Pub Date : 2022-12-22DOI: 10.53433/yyufbed.1188512
A. Şanlı, F. Ok, Sabri Erbaş
Bu çalışma, farklı zamanlardan yapılan amino asit uygulamalarının şeker pancarı çeşitlerinde kök gövde verimi ile bazı kalite özelliklerine etkilerinin belirlenmesi amacıyla 2018-2019 yıllarında yürütülmüştür. Çalışmada Danicia, Terranowa, İndira, Ortega, Smart Djerba ve Ernestina çeşitleri materyal olarak kullanılmıştır. Araştırmada bitkisel kökenli amino asit (% 26 amino asit) şeker pancarı yapraklarına 200 ml/da dozunda 3 farklı dönemde (çıkışlarda sonra 30, 45 ve 60 gün sonra) uygulanmıştır. Şeker pancarı çeşitlerinin amino asit uygulamalarına tepkileri uygulama dönemlerine göre önemli farklılık göstermiştir. Çeşitlerin kök gövde verimleri uygulama dönemlerine bağlı olarak 6680-9745 kg/da, polar şeker oranları % 14.5-18.6, briks değerleri % 16.2-23.0, α-amino azot içerikleri 2.33-4.80 mg/100g, ham şeker verimleri ise 970-1808 kg/da arasında değişim göstermiştir. Amino asit uygulamaları ile çeşitlerin kök gövde ve ham şeker verimlerinde sırası ile yaklaşık % 7.1-10.6 ve % 6.5-12.4 arasında artış meydana gelmiştir. Çalışmada bitkisel kökenli amino asitlerin şeker pancarı tarımında özellikle herbisit ve sıcaklık streslerine karşı toleransın arttırılmasına kullanılabileceği ve amino asit uygulamaları ile birim alan kök gövde ve şeker üretiminin arttırılabileceği, bununla birlikte ve uygulama dönemlerinin gerek çeşit özelliği gerekse bölgenin ekolojik koşulları dikkate alınarak seçilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
{"title":"Yapraktan Yapılan Amino Asit Uygulamalarının Şeker Pancarı (Beta vulgaris var. saccharifera L.) Verim ve Kalitesine Etkileri","authors":"A. Şanlı, F. Ok, Sabri Erbaş","doi":"10.53433/yyufbed.1188512","DOIUrl":"https://doi.org/10.53433/yyufbed.1188512","url":null,"abstract":"Bu çalışma, farklı zamanlardan yapılan amino asit uygulamalarının şeker pancarı çeşitlerinde kök gövde verimi ile bazı kalite özelliklerine etkilerinin belirlenmesi amacıyla 2018-2019 yıllarında yürütülmüştür. Çalışmada Danicia, Terranowa, İndira, Ortega, Smart Djerba ve Ernestina çeşitleri materyal olarak kullanılmıştır. Araştırmada bitkisel kökenli amino asit (% 26 amino asit) şeker pancarı yapraklarına 200 ml/da dozunda 3 farklı dönemde (çıkışlarda sonra 30, 45 ve 60 gün sonra) uygulanmıştır. Şeker pancarı çeşitlerinin amino asit uygulamalarına tepkileri uygulama dönemlerine göre önemli farklılık göstermiştir. Çeşitlerin kök gövde verimleri uygulama dönemlerine bağlı olarak 6680-9745 kg/da, polar şeker oranları % 14.5-18.6, briks değerleri % 16.2-23.0, α-amino azot içerikleri 2.33-4.80 mg/100g, ham şeker verimleri ise 970-1808 kg/da arasında değişim göstermiştir. Amino asit uygulamaları ile çeşitlerin kök gövde ve ham şeker verimlerinde sırası ile yaklaşık % 7.1-10.6 ve % 6.5-12.4 arasında artış meydana gelmiştir. Çalışmada bitkisel kökenli amino asitlerin şeker pancarı tarımında özellikle herbisit ve sıcaklık streslerine karşı toleransın arttırılmasına kullanılabileceği ve amino asit uygulamaları ile birim alan kök gövde ve şeker üretiminin arttırılabileceği, bununla birlikte ve uygulama dönemlerinin gerek çeşit özelliği gerekse bölgenin ekolojik koşulları dikkate alınarak seçilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.","PeriodicalId":386555,"journal":{"name":"Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"134389283","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-12-19DOI: 10.53433/yyufbed.1168520
Hülya Duru, Serkan Ilter, Aygül Bi̇lgi̇n
In this paper, it is studied that under what conditions without the left-continuity and symmetry which have very important role in the statistical metric space theory, one can obtain a first countable and T1 topology.
{"title":"A First Countable T1 Topology as related to Statistical Metric Spaces","authors":"Hülya Duru, Serkan Ilter, Aygül Bi̇lgi̇n","doi":"10.53433/yyufbed.1168520","DOIUrl":"https://doi.org/10.53433/yyufbed.1168520","url":null,"abstract":"In this paper, it is studied that under what conditions without the left-continuity and symmetry which have very important role in the statistical metric space theory, one can obtain a first countable and T1 topology.","PeriodicalId":386555,"journal":{"name":"Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"132731389","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-12-19DOI: 10.53433/yyufbed.1167004
M. Tercan
In this study, 2-(thiophen-2-yl)1H-benzimidazole ligand (L1) and its Pd(II) complex (C1) were synthesized and characterized by FT-IR, 1H-NMR, 13C-NMR, ESI-MS spectroscopic techniques. The catalytic efficiency of the C1 complex on the reduction of 4-nitro phenol compound (4-NP) and the degradation of rhodamine B (RhB), methylene blue (MB) dyes was investigated in the presence of NaBH4 in aqueous medium. The catalytic performance was examined with single solutions of these substrates (4-NP and RhB, MB dyes) and at the end of 5 minutes, over 92% conversion was observed for all three substrates. In the catalytic trials with 4-NP + RhB + MB triple substrate mixture, 84, 94 and 93% conversion values were obtained, respectively, after 5 minutes. C1 complex catalyst is very effective in the simultaneous reduction / degradation of these toxic organic compounds from aqueous environments without any competition or selectivity.
{"title":"Use of Pd complex bearing 2-(thiophen-2-yl)1H-benzimidazole ligand as catalyst in reduction / degradation of multiple mixtures containing 4-NP, RhB and MB organic pollutants","authors":"M. Tercan","doi":"10.53433/yyufbed.1167004","DOIUrl":"https://doi.org/10.53433/yyufbed.1167004","url":null,"abstract":"In this study, 2-(thiophen-2-yl)1H-benzimidazole ligand (L1) and its Pd(II) complex (C1) were synthesized and characterized by FT-IR, 1H-NMR, 13C-NMR, ESI-MS spectroscopic techniques. The catalytic efficiency of the C1 complex on the reduction of 4-nitro phenol compound (4-NP) and the degradation of rhodamine B (RhB), methylene blue (MB) dyes was investigated in the presence of NaBH4 in aqueous medium. The catalytic performance was examined with single solutions of these substrates (4-NP and RhB, MB dyes) and at the end of 5 minutes, over 92% conversion was observed for all three substrates. In the catalytic trials with 4-NP + RhB + MB triple substrate mixture, 84, 94 and 93% conversion values were obtained, respectively, after 5 minutes. C1 complex catalyst is very effective in the simultaneous reduction / degradation of these toxic organic compounds from aqueous environments without any competition or selectivity.","PeriodicalId":386555,"journal":{"name":"Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133380842","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-12-17DOI: 10.53433/yyufbed.1174742
Adem Şehi̇toğlu, Şakir Işleyen
Tedarik zinciri ve lojistik yönetimi ham maddenin üretim aşamasından son müşteriye ulaşmasına kadar küresel ekonomide önemli bir yere sahip olmuştur. Bitmiş ürünlerin merkezi bir depodan son müşteriye kadar dağıtım ağını sağlayan araç rotalama problemleri tedarik zinciri ve lojistikte önemli bir rol oynamaktadır. Araç rotalama problemleri en etkili karaları alabilmek için her geçen gün daha karmaşık ve stokastik olarak modellenmektedir. Stokastik araç rotalama problemleri müşteri taleplerinin, zamanın, yolların ve hizmet gibi parametrelerinin belirsizliğinden kaynaklanan sebeplerle olasılıksal olarak modellenmektedir. Stokastik talepli araç rotalama problemi müşteri taleplerinin önceden bilinmediği hizmet aracının müşteriye ulaştıktan sonra tam olarak bilindiği problemlerdendir. Bu çalışmada Van ilinde bir ekmek fabrikasının marketlere (şube) ekmek dağıtımı sırasında izlediği rotalar, talepler ve koordinatlar ile stokastik talepli şans kısıtlı bir model oluşturulmuştur. Fabrikanın kendi rota bilgileri, bir meta sezgisel algoritma olan Tavlama Benzetimi algoritmasından elde edilen optimale yakın problem çözümü ile karşılaştırılmıştır. Karşılaştırma sonuçlarına göre önerdiğimiz rota mesafeleri fırının izlediği rotadan daha optimal sonuçlar vermiştir.
{"title":"Stokastik Talepli Araç Rotalama Probleminin Şans Kısıtlı Matematiksel Modeline Tavlama Benzetimi Algoritması ile Optimal Çözüm Yaklaşımları","authors":"Adem Şehi̇toğlu, Şakir Işleyen","doi":"10.53433/yyufbed.1174742","DOIUrl":"https://doi.org/10.53433/yyufbed.1174742","url":null,"abstract":"Tedarik zinciri ve lojistik yönetimi ham maddenin üretim aşamasından son müşteriye ulaşmasına kadar küresel ekonomide önemli bir yere sahip olmuştur. Bitmiş ürünlerin merkezi bir depodan son müşteriye kadar dağıtım ağını sağlayan araç rotalama problemleri tedarik zinciri ve lojistikte önemli bir rol oynamaktadır. Araç rotalama problemleri en etkili karaları alabilmek için her geçen gün daha karmaşık ve stokastik olarak modellenmektedir. Stokastik araç rotalama problemleri müşteri taleplerinin, zamanın, yolların ve hizmet gibi parametrelerinin belirsizliğinden kaynaklanan sebeplerle olasılıksal olarak modellenmektedir. Stokastik talepli araç rotalama problemi müşteri taleplerinin önceden bilinmediği hizmet aracının müşteriye ulaştıktan sonra tam olarak bilindiği problemlerdendir. Bu çalışmada Van ilinde bir ekmek fabrikasının marketlere (şube) ekmek dağıtımı sırasında izlediği rotalar, talepler ve koordinatlar ile stokastik talepli şans kısıtlı bir model oluşturulmuştur. Fabrikanın kendi rota bilgileri, bir meta sezgisel algoritma olan Tavlama Benzetimi algoritmasından elde edilen optimale yakın problem çözümü ile karşılaştırılmıştır. Karşılaştırma sonuçlarına göre önerdiğimiz rota mesafeleri fırının izlediği rotadan daha optimal sonuçlar vermiştir.","PeriodicalId":386555,"journal":{"name":"Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126836696","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-12-15DOI: 10.53433/yyufbed.1094383
Esra Kina, M. S. Özgökçe, Aynur Sadak, Selma Kipçak
Abstract: Safflower (Carthamus tinctorius) is an important energy plant whose cultivation has increased in recent years in our country, resistant to drought and has high adaptability. Regarding the phytochemistry of this plant (seed, oil, etc.), it has been determined that there are many components such as flavonoids, antioxidants, total phenol and mineral substance amount, phenylethanoid glycosides, coumarins, vitamin E, fatty acids, sugar and steroids. However, it has been observed that there are very few studies to determine the total phenol, antioxidant and mineral substance content in the leaves. In this study, the total phenol, antioxidant, sugar and mineral substance amounts of different safflower cultivars (Asol, Ayaz, Balcı, Dinçer and Göktürk) widely grown in Turkey in recent years were determined under laboratory conditions. When the data obtained were evaluated, it was found that the total amount of phenols in Asol cultivar was statistically lower (81.33) compared to other cultivars, and it was found to vary between 273.00-392.44 in other cultivars. Among the sugar varieties, the Sucrose ratio was different between the varieties, and accordingly, the highest Sucrose value was determined with 1.87 g in Balcı variety and the lowest Sucrose value with 0.82 g in Ayaz variety. Among the mineral substances, it was determined that the amount of Fe was statistically different between the cultivars, and accordingly, the highest amount of Fe was found in Ayaz cultivar (946.71 mg/kg), the lowest in Balcı (422.83 mg/kg) and Göktürk (444.75 mg/kg) cultivars. The other physiological parameters measured were not statistically different between the cultivars, but the values were found to be 16.58-24.97 µmol for antioxidants, 0.16-0.41 gr for fructose, 0.43-0.63 gr for glucose, 1.76-3.00 for Ca %, and 10.07-13.54 mg/kg for Cu. It was noted that the % contents of, K, Mn and Mg varied between 1.79-3.60, 96.37-105.33 and 0.41-0.97, respectively.
{"title":"Determination of Some Physiological Parameters of Different Safflower (Carthamus tinctorius L.) Cultivars under Laboratory Conditions","authors":"Esra Kina, M. S. Özgökçe, Aynur Sadak, Selma Kipçak","doi":"10.53433/yyufbed.1094383","DOIUrl":"https://doi.org/10.53433/yyufbed.1094383","url":null,"abstract":"Abstract: Safflower (Carthamus tinctorius) is an important energy plant whose cultivation has increased in recent years in our country, resistant to drought and has high adaptability. Regarding the phytochemistry of this plant (seed, oil, etc.), it has been determined that there are many components such as flavonoids, antioxidants, total phenol and mineral substance amount, phenylethanoid glycosides, coumarins, vitamin E, fatty acids, sugar and steroids. However, it has been observed that there are very few studies to determine the total phenol, antioxidant and mineral substance content in the leaves. In this study, the total phenol, antioxidant, sugar and mineral substance amounts of different safflower cultivars (Asol, Ayaz, Balcı, Dinçer and Göktürk) widely grown in Turkey in recent years were determined under laboratory conditions. When the data obtained were evaluated, it was found that the total amount of phenols in Asol cultivar was statistically lower (81.33) compared to other cultivars, and it was found to vary between 273.00-392.44 in other cultivars. Among the sugar varieties, the Sucrose ratio was different between the varieties, and accordingly, the highest Sucrose value was determined with 1.87 g in Balcı variety and the lowest Sucrose value with 0.82 g in Ayaz variety. Among the mineral substances, it was determined that the amount of Fe was statistically different between the cultivars, and accordingly, the highest amount of Fe was found in Ayaz cultivar (946.71 mg/kg), the lowest in Balcı (422.83 mg/kg) and Göktürk (444.75 mg/kg) cultivars. The other physiological parameters measured were not statistically different between the cultivars, but the values were found to be 16.58-24.97 µmol for antioxidants, 0.16-0.41 gr for fructose, 0.43-0.63 gr for glucose, 1.76-3.00 for Ca %, and 10.07-13.54 mg/kg for Cu. It was noted that the % contents of, K, Mn and Mg varied between 1.79-3.60, 96.37-105.33 and 0.41-0.97, respectively.","PeriodicalId":386555,"journal":{"name":"Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129248656","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-11-27DOI: 10.53433/yyufbed.1128812
Gülistan Okutan, Gökhan Boran
Balık yağı, içerdiği uzun zincirli çoklu doymamış yağ asitleri nedeniyle oksidasyona karşı son derece hassastır. Söz konusu yağ asitleri içinde omega-3 yağ asitlerinin sağlık üzerine pek çok olumlu etkisi gösterilmiştir. Bu nedenle, balık yağının yapısının korunması ve oksidasyona karşı dayanıklı hale getirilmesi önem arz etmektedir. Bu amaçla, balık yağından emülsiyon sistemleri hazırlanması ve gıda reçetelerinde balık yağı emülsiyonlarının kullanılması popüler bir konu haline gelmiştir. Benzer şekilde, enkapsülasyon tekniğinin yağlar, aromalar, uçucu bileşenler, vitaminler, mineraller gibi biyoaktif bileşenleri koruduğu bilinmektedir. Bu sebeple enkapsülasyon tekniği ile balık yağının korunması ilgi çekici bir konu haline gelmiştir. Gerek emülsiyon gerek enkapsülasyon tekniklerindeki gelişmeler balık yağının bu tekniklerle işlenmesi, dayanıklı ve kolay işlenebilir hale getirilmesini daha kolay uygulanabilir hale getirmektedir. Bu derlemede emülsiyon ve enkapsülasyon yöntemleri incelenmiş, balık yağının emülsiyon ve enkapsülasyon teknikleri ile işlendiği çalışmalar derlenmiş ve konuyla ilgili son gelişmeler anlatılmıştır.
{"title":"Balık yağında emülsiyon ve enkapsülasyon uygulamaları","authors":"Gülistan Okutan, Gökhan Boran","doi":"10.53433/yyufbed.1128812","DOIUrl":"https://doi.org/10.53433/yyufbed.1128812","url":null,"abstract":"Balık yağı, içerdiği uzun zincirli çoklu doymamış yağ asitleri nedeniyle oksidasyona karşı son derece hassastır. Söz konusu yağ asitleri içinde omega-3 yağ asitlerinin sağlık üzerine pek çok olumlu etkisi gösterilmiştir. Bu nedenle, balık yağının yapısının korunması ve oksidasyona karşı dayanıklı hale getirilmesi önem arz etmektedir. Bu amaçla, balık yağından emülsiyon sistemleri hazırlanması ve gıda reçetelerinde balık yağı emülsiyonlarının kullanılması popüler bir konu haline gelmiştir. Benzer şekilde, enkapsülasyon tekniğinin yağlar, aromalar, uçucu bileşenler, vitaminler, mineraller gibi biyoaktif bileşenleri koruduğu bilinmektedir. Bu sebeple enkapsülasyon tekniği ile balık yağının korunması ilgi çekici bir konu haline gelmiştir. Gerek emülsiyon gerek enkapsülasyon tekniklerindeki gelişmeler balık yağının bu tekniklerle işlenmesi, dayanıklı ve kolay işlenebilir hale getirilmesini daha kolay uygulanabilir hale getirmektedir. Bu derlemede emülsiyon ve enkapsülasyon yöntemleri incelenmiş, balık yağının emülsiyon ve enkapsülasyon teknikleri ile işlendiği çalışmalar derlenmiş ve konuyla ilgili son gelişmeler anlatılmıştır.","PeriodicalId":386555,"journal":{"name":"Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125426436","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-11-24DOI: 10.53433/yyufbed.1165696
Ergün Akbaş, Recep Çeli̇k, Musa Eşit
İklim değişikliğinin; meteorolojik verilerin oluşumu, dağılımı, yoğunluğu, kalitesi ve miktarı üzerindeki etkileri, hidrolojik döngüde gözle görülür değişikliklere neden olmaktadır. Bu çalışmada Meteoroloji Genel Müdürlüğünden elde edilen Batman ili merkezinde bulunan 17282 no’lu istasyona ait 1963-2021 yılları arasındaki yıllık toplam yağış, yıllık toplam buharlaşma, yıllık ortalama sıcaklık ve yıllık ortalama nispi nem verileri kullanılarak trend analizi yapılmıştır. Meteorolojik değişkenlerin trend analizleri Spearman Rho, Mann Kendall ve Yenilikçi Şen yöntemlerine göre yapılmıştır. Sen’in Eğim testi ile de trendin eğimi bulunmuştur. Mann Kendall ve Spearman Rho yöntemlerinde %90, %95 ve %99 güven aralıklarında Yenilikçi Şen yönteminde ise %99 güven aralığında trendin varlığı belirlenmeye çalışılmıştır. Yıllık toplam yağış verisinde hem Spearman Rho hem de Mann Kendall yöntemlerinde trend belirlenmezken Yenilikçi Şen yönteminde azalan yönde trend belirlenmiştir. Üç yöntem için ortak olarak yıllık ortalama sıcaklıkta ve yıllık toplam buharlaşmada artan, yıllık ortalama nispi nem verisinde ise azalan yönde trend tespit edilmiştir. Standart Normal Homojenlik ve Pettitt testlerine göre varsa değişim yılı saptanmıştır. Yıllık toplam yağış için her iki yöntemde de 1969 yılı yıllık toplam buharlaşma verileri için ise 1984 yılı değişim yılı olarak tespit edilmiştir. Yıllık ortalama sıcaklık ve yıllık ortalama nispi nem veri için ise iki yöntemde ortak bir değişim yılı belirlenememiştir. İl ölçeğinde çeşitli iklim verilerinin bu analizi, su kaynaklarının planlanması ve yönetimi ile olumsuz iklim koşullarında uyum stratejilerinin geliştirilmesi için faydalıdır.
{"title":"Mann Kendall, Spearman Rho ve Yenilikçi Şen Yöntemlerinin Meteorolojik Veriler Kullanılarak Karşılaştırılması: Batman Bölgesi Örneği","authors":"Ergün Akbaş, Recep Çeli̇k, Musa Eşit","doi":"10.53433/yyufbed.1165696","DOIUrl":"https://doi.org/10.53433/yyufbed.1165696","url":null,"abstract":"İklim değişikliğinin; meteorolojik verilerin oluşumu, dağılımı, yoğunluğu, kalitesi ve miktarı üzerindeki etkileri, hidrolojik döngüde gözle görülür değişikliklere neden olmaktadır. Bu çalışmada Meteoroloji Genel Müdürlüğünden elde edilen Batman ili merkezinde bulunan 17282 no’lu istasyona ait 1963-2021 yılları arasındaki yıllık toplam yağış, yıllık toplam buharlaşma, yıllık ortalama sıcaklık ve yıllık ortalama nispi nem verileri kullanılarak trend analizi yapılmıştır. Meteorolojik değişkenlerin trend analizleri Spearman Rho, Mann Kendall ve Yenilikçi Şen yöntemlerine göre yapılmıştır. Sen’in Eğim testi ile de trendin eğimi bulunmuştur. Mann Kendall ve Spearman Rho yöntemlerinde %90, %95 ve %99 güven aralıklarında Yenilikçi Şen yönteminde ise %99 güven aralığında trendin varlığı belirlenmeye çalışılmıştır. Yıllık toplam yağış verisinde hem Spearman Rho hem de Mann Kendall yöntemlerinde trend belirlenmezken Yenilikçi Şen yönteminde azalan yönde trend belirlenmiştir. Üç yöntem için ortak olarak yıllık ortalama sıcaklıkta ve yıllık toplam buharlaşmada artan, yıllık ortalama nispi nem verisinde ise azalan yönde trend tespit edilmiştir. Standart Normal Homojenlik ve Pettitt testlerine göre varsa değişim yılı saptanmıştır. Yıllık toplam yağış için her iki yöntemde de 1969 yılı yıllık toplam buharlaşma verileri için ise 1984 yılı değişim yılı olarak tespit edilmiştir. Yıllık ortalama sıcaklık ve yıllık ortalama nispi nem veri için ise iki yöntemde ortak bir değişim yılı belirlenememiştir. İl ölçeğinde çeşitli iklim verilerinin bu analizi, su kaynaklarının planlanması ve yönetimi ile olumsuz iklim koşullarında uyum stratejilerinin geliştirilmesi için faydalıdır.","PeriodicalId":386555,"journal":{"name":"Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"124635507","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-11-24DOI: 10.53433/yyufbed.1155621
M. Bulut, M. Çavuş, Nevruz Berna Tatlisu
In this study, the influences of nitrogen (N2) and hydrogen (H2) gases on the physicochemical and textural properties of yogurt during storage were investigated. The redox potential of the environment has been changed by using N2 and H2 which are natural methods that do not have a toxic effect on milk used in yogurt. In this way, it was determined how these reducing media changed compared to the control yoghurt. Especially H2 has made yogurt more functional with its non-toxic antioxidant feature. Redox potential is the quality parameter that affects the properties of yoghurt. The effects of this parameter on yoghurt have been revealed during storage. It has been determined in this study that quality control can be achieved by determining the effects of this quality parameter in the yoghurt process
{"title":"The Effect of Using N2 and H2 in Milk on the Physıcochemical and Textural Properties of Yoghurt During Storage","authors":"M. Bulut, M. Çavuş, Nevruz Berna Tatlisu","doi":"10.53433/yyufbed.1155621","DOIUrl":"https://doi.org/10.53433/yyufbed.1155621","url":null,"abstract":"In this study, the influences of nitrogen (N2) and hydrogen (H2) gases on the physicochemical and textural properties of yogurt during storage were investigated. \u0000The redox potential of the environment has been changed by using N2 and H2 which are natural methods that do not have a toxic effect on milk used in yogurt. In this way, it was determined how these reducing media changed compared to the control yoghurt. Especially H2 has made yogurt more functional with its non-toxic antioxidant feature. Redox potential is the quality parameter that affects the properties of yoghurt. The effects of this parameter on yoghurt have been revealed during storage. It has been determined in this study that quality control can be achieved by determining the effects of this quality parameter in the yoghurt process","PeriodicalId":386555,"journal":{"name":"Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127655693","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-11-22DOI: 10.53433/yyufbed.1170102
Uğur Sesiz
Embriyo kararması, buğday ve arpa embriyosunda ortaya çıkan bir renk değişikliğidir ve buğday yetiştirilen birçok bölgede önemli bir sorun haline gelmektedir. Bu çalışmada, Türkiye'de 1931 ve 2017 yılları arasında tarımı yapılan 200 adet ticari ekmeklik buğday çeşidi embriyo kararmasına karşı taranmış ve tüm çeşitlerde embriyo kararmasının bin dane ağırlığına etkisi gözlemlenmiştir. Denemeler, 2016-17 yetiştirme sezonunda üç çevrede augmented deneme desenine uygun olarak gerçekleştirilmiştir. Embriyo kararması ve bin dane ağırlığı için çeşitler arasında yüksek bir varyasyon gözlenmiştir. On-bir adet çeşit hiçbir ortamda (%0.00) renk değişikliği göstermemiştir. En duyarlı ilk üç çeşit sırasıyla 38.76, 32.08 ve 27.5 siyah embriyo kararama yüzdeleri göstermiştir. Kalan çeşitlerin seksen-sekizinde %5.00'e kadar renk değişimi görülürken, diğer çeşitlerde %5.00'den %24.00'e kadar renk değişimi görülmüştür. İlginç bir şekilde, embriyo kararması hasarı ile bin dane ağırlığı arasında pozitif bir ilişki tespit edilmiştir. Bu beklenmedik durum karşısında yapılabilecek en makul yorum, daha iri tohumların daha geniş tohum yüzeylerine ve uzun dane dolum sürelerine sahip olmalarından dolayı patojenler ve oksidatif reaksiyonlar gibi embriyo kararması etmenlerinin etkisini artırmış olabileceğidir. Bu tarama, iyi tanınan çeşitlerin embriyo kararması açısından değerlendirilmesine ve Türkiye'deki duyarlı ve dayanıklı ekmeklik buğday çeşitlerini belirlememize olanak sağlamıştır. Bu nedenle, sonuçlar Türkiye’de ve dünya çapında buğday üretimi ve buğday ıslah çalışmaları için faydalı olacaktır.
{"title":"Türkiye'de 1931 ve 2017 Yılları Arasında Yetiştirilen Ticari Ekmeklik Buğday Çeşitlerinde Embriyo Kararması Taraması ve Embriyo Kararmasının Bin Dane Ağırlığına Etkisi","authors":"Uğur Sesiz","doi":"10.53433/yyufbed.1170102","DOIUrl":"https://doi.org/10.53433/yyufbed.1170102","url":null,"abstract":"Embriyo kararması, buğday ve arpa embriyosunda ortaya çıkan bir renk değişikliğidir ve buğday yetiştirilen birçok bölgede önemli bir sorun haline gelmektedir. Bu çalışmada, Türkiye'de 1931 ve 2017 yılları arasında tarımı yapılan 200 adet ticari ekmeklik buğday çeşidi embriyo kararmasına karşı taranmış ve tüm çeşitlerde embriyo kararmasının bin dane ağırlığına etkisi gözlemlenmiştir. Denemeler, 2016-17 yetiştirme sezonunda üç çevrede augmented deneme desenine uygun olarak gerçekleştirilmiştir. Embriyo kararması ve bin dane ağırlığı için çeşitler arasında yüksek bir varyasyon gözlenmiştir. On-bir adet çeşit hiçbir ortamda (%0.00) renk değişikliği göstermemiştir. En duyarlı ilk üç çeşit sırasıyla 38.76, 32.08 ve 27.5 siyah embriyo kararama yüzdeleri göstermiştir. Kalan çeşitlerin seksen-sekizinde %5.00'e kadar renk değişimi görülürken, diğer çeşitlerde %5.00'den %24.00'e kadar renk değişimi görülmüştür. İlginç bir şekilde, embriyo kararması hasarı ile bin dane ağırlığı arasında pozitif bir ilişki tespit edilmiştir. Bu beklenmedik durum karşısında yapılabilecek en makul yorum, daha iri tohumların daha geniş tohum yüzeylerine ve uzun dane dolum sürelerine sahip olmalarından dolayı patojenler ve oksidatif reaksiyonlar gibi embriyo kararması etmenlerinin etkisini artırmış olabileceğidir. Bu tarama, iyi tanınan çeşitlerin embriyo kararması açısından değerlendirilmesine ve Türkiye'deki duyarlı ve dayanıklı ekmeklik buğday çeşitlerini belirlememize olanak sağlamıştır. Bu nedenle, sonuçlar Türkiye’de ve dünya çapında buğday üretimi ve buğday ıslah çalışmaları için faydalı olacaktır.","PeriodicalId":386555,"journal":{"name":"Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"114596422","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-11-18DOI: 10.53433/yyufbed.1139044
N. Coskun
This study focuses on the spectral features of the non-hermitian singular operator with an out of the ordinary type weight function. Take into consideration the one-dimensional time dependent Schrödinger type differential equation -y^( ^'' )+q(x)y=μ^2 ρ(x)y,x∈[0,∞), holding the initial condition y(0)=0, and the density function defined with completely negative value as ρ(x)=-1. There are enormous number of the papers considering the positive values of ρ(x) for both continuous and discontinuous cases. The structure of the density function affects the analytical properties and representations of the solutions of the equation. Differently from the classical literature, we used the hyperbolic type representations of the fundamendal solutions of the equation to obtain the spectrum of the operator. Additionally, the requirements for finiteness of eigenvalues and spectral singularities were addressed. Hence, Naimark’s and Pavlov’s conditions were adopted to the negative density function case.
{"title":"A Study on the Non-selfadjoint Schrödinger Operator with Negative Density Function","authors":"N. Coskun","doi":"10.53433/yyufbed.1139044","DOIUrl":"https://doi.org/10.53433/yyufbed.1139044","url":null,"abstract":"This study focuses on the spectral features of the non-hermitian singular operator with an out of the ordinary type weight function. Take into consideration the one-dimensional time dependent Schrödinger type differential equation \u0000-y^( ^'' )+q(x)y=μ^2 ρ(x)y,x∈[0,∞), \u0000holding the initial condition \u0000y(0)=0, \u0000and the density function defined with completely negative value as \u0000ρ(x)=-1. \u0000There are enormous number of the papers considering the positive values of ρ(x) for both continuous and discontinuous cases. The structure of the density function affects the analytical properties and representations of the solutions of the equation. Differently from the classical literature, we used the hyperbolic type representations of the fundamendal solutions of the equation to obtain the spectrum of the operator. Additionally, the requirements for finiteness of eigenvalues and spectral singularities were addressed. Hence, Naimark’s and Pavlov’s conditions were adopted to the negative density function case.","PeriodicalId":386555,"journal":{"name":"Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-18","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133929142","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}