Yirminci yüzyılın sonlarına doğru iktisat biliminde ekonomik davranışların temelleri psikolojik öğelerden yararlanarak açıklanmaya başlanmıştır. Psikoloji, iktisada entegre edilerek daha önceleri iktisat dışı sayılan güven, karşılıklılık, dayanışma, yardımseverlik gibi insan ilişkilerine odaklı sosyal konulara yönelik ilgi artmıştır. Buradan hareketle çalışmada, bu konulardan biri olarak değerlendirilen ilişkisel malların fayda üzerindeki etkisi psikolojik temelleri üzerine kurulu iktisadi model ile analiz edilmiştir. Pugno (2005)’nun bağlanma kuramına dayalı modeli, sosyalleşme dışı boş zaman (bireylerin sadece kendileri için ayırdıkları zaman) eklenmesiyle yeniden kurgulanmıştır. Yeniden kurgulanan modelde, sosyal kişiliğe sahip güvenli bireyin geliri arttığında ilişkisel maldan fazla tüketse de başkalarını güvenilmez bulduğu için ilişki kurmaktan kaçınan güvensiz bireye göre fayda düzeyinin her zaman yüksek olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu açıdan model, bireyler zamanlarını sadece başkalarıyla vakit geçirmek için değil, kitap okumak, egzersiz yapmak, müzik dinlemek, günlük tutmak gibi kendileri için de kullanırlarsa fayda düzeylerinin yüksek olacağını ortaya koymuştur.
{"title":"BAĞLANMA KURAMI KAPSAMINDA İLİŞKİSEL MALLARIN FAYDA ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN İNCELENMESİ","authors":"Keziban Altun Erdoğdu, Türkmen Göksel","doi":"10.33630/ausbf.1378868","DOIUrl":"https://doi.org/10.33630/ausbf.1378868","url":null,"abstract":"Yirminci yüzyılın sonlarına doğru iktisat biliminde ekonomik davranışların temelleri psikolojik öğelerden yararlanarak açıklanmaya başlanmıştır. Psikoloji, iktisada entegre edilerek daha önceleri iktisat dışı sayılan güven, karşılıklılık, dayanışma, yardımseverlik gibi insan ilişkilerine odaklı sosyal konulara yönelik ilgi artmıştır. Buradan hareketle çalışmada, bu konulardan biri olarak değerlendirilen ilişkisel malların fayda üzerindeki etkisi psikolojik temelleri üzerine kurulu iktisadi model ile analiz edilmiştir. Pugno (2005)’nun bağlanma kuramına dayalı modeli, sosyalleşme dışı boş zaman (bireylerin sadece kendileri için ayırdıkları zaman) eklenmesiyle yeniden kurgulanmıştır. Yeniden kurgulanan modelde, sosyal kişiliğe sahip güvenli bireyin geliri arttığında ilişkisel maldan fazla tüketse de başkalarını güvenilmez bulduğu için ilişki kurmaktan kaçınan güvensiz bireye göre fayda düzeyinin her zaman yüksek olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu açıdan model, bireyler zamanlarını sadece başkalarıyla vakit geçirmek için değil, kitap okumak, egzersiz yapmak, müzik dinlemek, günlük tutmak gibi kendileri için de kullanırlarsa fayda düzeylerinin yüksek olacağını ortaya koymuştur.","PeriodicalId":213629,"journal":{"name":"Ankara Üniversitesi SBF Dergisi","volume":"11 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141022379","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
With the war against Ukraine, Russian foreign policy is going through a critical juncture that causes significant regional and global uncertainties. The current crisis is not a result of short-term brinkmanship but a consequence of Moscow’s three-decade-long search for self-identification since the collapse of the Soviet Union. To follow the overall foreign policy trajectory and self-identification of the Kremlin, Foreign Policy Concepts are quite helpful since they reflect the main framework of Russian diplomacy since 1993. The study begins by explaining the significance of the Concepts for Moscow’s foreign policy. Then it highlights the main themes of the latest Foreign Policy Concept: anti-hegemonism, multipolarity, Russia as a center, and Russia as a civilization-state. In each section, Moscow’s understanding of these themes is discussed and put into a historical context to explain the significance of their appearance in the official documents. The article then compares the previous concept to expose the change of narrative in 2023 to show the main changes in Russia’s foreign policy priorities, articulation of other actors, and perception of threats.
{"title":"Russia as a civilization-state: Making sense of Moscow’s 2023 Foreign Policy Concept","authors":"Başaran Ayar","doi":"10.33630/ausbf.1434611","DOIUrl":"https://doi.org/10.33630/ausbf.1434611","url":null,"abstract":"With the war against Ukraine, Russian foreign policy is going through a critical juncture that causes significant regional and global uncertainties. The current crisis is not a result of short-term brinkmanship but a consequence of Moscow’s three-decade-long search for self-identification since the collapse of the Soviet Union. To follow the overall foreign policy trajectory and self-identification of the Kremlin, Foreign Policy Concepts are quite helpful since they reflect the main framework of Russian diplomacy since 1993. The study begins by explaining the significance of the Concepts for Moscow’s foreign policy. Then it highlights the main themes of the latest Foreign Policy Concept: anti-hegemonism, multipolarity, Russia as a center, and Russia as a civilization-state. In each section, Moscow’s understanding of these themes is discussed and put into a historical context to explain the significance of their appearance in the official documents. The article then compares the previous concept to expose the change of narrative in 2023 to show the main changes in Russia’s foreign policy priorities, articulation of other actors, and perception of threats.","PeriodicalId":213629,"journal":{"name":"Ankara Üniversitesi SBF Dergisi","volume":"24 12","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140658449","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Siyasetin kadınlaşması (İngilizce kavramıyla feminization) üzerine yapılan araştırmalar, kadınların siyasi katılımını ve temsilini ardışık ve ilişkisel bir süreç olarak göstermektedir. Ancak, özellikle muhafazakâr/sağ partiler ve kadınların bu partilerdeki siyasal aktivizmi hakkında yapılan yeni analizler, siyasette giderek artan kadın varlığının kadın sorunlarına feminist bir cevap vermediği gibi hem kadınların hem de kadın sorunlarının temsiline de mutlaka yardımcı olmadığı ortaya çıktı. Bu çıkarımların uyandırdığı merak ile bu makale, Türkiye'deki muhafazakar-sağ siyasetin temsilcisi olan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) örneği üzerinden siyasetin kadınlaşması ve toplumsal cinsiyet politikaların anti-feminist doğasının nasıl bir arada olabildiğini incelenmektedir. Araştırma, partiye bağlı kadın kolları ve partiye oy veren kadınlar üzerinde nitel araştırma yoluyla kadınların siyasi katılım sürecine odaklanmaktadır. Araştırma bulguları, siyasetin kadınlaşması ve anti-feminist politikaların parti ile kadınlar arasındaki ilişkide birlikte var olduğunu göstermektedir. Parti, anti-feminist koşullar olarak kabul edilen belirli sınırlar ve kısıtlamalar sunarken, kadınlar bunlara uyum sağlayarak siyasi aktivizmlerini kadın kollarına katılarak, burada siyasal yaşamlarını sürdürerek ve partiye oy vererek stratejik bir şekilde sürdürmektedir. Bu bağlamda, kadınların siyasetteki varlığı, kadınlar için anlamlı bir dönüşüm getirmemektedir.
{"title":"AKP’de Kadınların Siyaseti: Parti, Parti Kadın Kolları, Kadın Seçmenler","authors":"Nur Sinem Kourou","doi":"10.33630/ausbf.1316900","DOIUrl":"https://doi.org/10.33630/ausbf.1316900","url":null,"abstract":"Siyasetin kadınlaşması (İngilizce kavramıyla feminization) üzerine yapılan araştırmalar, kadınların siyasi katılımını ve temsilini ardışık ve ilişkisel bir süreç olarak göstermektedir. Ancak, özellikle muhafazakâr/sağ partiler ve kadınların bu partilerdeki siyasal aktivizmi hakkında yapılan yeni analizler, siyasette giderek artan kadın varlığının kadın sorunlarına feminist bir cevap vermediği gibi hem kadınların hem de kadın sorunlarının temsiline de mutlaka yardımcı olmadığı ortaya çıktı. Bu çıkarımların uyandırdığı merak ile bu makale, Türkiye'deki muhafazakar-sağ siyasetin temsilcisi olan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) örneği üzerinden siyasetin kadınlaşması ve toplumsal cinsiyet politikaların anti-feminist doğasının nasıl bir arada olabildiğini incelenmektedir. Araştırma, partiye bağlı kadın kolları ve partiye oy veren kadınlar üzerinde nitel araştırma yoluyla kadınların siyasi katılım sürecine odaklanmaktadır. Araştırma bulguları, siyasetin kadınlaşması ve anti-feminist politikaların parti ile kadınlar arasındaki ilişkide birlikte var olduğunu göstermektedir. Parti, anti-feminist koşullar olarak kabul edilen belirli sınırlar ve kısıtlamalar sunarken, kadınlar bunlara uyum sağlayarak siyasi aktivizmlerini kadın kollarına katılarak, burada siyasal yaşamlarını sürdürerek ve partiye oy vererek stratejik bir şekilde sürdürmektedir. Bu bağlamda, kadınların siyasetteki varlığı, kadınlar için anlamlı bir dönüşüm getirmemektedir.","PeriodicalId":213629,"journal":{"name":"Ankara Üniversitesi SBF Dergisi","volume":"79 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140265551","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışma liberalizme dair incelemelerde genellikle göz ardı edilen Leveller hareketi incelemesine odaklanmaktadır. Leveller hareketi İngiliz iç savaşında hem kaleme aldıkları metinlerle hem iç savaş sırasında kurulan Yeni Model Ordu’da etkinlik göstermişlerdir. Üç anayasa taslağı hazırlayarak İngiliz devletine yazılı anayasa önerisi sunarak bireylerin hak ve özgürlüklerini güvence altına almaya çalışmışlardır. Hareketin öncüleri John Lilburne, Richard Overton, William Walwyn ve John Wildman gibi isimlerden oluşmaktadır. Özellikle Richard Overton ve John Lilburne özgür doğmuş İngiliz erkeklerinin doğal haklarını temel alarak tüm özgür doğmuş İngiliz erkeklerine oy hakkı talep etmişlerdir. Krallık iktidarı tarafından gerçekleştirilen mülkiyet haklarına ilişkin usulsüzlüklere ve ticari imtiyazlara karşı koymuşlardır. Modern liberal devletin temel ilkeleri sayılan halkın egemenliği, parlamentonun üstünlüğü, güçler ayrılığı ve hukukun üstünlüğü, hukuk önünde eşitlik, adil yargılanma vb. ilkeleri savunularının temel direkleri haline getirerek liberal parlamenter sistemin düşünsel mimarlığını yapmışlardır. Tarihsel olarak Thomas Hobbes ve John Locke’dan erken bir tarihe konumlanmalarına karşın siyasi düşünce tarihi incelemelerinde bilinçli ya da bilinçsiz olarak göz ardı edilmektedirler. Bu çalışmada Leveller hareketinin siyasal teorisi kaleme aldıkları metinler üzerinden içerik analizi yöntemiyle incelenerek liberalizmin tarihindeki konumlarının belirlenmesi amaçlanmaktadır. Bu çalışmanın iddiası klasik liberalizmin başlangıcının Leveller hareketi ile başlatılabileceğidir.
{"title":"The Lost Children of Liberalism: A Study of the Leveller Movement","authors":"Gokhan Celen","doi":"10.33630/ausbf.1375449","DOIUrl":"https://doi.org/10.33630/ausbf.1375449","url":null,"abstract":"Bu çalışma liberalizme dair incelemelerde genellikle göz ardı edilen Leveller hareketi incelemesine odaklanmaktadır. Leveller hareketi İngiliz iç savaşında hem kaleme aldıkları metinlerle hem iç savaş sırasında kurulan Yeni Model Ordu’da etkinlik göstermişlerdir. Üç anayasa taslağı hazırlayarak İngiliz devletine yazılı anayasa önerisi sunarak bireylerin hak ve özgürlüklerini güvence altına almaya çalışmışlardır. Hareketin öncüleri John Lilburne, Richard Overton, William Walwyn ve John Wildman gibi isimlerden oluşmaktadır. Özellikle Richard Overton ve John Lilburne özgür doğmuş İngiliz erkeklerinin doğal haklarını temel alarak tüm özgür doğmuş İngiliz erkeklerine oy hakkı talep etmişlerdir. Krallık iktidarı tarafından gerçekleştirilen mülkiyet haklarına ilişkin usulsüzlüklere ve ticari imtiyazlara karşı koymuşlardır. Modern liberal devletin temel ilkeleri sayılan halkın egemenliği, parlamentonun üstünlüğü, güçler ayrılığı ve hukukun üstünlüğü, hukuk önünde eşitlik, adil yargılanma vb. ilkeleri savunularının temel direkleri haline getirerek liberal parlamenter sistemin düşünsel mimarlığını yapmışlardır. Tarihsel olarak Thomas Hobbes ve John Locke’dan erken bir tarihe konumlanmalarına karşın siyasi düşünce tarihi incelemelerinde bilinçli ya da bilinçsiz olarak göz ardı edilmektedirler. Bu çalışmada Leveller hareketinin siyasal teorisi kaleme aldıkları metinler üzerinden içerik analizi yöntemiyle incelenerek liberalizmin tarihindeki konumlarının belirlenmesi amaçlanmaktadır. Bu çalışmanın iddiası klasik liberalizmin başlangıcının Leveller hareketi ile başlatılabileceğidir.","PeriodicalId":213629,"journal":{"name":"Ankara Üniversitesi SBF Dergisi","volume":"83 ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-12","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140459003","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Doğu Afrika ülkelerinden Somali, Türkiye’nin dış politikasında önemli bir yer teşkil etmektedir. Siyasi, ekonomik ve güvenlik olarak ciddi krizler içerisinde olan ülkeye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın (Başbakanlık döneminde) 2011’deki ziyareti, iki ülke ilişkilerine büyük bir ivme kazandırmıştır. Atılan adımlarla hem hükümetler hem de halklar arasındaki derin bağlar daha da güçlenmiştir. Somali ile ilişkiler derinleştikçe Somali’deki Türk yatırımları artığı gibi Türkiye’ye yatırım için gelen Somalilerin sayısı da artmıştır. Ankara’nın Kızılay ilçesindeki Somali Sofrası isimli restoran da bu süreçte faaliyete geçen kuruluşlar arasındadır. Ancak özellikle 2021 senesinden itibaren Somali Sofrası gibi Somaliler tarafından açılan kuruluşlara yönelik güvenlikçi yaklaşımların arttığı görülmüş ve bunun sonucunda isim değiştirmek zorunda kalan bu firmalar ya kapanma ya da devredilme sürecine girmiş, diasporadan gelen Somalililer ise yeniden geldikleri ülkelere ya da başka ülkelere dönmüşlerdir. Bu çalışmada, Türkiye’nin dış politikasında önemli bir yerde olan Somali ile ilişkilerin her alanda derinleşmesine rağmen daha önce Somali Sofrası olarak bilinen “Güzelyurt Sofrası” adlı firma ve sahibi Muhammed İsa'ya yönelik 2021 yılından itibaren yapılan uygulamaların Somali basını ve Somaliler nezdindeki etkisi incelenecektir. Somali basınında bu süreçte konu ile ilgili yayınlanmış haberler incelenmiş, Somalililerin bu konu ile ilgili sosyal medya paylaşımları taranmış ve forum tartışmaları araştırılmıştır.
{"title":"Afrika Basın-Medyasında Türkiye Algısı: Somali Sofrası Örneği","authors":"Gökhan Kavak","doi":"10.33630/ausbf.1372542","DOIUrl":"https://doi.org/10.33630/ausbf.1372542","url":null,"abstract":"Doğu Afrika ülkelerinden Somali, Türkiye’nin dış politikasında önemli bir yer teşkil etmektedir. Siyasi, ekonomik ve güvenlik olarak ciddi krizler içerisinde olan ülkeye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın (Başbakanlık döneminde) 2011’deki ziyareti, iki ülke ilişkilerine büyük bir ivme kazandırmıştır. Atılan adımlarla hem hükümetler hem de halklar arasındaki derin bağlar daha da güçlenmiştir. Somali ile ilişkiler derinleştikçe Somali’deki Türk yatırımları artığı gibi Türkiye’ye yatırım için gelen Somalilerin sayısı da artmıştır. Ankara’nın Kızılay ilçesindeki Somali Sofrası isimli restoran da bu süreçte faaliyete geçen kuruluşlar arasındadır. Ancak özellikle 2021 senesinden itibaren Somali Sofrası gibi Somaliler tarafından açılan kuruluşlara yönelik güvenlikçi yaklaşımların arttığı görülmüş ve bunun sonucunda isim değiştirmek zorunda kalan bu firmalar ya kapanma ya da devredilme sürecine girmiş, diasporadan gelen Somalililer ise yeniden geldikleri ülkelere ya da başka ülkelere dönmüşlerdir. Bu çalışmada, Türkiye’nin dış politikasında önemli bir yerde olan Somali ile ilişkilerin her alanda derinleşmesine rağmen daha önce Somali Sofrası olarak bilinen “Güzelyurt Sofrası” adlı firma ve sahibi Muhammed İsa'ya yönelik 2021 yılından itibaren yapılan uygulamaların Somali basını ve Somaliler nezdindeki etkisi incelenecektir. Somali basınında bu süreçte konu ile ilgili yayınlanmış haberler incelenmiş, Somalililerin bu konu ile ilgili sosyal medya paylaşımları taranmış ve forum tartışmaları araştırılmıştır.","PeriodicalId":213629,"journal":{"name":"Ankara Üniversitesi SBF Dergisi","volume":"31 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139529288","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Encomienda tam olarak nedir ve sömürgecilerle sömürülenlerin onunla kurduğu ilişki nasıl olmuştur? Bu yazıda bu iki soruyu önemli ölçüde İngilizce literatüre dayalı bir şekilde iki bölümde incelemeyi umuyorum. İlk bölüm encomienda’nın anlamı, bağlamı ve farkı üzerine kurgulanıp şu sorulara yanıt arayacak: Kraliyet’in doğrudan doğruya köleliktense bu özel kavramı ve yapıyı var etmesinin nedeni nedir? Onu feodalizmin köleliğinden ne ayırır? Bu ayrımlar neden önemlidir? İspanya’nın genel sömürgeciliğinin Amerikalardaki sömürgecilik ve encomienda’ya etkisi neydi? Fatihler ve Kilise’nin encomienda’nın yükselişi ile düşüşündeki konumu nedir? Böylece encomienda’yı diğer feodal yapılardan ayıran farkları, İspanya’nın 15-16. yüzyıldaki tarihi konumunun tüm sürece etkisini ve encomienda sistemindeki egemen öznelerin bu yapıdaki çıkarlarını sıralamayı umuyorum. Bu ilk bölümün ana maksadı İspanya Kraliyeti’nin neden bu görece verimsiz yapıyı böylesine savunduğuyla ilgilenmek olacak. İkinci bölüm ise doğrudan encomienda’nın yok ediş ve yok oluş dinamikleriyle ilgilenecek. Burada cevap aranan üç soru olacak: Amerika yerlilerini encomienda sistemi mi yok etmişti? Encomienda, Amerikalarda halihazırda var olan eşitsiz toplum yapılarından faydalandı mı? Encomienda’nın uygarlaştırma misyonu neleri içeriyordu ve bu, yerlilerin kitlesel yok oluşlarını nasıl etkiledi? Bu ikinci bölüm temel olarak verimsiz olan bu sistemin kapitalizmin yıkıcılığına nasıl özgül bir etkide bulunduğunu irdeleyecek ve encomienda’yı tıpkı Avrupa’daki merkantilist feodalizm gibi nihayetinde kendisini ve çevresini yok etmek zorunda olan bir sistem olarak tanımlayacak. Makalenin genel amacı ve varmak istediği nokta encomienda üzerinden sömürgeci kapitalizmin yıkıcılığını incelemek ve sömürgeci devlet pratiklerinin sömürülenlere güçlü devlet pratikleri miras bıraktığı tezine karşı çıkmak için encomienda’yı örnek vermektir.
{"title":"Kraliyet’i Güçlü Tutan Zayıf Bir Sömürge Biçimi Olarak Encomienda: Yerlilerin Emeği ve Fatihlerin Kıyımı","authors":"Haktan Kalir","doi":"10.33630/ausbf.1247885","DOIUrl":"https://doi.org/10.33630/ausbf.1247885","url":null,"abstract":"Encomienda tam olarak nedir ve sömürgecilerle sömürülenlerin onunla kurduğu ilişki nasıl olmuştur? Bu yazıda bu iki soruyu önemli ölçüde İngilizce literatüre dayalı bir şekilde iki bölümde incelemeyi umuyorum. İlk bölüm encomienda’nın anlamı, bağlamı ve farkı üzerine kurgulanıp şu sorulara yanıt arayacak: Kraliyet’in doğrudan doğruya köleliktense bu özel kavramı ve yapıyı var etmesinin nedeni nedir? Onu feodalizmin köleliğinden ne ayırır? Bu ayrımlar neden önemlidir? İspanya’nın genel sömürgeciliğinin Amerikalardaki sömürgecilik ve encomienda’ya etkisi neydi? Fatihler ve Kilise’nin encomienda’nın yükselişi ile düşüşündeki konumu nedir? Böylece encomienda’yı diğer feodal yapılardan ayıran farkları, İspanya’nın 15-16. yüzyıldaki tarihi konumunun tüm sürece etkisini ve encomienda sistemindeki egemen öznelerin bu yapıdaki çıkarlarını sıralamayı umuyorum. Bu ilk bölümün ana maksadı İspanya Kraliyeti’nin neden bu görece verimsiz yapıyı böylesine savunduğuyla ilgilenmek olacak. İkinci bölüm ise doğrudan encomienda’nın yok ediş ve yok oluş dinamikleriyle ilgilenecek. Burada cevap aranan üç soru olacak: Amerika yerlilerini encomienda sistemi mi yok etmişti? Encomienda, Amerikalarda halihazırda var olan eşitsiz toplum yapılarından faydalandı mı? Encomienda’nın uygarlaştırma misyonu neleri içeriyordu ve bu, yerlilerin kitlesel yok oluşlarını nasıl etkiledi? Bu ikinci bölüm temel olarak verimsiz olan bu sistemin kapitalizmin yıkıcılığına nasıl özgül bir etkide bulunduğunu irdeleyecek ve encomienda’yı tıpkı Avrupa’daki merkantilist feodalizm gibi nihayetinde kendisini ve çevresini yok etmek zorunda olan bir sistem olarak tanımlayacak. Makalenin genel amacı ve varmak istediği nokta encomienda üzerinden sömürgeci kapitalizmin yıkıcılığını incelemek ve sömürgeci devlet pratiklerinin sömürülenlere güçlü devlet pratikleri miras bıraktığı tezine karşı çıkmak için encomienda’yı örnek vermektir.","PeriodicalId":213629,"journal":{"name":"Ankara Üniversitesi SBF Dergisi","volume":"10 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140512796","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu makale, erken Cumhuriyet dönemindeki Batılılaşma tartışmalarını, Behice Boran’ın öncülüğünde bir grup sol görüşlü entelektüel tarafından çıkarılan Adımlar dergisindeki hümanizm, otarşi ve ırkçılık eleştirileri özelinde incelemektedir. Türkçe literatürde sol akımlar üzerine yapılan araştırmalarda Adımlar dergisi genellikle ya gözden kaçmış ya da dolaylı olarak ve sınırlı bir şekilde ele alınmıştır. Bu makale, sosyo-politik gelişmelerin ve ideolojik çatışmanın etkisiyle dönemin entelektüelleri arasında önemli tartışmalara yol açan belirli temalara yoğunlaşarak Adımlar dergisinin Batı tasavvurunu ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Adımlar dergisi makale, sanat-edebiyat eleştirisi, roman-hikâye-şiir ve güncel yazı-eleştiri gibi türlerde ve köy, otarşi, ırkçılık, hümanizm, iktisat, toplum-kültür, eğitim, şehircilik gibi konularda toplam 105 yazı yayınlamıştır. Bu çalışmada yapılan tasnif sonucunda hümanizm, otarşi ve ırkçılık, dergide Batılılaşma tartışmasının yürütüldüğü üç ana tema olarak belirlenmiş ve bu üç temayla ilişkili toplam on sekiz yazı nitel içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir. Dergi, anti-faşist, halkçı ve realist bir yaklaşım benimseyen, ilerleme fikrine bağlı, tarihsel materyalist yöntem uygulayan bir grup entelektüelin 1940’lı yıllardaki buluşma noktası olmuştur. II. Dünya Savaşı’nın ve Milli Şef iktidarının etkisi altında dönemin sosyo-politik, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel problemlerini tartışan Adımlar, “Hangi Garp?” sorusuna ilerici, halkçı, özgür ve müreffeh olan yanıtını vermektedir.
{"title":"Which West? Discussions on Autarchy, Humanism, and Racism in the Adımlar Journal (May 1943 – April 1944)","authors":"Mustafa Bölükbaşi","doi":"10.33630/ausbf.1313194","DOIUrl":"https://doi.org/10.33630/ausbf.1313194","url":null,"abstract":"Bu makale, erken Cumhuriyet dönemindeki Batılılaşma tartışmalarını, Behice Boran’ın öncülüğünde bir grup sol görüşlü entelektüel tarafından çıkarılan Adımlar dergisindeki hümanizm, otarşi ve ırkçılık eleştirileri özelinde incelemektedir. Türkçe literatürde sol akımlar üzerine yapılan araştırmalarda Adımlar dergisi genellikle ya gözden kaçmış ya da dolaylı olarak ve sınırlı bir şekilde ele alınmıştır. Bu makale, sosyo-politik gelişmelerin ve ideolojik çatışmanın etkisiyle dönemin entelektüelleri arasında önemli tartışmalara yol açan belirli temalara yoğunlaşarak Adımlar dergisinin Batı tasavvurunu ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Adımlar dergisi makale, sanat-edebiyat eleştirisi, roman-hikâye-şiir ve güncel yazı-eleştiri gibi türlerde ve köy, otarşi, ırkçılık, hümanizm, iktisat, toplum-kültür, eğitim, şehircilik gibi konularda toplam 105 yazı yayınlamıştır. Bu çalışmada yapılan tasnif sonucunda hümanizm, otarşi ve ırkçılık, dergide Batılılaşma tartışmasının yürütüldüğü üç ana tema olarak belirlenmiş ve bu üç temayla ilişkili toplam on sekiz yazı nitel içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir. Dergi, anti-faşist, halkçı ve realist bir yaklaşım benimseyen, ilerleme fikrine bağlı, tarihsel materyalist yöntem uygulayan bir grup entelektüelin 1940’lı yıllardaki buluşma noktası olmuştur. II. Dünya Savaşı’nın ve Milli Şef iktidarının etkisi altında dönemin sosyo-politik, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel problemlerini tartışan Adımlar, “Hangi Garp?” sorusuna ilerici, halkçı, özgür ve müreffeh olan yanıtını vermektedir.","PeriodicalId":213629,"journal":{"name":"Ankara Üniversitesi SBF Dergisi","volume":"43 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-03","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139451110","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışma, beyin yıkama ve zihin kontrolüne ilişkin komplo söylemlerinin yerelleşme dinamiklerini Türkiye’deki “telegram” komplo söylemi üzerinden incelemeyi amaçlamaktadır. Bu söyleme göre, telegram kurgusal bir zihin kontrol cihazının adıdır ve Türkiye’de politik amaçlar ile sıklıkla kullanılmaktadır. Telegram komplo söylemi, Salih Mirzabeyoğlu özelinde IBDA/C grubunun politik çerçeveleme aracı olarak ortaya çıkmaktadır. Çalışma bu politik aracı, grubun dergilerinden olan Baran, Akademya, Beklenen Yeni Nizam ve Aylık dergilerindeki telegram tartışmaları ekseninde ele almaktadır. Dergilerdeki komplocu söylemi eleştirel bir biçimde değerlendiren çalışma, söylemin politik alana devşirilmesinin nasıl ve hangi bağlamlarda gerçekleştiğini değerlendirmektedir. Söylemin yerelleşmesi sürecinde Amerikan politik düşüncesindeki küresel aktörler yerel temsilcilere dönüşmüş, şeytani misyonlar Komünistlerden Kemalistlere ya da ılımlı İslamcılara devredilmiştir. Telegram komplo söyleminin yerelleşmesi aynı zamanda Türkiye’deki İslamcılığın politik sınırlarına ilişkin veriler de sunmaktadır. Tarihsel olarak kurulmuş İslamcı/laik, dindar/seküler ayrımları telegram komplo söyleminin en önemli temalarından birisini oluşturmakta ve söylem aracılığıyla yeniden üretilmektedir. Bu bağlamda çalışma, ulusal ve uluslararası politik olayları anlama ve yorumlama biçimleri ile komplo söyleminin oluşturduğu evrenlerin özdeşlik zeminine işaret etmekte ve onun yeniden üretilme safhalarını telegram komplo söylemi aracılığıyla soruşturmaktadır.
本研究旨在通过土耳其的 "电报 "阴谋论述,研究有关洗脑和精神控制的阴谋论述的本地化动态。根据这一论述,telegram 是一种虚构的精神控制设备的名称,在土耳其经常被用于政治目的。在萨利赫-米尔扎贝奥卢(Salih Mirzabeyoğlu)一案中,"电报 "阴谋论述成为 IBDA/C 集团的政治构架工具。本研究结合该组织旗下杂志《Baran》、《Akademya》、《Beklenen Yeni Nizam》和《Aylık》中的电报讨论,对这一政治工具进行了分析。本研究对杂志中的阴谋论进行了批判性评价,评估了这些言论是如何以及在何种情况下被本地化到政治领域的。在话语本地化的过程中,美国政治思想中的全球行动者转变为本地代表,邪恶的使命从共产党人转移到凯末尔主义者或温和的伊斯兰主义者身上。电报阴谋论的本土化还提供了有关土耳其伊斯兰主义政治边界的数据。历史上确立的伊斯兰教派/世俗派、宗教/世俗的区别构成了电报阴谋论述最重要的主题之一,并通过论述得以再现。在此背景下,研究指出了理解和解释国内和国际政治事件的方式与阴谋论话语所形成的宇宙之间的认同基础,并调查了其通过电报阴谋论话语再现的各个阶段。
{"title":"From Mind Control to Telegram: The Localization Dynamics of a Conspiracy Discourse","authors":"İlker Yasin Durmaz","doi":"10.33630/ausbf.1332265","DOIUrl":"https://doi.org/10.33630/ausbf.1332265","url":null,"abstract":"Bu çalışma, beyin yıkama ve zihin kontrolüne ilişkin komplo söylemlerinin yerelleşme dinamiklerini Türkiye’deki “telegram” komplo söylemi üzerinden incelemeyi amaçlamaktadır. Bu söyleme göre, telegram kurgusal bir zihin kontrol cihazının adıdır ve Türkiye’de politik amaçlar ile sıklıkla kullanılmaktadır. Telegram komplo söylemi, Salih Mirzabeyoğlu özelinde IBDA/C grubunun politik çerçeveleme aracı olarak ortaya çıkmaktadır. Çalışma bu politik aracı, grubun dergilerinden olan Baran, Akademya, Beklenen Yeni Nizam ve Aylık dergilerindeki telegram tartışmaları ekseninde ele almaktadır. Dergilerdeki komplocu söylemi eleştirel bir biçimde değerlendiren çalışma, söylemin politik alana devşirilmesinin nasıl ve hangi bağlamlarda gerçekleştiğini değerlendirmektedir. Söylemin yerelleşmesi sürecinde Amerikan politik düşüncesindeki küresel aktörler yerel temsilcilere dönüşmüş, şeytani misyonlar Komünistlerden Kemalistlere ya da ılımlı İslamcılara devredilmiştir. Telegram komplo söyleminin yerelleşmesi aynı zamanda Türkiye’deki İslamcılığın politik sınırlarına ilişkin veriler de sunmaktadır. Tarihsel olarak kurulmuş İslamcı/laik, dindar/seküler ayrımları telegram komplo söyleminin en önemli temalarından birisini oluşturmakta ve söylem aracılığıyla yeniden üretilmektedir. Bu bağlamda çalışma, ulusal ve uluslararası politik olayları anlama ve yorumlama biçimleri ile komplo söyleminin oluşturduğu evrenlerin özdeşlik zeminine işaret etmekte ve onun yeniden üretilme safhalarını telegram komplo söylemi aracılığıyla soruşturmaktadır.","PeriodicalId":213629,"journal":{"name":"Ankara Üniversitesi SBF Dergisi","volume":"65 10","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139164176","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Türkiye’de tek parti dönemini ele alan çalışmalarıyla öne çıkan Cemil Koçak’ın 27 Mayıs’ın Kayıp Anayasası kitabı, Türk anayasacılık tarihinde saf dışı bırakılan, onun deyimiyle “unutulan” bir anayasal tecrübeyi tekrar hatırlatmaktadır. Koçak, 27 Mayıs 1960 askerî darbesinin hemen sonrasında Millî Birlik Komitesi tarafından görevlendirilen Sıddık Sami Onar başkanlığındaki bir ilim heyetinin hazırladığı anayasa tasarısını; muhteviyatı, tasarıdaki maddelere heyet içinden sunulan şerhler ve bu düzenlemelere sebep olan siyasal bağlamla birlikte ele almaktadır. Koçak’ın eseri münhasıran Onar’ın tasarısına, onun oluşum sürecine, heyet içerisindeki karşıt görüşlere yer vermesi ve bahse konu tasarının gözden düşme sebebini ele alması bakımından ilgili diğer çalışmalardan ayrılmaktadır.
杰米尔-科查克(Cemil Koçak)的《5 月 27 日失落的宪法》(The Lost Constitution of 27 May)是杰米尔-科查克(Cemil Koçak)的著作,他以对土耳其一党制时期的研究而闻名。Koçak 研究了民族团结委员会在 1960 年 5 月 27 日军事政变后立即任命的、由 Sıddık Sami Onar 领导的科学委员会起草的宪法草案,以及草案的内容、委员会对草案条款提交的评论和导致这些修正案的政治背景。科查克的著作与其他相关著作不同,它只涉及奥纳尔的草案、草案的形成过程、委员会内部的反对意见以及草案被诋毁的原因。
{"title":"27 Mayıs'ın Kayıp Anayasası","authors":"Enis Duman","doi":"10.33630/ausbf.1391228","DOIUrl":"https://doi.org/10.33630/ausbf.1391228","url":null,"abstract":"Türkiye’de tek parti dönemini ele alan çalışmalarıyla öne çıkan Cemil Koçak’ın 27 Mayıs’ın Kayıp Anayasası kitabı, Türk anayasacılık tarihinde saf dışı bırakılan, onun deyimiyle “unutulan” bir anayasal tecrübeyi tekrar hatırlatmaktadır. Koçak, 27 Mayıs 1960 askerî darbesinin hemen sonrasında Millî Birlik Komitesi tarafından görevlendirilen Sıddık Sami Onar başkanlığındaki bir ilim heyetinin hazırladığı anayasa tasarısını; muhteviyatı, tasarıdaki maddelere heyet içinden sunulan şerhler ve bu düzenlemelere sebep olan siyasal bağlamla birlikte ele almaktadır. Koçak’ın eseri münhasıran Onar’ın tasarısına, onun oluşum sürecine, heyet içerisindeki karşıt görüşlere yer vermesi ve bahse konu tasarının gözden düşme sebebini ele alması bakımından ilgili diğer çalışmalardan ayrılmaktadır.","PeriodicalId":213629,"journal":{"name":"Ankara Üniversitesi SBF Dergisi","volume":" 5","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"138960192","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Sanayi Devrimi ertesinde buhar gücünden faydanalanan teknolojiler deniz ve kara ulaşımında devletlerin menzillerini ve coğrafi vizyonlarını devrimsel bir biçimde değiştirdi. Geleceğe yönelik yapılan bu değişimler sadece tek bir alanda gerçekleşmedi. Askeri teknolojilerdeki hızlı gelişmenin eşliğinde devletler imkanları dahilinde güçlerini sınırlarının çok ötesine taşıma yeteneğine sahip olduklarında, coğrafyayı siyasal ve stratejik olarak yeniden yorumlamaya başladılar. Özellikle 19. Yüzyılın sonunda bu yorumlar emperyal jeopolitiğin yükselişini temsil etti. 1815’ten sonra Avrupa’nın büyük güçleri arasında başat statüsünü pekiştiren Rusya, 19. yüzyılın devamında üç emperyal coğrafyada aktive oldu. Bu coğrafyalar Avrupa, Balkanlar-Osmanlı İmparatorluğu ve Asya olarak belirginleştiler. Çarlığın bu üç coğrafyada izlediği stratejiler savunma ile yayılma arasında değişiklik gösterdi. Rus Çarlığının üç emperyal coğrafyadaki aktivasyonu, karar alıcıları çevreleyen entelektüel alanda da jeopolitik düşüncelerin canlanmasını sağladı. Rus kültürel ve tarihsel birikimlerinden de beslenen bu düşünceler Rus Çarlığının emperyal politiğini oluşturdu. Bu makalenin amacı Rus Çarlığının 19. Yüzyıldaki stratejisi çerçevesinde Çarlık Rusya’sının jeopolitik düşüncesini analiz ederek tanıtmaktır.
{"title":"Savunma ve Yayılma Paradoksu Çerçevesinde Rus Çarlığı’nın Emperyal Jeopolitiği","authors":"B. Gülboy, Serhat Güzel","doi":"10.33630/ausbf.1349187","DOIUrl":"https://doi.org/10.33630/ausbf.1349187","url":null,"abstract":"Sanayi Devrimi ertesinde buhar gücünden faydanalanan teknolojiler deniz ve kara ulaşımında devletlerin menzillerini ve coğrafi vizyonlarını devrimsel bir biçimde değiştirdi. Geleceğe yönelik yapılan bu değişimler sadece tek bir alanda gerçekleşmedi. Askeri teknolojilerdeki hızlı gelişmenin eşliğinde devletler imkanları dahilinde güçlerini sınırlarının çok ötesine taşıma yeteneğine sahip olduklarında, coğrafyayı siyasal ve stratejik olarak yeniden yorumlamaya başladılar. Özellikle 19. Yüzyılın sonunda bu yorumlar emperyal jeopolitiğin yükselişini temsil etti. 1815’ten sonra Avrupa’nın büyük güçleri arasında başat statüsünü pekiştiren Rusya, 19. yüzyılın devamında üç emperyal coğrafyada aktive oldu. Bu coğrafyalar Avrupa, Balkanlar-Osmanlı İmparatorluğu ve Asya olarak belirginleştiler. Çarlığın bu üç coğrafyada izlediği stratejiler savunma ile yayılma arasında değişiklik gösterdi. Rus Çarlığının üç emperyal coğrafyadaki aktivasyonu, karar alıcıları çevreleyen entelektüel alanda da jeopolitik düşüncelerin canlanmasını sağladı. Rus kültürel ve tarihsel birikimlerinden de beslenen bu düşünceler Rus Çarlığının emperyal politiğini oluşturdu. Bu makalenin amacı Rus Çarlığının 19. Yüzyıldaki stratejisi çerçevesinde Çarlık Rusya’sının jeopolitik düşüncesini analiz ederek tanıtmaktır.","PeriodicalId":213629,"journal":{"name":"Ankara Üniversitesi SBF Dergisi","volume":"7 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139290673","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}