Türk edebiyatı tarihinde hakkında en çok çalışma yapılan saz şairlerinden biri Âşık Veysel Şatıroğlu’dur. Söz konusu çalışmalardan özellikle hayatına ve sanatına ait bilgilerin büyük bir kısmının temelini kendisi ile yapılan röportaj ve mülakatlar oluşturmaktadır. Bu görüşmelerden bazılarına daha çok müracaat edilirken bazıları rağbet görmemiştir. Hâlbuki görüşmelerde hem muhabirin izlenimi, yorumu hem Âşık Veysel’in hâli, tavrı ve cevaplarının direkt olarak aktarılması önemlidir. Ayrıca çeşitli görüşmelerde Âşık Veysel’in aynı soruya birbirinden farklı cevap verdiği düşünüldüğünde bütün görüşmelerin gözden geçirilmesinin gerekliliği de ortaya çıkmaktadır. Mezkûr sebeplerle bu çalışmada nadiren söz konusu edilen üç röportajı fotoğraflarıyla birlikte okuyucuların ve araştırmacıların dikkatlerine sunduk.
{"title":"ÜÇ RÖPORTAJDA ÂŞIK VEYSEL’İN LİSANINDAN HAYATI VE SANATI","authors":"Nuran Özlük","doi":"10.28981/hikmet.1255148","DOIUrl":"https://doi.org/10.28981/hikmet.1255148","url":null,"abstract":"Türk edebiyatı tarihinde hakkında en çok çalışma yapılan saz şairlerinden biri Âşık Veysel Şatıroğlu’dur. Söz konusu çalışmalardan özellikle hayatına ve sanatına ait bilgilerin büyük bir kısmının temelini kendisi ile yapılan röportaj ve mülakatlar oluşturmaktadır. Bu görüşmelerden bazılarına daha çok müracaat edilirken bazıları rağbet görmemiştir. Hâlbuki görüşmelerde hem muhabirin izlenimi, yorumu hem Âşık Veysel’in hâli, tavrı ve cevaplarının direkt olarak aktarılması önemlidir. Ayrıca çeşitli görüşmelerde Âşık Veysel’in aynı soruya birbirinden farklı cevap verdiği düşünüldüğünde bütün görüşmelerin gözden geçirilmesinin gerekliliği de ortaya çıkmaktadır. Mezkûr sebeplerle bu çalışmada nadiren söz konusu edilen üç röportajı fotoğraflarıyla birlikte okuyucuların ve araştırmacıların dikkatlerine sunduk.","PeriodicalId":102637,"journal":{"name":"HİKMET-Akademik Edebiyat Dergisi (Journal Of Academic Literature)","volume":"22 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"124008468","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Karanlık Dünya Aşık Veysel, 1952 yapımı bir filmdir. Film, Âşık Veysel Şatıroğlu’nun yaşamını konu almıştır. Metin Erksan’ın yönetmenliğini yaptığı bu filmde sinema oyuncularının yanı sıra Âşık Veysel de rol almıştır. Filmin senaryosu şair ve ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu’na aittir. Film, Ankara Merkez Film Kontrol Komisyonu tarafından sansürlenmiştir. Bazı bölümleri kesildikten sonra gösterime girebilmiştir. Film yayımlandığı dönemde kamuoyunda pek çok açıdan tartışılmış, çeşitli nedenlerle eleştirilmiştir. Âşık Veysel’in şiirleri, âşıklık geleneği içindeki yeri pek çok araştırmacı tarafından incelenmiştir. Buna karşın Karanlık Dünya Aşık Veysel filmine dair çok az bilgiye ulaşılmaktadır. Âşık Veysel, Halk şiir geleneğimizde, Bedri Rahmi ise Modern Türk şiiri içinde önemli yere sahiptir. Bedri Rahmi’nin yakından tanıma fırsatı bulduğu Âşık Veysel’in hayatını nasıl anlattığı, gerçeğe ne ölçüde bağlı kaldığı bu çalışmanın ana problem cümlesidir. Buradan hareketle çalışmamızda Bedri Rahmi’nin Âşık Veysel’i filmin senaryosunda nasıl ele aldığı nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi ile incelenmiştir.
{"title":"BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU’NUN SENARYOSUNDA ÂŞIK VEYSEL","authors":"Tülin Arseven","doi":"10.28981/hikmet.1262181","DOIUrl":"https://doi.org/10.28981/hikmet.1262181","url":null,"abstract":"Karanlık Dünya Aşık Veysel, 1952 yapımı bir filmdir. Film, Âşık Veysel Şatıroğlu’nun yaşamını konu almıştır. Metin Erksan’ın yönetmenliğini yaptığı bu filmde sinema oyuncularının yanı sıra Âşık Veysel de rol almıştır. Filmin senaryosu şair ve ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu’na aittir. Film, Ankara Merkez Film Kontrol Komisyonu tarafından sansürlenmiştir. Bazı bölümleri kesildikten sonra gösterime girebilmiştir. Film yayımlandığı dönemde kamuoyunda pek çok açıdan tartışılmış, çeşitli nedenlerle eleştirilmiştir. Âşık Veysel’in şiirleri, âşıklık geleneği içindeki yeri pek çok araştırmacı tarafından incelenmiştir. Buna karşın Karanlık Dünya Aşık Veysel filmine dair çok az bilgiye ulaşılmaktadır. Âşık Veysel, Halk şiir geleneğimizde, Bedri Rahmi ise Modern Türk şiiri içinde önemli yere sahiptir. Bedri Rahmi’nin yakından tanıma fırsatı bulduğu Âşık Veysel’in hayatını nasıl anlattığı, gerçeğe ne ölçüde bağlı kaldığı bu çalışmanın ana problem cümlesidir. Buradan hareketle çalışmamızda Bedri Rahmi’nin Âşık Veysel’i filmin senaryosunda nasıl ele aldığı nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi ile incelenmiştir.","PeriodicalId":102637,"journal":{"name":"HİKMET-Akademik Edebiyat Dergisi (Journal Of Academic Literature)","volume":"25 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"124585043","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Türk edebiyatının şiir sahasındaki genel seyri içerisinde meydana gelen en önemli değişiklikler, Tanzimat edebiyatıyla birlikte gerçekleştirilen yeniliklerdir. Günümüze kadar devam eden ve Türk şiirinin modernleşmesi adına yapılan bu yeniliklerin öncüleri arasında sürekli olarak Şinasi, Namık Kemal, Recaîzâde Mahmut Ekrem, Abdülhak Hâmit Tarhan ve Ahmet Haşim isimleri ön plana çıkarılmıştır. Oysa şiir sahasında yapılacak ciddi bir inceleme, Ahmet Haşim’den önce bu sahada baş döndürücü yenilikleri gerçekleştiren ismin Cenap Şahabettin olduğunu gösterecektir. Haksızlık yapmamak adına dağınık hâldeki bu yeniliklerde Ara Nesil sanatkârlarının da önemli paylarının olduğunu belirtmek gerekir, ancak kendisine kadar gelen bu dağınık hâldeki çalışmaları derleyip toparlayarak bir plan dâhilinde şiir sahasına uygulayan isim Cenap Şahabettin ve az da olsa Tevfik Fikret’tir. Cenap’ın Galatasaray Lisesinde eğitim aldığı sırada Şeyh Vasfi, Muallim Naci ve Nasuhefendizâde Mustafa Asım’la tanışması edebî kişiliğinin oluşmasında oldukça etkili olmuştur. Ancak Cenap’ın Paris’e gidişiyle birlikte Fransız şairlerine ve şiirlerine yönelmesi Türk şiiri için çığır açıcı bir niteliktedir. Cenap, Batı şiirine ait birçok unsuru Türk şiirine kazandırıp şiirin geleneksel kalıplarını kırarak tematik değişimin yanı sıra biçimsel değişiklikler ve yenilikler yapmıştır. Cenap’ın bu değişiklikleri yaparken dilin bütün imkânlarını kullanması, dile imgesel bir yöntemle yaklaşması o zamana kadar kullanılan dile derin anlamlar kazandırarak dilde de yeniliği sağlar. Biz, bu çalışmamızda örneklerden hareketle Cenap Şahabettin’in modern Türk şiirindeki önemini açıklamaya çalışacağız. Anahtar Kelimeler: Servet-i Fünûn şiiri, Modern Türk şiiri, Tematik ve biçimsel değişiklikler, Cenap Şahabettin, Dil ve üslup
{"title":"CENAP ŞAHABETTİN VE MODERN TÜRK ŞİİRİ","authors":"Sema Oruç","doi":"10.28981/hikmet.1294038","DOIUrl":"https://doi.org/10.28981/hikmet.1294038","url":null,"abstract":"Türk edebiyatının şiir sahasındaki genel seyri içerisinde meydana gelen en önemli değişiklikler, Tanzimat edebiyatıyla birlikte gerçekleştirilen yeniliklerdir. Günümüze kadar devam eden ve Türk şiirinin modernleşmesi adına yapılan bu yeniliklerin öncüleri arasında sürekli olarak Şinasi, Namık Kemal, Recaîzâde Mahmut Ekrem, Abdülhak Hâmit Tarhan ve Ahmet Haşim isimleri ön plana çıkarılmıştır. Oysa şiir sahasında yapılacak ciddi bir inceleme, Ahmet Haşim’den önce bu sahada baş döndürücü yenilikleri gerçekleştiren ismin Cenap Şahabettin olduğunu gösterecektir. Haksızlık yapmamak adına dağınık hâldeki bu yeniliklerde Ara Nesil sanatkârlarının da önemli paylarının olduğunu belirtmek gerekir, ancak kendisine kadar gelen bu dağınık hâldeki çalışmaları derleyip toparlayarak bir plan dâhilinde şiir sahasına uygulayan isim Cenap Şahabettin ve az da olsa Tevfik Fikret’tir. Cenap’ın Galatasaray Lisesinde eğitim aldığı sırada Şeyh Vasfi, Muallim Naci ve Nasuhefendizâde Mustafa Asım’la tanışması edebî kişiliğinin oluşmasında oldukça etkili olmuştur. Ancak Cenap’ın Paris’e gidişiyle birlikte Fransız şairlerine ve şiirlerine yönelmesi Türk şiiri için çığır açıcı bir niteliktedir. Cenap, Batı şiirine ait birçok unsuru Türk şiirine kazandırıp şiirin geleneksel kalıplarını kırarak tematik değişimin yanı sıra biçimsel değişiklikler ve yenilikler yapmıştır. Cenap’ın bu değişiklikleri yaparken dilin bütün imkânlarını kullanması, dile imgesel bir yöntemle yaklaşması o zamana kadar kullanılan dile derin anlamlar kazandırarak dilde de yeniliği sağlar. Biz, bu çalışmamızda örneklerden hareketle Cenap Şahabettin’in modern Türk şiirindeki önemini açıklamaya çalışacağız. \u0000Anahtar Kelimeler: Servet-i Fünûn şiiri, Modern Türk şiiri, Tematik ve biçimsel değişiklikler, Cenap Şahabettin, Dil ve üslup","PeriodicalId":102637,"journal":{"name":"HİKMET-Akademik Edebiyat Dergisi (Journal Of Academic Literature)","volume":"11 ","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"120979510","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Osmanlı’da telif ve tercüme faaliyetlerinin hız kazandığı II. Murad döneminde (1421-1451), hem sarayın talebi hem de halkın ihtiyaçları doğrultusunda ortaya konan eserler Türk kültürünün zenginleşmesine katkı sağlamıştır. Bu dönemin âlimleri arasında adı anılan Mahmud b. Kâdî Manyas, nâm-ı diger Manyasoğlu Mahmud da tercüme ve haşiye sahasında eserler kaleme almış münevver bir şahsiyet olarak dikkat çekmektedir. Bu çalışmada kaynaklarda adı zikredilmeyen, Sultan Veled’in Ma‘ârif adlı eserine Manyasoğlu Mahmud’un yaptığı tercüme konu edilmiştir. Saraybosna Gazi Hüsrev Bey Kütüphanesi’nde R-1430 yer numarasıyla kayıtlı ve H. 1051-M. 1641 yılında Dânişî Ahmed Efendi tarafından istinsâh edilen mecmû‘ada yer alan bu tercüme, Anadolu sahasında Sultan Veled’in Ma‘ârif ’ine yapılmış ilk tercüme özelliğini taşımaktadır. XV. yüzyılda gerçekleştirilen bu tercüme, elli altı fasıldan oluşan Ma‘ârif ’in on üç faslını içermektedir. Manzum ve mensur metinleri ihtiva eden Ma‘ârif tercümesi, kaleme alındığı yüzyıl dolayısıyla Eski Anadolu Türkçesi dil özelliklerini yansıtmaktadır. Çalışmamızda öncelikle Ma‘ârif müellifi Sultan Veled’in, mütercim Manyasoğlu Mahmud’un ve müstensih Dânişî Ahmed’in hayatları ve eserlerine dair bilgiler aktarılmış; Gazi Hüsrev Bey Kütüphanesi’nde R-1430 yer numarasıyla kayıtlı mecmû‘anın tavsîfi ve mecmû‘anın sonunda yer alan iki şerh metninin sahibi hususunda kısa bir tartışma gerçekleştirilmiştir. Sultan Veled’in Ma‘ârif ’ine ve Manyasoğlu’nun tercümesine dair öz bilgilerin aktarıldığı kısımdan sonra Manyasoğlu Mahmud’un Ma‘ârif tercümesinin çeviri yazılı metni sunulmuştur.
{"title":"Manyasoğlu Mahmud’un Yeni Bir Eseri Üzerine: Ma‘ârif Tercümesi","authors":"M. Güler","doi":"10.28981/hikmet.1239486","DOIUrl":"https://doi.org/10.28981/hikmet.1239486","url":null,"abstract":"Osmanlı’da telif ve tercüme faaliyetlerinin hız kazandığı II. Murad döneminde (1421-1451), hem sarayın talebi hem de halkın ihtiyaçları doğrultusunda ortaya konan eserler Türk kültürünün zenginleşmesine katkı sağlamıştır. Bu dönemin âlimleri arasında adı anılan Mahmud b. Kâdî Manyas, nâm-ı diger Manyasoğlu Mahmud da tercüme ve haşiye sahasında eserler kaleme almış münevver bir şahsiyet olarak dikkat çekmektedir. Bu çalışmada kaynaklarda adı zikredilmeyen, Sultan Veled’in Ma‘ârif adlı eserine Manyasoğlu Mahmud’un yaptığı tercüme konu edilmiştir. Saraybosna Gazi Hüsrev Bey Kütüphanesi’nde R-1430 yer numarasıyla kayıtlı ve H. 1051-M. 1641 yılında Dânişî Ahmed Efendi tarafından istinsâh edilen mecmû‘ada yer alan bu tercüme, Anadolu sahasında Sultan Veled’in Ma‘ârif ’ine yapılmış ilk tercüme özelliğini taşımaktadır. XV. yüzyılda gerçekleştirilen bu tercüme, elli altı fasıldan oluşan Ma‘ârif ’in on üç faslını içermektedir. Manzum ve mensur metinleri ihtiva eden Ma‘ârif tercümesi, kaleme alındığı yüzyıl dolayısıyla Eski Anadolu Türkçesi dil özelliklerini yansıtmaktadır. Çalışmamızda öncelikle Ma‘ârif müellifi Sultan Veled’in, mütercim Manyasoğlu Mahmud’un ve müstensih Dânişî Ahmed’in hayatları ve eserlerine dair bilgiler aktarılmış; Gazi Hüsrev Bey Kütüphanesi’nde R-1430 yer numarasıyla kayıtlı mecmû‘anın tavsîfi ve mecmû‘anın sonunda yer alan iki şerh metninin sahibi hususunda kısa bir tartışma gerçekleştirilmiştir. Sultan Veled’in Ma‘ârif ’ine ve Manyasoğlu’nun tercümesine dair öz bilgilerin aktarıldığı kısımdan sonra Manyasoğlu Mahmud’un Ma‘ârif tercümesinin çeviri yazılı metni sunulmuştur.","PeriodicalId":102637,"journal":{"name":"HİKMET-Akademik Edebiyat Dergisi (Journal Of Academic Literature)","volume":"9 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"124394274","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Ozan-baksı geleneği üzerine inşa edilen âşık tarzı şiir geleneği, Türk edebiyatının en zengin kollarından biridir. Farklı zamanlarda ve Türk boylarında çeşitli isimlerle anılan geleneğin temsilcileri, bugün Anadolu ve Azerbaycan’da “âşık” olarak adlandırılmaktadır. Bu sanatçılar çok geniş bir mekânda ve uzun bir zaman diliminde farklı kültür dairelerinde yetişmiş ve güçlü bir şiir okulu meydana getirmişlerdir. Âşık tarzı şiir geleneği zamanla çeşitli değişimler ve dönüşümler yaşamıştır. Bu değişimler ve dönüşümler geleneğin varlığını günümüze kadar sürdürmesini sağlamıştır. Bu değişimlerle birlikte yüzyıllar içerisinde âşık tarzı şiir geleneğinin kendine özgü kuralları ve icra töresi oluşmuştur. Âşıklar sanatlarını icra ederken bu geleneğe göre hareket etmişlerdir. Âşıklar gelenek temelinde benzer özellikler taşımalarına rağmen bazı nitelikleriyle birbirlerinden ayrılmaktadırlar. Âşık Veysel Şatıroğlu âşık tarzı şiir geleneğinin son dönemlerde yetişen en önemli temsilcilerinden biridir. Şöhreti tüm Anadolu’ya yayılmış, her kesim tarafından tanınmış ve hakkında çok sayıda inceleme yapılmıştır. Bu çalışmada Âşık Veysel’in âşık tarzı şiir geleneğini temsil etme gücü ele alınmıştır. Âşık Veysel’in geleneği temsil gücü; âşıkların yetişmeleri/eğitimleri, rüya motifi, mahlas alma, saz çalma, irticalen şiir söyleme, atışma yapma (bağlama), askı-muamma çözme, hikâye anlatma, gurbete çıkma, yetiştikleri muhitler, âşıklığın profesyonel bir meslek olarak görülmesi, âşıklığın bir gösterim olarak görülmesi, tekke-tasavvuf edebiyatının etkisi, geleneğin şekillendiği kültür ortamları, şiirlerin yapı ve içerik özellikleri bakımından değerlendirilmiştir. Âşık Veysel âşıklık geleneğinin bu niteliklerinden bazılarını taşımamaktadır. Bununla birlikte geleneğin birçok asli niteliğini taşıyan Âşık Veysel, XX. yüzyıl âşıklık geleneğinin en güçlü temcilerinden biridir.
{"title":"ÂŞIK VEYSEL’İN ÂŞIK TARZI ŞİİR GELENEĞİNİ TEMSİL GÜCÜ","authors":"M. Bars","doi":"10.28981/hikmet.1257881","DOIUrl":"https://doi.org/10.28981/hikmet.1257881","url":null,"abstract":"Ozan-baksı geleneği üzerine inşa edilen âşık tarzı şiir geleneği, Türk edebiyatının en zengin kollarından biridir. Farklı zamanlarda ve Türk boylarında çeşitli isimlerle anılan geleneğin temsilcileri, bugün Anadolu ve Azerbaycan’da “âşık” olarak adlandırılmaktadır. Bu sanatçılar çok geniş bir mekânda ve uzun bir zaman diliminde farklı kültür dairelerinde yetişmiş ve güçlü bir şiir okulu meydana getirmişlerdir. Âşık tarzı şiir geleneği zamanla çeşitli değişimler ve dönüşümler yaşamıştır. Bu değişimler ve dönüşümler geleneğin varlığını günümüze kadar sürdürmesini sağlamıştır. Bu değişimlerle birlikte yüzyıllar içerisinde âşık tarzı şiir geleneğinin kendine özgü kuralları ve icra töresi oluşmuştur. Âşıklar sanatlarını icra ederken bu geleneğe göre hareket etmişlerdir. Âşıklar gelenek temelinde benzer özellikler taşımalarına rağmen bazı nitelikleriyle birbirlerinden ayrılmaktadırlar. Âşık Veysel Şatıroğlu âşık tarzı şiir geleneğinin son dönemlerde yetişen en önemli temsilcilerinden biridir. Şöhreti tüm Anadolu’ya yayılmış, her kesim tarafından tanınmış ve hakkında çok sayıda inceleme yapılmıştır. Bu çalışmada Âşık Veysel’in âşık tarzı şiir geleneğini temsil etme gücü ele alınmıştır. Âşık Veysel’in geleneği temsil gücü; âşıkların yetişmeleri/eğitimleri, rüya motifi, mahlas alma, saz çalma, irticalen şiir söyleme, atışma yapma (bağlama), askı-muamma çözme, hikâye anlatma, gurbete çıkma, yetiştikleri muhitler, âşıklığın profesyonel bir meslek olarak görülmesi, âşıklığın bir gösterim olarak görülmesi, tekke-tasavvuf edebiyatının etkisi, geleneğin şekillendiği kültür ortamları, şiirlerin yapı ve içerik özellikleri bakımından değerlendirilmiştir. Âşık Veysel âşıklık geleneğinin bu niteliklerinden bazılarını taşımamaktadır. Bununla birlikte geleneğin birçok asli niteliğini taşıyan Âşık Veysel, XX. yüzyıl âşıklık geleneğinin en güçlü temcilerinden biridir.","PeriodicalId":102637,"journal":{"name":"HİKMET-Akademik Edebiyat Dergisi (Journal Of Academic Literature)","volume":"11 9 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115393960","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Âşık Veysel, Türk halk edebiyatının son dönemlerde yaşamış en meşhur isimlerinden biridir. Saz eşliğinde icra ettiği türküleriyle tanınan şair, özellikle tabiat ve sevgiliye hitaben yazdığı samimi şiirleriyle ün yapmıştır. Dünyevî aşkla birlikte tabiat sevgisini yoğun şekilde işleyen şairin bütün eserleri incelendiğinde, şiirlerinde irfan ve tasavvufun da önemli bir tema olarak yer aldığı rahatlıkla görülür. Kendi hayat şartları ve sağlık sorunları sebebiyle yaşadığı zorluklar, onun irfan ve tasavvuf cephelerini beslemiş ve geliştirmiş görünmektedir. Bunun bir neticesi olarak da şiirlerinde bu temalar önemli bir yer tutmaktadır. Hakkında yapılan çalışmalar incelendiğinde, şiirlerindeki irfan ve tasavvuf yönlerinin yeterince ön plana çıkmadığı söylenebilir. Bu maksatla, Âşık Veysel’in şiirlerindeki özellikle irfan ve tasavvuf cephesi üzerine bir çalışma yapılmasının faydalı olacağı düşüncesi hasıl olmuştur. Veysel’in şiirleri üzerine yapılan bu çalışmayla, onun şiirlerindeki irfanî ve tasavvufî yönler, kendi şiirleri üzerinden tespit edilerek değerlendirilmeye çalışılmıştır. Çalışmada önce eserlerine etkisi dolayısıyla Âşık Veysel’in hayatından kısaca bahsedilmiş daha sonra irfan, tasavvuf ve bunların Âşık Veysel’in şiirlerindeki yansımalarına genel hatlarıyla temas edilmiştir. Daha sonra şiirlerdeki irfanî ve tasavvufî unsurlar ayrı ayrı başlıklar altında ve şiir örnekleri üzerinden değerlendirilmiştir.
{"title":"ÂŞIK VEYSEL’İN ŞİİRLERİNDE İRFAN VE TASAVVUF","authors":"E. Öztürk","doi":"10.28981/hikmet.1277506","DOIUrl":"https://doi.org/10.28981/hikmet.1277506","url":null,"abstract":"Âşık Veysel, Türk halk edebiyatının son dönemlerde yaşamış en meşhur isimlerinden biridir. Saz eşliğinde icra ettiği türküleriyle tanınan şair, özellikle tabiat ve sevgiliye hitaben yazdığı samimi şiirleriyle ün yapmıştır. Dünyevî aşkla birlikte tabiat sevgisini yoğun şekilde işleyen şairin bütün eserleri incelendiğinde, şiirlerinde irfan ve tasavvufun da önemli bir tema olarak yer aldığı rahatlıkla görülür. Kendi hayat şartları ve sağlık sorunları sebebiyle yaşadığı zorluklar, onun irfan ve tasavvuf cephelerini beslemiş ve geliştirmiş görünmektedir. Bunun bir neticesi olarak da şiirlerinde bu temalar önemli bir yer tutmaktadır. Hakkında yapılan çalışmalar incelendiğinde, şiirlerindeki irfan ve tasavvuf yönlerinin yeterince ön plana çıkmadığı söylenebilir. Bu maksatla, Âşık Veysel’in şiirlerindeki özellikle irfan ve tasavvuf cephesi üzerine bir çalışma yapılmasının faydalı olacağı düşüncesi hasıl olmuştur. Veysel’in şiirleri üzerine yapılan bu çalışmayla, onun şiirlerindeki irfanî ve tasavvufî yönler, kendi şiirleri üzerinden tespit edilerek değerlendirilmeye çalışılmıştır. Çalışmada önce eserlerine etkisi dolayısıyla Âşık Veysel’in hayatından kısaca bahsedilmiş daha sonra irfan, tasavvuf ve bunların Âşık Veysel’in şiirlerindeki yansımalarına genel hatlarıyla temas edilmiştir. Daha sonra şiirlerdeki irfanî ve tasavvufî unsurlar ayrı ayrı başlıklar altında ve şiir örnekleri üzerinden değerlendirilmiştir.","PeriodicalId":102637,"journal":{"name":"HİKMET-Akademik Edebiyat Dergisi (Journal Of Academic Literature)","volume":"49 2-3","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"114036832","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Hayatın en ilginç yönlerinden biri tezatlar üzerine kurulmuş olmasıdır. Yaşam-ölüm tezadı bunlar içerisinde en trajik olanıdır. Yaşamdaki zıtlıklar edebi eserlerde de yer alır. Türk şiirinin önemli isimlerinden olan Âşık Veysel’in şiirlerinde de tezat unsurlar önemli yer tutar. Onun “Uzun İnce Bir Yoldayım” şiirinde hayatın tezat yönleri dikkat çekicidir. Veysel, bu şiirde tezat unsurlardan yola çıkarak hayat algısını ortaya koyar. Ona göre yaşam, iki kapılı bir han” gibidir. Bu metafor, doğum ve ölümü simgeler. “İki kapılı han” ifadesi doğum ile ölüm arasında kalmış insanın trajedisini yansıtır. Han, bir zamanların otel görevini yapan mekânlardır. Buralara insanlar geçici bir süreliğine gelir ve daha sonra ayrılırlar. Dünya da geçici bir yerdir ve dünyaya gelen her canlı hayata veda edecektir. Bu durum sadece bir kişiyi değil, bütün insanlığı ilgilendirir. Ölüm, iki kapılı handan geçiş ve çıkış kapısıdır. Şiirdeki bir başka önemli tezat unsur ise “gece-gündüz”dür. İnsan, bu gece ile gündüz arasında zamanını doldurmak zorundadır. Dünya gibi bir mekana sıkışmış olan insan gece ile gündüzün de arasına sıkışmıştır. Bu bakımdan insanoğlu zamana ve mekana sıkıştırılmış bir varlığa dönüşmüştür. Gündüz kelimesi olumlu unsurları anımsatırken gece ise kötü olay ve durumları çağrıştırır. Şiirde geçen, “kalmak-gitmek/yürümek”, “dağ,-ova” ve “ağlamak-gülmek” ifadeleri arasında da tezat vardır. Bütün bunlar yaşamın üzerine kurulduğu tezat unsurların birer parçasıdır. Bu makalede Âşık Veysel’in “Uzun İnce Bir Yoldayım” şiirinde tezat unsurlar ele alınacaktır.
{"title":"ÂŞIK VEYSEL’İN “UZUN İNCE BİR YOLDAYIM” ŞİİRİNDE TEZAT UNSURLAR","authors":"Mustafa Karabulut","doi":"10.28981/hikmet.1269705","DOIUrl":"https://doi.org/10.28981/hikmet.1269705","url":null,"abstract":"Hayatın en ilginç yönlerinden biri tezatlar üzerine kurulmuş olmasıdır. Yaşam-ölüm tezadı bunlar içerisinde en trajik olanıdır. Yaşamdaki zıtlıklar edebi eserlerde de yer alır. Türk şiirinin önemli isimlerinden olan Âşık Veysel’in şiirlerinde de tezat unsurlar önemli yer tutar. Onun “Uzun İnce Bir Yoldayım” şiirinde hayatın tezat yönleri dikkat çekicidir. Veysel, bu şiirde tezat unsurlardan yola çıkarak hayat algısını ortaya koyar. Ona göre yaşam, iki kapılı bir han” gibidir. Bu metafor, doğum ve ölümü simgeler. “İki kapılı han” ifadesi doğum ile ölüm arasında kalmış insanın trajedisini yansıtır. Han, bir zamanların otel görevini yapan mekânlardır. Buralara insanlar geçici bir süreliğine gelir ve daha sonra ayrılırlar. Dünya da geçici bir yerdir ve dünyaya gelen her canlı hayata veda edecektir. Bu durum sadece bir kişiyi değil, bütün insanlığı ilgilendirir. Ölüm, iki kapılı handan geçiş ve çıkış kapısıdır. Şiirdeki bir başka önemli tezat unsur ise “gece-gündüz”dür. İnsan, bu gece ile gündüz arasında zamanını doldurmak zorundadır. Dünya gibi bir mekana sıkışmış olan insan gece ile gündüzün de arasına sıkışmıştır. Bu bakımdan insanoğlu zamana ve mekana sıkıştırılmış bir varlığa dönüşmüştür. Gündüz kelimesi olumlu unsurları anımsatırken gece ise kötü olay ve durumları çağrıştırır. Şiirde geçen, “kalmak-gitmek/yürümek”, “dağ,-ova” ve “ağlamak-gülmek” ifadeleri arasında da tezat vardır. Bütün bunlar yaşamın üzerine kurulduğu tezat unsurların birer parçasıdır. Bu makalede Âşık Veysel’in “Uzun İnce Bir Yoldayım” şiirinde tezat unsurlar ele alınacaktır.","PeriodicalId":102637,"journal":{"name":"HİKMET-Akademik Edebiyat Dergisi (Journal Of Academic Literature)","volume":"145 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122984293","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Modern kentlerin oluşum süreci beraberinde birçok yeni durumu, olguyu ve kavramı beraberinde getirmiştir. Sanatçılar, araştırmacılar bunlar üzerine düşünüp kendi bakış açılarından açıklama çabasında olmuşlardır. Flanör kavramı da kent ile birlikte şekillenmiş ve üzerine düşünülen bir mesele olarak günümüze kadar gelmiştir. Kavramın anlam kazanmasında iki önemli isim öne çıkmıştır. Charles Baudelaire ve Walter Benjamin flanör tipinin her yönden ele alıp literatüre kazandırmışlardır. Bu noktada Benjamin’in Pasajlar kitabı önemli bir kaynaktır. Burada Baudelaire’nin hem kişiliğinden hem de eserlerinden yola çıkarak flanör tipini okuyucu ile buluşturmaktadır. Flanör, başka edebiyatlarda olduğu gibi Türk edebiyatında da çeşitli eserlerde karşılaşılan bir tiptir. Özellikle Modern Türk edebiyatı ürünlerinde okuyucu bu tiple daha sık karşılaşmaktadır. Bu nedenle de araştırmalara konu olduğu gözlenmektedir. Bu incelemede Oktay Akbal’ın İnsan Bir Ormandır romanında flanör tipinin nasıl yer aldığı üzerinde durulacaktır. Eşiyle yaptığı kavga sonrasında kendini kentin caddelerinde hem şimdide hem de geçmiş zamanda kalabalıklar ile birlikte dolaşan anlatıcı kahramanın, flanör halleri okuyucuya aktarılacaktır.
{"title":"OKTAY AKBAL’IN İNSAN BİR ORMANDIR ROMANINDA FLANÖR TİPİ","authors":"Ali Akgün","doi":"10.28981/hikmet.1271202","DOIUrl":"https://doi.org/10.28981/hikmet.1271202","url":null,"abstract":"Modern kentlerin oluşum süreci beraberinde birçok yeni durumu, olguyu ve kavramı beraberinde getirmiştir. Sanatçılar, araştırmacılar bunlar üzerine düşünüp kendi bakış açılarından açıklama çabasında olmuşlardır. Flanör kavramı da kent ile birlikte şekillenmiş ve üzerine düşünülen bir mesele olarak günümüze kadar gelmiştir. Kavramın anlam kazanmasında iki önemli isim öne çıkmıştır. Charles Baudelaire ve Walter Benjamin flanör tipinin her yönden ele alıp literatüre kazandırmışlardır. Bu noktada Benjamin’in Pasajlar kitabı önemli bir kaynaktır. Burada Baudelaire’nin hem kişiliğinden hem de eserlerinden yola çıkarak flanör tipini okuyucu ile buluşturmaktadır. \u0000Flanör, başka edebiyatlarda olduğu gibi Türk edebiyatında da çeşitli eserlerde karşılaşılan bir tiptir. Özellikle Modern Türk edebiyatı ürünlerinde okuyucu bu tiple daha sık karşılaşmaktadır. Bu nedenle de araştırmalara konu olduğu gözlenmektedir. Bu incelemede Oktay Akbal’ın İnsan Bir Ormandır romanında flanör tipinin nasıl yer aldığı üzerinde durulacaktır. Eşiyle yaptığı kavga sonrasında kendini kentin caddelerinde hem şimdide hem de geçmiş zamanda kalabalıklar ile birlikte dolaşan anlatıcı kahramanın, flanör halleri okuyucuya aktarılacaktır.","PeriodicalId":102637,"journal":{"name":"HİKMET-Akademik Edebiyat Dergisi (Journal Of Academic Literature)","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"124472857","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Türk Edebiyatı’nda bazı isimler edebiyatçı kimlikleri yanında mütefekkir kimliğine de bürünerek toplumsal ve siyasi konularda çeşitli görüş ve önerilerde bulunurlar. Bunlardan biri de hiç şüphesiz Ahmet Hamdi Tanpınar’dır. Ahmet Hamdi Tanpınar, kaleme aldığı romanlarında edebiyatçı kimliğini aşarak ictimai meselelere dair fikirler de beyan eder. Ayrıca gelenekle yakın temaslar kurup ona karşı olumlu bir tavır sergiler. Buna karşılık günlükleri, mektupları, 19’un Asır Türk Edebiyatı Tarihi, Mücevherlerin Sırrı ve Yahya Kemal isimli kitaplarında daha farklı bir Ahmet Hamdi Tanpınar ile karşılaşırız. Bu eserlerinde Batı’yı merkeze alan, Batı’yı varılması gerekli nihai hedef olarak gösteren, kurtuluşu orada arayan ve zihin dünyasını oradan besleyen bir Ahmet Hamdi Tanpınar görürüz. Biz bu çalışmamızda yukarıda ismini zikrettiğimiz eserlerini merkeze alarak Ahmet Hamdi Tanpınar’ın batılı düşünür ve oryantalistlerden düşünsel ve fikri olarak hangi yönlerden etkilendiğini göstermek istedik. Ayrıca onun bu batılı fikirlerden yola çıkarak özellikle 1960’lı yıllarda yaşanan siyasi krizin de etkisiyle toplum mühendisliğine soyunduğunu ve bu bağlamda dönemin muktedir güçlerine yol göstermek için çeşitli görüşler serdettiğini göz önünde bulundurarak din ve geleneğe olumlu yaklaşımının ardındaki asıl nedenin ne olduğunu da ortaya koymaya çalıştık.
{"title":"CEZRİ BİR BATICI AHMET HAMDİ TANPINAR","authors":"Yasin Beyaz","doi":"10.28981/hikmet.1245654","DOIUrl":"https://doi.org/10.28981/hikmet.1245654","url":null,"abstract":"Türk Edebiyatı’nda bazı isimler edebiyatçı kimlikleri yanında mütefekkir kimliğine de bürünerek toplumsal ve siyasi konularda çeşitli görüş ve önerilerde bulunurlar. Bunlardan biri de hiç şüphesiz Ahmet Hamdi Tanpınar’dır. Ahmet Hamdi Tanpınar, kaleme aldığı romanlarında edebiyatçı kimliğini aşarak ictimai meselelere dair fikirler de beyan eder. Ayrıca gelenekle yakın temaslar kurup ona karşı olumlu bir tavır sergiler. Buna karşılık günlükleri, mektupları, 19’un Asır Türk Edebiyatı Tarihi, Mücevherlerin Sırrı ve Yahya Kemal isimli kitaplarında daha farklı bir Ahmet Hamdi Tanpınar ile karşılaşırız. Bu eserlerinde Batı’yı merkeze alan, Batı’yı varılması gerekli nihai hedef olarak gösteren, kurtuluşu orada arayan ve zihin dünyasını oradan besleyen bir Ahmet Hamdi Tanpınar görürüz. \u0000Biz bu çalışmamızda yukarıda ismini zikrettiğimiz eserlerini merkeze alarak Ahmet Hamdi Tanpınar’ın batılı düşünür ve oryantalistlerden düşünsel ve fikri olarak hangi yönlerden etkilendiğini göstermek istedik. Ayrıca onun bu batılı fikirlerden yola çıkarak özellikle 1960’lı yıllarda yaşanan siyasi krizin de etkisiyle toplum mühendisliğine soyunduğunu ve bu bağlamda dönemin muktedir güçlerine yol göstermek için çeşitli görüşler serdettiğini göz önünde bulundurarak din ve geleneğe olumlu yaklaşımının ardındaki asıl nedenin ne olduğunu da ortaya koymaya çalıştık.","PeriodicalId":102637,"journal":{"name":"HİKMET-Akademik Edebiyat Dergisi (Journal Of Academic Literature)","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128334439","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Yer adları; coğrafi bir bölgeye ait olan kültür, tarih, gelenek ve görenek gibi birçok alanı kendi içerisinde muhafaza eden bir hafızadır. Milletlerin yaşadığı yerler, aynı zamanda o milletin kültürünü, tarihini, yaşanmışlıklarını, ekonomisini, inançlarını bir ayna gibi yansıtır. Dil; söz konusu bu alanlardan bağımsız olmayıp onları kendi belleğinde harmanlayarak gelecek nesillere aktarır. Yer adları ise dilin süreç içindeki bu devinimiyle kendini var eder. Dolayısıyla bir yer adı, orada yaşayan insanların kültürel birikimlerinden izler taşıyan bir dil malzemesidir. Bu malzeme aynı zamanda dilcilik noktasında araştırmacılara bir çalışma sahası oluşturmaktadır. Türkiye; coğrafi konum itibariyle birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olup kültürel çeşitliliğin oldukça fazla olduğu bir ülkedir. Dolayısıyla her bir il, ilçe, köy, mahalle adı, var olan kültürü gelecek kuşaklara aktaran bir miras görevini üstlenir. Çalışmada tarama, tespit ve tasnif yöntemleri kullanılmıştır. Çalışmanın sınırlarını Adıyaman ilinin merkez köylerinin semantik ve morfolojik açıdan incelenmesi teşkil etmektedir. 135 adet köy tespit edilmiş olup anlamlarına göre 13 başlık altında gruplandırılmıştır. Başlıklara ayrılan köy adları, morfolojik bakımdan analiz edilmiştir. 135 köy içerisindeki başlıklar ve morfolojik dağılım oranları sonuç bölümünde tablo biçiminde gösterilmiştir. Sayısal veriler sonucunda ulaşılan çıkarımlar ve değerlendirmeler ise sonuç bölümünde aktarılmıştır.
{"title":"ADIYAMAN İLİ MERKEZ KÖY ADLARININ SEMANTİK VE MORFOLOJİK TASNİFE GÖRE DEĞERLENDİRİLMESİ","authors":"Osman Türk, Fatma Koç","doi":"10.28981/hikmet.1206009","DOIUrl":"https://doi.org/10.28981/hikmet.1206009","url":null,"abstract":"Yer adları; coğrafi bir bölgeye ait olan kültür, tarih, gelenek ve görenek gibi birçok alanı kendi içerisinde muhafaza eden bir hafızadır. Milletlerin yaşadığı yerler, aynı zamanda o milletin kültürünü, tarihini, yaşanmışlıklarını, ekonomisini, inançlarını bir ayna gibi yansıtır. Dil; söz konusu bu alanlardan bağımsız olmayıp onları kendi belleğinde harmanlayarak gelecek nesillere aktarır. Yer adları ise dilin süreç içindeki bu devinimiyle kendini var eder. Dolayısıyla bir yer adı, orada yaşayan insanların kültürel birikimlerinden izler taşıyan bir dil malzemesidir. Bu malzeme aynı zamanda dilcilik noktasında araştırmacılara bir çalışma sahası oluşturmaktadır. Türkiye; coğrafi konum itibariyle birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olup kültürel çeşitliliğin oldukça fazla olduğu bir ülkedir. Dolayısıyla her bir il, ilçe, köy, mahalle adı, var olan kültürü gelecek kuşaklara aktaran bir miras görevini üstlenir. \u0000Çalışmada tarama, tespit ve tasnif yöntemleri kullanılmıştır. Çalışmanın sınırlarını Adıyaman ilinin merkez köylerinin semantik ve morfolojik açıdan incelenmesi teşkil etmektedir. 135 adet köy tespit edilmiş olup anlamlarına göre 13 başlık altında gruplandırılmıştır. Başlıklara ayrılan köy adları, morfolojik bakımdan analiz edilmiştir. 135 köy içerisindeki başlıklar ve morfolojik dağılım oranları sonuç bölümünde tablo biçiminde gösterilmiştir. Sayısal veriler sonucunda ulaşılan çıkarımlar ve değerlendirmeler ise sonuç bölümünde aktarılmıştır.","PeriodicalId":102637,"journal":{"name":"HİKMET-Akademik Edebiyat Dergisi (Journal Of Academic Literature)","volume":"74 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"117099542","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}