Bu çalışma mali kapasite ile coğrafya arasındaki ilişkiyi Osmanlı Devleti özelinde incelemektedir. Vergi elde etme sürecinde ortaya çıkabilecek işlem maliyetleri üzerinden yapılan teorik tartışma merkezi hükümetin erişiminin zor olduğu yerlerdeki vergi tabanlarının tımar kesimine daha kolay olduğu yerlerdeki vergi tabanlarının ise merkeze ayrılması gerektiğini işaret etmektedir. Bu hipotezi test etmek için ise kaza düzeyinde gelirlerin merkez, tımar ve vakıf-mülk arasında nasıl pay edildiği bilgisini içeren 1530 yılı muhasebe defterleri ile işlem maliyetlerini yansıtma potansiyeline sahip coğrafi değişkenler olan yükselti, yağış, sıcaklık, toprağın tarıma elverişliliği, enlem, İstanbul’a, ticaret yollarına, ana yollara ve askeri yollara olan mesafe değişkenleri kullanılmıştır. Analiz sonuçları yükselti değişkeninin tımara giden payı artırırken merkezi hükümete giden payı azalttığını, İstanbul’a olan mesafe arttıkça hem tımara ve ilginç bir şekilde hem de merkeze ayrılan payın arttığını ama vakıf-mülk kesimine ayrılan oransal payın ise azaldığını göstermektedir.
{"title":"Osmanlı Devleti’nde Coğrafya ve Mali Kapasite","authors":"Sadullah Yildirim","doi":"10.33630/ausbf.1118759","DOIUrl":"https://doi.org/10.33630/ausbf.1118759","url":null,"abstract":"Bu çalışma mali kapasite ile coğrafya arasındaki ilişkiyi Osmanlı Devleti özelinde incelemektedir. Vergi elde etme sürecinde ortaya çıkabilecek işlem maliyetleri üzerinden yapılan teorik tartışma merkezi hükümetin erişiminin zor olduğu yerlerdeki vergi tabanlarının tımar kesimine daha kolay olduğu yerlerdeki vergi tabanlarının ise merkeze ayrılması gerektiğini işaret etmektedir. Bu hipotezi test etmek için ise kaza düzeyinde gelirlerin merkez, tımar ve vakıf-mülk arasında nasıl pay edildiği bilgisini içeren 1530 yılı muhasebe defterleri ile işlem maliyetlerini yansıtma potansiyeline sahip coğrafi değişkenler olan yükselti, yağış, sıcaklık, toprağın tarıma elverişliliği, enlem, İstanbul’a, ticaret yollarına, ana yollara ve askeri yollara olan mesafe değişkenleri kullanılmıştır. Analiz sonuçları yükselti değişkeninin tımara giden payı artırırken merkezi hükümete giden payı azalttığını, İstanbul’a olan mesafe arttıkça hem tımara ve ilginç bir şekilde hem de merkeze ayrılan payın arttığını ama vakıf-mülk kesimine ayrılan oransal payın ise azaldığını göstermektedir.","PeriodicalId":213629,"journal":{"name":"Ankara Üniversitesi SBF Dergisi","volume":"68 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121505391","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
2016 yılında Donald Trump’ın ABD başkanlığını kazanmasından sonra Batı’nın kendine dönük bütüncül imajındaki bölünme, rasyonel/irrasyonel birey ve toplum tartışmalarını ön plana çıkardı. Bu bağlamda yapılan birçok tartışma süregelen modern toplum eleştirilerinin tekrar ele alınmasını içerirken bilimin çeşitli alanlarında da bu tartışmaya yönelik çalışmalar çeşitlendi. Bu çalışmalar, bireyin yapısının ve karar alma süreçlerinin hem psikolojik hem sosyolojik olarak incelenmesini, bu doğrultuda Trump’ı ve Trump’ın seçilmesinde etken toplumsal yapıların ele alınmasını gündeme getirdi. Marie-France Hirigoyen’in Les Narcisisse. Ils Ont Pris Le Pouvoir adlı eseri 2021 yılında İletişim Yayınları tarafından Ayşen Gür çevirisiyle okura sunuldu. Narsisistler İktidarda adıyla çevrilen eser bu tartışmalara psikoloji ve sosyolojinin bir aradalığı ile cevap vererek literatürde yerini almaktadır.
{"title":"Hirigoyen, Marie-France (2021). Narsisistler İktidarda. (A. Gür, Çev.) İstanbul: İletişim Yayınları, 2021.","authors":"Zeynep Büşra Gürteki̇n","doi":"10.33630/ausbf.1172271","DOIUrl":"https://doi.org/10.33630/ausbf.1172271","url":null,"abstract":"2016 yılında Donald Trump’ın ABD başkanlığını kazanmasından sonra Batı’nın kendine dönük bütüncül imajındaki bölünme, rasyonel/irrasyonel birey ve toplum tartışmalarını ön plana çıkardı. Bu bağlamda yapılan birçok tartışma süregelen modern toplum eleştirilerinin tekrar ele alınmasını içerirken bilimin çeşitli alanlarında da bu tartışmaya yönelik çalışmalar çeşitlendi. Bu çalışmalar, bireyin yapısının ve karar alma süreçlerinin hem psikolojik hem sosyolojik olarak incelenmesini, bu doğrultuda Trump’ı ve Trump’ın seçilmesinde etken toplumsal yapıların ele alınmasını gündeme getirdi. Marie-France Hirigoyen’in Les Narcisisse. Ils Ont Pris Le Pouvoir adlı eseri 2021 yılında İletişim Yayınları tarafından Ayşen Gür çevirisiyle okura sunuldu. Narsisistler İktidarda adıyla çevrilen eser bu tartışmalara psikoloji ve sosyolojinin bir aradalığı ile cevap vererek literatürde yerini almaktadır.","PeriodicalId":213629,"journal":{"name":"Ankara Üniversitesi SBF Dergisi","volume":"16 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116901287","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
This work, which emerged with the revision of Muhammed Hüseyin Mercan's doctoral thesis, deals with the problem of institutionalization in Islamic movements through the Muslim Brotherhood, which is the founder and most important movement in the Islamic world. The necessity of examining the level of institutionalization of Islamic movements, as they operate as a political institution in terms of their political agenda and social base, is stated as the main argument of the study. In addition, the questions of how the Muslim Brotherhood used its institutionalization ability to overcome the problems it experienced in its nearly 90-year history and how the areas where institutionalization failed to affect the general policy of the organization were expressed as the main questions sought to be answered in the study.
{"title":"The Rise and Fall of the Muslim Brotherhood -The Problem of Political Institutionalization in Islamic Movements-","authors":"Abdulkadir Parlak","doi":"10.33630/ausbf.1147961","DOIUrl":"https://doi.org/10.33630/ausbf.1147961","url":null,"abstract":"This work, which emerged with the revision of Muhammed Hüseyin Mercan's doctoral thesis, deals with the problem of institutionalization in Islamic movements through the Muslim Brotherhood, which is the founder and most important movement in the Islamic world. The necessity of examining the level of institutionalization of Islamic movements, as they operate as a political institution in terms of their political agenda and social base, is stated as the main argument of the study. In addition, the questions of how the Muslim Brotherhood used its institutionalization ability to overcome the problems it experienced in its nearly 90-year history and how the areas where institutionalization failed to affect the general policy of the organization were expressed as the main questions sought to be answered in the study.","PeriodicalId":213629,"journal":{"name":"Ankara Üniversitesi SBF Dergisi","volume":"62 16 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127078342","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Toplumsal yaşam, gündelik hayatın süreğenliğine koşullu bir yapıdır. Bu yapının akışı, egemen iktidar yapılarının iktisadi, siyasi, hukuki veya idari uygulamalarıyla kesintiye uğradığında veya askıya alındığında çeşitli muhalefet biçimleri ortaya çıkar. COVID-19 salgınının önlenmesi ve kontrol altına alınması sürecinde devletler tarafından uygulanan kısıtlama ve tedbirler dünyanın farklı yerlerinde eylemliliklerin doğmasına yol açmıştır. Bu açıdan çalışma, devletlerin siyasi ve idari aygıtları harekete geçirerek salgının kontrol alınması için devreye soktuğu tedbir, kısıtlama ve yasaklamaların başlangıcından -Mart 2020- Temmuz 2021 dönemine dek ortaya çıkan eylemlilikleri gerekçeler, aktörler ve eylem repertuvarları açısından incelemekte ve sınıflandırmaktadır. Buna göre, eylemliliklerin gerekçeleri insan hakları ihlalleri, iktisadi sebepler ve salgın sürecinin tutarsız yönetimi; aktörleri sağ-liberteryenler, sol-libertenler ve yüzergezer sıradan insanlar olarak kategorize edilmekte; örgütlenme biçimleri sokak protestoları ve çevrimiçi ağlar olarak tespit edilmekte; eylem repertuvarları ise farklı ülkelerden kompozisyonlar dahilinde temsil edici örneklerle açıklanmaktadır. Çalışma literatür taraması yanında, yeni ve dinamik bir süreci ele aldığı oranda gazete ve internet taramalarına dayanmaktadır. Bu itibarla çalışma, konuyla ilgili bilimsel araştırmaların kısıtlılık ve dağınıklığı söz konusuyken geniş bir veri tabanını bir araya getirerek, toplumsal hareket çalışmalarına katkı sağlamayı amaçlamaktayken, sosyal teori açısından da pandemi koşullarında sokağın içinden türeyen demokratik ve anti-demokratik söylem biçimlerinin gelecekteki siyasalar açısından ortaya koyabileceği fırsat ve riskleri billurlaştırmayı hedeflemektedir.
{"title":"COVID-19 Kısıt ve Tedbirlerine Dönük Toplumsal Muhalefeti Haritalandırmak","authors":"Funda Çoban","doi":"10.33630/ausbf.1011895","DOIUrl":"https://doi.org/10.33630/ausbf.1011895","url":null,"abstract":"Toplumsal yaşam, gündelik hayatın süreğenliğine koşullu bir yapıdır. Bu yapının akışı, egemen iktidar yapılarının iktisadi, siyasi, hukuki veya idari uygulamalarıyla kesintiye uğradığında veya askıya alındığında çeşitli muhalefet biçimleri ortaya çıkar. COVID-19 salgınının önlenmesi ve kontrol altına alınması sürecinde devletler tarafından uygulanan kısıtlama ve tedbirler dünyanın farklı yerlerinde eylemliliklerin doğmasına yol açmıştır. Bu açıdan çalışma, devletlerin siyasi ve idari aygıtları harekete geçirerek salgının kontrol alınması için devreye soktuğu tedbir, kısıtlama ve yasaklamaların başlangıcından -Mart 2020- Temmuz 2021 dönemine dek ortaya çıkan eylemlilikleri gerekçeler, aktörler ve eylem repertuvarları açısından incelemekte ve sınıflandırmaktadır. Buna göre, eylemliliklerin gerekçeleri insan hakları ihlalleri, iktisadi sebepler ve salgın sürecinin tutarsız yönetimi; aktörleri sağ-liberteryenler, sol-libertenler ve yüzergezer sıradan insanlar olarak kategorize edilmekte; örgütlenme biçimleri sokak protestoları ve çevrimiçi ağlar olarak tespit edilmekte; eylem repertuvarları ise farklı ülkelerden kompozisyonlar dahilinde temsil edici örneklerle açıklanmaktadır. Çalışma literatür taraması yanında, yeni ve dinamik bir süreci ele aldığı oranda gazete ve internet taramalarına dayanmaktadır. Bu itibarla çalışma, konuyla ilgili bilimsel araştırmaların kısıtlılık ve dağınıklığı söz konusuyken geniş bir veri tabanını bir araya getirerek, toplumsal hareket çalışmalarına katkı sağlamayı amaçlamaktayken, sosyal teori açısından da pandemi koşullarında sokağın içinden türeyen demokratik ve anti-demokratik söylem biçimlerinin gelecekteki siyasalar açısından ortaya koyabileceği fırsat ve riskleri billurlaştırmayı hedeflemektedir.","PeriodicalId":213629,"journal":{"name":"Ankara Üniversitesi SBF Dergisi","volume":"6 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116897077","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Brand love is one of the most prominent marketing topics in recent years. Although marketing studies widely researched this concept, our knowledge about the love between higher education institutions and students is very limited. This study investigates some antecedents and consequences of brand love in higher education. As the antecedents of brand love, we examined the effects of actual self-congruence, ideal self-congruence, brand reputation, and education quality. Also, we investigated the impact of brand love on supportive behaviours for school and recommending the school to others, which are considered the outcomes of love. The study was conducted specific to Ankara University Faculty of Political Sciences, one of Turkey’s deep-rooted higher educational institutions. Two hundred sixty-nine surveys collected from this faculty have been analysed by structural equation modelling. According to the results, actual self-congruence, brand reputation, and education quality are the determinants of brand love. However, ideal self-congruence was not found as an influential factor in brand love. Besides, brand love was found that have strong positive effects on supportive behaviours for school and recommending the school to others.
{"title":"Brand Love with Its Antecedents and Consequences: A Research Specific to Mekteb-i Mülkiye","authors":"Mehmet Özer","doi":"10.33630/ausbf.1127763","DOIUrl":"https://doi.org/10.33630/ausbf.1127763","url":null,"abstract":"Brand love is one of the most prominent marketing topics in recent years. Although marketing studies widely researched this concept, our knowledge about the love between higher education institutions and students is very limited. This study investigates some antecedents and consequences of brand love in higher education. As the antecedents of brand love, we examined the effects of actual self-congruence, ideal self-congruence, brand reputation, and education quality. Also, we investigated the impact of brand love on supportive behaviours for school and recommending the school to others, which are considered the outcomes of love. The study was conducted specific to Ankara University Faculty of Political Sciences, one of Turkey’s deep-rooted higher educational institutions. Two hundred sixty-nine surveys collected from this faculty have been analysed by structural equation modelling. According to the results, actual self-congruence, brand reputation, and education quality are the determinants of brand love. However, ideal self-congruence was not found as an influential factor in brand love. Besides, brand love was found that have strong positive effects on supportive behaviours for school and recommending the school to others.","PeriodicalId":213629,"journal":{"name":"Ankara Üniversitesi SBF Dergisi","volume":"8 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-08-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122698625","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
1990’lı yılların ortalarında başlayan ve günümüzde de devam eden iletişim teknolojilerindeki hızlı dönüşüm, bilgi üretiminde, bilgi dağıtımında ve bilgiye ulaşımda köklü değişiklikler meydana getirmiştir. Bilgi aktarımının değişimi, bu değişimin içine doğan jenerasyonun öğrenme pratiklerini de değiştirmekte ve öğretimde eski usullerin izlenmesi pek mümkün gözükmemektedir. Bu bağlamda, söz konusu değişime Uluslararası İlişkiler disiplini nasıl adapte olabilir? Makale, filmlerin Uluslararası İlişkiler eğitiminde alternatif bir kaynak olarak kullanılabileceğini ortaya koyarak bu soruyu cevaplamaya çalışmaktadır. Örnek olarak ise caydırıcılık kavramı ve kavramı işleyen Dr.Strangelove ve Fail-Safe filmleri incelenecektir. Yazar, 2017-2018 ve 2018-2019 akademik yıllarında vermiş olduğu “Film ve Siyaset” derslerindeki tecrübesinden yola çıkarak, caydırıcılık kavramının bu filmler üzerinden nasıl işlenebileceğini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Buna göre öğrenciler ders saati dışında filmleri caydırıcılığın tanımı, caydırıcılıkta rasyonalite ve caydırıcılıkta inandırıcılık temaları üzerinden izleyecek, ders saatinde ise bu temaların filmlerdeki işlenişi seminer öğretim modeliyle tartışılacaktır. Makale, eğitim metodolojisini ortaya koymanın yanı sıra, caydırıcılığın belirtilen temalarının filmlerde nasıl işlendiğini de örnek olarak gösterecektir.
{"title":"FİLM ÜZERİNDEN ULUSLARARASI İLİŞKİLERİ ÖĞRENMEK VE ANLATMAK: CAYDIRICILIĞIN DR.STRANGELOVE VE FAIL-SAFE FİLMLERİNDE İŞLENMESİ","authors":"Gökçe Balaban","doi":"10.33630/ausbf.979045","DOIUrl":"https://doi.org/10.33630/ausbf.979045","url":null,"abstract":"1990’lı yılların ortalarında başlayan ve günümüzde de devam eden iletişim teknolojilerindeki hızlı dönüşüm, bilgi üretiminde, bilgi dağıtımında ve bilgiye ulaşımda köklü değişiklikler meydana getirmiştir. Bilgi aktarımının değişimi, bu değişimin içine doğan jenerasyonun öğrenme pratiklerini de değiştirmekte ve öğretimde eski usullerin izlenmesi pek mümkün gözükmemektedir. Bu bağlamda, söz konusu değişime Uluslararası İlişkiler disiplini nasıl adapte olabilir? Makale, filmlerin Uluslararası İlişkiler eğitiminde alternatif bir kaynak olarak kullanılabileceğini ortaya koyarak bu soruyu cevaplamaya çalışmaktadır. Örnek olarak ise caydırıcılık kavramı ve kavramı işleyen Dr.Strangelove ve Fail-Safe filmleri incelenecektir. Yazar, 2017-2018 ve 2018-2019 akademik yıllarında vermiş olduğu “Film ve Siyaset” derslerindeki tecrübesinden yola çıkarak, caydırıcılık kavramının bu filmler üzerinden nasıl işlenebileceğini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Buna göre öğrenciler ders saati dışında filmleri caydırıcılığın tanımı, caydırıcılıkta rasyonalite ve caydırıcılıkta inandırıcılık temaları üzerinden izleyecek, ders saatinde ise bu temaların filmlerdeki işlenişi seminer öğretim modeliyle tartışılacaktır. Makale, eğitim metodolojisini ortaya koymanın yanı sıra, caydırıcılığın belirtilen temalarının filmlerde nasıl işlendiğini de örnek olarak gösterecektir.","PeriodicalId":213629,"journal":{"name":"Ankara Üniversitesi SBF Dergisi","volume":"11 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-08-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"123803027","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
2019 yılında tespit edilen Koronavirüs küresel bir pandemi haline gelmiştir. Pandemi kapsamı önlemlerinden biri de uzaktan eğitim faaliyetlerine geçiştir. Yüz yüze eğitime ara verilip uzaktan eğitime geçilmesi genç nüfusu derinden etkileyen bir olgudur. Özellikle de eğitim öğretim dönemine yeni başlamış olan ilköğretim kademesindeki öğrenciler bu değişime adapte olmakta zorlanmışlardır. Yüz yüze eğitim sisteminin uzaktan eğitim sistemine dönmesi ile öğrenciler sosyalleştikleri, eğitim öğretim gördükleri, farklı toplumsal değerleri kazandıkları okul ortamı, sanal bir ortama taşınmıştır. Sadece internet erişimine sahip araçlar ile çevrimiçi bir biçimde ilerletilen eğitim sistemi uygulamaları sınıfsal ayrımların, eğitimde adalet olgusunun derin aralığının giderek daha da arttırmıştır. Ancak sadece uzaktan eğitim için gerekli araç ve gereçlere sahipliğin yanı sıra çocuğun eğitimine aile içi destek mekanizmaların varlığı ve yokluğu da uçurumu derinleştirmiştir. Benzer biçimde özel okullar ile devlet okulları arasındaki uzaktan eğitim uygulamalarının farkları da bu açığın fark edilebilmesi için incelenmesi gereken olgular arasındadır. Bu çalışmada pandemi sürecinde eğitimlerine özel okul ve devlet okulunda devam eden ilköğretim öğrencilerinin karşılaştıkları problemler ve durumlar katılımcı görüşmeleri ışığında incelenmiştir.
{"title":"“ARTIK TABLETSİZ EV KALMADI’’ PANDEMİ SÜRECİNDE EĞİTİME ÖZEL OKUL-DEVLET OKULU AYRIMI ÜZERİNDEN ALAN ARAŞTIRMASI BAKIŞI","authors":"Rabia Küçükdağ, Ferhat Kaya, Fulya ŞENAY AVCI","doi":"10.33630/ausbf.1064689","DOIUrl":"https://doi.org/10.33630/ausbf.1064689","url":null,"abstract":"2019 yılında tespit edilen Koronavirüs küresel bir pandemi haline gelmiştir. Pandemi kapsamı önlemlerinden biri de uzaktan eğitim faaliyetlerine geçiştir. Yüz yüze eğitime ara verilip uzaktan eğitime geçilmesi genç nüfusu derinden etkileyen bir olgudur. Özellikle de eğitim öğretim dönemine yeni başlamış olan ilköğretim kademesindeki öğrenciler bu değişime adapte olmakta zorlanmışlardır. Yüz yüze eğitim sisteminin uzaktan eğitim sistemine dönmesi ile öğrenciler sosyalleştikleri, eğitim öğretim gördükleri, farklı toplumsal değerleri kazandıkları okul ortamı, sanal bir ortama taşınmıştır. Sadece internet erişimine sahip araçlar ile çevrimiçi bir biçimde ilerletilen eğitim sistemi uygulamaları sınıfsal ayrımların, eğitimde adalet olgusunun derin aralığının giderek daha da arttırmıştır. Ancak sadece uzaktan eğitim için gerekli araç ve gereçlere sahipliğin yanı sıra çocuğun eğitimine aile içi destek mekanizmaların varlığı ve yokluğu da uçurumu derinleştirmiştir. Benzer biçimde özel okullar ile devlet okulları arasındaki uzaktan eğitim uygulamalarının farkları da bu açığın fark edilebilmesi için incelenmesi gereken olgular arasındadır. Bu çalışmada pandemi sürecinde eğitimlerine özel okul ve devlet okulunda devam eden ilköğretim öğrencilerinin karşılaştıkları problemler ve durumlar katılımcı görüşmeleri ışığında incelenmiştir.","PeriodicalId":213629,"journal":{"name":"Ankara Üniversitesi SBF Dergisi","volume":"19 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-08-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"132523923","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Tarih boyunca ABD dış politikasının temel belirleyicisi, liberal değerlere bağlılık ve güvenlik çıkarlarının gereklilikleri arasındaki gerginlikten kaynaklanan içsel ikilem olagelmiştir. Zaman zaman örtüşse de genelde çelişen bu iki unsur, ülkenin uluslararası seviyedeki tercihlerinin temelinde yer alırken, zor seçimleri ve tartışmalı hamleleri de beraberinde getirmektedir. Bu ikilemden beslenen sorunların başında gelen dost despotlar açmazının kökenleri ve günümüzdeki yansımaları, bu makalenin odağını oluşturmaktadır. ABD’nin, dış politika stratejisini ekseriyetle şeytanileştirilen bir “öteki”ye karşıtlık üzerinden oluşturulması yönündeki daimî eğilimi ve buna bağlı olarak doğan “beterin beteri korkusu”ndan kaynaklanan bu açmaz, özellikle Soğuk Savaş döneminde oldukça belirginleşmiştir. Süreç izleme tekniğine yaslanan bu çalışma, dost despotlar ikileminin evrimini inceleyerek bugüne yansımalarını Mısır örneği üzerinden analiz etmektedir. Arap Baharı sonrasında ABD-Mısır ilişkilerinde gözlemlenen değişimler, açmazın kökeninde radikal bir dönüşüm yaratmaktan çok uzaktır. ABD’nin siyasal kültüründen, dış politikadaki yaygın eğilimlerinden ve tarih içerisinde şekillenen davranış modelinden beslendiği kadar uluslararası dinamiklerin etkisine de açık olan dost despotlar sorunu, günümüzde, özellikle Orta Doğu ile ilişkili meselelerde merkezi konumunu korumaktadır. Söz konusu açmaz, zaman, mekân ve ortaya çıktığı dönemin dinamiklerinden bağımsız biçimde daimî bir dış politika sorunsalı haline gelmiştir. Bu haliyle dost despotlar, ABD dış politikasının tarihsel bir gerçeğidir ve herhangi bir dönem, bölge veya yönetimle sınırlı değildir.
{"title":"Amerikan Dış Politikasının Daimî Açmazı “Dost Despotlar”: Mısır Örneği ve “Beterin Beteri Korkusu”","authors":"Can Donduran","doi":"10.33630/ausbf.1023632","DOIUrl":"https://doi.org/10.33630/ausbf.1023632","url":null,"abstract":"Tarih boyunca ABD dış politikasının temel belirleyicisi, liberal değerlere bağlılık ve güvenlik çıkarlarının gereklilikleri arasındaki gerginlikten kaynaklanan içsel ikilem olagelmiştir. Zaman zaman örtüşse de genelde çelişen bu iki unsur, ülkenin uluslararası seviyedeki tercihlerinin temelinde yer alırken, zor seçimleri ve tartışmalı hamleleri de beraberinde getirmektedir. Bu ikilemden beslenen sorunların başında gelen dost despotlar açmazının kökenleri ve günümüzdeki yansımaları, bu makalenin odağını oluşturmaktadır. ABD’nin, dış politika stratejisini ekseriyetle şeytanileştirilen bir “öteki”ye karşıtlık üzerinden oluşturulması yönündeki daimî eğilimi ve buna bağlı olarak doğan “beterin beteri korkusu”ndan kaynaklanan bu açmaz, özellikle Soğuk Savaş döneminde oldukça belirginleşmiştir. Süreç izleme tekniğine yaslanan bu çalışma, dost despotlar ikileminin evrimini inceleyerek bugüne yansımalarını Mısır örneği üzerinden analiz etmektedir. Arap Baharı sonrasında ABD-Mısır ilişkilerinde gözlemlenen değişimler, açmazın kökeninde radikal bir dönüşüm yaratmaktan çok uzaktır. ABD’nin siyasal kültüründen, dış politikadaki yaygın eğilimlerinden ve tarih içerisinde şekillenen davranış modelinden beslendiği kadar uluslararası dinamiklerin etkisine de açık olan dost despotlar sorunu, günümüzde, özellikle Orta Doğu ile ilişkili meselelerde merkezi konumunu korumaktadır. Söz konusu açmaz, zaman, mekân ve ortaya çıktığı dönemin dinamiklerinden bağımsız biçimde daimî bir dış politika sorunsalı haline gelmiştir. Bu haliyle dost despotlar, ABD dış politikasının tarihsel bir gerçeğidir ve herhangi bir dönem, bölge veya yönetimle sınırlı değildir.","PeriodicalId":213629,"journal":{"name":"Ankara Üniversitesi SBF Dergisi","volume":"411 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-08-18","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"132855274","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
The cost of being a social scientist or analyzing social reality in Turkey involves, above all, a difficult and complex methodology learning process. Although this process does not make the one sophisticated, this is also ideal, it includes scientists' efforts to learn, in other words, the desire to advance on the "ideal". Therefore, there are some chronic methodological and theoretical problems in the academic analyzes of Turkish social scientists. This claim can be supported by various arguments. Tanel Demirel's work titled "Understanding Turkish Politics: An Essay on Approaches", published by Liberte Publications in 2019 presents comprehensive literature of exactly these arguments. His work's scope is confined to social science analyses examining Turkish politics and, he focuses on the Western origin-theoretical and methodological approaches imported by Turkish social science analyses.
{"title":"Tanel Demirel. Understanding Turkish Politics-An Essay on Approaches","authors":"Umut Turgut Yildirim","doi":"10.33630/ausbf.1090556","DOIUrl":"https://doi.org/10.33630/ausbf.1090556","url":null,"abstract":"The cost of being a social scientist or analyzing social reality in Turkey involves, above all, a difficult and complex methodology learning process. Although this process does not make the one sophisticated, this is also ideal, it includes scientists' efforts to learn, in other words, the desire to advance on the \"ideal\". Therefore, there are some chronic methodological and theoretical problems in the academic analyzes of Turkish social scientists. This claim can be supported by various arguments. Tanel Demirel's work titled \"Understanding Turkish Politics: An Essay on Approaches\", published by Liberte Publications in 2019 presents comprehensive literature of exactly these arguments. His work's scope is confined to social science analyses examining Turkish politics and, he focuses on the Western origin-theoretical and methodological approaches imported by Turkish social science analyses.","PeriodicalId":213629,"journal":{"name":"Ankara Üniversitesi SBF Dergisi","volume":"63 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-08-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133822814","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu makalede hedonik koalisyon oluşumu oyunlarında kullanılan yeni bir denge kavramı olan içsel kararlılık ve içsel kararlı koalisyon yapılarını bulan İçsel Algoritma çalışılacaktır. İlk önce içsel kararlılık kavramının özellikleri işlenecek ve içsel kararlılık ile diğer kararlılık kavramları arasındaki ilişki analiz edilecektir. Daha sonra içsel algoritma tanıtılacak ve bu algoritma yardımı ile bir hedonik koalisyon oluşumu oyununda sıradan olmayan içsel kararlı koalisyon yapılarını bulmanın mümkün olduğu ispat edilecektir. Devamında da içsel algoritma ile içsel kararlı sıradan koalisyon yapıları arasında ilişki analiz edilecektir.
{"title":"Koalisyon Oluşumu Oyunları: İçsel Kararlılık","authors":"Seçkin Özbi̇len","doi":"10.33630/ausbf.1148831","DOIUrl":"https://doi.org/10.33630/ausbf.1148831","url":null,"abstract":"Bu makalede hedonik koalisyon oluşumu oyunlarında kullanılan yeni bir denge kavramı olan içsel kararlılık ve içsel kararlı koalisyon yapılarını bulan İçsel Algoritma çalışılacaktır. İlk önce içsel kararlılık \u0000kavramının özellikleri işlenecek ve içsel kararlılık ile diğer kararlılık kavramları arasındaki ilişki analiz edilecektir. Daha sonra içsel algoritma tanıtılacak ve bu algoritma yardımı ile bir hedonik koalisyon oluşumu oyununda sıradan olmayan içsel kararlı koalisyon yapılarını bulmanın mümkün olduğu ispat edilecektir. Devamında da içsel algoritma ile içsel kararlı sıradan koalisyon yapıları arasında ilişki analiz edilecektir.","PeriodicalId":213629,"journal":{"name":"Ankara Üniversitesi SBF Dergisi","volume":"31 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-07-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129001674","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}