Bu çalışmada Prof. Dr. Vefa Saygın Öğütle’nin ilk basımı 2013 yılında Ayrıntı Yayınları tarafından yapılan Metodolojik Bireyciliğin Eleştirisi adlı kitabının tanıtımı hedeflenmektedir.
{"title":"Book Review (Metodolojik Bireyciliğin Eleştirisi)","authors":"Abdülkadir İnce","doi":"10.33630/ausbf.1185638","DOIUrl":"https://doi.org/10.33630/ausbf.1185638","url":null,"abstract":"Bu çalışmada Prof. Dr. Vefa Saygın Öğütle’nin ilk basımı 2013 yılında Ayrıntı Yayınları tarafından yapılan Metodolojik Bireyciliğin Eleştirisi adlı kitabının tanıtımı hedeflenmektedir.","PeriodicalId":213629,"journal":{"name":"Ankara Üniversitesi SBF Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"130530661","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışmada Kentsel Heterotopya kitabı incelenmiş ve ana hatlarıyla ortaya konulmuştur. Modern kentin temel özelliklerini, zorluklarını ve değişimlerini ortaya koyan bu kitapta özgürlüğün mümkün olup olmadığı konusu tartışılmaktadır. Metropolün ritmi, ahengi ve yaşam pratiklerinin yanı sıra modern mekânın kaosu ve düzensizliği de ele alınmaktadır. Aynı zamanda modern dünyada meydana gelen adacık ve eşik mekanlarının farklılıklarına değinilmektedir. Öteki olma durumu ve böylece ırkçılık ve asimilasyon konularını ele alan yazar farklı kimliklerin bir arada yaşayabilmesinin reçetesini okuyuculara sunmaktadır. Modern kentin özneleri olan flanör ve burjuvanın eylemlerini ve temel karakteristik özellikleri ortaya koyarak modern hayatta, gündelik yaşamın akışına yer vermektedir. Kitabın yazarı olan Stavros Stavrides'in görüşlerinin yanı sıra birçok ünlü düşünürün görüşlerine yer verilen bu kitabın oldukça zengin bir içeriğe sahip olduğu belirtilmektedir.
{"title":"Modern Kentte Özgürlük Mümkün Mü?","authors":"Nursemin Güney","doi":"10.33630/ausbf.1189140","DOIUrl":"https://doi.org/10.33630/ausbf.1189140","url":null,"abstract":"Bu çalışmada Kentsel Heterotopya kitabı incelenmiş ve ana hatlarıyla ortaya konulmuştur. Modern kentin temel özelliklerini, zorluklarını ve değişimlerini ortaya koyan bu kitapta özgürlüğün mümkün olup olmadığı konusu tartışılmaktadır. Metropolün ritmi, ahengi ve yaşam pratiklerinin yanı sıra modern mekânın kaosu ve düzensizliği de ele alınmaktadır. Aynı zamanda modern dünyada meydana gelen adacık ve eşik mekanlarının farklılıklarına değinilmektedir. Öteki olma durumu ve böylece ırkçılık ve asimilasyon konularını ele alan yazar farklı kimliklerin bir arada yaşayabilmesinin reçetesini okuyuculara sunmaktadır. Modern kentin özneleri olan flanör ve burjuvanın eylemlerini ve temel karakteristik özellikleri ortaya koyarak modern hayatta, gündelik yaşamın akışına yer vermektedir. Kitabın yazarı olan Stavros Stavrides'in görüşlerinin yanı sıra birçok ünlü düşünürün görüşlerine yer verilen bu kitabın oldukça zengin bir içeriğe sahip olduğu belirtilmektedir.","PeriodicalId":213629,"journal":{"name":"Ankara Üniversitesi SBF Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125805040","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Günümüzde yoğun rekabet ortamında şirketlerin uzun vadede faaliyetlerinin sürdürülebilirliği, başarılı olmaları ve şirket değerini maksimize edebilmeleri yönetim kurulu üyeleri açısından esas amaçtır. Şirketlerin kurumsal yönetim anlayışını benimsemesi daha yüksek bir şirket performansına ve refah seviyesine ulaşabilmesini ifade etmektedir. Gerçekleştirilen bu çalışma, BİST 100 endeksinde olan şirketlerin yönetim kurulu büyüklüğü ve bağımsız yönetim kurulu üye sayısını şirket performansı açısından değerlendirmesini amaçlamaktadır. Çalışmanın modelinde bağımlı değişken olarak ifade edilen finansal performans ölçütleri olan karlılık oranlarından faydalanılmıştır. BİST 100 endeksinde olan şirketlerin 2010-2021 yıllarına ait verileri ile Pearson korelasyon ve regresyon analizi gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın sonucuna göre, yönetim kurulu üye yapısının şirket performansına yönelik ilişkisinde aktif karlılık oranı (ROA) ile negatif yönlü ve anlamlı bir ilişkisi; özsermaye karlılığı (ROE) ile ise herhangi bir anlamlı ilişki olmadığı sonucuna ulaşılırken, yönetim kurulu üye yapısının şirket performansına yönelik etkisinde aktif karlılık oranı (ROA) üzerinde negatif yönlü ve anlamlı bir etkisi olduğu; özsermaye karlılığı (ROE) üzerinde ise bir etkisi olmadığı sonucuna varılmıştır.
{"title":"YÖNETİM KURULU ÜYE YAPISININ ŞİRKET PERFORMANSIYLA İLİŞKİSİ: BIST 100’E İLİŞKİN AMPİRİK KANITI","authors":"Elif Savaşkan","doi":"10.33630/ausbf.1145157","DOIUrl":"https://doi.org/10.33630/ausbf.1145157","url":null,"abstract":"Günümüzde yoğun rekabet ortamında şirketlerin uzun vadede faaliyetlerinin sürdürülebilirliği, başarılı olmaları ve şirket değerini maksimize edebilmeleri yönetim kurulu üyeleri açısından esas amaçtır. Şirketlerin kurumsal yönetim anlayışını benimsemesi daha yüksek bir şirket performansına ve refah seviyesine ulaşabilmesini ifade etmektedir. Gerçekleştirilen bu çalışma, BİST 100 endeksinde olan şirketlerin yönetim kurulu büyüklüğü ve bağımsız yönetim kurulu üye sayısını şirket performansı açısından değerlendirmesini amaçlamaktadır. Çalışmanın modelinde bağımlı değişken olarak ifade edilen finansal performans ölçütleri olan karlılık oranlarından faydalanılmıştır. BİST 100 endeksinde olan şirketlerin 2010-2021 yıllarına ait verileri ile Pearson korelasyon ve regresyon analizi gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın sonucuna göre, yönetim kurulu üye yapısının şirket performansına yönelik ilişkisinde aktif karlılık oranı (ROA) ile negatif yönlü ve anlamlı bir ilişkisi; özsermaye karlılığı (ROE) ile ise herhangi bir anlamlı ilişki olmadığı sonucuna ulaşılırken, yönetim kurulu üye yapısının şirket performansına yönelik etkisinde aktif karlılık oranı (ROA) üzerinde negatif yönlü ve anlamlı bir etkisi olduğu; özsermaye karlılığı (ROE) üzerinde ise bir etkisi olmadığı sonucuna varılmıştır.","PeriodicalId":213629,"journal":{"name":"Ankara Üniversitesi SBF Dergisi","volume":"66 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"114819162","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
BM verilerine ve Avustralya Savunma Kuvvetleri (Australian Defence Force, ADF) tarafından hazırlanan rapora göre 2003-2013 yılları arasında Afganistan’da görev alan Avustralya Özel Birlik askerleri en az 89 sivilin ve savaşanın ölümünden sorumludur. Her ne kadar Avustralya hükümeti kendi soruşturmasını yürütmekte ve sorumluları hukuk önüne getirmeye kararlı olduğu yönünde bir izlenim göstermekte ise de, uluslararası barış gücü bünyesinde görev alan personelin uluslararası suçlar işleyebileceği ve işlediği gerçeği hukuki alan dışında da tartışılması gereken ve etki doğuran bir sorundur. Agamben’in “istisna durumu” kavramına paralel olarak, Avustralya birliklerinin Afganistan Savaşı sırasında uluslararası ilke ve normlarla bağdaşmayan eylemleri istisna olmanın ötesinde, istisnanın kurala dönüştüğü bir alanı işaret etmektedir. Çalışmada, yasa koyucu iktidarın, iktidarını kurma aşamasında hukukun üstünde ve dışında olduğunu öne süren Agamben’in istisna durumu ve homo sacer kavramlarından hareketle, uluslararası düzlemde uluslararası toplum şeklinde kendisini ifade eden değişken, muğlak ve her yerde bulunan iktidar erklerinin benzer istisna durumu ve homo sacer sujeleri kurguladıkları tartışılacaktır
{"title":"War Crimes of Australian Special Forces During the Afghan War and Agamben’s State of Exception","authors":"Gozde Turan","doi":"10.33630/ausbf.1074589","DOIUrl":"https://doi.org/10.33630/ausbf.1074589","url":null,"abstract":"BM verilerine ve Avustralya Savunma Kuvvetleri (Australian Defence Force, ADF) tarafından hazırlanan rapora göre 2003-2013 yılları arasında Afganistan’da görev alan Avustralya Özel Birlik askerleri en az 89 sivilin ve savaşanın ölümünden sorumludur. Her ne kadar Avustralya hükümeti kendi soruşturmasını yürütmekte ve sorumluları hukuk önüne getirmeye kararlı olduğu yönünde bir izlenim göstermekte ise de, uluslararası barış gücü bünyesinde görev alan personelin uluslararası suçlar işleyebileceği ve işlediği gerçeği hukuki alan dışında da tartışılması gereken ve etki doğuran bir sorundur. Agamben’in “istisna durumu” kavramına paralel olarak, Avustralya birliklerinin Afganistan Savaşı sırasında uluslararası ilke ve normlarla bağdaşmayan eylemleri istisna olmanın ötesinde, istisnanın kurala dönüştüğü bir alanı işaret etmektedir. Çalışmada, yasa koyucu iktidarın, iktidarını kurma aşamasında hukukun üstünde ve dışında olduğunu öne süren Agamben’in istisna durumu ve homo sacer kavramlarından hareketle, uluslararası düzlemde uluslararası toplum şeklinde kendisini ifade eden değişken, muğlak ve her yerde bulunan iktidar erklerinin benzer istisna durumu ve homo sacer sujeleri kurguladıkları tartışılacaktır","PeriodicalId":213629,"journal":{"name":"Ankara Üniversitesi SBF Dergisi","volume":"6 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127841839","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Türkiye’de siyasi partiler hala en önemli siyasal katılım araçlarından birisidir. Siyasi partilerin üye profili; parti karakteristiği ve partinin siyasal katılım yapısına dair pek çok bilgiyi içermekte ve çeşitli analizler yapılmasına olanak sağlamaktadır. Yalnız siyasi partilerin farklı seviyelerindeki üye profilleri üzerine yapılan sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır. Çalışma bu noktada, Mersin CHP üye profili ve partinin çeşitli seviyelerinde siyaset yapma fırsatı elde etmiş üyelerin profilini, Sosyo-Ekonomik Statü (SES) modelinden faydalanarak analiz etmektedir. Çalışmada, 2019 yerel seçimleri ile uyumlu 2017 ve 2018 yıllarına ait Mersin CHP üye bilgilerini içeren iki veri seti ve bu veri setlerinin birleştirilmesiyle elde edilen 37.172 kişinin üye bilgileri incelenmiştir. Yine, çalışmayı desteklemesi amacıyla oluşturulan, Mersin CHP’ye ait 2002-2018 yılları arası milletvekilleri, 2004-2018 yılları arası belediye başkanları, 2014 yılı meclis üyeleri ve 2019 yılı yerel seçimlerinde aday adayı olan üyelere ilişkin veri setleri de analize dâhil edilmiştir. Buna göre, SES modelinin genel CHP üye profilinden çok, siyasi kariyer basamaklarında yükselme şansı elde eden (milletvekili, belediye başkanı vb.) bireylerin siyasal katılım profilini açıklamada daha anlamlı olduğu görülmüştür.
{"title":"REPUBLIC PEOPLE'S PARTY (CHP) THE SOCIO-ECONOMIC ANALYSIS ON MERSİN MEMBER PROFILE IN THE CONTEXT OF LOCAL POLITICS","authors":"Kandemir Atçeken","doi":"10.33630/ausbf.1223669","DOIUrl":"https://doi.org/10.33630/ausbf.1223669","url":null,"abstract":"Türkiye’de siyasi partiler hala en önemli siyasal katılım araçlarından birisidir. Siyasi partilerin üye profili; parti karakteristiği ve partinin siyasal katılım yapısına dair pek çok bilgiyi içermekte ve çeşitli analizler yapılmasına olanak sağlamaktadır. Yalnız siyasi partilerin farklı seviyelerindeki üye profilleri üzerine yapılan sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır. Çalışma bu noktada, Mersin CHP üye profili ve partinin çeşitli seviyelerinde siyaset yapma fırsatı elde etmiş üyelerin profilini, Sosyo-Ekonomik Statü (SES) modelinden faydalanarak analiz etmektedir. Çalışmada, 2019 yerel seçimleri ile uyumlu 2017 ve 2018 yıllarına ait Mersin CHP üye bilgilerini içeren iki veri seti ve bu veri setlerinin birleştirilmesiyle elde edilen 37.172 kişinin üye bilgileri incelenmiştir. Yine, çalışmayı desteklemesi amacıyla oluşturulan, Mersin CHP’ye ait 2002-2018 yılları arası milletvekilleri, 2004-2018 yılları arası belediye başkanları, 2014 yılı meclis üyeleri ve 2019 yılı yerel seçimlerinde aday adayı olan üyelere ilişkin veri setleri de analize dâhil edilmiştir. Buna göre, SES modelinin genel CHP üye profilinden çok, siyasi kariyer basamaklarında yükselme şansı elde eden (milletvekili, belediye başkanı vb.) bireylerin siyasal katılım profilini açıklamada daha anlamlı olduğu görülmüştür.","PeriodicalId":213629,"journal":{"name":"Ankara Üniversitesi SBF Dergisi","volume":"89 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121990500","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu makale esas olarak, 1993-2020 döneminde, Borsa İstanbul’da işlem görmek üzere yapılan ilk halka arzların, kısa ve uzun dönemli performanslarının incelenmesini kapsamaktadır. 1993-2020 döneminde ilk halka arzını gerçekleştirilmiş ve bu araştırma kapsamına alınmış şirketlerin sayısı 347’dir. İncelemede elde edilen bulgular diğer gelişmiş ve gelişmekte olan piyasalara paralel olarak Borsa İstanbul’da da kısa dönem düşük fiyatlama, uzun dönem düşük performans olgusunun geçerli olduğuna ve ilk halka arzların kısa dönemde yüksek performans gösterdiğine ve uzun dönemde gösterge getiri BIST100 endeksi getirisinin altında kalındığına kanıt sağlamakta olup, elde edilen sonuçlar literatürdeki diğer çalışmalarla paralellik göstermektedir. Ayrıca, 1993-2020 inceleme döneminde, ilk gün getirileri, dönemsel olarak farklılık göstermekle birlikte, piyasaların canlı veya durgun (hot market-cold market) olduğu dönemlere göre belirgin bir farklılık göstermemektedir.
{"title":"HİSSE SENEDİ İLK HALKA ARZLARININ KISA VE UZUN DÖNEMLİ PERFORMANS ANALİZİ: BORSA İSTANBUL ÖRNEĞİ (1993-2020)","authors":"Güven Sayilgan, Cafer Bakirhan","doi":"10.33630/ausbf.1134693","DOIUrl":"https://doi.org/10.33630/ausbf.1134693","url":null,"abstract":"Bu makale esas olarak, 1993-2020 döneminde, Borsa İstanbul’da işlem görmek üzere yapılan ilk halka arzların, kısa ve uzun dönemli performanslarının incelenmesini kapsamaktadır. 1993-2020 döneminde ilk halka arzını gerçekleştirilmiş ve bu araştırma kapsamına alınmış şirketlerin sayısı 347’dir. İncelemede elde edilen bulgular diğer gelişmiş ve gelişmekte olan piyasalara paralel olarak Borsa İstanbul’da da kısa dönem düşük fiyatlama, uzun dönem düşük performans olgusunun geçerli olduğuna ve ilk halka arzların kısa dönemde yüksek performans gösterdiğine ve uzun dönemde gösterge getiri BIST100 endeksi getirisinin altında kalındığına kanıt sağlamakta olup, elde edilen sonuçlar literatürdeki diğer çalışmalarla paralellik göstermektedir. Ayrıca, 1993-2020 inceleme döneminde, ilk gün getirileri, dönemsel olarak farklılık göstermekle birlikte, piyasaların canlı veya durgun (hot market-cold market) olduğu dönemlere göre belirgin bir farklılık göstermemektedir.","PeriodicalId":213629,"journal":{"name":"Ankara Üniversitesi SBF Dergisi","volume":"14 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116890280","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
AKP hükümetinin ekonomi politikalarının değerlendirilmesinde genel bir uzlaşı vardır. Kimileri hükümeti 2002- 2013'yılları arasında temel ekonomik parametreler açısından başarılı bulurken, sonraki dönemde başarısızlığın sebeplerinin neler olduğu konusunda bahsedilen uzlaşma yerini "resmi" ve "muhalif" olmak üzere iki farklı açıklamaya bırakmıştır. “Resmi” görüş, olası başarısızlığı ülke dışındaki “güçler” tarafından mevcut hükümete karşı komplo yapıldığı senaryolarına dayandırmaktadır. “Muhalif” görüş ise ikinci on yıldaki başarısızlığı ilk dönemde uygulanan politikaların değişmesine bağlamaktadır. Bu makalenin amacı, Türkiye Ekonomisinin son yirmi yıldaki ekonomik performansına ilişkin mevcut görüşleri eleştirel bir şekilde tartışmak ve yeni bir görüş önermektir. Bunun için üç yönlü bir analiz yapılmıştır. İlk olarak, Türkiye ekonomisinin finansal ve endüstriyel performansı ve değişen ekonomi politikalarının sürdürülebilirliği betimsel bir veri analizi ile değerlendirilmektedir. Ardından, hükümetin kendi ürettiği ekonomik raporlardaki itiraf ve ifadelerin izlerini sürerek “uzlaşı” eleştirel bir şekilde tartışılmaktadır. Son olarak, uygulanan ekonomi politikalarının bölüşümsel etkileri incelenmektedir.
{"title":"AKP’li Yıllarda Türkiye Ekonomisi: Panoramik Bir Değerlendirme","authors":"F. Atbaşı, Mustafa Özi̇ş, M. Kurtulmuş","doi":"10.33630/ausbf.1225163","DOIUrl":"https://doi.org/10.33630/ausbf.1225163","url":null,"abstract":"AKP hükümetinin ekonomi politikalarının değerlendirilmesinde genel bir uzlaşı vardır. Kimileri hükümeti 2002- 2013'yılları arasında temel ekonomik parametreler açısından başarılı bulurken, sonraki dönemde başarısızlığın sebeplerinin neler olduğu konusunda bahsedilen uzlaşma yerini \"resmi\" ve \"muhalif\" olmak üzere iki farklı açıklamaya bırakmıştır. “Resmi” görüş, olası başarısızlığı ülke dışındaki “güçler” tarafından mevcut hükümete karşı komplo yapıldığı senaryolarına dayandırmaktadır. “Muhalif” görüş ise ikinci on yıldaki başarısızlığı ilk dönemde uygulanan politikaların değişmesine bağlamaktadır. Bu makalenin amacı, Türkiye Ekonomisinin son yirmi yıldaki ekonomik performansına ilişkin mevcut görüşleri eleştirel bir şekilde tartışmak ve yeni bir görüş önermektir. Bunun için üç yönlü bir analiz yapılmıştır. İlk olarak, Türkiye ekonomisinin finansal ve endüstriyel performansı ve değişen ekonomi politikalarının sürdürülebilirliği betimsel bir veri analizi ile değerlendirilmektedir. Ardından, hükümetin kendi ürettiği ekonomik raporlardaki itiraf ve ifadelerin izlerini sürerek “uzlaşı” eleştirel bir şekilde tartışılmaktadır. Son olarak, uygulanan ekonomi politikalarının bölüşümsel etkileri incelenmektedir.","PeriodicalId":213629,"journal":{"name":"Ankara Üniversitesi SBF Dergisi","volume":"6 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"130819332","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Kamu yönetimi alanında insanı anlama çabası, davranışsal yaklaşımın kuramsal temelinin atıldığı 20. yüzyılda başlamıştır. Günümüzde bu yaklaşım kamu yönetiminde psikolojik bakış açısını kullanmanın politika uygulayıcılarına pratik fayda sağladığı düşüncesiyle tekrar gündeme gelmiştir. Kamu yönetimi alanında bu konudaki çalışmalar insan davranışlarını ve tutumlarını gözlemleyebilmek, ölçebilmek ve yönlendirebilmek amacıyla yapılan yönetsel uygulamalarla “davranışsal içgörüler” ekseninde sürdürülmektedir. Bu nedenle çalışmada davranışsal içgörülerin kamu yönetimi alanıyla ilişkisi davranışsal yaklaşımın alandaki tarihsel gelişimi üzerinden ele alınmıştır. Ayrıca çalışmada davranışsal içgörülerin kamu yönetiminde ilk uygulama birimi olan “Davranışsal İçgörüler Ekibi (Behavioural Insights Team)” örnek olarak incelenmiştir. Çalışma bu ilişkide ekibin kuruluşu, uygulamaları ve dönüşümü esas alınarak davranışsal içgörülerin nasıl görünür hale geldiği sorusunu cevaplamayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda ekibin kabine ofisinin bir alt birimi olarak örgütlenmesi, 2014’te ise alt birim olmaktan çıkıp şirketleşmesi dikkat çekicidir. Ancak Birleşik Krallık ekibin ortaklığını 2021’e kadar devam ettirmiştir. Ekibin geçirmiş olduğu bu değişimler içgörülerin kullanımında devletin yönlendiriciliğinin değiştiği sonucunu ortaya çıkarmıştır.
{"title":"Behavioural Approach in Public Administration and the Case of the UK Behavioural Insights Team","authors":"Elmas Yelkesen, Hatice Duygu Bankoğlu","doi":"10.33630/ausbf.1166292","DOIUrl":"https://doi.org/10.33630/ausbf.1166292","url":null,"abstract":"Kamu yönetimi alanında insanı anlama çabası, davranışsal yaklaşımın kuramsal temelinin atıldığı 20. yüzyılda başlamıştır. Günümüzde bu yaklaşım kamu yönetiminde psikolojik bakış açısını kullanmanın politika uygulayıcılarına pratik fayda sağladığı düşüncesiyle tekrar gündeme gelmiştir. Kamu yönetimi alanında bu konudaki çalışmalar insan davranışlarını ve tutumlarını gözlemleyebilmek, ölçebilmek ve yönlendirebilmek amacıyla yapılan yönetsel uygulamalarla “davranışsal içgörüler” ekseninde sürdürülmektedir. Bu nedenle çalışmada davranışsal içgörülerin kamu yönetimi alanıyla ilişkisi davranışsal yaklaşımın alandaki tarihsel gelişimi üzerinden ele alınmıştır. Ayrıca çalışmada davranışsal içgörülerin kamu yönetiminde ilk uygulama birimi olan “Davranışsal İçgörüler Ekibi (Behavioural Insights Team)” örnek olarak incelenmiştir. Çalışma bu ilişkide ekibin kuruluşu, uygulamaları ve dönüşümü esas alınarak davranışsal içgörülerin nasıl görünür hale geldiği sorusunu cevaplamayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda ekibin kabine ofisinin bir alt birimi olarak örgütlenmesi, 2014’te ise alt birim olmaktan çıkıp şirketleşmesi dikkat çekicidir. Ancak Birleşik Krallık ekibin ortaklığını 2021’e kadar devam ettirmiştir. Ekibin geçirmiş olduğu bu değişimler içgörülerin kullanımında devletin yönlendiriciliğinin değiştiği sonucunu ortaya çıkarmıştır.","PeriodicalId":213629,"journal":{"name":"Ankara Üniversitesi SBF Dergisi","volume":"12 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125388811","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin tam ortasında Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği teşebbüsüne itiraz etmesi ittifak içerisinde bir krize neden olmuştur. Kriz Türkiye, Finlandiya ve İsveç arasında imzalanan üçlü mutabakat metni ile çözülmüşse de Ankara’nın sıkça veto kartına başvurması ittifakın üyeleri arasında büyük kaygı yaratmıştır. Medyada yer alan haberlere göre Türkiye, 2009 ve 2022 arasında en az altı NATO kararını veto etmiştir. Veto krizlerinin sayısı ve sıklığı Türkiye’nin vetoyu önemli bir dış politika yapma enstrümanı olarak kullandığı ve gelecekte de bu şekilde kullanacağını göstermektedir. Çalışma, bu varsayımdan hareketle, Türkiye-NATO ilişkilerindeki veto krizlerini mukayese ederek Türk dış politikası üzerine var olan literatüre katkıda bulunmayı hedeflemektedir. Çalışma bu bağlamda ayrıca veto krizleri arasında benzerlik ve farklılıkları her veto vakasının sebepleri, kısa vadeli etkileri ve sonuçlarını tartışarak ortaya koymayı da amaçlamaktadır.
{"title":"TÜRKİYE-NATO İLİŞKİLERİNDE VETO KRİZLERİ: BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME","authors":"","doi":"10.33630/ausbf.1192846","DOIUrl":"https://doi.org/10.33630/ausbf.1192846","url":null,"abstract":"Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin tam ortasında Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği teşebbüsüne itiraz etmesi ittifak içerisinde bir krize neden olmuştur. Kriz Türkiye, Finlandiya ve İsveç arasında imzalanan üçlü mutabakat metni ile çözülmüşse de Ankara’nın sıkça veto kartına başvurması ittifakın üyeleri arasında büyük kaygı yaratmıştır. Medyada yer alan haberlere göre Türkiye, 2009 ve 2022 arasında en az altı NATO kararını veto etmiştir. Veto krizlerinin sayısı ve sıklığı Türkiye’nin vetoyu önemli bir dış politika yapma enstrümanı olarak kullandığı ve gelecekte de bu şekilde kullanacağını göstermektedir. Çalışma, bu varsayımdan hareketle, Türkiye-NATO ilişkilerindeki veto krizlerini mukayese ederek Türk dış politikası üzerine var olan literatüre katkıda bulunmayı hedeflemektedir. Çalışma bu bağlamda ayrıca veto krizleri arasında benzerlik ve farklılıkları her veto vakasının sebepleri, kısa vadeli etkileri ve sonuçlarını tartışarak ortaya koymayı da amaçlamaktadır.","PeriodicalId":213629,"journal":{"name":"Ankara Üniversitesi SBF Dergisi","volume":"69 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"132468926","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Davranışsal iktisat yazınında, kamu mallarının merkezi otorite olmaksızın sağlanmasını modelleyen gönüllü katılım mekanizması deneylerinde, deneklere cezalandırma olanağı sunulmasının hem katkı düzeylerinin hem de kazanç miktarlarının oturum sonuna kadar yüksek seviyede seyretmesini sağladığı gösterilmiştir. Bu çalışmada, deney tasarımına deneylerin standart iktisadi kurama göre dominant stratejilerini değiştirmeyecek şekilde grup davranışına dair farklı veya ilave geribildirimler sunulmasının ceza ve katkı davranışına etkisi incelenmiştir. Deneklere, ceza aşamasında gruptaki diğer deneklerin katkı miktarları yerine ceza öncesi kazanç miktarları gösterildiği tretmanda, grup kazancının anlamlı bir şekilde arttığı, bunun yanında verilen normal ve anti-sosyal ceza miktarında anlamlı bir düşüş olduğu gözlenmiştir. Ayrıca bu tretmanda, deneklerin bedavacıları daha şiddetli bir şekilde cezalandırdığı ve grup içi katkı miktarının daha homojen olduğu bulunmuştur. Deneklere ceza aşaması sonrası gruptaki diğer deneklerin aldığı ceza miktarlarının da gösterildiği tretmanda ise verilen normal ve anti-sosyal ceza miktarlarında kontrole göre anlamlı bir fark gözlenmezken, bedavacıların cezalandırma şiddeti ve kazanç düzeylerinin anlamlı şekilde daha yüksek olduğu görülmüştür. Anahtar kelimeler: kamu malı deneyleri, ceza, anti-sosyal ceza, gönüllü katılım mekanizması, çerçeveleme etkisi
{"title":"Kamu Malı Deneylerinde Geribildirim Tipleri ve Ceza Davranışı","authors":"Umut Öneş","doi":"10.33630/ausbf.1175009","DOIUrl":"https://doi.org/10.33630/ausbf.1175009","url":null,"abstract":"Davranışsal iktisat yazınında, kamu mallarının merkezi otorite olmaksızın sağlanmasını modelleyen gönüllü katılım mekanizması deneylerinde, deneklere cezalandırma olanağı sunulmasının hem katkı düzeylerinin hem de kazanç miktarlarının oturum sonuna kadar yüksek seviyede seyretmesini sağladığı gösterilmiştir. Bu çalışmada, deney tasarımına deneylerin standart iktisadi kurama göre dominant stratejilerini değiştirmeyecek şekilde grup davranışına dair farklı veya ilave geribildirimler sunulmasının ceza ve katkı davranışına etkisi incelenmiştir. Deneklere, ceza aşamasında gruptaki diğer deneklerin katkı miktarları yerine ceza öncesi kazanç miktarları gösterildiği tretmanda, grup kazancının anlamlı bir şekilde arttığı, bunun yanında verilen normal ve anti-sosyal ceza miktarında anlamlı bir düşüş olduğu gözlenmiştir. Ayrıca bu tretmanda, deneklerin bedavacıları daha şiddetli bir şekilde cezalandırdığı ve grup içi katkı miktarının daha homojen olduğu bulunmuştur. Deneklere ceza aşaması sonrası gruptaki diğer deneklerin aldığı ceza miktarlarının da gösterildiği tretmanda ise verilen normal ve anti-sosyal ceza miktarlarında kontrole göre anlamlı bir fark gözlenmezken, bedavacıların cezalandırma şiddeti ve kazanç düzeylerinin anlamlı şekilde daha yüksek olduğu görülmüştür. \u0000Anahtar kelimeler: kamu malı deneyleri, ceza, anti-sosyal ceza, gönüllü katılım mekanizması, çerçeveleme etkisi","PeriodicalId":213629,"journal":{"name":"Ankara Üniversitesi SBF Dergisi","volume":"79 6 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"134369172","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}