首页 > 最新文献

Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi最新文献

英文 中文
Covid-19 Hastalarında Karaciğer Laboratuvar Anormalliklerinin Değerlendirilmesi
Pub Date : 2023-05-15 DOI: 10.35440/hutfd.1126578
Ahmet Uyanıkoğlu, Mehmet Selim Mamiş, Esat Cihan Karahanci, Tuba Dumak
ÖZETGiriş:Covid-19 hastalığı, ribonükleikasid(RNA) genomu taşıyan koronavirüs (CoV) ailesinin neden olduğu bir hastalıktır. CoV’da en sık tutulan organ akciğer(AC) olmasına rağmen, gastrointestinel sistem(GİS) ve karaciğer(KC) de etkilenebilmektedir. Bu çalışmamızda Covid-19 hastalarında karaciğer fonksiyonlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır.Materyal-metod: Çalışmada 01.10.2020-01.12.2021 tarihleri arasında300 Covid-19 hastasının hastanaye ilk başvurudaki transaminaz(AST, ALT) ve kolestaz(ALP, GGT) enzimleri ile albümin düzeylerine bakıldı. Laboratuvar sonuçları, hastanemiz normal laboratuvar değerlerine göre gruplandırılarak incelendi. Araştırma için kurumsal izin alındı. Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Etik Kurulu'nun 21.03.2022 tarih ve 06 sayılı oturum kararı ile onay alındı.Bulgular:Hastaların 173’ü (%57,7) erkek ve 127’si (%42,3) kadın, yaş ortalaması 53±17,6(min 18 – max 95) yıl olarak saptandı. Hastaların 266 (%88,7) tanesi serviste, 31 (%10,3) tanesi servis ve yoğun bakım ünitesinde (YBÜ) ve 3 (%1) tanesi sadece YBÜ’de takip edildi. Toplam takip süresi ortalaması 7,22±17,68 gün olup, servis takip süresi 6,69±2,63 gün idi. Cinsiyete göre laboratuvar değerlerinin ortalama ve standart sapmaları tablo 1’de verilmiştir. Hastaların %69’unda AST, %29’unda ALT, %16,3 ALP ve %28,3 GGT yüksekliği saptanırken, %19,3 oranında albümin düşüklüğü saptandı. AST, ALT ve GGT yükseklikleri daha çok erkeklerde görülürken, albümin düşüklüğü de daha çok kadınlarda görüldü.Sonuç:CoV bağlı KC disfonksiyonu geliştiğinde sırasıyla daha çok AST, ALT, GGT ve albümin anormallikleri görülmektedir. CoV’a bağlı özellikle AST olmak üzere transaminazların, kolestaz enzimlerine göre daha sık arttığı saptanmıştır.
{"title":"Covid-19 Hastalarında Karaciğer Laboratuvar Anormalliklerinin Değerlendirilmesi","authors":"Ahmet Uyanıkoğlu, Mehmet Selim Mamiş, Esat Cihan Karahanci, Tuba Dumak","doi":"10.35440/hutfd.1126578","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1126578","url":null,"abstract":"ÖZET\u0000Giriş:Covid-19 hastalığı, ribonükleikasid(RNA) genomu taşıyan koronavirüs (CoV) ailesinin neden olduğu bir hastalıktır. CoV’da en sık tutulan organ akciğer(AC) olmasına rağmen, gastrointestinel sistem(GİS) ve karaciğer(KC) de etkilenebilmektedir. Bu çalışmamızda Covid-19 hastalarında karaciğer fonksiyonlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır.\u0000\u0000Materyal-metod: Çalışmada 01.10.2020-01.12.2021 tarihleri arasında300 Covid-19 hastasının hastanaye ilk başvurudaki transaminaz(AST, ALT) ve kolestaz(ALP, GGT) enzimleri ile albümin düzeylerine bakıldı. Laboratuvar sonuçları, hastanemiz normal laboratuvar değerlerine göre gruplandırılarak incelendi. Araştırma için kurumsal izin alındı. Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Etik Kurulu'nun 21.03.2022 tarih ve 06 sayılı oturum kararı ile onay alındı.\u0000\u0000Bulgular:Hastaların 173’ü (%57,7) erkek ve 127’si (%42,3) kadın, yaş ortalaması 53±17,6(min 18 – max 95) yıl olarak saptandı. Hastaların 266 (%88,7) tanesi serviste, 31 (%10,3) tanesi servis ve yoğun bakım ünitesinde (YBÜ) ve 3 (%1) tanesi sadece YBÜ’de takip edildi. Toplam takip süresi ortalaması 7,22±17,68 gün olup, servis takip süresi 6,69±2,63 gün idi. Cinsiyete göre laboratuvar değerlerinin ortalama ve standart sapmaları tablo 1’de verilmiştir.\u0000 Hastaların %69’unda AST, %29’unda ALT, %16,3 ALP ve %28,3 GGT yüksekliği saptanırken, %19,3 oranında albümin düşüklüğü saptandı. AST, ALT ve GGT yükseklikleri daha çok erkeklerde görülürken, albümin düşüklüğü de daha çok kadınlarda görüldü.\u0000\u0000Sonuç:CoV bağlı KC disfonksiyonu geliştiğinde sırasıyla daha çok AST, ALT, GGT ve albümin anormallikleri görülmektedir. CoV’a bağlı özellikle AST olmak üzere transaminazların, kolestaz enzimlerine göre daha sık arttığı saptanmıştır.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122165797","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Anthropometric Measurements of the Nose and Nose Types 鼻子和鼻子类型的人体测量
Pub Date : 2023-05-08 DOI: 10.35440/hutfd.1269020
Nazire KILIÇ ŞAFAK, Behice Durgun, A. Yücel, Özkan Oğuz
Background: In this study, the purpose was to obtain normal anthropometric data of the nose, and to determine the changes in age and gender.Materials and Methods: For this purpose, the nose anthropometric measurements were made with a caliper in 874 healthy individuals who were between the ages of 5 and 64, and the nose types were de-termined for adults. The individuals were divided into 8 groups as 5-7, 8-9, 10-11, 12-13, 14-15, 16-17, 18-40, and 41-64-year-old. The nasal length, nasal height, morphological nasal width, anatomical nasal width, nasal root width, nasal depth, lengths, nostril widths, face width, and face heights of the individu-als were measured; and the external nasal surface area, nasal volume, nasal index, nasofacial index, and nose-face width index were calculated. According to Martin and Sallar, the types of noses were classified in adults. The SPSS 20.0 Program was used for the statistical analysis of the data.Results: The most common type of nose was determined to be Mesorrhine. Statistically significant differ-ences were detected between the genders in all measurements except nasal depth. Statistically signifi-cant differences were detected in all groups in terms of all length and height measurements, morphologi-cal and anatomical nasal width values, external nasal surface areas, and nasal volume and indices.Conclusions: It is expected that detailed data about age-sex-related nose morphometry in our study will contribute to the creation of a database of our population. It is thought that these detailed data will be helpful in the determination of age and gender in forensic medicine, the reconstruction studies in anthro-pology, and the treatment plan and post-surgery evaluation to surgeons.
背景:本研究的目的是获得正常的鼻子的人体测量数据,并确定年龄和性别的变化。材料与方法:为此,用卡尺对874名5 ~ 64岁的健康人进行了鼻型测量,确定了成人鼻型。个体分为5-7岁、8-9岁、10-11岁、12-13岁、14-15岁、16-17岁、18-40岁和41-64岁8组。测量受试者的鼻长、鼻高、形态鼻宽、解剖鼻宽、鼻根宽、鼻深、鼻长、鼻孔宽、脸宽、脸高;计算外鼻表面积、鼻容积、鼻指数、鼻面指数、鼻面宽指数。根据马丁和萨拉的说法,成年人的鼻子有不同的类型。采用SPSS 20.0软件对数据进行统计分析。结果:最常见的鼻型为中鼻型。除鼻深外,性别间在所有测量值上均有统计学显著差异。在所有长度和高度测量、形态学和解剖学的鼻宽值、外鼻表面积、鼻体积和指数方面,所有组之间均存在统计学差异。结论:本研究中与年龄性别相关的鼻形态测量的详细数据将有助于建立我国人口数据库。这些详细的数据将有助于法医学上年龄和性别的确定,人类学上的重建研究,以及外科医生的治疗计划和术后评估。
{"title":"Anthropometric Measurements of the Nose and Nose Types","authors":"Nazire KILIÇ ŞAFAK, Behice Durgun, A. Yücel, Özkan Oğuz","doi":"10.35440/hutfd.1269020","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1269020","url":null,"abstract":"Background: In this study, the purpose was to obtain normal anthropometric data of the nose, and to determine the changes in age and gender.\u0000Materials and Methods: For this purpose, the nose anthropometric measurements were made with a caliper in 874 healthy individuals who were between the ages of 5 and 64, and the nose types were de-termined for adults. The individuals were divided into 8 groups as 5-7, 8-9, 10-11, 12-13, 14-15, 16-17, 18-40, and 41-64-year-old. The nasal length, nasal height, morphological nasal width, anatomical nasal width, nasal root width, nasal depth, lengths, nostril widths, face width, and face heights of the individu-als were measured; and the external nasal surface area, nasal volume, nasal index, nasofacial index, and nose-face width index were calculated. According to Martin and Sallar, the types of noses were classified in adults. The SPSS 20.0 Program was used for the statistical analysis of the data.\u0000Results: The most common type of nose was determined to be Mesorrhine. Statistically significant differ-ences were detected between the genders in all measurements except nasal depth. Statistically signifi-cant differences were detected in all groups in terms of all length and height measurements, morphologi-cal and anatomical nasal width values, external nasal surface areas, and nasal volume and indices.\u0000Conclusions: It is expected that detailed data about age-sex-related nose morphometry in our study will contribute to the creation of a database of our population. It is thought that these detailed data will be helpful in the determination of age and gender in forensic medicine, the reconstruction studies in anthro-pology, and the treatment plan and post-surgery evaluation to surgeons.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"56 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121621614","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Intraoperative Nerve Monitoring Ought to be Used In Complementary Thyroidectomy 术中神经监测应应用于甲状腺辅助切除术
Pub Date : 2023-05-04 DOI: 10.35440/hutfd.1090667
O. Bardakçı, F. Tatlı, İ. B. Bahceci̇oğlu, A. Özgönül, Giray Akgül, M. Güldür, A. Uzunköy
Background: Injuries to the recurrent inferior laryngeal nerve (RLN) remain one of the major post-operative complications after thyroid surgery. In studies, temporary RLN damage during thyroidectomy is %2-11, and the rate of permanent RLN damage is %0.6-1.6. Complementary thyroidectomies have a higher complication rate compared to the first surgical procedure. In the last two decades, intraoperative neural monitoring has become a powerful tool for risk minimization. In our study, we aimed to retrospectively examine the pa-tients who underwent complementary thyroidectomy and intraoperative nerve monitoring.Materials and Methods: Between January 2016 and February 2020, the files of 54 patients, who underwent complementary thyroidectomy and nerve monitoring in our clinic, were analyzed retrospectively.Patients who did not undergo nerve monitoring were not included in the study. The age, gender, pathology and indication, first surgery type, and the length of hospital stay of the patients, the reason for undergoing complementary thyroidectomy, and whether or not postoperative complications developed in the patients, were all recorded.Results: The mean age of the patients was 44.4 (16-82 years). The average length of hospital stay of the patients was 2.37 (1-5 days). According to the initial pathology results of the patients who underwent comp-lementary thyroidectomy, 34 had papillary thyroid cancer, 6 had follicular thyroid carcinoma or suspicion, 1 had medullary thyroid carcinoma, 1 patient had Anaplastic thyroid carcinoma suspicion and 12 patients had Multinodular Goiter recurrence.Conclusions: As a result, complementary thyroid surgery poses an important problem for surgeons. It has a high rate of complications due to the formation of scar and loss of normal tissue planes. Therefore, we think that the use of intraoperative nerve monitoring during complementary thyroidectomy surgery may be helpful in reducing the occurrence of permanent or temporary recurrent laryngeal nerve damage.Key Words: Intraoperative Nerve Monitoring Complementary Thyroidectomy, Complication
背景:喉下复发神经损伤是甲状腺手术后的主要并发症之一。在研究中,甲状腺切除术中暂时性RLN损伤的发生率为%2- 11%,永久性RLN损伤的发生率为%0.6- 1.6%。与第一次手术相比,补充甲状腺切除术的并发症发生率更高。在过去的二十年中,术中神经监测已成为降低风险的有力工具。在我们的研究中,我们的目的是回顾性检查接受补充甲状腺切除术和术中神经监测的患者。材料与方法:回顾性分析2016年1月至2020年2月在我院行甲状腺辅助切除术及神经监测的54例患者的资料。未接受神经监测的患者不包括在研究中。记录患者的年龄、性别、病理及适应证、首次手术类型、住院时间、行甲状腺补充切除术的原因、患者术后是否发生并发症。结果:患者平均年龄44.4岁(16 ~ 82岁)。患者平均住院时间2.37天(1 ~ 5天)。根据行甲状腺辅助切除术患者的初步病理结果,34例甲状腺乳头状癌,6例甲状腺滤泡癌或怀疑,1例甲状腺髓样癌,1例甲状腺间变性癌怀疑,12例甲状腺多结节性复发。结论:因此,甲状腺补充手术是外科医生面临的一个重要问题。由于瘢痕的形成和正常组织平面的丧失,其并发症的发生率很高。因此,我们认为在补充甲状腺切除术中使用术中神经监测可能有助于减少永久性或暂时性喉返神经损伤的发生。关键词:术中神经监测;辅助甲状腺切除术;并发症
{"title":"Intraoperative Nerve Monitoring Ought to be Used In Complementary Thyroidectomy","authors":"O. Bardakçı, F. Tatlı, İ. B. Bahceci̇oğlu, A. Özgönül, Giray Akgül, M. Güldür, A. Uzunköy","doi":"10.35440/hutfd.1090667","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1090667","url":null,"abstract":"Background: Injuries to the recurrent inferior laryngeal nerve (RLN) remain one of the major post-operative complications after thyroid surgery. In studies, temporary RLN damage during thyroidectomy is %2-11, and the rate of permanent RLN damage is %0.6-1.6. Complementary thyroidectomies have a higher complication rate compared to the first surgical procedure. In the last two decades, intraoperative neural monitoring has become a powerful tool for risk minimization. In our study, we aimed to retrospectively examine the pa-tients who underwent complementary thyroidectomy and intraoperative nerve monitoring.\u0000Materials and Methods: Between January 2016 and February 2020, the files of 54 patients, who underwent complementary thyroidectomy and nerve monitoring in our clinic, were analyzed retrospectively.Patients who did not undergo nerve monitoring were not included in the study. The age, gender, pathology and indication, first surgery type, and the length of hospital stay of the patients, the reason for undergoing complementary thyroidectomy, and whether or not postoperative complications developed in the patients, were all recorded.\u0000Results: The mean age of the patients was 44.4 (16-82 years). The average length of hospital stay of the patients was 2.37 (1-5 days). According to the initial pathology results of the patients who underwent comp-lementary thyroidectomy, 34 had papillary thyroid cancer, 6 had follicular thyroid carcinoma or suspicion, 1 had medullary thyroid carcinoma, 1 patient had Anaplastic thyroid carcinoma suspicion and 12 patients had Multinodular Goiter recurrence.\u0000Conclusions: As a result, complementary thyroid surgery poses an important problem for surgeons. It has a high rate of complications due to the formation of scar and loss of normal tissue planes. Therefore, we think that the use of intraoperative nerve monitoring during complementary thyroidectomy surgery may be helpful in reducing the occurrence of permanent or temporary recurrent laryngeal nerve damage.\u0000\u0000Key Words: Intraoperative Nerve Monitoring Complementary Thyroidectomy, Complication","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"262 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115631887","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Santral Puberte Prekoks Tanısı Konulan Kız Çocuklarında GnRH Analogları Kilo Artışı Yapar mı?
Pub Date : 2023-04-27 DOI: 10.35440/hutfd.1190733
Ruken Yildirim, Edip Unal
Amaç: Gonadotropin-releasing hormone analogları (GnRHa), uzun yıllardır santral puberte prekokslu (SPP) hastaların tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Önceki çalışmalarda GnRHa tedavisinin vücut kitle indeksi (VKİ) üzerindeki etkileri ile ilişkili çelişkili sonuçlar mevcuttur.Bu çalışmada SPP tanısı konulan kız çocuklarında GnRHa tedavisinin VKİ üzerindeki etkisinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.Materyal ve metod: Çalışmaya Eylül 2016 – Haziran 2021 tarihleri arasında SPP nedeniyle izlenen ve tedavi edilen toplam 145 kız hasta alındı. Olguların geriye dönük dosya kayıtlarında; başvuru anındaki yaşı, başlangıç ve tedavinin birinci yılındaki boy, kilo, VKİ ve standart deviasyon skorları (SDS), kemik yaşı, Tanner evresi, serum folikül uyarıcı hormon (FSH), lüteinizan hormon (LH), östradiol (E2) seviyeleri ve GnRH stimülasyon testi sırasındaki pik LH seviyesi değerlendirildi.Bulgular: Santral puberte prekoks saptanan 145 hastanın tedavi başlangıcındaki yaş ortalaması 7.27±0.97 yıl, ortalama kemik yaşı 9.12±1.10 yıl idi. Tedavi başlangıcında 118 (% 81.38) hasta normal veya düşük kilolu, 27 (% 18.62) hasta ise kilolu yada obezdi. 109 (%75.17) olgu tanner evre 2, 30 olgu (% 20.69) tanner evre 3 ve 6 olgu (% 4.14) ise tanner evre 4’te idi. Tüm hastaların tedavi öncesi ortalama VKİ-SDS’si 0,11±0,99 iken, tedavinin birinci yılında 0.35 ± 0.95 olarak bulundu ve anlamlı ölçüde artış saptandı (p<0.01). Normal veya düşük kilolu hastaların tedavi öncesi ortalama VKİ-SDS’si -0.21± 0.78 iken, tedavi sonrası 0.09±0.84 saptandı (p < 0.01). Kilolu veya obez hastaların başlangıç VKİ-SDS’si 1.53±0.40 iken, tedavi sonrası 1.48±0.49 saptandı (p=0.41).Sonuç: Çalışmamızda santral puberte prekoks tedavisinde kullanılan GnRHa tedavisinin zayıf ve normal kilolu olgularda VKİ-SDS’sini artırdığı, fazla kilolu veya obez grupta ise değişikliğe yol açmadığı gösterilmiştir.
{"title":"Santral Puberte Prekoks Tanısı Konulan Kız Çocuklarında GnRH Analogları Kilo Artışı Yapar mı?","authors":"Ruken Yildirim, Edip Unal","doi":"10.35440/hutfd.1190733","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1190733","url":null,"abstract":"Amaç: Gonadotropin-releasing hormone analogları (GnRHa), uzun yıllardır santral puberte prekokslu (SPP) hastaların tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Önceki çalışmalarda GnRHa tedavisinin vücut kitle indeksi (VKİ) üzerindeki etkileri ile ilişkili çelişkili sonuçlar mevcuttur.Bu çalışmada SPP tanısı konulan kız çocuklarında GnRHa tedavisinin VKİ üzerindeki etkisinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.\u0000Materyal ve metod: Çalışmaya Eylül 2016 – Haziran 2021 tarihleri arasında SPP nedeniyle izlenen ve tedavi edilen toplam 145 kız hasta alındı. Olguların geriye dönük dosya kayıtlarında; başvuru anındaki yaşı, başlangıç ve tedavinin birinci yılındaki boy, kilo, VKİ ve standart deviasyon skorları (SDS), kemik yaşı, Tanner evresi, serum folikül uyarıcı hormon (FSH), lüteinizan hormon (LH), östradiol (E2) seviyeleri ve GnRH stimülasyon testi sırasındaki pik LH seviyesi değerlendirildi.\u0000Bulgular: Santral puberte prekoks saptanan 145 hastanın tedavi başlangıcındaki yaş ortalaması 7.27±0.97 yıl, ortalama kemik yaşı 9.12±1.10 yıl idi. Tedavi başlangıcında 118 (% 81.38) hasta normal veya düşük kilolu, 27 (% 18.62) hasta ise kilolu yada obezdi. 109 (%75.17) olgu tanner evre 2, 30 olgu (% 20.69) tanner evre 3 ve 6 olgu (% 4.14) ise tanner evre 4’te idi. Tüm hastaların tedavi öncesi ortalama VKİ-SDS’si 0,11±0,99 iken, tedavinin birinci yılında 0.35 ± 0.95 olarak bulundu ve anlamlı ölçüde artış saptandı (p<0.01). Normal veya düşük kilolu hastaların tedavi öncesi ortalama VKİ-SDS’si -0.21± 0.78 iken, tedavi sonrası 0.09±0.84 saptandı (p < 0.01). Kilolu veya obez hastaların başlangıç VKİ-SDS’si 1.53±0.40 iken, tedavi sonrası 1.48±0.49 saptandı (p=0.41).\u0000Sonuç: Çalışmamızda santral puberte prekoks tedavisinde kullanılan GnRHa tedavisinin zayıf ve normal kilolu olgularda VKİ-SDS’sini artırdığı, fazla kilolu veya obez grupta ise değişikliğe yol açmadığı gösterilmiştir.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"24 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115146583","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Rekurren Aftöz Stomatit Hastalarında Temporomandibular Eklem Disfonksiyonunun Araştırılması
Pub Date : 2023-04-27 DOI: 10.35440/hutfd.1205600
Bilgehan KOLUTEK AY, M. Tuna
Amaç: Ağız içi ağrılı ve kronik bir durum olan Rekurren aftöz stomatit (RAS) hastalığında hastalar yemek yemede ve ağız açıp kapamada zaman zaman güçlük yaşayabilmektedir. Ağrılı olan RAS temporomandibular eklem (TME) çevresindeki kaslarda spazma neden olabilmektedir. Bu sebepten RAS hastalığı olan kişilerde TME’inin etkilenip etkilenmediğini belirlemek için Temporomandibular Eklem Disfonksiyonu (TMED) araştırmasını planladık..Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya Deri ve Zührevi Hastalıklar uzmanı tarafından RAS tanısı almış, çalışma kriterlerine uyan 50 hasta grubu ve 50 sağlıklı gönüllüden oluşan kontrol grubu dahil edildi. Hastaların ve sağlıklı gönüllülerin hepsine FonsecaAnamnestik Anketi uygulandı (FAA). FAA’nde TME’de bozukluk çıkan hastalara Helkimo Klinik Disfonksiyon İndeksi (HKDİ) uygulanarak TMED’nun şiddeti belirlendi. Çıkan sonuçların hasta grubu ve kontrol grubu olarak karşılaştırmaları yapıldı. RAS ile TMED arasındaki ilişki olup olmadığı incelendi. Bruksizmin TMED ve RAS ile ilişkisi incelendi.Bulgular: Hasta grubunda bulunanların %52’si erkek ve %48’i kadın olup, kontrol grubunda bulunanların %56’sı erkek ve %44’ü kadındı. Cinsiyet açısından gruplar arasında anlamlı fark görülmemiştir. Hasta grubunda TMED ve Bruksizm görülme oranı kontrol grubuna göre anlamlı şekilde yüksek bulunmuştur (p<0.001). Kontrol grubunda HKDİ’ne göre şiddetli TMED saptanmazken, hasta grubunda 18 hastada HKDİ ciddi olarak bulunmuştur. Oral aft sayısı ile TMED ve Bruksizm arasında anlamlı ilişki bulunamamıştır.Sonuç: RAS hastalarında Bruksizm ve TMED kontrol grubuna göre anlamlı yüksek bulunmuştur. Bruksizm, TMED olan hastalarda , TMED olmayan hastalara göre daha yüksek oranda bulunmuş olup, çalışmamız literatürü desteklenmektedir. Anahtar kelimeler: Rekurren Aftöz Stomatit, Temporomandibular Eklem, Bruksizm
{"title":"Rekurren Aftöz Stomatit Hastalarında Temporomandibular Eklem Disfonksiyonunun Araştırılması","authors":"Bilgehan KOLUTEK AY, M. Tuna","doi":"10.35440/hutfd.1205600","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1205600","url":null,"abstract":"Amaç: Ağız içi ağrılı ve kronik bir durum olan Rekurren aftöz stomatit (RAS) hastalığında hastalar yemek yemede ve ağız açıp kapamada zaman zaman güçlük yaşayabilmektedir. Ağrılı olan RAS temporomandibular eklem (TME) çevresindeki kaslarda spazma neden olabilmektedir. Bu sebepten RAS hastalığı olan kişilerde TME’inin etkilenip etkilenmediğini belirlemek için Temporomandibular Eklem Disfonksiyonu (TMED) araştırmasını planladık..\u0000Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya Deri ve Zührevi Hastalıklar uzmanı tarafından RAS tanısı almış, çalışma kriterlerine uyan 50 hasta grubu ve 50 sağlıklı gönüllüden oluşan kontrol grubu dahil edildi. Hastaların ve sağlıklı gönüllülerin hepsine FonsecaAnamnestik Anketi uygulandı (FAA). FAA’nde TME’de bozukluk çıkan hastalara Helkimo Klinik Disfonksiyon İndeksi (HKDİ) uygulanarak TMED’nun şiddeti belirlendi. Çıkan sonuçların hasta grubu ve kontrol grubu olarak karşılaştırmaları yapıldı. RAS ile TMED arasındaki ilişki olup olmadığı incelendi. Bruksizmin TMED ve RAS ile ilişkisi incelendi.\u0000Bulgular: Hasta grubunda bulunanların %52’si erkek ve %48’i kadın olup, kontrol grubunda bulunanların %56’sı erkek ve %44’ü kadındı. Cinsiyet açısından gruplar arasında anlamlı fark görülmemiştir. Hasta grubunda TMED ve Bruksizm görülme oranı kontrol grubuna göre anlamlı şekilde yüksek bulunmuştur (p<0.001). Kontrol grubunda HKDİ’ne göre şiddetli TMED saptanmazken, hasta grubunda 18 hastada HKDİ ciddi olarak bulunmuştur. Oral aft sayısı ile TMED ve Bruksizm arasında anlamlı ilişki bulunamamıştır.\u0000Sonuç: RAS hastalarında Bruksizm ve TMED kontrol grubuna göre anlamlı yüksek bulunmuştur. Bruksizm, TMED olan hastalarda , TMED olmayan hastalara göre daha yüksek oranda bulunmuş olup, çalışmamız literatürü desteklenmektedir. \u0000Anahtar kelimeler: Rekurren Aftöz Stomatit, Temporomandibular Eklem, Bruksizm","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"53 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"124404552","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
The Frequency of Vitamin B12 and Folic Acid Deficiency in Mothers and Their Newborn Infants in Şanlıurfa Province Şanlıurfa省母亲及其新生儿维生素B12和叶酸缺乏频率调查
Pub Date : 2023-04-27 DOI: 10.35440/hutfd.1254961
Nurgül Ataş, A. Çakmak
Background: Vitamin B12 deficiency in pregnant women is an important health issue which not only affects mothers but also their infants. The aim of this study is to reveal the frequency of vitamin B12 and folic acid deficiency in pregnant women and their newborn babies, to evaluate the relationship between maternal and neonatal vitamin B12 and folic acid levels, and to determine the risk factors for vitamin B12 deficiency.Materials and Methods: This prospective study included 600 pregnant women (gestational age: 38-42 weeks) who presented to obstetrics departments in Şanlıurfa Province and their newborn infants without perinatal complication (birth weight≥2500 g). The lower limit for vitamin B12 was defined as 200 pg/mL. Data regarding age, number of child, medication, comorbid disease or being vegetarian or not were recorded in all mothers. Results: Vitamin B12 deficiency was found in 73.8% of the included pregnant women, and folic acid deficiency was found in 10.3%. Again, 70.5% of newborn babies were found to have vitamin B12 deficiency and 3.7% to have folic acid deficiency. It was concluded that vitamin B12 levels in newborn babies were related to maternal levels.Conclusions: As a result, it has been shown that a significant portion of newborns in Turkey have vitamin B12 deficiency. Vitamin B12 levels were quite low in mothers who gave birth recently. The deficiency of vitamin B12, which plays a major role in brain development upon intrauterine period, is a preventable cause of neurological deficit. Thus, it is highly important to screen and treat vitamin B12 deficiency before onset of clinical symptoms. We believe that our study is beneficial in this regard.
背景:孕妇维生素B12缺乏是一个重要的健康问题,不仅影响母亲,而且影响婴儿。本研究旨在揭示孕妇及其新生儿维生素B12和叶酸缺乏的频率,评估孕妇和新生儿维生素B12和叶酸水平之间的关系,确定维生素B12缺乏的危险因素。材料和方法:本前瞻性研究纳入Şanlıurfa省产科就诊的600名孕妇(胎龄:38-42周)及其新生儿,无围产期并发症(出生体重≥2500 g),维生素B12的下限定义为200 pg/mL。记录了所有母亲的年龄、子女数量、药物、合并症或是否吃素等数据。结果:73.8%的孕妇缺乏维生素B12, 10.3%的孕妇缺乏叶酸。同样,70.5%的新生儿缺乏维生素B12, 3.7%缺乏叶酸。由此得出结论,新生儿体内的维生素B12水平与母亲体内的维生素B12水平有关。结论:结果显示,土耳其有相当一部分新生儿缺乏维生素B12。最近分娩的母亲体内的维生素B12水平相当低。维生素B12在子宫内大脑发育中起着重要作用,缺乏维生素B12是一种可预防的神经功能缺陷的原因。因此,在出现临床症状之前筛查和治疗维生素B12缺乏症是非常重要的。我们认为我们的研究在这方面是有益的。
{"title":"The Frequency of Vitamin B12 and Folic Acid Deficiency in Mothers and Their Newborn Infants in Şanlıurfa Province","authors":"Nurgül Ataş, A. Çakmak","doi":"10.35440/hutfd.1254961","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1254961","url":null,"abstract":"Background: Vitamin B12 deficiency in pregnant women is an important health issue which not only affects mothers but also their infants. The aim of this study is to reveal the frequency of vitamin B12 and folic acid deficiency in pregnant women and their newborn babies, to evaluate the relationship between maternal and neonatal vitamin B12 and folic acid levels, and to determine the risk factors for vitamin B12 deficiency.\u0000Materials and Methods: This prospective study included 600 pregnant women (gestational age: 38-42 weeks) who presented to obstetrics departments in Şanlıurfa Province and their newborn infants without perinatal complication (birth weight≥2500 g). The lower limit for vitamin B12 was defined as 200 pg/mL. Data regarding age, number of child, medication, comorbid disease or being vegetarian or not were recorded in all mothers. \u0000Results: Vitamin B12 deficiency was found in 73.8% of the included pregnant women, and folic acid deficiency was found in 10.3%. Again, 70.5% of newborn babies were found to have vitamin B12 deficiency and 3.7% to have folic acid deficiency. It was concluded that vitamin B12 levels in newborn babies were related to maternal levels.\u0000Conclusions: As a result, it has been shown that a significant portion of newborns in Turkey have vitamin B12 deficiency. Vitamin B12 levels were quite low in mothers who gave birth recently. The deficiency of vitamin B12, which plays a major role in brain development upon intrauterine period, is a preventable cause of neurological deficit. Thus, it is highly important to screen and treat vitamin B12 deficiency before onset of clinical symptoms. We believe that our study is beneficial in this regard.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"40 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116673211","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Göz Kapaklarının Primer Kötü Huylu Tümörlerinin Klinik ve Histopatolojik Özellikleri
Pub Date : 2023-04-27 DOI: 10.35440/hutfd.1206751
Çağrı Mutaf, A. Şimşek
Amaç:Kötü huylu göz kapağı tümörlerinin klinik ve histopatolojik özelliklerini bölgemiz açısından değerlendirmek.Materyal ve metod: Ocak 2018- Eylül 2021 tarihleri arasında kliniğimizde kötü huylu kapak tümörü tanısı konulan ve takibe alınan 120 olgunun dosyaları retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların dosyalarından demografik ve klinik özellikleri, klinik ve histopatolojik tanıları, cerrahi yapılan olgularda yöntem ve takip sonuçları kaydedildi. Cerrahi yapılan tüm hastalara eksizyonel biyopsi uygulandı.Bulgular: Çalışmaya 120 olgu dahil edildi.Hastaların 54’ü(%45) erkek, 66’sı (%55) kadın cinsiyetteydi.Hastaların yaş ortalamaları 62,5 (35-80) yıl idi.Ortalama takip süresi tüm olgular için 20,4 ay (3-36 ay) olarak saptandı. Göz kapağı kötü huylu kitlelerinin %80’inde (n=96) klinik ön tanı ile histopatolojik inceleme sonuçları uyumlu bulundu.24 olguda (%20) ameliyat öncesi klinik ön tanı ile postoperatif histopatolojik tanı farklılık gösterdi. Tüm olgularımız içinde nüks oranı %3 olarak bulundu.Nüks oranları BHK grubunda %2 ve YHK grubunda ise %5 olarak tespit edildi.Tümörlerin yerleşimine bakıldığında 80 hastada sol,40 hastada sağ göz kapağı tutulumu vardı.Sonuç: Göz kapaklarının malign tümörlerinde cerrahi eksizyon ile birlikte histopatolojik inceleme yapılması aynı anda hem tanı koydurması hem de tedavi sağlaması nedeniyle en güvenilir seçenektir Kötü huylu kapak tümöründen şüphelenildiğinde, hastalar oküler onkoloji tecrübesi olan bir oküloplastik cerraha yönlendirilmelidir.
{"title":"Göz Kapaklarının Primer Kötü Huylu Tümörlerinin Klinik ve Histopatolojik Özellikleri","authors":"Çağrı Mutaf, A. Şimşek","doi":"10.35440/hutfd.1206751","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1206751","url":null,"abstract":"Amaç:Kötü huylu göz kapağı tümörlerinin klinik ve histopatolojik özelliklerini bölgemiz açısından değerlendirmek.\u0000Materyal ve metod: Ocak 2018- Eylül 2021 tarihleri arasında kliniğimizde kötü huylu kapak tümörü tanısı konulan ve takibe alınan 120 olgunun dosyaları retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların dosyalarından demografik ve klinik özellikleri, klinik ve histopatolojik tanıları, cerrahi yapılan olgularda yöntem ve takip sonuçları kaydedildi. Cerrahi yapılan tüm hastalara eksizyonel biyopsi uygulandı.\u0000Bulgular: Çalışmaya 120 olgu dahil edildi.Hastaların 54’ü(%45) erkek, 66’sı (%55) kadın cinsiyetteydi.Hastaların yaş ortalamaları 62,5 (35-80) yıl idi.Ortalama takip süresi tüm olgular için 20,4 ay (3-36 ay) olarak saptandı. Göz kapağı kötü huylu kitlelerinin %80’inde (n=96) klinik ön tanı ile histopatolojik inceleme sonuçları uyumlu bulundu.24 olguda (%20) ameliyat öncesi klinik ön tanı ile postoperatif histopatolojik tanı farklılık gösterdi. Tüm olgularımız içinde nüks oranı %3 olarak bulundu.Nüks oranları BHK grubunda %2 ve YHK grubunda ise %5 olarak tespit edildi.Tümörlerin yerleşimine bakıldığında 80 hastada sol,40 hastada sağ göz kapağı tutulumu vardı.\u0000Sonuç: Göz kapaklarının malign tümörlerinde cerrahi eksizyon ile birlikte histopatolojik inceleme yapılması aynı anda hem tanı koydurması hem de tedavi sağlaması nedeniyle en güvenilir seçenektir Kötü huylu kapak tümöründen şüphelenildiğinde, hastalar oküler onkoloji tecrübesi olan bir oküloplastik cerraha yönlendirilmelidir.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116557478","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Evaluation of the Clinical and Demographic Characteristics of Patients aged 65 and Over Who Applied to the Physiotherapy and Rehabilitation Outpatient Clinic 65岁及以上门诊物理治疗康复患者临床及人口学特征评价
Pub Date : 2023-04-27 DOI: 10.35440/hutfd.1258991
V. Delen, S. İlter
Background: The aim of this study is to evaluate the cilinical and demographic characteristics of geriatric patients aged 65 and over who presented at the physical medicine and rehabilitation polyclinic of university hospital.Material and Methods: The study was conducted in the physical medicine and rehabilitation (PMR) department of Harran University Hospital. In the study, the records of geriatric patients aged 65 and over who presented at the PMR polyclinic in the first 10 months of 2022 were retrospectively analyzed. Demographic characteristics and diagnoses of patients in the geriatric age group were examined.Results: A total of 759 people were included in the study, 546 of whom were women (71.9%) and 213 of them (28.1%) were men aged 65 and over. The gender distribution was determined to be significantly predominantly female (p<0.001). The mean age of the patients was 72.3±6 (65-98) years. The mean age of men was 71.6±5 (65-89) and the mean age of women was 72.6±6 (65-98), and there was no significant difference between the mean ages of both groups (p>0.05).Conclusion: We observed that the most common diagnoses of the older adult patients who presented at our PMR polyclinic, the most frequent were degenerative diseases and osteoporosis, followed by other diagnoses. To reduce pain and disability in patients, it is important that protective measures are taken against the risk factors that can worsen the clinical condition of the disease in older adults. Nevertheless, we think that there is a need for multicenter clinical studies with wider patient participation related to the prevalence of musculoskeletal diseases in elderly individuals.
背景:本研究的目的是评估在大学医院物理医学和康复综合诊所就诊的65岁及以上老年患者的临床和人口统计学特征。材料与方法:本研究在哈兰大学医院物理医学与康复科进行。在这项研究中,回顾性分析了2022年前10个月在PMR综合诊所就诊的65岁及以上老年患者的记录。对老年年龄组患者的人口学特征和诊断进行了检查。结果:共纳入759人,其中女性546人(71.9%),65岁及以上男性213人(28.1%)。性别分布明显以女性为主(p0.05)。结论:我们观察到,在我们的PMR综合诊所就诊的老年患者中,最常见的诊断是退行性疾病和骨质疏松症,其次是其他诊断。为了减少患者的疼痛和残疾,重要的是要采取保护措施,防止可能使老年人疾病的临床状况恶化的危险因素。然而,我们认为有必要开展与老年人肌肉骨骼疾病患病率相关的多中心临床研究,让更多的患者参与其中。
{"title":"Evaluation of the Clinical and Demographic Characteristics of Patients aged 65 and Over Who Applied to the Physiotherapy and Rehabilitation Outpatient Clinic","authors":"V. Delen, S. İlter","doi":"10.35440/hutfd.1258991","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1258991","url":null,"abstract":"Background: The aim of this study is to evaluate the cilinical and demographic characteristics of geriatric patients aged 65 and over who presented at the physical medicine and rehabilitation polyclinic of university hospital.\u0000Material and Methods: The study was conducted in the physical medicine and rehabilitation (PMR) department of Harran University Hospital. In the study, the records of geriatric patients aged 65 and over who presented at the PMR polyclinic in the first 10 months of 2022 were retrospectively analyzed. Demographic characteristics and diagnoses of patients in the geriatric age group were examined.\u0000Results: A total of 759 people were included in the study, 546 of whom were women (71.9%) and 213 of them (28.1%) were men aged 65 and over. The gender distribution was determined to be significantly predominantly female (p<0.001). The mean age of the patients was 72.3±6 (65-98) years. The mean age of men was 71.6±5 (65-89) and the mean age of women was 72.6±6 (65-98), and there was no significant difference between the mean ages of both groups (p>0.05).\u0000Conclusion: We observed that the most common diagnoses of the older adult patients who presented at our PMR polyclinic, the most frequent were degenerative diseases and osteoporosis, followed by other diagnoses. To reduce pain and disability in patients, it is important that protective measures are taken against the risk factors that can worsen the clinical condition of the disease in older adults. Nevertheless, we think that there is a need for multicenter clinical studies with wider patient participation related to the prevalence of musculoskeletal diseases in elderly individuals.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129168087","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
The Morphometry of the Cervical Vertebral Column in the Sagittal Plane: Comparing Methods for Determining Cervical Lordosis Angle 颈椎矢状面形态测量:测定颈椎前凸角的比较方法
Pub Date : 2023-04-27 DOI: 10.35440/hutfd.1257758
Mehmet Tunçeli̇, Huseyin Erdem, Nazire KILIÇ ŞAFAK, Roger Somaes, N. Boyan, Özkan Oğuz
Background: The aims of this study were to: (i) to analyze the morphometric characteristics of the cervical vertebral column in the sagittal plane; and (ii) compare morphometric methods used for determinating cervical lordosis angle.Materials and Methods: Direct cervical sagittal radiographs of 175 adults were analyzed and cervical lordosis angle was evaluated by Cobb (C2-C7), central cervical lordosis angle, posterior tangent, and Risser & Ferguson methods. In addition, occipitocervical angle (occiput-C2) and cervical vertical tranlation distance were deter-mined to assess upper cervical lordosis and forward head posture, respectively.Results: The measured cervical lordosis angles were differed (p<0.05) depending on the measurement met-hod. There was a strong negative correlation between cervical lordosis angle and occipitocervical angle (r = -0.707), a weak negative correlation between cervical lordosis angle and cervical vertical translation distance (r = -0.253) and a moderate positive correlation between occipitocervical angle and cervical vertical translation distance (r = 0.552). It was observed that an increase of 1 mm in the cervical vertical translation distance cau-sed an increase in the occipitocervical angle about 0.6 degrees.Conclusions: In planning cervical surgery, the balance and alignment of the cervical vertebral column in the sagittal plane should be evaluated in detail. The contour of the cervical vertebral column in the sagittal plane and the limits of cervical lordosis angle are important in the evaluation of cervical pathologies. The obsserva-tions from this study will benefit the understanding of vertebral column morphometry will contribute to the literature in anatomy, physiotherapy, radiology, and cervical regional surgery.Key Words: Cervical lordosis angle, cervical vertebrae, morphometry, radiography, sagittal plane
背景:本研究的目的是:(1)分析颈椎矢状面形态特征;(ii)比较用于确定颈椎前凸角的形态计量学方法。材料和方法:分析175例成人颈椎直接矢状位x线片,采用Cobb (C2-C7)、颈椎中央前凸角、后切线和Risser & Ferguson法评估颈椎前凸角。此外,测定枕颈角(枕骨- c2)和颈椎垂直平移距离,分别评估上颈椎前凸和头部前倾。结果:不同测量方法测得的颈椎前凸角差异有统计学意义(p<0.05)。颈椎前倾角与枕颈角呈强负相关(r = -0.707),颈椎前倾角与颈椎垂直平移距离呈弱负相关(r = -0.253),枕颈角与颈椎垂直平移距离呈中度正相关(r = 0.552)。观察到,颈椎垂直平移距离每增加1 mm,枕颈角增加约0.6度。结论:在规划颈椎手术时,应详细评估颈椎在矢状面上的平衡和排列。颈椎矢状面内的椎体轮廓和颈椎前凸角的范围是评价颈椎病变的重要依据。本研究的观察结果将有助于对脊柱形态测量学的理解,并有助于解剖学、物理治疗、放射学和颈椎区域外科的文献。关键词:颈椎前凸角,颈椎,形态测量学,x线摄影,矢状面
{"title":"The Morphometry of the Cervical Vertebral Column in the Sagittal Plane: Comparing Methods for Determining Cervical Lordosis Angle","authors":"Mehmet Tunçeli̇, Huseyin Erdem, Nazire KILIÇ ŞAFAK, Roger Somaes, N. Boyan, Özkan Oğuz","doi":"10.35440/hutfd.1257758","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1257758","url":null,"abstract":"Background: The aims of this study were to: (i) to analyze the morphometric characteristics of the cervical vertebral column in the sagittal plane; and (ii) compare morphometric methods used for determinating cervical lordosis angle.\u0000Materials and Methods: Direct cervical sagittal radiographs of 175 adults were analyzed and cervical lordosis angle was evaluated by Cobb (C2-C7), central cervical lordosis angle, posterior tangent, and Risser & Ferguson methods. In addition, occipitocervical angle (occiput-C2) and cervical vertical tranlation distance were deter-mined to assess upper cervical lordosis and forward head posture, respectively.\u0000Results: The measured cervical lordosis angles were differed (p<0.05) depending on the measurement met-hod. There was a strong negative correlation between cervical lordosis angle and occipitocervical angle (r = -0.707), a weak negative correlation between cervical lordosis angle and cervical vertical translation distance (r = -0.253) and a moderate positive correlation between occipitocervical angle and cervical vertical translation distance (r = 0.552). It was observed that an increase of 1 mm in the cervical vertical translation distance cau-sed an increase in the occipitocervical angle about 0.6 degrees.\u0000Conclusions: In planning cervical surgery, the balance and alignment of the cervical vertebral column in the sagittal plane should be evaluated in detail. The contour of the cervical vertebral column in the sagittal plane and the limits of cervical lordosis angle are important in the evaluation of cervical pathologies. The obsserva-tions from this study will benefit the understanding of vertebral column morphometry will contribute to the literature in anatomy, physiotherapy, radiology, and cervical regional surgery.\u0000\u0000Key Words: Cervical lordosis angle, cervical vertebrae, morphometry, radiography, sagittal plane","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"75 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"124700684","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Torakolomber Fraktür Nedeniyle Kliniğimizde Opere Edilen Hastaların Retrospektif Olarak Değerlendirilmesi
Pub Date : 2023-04-27 DOI: 10.35440/hutfd.1263204
Barışhan Erdoğan, Duygu Ceman
Amaç: Travmatik vertebral kırıkların çoğu torakolomber bileşkede ,lomber omurgada , daha az sıklıkla orta torasik ve üst torasik omurgada meydana gelir. Bu çalışma ile akut travmatik torakolomber kırıklardan sonra vertebral stabilizasyon yapılan vakaların retrospektif multifaktöriyel değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Materyal ve Metot: 2020-2022 yılları arasında, akut travmatik torakolomber kırıklardan sonra vertebral stabilizasyon yapılan 60 hasta, postop retrospektif olarak ele alındı. Her hastanın klinik verileri, kırığın tipi ve yeri, nörolojik hasarın varlığı, cerrahi öncesi ve sonrası radyolojik ölçümleri, postop komplikasyonları, reoperasyon, AO Spine ve ASIA sınıflamala verileri değerlendirildi. Bulgular:Hastların yaş ortalaması 33,5+16,2 idi. Hastaların travma etiyolojisine bakıldığında, en sık olarak %68,3 ile düşme, ikinci sırada %13.3 ile AİTK ve intihar, %3.3 ile de ADTK gözlemlenmiştir. Lokalizasyona bakıldığında 20 hastada travma L1kırığı gözlendi. 28 hastada tip B kırığı görüldü. 53 hastada herhangi bir komplikasyon görülmezken 5 hastaya revizyon cerrahisi yapıldı. Preoperatif ASIA A olan hastanın postoperatif nörolojik muayenesinin değişmediği görüldü. SonuçTorakolonber kırıklar genelikle yüksek enerjili travmadan sonra meydana gelir. Sıklıkla torakolomber bileşkede görülür ve nörolojik defistlerle yol açar. Komplet defisit olan hastalarda nörolojik iyileşme sınırlı olmaktadır. Ancak inkomplet kırıklarda nörolojik düzelme gözlenebilmektedir. Hastaların ivedilikle tedavisine başlanmalı ve rutin hayatına dönmesi sağlanmalıdır.
目的:大多数创伤性脊椎骨折发生在胸腰椎交界处和腰椎,中胸椎和上胸椎较少见。本研究旨在对急性创伤性胸腰椎骨折后的椎体稳定进行回顾性多因素评估。材料与方法:2020 年至 2022 年间,对 60 例急性创伤性胸腰椎骨折后接受椎体稳定的患者进行了术后回顾性评估。结果:患者的平均年龄为 33.5+16.2 岁。最常见的创伤病因是坠落,占68.3%,其次是AITK和自杀,占13.3%,ADTK占3.3%。在定位方面,20 名患者出现 L1 型骨折。28 名患者为 B 型骨折。53 例患者无并发症,5 例患者接受了翻修手术。术前ASIA A型患者术后神经系统检查无变化。结论胸腰椎骨折通常发生在高能量创伤之后,经常发生在胸腰椎交界处,并导致神经功能缺损。完全丧失功能的患者神经功能恢复有限。不过,不完全骨折患者的神经功能也可恢复。应立即开始治疗,并让患者恢复正常生活。
{"title":"Torakolomber Fraktür Nedeniyle Kliniğimizde Opere Edilen Hastaların Retrospektif Olarak Değerlendirilmesi","authors":"Barışhan Erdoğan, Duygu Ceman","doi":"10.35440/hutfd.1263204","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1263204","url":null,"abstract":"Amaç: Travmatik vertebral kırıkların çoğu torakolomber bileşkede ,lomber omurgada , daha az sıklıkla orta torasik ve üst torasik omurgada meydana gelir. Bu çalışma ile akut travmatik torakolomber kırıklardan sonra vertebral stabilizasyon yapılan vakaların retrospektif multifaktöriyel değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Materyal ve Metot: 2020-2022 yılları arasında, akut travmatik torakolomber kırıklardan sonra vertebral stabilizasyon yapılan 60 hasta, postop retrospektif olarak ele alındı. Her hastanın klinik verileri, kırığın tipi ve yeri, nörolojik hasarın varlığı, cerrahi öncesi ve sonrası radyolojik ölçümleri, postop komplikasyonları, reoperasyon, AO Spine ve ASIA sınıflamala verileri değerlendirildi. Bulgular:Hastların yaş ortalaması 33,5+16,2 idi. Hastaların travma etiyolojisine bakıldığında, en sık olarak %68,3 ile düşme, ikinci sırada %13.3 ile AİTK ve intihar, %3.3 ile de ADTK gözlemlenmiştir. Lokalizasyona bakıldığında 20 hastada travma L1kırığı gözlendi. 28 hastada tip B kırığı görüldü. 53 hastada herhangi bir komplikasyon görülmezken 5 hastaya revizyon cerrahisi yapıldı. Preoperatif ASIA A olan hastanın postoperatif nörolojik muayenesinin değişmediği görüldü. SonuçTorakolonber kırıklar genelikle yüksek enerjili travmadan sonra meydana gelir. Sıklıkla torakolomber bileşkede görülür ve nörolojik defistlerle yol açar. Komplet defisit olan hastalarda nörolojik iyileşme sınırlı olmaktadır. Ancak inkomplet kırıklarda nörolojik düzelme gözlenebilmektedir. Hastaların ivedilikle tedavisine başlanmalı ve rutin hayatına dönmesi sağlanmalıdır.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"35 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129449891","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
期刊
Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi
全部 Acc. Chem. Res. ACS Applied Bio Materials ACS Appl. Electron. Mater. ACS Appl. Energy Mater. ACS Appl. Mater. Interfaces ACS Appl. Nano Mater. ACS Appl. Polym. Mater. ACS BIOMATER-SCI ENG ACS Catal. ACS Cent. Sci. ACS Chem. Biol. ACS Chemical Health & Safety ACS Chem. Neurosci. ACS Comb. Sci. ACS Earth Space Chem. ACS Energy Lett. ACS Infect. Dis. ACS Macro Lett. ACS Mater. Lett. ACS Med. Chem. Lett. ACS Nano ACS Omega ACS Photonics ACS Sens. ACS Sustainable Chem. Eng. ACS Synth. Biol. Anal. Chem. BIOCHEMISTRY-US Bioconjugate Chem. BIOMACROMOLECULES Chem. Res. Toxicol. Chem. Rev. Chem. Mater. CRYST GROWTH DES ENERG FUEL Environ. Sci. Technol. Environ. Sci. Technol. Lett. Eur. J. Inorg. Chem. IND ENG CHEM RES Inorg. Chem. J. Agric. Food. Chem. J. Chem. Eng. Data J. Chem. Educ. J. Chem. Inf. Model. J. Chem. Theory Comput. J. Med. Chem. J. Nat. Prod. J PROTEOME RES J. Am. Chem. Soc. LANGMUIR MACROMOLECULES Mol. Pharmaceutics Nano Lett. Org. Lett. ORG PROCESS RES DEV ORGANOMETALLICS J. Org. Chem. J. Phys. Chem. J. Phys. Chem. A J. Phys. Chem. B J. Phys. Chem. C J. Phys. Chem. Lett. Analyst Anal. Methods Biomater. Sci. Catal. Sci. Technol. Chem. Commun. Chem. Soc. Rev. CHEM EDUC RES PRACT CRYSTENGCOMM Dalton Trans. Energy Environ. Sci. ENVIRON SCI-NANO ENVIRON SCI-PROC IMP ENVIRON SCI-WAT RES Faraday Discuss. Food Funct. Green Chem. Inorg. Chem. Front. Integr. Biol. J. Anal. At. Spectrom. J. Mater. Chem. A J. Mater. Chem. B J. Mater. Chem. C Lab Chip Mater. Chem. Front. Mater. Horiz. MEDCHEMCOMM Metallomics Mol. Biosyst. Mol. Syst. Des. Eng. Nanoscale Nanoscale Horiz. Nat. Prod. Rep. New J. Chem. Org. Biomol. Chem. Org. Chem. Front. PHOTOCH PHOTOBIO SCI PCCP Polym. Chem.
×
引用
GB/T 7714-2015
复制
MLA
复制
APA
复制
导出至
BibTeX EndNote RefMan NoteFirst NoteExpress
×
0
微信
客服QQ
Book学术公众号 扫码关注我们
反馈
×
意见反馈
请填写您的意见或建议
请填写您的手机或邮箱
×
提示
您的信息不完整,为了账户安全,请先补充。
现在去补充
×
提示
您因"违规操作"
具体请查看互助需知
我知道了
×
提示
现在去查看 取消
×
提示
确定
Book学术官方微信
Book学术文献互助
Book学术文献互助群
群 号:481959085
Book学术
文献互助 智能选刊 最新文献 互助须知 联系我们:info@booksci.cn
Book学术提供免费学术资源搜索服务,方便国内外学者检索中英文文献。致力于提供最便捷和优质的服务体验。
Copyright © 2023 Book学术 All rights reserved.
ghs 京公网安备 11010802042870号 京ICP备2023020795号-1