首页 > 最新文献

Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi最新文献

英文 中文
Stanford Tip A Aort Diseksiyon Cerrahisinde Ortalama Trombosit Hacmi, Trombosit Lenfosit Oranı ve Nötrofil Lenfosit Oranının Mortalite Üzerine Etkisi
Pub Date : 2022-12-27 DOI: 10.35440/hutfd.1126642
Nezir Yilmaz, Mevlüt Doğukan, Cengiz Güven
Amaç: Bu çalışmanın amacı akut tip A aort disseksiyonu olgularında, nötrofil-lenfosit oranı (NLR), trombosit-lenfosit oranı (PLR) ve ortalama trombosit hacminin (MPV) mortalite üzerindeki etkilerini araştırmaktır. Materyal ve metod: Ocak 2013 ile Kasım 2020 tarihleri arasında Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde akut tip A aort disseksiyonu tanısı ile opere edilen hastaların dosyaları retrospektif olarak tarandı. Hastalar taburcu olanlar (Grup I) ve eksitus ile sonuçlanan (Grup II) olmak üzere ikiye ayrıldı. Hastaların demografik verileri, preoperatif kan testleri, operasyon süreleri ve mortalite durumu kaydedildi. Preoperatif olarak alınmış olan kan örneklerinde NLR, PLR ve MPV değerleri hesaplanarak kaydedildi. Bulunan veriler gruplar arasında kıyaslanarak verilerin mortalite ile ilişkisi incelendi. Bulgular: Çalışmadaki hastaların 23’ü erkek 9’u kadındı. Hastaların 22’si şifa ile taburcu olurken 10 hasta mortalite ile sonuçlanmıştır. EF, CRP ve kardiyopulmoner by-pass sürelerinde eksitus grubunda anlamlı farklılık bulundu (p<0.05). Eksitus ile sonuçlanan hastalarda MPV, NLR ve PLR düzeyleri daha yüksek tespit edildi. Fakat anlamlı farklılık tespit edilemedi (p>0.05). Sonuç: MPV, NLR ve PLR’nin akut tip A aort dissekiyonunda mortaliteyi tahmin etmede etkisi gösterilemedi.
研究目的本研究旨在探讨中性粒细胞与淋巴细胞比值(NLR)、血小板与淋巴细胞比值(PLR)和平均血小板体积(MPV)对急性 A 型主动脉夹层患者死亡率的影响。材料与方法:对 2013 年 1 月至 2020 年 11 月期间在阿德雅曼培训与研究医院接受急性 A 型主动脉夹层手术的患者档案进行了回顾性研究。患者被分为两组,即出院患者(I 组)和出院患者(II 组)。记录了人口统计学数据、术前血液检查、手术时间和死亡状况。计算并记录术前血液样本的 NLR、PLR 和 MPV 值。对各组之间的数据进行比较,并分析这些数据与死亡率之间的关系。结果研究中 23 名患者为男性,9 名患者为女性。22 名患者治愈出院,10 名患者死亡。发现兴奋组的 EF、CRP 和心肺旁路时间有明显差异(P0.05)。结论MPV、NLR和PLR不能有效预测急性A型主动脉夹层的死亡率。
{"title":"Stanford Tip A Aort Diseksiyon Cerrahisinde Ortalama Trombosit Hacmi, Trombosit Lenfosit Oranı ve Nötrofil Lenfosit Oranının Mortalite Üzerine Etkisi","authors":"Nezir Yilmaz, Mevlüt Doğukan, Cengiz Güven","doi":"10.35440/hutfd.1126642","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1126642","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışmanın amacı akut tip A aort disseksiyonu olgularında, nötrofil-lenfosit oranı (NLR), trombosit-lenfosit oranı (PLR) ve ortalama trombosit hacminin (MPV) mortalite üzerindeki etkilerini araştırmaktır. \u0000Materyal ve metod: Ocak 2013 ile Kasım 2020 tarihleri arasında Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde akut tip A aort disseksiyonu tanısı ile opere edilen hastaların dosyaları retrospektif olarak tarandı. Hastalar taburcu olanlar (Grup I) ve eksitus ile sonuçlanan (Grup II) olmak üzere ikiye ayrıldı. Hastaların demografik verileri, preoperatif kan testleri, operasyon süreleri ve mortalite durumu kaydedildi. Preoperatif olarak alınmış olan kan örneklerinde NLR, PLR ve MPV değerleri hesaplanarak kaydedildi. Bulunan veriler gruplar arasında kıyaslanarak verilerin mortalite ile ilişkisi incelendi. \u0000Bulgular: Çalışmadaki hastaların 23’ü erkek 9’u kadındı. Hastaların 22’si şifa ile taburcu olurken 10 hasta mortalite ile sonuçlanmıştır. EF, CRP ve kardiyopulmoner by-pass sürelerinde eksitus grubunda anlamlı farklılık bulundu (p<0.05). Eksitus ile sonuçlanan hastalarda MPV, NLR ve PLR düzeyleri daha yüksek tespit edildi. Fakat anlamlı farklılık tespit edilemedi (p>0.05). \u0000Sonuç: MPV, NLR ve PLR’nin akut tip A aort dissekiyonunda mortaliteyi tahmin etmede etkisi gösterilemedi.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"20 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128043607","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Pankreas Kanseri Hücrelerinde Tripartite Motif-Containing Protein 3 (TRIM3) Gen Ekspresyonunun Araştırılması Pankreas Kanseri hcrelerinde Tripartite Motif-Containing Protein 3 (TRIM3) Gen ekspresyonunAraştırılması
Pub Date : 2022-12-27 DOI: 10.35440/hutfd.1121746
Muradiye Acar
Amaç: Pankreas kanseri, tüm kanserler içinde en kötü prognoza sahip olanlar arasındadır. Tripartite Motif-Containing Protein 3 (TRIM3) geni tümör baskılayıcı bir gen olarak kanser hücrelerinin proliferasyonu, migrasyonu ve invazyonunu kontrol ederek tümör baskılayıcı olarak rol oynamaktadır. Bu çalışmanın amacı, AsPC1, BxPC-3 ve PANC-1 pankreas kanseri hücre hatlarındaki TRIM3 geninin mRNA seviyesindeki ekspresyonunu araştırmaktır.Materyal ve metod: AsPC1, BxPC-3 ve PANC-1 hücre hatları 37˚C’de %5 CO2 içeren ortamda kültüre edildi ve total RNA izolasyonu yapıldı. TRIM3 geni mRNA ekspresyon seviyesi Kantitatif Ters Transkripsiyon PCR (RT-qPCR) metodu ile incelendi. Relatif gen ekspresyon verilerinin analizi 2-∆∆CT metodu kullanılarak yapıldı.Bulgular: Üç hücre hattında da TRIM3'ün mRNA ekspresyon seviyelerinin çok düşük olduğu tespit edildi. İlaveten kat değişimi hesaplandığında hücre hatları arasında istatistiksel fark gözlenmedi.Sonuç: TRIM3 geni karsinogenez sürecinde tümör baskılayıcı gen olarak rol oynamaktadır ve kanser hücrelerinde TRIM3 ekspresyonunun azaldığı gösterilmiştir. Literatürdeki diğer kanser türleri ile uyumlu şekilde pankreas kanseri hücrelerinde TRIM3 mRNA ekspresyonunun çok düşük olduğu tespit edilmiştir. Bu çalışma AsPC1, BxPC-3 ve PANC-1 pankreas kanseri hücre hatları ve TRIM3 arasındaki ilişkiyi araştıran tek çalışma olması sebebiyle bundan sonra yapılacak fonksiyonel çalışmalara ışık tutacaktır.
目的:胰腺癌是所有癌症中预后最差的一种:胰腺癌是预后最差的癌症之一。含三方基序蛋白 3(TRIM3)基因通过控制癌细胞的增殖、迁移和侵袭发挥抑癌作用。材料与方法:将 AsPC1、BxPC-3 和 PANC-1 细胞系置于 37˚C 含 5% CO2 的培养基中培养,并分离总 RNA。采用定量反转录 PCR(RT-qPCR)方法分析 TRIM3 基因 mRNA 的表达水平。采用 2-ΔΔΔCT 方法分析基因的相对表达数据:结果:在所有三种细胞系中,TRIM3 的 mRNA 表达水平都很低。此外,在计算折叠变化时,未观察到细胞系之间存在统计学差异:结论:TRIM3 基因在癌变过程中扮演着肿瘤抑制基因的角色,有研究表明,TRIM3 在癌细胞中的表达量减少。与其他癌症类型的文献相比,TRIM3 mRNA 在胰腺癌细胞中的表达量非常低。由于本研究是唯一一项调查 AsPC1、BxPC-3 和 PANC-1 胰腺癌细胞系与 TRIM3 关系的研究,它将为未来的功能研究提供启示。
{"title":"Pankreas Kanseri Hücrelerinde Tripartite Motif-Containing Protein 3 (TRIM3) Gen Ekspresyonunun Araştırılması","authors":"Muradiye Acar","doi":"10.35440/hutfd.1121746","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1121746","url":null,"abstract":"Amaç: Pankreas kanseri, tüm kanserler içinde en kötü prognoza sahip olanlar arasındadır. Tripartite Motif-Containing Protein 3 (TRIM3) geni tümör baskılayıcı bir gen olarak kanser hücrelerinin proliferasyonu, migrasyonu ve invazyonunu kontrol ederek tümör baskılayıcı olarak rol oynamaktadır. Bu çalışmanın amacı, AsPC1, BxPC-3 ve PANC-1 pankreas kanseri hücre hatlarındaki TRIM3 geninin mRNA seviyesindeki ekspresyonunu araştırmaktır.\u0000\u0000Materyal ve metod: AsPC1, BxPC-3 ve PANC-1 hücre hatları 37˚C’de %5 CO2 içeren ortamda kültüre edildi ve total RNA izolasyonu yapıldı. TRIM3 geni mRNA ekspresyon seviyesi Kantitatif Ters Transkripsiyon PCR (RT-qPCR) metodu ile incelendi. Relatif gen ekspresyon verilerinin analizi 2-∆∆CT metodu kullanılarak yapıldı.\u0000\u0000Bulgular: Üç hücre hattında da TRIM3'ün mRNA ekspresyon seviyelerinin çok düşük olduğu tespit edildi. İlaveten kat değişimi hesaplandığında hücre hatları arasında istatistiksel fark gözlenmedi.\u0000\u0000Sonuç: TRIM3 geni karsinogenez sürecinde tümör baskılayıcı gen olarak rol oynamaktadır ve kanser hücrelerinde TRIM3 ekspresyonunun azaldığı gösterilmiştir. Literatürdeki diğer kanser türleri ile uyumlu şekilde pankreas kanseri hücrelerinde TRIM3 mRNA ekspresyonunun çok düşük olduğu tespit edilmiştir. Bu çalışma AsPC1, BxPC-3 ve PANC-1 pankreas kanseri hücre hatları ve TRIM3 arasındaki ilişkiyi araştıran tek çalışma olması sebebiyle bundan sonra yapılacak fonksiyonel çalışmalara ışık tutacaktır.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"39 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"134560345","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Geriatrik Hastalarda Retrograd İntrarenal Cerrahinin Etkinliği ve Güvenilirliği: Tek Merkez Deneyimi
Pub Date : 2022-12-27 DOI: 10.35440/hutfd.1134423
Emre Altıntaş, A. Batur, Mert Metehan Arslaner, Murat Gül, M. Kaynar, Özcan Kiliç, Serdar Göktaş
Amaç: Bu çalışmada 65 yaş üstü hastalarda RIRS'ın etkinlik ve güvenliğini değerlendirmeyi amaçladık.Materyal ve Metod: Kliniğimizde RIRC yapılan 65 yaş üstü 107 hasta retrospektif değerlendirildi. Hastalar hem komplikasyon olup olmasına göre (Grup:1 Komplikasyon yok, Grup 2: Komplikasyon var ) hem de yaşa göre iki gruba (Grup 1:65-74 yaş, Grup 2: 75 yaş ve üzeri) ayrıldı. Taşsızlık oranı, komplikasyon oranı, taş özellikleri, hastanede kalış süreleri açısından gruplar birbirleriyle karşılaştırıldı. Bulgular: Yaşa göre gruplara ayrıldığında grup (65-74 yaş) grup 2 (75 yaş ve üzeri ) arasında American Society of Anesthesiogists skoru, taş boyutu, taş sayısı ve taşın hounsfield ünitesi açısından fark gözlenmedi. Diğer yandan grup 2'nin hastanede kalış süresi ve komplikasyon oranının grup 1'e göre daha fazla olduğu gözlendi. (sırasıyla p değeri 0,01 ve 0,02) Hastalar komplikasyon görülme durumuna göre iki gruba ayrıldı. Grup1 (komplikasyon olmayan) ve grup 2 (komplikasyon olan) arasında ASA skoru, taşın hounsfield ünitesi ve taşsızlık oranında anlamlı fark saptanmadı. (sırasıyla p değeri: 0.127, 0.915, 0.379 )Sonuç: Yaşlı nüfusun dünyada giderek artmasıyla böbrek taşı olan daha çok yaşlı hasta tedavi için başvuracaktır. Bu nedenle çalışmamız sonucunda olduğu gibi RIRS yaşlı hastalarda böbrek taşı tedavisinde etkinlik ve güvenlik açısından yaygın şekilde kullanılabilir.
目的:本研究旨在评估 RIRS 对 65 岁以上患者的疗效和安全性:材料与方法:我们对在本诊所接受 RIRS 的 107 名 65 岁以上患者进行了回顾性评估。根据有无并发症(第 1 组:无并发症;第 2 组:有并发症)和年龄(第 1 组:65-74 岁;第 2 组:75 岁及以上)将患者分为两组。两组患者在无结石率、并发症发生率、结石特征和住院时间等方面进行了比较。结果显示根据年龄分组时,第一组(65-74 岁)和第二组(75 岁及以上)在美国麻醉医师协会评分、结石大小、结石数量和结石的 hounsfield 单位方面没有差异。另一方面,第 2 组的住院时间和并发症发生率高于第 1 组(P 值分别为 0.01 和 0.02)。第 1 组(无并发症)和第 2 组(有并发症)在 ASA 评分、结石的 hounsfield 单位和无结石率方面无明显差异(P 值分别为 0.127、0.915、0.379):随着世界老年人口的增加,越来越多的老年肾结石患者将接受治疗。因此,正如我们的研究一样,RIRS 在治疗老年肾结石的疗效和安全性方面可以得到广泛应用。
{"title":"Geriatrik Hastalarda Retrograd İntrarenal Cerrahinin Etkinliği ve Güvenilirliği: Tek Merkez Deneyimi","authors":"Emre Altıntaş, A. Batur, Mert Metehan Arslaner, Murat Gül, M. Kaynar, Özcan Kiliç, Serdar Göktaş","doi":"10.35440/hutfd.1134423","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1134423","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışmada 65 yaş üstü hastalarda RIRS'ın etkinlik ve güvenliğini değerlendirmeyi amaçladık.\u0000\u0000Materyal ve Metod: Kliniğimizde RIRC yapılan 65 yaş üstü 107 hasta retrospektif değerlendirildi. Hastalar hem komplikasyon olup olmasına göre (Grup:1 Komplikasyon yok, Grup 2: Komplikasyon var ) hem de yaşa göre iki gruba (Grup 1:65-74 yaş, Grup 2: 75 yaş ve üzeri) ayrıldı. Taşsızlık oranı, komplikasyon oranı, taş özellikleri, hastanede kalış süreleri açısından gruplar birbirleriyle karşılaştırıldı. \u0000\u0000Bulgular: Yaşa göre gruplara ayrıldığında grup (65-74 yaş) grup 2 (75 yaş ve üzeri ) arasında American Society of Anesthesiogists skoru, taş boyutu, taş sayısı ve taşın hounsfield ünitesi açısından fark gözlenmedi. Diğer yandan grup 2'nin hastanede kalış süresi ve komplikasyon oranının grup 1'e göre daha fazla olduğu gözlendi. (sırasıyla p değeri 0,01 ve 0,02) Hastalar komplikasyon görülme durumuna göre iki gruba ayrıldı. Grup1 (komplikasyon olmayan) ve grup 2 (komplikasyon olan) arasında ASA skoru, taşın hounsfield ünitesi ve taşsızlık oranında anlamlı fark saptanmadı. (sırasıyla p değeri: 0.127, 0.915, 0.379 )\u0000\u0000Sonuç: Yaşlı nüfusun dünyada giderek artmasıyla böbrek taşı olan daha çok yaşlı hasta tedavi için başvuracaktır. Bu nedenle çalışmamız sonucunda olduğu gibi RIRS yaşlı hastalarda böbrek taşı tedavisinde etkinlik ve güvenlik açısından yaygın şekilde kullanılabilir.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"50 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126785544","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Yüksek Dereceli pTa Mesane Kanserinde Onkolojik Sonuçlar
Pub Date : 2022-12-27 DOI: 10.35440/hutfd.1129783
Meftun Çulpan, Ferhat Keser, M. Çakici, Gökhan Atiş, Asıf Yildirim
AmaçPrimer Ta, high grade patolojili hastalarda onkolojik sonuçların değerlendirilmesi, nüks için olası risk faktörlerin belirlenmesi ve ikincil TUR (re-TUR) yapılmasının onkolojik sonuçlara olan etkisinin gösterilmesi amaçlandı.Materyal ve MetodOcak 2000 ile Aralık 2020 tarihleri arasında kliniğimizde TUR-MT yapılan hastaların verileri retrospektif olarak incelendi. pTa, high grade veya G3 ürotelyal karsinom patolojisi olan hastalar çalışmamıza dahil edildi. Hastaların demografik verileri, yapılan TUR-MT operasyonlarına ait histopatolojik verileri, nüks ve progresyon gelişimi ve bunların süreleri tarandı. Hastalar öncelikle nüks saptanan ve saptanmayanlar olarak sonrasında ise re-TUR yapılanlar ve yapılmayanlar olarak iki gruba ayrıldı. BulgularToplam 72 hastadan 63’ü erkekti (%87,5). Ortanca 25 aylık takipte 21 hastada nüks, 4 hastada ise progresyon saptandı. On dört hastada (%66,7) nüks ilk bir yıl içerisinde gelişti. Nüks patolojilerinin büyük çoğunluğu pTa (%82) mesane tümörüydü. Kasa invaze olan 2 hastanın birine radikal sistektomi ve üriner diversiyon, diğer hastaya multimodal tedavi uygulandı. Nüks gelişen grupta mesleki kimyasal maruziyeti istatistiksel anlamlı daha fazlaydı (p=0,001). Re-TUR yapılan grupta 9 (%37,5) hastada nüks görülürken, yapılmayan grupta 12 (%25) hastada nüks görüldü (p=0,271). Re-TUR yapılan ve yapılmayan grup arasında nükssüz sağkalım açısından istatistiksel anlamlı farklılık saptanmadı (p=0,432).SonuçBu çalışma ile Ta, high grade mesane kanserlerinde mesleki kimyasal maruziyetlerinin nüks üzerine negatif etkisi gösterildi. 5 yıl sonrasında dahi nüks ve progresyon gözlenebilmektedir. Re-TUR yapılmasının nükssüz sağ kalım üzerine belirgin etkisi görülmese de bu konuda daha fazla hasta sayısına sahip çok merkezli çalışmalara ihtiyaç vardır.
材料与方法回顾性研究了2000年1月至2020年12月期间在我院接受TUR-MT手术的患者数据,包括pTa、高级别或G3尿路上皮癌病理患者。研究回顾了患者的人口统计学数据、TUR-MT 手术的组织病理学数据、复发和进展情况及其持续时间。首先将患者分为复发和未复发两组,然后再将患者分为再行 TUR 和未再行 TUR 两组。结果 72 例患者中,63 例为男性(87.5%)。中位随访时间为 25 个月,21 名患者复发,4 名患者病情恶化。14名患者(66.7%)在第一年内复发。大多数复发病理为 pTa(82%)膀胱肿瘤。2名有肌肉侵犯的患者中,一人接受了根治性膀胱切除术和尿流改道术,另一人接受了多模式治疗。据统计,复发组中职业化学品接触者明显较多(P=0.001)。接受 Re-TUR 治疗组中有 9 例(37.5%)患者复发,而未接受 Re-TUR 治疗组中有 12 例(25%)患者复发(P=0.271)。该研究表明,职业化学品接触对高分化膀胱癌的复发有负面影响。即使在 5 年后,仍可观察到复发和进展。尽管再次膀胱切除术对无复发生存率没有明显影响,但仍需要对更多患者进行多中心研究。
{"title":"Yüksek Dereceli pTa Mesane Kanserinde Onkolojik Sonuçlar","authors":"Meftun Çulpan, Ferhat Keser, M. Çakici, Gökhan Atiş, Asıf Yildirim","doi":"10.35440/hutfd.1129783","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1129783","url":null,"abstract":"Amaç\u0000Primer Ta, high grade patolojili hastalarda onkolojik sonuçların değerlendirilmesi, nüks için olası risk faktörlerin belirlenmesi ve ikincil TUR (re-TUR) yapılmasının onkolojik sonuçlara olan etkisinin gösterilmesi amaçlandı.\u0000Materyal ve Metod\u0000Ocak 2000 ile Aralık 2020 tarihleri arasında kliniğimizde TUR-MT yapılan hastaların verileri retrospektif olarak incelendi. pTa, high grade veya G3 ürotelyal karsinom patolojisi olan hastalar çalışmamıza dahil edildi. Hastaların demografik verileri, yapılan TUR-MT operasyonlarına ait histopatolojik verileri, nüks ve progresyon gelişimi ve bunların süreleri tarandı. Hastalar öncelikle nüks saptanan ve saptanmayanlar olarak sonrasında ise re-TUR yapılanlar ve yapılmayanlar olarak iki gruba ayrıldı. \u0000Bulgular\u0000Toplam 72 hastadan 63’ü erkekti (%87,5). Ortanca 25 aylık takipte 21 hastada nüks, 4 hastada ise progresyon saptandı. On dört hastada (%66,7) nüks ilk bir yıl içerisinde gelişti. Nüks patolojilerinin büyük çoğunluğu pTa (%82) mesane tümörüydü. Kasa invaze olan 2 hastanın birine radikal sistektomi ve üriner diversiyon, diğer hastaya multimodal tedavi uygulandı. Nüks gelişen grupta mesleki kimyasal maruziyeti istatistiksel anlamlı daha fazlaydı (p=0,001). Re-TUR yapılan grupta 9 (%37,5) hastada nüks görülürken, yapılmayan grupta 12 (%25) hastada nüks görüldü (p=0,271). Re-TUR yapılan ve yapılmayan grup arasında nükssüz sağkalım açısından istatistiksel anlamlı farklılık saptanmadı (p=0,432).\u0000Sonuç\u0000Bu çalışma ile Ta, high grade mesane kanserlerinde mesleki kimyasal maruziyetlerinin nüks üzerine negatif etkisi gösterildi. 5 yıl sonrasında dahi nüks ve progresyon gözlenebilmektedir. Re-TUR yapılmasının nükssüz sağ kalım üzerine belirgin etkisi görülmese de bu konuda daha fazla hasta sayısına sahip çok merkezli çalışmalara ihtiyaç vardır.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"83 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128184260","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Gut Hastalarında Biyokimyasal Parametrelerin ve Komorbiditelerin Önemi
Pub Date : 2022-12-27 DOI: 10.35440/hutfd.1089861
Muhammet Li̇mon
Giriş: Gut hastalığı uzun süreli hiperüriseminin sonucu olarak eklem ve dokularda monosodyum ürat kristallerinin birikimi sonucu ortaya çıkan, akut artrit atakları ile karakterize inflamatuar bir hastalıktır. Bu çalışma ile gut tanısı konulan hastaların demografik verileri ve komorbid hastalıkları retrospektif olarak araştırılmıştır.Gereç ve yöntem: Bu çalışma retrospektif olarak Ocak 2020-Aralık 2021 arasında Kahramanmaraş Necip Fazıl Şehir Hastanesi Romatoloji Kliniğinde yapıldı. Çalışmaya 18 yaş üzeri göre 2015 EULAR/ACR sınıflama kriterlerine göre gut tanısı alan hastalar dahil edildi. Bulgular: Kliniğimizde değerlendirilen 110 hastanın 77 tanesi erkek (%70), 33 tanesi kadındı (%30).Hastaların yaş ortalaması 60.3 olarak bulundu. Eklem tutulumu en sık birinci metatars 89 hastada (%80.9) gözlendi. Komorbid hastalıklar değerlendirildiğinde en sık Diabetes mellitus 77 hastada (%70) gözlendi. Diğer komorbid hastalıklar Hipertansiyon 59 hastada (% 53.6), Kronik böbrek yetmezliği 49 hastada (%44.5), Hiperlipidemi 42 hastada (%38.2), Koroner arter hastalığı 35 hasta (%31.8), Serebrovasküler olay iki hastada (%1.8) gözlendi. Laboratuvar parametreleri ortalaması wbc:8268,Hgb:14,17 gr /dl, ürik asit: 7,79 mg/dl, sedimantasyon:19.7 mm/saat,CRP:8,5mg/l, Üre:41 mg/dl, kreatinin:1.2mg/dl bulundu. Medikal tedavi olarak kolşisin 80 hastada (%72.7), allopürinol 104 hastada (%94.5), febuksostat iki hastada (%1.8) kullanıldığı gözlendi. Ürik asit değeri 80 hastada (%72.7) hedef değerde olmadığı ,30 hastada hedef değerde (%27.3) gözlendi.Tartışma-sonuç: Bu çalışmada gut hastalarının demografik verileri, komorbit hastalıkları ve medikal tedavi yanıtları değerlendirilmiştir. Bu bulgular literatür ile uyumlu bulunmuştur. Diabetes mellitus, Hipertansiyon, Koroner arter hastalığı, Kronik böbrek yetmezliği, obezite ve beslenme tarzı hastalık için başlıca risk faktörüdür. Gut hastalığın tedavisinde metabolik hastalıklar da göz önünde bulundurulmalıdır.
{"title":"Gut Hastalarında Biyokimyasal Parametrelerin ve Komorbiditelerin Önemi","authors":"Muhammet Li̇mon","doi":"10.35440/hutfd.1089861","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1089861","url":null,"abstract":"Giriş: Gut hastalığı uzun süreli hiperüriseminin sonucu olarak eklem ve dokularda monosodyum ürat kristallerinin birikimi sonucu ortaya çıkan, akut artrit atakları ile karakterize inflamatuar bir hastalıktır. Bu çalışma ile gut tanısı konulan hastaların demografik verileri ve komorbid hastalıkları retrospektif olarak araştırılmıştır.\u0000Gereç ve yöntem: Bu çalışma retrospektif olarak Ocak 2020-Aralık 2021 arasında Kahramanmaraş Necip Fazıl Şehir Hastanesi Romatoloji Kliniğinde yapıldı. Çalışmaya 18 yaş üzeri göre 2015 EULAR/ACR sınıflama kriterlerine göre gut tanısı alan hastalar dahil edildi. \u0000Bulgular: Kliniğimizde değerlendirilen 110 hastanın 77 tanesi erkek (%70), 33 tanesi kadındı (%30).Hastaların yaş ortalaması 60.3 olarak bulundu. Eklem tutulumu en sık birinci metatars 89 hastada (%80.9) gözlendi. Komorbid hastalıklar değerlendirildiğinde en sık Diabetes mellitus 77 hastada (%70) gözlendi. Diğer komorbid hastalıklar Hipertansiyon 59 hastada (% 53.6), Kronik böbrek yetmezliği 49 hastada (%44.5), Hiperlipidemi 42 hastada (%38.2), Koroner arter hastalığı 35 hasta (%31.8), Serebrovasküler olay iki hastada (%1.8) gözlendi. Laboratuvar parametreleri ortalaması wbc:8268,Hgb:14,17 gr /dl, ürik asit: 7,79 mg/dl, sedimantasyon:19.7 mm/saat,CRP:8,5mg/l, Üre:41 mg/dl, kreatinin:1.2mg/dl bulundu. Medikal tedavi olarak kolşisin 80 hastada (%72.7), allopürinol 104 hastada (%94.5), febuksostat iki hastada (%1.8) kullanıldığı gözlendi. Ürik asit değeri 80 hastada (%72.7) hedef değerde olmadığı ,30 hastada hedef değerde (%27.3) gözlendi.\u0000Tartışma-sonuç: Bu çalışmada gut hastalarının demografik verileri, komorbit hastalıkları ve medikal tedavi yanıtları değerlendirilmiştir. Bu bulgular literatür ile uyumlu bulunmuştur. Diabetes mellitus, Hipertansiyon, Koroner arter hastalığı, Kronik böbrek yetmezliği, obezite ve beslenme tarzı hastalık için başlıca risk faktörüdür. Gut hastalığın tedavisinde metabolik hastalıklar da göz önünde bulundurulmalıdır.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"20 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"123369184","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Efficiency of Hydrogel Plugging System in Non-Pleural Lung Masses 水凝胶封堵系统在非胸膜肺肿块中的应用效果
Pub Date : 2022-12-27 DOI: 10.35440/hutfd.1121831
Hakan Kılıç, C. Erdoğan, G. Özkaya
Objective: The aim of this study is to evaluate the complications of non-pleural-based lung biopsies performed under Computed Tomography (CT) guidance, and the ability of the hydrogel plugging system to prevent them.Material and method: Biopsy were performed in 49 cases with non-pleural-based lung mass with a coaxial system, accompanied by CT. Hydrogel plug was immediately inserted into the tissue without removing the coaxial needle. At the end of the procedure and 2 hours later, a 5 cm area in the biopsy area was controlled by CT, and 24 hours later by chest X-ray. Pneumothoraxes detected even in a single control were accepted as positive results. The data obtained were evaluated regarding the literature based on the parameters like mass size, pleural distance, presence of emphysema, age, smoking history, passing fissure.Results: Pneumothorax was the most encountered complication observed in 13 cases (26.5%) in the study. Thorax tube was placed in 1 of these cases (2.04 %). The highest rate of pneumothorax development was detected in lesions over 4 cm (33.3%) distance. In cases where fissure was passed, pneumothorax occurred in 5 (71.4%) patients. When patients with and without pneumothorax were compared in terms of age, a statistically significant difference was found (p = 0.048).Discussion: The results show that hydrogel plug application is a successful and safe method. When pneumothorax cases were analyzed, the development of massive pneumothorax requiring tube drainage in only one case and the acceptable percentage of pneumothorax can be considered as the success of the method.
目的:本研究的目的是评估在计算机断层扫描(CT)指导下进行非胸膜肺活检的并发症,以及水凝胶堵塞系统预防这些并发症的能力。材料与方法:对49例非胸膜性同轴系统肺肿块行活检,并行CT检查。在不取出同轴针的情况下,立即将水凝胶塞插入组织。手术结束及2小时后,CT控制活检区5 cm区域,24小时后进行胸部x线检查。即使在单个对照中检测到气胸也被认为是阳性结果。根据肿块大小、胸膜距离、是否存在肺气肿、年龄、吸烟史、过裂等参数对所获得的资料进行文献评价。结果:13例(26.5%)患者以气胸为最常见的并发症。其中1例(2.04%)置入胸管。气胸发生率最高的是距离超过4cm(33.3%)的病灶。在通过裂隙的病例中,有5例(71.4%)患者发生气胸。气胸患者与非气胸患者年龄比较,差异有统计学意义(p = 0.048)。讨论:结果表明,水凝胶封堵是一种成功、安全的封堵方法。在分析气胸病例时,只有1例发生大量气胸需要管引流,且气胸的可接受百分比可视为该方法的成功。
{"title":"Efficiency of Hydrogel Plugging System in Non-Pleural Lung Masses","authors":"Hakan Kılıç, C. Erdoğan, G. Özkaya","doi":"10.35440/hutfd.1121831","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1121831","url":null,"abstract":"Objective: The aim of this study is to evaluate the complications of non-pleural-based lung biopsies performed under Computed Tomography (CT) guidance, and the ability of the hydrogel plugging system to prevent them.\u0000Material and method: Biopsy were performed in 49 cases with non-pleural-based lung mass with a coaxial system, accompanied by CT. Hydrogel plug was immediately inserted into the tissue without removing the coaxial needle. At the end of the procedure and 2 hours later, a 5 cm area in the biopsy area was controlled by CT, and 24 hours later by chest X-ray. Pneumothoraxes detected even in a single control were accepted as positive results. The data obtained were evaluated regarding the literature based on the parameters like mass size, pleural distance, presence of emphysema, age, smoking history, passing fissure.\u0000Results: Pneumothorax was the most encountered complication observed in 13 cases (26.5%) in the study. Thorax tube was placed in 1 of these cases (2.04 %). The highest rate of pneumothorax development was detected in lesions over 4 cm (33.3%) distance. In cases where fissure was passed, pneumothorax occurred in 5 (71.4%) patients. When patients with and without pneumothorax were compared in terms of age, a statistically significant difference was found (p = 0.048).\u0000Discussion: The results show that hydrogel plug application is a successful and safe method. When pneumothorax cases were analyzed, the development of massive pneumothorax requiring tube drainage in only one case and the acceptable percentage of pneumothorax can be considered as the success of the method.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"7 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133638277","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Foreign Body Aspiration in Children: Review of 198 Cases from Anesthesiology Perspective 儿童异物吸入术198例麻醉分析
Pub Date : 2022-12-27 DOI: 10.35440/hutfd.1190298
M. K. Erol, Tansel Günendi, F. Kaya, M. E. Dörterler
Background: Tracheobronchial foreign body aspiration is an emergency in childhood. Rigid bronchoscopy is used for diagnosis and treatment. In our retrospective study, we aimed to evaluate anesthesia man-agement, age, gender, intraoperative blood pressure, pulse, saturation, intraoperative and postoperative complications, foreign body type and localization and length of hospitalization.Materials and Methods: The file of 198 pediatric patients who underwent rigid bronchoscopy by pediatric surgery with the diagnosis of foreign body aspiration in Harran University Medical Faculty Hospital be-tween 2016-2018 were retrospectively analyzed. All cases were managed under general anesthesia. The anesthesia management, age, gender, intraoperative blood pressure, pulse, saturation, intraoperative and postoperative complications, foreign body and localization, length of stay were obtained from patient records and retrospectively evaluated.Results: Localization of foreign bodies were found to be 4.5% in trachea, 48% in right main bronchus and 33.9% in the left main bronchus. 25.3% of foreign bodies were seed, 25.62% were peanuts and 5.62% were organic substances such as beans, needle was removed in 7.6% cases, and toy pieces was removed in 9.6% cases respectively. Low levels of saturation, hypercarbia, arrhythmia, laryngospasm and bron-chospasm were observed as complications of anesthesia.Conclusions: Foreign body aspiration is an emergency that requires early diagnosis and urgent interven-tion. It is important to be aware of the complications that may occur during anesthesia and momentous to be intervened by an experienced team.
背景:气管支气管异物吸入术是儿童的急症。刚性支气管镜用于诊断和治疗。在我们的回顾性研究中,我们旨在评估麻醉管理、年龄、性别、术中血压、脉搏、饱和度、术中和术后并发症、异物类型和定位以及住院时间。材料与方法:回顾性分析2016-2018年在哈兰大学医学院附属医院行小儿外科硬质支气管镜检查诊断为异物吸入的198例患儿的资料。所有病例均在全身麻醉下处理。从患者记录中获取麻醉管理、年龄、性别、术中血压、脉搏、饱和度、术中及术后并发症、异物及定位、住院时间。结果:气管异物定位率为4.5%,右主支气管为48%,左主支气管为33.9%。异物中种子占25.3%,花生占25.62%,豆类等有机物占5.62%,针被取出占7.6%,玩具碎片被取出占9.6%。低饱和度、高碳血症、心律失常、喉痉挛和支气管痉挛均为麻醉并发症。结论:异物吸入是一种急症,需要早期诊断和紧急干预。重要的是要意识到麻醉期间可能发生的并发症,并由经验丰富的团队进行干预。
{"title":"Foreign Body Aspiration in Children: Review of 198 Cases from Anesthesiology Perspective","authors":"M. K. Erol, Tansel Günendi, F. Kaya, M. E. Dörterler","doi":"10.35440/hutfd.1190298","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1190298","url":null,"abstract":"Background: Tracheobronchial foreign body aspiration is an emergency in childhood. Rigid bronchoscopy is used for diagnosis and treatment. In our retrospective study, we aimed to evaluate anesthesia man-agement, age, gender, intraoperative blood pressure, pulse, saturation, intraoperative and postoperative complications, foreign body type and localization and length of hospitalization.Materials and Methods: The file of 198 pediatric patients who underwent rigid bronchoscopy by pediatric surgery with the diagnosis of foreign body aspiration in Harran University Medical Faculty Hospital be-tween 2016-2018 were retrospectively analyzed. All cases were managed under general anesthesia. The anesthesia management, age, gender, intraoperative blood pressure, pulse, saturation, intraoperative and postoperative complications, foreign body and localization, length of stay were obtained from patient records and retrospectively evaluated.Results: Localization of foreign bodies were found to be 4.5% in trachea, 48% in right main bronchus and 33.9% in the left main bronchus. 25.3% of foreign bodies were seed, 25.62% were peanuts and 5.62% were organic substances such as beans, needle was removed in 7.6% cases, and toy pieces was removed in 9.6% cases respectively. Low levels of saturation, hypercarbia, arrhythmia, laryngospasm and bron-chospasm were observed as complications of anesthesia.Conclusions: Foreign body aspiration is an emergency that requires early diagnosis and urgent interven-tion. It is important to be aware of the complications that may occur during anesthesia and momentous to be intervened by an experienced team.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"561 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127685467","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Anxiety and Depression of Neonatal Intensive Care Unit Mothers During the COVID-19 Pandemic COVID-19大流行期间新生儿重症监护病房母亲的焦虑和抑郁
Pub Date : 2022-12-27 DOI: 10.35440/hutfd.1123087
Aslı Okbay Güneş, Neslihan Atli
Background: To determine the prevalence of anxiety and depression of the mothers whose babies were admitted to neonatal intensive care unit (NICU) for any reason other than COVID-19 during the pandemic, and the effect of duration of NICU stay on mothers' anxiety and depression.Materials and Methods: The NICU mothers were divided into three groups according to duration of hospitalization of their babies. The duration of hospitalization of the babies was < 7 days for the first group of the mothers (G1), ≥ 7- <14 days for the second group (G2), and ≥ 14- < 30 days for the third group (G3). The anxiety level of the mothers was assessed with "State Trait Anxiety Inventory (STAI)", and a cut-off score above 40 was used to define probable clinical levels of anxiety. Depression was evaluated with “Edinburgh Postpartum Depression Scale (EPDS)”, and a cut-off score above 12 was considered as probable risk for presence of postpartum depression.Results: Among 150 mothers (in each group n=50), the STAI-State scores of all mothers were > 40, indicating clinical levels of anxiety. Seventy three (48.7%) of the mothers had a EPDS score > 12. The STAI-State scores of the mothers in G3 were higher than the mothers in G2 (p=0.029). Depression scores did not differ between the three groups.Conclusions: All the NICU mothers were found to be anxious and nearly half of them were depressive. Mean state anxiety levels were higher in mothers of babies who stayed longer in NICU.
背景:了解大流行期间因非COVID-19原因入住新生儿重症监护病房(NICU)的婴儿的母亲焦虑和抑郁的患病率,以及NICU住院时间对母亲焦虑和抑郁的影响。材料与方法:根据新生儿住院时间将新生儿重症监护病房母亲分为三组。第一组产妇(G1)住院时间< 7天,≥7 ~ 40天,提示临床焦虑水平。73名(48.7%)母亲的EPDS评分> 12。G3组母亲的STAI-State评分高于G2组母亲(p=0.029)。抑郁得分在三组之间没有差异。结论:所有新生儿重症监护病房的母亲都存在焦虑,近一半的母亲表现为抑郁。在新生儿重症监护室待的时间越长,婴儿的母亲的平均状态焦虑水平越高。
{"title":"Anxiety and Depression of Neonatal Intensive Care Unit Mothers During the COVID-19 Pandemic","authors":"Aslı Okbay Güneş, Neslihan Atli","doi":"10.35440/hutfd.1123087","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1123087","url":null,"abstract":"Background: To determine the prevalence of anxiety and depression of the mothers whose babies were admitted to neonatal intensive care unit (NICU) for any reason other than COVID-19 during the pandemic, and the effect of duration of NICU stay on mothers' anxiety and depression.\u0000Materials and Methods: The NICU mothers were divided into three groups according to duration of hospitalization of their babies. The duration of hospitalization of the babies was < 7 days for the first group of the mothers (G1), ≥ 7- <14 days for the second group (G2), and ≥ 14- < 30 days for the third group (G3). The anxiety level of the mothers was assessed with \"State Trait Anxiety Inventory (STAI)\", and a cut-off score above 40 was used to define probable clinical levels of anxiety. Depression was evaluated with “Edinburgh Postpartum Depression Scale (EPDS)”, and a cut-off score above 12 was considered as probable risk for presence of postpartum depression.\u0000Results: Among 150 mothers (in each group n=50), the STAI-State scores of all mothers were > 40, indicating clinical levels of anxiety. Seventy three (48.7%) of the mothers had a EPDS score > 12. The STAI-State scores of the mothers in G3 were higher than the mothers in G2 (p=0.029). Depression scores did not differ between the three groups.\u0000Conclusions: All the NICU mothers were found to be anxious and nearly half of them were depressive. Mean state anxiety levels were higher in mothers of babies who stayed longer in NICU.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"45 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115171776","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
The Effectiveness of Platelet and D-Dimer Levels in Predicting Prognosis in Intensive Care Patients Diagnosed With COVID-19 血小板和d -二聚体水平对COVID-19重症监护患者预后的预测作用
Pub Date : 2022-12-27 DOI: 10.35440/hutfd.1185729
N. Altay, M. A. Karahan, A. Atlas
Background: The pathophysiology of coagulopathy in patients with Corona virus disease 2019 (COVID-19) and its clinical manifestations remain unclear. However, several studies have reported abnormal coagulation parameters, notably in patients with COVID-19 associated pneumonia and acute respiratory distress syn-drome. Although the underlying mechanism of COVID-19 coagulopathy remains unknown, it has been sug-gested to be a form of disseminated intravascular coagulation. We aimed to determine the predictive value of platelet count and D-dimer levels in predicting prognosis in intensive care patients with a diagnosis of COVID-19.Materials and Methods: Demographic, clinical, laboratory data and radiological findings were obtained from the hospital electronic patient record using a standard data collection form. Platelet counts and D-dimer data were noted. Intensive care stay, mechanical ventilator duration and hospital stay of the patients were ana-lyzed retrospectively. Clinical data covers also comorbid conditions.Results: The study included 102 intensive care patients with COVID-19 diagnosis. All the patients had Poly-merase Chain Reaction (PCR) confirmation and abnormalities on chest computed tomography (CT) consistent with COVID-19. Bilateral pneumonia proven by chest CT was reported in 91.2% of the patient. The platelet count of patients who died was median 247x109 /L (min-max 192 - 354), D dimer levels was median 7.03 (min-max 3.36-17.7) mg/L. Patients who living were platelet counts median 310 x109/L (min-max 234 – 350), D-dimer levels median 1.59 (min-max 0.82 -2). There was no statistically significant difference when the platelet count of the survived and deceased patients were compared (p=0.193). But the patients who died was D-dimer levels statistically higher (p=0.001).Conclusions: High or non-decreasing D-dimer levels may indicate poor prognosis in patients with COVID-19 pneumonia whereas platelet counts don’t have a predictive value.
背景:2019冠状病毒病(COVID-19)患者凝血功能障碍的病理生理及临床表现尚不清楚。然而,一些研究报告了凝血参数异常,特别是在COVID-19相关肺炎和急性呼吸窘迫综合征患者中。尽管COVID-19凝血功能障碍的潜在机制尚不清楚,但它可能是一种弥漫性血管内凝血。我们的目的是确定血小板计数和d -二聚体水平在预测诊断为COVID-19的重症监护患者预后中的预测价值。材料和方法:使用标准数据收集表从医院电子病历中获得人口统计学、临床、实验室数据和放射学结果。记录血小板计数和d -二聚体数据。回顾性分析患者的重症监护时间、机械呼吸机持续时间和住院时间。临床数据还包括合并症。结果:纳入新冠肺炎确诊重症监护患者102例。所有患者均经聚合酶链反应(PCR)证实,胸部计算机断层扫描(CT)异常与COVID-19相符。91.2%的患者经胸部CT证实为双侧肺炎。死亡患者血小板计数中位数为247x109 /L(最小-最大192 ~ 354),D二聚体水平中位数为7.03 mg/L(最小-最大3.36 ~ 17.7)。存活患者血小板计数中位数为310 × 109/L(最小-最大234 - 350),d -二聚体水平中位数为1.59(最小-最大0.82 -2)。存活患者与死亡患者血小板计数比较,差异无统计学意义(p=0.193)。但死亡患者的d -二聚体水平在统计学上较高(p=0.001)。结论:d -二聚体水平高或不下降可能提示COVID-19肺炎患者预后不良,而血小板计数无预测价值。
{"title":"The Effectiveness of Platelet and D-Dimer Levels in Predicting Prognosis in Intensive Care Patients Diagnosed With COVID-19","authors":"N. Altay, M. A. Karahan, A. Atlas","doi":"10.35440/hutfd.1185729","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1185729","url":null,"abstract":"Background: The pathophysiology of coagulopathy in patients with Corona virus disease 2019 (COVID-19) and its clinical manifestations remain unclear. However, several studies have reported abnormal coagulation parameters, notably in patients with COVID-19 associated pneumonia and acute respiratory distress syn-drome. Although the underlying mechanism of COVID-19 coagulopathy remains unknown, it has been sug-gested to be a form of disseminated intravascular coagulation. We aimed to determine the predictive value of platelet count and D-dimer levels in predicting prognosis in intensive care patients with a diagnosis of COVID-19.Materials and Methods: Demographic, clinical, laboratory data and radiological findings were obtained from the hospital electronic patient record using a standard data collection form. Platelet counts and D-dimer data were noted. Intensive care stay, mechanical ventilator duration and hospital stay of the patients were ana-lyzed retrospectively. Clinical data covers also comorbid conditions.Results: The study included 102 intensive care patients with COVID-19 diagnosis. All the patients had Poly-merase Chain Reaction (PCR) confirmation and abnormalities on chest computed tomography (CT) consistent with COVID-19. Bilateral pneumonia proven by chest CT was reported in 91.2% of the patient. The platelet count of patients who died was median 247x109 /L (min-max 192 - 354), D dimer levels was median 7.03 (min-max 3.36-17.7) mg/L. Patients who living were platelet counts median 310 x109/L (min-max 234 – 350), D-dimer levels median 1.59 (min-max 0.82 -2). There was no statistically significant difference when the platelet count of the survived and deceased patients were compared (p=0.193). But the patients who died was D-dimer levels statistically higher (p=0.001).Conclusions: High or non-decreasing D-dimer levels may indicate poor prognosis in patients with COVID-19 pneumonia whereas platelet counts don’t have a predictive value.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"146 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122411576","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Sağlık Çalışanlarında COVID-19: Klinik, Demografik ve Laboratuvar Sonuçlarının Değerlendirilmesi
Pub Date : 2022-12-27 DOI: 10.35440/hutfd.1185749
Mehmet Çeli̇k, Mehmet Reşat Ceylan, Çiğdem Cindoğlu, Leyla Yilmaz, Gülsüm Kökten
Amaç: Bu çalışmada hastanemizde görevli sağlık çalışanlarından COVID-19 tanısı alanların klinik semptomları, aşılanma durumları, demografik ve laboratuvar verilerinin sunulması amaçlandı. Materyal ve Metod: Nisan 2020-Ağustos 2021 tarihleri arasında COVID-19 tanısı alan sağlık çalışanları çalışmaya dahil edildi. Bulgular: Çalışmaya 320 erkek (%65.30) ve 170 kadın (%34.70) olmak üzere 490 sağlık çalışanı dahil edildi. Tüm hastaların yaş ortalaması 32.70±8.77 yıldı. Çalışmanın yapıldığı tarih aralığında sağlık çalışanlarının %33’ü COVID-19 tanısı aldı. En fazla tanı alan meslek grupları hemşireler (%39.18) ve doktorlardı (%19.79). Çalışanların %9.39’u asemptomatik ve %4.08’inin COVID-19 yüksek riskli grupta yer aldığı görüldü. En sık görülen semptomlar; halsizlik (%71.84), yüksek ateş (%70.27) ve öksürüktü (%69.05). Hastaların %9.59’u yatırılarak takip edildi. Bu hastaların %54.05’’inde akciğer bilgisayarlı tomografisinde COVID-19 ile uyumlu infiltrasyon vardı. Laboratuvar tetkiklerinde en sık saptanan bulgular; LDH (%28.95) ve CRP (%27.78) yükseklikleri idi. Sonuç: Sağlık çalışanları pandemi sürecinde hastalarla yakın temasları nedeniyle yüksek risk grubunda yer almaktadırlar. Çalışmada her üç sağlık çalışanından birinin virüs ile enfekte olduğu görülmektedir ve oldukça yüksek bir orandır. COVID-19 tanısı alan çalışanların sadece %4.08’inin COVID-19 yüksek riskli grupta yer alması kişisel koruyucu ekipman kullanımının ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
{"title":"Sağlık Çalışanlarında COVID-19: Klinik, Demografik ve Laboratuvar Sonuçlarının Değerlendirilmesi","authors":"Mehmet Çeli̇k, Mehmet Reşat Ceylan, Çiğdem Cindoğlu, Leyla Yilmaz, Gülsüm Kökten","doi":"10.35440/hutfd.1185749","DOIUrl":"https://doi.org/10.35440/hutfd.1185749","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışmada hastanemizde görevli sağlık çalışanlarından COVID-19 tanısı alanların klinik semptomları, aşılanma durumları, demografik ve laboratuvar verilerinin sunulması amaçlandı. \u0000Materyal ve Metod: Nisan 2020-Ağustos 2021 tarihleri arasında COVID-19 tanısı alan sağlık çalışanları çalışmaya dahil edildi. \u0000Bulgular: Çalışmaya 320 erkek (%65.30) ve 170 kadın (%34.70) olmak üzere 490 sağlık çalışanı dahil edildi. Tüm hastaların yaş ortalaması 32.70±8.77 yıldı. Çalışmanın yapıldığı tarih aralığında sağlık çalışanlarının %33’ü COVID-19 tanısı aldı. En fazla tanı alan meslek grupları hemşireler (%39.18) ve doktorlardı (%19.79). Çalışanların %9.39’u asemptomatik ve %4.08’inin COVID-19 yüksek riskli grupta yer aldığı görüldü. En sık görülen semptomlar; halsizlik (%71.84), yüksek ateş (%70.27) ve öksürüktü (%69.05). Hastaların %9.59’u yatırılarak takip edildi. Bu hastaların %54.05’’inde akciğer bilgisayarlı tomografisinde COVID-19 ile uyumlu infiltrasyon vardı. Laboratuvar tetkiklerinde en sık saptanan bulgular; LDH (%28.95) ve CRP (%27.78) yükseklikleri idi. \u0000Sonuç: Sağlık çalışanları pandemi sürecinde hastalarla yakın temasları nedeniyle yüksek risk grubunda yer almaktadırlar. Çalışmada her üç sağlık çalışanından birinin virüs ile enfekte olduğu görülmektedir ve oldukça yüksek bir orandır. COVID-19 tanısı alan çalışanların sadece %4.08’inin COVID-19 yüksek riskli grupta yer alması kişisel koruyucu ekipman kullanımının ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.","PeriodicalId":117847,"journal":{"name":"Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"125 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122484368","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
期刊
Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi
全部 Acc. Chem. Res. ACS Applied Bio Materials ACS Appl. Electron. Mater. ACS Appl. Energy Mater. ACS Appl. Mater. Interfaces ACS Appl. Nano Mater. ACS Appl. Polym. Mater. ACS BIOMATER-SCI ENG ACS Catal. ACS Cent. Sci. ACS Chem. Biol. ACS Chemical Health & Safety ACS Chem. Neurosci. ACS Comb. Sci. ACS Earth Space Chem. ACS Energy Lett. ACS Infect. Dis. ACS Macro Lett. ACS Mater. Lett. ACS Med. Chem. Lett. ACS Nano ACS Omega ACS Photonics ACS Sens. ACS Sustainable Chem. Eng. ACS Synth. Biol. Anal. Chem. BIOCHEMISTRY-US Bioconjugate Chem. BIOMACROMOLECULES Chem. Res. Toxicol. Chem. Rev. Chem. Mater. CRYST GROWTH DES ENERG FUEL Environ. Sci. Technol. Environ. Sci. Technol. Lett. Eur. J. Inorg. Chem. IND ENG CHEM RES Inorg. Chem. J. Agric. Food. Chem. J. Chem. Eng. Data J. Chem. Educ. J. Chem. Inf. Model. J. Chem. Theory Comput. J. Med. Chem. J. Nat. Prod. J PROTEOME RES J. Am. Chem. Soc. LANGMUIR MACROMOLECULES Mol. Pharmaceutics Nano Lett. Org. Lett. ORG PROCESS RES DEV ORGANOMETALLICS J. Org. Chem. J. Phys. Chem. J. Phys. Chem. A J. Phys. Chem. B J. Phys. Chem. C J. Phys. Chem. Lett. Analyst Anal. Methods Biomater. Sci. Catal. Sci. Technol. Chem. Commun. Chem. Soc. Rev. CHEM EDUC RES PRACT CRYSTENGCOMM Dalton Trans. Energy Environ. Sci. ENVIRON SCI-NANO ENVIRON SCI-PROC IMP ENVIRON SCI-WAT RES Faraday Discuss. Food Funct. Green Chem. Inorg. Chem. Front. Integr. Biol. J. Anal. At. Spectrom. J. Mater. Chem. A J. Mater. Chem. B J. Mater. Chem. C Lab Chip Mater. Chem. Front. Mater. Horiz. MEDCHEMCOMM Metallomics Mol. Biosyst. Mol. Syst. Des. Eng. Nanoscale Nanoscale Horiz. Nat. Prod. Rep. New J. Chem. Org. Biomol. Chem. Org. Chem. Front. PHOTOCH PHOTOBIO SCI PCCP Polym. Chem.
×
引用
GB/T 7714-2015
复制
MLA
复制
APA
复制
导出至
BibTeX EndNote RefMan NoteFirst NoteExpress
×
0
微信
客服QQ
Book学术公众号 扫码关注我们
反馈
×
意见反馈
请填写您的意见或建议
请填写您的手机或邮箱
×
提示
您的信息不完整,为了账户安全,请先补充。
现在去补充
×
提示
您因"违规操作"
具体请查看互助需知
我知道了
×
提示
现在去查看 取消
×
提示
确定
Book学术官方微信
Book学术文献互助
Book学术文献互助群
群 号:481959085
Book学术
文献互助 智能选刊 最新文献 互助须知 联系我们:info@booksci.cn
Book学术提供免费学术资源搜索服务,方便国内外学者检索中英文文献。致力于提供最便捷和优质的服务体验。
Copyright © 2023 Book学术 All rights reserved.
ghs 京公网安备 11010802042870号 京ICP备2023020795号-1