首页 > 最新文献

Hitit İlahiyat Dergisi最新文献

英文 中文
Güvenlik ve İktisat Bağlamında Abbâsî Hilâfetinin Kendi Coğrafyasına Bakışı 从安全和经济角度看阿拔斯王朝的地理环境
Pub Date : 2024-04-11 DOI: 10.14395/hid.1435933
Abdülvahid Yakub Sipahioğlu
Devletler üzerlerinde kuruldukları coğrafyaların sağladığı temeller üzerinde yükselirler. Bu temeller bir devlete kendisini ayakta tutacak iktisadi koşulları sağladığı gibi onun var oluşunu belirleyen özelliklere de sahiptirler. İktidarlar bu durumun bilincinde olarak sınırlarını belirleyip yollarını ve kalelerini inşa ederken hem iktisadi koşullarını geliştirmeyi hem de düşmanlarına karşı korunmayı hedeflerler. Bu önermelerin doğal bir sonucu olarak her devletin bir coğrafya bilinci olabileceğini iddia etmemiz mümkündür. Çalışmamız bu varsayımdan hareketle İslam’ın erken döneminin siyasi anlamda son halkasını teşkil eden Abbâsî Hilâfetinin iktidarını muhafaza ettiği süreçte sahip olduğu coğrafya algısını gözden geçirmeyi amaçlamaktadır. Abbâsîlerin uzun süren iktidarlarının ilk iki asrını teşkil eden süreçte kendi coğrafi alanlarını nasıl gördüklerini betimlemeyi hedeflediğimiz bu çalışmada; ilgili dönemde kaleme alınmış genel tarih eserleri, coğrafya eserleri ve özel konulu (vezirler tarihi vb.) eserleri gözden geçirerek hilâfetin yönettiği coğrafyaya bakışını konu edineceğiz. Burada kimi yerde bir yöneticinin coğrafyayı nasıl gördüğünü ifade eden cümlelerine kimi yerde ise o coğrafyanın devletin algısında nereye oturduğunu gösterdiğini varsaydığımız durumları analiz etmeye çalışacağız. Bu sayede İslam tarihinin erken dönemleri için önemli bir mesele olarak görülen hilâfetin siyasi çözülmesi sürecinde iktidar aktörlerinin süreci nasıl gördüklerini anlamanın belirli oranda mümkün olacağını düşünüyoruz. Abbâsî tarihine damgasını vuran ve siyasi parçalanma olarak görülen süreçlerin algı temelli incelenmesi iktidarın; güvenlik ve iktisadi getiri üzerinden bir siyaset güttüğü bir vasatı tasvir etmemizi sağlayacaktır. Bunun için öncelikle Abbâsî Hilâfetininin kendisini Irak’ta konumlandırmasının nasıl açıklandığına bakacağız. Bağdat’ın inşa edilmesi süreciyle birlikte bunun güvenlik ve iktisadı ön plana çıkaran bir politik tercih olduğunu göreceğiz. Ya‘kûbî, Taberî, İbnü’l-Fakîh, Kudâme vb. Abbâsî dönemi tarihçi ve coğrafyacılarının yanında özellikle kâtip İbnü’l-Mukaffa’nın görüşleri bağlamında Irak ve Abbâsî siyaseti arasındaki bağı anlamaya çalışacağız. Bu isimler Irak’ı ya da Irak’ın da içinde bulundğu dördüncü iklimi dünyanın yerleşmeye en uygun yeri olarak tanımlayacaklar. Bazı bunu çeşitli metaforlar ile temellendirecekler. Bazıları da bu iddialarını ekonomik ve sosyo-politik durumlar üzerinden açıklayacaklar. Ardından devletin kurucusu ya da etkili hükümdarlarının Rey ile Rakka şehirlerini nasıl değerlendirdiklerini gözden geçireceğiz. Bu iki şehrin doğu ve batıya açılan birer kapı olarak anlamını halifelerin dilinden ve hareketlerinden dinleyeceğiz. Her iki şehirde yapılan imar faaliyetleri, iki şehrin daha doğu ya da daha batı bölgeler için bir kavşak noktası ve üs özelliği taşıması bu bağlamda dikkat çekeceğimiz hususlar olacaktır. Halife Mansûr ve Hârûn Reşîd dönemlerinde ortaya çıkan örneklerin yanında hilâfetin zorlu süreçlerinde bu şe
国家的崛起有赖于其赖以生存的地理环境所提供的基础。这些基础不仅为国家提供了维持自身生存的经济条件,还具有决定国家存在的特征。统治者在确定边界、修建道路和要塞时,都会考虑到这一情况,其目的既是为了发展经济条件,也是为了抵御敌人。作为这些命题的自然结果,可以说每个国家都可能具有地理意识。基于这一假设,我们的研究旨在回顾阿拔斯王朝的地理意识,阿拔斯王朝是伊斯兰教早期的最后一个政治纽带,在这一时期,它一直保持着自己的权力。本研究旨在描述阿拔斯王朝在其长期统治的前两个世纪是如何看待其地理区域的,我们将回顾相关时期的一般历史著作、地理著作和专业著作(大臣史等),并讨论哈里发王朝对其所统治的地理区域的看法。在这里,我们将尝试分析统治者表达他如何看待某些地方的地理环境的句子,而在其他地方,我们将尝试分析我们假设的情况,以显示地理环境在国家观念中的位置。通过这种方式,我们认为可以在一定程度上了解权力行为者如何看待哈里发政治解体的过程,这被视为伊斯兰历史早期的一个重要问题。对阿拔斯王朝历史上被视为政治解体的过程进行基于认知的分析,将使我们能够描绘出权力推行以安全和经济回报为基础的政策的媒介。为此,我们将首先探讨如何解释阿拔斯王朝哈里发在伊拉克的定位。结合巴格达的建设过程,我们会发现这是一个将安全和经济放在首位的政治选择。我们将根据阿拔斯王朝时期历史学家和地理学家的观点,如 Ya'qūbī、Tabari、Ibn al-Faqīh、Qudāma,尤其是经学家 Ibn al-Muqaffa 的观点,尝试理解伊拉克与阿拔斯王朝政治之间的联系。这些名字将伊拉克或伊拉克所处的第四气候描述为世界上最适合定居的地方。有些人会用各种比喻来证明这一点。还有一些人会从经济和社会政治条件的角度来解释他们的主张。然后,我们将回顾国家的创建者或有影响力的统治者是如何评价雷伊和腊卡这两座城市的。我们将通过哈里发的语言和行动,聆听这两座城市作为东西方门户的意义。在此背景下,我们将关注在这两座城市开展的重建活动,以及这两座城市是通往东部或西部地区的十字路口和基地这一事实。除了哈里发曼苏尔(al-Mansūr)和哈伦-拉希德(Hārūn al-Rashīd)统治时期出现的例子外,在哈里发统治的艰难过程中为坚守这些城市所做的努力也将成为我们提出主张的基础。我们将论证,这两座城市在任何情况下都向哈里发开放,这对阿拔斯王朝的政治思想非常重要。最后,我们将研究哈里发穆塔兹统治时期的财政、行政和军事复兴是如何体现阿拔斯王朝对自身地理环境的看法的。我们将根据伊本-哈勒敦(Ibn Khaldūn)对这一时期的诠释来看待这一复兴,我们将看到国家自过去以来一直保持的地理意识以一种集中的方式重新出现。在军事、行政和财政改革的背景下,伊拉克的优先地位将凸显出来,塞瓦德土地是一种经济资源,我们将尝试用地理框架的表述来理解这一点。此外,雷伊和拉卡在阿巴斯政治中的特殊地位也将在这一过程中得到确认。值得注意的是,这两座城市都是由当时的哈里发通过军事远征控制的,王储也曾在这两座城市担任过总督。因此,我们从一开始研究伊拉克和这两座城市时所遵循的地理意识将在国家的重塑过程中显现出来,我们将证明哈里发们试图保持一个他们可以统治的地理区域,这个区域将向世界的东方和西方开放。
{"title":"Güvenlik ve İktisat Bağlamında Abbâsî Hilâfetinin Kendi Coğrafyasına Bakışı","authors":"Abdülvahid Yakub Sipahioğlu","doi":"10.14395/hid.1435933","DOIUrl":"https://doi.org/10.14395/hid.1435933","url":null,"abstract":"Devletler üzerlerinde kuruldukları coğrafyaların sağladığı temeller üzerinde yükselirler. Bu temeller bir devlete kendisini ayakta tutacak iktisadi koşulları sağladığı gibi onun var oluşunu belirleyen özelliklere de sahiptirler. İktidarlar bu durumun bilincinde olarak sınırlarını belirleyip yollarını ve kalelerini inşa ederken hem iktisadi koşullarını geliştirmeyi hem de düşmanlarına karşı korunmayı hedeflerler. Bu önermelerin doğal bir sonucu olarak her devletin bir coğrafya bilinci olabileceğini iddia etmemiz mümkündür. Çalışmamız bu varsayımdan hareketle İslam’ın erken döneminin siyasi anlamda son halkasını teşkil eden Abbâsî Hilâfetinin iktidarını muhafaza ettiği süreçte sahip olduğu coğrafya algısını gözden geçirmeyi amaçlamaktadır. Abbâsîlerin uzun süren iktidarlarının ilk iki asrını teşkil eden süreçte kendi coğrafi alanlarını nasıl gördüklerini betimlemeyi hedeflediğimiz bu çalışmada; ilgili dönemde kaleme alınmış genel tarih eserleri, coğrafya eserleri ve özel konulu (vezirler tarihi vb.) eserleri gözden geçirerek hilâfetin yönettiği coğrafyaya bakışını konu edineceğiz. Burada kimi yerde bir yöneticinin coğrafyayı nasıl gördüğünü ifade eden cümlelerine kimi yerde ise o coğrafyanın devletin algısında nereye oturduğunu gösterdiğini varsaydığımız durumları analiz etmeye çalışacağız. Bu sayede İslam tarihinin erken dönemleri için önemli bir mesele olarak görülen hilâfetin siyasi çözülmesi sürecinde iktidar aktörlerinin süreci nasıl gördüklerini anlamanın belirli oranda mümkün olacağını düşünüyoruz. Abbâsî tarihine damgasını vuran ve siyasi parçalanma olarak görülen süreçlerin algı temelli incelenmesi iktidarın; güvenlik ve iktisadi getiri üzerinden bir siyaset güttüğü bir vasatı tasvir etmemizi sağlayacaktır. Bunun için öncelikle Abbâsî Hilâfetininin kendisini Irak’ta konumlandırmasının nasıl açıklandığına bakacağız. Bağdat’ın inşa edilmesi süreciyle birlikte bunun güvenlik ve iktisadı ön plana çıkaran bir politik tercih olduğunu göreceğiz. Ya‘kûbî, Taberî, İbnü’l-Fakîh, Kudâme vb. Abbâsî dönemi tarihçi ve coğrafyacılarının yanında özellikle kâtip İbnü’l-Mukaffa’nın görüşleri bağlamında Irak ve Abbâsî siyaseti arasındaki bağı anlamaya çalışacağız. Bu isimler Irak’ı ya da Irak’ın da içinde bulundğu dördüncü iklimi dünyanın yerleşmeye en uygun yeri olarak tanımlayacaklar. Bazı bunu çeşitli metaforlar ile temellendirecekler. Bazıları da bu iddialarını ekonomik ve sosyo-politik durumlar üzerinden açıklayacaklar. \u0000Ardından devletin kurucusu ya da etkili hükümdarlarının Rey ile Rakka şehirlerini nasıl değerlendirdiklerini gözden geçireceğiz. Bu iki şehrin doğu ve batıya açılan birer kapı olarak anlamını halifelerin dilinden ve hareketlerinden dinleyeceğiz. Her iki şehirde yapılan imar faaliyetleri, iki şehrin daha doğu ya da daha batı bölgeler için bir kavşak noktası ve üs özelliği taşıması bu bağlamda dikkat çekeceğimiz hususlar olacaktır. Halife Mansûr ve Hârûn Reşîd dönemlerinde ortaya çıkan örneklerin yanında hilâfetin zorlu süreçlerinde bu şe","PeriodicalId":507932,"journal":{"name":"Hitit İlahiyat Dergisi","volume":"2 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140713074","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Irak Ekolü Coğrafyacılarında Dünya Tasviri: İbn Hurdâzbih ve İbn Rüste 伊拉克学校地理学家眼中的世界:伊本-赫尔达兹比和伊本-鲁斯塔
Pub Date : 2024-04-04 DOI: 10.14395/hid.1412812
Ahsen Çaçan
“Dünya tasviri” bir müellifin yaşadığı dönemde dünyayı nasıl gördüğü ve nasıl tasavvur ettiği ile ilişkilendirilebilir. Kullandığı kaynaklar, tevarüs ettiği ilim geleneği, yaşadığı çağ ve toplum tasviri şekillendirmektedir. İslam Coğrafyacılığı, tercüme hareketleri esnasında VIII. yüzyılda Hint, İran ve Yunan’dan coğrafya metinlerinin Arapçaya tercüme edilmesi ile başlamıştır. İslam alimleri tercümeler ile farklı medeniyetlerin ilmi birikimleriyle de tanışmıştır. Bu birikim ve İslam ilmî birikimiyle ise yeni bir gelenek oluşmuştur. İslam coğrafyacılığında genel itibari ile iki ekol temayüz etmektedir. Bunlardan ilki İslam coğrafyacılığının klasik çağı olarak nitelendirilen miladi X. yüzyılda Irak merkezli coğrafyacıların oluşturduğu ve genel dünyayı tasvir eden Irak ekolüdür. Diğeri ise bölgesel bir coğrafya anlayışına sahip Belh ekolüdür. Irak ekolü coğrafyacıları matematiksel ve astronomik coğrafyaya çok daha fazla önem atfetmiş, eserlerinde dünyanın şekli, yeryüzünün hareketleri, enlem ve boylamları (tûl ve arz), ekvatorun uzunluğu, gök cisimlerinin dünyaya uzaklıkları, çapları, yarıçapları gibi konulara yer vermişlerdir. Çalışmanın ana konusunu Irak ekolünün iki önemli temsilcisi olan İbn Hurdâzbih ve İbn Rüste'nin dünya tasvirleri oluşturmaktadır. İbn Hurdâzbih’e göre göre dünyanın görünüşü bir küre gibi daire şeklindedir. Bu daireyi yumurta metaforu ile açıklayan İbn Hurdâzbih dünyanın evrenin (felek) merkezinde olduğunu ifade etmektedir. İbn Rüste de aynı şekilde yumurta benzetmesini kullanıp evrenin, dairesel yapıda olduğunu, bir küre gibi iki kutup noktası arasında döndüğünü ve uzay boşluğunda asılı durduğunu belirtmektedir.
"世界描绘 "可以与作者如何看待和想象他所处时代的世界联系起来。他所使用的资料来源、他所继承的知识传统、他所生活的时代和社会都决定了他对世界的描述。伊斯兰地理学始于八世纪翻译运动期间将印度、伊朗和希腊的地理文献翻译成阿拉伯文。伊斯兰学者通过翻译了解了不同文明的科学知识。随着这种积累和伊斯兰学者的积累,形成了一种新的传统。伊斯兰地理学一般分为两个流派。第一个学派是伊拉克学派,由公元 X 世纪以伊拉克为基地的地理学家形成,被称为伊斯兰地理学的古典时代,描绘的是一般世界。另一个学派是巴尔赫学派,对地理有地区性的理解。伊拉克学派的地理学家更加重视数学和天文地理,在他们的作品中包括地球的形状、地球的运动、经纬度(tūl 和 arz)、赤道的长度、天体到地球的距离、天体的直径和半径等主题。本研究的主要内容是伊拉克学派的两位重要代表伊本-胡尔达兹比和伊本-吕斯特对世界的描述。伊本-胡尔达兹比赫认为,世界的表象是一个像球体一样的圆。伊本-胡尔达兹比赫用鸡蛋的比喻来解释这个圆,指出地球位于宇宙的中心(paralek)。伊本-鲁斯塔也使用了鸡蛋的比喻,指出宇宙是圆形的,像球体一样在两极之间旋转,悬挂在真空空间中。
{"title":"Irak Ekolü Coğrafyacılarında Dünya Tasviri: İbn Hurdâzbih ve İbn Rüste","authors":"Ahsen Çaçan","doi":"10.14395/hid.1412812","DOIUrl":"https://doi.org/10.14395/hid.1412812","url":null,"abstract":"“Dünya tasviri” bir müellifin yaşadığı dönemde dünyayı nasıl gördüğü ve nasıl tasavvur ettiği ile ilişkilendirilebilir. Kullandığı kaynaklar, tevarüs ettiği ilim geleneği, yaşadığı çağ ve toplum tasviri şekillendirmektedir. İslam Coğrafyacılığı, tercüme hareketleri esnasında VIII. yüzyılda Hint, İran ve Yunan’dan coğrafya metinlerinin Arapçaya tercüme edilmesi ile başlamıştır. İslam alimleri tercümeler ile farklı medeniyetlerin ilmi birikimleriyle de tanışmıştır. Bu birikim ve İslam ilmî birikimiyle ise yeni bir gelenek oluşmuştur. İslam coğrafyacılığında genel itibari ile iki ekol temayüz etmektedir. Bunlardan ilki İslam coğrafyacılığının klasik çağı olarak nitelendirilen miladi X. yüzyılda Irak merkezli coğrafyacıların oluşturduğu ve genel dünyayı tasvir eden Irak ekolüdür. Diğeri ise bölgesel bir coğrafya anlayışına sahip Belh ekolüdür. Irak ekolü coğrafyacıları matematiksel ve astronomik coğrafyaya çok daha fazla önem atfetmiş, eserlerinde dünyanın şekli, yeryüzünün hareketleri, enlem ve boylamları (tûl ve arz), ekvatorun uzunluğu, gök cisimlerinin dünyaya uzaklıkları, çapları, yarıçapları gibi konulara yer vermişlerdir. Çalışmanın ana konusunu Irak ekolünün iki önemli temsilcisi olan İbn Hurdâzbih ve İbn Rüste'nin dünya tasvirleri oluşturmaktadır. İbn Hurdâzbih’e göre göre dünyanın görünüşü bir küre gibi daire şeklindedir. Bu daireyi yumurta metaforu ile açıklayan İbn Hurdâzbih dünyanın evrenin (felek) merkezinde olduğunu ifade etmektedir. İbn Rüste de aynı şekilde yumurta benzetmesini kullanıp evrenin, dairesel yapıda olduğunu, bir küre gibi iki kutup noktası arasında döndüğünü ve uzay boşluğunda asılı durduğunu belirtmektedir.","PeriodicalId":507932,"journal":{"name":"Hitit İlahiyat Dergisi","volume":"22 20","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140744652","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
İslâm Mâneviyat Akımlarına İsim Arayışları Coğrafyalar Üzerinden İzlenebilir mi? -Oluşum Aşamasında İlk Sûfîlerin Coğrafya Tasvirleri İçeren Sözlerine Fakr-Fütüvvet-Sûfiyye Üçgeninde Bir Tahlil Denemesi- 伊斯兰精神运动名称的寻找可以通过地理学进行追溯吗?尝试分析第一批苏菲在形成阶段的言论,其中包含对法克尔-富图维特-苏菲耶三角区的地理描述--《苏菲的形成阶段》,《苏菲的形成阶段》,2009 年。
Pub Date : 2024-04-03 DOI: 10.14395/hid.1412932
Zafer Erginli
Klasik kaynaklarda ilk zâhid ve sûfîlerden Şakik Belhî’nin fakr, Cüneyd-i Bağdâdî’nin fütüvvet, İbn Yezdanyâr’ın sûfiyye kavramını merkeze alarak yaptıkları tasvirler Şam, Bağdat, Basra, Horasan ve Mısır coğrafyalarına hâkim olan mâneviyat akım ve anlayışlarını yansıtır. Her ne kadar birbiriyle bire bir çağdaş olmasalar da bunlardan Şakik Horasan, Cüneyd Bağdat, İbn Yezdanyâr ise Urmiye bölgelerinden olmaları itibariyle farklı coğrafyaları temsil ederler. Çalışmanın amacı birinci ağızlardan ortaya konulan bu ifadelerdeki klasik mâneviyat yaklaşımlarına dair tasvirlerin eş zamanlı ve art zamanlı reel görünümleriyle olan irtibatını ilk tasavvuf ve tarih kaynaklarının oluşturfduğu temel ve yardımcı kaynaklardan başka, ilgili çalışmalar ışığında ortaya koymaktır. Yardımcı amaçların başında tasavvufun hicrî üçüncü/milâdî dokuzuncu yüzyılda mâneviyat akımlarını şemsiyesi altında toplamasından önce İslâm mâneviyat tarihinde farklı coğrafyalarda gelişme gösteren temel akımların ana çizgilerini tespit etmeye çalışmak gelmektedir. Bir başka amaç da bu sözlerde taraftarlık ya da karşıtlık etkisinin tespitidir. Ulaşılan sonuçlar sözü geçen merkezlerdeki mâneviyat akımlarının sûfîlik içerisinde erimeden önceki temel niteliklerinin ortaya konulmasına dair çalışmalara hareket noktası oluşturabilir.
在古典文献中,对第一批苦行僧和苏菲的描述,如沙基克-贝尔希(Shakik Belhī)的 "法克尔"(fakr)、朱奈德-巴格达迪(Junayd al-Baghdādī)的 "富图瓦"(futwwa)和伊本-亚兹丹亚尔(Ibn Yazdanyār)的 "苏菲亚"(sūfiyya),反映了主导大马士革、巴格达、巴士拉、呼罗珊和埃及地域的精神运动和理解。虽然他们不是同时代的人,但由于沙基克来自呼罗珊、朱奈德来自巴格达、伊本-亚兹丹亚尔来自乌尔米耶,他们代表了不同的地域。本研究的目的是根据相关研究,以及第一批苏菲和历史资料所构成的主要和辅助来源,揭示这些第一人称经典灵修方法及其同时和非同步实现之间的联系。辅助目的之一是,在苏菲主义于第三/第九世纪将各种精神潮流汇聚到其旗下之前,试图确定伊斯兰精神史上在不同地域发展的主要潮流的主线。另一个目的是确定党派或对立在这些箴言中的影响。所获得的结果可作为一个起点,用于研究上述中心的精神运动在融入苏菲主义之前的基本特征。
{"title":"İslâm Mâneviyat Akımlarına İsim Arayışları Coğrafyalar Üzerinden İzlenebilir mi? -Oluşum Aşamasında İlk Sûfîlerin Coğrafya Tasvirleri İçeren Sözlerine Fakr-Fütüvvet-Sûfiyye Üçgeninde Bir Tahlil Denemesi-","authors":"Zafer Erginli","doi":"10.14395/hid.1412932","DOIUrl":"https://doi.org/10.14395/hid.1412932","url":null,"abstract":"Klasik kaynaklarda ilk zâhid ve sûfîlerden Şakik Belhî’nin fakr, Cüneyd-i Bağdâdî’nin fütüvvet, İbn Yezdanyâr’ın sûfiyye kavramını merkeze alarak yaptıkları tasvirler Şam, Bağdat, Basra, Horasan ve Mısır coğrafyalarına hâkim olan mâneviyat akım ve anlayışlarını yansıtır. Her ne kadar birbiriyle bire bir çağdaş olmasalar da bunlardan Şakik Horasan, Cüneyd Bağdat, İbn Yezdanyâr ise Urmiye bölgelerinden olmaları itibariyle farklı coğrafyaları temsil ederler. Çalışmanın amacı birinci ağızlardan ortaya konulan bu ifadelerdeki klasik mâneviyat yaklaşımlarına dair tasvirlerin eş zamanlı ve art zamanlı reel görünümleriyle olan irtibatını ilk tasavvuf ve tarih kaynaklarının oluşturfduğu temel ve yardımcı kaynaklardan başka, ilgili çalışmalar ışığında ortaya koymaktır. Yardımcı amaçların başında tasavvufun hicrî üçüncü/milâdî dokuzuncu yüzyılda mâneviyat akımlarını şemsiyesi altında toplamasından önce İslâm mâneviyat tarihinde farklı coğrafyalarda gelişme gösteren temel akımların ana çizgilerini tespit etmeye çalışmak gelmektedir. Bir başka amaç da bu sözlerde taraftarlık ya da karşıtlık etkisinin tespitidir. Ulaşılan sonuçlar sözü geçen merkezlerdeki mâneviyat akımlarının sûfîlik içerisinde erimeden önceki temel niteliklerinin ortaya konulmasına dair çalışmalara hareket noktası oluşturabilir.","PeriodicalId":507932,"journal":{"name":"Hitit İlahiyat Dergisi","volume":"7 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-03","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140748259","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
İslâm Tarihçiliğinde Toplumları Şekillendiren Bir Unsur Olarak Coğrafya: Mes‘ûdî Örneği 地理是伊斯兰史学中塑造社会的要素:马苏迪的例子
Pub Date : 2024-04-03 DOI: 10.14395/hid.1410999
Zeynep Kaya Ünal
Müslüman tarihçiler, eserlerini kaleme alırken tarihin başlangıcından yani yaratılıştan başlama temâyülünde olmuştur. Bu şekilde evrenin tarihi, insanlık tarihinin başlangıcı olarak ele alınmış, peygamberler tarihiyle birlikte İslâm tarihine bağlanmıştır. Mes‘ûdî ise IV./X. yüzyılda buna ek olarak dünya coğrafyasını karaları, denizleri ve sularıyla birlikte tanıtmış, tarihi üzerinde gerçekleştiği mekanla neredeyse eşzamanlı şekilde ele aldığı bir metin ortaya koymuştur. Bu özelliği müellifin isminin İslâm tarihçileri kadar coğrafyacıları arasında da zikredilmesini sağlamıştır. Ancak Mes‘ûdî’nin coğrafyaya yaklaşımı bir coğrafya yazarından oldukça farklıdır. Müellif tarihsel coğrafyayı, coğrafî tarihle birlikte değerlendirmiştir. Fauna ve florasıyla ele aldığı yeryüzünün insanlık tarihini nasıl etkilediğini, toplumları nasıl şekillendirdiğini ve buna mukabil toplumların çevrelerine nasıl tesir ettiğini özenle kaydetmiştir. Araştırmalarını yazılı kaynaklardan aldığı bilgilerin ötesine taşıyan âlim, seyahatleri esnasında bu özellikleri dikkatle tetkik ederek aktarmış; merak ettiği ya da şüphe duyduğu konuları yerlilerle, tüccar ve denizcilerle müzakere ederek aydınlatmaya çalışmıştır. Bu şekilde gözlem ve soruşturmalarla elde ettiği malumatı, kimi durumlarda yazılı kaynakların önüne geçirmiştir. Bu sayede beşerî coğrafyayı işleyerek, insan merkezli bir tarih yazımı ortaya koymuştur. Bu makale, insanın yeryüzü coğrafyasıyla kurduğu ilişki neticesinde ortaya çıkan etkileri Mes‘ûdî’nin günümüze ulaşan eserleri Mürûcü’z-zeheb ve et-Tenbîh ve’l-işrâf’taki anlatımından yola çıkarak tasnif etmeyi amaçlamaktadır. Böylece toplumların beslenme, barınma gibi temel ihtiyaçlar konusundaki kültürel farklılıkları; bunun yanı sıra hayvanların evcilleştirilmesi ve bitkilerin aklimatizasyonu gibi faaliyetlerin insanlık tarihi üzerindeki etkileri, müellifin tarih yazımındaki şekliyle tespit edilecektir. Bu vesileyle coğrafyanın tarih anlatısının bir unsuru olarak ele alınmasının tarih yazımı alanına sunduğu katkılar belirtilerek, Mes‘ûdî’nin öncü yaklaşımının tarihe farklı bir pencereden bakma imkanı tanıdığı görülecektir. Bu amaçla öncelikle müellifin eserlerinde aktarıldığı şekliyle yeryüzünün evrendeki konumunun tasviri açıklanacaktır. Zira Mes‘ûdî kendi çağının hakim bilimsel yaklaşımı gereği dünyanın ateş, hava, su ve toprak şeklinde dört unsurdan teşekkül ettiğini belirtirken aynı zamanda, semavi cisimlerin ay altı alemin bu süflî materyallerinden uzaklığına işaret etmiştir. Yine yeryüzünde mevsimlerin oluşumundaki ana etmenin gök cisimleri olduğunun da farkındadır. Müellifin yeryüzü tasvirine gelindiğinde ise İran menşeli kişver sistemine dayandığı görülmektedir. Buna göre yeryüzünün merkezi Mes‘ûdî’nin de doğduğu ve hayatının ilk yıllarını geçirdiği bölge olan Babil/Irak iklimidir. Dünyanın yerleşik coğrafyası bu iklimi kuşatan altı iklim ile tasvir edilmektedir. Mes‘ûdî’nin bu tasvirlerle yetinmeyerek teorik bilgiyi yeryüzünde yaşayan tüm canlılara, insan, ha
穆斯林历史学家在撰写著作时,往往从历史的开端,即从创世开始。这样,宇宙史就被视为人类史的开端,并与伊斯兰教史和先知史联系在一起。另一方面,马苏迪在四/十世纪引入了世界地理,包括陆地、海洋和水域,并在他的著作中几乎同时论述了历史和历史发生的地点。这一特点使作者的名字在地理学家和伊斯兰历史学家中被提及。然而,al-Mas'ūdī 的地理学方法与地理学家的方法截然不同。作者将历史地理与地理历史结合起来进行评价。他仔细记录了地球及其动植物如何影响人类历史,如何塑造社会,以及社会如何反过来影响其环境。除了从书面资料中获取信息外,这位学者还在旅行中仔细考察了这些特征;他试图通过与当地人、商人和水手讨论来了解他所好奇或怀疑的问题。这样,他通过观察和询问获得的信息在某些情况下优先于书面资料。这样,他通过研究人文地理,创造了以人为中心的历史学。本文旨在根据 al-Mas'ūdī 在其现存著作《al-Murūj al-zeheb 》和《al-Tanbīh wa'l-ishrāf 》中的叙述,对人类与地球地理的关系所产生的影响进行分类。因此,在作者的历史学中,我们将发现社会在营养和住所等基本需求方面的文化差异,以及驯化动物和适应植物等活动对人类历史的影响。这样,将地理学视为历史叙事的一个要素对历史学领域的贡献就会显现出来,并将看到马斯迪的开创性方法提供了从不同角度审视历史的机会。为此,首先将解释作者作品中对地球在宇宙中位置的描述。因为,虽然马斯迪按照他那个时代占主导地位的科学方法,指出地球是由火、空气、水和土四种元素组成的,但他也指出了天体与月下界这些低等物质的距离。他还意识到,天体是地球上四季形成的主要因素。说到作者对地球的描述,可以看出他是以伊朗的基什弗体系为基础的。因此,地球的中心是巴比伦/伊拉克的气候,也就是马斯乌迪出生并度过其生命最初几年的地区。图中描绘了世界上定居的地理环境,围绕这一气候有六种气候。事实上,al-Mas'ūdī 并不满足于这些描述,他将理论知识应用于地球上的所有生物,包括人类、动物和植物,这一点非常突出,这可以从他所提供的关于地理对鲜活生命的影响的信息中看出。作者的地理决定论精确地解释了每个气候区域如何以其独特的特征影响其上的生命。这种影响不仅表现在物质上,如人们肤色的变化,还表现在人们精神状态的变化或疾病的出现上。因此,作者认为,了解一个地区的特点还可以获得足够的信息,解释该气候条件下人们的许多物质和精神状况。虽然 al-Mas'ūdī 主要从书面资料中整理出这些解释,但他同时使用了自己的观察和通过调查获得的信息来证明这些解释。因此,从巴比伦气候的中心地位可以看出,他认为他自己的地区和社会是主要的,并用他认为非常合理的理由来解释这一点。作者的参照点是最温和的地区和最温和的社会,即伊拉克地区及其人民。因此,al-Mas'ūdī 不仅作为一名作家,而且还因为他发源于世界上最温和的地方,而被置于叙述的中心。这里简要提及的内容表明,作为历史学家,al-Mas'ūdī 对伊斯兰历史学的贡献与他对地理学作为历史基本要素的评价有关。本文旨在证明这一结论。
{"title":"İslâm Tarihçiliğinde Toplumları Şekillendiren Bir Unsur Olarak Coğrafya: Mes‘ûdî Örneği","authors":"Zeynep Kaya Ünal","doi":"10.14395/hid.1410999","DOIUrl":"https://doi.org/10.14395/hid.1410999","url":null,"abstract":"Müslüman tarihçiler, eserlerini kaleme alırken tarihin başlangıcından yani yaratılıştan başlama temâyülünde olmuştur. Bu şekilde evrenin tarihi, insanlık tarihinin başlangıcı olarak ele alınmış, peygamberler tarihiyle birlikte İslâm tarihine bağlanmıştır. Mes‘ûdî ise IV./X. yüzyılda buna ek olarak dünya coğrafyasını karaları, denizleri ve sularıyla birlikte tanıtmış, tarihi üzerinde gerçekleştiği mekanla neredeyse eşzamanlı şekilde ele aldığı bir metin ortaya koymuştur. Bu özelliği müellifin isminin İslâm tarihçileri kadar coğrafyacıları arasında da zikredilmesini sağlamıştır. Ancak Mes‘ûdî’nin coğrafyaya yaklaşımı bir coğrafya yazarından oldukça farklıdır. Müellif tarihsel coğrafyayı, coğrafî tarihle birlikte değerlendirmiştir. Fauna ve florasıyla ele aldığı yeryüzünün insanlık tarihini nasıl etkilediğini, toplumları nasıl şekillendirdiğini ve buna mukabil toplumların çevrelerine nasıl tesir ettiğini özenle kaydetmiştir. Araştırmalarını yazılı kaynaklardan aldığı bilgilerin ötesine taşıyan âlim, seyahatleri esnasında bu özellikleri dikkatle tetkik ederek aktarmış; merak ettiği ya da şüphe duyduğu konuları yerlilerle, tüccar ve denizcilerle müzakere ederek aydınlatmaya çalışmıştır. Bu şekilde gözlem ve soruşturmalarla elde ettiği malumatı, kimi durumlarda yazılı kaynakların önüne geçirmiştir. Bu sayede beşerî coğrafyayı işleyerek, insan merkezli bir tarih yazımı ortaya koymuştur. Bu makale, insanın yeryüzü coğrafyasıyla kurduğu ilişki neticesinde ortaya çıkan etkileri Mes‘ûdî’nin günümüze ulaşan eserleri Mürûcü’z-zeheb ve et-Tenbîh ve’l-işrâf’taki anlatımından yola çıkarak tasnif etmeyi amaçlamaktadır. Böylece toplumların beslenme, barınma gibi temel ihtiyaçlar konusundaki kültürel farklılıkları; bunun yanı sıra hayvanların evcilleştirilmesi ve bitkilerin aklimatizasyonu gibi faaliyetlerin insanlık tarihi üzerindeki etkileri, müellifin tarih yazımındaki şekliyle tespit edilecektir. Bu vesileyle coğrafyanın tarih anlatısının bir unsuru olarak ele alınmasının tarih yazımı alanına sunduğu katkılar belirtilerek, Mes‘ûdî’nin öncü yaklaşımının tarihe farklı bir pencereden bakma imkanı tanıdığı görülecektir. Bu amaçla öncelikle müellifin eserlerinde aktarıldığı şekliyle yeryüzünün evrendeki konumunun tasviri açıklanacaktır. Zira Mes‘ûdî kendi çağının hakim bilimsel yaklaşımı gereği dünyanın ateş, hava, su ve toprak şeklinde dört unsurdan teşekkül ettiğini belirtirken aynı zamanda, semavi cisimlerin ay altı alemin bu süflî materyallerinden uzaklığına işaret etmiştir. Yine yeryüzünde mevsimlerin oluşumundaki ana etmenin gök cisimleri olduğunun da farkındadır. Müellifin yeryüzü tasvirine gelindiğinde ise İran menşeli kişver sistemine dayandığı görülmektedir. Buna göre yeryüzünün merkezi Mes‘ûdî’nin de doğduğu ve hayatının ilk yıllarını geçirdiği bölge olan Babil/Irak iklimidir. Dünyanın yerleşik coğrafyası bu iklimi kuşatan altı iklim ile tasvir edilmektedir. Mes‘ûdî’nin bu tasvirlerle yetinmeyerek teorik bilgiyi yeryüzünde yaşayan tüm canlılara, insan, ha","PeriodicalId":507932,"journal":{"name":"Hitit İlahiyat Dergisi","volume":"56 8","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-03","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140748551","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
İbn Havkal ve Ṣûretü’l-arż Adlı Coğrafya Eseri 伊本-哈瓦尔和他的地理著作《大地》(Ṣûretü'l-arż
Pub Date : 2024-04-01 DOI: 10.14395/hid.1411190
Faruk Korkmaz
Bu makalede İslâm coğrafya yazıcılığının büyük bir ilerleme gösterdiği 10. yüzyılda yaşamış olan ve kaleme aldığı eseriyle ilgili sahada önemli izler bırakan bir Müslüman coğrafya bilgini İbn Havkal’in biyografisi, yaşamıyla alakalı süregelen tartışmalar, ilmî etkinlikleri ve Ṣûretü’l-arż isimli coğrafya kitabının kendi zamanındaki İslâm bölgelerini hangi açılardan tasvir ettiği gibi konular üzerinde yoğunlaşılacaktır. Eserin coğrafî, sosyo-kültürel, ekonomik ve idarî gibi alanlara dair sunduğu bilgilerin genel özellikleri ele alınacak diğer bir konudur. Bunlara ilave olarak İbn Havkal’in kitabında nasıl bir yöntem takip ettiği, hangi kaynaklardan faydalandığı, eserini kaleme almaya sevk eden faktörlerin neler olduğu, mensubu olduğu Belh coğrafya okulunun usul ve ilkelerini uygulayıp uygulamadığı, önceki coğrafyacılardan farklı olarak coğrafya yazımına yeni bir metot getirip getiremediği şeklindeki hususlar tespit edilmeye çalışılacaktır. İbn Havkal Nusaybinli olup dönemin ilim merkezleri Bağdat ve Musul’da iyi bir eğitim görmüştür. Takip ettiği fikir ve ideolojileri ile ilgili Fâtımî taraftarı olduğu şeklinde bazı iddialar mevcut olsa da henüz kesin bir şekilde tespit edilememiştir. Sadece ilimle iştigal etmemiş, Abbâsîler’in ordusu arasında Bizans seferine katılmıştır. Çocukluk çağlarından itibaren coğrafyaya büyük bir merak duymuştur. Hem ticaret yaparak geçimini sağlamış hem de mesleğini avantaja dönüştürerek başka memleketlerden gelen tüccarlardan o yerlere dair bilgiler toplamıştır. Diğer coğrafya âlimlerinden ayrılarak kitabını, gerçekleştirdiği uzun seyahatler sonuncunda elde ettiği notlarına dayanarak yazmıştır. Yeryüzünü Horasan ve Mâverâünnehir’den Endülüs’e, Anadolu’dan Arabistan’ın en uzak noktalarına kadar bölge bölge dolaşmıştır. Hayatının yaklaşık otuz yılını İslâm şehirlerini gezmeye ayıran İbn Havkal eserinde yer verdiği rivayetlerin doğruluk ve güvenirliği bakımından büyük bir titizlik göstermiştir. Başkalarından duyduğu şehirler hakkındaki bilgileri bizâtihi yolculuk yaparak teyit ettikten sonra kitabına kaydetmiştir. Müellif yalnızca gözlemlerine göre Ṣûretü’l-arż’ı kaleme almamış, muasırı olan İstahrî başta olmak üzere diğer coğrafya bilginleriyle istişare yaparak onların tecrübe ve bilgilerinden, daha önce yazılmış kaynaklardan ve Kur’ân-ı Kerîm ile hadislerden de istifade etmiştir. Kitabının ilim dünyası arasında öne çıkan özelliklerinden birisi, hakkında mâlûmat verdiği bölgelerin haritalarını çizmesi ve ayrıntılı açıklamasını yapmasıdır. Bu coğrafya kitabının Belh coğrafya okulunun yazım yöntemi dikkate alınarak hazırlandığı ifade edilmektedir. Eserde sadece Müslümanların yaşam ve kültürlerine dair bilgiler bulunmamakta; yabancı milletlerin geçmişlerine ve geleneklerine de ışık tutan kıymetli rivayetler kaydedilmektedir. Bu açıdan İbn Havkal’in Türkler ile ilgili aktardığı müktesebat büyük bir önem arz etmektedir. Müellifin kendi alanında öteki coğrafyacılardan ayrıştığı noktalardan bir diğeri ise coğrafya kitaplarında b
伊本-霍加尔是一位穆斯林地理学者,生活在伊斯兰地理著作取得巨大进步并在该领域留下重要印记的 10 世纪,他的生平、学术活动以及他的地理著作《Ṣūrat al-arż》在哪些方面描绘了他所处时代的伊斯兰地区。该著作所提供的地理、社会文化、经济和行政信息的总体特征是另一个要讨论的主题。除此以外,还将尝试确定伊本-哈瓦尔在其著作中遵循了何种方法,他从哪些资料来源中获益,哪些因素促使他撰写了这部作品,他是否应用了其所属的巴尔赫地理学派的方法和原则,以及他是否为地理写作带来了不同于以往地理学家的新方法。伊本-哈瓦尔来自努赛宾,在当时的科学中心巴格达和摩苏尔接受了良好的教育。虽然有一些说法称他是法蒂玛王朝的支持者,但他所遵循的思想和意识形态尚未确定。他不仅从事科学研究,还参加了拜占庭对阿巴斯王朝军队的远征。他从小就对地理有着浓厚的兴趣。他不仅以经商为生,还利用自己的职业优势,从其他国家的商人那里收集有关这些地方的信息。与其他地理学者不同的是,他是根据自己在长途旅行中所做的笔记写成这本书的。他从呼罗珊和马弗拉内希尔到安达卢西亚,从安纳托利亚到阿拉伯最远的地方。伊本-哈瓦尔一生中约有三十年的时间游历伊斯兰城市,他对自己作品中叙述的准确性和可靠性非常谨慎。他将从他人那里听到的有关城市的信息记录在书中,然后亲自旅行确认。作者不仅根据自己的观察撰写了《Ṣūrat al-arż》,还向其他地理学者,尤其是与他同时代的伊斯塔里(al-Istahrī)请教,并从他们的经验和知识、以前的文献资料以及《古兰经》和圣训中获益匪浅。他的书在科学界的一个显著特点是,他为所提供信息的地区绘制地图,并给出详细解释。据说,这本地理书是根据巴尔赫地理学校的写作方法编写的。该作品不仅包含有关穆斯林生活和文化的信息,还包含揭示外国过去和传统的珍贵叙述。在这方面,伊本-哈瓦尔对土耳其人的了解具有重要意义。作者与该领域其他地理学家不同的另一点是,他打破了在地理书中解释阿拔斯王朝哈里发 al-Ma'mūn 委托绘制的地图的传统,没有为该地图分配任何篇幅,而是强调将自己的观察结果作为主要来源。另一方面,他试图确定一个定居点中心的政治、经济和文化历史,以及其在自己时代的当前结构。作者对城市中常用的计量单位、重量和货币、关于城市的民间信仰(如果有的话)以及城市的独特性等各种主题都有所涉及,旨在描述该地区的方方面面。Ṣûretü'l-arż》的价值主要体现在以下四个方面:书中配有丰富的地图和图表;采用地理和游记两种体裁撰写;不仅描述了一个地区的地理和自然结构,还详细介绍了该地区的社会文化状况;旨在通过指出以往地理书中的错误,完成比以往更先进的工作。
{"title":"İbn Havkal ve Ṣûretü’l-arż Adlı Coğrafya Eseri","authors":"Faruk Korkmaz","doi":"10.14395/hid.1411190","DOIUrl":"https://doi.org/10.14395/hid.1411190","url":null,"abstract":"Bu makalede İslâm coğrafya yazıcılığının büyük bir ilerleme gösterdiği 10. yüzyılda yaşamış olan ve kaleme aldığı eseriyle ilgili sahada önemli izler bırakan bir Müslüman coğrafya bilgini İbn Havkal’in biyografisi, yaşamıyla alakalı süregelen tartışmalar, ilmî etkinlikleri ve Ṣûretü’l-arż isimli coğrafya kitabının kendi zamanındaki İslâm bölgelerini hangi açılardan tasvir ettiği gibi konular üzerinde yoğunlaşılacaktır. Eserin coğrafî, sosyo-kültürel, ekonomik ve idarî gibi alanlara dair sunduğu bilgilerin genel özellikleri ele alınacak diğer bir konudur. Bunlara ilave olarak İbn Havkal’in kitabında nasıl bir yöntem takip ettiği, hangi kaynaklardan faydalandığı, eserini kaleme almaya sevk eden faktörlerin neler olduğu, mensubu olduğu Belh coğrafya okulunun usul ve ilkelerini uygulayıp uygulamadığı, önceki coğrafyacılardan farklı olarak coğrafya yazımına yeni bir metot getirip getiremediği şeklindeki hususlar tespit edilmeye çalışılacaktır. İbn Havkal Nusaybinli olup dönemin ilim merkezleri Bağdat ve Musul’da iyi bir eğitim görmüştür. Takip ettiği fikir ve ideolojileri ile ilgili Fâtımî taraftarı olduğu şeklinde bazı iddialar mevcut olsa da henüz kesin bir şekilde tespit edilememiştir. Sadece ilimle iştigal etmemiş, Abbâsîler’in ordusu arasında Bizans seferine katılmıştır. Çocukluk çağlarından itibaren coğrafyaya büyük bir merak duymuştur. Hem ticaret yaparak geçimini sağlamış hem de mesleğini avantaja dönüştürerek başka memleketlerden gelen tüccarlardan o yerlere dair bilgiler toplamıştır. Diğer coğrafya âlimlerinden ayrılarak kitabını, gerçekleştirdiği uzun seyahatler sonuncunda elde ettiği notlarına dayanarak yazmıştır. Yeryüzünü Horasan ve Mâverâünnehir’den Endülüs’e, Anadolu’dan Arabistan’ın en uzak noktalarına kadar bölge bölge dolaşmıştır. Hayatının yaklaşık otuz yılını İslâm şehirlerini gezmeye ayıran İbn Havkal eserinde yer verdiği rivayetlerin doğruluk ve güvenirliği bakımından büyük bir titizlik göstermiştir. Başkalarından duyduğu şehirler hakkındaki bilgileri bizâtihi yolculuk yaparak teyit ettikten sonra kitabına kaydetmiştir. Müellif yalnızca gözlemlerine göre Ṣûretü’l-arż’ı kaleme almamış, muasırı olan İstahrî başta olmak üzere diğer coğrafya bilginleriyle istişare yaparak onların tecrübe ve bilgilerinden, daha önce yazılmış kaynaklardan ve Kur’ân-ı Kerîm ile hadislerden de istifade etmiştir. Kitabının ilim dünyası arasında öne çıkan özelliklerinden birisi, hakkında mâlûmat verdiği bölgelerin haritalarını çizmesi ve ayrıntılı açıklamasını yapmasıdır. Bu coğrafya kitabının Belh coğrafya okulunun yazım yöntemi dikkate alınarak hazırlandığı ifade edilmektedir. Eserde sadece Müslümanların yaşam ve kültürlerine dair bilgiler bulunmamakta; yabancı milletlerin geçmişlerine ve geleneklerine de ışık tutan kıymetli rivayetler kaydedilmektedir. Bu açıdan İbn Havkal’in Türkler ile ilgili aktardığı müktesebat büyük bir önem arz etmektedir. Müellifin kendi alanında öteki coğrafyacılardan ayrıştığı noktalardan bir diğeri ise coğrafya kitaplarında b","PeriodicalId":507932,"journal":{"name":"Hitit İlahiyat Dergisi","volume":"205 ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140781720","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Erken Dönem Coğrafya Algısında Kur’ân’ın Kurucu Rolü 古兰经》在早期地理认知中的奠基作用
Pub Date : 2024-03-20 DOI: 10.14395/hid.1408106
Temel Mahmutoğlu
Çalışmamızın temel konusu coğrafi bilgiler barındıran örnek Kur’ân âyetleri ve muallakât da denilen câhiliye dönemindeki yedi (veya on) şaire ait seçkin kaside koleksiyonundaki birtakım coğrafi muhteviyattır. Nitekim coğrafya ve edebiyat arasındaki sıkı ilişki bağlamında edebiyat metinleri, geçmişte ve farklı kültürlerde kişilerin gerçeği nasıl algıladıkları ile ilgili deliller de sunmaktadır. Araştırmamızın amacı Kur’ân metninin dönemin coğrafi algısını yastıyor olduğunu hem ilgili ayetler hem de câhiliye şiiri üzerinden göstermektir. Bu bağlamda veciz ve yönlendirici ifadeler barındıran coğrafi bilgileri muhtevi âyetlerin edebi değeri yüksek şiir metinlerindeki yansımalarını göstermeye çalışmaktır. Nitekim Kur’ân insan ve onu “kendi” yapan çevresel faktörleri başından sonuna kadar dikkate almış; hem antik Arap’ın coğrafi muhayyilesini âyetler içerisinde kendi dillerinden/ kültürlerinden onlara hitap etmiş hem de onları bu konuda düşünmeye yönlendirmiştir. Çalışmamız da önemini aslında bu hususlardan almaktadır. Zira Kur’ân antik Arap’ın coğrafya muhayyilesini salt bilgi vermek için kullanmayıp bizzat Allah’ın güç, kudret ve otoritesini göstermek, yalnızca ona kulluk yapılası gerekliliği gibi argümanlar maksadıyla kullanarak aslında onun amacı yeni Müslümanlarda yeni bir coğrafya algısı inşa etmek olmuştur. Kur’ân, ayrıca sadece bu amaçla yetinmeyip inananları coğrafya konusunda her daim düşünmeye ve yeni keşifler yapmaya teşvik etmiştir. Örnek olması bakımından Rahman suresinde bahsedilen yeryüzündeki dağların, su kaynaklarının ve bitkilerin yaratılışındaki işlevleri, insanların doğal çevre hakkında daha fazla bilgi sahibi olmalarını sağlamıştır. Netice itibariyle, Kur’ân’da yer alan coğrafi bilgiler, insanların coğrafya algısını şekillendirmiş ve doğal çevre hakkında daha fazla bilgi sahibi olmalarını sağlamıştır. Ayrıca, bu bilgiler insanları keşifler ve seyahatler yapmaya teşvik ederek, coğrafya alanındaki keşiflerin ve gelişmelerin ilerlemesine katkıda bulunmuştur. Bu bağlamda başkaca örnekler de verebiliriz. Hala güncel değerini taşıması bakımından insanlar Hz. Âdem’in cennetten indiği ya da cennet gibi konforlu bir ortamda yaşayıp da isyanı neticesinde çıkartıldığı dünyadaki herhangi bir bahçenin neresi olduğunu merak etmekte hatta bu mekân hususunda malumat üretmektedirler. Benzer şekilde Hz. Nûh’un gemisinin nereye indiği, Ashâb-ı Kehf’in mağarasının nerede olduğu, Hz. Zülkarneyn’in yolculuk yaptığı güneşin doğduğu ve battığı yerin neresi olduğu vs. konularda insanoğlu hep merak duymuş, malumat üretmiş hatta bu konularda isrâiliyattan dahi bilgi devşirmekten geri durmamıştır. Diğer tarafta, câhiliye şiiri, Arap yarımadasının coğrafyası hakkında zengin ve ayrıntılı bir görünüm sunmaktadır. Şairler, coğrafyanın doğal güzellikleriyle birlikte, insanların yaşamını nasıl etkilediği hakkında da bilgi vermişlerdir. Ayrıca şairler doğanın sunduğu zorlukların da insanların hayatını nasıl etkilediğini şiirlerinde göstermişlerdir. Bunun yanı
我们研究的主要对象是《古兰经》中包含地理信息和一些地理内容的典范诗句,这些诗句收录在七位(或十位)贾希利耶时期杰出诗人的 qasida 诗集中,也被称为 muallakāt。事实上,在地理与文学关系密切的背景下,文学文本也提供了人们在过去和不同文化中如何看待现实的证据。我们研究的目的是通过相关经文和无知的诗歌来说明《古兰经》文本对当时地理观念的哀悼。在此背景下,我们试图展示在具有较高文学价值的诗歌文本中,包含地理信息的诗句所反映出的寥寥数语和指令性表达。事实上,《古兰经》自始至终都考虑到了人以及使人成为 "他自己 "的环境因素;都在诗句中从自己的语言/文化出发,对古代阿拉伯人的地理想象进行了论述,并引导他们思考这一问题。我们的研究实际上就是从这些问题中得出其重要性的。因为《古兰经》并不是仅仅利用古代阿拉伯人的地理想象力来提供信息,而是要展示真主的力量、威力和权威,并利用它来论证只崇拜真主的必要性等问题,其目的实际上是要在新穆斯林中建立一种新的地理观念。古兰经》还鼓励信徒们经常思考地理问题并做出新的发现。例如,《拉赫曼经》中提到的山脉、水源和植物在创造地球过程中的作用,使人们对自然环境有了更多的了解。因此,《古兰经》中的地理信息塑造了人们的地理观念,使他们对自然环境有了更多的了解。此外,这些信息还鼓励人们去发现和旅行,促进了地理领域的发现和发展。在这方面,我们还可以举出其他例子。就其当前价值而言,人们仍然对世界上任何一个先知亚当从天堂下凡的花园的位置,或者他在天堂般舒适的环境中生活后因叛逆而被驱逐的地方充满好奇,甚至制作有关这个地方的信息。同样,人类一直对先知诺亚的船在哪里靠岸、阿什布-伊-凯夫的洞穴在哪里、太阳在哪里升起和落下、先知祖尔卡尔奈恩在哪里旅行等问题充满好奇,并产生了相关信息,甚至不惜从伊斯拉提利亚那里获取有关这些问题的信息。另一方面,无知的诗歌提供了关于阿拉伯半岛地理的丰富而详细的信息。除了自然风光,诗人还介绍了地理环境对人们生活的影响。此外,诗人还在诗中展示了大自然带来的困难如何影响人们的生活。此外,诗人还提供了一些线索,说明恶劣的自然地理条件如何影响阿拉伯半岛的生活。例如,诗人经常在诗中描述沙漠的条件和温度;他们在诗中展示了大自然带来的困难和美景,以及它们如何影响人们的生活。例如,al-Hāris b. Hilliza 将拥挤而来的敌军和他对敌军的焦虑比作黑色崇山峻岭所遭受的灾难,而这些崇山峻岭的顶峰将云层劈开。我们研究的主要资料来源是《古兰经》,尤其是包含地理信息的经文和寓言中的相关内容。我们的次要资料来源是 蒙昧时代的诗歌,尤其是 muallakât 中的地理内容。此外,还包括现代资料,以显示该问题的当前价值。在这种情况下,我们的研究只考察了相关的《古兰经》经文和贾希利耶诗歌中的 muallakât 。 在研究中,我们采用了比较法、源扫描(钻孔)法、归纳法、演绎法、分析法和综合法。
{"title":"Erken Dönem Coğrafya Algısında Kur’ân’ın Kurucu Rolü","authors":"Temel Mahmutoğlu","doi":"10.14395/hid.1408106","DOIUrl":"https://doi.org/10.14395/hid.1408106","url":null,"abstract":"Çalışmamızın temel konusu coğrafi bilgiler barındıran örnek Kur’ân âyetleri ve muallakât da denilen câhiliye dönemindeki yedi (veya on) şaire ait seçkin kaside koleksiyonundaki birtakım coğrafi muhteviyattır. Nitekim coğrafya ve edebiyat arasındaki sıkı ilişki bağlamında edebiyat metinleri, geçmişte ve farklı kültürlerde kişilerin gerçeği nasıl algıladıkları ile ilgili deliller de sunmaktadır. \u0000Araştırmamızın amacı Kur’ân metninin dönemin coğrafi algısını yastıyor olduğunu hem ilgili ayetler hem de câhiliye şiiri üzerinden göstermektir. Bu bağlamda veciz ve yönlendirici ifadeler barındıran coğrafi bilgileri muhtevi âyetlerin edebi değeri yüksek şiir metinlerindeki yansımalarını göstermeye çalışmaktır. Nitekim Kur’ân insan ve onu “kendi” yapan çevresel faktörleri başından sonuna kadar dikkate almış; hem antik Arap’ın coğrafi muhayyilesini âyetler içerisinde kendi dillerinden/ kültürlerinden onlara hitap etmiş hem de onları bu konuda düşünmeye yönlendirmiştir. \u0000Çalışmamız da önemini aslında bu hususlardan almaktadır. Zira Kur’ân antik Arap’ın coğrafya muhayyilesini salt bilgi vermek için kullanmayıp bizzat Allah’ın güç, kudret ve otoritesini göstermek, yalnızca ona kulluk yapılası gerekliliği gibi argümanlar maksadıyla kullanarak aslında onun amacı yeni Müslümanlarda yeni bir coğrafya algısı inşa etmek olmuştur. Kur’ân, ayrıca sadece bu amaçla yetinmeyip inananları coğrafya konusunda her daim düşünmeye ve yeni keşifler yapmaya teşvik etmiştir. \u0000Örnek olması bakımından Rahman suresinde bahsedilen yeryüzündeki dağların, su kaynaklarının ve bitkilerin yaratılışındaki işlevleri, insanların doğal çevre hakkında daha fazla bilgi sahibi olmalarını sağlamıştır. Netice itibariyle, Kur’ân’da yer alan coğrafi bilgiler, insanların coğrafya algısını şekillendirmiş ve doğal çevre hakkında daha fazla bilgi sahibi olmalarını sağlamıştır. Ayrıca, bu bilgiler insanları keşifler ve seyahatler yapmaya teşvik ederek, coğrafya alanındaki keşiflerin ve gelişmelerin ilerlemesine katkıda bulunmuştur. \u0000Bu bağlamda başkaca örnekler de verebiliriz. Hala güncel değerini taşıması bakımından insanlar Hz. Âdem’in cennetten indiği ya da cennet gibi konforlu bir ortamda yaşayıp da isyanı neticesinde çıkartıldığı dünyadaki herhangi bir bahçenin neresi olduğunu merak etmekte hatta bu mekân hususunda malumat üretmektedirler. Benzer şekilde Hz. Nûh’un gemisinin nereye indiği, Ashâb-ı Kehf’in mağarasının nerede olduğu, Hz. Zülkarneyn’in yolculuk yaptığı güneşin doğduğu ve battığı yerin neresi olduğu vs. konularda insanoğlu hep merak duymuş, malumat üretmiş hatta bu konularda isrâiliyattan dahi bilgi devşirmekten geri durmamıştır. \u0000Diğer tarafta, câhiliye şiiri, Arap yarımadasının coğrafyası hakkında zengin ve ayrıntılı bir görünüm sunmaktadır. Şairler, coğrafyanın doğal güzellikleriyle birlikte, insanların yaşamını nasıl etkilediği hakkında da bilgi vermişlerdir. Ayrıca şairler doğanın sunduğu zorlukların da insanların hayatını nasıl etkilediğini şiirlerinde göstermişlerdir. Bunun yanı ","PeriodicalId":507932,"journal":{"name":"Hitit İlahiyat Dergisi","volume":" 15","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140388656","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
COĞRAFYA KADER MİDİR? -Mekânın Kimlik ve Zihniyet Oluşumu Üzerindeki Etkileri Üzerine- 地理是命运吗?-空间对身份和心态形成的影响
Pub Date : 2024-03-15 DOI: 10.14395/hid.1412347
Mehmet Evkuran
Zaman zaman popüler medyada ya da günlük konuşmalarda ‘coğrafya kaderdir!’ sözünün öne çıkarıldığı görülmektedir. Bu söz çoğunlukla bir coğrafyada ya da daha sınırlı bir alan olarak bir ülkede yaşamanın ne kadar kritik, önemli ve hatta imtiyazlı olduğunu vurgulamak için kullanılmaktadır. Ünlü tarihçi ve sosyolojinin İslam’daki kurucu atası sayılan İbni Haldûn (1406)’a nispet edilen bu sözün gerçekten de ona ait olup olmadığı önemli olmaktan çıkmış, insan-mekân ilişkisine dair kaderci bir bakış açısı vurgulanır olmuştur. Bu görüşün, düşünürün ‘iklimler teorisi’ bağlamında coğrafyanın insan hayatı ve kültür üzerindeki kurucu, yansıtıcı ya da dönüştürücü etkisine dair neler söylediğinin ele alındığı bu çalışmada, coğrafya-kültür ve zihin ilişkilerinin ana ilkeleri tartışılmaktadır. Biyo-fiziksel mekân olan coğrafyanın, kültürel mekâna kaynaklık etmesi süreci incelenmektedir. Şehir kurma politikalarında coğrafyanın dinamikleri ile zihnin öncelikleri arasında denge ve uyum sağlama başarısı, bazı örnekler bağlamında ele alınmaktadır. Modern zamanlarda İslam coğrafyası genelde ‘Orta Doğu’, ‘Orta Asya’, ‘Ön Asya’ gibi kavramlarla nitelenmiş ve bu kullanım Müslüman dünya tarafından da benimsenmiştir. Medeniyet ve güç unsurlarının yer değiştirdiği ve dünyanın ağırlık merkezinin Batı’ya kaydığı son birkaç yüzyıllık süreçte dilde ve düşüncede ‘Avrupa Merkezci’ bir politik-ontolojinin egemen olduğu bir gerçektir. Edward Said bu dönüşümün politik ve sosyal bilimsel söylemlere nasıl yansıdığını eleştirel yaklaşımlarla analiz etti. Said’in düşünceleri pek çok çalışmaya da kaynaklık oluşturdu. Garbiyatçılık- Oksidentalizm başlıklı araştırmalar bu çalışmaların bir ürünüdür. Mekânın ya da coğrafyanın politik-teolojik okunması ve insanlara belirli bir kültürel öz atfedilerek kodlanması girişimlerinin arkasında yatan ötekileştirici zihniyetin ve onun ‘karşı kıyı’daki yansımaları, teolojik açıdan ele alınmayı hak eden köklü bir sorundur. Bu çalışma, ‘coğrafya kaderdir!’ sözünün imaları ve göndermeleri üzerinden jeo-politik ve teo-politik analizler içermekte ve insanların tarihte ve günümüzde kendini ya da ötekini algılarken, yaşadığı mekâna-coğrafyaya atfettiği nitelik atfederken kullandığı stratejilerin çalışma tarzını ve temel ilkelerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Çalışmada söylem ve zihniyet analizi ve yapı sökümü yöntemleri kullanılmıştır. Mekânsal ve maddî bir yaşam ortamı olarak coğrafyanın insanların ve toplumların hayatı üzerinde büyük etkisi vardır. Pozitivist ve materyalist bakış açısına göre, insan bir cisimdir ve tüm cisimler gibi çevresel etkenler onu belirler. İnsanın zihinsel aktiviteleri de aslında maddesel etkileşimlerin yansımasıdır. İnsan gelişmiş bir makine olduğu için onun davranışlarını açıklamak için biraz karmaşık yaklaşımlar kullanılmalıdır. Modern dönemde İbn Haldûn’a yönelik ilgilerin farklı nedenleri vardır. Batı’da değişen bilim paradigması ve yeni oluşan disiplinlerin yöntem arayışları olgusal olana ağırlık tanıdı. Olgusal ve maddes
在大众媒体或日常对话中,"地理就是命运 "这句话时常被强调。这句话经常被用来强调生活在一个地理区域,或者更狭义地说,生活在一个国家是多么关键、重要,甚至是特权。这句话出自著名历史学家、伊斯兰社会学奠基人伊本-哈勒敦(Ibn Khaldūn,1406 年)之手,至于这句话是否真的出自伊本-哈勒敦之手已不再重要,人们强调的是对人与空间关系的宿命论观点。在本研究中,我们将结合这位思想家的 "气候理论",讨论地理-文化和心灵关系的主要原则,以及这一观点对地理学对人类生活和文化的构成、反思或改造作用的启示。分析了作为生物物理空间的地理成为文化空间源泉的过程。结合一些实例,讨论了在城市建设政策中如何成功实现地理动态与思想优先事项之间的平衡与和谐。近代以来,伊斯兰地理学通常以 "中东"、"中亚"、"小亚细亚 "等术语为特征,穆斯林世界也采用了这种用法。事实上,在过去的几个世纪中,当文明和权力的要素发生变化,世界的重心转移到西方时,"欧洲中心主义 "政治本体论在语言和思想中占据了主导地位。爱德华-萨义德批判性地分析了这种转变如何反映在政治和社会科学话语中。萨义德的思想是许多研究的源泉。名为 Garbiyatçılık- Oksidentalizm 的研究就是这些研究的产物。对空间或地理的政治-神学解读背后的他者化心态,以及通过将某种文化本质归属于人及其对 "对岸 "的反思将其编纂成典的尝试,是一个根深蒂固的问题,值得从神学角度加以解决。本研究通过对 "地理即命运!"这句话的含义和参考,进行了地缘政治和神学政治分析,旨在揭示历史上和今天人们在认识自己或他人时所使用的策略的工作方式和基本原则,以及对他们所生活的空间地理的特质的归属。研究中使用了话语分析、心态分析和解构方法。地理作为一种空间和物质生活环境,对人们和社会的生活有着重大影响。根据实证主义和唯物主义观点,人是一个物体,与所有物体一样,环境因素决定了人。人的心理活动实际上是物质相互作用的反映。既然人是一台先进的机器,就应该用一些复杂的方法来解释人的行为。伊本-哈勒敦在现代受到关注有不同的原因。西方科学范式的变化和对新形成学科方法的探索,使事实性的东西受到重视。伊本-哈勒敦可能受到了古代世界注重事实和材料的方法的启发。在一些通俗读物中,"地理即命运 "这句话被认为是伊本-哈勒敦所言。同样,在学术出版物中,伊本-哈勒敦的实事求是的方法得到了强调,他在历史学、社会学和史学学科中的惊人解释也得到了讨论。有人认为,他通过地理决定论捍卫了一种僵化的决定论。然而,伊本-哈勒敦将地理学原理与历史学和社会学原理区分开来,并捍卫了人类不仅是一种适应性生物,也是一种积极变革的存在这一观点。他论述了历史和社会变迁的原因,而不是地理因素。伊本-哈勒敦在他的气候理论中认为,人的生理和道德特征是由地理影响形成的,他认为社会生活也是由同样的因素形成的。他根据观察和具体事例支持这一理论。在历史和社会领域,他强调人的因素。因此,历史和社会变革是由人的因素形成的。部落主义、生计、职业、传统、政治和信仰决定着社会的行为和生活。
{"title":"COĞRAFYA KADER MİDİR? -Mekânın Kimlik ve Zihniyet Oluşumu Üzerindeki Etkileri Üzerine-","authors":"Mehmet Evkuran","doi":"10.14395/hid.1412347","DOIUrl":"https://doi.org/10.14395/hid.1412347","url":null,"abstract":"Zaman zaman popüler medyada ya da günlük konuşmalarda ‘coğrafya kaderdir!’ sözünün öne çıkarıldığı görülmektedir. Bu söz çoğunlukla bir coğrafyada ya da daha sınırlı bir alan olarak bir ülkede yaşamanın ne kadar kritik, önemli ve hatta imtiyazlı olduğunu vurgulamak için kullanılmaktadır. Ünlü tarihçi ve sosyolojinin İslam’daki kurucu atası sayılan İbni Haldûn (1406)’a nispet edilen bu sözün gerçekten de ona ait olup olmadığı önemli olmaktan çıkmış, insan-mekân ilişkisine dair kaderci bir bakış açısı vurgulanır olmuştur. Bu görüşün, düşünürün ‘iklimler teorisi’ bağlamında coğrafyanın insan hayatı ve kültür üzerindeki kurucu, yansıtıcı ya da dönüştürücü etkisine dair neler söylediğinin ele alındığı bu çalışmada, coğrafya-kültür ve zihin ilişkilerinin ana ilkeleri tartışılmaktadır. Biyo-fiziksel mekân olan coğrafyanın, kültürel mekâna kaynaklık etmesi süreci incelenmektedir. Şehir kurma politikalarında coğrafyanın dinamikleri ile zihnin öncelikleri arasında denge ve uyum sağlama başarısı, bazı örnekler bağlamında ele alınmaktadır. \u0000Modern zamanlarda İslam coğrafyası genelde ‘Orta Doğu’, ‘Orta Asya’, ‘Ön Asya’ gibi kavramlarla nitelenmiş ve bu kullanım Müslüman dünya tarafından da benimsenmiştir. Medeniyet ve güç unsurlarının yer değiştirdiği ve dünyanın ağırlık merkezinin Batı’ya kaydığı son birkaç yüzyıllık süreçte dilde ve düşüncede ‘Avrupa Merkezci’ bir politik-ontolojinin egemen olduğu bir gerçektir. Edward Said bu dönüşümün politik ve sosyal bilimsel söylemlere nasıl yansıdığını eleştirel yaklaşımlarla analiz etti. Said’in düşünceleri pek çok çalışmaya da kaynaklık oluşturdu. Garbiyatçılık- Oksidentalizm başlıklı araştırmalar bu çalışmaların bir ürünüdür. Mekânın ya da coğrafyanın politik-teolojik okunması ve insanlara belirli bir kültürel öz atfedilerek kodlanması girişimlerinin arkasında yatan ötekileştirici zihniyetin ve onun ‘karşı kıyı’daki yansımaları, teolojik açıdan ele alınmayı hak eden köklü bir sorundur. Bu çalışma, ‘coğrafya kaderdir!’ sözünün imaları ve göndermeleri üzerinden jeo-politik ve teo-politik analizler içermekte ve insanların tarihte ve günümüzde kendini ya da ötekini algılarken, yaşadığı mekâna-coğrafyaya atfettiği nitelik atfederken kullandığı stratejilerin çalışma tarzını ve temel ilkelerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Çalışmada söylem ve zihniyet analizi ve yapı sökümü yöntemleri kullanılmıştır. \u0000Mekânsal ve maddî bir yaşam ortamı olarak coğrafyanın insanların ve toplumların hayatı üzerinde büyük etkisi vardır. Pozitivist ve materyalist bakış açısına göre, insan bir cisimdir ve tüm cisimler gibi çevresel etkenler onu belirler. İnsanın zihinsel aktiviteleri de aslında maddesel etkileşimlerin yansımasıdır. İnsan gelişmiş bir makine olduğu için onun davranışlarını açıklamak için biraz karmaşık yaklaşımlar kullanılmalıdır. Modern dönemde İbn Haldûn’a yönelik ilgilerin farklı nedenleri vardır. Batı’da değişen bilim paradigması ve yeni oluşan disiplinlerin yöntem arayışları olgusal olana ağırlık tanıdı. Olgusal ve maddes","PeriodicalId":507932,"journal":{"name":"Hitit İlahiyat Dergisi","volume":"1 5","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140241263","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
İslâm Düşünce Tarihine Kaynaklık Değeri Bakımından Coğrafya Eserleri - İbn Havkal ve Makdisî Örneği - 地理著作对伊斯兰思想史的资料价值--伊本-哈瓦尔和马赫迪西的案例
Pub Date : 2024-03-07 DOI: 10.14395/hid.1416650
Betül Yurtalan
İslâm geleneğinde beşerî ve tarihî coğrafya alanına dâhil edilebilecek metinler 2./8. yüzyılın sonları ve 3./9. yüzyılın başlarından itibaren ortaya çıkmaya başlamıştır. 4./10. yüzyıla gelindiğinde ise seyahat, gözlem ve betimlemelerin baskın olduğu, kendine özgü bir karakteristiği bulunan bir beşerî coğrafya yazım geleneği oluşmuştur. Önemli örnekleri günümüze ulaşan beşerî coğrafya eserleri; müellifin öncelikleri, ilgisi, yazım yöntemi gibi unsurlara göre değişiklik göstermekle birlikte muhtelif alanlarda malzeme sunan oldukça zengin bir içeriğe sahiptir. Müellifler sundukları haritalarla İslâm dünyasını tasvir ederken bir yandan da yaşadıkları dönemin siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel, ilmî, dinî durumuna ve çok daha önemlisi gündelik yaşam pratiklerine dair bir anlatı oluşturmuşlardır. Söz konusu eserlerin bu zengin muhtevası, başta coğrafya olmak üzere sanat tarihi, iktisat tarihi, siyasi tarih, şehir tarihi gibi alanlara veri sunarken bir yandan da İslâm düşünce, kültür ve mezhepleri tarihine kaynaklık etmiştir. Erken dönem söz konusu olduğunda Irak Coğrafya Ekolü’nden İbn Hurdazbih (ö. 300/912-3), Yakûbî (ö. 292/905’ten sonra), İbn Rüste (ö. 300/913’ten sonra), İbnu’l-Fakîh (ö. 300/913’ten sonra) ile Kudâme b. Ca’fer (ö.337/948[?]); Belh Coğrafya Ekolü’nden ise Ebû Zeyd el-Belhî (ö.322/934), İstahrî (ö. 346/957), İbn Havkal (ö. 367/977’den sonra) ve Makdisî (ö. 390/1000 civarı) gibi müellifler İslâm coğrafyacılığının önemli temsilcileri olarak karşımıza çıkmaktadır. Belh Coğrafya Ekolü’ne mensup müellifler, eserlerini daha ziyade gözleme dayalı olarak kaleme almaları ve dönemin kültürel, tarihsel, siyasî, sosyal, dinî unsurlarına daha çok yer vermiş olmalarıyla Irak Ekolü’nden ayrılmaktadır. Bunlardan İbn Havkal’ın (ö. 367/977’den sonra) Sûretu’l-Arz adlı eseri ile Makdisî’nin (ö. 390/1000 civarı) Ahsenu’t-Tekâsim’ini 4./10. asır İslâm dünyasının dinî, fikrî ve kültürel yapısına dair sundukları anlatı ile öne çıkarmak mümkündür. Bu sebeple çalışmamızda bu iki müellif ve eserleri örneklem olarak seçilmiştir. Bu tercihimizin bir diğer sebebi ise her iki eserin 4./10. asrın son yarısında, nispeten birbirlerine yakın tarihlerde yazılmış, birbirini tamamlayıcı nitelikte olmasıdır. Dolayısıyla bu çalışmamız, bir taraftan da seçilen örnekler üzerinden söz konusu dönemin ilmî ve sosyo-kültürel yapısına dair bir anlatı içermektedir. İbn Havkal ve Makdisî, uzun süreli seyahatlerinde edindikleri gözlemler ve şifahi bilgilerin yanı sıra önceki müelliflerin yazdıkları üzerine bina ettikleri eserlerinde 4./10. yüzyıl İslâm düşünce ve kültür tarihine dair genel bir resim ortaya koymuşlardır. Eserlerin özgün yönü, yöntemleri itibarıyla teoriden ziyade pratik hayatı merkeze alan bir anlatı oluşturmalarıdır. Ayrıca söz konusu eserlerde yer alan bazı bilgilerin başka kaynaklarda bulunmaması da onların ilgili dönemin düşünce dünyasına dair özgün perspektifler sunmalarını sağlamaktadır. Bu eserler, İslâm dünyasını söz konusu dönemde yaşayan gözlem yeteneği
在伊斯兰传统中,可纳入人文和历史地理领域的文本开始出现于 2/8 世纪末和 3/9 世纪初。到公元 4/10 世纪,出现了以旅行、观察和描述为主的、具有鲜明特色的人文地理著作传统。人文地理作品的内容非常丰富,提供了各个领域的素材,但这些作品因作者的侧重点、兴趣和写作方法等因素而各不相同,其中一些重要作品流传至今。作者们在用地图描绘伊斯兰世界的同时,还叙述了他们所处时代的政治、社会、经济、文化、科学、宗教状况,更重要的是,还叙述了他们的日常生活习俗。这些作品的丰富内容为艺术史、经济史、政治史、城市史,尤其是地理学等领域提供了数据,同时也为伊斯兰思想史、文化史和教派史提供了资料。就早期而言,Ibn Hurdazbih(卒于 300/912-3 年)、Yaqūbī(卒于 292/905 年之后)、Ibn Rustah(卒于 300/913 年之后)、Ibn al-Faqīh(卒于 300/913 年之后)和 Qudāma b. Ja'far(卒于 337/948 年[?/巴尔赫地理学派的作者包括 Abū Zayd al-Balhī(卒于 322/934 年)、al-Istahrī(卒于 346/957 年)、Ibn Hawkal(卒于 367/977 年之后)和 al-Maqdisī(卒于约 390/1000 年),他们都是伊斯兰地理学的重要代表。巴尔赫地理学派的作者与伊拉克学派的作者不同,他们的著作以观察为基础,更多地考虑了当时的文化、历史、政治、社会和宗教因素。Ibn Hawqal(卒于 367/977 年之后)的《Sūrat al-Arz》和 Maqdisī(卒于约 390/1000 年)的《Ahsen al-Taqāsim》都对 4/10 世纪伊斯兰世界的宗教、知识和文化结构进行了叙述。因此,我们选择这两位作家及其作品作为研究样本。选择他们的另一个原因是,这两部作品都写于 4/10 世纪的后半叶,时间相对接近,而且相辅相成。因此,本研究一方面通过所选实例叙述了该时期的学术和社会文化结构。伊本-哈瓦尔和马赫迪西在他们的作品中,根据他们在长期旅行中的观察和口头信息,以及前人的著作,展现了 4/10 世纪伊斯兰思想和文化史的全貌。这些作品的独特之处在于,他们在叙述方法上以实际生活而非理论为中心。此外,这些作品中包含的一些信息在其他资料中找不到,这使它们能够为相关时期的思想世界提供独特的视角。这些著作的价值还在于,它们让我们能够通过生活在相关时期、具有很强观察能力的人的经历来了解伊斯兰世界。这些作品提供的信息范围广、种类多,足以为不同学科和领域的研究提供素材。本研究评估了伊本-霍加尔的《阿尔兹古兰经》和马克迪西的《阿赫森-塔卡西姆》对了解伊斯兰思想史的贡献。除了上述作者向我们介绍的有关伊斯兰教寺、清真寺、图书馆、伊斯兰学校和坎儿井等知识中心、这些机构中的学术活动和突出的讨论主题之外,他们提到的有关神学和法学教派及其社会反应的内容也非常重要。除此之外,还有关于不同地区的一些传统和文化结构的宝贵信息。关于 qiraats、语言结构和方言的记录是其中的重要部分。简而言之,这些著作是重要的资料来源,可以揭示成书时期伊斯兰思想和文化的历史。众所周知,有一些关于社会史游记来源的研究,更多的是关于土耳其和奥斯曼历史的研究。然而,我们发现,唯一直接涉及伊斯兰地理著作和游记对伊斯兰思想贡献的研究是 Birgül Bozkurt 题为 "游记对伊斯兰思想研究的贡献 "的论文。 在该研究中,提到了伊本-哈夫卡尔的作品,并列举了一些例子。此外,本研究中的例子是根据从 4/10 世纪作家伊本-哈夫卡尔(Ibn Hawqal)到 13/19 世纪奥斯曼帝国旅行家优素福-萨米赫(Asmāʾī)的广泛时期选择的,而不是反映某个时期。我们的文章与上述研究的不同之处在于,它在时间和人物方面都有所限制。这样,这些作品就能在相关主题的背景下得到更详细的分析。
{"title":"İslâm Düşünce Tarihine Kaynaklık Değeri Bakımından Coğrafya Eserleri - İbn Havkal ve Makdisî Örneği -","authors":"Betül Yurtalan","doi":"10.14395/hid.1416650","DOIUrl":"https://doi.org/10.14395/hid.1416650","url":null,"abstract":"İslâm geleneğinde beşerî ve tarihî coğrafya alanına dâhil edilebilecek metinler 2./8. yüzyılın sonları ve 3./9. yüzyılın başlarından itibaren ortaya çıkmaya başlamıştır. 4./10. yüzyıla gelindiğinde ise seyahat, gözlem ve betimlemelerin baskın olduğu, kendine özgü bir karakteristiği bulunan bir beşerî coğrafya yazım geleneği oluşmuştur. Önemli örnekleri günümüze ulaşan beşerî coğrafya eserleri; müellifin öncelikleri, ilgisi, yazım yöntemi gibi unsurlara göre değişiklik göstermekle birlikte muhtelif alanlarda malzeme sunan oldukça zengin bir içeriğe sahiptir. Müellifler sundukları haritalarla İslâm dünyasını tasvir ederken bir yandan da yaşadıkları dönemin siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel, ilmî, dinî durumuna ve çok daha önemlisi gündelik yaşam pratiklerine dair bir anlatı oluşturmuşlardır. Söz konusu eserlerin bu zengin muhtevası, başta coğrafya olmak üzere sanat tarihi, iktisat tarihi, siyasi tarih, şehir tarihi gibi alanlara veri sunarken bir yandan da İslâm düşünce, kültür ve mezhepleri tarihine kaynaklık etmiştir. \u0000Erken dönem söz konusu olduğunda Irak Coğrafya Ekolü’nden İbn Hurdazbih (ö. 300/912-3), Yakûbî (ö. 292/905’ten sonra), İbn Rüste (ö. 300/913’ten sonra), İbnu’l-Fakîh (ö. 300/913’ten sonra) ile Kudâme b. Ca’fer (ö.337/948[?]); Belh Coğrafya Ekolü’nden ise Ebû Zeyd el-Belhî (ö.322/934), İstahrî (ö. 346/957), İbn Havkal (ö. 367/977’den sonra) ve Makdisî (ö. 390/1000 civarı) gibi müellifler İslâm coğrafyacılığının önemli temsilcileri olarak karşımıza çıkmaktadır. Belh Coğrafya Ekolü’ne mensup müellifler, eserlerini daha ziyade gözleme dayalı olarak kaleme almaları ve dönemin kültürel, tarihsel, siyasî, sosyal, dinî unsurlarına daha çok yer vermiş olmalarıyla Irak Ekolü’nden ayrılmaktadır. Bunlardan İbn Havkal’ın (ö. 367/977’den sonra) Sûretu’l-Arz adlı eseri ile Makdisî’nin (ö. 390/1000 civarı) Ahsenu’t-Tekâsim’ini 4./10. asır İslâm dünyasının dinî, fikrî ve kültürel yapısına dair sundukları anlatı ile öne çıkarmak mümkündür. Bu sebeple çalışmamızda bu iki müellif ve eserleri örneklem olarak seçilmiştir. Bu tercihimizin bir diğer sebebi ise her iki eserin 4./10. asrın son yarısında, nispeten birbirlerine yakın tarihlerde yazılmış, birbirini tamamlayıcı nitelikte olmasıdır. Dolayısıyla bu çalışmamız, bir taraftan da seçilen örnekler üzerinden söz konusu dönemin ilmî ve sosyo-kültürel yapısına dair bir anlatı içermektedir. \u0000İbn Havkal ve Makdisî, uzun süreli seyahatlerinde edindikleri gözlemler ve şifahi bilgilerin yanı sıra önceki müelliflerin yazdıkları üzerine bina ettikleri eserlerinde 4./10. yüzyıl İslâm düşünce ve kültür tarihine dair genel bir resim ortaya koymuşlardır. Eserlerin özgün yönü, yöntemleri itibarıyla teoriden ziyade pratik hayatı merkeze alan bir anlatı oluşturmalarıdır. Ayrıca söz konusu eserlerde yer alan bazı bilgilerin başka kaynaklarda bulunmaması da onların ilgili dönemin düşünce dünyasına dair özgün perspektifler sunmalarını sağlamaktadır. \u0000Bu eserler, İslâm dünyasını söz konusu dönemde yaşayan gözlem yeteneği","PeriodicalId":507932,"journal":{"name":"Hitit İlahiyat Dergisi","volume":"39 15","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140260648","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Eski Yunan-Roma Düşüncesinde Coğrafi Mekân Fikri, Coğrafyanın Müessesleşmesi ve İslâm Coğrafyacılığına Etkisi 古希腊罗马思想中的地理空间概念、地理学的制度化及其对伊斯兰地理学的影响
Pub Date : 2024-02-21 DOI: 10.14395/hid.1412876
Erman Gören
Eski Yunan edebiyatından yazılı bir formda günümüze kalan ilk eser olarak Homerosçu mısralardan itibaren belirli bir “yeryüzü” (gē) tasavvuru karşımıza çıkar. Dolayısıyla Yunan insanı, yaşamını sürdürdüğü ve benimsediği doğa mefhumunun bir gereği olarak tanrılarla paylaştığı bir mekân fikrini başından itibaren kabul eder. Gerek Ilias’taki “Gemiler Kataloğu” gerek Odysseia’daki Akdeniz’in sınırlarını hikâye eden seyahatler bu fikrin mitlerle iç içe geçmiş görünümlerini sunar. Mekânın tanımlanışı çerçevesinde mitle gerçeğin iç içe geçtiği erken yaklaşımlar zamanla yerlerini gözlemlenebilir verilere dayanan muhkem bakış açılarına bırakır. Erken dönemde bütünüyle tekinsiz olduğu düşünülen yeryüzünün hesaplayıcı bir akılla tanımlanması ve “uzman bilgisi” (epistēmē) temelinde bir çerçeveye oturtulması Eski Yunan müktesebatının –matematik, geometri, astronomi, coğrafya ve tarih gibi– birbiriyle yakın temastaki farklı disiplinleri sayesinde peyderpey gerçekleşir. Özellikle Yunan Klasik Çağı’ndaki diğer çabaların sağladığı birikim, Hellenistik Ptolemaios hanedanının himayesinde ivme kazanan çalışmalarla tam anlamıyla “meskûn [yeryüzü]”nün (oikoumenē) tanımlanması problemine odaklanarak ete kemiğe bürünür. MÖ 3. yüzyılda yaşamış bir hezarfen olan Eratosthenes’in çalışmaları, bu bilimin kendi adı (geōgraphia) başta olmak üzere coğrafyanın belli başlı mefhumlaştırmalarının oluşmasında önemli bir rol oynar. Eseri büyük ölçüde fragmanlar halinde günümüze ulaşmış olmasına rağmen, Eratosthenes’in “yedi iklim” (hepta klimata) gibi kendisinden sonraki bilim dünyasını derinden etkileyen sistemleştirmeleri de bu çerçevede sayılabilir. Eratosthenes, coğrafyanın müesses bir bilim olarak ortaya çıkmasının bir başlangıcıyken, asırlar sonraki bir halefi olarak Roma İmparatorluk Çağı’nda yaşayan, MS 2. yüzyıl âlimi Ptolemaios’un eserleri, gerek Eratosthenes’e yönelik sağlam eleştirileri gerek belli başlı sistematik ilkeleri yerli yerine oturtmasıyla müessesleşmenin tamamlayıcı son noktasını oluşturur. Meskûn yeryüzünün dakik bir tanımlaması aynı zamanda matematik hesabın kesinleştirdiği bir astronomik gökyüzüyle birlikte anlam kazanır. Bu sürecin sunduğu manzara belirli mefhumlaştırmaların coğrafyanın müessesleşmesinde oynadığı rol kadar, insanın yeryüzüne hâkim olma arzusunun neticesi olan kartografik resmin hodolojik mekân fikri gibi kimi ayrıntılarını da anlaşılır kılıyor. Yeryüzüyle kendisini kuşatan kosmos arasında kurulan dakik ilişki sayesinde insanın arzuladığı bu hâkimiyet de zamanla irtifa kazanıyor. Müessesleşme ilk bakışta bir müstakilleşmeyi, müstakilleşme de zaman içinde astroloji/astronomi gibi yoldaşlardan ayrılışı beraberinde getiriyor. Dolayısıyla coğrafyanın müessesleşmesinin belli başlı mefhumlaştırmalar ve bunların komşu bilimlerle ilişkileri çerçevesinde değerlendirilmesinin, müsatakilleşmiş gibi görünen coğrafyanın ilişkili olduğu metafizik düşünmeyle birlikte yeniden ele alınması gerekiyor. Bu müessesleşme sürecinin ayrıntıları coğrafya biliminin
荷马史诗》是第一部以书面形式留存下来的古希腊文学作品,从《荷马史诗》中,我们看到了 "大地"(gē)的具体概念。因此,希腊人从一开始就接受了他与众神共享的空间概念,并将其作为他所生活和采用的自然概念的要求。伊利亚斯》中的 "船只目录 "和《奥德赛》中叙述地中海边界的航行都展示了这种与神话交织在一起的观念。早期的方法是在空间定义的框架内将神话与现实交织在一起,随着时间的推移,这种方法逐渐让位于基于可观测数据的更为严谨的观点。早期,人们认为地球是完全不可思议的,但在 "专家知识"(epistēmē)的基础上,用计算的头脑和框架对地球进行定义,在古希腊不同学科(如数学、几何学、天文学、地理学和历史学)的密切联系下逐渐实现。在希腊托勒密王朝时期,以界定 "有人居住的地球"(oikoumenē)问题为重点的工作势头强劲,充实了其他工作(尤其是希腊古典时代的工作)所提供的积累。公元前 3 世纪的哲学家埃拉托塞尼斯(Eratosthenes)的著作在地理学主要概念的形成过程中发挥了重要作用,包括地理学本身的名称(geōgraphia)。虽然埃拉托色尼的著作大多残缺不全,但他的系统论,如 "七种气候"(hepta klimata),也可以算作是这一框架的一部分。埃拉托塞尼斯是地理学作为一门成熟科学出现的开端,而公元 2 世纪生活在罗马帝国时代的学者托勒密则是埃拉托塞尼斯的继任者,他的著作构成了制度化的最终补充,既对埃拉托塞尼斯提出了强烈批评,又确立了某些系统性原则。对人类居住的地球的精确描述以及通过数学计算最终确定的天文天空也是有意义的。这一过程所呈现的景观让人理解了某些概念在地理学制度化过程中所扮演的角色,也让人理解了地图绘制中的一些细节,这些细节是人类渴望主宰地球的结果,如空间的霍代学思想。由于地球与周围宇宙之间建立了准时的关系,人类所希望的这种支配地位随着时间的推移而不断提升。乍一看,制度化带来了脱离,而脱离又会随着时间的推移与占星术/天文学等同伴分离。因此,在某些概念框架内对地理学的制度化及其与邻近科学的关系进行评估时,需要重新考虑与看似超脱的地理学相关联的形而上学思想。这一制度化过程的细节揭示了地理科学形成的主要方向。在很大程度上,这些趋势的决定因素是政治意愿的倾向,即从地理角度定义空间,特别是有人居住的地球,以及整个宇宙,并确定其边界。早期伊斯兰文明受到希腊罗马地理学的密切影响,其独特的定位与这些定义和确定边界的目的有关。因此,在伊斯兰教传播的最初几个世纪中,我们可以从一些态度中观察到希腊罗马传统中地理学作为一门科学的制度化及其独立伪装所遗留下来的后果。尽管要全面了解这些态度与希腊罗马传统之间的联系还需要详细的分析,但发现一些明确的假定将会拓展这一主题的研究视野。本文不仅将讨论地理学是如何作为一门在希腊罗马传统中确立的科学而出现的,而且还将讨论早期伊斯兰科学家可以从哪些角度和根据哪些推断被视为希腊罗马传统的继承者。仔细研究这种继承人与继承人之间的关系就会发现,以文字学为基础的文本传播只是继承方式之一。因此,制度化的地理空间概念的一个分支在早期伊斯兰地理学家手中继续其自主化进程。从这一角度出发,文章还旨在提出应详细研究这种分离的哪些方面。
{"title":"Eski Yunan-Roma Düşüncesinde Coğrafi Mekân Fikri, Coğrafyanın Müessesleşmesi ve İslâm Coğrafyacılığına Etkisi","authors":"Erman Gören","doi":"10.14395/hid.1412876","DOIUrl":"https://doi.org/10.14395/hid.1412876","url":null,"abstract":"Eski Yunan edebiyatından yazılı bir formda günümüze kalan ilk eser olarak Homerosçu mısralardan itibaren belirli bir “yeryüzü” (gē) tasavvuru karşımıza çıkar. Dolayısıyla Yunan insanı, yaşamını sürdürdüğü ve benimsediği doğa mefhumunun bir gereği olarak tanrılarla paylaştığı bir mekân fikrini başından itibaren kabul eder. Gerek Ilias’taki “Gemiler Kataloğu” gerek Odysseia’daki Akdeniz’in sınırlarını hikâye eden seyahatler bu fikrin mitlerle iç içe geçmiş görünümlerini sunar. Mekânın tanımlanışı çerçevesinde mitle gerçeğin iç içe geçtiği erken yaklaşımlar zamanla yerlerini gözlemlenebilir verilere dayanan muhkem bakış açılarına bırakır. Erken dönemde bütünüyle tekinsiz olduğu düşünülen yeryüzünün hesaplayıcı bir akılla tanımlanması ve “uzman bilgisi” (epistēmē) temelinde bir çerçeveye oturtulması Eski Yunan müktesebatının –matematik, geometri, astronomi, coğrafya ve tarih gibi– birbiriyle yakın temastaki farklı disiplinleri sayesinde peyderpey gerçekleşir. Özellikle Yunan Klasik Çağı’ndaki diğer çabaların sağladığı birikim, Hellenistik Ptolemaios hanedanının himayesinde ivme kazanan çalışmalarla tam anlamıyla “meskûn [yeryüzü]”nün (oikoumenē) tanımlanması problemine odaklanarak ete kemiğe bürünür. MÖ 3. yüzyılda yaşamış bir hezarfen olan Eratosthenes’in çalışmaları, bu bilimin kendi adı (geōgraphia) başta olmak üzere coğrafyanın belli başlı mefhumlaştırmalarının oluşmasında önemli bir rol oynar. Eseri büyük ölçüde fragmanlar halinde günümüze ulaşmış olmasına rağmen, Eratosthenes’in “yedi iklim” (hepta klimata) gibi kendisinden sonraki bilim dünyasını derinden etkileyen sistemleştirmeleri de bu çerçevede sayılabilir. Eratosthenes, coğrafyanın müesses bir bilim olarak ortaya çıkmasının bir başlangıcıyken, asırlar sonraki bir halefi olarak Roma İmparatorluk Çağı’nda yaşayan, MS 2. yüzyıl âlimi Ptolemaios’un eserleri, gerek Eratosthenes’e yönelik sağlam eleştirileri gerek belli başlı sistematik ilkeleri yerli yerine oturtmasıyla müessesleşmenin tamamlayıcı son noktasını oluşturur. Meskûn yeryüzünün dakik bir tanımlaması aynı zamanda matematik hesabın kesinleştirdiği bir astronomik gökyüzüyle birlikte anlam kazanır. Bu sürecin sunduğu manzara belirli mefhumlaştırmaların coğrafyanın müessesleşmesinde oynadığı rol kadar, insanın yeryüzüne hâkim olma arzusunun neticesi olan kartografik resmin hodolojik mekân fikri gibi kimi ayrıntılarını da anlaşılır kılıyor. Yeryüzüyle kendisini kuşatan kosmos arasında kurulan dakik ilişki sayesinde insanın arzuladığı bu hâkimiyet de zamanla irtifa kazanıyor. Müessesleşme ilk bakışta bir müstakilleşmeyi, müstakilleşme de zaman içinde astroloji/astronomi gibi yoldaşlardan ayrılışı beraberinde getiriyor. Dolayısıyla coğrafyanın müessesleşmesinin belli başlı mefhumlaştırmalar ve bunların komşu bilimlerle ilişkileri çerçevesinde değerlendirilmesinin, müsatakilleşmiş gibi görünen coğrafyanın ilişkili olduğu metafizik düşünmeyle birlikte yeniden ele alınması gerekiyor. \u0000Bu müessesleşme sürecinin ayrıntıları coğrafya biliminin ","PeriodicalId":507932,"journal":{"name":"Hitit İlahiyat Dergisi","volume":"52 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140442392","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Tracing the Rihla in Buldān Books: Ibn al-Faqīh’s Muhaddith Resources 追踪 Buldān Books 中的 Rihla:伊本-法基的穆罕默德资源
Pub Date : 2024-02-21 DOI: 10.14395/hid.1417152
R. Gül
Henüz Hz. Peygamber hayattayken başlayan hadis rivayeti, O’nun (s.a.s.) vefatı ve ashâbın farklı bölgelere intikali sonrasında hem hızlanmış hem de yaygınlaşmıştır. Fethedilen bölgelerde askerî faaliyetlerde bulunmak veya İslâm’ı öğretmek gibi farklı vesile ve sebeplerle Medine dışına çıkan ve gittikleri bölgelere yerleşen sahâbîler, beraberlerinde büyük bir ilmî birikimi de götürmüşlerdir. Şüphesiz bu birikimin başında Kur’ân’dan sonra Hz. Peygamber’in sünneti gelmektedir. Farklı bölgelere yerleşen ashâbın nezdinde bulunan hadisleri öğrenme isteği ise hicrî ilk asırdan itibaren hadisle iştigal eden herkes için geçerli olmuştur. Söz konusu istek bireysel yolculuklara, ardından ise muhaddis olmanın ön şartı kabul edilebilecek rihle faaliyetlerine dönüşmüştür. Hadis öğrenmek isteyen her râvi çeşitli ilim merkezlerindeki muhaddisleri ziyaret ederek hadis meclislerine katılmışlar ve hocalarının hadislerini tahammül etmişlerdir. Rihle faaliyetlerinin çıkış sebebi her ne kadar hadis öğrenimi olsa da hadis öğrencileri/râviler hocalarının hayatlarını tespit ederek tabakât, tezkire, meşyeha, terâcim, vefeyât, menâkıb gibi eserlerle ricâl edebiyatını geliştirmişler, ayrıca gittikleri yerlerle ilgili tarihî ve coğrafî bilgileri kaydederek diğer bilim dalları açısından da zengin bir mirasın oluşmasına vesile olmuşlardır. Rihle faaliyetini gerçekleştiren muhaddisler mezkûr ilimlere dair zengin bir malumat sunmuş, şehir ve bölgelerin tanınmasında önemli rol oynamışlardır. Ne var ki rihle faaliyetlerinin coğrafya eserlerine olan etkisini ele alan bir çalışma tespit edilememiştir. İşte bu eksiklikten hareketle çalışmanın konusu hicrî dördüncü asırda vefat etmiş olan Ebû Abdillâh İbnü’l-Fakîh’in Büldân adlı eserinde coğrafî bölgelerle ilgili bilgi aldığı muhaddisleri tespit etmektir. Mezkûr eser, rihle faaliyetlerinin yoğun bir şekilde devam ettiği ilk dört asırda kaleme alınmış olması hasebiyle tercih edilmiştir. Çalışmanın amacı rihle faaliyetine katılan muhaddislerin İslam Coğrafyacılığına katkılarını ön çalışmada tespit edildiği üzere somut delillerle ortaya koyabilmektir. Söz konusu amaç gerçekleştirildiğinde hadis ilminde çok önemli bir yere sahip olan rihle geleneğinin sadece hadis ilmiyle sınırlı kalmadığı, İslam Coğrafyacılığı başta olmak üzere çok sayıda ilme kaynaklık ettiği tespit edilmiş olacaktır. Çalışmada ilgili eser taranarak İbnü’l-Fakîh’in bilgi aktardığı kişiler arasında hadisçi olanlar tespit edilmiştir. Daha sonra bu muhaddisler hakkında tabakât ve terâcim kitaplarından kısa bilgiler aktarılmış, hadis kaynaklarındaki rivayetlerine değinilmiş ve İbnü’l-Fakîh’in kendisinden yaptığı nakiller zikredilmiştir. Çalışma neticesinde İbnü’l-Fakîh’in 18 muhaddis kaynağının bulunduğu tespit edilmiştir. Bunlar arasında Ebû Sa‘îd el-Esme‘î on iki; Ebû Amr Âmir b. Şerâhîl eş-Şa‘bî sekiz; İbrahim b. Uyeyne el-Kûfî ve Ebu’l-Abbas İsa b. Muhammed b. İsa el-Mervezî üçer bilgiyle İbnü’l-Fakîh’in en çok faydalandığı muhaddisler olarak karşımıza çıkmaktadır. İbnü
圣训的传述始于先知在世时,在先知(愿主赐福之,并使其平安)逝世后,圣训的传述速度加快,范围也越来越广。同伴们因不同的原因离开麦地那,如在被征服地区从事军事活动或传授伊斯兰教,并在所去的地区定居下来,他们带走了大量的学术积累。毫无疑问,继《古兰经》之后,先知圣训是这些积累中的佼佼者。自回历一世纪以来,每个从事圣训学研究的人都渴望学习定居在不同地区的同伴们所掌握的圣训。这种愿望变成了个人的旅行,然后变成了 "里赫勒 "活动,而 "里赫勒 "活动可以说是成为穆罕默德的先决条件。每一位想要学习圣训的传述者都会拜访各个科学中心的穆罕默德圣训学家,参加圣训大会,聆听老师的圣训。虽然里哈勒活动的目的是学习圣训,但圣训学生/传述者通过在《塔布》(tabāt)、《特兹基尔》(tezkire)、《我耶哈》(meşyeha)、《特拉吉姆》(terājim)、《维法亚特》(vefayāt)、《麦纳克布》(menākıb)等著作中记录老师的生平,发展了里哈勒文献,他们还记录了所到之地的历史和地理信息,帮助创造了其他科学分支方面的丰富遗产。开展里赫勒活动的穆哈底提斯提供了上述科学的丰富知识,并在城市和地区的认可方面发挥了重要作用。然而,目前还没有研究涉及里赫勒活动对地理著作的影响。基于这一不足,本研究的主题是确定 Abū ʿAbdillāh Ibn al-Faqīh (卒于希吉尔四世纪)在其著作 Buldān 中从哪些穆哈迪提那里获得了有关地理区域的信息。之所以选择上述作品,是因为其成书于前四个世纪,当时里赫勒活动仍在激烈进行。本研究的目的是根据初步研究确定的具体证据,揭示参与里赫勒活动的穆罕默德对伊斯兰地理学的贡献。当这一目标得以实现时,将确定在圣训学中具有非常重要地位的 "里赫勒 "传统不仅限于圣训学,而且是许多科学,尤其是伊斯兰地理学的源泉。在本研究中,对相关著作进行了扫描,并确定了伊本-法基传达信息的人中的圣训学家。然后,从 tanāt 和 terājim 书中简要介绍了这些圣训学家的情况,提到了他们在圣训资料中的叙述,并提到了伊本-法基对他们的引述。研究结果表明,伊本-法基有 18 个穆哈底来源。其中,Abū Sa'īd al-Asma'ī 有 12 个来源,Abū 'Amr 'Amr b. Sharāhīl al-Sha'bī 有 8 个来源,Ibrahim b. 'Uyayna al-Kūfī 和 Abu'l-'Abbas Isa b. Muhammad b. Isa al-Marwazī 各有 3 个来源。Ibn al-Faqīh 仅从十二位穆罕默德中各引用了一条信息。当我们查看伊本-法基从穆哈迪斯来源中引用的信息时,可以发现除了一些地形信息外,还有关于人文地理和自然地理(地理科学的分支)的重要信息。穆罕默德资料所传达的信息可以是相关城市的地理特征,也可以是该城市发生的政治事件、城市中发生的事件、城市中发生的战争等。根据研究获得的数据,我们可以了解到,为学习圣训而进行的里赫尔斯旅行不仅限于此,还收集和传递了有关旅行城市的政治和社会文化状况的信息,特别是地理信息。对这一基于单一作品的分析进行更广泛的研究,有助于揭示里赫勒活动对伊斯兰学术传统的广泛贡献。
{"title":"Tracing the Rihla in Buldān Books: Ibn al-Faqīh’s Muhaddith Resources","authors":"R. Gül","doi":"10.14395/hid.1417152","DOIUrl":"https://doi.org/10.14395/hid.1417152","url":null,"abstract":"Henüz Hz. Peygamber hayattayken başlayan hadis rivayeti, O’nun (s.a.s.) vefatı ve ashâbın farklı bölgelere intikali sonrasında hem hızlanmış hem de yaygınlaşmıştır. Fethedilen bölgelerde askerî faaliyetlerde bulunmak veya İslâm’ı öğretmek gibi farklı vesile ve sebeplerle Medine dışına çıkan ve gittikleri bölgelere yerleşen sahâbîler, beraberlerinde büyük bir ilmî birikimi de götürmüşlerdir. Şüphesiz bu birikimin başında Kur’ân’dan sonra Hz. Peygamber’in sünneti gelmektedir. Farklı bölgelere yerleşen ashâbın nezdinde bulunan hadisleri öğrenme isteği ise hicrî ilk asırdan itibaren hadisle iştigal eden herkes için geçerli olmuştur. Söz konusu istek bireysel yolculuklara, ardından ise muhaddis olmanın ön şartı kabul edilebilecek rihle faaliyetlerine dönüşmüştür. Hadis öğrenmek isteyen her râvi çeşitli ilim merkezlerindeki muhaddisleri ziyaret ederek hadis meclislerine katılmışlar ve hocalarının hadislerini tahammül etmişlerdir. Rihle faaliyetlerinin çıkış sebebi her ne kadar hadis öğrenimi olsa da hadis öğrencileri/râviler hocalarının hayatlarını tespit ederek tabakât, tezkire, meşyeha, terâcim, vefeyât, menâkıb gibi eserlerle ricâl edebiyatını geliştirmişler, ayrıca gittikleri yerlerle ilgili tarihî ve coğrafî bilgileri kaydederek diğer bilim dalları açısından da zengin bir mirasın oluşmasına vesile olmuşlardır. Rihle faaliyetini gerçekleştiren muhaddisler mezkûr ilimlere dair zengin bir malumat sunmuş, şehir ve bölgelerin tanınmasında önemli rol oynamışlardır. Ne var ki rihle faaliyetlerinin coğrafya eserlerine olan etkisini ele alan bir çalışma tespit edilememiştir. İşte bu eksiklikten hareketle çalışmanın konusu hicrî dördüncü asırda vefat etmiş olan Ebû Abdillâh İbnü’l-Fakîh’in Büldân adlı eserinde coğrafî bölgelerle ilgili bilgi aldığı muhaddisleri tespit etmektir. Mezkûr eser, rihle faaliyetlerinin yoğun bir şekilde devam ettiği ilk dört asırda kaleme alınmış olması hasebiyle tercih edilmiştir. Çalışmanın amacı rihle faaliyetine katılan muhaddislerin İslam Coğrafyacılığına katkılarını ön çalışmada tespit edildiği üzere somut delillerle ortaya koyabilmektir. Söz konusu amaç gerçekleştirildiğinde hadis ilminde çok önemli bir yere sahip olan rihle geleneğinin sadece hadis ilmiyle sınırlı kalmadığı, İslam Coğrafyacılığı başta olmak üzere çok sayıda ilme kaynaklık ettiği tespit edilmiş olacaktır. Çalışmada ilgili eser taranarak İbnü’l-Fakîh’in bilgi aktardığı kişiler arasında hadisçi olanlar tespit edilmiştir. Daha sonra bu muhaddisler hakkında tabakât ve terâcim kitaplarından kısa bilgiler aktarılmış, hadis kaynaklarındaki rivayetlerine değinilmiş ve İbnü’l-Fakîh’in kendisinden yaptığı nakiller zikredilmiştir. Çalışma neticesinde İbnü’l-Fakîh’in 18 muhaddis kaynağının bulunduğu tespit edilmiştir. Bunlar arasında Ebû Sa‘îd el-Esme‘î on iki; Ebû Amr Âmir b. Şerâhîl eş-Şa‘bî sekiz; İbrahim b. Uyeyne el-Kûfî ve Ebu’l-Abbas İsa b. Muhammed b. İsa el-Mervezî üçer bilgiyle İbnü’l-Fakîh’in en çok faydalandığı muhaddisler olarak karşımıza çıkmaktadır. İbnü","PeriodicalId":507932,"journal":{"name":"Hitit İlahiyat Dergisi","volume":"172 S1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140443659","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
期刊
Hitit İlahiyat Dergisi
全部 Acc. Chem. Res. ACS Applied Bio Materials ACS Appl. Electron. Mater. ACS Appl. Energy Mater. ACS Appl. Mater. Interfaces ACS Appl. Nano Mater. ACS Appl. Polym. Mater. ACS BIOMATER-SCI ENG ACS Catal. ACS Cent. Sci. ACS Chem. Biol. ACS Chemical Health & Safety ACS Chem. Neurosci. ACS Comb. Sci. ACS Earth Space Chem. ACS Energy Lett. ACS Infect. Dis. ACS Macro Lett. ACS Mater. Lett. ACS Med. Chem. Lett. ACS Nano ACS Omega ACS Photonics ACS Sens. ACS Sustainable Chem. Eng. ACS Synth. Biol. Anal. Chem. BIOCHEMISTRY-US Bioconjugate Chem. BIOMACROMOLECULES Chem. Res. Toxicol. Chem. Rev. Chem. Mater. CRYST GROWTH DES ENERG FUEL Environ. Sci. Technol. Environ. Sci. Technol. Lett. Eur. J. Inorg. Chem. IND ENG CHEM RES Inorg. Chem. J. Agric. Food. Chem. J. Chem. Eng. Data J. Chem. Educ. J. Chem. Inf. Model. J. Chem. Theory Comput. J. Med. Chem. J. Nat. Prod. J PROTEOME RES J. Am. Chem. Soc. LANGMUIR MACROMOLECULES Mol. Pharmaceutics Nano Lett. Org. Lett. ORG PROCESS RES DEV ORGANOMETALLICS J. Org. Chem. J. Phys. Chem. J. Phys. Chem. A J. Phys. Chem. B J. Phys. Chem. C J. Phys. Chem. Lett. Analyst Anal. Methods Biomater. Sci. Catal. Sci. Technol. Chem. Commun. Chem. Soc. Rev. CHEM EDUC RES PRACT CRYSTENGCOMM Dalton Trans. Energy Environ. Sci. ENVIRON SCI-NANO ENVIRON SCI-PROC IMP ENVIRON SCI-WAT RES Faraday Discuss. Food Funct. Green Chem. Inorg. Chem. Front. Integr. Biol. J. Anal. At. Spectrom. J. Mater. Chem. A J. Mater. Chem. B J. Mater. Chem. C Lab Chip Mater. Chem. Front. Mater. Horiz. MEDCHEMCOMM Metallomics Mol. Biosyst. Mol. Syst. Des. Eng. Nanoscale Nanoscale Horiz. Nat. Prod. Rep. New J. Chem. Org. Biomol. Chem. Org. Chem. Front. PHOTOCH PHOTOBIO SCI PCCP Polym. Chem.
×
引用
GB/T 7714-2015
复制
MLA
复制
APA
复制
导出至
BibTeX EndNote RefMan NoteFirst NoteExpress
×
0
微信
客服QQ
Book学术公众号 扫码关注我们
反馈
×
意见反馈
请填写您的意见或建议
请填写您的手机或邮箱
×
提示
您的信息不完整,为了账户安全,请先补充。
现在去补充
×
提示
您因"违规操作"
具体请查看互助需知
我知道了
×
提示
现在去查看 取消
×
提示
确定
Book学术官方微信
Book学术文献互助
Book学术文献互助群
群 号:481959085
Book学术
文献互助 智能选刊 最新文献 互助须知 联系我们:info@booksci.cn
Book学术提供免费学术资源搜索服务,方便国内外学者检索中英文文献。致力于提供最便捷和优质的服务体验。
Copyright © 2023 Book学术 All rights reserved.
ghs 京公网安备 11010802042870号 京ICP备2023020795号-1