Pub Date : 2023-08-24DOI: 10.54316/dilarastirmalari.1288642
Mehmet Ayvaz, Zühre Ayvaz
Orhon Yazıtları; Türk tarihine, diline, devlet ve yönetim anlayışına, kültürüne ve toplumsal yaşamına dair bilgiler içeren bengi taşlardır. Türk adının geçtiği ilk Türkçe metinler olmasının yanı sıra, Türkçenin ilk sanatlı üslup metni, ilk hitabet ve hatırat türünün örnekleri olarak kabul edilmektedir. Savaşların, beka mücadelelerinin, kahramanlıkların ve “öteki” anlatılarının etkili bir üslupla millete aktarıldığı kitabelerde siyasi birlik oluşumu, millî bilinç, millî kimlik, vatan, tarihî birlik, düşman ve beka gibi milliyetçi temalar yer almaktadır. Çalışma, Orhon Yazıtları’nın, milliyetçiliğe dair temsiller ve dilsel pratiklere başvurularak milliyetçi söylemler ile üretildiği ve Türk milliyetçiliği ideolojisinin ve Türk millî kimliğinin inşa edilmek istendiği varsayımına dayanmaktadır. Bu kapsamda çalışmada söylemlerin içindeki gizli ideolojiyi açığa çıkarmak amacıyla geliştirilen eleştirel söylem analizi yöntemine başvurulmuştur. Dolayısıyla yazıtlar, bu yöntemin önemli kuramcılarından Norman Fairclough’un üç boyutlu çerçeve yaklaşımıyla incelenmiş, milliyetçi söylemlerden hareketle yazıtlardaki milliyetçi tema ortaya konmaya çalışılmıştır. Orhon Yazıtları’na dair eleştirel söylem analizi yöntemiyle yapılmış çalışmaların yok denecek kadar az olması bakımından çalışmanın, literatüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
{"title":"Orhon Yazıtları'nda Milliyetçi Söylemin Eleştirel Söylem Analizi İle İncelenmesi","authors":"Mehmet Ayvaz, Zühre Ayvaz","doi":"10.54316/dilarastirmalari.1288642","DOIUrl":"https://doi.org/10.54316/dilarastirmalari.1288642","url":null,"abstract":"Orhon Yazıtları; Türk tarihine, diline, devlet ve yönetim anlayışına, kültürüne ve toplumsal yaşamına dair bilgiler içeren bengi taşlardır. Türk adının geçtiği ilk Türkçe metinler olmasının yanı sıra, Türkçenin ilk sanatlı üslup metni, ilk hitabet ve hatırat türünün örnekleri olarak kabul edilmektedir. Savaşların, beka mücadelelerinin, kahramanlıkların ve “öteki” anlatılarının etkili bir üslupla millete aktarıldığı kitabelerde siyasi birlik oluşumu, millî bilinç, millî kimlik, vatan, tarihî birlik, düşman ve beka gibi milliyetçi temalar yer almaktadır. Çalışma, Orhon Yazıtları’nın, milliyetçiliğe dair temsiller ve dilsel pratiklere başvurularak milliyetçi söylemler ile üretildiği ve Türk milliyetçiliği ideolojisinin ve Türk millî kimliğinin inşa edilmek istendiği varsayımına dayanmaktadır. Bu kapsamda çalışmada söylemlerin içindeki gizli ideolojiyi açığa çıkarmak amacıyla geliştirilen eleştirel söylem analizi yöntemine başvurulmuştur. Dolayısıyla yazıtlar, bu yöntemin önemli kuramcılarından Norman Fairclough’un üç boyutlu çerçeve yaklaşımıyla incelenmiş, milliyetçi söylemlerden hareketle yazıtlardaki milliyetçi tema ortaya konmaya çalışılmıştır. Orhon Yazıtları’na dair eleştirel söylem analizi yöntemiyle yapılmış çalışmaların yok denecek kadar az olması bakımından çalışmanın, literatüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir.","PeriodicalId":346409,"journal":{"name":"Dil Araştırmaları","volume":"35 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139349302","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-08-12DOI: 10.54316/dilarastirmalari.1286412
Mehmet Arpaci
Kırım Hanlığı tarihinde 16. yüzyıl, siyasi ve askerî bakımdan devletin en güçlü olduğu dönemdir. Hanlık bu dönemde gücünü dış siyasette de etkili bir şekilde kullanmıştır. Ulu Orda’nın yıkılması Kırım-Rus ilişkilerinde önemli bir dönüm noktası teşkil etmiş ve bu önemli hadiseden sonra iki ülke arasındaki ittifak, yerini siyasi hakimiyet mücadelesine bırakmıştır. I. Mehmed Gerey Han döneminde Rusya’ya yapılan başarılı askerî seferlerden sonra Rusya, barış döneminde Kırım Hanlığı’na yıllık ödeme yapmayı kabul etmiştir. Hanlık tarafından ḫazı̇̄ne ve tiyiş adı verilen bu ödemeler hanedan üyeleri ile saraydaki devlet ricaline yapılmıştır. Kırım Hanlığı tarafından hazırlanmış 17. yüzyıldan kalma üç tiyiş defteri, bu ödemelerin hangi eşyalardan oluştuğu, ne miktarda ve kimlere ödendiğini gösteren ayrıntılı belgelerdir. Tiyiş defterleri 17. yüzyıl Kırım saray teşkilatı ve bu teşkilattaki hiyerarşi hakkında önemli bilgiler verir. Belgeler, Kırım sarayındaki devlet ricali ve bu makamlar için kullanılan kurumsal terminoloji bakımından da önem arz eder. Aynı zamanda bu metinler 17. yüzyıl Kırım Tatarcası ve yazı dili özelliklerini belirleme açısından da değerli kaynaklardır. Çalışmada söz konusu tiyiş defterlerinde yer alan devlet ricali için kullanılan kurumsal terminoloji ortaya konmuştur. Buna göre ilgili terimler, tiyiş defterlerindeki bilgiler ışığında ḫān, ḳalġay ve nūre’d-dı̇̄n sulṭānların sarayındaki devlet ricali olmak üzere üç farklı teşkilata ayrılarak tasnif edilmiştir. Bu bakış açısı doğrultusunda, dönemin terim söz varlığı çalışmalarına katkı sağlanması amaçlanmaktadır.
{"title":"The State Dignitaries and the Terminology Used in Crimean Khanate According to the Tiyiş Defters","authors":"Mehmet Arpaci","doi":"10.54316/dilarastirmalari.1286412","DOIUrl":"https://doi.org/10.54316/dilarastirmalari.1286412","url":null,"abstract":"Kırım Hanlığı tarihinde 16. yüzyıl, siyasi ve askerî bakımdan devletin en güçlü olduğu dönemdir. Hanlık bu dönemde gücünü dış siyasette de etkili bir şekilde kullanmıştır. Ulu Orda’nın yıkılması Kırım-Rus ilişkilerinde önemli bir dönüm noktası teşkil etmiş ve bu önemli hadiseden sonra iki ülke arasındaki ittifak, yerini siyasi hakimiyet mücadelesine bırakmıştır. I. Mehmed Gerey Han döneminde Rusya’ya yapılan başarılı askerî seferlerden sonra Rusya, barış döneminde Kırım Hanlığı’na yıllık ödeme yapmayı kabul etmiştir. Hanlık tarafından ḫazı̇̄ne ve tiyiş adı verilen bu ödemeler hanedan üyeleri ile saraydaki devlet ricaline yapılmıştır. Kırım Hanlığı tarafından hazırlanmış 17. yüzyıldan kalma üç tiyiş defteri, bu ödemelerin hangi eşyalardan oluştuğu, ne miktarda ve kimlere ödendiğini gösteren ayrıntılı belgelerdir. Tiyiş defterleri 17. yüzyıl Kırım saray teşkilatı ve bu teşkilattaki hiyerarşi hakkında önemli bilgiler verir. Belgeler, Kırım sarayındaki devlet ricali ve bu makamlar için kullanılan kurumsal terminoloji bakımından da önem arz eder. Aynı zamanda bu metinler 17. yüzyıl Kırım Tatarcası ve yazı dili özelliklerini belirleme açısından da değerli kaynaklardır. Çalışmada söz konusu tiyiş defterlerinde yer alan devlet ricali için kullanılan kurumsal terminoloji ortaya konmuştur. Buna göre ilgili terimler, tiyiş defterlerindeki bilgiler ışığında ḫān, ḳalġay ve nūre’d-dı̇̄n sulṭānların sarayındaki devlet ricali olmak üzere üç farklı teşkilata ayrılarak tasnif edilmiştir. Bu bakış açısı doğrultusunda, dönemin terim söz varlığı çalışmalarına katkı sağlanması amaçlanmaktadır.","PeriodicalId":346409,"journal":{"name":"Dil Araştırmaları","volume":"39 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-12","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139350857","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-08-01DOI: 10.54316/dilarastirmalari.1326647
Larry Clark'ın 23-26 Temmuz 2005 tarihlerinde Goethe Üniversitesi Frankfurt am Main’de düzenlenen “Türkiye’de süreklilik ve yenilenme” başlıklı 6. Alman Türkologlar konferansında sunduğu ve Z. Gulácsi'nin Larry Clark'ın 75. doğum yılı onuruna yayımlanan bir armağandaki makalesinin Türkçeye çevirisidir.
{"title":"“IN A LANGUAGE THEY KNEW AND UNDERSTOOD”: TURKS AND ISLAM IN THE YARKAND DOCUMENTS (11TH-12TH CENTURIES)","authors":"","doi":"10.54316/dilarastirmalari.1326647","DOIUrl":"https://doi.org/10.54316/dilarastirmalari.1326647","url":null,"abstract":"Larry Clark'ın 23-26 Temmuz 2005 tarihlerinde Goethe Üniversitesi Frankfurt am Main’de düzenlenen “Türkiye’de süreklilik ve yenilenme” başlıklı 6. Alman Türkologlar konferansında sunduğu ve Z. Gulácsi'nin Larry Clark'ın 75. doğum yılı onuruna yayımlanan bir armağandaki makalesinin Türkçeye çevirisidir.","PeriodicalId":346409,"journal":{"name":"Dil Araştırmaları","volume":"224 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139352547","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-06-25DOI: 10.54316/dilarastirmalari.1228022
Aylin Çakir
Anlam; dilde gösterge özelliği olan, insanın dünya bilgisine dayalı bazı belirleyicileri bulunan sözcüklerin bağlam ve konu içinde ilettikleri kavramdır. Aslında bir sözcüğün anlamı onun dildeki kullanımıdır. Sözcüklerin anlamı bağlama, kültüre, bireyin bilişsel artalanına göre zaman içinde farklılık gösterebilir. Bir sözcüğün yeni anlamlarda kullanılması, sadece bireyin değil toplumun da düşünce yapısını gösterir. Bu bağlamda bu çalışmanın amacı Türkçede son dönemde “çok” belirteci ile “güzel”, “lezzetli”, “hoş” gibi olumlu anlam içeren sözcüklerin yerine kullanılmaya başlanan “dehşet”, “manyak”, “korkunç” sözcüklerinin derlemde kullanılıp kullanılmadığını saptamak bu sözcüklerin hangi yeni anlamlarda kullanıldığını ve bunun nedenini sorgulamaktır. Bu amaç doğrultusunda “dehşet”, “manyak” ve “korkunç” sözcüklerinin kendi anlamı dışındaki kullanımları Türkçe Ulusal Derleminde (TUDv3.0) sorgulanarak bir veri tabanı oluşturulmuş ve bu veri tabanından elde edilen veriler bulgular yorumlanmaya çalışılmıştır.
{"title":"BELİRTİLİLİK KAVRAMI ÇERÇEVESİNDE “DEHŞET”, “MANYAK” VE “KORKUNÇ” SÖZCÜKLERİNİN TÜRKÇE ULUSAL DERLEMİNDEKİ KULLANIMLARI ÜZERİNE","authors":"Aylin Çakir","doi":"10.54316/dilarastirmalari.1228022","DOIUrl":"https://doi.org/10.54316/dilarastirmalari.1228022","url":null,"abstract":"Anlam; dilde gösterge özelliği olan, insanın dünya bilgisine dayalı bazı belirleyicileri bulunan sözcüklerin bağlam ve konu içinde ilettikleri kavramdır. Aslında bir sözcüğün anlamı onun dildeki kullanımıdır. Sözcüklerin anlamı bağlama, kültüre, bireyin bilişsel artalanına göre zaman içinde farklılık gösterebilir. Bir sözcüğün yeni anlamlarda kullanılması, sadece bireyin değil toplumun da düşünce yapısını gösterir. Bu bağlamda bu çalışmanın amacı Türkçede son dönemde “çok” belirteci ile “güzel”, “lezzetli”, “hoş” gibi olumlu anlam içeren sözcüklerin yerine kullanılmaya başlanan “dehşet”, “manyak”, “korkunç” sözcüklerinin derlemde kullanılıp kullanılmadığını saptamak bu sözcüklerin hangi yeni anlamlarda kullanıldığını ve bunun nedenini sorgulamaktır. Bu amaç doğrultusunda “dehşet”, “manyak” ve “korkunç” sözcüklerinin kendi anlamı dışındaki kullanımları Türkçe Ulusal Derleminde (TUDv3.0) sorgulanarak bir veri tabanı oluşturulmuş ve bu veri tabanından elde edilen veriler bulgular yorumlanmaya çalışılmıştır.","PeriodicalId":346409,"journal":{"name":"Dil Araştırmaları","volume":"176 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139368613","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-06-25DOI: 10.54316/dilarastirmalari.1262609
Mehmet Güler
Çince ve Türk dilleri her ne kadar farklı dil aileleri içinde gösterilse de birçok ortak özelliği içlerinde barındırmaktadır. Öncelikle bu iki dil grubunun aynı coğrafyadan ortaya çıkıp yakın bölgelere yayıldığını bilmek gerekir. Zira hem Ural-Altay dil ailesini hem de Çin dilleri ailesini meydana getiren topluluklar Doğu Asya, Kuzeydoğu Çin topraklarında ulus haline gelmişlerdir. Bu nedenle Altay Türk dilleri ile Çincenin birçok yönden ortaklıklar barındırması kaçınılmazdır. Türk dili ve Çincenin fonetik ve morfolojik açılardan ortak yanları bulunmaktadır. Aynı şekilde cümle kuruluşu ve söz varlığı açısından da bazı benzerlikler mevcuttur. Bu ortaklıklar, iki dilin aynı coğrafyadan çıkarken birbirini etkilediğini göstermektedir. Özellikle Eski Türkçedeki çok sayıda kelimenin Çince ile ortaklığı, bu sözcüklerin ortak bir kökten geldiğini düşündürmektedir. Sözünü ettiğimiz ortak kökün Çince olduğunu söylemek, art niyetli ve bilimsellikten uzak bir yaklaşımdır. Onun yerine bu sözcüklerin aynı coğrafyada yaşayan eski ve ortak bir kültürden doğduğunu söylemek daha mantıklıdır. Yine bir kısım yapısal özellik ile semantik yaklaşımın da benzerlik içerdiğini belirtmek gerekir ki makalemizde bu benzerlikler çeşitli açılardan ele alınıp gösterilmeye çalışılacaktır.
{"title":"Similarities Between Chinese Language and Culture and Turkish Language and Culture","authors":"Mehmet Güler","doi":"10.54316/dilarastirmalari.1262609","DOIUrl":"https://doi.org/10.54316/dilarastirmalari.1262609","url":null,"abstract":"Çince ve Türk dilleri her ne kadar farklı dil aileleri içinde gösterilse de birçok ortak özelliği içlerinde barındırmaktadır. Öncelikle bu iki dil grubunun aynı coğrafyadan ortaya çıkıp yakın bölgelere yayıldığını bilmek gerekir. Zira hem Ural-Altay dil ailesini hem de Çin dilleri ailesini meydana getiren topluluklar Doğu Asya, Kuzeydoğu Çin topraklarında ulus haline gelmişlerdir. Bu nedenle Altay Türk dilleri ile Çincenin birçok yönden ortaklıklar barındırması kaçınılmazdır. Türk dili ve Çincenin fonetik ve morfolojik açılardan ortak yanları bulunmaktadır. Aynı şekilde cümle kuruluşu ve söz varlığı açısından da bazı benzerlikler mevcuttur. Bu ortaklıklar, iki dilin aynı coğrafyadan çıkarken birbirini etkilediğini göstermektedir. Özellikle Eski Türkçedeki çok sayıda kelimenin Çince ile ortaklığı, bu sözcüklerin ortak bir kökten geldiğini düşündürmektedir. Sözünü ettiğimiz ortak kökün Çince olduğunu söylemek, art niyetli ve bilimsellikten uzak bir yaklaşımdır. Onun yerine bu sözcüklerin aynı coğrafyada yaşayan eski ve ortak bir kültürden doğduğunu söylemek daha mantıklıdır. Yine bir kısım yapısal özellik ile semantik yaklaşımın da benzerlik içerdiğini belirtmek gerekir ki makalemizde bu benzerlikler çeşitli açılardan ele alınıp gösterilmeye çalışılacaktır.","PeriodicalId":346409,"journal":{"name":"Dil Araştırmaları","volume":"80 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139368642","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-05-10DOI: 10.54316/dilarastirmalari.1263864
Irmak Kaçar
Türklerin İslamiyeti kabulünden sonra yazılan ilk dönem eserlerin günümüze sınırlı sayıda ulaşması, özellikle Orta Asya coğrafyasında yazılmış henüz tespit edilen ya da edilecek her eseri, dönemin dil özelliklerini daha iyi anlayabilmek bakımından kıymetli kılmaktadır. Çalışmamızda, daha önce Ahmet Ateş tarafından varlığına dikkat çekilen ve 13. yüzyıl Doğu Türkçesi ile yazıldığı düşünülen bir Kur’ân risalesinin metni neşredilerek yazım, dil ve muhteva özellikleri açısından incelemesi yapılacaktır. Çalışmamızın konusu olan eser, İzmir Tire Necip Paşa Kütüphanesi 82 numarada kayıtlı olan bir mecmuanın 196a-197b sayfaları arasında bulunmaktadır. Söz konusu risalenin bulunduğu mecmuada yer alan ve Abû Nasr el-ǾIrâkî’ye ait olan el-İşâra bi-latîf isimli Arapça eserin istinsah kaydında 12 Zilkade 679/4 Mart 1281 tarihinde istinsah edildiği bilgisi bize bu risalenin de söz konusu tarihe yakın zamanlarda telif veya istinsah edildiğini düşündürmektedir. 4 babdan oluşan bu risale Kur’ân-ı Kerim’in sûrelerinin, âyetlerinin, kelimelerinin, harflerinin sayısı hakkındaki farklı görüşleri aktarmaktadır. Risaleyi dil açısından incelediğimizde 13. yüzyıl Türkçesinin öne çıkan dil özelliklerini taşıdığını görmekteyiz. Çalışmanın sonuna risalenin şimdilik bilinen tek nüshasının renkli görüntüleri eklenmiştir. Bu risalenin bulunduğu mecmuanın önemli bir yönü de Abû Nasr el-ǾIrâkî’ye ait olan el-İşâra bi-latîf’i 12 Zilkade 679/4 Mart 1281 tarihinde istinsah eden Ali b. Hüseyin el-Farâbî tarafından yazılan altı beyitlik Türkçe bir şiiri de içermesidir. Çalışmamıza bu şiirin metni, diliçi çevirisi ve renkli görüntüleri de eklenmiştir.
{"title":"A Treatise on the Qur'an Written in 13th Century Eastern Turkish","authors":"Irmak Kaçar","doi":"10.54316/dilarastirmalari.1263864","DOIUrl":"https://doi.org/10.54316/dilarastirmalari.1263864","url":null,"abstract":"Türklerin İslamiyeti kabulünden sonra yazılan ilk dönem eserlerin günümüze sınırlı sayıda ulaşması, özellikle Orta Asya coğrafyasında yazılmış henüz tespit edilen ya da edilecek her eseri, dönemin dil özelliklerini daha iyi anlayabilmek bakımından kıymetli kılmaktadır. Çalışmamızda, daha önce Ahmet Ateş tarafından varlığına dikkat çekilen ve 13. yüzyıl Doğu Türkçesi ile yazıldığı düşünülen bir Kur’ân risalesinin metni neşredilerek yazım, dil ve muhteva özellikleri açısından incelemesi yapılacaktır. Çalışmamızın konusu olan eser, İzmir Tire Necip Paşa Kütüphanesi 82 numarada kayıtlı olan bir mecmuanın 196a-197b sayfaları arasında bulunmaktadır. Söz konusu risalenin bulunduğu mecmuada yer alan ve Abû Nasr el-ǾIrâkî’ye ait olan el-İşâra bi-latîf isimli Arapça eserin istinsah kaydında 12 Zilkade 679/4 Mart 1281 tarihinde istinsah edildiği bilgisi bize bu risalenin de söz konusu tarihe yakın zamanlarda telif veya istinsah edildiğini düşündürmektedir. 4 babdan oluşan bu risale Kur’ân-ı Kerim’in sûrelerinin, âyetlerinin, kelimelerinin, harflerinin sayısı hakkındaki farklı görüşleri aktarmaktadır. Risaleyi dil açısından incelediğimizde 13. yüzyıl Türkçesinin öne çıkan dil özelliklerini taşıdığını görmekteyiz. Çalışmanın sonuna risalenin şimdilik bilinen tek nüshasının renkli görüntüleri eklenmiştir. Bu risalenin bulunduğu mecmuanın önemli bir yönü de Abû Nasr el-ǾIrâkî’ye ait olan el-İşâra bi-latîf’i 12 Zilkade 679/4 Mart 1281 tarihinde istinsah eden Ali b. Hüseyin el-Farâbî tarafından yazılan altı beyitlik Türkçe bir şiiri de içermesidir. Çalışmamıza bu şiirin metni, diliçi çevirisi ve renkli görüntüleri de eklenmiştir.","PeriodicalId":346409,"journal":{"name":"Dil Araştırmaları","volume":"11 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121425236","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-05-08DOI: 10.54316/dilarastirmalari.1243461
Erhan Aydin
Türklerde at ile ilgili ilk Türkçe kaynaklar, doğal olarak Türk runik harfli eski Türk yazıtlarıdır. Bu yazıtlarda at sözcüğü ve buna bağlı birçok türev tespit edilmiş olsa da esasen atları konu edinen metin, kuşkusuz Köl Tegin Yazıtı’dır. Ağabeyi Bilge Kağan tarafından metni oluşturulup diktirildiği bilinen Köl Tegin Yazıtı’nın doğu yüzünün 40. satırı ile kuzey yüzünün 2, 2 ve 3. satırında tespit edilen ve şalcı, şalci, şalçı, şalçi gibi türlü biçimlerde okunan bu ad, kimilerince atın sahibi, kimilerince ise atın adı olarak değerlendirilmiştir. Bu makalenin ilk bölümlerinde dört kez geçen sözcüğün, yazıt üzerinde çalışanlarca nasıl okunup anlamlandırıldığına yer verilmiş; ardından sözcüğün orta Moğolcanın önemli kaynakları Moğolların Gizli Tarihi ve Defter-i Çingiz-nâme’de de geçtiği biçimle karşılaştırılarak Türkçe sal ‘sal’ ve isimden isim yapan +çI eki ile kurulmuş ve ‘salcı’ anlamında olabileceği önerilmiştir. Sözcüğün Moğolca ve Türkçe metinlerinde geçen biçimleri üzerinde de durulmuştur. Makalenin değerlendirme bölümünde ise Türkçe salçı sözcüğünün Moğolistan’ın batı taraflarında, Kırgızistan’da bir yer olabileceği ve dolayısıyla da, Köl Tegin yazıtı temelinde, bozkırda yaşayan Türklerin, uzak diyarlara sefer yaparken o bölgenin atlarına bindiği ve saldırdığı görüşüne yer verilmiştir. En azından kuzey ve batı seferlerinde binilen atlar verilmek suretiyle, binlerce kilometrelik bölgelere sefere çıkılırken Moğolistan’daki kısa boylu atlarına değil, sefer edilen bölgenin atlarına binilmiş olabileceği ve dolayısıyla da Türkçe salçı sözcüğünün bir yer adı olabileceği öne sürülmüştür.
{"title":"On the Word Salčı in the Köl Tegin Inscription","authors":"Erhan Aydin","doi":"10.54316/dilarastirmalari.1243461","DOIUrl":"https://doi.org/10.54316/dilarastirmalari.1243461","url":null,"abstract":"Türklerde at ile ilgili ilk Türkçe kaynaklar, doğal olarak Türk runik harfli eski Türk yazıtlarıdır. Bu yazıtlarda at sözcüğü ve buna bağlı birçok türev tespit edilmiş olsa da esasen atları konu edinen metin, kuşkusuz Köl Tegin Yazıtı’dır. Ağabeyi Bilge Kağan tarafından metni oluşturulup diktirildiği bilinen Köl Tegin Yazıtı’nın doğu yüzünün 40. satırı ile kuzey yüzünün 2, 2 ve 3. satırında tespit edilen ve şalcı, şalci, şalçı, şalçi gibi türlü biçimlerde okunan bu ad, kimilerince atın sahibi, kimilerince ise atın adı olarak değerlendirilmiştir. \u0000 Bu makalenin ilk bölümlerinde dört kez geçen sözcüğün, yazıt üzerinde çalışanlarca nasıl okunup anlamlandırıldığına yer verilmiş; ardından sözcüğün orta Moğolcanın önemli kaynakları Moğolların Gizli Tarihi ve Defter-i Çingiz-nâme’de de geçtiği biçimle karşılaştırılarak Türkçe sal ‘sal’ ve isimden isim yapan +çI eki ile kurulmuş ve ‘salcı’ anlamında olabileceği önerilmiştir. Sözcüğün Moğolca ve Türkçe metinlerinde geçen biçimleri üzerinde de durulmuştur. Makalenin değerlendirme bölümünde ise Türkçe salçı sözcüğünün Moğolistan’ın batı taraflarında, Kırgızistan’da bir yer olabileceği ve dolayısıyla da, Köl Tegin yazıtı temelinde, bozkırda yaşayan Türklerin, uzak diyarlara sefer yaparken o bölgenin atlarına bindiği ve saldırdığı görüşüne yer verilmiştir. En azından kuzey ve batı seferlerinde binilen atlar verilmek suretiyle, binlerce kilometrelik bölgelere sefere çıkılırken Moğolistan’daki kısa boylu atlarına değil, sefer edilen bölgenin atlarına binilmiş olabileceği ve dolayısıyla da Türkçe salçı sözcüğünün bir yer adı olabileceği öne sürülmüştür.","PeriodicalId":346409,"journal":{"name":"Dil Araştırmaları","volume":"39 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127322740","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-04-18DOI: 10.54316/dilarastirmalari.1253678
Mustafa Akşehi̇rli̇oğlu
Türkiye, televizyon izleme süresi dünya ortalamasının üzerinde olan ülkelerden birisidir. Televizyon yayınlarının aracısız olarak geniş kitlelere ulaşması, yayınların toplumun hemen her alanına etki edebilme imkânını ortaya çıkarmaktadır. Ülkemizde televizyon yapımları arasında en çok izlenen program türü dizilerdir. Türkiye, altın saatler zaman diliminde dünya genelinde en çok yerel yapım dizi yayımlayan ülkeler arasındadır. Televizyon dizileri, izleyicilerin karakterlerle özdeşleşmesine imkân vermesi ve uzun soluklu yapısıyla izleyiciler üzerinde muhtelif yönlerden etki gücüne sahiptir. Zaman ve mekân sınırlarını aşarak aynı anda milyonlarca kişiye ulaşma imkânına sahip dizilerin tesir ettiği alanlardan birisi de dil kullanımıdır. Dizilerde kullanılan dil, insanlar tarafından bilinçli veya bilinçsiz şekilde günlük hayata taşınmaktadır. Böylece dizilerde kullanılan dil, toplum içerisinde dolaşıma girmektedir. Dizilerde benzer ifadelerin tekrar edilmesi, dil yanlışlarının doğru biçimler olarak algılanmasına, akılda kalıcılığının artmasına ve dile yerleşmesinin kolaylaşmasına neden olmaktadır. Toplum üzerinde önemli etki gücüne sahip olmasına rağmen Türkçenin televizyon dizilerinde kullanımı birçok sorun içermektedir. Bu makalede dizilerde yer verilen dil sorunları arasında yer alan yabancı dillere ait kelime ve dil unsurlarının kullanımı incelenecektir. Çalışma sürecinde yedi ana akım kanalda yayımlanan 16 farklı diziden 80 bölüm izlenmiştir. İzlenen bölümlerin süresi yaklaşık 176 saattir. Seçilen örneklem içerisinde yer alan diziler incelenerek yabancı dillere ait kelimeler ve çeşitli dil bilgisi unsurları tespit edilmiş, kategorilere ayrılarak analiz edilmiştir. Yapılan çalışmanın yayınlarda yabancı kelime kullanımı hususunda bir farkındalık oluşturarak Türkçenin doğru ve anlaşılır şekilde kullanımına ve toplumsal dil bilincinin gelişimine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
{"title":"THE USE OF FOREIGN WORDS and GRAMMAR IN TELEVISION SERIES","authors":"Mustafa Akşehi̇rli̇oğlu","doi":"10.54316/dilarastirmalari.1253678","DOIUrl":"https://doi.org/10.54316/dilarastirmalari.1253678","url":null,"abstract":"Türkiye, televizyon izleme süresi dünya ortalamasının üzerinde olan ülkelerden birisidir. Televizyon yayınlarının aracısız olarak geniş kitlelere ulaşması, yayınların toplumun hemen her alanına etki edebilme imkânını ortaya çıkarmaktadır. Ülkemizde televizyon yapımları arasında en çok izlenen program türü dizilerdir. Türkiye, altın saatler zaman diliminde dünya genelinde en çok yerel yapım dizi yayımlayan ülkeler arasındadır. Televizyon dizileri, izleyicilerin karakterlerle özdeşleşmesine imkân vermesi ve uzun soluklu yapısıyla izleyiciler üzerinde muhtelif yönlerden etki gücüne sahiptir. Zaman ve mekân sınırlarını aşarak aynı anda milyonlarca kişiye ulaşma imkânına sahip dizilerin tesir ettiği alanlardan birisi de dil kullanımıdır. Dizilerde kullanılan dil, insanlar tarafından bilinçli veya bilinçsiz şekilde günlük hayata taşınmaktadır. Böylece dizilerde kullanılan dil, toplum içerisinde dolaşıma girmektedir. Dizilerde benzer ifadelerin tekrar edilmesi, dil yanlışlarının doğru biçimler olarak algılanmasına, akılda kalıcılığının artmasına ve dile yerleşmesinin kolaylaşmasına neden olmaktadır. Toplum üzerinde önemli etki gücüne sahip olmasına rağmen Türkçenin televizyon dizilerinde kullanımı birçok sorun içermektedir. Bu makalede dizilerde yer verilen dil sorunları arasında yer alan yabancı dillere ait kelime ve dil unsurlarının kullanımı incelenecektir. Çalışma sürecinde yedi ana akım kanalda yayımlanan 16 farklı diziden 80 bölüm izlenmiştir. İzlenen bölümlerin süresi yaklaşık 176 saattir. Seçilen örneklem içerisinde yer alan diziler incelenerek yabancı dillere ait kelimeler ve çeşitli dil bilgisi unsurları tespit edilmiş, kategorilere ayrılarak analiz edilmiştir. Yapılan çalışmanın yayınlarda yabancı kelime kullanımı hususunda bir farkındalık oluşturarak Türkçenin doğru ve anlaşılır şekilde kullanımına ve toplumsal dil bilincinin gelişimine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.","PeriodicalId":346409,"journal":{"name":"Dil Araştırmaları","volume":"40 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-18","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126970294","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-03-28DOI: 10.54316/dilarastirmalari.1222718
Hanife Yaman
Lazca, Türkiye’de Doğu Karadeniz Bölgesi sınırları içerisinde Ardeşen, Arhavi, Fındıklı, Hopa, Pazar ilçeleri ve köylerinde yaygın bir şekilde konuşulan Kafkas dilleri grubunun Güney Kafkas (Kartvel) dil ailesi içinde yer alan bir dildir. UNESCO’ya göre Lazca yok olma tehlikesi altındadır. Sözlü geleneklerle kuşaktan kuşağa aktarılan Lazcanın başlıca 3 ağzı olduğu bilinmektedir, bunlar: Pazar/Atina-Ardeşen, Fındıklı-Arhavi/Vitse-Arǩabi ve Hopa/Xopa ağızlarıdır. Lazca konuşulan bu bölgelerde çocuklar, Türkçe ve Lazcanın kullanıldığı ikidilli bir aile ortamında yetişmektedirler. Türkçe- Lazca konuşulan ortamlarda yetişen bu ikidilli bireylerde kod değiştiriminin gerçekleştiği görülmektedir. Çalışmada kod değiştirimi, Lazca kavramların karşılıklarının Türkçede bulunamaması, Lazca’da bazı kavramların unutulması ve daha birçok etken sonucunda gerçekleşmektedir. Bu çalışmada, Ardeşen’de yaşayan ve Türkçe-Lazca konuşan ikidilli bireylerle resmi olmayan samimi ortamlarda kayıtlar yapılmıştır. Bu kayıtlardan hareketle ikidilli bireylerin dil düzeyinde meydana getirdikleri yapılar ve bu yapılardan biri olan kod değiştirimi incelenmiştir.
{"title":"Code Switching in The Dialect of Ardeşen District","authors":"Hanife Yaman","doi":"10.54316/dilarastirmalari.1222718","DOIUrl":"https://doi.org/10.54316/dilarastirmalari.1222718","url":null,"abstract":"Lazca, Türkiye’de Doğu Karadeniz Bölgesi sınırları içerisinde Ardeşen, Arhavi, Fındıklı, Hopa, Pazar ilçeleri ve köylerinde yaygın bir şekilde konuşulan Kafkas dilleri grubunun Güney Kafkas (Kartvel) dil ailesi içinde yer alan bir dildir. UNESCO’ya göre Lazca yok olma tehlikesi altındadır. \u0000Sözlü geleneklerle kuşaktan kuşağa aktarılan Lazcanın başlıca 3 ağzı olduğu bilinmektedir, bunlar: Pazar/Atina-Ardeşen, Fındıklı-Arhavi/Vitse-Arǩabi ve Hopa/Xopa ağızlarıdır. Lazca konuşulan bu bölgelerde çocuklar, Türkçe ve Lazcanın kullanıldığı ikidilli bir aile ortamında yetişmektedirler. Türkçe- Lazca konuşulan ortamlarda yetişen bu ikidilli bireylerde kod değiştiriminin gerçekleştiği görülmektedir. Çalışmada kod değiştirimi, Lazca kavramların karşılıklarının Türkçede bulunamaması, Lazca’da bazı kavramların unutulması ve daha birçok etken sonucunda gerçekleşmektedir. \u0000Bu çalışmada, Ardeşen’de yaşayan ve Türkçe-Lazca konuşan ikidilli bireylerle resmi olmayan samimi ortamlarda kayıtlar yapılmıştır. Bu kayıtlardan hareketle ikidilli bireylerin dil düzeyinde meydana getirdikleri yapılar ve bu yapılardan biri olan kod değiştirimi incelenmiştir.","PeriodicalId":346409,"journal":{"name":"Dil Araştırmaları","volume":"71 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128122992","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-03-28DOI: 10.54316/dilarastirmalari.1244166
Leyla Babatürk
Renkler insanların dünyayı algılama yollarından biridir. Her dilde renkler belirli sözcükler ya da kelime grupları aracılığıyla belirtilir. Ana renk adları bir dilin temel söz varlığına girer ve özgündür. İnsan bilincinde renkler ile ilgili bilgilerin toplamı, mensup olduğu halkın renk algısını belirler. Bu nedenle renkler, her kültürde belirli kavramları simgeler ve sözel olmayan iletişimde önemli yer tutar. Renklerin bu işlevi kültürel boyutları ile ilgilidir. Dilde kullanılan renk adlarının işlevleri ve taşıdıkları anlamlar başka kelimelerle bir araya geldiğinde oluşturulan kelime gruplarında ortaya çıkar. Dolayısıyla renklerin kültürel boyutu ile dilde renk adlarının dilsel boyutunu birbirinden ayırarak incelemekte fayda vardır. Mevcut makalede birbirinden farklı iki dil ile iki kültürde kullanılan ve renk adı içeren deyimler anlam bilimsel açıdan incelenerek benzerlikler ve farklılıklar tespit edilmeye çalışılmıştır. Araştırmada betimleme, karşılaştırmalı analiz ve karma analiz yöntemlerinin yanı sıra anlam bilimde sözcüklerin derin anlamlarını incelemeye yarayan bileşenler analizi ve dağılım analizi kullanılmıştır. Yapılan araştırma esnasında hem Rusça hem Türkçe deyimlerde daha sık üç ana renk adının (siyah, beyaz, kırmızı) geçtiği, bazı renk adlarının (gri, turuncu, lacivert) Türkçe deyimlerde hiç kullanılmadığını, muhtemelen alıntılama yoluyla dillere kazandırılan deyimler arasında yapısal ve anlamsal eşdeğerliliğin mevcut olduğunu gösteren sonuçlara ulaşılmıştır.
{"title":"Rusça ve Türkçe Deyimlerde Renk Adları","authors":"Leyla Babatürk","doi":"10.54316/dilarastirmalari.1244166","DOIUrl":"https://doi.org/10.54316/dilarastirmalari.1244166","url":null,"abstract":"Renkler insanların dünyayı algılama yollarından biridir. Her dilde renkler belirli sözcükler ya da kelime grupları aracılığıyla belirtilir. Ana renk adları bir dilin temel söz varlığına girer ve özgündür. İnsan bilincinde renkler ile ilgili bilgilerin toplamı, mensup olduğu halkın renk algısını belirler. Bu nedenle renkler, her kültürde belirli kavramları simgeler ve sözel olmayan iletişimde önemli yer tutar. Renklerin bu işlevi kültürel boyutları ile ilgilidir. Dilde kullanılan renk adlarının işlevleri ve taşıdıkları anlamlar başka kelimelerle bir araya geldiğinde oluşturulan kelime gruplarında ortaya çıkar. Dolayısıyla renklerin kültürel boyutu ile dilde renk adlarının dilsel boyutunu birbirinden ayırarak incelemekte fayda vardır. \u0000Mevcut makalede birbirinden farklı iki dil ile iki kültürde kullanılan ve renk adı içeren deyimler anlam bilimsel açıdan incelenerek benzerlikler ve farklılıklar tespit edilmeye çalışılmıştır. Araştırmada betimleme, karşılaştırmalı analiz ve karma analiz yöntemlerinin yanı sıra anlam bilimde sözcüklerin derin anlamlarını incelemeye yarayan bileşenler analizi ve dağılım analizi kullanılmıştır. Yapılan araştırma esnasında hem Rusça hem Türkçe deyimlerde daha sık üç ana renk adının (siyah, beyaz, kırmızı) geçtiği, bazı renk adlarının (gri, turuncu, lacivert) Türkçe deyimlerde hiç kullanılmadığını, muhtemelen alıntılama yoluyla dillere kazandırılan deyimler arasında yapısal ve anlamsal eşdeğerliliğin mevcut olduğunu gösteren sonuçlara ulaşılmıştır.","PeriodicalId":346409,"journal":{"name":"Dil Araştırmaları","volume":"4 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"114603321","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}