Bruselloz; ülkemiz için endemiktir ve hematolojik tutulumlara da yol açabilen zoonotik bir hastalıktır. Hastalık sırasında gelişen hipersplenizme veya kemik iliği tutulumuna bağlı olarak hematolojik tutulumlar görülebilir. Bel ağrısı ve terleme şikayetleri ile hastaneye başvuran ve tetkikler sonucunda pansitopeni saptanan olgumuza ileri değerlendirme için hastane yatışı yapıldı. Splenomegalisi olan, takibinde ateş yüksekliği gelişen hastaya bruselloz tanısı konuldu. Bruselloz tedavisi ile hematolojik parametreleri düzeldi. Bu olgu sunumunda; hematolojik hastalıkların ayırıcı tanısında brusellozun unutulmaması gerektiği amaçlandı.
{"title":"Pansitopeni İle Başvuran Bir Akut Bruselloz Olgusu","authors":"Serpil OĞUZ MIZRAKÇI, Mustafa Serhat Şahinoğlu","doi":"10.38175/phnx.1164792","DOIUrl":"https://doi.org/10.38175/phnx.1164792","url":null,"abstract":"Bruselloz; ülkemiz için endemiktir ve hematolojik tutulumlara da yol açabilen zoonotik bir hastalıktır. Hastalık sırasında gelişen hipersplenizme veya kemik iliği tutulumuna bağlı olarak hematolojik tutulumlar görülebilir. Bel ağrısı ve terleme şikayetleri ile hastaneye başvuran ve tetkikler sonucunda pansitopeni saptanan olgumuza ileri değerlendirme için hastane yatışı yapıldı. Splenomegalisi olan, takibinde ateş yüksekliği gelişen hastaya bruselloz tanısı konuldu. Bruselloz tedavisi ile hematolojik parametreleri düzeldi. Bu olgu sunumunda; hematolojik hastalıkların ayırıcı tanısında brusellozun unutulmaması gerektiği amaçlandı.","PeriodicalId":134281,"journal":{"name":"Phoenix Medical Journal","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129259731","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Parafalsin subdural kanama ilk olarak 1940 yılında Arring ve Evans tarafından atipik bir lokalizasyon olarak tanımlanmıştır. Öte yandan, o günden bu yana bilgisayarlı tomografinin yaygınlaşması nedeniyle daha fazla tanınmaya başlandı. Tüm künt travmaya bağlı kafa içi kanamaların %9-15'ini parafalsin bölgesindeki kanamalar oluşturur. Küçük miktarlardaki parafalsin kanamaları iyi huylu olmasına rağmen, yüksek volümlü ve yüksek konveksiteli kanamalarda mortalite yüksektir.
{"title":"Dev Travmatik Parafalsin Subdural Hematom","authors":"S. Özdemir, I. Altunok","doi":"10.38175/phnx.1153613","DOIUrl":"https://doi.org/10.38175/phnx.1153613","url":null,"abstract":"Parafalsin subdural kanama ilk olarak 1940 yılında Arring ve Evans tarafından atipik bir lokalizasyon olarak tanımlanmıştır. Öte yandan, o günden bu yana bilgisayarlı tomografinin yaygınlaşması nedeniyle daha fazla tanınmaya başlandı. Tüm künt travmaya bağlı kafa içi kanamaların %9-15'ini parafalsin bölgesindeki kanamalar oluşturur. Küçük miktarlardaki parafalsin kanamaları iyi huylu olmasına rağmen, yüksek volümlü ve yüksek konveksiteli kanamalarda mortalite yüksektir.","PeriodicalId":134281,"journal":{"name":"Phoenix Medical Journal","volume":"345 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115544107","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Birsen Erteki̇n, Mehmet Yortanli, Ozan Özelbaykal, Ali H. Dogru, Abdullah Sadık Sadık Girişgin, Tarık Acar
Amaç: Acil serviste COVID-19 hastalarında mortaliteyi öngörmede CURB-65, Quick Sequential Organ Failure Assessment (qSOFA) ve Ulusal Erken Uyarı Skoru 2 (NEWS 2) puanlarının performansını değerlendirmektir. Yöntem: Bir pandemi hastanesinin acil servisinde ciddi COVID-19 tanısı alan toplam 502 hasta geriye dönük olarak incelendi. Hastaların demografik, klinik ve laboratuvar verilerine hastane kayıt sisteminden ulaşıldı. Her hastanın CURB-65, qSOFA ve NEWS2 skorları ayrı ayrı hesaplandı. Bütün hastalar hayatta kalanlar ve ölenler olarak iki gruba ayrıldı. Tüm parametreler ve hesaplanan risk skorları bu iki grup arasında istatistiksel olarak karşılaştırıldı. Bulgular: 502 hastanın 281'i hayatta kalırken, 221'i öldü. CURB-65, NEWS2, qSOFA skorları iki hasta grubu arasında karşılaştırıldığında, anlamlı fark bulundu (p
{"title":"Acil Serviste Ciddi COVID-19 Vakalarında Kullanılan Risk Puanlama Sistemlerinin Performansı","authors":"Birsen Erteki̇n, Mehmet Yortanli, Ozan Özelbaykal, Ali H. Dogru, Abdullah Sadık Sadık Girişgin, Tarık Acar","doi":"10.38175/phnx.1161754","DOIUrl":"https://doi.org/10.38175/phnx.1161754","url":null,"abstract":"Amaç: Acil serviste COVID-19 hastalarında mortaliteyi öngörmede CURB-65, Quick Sequential Organ Failure Assessment (qSOFA) ve Ulusal Erken Uyarı Skoru 2 (NEWS 2) puanlarının performansını değerlendirmektir. \u0000Yöntem: Bir pandemi hastanesinin acil servisinde ciddi COVID-19 tanısı alan toplam 502 hasta geriye dönük olarak incelendi. Hastaların demografik, klinik ve laboratuvar verilerine hastane kayıt sisteminden ulaşıldı. Her hastanın CURB-65, qSOFA ve NEWS2 skorları ayrı ayrı hesaplandı. Bütün hastalar hayatta kalanlar ve ölenler olarak iki gruba ayrıldı. Tüm parametreler ve hesaplanan risk skorları bu iki grup arasında istatistiksel olarak karşılaştırıldı. \u0000Bulgular: 502 hastanın 281'i hayatta kalırken, 221'i öldü. CURB-65, NEWS2, qSOFA skorları iki hasta grubu arasında karşılaştırıldığında, anlamlı fark bulundu (p","PeriodicalId":134281,"journal":{"name":"Phoenix Medical Journal","volume":"2 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125522169","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Acil servise delici çivi yaralanması ile başvuran hastaların demografik ve klinik özelliklerini incelendik. Riskli meslek grupları ve çalışma alanlarının yaralanma bölgesiyle olan ilişkisini araştırdık. Gereç ve Yöntem: Çalışmamız retrospektifti. 1 Ocak 2018-31 Aralık 2018 tarihleri arasında acil servise başvuran hastaların demografik ve klinik özellikleri, meslekleri, yaralanmanın gerçekleştiği alan ve yara yeri hasta dosyalarından kaydedildi. Ayak tabanı yaralanması 3 anatomik bölgeye ayrıldı. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistik ve ki-kare testi kullanıldı. İstatistiksel anlamlılık p
{"title":"Acil Serviste Delici Çivi Yaralanmaları","authors":"Hüseyin Ülger, Yeliz Şimşek","doi":"10.38175/phnx.1150383","DOIUrl":"https://doi.org/10.38175/phnx.1150383","url":null,"abstract":"Amaç: Acil servise delici çivi yaralanması ile başvuran hastaların demografik ve klinik özelliklerini incelendik. Riskli meslek grupları ve çalışma alanlarının yaralanma bölgesiyle olan ilişkisini araştırdık. \u0000Gereç ve Yöntem: Çalışmamız retrospektifti. 1 Ocak 2018-31 Aralık 2018 tarihleri arasında acil servise başvuran hastaların demografik ve klinik özellikleri, meslekleri, yaralanmanın gerçekleştiği alan ve yara yeri hasta dosyalarından kaydedildi. Ayak tabanı yaralanması 3 anatomik bölgeye ayrıldı. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistik ve ki-kare testi kullanıldı. İstatistiksel anlamlılık p","PeriodicalId":134281,"journal":{"name":"Phoenix Medical Journal","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"123269938","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) erken teşhis edildiğinde çeşitli tedavilerle başarılı sonuçlar alınabildiği bilinmektedir. Birinci basamak hekimlerinin erken tanısında önemli rol oynayan OSB'ye yönelik farkındalıklarının araştırılması amaçlandı. Gereç ve Yöntemler: Tanımlayıcı kesitsel tipteki bu çalışmada, Kütahya'da görev yapmakta olan Aile Hekimlerine ulaşılmış ve gönüllülük esasına dayalı olarak “Sağlık çalışanlarında çocukluk çağı otizmine ilişkin bilgiler (KCAHW) anketi” uygulanmıştır. Bulgular: Çalışmaya katılan 151 Aile Hekiminin (FP) %81.5'i pratisyen hekim, %17.9'u Aile Hekimliği uzmanı ve %0.7'si diğer tıp alanı uzmanlarıdır. Katılımcıların %86,8'i otizm konusunda eğitim almış olmasına rağmen, %64,9'unun kendini yetersiz hissettiği belirlendi. OSB'li hastaları takip edenlerin, teorik eğitim alanların, kadınların ve mesleğe yeni başlayan AP'lerin KCAHW skoru ve farkındalıkları daha yüksekti, ancak sadece genç AP'lerin farkındalığı istatistiksel olarak anlamlıydı (p
{"title":"Otizm Spektrum Bozukluğu: Birinci Basamakta Neden Az Tanı Almaktadır?","authors":"Adem Durmaz, M. Yilmaz","doi":"10.38175/phnx.1146882","DOIUrl":"https://doi.org/10.38175/phnx.1146882","url":null,"abstract":"Amaç: Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) erken teşhis edildiğinde çeşitli tedavilerle başarılı sonuçlar alınabildiği bilinmektedir. Birinci basamak hekimlerinin erken tanısında önemli rol oynayan OSB'ye yönelik farkındalıklarının araştırılması amaçlandı. \u0000Gereç ve Yöntemler: Tanımlayıcı kesitsel tipteki bu çalışmada, Kütahya'da görev yapmakta olan Aile Hekimlerine ulaşılmış ve gönüllülük esasına dayalı olarak “Sağlık çalışanlarında çocukluk çağı otizmine ilişkin bilgiler (KCAHW) anketi” uygulanmıştır. \u0000Bulgular: Çalışmaya katılan 151 Aile Hekiminin (FP) %81.5'i pratisyen hekim, %17.9'u Aile Hekimliği uzmanı ve %0.7'si diğer tıp alanı uzmanlarıdır. Katılımcıların %86,8'i otizm konusunda eğitim almış olmasına rağmen, %64,9'unun kendini yetersiz hissettiği belirlendi. OSB'li hastaları takip edenlerin, teorik eğitim alanların, kadınların ve mesleğe yeni başlayan AP'lerin KCAHW skoru ve farkındalıkları daha yüksekti, ancak sadece genç AP'lerin farkındalığı istatistiksel olarak anlamlıydı (p","PeriodicalId":134281,"journal":{"name":"Phoenix Medical Journal","volume":"40 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127961820","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Tuberculosis, which is mainly caused by the mammalian tubercle bacilli, Mycobacterium tuberculosis complex, is life-threatening disease transmitted from human-tohuman via the airborne route. Gastrointestinal tract (GIT) tuberculosis is usually caused by swallowing infected sputum or spread of bacilli smears to the GIT. A 36-year-old male patient presented to our outpatient clinic with a one-year history of weight loss, abdominal pain, nausea, and bloody stools for the past three months. Colonoscopy revealed giant and mucopurulent exudates in the cecum, ileocecal valve, and ileum. On histopathological examination, both ileum and ascending colon biopsies showed multiple granuloma formations with caseous necrosis and multinuclear giant cells. The Ehrlich-Ziehl-Neelsen histochemical staining revealed multiple foci of acid-fast bacilli compatible with Mycobacterium tuberculosis. Chest X-ray showed bilateral infiltration of the upper zones. Acid-resistant bacilli were positive in the sputum smear test. The patient was diagnosed with GIT and pulmonary tuberculosis and appropriate treatment was initiated. This rare case highlights the importance of accurate diagnosis of tuberculosis and delayed diagnosis can cause the bacteria to infect other organs through blood, lymphatic system, or direct spread.
{"title":"A Rare cause of Bloody Defecation: A Case Report","authors":"B. Çil, M. Kabak","doi":"10.38175/phnx.1110091","DOIUrl":"https://doi.org/10.38175/phnx.1110091","url":null,"abstract":"Tuberculosis, which is mainly caused by the mammalian tubercle bacilli, Mycobacterium tuberculosis complex, is life-threatening disease transmitted from human-tohuman via the airborne route. Gastrointestinal tract (GIT) tuberculosis is usually caused by swallowing infected sputum or spread of bacilli smears to the GIT. A 36-year-old male patient presented to our outpatient clinic with a one-year history of weight loss, abdominal pain, nausea, and bloody stools for the past three months. Colonoscopy revealed giant and mucopurulent exudates in the cecum, ileocecal valve, and ileum. On histopathological examination, both ileum and ascending colon biopsies showed multiple granuloma formations with caseous necrosis and multinuclear giant cells. The Ehrlich-Ziehl-Neelsen histochemical staining revealed multiple foci of acid-fast bacilli compatible with Mycobacterium tuberculosis. Chest X-ray showed bilateral infiltration of the upper zones. Acid-resistant bacilli were positive in the sputum smear test. The patient was diagnosed with GIT and pulmonary tuberculosis and appropriate treatment was initiated. This rare case highlights the importance of accurate diagnosis of tuberculosis and delayed diagnosis can cause the bacteria to infect other organs through blood, lymphatic system, or direct spread.","PeriodicalId":134281,"journal":{"name":"Phoenix Medical Journal","volume":"36 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"114454559","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Günlük hayatta gerek tıbbi tedaviler veya cerrahi ameliyatların bir parçası olarak kan ürünleri nakli yapılmaktadır. Bu durum stok yönetiminin çok önemli olduğunu gösterir, zira ihtiyaç durumunda stokta istenen kan ürün veya ürünleri yoksa hasta kaybedilebilir. Öte yandan kan toplamak sürekli bir çaba gerektiren bir eylemdir; bağışın gönüllü olduğu ülkelerde konfor, riskler, kolaylık ve erişilebilirlik gibi birçok faktör bağış kararını etkileyebilir. Ancak son yıllarda pandemi süreci nedeni ile dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kan bağışları azalmıştır. Buna dış ülkelerden göçlerde eklenince kanı tedarik etmek, kanı ürünlerine ayrıştırmak, depolamak ve hastalara zamanında ulaştırmak adına kan tedarik zinciri ve stok yönetimi her zamankinden daha da önemli hale gelmiştir. Kan tedarik zinciri, kan ve kan ürünlerinin donörden yani kan bağışında bulunan kişiden alıcıya yani kan ihtiyacı olan kişiye verilmesi, kan ürününü hastaya verilmeden önce özellikle bulaşıcı hastalıklar yönünden test edilmesi, ürünlerine ayrıştırmak için işlenmesi ve nihayetinde de ilgili hastane, sağlık merkezi, yoğun bakım üniteleri ve servislere dağıtılması süreçlerini içerir. Ancak koşullar ne olursa olsun kan talebini karşılamak için yeterli miktarda kan toplanması gerekir. Tedarik zinciri terminolojisinde arz ile talebin eşleştirilmesi, kan ve ürünlerinin toplanması, işlenmesi ve dağıtılması için iyi bir altyapıya ihtiyaç vardır. Kan tedarik zincirinin farklı konfigürasyonları, dünyanın farklı ülkelerindeki hastanelerde uygulanmakla birlikte amaç aynıdır yani kan ürünleri talebini minimum maliyet ve minimum israfla karşılamaktır. Bilim insanları farklı bakış açılarıyla konuyu ele almış bağış aşamasından hastaya nakil aşamasına kadar geçen süredeki her bir süreci iyileştirme adına değişik çalışmalar yürütmüşlerdir. Bu çalışmalardan en önemlileri sürecin simüle edilmesi ve tedarik zincirine yönelik yapılan araştırmalardır.
{"title":"Blood Products Supply Chain","authors":"G. Koc, Ali Kokangül","doi":"10.38175/phnx.1160700","DOIUrl":"https://doi.org/10.38175/phnx.1160700","url":null,"abstract":"Günlük hayatta gerek tıbbi tedaviler veya cerrahi ameliyatların bir parçası olarak kan ürünleri nakli yapılmaktadır. Bu durum stok yönetiminin çok önemli olduğunu gösterir, zira ihtiyaç durumunda stokta istenen kan ürün veya ürünleri yoksa hasta kaybedilebilir. Öte yandan kan toplamak sürekli bir çaba gerektiren bir eylemdir; bağışın gönüllü olduğu ülkelerde konfor, riskler, kolaylık ve erişilebilirlik gibi birçok faktör bağış kararını etkileyebilir. Ancak son yıllarda pandemi süreci nedeni ile dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kan bağışları azalmıştır. Buna dış ülkelerden göçlerde eklenince kanı tedarik etmek, kanı ürünlerine ayrıştırmak, depolamak ve hastalara zamanında ulaştırmak adına kan tedarik zinciri ve stok yönetimi her zamankinden daha da önemli hale gelmiştir. Kan tedarik zinciri, kan ve kan ürünlerinin donörden yani kan bağışında bulunan kişiden alıcıya yani kan ihtiyacı olan kişiye verilmesi, kan ürününü hastaya verilmeden önce özellikle bulaşıcı hastalıklar yönünden test edilmesi, ürünlerine ayrıştırmak için işlenmesi ve nihayetinde de ilgili hastane, sağlık merkezi, yoğun bakım üniteleri ve servislere dağıtılması süreçlerini içerir. Ancak koşullar ne olursa olsun kan talebini karşılamak için yeterli miktarda kan toplanması gerekir. Tedarik zinciri terminolojisinde arz ile talebin eşleştirilmesi, kan ve ürünlerinin toplanması, işlenmesi ve dağıtılması için iyi bir altyapıya ihtiyaç vardır. Kan tedarik zincirinin farklı konfigürasyonları, dünyanın farklı ülkelerindeki hastanelerde uygulanmakla birlikte amaç aynıdır yani kan ürünleri talebini minimum maliyet ve minimum israfla karşılamaktır. Bilim insanları farklı bakış açılarıyla konuyu ele almış bağış aşamasından hastaya nakil aşamasına kadar geçen süredeki her bir süreci iyileştirme adına değişik çalışmalar yürütmüşlerdir. Bu çalışmalardan en önemlileri sürecin simüle edilmesi ve tedarik zincirine yönelik yapılan araştırmalardır.","PeriodicalId":134281,"journal":{"name":"Phoenix Medical Journal","volume":"28 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-08-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"114777645","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Cem Kezer, M. Akbulut, Ömer Sarilar, Ufuk Çağlar, Mücahit Gelmi̇ş, Faruk Özgör
Giriş: Açık radikal sistektomiden (ORC) sonra eviserasyon için prediktif faktörleri netleştirmek. Yöntemler: 2017-2021 yılları arasında ORC uygulanan hastaların çizelgeleri geriye dönük olarak incelendi. Hastaların demografik özellikleri ve ameliyat sonuçları kaydedildi. ORC uygulanan hastalar eviserasyon gelişen hastalar (Grup 1) ve eviserasyon gelişmeyen hastalar (Grup 2) olarak iki gruba ayrıldı. Gruplar hasta preoperatif özellikleri, intraoperatif parametreler ve postoperatif sonuçlara göre karşılaştırıldı. Bulgular: Toplam 164 hasta çalışmaya dahil edilme kriterlerini karşıladı ve eviserasyonlu 24 hasta ve eviserasyonsuz 140 hasta sırasıyla Grup 1 ve Grup 2'ye alındı. Buna karşılık, eviserasyon olan hastalarda diabetes mellitus varlığı anlamlı olarak daha yüksekti (%25.0 ve %5.7 p= 0.002) ve yine bu hastalarda VKİ anlamlı olarak daha yüksekti (28.8 kg/m2 ve 24.9 kg/m2, p= 0.001). Ayrıca evisere olmayan hastalarda preoperatif albümin düzeyi anlamlı olarak daha yüksekti (p= 0.001). Ayrıca eviserasyonlu hastalarda ameliyat süresi anlamlı olarak daha uzundu (332.5 dk ve 268.3 dk, p= 0.001) ve eviserasyonlu hastalarda lenf nodu pozitifliği anlamlı olarak daha yüksekti (%50.0 ve %26.4, p= 0.020). Çok değişkenli regresyon analizi, daha yüksek BMI, daha düşük preoperatif albümin seviyesi ve daha uzun operasyon süresinin ORC sonrası eviserasyon ile anlamlı şekilde ilişkili olduğunu ortaya koydu. Ayrıca, diabetes mellitus varlığı, ORC'yi takiben eviserasyon riskini yedi kat arttırdı. Sonuç: Bu çalışma ilk kez daha yüksek BMI, daha düşük preoperatif albümin seviyesi, daha uzun operasyon süresi ve diabetes mellitus varlığının ORC sonrası eviserasyon için prediktif faktörler olduğunu göstermiştir.
{"title":"Açık Radikal Sistektomi Sonrası Eviserasyona Etki Eden Faktörler","authors":"Cem Kezer, M. Akbulut, Ömer Sarilar, Ufuk Çağlar, Mücahit Gelmi̇ş, Faruk Özgör","doi":"10.38175/phnx.1121645","DOIUrl":"https://doi.org/10.38175/phnx.1121645","url":null,"abstract":"Giriş: Açık radikal sistektomiden (ORC) sonra eviserasyon için prediktif faktörleri netleştirmek. \u0000Yöntemler: 2017-2021 yılları arasında ORC uygulanan hastaların çizelgeleri geriye dönük olarak incelendi. Hastaların demografik özellikleri ve ameliyat sonuçları kaydedildi. ORC uygulanan hastalar eviserasyon gelişen hastalar (Grup 1) ve eviserasyon gelişmeyen hastalar (Grup 2) olarak iki gruba ayrıldı. Gruplar hasta preoperatif özellikleri, intraoperatif parametreler ve postoperatif sonuçlara göre karşılaştırıldı. \u0000Bulgular: Toplam 164 hasta çalışmaya dahil edilme kriterlerini karşıladı ve eviserasyonlu 24 hasta ve eviserasyonsuz 140 hasta sırasıyla Grup 1 ve Grup 2'ye alındı. Buna karşılık, eviserasyon olan hastalarda diabetes mellitus varlığı anlamlı olarak daha yüksekti (%25.0 ve %5.7 p= 0.002) ve yine bu hastalarda VKİ anlamlı olarak daha yüksekti (28.8 kg/m2 ve 24.9 kg/m2, p= 0.001). Ayrıca evisere olmayan hastalarda preoperatif albümin düzeyi anlamlı olarak daha yüksekti (p= 0.001). Ayrıca eviserasyonlu hastalarda ameliyat süresi anlamlı olarak daha uzundu (332.5 dk ve 268.3 dk, p= 0.001) ve eviserasyonlu hastalarda lenf nodu pozitifliği anlamlı olarak daha yüksekti (%50.0 ve %26.4, p= 0.020). Çok değişkenli regresyon analizi, daha yüksek BMI, daha düşük preoperatif albümin seviyesi ve daha uzun operasyon süresinin ORC sonrası eviserasyon ile anlamlı şekilde ilişkili olduğunu ortaya koydu. Ayrıca, diabetes mellitus varlığı, ORC'yi takiben eviserasyon riskini yedi kat arttırdı. \u0000Sonuç: Bu çalışma ilk kez daha yüksek BMI, daha düşük preoperatif albümin seviyesi, daha uzun operasyon süresi ve diabetes mellitus varlığının ORC sonrası eviserasyon için prediktif faktörler olduğunu göstermiştir.","PeriodicalId":134281,"journal":{"name":"Phoenix Medical Journal","volume":"63 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-07-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121235280","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Pandemi döneminde COVID-19 yoğun bakım ünitesinde çalışan hemşirelerde koronofobi sıklığını ve ilişkili risk faktörlerini saptamak. Gereç ve Yöntem: Etik kurul onamını (no: 2021/147) takiben, Nisan 2021-Ocak 2022 tarihleri arasında yoğun bakım ünitelerinde hemşire statüsünde çalışan sağlık çalışanlarına gönüllülük esasına göre anket uygulandı. Demografik veriler ve Koronavirüs-19 Fobisi Ölçeğinin Türkçe’ye adapte edilmiş soruları soruldu. Eksik yanıt veya yanıt yanında yorum içeren anketler analiz edilmedi. Bulgular: Toplam 102 katılımcının verileri değerlendirildi. Ortalama Koronavirüs-19 Fobisi skoru orta düzeyde (50,1±10,7) idi. Alt boyut puanları şu şekilde saptandı: psikolojik skor hafif yüksek (18,1±4,1), somatik skor hafif düşük (10,1±3,2), sosyal skor orta düzseyde (13,7±3,4), ekonomik skor hafif düşük (8,2±2,7) Alt skorların birbirleriyle korele olduğu, en kuvvetli korelasyonun somatik ve ekonomi boyutlar arasında olduğu bulundu. Total ve alt skorların cinsiyetler arasında benzer olduğu, ancak erkeklerde ekonomik kaygı alt skorunun kadınlara göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek olduğu saptandı (9,7±3,4 vs 7,8±2,4, p=0.030). Sonuçlar: Pandemide, yoğun iş temposundan tükenme, hasta bakım kalitesinde düşme, mesleki tatminde azalma, COVİD-19 ‘a bağlı yakın aile ve sağlık çalışanlarında ortaya çıkan kayıplar koronofobi yükünü daha da artırmaktadır. Daha verimli ve kaliteli bir sağlık hizmeti için sağlık çalışan paydaşlarının koronofobi konusunda başa çıkma yöntemleri ile ilgili hizmet içi eğitim ile desteklenmeli, çalışma süre ve ortamları uygun şekilde planlanmalıdır.
{"title":"EVALUATION OF CORONOPHOBIA IN NURSE WORKING IN THE INTENSIVE CARE UNIT","authors":"Abdullah Özdemir, S. Kartal, H. Kazdal","doi":"10.38175/phnx.1084029","DOIUrl":"https://doi.org/10.38175/phnx.1084029","url":null,"abstract":"Amaç: Pandemi döneminde COVID-19 yoğun bakım ünitesinde çalışan hemşirelerde koronofobi sıklığını ve ilişkili risk faktörlerini saptamak. \u0000Gereç ve Yöntem: Etik kurul onamını (no: 2021/147) takiben, Nisan 2021-Ocak 2022 tarihleri arasında yoğun bakım ünitelerinde hemşire statüsünde çalışan sağlık çalışanlarına gönüllülük esasına göre anket uygulandı. Demografik veriler ve Koronavirüs-19 Fobisi Ölçeğinin Türkçe’ye adapte edilmiş soruları soruldu. Eksik yanıt veya yanıt yanında yorum içeren anketler analiz edilmedi. \u0000Bulgular: Toplam 102 katılımcının verileri değerlendirildi. Ortalama Koronavirüs-19 Fobisi skoru orta düzeyde (50,1±10,7) idi. Alt boyut puanları şu şekilde saptandı: psikolojik skor hafif yüksek (18,1±4,1), somatik skor hafif düşük (10,1±3,2), sosyal skor orta düzseyde (13,7±3,4), ekonomik skor hafif düşük (8,2±2,7) Alt skorların birbirleriyle korele olduğu, en kuvvetli korelasyonun somatik ve ekonomi boyutlar arasında olduğu bulundu. \u0000Total ve alt skorların cinsiyetler arasında benzer olduğu, ancak erkeklerde ekonomik kaygı alt skorunun kadınlara göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek olduğu saptandı (9,7±3,4 vs 7,8±2,4, p=0.030). \u0000Sonuçlar: Pandemide, yoğun iş temposundan tükenme, hasta bakım kalitesinde düşme, mesleki tatminde azalma, COVİD-19 ‘a bağlı yakın aile ve sağlık çalışanlarında ortaya çıkan kayıplar koronofobi yükünü daha da artırmaktadır. Daha verimli ve kaliteli bir sağlık hizmeti için sağlık çalışan paydaşlarının koronofobi konusunda başa çıkma yöntemleri ile ilgili hizmet içi eğitim ile desteklenmeli, çalışma süre ve ortamları uygun şekilde planlanmalıdır.","PeriodicalId":134281,"journal":{"name":"Phoenix Medical Journal","volume":"90 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-12","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128997780","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Obezite, günümüzde birçok kronik hastalıklarla bağlantılı olup dünyada görüldüğü gibi ülkemizde de gün geçtikçe artan, önemli küresel halk sağlığı problemidir. Bu araştırmanın amacı obezite ve hipoksiye bağlı olarak malondialdehit (MDA) ve indirgenmiş glutatyon (GSH)’un bazı sıçan dokularında karşılaştırılmasıdır. Gereç ve Yöntemler: Çalışmamızda 24 adet Sprague Dawley cinsi erkek sıçan kullanılmıştır. Sıçanlar standart diyet/normal oksijen, standart diyet/düşük oksijen, yüksek yağlı diyet/normal oksijen ve yüksek yağlı diyet/düşük oksijen olmak üzere dört gruba (n:6) ayrıldı. Çalışma için kapalı sistemde oksijen seviyesi düşük %17-18 olan özel kafes kullanılmıştır. Obez sıçanlarda %20-25 ağırlık artışı sağlanmıştır. Sıçanların karaciğer, böbrek ve beyin organ dokularında MDA ve GSH seviyeleri ölçülmüştür. Bulgular: Çalışmamızda MDA ve GSH miktarı açısından anlamlı artışların olduğu saptanmıştır. MDA ve GSH’ın karaciğer ile beyin dokusunda hipoksi ve obeziteye karşı koruyucu etkisi olurken, böbrek dokusunda olmadığı görülmüştür. Sonuç: Araştırmamız sonucu MDA ve GSH’ın obezitenin tanı ve/veya tedavisinde mevcut kriterlere destek sağlayabilir olabileceği ve gelecekte yapılacak olan daha geniş kapsamlı analizlere büyük ölçüde katkı sağlayacağı düşüncesindeyiz.
{"title":"Hipoksi ve Obezite Olgusunda Malondialdehit ve İndirgenmiş Glutatyon’un Bazı Sıçan Dokularında Karşılaştırılması","authors":"Meral Dağ","doi":"10.38175/phnx.1093350","DOIUrl":"https://doi.org/10.38175/phnx.1093350","url":null,"abstract":"Amaç: Obezite, günümüzde birçok kronik hastalıklarla bağlantılı olup dünyada görüldüğü gibi ülkemizde de gün geçtikçe artan, önemli küresel halk sağlığı problemidir. Bu araştırmanın amacı obezite ve hipoksiye bağlı olarak malondialdehit (MDA) ve indirgenmiş glutatyon (GSH)’un bazı sıçan dokularında karşılaştırılmasıdır. \u0000Gereç ve Yöntemler: Çalışmamızda 24 adet Sprague Dawley cinsi erkek sıçan kullanılmıştır. Sıçanlar standart diyet/normal oksijen, standart diyet/düşük oksijen, yüksek yağlı diyet/normal oksijen ve yüksek yağlı diyet/düşük oksijen olmak üzere dört gruba (n:6) ayrıldı. Çalışma için kapalı sistemde oksijen seviyesi düşük %17-18 olan özel kafes kullanılmıştır. Obez sıçanlarda %20-25 ağırlık artışı sağlanmıştır. Sıçanların karaciğer, böbrek ve beyin organ dokularında MDA ve GSH seviyeleri ölçülmüştür. \u0000Bulgular: Çalışmamızda MDA ve GSH miktarı açısından anlamlı artışların olduğu saptanmıştır. MDA ve GSH’ın karaciğer ile beyin dokusunda hipoksi ve obeziteye karşı koruyucu etkisi olurken, böbrek dokusunda olmadığı görülmüştür. \u0000Sonuç: Araştırmamız sonucu MDA ve GSH’ın obezitenin tanı ve/veya tedavisinde mevcut kriterlere destek sağlayabilir olabileceği ve gelecekte yapılacak olan daha geniş kapsamlı analizlere büyük ölçüde katkı sağlayacağı düşüncesindeyiz.","PeriodicalId":134281,"journal":{"name":"Phoenix Medical Journal","volume":"7 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-05-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133807493","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}