Haptic interfaces and assistive technologies are improving for visually impaired individuals. In line with these efforts, this paper describes the design, working and implementation of a wearable haptic feedback glove incorporated with a robotic arm to guide the user’s hand in the court. The glove is lightweight, inexpensive and includes coin vibration motors that give vibratory feedback, which describes the direction of the ball. The system was tested on five participants. The participants gave positive feedback regarding the design and the overall experience was good. They recommended the system because it is easy-to-use.
{"title":"Developing a Guided Tactile Feedback System for Visually Impaired People","authors":"Rıza Ilhan, Fahmeed Ali","doi":"10.31590/ejosat.1225030","DOIUrl":"https://doi.org/10.31590/ejosat.1225030","url":null,"abstract":"Haptic interfaces and assistive technologies are improving for visually impaired individuals. In line with these efforts, this paper describes the design, working and implementation of a wearable haptic feedback glove incorporated with a robotic arm to guide the user’s hand in the court. The glove is lightweight, inexpensive and includes coin vibration motors that give vibratory feedback, which describes the direction of the ball. The system was tested on five participants. The participants gave positive feedback regarding the design and the overall experience was good. They recommended the system because it is easy-to-use.","PeriodicalId":12068,"journal":{"name":"European Journal of Science and Technology","volume":"11 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"89584357","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Maden ocaklarında verimliliğin ölçümü ve değerlendirilmesi oldukça büyük önem taşımaktadır. Bu çalışma kapsamında, 2009-2011 yılları arasında Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) tarafından beş değişik yeraltı ocağının kömür üretiminin verimlilik ölçümleri ve değerlendirilmesi yapılmıştır. Verimlilik ölçümünde Fisher indeks sayısı temeline dayanan toplam verimlilik ve karlılık ölçüm modeli kullanılmıştır. Yapılan incelemeler sonucunda, taşkömürü fiyat indeksi 2009 yılına göre, 2010 ve 2011 yıllarında % 9.60 ve % 37.87 yükselmiştir. Kömür üretimi değişimlerini gösteren indeks değerleri 2010 yılında % 1.81 yükselirken, 2011 yılında % 0.74 düşmüştür. Toplam girdilerin fiyat indeksi ise 2010 ve 2011 yıllarında sırasıyla % 3.51 ve % 17.05 artarken, toplam tüketim değişimleri 2010 ve 2011 yıllarında sırasıyla % 4.69 ve % 0.83 yükselmiştir. Bu değişim sonucunda verimlilik indeksleri 2010 ve 2011 yıllarına sırasıyla % 2.75 ve % 11.47 oranında düşmüştür. Memur ve işçi giderlerinin taşkömürü üretim maliyetlerini önemli ölçüde etkilediği belirlenmiştir.
{"title":"Zonguldak Yeraltı Kömür Ocakları Üretiminin Verimlilik Analizi","authors":"Bahadır Şengün, Mehmet Sabit Gürgen","doi":"10.31590/ejosat.1225867","DOIUrl":"https://doi.org/10.31590/ejosat.1225867","url":null,"abstract":"Maden ocaklarında verimliliğin ölçümü ve değerlendirilmesi oldukça büyük önem taşımaktadır. Bu çalışma kapsamında, 2009-2011 yılları arasında Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) tarafından beş değişik yeraltı ocağının kömür üretiminin verimlilik ölçümleri ve değerlendirilmesi yapılmıştır. Verimlilik ölçümünde Fisher indeks sayısı temeline dayanan toplam verimlilik ve karlılık ölçüm modeli kullanılmıştır. Yapılan incelemeler sonucunda, taşkömürü fiyat indeksi 2009 yılına göre, 2010 ve 2011 yıllarında % 9.60 ve % 37.87 yükselmiştir. Kömür üretimi değişimlerini gösteren indeks değerleri 2010 yılında % 1.81 yükselirken, 2011 yılında % 0.74 düşmüştür. Toplam girdilerin fiyat indeksi ise 2010 ve 2011 yıllarında sırasıyla % 3.51 ve % 17.05 artarken, toplam tüketim değişimleri 2010 ve 2011 yıllarında sırasıyla % 4.69 ve % 0.83 yükselmiştir. Bu değişim sonucunda verimlilik indeksleri 2010 ve 2011 yıllarına sırasıyla % 2.75 ve % 11.47 oranında düşmüştür. Memur ve işçi giderlerinin taşkömürü üretim maliyetlerini önemli ölçüde etkilediği belirlenmiştir.","PeriodicalId":12068,"journal":{"name":"European Journal of Science and Technology","volume":"120 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"84897775","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Turizm, gelişmiş ulaşım ve artan ticaret gibi insan faaliyetleri faunal elemanların dağılım alanları dışındaki habitatlara taşınmasına neden olmakta ve dolayısıyla yerli faunayı etkilemektedir. Bu faaliyetlerle taşınan organizmalar yerli olmayan, egzotik, istilacı veya tramp türler olarak adlandırılır. İstilacı türler, ekosistemi değiştirecek etkiye sahiptirler. Bu çalışmada İstilacı oldukları tespit edilen ve Türkiye`ye ait kayıt bildirilen Hymenopterlerden Sceliphron curvatum (Smith 1870), Tetramorium lanuginosum (Mayr 1870), Paratrechina longicornis (Latreille 1802), Anoplolepis gracilipes (F. Smith 1857), Linepithema humile (Mayr 1868), Nylanderia jaegerskioeldi (Mayr 1904), Nylanderia vividula (Nylander 1904), Cardiocondyla mauritanica (Forel 1890), Cardiocondyla emeryi (Forel, 1881), Monomorium pharaonis (Linnaeus 1758), Monomorium subopacum (F. Smith 1858), Pheidole indica (Mayr 1879), Pheidole teneriffana (Forel 1893), Pheidole megacephala (Fabricius 1793), Strumigenys membranifera (Emery 1869), Tetramorium bicarinatum (Nylander 1846), Hypoponera eduardi (Forel 1894), Hypoponera punctatissima (Roger 1859), Vespula vulgaris (Linnaeus, 1758), Solenopsis geminata (Fabricius 1804), Lasius neglectus (Van Loon, Boomsma & Andrasfalvy, 1990), Camponotus variegatus (Smith, F., 1858), Camponotus compressus (Fabricius, 1787), Camponotus maculatus (Fabricius 1782), Vespula germanica (Fabricius, 1793), Dryocosmus kuriphilus (Yasumatsu 1951), türlerine ait yapılan bu derlemede, bu türlerin doğal yaşam alanlarına, dağılım bölgelerine, ekolojik etkilerine, Türkiye`deki kayıtlarına değinilmiştir.
{"title":"Türkiye`deki İstilacı Hymenopterler","authors":"Aysel Kekillioglu, Zekerya Biçak","doi":"10.31590/ejosat.1224737","DOIUrl":"https://doi.org/10.31590/ejosat.1224737","url":null,"abstract":"Turizm, gelişmiş ulaşım ve artan ticaret gibi insan faaliyetleri faunal elemanların dağılım alanları dışındaki habitatlara taşınmasına neden olmakta ve dolayısıyla yerli faunayı etkilemektedir. Bu faaliyetlerle taşınan organizmalar yerli olmayan, egzotik, istilacı veya tramp türler olarak adlandırılır. İstilacı türler, ekosistemi değiştirecek etkiye sahiptirler. Bu çalışmada İstilacı oldukları tespit edilen ve Türkiye`ye ait kayıt bildirilen Hymenopterlerden Sceliphron curvatum (Smith 1870), Tetramorium lanuginosum (Mayr 1870), Paratrechina longicornis (Latreille 1802), Anoplolepis gracilipes (F. Smith 1857), Linepithema humile (Mayr 1868), Nylanderia jaegerskioeldi (Mayr 1904), Nylanderia vividula (Nylander 1904), Cardiocondyla mauritanica (Forel 1890), Cardiocondyla emeryi (Forel, 1881), Monomorium pharaonis (Linnaeus 1758), Monomorium subopacum (F. Smith 1858), Pheidole indica (Mayr 1879), Pheidole teneriffana (Forel 1893), Pheidole megacephala (Fabricius 1793), Strumigenys membranifera (Emery 1869), Tetramorium bicarinatum (Nylander 1846), Hypoponera eduardi (Forel 1894), Hypoponera punctatissima (Roger 1859), Vespula vulgaris (Linnaeus, 1758), Solenopsis geminata (Fabricius 1804), Lasius neglectus (Van Loon, Boomsma & Andrasfalvy, 1990), Camponotus variegatus (Smith, F., 1858), Camponotus compressus (Fabricius, 1787), Camponotus maculatus (Fabricius 1782), Vespula germanica (Fabricius, 1793), Dryocosmus kuriphilus (Yasumatsu 1951), türlerine ait yapılan bu derlemede, bu türlerin doğal yaşam alanlarına, dağılım bölgelerine, ekolojik etkilerine, Türkiye`deki kayıtlarına değinilmiştir.","PeriodicalId":12068,"journal":{"name":"European Journal of Science and Technology","volume":"40 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"76750129","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
The minimum spanning tree (MST) is a method that aims to find the minimum distance for connecting all vertices or nodes in a network of cities or any other centers. For finding the minimum distance that connects all nodes, two different types of algorithms have been commonly used: Kruskal and Prim algorithms. Our objective in this research is to find the most cost-efficient process for linking the natural gas pipeline’s pathways in Istanbul using minimum spanning tree with randomness or uncertainty in the distances between different districts, which are represented by vertices. The goal is to minimize total pipeline distance which connects all districts in metropolitan area of Istanbul. The method proved to be very useful in solving this problem.
{"title":"Optimization of Gas Distribution in Istanbul Using Minimum Spanning Tree with Probabilistic Approach","authors":"M. Savsar","doi":"10.31590/ejosat.1202232","DOIUrl":"https://doi.org/10.31590/ejosat.1202232","url":null,"abstract":"The minimum spanning tree (MST) is a method that aims to find the minimum distance for connecting all vertices or nodes in a network of cities or any other centers. For finding the minimum distance that connects all nodes, two different types of algorithms have been commonly used: Kruskal and Prim algorithms. Our objective in this research is to find the most cost-efficient process for linking the natural gas pipeline’s pathways in Istanbul using minimum spanning tree with randomness or uncertainty in the distances between different districts, which are represented by vertices. The goal is to minimize total pipeline distance which connects all districts in metropolitan area of Istanbul. The method proved to be very useful in solving this problem.","PeriodicalId":12068,"journal":{"name":"European Journal of Science and Technology","volume":"19 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"84430978","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Direct current (DC) motors have many difficulties when controlling angular velocity in a variety of applications. The perfect controller cannot be carried out by traditional control alone due to the nonlinear properties of DC motors, design constraints, and mechanical variations caused by the operation conditions. This study proposes a design for an artificial neural network based PID controller (ANNPID) to control the speed of a permanent magnet DC motor (PMDC) in two methods. A detailed analysis is performed based on the simulation results of both methods. The proposed controllers are numerically simulated for various test conditions including; set-point changes, step changes in the load torque, and parameter variations, then the suggested techniques were compared in a comparative study with a traditional PID controller based on the transient response specifications and the performance indices to validate the performance of the controllers. The simulation results demonstrated that the controllers have improved dynamics, static performance, and less overshoot. The methods described here achieve control more effectively than the conventional control approaches under both nominal and disturbed test conditions over different operating ranges.
{"title":"Design and Simulation of a PID Neural Network Controller for PMDC Motor Speed and Position Control","authors":"Rahaf SHEIKH DEBES, T. Kara","doi":"10.31590/ejosat.1222247","DOIUrl":"https://doi.org/10.31590/ejosat.1222247","url":null,"abstract":"Direct current (DC) motors have many difficulties when controlling angular velocity in a variety of applications. The perfect controller cannot be carried out by traditional control alone due to the nonlinear properties of DC motors, design constraints, and mechanical variations caused by the operation conditions. This study proposes a design for an artificial neural network based PID controller (ANNPID) to control the speed of a permanent magnet DC motor (PMDC) in two methods. A detailed analysis is performed based on the simulation results of both methods. The proposed controllers are numerically simulated for various test conditions including; set-point changes, step changes in the load torque, and parameter variations, then the suggested techniques were compared in a comparative study with a traditional PID controller based on the transient response specifications and the performance indices to validate the performance of the controllers. The simulation results demonstrated that the controllers have improved dynamics, static performance, and less overshoot. The methods described here achieve control more effectively than the conventional control approaches under both nominal and disturbed test conditions over different operating ranges.","PeriodicalId":12068,"journal":{"name":"European Journal of Science and Technology","volume":"108 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"79326200","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
In this study, the mathematical model of attitude motion is obtained for low orbit sattelite (LEO) with its kinematic and dynamic equations. The mathematical model of orbit motion for LEO satellite is obtained using Kepler parameters. Sensor data are generated adding zero mean Gaussian noise to data comes from model response. These measurement data are fused using INS/GPS integration structure. Extended Kalman filter algorithm is used to sensor fusion. Compare the estimated data comes from extended Kalman filter and the actual data generated from mathematical model. It has been observed from the results that the estimated data is closest to the actual attitude data. All study is performed at the MATLAB/Simulink environment.
{"title":"Sensor Fusion Based on Mathematical Model of LEO Satellite","authors":"S. Kartal, Tayfun Dar","doi":"10.31590/ejosat.1216679","DOIUrl":"https://doi.org/10.31590/ejosat.1216679","url":null,"abstract":"In this study, the mathematical model of attitude motion is obtained for low orbit sattelite (LEO) with its kinematic and dynamic equations. The mathematical model of orbit motion for LEO satellite is obtained using Kepler parameters. Sensor data are generated adding zero mean Gaussian noise to data comes from model response. These measurement data are fused using INS/GPS integration structure. Extended Kalman filter algorithm is used to sensor fusion. Compare the estimated data comes from extended Kalman filter and the actual data generated from mathematical model. It has been observed from the results that the estimated data is closest to the actual attitude data. All study is performed at the MATLAB/Simulink environment.","PeriodicalId":12068,"journal":{"name":"European Journal of Science and Technology","volume":"43 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"81521039","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Gizem Ci̇hangi̇r, Kubilay Kiliççi, Sezer Tan, Hasan Algül, M. Uysal, A. Alp
Gelişen teknoloji günümüz şartlarında farklı malzeme yapıları kullanma gereksinimde beraberinde getirmiştir. Malzeme üzerinde meydana gelen elektrokimyasal reaksiyonlar malzemelerde olumsuz etkiler yaratmaktadır. Farklı mühendislik disiplinleri bu konular üzerinde çalışmaktadır. Malzemede bozulmalar yüzeyde başlar. Yüzeyi iyi olan bir malzemede gerek korozyon gerekse aşınma direnci oldukça yüksek olur. Yüzey özelliklerini geliştirmenin en makul yollarından birisi de kaplama uygulamasıdır. Kaplanan yüzey, kaplandığı metalden çok daha iyi özelliklere sahip olabilir. Uzun yıllar boyunca bu amaç için krom (Cr) kaplamalar tercih edilmiştir. Ancak çevreci yaklaşımların ön plana çıkması ile krom kaplamalara alternatif olarak elektrolitik kaplamalar oldukça başarılı bir şekilde geliştirilmiş ve uygulanmaya başlanmıştır. Bu çalışmada oksidasyon direnci düşük olan alüminyum yüzeyi akımlı yöntemle Ni-P-GO kaplanmış ve elektrokimyasal özelliği başta olmak üzere inceleme yapılmıştır. GO son yıllarda oldukça popüler olan katı yağlayıcıların başında gelmektedir. Bu çalışmada Ni-P alaşım matrisine ilave edilerek oldukça iyi bir şekilde korozyon oranı değeri (yaklaşık 10 mpy’e kadar) elde edilmiştir. Farklı iş çevrimlerinde uygulama yapılmıştır ve Ton süresinin artmasıyla birlikte tane boyutu yaklaşık olarak 28 nm’e kadar düşmüştür.
{"title":"Farklı İş Çevrimlerinde Akımlı Yöntemle Üretilen Ni-P-GO Kaplamaların Özelliklerinin İncelenmesi","authors":"Gizem Ci̇hangi̇r, Kubilay Kiliççi, Sezer Tan, Hasan Algül, M. Uysal, A. Alp","doi":"10.31590/ejosat.1222987","DOIUrl":"https://doi.org/10.31590/ejosat.1222987","url":null,"abstract":"Gelişen teknoloji günümüz şartlarında farklı malzeme yapıları kullanma gereksinimde beraberinde getirmiştir. Malzeme üzerinde meydana gelen elektrokimyasal reaksiyonlar malzemelerde olumsuz etkiler yaratmaktadır. Farklı mühendislik disiplinleri bu konular üzerinde çalışmaktadır. Malzemede bozulmalar yüzeyde başlar. Yüzeyi iyi olan bir malzemede gerek korozyon gerekse aşınma direnci oldukça yüksek olur. Yüzey özelliklerini geliştirmenin en makul yollarından birisi de kaplama uygulamasıdır. Kaplanan yüzey, kaplandığı metalden çok daha iyi özelliklere sahip olabilir. Uzun yıllar boyunca bu amaç için krom (Cr) kaplamalar tercih edilmiştir. Ancak çevreci yaklaşımların ön plana çıkması ile krom kaplamalara alternatif olarak elektrolitik kaplamalar oldukça başarılı bir şekilde geliştirilmiş ve uygulanmaya başlanmıştır. Bu çalışmada oksidasyon direnci düşük olan alüminyum yüzeyi akımlı yöntemle Ni-P-GO kaplanmış ve elektrokimyasal özelliği başta olmak üzere inceleme yapılmıştır. GO son yıllarda oldukça popüler olan katı yağlayıcıların başında gelmektedir. Bu çalışmada Ni-P alaşım matrisine ilave edilerek oldukça iyi bir şekilde korozyon oranı değeri (yaklaşık 10 mpy’e kadar) elde edilmiştir. Farklı iş çevrimlerinde uygulama yapılmıştır ve Ton süresinin artmasıyla birlikte tane boyutu yaklaşık olarak 28 nm’e kadar düşmüştür.","PeriodicalId":12068,"journal":{"name":"European Journal of Science and Technology","volume":"10 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"90371963","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Kontrolsüz bir şekilde çevreye bırakılan atıklar, çevre ve insan sağlığına zarar vermektedir. Bu atıklardan birisi de kullanılmış bitkisel atık yağlardır. Özellikle bitkisel yağların kızartma sonrasında diğer atıklardan ayrı toplanmayarak çevreye bırakılması/atılması önemli çevresel sorunlara neden olmaktadır. Diğer atık yağlar gibi bitkisel atık yağların da çevreye zarar vermeden kimyasal ve/veya biyolojik çeşitli aşamalardan geçirilerek geri kazanımı mümkün olabilmektedir. Bu çalışmada bitkisel atık yağın herhangi bir aşamadan geçirilmeden farklı bir şekilde değerlendirilebilmesi amaçlanmıştır. Bunun için güneş enerjili su ısıtma sistemlerinde kullanılan iki fazlı kapalı termosifon tip ısı borusunda geleneksel çalışma akışkanı olarak kullanılan suyun yerine bitkisel atık yağın kullanılabilirliği deneysel olarak incelenmiştir. Termosifon tip ısı boruları içindeki çalışma akışkanı sıvı ve gaz olmak üzere aynı anda iki fazda olmakta ve alt ucundan aldığı ısıyı üst ucuna taşımaktadır. Böylece iki farklı ortam arasında bir ısı transferi sağlanmaktadır. Termosifonlar ısıtma amaçlı kullanılabileceği gibi soğutma amaçlı da kullanılabilir. Bu çalışmada vakumlu cam tüp içerisine yerleştirilen termosifon tip ısı borusu bir depo içerisindeki 400ml hacimdeki suyun ısıtılması için kullanılmıştır. Laboratuvar şartlarında gerçekleştirilen deneylerde enerji kaynağı olarak güneş enerjisi yerine akkor bir lambadan sağlanan ışık enerjisinden yararlanılmıştır. Termosifonun buharlaştırıcı hacminin %30’u kadarına çalışma akışkanı olarak 13ml bitkisel atık yağ konulmuştur. Güneş simülasyonu şeklinde yapılan ve 3 saat ile sınırlandırılan deneyler sonucunda sistemin verimi %33 olarak hesaplanmıştır.
{"title":"Güneş Enerjili Su Isıtma Sistemleri İçin Termosifon Tip Isı Borusunda Çalışma Akışkanı Olarak Bitkisel Atık Yağ Kullanımının Deneysel İncelenmesi","authors":"Engin Özbaş","doi":"10.31590/ejosat.1223450","DOIUrl":"https://doi.org/10.31590/ejosat.1223450","url":null,"abstract":"Kontrolsüz bir şekilde çevreye bırakılan atıklar, çevre ve insan sağlığına zarar vermektedir. Bu atıklardan birisi de kullanılmış bitkisel atık yağlardır. Özellikle bitkisel yağların kızartma sonrasında diğer atıklardan ayrı toplanmayarak çevreye bırakılması/atılması önemli çevresel sorunlara neden olmaktadır. Diğer atık yağlar gibi bitkisel atık yağların da çevreye zarar vermeden kimyasal ve/veya biyolojik çeşitli aşamalardan geçirilerek geri kazanımı mümkün olabilmektedir. Bu çalışmada bitkisel atık yağın herhangi bir aşamadan geçirilmeden farklı bir şekilde değerlendirilebilmesi amaçlanmıştır. Bunun için güneş enerjili su ısıtma sistemlerinde kullanılan iki fazlı kapalı termosifon tip ısı borusunda geleneksel çalışma akışkanı olarak kullanılan suyun yerine bitkisel atık yağın kullanılabilirliği deneysel olarak incelenmiştir. Termosifon tip ısı boruları içindeki çalışma akışkanı sıvı ve gaz olmak üzere aynı anda iki fazda olmakta ve alt ucundan aldığı ısıyı üst ucuna taşımaktadır. Böylece iki farklı ortam arasında bir ısı transferi sağlanmaktadır. Termosifonlar ısıtma amaçlı kullanılabileceği gibi soğutma amaçlı da kullanılabilir. Bu çalışmada vakumlu cam tüp içerisine yerleştirilen termosifon tip ısı borusu bir depo içerisindeki 400ml hacimdeki suyun ısıtılması için kullanılmıştır. Laboratuvar şartlarında gerçekleştirilen deneylerde enerji kaynağı olarak güneş enerjisi yerine akkor bir lambadan sağlanan ışık enerjisinden yararlanılmıştır. Termosifonun buharlaştırıcı hacminin %30’u kadarına çalışma akışkanı olarak 13ml bitkisel atık yağ konulmuştur. Güneş simülasyonu şeklinde yapılan ve 3 saat ile sınırlandırılan deneyler sonucunda sistemin verimi %33 olarak hesaplanmıştır.","PeriodicalId":12068,"journal":{"name":"European Journal of Science and Technology","volume":"15 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"72932184","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
This study includes fuzzy logic modeling of surface roughness experimental values obtained as a result of machining Co28Cr6Mo medical alloy in CNC turning (rotational speed (n), feed rate (f), depth of cut (a) and tool tip radius (r)) depending on cutting parameters. According to the hardness of the material to be cut and the type of cutting tool used, fuzzy logic solution models that can determine the most suitable tool tip radius for the surface roughness (Ra) were created. In the model created using fuzzy logic, experimental studies on the rule base created by using the membership functions of the input parameters and the output parameters, the membership function foot widths and the relations between the membership functions were used. Triangle (trimf) membership function was chosen with Mamdani approach on the rule base. The results obtained using the established model are interpreted with 2 and 3 dimensional graphics for tool tip radius. We can say that a good surface quality (minimum surface roughness) is obtained on the material with the most suitable (optimal) tool tip radius determined by models established with fuzzy logic.
{"title":"Fuzzy Logic Modelling Of The Effect Of Tool Tip Radius On Surface Roughness In Machining Co28Cr6Mo Wrought Steels In CNC Turning","authors":"I. Asiltürk, M. Ince","doi":"10.31590/ejosat.1223563","DOIUrl":"https://doi.org/10.31590/ejosat.1223563","url":null,"abstract":"This study includes fuzzy logic modeling of surface roughness experimental values obtained as a result of machining Co28Cr6Mo medical alloy in CNC turning (rotational speed (n), feed rate (f), depth of cut (a) and tool tip radius (r)) depending on cutting parameters. According to the hardness of the material to be cut and the type of cutting tool used, fuzzy logic solution models that can determine the most suitable tool tip radius for the surface roughness (Ra) were created. In the model created using fuzzy logic, experimental studies on the rule base created by using the membership functions of the input parameters and the output parameters, the membership function foot widths and the relations between the membership functions were used. Triangle (trimf) membership function was chosen with Mamdani approach on the rule base. The results obtained using the established model are interpreted with 2 and 3 dimensional graphics for tool tip radius. We can say that a good surface quality (minimum surface roughness) is obtained on the material with the most suitable (optimal) tool tip radius determined by models established with fuzzy logic.","PeriodicalId":12068,"journal":{"name":"European Journal of Science and Technology","volume":"88 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"73289723","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Artificial intelligence (AI) technology, as one of the most sophisticated science and technology in today's world, is increasingly being used to production and life, particularly in the manufacturing business. it demonstrates how artificial intelligence technology is used in mechanical manufacturing, namely in defect detection, quality inspection, enhancing workplace safety, and other areas. Artificial intelligence technology is becoming increasingly important in people's lives as it becomes more widely used in people's daily lives, such as the widespread use of smart dishwashers and smart sweepers, which are the products of the fusion of artificial intelligence and the mechanical manufacturing industry. Indeed, artificial intelligence technology has been widely utilized in the mechanical manufacturing business, which not only ensures production precision, but also enhances job productivity and workplace safety. The rise of artificial intelligence has caused significant changes in the manufacturing industry as a whole. Without exception, the manufacturing industry must rely on AI technology to accomplish automation and intelligent development, as well as to improve productivity. Using artificial intelligence to categorize mechanical components, we may propose parts from a based solely on an image or CAD model. To find a necessary component in a machines we must currently browse through a catalogue and be able to discern which part you want based on the available possibilities and your understanding of the catalogue. There are serial numbers to memorize since a single digit or character change might indicate a different sort of part. The algorithm will choose which sections are the best and will significantly facilitate our search.
{"title":"Applications of Artificial Intelligence in Mechanical Engineering","authors":"Ferit Artkin","doi":"10.31590/ejosat.1224045","DOIUrl":"https://doi.org/10.31590/ejosat.1224045","url":null,"abstract":"Artificial intelligence (AI) technology, as one of the most sophisticated science and technology in today's world, is increasingly being used to production and life, particularly in the manufacturing business. it demonstrates how artificial intelligence technology is used in mechanical manufacturing, namely in defect detection, quality inspection, enhancing workplace safety, and other areas. Artificial intelligence technology is becoming increasingly important in people's lives as it becomes more widely used in people's daily lives, such as the widespread use of smart dishwashers and smart sweepers, which are the products of the fusion of artificial intelligence and the mechanical manufacturing industry. Indeed, artificial intelligence technology has been widely utilized in the mechanical manufacturing business, which not only ensures production precision, but also enhances job productivity and workplace safety. The rise of artificial intelligence has caused significant changes in the manufacturing industry as a whole. Without exception, the manufacturing industry must rely on AI technology to accomplish automation and intelligent development, as well as to improve productivity. Using artificial intelligence to categorize mechanical components, we may propose parts from a based solely on an image or CAD model. To find a necessary component in a machines we must currently browse through a catalogue and be able to discern which part you want based on the available possibilities and your understanding of the catalogue. There are serial numbers to memorize since a single digit or character change might indicate a different sort of part. The algorithm will choose which sections are the best and will significantly facilitate our search.","PeriodicalId":12068,"journal":{"name":"European Journal of Science and Technology","volume":"40 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"88279937","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
京公网安备 11010802042870号
京ICP备2023020795号-1
扫码关注我们
求助内容：
应助结果提醒方式：