Dîvânu Lugâti’t-Türk Türk dili tarihi açısından son derece önemli bir eserdir. Bu eser Türk kültürü ve Türk kavimleri hakkında oldukça değerli bilgiler vermesinin yanı sıra zengin söz varlığı ile Türk dili bağlamında başvurulabilecek en kapsamlı kaynaklardan biridir. Eser içerisinde pek çok kavram grubuyla ilgili sözcüklere rastlanır. Bu kavram gruplarından birini de çocukla ilgili dil malzemesi oluşturur. Bu çalışmada, Dîvânu Lugâti’t-Türk’te çocuklarla ilgili kullanılan sıfatlar ele alınacaktır. İnceleme için Dîvânu Lugâti’t-Türk içerisinde çocuklarla ilgili kullanıldığı tespit edilen on iki adet sıfatın tarihî gelişimleri de göz önünde bulundurularak Türkiye Türkçesindeki durumları ele alınacaktır. Böylece Dîvân içerisinde çocuklarla ilgili sıfatların görünümü ve kullanımına ilişkin genel bir yoruma ulaşılmaya çalışılacaktır.
{"title":"DÎVÂNU LUGÂTİ’T TÜRK’TE ÇOCUKLARLA İLGİLİ KULLANILAN SIFATLAR VE BU SIFATLARIN TÜRKİYE TÜRKÇESİNDEKİ DURUMU","authors":"Halil İbrahim Gemi̇ci̇","doi":"10.28981/hikmet.1336803","DOIUrl":"https://doi.org/10.28981/hikmet.1336803","url":null,"abstract":"Dîvânu Lugâti’t-Türk Türk dili tarihi açısından son derece önemli bir eserdir. Bu eser Türk kültürü ve Türk kavimleri hakkında oldukça değerli bilgiler vermesinin yanı sıra zengin söz varlığı ile Türk dili bağlamında başvurulabilecek en kapsamlı kaynaklardan biridir. Eser içerisinde pek çok kavram grubuyla ilgili sözcüklere rastlanır. Bu kavram gruplarından birini de çocukla ilgili dil malzemesi oluşturur. Bu çalışmada, Dîvânu Lugâti’t-Türk’te çocuklarla ilgili kullanılan sıfatlar ele alınacaktır. İnceleme için Dîvânu Lugâti’t-Türk içerisinde çocuklarla ilgili kullanıldığı tespit edilen on iki adet sıfatın tarihî gelişimleri de göz önünde bulundurularak Türkiye Türkçesindeki durumları ele alınacaktır. Böylece Dîvân içerisinde çocuklarla ilgili sıfatların görünümü ve kullanımına ilişkin genel bir yoruma ulaşılmaya çalışılacaktır.","PeriodicalId":102637,"journal":{"name":"HİKMET-Akademik Edebiyat Dergisi (Journal Of Academic Literature)","volume":"26 17","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139822371","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Türk dilinde Göstergebilim olarak isimlendirdiğimiz semiyoloji veya semiyotik; göstergelerin üretilmesini, yorumlanmasını veya işaretleri anlama süreçlerini içeren tüm faktörlerin sistematik bir şekilde incelenmesine dayanan, anlam üzerine kurulmuş bir bilim alanıdır. Dilbilimsel metotları nesnelere uygulayarak, ele aldığı unsurları dille betimlemeye ve dil dışı bütün olguları da dil metaforuna dönüştürerek açıklamaya çalışır. Anlamı ortaya çıkarma serüveninde moda, sinema, tiyatro, reklamcılık vs. çeşitli disiplinlere geniş bir perspektifte uygulama müsaitliği sunan Göstergebilimsel metot, son yıllarda yazın ürünlerinin çözümlenmesinde de sıkça başvurulan modern yöntemler arasına girmiştir. Eleştiri kuramları içinde son derece derinlikli bir nitelik taşıyan göstergebilimsel metot; metni çözümleme aşamasında muhtelif tetkik yöntemleri sunup kendine has bir terminolojiyi kullanarak bizleri, yazın ürünlerinde ele alınan bir metnin üst diline ulaştırmayı hedefler. Çağdaş temellerini Ferdinand de Saussure (1857-1913) ile Charles Sanders Peirce (1839-1914)’ün attığı; uygulama ve kaidelendirme aşamasında Vladimir Propp (1895-1970), Roland Barthes (1915-1980), Algirdas Julien Greimas (1917-1992) gibi isimlerin katkılarıyla zenginleşen bu yöntemin en derli toplu şeklinin Greimas’ın altı eyleyen esasını içeren Eyleyenler Modeli’yle sunulduğu düşünülmektedir. Sabahattin Ali’nin Yeni Dünya adlı eserinde yer alan Kazlar adlı öyküsünü incelediğimiz bu çalışmamızda, ele aldığımız metni, Greimas’ın Eyleyenler Modeli’nden yola çıkarak çözümlemiş bulunmaktayız. İncelenen metin; söylemsel düzey, anlatısal düzey ve temel yapı olarak üç başlıkta çözümlenmiştir. Çözümleme esnasında anlatı izlencesi tespit edilerek eyleyenler modelinin tablosu hazırlanıp anlatının eyleyenleri saptanmış sonra da bunların genel dönüşümleri gösterilmiştir. İncelenen metinlerin eyleyenlerinin; eyletim, edinç, edim, tanıma ve yaptırım basamakları gösterildikten sonra metnin temel yapısının kurulan göstergebilimsel dörtgen ile ortaya çıkarılması hedeflenmiştir.
{"title":"SABAHATTİN ALİ’NİN KAZLAR ADLI ÖYKÜSÜNE GÖSTERGEBİLİMSEL BİR YAKLAŞIM","authors":"Dilek Kocabiyik, Enser Yilmaz","doi":"10.28981/hikmet.1378415","DOIUrl":"https://doi.org/10.28981/hikmet.1378415","url":null,"abstract":"Türk dilinde Göstergebilim olarak isimlendirdiğimiz semiyoloji veya semiyotik; göstergelerin üretilmesini, yorumlanmasını veya işaretleri anlama süreçlerini içeren tüm faktörlerin sistematik bir şekilde incelenmesine dayanan, anlam üzerine kurulmuş bir bilim alanıdır. Dilbilimsel metotları nesnelere uygulayarak, ele aldığı unsurları dille betimlemeye ve dil dışı bütün olguları da dil metaforuna dönüştürerek açıklamaya çalışır. Anlamı ortaya çıkarma serüveninde moda, sinema, tiyatro, reklamcılık vs. çeşitli disiplinlere geniş bir perspektifte uygulama müsaitliği sunan Göstergebilimsel metot, son yıllarda yazın ürünlerinin çözümlenmesinde de sıkça başvurulan modern yöntemler arasına girmiştir. Eleştiri kuramları içinde son derece derinlikli bir nitelik taşıyan göstergebilimsel metot; metni çözümleme aşamasında muhtelif tetkik yöntemleri sunup kendine has bir terminolojiyi kullanarak bizleri, yazın ürünlerinde ele alınan bir metnin üst diline ulaştırmayı hedefler. Çağdaş temellerini Ferdinand de Saussure (1857-1913) ile Charles Sanders Peirce (1839-1914)’ün attığı; uygulama ve kaidelendirme aşamasında Vladimir Propp (1895-1970), Roland Barthes (1915-1980), Algirdas Julien Greimas (1917-1992) gibi isimlerin katkılarıyla zenginleşen bu yöntemin en derli toplu şeklinin Greimas’ın altı eyleyen esasını içeren Eyleyenler Modeli’yle sunulduğu düşünülmektedir. Sabahattin Ali’nin Yeni Dünya adlı eserinde yer alan Kazlar adlı öyküsünü incelediğimiz bu çalışmamızda, ele aldığımız metni, Greimas’ın Eyleyenler Modeli’nden yola çıkarak çözümlemiş bulunmaktayız. İncelenen metin; söylemsel düzey, anlatısal düzey ve temel yapı olarak üç başlıkta çözümlenmiştir. Çözümleme esnasında anlatı izlencesi tespit edilerek eyleyenler modelinin tablosu hazırlanıp anlatının eyleyenleri saptanmış sonra da bunların genel dönüşümleri gösterilmiştir. İncelenen metinlerin eyleyenlerinin; eyletim, edinç, edim, tanıma ve yaptırım basamakları gösterildikten sonra metnin temel yapısının kurulan göstergebilimsel dörtgen ile ortaya çıkarılması hedeflenmiştir.","PeriodicalId":102637,"journal":{"name":"HİKMET-Akademik Edebiyat Dergisi (Journal Of Academic Literature)","volume":"17 32","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139156407","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Toplumların ortak paydası olan bazı ögeler vardır. Kültür de toplumların yüzyıllar içerisinde birlikte oluşturdukları ve gelecek nesillere aktardıkları önemli ortak paydalar arasında yer alır. Bir toplumun kültürel varlığının oluşmasında, zenginleşmesinde, büyük kitlelere ulaştırılmasında ve gelecek nesillere aktarılmasında sanatçıların rolü büyüktür. Türk kültürü içerisinde yer alan ve kökleri bilinen en eski zamana kadar ulaşan âşıklık geleneği bahsedilen aşamalarının gerçekleşmesinde önemli bir işlevi yerine getirmiştir. Âşıklık geleneğinin 20. yüzyıldaki son ve güçlü temsilcilerinden olan Âşık Veysel, Türk kültüründe özel bir konuma sahiptir. Çocukluk ve gençlik çağlarında Osmanlı Devleti’nin son dönemlerine şahit olan yaşamının ilerleyen zamanlarında ise cumhuriyetin kurulmasını ve yeni devletin ilk yıllarında kazanılan başarı ve karşılaşılan zorlukları gören Âşık Veysel, şiirleri ile yakın dönem kültürel tarihimiz için önemli bir kaynaktır. Âşıkların tarihin canlı şahidi, toplumların yaygın eğitim ve öğretiminde ikaz edici ve yol gösterici olmaları, nesilden nesile kültür aktarımını sağlamaları, onları kültürel hayatta daha önemli bir konuma getirir. Türk toplumunun 19. ve 20. yüzyılda kültürel anlamda yaşadığı önemli bir dönüşüm vardır. Bu dönüşüm sürecinde Âşık Veysel, Türk toplumunun genel kabul ve değer yargılarını kendi bilgi, birikim ve tecrübesiyle bir değerlendirmeye tabi tutmuş ve estetik bir söyleyişle kaleme almıştır. Okuma yazma bilmemesine rağmen bilge kişiliğiyle kendi süzgecinden geçirdiği değerler arasında ahlak değerleri de bulunmaktadır. Bu çalışmada fütüvvet-nâmelerde sıralanan 49 ahlak değeri Âşık Veysel’in şiirlerinde aranmıştır. Ardından âşığın hangi ahlak değerlerine şiirlerinde dikkat çektiği, eğitsel bir amaçla övdüğü ve özendirdiği tespit edilmiştir. Son olarak çalışmanın asıl amacını oluşturan âşığın şiirlerinden hareketle yaşadığı dönemde bozulan ahlak değerleri ve toplum yapısındaki çözülme/dönüşüm tespit edilmiş ve âşığın bozulan ahlak değerleri karşısında nasıl bir yol izlediği incelenerek ortaya konulmuştur.
{"title":"ÂŞIK VEYSEL’İN ŞİİRLERİNDEN HAREKETLE TÜRK TOPLUM YAPISINDAKİ AHLAKİ ÇÖZÜLME","authors":"Halil Bunsuz","doi":"10.28981/hikmet.1304038","DOIUrl":"https://doi.org/10.28981/hikmet.1304038","url":null,"abstract":"Toplumların ortak paydası olan bazı ögeler vardır. Kültür de toplumların yüzyıllar içerisinde birlikte oluşturdukları ve gelecek nesillere aktardıkları önemli ortak paydalar arasında yer alır. Bir toplumun kültürel varlığının oluşmasında, zenginleşmesinde, büyük kitlelere ulaştırılmasında ve gelecek nesillere aktarılmasında sanatçıların rolü büyüktür. Türk kültürü içerisinde yer alan ve kökleri bilinen en eski zamana kadar ulaşan âşıklık geleneği bahsedilen aşamalarının gerçekleşmesinde önemli bir işlevi yerine getirmiştir. Âşıklık geleneğinin 20. yüzyıldaki son ve güçlü temsilcilerinden olan Âşık Veysel, Türk kültüründe özel bir konuma sahiptir. Çocukluk ve gençlik çağlarında Osmanlı Devleti’nin son dönemlerine şahit olan yaşamının ilerleyen zamanlarında ise cumhuriyetin kurulmasını ve yeni devletin ilk yıllarında kazanılan başarı ve karşılaşılan zorlukları gören Âşık Veysel, şiirleri ile yakın dönem kültürel tarihimiz için önemli bir kaynaktır. Âşıkların tarihin canlı şahidi, toplumların yaygın eğitim ve öğretiminde ikaz edici ve yol gösterici olmaları, nesilden nesile kültür aktarımını sağlamaları, onları kültürel hayatta daha önemli bir konuma getirir. Türk toplumunun 19. ve 20. yüzyılda kültürel anlamda yaşadığı önemli bir dönüşüm vardır. Bu dönüşüm sürecinde Âşık Veysel, Türk toplumunun genel kabul ve değer yargılarını kendi bilgi, birikim ve tecrübesiyle bir değerlendirmeye tabi tutmuş ve estetik bir söyleyişle kaleme almıştır. Okuma yazma bilmemesine rağmen bilge kişiliğiyle kendi süzgecinden geçirdiği değerler arasında ahlak değerleri de bulunmaktadır. Bu çalışmada fütüvvet-nâmelerde sıralanan 49 ahlak değeri Âşık Veysel’in şiirlerinde aranmıştır. Ardından âşığın hangi ahlak değerlerine şiirlerinde dikkat çektiği, eğitsel bir amaçla övdüğü ve özendirdiği tespit edilmiştir. Son olarak çalışmanın asıl amacını oluşturan âşığın şiirlerinden hareketle yaşadığı dönemde bozulan ahlak değerleri ve toplum yapısındaki çözülme/dönüşüm tespit edilmiş ve âşığın bozulan ahlak değerleri karşısında nasıl bir yol izlediği incelenerek ortaya konulmuştur.","PeriodicalId":102637,"journal":{"name":"HİKMET-Akademik Edebiyat Dergisi (Journal Of Academic Literature)","volume":"26 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"124104208","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Müfâdınca, “mana, kavram” anlamına gelen Arapça bir kelimedir. Bu kelime Osmanlı biyografik kaynaklarından Âdâb-ı Zurafâ’da özel bir kullanıma sahiptir. Söz konusu tezkirede “müfâdınca” bir beyit veya mısradan sonra gelmektedir. Râmiz kelimeyi 16 yerde kullanarak örnek şiirlerle şairin hayatını birleştirmiş; şiirin hikâyesini veya hikâyeye uygun şiiri vermiştir. Bu yönü ile ibare tezkirede üslup ve şekle işaret eden kalıp bir söz olma özelliği de gösterir. Âdâb-ı Zurafâ’dan önceki tezkirelerde bu ibareye rastlanmamıştır. Âdâb-ı Zurafâ’dan sonra ise aynı düzen Fatin’in Hâtimetü’l-eşâr’ında 8 tanıkla tespit edilmektedir. Hâtimetü’l-eşâr’ında Râmiz’i takip eden Fatin, metinlerarası ilişkilerde karşılaştığımız “örnek almanın” bir örneğini göstermiştir.
{"title":"ÂDÂB-I ZURAFÂ VE HÂTİMETÜ’L-EŞÂR’DA DİZE-ANLAM İLGİSİNİ KURAN BİR KELİME: “MÜFÂD, MÜFÂDINCA”","authors":"İ. H. Aksoyak","doi":"10.28981/hikmet.1312437","DOIUrl":"https://doi.org/10.28981/hikmet.1312437","url":null,"abstract":"Müfâdınca, “mana, kavram” anlamına gelen Arapça bir kelimedir. Bu kelime Osmanlı biyografik kaynaklarından Âdâb-ı Zurafâ’da özel bir kullanıma sahiptir. Söz konusu tezkirede “müfâdınca” bir beyit veya mısradan sonra gelmektedir. Râmiz kelimeyi 16 yerde kullanarak örnek şiirlerle şairin hayatını birleştirmiş; şiirin hikâyesini veya hikâyeye uygun şiiri vermiştir. Bu yönü ile ibare tezkirede üslup ve şekle işaret eden kalıp bir söz olma özelliği de gösterir. Âdâb-ı Zurafâ’dan önceki tezkirelerde bu ibareye rastlanmamıştır. Âdâb-ı Zurafâ’dan sonra ise aynı düzen Fatin’in Hâtimetü’l-eşâr’ında 8 tanıkla tespit edilmektedir. Hâtimetü’l-eşâr’ında Râmiz’i takip eden Fatin, metinlerarası ilişkilerde karşılaştığımız “örnek almanın” bir örneğini göstermiştir.","PeriodicalId":102637,"journal":{"name":"HİKMET-Akademik Edebiyat Dergisi (Journal Of Academic Literature)","volume":"29 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116730690","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu makalede 1574-1595 yılları arasında hüküm süren, kitaplara düşkünlüğü ile bilinen Osmanlı sultanı III. Murad’a sunulan 1578’den önce kaleme alındığı tahmin edilen Miftâhu’l-Adâle ‘Adaletin Anahtarı’ isimli, manzum parçalar da içeren mensur bir eser incelenmiştir. Şeyh İbrahim Tennûrî’nin soyundan gelen Ebussu’ûd bin Sa’dullah (ö. 1595?) tarafından kaleme alınan ve iki baptan oluşan bu eserin ilk babı gaza ve gazilerin faziletlerine ikinci babı ise gaza için kullanılan bineklerin faziletlerine ayrılmıştır. Çalışmada eser ve müellifi hakkında bilgi verilmiş ve eserin ilişkili olabileceği siyasetnâme, gazavatnâme gibi türler hakkında bir değerlendirme yapılmıştır. Ardından eserin içeriği baştan sona kadar ortaya konmuştur. Müellif anlattığı her konu için ayet, hadis ve peygamber kıssalarından örnekler vermiş ve hikâye başlığı altında örnekler getirmiştir. Gaza ve savaş atlarının faziletleri dışında adaletin önemine de değinen bu eser aynı zamanda Osmanlı-İran savaşları için Osmanlı lehine propaganda unsurları da içermektedir.
{"title":"III. Murad’a Sunulan Gazanın ve Savaş Atlarının Faziletine Dair Bir Eser: Miftâhu’l-‘Adâle","authors":"Metin Samanci, Zeynep Güney, Metin Yalçin","doi":"10.28981/hikmet.1337984","DOIUrl":"https://doi.org/10.28981/hikmet.1337984","url":null,"abstract":"Bu makalede 1574-1595 yılları arasında hüküm süren, kitaplara düşkünlüğü ile bilinen Osmanlı sultanı III. Murad’a sunulan 1578’den önce kaleme alındığı tahmin edilen Miftâhu’l-Adâle ‘Adaletin Anahtarı’ isimli, manzum parçalar da içeren mensur bir eser incelenmiştir. Şeyh İbrahim Tennûrî’nin soyundan gelen Ebussu’ûd bin Sa’dullah (ö. 1595?) tarafından kaleme alınan ve iki baptan oluşan bu eserin ilk babı gaza ve gazilerin faziletlerine ikinci babı ise gaza için kullanılan bineklerin faziletlerine ayrılmıştır. \u0000Çalışmada eser ve müellifi hakkında bilgi verilmiş ve eserin ilişkili olabileceği siyasetnâme, gazavatnâme gibi türler hakkında bir değerlendirme yapılmıştır. Ardından eserin içeriği baştan sona kadar ortaya konmuştur. Müellif anlattığı her konu için ayet, hadis ve peygamber kıssalarından örnekler vermiş ve hikâye başlığı altında örnekler getirmiştir. Gaza ve savaş atlarının faziletleri dışında adaletin önemine de değinen bu eser aynı zamanda Osmanlı-İran savaşları için Osmanlı lehine propaganda unsurları da içermektedir.","PeriodicalId":102637,"journal":{"name":"HİKMET-Akademik Edebiyat Dergisi (Journal Of Academic Literature)","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128676869","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Tarih boyunca bazı yerleşim birimleri bulundukları yerleşim yerlerindeki coğrafi unsurlarla özdeşleşmişlerdir. Bu yerleşim yerlerinden biri de Kahramanmaraş’tır. Kahramanmaraş ili eteğine kurulduğu, eteğinden dizine, oradan kucağına, omzuna ve tepesine tırmanmaya çalıştığı Ahır Dağı ile anılır olmuştur. Ahır Dağı Kahramanmaraş il merkezinin kuzeyinde, doğu-batı yönünde uzanan Güneydoğu Toroslar üzerinde yer alan 2301 metre yüksekliğinde bir dağdır. Ahır Dağı bünyesinde yer alan ormanlık alanlar, makilikler, mevsimlik göller ile ülkemizin önemli doğal bitki alanları içerisinde yer almaktadır. Ahır Dağı’nın önemi şüphesiz sadece zengin bitki örtüsünden kaynaklanmamaktadır. Ahır Dağı birçok özelliği ile Kahramanmaraşlılar, Kahramanmaraş’ta uzun ya da kısa süre ikamet edenler ya da yolu bu şehre düşenlerin zihin dünyasında önemli bir yer edinmiştir. Birçok yazar ve düşünür Kahramanmaraş’ı eserlerinde konu edinirken Ahır Dağı’ndan da bahsetmişlerdir. Pek çok şair Ahır Dağı’ndan etkilenmiş, ondan ilham alarak şiirler kaleme almışlardır. Bu yazıda Ahır Dağı hakkında yazılan şiirlerin ilgili bölümleri alınıp Ahır Dağı hakkında şairlerin hissettikleri, düşündükleri, izlenimleri tespit edilmeye çalışılmıştır.
{"title":"Şairlerin Dilinden Ahır Dağı","authors":"Mehmet Emin Tuğluk","doi":"10.28981/hikmet.1314862","DOIUrl":"https://doi.org/10.28981/hikmet.1314862","url":null,"abstract":"Tarih boyunca bazı yerleşim birimleri bulundukları yerleşim yerlerindeki coğrafi unsurlarla özdeşleşmişlerdir. Bu yerleşim yerlerinden biri de Kahramanmaraş’tır. Kahramanmaraş ili eteğine kurulduğu, eteğinden dizine, oradan kucağına, omzuna ve tepesine tırmanmaya çalıştığı Ahır Dağı ile anılır olmuştur. Ahır Dağı Kahramanmaraş il merkezinin kuzeyinde, doğu-batı yönünde uzanan Güneydoğu Toroslar üzerinde yer alan 2301 metre yüksekliğinde bir dağdır. Ahır Dağı bünyesinde yer alan ormanlık alanlar, makilikler, mevsimlik göller ile ülkemizin önemli doğal bitki alanları içerisinde yer almaktadır. \u0000Ahır Dağı’nın önemi şüphesiz sadece zengin bitki örtüsünden kaynaklanmamaktadır. Ahır Dağı birçok özelliği ile Kahramanmaraşlılar, Kahramanmaraş’ta uzun ya da kısa süre ikamet edenler ya da yolu bu şehre düşenlerin zihin dünyasında önemli bir yer edinmiştir. \u0000Birçok yazar ve düşünür Kahramanmaraş’ı eserlerinde konu edinirken Ahır Dağı’ndan da bahsetmişlerdir. Pek çok şair Ahır Dağı’ndan etkilenmiş, ondan ilham alarak şiirler kaleme almışlardır. \u0000Bu yazıda Ahır Dağı hakkında yazılan şiirlerin ilgili bölümleri alınıp Ahır Dağı hakkında şairlerin hissettikleri, düşündükleri, izlenimleri tespit edilmeye çalışılmıştır.","PeriodicalId":102637,"journal":{"name":"HİKMET-Akademik Edebiyat Dergisi (Journal Of Academic Literature)","volume":"16 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115148035","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bir toplumu ayakta tutan ve tarihsel süreç içinde devamlılığını sağlayan en başta gelen unsur manevi değerlerdir. Buna ahlaki değerler de denir. Bir toplum-daki örgün eğitimin amacı bu değerlerin öğretmenler tarafından çocuk ve gençlere verilmesidir. Yaygın eğitim ise bu manevi değerlerin hayatın tüm aşamalarında gündemde tutulması ve insanlarda farkındalık oluşturulmasıdır. Genelde âşık edebiyatında, özelde ise Âşık Veysel’de toplumun dinamikle-rinden manevi değerlerin şiirlere yerleştirilerek halkın okumalarının sağlanması önemli bir hizmettir. Veysel’in şiirleri bu konuda oldukça önemli hizmetlerde bu-lunmuştur. Bu makalede manevi değerler hakkında bilgi verilecek ve bunların şiire yansımaları örnek şiirlerle gösterilecektir.
{"title":"MANEVİ DEĞERLERİMİZİN ÂŞIK VEYSEL’İN ŞİİRLERİNE YANSIMASI","authors":"M. Çandir","doi":"10.28981/hikmet.1303068","DOIUrl":"https://doi.org/10.28981/hikmet.1303068","url":null,"abstract":"Bir toplumu ayakta tutan ve tarihsel süreç içinde devamlılığını sağlayan en başta gelen unsur manevi değerlerdir. Buna ahlaki değerler de denir. Bir toplum-daki örgün eğitimin amacı bu değerlerin öğretmenler tarafından çocuk ve gençlere verilmesidir. Yaygın eğitim ise bu manevi değerlerin hayatın tüm aşamalarında gündemde tutulması ve insanlarda farkındalık oluşturulmasıdır. \u0000Genelde âşık edebiyatında, özelde ise Âşık Veysel’de toplumun dinamikle-rinden manevi değerlerin şiirlere yerleştirilerek halkın okumalarının sağlanması önemli bir hizmettir. Veysel’in şiirleri bu konuda oldukça önemli hizmetlerde bu-lunmuştur. Bu makalede manevi değerler hakkında bilgi verilecek ve bunların şiire yansımaları örnek şiirlerle gösterilecektir.","PeriodicalId":102637,"journal":{"name":"HİKMET-Akademik Edebiyat Dergisi (Journal Of Academic Literature)","volume":"85 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122053314","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
2023 yılı, Âşık Veysel’in vefatının 50. yıl dönümü münasebetiyle UNESCO tarafından anma ve kutlama yıl dönümleri programına alındı. Bu vesile ile Âşık Veysel ve temsil ettiği gelenek bir kez daha gündeme geldi. Kimi âşıklar vardır ki söylediği sözler kendi çağını aşmış ve çağlar ötesine hitap eder olmuştur. Âşık Veysel de bu nitelikte bir halk şâiridir. Veysel, fiziksel olarak görme yetisini küçük yaşlarda yitirmiş olsa da ümidini hiçbir zaman yitirmemiş, maddi gözüyle değilse bile gönül gözüyle dünyaya, insanlara ve olaylara bakabilmeyi başarmış bir şahsiyettir. Onun aşka, tabiata, insana, maneviyata ve cemiyete dair pek çok şiiri bulunmakla birlikte şiirleri iyice tetkik edildiğinde -belki de kendisini bir misyon adamı olarak görmesi nedeniyle- şikâyetnâme ve nasihatnâme türünde söylediği şiirlerinin daha fazla öne çıktığı görülmektedir. Veysel, şiirlerinde esasen üç şeyden şikâyet eder. Bunlar; cehalet, yoksulluk ve ihtilaftır. Buna karşılık ise o adeta bunların panzehiri olarak kabul ettiği eğitimi, okumayı, fabrika kurmayı, üretim yapmayı ve birlik-beraberliği sağlamayı öğütler. Bu konudaki görüşlerini de nasihatnâme türündeki şiirlerinde belirtir, hissettirir. Bu çalışma için Veysel’e ait olduğu tespit edilen şiirlerin tamamı üç farklı kaynaktan yararlanılarak tetkik edilmiştir. Bu şiirlerden yola çıkılarak onun toplumsal sorunlara karşı ne türden çözüm önerileri sunduğu tespit edilmeye çalışılmıştır.
{"title":"ÂŞIK VEYSEL’İN ŞİKÂYETNÂME VE NASİHATNÂME TÜRÜNDE ŞİİRLERİ","authors":"Bekir Şi̇şman","doi":"10.28981/hikmet.1315454","DOIUrl":"https://doi.org/10.28981/hikmet.1315454","url":null,"abstract":"2023 yılı, Âşık Veysel’in vefatının 50. yıl dönümü münasebetiyle UNESCO tarafından anma ve kutlama yıl dönümleri programına alındı. Bu vesile ile Âşık Veysel ve temsil ettiği gelenek bir kez daha gündeme geldi. Kimi âşıklar vardır ki söylediği sözler kendi çağını aşmış ve çağlar ötesine hitap eder olmuştur. Âşık Veysel de bu nitelikte bir halk şâiridir. Veysel, fiziksel olarak görme yetisini küçük yaşlarda yitirmiş olsa da ümidini hiçbir zaman yitirmemiş, maddi gözüyle değilse bile gönül gözüyle dünyaya, insanlara ve olaylara bakabilmeyi başarmış bir şahsiyettir. \u0000Onun aşka, tabiata, insana, maneviyata ve cemiyete dair pek çok şiiri bulunmakla birlikte şiirleri iyice tetkik edildiğinde -belki de kendisini bir misyon adamı olarak görmesi nedeniyle- şikâyetnâme ve nasihatnâme türünde söylediği şiirlerinin daha fazla öne çıktığı görülmektedir. Veysel, şiirlerinde esasen üç şeyden şikâyet eder. Bunlar; cehalet, yoksulluk ve ihtilaftır. Buna karşılık ise o adeta bunların panzehiri olarak kabul ettiği eğitimi, okumayı, fabrika kurmayı, üretim yapmayı ve birlik-beraberliği sağlamayı öğütler. Bu konudaki görüşlerini de nasihatnâme türündeki şiirlerinde belirtir, hissettirir. Bu çalışma için Veysel’e ait olduğu tespit edilen şiirlerin tamamı üç farklı kaynaktan yararlanılarak tetkik edilmiştir. Bu şiirlerden yola çıkılarak onun toplumsal sorunlara karşı ne türden çözüm önerileri sunduğu tespit edilmeye çalışılmıştır.","PeriodicalId":102637,"journal":{"name":"HİKMET-Akademik Edebiyat Dergisi (Journal Of Academic Literature)","volume":"44 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127976689","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Osmanlı Devleti sultanlarının on ikincisi olan Sultan III. Murad’ın Türkçe Dîvân’ı, bilinen sekiz nüshanın karşılaştırılmasıyla doktora tezi olarak hazırlandı ve daha sonra kitaplaştırıldı. Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi H 2/2107 numarada kayıtlı, Zeyrek Ağa tarafından 996/1588 yılında hazırlatılan, içerisindeki şiirlerin tamamının padişaha övgü, niyaz ve dua ifadeleri ile başlıklandırıldığı, mücevherlerle süslenmiş dış kapağında ise Derviş Ağa’nın Sultan için yazdığı şiirlerin bulunduğu padişah nüshası, Dîvân hazırlanırken görülmemiştir. Elinizdeki çalışmada TSMK’dan temin edilen bu nüsha ayrıntılı bir şekilde incelendi, yayımlanmış Dîvân ile karşılaştırıldı, nüsha farkı olarak değerlendirilen farklı okumalar ortaya konuldu; yeni okuma teklifleri sunuldu. Bu teklifler sunulurken beyitlerin anlam bütünlüğü dikkate alındı, nesre çeviriler yapıldı. Bazı ifadelerin yazımında ise vezin yol gösterici oldu.
{"title":"SULTAN III. MURAD’IN TÜRKÇE DÎVÂN’ININ PADİŞAH NÜSHASI VE MURÂDÎ DÎVÂNI’NA KATKILAR","authors":"A. Gümüş","doi":"10.28981/hikmet.1342020","DOIUrl":"https://doi.org/10.28981/hikmet.1342020","url":null,"abstract":"Osmanlı Devleti sultanlarının on ikincisi olan Sultan III. Murad’ın Türkçe Dîvân’ı, bilinen sekiz nüshanın karşılaştırılmasıyla doktora tezi olarak hazırlandı ve daha sonra kitaplaştırıldı. Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi H 2/2107 numarada kayıtlı, Zeyrek Ağa tarafından 996/1588 yılında hazırlatılan, içerisindeki şiirlerin tamamının padişaha övgü, niyaz ve dua ifadeleri ile başlıklandırıldığı, mücevherlerle süslenmiş dış kapağında ise Derviş Ağa’nın Sultan için yazdığı şiirlerin bulunduğu padişah nüshası, Dîvân hazırlanırken görülmemiştir. Elinizdeki çalışmada TSMK’dan temin edilen bu nüsha ayrıntılı bir şekilde incelendi, yayımlanmış Dîvân ile karşılaştırıldı, nüsha farkı olarak değerlendirilen farklı okumalar ortaya konuldu; yeni okuma teklifleri sunuldu. Bu teklifler sunulurken beyitlerin anlam bütünlüğü dikkate alındı, nesre çeviriler yapıldı. Bazı ifadelerin yazımında ise vezin yol gösterici oldu.","PeriodicalId":102637,"journal":{"name":"HİKMET-Akademik Edebiyat Dergisi (Journal Of Academic Literature)","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"131001973","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Âşık Veysel, şiirleri ve türkülerindeki anlam derinliğiyle yirminci yüzyılın en önde gelen ozanlarından biridir. Çocuk iken gözlerini kaybetmesi, yoksulluk ve yoksunluk içinde bir yaşam sürmesi, onun dünyaya farklı bir pencereden bakmasında ve âşıklık sanatına yönelmesinde etkili olmuştur. Din psikolojisinin araştırma alanlarından birisi, edebî şahsiyetlerinden hayat hikâyelerinden, eserlerinden ve onların yaşadıkları dönemin sosyo-psikolojik atmosferinden yola çıkarak dinî düşünce, duygu ve davranışlarını bilimsel yöntemlerle incelemektir. Bu çalışmada öncelikle Âşık Veysel’in hayatından özlü çizgiler sunulmuş ve Din psikolojisi alan yazınında dindarlık ve maneviyat kavramlarına yüklenen anlamlardan genel hatlarıyla bahsedilmiştir. Âşık Veysel’in yaşamının olgunluk döneminde dilinden dökülen “Senlik Benlik Nedir Bırak” adlı şiiri semantik tahlil yöntemi kullanılarak düşünceye dayalı metotla analiz edilmiştir. Bir sehl-i mümteni erbabı olan Âşık Veysel, inandığı dinini bir araçtan ziyade bir amaç olarak görmektedir. O, İslam’ın müntesiplerine birlik ve beraberlik içinde yaşamayı, yaratandan ötürü yaratılanı sevmeyi, dinî düşünce alanındaki farklı yorumları birer kültürel zenginlik olarak görebilmeyi öğütlediğini söylemektedir. Âşık Veysel’i müntesibi olduğu İslam dininden memnun ve dinî yaşayışından zevk alan hümaniter bir dindar ve maneviyatı kuvvetli bir insan şeklinde betimlemek mümkündür.
{"title":"“SENLİK BENLİK NEDİR BIRAK” ŞİİRİ BAĞLAMINDA ÂŞIK VEYSEL’İN MANEVİYATI VE DİNDARLIĞI","authors":"Süleyman Doğanay","doi":"10.28981/hikmet.1309345","DOIUrl":"https://doi.org/10.28981/hikmet.1309345","url":null,"abstract":"Âşık Veysel, şiirleri ve türkülerindeki anlam derinliğiyle yirminci yüzyılın en önde gelen ozanlarından biridir. Çocuk iken gözlerini kaybetmesi, yoksulluk ve yoksunluk içinde bir yaşam sürmesi, onun dünyaya farklı bir pencereden bakmasında ve âşıklık sanatına yönelmesinde etkili olmuştur. Din psikolojisinin araştırma alanlarından birisi, edebî şahsiyetlerinden hayat hikâyelerinden, eserlerinden ve onların yaşadıkları dönemin sosyo-psikolojik atmosferinden yola çıkarak dinî düşünce, duygu ve davranışlarını bilimsel yöntemlerle incelemektir. Bu çalışmada öncelikle Âşık Veysel’in hayatından özlü çizgiler sunulmuş ve Din psikolojisi alan yazınında dindarlık ve maneviyat kavramlarına yüklenen anlamlardan genel hatlarıyla bahsedilmiştir. Âşık Veysel’in yaşamının olgunluk döneminde dilinden dökülen “Senlik Benlik Nedir Bırak” adlı şiiri semantik tahlil yöntemi kullanılarak düşünceye dayalı metotla analiz edilmiştir. Bir sehl-i mümteni erbabı olan Âşık Veysel, inandığı dinini bir araçtan ziyade bir amaç olarak görmektedir. O, İslam’ın müntesiplerine birlik ve beraberlik içinde yaşamayı, yaratandan ötürü yaratılanı sevmeyi, dinî düşünce alanındaki farklı yorumları birer kültürel zenginlik olarak görebilmeyi öğütlediğini söylemektedir. Âşık Veysel’i müntesibi olduğu İslam dininden memnun ve dinî yaşayışından zevk alan hümaniter bir dindar ve maneviyatı kuvvetli bir insan şeklinde betimlemek mümkündür.","PeriodicalId":102637,"journal":{"name":"HİKMET-Akademik Edebiyat Dergisi (Journal Of Academic Literature)","volume":"13 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128670798","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}