Bu çalışmada, Eva de Vitray-Meyerovitch tarafından hazırlanan ve Cemal Aydın tarafından çevrilen, “İslam'ın Güleryüzü” isimli kitap tanıtılıp incelenmiştir. Kitap röportajdan oluşmaktadır. Sorular kitabın yazarı Eva de Vitray-Meyerovitch’in Müslüman oluşu ve Mevlana’ya olan sevgisi etrafında şekillenmektedir. Röportajı Rachel ve Jean-Pierre Cartier çifti yapmıştır. Prof. Dr. Eva de Vitray-Meyerovitch, Sorbonne ve Ezher Üniversiteleri gibi dünyada birçok üniversitede dersler ve konferanslar verdi. 1909’da doğan Eva de Vitray-Meyerovitch, Müslüman olduktan sonra Havva Hanımefendi adıyla, 24 Temmuz 1999’da vefat etti. Cenazesi Konya’ya getirildi ve Hz. Mevlânâ’nın türbesine yakın Üçler Mezarlığı'na defnedildi. Anahtar Kelimeler: Eva de Vitray-Meyerovitch, İslam’ın Güleryüzü, Mevlana.
本研究介绍并分析了由 Eva de Vitray-Meyerovitch 撰写、Cemal Aydın 翻译的《伊斯兰的笑脸》一书。该书由一篇访谈组成。问题围绕本书作者 Eva de Vitray-Meyerovitch 如何皈依伊斯兰教以及她对梅夫拉纳的爱。采访由瑞秋和让-皮埃尔-卡地亚夫妇主持。伊娃-德维特雷-梅耶罗维奇博士教授曾在索邦大学和爱资哈尔大学等世界多所大学举办讲座和会议。Eva de Vitray-Meyerovitch 出生于 1909 年,1999 年 7 月 24 日去世,皈依伊斯兰教后的名字是 Havva Hanımefendi。她的葬礼被送到了科尼亚,安葬在梅夫拉纳墓附近的于切勒公墓。关键词伊娃-德-维特雷-梅耶罗维奇、伊斯兰教的笑脸、麦夫拉那。
{"title":"Eva de Vitray-Meyerovitch, İslam'ın Güleryüzü","authors":"Meltem Ösün","doi":"10.59402/ee004202316","DOIUrl":"https://doi.org/10.59402/ee004202316","url":null,"abstract":"Bu çalışmada, Eva de Vitray-Meyerovitch tarafından hazırlanan ve Cemal Aydın tarafından çevrilen, “İslam'ın Güleryüzü” isimli kitap tanıtılıp incelenmiştir. Kitap röportajdan oluşmaktadır. Sorular kitabın yazarı Eva de Vitray-Meyerovitch’in Müslüman oluşu ve Mevlana’ya olan sevgisi etrafında şekillenmektedir. Röportajı Rachel ve Jean-Pierre Cartier çifti yapmıştır. Prof. Dr. Eva de Vitray-Meyerovitch, Sorbonne ve Ezher Üniversiteleri gibi dünyada birçok üniversitede dersler ve konferanslar verdi. 1909’da doğan Eva de Vitray-Meyerovitch, Müslüman olduktan sonra Havva Hanımefendi adıyla, 24 Temmuz 1999’da vefat etti. Cenazesi Konya’ya getirildi ve Hz. Mevlânâ’nın türbesine yakın Üçler Mezarlığı'na defnedildi. Anahtar Kelimeler: Eva de Vitray-Meyerovitch, İslam’ın Güleryüzü, Mevlana.","PeriodicalId":133846,"journal":{"name":"Edeb Erkan","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139200255","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Makalede Safevî dönemi müelliflerinden Şeyh Hüseyin Zâhidî’nin biyografisi, çalışmaları ve özellikle de Silsiletü’n-Neseb-i Safeviyye adlı eseri ele alındı. XVII. yüzyılın başlangıcında doğduğunu tahmin ettiğimiz Şeyh Hüseyin’in 1689 yılında vefat ettiği öne sürülmektedir. Kendisi XIII. yüzyılın önemli sufi lideri Şeyh Zâhid Geylânî’nin soyundan gelmektedir. Şeyh Zâhid ise Safevîlerin atası ve Erdebil Tekkesi’nin kurucusu olan Şeyh Safi’nin mürşidi ve kayın pederidir. Şeyh Hüseyin Zâhidî, Erdebil muhitinde yetişmiş, Safevî Devleti karşısında hizmetleri olmuş, Horasan’da Nurbahşiyye tarikatına bağlanmış tarihî bir şahsiyettir. Kendisinin Beyânü’l-Esrâr, Sıfâtü’l-Uşşâk ve Meşriku’l-Envâr isimli risaleleri tasavvufla ilgilidir. Makalenin asıl konusu olan Silsiletü’n-Neseb-i Safeviyye ise Safevî ailesinin soyağacını ve onların Zâhidîlerle olan münasebetlerini içermektedir. Safevî döneminin diğer tarih yazarlarından farklı olarak Şeyh Hüseyin Zâhidî, saltanatın tarihini değil, Safeviyye tarikatının tarihini kaleme almıştır. Zâhidî özellikle de Şeyh Safi, Şeyh Sadreddin, Hoca Ali Siyahpuş ve Şeyh İbrahim Şeyhşah dönemlerinde Erdebil Tekkesi’nin gelişim sürecine ışık tutmuştur. Eserde Şeyh Sadreddin’in müritlerinden olan İbn Bezzâz’ın Safvetü’s-Safâ isimli çalışmasından yararlanılmışsa da pek çok orijinal bilgilere de yer verilmiştir. Safeviyye tarikatına ilişkin belgelerden ve şiirlerden örnekler sunulması, eserin değerini artıran özelliklerdendir. Şeyh Hüseyin Zâhidî’nin söz konusu yapıtı, XVII. yüzyıl başlarında Şeyh Safi vakıflarının durumunu öğrenmek açısından da mühim verilere sahiptir. Makalede Silsiletü’n-Neseb-i Safeviyye’nin yazma nüshaları, neşirleri, araştırılma düzeyi ve yapısı tanıtılmış, eserin telif sebepleri incelenmiş ve muhtevası değerlendirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Şeyh Hüseyin Zâhidî, Şeyh Safi, Safevîler, Erdebil.
{"title":"Şeyh Hüseyin Zâhidî ve Silsiletü’n-Neseb-i Safeviyye İsimli Eseri","authors":"Namiq Musalı","doi":"10.59402/ee004202303","DOIUrl":"https://doi.org/10.59402/ee004202303","url":null,"abstract":"Makalede Safevî dönemi müelliflerinden Şeyh Hüseyin Zâhidî’nin biyografisi, çalışmaları ve özellikle de Silsiletü’n-Neseb-i Safeviyye adlı eseri ele alındı. XVII. yüzyılın başlangıcında doğduğunu tahmin ettiğimiz Şeyh Hüseyin’in 1689 yılında vefat ettiği öne sürülmektedir. Kendisi XIII. yüzyılın önemli sufi lideri Şeyh Zâhid Geylânî’nin soyundan gelmektedir. Şeyh Zâhid ise Safevîlerin atası ve Erdebil Tekkesi’nin kurucusu olan Şeyh Safi’nin mürşidi ve kayın pederidir. Şeyh Hüseyin Zâhidî, Erdebil muhitinde yetişmiş, Safevî Devleti karşısında hizmetleri olmuş, Horasan’da Nurbahşiyye tarikatına bağlanmış tarihî bir şahsiyettir. Kendisinin Beyânü’l-Esrâr, Sıfâtü’l-Uşşâk ve Meşriku’l-Envâr isimli risaleleri tasavvufla ilgilidir. Makalenin asıl konusu olan Silsiletü’n-Neseb-i Safeviyye ise Safevî ailesinin soyağacını ve onların Zâhidîlerle olan münasebetlerini içermektedir. Safevî döneminin diğer tarih yazarlarından farklı olarak Şeyh Hüseyin Zâhidî, saltanatın tarihini değil, Safeviyye tarikatının tarihini kaleme almıştır. Zâhidî özellikle de Şeyh Safi, Şeyh Sadreddin, Hoca Ali Siyahpuş ve Şeyh İbrahim Şeyhşah dönemlerinde Erdebil Tekkesi’nin gelişim sürecine ışık tutmuştur. Eserde Şeyh Sadreddin’in müritlerinden olan İbn Bezzâz’ın Safvetü’s-Safâ isimli çalışmasından yararlanılmışsa da pek çok orijinal bilgilere de yer verilmiştir. Safeviyye tarikatına ilişkin belgelerden ve şiirlerden örnekler sunulması, eserin değerini artıran özelliklerdendir. Şeyh Hüseyin Zâhidî’nin söz konusu yapıtı, XVII. yüzyıl başlarında Şeyh Safi vakıflarının durumunu öğrenmek açısından da mühim verilere sahiptir. Makalede Silsiletü’n-Neseb-i Safeviyye’nin yazma nüshaları, neşirleri, araştırılma düzeyi ve yapısı tanıtılmış, eserin telif sebepleri incelenmiş ve muhtevası değerlendirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Şeyh Hüseyin Zâhidî, Şeyh Safi, Safevîler, Erdebil.","PeriodicalId":133846,"journal":{"name":"Edeb Erkan","volume":"120 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139200664","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışma, Ehl-i Hakk metin, inanç ve sözlü kültüründe Hacı Bektaş Veli’yi konu edinmektedir. Ehl-i Hakk metinlerinde Hacı Bektaş Veli’nin ismi çok az geçmektedir. Ehl-i Hakklar Hacı Bektaş Veli’nin adını daha çok sözlü kültürden tanımaktalardır. Ehl-i Hakk metinlerinde Sultan Sehak Hacı Bektaş Veli’de zuhur etmiş, u onun zatında Şah-ı Mihman olmuştur. Bu mihmanlık sonrası Hacı Bektaş Veli Rum’a gidip burada yerleşmiştir. Sultan Sehak’ın Hacı Bektaş Veli şeklinde zuhurunun bir benzeri de Haksariye tarikatı kurucusu olan Şah Seyyid Celaleddin Haydar’da görülmüştür. Buna göre Şah Seyyid Celaleddin Haydar da Şah-ı Mihman’dır. Gelişen zaman ve olaylarla birlikte Ehl-i Hakk, Bektaşiye ve Haksariye arasındaki bağlar kopmuş, her üç yol farklı erkân ve bilgiye sahip olmuşlardır. Eldeki mevcut veriler ve bu veriler etrafından yapılan değerlendirilmeler neticesinde Ehl-i Hakk, Bektaşiye ve Haksariye’nin birçok ortak yönü olduğu görülmüştür. Bu üç yola ait inanç, tarih, erkân ve mekânlardan yola çıkılarak geniş bir tahkikat yapıldığında bunların birçok ortak yöne sahip olduğu anlaşılabilir, özellikle Ehl-i Hakkların elinde bulunan Serancam adlı metinler yeniden değerlendirilerek bilinenden daha fazla veriye ulaşılabilir. Bu üç yola ait verilerden elde edilecek sonuçlar bize uzun zamandır izah edilemeyen birçok sınırlı bilgiyi anlaşılır kılacaktır. Bu aynı zamanda farklı coğrafyalara dağılmış ve birbirinden farklılaşarak adeta aralarında hiçbir bağ kalmamış gibi görünen Ehl-i Hakk, Bektaşi ve Haksariye’nin aslında ne kadar ortak özellikleri olduğu ortaya koyacaktır. Bu çalışma, Ehl-i Hakk, Bektaşiye ve Haksariye arasında benzer noktalara değinecek, bu üç yolun ortak yönlerine değinecek ve bu konuda yapılacak çalışmalara mukaddime olacaktır. Buradan hareketle yeni çalışmaların ortaya çıkması amacıyla konuya dikkat çekecektir. Anahtar Kelimeler: Ehl-i Hakk, Sultan Sehak, Hacı Bektaş Veli, Bektaşiye, Haksariye.
{"title":"Ehl-i Hakk’ın Görüş ve Eserlerinde Hacı Bektaş Veli: Ehl-i Hakk, Bektaşiyye ve Haksariye Arasındaki Benzerlikler","authors":"Mohammad Ali Soltani","doi":"10.59402/ee004202304","DOIUrl":"https://doi.org/10.59402/ee004202304","url":null,"abstract":"Bu çalışma, Ehl-i Hakk metin, inanç ve sözlü kültüründe Hacı Bektaş Veli’yi konu edinmektedir. Ehl-i Hakk metinlerinde Hacı Bektaş Veli’nin ismi çok az geçmektedir. Ehl-i Hakklar Hacı Bektaş Veli’nin adını daha çok sözlü kültürden tanımaktalardır. Ehl-i Hakk metinlerinde Sultan Sehak Hacı Bektaş Veli’de zuhur etmiş, u onun zatında Şah-ı Mihman olmuştur. Bu mihmanlık sonrası Hacı Bektaş Veli Rum’a gidip burada yerleşmiştir. Sultan Sehak’ın Hacı Bektaş Veli şeklinde zuhurunun bir benzeri de Haksariye tarikatı kurucusu olan Şah Seyyid Celaleddin Haydar’da görülmüştür. Buna göre Şah Seyyid Celaleddin Haydar da Şah-ı Mihman’dır. Gelişen zaman ve olaylarla birlikte Ehl-i Hakk, Bektaşiye ve Haksariye arasındaki bağlar kopmuş, her üç yol farklı erkân ve bilgiye sahip olmuşlardır. Eldeki mevcut veriler ve bu veriler etrafından yapılan değerlendirilmeler neticesinde Ehl-i Hakk, Bektaşiye ve Haksariye’nin birçok ortak yönü olduğu görülmüştür. Bu üç yola ait inanç, tarih, erkân ve mekânlardan yola çıkılarak geniş bir tahkikat yapıldığında bunların birçok ortak yöne sahip olduğu anlaşılabilir, özellikle Ehl-i Hakkların elinde bulunan Serancam adlı metinler yeniden değerlendirilerek bilinenden daha fazla veriye ulaşılabilir. Bu üç yola ait verilerden elde edilecek sonuçlar bize uzun zamandır izah edilemeyen birçok sınırlı bilgiyi anlaşılır kılacaktır. Bu aynı zamanda farklı coğrafyalara dağılmış ve birbirinden farklılaşarak adeta aralarında hiçbir bağ kalmamış gibi görünen Ehl-i Hakk, Bektaşi ve Haksariye’nin aslında ne kadar ortak özellikleri olduğu ortaya koyacaktır. Bu çalışma, Ehl-i Hakk, Bektaşiye ve Haksariye arasında benzer noktalara değinecek, bu üç yolun ortak yönlerine değinecek ve bu konuda yapılacak çalışmalara mukaddime olacaktır. Buradan hareketle yeni çalışmaların ortaya çıkması amacıyla konuya dikkat çekecektir. Anahtar Kelimeler: Ehl-i Hakk, Sultan Sehak, Hacı Bektaş Veli, Bektaşiye, Haksariye.","PeriodicalId":133846,"journal":{"name":"Edeb Erkan","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139201534","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bedri Cumhur Doğu ve Okan Kaya’nın 2021 yılında yayımladığı bu kitap, erken Cumhuriyet döneminde gazetelere yansıyan ilgili haber kupürlerinden oluşturulmuştur. Kitap, tekke ve zaviyelerin kapatılmasına yönelik uygulamaların Bektaşiler üzerindeki etkisini basına yansıyan ilgili haberler üzerinden okuyucuya aktarmayı hedeflemektedir. 1925 yılında çıkarılan tekke ve zaviyelerin kapatılması kanunu kapsamında Bektaşi tekkeleri de diğer tarikat tekkeleriyle beraber kapatılmış ve her türlü tarikat uygulamaları yasaklanmıştır. Bektaşiler bu yasa gerekliliklerine uyum sağlamakla birlikte, ayinlerini gizlilik içerisinde evlere taşıyarak erkanı sürdürmeye çalışmışlardır. Bu kapsamda yapılan takibatlar neticesinde, evlerde yapılan bu toplanmalara yapılan baskınlarla, pek çok Bektaşi babasıve talipleri tutuklanarak yargıya intikal ettirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Bektaşilik, Tekke, Zaviye, Kanun, Basın.
{"title":"Bedri Cumhur Doğu & Okan Kaya, Kupürlerle Türkiye Basın Tarihinde Bektaşilik","authors":"Nurhazal Erbaş","doi":"10.59402/ee004202317","DOIUrl":"https://doi.org/10.59402/ee004202317","url":null,"abstract":"Bedri Cumhur Doğu ve Okan Kaya’nın 2021 yılında yayımladığı bu kitap, erken Cumhuriyet döneminde gazetelere yansıyan ilgili haber kupürlerinden oluşturulmuştur. Kitap, tekke ve zaviyelerin kapatılmasına yönelik uygulamaların Bektaşiler üzerindeki etkisini basına yansıyan ilgili haberler üzerinden okuyucuya aktarmayı hedeflemektedir. 1925 yılında çıkarılan tekke ve zaviyelerin kapatılması kanunu kapsamında Bektaşi tekkeleri de diğer tarikat tekkeleriyle beraber kapatılmış ve her türlü tarikat uygulamaları yasaklanmıştır. Bektaşiler bu yasa gerekliliklerine uyum sağlamakla birlikte, ayinlerini gizlilik içerisinde evlere taşıyarak erkanı sürdürmeye çalışmışlardır. Bu kapsamda yapılan takibatlar neticesinde, evlerde yapılan bu toplanmalara yapılan baskınlarla, pek çok Bektaşi babasıve talipleri tutuklanarak yargıya intikal ettirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Bektaşilik, Tekke, Zaviye, Kanun, Basın.","PeriodicalId":133846,"journal":{"name":"Edeb Erkan","volume":"322 ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139203235","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Eserleri, hikâyeleri, atasözleri, şiirleri doğru anlamanın yolu dönemin tarihini, dilini, değer yargılarını, sorunlarını, sembolik anlatımlarını bilmek ile mümkündür. İnsanlara ders vermek, düşündürmek amaçlı bu hikâyeler kısa yoldan etkileyici ve düşündürücü anlatım yoludur. Özellikle XXI. yüzyılda keramet içerikli menkıbelerin anlatımı esnasında menkıbelerin sadece bilinen fizik kanunları yönünden mukayese edilerek düşünülmesi anlatılan hikâyelerin dinleyenler nazarında inandırıcılığına gölge düşürmektedir. Yedi yüzyıldan bu yana Hacı Bektaş Veli’nin yaşamı ve kerametleri halkın belleğinde son derece önemli bir yer tutmuştur. Onun kerametlerinin anlatılması gönül yaralarına merhem, ümitsizliklere ümit olmuştur. İçinde bulunduğumuz çağın iletişim imkânları, bilgiye çabuk ve kolay ulaşabilme nedenleriyle sorgulamaların da gündeme geldiği bilinmektedir. Bu makalede amaç, Hacı Bektaş Veli’nin yaşadığı XIII. yüzyılda hayvan haklarının, kadının toplumdaki yerinin ne olduğu, irfanın, ruhani yüceliğin yalnızca erkeklere ait istisnai bir durum olmadığının, diğer inançlardan olan insanlara bakış açısının, kendi emeği ile kazanmanın kutsallığının, mana insanının toplum içindeki davranış biçiminin, siyaset ile mesafenin ne olması gerektiğinin, bir dervişte bulunması gereken sabrın sınırlarına dair pek çok konuya nasıl baktığının ve ne mesaj verdiğinin incelenmesidir. Dönemin anlatım dili, toplumun değer yargıları göz önünde bulundurularak Velâyet-nâme adlı eserdeki keramet unsurları ve anlatılmak istenen zamanlar üstü düşünceleri irdelenmiş, nasıl anlaşılması gerektiği konuları işlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Hacı Bektaş Veli, Bektaşilik, Velâyet-Nâme, Keramet.
{"title":"Hacı Bektaş Veli Velâyet-Nâmesi ve Kerâmetleri Nasıl Yorumlanmalı?","authors":"H. Gümüşoğlu","doi":"10.59402/ee004202306","DOIUrl":"https://doi.org/10.59402/ee004202306","url":null,"abstract":"Eserleri, hikâyeleri, atasözleri, şiirleri doğru anlamanın yolu dönemin tarihini, dilini, değer yargılarını, sorunlarını, sembolik anlatımlarını bilmek ile mümkündür. İnsanlara ders vermek, düşündürmek amaçlı bu hikâyeler kısa yoldan etkileyici ve düşündürücü anlatım yoludur. Özellikle XXI. yüzyılda keramet içerikli menkıbelerin anlatımı esnasında menkıbelerin sadece bilinen fizik kanunları yönünden mukayese edilerek düşünülmesi anlatılan hikâyelerin dinleyenler nazarında inandırıcılığına gölge düşürmektedir. Yedi yüzyıldan bu yana Hacı Bektaş Veli’nin yaşamı ve kerametleri halkın belleğinde son derece önemli bir yer tutmuştur. Onun kerametlerinin anlatılması gönül yaralarına merhem, ümitsizliklere ümit olmuştur. İçinde bulunduğumuz çağın iletişim imkânları, bilgiye çabuk ve kolay ulaşabilme nedenleriyle sorgulamaların da gündeme geldiği bilinmektedir. Bu makalede amaç, Hacı Bektaş Veli’nin yaşadığı XIII. yüzyılda hayvan haklarının, kadının toplumdaki yerinin ne olduğu, irfanın, ruhani yüceliğin yalnızca erkeklere ait istisnai bir durum olmadığının, diğer inançlardan olan insanlara bakış açısının, kendi emeği ile kazanmanın kutsallığının, mana insanının toplum içindeki davranış biçiminin, siyaset ile mesafenin ne olması gerektiğinin, bir dervişte bulunması gereken sabrın sınırlarına dair pek çok konuya nasıl baktığının ve ne mesaj verdiğinin incelenmesidir. Dönemin anlatım dili, toplumun değer yargıları göz önünde bulundurularak Velâyet-nâme adlı eserdeki keramet unsurları ve anlatılmak istenen zamanlar üstü düşünceleri irdelenmiş, nasıl anlaşılması gerektiği konuları işlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Hacı Bektaş Veli, Bektaşilik, Velâyet-Nâme, Keramet.","PeriodicalId":133846,"journal":{"name":"Edeb Erkan","volume":"5 12","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139204468","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu makale Bulgaristan topraklarındaki Kıpçak defin geleneklerini incelemektedir. Mezarlar çoğunlukla Kuzeydoğu ve Güneydoğu Bulgaristan'dadır. Arkeolojik araştırmalar sırasında bu etnik grubun izlerini taşıyan mezarlar bulunmuştur. Gömme geleneğinin özelliklerinden biri de, bazılarında küçük kurganlar da bulunan dairesel çukurlara gömülmeleridir. Bu gelenek Güneydoğu Bulgaristan'daki mezarların özelliğidir. Söz konusu bölgede hem askerlere (Pliska, Zlatna Livada, Mednikarovo) hem de sıradan halka ait Kıpçak keşfedilmiştir. Dairesel çukurların yanı sıra dikdörtgen çukurlara da gömme işlemi gerçekleştirilmiştir. Ağaç gövdelerinde defin, sadece mezar bilinmektedir. Bulgaristan'ın eski başkenti Pliska'da 35 No'lu tümülüsün kazıları sırasında ortaya çıkarılmıştır. Mezarlarda kılıçlar, üzengiler ve kantarmalar bulunmuştur. Bazı mezarlarda seramik kaplara da rastlanmıştır (Plovdiv). Tümülüslerin yanı sıra Hıristiyan nekropollerinde Kıpçak mezarları da bulunmuştur. Kıpçak mezarlarının tipik bir özelliği, mezarlarda köpeklerin bulunmasıdır. Mezarlarının karakteristik özelliği balballıların dikilmesidir. Sadece bir Tümülüs de taş heykellerin (balbal) dikildiği kaydedilmiştir Proto-Bulgar kültürünün bir parçası olarak kabul edildiler, ancak daha sonra doğru bir şekilde Kıpçaklara atfedildiler. İnsan mezarlarının yanı sıra köpek mezarları da incelenmiştir. Yambol şehrinin Zimnitsa köyü yakınlarında böyle mezar keşfedilmiştir. Köpek, Türk halklarının folklorunda, mitolojisinde ve cenaze geleneklerinde önemli bir rol oynar. Mezarların çoğunda, hayvan kemikleri, tabaklar ve yiyecek kalıntıları gibi gömme ritüellerinin izleri de bulunmuştur. Mezara yemek koymak eski bir Türk geleneğidir. Bulgaristan topraklarında keşfedilen mezarlar XII. yüzyılın ikinci yarısı ve XIII. yüzyılın başlarına tarihlendirilmektedir. Anahtar Kelimeler: Bulgaristan, Filibe, Kıpçak, Mezar, Balballar.
{"title":"Bulgaristan'dan Kıpçak Mezarları","authors":"Rumen İvanov, Rosen İvanov","doi":"10.59402/ee004202302","DOIUrl":"https://doi.org/10.59402/ee004202302","url":null,"abstract":"Bu makale Bulgaristan topraklarındaki Kıpçak defin geleneklerini incelemektedir. Mezarlar çoğunlukla Kuzeydoğu ve Güneydoğu Bulgaristan'dadır. Arkeolojik araştırmalar sırasında bu etnik grubun izlerini taşıyan mezarlar bulunmuştur. Gömme geleneğinin özelliklerinden biri de, bazılarında küçük kurganlar da bulunan dairesel çukurlara gömülmeleridir. Bu gelenek Güneydoğu Bulgaristan'daki mezarların özelliğidir. Söz konusu bölgede hem askerlere (Pliska, Zlatna Livada, Mednikarovo) hem de sıradan halka ait Kıpçak keşfedilmiştir. Dairesel çukurların yanı sıra dikdörtgen çukurlara da gömme işlemi gerçekleştirilmiştir. Ağaç gövdelerinde defin, sadece mezar bilinmektedir. Bulgaristan'ın eski başkenti Pliska'da 35 No'lu tümülüsün kazıları sırasında ortaya çıkarılmıştır. Mezarlarda kılıçlar, üzengiler ve kantarmalar bulunmuştur. Bazı mezarlarda seramik kaplara da rastlanmıştır (Plovdiv). Tümülüslerin yanı sıra Hıristiyan nekropollerinde Kıpçak mezarları da bulunmuştur. Kıpçak mezarlarının tipik bir özelliği, mezarlarda köpeklerin bulunmasıdır. Mezarlarının karakteristik özelliği balballıların dikilmesidir. Sadece bir Tümülüs de taş heykellerin (balbal) dikildiği kaydedilmiştir Proto-Bulgar kültürünün bir parçası olarak kabul edildiler, ancak daha sonra doğru bir şekilde Kıpçaklara atfedildiler. İnsan mezarlarının yanı sıra köpek mezarları da incelenmiştir. Yambol şehrinin Zimnitsa köyü yakınlarında böyle mezar keşfedilmiştir. Köpek, Türk halklarının folklorunda, mitolojisinde ve cenaze geleneklerinde önemli bir rol oynar. Mezarların çoğunda, hayvan kemikleri, tabaklar ve yiyecek kalıntıları gibi gömme ritüellerinin izleri de bulunmuştur. Mezara yemek koymak eski bir Türk geleneğidir. Bulgaristan topraklarında keşfedilen mezarlar XII. yüzyılın ikinci yarısı ve XIII. yüzyılın başlarına tarihlendirilmektedir. Anahtar Kelimeler: Bulgaristan, Filibe, Kıpçak, Mezar, Balballar.","PeriodicalId":133846,"journal":{"name":"Edeb Erkan","volume":"136 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139204673","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışma, Seyyid Şemseddin Seyyid Abbas tarafından el-İhâ’ Kardaşlık Dergisi’nin 1971-1973 yılları arasındaki yedi sayısında Arapça “Dirâsât ani’ş-Şebek” başlığıyla yayınlanan makale dizisinin Türkçe çevirisinden oluşmaktadır. Kendisi de Şebeklerin bir dini lideri/mürşidi olan Seyyid Şemseddin bu makalelerinde Şebekler hakkındaki daha önce yapılan çalışmalardaki hatalı bilgileri düzeltmeyi amaçlamıştır. Şebek topluluğunun aslının nereden geldiği, ırkları, tarihi, bağlı oldukları tasavvufî gelenek, Bektaşilik ile ilişkileri, dinî inanış ve akideleri, tasavvuf düşünceleri, tarikatlarındaki makamlar, dinî merasimleri, kitapları, evlilik, boşanma, ikrar, doğum ve ölüm gibi çeşitli mevzulardaki düşüncelerini ele alan Seyyid Şemseddin’in, Şebeklerin içlerinden birisi olarak bizzat tecrübelerini aktarmış olması çalışmayı orijinal kılmaktadır. Şebekler hakkındaki asılsız iddialara cevap veren yazar Şebeklerin Anadolu’dan Musul bölgesine göç eden, yolu şeriat, tarikat ve hakikata dayalı Bektâşîyye tarikatına mensup İslâm dininin gereklerini imkan nispetinde yerine getirmeye çalışan Türkler olduğu sonucuna varmaktadır. Anahtar Kelimeler: Şebekler, Bektâşîlik, Hacı Bektâş Velî, Musul, Türkmenler.
本研究包括赛义德-沙姆斯-丁-赛义德-阿巴斯在 1971 年至 1973 年期间七期《al-Ikhā' Journal of Comradeship》上发表的一系列文章的土耳其语译文,阿拉伯语标题为 "Dirāsāt ani al-Shabab"。Sayyid Shams al-Din 本人也是沙巴克的宗教领袖/教长,他在这些文章中旨在纠正以前关于沙巴克研究中的错误信息。Seyid Şemseddin 讨论了沙巴克社区的起源、他们的种族、历史、他们信奉的苏菲传统、他们与拜克塔什教的关系、他们的宗教信仰、苏菲思想、他们教派中的职位、宗教仪式、书籍、结婚、离婚、ikrar、出生和死亡,以及他们对结婚、离婚、ikrar、出生和死亡等各种问题的看法,并传达了他作为沙巴克人之一的亲身经历,这使得这部作品具有独创性。针对有关沙巴克人的无端指责,作者得出结论:沙巴克人是从安纳托利亚迁徙到摩苏尔地区的土耳其人,他们尽可能地满足伊斯兰教的要求,属于拜克塔什耶教派,他们的道路以伊斯兰教法、塔里卡和真理为基础。关键字沙巴克人、贝克塔什、哈希贝克塔什-维利、摩苏尔、土库曼人。
{"title":"Seyyid Şemseddin Seyyid Abbas, Dirâsât ani’ş-Şebek","authors":"M. Erkaya","doi":"10.59402/ee004202310","DOIUrl":"https://doi.org/10.59402/ee004202310","url":null,"abstract":"Bu çalışma, Seyyid Şemseddin Seyyid Abbas tarafından el-İhâ’ Kardaşlık Dergisi’nin 1971-1973 yılları arasındaki yedi sayısında Arapça “Dirâsât ani’ş-Şebek” başlığıyla yayınlanan makale dizisinin Türkçe çevirisinden oluşmaktadır. Kendisi de Şebeklerin bir dini lideri/mürşidi olan Seyyid Şemseddin bu makalelerinde Şebekler hakkındaki daha önce yapılan çalışmalardaki hatalı bilgileri düzeltmeyi amaçlamıştır. Şebek topluluğunun aslının nereden geldiği, ırkları, tarihi, bağlı oldukları tasavvufî gelenek, Bektaşilik ile ilişkileri, dinî inanış ve akideleri, tasavvuf düşünceleri, tarikatlarındaki makamlar, dinî merasimleri, kitapları, evlilik, boşanma, ikrar, doğum ve ölüm gibi çeşitli mevzulardaki düşüncelerini ele alan Seyyid Şemseddin’in, Şebeklerin içlerinden birisi olarak bizzat tecrübelerini aktarmış olması çalışmayı orijinal kılmaktadır. Şebekler hakkındaki asılsız iddialara cevap veren yazar Şebeklerin Anadolu’dan Musul bölgesine göç eden, yolu şeriat, tarikat ve hakikata dayalı Bektâşîyye tarikatına mensup İslâm dininin gereklerini imkan nispetinde yerine getirmeye çalışan Türkler olduğu sonucuna varmaktadır. Anahtar Kelimeler: Şebekler, Bektâşîlik, Hacı Bektâş Velî, Musul, Türkmenler.","PeriodicalId":133846,"journal":{"name":"Edeb Erkan","volume":"41 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139202540","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bektashi lodges were the first lodges established on the island of Crete. After the island of Crete came out of the domination of the Ottoman Empire, the Turks who were here left the island as a result of both their own migrations and the exchange agreement. Cretan immigrants settled in various parts of Anatolia. Bektashis who came to Anatolia continued their Bektashi activities here as well. Cafer Sadık Bektaş Baba, who was the last post of the Horasanlı Ali Baba Lodge, continued his services after settling in Mersin. Cafer Sadık Bektaş Baba is in a spiritually important place in Çukurova, especially for Cretan Bektashis. Cafer Sadık Baba is often mentioned in the video recording. After the death of Cafer Sadık Baba, Süleyman Iyiöz Baba went to Manisa to Salih Baba. Then, together with Salih Baba, they went to Tire to Hasan Balım Baba. Süleyman Iyiöz Baba was granted dervish and paternity licenses here. After Hasan Balım Baba's death, Bedri Noyan became attached to Dedebaba and after his death, Mustafa Eke became attached to Dedebaba. Süleyman Iyiöz Baba lived in Adana and served in this region. An interview was held with Süleyman Iyiöz Baba about his own life, Bektashism and Bektashism in Crete Island. This interview, recorded by Ayhan Aydın, was dated October 23, 2002. After the death of Süleyman Iyiöz Baba, there was no Bektashi Father in Çukurova Region. For this reason, Ali Saka Baba serving in Manisa Turgutlu tries to meet with Bektashis in the region as much as possible. Keywords: Bektashism, Crete, Adana, Cafer Sadık Bektaş Baba, Süleyman İyiöz Baba.
贝克塔什旅馆是克里特岛上最早建立的旅馆。克里特岛脱离奥斯曼帝国的统治后,居住在这里的土耳其人由于自己的移民和交换协议离开了该岛。克里特移民在安纳托利亚各地定居。来到安纳托利亚的贝克塔什人也在这里继续他们的贝克塔什活动。Cafer Sadık bektaai Baba是horasanlul Ali Baba Lodge的最后一个职位,在定居梅尔辛后继续他的服务。在Sadık之后,贝克塔什巴巴在Çukurova有着重要的精神地位,尤其是对克里特岛的贝克塔什人来说。之后Sadık Baba经常在录像中被提及。Sadık巴巴死后,莱曼Iyiöz巴巴到马尼萨去见萨利赫巴巴。然后,他们和萨利赫·巴巴一起去泰尔见哈桑·Balım巴巴。莱曼Iyiöz爸爸在这里获得了僧侣和父亲的执照。在哈桑Balım巴巴死后,贝德里·诺扬依恋着德德巴巴,在他死后,穆斯塔法·艾克也依恋着德德巴巴。莱曼Iyiöz巴巴住在阿达纳,在这个地区服务。莱曼Iyiöz巴巴就自己的生活、贝克塔什主义和克里特岛的贝克塔什主义接受了采访。这段采访由Ayhan Aydın记录,时间是2002年10月23日。在莱曼Iyiöz神父去世后,Çukurova地区就没有别克扎西神父了。出于这个原因,在马尼萨·图尔古特鲁服务的阿里巴巴试图尽可能多地与该地区的贝克塔希斯会面。关键词:贝克塔什主义,克里特岛,阿达纳,卡弗Sadık贝克塔什巴巴,莱曼İyiöz巴巴。
{"title":"Çukurova Bölgesi Son Bektaşi Babası Süleyman İyiöz Baba ile Yapılan Görüşmenin Video Kaydının İncelemesi","authors":"Ali Kemal Sönmez","doi":"10.59402/ee003202305","DOIUrl":"https://doi.org/10.59402/ee003202305","url":null,"abstract":"Bektashi lodges were the first lodges established on the island of Crete. After the island of Crete came out of the domination of the Ottoman Empire, the Turks who were here left the island as a result of both their own migrations and the exchange agreement. Cretan immigrants settled in various parts of Anatolia. Bektashis who came to Anatolia continued their Bektashi activities here as well. Cafer Sadık Bektaş Baba, who was the last post of the Horasanlı Ali Baba Lodge, continued his services after settling in Mersin. Cafer Sadık Bektaş Baba is in a spiritually important place in Çukurova, especially for Cretan Bektashis. Cafer Sadık Baba is often mentioned in the video recording. After the death of Cafer Sadık Baba, Süleyman Iyiöz Baba went to Manisa to Salih Baba. Then, together with Salih Baba, they went to Tire to Hasan Balım Baba. Süleyman Iyiöz Baba was granted dervish and paternity licenses here. After Hasan Balım Baba's death, Bedri Noyan became attached to Dedebaba and after his death, Mustafa Eke became attached to Dedebaba. Süleyman Iyiöz Baba lived in Adana and served in this region. An interview was held with Süleyman Iyiöz Baba about his own life, Bektashism and Bektashism in Crete Island. This interview, recorded by Ayhan Aydın, was dated October 23, 2002. After the death of Süleyman Iyiöz Baba, there was no Bektashi Father in Çukurova Region. For this reason, Ali Saka Baba serving in Manisa Turgutlu tries to meet with Bektashis in the region as much as possible. Keywords: Bektashism, Crete, Adana, Cafer Sadık Bektaş Baba, Süleyman İyiöz Baba.","PeriodicalId":133846,"journal":{"name":"Edeb Erkan","volume":"211 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133934566","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
In this study, traditional folk medicine practices and ocaks in Babuç Tomb located in Hamzalı village of Sulakyurt district of Kırıkkale province are discussed. In the field researches, these beliefs and practices, which are far from modern medicine and live in their original form, were recorded by observation and interview. Its relationship with belief practices that continue in different forms in other regions has been investigated. In the villages where the population is decreasing, these practices are facing extinction because they cannot be transferred to the younger generations. These traditional healing processes are also seen in many other places. The method of healing process transferred from a family by blood ties has been the subject of many researches and revealed the institution of the ocak. Many topics can be mentioned, such as be member of ocak, folk medicine, healing, wishing, tying a cloth, and sacrificing, whose application and steps are followed in the natural environment. Respect for the tomb and the hand believed to be in it; The importance of sacrifice, which is a form of gratitude to the creator, in folk medicine is explained. The practices and beliefs continued in the study were recorded. Apart from the people residing in the village, interviews were also held with people who came to visit the tomb. This traditional treatment method continues to be kept alive and it is tried to be passed on to future generations. Keywords: Kırıkkale, Tomb, Babuç, Folk Medicine, Ocak, Research.
{"title":"Geleneksel Tedavi Yöntemleri Bağlamında Hamzalı Köyü Babuç Türbesi Üzerine Halk Bilimsel Bir İnceleme","authors":"Yüksel Atay","doi":"10.59402/ee003202307","DOIUrl":"https://doi.org/10.59402/ee003202307","url":null,"abstract":"In this study, traditional folk medicine practices and ocaks in Babuç Tomb located in Hamzalı village of Sulakyurt district of Kırıkkale province are discussed. In the field researches, these beliefs and practices, which are far from modern medicine and live in their original form, were recorded by observation and interview. Its relationship with belief practices that continue in different forms in other regions has been investigated. In the villages where the population is decreasing, these practices are facing extinction because they cannot be transferred to the younger generations. These traditional healing processes are also seen in many other places. The method of healing process transferred from a family by blood ties has been the subject of many researches and revealed the institution of the ocak. Many topics can be mentioned, such as be member of ocak, folk medicine, healing, wishing, tying a cloth, and sacrificing, whose application and steps are followed in the natural environment. Respect for the tomb and the hand believed to be in it; The importance of sacrifice, which is a form of gratitude to the creator, in folk medicine is explained. The practices and beliefs continued in the study were recorded. Apart from the people residing in the village, interviews were also held with people who came to visit the tomb. This traditional treatment method continues to be kept alive and it is tried to be passed on to future generations. Keywords: Kırıkkale, Tomb, Babuç, Folk Medicine, Ocak, Research.","PeriodicalId":133846,"journal":{"name":"Edeb Erkan","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"131611221","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
This translation consists of a two-page risale, which is the subject of Hacı Bektaş Veli's answer to the question asked by his followers/murids. The work is on the last two pages of the work named Rubaiyyat-ı Hayyam, in the Mevlana Museum Specialized Library/Mevlana Müzesi İhtisas Kütüphanesi, No 2599. His followers asked questions and asked for answers to Hacı Bektaş Veli in order to benefit from his fayz in a conversation assembly. He answered the question asked about voluntary prayer and fasting by quoting the same expressions in Hace Abdullah Ensari's İlahi-name. Missing and spelling errors in the text have been corrected. The work is given here, along with a photograph and translation of the original. The work has not attracted much attention so far and has not been evaluated sufficiently in the literature. In this respect, for the first time, with this study, the work was shared with its translation and text. Keywords: Hacı Bektas Veli, Hace Abdullah Ensari, İlahi-name.
这个翻译由两页的risale组成,这是hacyi bektau Veli回答他的追随者/murids提出的问题的主题。这幅作品位于《Rubaiyyat- yi Hayyam》的最后两页,收藏于Mevlana博物馆专业图书馆/Mevlana m zesi İhtisas k tt phanesi,编号2599。他的追随者向哈奇·贝克塔伊·维利提出问题并寻求答案,以便从他的谈话集会中获益。他在回答有关自愿祈祷和斋戒的问题时,引用了赫斯·阿卜杜拉·恩萨里(Hace Abdullah Ensari)的网站İlahi-name中的相同表达。文本中的遗漏和拼写错误已被纠正。在这里给出了作品,连同照片和原文的翻译。到目前为止,这项工作并没有引起太多的关注,也没有在文献中得到充分的评价。在这方面,通过这项研究,第一次将工作与其翻译和文本共享。关键词:hacyi Bektas Veli, Hace Abdullah Ensari, İlahi-name
{"title":"Hacı Bektaş Veli’nin Nafileler Hakkındaki Açıklaması","authors":"Gheis Ebadi","doi":"10.59402/ee003202308","DOIUrl":"https://doi.org/10.59402/ee003202308","url":null,"abstract":"This translation consists of a two-page risale, which is the subject of Hacı Bektaş Veli's answer to the question asked by his followers/murids. The work is on the last two pages of the work named Rubaiyyat-ı Hayyam, in the Mevlana Museum Specialized Library/Mevlana Müzesi İhtisas Kütüphanesi, No 2599. His followers asked questions and asked for answers to Hacı Bektaş Veli in order to benefit from his fayz in a conversation assembly. He answered the question asked about voluntary prayer and fasting by quoting the same expressions in Hace Abdullah Ensari's İlahi-name. Missing and spelling errors in the text have been corrected. The work is given here, along with a photograph and translation of the original. The work has not attracted much attention so far and has not been evaluated sufficiently in the literature. In this respect, for the first time, with this study, the work was shared with its translation and text. Keywords: Hacı Bektas Veli, Hace Abdullah Ensari, İlahi-name.","PeriodicalId":133846,"journal":{"name":"Edeb Erkan","volume":"42 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128650685","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}