Nihat Farisoğulları, Bedri Sakcak, A. Tanaçan, Özgür Kara, Ezgi Başaran, Ramazan Denizli, K. Müftüoğlu, D. Şahın
Aims: To evaluate the placental pathologies of pregnant women diagnosed with COVID-19 according to disease severity. Materials and method: This retrospective study was conducted at a tertiary center between April 2020 and February 2023. The placentas of 125 pregnant women in their third trimester who were positive for SARS-CoV-2 were examined. Placental pathologies were classified according to the modified Amsterdam criteria. According to the disease severity, the patients were divided into two groups: non-severe COVID-19 (n=104) and severe COVID-19 (n=21). Placental pathology results were compared between the two groups. Results: The rates of maternal vascular malperfusion (MVM) and fetal vascular malperfusion (FVM) were 90.4% and 45.2% in the non-severe COVID-19 group. Whereas it was significantly lower at 71.4% and 19% in the severe COVID-19 group (p=0.018 and p=0.026, respectively). The rate of delayed villous maturation (DVM) was 9.5% in the severe COVID-19 group and 1% in the non-severe COVID-19 group, indicating a statistically significant difference (p=0.019). Inflammatory pathologies and other pathological findings were similar between the two groups. Intensive care unit (ICU) admission, presence of accompanying maternal diseases, and postpartum complications were statistically significantly higher in the severe COVID-19 group (p
{"title":"Comparison of placental pathologies in pregnant women with COVID-19 according to disease severity","authors":"Nihat Farisoğulları, Bedri Sakcak, A. Tanaçan, Özgür Kara, Ezgi Başaran, Ramazan Denizli, K. Müftüoğlu, D. Şahın","doi":"10.38136/jgon.1263841","DOIUrl":"https://doi.org/10.38136/jgon.1263841","url":null,"abstract":"Aims: To evaluate the placental pathologies of pregnant women diagnosed with COVID-19 according to disease severity. \u0000Materials and method: This retrospective study was conducted at a tertiary center between April 2020 and February 2023. The placentas of 125 pregnant women in their third trimester who were positive for SARS-CoV-2 were examined. Placental pathologies were classified according to the modified Amsterdam criteria. According to the disease severity, the patients were divided into two groups: non-severe COVID-19 (n=104) and severe COVID-19 (n=21). Placental pathology results were compared between the two groups. \u0000Results: The rates of maternal vascular malperfusion (MVM) and fetal vascular malperfusion (FVM) were 90.4% and 45.2% in the non-severe COVID-19 group. Whereas it was significantly lower at 71.4% and 19% in the severe COVID-19 group (p=0.018 and p=0.026, respectively). The rate of delayed villous maturation (DVM) was 9.5% in the severe COVID-19 group and 1% in the non-severe COVID-19 group, indicating a statistically significant difference (p=0.019). Inflammatory pathologies and other pathological findings were similar between the two groups. Intensive care unit (ICU) admission, presence of accompanying maternal diseases, and postpartum complications were statistically significantly higher in the severe COVID-19 group (p","PeriodicalId":119624,"journal":{"name":"Jinekoloji-Obstetrik ve Neonatoloji Tıp Dergisi","volume":"22 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"123564708","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
E. M. Erol Koç, S. Yaman, Meryem Ceyhan, S. Neşelioğlu, Ö. Erel, Melike Doğanay
Aim: The myeloperoxidase/paraoxonase1(MPO/PON1) ratio is known to reflect the dysfunctional HDL(d-HDL) which is a measure of oxidative stress. This study aimed to evaluate the MPO/PON1 ratio in polycystic ovary syndrome(PCOS). Materials and Method: This prospective study included a total of 123 patients. The study group including the women with the diagnosis of PCOS (n=63) was compared to the control group including the healthy women (n=60). Sociodemographic characteristics, and clinical features of the groups were recorded. Serum HDL level, MPO, and PON1 activities were evaluated. Results: The PCOS patients were observed to have increased MPO and decreased PON1 activities (p
{"title":"Evaluation of the myeloperoxidase/paraoxonase1 ratio as the determinant of dysfunctional HDL in polycystic ovary syndrome","authors":"E. M. Erol Koç, S. Yaman, Meryem Ceyhan, S. Neşelioğlu, Ö. Erel, Melike Doğanay","doi":"10.38136/jgon.1313215","DOIUrl":"https://doi.org/10.38136/jgon.1313215","url":null,"abstract":"Aim: The myeloperoxidase/paraoxonase1(MPO/PON1) ratio is known to reflect the dysfunctional HDL(d-HDL) which is a measure of oxidative stress. This study aimed to evaluate the MPO/PON1 ratio in polycystic ovary syndrome(PCOS). \u0000Materials and Method: This prospective study included a total of 123 patients. The study group including the women with the diagnosis of PCOS (n=63) was compared to the control group including the healthy women (n=60). Sociodemographic characteristics, and clinical features of the groups were recorded. Serum HDL level, MPO, and PON1 activities were evaluated. \u0000Results: The PCOS patients were observed to have increased MPO and decreased PON1 activities (p","PeriodicalId":119624,"journal":{"name":"Jinekoloji-Obstetrik ve Neonatoloji Tıp Dergisi","volume":"50 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125382236","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Giriş ve Amaç: Bu çalışmamızda, düşük tehdidi ile başvuran hastaların hangilerinin düşükle sonuçlanacağını öngörebilmek için tam kan sayımı parametrelerinin araştırılması planlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Bu retrospektif kohort çalışmasına abortus imminens tanısı olan 205 kadın hasta dahil edilmiştir. Birinci grupta abortus imminens tanısı olan ve düşük yapan hastalar, ikinci grupta ise abortus imminens tanısı olan ve gebeliği devam eden hastalar olmak üzere hastalar gebelik sonucuna göre iki gruba ayrılmıştır. Hastaların hastaneye başvuruları sırasında bakılan tam kan sayımı parametrelerinden hemoglobin (Hgb), hematokrit (Hct), trombosit (Plt), beyaz kan hücreleri(WBC), nötrofil, lenfosit, ortalama trombosit hacmi (MPV), trombosit dağılım genişliği (PDW) değerleri kaydedilmiş ve platelet-lenfosit oranı (PLR), nötrofil-lenfosit oranı (NLR), monosit-lenfosit oranı (MLR), sistemik inflamatuar index (SII) gibi değerler hesaplanıp kaydedilmiştir. Bulgular: Bu çalışmada, gebelik sonucu düşükle sonuçlanan grubun yaşı, 30 (27-36), gebelik sonucu doğum ile sonuçlanan gruba göre, 29 (25-33), anlamlı olarak daha yüksek olduğu saptanmıştır (p=0.021). Abortus grubunun parite sayısı, doğumla sonuçlananlara göre yüksek bulunmuştur ( 1(0-2) vs 1(0-1); p=0,017). Doğum grubunda yaşayan çocuk sayısı abortus grubundan yüksek bulunmuştur (1(1-2) vs 1(0-2); (p=0.021). Diğer demografik veriler açısından gruplar arasında anlamlı fark bulunamamıştır (p>0.05). abortus imminens tanısı olanlarda, gebelik sonuçlarını öngörmede tam kan sayımı parametrelerinde istatistiksel anlamlı bir fark saptanmamıştır (p>0.05). Sonuç: Düşük tehdidi ile başvuran hastalarda tam kan sayımı parametrelerini araştırdığımız bu çalışmada, gebelik sonucu düşük ile sonuçlanan ve gebelik sonucu doğumla sonuçlanan gruplar arasında tam kan sayımı parametreleri açısından istatistiki olarak anlamlı fark bulunamamıştır. Sonuç olarak düşük gelişecek hastaları öngörmede, tam kan sayımı parametrelerinin klinik kullanımı mümkün görünmemektedir.
{"title":"ABORTUS İMMİNENS İLE BAŞVURAN GEBELERDE BAKILAN TAM KAN SAYIMI PARAMETRELERİ HANGİ OLGUNUN GEBELİK KAYBI İLE SONUÇLANACAĞINI BELİRLEYEBİLİR Mİ?","authors":"Oğuz Han Karaağaç, İ. Bi̇yi̇k","doi":"10.38136/jgon.1250403","DOIUrl":"https://doi.org/10.38136/jgon.1250403","url":null,"abstract":"Giriş ve Amaç: Bu çalışmamızda, düşük tehdidi ile başvuran hastaların hangilerinin düşükle sonuçlanacağını öngörebilmek için tam kan sayımı parametrelerinin araştırılması planlanmıştır. \u0000Gereç ve Yöntem: Bu retrospektif kohort çalışmasına abortus imminens tanısı olan 205 kadın hasta dahil edilmiştir. Birinci grupta abortus imminens tanısı olan ve düşük yapan hastalar, ikinci grupta ise abortus imminens tanısı olan ve gebeliği devam eden hastalar olmak üzere hastalar gebelik sonucuna göre iki gruba ayrılmıştır. Hastaların hastaneye başvuruları sırasında bakılan tam kan sayımı parametrelerinden hemoglobin (Hgb), hematokrit (Hct), trombosit (Plt), beyaz kan hücreleri(WBC), nötrofil, lenfosit, ortalama trombosit hacmi (MPV), trombosit dağılım genişliği (PDW) değerleri kaydedilmiş ve platelet-lenfosit oranı (PLR), nötrofil-lenfosit oranı (NLR), monosit-lenfosit oranı (MLR), sistemik inflamatuar index (SII) gibi değerler hesaplanıp kaydedilmiştir. \u0000Bulgular: Bu çalışmada, gebelik sonucu düşükle sonuçlanan grubun yaşı, 30 (27-36), gebelik sonucu doğum ile sonuçlanan gruba göre, 29 (25-33), anlamlı olarak daha yüksek olduğu saptanmıştır (p=0.021). Abortus grubunun parite sayısı, doğumla sonuçlananlara göre yüksek bulunmuştur ( 1(0-2) vs 1(0-1); p=0,017). Doğum grubunda yaşayan çocuk sayısı abortus grubundan yüksek bulunmuştur (1(1-2) vs 1(0-2); (p=0.021). Diğer demografik veriler açısından gruplar arasında anlamlı fark bulunamamıştır (p>0.05). abortus imminens tanısı olanlarda, gebelik sonuçlarını öngörmede tam kan sayımı parametrelerinde istatistiksel anlamlı bir fark saptanmamıştır (p>0.05). \u0000Sonuç: Düşük tehdidi ile başvuran hastalarda tam kan sayımı parametrelerini araştırdığımız bu çalışmada, gebelik sonucu düşük ile sonuçlanan ve gebelik sonucu doğumla sonuçlanan gruplar arasında tam kan sayımı parametreleri açısından istatistiki olarak anlamlı fark bulunamamıştır. Sonuç olarak düşük gelişecek hastaları öngörmede, tam kan sayımı parametrelerinin klinik kullanımı mümkün görünmemektedir.","PeriodicalId":119624,"journal":{"name":"Jinekoloji-Obstetrik ve Neonatoloji Tıp Dergisi","volume":"25 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"131682111","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Mikrobiyotanın insan sağlığı, gelişimi, fizyolojisi ve bağışıklığı üzerinde son derece önemli bir etkiye sahip olduğu yapılan çalışmalarda belirlenmiş olup, mikrobiyota gelişiminin önemine dair günümüzde yapılan artan sayıdaki çalışmalar, bu konu üzerinde önemle durulması gerektiğini ortaya koymaktadır. Sağlıklı bir anne mikrobiyotasının yaşamın ilk dönemlerinde sağlıklı bir mikrobiyotanın temelini oluşturduğu bilinmekte, yaşamın ilk yıllarında oluşan mikrobiyota yapısı, ileriki yıllarda insanların mikrobiyota yapısı, yaşamı ve sağlığı adına birçok açıdan önem taşımaktadır. Bu nedenle, mikrobiyota konusundaki güncel bilgilerin takip edilmesi, yenidoğanın sağlıklı mikrobiyotaya sahip olması ve buna etki eden olumsuz faktörlerin önlenmesine yönelik çaba sarf edilmesi, kadınlara prenatal dönemden itibaren sağlıklı mikrobiyota oluşumuna yönelik destek verilmesi sağlıklı nesillerin oluşması için oldukça gereklidir. Bu nedenle yenidoğan mikrobiyatası ve yenidoğan mikrobiyatasını etkileyen faktörlerin belirlenmesi ve literatüre konu ile ilgili derleme niteliğinde kaynak oluşturulması önem arz etmektedir.
{"title":"Mikrobiyotanın Yenidoğan Özelinde İncelenmesi ve Yenidoğan Mikrobiyotasını Etkileyen Faktörler","authors":"Rukiye Demi̇r","doi":"10.38136/jgon.1081210","DOIUrl":"https://doi.org/10.38136/jgon.1081210","url":null,"abstract":"Mikrobiyotanın insan sağlığı, gelişimi, fizyolojisi ve bağışıklığı üzerinde son derece önemli bir etkiye sahip olduğu yapılan çalışmalarda belirlenmiş olup, mikrobiyota gelişiminin önemine dair günümüzde yapılan artan sayıdaki çalışmalar, bu konu üzerinde önemle durulması gerektiğini ortaya koymaktadır. Sağlıklı bir anne mikrobiyotasının yaşamın ilk dönemlerinde sağlıklı bir mikrobiyotanın temelini oluşturduğu bilinmekte, yaşamın ilk yıllarında oluşan mikrobiyota yapısı, ileriki yıllarda insanların mikrobiyota yapısı, yaşamı ve sağlığı adına birçok açıdan önem taşımaktadır. Bu nedenle, mikrobiyota konusundaki güncel bilgilerin takip edilmesi, yenidoğanın sağlıklı mikrobiyotaya sahip olması ve buna etki eden olumsuz faktörlerin önlenmesine yönelik çaba sarf edilmesi, kadınlara prenatal dönemden itibaren sağlıklı mikrobiyota oluşumuna yönelik destek verilmesi sağlıklı nesillerin oluşması için oldukça gereklidir. Bu nedenle yenidoğan mikrobiyatası ve yenidoğan mikrobiyatasını etkileyen faktörlerin belirlenmesi ve literatüre konu ile ilgili derleme niteliğinde kaynak oluşturulması önem arz etmektedir.","PeriodicalId":119624,"journal":{"name":"Jinekoloji-Obstetrik ve Neonatoloji Tıp Dergisi","volume":"30 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127083075","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Gamze Yilmaz, Burçin SALMAN ÖZGÜ, Eda ÜREYEN ÖZDEMİR, C. Atalay, Özlem MORALOĞLU TEKİN, A. S. ÖZGÜ-ERDİNÇ
Aim: To examine the changes in the anxiety levels of pregnant women in the last two years, since the onset of the COVID-19 pandemic and to determine how sociodemographic characteristics have affected these levels. Materials / Method: State-Trait Anxiety Inventory (STAI) was given to 400 low-risk pregnant women visiting the antenatal outpatient clinic within a two years interval regardless of their gestational age. Besides the anxiety inventory, the sociodemographic characteristics of the participants were also noted. The results were evaluated at the end of two years. Results: Gestational week, working status, whether the pregnancy was planned or not, and partner support were not statistically significant between groups(p|>0.001). The averages of state and trait anxiety of pregnant women were higher at the beginning of the pandemic than the pregnant women were after two years period(p=0,000,p=0,038, respectively). While there was no difference related to age at the beginning of the pandemic, the level of trait anxiety increased as the mother’s age increased in the period after two years(p=0.047). The anxiety level of primigravidas was found to be higher compared to the multiparas. Pregnant women who were working while the social restrictions were being imposed due to the pandemic had lower anxiety levels than those who were not(p=0.049). Conclusion: Even though working during social restrictions seems quite risky because of the disease transmission, it has a positive effect on reducing the level of anxiety in pregnant women with social support. Therefore, psycho-social support programs for pregnant women should be kept ready in major disasters.
{"title":"COVİD-19 PANDEMİ SÜRECİNDE GEBELERDEKİ KAYGI DÜZEYLERİNİN ZAMANLA DEĞİŞİMİ","authors":"Gamze Yilmaz, Burçin SALMAN ÖZGÜ, Eda ÜREYEN ÖZDEMİR, C. Atalay, Özlem MORALOĞLU TEKİN, A. S. ÖZGÜ-ERDİNÇ","doi":"10.38136/jgon.1282328","DOIUrl":"https://doi.org/10.38136/jgon.1282328","url":null,"abstract":"Aim: To examine the changes in the anxiety levels of pregnant women in the last two years, since the onset of the COVID-19 pandemic and to determine how sociodemographic characteristics have affected these levels. \u0000Materials / Method: State-Trait Anxiety Inventory (STAI) was given to 400 low-risk pregnant women visiting the antenatal outpatient clinic within a two years interval regardless of their gestational age. Besides the anxiety inventory, the sociodemographic characteristics of the participants were also noted. The results were evaluated at the end of two years. \u0000Results: Gestational week, working status, whether the pregnancy was planned or not, and partner support were not statistically significant between groups(p|>0.001). The averages of state and trait anxiety of pregnant women were higher at the beginning of the pandemic than the pregnant women were after two years period(p=0,000,p=0,038, respectively). While there was no difference related to age at the beginning of the pandemic, the level of trait anxiety increased as the mother’s age increased in the period after two years(p=0.047). The anxiety level of primigravidas was found to be higher compared to the multiparas. Pregnant women who were working while the social restrictions were being imposed due to the pandemic had lower anxiety levels than those who were not(p=0.049). \u0000Conclusion: Even though working during social restrictions seems quite risky because of the disease transmission, it has a positive effect on reducing the level of anxiety in pregnant women with social support. Therefore, psycho-social support programs for pregnant women should be kept ready in major disasters.","PeriodicalId":119624,"journal":{"name":"Jinekoloji-Obstetrik ve Neonatoloji Tıp Dergisi","volume":"67 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115751530","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Nafiye Yilmaz, Fatma Nazlı Demi̇r, Mehmet Caner Özer, Zekiye SOYKAN SERT
Oosit ve embriyo kriyoprezervasyonu için ovaryan stimülasyon genellikle foliküler fazın başlangıcında başlatılmaktadır. Ancak zamanı kısıtlı olan hasta gruplarında standart over stimülasyonu için menstrüasyonun beklenmesi artık yerini random start protokol denilen menstrüasyondan bağımsız başlanan over stimülasyon protokollerine bırakmaktadır.Bu olgu sunumunda, hastanın erken foliküler fazda ve geç foliküler fazda yapılan ovaryan stimülasyon yanıtları karşılaştırıldı.
{"title":"Geç Foliküler Fazda Rastgele Başlangıçlı Ovaryan Stimülasyon: Bir Olgu Sunumu","authors":"Nafiye Yilmaz, Fatma Nazlı Demi̇r, Mehmet Caner Özer, Zekiye SOYKAN SERT","doi":"10.38136/jgon.1071541","DOIUrl":"https://doi.org/10.38136/jgon.1071541","url":null,"abstract":"Oosit ve embriyo kriyoprezervasyonu için ovaryan stimülasyon genellikle foliküler fazın başlangıcında başlatılmaktadır. Ancak zamanı kısıtlı olan hasta gruplarında standart over stimülasyonu için menstrüasyonun beklenmesi artık yerini random start protokol denilen menstrüasyondan bağımsız başlanan over stimülasyon protokollerine bırakmaktadır.Bu olgu sunumunda, hastanın erken foliküler fazda ve geç foliküler fazda yapılan ovaryan stimülasyon yanıtları karşılaştırıldı.","PeriodicalId":119624,"journal":{"name":"Jinekoloji-Obstetrik ve Neonatoloji Tıp Dergisi","volume":"28 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133661283","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Gebeliğin intrahepatik kolestazı (GİHK) ile komplike olan gebeliklerde, serum safra asiti (SA) düzeyleri ve ursodeoksikolik asit (UDKA) tedavisine verilen cevabın perinatal sonuçlar üzerine etkisini araştırmaktır. Gereçler ve Yöntem: Bu çalışmada Ocak 2013 ile Ocak 2018 tarihleri arasında üçüncü basamak bir merkezde GİHK nedeniyle takip edilen gebelikler retrospektif olarak analiz edildi. GİHK şiddeti, serum SA seviyelerine göre hafif (10–40 μmol/L), orta (40-80 μ mol/L) ve şiddetli (>80 μ mol/L) olarak gruplandırıldı. GİHK’nın şiddeti ve UDKA tedavisine verilen olumlu veya olumsuz yanıtın perinatal sonuçlar üzerine etkisi araştırıldı. Bulgular: GİHK tanısı koyulan toplamda 200 gebe çalışmaya dahil edildi. Hastaların %65 (n=130)’inde hafif GİHK, %20 (n=40)’sinde orta şiddetli GİHK ve %15 (n=30)’inde şiddetli GİHK saptandı. GİHK tanısıyla takip edilen hastaların 4 (%2.0)’ünde ölü doğum gerçekleşti. Şiddetli GİHK hastalarında spontan preterm doğum oranı, orta ve hafif GİHK hastalarına kıyasla anlamlı olarak daha yüksekti (p=0.001). Şiddetli GİHK hastalarında ve UDKA tedavisine yanıt vermeyen hastalarda, ortalama doğum haftası, ortalama doğum ağırlığı, 1. ve 5. dakika Apgar skorları daha düşük, amniyosta mekonyum varlığı, yenidoğan yoğun bakım ünitesi ihtiyacı ve ölü doğum oranları daha yüksekti. Sonuç: GİHK ile komplike olan gebelikler fetal ve neonatal olumsuz sonuçlar açısından artmış riske sahiptir. Maternal serum SA düzeyleri hastalığın siddeti ve olumsuz perinatal sonuçlarla ilişkilidir. Bununla birlikte, UDKA tedavisine verilen klinik cevap, fetal ve neonatal sonuçları öngörmede etkili olabilir.
{"title":"The effect of disease severity and response to treatment on perinatal outcomes in intrahepatic cholestasis of pregnancy","authors":"Ebru Okudan, Munip Akalin, O. Demirci","doi":"10.38136/jgon.1140832","DOIUrl":"https://doi.org/10.38136/jgon.1140832","url":null,"abstract":"Amaç: Gebeliğin intrahepatik kolestazı (GİHK) ile komplike olan gebeliklerde, serum safra asiti (SA) düzeyleri ve ursodeoksikolik asit (UDKA) tedavisine verilen cevabın perinatal sonuçlar üzerine etkisini araştırmaktır. \u0000Gereçler ve Yöntem: Bu çalışmada Ocak 2013 ile Ocak 2018 tarihleri arasında üçüncü basamak bir merkezde GİHK nedeniyle takip edilen gebelikler retrospektif olarak analiz edildi. GİHK şiddeti, serum SA seviyelerine göre hafif (10–40 μmol/L), orta (40-80 μ mol/L) ve şiddetli (>80 μ mol/L) olarak gruplandırıldı. GİHK’nın şiddeti ve UDKA tedavisine verilen olumlu veya olumsuz yanıtın perinatal sonuçlar üzerine etkisi araştırıldı. \u0000Bulgular: GİHK tanısı koyulan toplamda 200 gebe çalışmaya dahil edildi. Hastaların %65 (n=130)’inde hafif GİHK, %20 (n=40)’sinde orta şiddetli GİHK ve %15 (n=30)’inde şiddetli GİHK saptandı. GİHK tanısıyla takip edilen hastaların 4 (%2.0)’ünde ölü doğum gerçekleşti. Şiddetli GİHK hastalarında spontan preterm doğum oranı, orta ve hafif GİHK hastalarına kıyasla anlamlı olarak daha yüksekti (p=0.001). Şiddetli GİHK hastalarında ve UDKA tedavisine yanıt vermeyen hastalarda, ortalama doğum haftası, ortalama doğum ağırlığı, 1. ve 5. dakika Apgar skorları daha düşük, amniyosta mekonyum varlığı, yenidoğan yoğun bakım ünitesi ihtiyacı ve ölü doğum oranları daha yüksekti. \u0000Sonuç: GİHK ile komplike olan gebelikler fetal ve neonatal olumsuz sonuçlar açısından artmış riske sahiptir. Maternal serum SA düzeyleri hastalığın siddeti ve olumsuz perinatal sonuçlarla ilişkilidir. Bununla birlikte, UDKA tedavisine verilen klinik cevap, fetal ve neonatal sonuçları öngörmede etkili olabilir.","PeriodicalId":119624,"journal":{"name":"Jinekoloji-Obstetrik ve Neonatoloji Tıp Dergisi","volume":"135 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121252737","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
A. A. Tokalioğlu, F. Çelik, B. Ersak, Okan Aytekin, I. Selcuk, İzzet Özgürlük, Özlem Moraloğlu Tekin, B. Özdal
Objective: Uterine corpus involvement was demonstrated radiologically or diagnosed by endometrial biopsy in the previous reports. Thus, there are few studies that detect uterine corpus involvement in radical hysterectomy specimens. This study was designed to investigate the factors that influence uterine corpus involvement in surgically treated cervical cancer patients. Materials and Methods: A total of 269 patients with clinical early-stage (stageIB1-IIA2) cervical cancer who underwent radical hysterectomy and pelvic-paraaortic lymphadenectomy at Zekai Tahir Burak Women's Health Training and Research Hospital and Ankara Bilkent City Hospital between January 2008 and August 2021 were recruited, and their clinicopathologic data were extracted from their patient files or the hospital's electronic database. Results: Uterine invasion was positive in 102 (37.9%) patients. Tumor size of patients was ≤20 mm in 66 (24.5%) patients and >40 mm in 82 (30.5%). Parametrial invasion was detected in 44 (16.4%) patients. In the multivariate analysis; tumor type (adenocancer vs. other tumor types) (HR: 8.94; 95% CI: 3.569–22.401; p35 mm vs. ≤35 mm) (HR: 2.34; 95% CI: 1.234–4.440; p=0.009) depth of stromal invasion (>1/2 vs. ≤1/2) (HR: 6.63; 95% CI: 2.205–19.952; p
{"title":"Predicting Factors of Uterine Invasion in Early-Stage (FIGO 2014 Stage IB1–IIA2) Cervical Cancer","authors":"A. A. Tokalioğlu, F. Çelik, B. Ersak, Okan Aytekin, I. Selcuk, İzzet Özgürlük, Özlem Moraloğlu Tekin, B. Özdal","doi":"10.38136/jgon.1281206","DOIUrl":"https://doi.org/10.38136/jgon.1281206","url":null,"abstract":"Objective: Uterine corpus involvement was demonstrated radiologically or diagnosed by endometrial biopsy in the previous reports. Thus, there are few studies that detect uterine corpus involvement in radical hysterectomy specimens. This study was designed to investigate the factors that influence uterine corpus involvement in surgically treated cervical cancer patients. \u0000Materials and Methods: A total of 269 patients with clinical early-stage (stageIB1-IIA2) cervical cancer who underwent radical hysterectomy and pelvic-paraaortic lymphadenectomy at Zekai Tahir Burak Women's Health Training and Research Hospital and Ankara Bilkent City Hospital between January 2008 and August 2021 were recruited, and their clinicopathologic data were extracted from their patient files or the hospital's electronic database. \u0000 Results: Uterine invasion was positive in 102 (37.9%) patients. Tumor size of patients was ≤20 mm in 66 (24.5%) patients and >40 mm in 82 (30.5%). Parametrial invasion was detected in 44 (16.4%) patients. In the multivariate analysis; tumor type (adenocancer vs. other tumor types) (HR: 8.94; 95% CI: 3.569–22.401; p35 mm vs. ≤35 mm) (HR: 2.34; 95% CI: 1.234–4.440; p=0.009) depth of stromal invasion (>1/2 vs. ≤1/2) (HR: 6.63; 95% CI: 2.205–19.952; p","PeriodicalId":119624,"journal":{"name":"Jinekoloji-Obstetrik ve Neonatoloji Tıp Dergisi","volume":"93 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129677811","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Sebnem Karagun, Sadık Kükrer, Oğuz Yücel, E. Başer
Abstract: Aim: To compare the perioperative outcomes of traditional abdominal hysterectomy (TAH), total laparoscopic hysterectomy (TLH), and robotic-assisted hysterectomy (TRH) for endometrial cancer staging, which is the most common gynecological cancer type in Turkey Materials and Methods: Fifty eight women who underwent endometrial cancer staging surgery were performed by a same gynecologic oncologist (E.B.) from February 2015 to May 2016 in Sağlık Bilimleri University Adana Numune Hospital. The primary outcome measure was perioperative complications. The secondary outcome were operative time, postoperative hemoglobin drop, blood transfusion rates and length of the hospital stay. Results: Three groups were identified.(TAH, n=23; TLH, n=10; TRH, n=25) There were no statistically significant differences between the groups in terms of age, parity, grade and depth of myometrial invasion. Overall complication rate was higher in TAH group. TRH and TLH patients were less likely to have renal failure, urinary tract infection and postoperative fever compared to TAH patients. A significantly lower drop in hemoglobin was detected in the TRH group compared with the other groups. (p= 0,797) Mean operative time was longer in TRH cases than TLH and TAH cases (300, 230, 165 minutes, respectively). The median lengths of hospitalization for TAH, TLH, and TRH patients were 5, 3, and 2 days, respectively (p < 0.0001). There were significantly fewer blood transfusion requirements in minimal invasive surgery groups (0/10 case in TLH and 3/25 cases in TRH) than traditional approaches (5/23 cases in TAH ). Conclusions:With our short term initial experience, minimally invasive surgical approach resulted in superior perioperative outcomes. Despite longer operative times, the results from this study suggest that robotic-assisted surgical staging in the management of endometrial cancer is both feasible and associated with a shorter length of hospitalization.
{"title":"Comparison perioperative outcomes for endometrial cancer staging via traditional laparotomy, laparoscopy and robotic-assisted surgery: short term initial experience","authors":"Sebnem Karagun, Sadık Kükrer, Oğuz Yücel, E. Başer","doi":"10.38136/jgon.1215235","DOIUrl":"https://doi.org/10.38136/jgon.1215235","url":null,"abstract":"Abstract: \u0000Aim: To compare the perioperative outcomes of traditional abdominal hysterectomy (TAH), total laparoscopic hysterectomy (TLH), and robotic-assisted hysterectomy (TRH) for endometrial cancer staging, which is the most common gynecological cancer type in Turkey Materials and Methods: Fifty eight women who underwent endometrial cancer staging surgery were performed by a same gynecologic oncologist (E.B.) from February 2015 to May 2016 in Sağlık Bilimleri University Adana Numune Hospital. The primary outcome measure was perioperative complications. The secondary outcome were operative time, postoperative hemoglobin drop, blood transfusion rates and length of the hospital stay. Results: Three groups were identified.(TAH, n=23; TLH, n=10; TRH, n=25) There were no statistically significant differences between the groups in terms of age, parity, grade and depth of myometrial invasion. Overall complication rate was higher in TAH group. TRH and TLH patients were less likely to have renal failure, urinary tract infection and postoperative fever compared to TAH patients. A significantly lower drop in hemoglobin was detected in the TRH group compared with the other groups. (p= 0,797) Mean operative time was longer in TRH cases than TLH and TAH cases (300, 230, 165 minutes, respectively). The median lengths of hospitalization for TAH, TLH, and TRH patients were 5, 3, and 2 days, respectively (p < 0.0001). There were significantly fewer blood transfusion requirements in minimal invasive surgery groups (0/10 case in TLH and 3/25 cases in TRH) than traditional approaches (5/23 cases in TAH ). Conclusions:With our short term initial experience, minimally invasive surgical approach resulted in superior perioperative outcomes. Despite longer operative times, the results from this study suggest that robotic-assisted surgical staging in the management of endometrial cancer is both feasible and associated with a shorter length of hospitalization.","PeriodicalId":119624,"journal":{"name":"Jinekoloji-Obstetrik ve Neonatoloji Tıp Dergisi","volume":"183 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"131117801","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
F. Yavanoğlu Atay, D. Bidev, H. G. Kanmaz, Mehmet Büyüktiryaki, N. Uraş
Amaç: Preeklampsi hem maternal hem de neonatal komplikasyonlarla seyreden oldukça yaygın bir gebelik komplikasyonudur. Maternal preeklampsi ve prematüre bebeklerde morbidite oranı artmaktadır. Bu çalışmada çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerde preeklampsinin erken ve geç dönem morbiditeler üzerine etkisini sunmayı amaçladık Metod: Çalışmaya Ocak2010-Aralık2013 tarihleri arasında yenidoğan yoğun bakım ünitemizde (YYBÜ) yatarak tedavi gören
{"title":"Evaluation of Early and Late Term Outcomes of in very low birth weights infants with maternal preeclampsia","authors":"F. Yavanoğlu Atay, D. Bidev, H. G. Kanmaz, Mehmet Büyüktiryaki, N. Uraş","doi":"10.38136/jgon.1262596","DOIUrl":"https://doi.org/10.38136/jgon.1262596","url":null,"abstract":"Amaç: Preeklampsi hem maternal hem de neonatal komplikasyonlarla seyreden oldukça yaygın bir gebelik komplikasyonudur. Maternal preeklampsi ve prematüre bebeklerde morbidite oranı artmaktadır. Bu çalışmada çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerde preeklampsinin erken ve geç dönem morbiditeler üzerine etkisini sunmayı amaçladık \u0000Metod: Çalışmaya Ocak2010-Aralık2013 tarihleri arasında yenidoğan yoğun bakım ünitemizde (YYBÜ) yatarak tedavi gören","PeriodicalId":119624,"journal":{"name":"Jinekoloji-Obstetrik ve Neonatoloji Tıp Dergisi","volume":"25 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"134317820","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
京公网安备 11010802042870号
京ICP备2023020795号-1
扫码关注我们
求助内容：
应助结果提醒方式：