat toplama ihtiyacını hangi yöntemlere başvurarak çözdüklerini seçtiğimiz vakalar ışığında ortaya koymaya çalışacağız.
{"title":"Roma İmparatorluğunda İstihbarat Faaliyetleri ve İstihbarat Birimleri: Genel Bir Bakış (MÖ 27 – MS 284)","authors":"Oğuz Yarlıgaş","doi":"10.46931/aran.2022.16.1.11","DOIUrl":"https://doi.org/10.46931/aran.2022.16.1.11","url":null,"abstract":"Roma Devleti ordusunun ve idari yapısının gücü sayesinde yüzyıllar boyunca Akdeniz dünyasının en önemli gücü olmayı başardı ve geniş toprakları kontrolü altında tuttu. Tarih sahnesine İtalya’nın ortasında küçük bir kent devleti olarak çıkan, ilerleyen yüzyıllar içindeyse tüm Akdeniz’i hakimiyeti altına alan ve uzun süre bu hakimiyeti korumayı başaran bu büyük devlet, doğal olarak tarih serüveni boyunca hem içeride hem de dışarıda çok çeşitli tehditlere karşı mücadele vermek zorunda kaldı. İstihbarat faaliyetleri de işte tam bu noktada devreye girmektedir. Romalılar, günümüze kalan kaynaklardan anlaşıldığı kadarıyla en erken dönemlerden itibaren devletlerinin iç güvenliğini sağlamak, olası dış tehditlerden haberdar olmak ve savaş zamanlarında düşman ordularının hareketlerini takip etmek gibi ihtiyaçların karşılanması için çok çeşitli yöntem ve uygulamalardan yararlandılar. Bu makale kapsamında Romalıların tarihleri boyunca gerek savaş ve muharebe zamanlarında gerekse barış zamanlarında iç denetimi sağlamaya ve dış tehditleri etkisizleştirmeye yönelik istihbarat toplama ihtiyacını hangi yöntemlere başvurarak çözdüklerini seçtiğimiz vakalar ışığında ortaya koymaya çalışacağız.","PeriodicalId":123302,"journal":{"name":"Archivum Anatolicum-Anadolu Arşivleri","volume":"8 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125368762","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-06-14DOI: 10.46931/aran.2022.16.1.2
Serpil Aytüre
Siyasi- toplumsal bir kınamayı ve yaptırımı ifade eden damnatio memoriae, lanetlenmiş bir imparatorun maddi ve kültürel mirasının yok edilmesi, aşağılanması ve “anının yeniden yorumlanması” yoluyla olumsuz nitelikleri içinde barındıran bir süreci ortaya koymaktadır. Birini veya bir şeyi kınamak amacıyla geçmişin simgelerine yönelik kültürel baskı biçimleri, günümüzün akademik tartışmalarında da ön planda yer almaktadır. Ancak fiziksel kanıtların yok edilmesi ile gerçekleşen bu girişimler, anıların esasen silinemez oluşu ve iletişim yoluyla varlığını sürdürmesi bakımından bir çelişki yaratmaktadır. Roma İmparatorluk döneminde damnatio memoriae aracılığıyla gerçekleşen kültürel baskının uygulanma amaçlarını ve yöntemlerini incelemek, çağdaş girişimlerimizin motivasyonlarını ve sonuçlarını daha iyi anlamak bakımından da önem taşımaktadır. Bu çalışmada imparatorlara ve imparatorluk ailesine uygulanan yaptırımların onların 'maddi mirası' ile nasıl etkileşime girdiği ve bu etkileşimin bir imparatorun kimliğinin yeniden yorumlanmasında oynadığı rol ele alınarak bu yeniden yaratma sürecinin toplumsal bellek, mahkum ve halefinin imajı üzerindeki sonuçları, Roma İmparatorluk dönemi’ndeki seçilmiş örnekler temelinde incelenmiştir.
{"title":"ANTİK ROMA SİYASİ KÜLTÜRÜNDE DAMNATİO MEMORİAE","authors":"Serpil Aytüre","doi":"10.46931/aran.2022.16.1.2","DOIUrl":"https://doi.org/10.46931/aran.2022.16.1.2","url":null,"abstract":"Siyasi- toplumsal bir kınamayı ve yaptırımı ifade eden damnatio memoriae, lanetlenmiş bir imparatorun maddi ve kültürel mirasının yok edilmesi, aşağılanması ve “anının yeniden yorumlanması” yoluyla olumsuz nitelikleri içinde barındıran bir süreci ortaya koymaktadır. Birini veya bir şeyi kınamak amacıyla geçmişin simgelerine yönelik kültürel baskı biçimleri, günümüzün akademik tartışmalarında da ön planda yer almaktadır. Ancak fiziksel kanıtların yok edilmesi ile gerçekleşen bu girişimler, anıların esasen silinemez oluşu ve iletişim yoluyla varlığını sürdürmesi bakımından bir çelişki yaratmaktadır. Roma İmparatorluk döneminde damnatio memoriae aracılığıyla gerçekleşen kültürel baskının uygulanma amaçlarını ve yöntemlerini incelemek, çağdaş girişimlerimizin motivasyonlarını ve sonuçlarını daha iyi anlamak bakımından da önem taşımaktadır. Bu çalışmada imparatorlara ve imparatorluk ailesine uygulanan yaptırımların onların 'maddi mirası' ile nasıl etkileşime girdiği ve bu etkileşimin bir imparatorun kimliğinin yeniden yorumlanmasında oynadığı rol ele alınarak bu yeniden yaratma sürecinin toplumsal bellek, mahkum ve halefinin imajı üzerindeki sonuçları, Roma İmparatorluk dönemi’ndeki seçilmiş örnekler temelinde incelenmiştir.","PeriodicalId":123302,"journal":{"name":"Archivum Anatolicum-Anadolu Arşivleri","volume":"575 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"132333092","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-06-13DOI: 10.46931/aran.2022.16.1.1
Çağatay Aşki̇t
İÖ 91 yılı consul’ü L.Marcius Philippus’un İÖ 77 yılı başında senatoda verdiği ve Latince Oratio Philippi in senatu adıyla bilinen söylev, Romalı tarihçi Gaius Sallustius Crispus’un Historiae eserinde yer almaktadır. Sulla’nın ölümünden sonra kurduğu düzene itiraz eden Lepidus ve yandaşlarına karşı verilmiştir. Çalışmanın giriş bölümünde Philippus’un hayatı ve kariyeri hakkında kısa bilgiler verilmiş, ardından söylevin Oxford Classical Texts serisi içerisinde yer alan Latince metni temel alınarak Türkçe çevirisi sunulmuştur. Tartışma bölümünde söylevin yapısı ve bölümleri Rhetorica ad Herennium eserindeki siyasal retorik kuramları açısından değerlendirilmiş ve görülen benzerlikler vurgulanmıştır. Ayrıca Sallustius’un kullandığı sözcük ve kavramlar üslup açısından incelenmeye çalışılmıştır.
{"title":"L. MARCIUS PHILIPPUS’UN SENATO SÖYLEVİ","authors":"Çağatay Aşki̇t","doi":"10.46931/aran.2022.16.1.1","DOIUrl":"https://doi.org/10.46931/aran.2022.16.1.1","url":null,"abstract":"İÖ 91 yılı consul’ü L.Marcius Philippus’un İÖ 77 yılı başında senatoda verdiği ve Latince Oratio Philippi in senatu adıyla bilinen söylev, Romalı tarihçi Gaius Sallustius Crispus’un Historiae eserinde yer almaktadır. Sulla’nın ölümünden sonra kurduğu düzene itiraz eden Lepidus ve yandaşlarına karşı verilmiştir. Çalışmanın giriş bölümünde Philippus’un hayatı ve kariyeri hakkında kısa bilgiler verilmiş, ardından söylevin Oxford Classical Texts serisi içerisinde yer alan Latince metni temel alınarak Türkçe çevirisi sunulmuştur. Tartışma bölümünde söylevin yapısı ve bölümleri Rhetorica ad Herennium eserindeki siyasal retorik kuramları açısından değerlendirilmiş ve görülen benzerlikler vurgulanmıştır. Ayrıca Sallustius’un kullandığı sözcük ve kavramlar üslup açısından incelenmeye çalışılmıştır.","PeriodicalId":123302,"journal":{"name":"Archivum Anatolicum-Anadolu Arşivleri","volume":"15 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121423996","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-06-13DOI: 10.46931/aran.2022.16.1.5
Erdinç Buruldağ
Troas’ın liman kentlerinden biri olan Alexandria Troas, bölgede Hellenistik Dönem’de kurulduğu öngörülen tek yerleşim olma özelliğini taşımaktadır. Kent, MÖ 1. yüzyıl sonlarında bir Roma kolonisine dönüştürülmüş ve Roma İmparatorluk çağı boyunca en parlak dönemini yaşamıştır. Bizans Dönemi boyunca varlığını sürdüren kentte halen devam eden kazı çalışmaları ile Alexandria Troas’ın forum ve agora bölümleri gün ışığına çıkarılırken, araştırmalar sırasında bu üç dönemin yani Hellenistik, Roma ve Bizans Dönemlerinden izlere rastlanmaktadır. Bu geniş zaman aralığına tarihlendirilebilen arkeolojik bulguların yanında, ait olduğu dönem hususuna kuşku ile yaklaşılan eserler de mevcut olup, bunların başında, dokuma ağırlıkları gelmektedir. Bu sebepten ötürü, mevcut çalışmanın konusunu, kentin forum ve agorası arasındaki bir noktada bulunan KP Doğu 3 açmasında saptanmış olan bir dokuma ağırlığı oluşturmaktadır. Form ve ağırlığı bakımından değerlendirildiğinde eserin tarihlendirilmesi oldukça güç olsa da tepe noktasında bulunan harflerin oluşturuluş biçimleri, alandaki diğer buluntu grubu ile paralellik göstererek, söz konusu dokuma ağırlığının Roma Devrine ait olduğuna işaret etmektedir.
{"title":"ALEXANDRIA TROAS’TAN BİR DOKUMA AĞIRLIĞI","authors":"Erdinç Buruldağ","doi":"10.46931/aran.2022.16.1.5","DOIUrl":"https://doi.org/10.46931/aran.2022.16.1.5","url":null,"abstract":"Troas’ın liman kentlerinden biri olan Alexandria Troas, bölgede Hellenistik Dönem’de kurulduğu öngörülen tek yerleşim olma özelliğini taşımaktadır. Kent, MÖ 1. yüzyıl sonlarında bir Roma kolonisine dönüştürülmüş ve Roma İmparatorluk çağı boyunca en parlak dönemini yaşamıştır. Bizans Dönemi boyunca varlığını sürdüren kentte halen devam eden kazı çalışmaları ile Alexandria Troas’ın forum ve agora bölümleri gün ışığına çıkarılırken, araştırmalar sırasında bu üç dönemin yani Hellenistik, Roma ve Bizans Dönemlerinden izlere rastlanmaktadır. Bu geniş zaman aralığına tarihlendirilebilen arkeolojik bulguların yanında, ait olduğu dönem hususuna kuşku ile yaklaşılan eserler de mevcut olup, bunların başında, dokuma ağırlıkları gelmektedir. Bu sebepten ötürü, mevcut çalışmanın konusunu, kentin forum ve agorası arasındaki bir noktada bulunan KP Doğu 3 açmasında saptanmış olan bir dokuma ağırlığı oluşturmaktadır. Form ve ağırlığı bakımından değerlendirildiğinde eserin tarihlendirilmesi oldukça güç olsa da tepe noktasında bulunan harflerin oluşturuluş biçimleri, alandaki diğer buluntu grubu ile paralellik göstererek, söz konusu dokuma ağırlığının Roma Devrine ait olduğuna işaret etmektedir.","PeriodicalId":123302,"journal":{"name":"Archivum Anatolicum-Anadolu Arşivleri","volume":"29 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128508121","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-06-09DOI: 10.46931/aran.2022.16.1.3
Kürşat Bardakci
Diplomatik ilişkilerin kurulmasında, süreklilik kazanmasında ve gelişiminde elçilik müessesesi oldukça önemli bir yere sahiptir. Bu müessesenin tarihi kökeni de tarihin ilk kent devletlerinin ortaya çıktığı döneme, yani Sumerler dönemine kadar uzanmaktadır. Elçilik müessesesinin ilk ortaya çıktığı andan itibaren elçilerin diplomatik ayrıcalıklara sahip olduğunu çiviyazılı metinlerden anlayabiliyoruz. Diplomatik ayrıcalıklara sahip olan bu elçilerin, alıkonulduklarını, tutuklandıklarını ve şiddete maruz kaldıklarını da yine bu metinlerden öğrenmekteyiz. Bu çalışmamızda da çiviyazılı metinler ışığında elçilerin alıkonulması mevzusunu ele alıp, alıkonulan elçileri ortaya çıkaracağız.
{"title":"ÇİVİYAZILI METİNLERE GÖRE ESKİ ÖNASYA'DA ALIKONULAN ELÇİLER","authors":"Kürşat Bardakci","doi":"10.46931/aran.2022.16.1.3","DOIUrl":"https://doi.org/10.46931/aran.2022.16.1.3","url":null,"abstract":"Diplomatik ilişkilerin kurulmasında, süreklilik kazanmasında ve gelişiminde elçilik müessesesi oldukça önemli bir yere sahiptir. Bu müessesenin tarihi kökeni de tarihin ilk kent devletlerinin ortaya çıktığı döneme, yani Sumerler dönemine kadar uzanmaktadır. Elçilik müessesesinin ilk ortaya çıktığı andan itibaren elçilerin diplomatik ayrıcalıklara sahip olduğunu çiviyazılı metinlerden anlayabiliyoruz. Diplomatik ayrıcalıklara sahip olan bu elçilerin, alıkonulduklarını, tutuklandıklarını ve şiddete maruz kaldıklarını da yine bu metinlerden öğrenmekteyiz. Bu çalışmamızda da çiviyazılı metinler ışığında elçilerin alıkonulması mevzusunu ele alıp, alıkonulan elçileri ortaya çıkaracağız.","PeriodicalId":123302,"journal":{"name":"Archivum Anatolicum-Anadolu Arşivleri","volume":"5 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116525436","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-06-08DOI: 10.46931/aran.2022.16.1.9
Koray Toptaş
MÖ 934-612 yılları arasında siyasi, askeri, ekonomik ve idari anlamda güçlü bir imparatorluk kuran Asurlular, başarılarını emperyalist ideolojilerini gerçekleştirmek için kullandıkları uygulamalar ve araçlara borçluydular. Bu unsurların başında propaganda araçları gelmektedir. Yazılı ve görsel materyallerden oluşan bu araçlar hâkim ideolojiyi yönetilen halka aktarmada ve düşmanlara Asur’un gücünü göstermek için etkili bir şekilde kullanmaktaydılar. Bu çalışmada etkili birer propaganda araçları olan rölyefler ve anıtlar ele alınacaktır. Yeni Asur kralları Yakındoğu’da güçlü bir devlet vücuda getirdikten sonra imar faaliyetlerini artırmış ve inşa ettikleri saraylarda bir imparatorluk ikonografyası yaratmaya önem vermişlerdir. Ayrıca askeri sefer düzenlenen uzak bölgelere ve Asur sınırlarına anıtlar dikmişlerdir. Asur nüfusunun ve düşman toplulukların büyük bir bölümünün okuma yazma bilmediği düşünüldüğünde görme duyusuna dayalı bu propaganda araçlarının mesajın tüm hedef kitleye ulaşmasında önemli bir yerde olduğu anlaşılmaktadır.
{"title":"Yeni Asur İmparatorluğu’nda Saray Rölyeflerinin ve Anıtların Propaganda Aracı Olarak Kullanımı","authors":"Koray Toptaş","doi":"10.46931/aran.2022.16.1.9","DOIUrl":"https://doi.org/10.46931/aran.2022.16.1.9","url":null,"abstract":"MÖ 934-612 yılları arasında siyasi, askeri, ekonomik ve idari anlamda güçlü bir imparatorluk kuran Asurlular, başarılarını emperyalist ideolojilerini gerçekleştirmek için kullandıkları uygulamalar ve araçlara borçluydular. Bu unsurların başında propaganda araçları gelmektedir. Yazılı ve görsel materyallerden oluşan bu araçlar hâkim ideolojiyi yönetilen halka aktarmada ve düşmanlara Asur’un gücünü göstermek için etkili bir şekilde kullanmaktaydılar. Bu çalışmada etkili birer propaganda araçları olan rölyefler ve anıtlar ele alınacaktır. Yeni Asur kralları Yakındoğu’da güçlü bir devlet vücuda getirdikten sonra imar faaliyetlerini artırmış ve inşa ettikleri saraylarda bir imparatorluk ikonografyası yaratmaya önem vermişlerdir. Ayrıca askeri sefer düzenlenen uzak bölgelere ve Asur sınırlarına anıtlar dikmişlerdir. Asur nüfusunun ve düşman toplulukların büyük bir bölümünün okuma yazma bilmediği düşünüldüğünde görme duyusuna dayalı bu propaganda araçlarının mesajın tüm hedef kitleye ulaşmasında önemli bir yerde olduğu anlaşılmaktadır.","PeriodicalId":123302,"journal":{"name":"Archivum Anatolicum-Anadolu Arşivleri","volume":"16 5 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129890885","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}