Pub Date : 2022-12-28DOI: 10.30913/alinterisosbil.1203971
Ufuk Adak
Aydın Vilayeti’nin merkezi olan İzmir, on dokuzuncu yüzyılda Selanik ve Beyrut gibi Doğu Akdeniz’in başlıca ticaret merkezlerinden biri olmuştur. 1869-1875 yılları arasında ahşap iskelelerden muntazam bir limana geçiş, şehirdeki ekonomik faaliyetleri büyük ölçüde artırmıştır. İzmir’in artan uluslararası ticari ivmesi, Fransa ve İngiltere’nin İzmir limanının yönetimi konusundaki güç mücadelesi örneğinde görüldüğü üzere, İzmir’de bir ticari imtiyaz alma yarışına (concession hunting) yol açmıştır. Bu makale, Osmanlı arşiv kaynakları, Osmanlıca olarak İzmir’de yayımlanan Hizmet gazetesi, on dokuzuncu yüzyıl Fransız ve İngiliz basınına dayanarak İzmir limanının çok katmanlı tarihini uluslararası imtiyaz mücadeleleri perspektifinden incelemeyi amaçlamaktadır. İzmir limanının inşa edilmesi ve işletilmesi sürecine ilişkin tartışmalara, yatırımcı şirket Dussaud Fréres ve rakip şirketlerin temsilcileri kadar Fransız ve İngiliz basınının da dahil olduğu görülmektedir. Marsilyalı bir şirket olan Dussaud’lar tarafından inşa edilen ve Batı Anadolu hinterlandındaki tarımsal ürünlerin ihracatını hızlandıran İzmir limanı, on dokuzuncu yüzyılın son çeyreğinde Avrupalı gezginlerin seyahat güzergahında yer alan İzmir'in ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarından biri olmuştur.
{"title":"Uluslararası İmtiyaz Mücadeleleri Bağlamında On Dokuzuncu Yüzyılda İzmir Limanı","authors":"Ufuk Adak","doi":"10.30913/alinterisosbil.1203971","DOIUrl":"https://doi.org/10.30913/alinterisosbil.1203971","url":null,"abstract":"Aydın Vilayeti’nin merkezi olan İzmir, on dokuzuncu yüzyılda Selanik ve Beyrut gibi Doğu Akdeniz’in başlıca ticaret merkezlerinden biri olmuştur. 1869-1875 yılları arasında ahşap iskelelerden muntazam bir limana geçiş, şehirdeki ekonomik faaliyetleri büyük ölçüde artırmıştır. İzmir’in artan uluslararası ticari ivmesi, Fransa ve İngiltere’nin İzmir limanının yönetimi konusundaki güç mücadelesi örneğinde görüldüğü üzere, İzmir’de bir ticari imtiyaz alma yarışına (concession hunting) yol açmıştır. Bu makale, Osmanlı arşiv kaynakları, Osmanlıca olarak İzmir’de yayımlanan Hizmet gazetesi, on dokuzuncu yüzyıl Fransız ve İngiliz basınına dayanarak İzmir limanının çok katmanlı tarihini uluslararası imtiyaz mücadeleleri perspektifinden incelemeyi amaçlamaktadır. İzmir limanının inşa edilmesi ve işletilmesi sürecine ilişkin tartışmalara, yatırımcı şirket Dussaud Fréres ve rakip şirketlerin temsilcileri kadar Fransız ve İngiliz basınının da dahil olduğu görülmektedir. Marsilyalı bir şirket olan Dussaud’lar tarafından inşa edilen ve Batı Anadolu hinterlandındaki tarımsal ürünlerin ihracatını hızlandıran İzmir limanı, on dokuzuncu yüzyılın son çeyreğinde Avrupalı gezginlerin seyahat güzergahında yer alan İzmir'in ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarından biri olmuştur.","PeriodicalId":52722,"journal":{"name":"Alinteri sosyal bilimler dergisi","volume":" ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"48787752","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-12-28DOI: 10.30913/alinterisosbil.1143718
Tayfun Yildirim
Sınıfı ilişki ve süreç olarak ele alan Edward Palmer Thompson, özgün bir Marksist sınıf kuramı geliştirmiştir. Sınıfları yapıların taşıyıcısı olarak ele alan yapısalcı Marksizmi eleştiren Thompson, sınıfın özne olma gücüne vurgu yapmıştır. Sıradan insanın gündelik deneyimlerinde sınıfsal ilişkilerin izini süren Thompson, hümanist bir tarihsel metodoloji geliştirmiştir. E. P. Thompson’ın sınıf kuramını inceleme amacı güden bu çalışmada, Thompson’ın sınıfları geniş bir teorik spektrum doğrultusunda ve zengin bir kavramsal repertuar eşliğinde ele alarak Marksist sınıf kuramına büyük bir zenginlik kattığı gösterilmeye çalışılacaktır. Öncelikle Thompson’ın sınıf kuramının dayanmış olduğu hümanist tarih perspektifi açıklanmaya çalışılacak, daha sonra ise ‘İngiliz İşçi Sınıfının Oluşumu’ isimli eserindeki tezlerinden hareketle, ana hatlarıyla Thompson’ın sınıf kuramı incelenecektir. Thompson’ın sınıf kuramı, diğer Marksist sınıf kuramlarıyla (özellikle yapısalcı Marksist sınıf kuramıyla) karşılaştırmalı bir şekilde ele alınarak, ilişki ve süreç olarak sınıf kavrayışının özgünlüğü gösterilmeye çalışılacaktır. Son olarak ise Thompson’ın sınıf kuramının, özne-belirlenim, sınıf-yapı, praksis-tarihsel zorunluluk düalizmlerini aştığı tezi ileriye sürülecektir.
{"title":"İlişki, Süreç ve Deneyim: E. P. Thompson’ın Sınıf Kuramı","authors":"Tayfun Yildirim","doi":"10.30913/alinterisosbil.1143718","DOIUrl":"https://doi.org/10.30913/alinterisosbil.1143718","url":null,"abstract":"Sınıfı ilişki ve süreç olarak ele alan Edward Palmer Thompson, özgün bir Marksist sınıf kuramı geliştirmiştir. Sınıfları yapıların taşıyıcısı olarak ele alan yapısalcı Marksizmi eleştiren Thompson, sınıfın özne olma gücüne vurgu yapmıştır. Sıradan insanın gündelik deneyimlerinde sınıfsal ilişkilerin izini süren Thompson, hümanist bir tarihsel metodoloji geliştirmiştir. E. P. Thompson’ın sınıf kuramını inceleme amacı güden bu çalışmada, Thompson’ın sınıfları geniş bir teorik spektrum doğrultusunda ve zengin bir kavramsal repertuar eşliğinde ele alarak Marksist sınıf kuramına büyük bir zenginlik kattığı gösterilmeye çalışılacaktır. Öncelikle Thompson’ın sınıf kuramının dayanmış olduğu hümanist tarih perspektifi açıklanmaya çalışılacak, daha sonra ise ‘İngiliz İşçi Sınıfının Oluşumu’ isimli eserindeki tezlerinden hareketle, ana hatlarıyla Thompson’ın sınıf kuramı incelenecektir. Thompson’ın sınıf kuramı, diğer Marksist sınıf kuramlarıyla (özellikle yapısalcı Marksist sınıf kuramıyla) karşılaştırmalı bir şekilde ele alınarak, ilişki ve süreç olarak sınıf kavrayışının özgünlüğü gösterilmeye çalışılacaktır. Son olarak ise Thompson’ın sınıf kuramının, özne-belirlenim, sınıf-yapı, praksis-tarihsel zorunluluk düalizmlerini aştığı tezi ileriye sürülecektir.","PeriodicalId":52722,"journal":{"name":"Alinteri sosyal bilimler dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69226958","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-12-28DOI: 10.30913/alinterisosbil.1176359
Erkam Temi̇r
Tüm dünyada Soğuk Savaş sonrası ortaya çıkmaya başlayan yarı otokratik yarı demokratik siyasal rejimler ‘hibrit rejimler’ olarak adlandırılmıştır. Başlangıçta hibrit rejimler tam demokrasiye geçiş öncesindeki bir aşama olarak görülmüştür. Ancak yıllar içerisinde bazı hibrit rejimler demokratikleşmesine rağmen bazıları değişim göstermemiş, bir kısmı ise daha da otokratikleşmiştir. Bu nedenle hibrit rejimlerle ilgili teoriler de gelişmeye başlamıştır. Bu makalede Rus siyaset bilimci Yekaterina Mihaylovna Şulman’ın siyaset bilimi eleştirisi ve hibrit rejimlerle ilgili görüşleri ele alınmıştır. Rusya’nın en etkili siyaset bilimcileri ve en etkili kadınları arasında gösterilen Şulman’ın hibrit rejimler ile ilgili fikir ve tespitleri içeriden ve özgün bir bakış sunduğu için değerlidir. Nitekim hibrit rejim kavramının oluşumunda ana omurgayı batılı teorisyenler inşa etmiştir. Ancak Şulman’ın yaklaşımı batılı teorisyenlerin fikirlerinin yerel bir uyarlaması olmaktan öteye gitmiştir. Kavramanın kuramsal çerçevesini genişleten Şulman, teoriyi geliştirmiş, kuram ve hakikat arasında dengeli bir bağ kurmuştur. Makalede Şulman’ın siyaset bilimine eleştirisine yer verildikten sonra, hibrit rejimler ile ilgili fikirleri ele alınmış, hibrit rejimlerde karar alma süreçlerinin işleyişi, iktidarın ne şekilde el değiştirdiği, otokratikleşme ve demokratikleşme eğilimi gibi konular irdelenmiştir.
冷战后开始出现的专制半民主政治政权中,有一半被称为“混合政权”。一开始,混合政权被视为民主之前的一步。但多年来,一些希伯来政权没有改变,而一些政权已经民主化,一些政权变得更加专制。因此,关于混合政权的理论开始发展。在这篇文章中,政治学家叶卡捷琳娜·米哈伊洛夫娜·舒尔曼的政治学评论家和希伯来政权进行了咨询。Rusya'n en etkili siyaset bilimcileri ve en etkili-kadınlarıarasında gösterilenŞulman’ın hibrit rejimler ile ilgili fikir ve tespitleri içeriden veözgün bir bakışsunduğu için değerlidir。在混合政权结束时,主要理论家建立了脊髓。但西方理论家的想法更接近所罗门,而不是当地的警告。所罗门在法律和真理之间建立了平衡的联系,这扩展了卡夫拉曼的框架。在回顾了Sulman文章的政治学之后,我们提出了与希伯来政权有关的想法,讨论了希伯来政权的决策过程,权力是如何变化的,自动和民主的态度。
{"title":"Şulman'ın Siyaset Bilimi Eleştirisi ve Hibrit Rejimler","authors":"Erkam Temi̇r","doi":"10.30913/alinterisosbil.1176359","DOIUrl":"https://doi.org/10.30913/alinterisosbil.1176359","url":null,"abstract":"Tüm dünyada Soğuk Savaş sonrası ortaya çıkmaya başlayan yarı otokratik yarı demokratik siyasal rejimler ‘hibrit rejimler’ olarak adlandırılmıştır. Başlangıçta hibrit rejimler tam demokrasiye geçiş öncesindeki bir aşama olarak görülmüştür. Ancak yıllar içerisinde bazı hibrit rejimler demokratikleşmesine rağmen bazıları değişim göstermemiş, bir kısmı ise daha da otokratikleşmiştir. Bu nedenle hibrit rejimlerle ilgili teoriler de gelişmeye başlamıştır. Bu makalede Rus siyaset bilimci Yekaterina Mihaylovna Şulman’ın siyaset bilimi eleştirisi ve hibrit rejimlerle ilgili görüşleri ele alınmıştır. Rusya’nın en etkili siyaset bilimcileri ve en etkili kadınları arasında gösterilen Şulman’ın hibrit rejimler ile ilgili fikir ve tespitleri içeriden ve özgün bir bakış sunduğu için değerlidir. Nitekim hibrit rejim kavramının oluşumunda ana omurgayı batılı teorisyenler inşa etmiştir. Ancak Şulman’ın yaklaşımı batılı teorisyenlerin fikirlerinin yerel bir uyarlaması olmaktan öteye gitmiştir. Kavramanın kuramsal çerçevesini genişleten Şulman, teoriyi geliştirmiş, kuram ve hakikat arasında dengeli bir bağ kurmuştur. Makalede Şulman’ın siyaset bilimine eleştirisine yer verildikten sonra, hibrit rejimler ile ilgili fikirleri ele alınmış, hibrit rejimlerde karar alma süreçlerinin işleyişi, iktidarın ne şekilde el değiştirdiği, otokratikleşme ve demokratikleşme eğilimi gibi konular irdelenmiştir.","PeriodicalId":52722,"journal":{"name":"Alinteri sosyal bilimler dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69227027","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-12-28DOI: 10.30913/alinterisosbil.1075140
Ilgın Gizem Sevi̇m
20. yüzyılda gerçekleşen I. Dünya Savaşı, Büyük Buhran, II. Dünya Savaşı, Soğuk Savaş gibi büyük ve küresel etki yaratan bu olaylar devletleri uluslararası arenada yalnız kalması konusunda ittifak arayışlarına teşvik etmiştir. Bu çalışmada, bu ittifak arayışlarından biri olarak gerçekleşen Türkiye-Güney Kore ilişkileri değerlendirilmeye çalışılmıştır. İki ülkenin ilişkilerinin başlama sürecinden, ilişkilerinin dostluk aşamasına taşınmasını ve nedenlerini günümüze kadar olan ekonomik, siyasi, kültürel, askerî ve teknolojik ilişkileri dönemsel bazda ele alarak değerlendirmeyi amaçlamıştır. Ülkelerin birbiri ile iletişimleri küresel bazda bir zaruret gibi gözükse de gelişimleri açısından da olanaklar sağlamaktadır. Bu bakış açısıyla, aralarındaki benzerlikler ve farklılıklar ortaya konulmaya çalışılmış; iki ülke arasındaki ilişki boyutunun ne olduğu, günümüzdeki durumu incelenmiş, ilişkilerdeki eksiklikler, bu eksikliklerin hangi benzerliklerle ne boyuta taşınabileceği üzerinde değerlendirmeler yapılmış ve daha da geliştirilmesi noktasında öneriler sunulmuştur. İki ülkeden yola çıkarak, devletlerin uluslararası ilişkilerinin nasıl olması gerektiği kavranmaya çalışılmıştır. Kanaatimizce, Türkiye ve Güney Kore arasında kurulacak olan ilişkilerinin boyutu, seviyesi ve sağlamlığının kavranması ve iki ülkenin çabası sonucu ilişkilerin gelişmesi; uluslararası ilişkiler alanında “Türkiye-Güney Kore Modeli” nin oluşmasını sağlayacaktır.
第一次世界大战,伟大的布兰,第二次世界大战。世界大战鼓励了这些伟大的全球性事件,如冷战,在国际舞台上团结各国。在这项研究中,土耳其和韩国一直在寻求评估其关系,将其作为这些联盟调查之一。在两国关系之初,它旨在评估导致两国友谊发展的经济、政治、文化、军事和技术关系,以及我们迄今为止的原因。彼此之间的交流似乎是全球性的,但也涉及发展。通过这种方式,它们之间的相似性和差异性已经显现出来;评估了两国关系的规模,审查了当前局势,介绍了两国关系中的不足之处,这些不足之处可以在多大程度上得到弥补,以及可以在多程度上得到进一步发展。Il kiülkeden yolaçıkarak,devletlerin uluslararasıilişkilerinin nasıl olmasıgerektiği kavranmayaçalışılmı。我们的法律,土耳其和韩国之间关系的程度、水平和健康状况,以及两国努力的发展;在国际关系中,土耳其将成为韩国的典范。
{"title":"21. Yüzyılda Türkiye-Güney Kore İlişkileri","authors":"Ilgın Gizem Sevi̇m","doi":"10.30913/alinterisosbil.1075140","DOIUrl":"https://doi.org/10.30913/alinterisosbil.1075140","url":null,"abstract":"20. yüzyılda gerçekleşen I. Dünya Savaşı, Büyük Buhran, II. Dünya Savaşı, Soğuk Savaş gibi büyük ve küresel etki yaratan bu olaylar devletleri uluslararası arenada yalnız kalması konusunda ittifak arayışlarına teşvik etmiştir. Bu çalışmada, bu ittifak arayışlarından biri olarak gerçekleşen Türkiye-Güney Kore ilişkileri değerlendirilmeye çalışılmıştır. İki ülkenin ilişkilerinin başlama sürecinden, ilişkilerinin dostluk aşamasına taşınmasını ve nedenlerini günümüze kadar olan ekonomik, siyasi, kültürel, askerî ve teknolojik ilişkileri dönemsel bazda ele alarak değerlendirmeyi amaçlamıştır. Ülkelerin birbiri ile iletişimleri küresel bazda bir zaruret gibi gözükse de gelişimleri açısından da olanaklar sağlamaktadır. Bu bakış açısıyla, aralarındaki benzerlikler ve farklılıklar ortaya konulmaya çalışılmış; iki ülke arasındaki ilişki boyutunun ne olduğu, günümüzdeki durumu incelenmiş, ilişkilerdeki eksiklikler, bu eksikliklerin hangi benzerliklerle ne boyuta taşınabileceği üzerinde değerlendirmeler yapılmış ve daha da geliştirilmesi noktasında öneriler sunulmuştur. İki ülkeden yola çıkarak, devletlerin uluslararası ilişkilerinin nasıl olması gerektiği kavranmaya çalışılmıştır. Kanaatimizce, Türkiye ve Güney Kore arasında kurulacak olan ilişkilerinin boyutu, seviyesi ve sağlamlığının kavranması ve iki ülkenin çabası sonucu ilişkilerin gelişmesi; uluslararası ilişkiler alanında “Türkiye-Güney Kore Modeli” nin oluşmasını sağlayacaktır.","PeriodicalId":52722,"journal":{"name":"Alinteri sosyal bilimler dergisi","volume":" ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"48910682","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-12-28DOI: 10.30913/alinterisosbil.1159658
Kader Altın, Elif Kömürcü
En geniş anlamıyla “levirat” kavramı, kocası ölen kadının, kocasının geride kalan erkek yakınlarından biri ile evlenmesi geleneğine verilen isimdir. Leviratı besleyen kültürel bağlamı biçimlendiren pek çok bileşen bulunmaktadır ama en önemlisi kadınların konumlandırıldığı ikincil alandır. Bu alan içerisinde kadın erkeğe ait bir mülk olarak kabul edilmiştir. Kadın tarafından seçilen ev, kocanın evidir. Ancak o evde meşru bir konum kazanmanın yolu da aktif gelin rolünü sürdürmekten geçmektedir. Bu meşru sürekliliğin anahtarı levirattır. Dul kadınlar erkeğin ailesinin velayetinin geleneksel kültürde meşru kabul edilmesinden dolayı sözlü hukuk kapsamında da bir hak arama sürecini başlatmadıkları için levirata giden süreci durdurmak daha da güç hale gelmiştir. Levirat evlilikler, Türk devletlerinin bir politikası olup akrabalık tesis etmek suretiyle bölgede hâkim/güç̧ konumuna gelmelerini sağlamıştır. Çünkü̈ daha önceki Türk devletlerinde de evlenilecek kadın siyasi bir çıkara hizmet etmek amacıyla seçilmiştir. Esinin vefatıyla devlet düzeninin bozulmasının önüne geçilip, kadının kendi ailesinin yanına dönmesine izin verilmeyip hanedan içinden yeniden evlendirilerek devlet düzeninin devam etmesi sağlanmıştır. Bu çalışmada geleneksel toplumlarda uygulama alanı bulan evlilik biçimlerinden biri olan levirat uygulamasının Memlük Devletindeki yönetici zümrenin gerçekleştirdiği dokuz levirat evlilik üzerinde durarak, daha önce Türk siyasi hayatında gerçekleştirilen levirat evliliklerden farklı olarak, evliliklerin siyasi bir sıhriyet bağı kurmak üzerine yapılmadığını ortaya koyarak, bu evliliklere yönelik değerlendirmeler yapılmıştır.
“levrat e”的概念被称为嫁给一个已经去世的女人的习惯,这个女人是她丈夫身边的另一个男人。许多人意识到形成了一种文化关系,这种关系滋养了《利未记》,但最重要的是妇女被安置的次要领域。在这方面,妇女被承认是男子的财产。这个女人选择的房子是她丈夫的房子。但是,在这所房子里做大事的方法是推动收入的积极作用。这是持久的关键。双重身份的女性在阻止这一进程方面变得更加强大,因为男性及其家人的海关当局没有根据其传统文化启动正确的搜索程序。Levirat evlilikler,Türk devletlerinin bir politikasıolup akrabalık tesis etmek ensuriyle bölgede hâkim/güç̧konumuna gelmelerini sağlamışTır。因为在776年1月,前土耳其国家被选为一个政治吸引力。它允许一名妇女回到自己的家庭,从家里重新结婚,继续政府的工作。在这项工作中,杠杆应用是传统社会中的一种婚姻形式,它基于土耳其统治集团进行的九次杠杆婚姻,而不是土耳其政治生活中进行的杠杆婚姻,通过揭示婚姻并非由政治谜团组成,人们对这些婚姻进行了评估。
{"title":"Memlüklerde Levirat Evlilikler","authors":"Kader Altın, Elif Kömürcü","doi":"10.30913/alinterisosbil.1159658","DOIUrl":"https://doi.org/10.30913/alinterisosbil.1159658","url":null,"abstract":"En geniş anlamıyla “levirat” kavramı, kocası ölen kadının, kocasının geride kalan erkek yakınlarından biri ile evlenmesi geleneğine verilen isimdir. Leviratı besleyen kültürel bağlamı biçimlendiren pek çok bileşen bulunmaktadır ama en önemlisi kadınların konumlandırıldığı ikincil alandır. Bu alan içerisinde kadın erkeğe ait bir mülk olarak kabul edilmiştir. Kadın tarafından seçilen ev, kocanın evidir. Ancak o evde meşru bir konum kazanmanın yolu da aktif gelin rolünü sürdürmekten geçmektedir. Bu meşru sürekliliğin anahtarı levirattır. Dul kadınlar erkeğin ailesinin velayetinin geleneksel kültürde meşru kabul edilmesinden dolayı sözlü hukuk kapsamında da bir hak arama sürecini başlatmadıkları için levirata giden süreci durdurmak daha da güç hale gelmiştir. Levirat evlilikler, Türk devletlerinin bir politikası olup akrabalık tesis etmek suretiyle bölgede hâkim/güç̧ konumuna gelmelerini sağlamıştır. Çünkü̈ daha önceki Türk devletlerinde de evlenilecek kadın siyasi bir çıkara hizmet etmek amacıyla seçilmiştir. Esinin vefatıyla devlet düzeninin bozulmasının önüne geçilip, kadının kendi ailesinin yanına dönmesine izin verilmeyip hanedan içinden yeniden evlendirilerek devlet düzeninin devam etmesi sağlanmıştır. Bu çalışmada geleneksel toplumlarda uygulama alanı bulan evlilik biçimlerinden biri olan levirat uygulamasının Memlük Devletindeki yönetici zümrenin gerçekleştirdiği dokuz levirat evlilik üzerinde durarak, daha önce Türk siyasi hayatında gerçekleştirilen levirat evliliklerden farklı olarak, evliliklerin siyasi bir sıhriyet bağı kurmak üzerine yapılmadığını ortaya koyarak, bu evliliklere yönelik değerlendirmeler yapılmıştır.","PeriodicalId":52722,"journal":{"name":"Alinteri sosyal bilimler dergisi","volume":" ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"47809659","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-12-28DOI: 10.30913/alinterisosbil.1142248
M. Ünal
Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç döneminde, TBMM’de 17 Nisan 1940’ta Köy Enstitüleri Kanunu kabul edilmiştir. 1937-38’de açılan dört Köy öğretmen okulu bu kanunla Köy enstitülerine dönüştürülmüştür. 1948 yılında Köy enstitülerinin sayısının 21’e ulaştığı görülmektedir. İkinci Dünya Harbi’nin devam ettiği yıllara rastlayan dönemde açılan köy enstitülerine devlet çok kısıtlı mali destek sağlayabilmiştir. Bu nedenle, öğretim ve eğitimde köy enstitüsü öğrenci ve öğretmenleri sağlanan yetersiz imkanlardan oldukça etkilenmiştir. Araştırmada, Köy enstitüleri uygulamalarının öğretmen ve öğrencilerin hayatlarını mevcut koşullar çerçevesinde nasıl şekillendirdiği makalenin amacını oluştururken; yapılan analiz ve değerlendirmeler bahse konu kesimin bizzat aktarılan anılarıyla ortaya konmuştur. Geride kalan 14 yıllık sürece bakıldığında, Türk milli eğitiminde önemli bir yer tutan ve bir o kadar da tartışmalı olan, büyük umut ve hedeflerin amaçlandığı bu alanda hedef kitlenin tartışmasız öğrenciler olduğu görülmüştür. Onların sınıf, atölye, saha ve hafta sonu faaliyetlerinde geçirdikleri zamanlarda günlük yaşam tarzlarını anlayabilmenin en iyi yolu ise; kendilerinden hikâyelerini öğrenmektir.
Cumhurbaşkanı伊斯坦布尔,Milli Eğitim BakanıHasan Ali Yücel ve Ilköretim Genel Müdürüsmail HakkıTonguçdöneminde,TBMM'de 17 Nisan 1940'ta KöY Enstitüleri Kanunu kabul edilmiştir。1937-38年开办的四名科伊教师根据法律被转为科伊学院。1948年,科伊学院的数量达到21所。多年来,第二世界哈比为开办乡村机构提供的财政支持非常有限。因此,农村学生和教师提供的机会不足给教育和教育界留下了深刻印象。在研究中,本文的目的是在当前语境下创造教师和学生的生活应用;所进行的分析和评估表明,这件事的切割发生在个人转移的时刻。在过去的14年里,人们已经看到,土耳其的国民教育有着重要的地位,在这一领域存在着如此多的争议,人们对不平等学生抱有很大的希望和目标。当他们在课堂、空间、田野和周末度过时,这是了解日常生活如何运作的最佳方式。学习他们的故事。
{"title":"Öğretmen ve Öğrenci Anıları Işığında Köy Enstitülerinin Kuruluşu ve Faaliyetleri","authors":"M. Ünal","doi":"10.30913/alinterisosbil.1142248","DOIUrl":"https://doi.org/10.30913/alinterisosbil.1142248","url":null,"abstract":"Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç döneminde, TBMM’de 17 Nisan 1940’ta Köy Enstitüleri Kanunu kabul edilmiştir. 1937-38’de açılan dört Köy öğretmen okulu bu kanunla Köy enstitülerine dönüştürülmüştür. 1948 yılında Köy enstitülerinin sayısının 21’e ulaştığı görülmektedir. İkinci Dünya Harbi’nin devam ettiği yıllara rastlayan dönemde açılan köy enstitülerine devlet çok kısıtlı mali destek sağlayabilmiştir. Bu nedenle, öğretim ve eğitimde köy enstitüsü öğrenci ve öğretmenleri sağlanan yetersiz imkanlardan oldukça etkilenmiştir. Araştırmada, Köy enstitüleri uygulamalarının öğretmen ve öğrencilerin hayatlarını mevcut koşullar çerçevesinde nasıl şekillendirdiği makalenin amacını oluştururken; yapılan analiz ve değerlendirmeler bahse konu kesimin bizzat aktarılan anılarıyla ortaya konmuştur. Geride kalan 14 yıllık sürece bakıldığında, Türk milli eğitiminde önemli bir yer tutan ve bir o kadar da tartışmalı olan, büyük umut ve hedeflerin amaçlandığı bu alanda hedef kitlenin tartışmasız öğrenciler olduğu görülmüştür. Onların sınıf, atölye, saha ve hafta sonu faaliyetlerinde geçirdikleri zamanlarda günlük yaşam tarzlarını anlayabilmenin en iyi yolu ise; kendilerinden hikâyelerini öğrenmektir.","PeriodicalId":52722,"journal":{"name":"Alinteri sosyal bilimler dergisi","volume":" ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"48481145","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-06-26DOI: 10.30913/alinterisosbil.1082898
Serap YILDIZ İLDEN, E. Bostancı
Geçmişten günümüze, sanatçılar dünyayı, dünyada yaşanılan olay ve durumları çalışmalarına aktarırken ironiden yararlandıkları görülmektedir. Sanatçıların dış dünyayı yorumlarken, eleştirel tavırlarının ürünü olarak ortaya çıkmış olan ironi olgusu, sanatçının eserinde sanatsal bir ifade aracı olmaktan daha çok, kendisinin hayata bakış açısını ve hayata karşı duruşunu içermektedir. İçinde yaşanılan anın teknolojik, siyasal, kültürel ya da toplumsal her türlü problemine, var olan fakat görmezden gelerek kilim altına süpürülen sorunlarına eleştirel, hicvedici veya farkındalığın arttırılması amacıyla sanat eserlerinde kendine yer bulan ironi sanatçı bireyin duyarlılığının da bir ifadesidir. Literatür araştırması ve görsel araştırma yöntemleri kullanılarak hazırlanan bu makalede, görsel sanatlarda ironi kavramının kullanımı örneklendirilerek açıklanmıştır. Bununla birlikte makaleye konu olan İsaac Cordal’ın heykellerinin, yerleştirildiği mekân ile olan bağı, izleyiciye vermek istediği mesajları ve bunu sağlarken de kullanmış olduğu ironi dilinin, çalışmalarına olan etkisinin analizi üzerinde durulmuştur..
在过去,艺术家们认为世界被讽刺事件和世界上的事件所利用。当艺术家们对外部世界进行评论时,讽刺性的批评olgus似乎是一种产物,而不是作曲家作品中的一种人工表达工具,它涉及到他的生活视角和生活的对立。Ilçinde yaşanılan anın technologik,siyasal,kültürel ya da toplumsal her türlüproblemine,var olan fakat görmezden gelerek kilim altına süpürürúlen sorunlarına eleştirel,hicvedici veya farkındalığın arttırılmasıamacıyla sanat eserlerinde kendine yer bulan ironi sanatçıbireyin duyarlılı如果你愿意的话。本文以文学研究和视觉研究方法为例,介绍了讽刺概念在视觉艺术中的运用。此外,与这篇文章有关的伊萨克·科达尔雕像是基于对他在传递他想观察的信息时使用的讽刺语言的影响以及他所处的位置的分析。
{"title":"GÖRSEL SANATLARDA İRONİ VE TOPLUMSAL FARKINDALIK OLARAK ISAAC CORDAL’IN HEYKELLERİNDE İRONİ ETKİSİ İLE MEKÂN KULLANIMI","authors":"Serap YILDIZ İLDEN, E. Bostancı","doi":"10.30913/alinterisosbil.1082898","DOIUrl":"https://doi.org/10.30913/alinterisosbil.1082898","url":null,"abstract":"Geçmişten günümüze, sanatçılar dünyayı, dünyada yaşanılan olay ve durumları çalışmalarına aktarırken ironiden yararlandıkları görülmektedir. Sanatçıların dış dünyayı yorumlarken, eleştirel tavırlarının ürünü olarak ortaya çıkmış olan ironi olgusu, sanatçının eserinde sanatsal bir ifade aracı olmaktan daha çok, kendisinin hayata bakış açısını ve hayata karşı duruşunu içermektedir. İçinde yaşanılan anın teknolojik, siyasal, kültürel ya da toplumsal her türlü problemine, var olan fakat görmezden gelerek kilim altına süpürülen sorunlarına eleştirel, hicvedici veya farkındalığın arttırılması amacıyla sanat eserlerinde kendine yer bulan ironi sanatçı bireyin duyarlılığının da bir ifadesidir. Literatür araştırması ve görsel araştırma yöntemleri kullanılarak hazırlanan bu makalede, görsel sanatlarda ironi kavramının kullanımı örneklendirilerek açıklanmıştır. Bununla birlikte makaleye konu olan İsaac Cordal’ın heykellerinin, yerleştirildiği mekân ile olan bağı, izleyiciye vermek istediği mesajları ve bunu sağlarken de kullanmış olduğu ironi dilinin, çalışmalarına olan etkisinin analizi üzerinde durulmuştur..","PeriodicalId":52722,"journal":{"name":"Alinteri sosyal bilimler dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69226886","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-06-14DOI: 10.30913/alinterisosbil.1083190
Fatih Turan
Toplumlar tarih boyunca su kaynakları çevresinde kurulmuştur. Bu nedenle Doğu Akdeniz tarih başından beri öneme sahiptir. Bölgenin önemi Kıbrıs Adası, deniz yolları ile çeşitli kanal ve boğazların kesişim noktası olması nedeniyle giderek artmıştır. Doğu Akdeniz, tarihsel süreçte coğrafi konumu nedeniyle sahip olduğu önemine ek olarak son yıllarda bölgede keşfedilen enerji rezervlerinin etkisiyle belki de hiç olmadığı kadar önemli bir hal almıştır. Doğu Akdeniz yıllardır iç karışıklıklar ve savaşlarla boğuşan Orta Doğu için bir kontrol noktası olan, hakimiyet politikalarında Rusya'yı çevreleme yayında yer alan, enerji kaynaklarına erişimin giderek zorlaştığı günümüzde zengin enerji kaynaklarına sahip, pek çok boğaz ve enerji yoluna sahip olan bir bölge haline gelmiştir. Bölgenin giderek artan önemi bölge ülkelerini ve bölgede menfaati bulunan diğer devletleri, etkinliklerini arttırmaya zorlamaktadır. Bu çalışmada öncelikle bölgenin coğrafyası ve bilinmesi gereken temel tanımlara değinilmiş, sonrasında enerji ve deniz güvenliği ekseninde bölgede faaliyet gösteren ülkelerin deniz yetki alanlarının paylaşımı konusundaki politikaları değerlendirilmiştir. Tarafların tezlerini hukuksal açıdan incelenmiş ve bölgedeki enerji kaynaklarının bulunması, sondajı ve transferi için başta Avrupa Birliği tarafından desteklenen Doğu Akdeniz Boru Hattı Projesi olmak üzere projelerin değerlendirilmesine yer verilmiştir.
{"title":"Doğu Akdeniz'de Deniz Yetki Alanları Mücadelesi","authors":"Fatih Turan","doi":"10.30913/alinterisosbil.1083190","DOIUrl":"https://doi.org/10.30913/alinterisosbil.1083190","url":null,"abstract":"Toplumlar tarih boyunca su kaynakları çevresinde kurulmuştur. Bu nedenle Doğu Akdeniz tarih başından beri öneme sahiptir. Bölgenin önemi Kıbrıs Adası, deniz yolları ile çeşitli kanal ve boğazların kesişim noktası olması nedeniyle giderek artmıştır. Doğu Akdeniz, tarihsel süreçte coğrafi konumu nedeniyle sahip olduğu önemine ek olarak son yıllarda bölgede keşfedilen enerji rezervlerinin etkisiyle belki de hiç olmadığı kadar önemli bir hal almıştır. Doğu Akdeniz yıllardır iç karışıklıklar ve savaşlarla boğuşan Orta Doğu için bir kontrol noktası olan, hakimiyet politikalarında Rusya'yı çevreleme yayında yer alan, enerji kaynaklarına erişimin giderek zorlaştığı günümüzde zengin enerji kaynaklarına sahip, pek çok boğaz ve enerji yoluna sahip olan bir bölge haline gelmiştir. Bölgenin giderek artan önemi bölge ülkelerini ve bölgede menfaati bulunan diğer devletleri, etkinliklerini arttırmaya zorlamaktadır. Bu çalışmada öncelikle bölgenin coğrafyası ve bilinmesi gereken temel tanımlara değinilmiş, sonrasında enerji ve deniz güvenliği ekseninde bölgede faaliyet gösteren ülkelerin deniz yetki alanlarının paylaşımı konusundaki politikaları değerlendirilmiştir. Tarafların tezlerini hukuksal açıdan incelenmiş ve bölgedeki enerji kaynaklarının bulunması, sondajı ve transferi için başta Avrupa Birliği tarafından desteklenen Doğu Akdeniz Boru Hattı Projesi olmak üzere projelerin değerlendirilmesine yer verilmiştir.","PeriodicalId":52722,"journal":{"name":"Alinteri sosyal bilimler dergisi","volume":"8 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69226890","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-05-17DOI: 10.30913/alinterisosbil.1023486
Zeynal Abidin Durmuş
Recent global developments in the fields of military, politics, economy and health affect all countries negatively. International organizations have important duties to minimize the negative effects of these developments. However, at the point reached in recent years, international organizations, especially the United Nations and its sub-organizations, are criticized by countries for being passive due to their structure and functioning, and reform discourses are on the agenda. One of the international organizations that has been affected by these criticisms is the World Health Organization. In particular, the negative impact of the Covid 19 epidemic on the whole world has drawn all the attention to the World Health Organization. In this article, by referring to the functioning, effectiveness and structure of the World Health Organization, the struggle of the World Health Organization in previous epidemics has been tried to be summarized. In the continuation of the article, the efforts of the World Health Organization and the reactions of the countries to this effort during the Covid-19 epidemic process, which affected the whole world, were tried to be explained. At the end of the article, in the light of all these developments, reform discourses about the future of WHO have been tried to be explained.
{"title":"Criticism On The Existence And Effect Veness Of The World Health Organization: The Case Of The Covid 19 Pandemic","authors":"Zeynal Abidin Durmuş","doi":"10.30913/alinterisosbil.1023486","DOIUrl":"https://doi.org/10.30913/alinterisosbil.1023486","url":null,"abstract":"Recent global developments in the fields of military, politics, economy and health affect all countries negatively. International organizations have important duties to minimize the negative effects of these developments. However, at the point reached in recent years, international organizations, especially the United Nations and its sub-organizations, are criticized by countries for being passive due to their structure and functioning, and reform discourses are on the agenda. One of the international organizations that has been affected by these criticisms is the World Health Organization. In particular, the negative impact of the Covid 19 epidemic on the whole world has drawn all the attention to the World Health Organization. In this article, by referring to the functioning, effectiveness and structure of the World Health Organization, the struggle of the World Health Organization in previous epidemics has been tried to be summarized. In the continuation of the article, the efforts of the World Health Organization and the reactions of the countries to this effort during the Covid-19 epidemic process, which affected the whole world, were tried to be explained. At the end of the article, in the light of all these developments, reform discourses about the future of WHO have been tried to be explained.","PeriodicalId":52722,"journal":{"name":"Alinteri sosyal bilimler dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-05-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"47530041","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-02-08DOI: 10.30913/alinterisosbil.1027851
Dr. Özcan Aslan
Yakınçağ Osmanlı tarih araştırmacıları ittihad-ı İslam kavramını açıklamaya çalışırken öncelikle bu kavramın daha çok II. Abdülhamid’in, Avrupalı büyük güçlere -ve en çok İngiltere’ye- karşı politik manevralarının bir parçası olarak siyasi/ideolojik bir gaye ile ortaya çıktığı üzerinde durmuşlardır. Bu düşünce ve analiz doğru olmakla birlikte ittihad-ı İslam veya batı literatüründe kullanıldığı üzere Panislamizm kavramının içeriği bundan öte anlamlar ihtiva etmektedir. Evvela ittihad-ı İslam yani İslam/Müslüman Birliği, siyasi/ideolojik olmaktan çok dini bir kavramdır ve referans noktasını Kuran’dan alır. Nitekim müfessirler Hucurat suresinin onuncu ayetindeki “Müminler ancak kardeştir…” ayetini, Müslümanların içte ve dışta aynı ülkü ve mefkureler etrafında bir ve beraber olmalarına dair emir (farz) şeklinde tefsir etmişlerdir. İslam Dini kendine inananlar arasında dil, ırk, renk ve coğrafya farkından kaynaklanan ayrılıkları kabul etmez. Bu açıdan Müslümanların birleşmesi anlamında kullanılan ittihad-ı İslam söylemi, İslam’ın 610 tarihinden itibaren çıkışı ile verdiği bir mesajdır.
YakınçağOsmanlıtarih araştırmacılarıittihad-ıïslam kavramınıaçıklamayaçalışırkenöncelikle bu kavramşn dahaçok II。Abdülhamid是对抗欧洲和英格兰大部分地区大国的政治策略的一部分,并以政治/意识形态的方式出现。泛伊斯兰概念的内容超出了这一范围,正如它在宗教或西方文学中所使用的那样,这种观点和分析是准确的。在Evvela,伊斯兰教是一个非常宗教的概念,而不是政治/意识形态的概念,并借鉴了《古兰经》。所以伪君子们解读了Hucurl的第十节,说信徒们只是兄弟,他们都在同一个国家,都有同样的愤怒。信仰伊斯兰教的人之间的区别不接受语言、种族、肤色和形象之间的区别。这是伊斯兰教610年的信息,据说是用来团结穆斯林的。
{"title":"İTTİHAD-I İSLAM (PANİSLAMİZM) FİKRİNİN OSMANLI ve İRAN’DAKİ YANSIMALARI ile İKİ ÜLKE İLİŞKİLERİNE TESİRİ","authors":"Dr. Özcan Aslan","doi":"10.30913/alinterisosbil.1027851","DOIUrl":"https://doi.org/10.30913/alinterisosbil.1027851","url":null,"abstract":"Yakınçağ Osmanlı tarih araştırmacıları ittihad-ı İslam kavramını açıklamaya çalışırken öncelikle bu kavramın daha çok II. Abdülhamid’in, Avrupalı büyük güçlere -ve en çok İngiltere’ye- karşı politik manevralarının bir parçası olarak siyasi/ideolojik bir gaye ile ortaya çıktığı üzerinde durmuşlardır. Bu düşünce ve analiz doğru olmakla birlikte ittihad-ı İslam veya batı literatüründe kullanıldığı üzere Panislamizm kavramının içeriği bundan öte anlamlar ihtiva etmektedir. Evvela ittihad-ı İslam yani İslam/Müslüman Birliği, siyasi/ideolojik olmaktan çok dini bir kavramdır ve referans noktasını Kuran’dan alır. Nitekim müfessirler Hucurat suresinin onuncu ayetindeki “Müminler ancak kardeştir…” ayetini, Müslümanların içte ve dışta aynı ülkü ve mefkureler etrafında bir ve beraber olmalarına dair emir (farz) şeklinde tefsir etmişlerdir. İslam Dini kendine inananlar arasında dil, ırk, renk ve coğrafya farkından kaynaklanan ayrılıkları kabul etmez. Bu açıdan Müslümanların birleşmesi anlamında kullanılan ittihad-ı İslam söylemi, İslam’ın 610 tarihinden itibaren çıkışı ile verdiği bir mesajdır.","PeriodicalId":52722,"journal":{"name":"Alinteri sosyal bilimler dergisi","volume":"32 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-02-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69226884","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}