Pub Date : 2023-10-13DOI: 10.53568/yyusbed.1318462
Suha KARACA
İstanbul; üç büyük imparatorluğa başkentlik yapan şehir. Genç Türkiye Cumhuriyeti’ne başkentlik yapamasada, Cumhuriyete sayısız ilkler kazandırmıştır. Cumhuriyet dönemine yön veren pek çok alanda olduğu gibi spor kurumunun ve politikasının temelleri I. Meşrutiyet döneminde atılır, II.Meşrutiyet ile birlikte hız kazanır ve Erken Cumhuriyet Döneminde vücut bulmaya kadar uzanır. Osmanlıda savaş eğitiminin bir parçası olarak görülen ve bugünkü spor dallarının kökenlerini oluşturan faaliyetler, modernleşme süreci içinde herkesin sağlık ve bedensel disiplin adına yapması gereken spor faaliyetlerine dönüşür. Cumhuriyetin kurucusu, Ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ise Türkiye Cumhuriyet’ini kurmak için sadece cephelerde savaşmadı. Toplumun sosyal, kültürel ve sportif açıdan kalkınması için hayata geçirdiği önemli projeleriyle, Türk sporuna ve Türk halkına şüphesiz en büyük katkıyı sağladı. Özellikle ulus-devletin kuruluşuyla beraber, spor vatandaşların katılımı için ulusal bir alan olarak yeniden düzenlenir. İstanbul bu hedeflerin başlangıç noktası olması nedeniyle Türk spor tarihine damga vurmuş bir şehirdir. Yabancı antrenör, spor kampları, yurt dışında yapılan müsabakalar sporda modernleşmede ilk adımlar olmuştur. İlk kurulan kulüpler, dernekler ve onların vasıtasıyla tanışılan spor branşları sonrasında resmi olarak olimpiyat oyunlarına ilk katılım bu dönemin önemli gelişimleridir. Çalışmada nitel yöntem benimsenmiş olup lüteratür incelemesi tekniği uygulanmıştır. Bu çalışma ile Türkiye Cumhuriyeti’nin 100.Yılında, II.Meşrutiyet’ten Erken Cumhuriyet Dönemine spor yönetimi kavramı üzerinden İstanbul’un önemi amaçlanmaktadır.
{"title":"The Structuring of Sports in Istanbul from the Second Constitutional Era to the Early Republican Period (1908-1938)","authors":"Suha KARACA","doi":"10.53568/yyusbed.1318462","DOIUrl":"https://doi.org/10.53568/yyusbed.1318462","url":null,"abstract":"İstanbul; üç büyük imparatorluğa başkentlik yapan şehir. Genç Türkiye Cumhuriyeti’ne başkentlik yapamasada, Cumhuriyete sayısız ilkler kazandırmıştır. Cumhuriyet dönemine yön veren pek çok alanda olduğu gibi spor kurumunun ve politikasının temelleri I. Meşrutiyet döneminde atılır, II.Meşrutiyet ile birlikte hız kazanır ve Erken Cumhuriyet Döneminde vücut bulmaya kadar uzanır. Osmanlıda savaş eğitiminin bir parçası olarak görülen ve bugünkü spor dallarının kökenlerini oluşturan faaliyetler, modernleşme süreci içinde herkesin sağlık ve bedensel disiplin adına yapması gereken spor faaliyetlerine dönüşür. Cumhuriyetin kurucusu, Ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ise Türkiye Cumhuriyet’ini kurmak için sadece cephelerde savaşmadı. Toplumun sosyal, kültürel ve sportif açıdan kalkınması için hayata geçirdiği önemli projeleriyle, Türk sporuna ve Türk halkına şüphesiz en büyük katkıyı sağladı. Özellikle ulus-devletin kuruluşuyla beraber, spor vatandaşların katılımı için ulusal bir alan olarak yeniden düzenlenir. İstanbul bu hedeflerin başlangıç noktası olması nedeniyle Türk spor tarihine damga vurmuş bir şehirdir. Yabancı antrenör, spor kampları, yurt dışında yapılan müsabakalar sporda modernleşmede ilk adımlar olmuştur. İlk kurulan kulüpler, dernekler ve onların vasıtasıyla tanışılan spor branşları sonrasında resmi olarak olimpiyat oyunlarına ilk katılım bu dönemin önemli gelişimleridir. Çalışmada nitel yöntem benimsenmiş olup lüteratür incelemesi tekniği uygulanmıştır. Bu çalışma ile Türkiye Cumhuriyeti’nin 100.Yılında, II.Meşrutiyet’ten Erken Cumhuriyet Dönemine spor yönetimi kavramı üzerinden İstanbul’un önemi amaçlanmaktadır.","PeriodicalId":477338,"journal":{"name":"Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsü dergisi","volume":"87 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135923364","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-10-13DOI: 10.53568/yyusbed.1355684
Şevket ALP, Şevin BAYRAM, Mustafa GÜLEN
Kentsel açık yeşil alanlar özellikle Geç Osmanlı ve Erken Cumhuriyet yıllarından itibaren, kent planlamalarında medeniyetin ve çağdaşlaşmanın bir göstergesi olmuştur. Bu bağlamda kentlerde ilk yaygınlaşmaya başlayan en önemli açık yeşil alanlar olarak parklar göze çarpmaktadır. Erken Cumhuriyet dönemi sonrası; yanlış göç politikaları, hızlı kentleşme ve nüfus yoğunluğunun giderek artmasıyla bu politikaların git gide zayıfladığı görülmüştür. Son yıllarda insanların yaşadıkları kentlerden en büyük beklentisi bir planlama unsuru olarak, yoğun yapılaşmadan uzak, doğa ile iç içe olabilme imkanı sağlayan kentsel açık yeşil alanların varlığıdır. Cumhuriyet’in ilanı ile büyük kentlerde artmaya başlayan betonarme yapılar arasında modern çağın bir ihtiyacı olarak parklar, önce İstanbul ve Ankara gibi şehirlerde tesis edilmeye başlandı. Daha sonra Anadolu’nun diğer kentlerinde yaygınlaşmaya başladı. Bu kentler arasında bulunan Van kenti de Cumhuriyet’in ilanıyla açık yeşil alan olarak parkların kullanımı ve hizmeti konusunda ilerleme göstermiştir. Kent içinde halkın kullanım ihtiyacına ve kentteki planlama durumlarına göre Erken Cumhuriyet dönemi ile başlayan park yapımı günümüze kadar devam etmiştir. Bu doğrultuda geçmişten günümüze Van kentindeki açık yeşil alanlar ve parkların tarihi araştırılmış ve ilk kurulan parklar incelenerek günümüzdeki durumları hakkında çıkarımlar yapılmıştır. Çalışma sonucunda Erken Cumhuriyet döneminden başlayarak inşa edilen parkların dönemin mimari ve ideolojik ortamından etkilendiği kendine has özelliklerinin olduğu sonucuna varılmıştır.
{"title":"Cumhuriyetin İlanından Günümüze 100 Yılda Van Kentinde Bulunan Açık Yeşil Alanların (Parkların) Değişim ve Gelişimi","authors":"Şevket ALP, Şevin BAYRAM, Mustafa GÜLEN","doi":"10.53568/yyusbed.1355684","DOIUrl":"https://doi.org/10.53568/yyusbed.1355684","url":null,"abstract":"Kentsel açık yeşil alanlar özellikle Geç Osmanlı ve Erken Cumhuriyet yıllarından itibaren, kent planlamalarında medeniyetin ve çağdaşlaşmanın bir göstergesi olmuştur. Bu bağlamda kentlerde ilk yaygınlaşmaya başlayan en önemli açık yeşil alanlar olarak parklar göze çarpmaktadır. Erken Cumhuriyet dönemi sonrası; yanlış göç politikaları, hızlı kentleşme ve nüfus yoğunluğunun giderek artmasıyla bu politikaların git gide zayıfladığı görülmüştür. Son yıllarda insanların yaşadıkları kentlerden en büyük beklentisi bir planlama unsuru olarak, yoğun yapılaşmadan uzak, doğa ile iç içe olabilme imkanı sağlayan kentsel açık yeşil alanların varlığıdır. Cumhuriyet’in ilanı ile büyük kentlerde artmaya başlayan betonarme yapılar arasında modern çağın bir ihtiyacı olarak parklar, önce İstanbul ve Ankara gibi şehirlerde tesis edilmeye başlandı. Daha sonra Anadolu’nun diğer kentlerinde yaygınlaşmaya başladı. Bu kentler arasında bulunan Van kenti de Cumhuriyet’in ilanıyla açık yeşil alan olarak parkların kullanımı ve hizmeti konusunda ilerleme göstermiştir. Kent içinde halkın kullanım ihtiyacına ve kentteki planlama durumlarına göre Erken Cumhuriyet dönemi ile başlayan park yapımı günümüze kadar devam etmiştir. Bu doğrultuda geçmişten günümüze Van kentindeki açık yeşil alanlar ve parkların tarihi araştırılmış ve ilk kurulan parklar incelenerek günümüzdeki durumları hakkında çıkarımlar yapılmıştır. Çalışma sonucunda Erken Cumhuriyet döneminden başlayarak inşa edilen parkların dönemin mimari ve ideolojik ortamından etkilendiği kendine has özelliklerinin olduğu sonucuna varılmıştır.","PeriodicalId":477338,"journal":{"name":"Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsü dergisi","volume":"5 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135923519","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-10-12DOI: 10.53568/yyusbed.1307694
Şerif DEMİR
Siirt, on bin yıllık bir geçmişiyle kadim Ortadoğu kentlerinin tipik bir örneğidir. Yol güzergâhlarının üzerinde olması sıklıkla işgallere uğramasına sebep oldu. Akatlardan Osmanlılara kadar pek çok siyasal yapı hâkimiyet kurdu. Fakat Siirt, siyasi ve ekonomik istikrara Osmanlı Devletinin zamanında kavuştu. Siirt hakkında elimizdeki ilk resmi kayıt 1518’de tutulan tapu tahrir kayıtlarıdır. Buna göre Siirt, Diyarbakır’a bağlı 4 mahalleden oluşan mütevazı bir kazadır. Zaman içerisinde nüfus arttı. Özellikle Ortadoğu bölgesinden ciddi göçler aldı. Mahalle sayısı 14’e çıktı. Bu kaza sancak oldu. Şehir klasik Osmanlı şehir mimarisine uygun bir şekilde Ulucami etrafında gelişti. Cumhuriyet döneminde bu şehir, vilayet oldu. Mahalle isimleri değiştirildi. Şehir tepelerden düz alana doğru genişledi. Siirt’in ilk imar planı 1949 yılında hazırlandı. Fakat bu plan, tam manasıyla uygulanamadı. 1950 yılından sonra kırsal bölgelerden şehir merkezine doğru göç hareketleri hızlandı. Şehir hızlı bir şekilde büyümeye devam etti. 1967’de yeni bir imar planı hazırlandı. Bu plan üzerinde 1977, 1995 ve 2006 yıllarında önemli değişiklikler gerçekleştirildi. Fakat bu planlar, biriken sorunlara geçici çözümler ürettiğinden Siirt’i geleceğe taşıyacak modern bir yapıya kavuşturmaktan çok uzaklarda kaldı.
{"title":"Urban Planning Activities in Siirt from the Ottomans to the Present","authors":"Şerif DEMİR","doi":"10.53568/yyusbed.1307694","DOIUrl":"https://doi.org/10.53568/yyusbed.1307694","url":null,"abstract":"Siirt, on bin yıllık bir geçmişiyle kadim Ortadoğu kentlerinin tipik bir örneğidir. Yol güzergâhlarının üzerinde olması sıklıkla işgallere uğramasına sebep oldu. Akatlardan Osmanlılara kadar pek çok siyasal yapı hâkimiyet kurdu. Fakat Siirt, siyasi ve ekonomik istikrara Osmanlı Devletinin zamanında kavuştu. Siirt hakkında elimizdeki ilk resmi kayıt 1518’de tutulan tapu tahrir kayıtlarıdır. Buna göre Siirt, Diyarbakır’a bağlı 4 mahalleden oluşan mütevazı bir kazadır. Zaman içerisinde nüfus arttı. Özellikle Ortadoğu bölgesinden ciddi göçler aldı. Mahalle sayısı 14’e çıktı. Bu kaza sancak oldu. Şehir klasik Osmanlı şehir mimarisine uygun bir şekilde Ulucami etrafında gelişti. Cumhuriyet döneminde bu şehir, vilayet oldu. Mahalle isimleri değiştirildi. Şehir tepelerden düz alana doğru genişledi. Siirt’in ilk imar planı 1949 yılında hazırlandı. Fakat bu plan, tam manasıyla uygulanamadı. 1950 yılından sonra kırsal bölgelerden şehir merkezine doğru göç hareketleri hızlandı. Şehir hızlı bir şekilde büyümeye devam etti. 1967’de yeni bir imar planı hazırlandı. Bu plan üzerinde 1977, 1995 ve 2006 yıllarında önemli değişiklikler gerçekleştirildi. Fakat bu planlar, biriken sorunlara geçici çözümler ürettiğinden Siirt’i geleceğe taşıyacak modern bir yapıya kavuşturmaktan çok uzaklarda kaldı.","PeriodicalId":477338,"journal":{"name":"Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsü dergisi","volume":"25 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-12","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136057882","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-10-12DOI: 10.53568/yyusbed.1314308
Fahri ÖZTEKE
Dünya üzerindeki her şehrin özgün bir kuruluş ve kalkınma hikâyesi vardır. Batman, bu konuda kendine has koşullar içinde “mucize” bir dönüşüme tanıklık etmiştir. Esasen Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki bir şehrin, hayli kısa sayılabilecek bir zaman diliminde böylesine hızlı büyümesinin temelinde yatan gerçek sebep Cumhuriyet’in kuruluş kotlarında gizlidir. Zira tarım ve hayvancılıkta olduğu gibi enerjide de kendi kendine yeterlilik ilkesinin hayata geçirilmesi Batman şehrini meydana getirdi. Batman, Raman dağından fışkıran nimetler üzerine kuruldu. Şehir inşa edilirken bir tarafta milli imkânlar devreye sokuldu, diğer taraftan dış dünya ile iletişime geçilerek yabancı uzmanlardan faydalanıldı. Türkiye’nin en önemli petrol üretim merkezinin gelişmesinde, ülke demir ağlarla örülürken yeni ulaşım olanaklarının sağlanması ve demografik yapıdaki hareketlilik son derece önemli rol oynadı. Devlet kontrolündeki liberalizm ile evrensel sanayi olgusuna entegrasyon çabaları Batman’ı köy olmaktan çıkartıp şehir yaptı. Bu çalışmada, Batman’ın 1940’lardan 21.yüzyıla geçirdiği modernleşme yolculuğu adım adım irdelendi. Arşiv kaynakları, süreli yayınlar ve orijinal eserlerden yararlanılarak bozkırda yükselen bir şehrin ilerleme süreci sosyoekonomik perspektifte kritize edildi.
{"title":"PETROL İLE EVRİLEN BİR “CUMHURİYET ŞEHRİ” BATMAN","authors":"Fahri ÖZTEKE","doi":"10.53568/yyusbed.1314308","DOIUrl":"https://doi.org/10.53568/yyusbed.1314308","url":null,"abstract":"Dünya üzerindeki her şehrin özgün bir kuruluş ve kalkınma hikâyesi vardır. Batman, bu konuda kendine has koşullar içinde “mucize” bir dönüşüme tanıklık etmiştir. Esasen Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki bir şehrin, hayli kısa sayılabilecek bir zaman diliminde böylesine hızlı büyümesinin temelinde yatan gerçek sebep Cumhuriyet’in kuruluş kotlarında gizlidir. Zira tarım ve hayvancılıkta olduğu gibi enerjide de kendi kendine yeterlilik ilkesinin hayata geçirilmesi Batman şehrini meydana getirdi. Batman, Raman dağından fışkıran nimetler üzerine kuruldu. Şehir inşa edilirken bir tarafta milli imkânlar devreye sokuldu, diğer taraftan dış dünya ile iletişime geçilerek yabancı uzmanlardan faydalanıldı. Türkiye’nin en önemli petrol üretim merkezinin gelişmesinde, ülke demir ağlarla örülürken yeni ulaşım olanaklarının sağlanması ve demografik yapıdaki hareketlilik son derece önemli rol oynadı. Devlet kontrolündeki liberalizm ile evrensel sanayi olgusuna entegrasyon çabaları Batman’ı köy olmaktan çıkartıp şehir yaptı. Bu çalışmada, Batman’ın 1940’lardan 21.yüzyıla geçirdiği modernleşme yolculuğu adım adım irdelendi. Arşiv kaynakları, süreli yayınlar ve orijinal eserlerden yararlanılarak bozkırda yükselen bir şehrin ilerleme süreci sosyoekonomik perspektifte kritize edildi.","PeriodicalId":477338,"journal":{"name":"Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsü dergisi","volume":"13 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-12","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136057881","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-10-09DOI: 10.53568/yyusbed.1346140
Mehmet AKSOY, Fuat GÜLLÜPINAR
Bu araştırma, Afganistan, Irak, İran, Suriye ve Sahra Altı Afrika gibi yerlerden Türkiye’ye gelmiş ve Eskişehir’e yerleşmiş mülteci lise öğrencilerinin gelecekle ilgili hedeflerini, beklentilerini ve planlarını ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Karma yöntemin açımlayıcı sıralı deseniyle hazırlanan bu araştırmanın çalışma evrenini 976 mülteci lise öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemlerini ise nicel kısımda 276, nitel kısımda ise 27 mülteci lise öğrencisi oluşturmaktadır. Nicel verilerin toplanması için anket tekniği, nitel verilerin toplanması için de yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Elde edilen nicel verilerin analizinde SPSS 22.0 programı kullanılmış ve betimleyici istatistiki analizler yapılmış; nitel veriler için de betimsel içerik analizi yapılmıştır. Araştırma bulguları mülteci öğrencilerin büyük bölümünün gelecekleri konusunda endişeli bir ruh hali içinde olduklarını ortaya koymuştur. Köken ülkedeki istikrarsızlıkların, eğitimdeki problemlerin, ebeveynlerinin iş bulamamasının, deneyimlenen yoksulluğun, yardımların yetersiz oluşunun, vatandaşlık statüsü alamamanın ve eğitim sonrasında Türkiye’de iş bulamama korkusunun, geleceğe yönelik kaygıların sebepleri olduğu belirlenmiştir. Yine, kimi öğrencilerin, Türkiye’de kalmayı, vatandaşlık statüsü almayı ve iş kurmayı hedeflediklerine de ulaşılmıştır. Ayrıca, öğrencilerden bazılarının Batı Avrupa ülkelerinden resmi mültecilik statüsünü almayı ve oralarda eğitim hayatını sürdürmeyi amaçladıkları da tespit edilmiştir. Bulgular, araştırmaya katılan mülteci lise öğrencilerinin yaşadıkları dezavantajlara rağmen geleceğe umutla bakmanın ve en azından bu yönde bir psikolojiyi sürdürmenin çabası içinde olduklarını da ortaya koymuştur.
{"title":"Future Perspective of Refugee High School Students in Eskişehir: Projections of a Sociological Research","authors":"Mehmet AKSOY, Fuat GÜLLÜPINAR","doi":"10.53568/yyusbed.1346140","DOIUrl":"https://doi.org/10.53568/yyusbed.1346140","url":null,"abstract":"Bu araştırma, Afganistan, Irak, İran, Suriye ve Sahra Altı Afrika gibi yerlerden Türkiye’ye gelmiş ve Eskişehir’e yerleşmiş mülteci lise öğrencilerinin gelecekle ilgili hedeflerini, beklentilerini ve planlarını ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Karma yöntemin açımlayıcı sıralı deseniyle hazırlanan bu araştırmanın çalışma evrenini 976 mülteci lise öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemlerini ise nicel kısımda 276, nitel kısımda ise 27 mülteci lise öğrencisi oluşturmaktadır. Nicel verilerin toplanması için anket tekniği, nitel verilerin toplanması için de yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Elde edilen nicel verilerin analizinde SPSS 22.0 programı kullanılmış ve betimleyici istatistiki analizler yapılmış; nitel veriler için de betimsel içerik analizi yapılmıştır. Araştırma bulguları mülteci öğrencilerin büyük bölümünün gelecekleri konusunda endişeli bir ruh hali içinde olduklarını ortaya koymuştur. Köken ülkedeki istikrarsızlıkların, eğitimdeki problemlerin, ebeveynlerinin iş bulamamasının, deneyimlenen yoksulluğun, yardımların yetersiz oluşunun, vatandaşlık statüsü alamamanın ve eğitim sonrasında Türkiye’de iş bulamama korkusunun, geleceğe yönelik kaygıların sebepleri olduğu belirlenmiştir. Yine, kimi öğrencilerin, Türkiye’de kalmayı, vatandaşlık statüsü almayı ve iş kurmayı hedeflediklerine de ulaşılmıştır. Ayrıca, öğrencilerden bazılarının Batı Avrupa ülkelerinden resmi mültecilik statüsünü almayı ve oralarda eğitim hayatını sürdürmeyi amaçladıkları da tespit edilmiştir. Bulgular, araştırmaya katılan mülteci lise öğrencilerinin yaşadıkları dezavantajlara rağmen geleceğe umutla bakmanın ve en azından bu yönde bir psikolojiyi sürdürmenin çabası içinde olduklarını da ortaya koymuştur.","PeriodicalId":477338,"journal":{"name":"Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsü dergisi","volume":"7 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135149279","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-10-07DOI: 10.53568/yyusbed.1310297
Zeki ÇEVİK
Osmanlı Devleti’nde halk sağlığının korunmasına yönelik resmi kurumların ortaya çıkışı ile ilgili ilk kurum 1838'de resmiyet kazanan “Meclis-i Tahaffuz”dur. 1840'dan sonra uluslararası bir nitelik kazanan bu kuruluşun amacı memlekete dışarıdan gelecek bulaşıcı hastalıklara karşı korumak ve gerekli önlemleri almak olduğu için genel halk sağlığı üzerinde olumlu bir etkisi olmamıştır. Bunun yanında XIX. yüzyıldan itibaren sağlık kurumlarında Batı’ya açılma dikkat çekmektedir. XIX. yüzyıl sonlarında Hüdâvendigâr Vilâyeti’ne bağlı Balıkesir Livasında bir hastane bulunmaması hastaların mağdur olmasına sebep olduğu gibi, hastaneye ve ilaca oldukça ihtiyaç vardı. Balıkesir'in ilk resmi hastanesi olan Gureba Hastanesi'nin yapımına 1889 yılında başlanıp 1894 yılı sonlarında tamamlanmıştır. Bu hastane 1891 yılından itibaren hasta kabul etmeye başladı. Bundan sonra ise hastanenin günün ihtiyaçlarını karşılayamaması ve halka yeterli olmaması nedeniyle yeni hastane yapımına gidilecektir. Cumhuriyet dönemine geçişte de sağlık kurumlarına çok önem verilmiştir. Mustafa Kemal Paşa Ankara’da ilk TBMM Hükümeti’ni kurduğu zaman, her şeyden evvel halkın sağlığının önemini belirtmiş ve bu hizmeti yürütecek bir Bakanlık kurulmuştur. “Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâleti” adıyla Kabinede yer alan bu Bakanlık Cumhuriyet ilan edildikten sonra da varlığını sürdürmüş ve başarılı hizmetler vermiştir. Bu çalışmada amaç XIX. yüzyıl sonu ve XX. yüzyılın ilk yarısında Balıkesir hastanelerini araştırmak ve bu hastanelerin o dönemin ihtiyacını karşılayıp karşılamadığını incelemektir.
{"title":"OSMANLI’DAN CUMHURİYET’E BALIKESİR HASTANELERİ","authors":"Zeki ÇEVİK","doi":"10.53568/yyusbed.1310297","DOIUrl":"https://doi.org/10.53568/yyusbed.1310297","url":null,"abstract":"Osmanlı Devleti’nde halk sağlığının korunmasına yönelik resmi kurumların ortaya çıkışı ile ilgili ilk kurum 1838'de resmiyet kazanan “Meclis-i Tahaffuz”dur. 1840'dan sonra uluslararası bir nitelik kazanan bu kuruluşun amacı memlekete dışarıdan gelecek bulaşıcı hastalıklara karşı korumak ve gerekli önlemleri almak olduğu için genel halk sağlığı üzerinde olumlu bir etkisi olmamıştır. Bunun yanında XIX. yüzyıldan itibaren sağlık kurumlarında Batı’ya açılma dikkat çekmektedir. XIX. yüzyıl sonlarında Hüdâvendigâr Vilâyeti’ne bağlı Balıkesir Livasında bir hastane bulunmaması hastaların mağdur olmasına sebep olduğu gibi, hastaneye ve ilaca oldukça ihtiyaç vardı. Balıkesir'in ilk resmi hastanesi olan Gureba Hastanesi'nin yapımına 1889 yılında başlanıp 1894 yılı sonlarında tamamlanmıştır. Bu hastane 1891 yılından itibaren hasta kabul etmeye başladı. Bundan sonra ise hastanenin günün ihtiyaçlarını karşılayamaması ve halka yeterli olmaması nedeniyle yeni hastane yapımına gidilecektir. Cumhuriyet dönemine geçişte de sağlık kurumlarına çok önem verilmiştir. Mustafa Kemal Paşa Ankara’da ilk TBMM Hükümeti’ni kurduğu zaman, her şeyden evvel halkın sağlığının önemini belirtmiş ve bu hizmeti yürütecek bir Bakanlık kurulmuştur. “Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâleti” adıyla Kabinede yer alan bu Bakanlık Cumhuriyet ilan edildikten sonra da varlığını sürdürmüş ve başarılı hizmetler vermiştir. Bu çalışmada amaç XIX. yüzyıl sonu ve XX. yüzyılın ilk yarısında Balıkesir hastanelerini araştırmak ve bu hastanelerin o dönemin ihtiyacını karşılayıp karşılamadığını incelemektir.","PeriodicalId":477338,"journal":{"name":"Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsü dergisi","volume":"15 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135302553","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-10-02DOI: 10.53568/yyusbed.1325032
Yunus ÖZDURĞUN
II. Dünya Savaşı, sonuçları itibariyle savaş dışında kalan ülkeleri de etkilemiş önemli bir vakadır. Savaş sonunda dünya; bir tarafta ABD’nin önderliğini yaptığı Batılı ülkeler, diğer tarafta Sovyetler Birliği’nin öncülüğündeki Doğu bloku şeklinde ikiye bölünmüştü. Türkiye eninde sonunda bundan etkilenmiş ve Sovyetler Birliği’nin bilhassa boğazlar konusundaki yayılmacı tutumu karşısında tarafını ABD’den yana kullanmıştır. Bunun doğal bir sonucu olarak Türkiye, 7 Ocak 1946’da Demokrat Parti’nin kurulmasıyla artık kesin olarak çok partili hayata geçmiştir. Demokrat Parti kurulduktan sonra yurdun dört bir tarafında teşkilatlanma yoluna gitmiş, bu durum Türk siyasi tarihinde o güne kadar görülmemiş bir mücadeleyi beraberinde getirmiştir. Zira ülkenin kurucu partisi unvanına sahip Cumhuriyet Halk Partisi, birçok ilde teşkilatlanmasını tamamlamamıştı. Her iki parti de teşkilatlarını kurmak veya var olanları güçlendirmek için büyük çaba içerisine girişmişlerdir. Bu vesileyle 27 Mayıs 1960 darbesine kadar Türkiye’de görülmemiş siyasi çekişme yaşanmıştır. Elinizdeki çalışma tam da bu noktaya odaklanmaktadır. Çalışmada; 1949 yılından başlayarak 1960 yılına kadar siyasi partilerin önde gelen temsilcilerinin ülkeyi nasıl dolaştıkları, nasıl propaganda yaptıkları Urfa özelinde anlatılacaktır. Çalışma dönemin ulusal ve yerel gazeteleri ile devlet arşivlerinden elde edilen vesikalarla ele alınacaktır.
{"title":"Çok Partili Dönemde Siyasi Parti Liderlerinin Urfa Ziyaretleri (1948-1960)","authors":"Yunus ÖZDURĞUN","doi":"10.53568/yyusbed.1325032","DOIUrl":"https://doi.org/10.53568/yyusbed.1325032","url":null,"abstract":"II. Dünya Savaşı, sonuçları itibariyle savaş dışında kalan ülkeleri de etkilemiş önemli bir vakadır. Savaş sonunda dünya; bir tarafta ABD’nin önderliğini yaptığı Batılı ülkeler, diğer tarafta Sovyetler Birliği’nin öncülüğündeki Doğu bloku şeklinde ikiye bölünmüştü. Türkiye eninde sonunda bundan etkilenmiş ve Sovyetler Birliği’nin bilhassa boğazlar konusundaki yayılmacı tutumu karşısında tarafını ABD’den yana kullanmıştır. Bunun doğal bir sonucu olarak Türkiye, 7 Ocak 1946’da Demokrat Parti’nin kurulmasıyla artık kesin olarak çok partili hayata geçmiştir. Demokrat Parti kurulduktan sonra yurdun dört bir tarafında teşkilatlanma yoluna gitmiş, bu durum Türk siyasi tarihinde o güne kadar görülmemiş bir mücadeleyi beraberinde getirmiştir. Zira ülkenin kurucu partisi unvanına sahip Cumhuriyet Halk Partisi, birçok ilde teşkilatlanmasını tamamlamamıştı. Her iki parti de teşkilatlarını kurmak veya var olanları güçlendirmek için büyük çaba içerisine girişmişlerdir. Bu vesileyle 27 Mayıs 1960 darbesine kadar Türkiye’de görülmemiş siyasi çekişme yaşanmıştır. Elinizdeki çalışma tam da bu noktaya odaklanmaktadır. Çalışmada; 1949 yılından başlayarak 1960 yılına kadar siyasi partilerin önde gelen temsilcilerinin ülkeyi nasıl dolaştıkları, nasıl propaganda yaptıkları Urfa özelinde anlatılacaktır. Çalışma dönemin ulusal ve yerel gazeteleri ile devlet arşivlerinden elde edilen vesikalarla ele alınacaktır.","PeriodicalId":477338,"journal":{"name":"Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsü dergisi","volume":"9 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135902648","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-10-01DOI: 10.53568/yyusbed.1231098
Anıl Onur MERCANOĞLU, Hilal ÖZTAŞ, Aktem ADIGÜZEL
Covid 19 pandemisinin birçok sektörü etkilediği söylenebilir. Turizm sektörü de bu pandeminin getirdiği kısıtlamaları doğrudan yaşamıştır. Turizm sektörünün kollarından biri olan seyahat acenteleri, şehirler arası etkileşimin üst safhada olduğu bir koldur. Bu nedenle pandemi sürecindeki seyahat kısıtlamalarından önemli ölçüde etkilendiği ifade edilebilir. Ancak pandemi süreçlerindeki müşterilerin görüşlerinin incelenmesinin, kapsamında seyahat hizmeti bulunan turizm işletmelerine özellikle benzer kısıtlama süreçlerinde yol gösterici bir nitelik taşıyacağı öngörülebilir. Bahsedilen önem doğrultusunda bu çalışmada Covid 19 sürecinde seyahat acentesi müşterilerinin, müşteri ilişkileri yönetimine, algılanan değere, tatmine ve sadakate yönelik görüşlerinin değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Araştırma grubunu kolayda örnekleme yöntemi ile seçilen, Eskişehir ilindeki seyahat acentelerinden daha önce hizmet satın almış 208 kişi oluşturmaktadır. Araştırma bulguları incelendiğinde, pandemi sürecindeki alınan tedbirleri yeterli bulan ve etkinliklere katılım sayısı daha fazla olan müşterilerin faktör puanlarının anlamlı olarak daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Pandemi gibi süreçlerde alınacak önlemlerin turizm acenteleri açısından kritik önem taşıdığı ifade edilebilir. Ayrıca gelecekteki çalışmalarda derinlemesine görüşmeler kullanılarak elde edilen bulgulara katkı sağlanabilir.
{"title":"Determining the Opinions of Travel Agency Customers in the Covid 19 Process","authors":"Anıl Onur MERCANOĞLU, Hilal ÖZTAŞ, Aktem ADIGÜZEL","doi":"10.53568/yyusbed.1231098","DOIUrl":"https://doi.org/10.53568/yyusbed.1231098","url":null,"abstract":"Covid 19 pandemisinin birçok sektörü etkilediği söylenebilir. Turizm sektörü de bu pandeminin getirdiği kısıtlamaları doğrudan yaşamıştır. Turizm sektörünün kollarından biri olan seyahat acenteleri, şehirler arası etkileşimin üst safhada olduğu bir koldur. Bu nedenle pandemi sürecindeki seyahat kısıtlamalarından önemli ölçüde etkilendiği ifade edilebilir. Ancak pandemi süreçlerindeki müşterilerin görüşlerinin incelenmesinin, kapsamında seyahat hizmeti bulunan turizm işletmelerine özellikle benzer kısıtlama süreçlerinde yol gösterici bir nitelik taşıyacağı öngörülebilir. Bahsedilen önem doğrultusunda bu çalışmada Covid 19 sürecinde seyahat acentesi müşterilerinin, müşteri ilişkileri yönetimine, algılanan değere, tatmine ve sadakate yönelik görüşlerinin değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Araştırma grubunu kolayda örnekleme yöntemi ile seçilen, Eskişehir ilindeki seyahat acentelerinden daha önce hizmet satın almış 208 kişi oluşturmaktadır. Araştırma bulguları incelendiğinde, pandemi sürecindeki alınan tedbirleri yeterli bulan ve etkinliklere katılım sayısı daha fazla olan müşterilerin faktör puanlarının anlamlı olarak daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Pandemi gibi süreçlerde alınacak önlemlerin turizm acenteleri açısından kritik önem taşıdığı ifade edilebilir. Ayrıca gelecekteki çalışmalarda derinlemesine görüşmeler kullanılarak elde edilen bulgulara katkı sağlanabilir.","PeriodicalId":477338,"journal":{"name":"Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsü dergisi","volume":"94 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135405772","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-10-01DOI: 10.53568/yyusbed.1340234
Sinem Burcu UĞUR, Aylin ÇİÇEKLİ
Bu çalışmada evlilik akdinin sona ermesiyle birlikte kadının yaşadığı damgalanma sürecinin anlaşılması hedeflenmiştir. Boşanmış kadınlara yönelik toplumsal kabul/izolasyonun ortaya konulabilmesi, damgalanma ile ön yargılı bakış açısı ve tutumların hedefi olma sürecinin nasıl ve ne şiddetle görünür olduğunun anlaşılabilmesi hedefi doğrultusunda nitel desende tasarlanan çalışmada, 400.000’den fazla üyeyle Türkiye’deki en büyük katılımcı sözlük ve en büyük internet topluluklarından birisi olan Ekşi Sözlük’teki boşanmış kadınlara ilişkin söylemler içerik analizine tabi tutulmuştur. Kullanıcılarına içerik üretme, kişisel görüşlerini yazılı, işitsel veya görsel yollarla ifade etme ve bunları yayma imkânı sunan bu platform, aynı zamanda anonimlik de sağlayabilmekte ve bu sayede kullanıcılar toplumsal normlara uymayan/uymadığını düşündükleri paylaşımlarını dahi yargılanma, linç yeme kaygısı olmaksızın yapabilmektedirler. Bir yandan özgür ve katılımcı bir özellik sergileyen bu yaygın sosyal medya platformunda yazarlık, seçilmişlik sonucuna dayanmaktadır: dil, üslup, bilgi ve yaratıcılık bağlamında iyi işler yapmak, yazar olabilmenin baş şartlarındandır. Tüm bu özellikleri, Sözlük’ü -paylaşılan bilgi ve içerikler öznel olup nesnel bir doğruyu yansıtma amacı taşımıyor olmakla birlikte- bir referans kaynağına dönüştürmüştür. Sözlük’ün ancak yaş-bilgi-eğitim-etik-yetenek-dijital toplumun şartlarına uyum gibi kriterler bakımından rüştünü ispatlayan yazarlara görüşlerini rahatça paylaşmaları imkânı sunan doğasından hareketle bu çalışmada Sözlük’ün boşanmış kadınlara yönelik toplumsal düşünceyi anlama ve analiz etme açısından önemli bir kaynak olabileceği düşünülmüştür. Ekşi Sözlük’teki boşanmak, boşanmış kadın, dul kadın anahtar kelimeleriyle yapılan ilk tanımdan (sırasıyla 02.11.2001, 26.11.2008, 12.09.2011) 08.09.2023 tarihli son tanıma kadar boşanmış kadınlara yönelik paylaşımlar içerik analizi ile incelenmiştir. Çalışmada Türkiye toplumunda boşanan kadına yönelik ön yargıların devam ettiği ve boşanmış kadının evliliği yürütememiş olmakla, neslin devamlılığını sağlayan çocuğu, ailenin kutsallığını ve toplumun refahını düşünmeyecek kadar bencil olmakla suçlandıkları anlaşılmıştır. Paylaşımlar boşanmaların artan istatistiklerine rağmen, boşanmış kadınlara yönelik sapkın ve güvenilmeyecek kadar tehlikeli algısının devam ettiğini yansıtmaktadır.
{"title":"Boşanmış Olmak: Kadınlara Yönelik Damga ve Ön Yargıları Ekşi Sözlük Paylaşımları Üzerinden Okumak","authors":"Sinem Burcu UĞUR, Aylin ÇİÇEKLİ","doi":"10.53568/yyusbed.1340234","DOIUrl":"https://doi.org/10.53568/yyusbed.1340234","url":null,"abstract":"Bu çalışmada evlilik akdinin sona ermesiyle birlikte kadının yaşadığı damgalanma sürecinin anlaşılması hedeflenmiştir. Boşanmış kadınlara yönelik toplumsal kabul/izolasyonun ortaya konulabilmesi, damgalanma ile ön yargılı bakış açısı ve tutumların hedefi olma sürecinin nasıl ve ne şiddetle görünür olduğunun anlaşılabilmesi hedefi doğrultusunda nitel desende tasarlanan çalışmada, 400.000’den fazla üyeyle Türkiye’deki en büyük katılımcı sözlük ve en büyük internet topluluklarından birisi olan Ekşi Sözlük’teki boşanmış kadınlara ilişkin söylemler içerik analizine tabi tutulmuştur. Kullanıcılarına içerik üretme, kişisel görüşlerini yazılı, işitsel veya görsel yollarla ifade etme ve bunları yayma imkânı sunan bu platform, aynı zamanda anonimlik de sağlayabilmekte ve bu sayede kullanıcılar toplumsal normlara uymayan/uymadığını düşündükleri paylaşımlarını dahi yargılanma, linç yeme kaygısı olmaksızın yapabilmektedirler. Bir yandan özgür ve katılımcı bir özellik sergileyen bu yaygın sosyal medya platformunda yazarlık, seçilmişlik sonucuna dayanmaktadır: dil, üslup, bilgi ve yaratıcılık bağlamında iyi işler yapmak, yazar olabilmenin baş şartlarındandır. Tüm bu özellikleri, Sözlük’ü -paylaşılan bilgi ve içerikler öznel olup nesnel bir doğruyu yansıtma amacı taşımıyor olmakla birlikte- bir referans kaynağına dönüştürmüştür. Sözlük’ün ancak yaş-bilgi-eğitim-etik-yetenek-dijital toplumun şartlarına uyum gibi kriterler bakımından rüştünü ispatlayan yazarlara görüşlerini rahatça paylaşmaları imkânı sunan doğasından hareketle bu çalışmada Sözlük’ün boşanmış kadınlara yönelik toplumsal düşünceyi anlama ve analiz etme açısından önemli bir kaynak olabileceği düşünülmüştür. Ekşi Sözlük’teki boşanmak, boşanmış kadın, dul kadın anahtar kelimeleriyle yapılan ilk tanımdan (sırasıyla 02.11.2001, 26.11.2008, 12.09.2011) 08.09.2023 tarihli son tanıma kadar boşanmış kadınlara yönelik paylaşımlar içerik analizi ile incelenmiştir. Çalışmada Türkiye toplumunda boşanan kadına yönelik ön yargıların devam ettiği ve boşanmış kadının evliliği yürütememiş olmakla, neslin devamlılığını sağlayan çocuğu, ailenin kutsallığını ve toplumun refahını düşünmeyecek kadar bencil olmakla suçlandıkları anlaşılmıştır. Paylaşımlar boşanmaların artan istatistiklerine rağmen, boşanmış kadınlara yönelik sapkın ve güvenilmeyecek kadar tehlikeli algısının devam ettiğini yansıtmaktadır.","PeriodicalId":477338,"journal":{"name":"Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsü dergisi","volume":"5 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135405770","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-10-01DOI: 10.53568/yyusbed.1338610
Enver Emre ÖCAL, Kenan ÖZKAN
Halkevleri, Cumhuriyeti kuran kadronun toplumu arzu ettiği idealler doğrultusunda inşa edebilmesi için gereken önemli bir kurumdu. Çünkü Cumhuriyet, devrimleri sahiplenecek Batıdaki gibi bir burjuva sınıfına sahip değildi. Dolayısıyla, devrimleri dayandırabileceği toplumsal tabanı kendisi oluşturmalıydı. Halkevleri bu açıdan önemli bir misyona sahipti. Bu misyonu hayata geçirmek için kurulan Halkevlerinin en güçlü tarafı ise tek parti iktidarı tarafından her anlamda desteklenmesiydi. Aslında Cumhuriyet Halk Partisi’ne bağlı bir oluşum olarak kurulan Halkevleri, söz konusu partinin alternatifsiz iktidar oluşu ve devlet ile özdeş bir yönetim tesis edişi nedeniyle bir takım kamu olanaklarından rahatça faydalanma imkanına sahip olmuştur. Böyle bir imkânı kullanıyor olması ekonomik olarak güçlü bir varlığa sahip olması sonucunu da doğurmuştur. Sonradan oluşacak muhalefet hareketi, Halkevlerini bu açıdan mercek altına almış ve kamu kaynaklarının suistimal edildiği yönünde iddialarda bulunmuştur. Hatta Halkevlerinin kapatılma sebebini de bu iddialar oluşturmuştur. Bu nedenle tek parti iktidarının sınırsız desteğine sahip Halkevlerinin malî yapısı ve bütçesinin genel ekonomi içindeki yerinin ne olduğu dikkati celp eden bir mahiyet arz etmektedir. Dolayısıyla, bu makalenin konusu parti-devlet bütünlüğüne sahip tek parti iktidarının desteklediği Halkevlerinin kamu olanaklarından ne derece istifade ettiğini ortaya koyacak şekilde malî yapısının incelenmesi ve bu malî yapının, gelir ve giderleri ile genel Türk ekonomisi içindeki yerinin tespit edilmesidir.
{"title":"Financial Structure of People’s Houses and Their Place in Budget","authors":"Enver Emre ÖCAL, Kenan ÖZKAN","doi":"10.53568/yyusbed.1338610","DOIUrl":"https://doi.org/10.53568/yyusbed.1338610","url":null,"abstract":"Halkevleri, Cumhuriyeti kuran kadronun toplumu arzu ettiği idealler doğrultusunda inşa edebilmesi için gereken önemli bir kurumdu. Çünkü Cumhuriyet, devrimleri sahiplenecek Batıdaki gibi bir burjuva sınıfına sahip değildi. Dolayısıyla, devrimleri dayandırabileceği toplumsal tabanı kendisi oluşturmalıydı. Halkevleri bu açıdan önemli bir misyona sahipti. Bu misyonu hayata geçirmek için kurulan Halkevlerinin en güçlü tarafı ise tek parti iktidarı tarafından her anlamda desteklenmesiydi. Aslında Cumhuriyet Halk Partisi’ne bağlı bir oluşum olarak kurulan Halkevleri, söz konusu partinin alternatifsiz iktidar oluşu ve devlet ile özdeş bir yönetim tesis edişi nedeniyle bir takım kamu olanaklarından rahatça faydalanma imkanına sahip olmuştur. Böyle bir imkânı kullanıyor olması ekonomik olarak güçlü bir varlığa sahip olması sonucunu da doğurmuştur. Sonradan oluşacak muhalefet hareketi, Halkevlerini bu açıdan mercek altına almış ve kamu kaynaklarının suistimal edildiği yönünde iddialarda bulunmuştur. Hatta Halkevlerinin kapatılma sebebini de bu iddialar oluşturmuştur. Bu nedenle tek parti iktidarının sınırsız desteğine sahip Halkevlerinin malî yapısı ve bütçesinin genel ekonomi içindeki yerinin ne olduğu dikkati celp eden bir mahiyet arz etmektedir. Dolayısıyla, bu makalenin konusu parti-devlet bütünlüğüne sahip tek parti iktidarının desteklediği Halkevlerinin kamu olanaklarından ne derece istifade ettiğini ortaya koyacak şekilde malî yapısının incelenmesi ve bu malî yapının, gelir ve giderleri ile genel Türk ekonomisi içindeki yerinin tespit edilmesidir.","PeriodicalId":477338,"journal":{"name":"Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsü dergisi","volume":"43 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135405783","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}