Pub Date : 2023-11-14DOI: 10.47107/inifedergi.1330294
Ahmet Tuncay Erdem, Özge AKCAOĞLU ERDEM
Dünyada meydana gelen doğal afetler, yangınlar, savaşlar, salgın hastalıklar ve daha birçok olumsuz durumların yanı sıra eğitim ve iş imkânları gibi bazı durumlar bireylerin kendi ulusal sınırları dışına, bir yerden diğer yerlere göç etmelerine neden olmaktadır. Yabancı göçü ve yer değiştirme ile ev sahibi ülkedeki bireyler yabancıların kaynaklarını tüketeceği, güvenliğin bozulacağı ve daha birçok olumsuz etkene sebep olabilecekleri düşüncesiyle rahatsızlık hissedebilirler. Bu gibi durumlar zaman zaman toplum bireyleri arasında kültürlerarası iletişim kaygısı ve zenofobi (yabancı düşmanlığı) gibi olumsuz algılara neden olabilir. Bu bilgiler çerçevesinde araştırmanın amacı kültürlerarası iletişim kaygısı ile zenofobi (yabancı düşmanlığı) arasındaki etkileşimi belirlemektir. Araştırmanın temel sorusu “kültürlerarası iletişim kaygısı ile zenofobi etkileşiminde cinsiyet düzenleyici rol oynamakta mıdır” şeklinde belirlenmiştir. Araştırma sorusunu cevaplayabilmek için Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencileri örnekleminde (n=391) uygulama yapılmış olup elde edilen veriler elde edilen veriler SPSS 25 ve AMOS 26 programlarıyla analiz edilmiştir. Analiz sonucunda kültürlerarası iletişim kaygısı ile zenofobi arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Ayrıca kültürlerarası iletişim kaygısının zenofobi üzerinde yine pozitif yönlü anlamlı etki belirlenmiştir. Bu bulgular kültürlerarası iletişim kaygısının zenofobi (yabancı düşmanlığı) algısını güçlendirdiğini göstermektedir. Buna ek olarak cinsiyetin düzenleyici etkisinde kültürlerarası iletişim kaygısı ve zenofobi (yabancı düşmanlığı) etkileşiminde kadın öğrencilerin erkek öğrencilere göre daha fazla farklılaştığı belirlenmiştir. Diğer bir ifadeyle kadınların iletişim kaygısı ve zenofobi algıları erkeklere göre daha yüksek olarak belirlenmiştir. Araştırmada literatürde sınırlı olarak incelenen iki değişkenin ele alınması ve cinsiyet değişkeninin düzenleyici olarak araştırma modelinde yer alması çalışmanın özgün yönünü ortaya koymaktadır. Araştırmanın sonuç bölümünde araştırma bulguları ışığında teorik ve pratik önerilere yer verilmiştir.
{"title":"KÜLTÜRLERARASI İLETİŞİM KAYGISININ ZENOFOBİYE ETKİSİNDE CİNSİYETİN DÜZENLEYİCİ ROLÜ: BOLU ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ","authors":"Ahmet Tuncay Erdem, Özge AKCAOĞLU ERDEM","doi":"10.47107/inifedergi.1330294","DOIUrl":"https://doi.org/10.47107/inifedergi.1330294","url":null,"abstract":"Dünyada meydana gelen doğal afetler, yangınlar, savaşlar, salgın hastalıklar ve daha birçok olumsuz durumların yanı sıra eğitim ve iş imkânları gibi bazı durumlar bireylerin kendi ulusal sınırları dışına, bir yerden diğer yerlere göç etmelerine neden olmaktadır. Yabancı göçü ve yer değiştirme ile ev sahibi ülkedeki bireyler yabancıların kaynaklarını tüketeceği, güvenliğin bozulacağı ve daha birçok olumsuz etkene sebep olabilecekleri düşüncesiyle rahatsızlık hissedebilirler. Bu gibi durumlar zaman zaman toplum bireyleri arasında kültürlerarası iletişim kaygısı ve zenofobi (yabancı düşmanlığı) gibi olumsuz algılara neden olabilir. Bu bilgiler çerçevesinde araştırmanın amacı kültürlerarası iletişim kaygısı ile zenofobi (yabancı düşmanlığı) arasındaki etkileşimi belirlemektir. Araştırmanın temel sorusu “kültürlerarası iletişim kaygısı ile zenofobi etkileşiminde cinsiyet düzenleyici rol oynamakta mıdır” şeklinde belirlenmiştir. Araştırma sorusunu cevaplayabilmek için Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencileri örnekleminde (n=391) uygulama yapılmış olup elde edilen veriler elde edilen veriler SPSS 25 ve AMOS 26 programlarıyla analiz edilmiştir. Analiz sonucunda kültürlerarası iletişim kaygısı ile zenofobi arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Ayrıca kültürlerarası iletişim kaygısının zenofobi üzerinde yine pozitif yönlü anlamlı etki belirlenmiştir. Bu bulgular kültürlerarası iletişim kaygısının zenofobi (yabancı düşmanlığı) algısını güçlendirdiğini göstermektedir. Buna ek olarak cinsiyetin düzenleyici etkisinde kültürlerarası iletişim kaygısı ve zenofobi (yabancı düşmanlığı) etkileşiminde kadın öğrencilerin erkek öğrencilere göre daha fazla farklılaştığı belirlenmiştir. Diğer bir ifadeyle kadınların iletişim kaygısı ve zenofobi algıları erkeklere göre daha yüksek olarak belirlenmiştir. Araştırmada literatürde sınırlı olarak incelenen iki değişkenin ele alınması ve cinsiyet değişkeninin düzenleyici olarak araştırma modelinde yer alması çalışmanın özgün yönünü ortaya koymaktadır. Araştırmanın sonuç bölümünde araştırma bulguları ışığında teorik ve pratik önerilere yer verilmiştir.","PeriodicalId":221398,"journal":{"name":"İNİF E - Dergi","volume":"14 4","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139276655","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-11-13DOI: 10.47107/inifedergi.1334375
Samet Kavoğlu
İletişim araştırmalarında organizasyonların sürdürülebilirliği açısından kriz iletişiminin önemine sıkça vurgu yapılmakla birlikte bütünlüklü çalışmaların azlığı dikkati çekmektedir. Durumsal Kriz İletişimi Teorisi (DKİT) ise kriz türleri, performans geçmişi ve kriz karşılama stratejileri gibi kriz sürecinin bileşenlerini bütünlüklü biçimde ele alması bakımından farklılaşmaktadır. Araştırmalar incelendiğinde krizlerin özel sektör odaklı incelendiği, özellikle Türkçe literatürde kamu yönetimini merkeze alan çalışmaların olmadığı görülmektedir. Özel sektör işletmeleri gibi paydaşları bulunan kamu yönetiminin, özellikle demokrasinin gereği olarak vatandaşların oylarıyla seçilen hükümetlerin kriz süreçlerini yönetmesi, kamuları nezdinde itibarını koruyabilmesi önem arz etmektedir. Bu çalışmada 2021 yılı yangın sezonunda birden fazla noktada aynı anda başlayan yangınlar üzerinden kamu kurumları ve hükümetin DKİT perspektifinden kriz karşılama stratejileri mercek altına alınmıştır. Bu sayede teori, kamu yönetimi çerçevesinden sorgulamaya tabi tutulmuştur. Çalışmada, 28.07.2021-12.08.2021 tarihleri arasında kamu kurumları ve hükümet yetkililerinin yazılı ve sözlü beyanları mercek altına alınmıştır. Siyasetin ve medyanın merkezi tartışma konuları arasına giren yangınlar esnasında ilgili aktör beyanları incelendiğinde süreç içerisinde DKİT’in kriz karşılama stratejilerinden reddetme, suçlayana saldırma, mazeret, gerekçelendirme, merhamet gibi farklı bileşenlerin kullanıldığı tespit edilmiştir. Literatürle uyuşan biçimde özür stratejisinden uzak durulduğu da bulgulanmıştır. Çalışma neticesinde DKİT’in kamu kurumları ve hükümetler açısından da uygulanabilir olduğu ortaya konulmuştur.
{"title":"2021 YILI ORMAN YANGINLARIYLA MÜCADELE SÜRECİNİN DURUMSAL KRİZ İLETİŞİMİ PERSPEKTİFİNDEN ANALİZİ","authors":"Samet Kavoğlu","doi":"10.47107/inifedergi.1334375","DOIUrl":"https://doi.org/10.47107/inifedergi.1334375","url":null,"abstract":"İletişim araştırmalarında organizasyonların sürdürülebilirliği açısından kriz iletişiminin önemine sıkça vurgu yapılmakla birlikte bütünlüklü çalışmaların azlığı dikkati çekmektedir. Durumsal Kriz İletişimi Teorisi (DKİT) ise kriz türleri, performans geçmişi ve kriz karşılama stratejileri gibi kriz sürecinin bileşenlerini bütünlüklü biçimde ele alması bakımından farklılaşmaktadır. Araştırmalar incelendiğinde krizlerin özel sektör odaklı incelendiği, özellikle Türkçe literatürde kamu yönetimini merkeze alan çalışmaların olmadığı görülmektedir. Özel sektör işletmeleri gibi paydaşları bulunan kamu yönetiminin, özellikle demokrasinin gereği olarak vatandaşların oylarıyla seçilen hükümetlerin kriz süreçlerini yönetmesi, kamuları nezdinde itibarını koruyabilmesi önem arz etmektedir. Bu çalışmada 2021 yılı yangın sezonunda birden fazla noktada aynı anda başlayan yangınlar üzerinden kamu kurumları ve hükümetin DKİT perspektifinden kriz karşılama stratejileri mercek altına alınmıştır. Bu sayede teori, kamu yönetimi çerçevesinden sorgulamaya tabi tutulmuştur. Çalışmada, 28.07.2021-12.08.2021 tarihleri arasında kamu kurumları ve hükümet yetkililerinin yazılı ve sözlü beyanları mercek altına alınmıştır. Siyasetin ve medyanın merkezi tartışma konuları arasına giren yangınlar esnasında ilgili aktör beyanları incelendiğinde süreç içerisinde DKİT’in kriz karşılama stratejilerinden reddetme, suçlayana saldırma, mazeret, gerekçelendirme, merhamet gibi farklı bileşenlerin kullanıldığı tespit edilmiştir. Literatürle uyuşan biçimde özür stratejisinden uzak durulduğu da bulgulanmıştır. Çalışma neticesinde DKİT’in kamu kurumları ve hükümetler açısından da uygulanabilir olduğu ortaya konulmuştur.","PeriodicalId":221398,"journal":{"name":"İNİF E - Dergi","volume":"65 5 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139278330","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-11-10DOI: 10.47107/inifedergi.1334663
Emrah Budak
Gazetecilik tarihsel süreç içerisinde ekonomik ve toplumsal anlamda birçok sorun yaşamaktadır. Bu sorunlar gazeteciliğin nitelikli bir biçimde icra edilmesini engellemekte, medyanın demokratik işlevlerinin göz ardı edilmesine neden olmaktadır. Yaşanan krizlerin yarattığı mesleki deformasyonun aşılması için birçok adım atılmaktadır. Gazeteciliğin yoğun ticarileşmesinin önlenmesi adına ortaya çıkan kâr amacı gütmeyen gazetecilik, büyük oranda vakıflarla desteklenen, ekonomik kaygılar olmaksızın kamu yararını gözeten bir habercilik anlayışıdır. Bu çalışma, yoğun bir araştırma konusu olmayan kâr amacı gütmeyen gazeteciliği alanyazın taraması ile ele almakta, kâr amacı gütmeyen gazeteciliğin kapsamı, işleyişi, avantajları ve açmazlarını incelemeyi amaçlamaktadır. Çalışmada elde edilen verilerde; ABD’de oldukça güçlü bir uygulama alanı bulan kâr amacı gütmeyen gazeteciliğin küresel alanın tamamında yaygın olmadığı görülmektedir. Kâr amacı gütmeyen gazeteciliğin toplumsal katılım, hesap verilebilirlik, şeffaflık, çoğulculuk, kamu denetimi, yeni bir gelir modeli yaratma gibi birçok konuda katkı sağladığını dile getirmek yanlış olmayacaktır. Bunların yanı sıra kâr amacı gütmeyen gazeteciliğin günümüzde haberciliğin belirleyici ana aktörü olmadığı düşünülmektedir. Kâr amacı gütmeyen gazeteciliğin tarafsızlık, bağımsızlık, sürdürülebilirlik, etki ölçümü ve yaygınlık konusunda birçok sorunu içerisinde barındırdığı tespit edilmektedir. Kâr amacı gütmeyen gazetecilikte bağımsız bir haber üretim süreci ile gelir açısından net ve kalıcı bir sistemden söz etmek mümkün değildir. Bu problemler kâr amacı gütmeyen gazeteciliği tartışmaya açmakta, etik açıdan eleştirileri gündeme getirmektedir.
{"title":"Vakıf Fonları ile Desteklenen Kâr Amacı Gütmeyen Gazetecilik: Avantajlar ve Açmazlar","authors":"Emrah Budak","doi":"10.47107/inifedergi.1334663","DOIUrl":"https://doi.org/10.47107/inifedergi.1334663","url":null,"abstract":"Gazetecilik tarihsel süreç içerisinde ekonomik ve toplumsal anlamda birçok sorun yaşamaktadır. Bu sorunlar gazeteciliğin nitelikli bir biçimde icra edilmesini engellemekte, medyanın demokratik işlevlerinin göz ardı edilmesine neden olmaktadır. Yaşanan krizlerin yarattığı mesleki deformasyonun aşılması için birçok adım atılmaktadır. Gazeteciliğin yoğun ticarileşmesinin önlenmesi adına ortaya çıkan kâr amacı gütmeyen gazetecilik, büyük oranda vakıflarla desteklenen, ekonomik kaygılar olmaksızın kamu yararını gözeten bir habercilik anlayışıdır. Bu çalışma, yoğun bir araştırma konusu olmayan kâr amacı gütmeyen gazeteciliği alanyazın taraması ile ele almakta, kâr amacı gütmeyen gazeteciliğin kapsamı, işleyişi, avantajları ve açmazlarını incelemeyi amaçlamaktadır. Çalışmada elde edilen verilerde; ABD’de oldukça güçlü bir uygulama alanı bulan kâr amacı gütmeyen gazeteciliğin küresel alanın tamamında yaygın olmadığı görülmektedir. Kâr amacı gütmeyen gazeteciliğin toplumsal katılım, hesap verilebilirlik, şeffaflık, çoğulculuk, kamu denetimi, yeni bir gelir modeli yaratma gibi birçok konuda katkı sağladığını dile getirmek yanlış olmayacaktır. Bunların yanı sıra kâr amacı gütmeyen gazeteciliğin günümüzde haberciliğin belirleyici ana aktörü olmadığı düşünülmektedir. Kâr amacı gütmeyen gazeteciliğin tarafsızlık, bağımsızlık, sürdürülebilirlik, etki ölçümü ve yaygınlık konusunda birçok sorunu içerisinde barındırdığı tespit edilmektedir. Kâr amacı gütmeyen gazetecilikte bağımsız bir haber üretim süreci ile gelir açısından net ve kalıcı bir sistemden söz etmek mümkün değildir. Bu problemler kâr amacı gütmeyen gazeteciliği tartışmaya açmakta, etik açıdan eleştirileri gündeme getirmektedir.","PeriodicalId":221398,"journal":{"name":"İNİF E - Dergi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139280564","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-11-10DOI: 10.47107/inifedergi.1335191
Saadet Uğurlu
Günümüzde yeni teknolojilerin insanı anlamak üzerine gelişimiyle beraber, müşteri ilişkileri yönetimi kavramı çok önemli hale gelmiştir. Ürün ve hizmet ekonomisi artık yerini; müşteriye yaşatılan duygu ve deneyim ekonomisine dönüştürmüştür. Potansiyel ve eldeki müşterilerine değer ve deneyim ilişkileri bağlamında iletişim kanalları kullanılmaktadır. Müşterilerine temas noktalarında ya da dijital iletişim teknolojinin deneyim yaşatma kanallarıyla, hedef kitlelerine vaad/değer algısını şekillendiren olumlu etkileşim kurmaktadır. Müşterinin deneyimlerini iletişimin merkezine almak ve marka iletişim stratejilerini ona uygun geliştirmek uzun vadeli iletişimin temeli olmuştur. Markalarında kendi hedef kitlelerini işin içine alacakları kendilerine uygun araştırma modellerini geliştirmesi zorunlu olmuştur. Bu çalışmada; 2019-2023 yılları arasında Müşteri Deneyimi Yönetimi dersi kapsamında öğrencilerimiz ile yürüttüğümüz Gizli Müşteri araştırmasının süreç tasarım modelini, uygulanmış olan tüm safhalarıyla aktarmak amacıyla hazırlanmıştır. Çalışmada gözlem, deneyim formu, dijital inceleme ile toplanan veriler betimsel analiz ile derlenmiştir. Karma araştırmalardan elde edilen bulgular ise oluşturulması planlanan süreç tasarımı yönetimiyle Gizli Müşteri (GM) modeli çerçevesinde değerlendirilmiştir.
{"title":"Müşteri Deneyimi Yönetiminde Bir Süreç Tasarımı: Gizli Müşteri Model Önerisi","authors":"Saadet Uğurlu","doi":"10.47107/inifedergi.1335191","DOIUrl":"https://doi.org/10.47107/inifedergi.1335191","url":null,"abstract":"Günümüzde yeni teknolojilerin insanı anlamak üzerine gelişimiyle beraber, müşteri ilişkileri yönetimi kavramı çok önemli hale gelmiştir. Ürün ve hizmet ekonomisi artık yerini; müşteriye yaşatılan duygu ve deneyim ekonomisine dönüştürmüştür. Potansiyel ve eldeki müşterilerine değer ve deneyim ilişkileri bağlamında iletişim kanalları kullanılmaktadır. Müşterilerine temas noktalarında ya da dijital iletişim teknolojinin deneyim yaşatma kanallarıyla, hedef kitlelerine vaad/değer algısını şekillendiren olumlu etkileşim kurmaktadır. Müşterinin deneyimlerini iletişimin merkezine almak ve marka iletişim stratejilerini ona uygun geliştirmek uzun vadeli iletişimin temeli olmuştur. Markalarında kendi hedef kitlelerini işin içine alacakları kendilerine uygun araştırma modellerini geliştirmesi zorunlu olmuştur. Bu çalışmada; 2019-2023 yılları arasında Müşteri Deneyimi Yönetimi dersi kapsamında öğrencilerimiz ile yürüttüğümüz Gizli Müşteri araştırmasının süreç tasarım modelini, uygulanmış olan tüm safhalarıyla aktarmak amacıyla hazırlanmıştır. Çalışmada gözlem, deneyim formu, dijital inceleme ile toplanan veriler betimsel analiz ile derlenmiştir. Karma araştırmalardan elde edilen bulgular ise oluşturulması planlanan süreç tasarımı yönetimiyle Gizli Müşteri (GM) modeli çerçevesinde değerlendirilmiştir.","PeriodicalId":221398,"journal":{"name":"İNİF E - Dergi","volume":"49 8","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139280447","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-11-06DOI: 10.47107/inifedergi.1334513
Batuhan Bozbay, Selma KOÇ AKGÜL
Tarih boyunca toplumsal dönüşümler üretim araçlarıyla neyin, ne şekilde emek nesnesi kılınacağı ile yakından ilişkili olmuştur. Derebeyliği toplumunda emek nesnesi ekseriyetle toprak, iş bölümünün eşgüdümü ise sanayi toplumuna göre görece daha zayıftır. Sanayi toplumuna gelindiğinde emek nesnesi giderek daha gelişmiş üretim araçlarının yardımıyla ölçeklendirilebilen sanayi ürünleri olmuş, beraberinde iş bölümündeki eşgüdüm yoğunlaşmıştır. Böylece giderek üretim araçlarının ölçeklendirme imkânı sınırlarında üretim, toplumsal üretim haline gelmiştir. Fakat değişim devam etmektedir. Günümüzde dijitalleşme aslında üretim araçlarındaki dönüşüm sonucu ortaya çıkan yeni iş bölümü, bu iş bölümünün yeni bir eşgüdüm derecesi ve neyin emek nesnesi kılınacağına dairdir. Dijitalleşme sürecinde dünya insanlık tarihinde hiç olmadığı kadar yüksek düzeyde tedarik ve iletişim zinciriyle birbirine bağlanarak eşgüdümlü hale gelmiş, üretim araçlarının gelişmesiyle ölçeklendirme imkanları artmıştır. Böylece metalaşabilir şeylerin sınırları genişlemiş, sermaye ve iletişimin sınırları büyüdükçe dünya bir fabrikaya dönüşmüştür. Emek formasyonundaki böylesi bir dönüşüm toplumun tüm katmanlarında kendisini göstermektedir. Özellikle metalaşabilir şeylerin sınırları arttıkça iletişimin kendisi de meta haline gelmekte, böylece insan, en temel özüne yabancılaşmaktadır. İşte bu koşullar altında, emek formasyonundaki dönüşümü anlamlandırmak için ortaya atılan dijital emek kavramı, etik, ekonomi politik ve siyasi sorunları beraberinde getirmektedir. Bu problemler arasında etik boyutta dijital emek adına mahremiyetin zedelenmesi, verilerin gözetlenmesi problemi öne çıkarken; ekonomi politik bağlamda emeğin sömürülmesi; siyasi anlamda ise algoritmaların yarattığı yankı odaları dikkat çekmektedir. Ancak bu problemlerle ilgili emek üreticilerinin farkındalığına yönelik saha çalışmaları sınırlıdır. Bu nedenle çalışma giderek önemi artan dijital emek olgusu ve etkilerinin Instagram kullanıcıları tarafından nasıl algılandığı sorunsalı üzerine odaklanmıştır. Araştırmanın amacı Instagram kullanıcılarının platforma dijital emek girdisi sağlarken sömürü ve gözetlenmeye uğradıklarının farkındalık düzeyini saptamaktır. Çalışmada nitel araştırma yöntemi tercih edilip maksimun örneklem çeşitlemesi kullanılarak 12 Instagram kullanıcısından oluşan çalışma grubuyla fenomonoloji deseni kapsamında derinlemesine görüşme yapılmıştır. Araştırmada kullanıcıların platform kullanımıyla dijital emek üretimi bağlamında sömürüye ve gözetlemeye uğratıldıklarının bilincinde olmadığı saptanmıştır.
{"title":"INSTAGRAM IN THE CONTEXT OF DIGITAL LABOR: A QUALITATIVE STUDY OF ON AWARENESS OF DIGITAL LABOR","authors":"Batuhan Bozbay, Selma KOÇ AKGÜL","doi":"10.47107/inifedergi.1334513","DOIUrl":"https://doi.org/10.47107/inifedergi.1334513","url":null,"abstract":"Tarih boyunca toplumsal dönüşümler üretim araçlarıyla neyin, ne şekilde emek nesnesi kılınacağı ile yakından ilişkili olmuştur. Derebeyliği toplumunda emek nesnesi ekseriyetle toprak, iş bölümünün eşgüdümü ise sanayi toplumuna göre görece daha zayıftır. Sanayi toplumuna gelindiğinde emek nesnesi giderek daha gelişmiş üretim araçlarının yardımıyla ölçeklendirilebilen sanayi ürünleri olmuş, beraberinde iş bölümündeki eşgüdüm yoğunlaşmıştır. Böylece giderek üretim araçlarının ölçeklendirme imkânı sınırlarında üretim, toplumsal üretim haline gelmiştir. Fakat değişim devam etmektedir. Günümüzde dijitalleşme aslında üretim araçlarındaki dönüşüm sonucu ortaya çıkan yeni iş bölümü, bu iş bölümünün yeni bir eşgüdüm derecesi ve neyin emek nesnesi kılınacağına dairdir. Dijitalleşme sürecinde dünya insanlık tarihinde hiç olmadığı kadar yüksek düzeyde tedarik ve iletişim zinciriyle birbirine bağlanarak eşgüdümlü hale gelmiş, üretim araçlarının gelişmesiyle ölçeklendirme imkanları artmıştır. Böylece metalaşabilir şeylerin sınırları genişlemiş, sermaye ve iletişimin sınırları büyüdükçe dünya bir fabrikaya dönüşmüştür. Emek formasyonundaki böylesi bir dönüşüm toplumun tüm katmanlarında kendisini göstermektedir. Özellikle metalaşabilir şeylerin sınırları arttıkça iletişimin kendisi de meta haline gelmekte, böylece insan, en temel özüne yabancılaşmaktadır. İşte bu koşullar altında, emek formasyonundaki dönüşümü anlamlandırmak için ortaya atılan dijital emek kavramı, etik, ekonomi politik ve siyasi sorunları beraberinde getirmektedir. Bu problemler arasında etik boyutta dijital emek adına mahremiyetin zedelenmesi, verilerin gözetlenmesi problemi öne çıkarken; ekonomi politik bağlamda emeğin sömürülmesi; siyasi anlamda ise algoritmaların yarattığı yankı odaları dikkat çekmektedir. Ancak bu problemlerle ilgili emek üreticilerinin farkındalığına yönelik saha çalışmaları sınırlıdır. Bu nedenle çalışma giderek önemi artan dijital emek olgusu ve etkilerinin Instagram kullanıcıları tarafından nasıl algılandığı sorunsalı üzerine odaklanmıştır. Araştırmanın amacı Instagram kullanıcılarının platforma dijital emek girdisi sağlarken sömürü ve gözetlenmeye uğradıklarının farkındalık düzeyini saptamaktır. Çalışmada nitel araştırma yöntemi tercih edilip maksimun örneklem çeşitlemesi kullanılarak 12 Instagram kullanıcısından oluşan çalışma grubuyla fenomonoloji deseni kapsamında derinlemesine görüşme yapılmıştır. Araştırmada kullanıcıların platform kullanımıyla dijital emek üretimi bağlamında sömürüye ve gözetlemeye uğratıldıklarının bilincinde olmadığı saptanmıştır.","PeriodicalId":221398,"journal":{"name":"İNİF E - Dergi","volume":"12 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139287894","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-11-06DOI: 10.47107/inifedergi.1331560
Çiğdem Erdal
Social engagement or social media engagement is a topic being investigated linked to broadcasting strategies. One of the main reasons for that is that television programs are being followed through social media sites, and that their viewers interact with them through SNS (social network sites). Engagement brings about viewer loyalty on further level. Thus, broadcasting companies develop and use strategies in order to keep their relationship with their loyal fandom fresh and alive. This study analysed broadcasting company social media strategies with the help of both quantitative and qualitative methods. The reason for choosing the mixed method approach is to look at big data from quantitative and qualitative perspectives and to question whether this data goes beyond algorithms and numbers, and whether qualitative data is meaningful. Fanpage Karma tool is used for data collection and analysis where NVivo 12 is used for qualitative analysis purposes. Findings gathered reveal that along with the variables such as post number per day, posting times per day, page performance index of broadcasting companies, context and the techniques used to compose post texts are altogether linked and intertwined. Netflix Turkey is added to the cases that were selected from within mainstream broadcasting companies; for which the study revealed differences in terms of social media strategies. Mainstream broadcasters display both similarities and differences among themselves. While different and unique strategies can play a role in ensuring engagement, especially in today's television viewing environment where it is difficult to ensure and maintain engagement and loyalty, audience loyalty continues to be one of the biggest struggles of broadcasters against digitalization.
{"title":"KATILIM VE SOSYAL MEDYA KULLANIM İLİŞKİSİNİ TELEVİZYON YAYINCI STRATEJİLERİ YÖNÜNDEN İNCELEMEK","authors":"Çiğdem Erdal","doi":"10.47107/inifedergi.1331560","DOIUrl":"https://doi.org/10.47107/inifedergi.1331560","url":null,"abstract":"Social engagement or social media engagement is a topic being investigated linked to broadcasting strategies. One of the main reasons for that is that television programs are being followed through social media sites, and that their viewers interact with them through SNS (social network sites). Engagement brings about viewer loyalty on further level. Thus, broadcasting companies develop and use strategies in order to keep their relationship with their loyal fandom fresh and alive. This study analysed broadcasting company social media strategies with the help of both quantitative and qualitative methods. The reason for choosing the mixed method approach is to look at big data from quantitative and qualitative perspectives and to question whether this data goes beyond algorithms and numbers, and whether qualitative data is meaningful. Fanpage Karma tool is used for data collection and analysis where NVivo 12 is used for qualitative analysis purposes. Findings gathered reveal that along with the variables such as post number per day, posting times per day, page performance index of broadcasting companies, context and the techniques used to compose post texts are altogether linked and intertwined. Netflix Turkey is added to the cases that were selected from within mainstream broadcasting companies; for which the study revealed differences in terms of social media strategies. Mainstream broadcasters display both similarities and differences among themselves. While different and unique strategies can play a role in ensuring engagement, especially in today's television viewing environment where it is difficult to ensure and maintain engagement and loyalty, audience loyalty continues to be one of the biggest struggles of broadcasters against digitalization.","PeriodicalId":221398,"journal":{"name":"İNİF E - Dergi","volume":"19 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139288475","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-10-30DOI: 10.47107/inifedergi.1330378
Eda ÇALGÜNER KILINÇ
Kitle iletişim araçlarının dünya çapında yaygınlaştığı, toplumların yazılı kültürden görsel kültüre geçiş yaptığı günümüzde, Fransız teorisyen Guy Debord'un seneler önce tanımını yapmış olduğu “gösteri toplumu” varlığını halen sürdürmektedir. İçeriklerin tamamının gösteri formatına dönüştüğü enfo-eğlence çağında, medyanın en etkili aracı olan televizyonun öncelikli işlevi, insanlara eğlence, haz ve keyif sunmak haline gelmiştir. Televizyon programlarında bu kaygılarla ortaya konulan büyüleyici gösteriler, bilginin içeriğinin yeniden tanımlanmasına ve gösteri toplumunun değerlerinin yaşama derinlemesine nüfuz etmesine aracılık etmektedir. Kapitalist sisteme hizmet eder şekilde ödüle giden yolda bir araç olarak yeniden tanımlanan “bilgi”nin, kitlelerin ilgisini çekebilmek amacıyla eğlence unsuru ile harmanlanarak “bilgi yarışması” adı altında bir “medya gösterisi”ne dönüştürülmesi, Debord’un çıkarımları kapsamında irdelenenebilecek bir olgu olarak ele alınabilir. Popülerliğini uzun bir süredir korumakta olan “Kim Milyoner Olmak İster” adlı televizyon programı, gösteri toplumunda bilginin gösterinin yapı taşlarından birine dönüştürüldüğü ve başta eğlence olmak üzere tüketim kültürüne dair unsurların ön plana çıkarıldığı bir bilgi yarışması olarak önemli bir örnek teşkil etmektedir. Bu bağlamda, bu çalışmada, bilginin metalaştırılarak ihtişamlı bir medya gösterisi haline getirilmesinde öncülük etmiş olan “Kim Milyoner Olmak İster” yarışma programının Türkiye’deki uyarlamasının program formatına dair unsurları olan yarışma kuralları, soru içerikleri, seyirci profili, sunucu profili ve yarışmacı profili, gösteri toplumu ve medya gösterisi kavramları bağlamında ele alınarak detaylı bir çözümlemesi yapılmıştır.
当今世界,大众传播工具已在全球普及,社会已从文字文化过渡到视觉文化,但法国理论家居伊-德波多年前定义的 "奇观社会 "依然存在。在信息娱乐时代,所有内容都被转化为节目形式,电视这一最有效的媒体工具的主要功能变成了为人们提供娱乐、愉悦和享受。电视节目中引人入胜的表演正是以这些关注点为中介,对信息内容进行重新定义,并将奇观社会的价值观深入生活。将 "知识 "重新定义为资本主义制度服务的获取报酬的工具,以 "问答节目 "的名义将其转化为 "媒体秀",将其与娱乐元素相融合,以吸引大众的注意力,这可以视为德波结论中可以分析的一种现象。电视节目 "谁想成为百万富翁"(Who Wants to be a Millionaire)长期以来一直广受欢迎,它是一个重要的例子,在这个问答节目中,信息被转化为奇观社会中节目的组成部分之一,消费文化元素,尤其是娱乐元素被凸显出来。在此背景下,本研究从奇观社会和媒体奇观的概念出发,对土耳其改编的问答节目 "谁想成为百万富翁 "进行了详细分析,该节目开创性地将知识商品化,使其成为一种华丽的媒体奇观,并考虑了节目形式的各种要素,如问答节目规则、问题内容、观众情况、主持人情况和参赛者情况。
{"title":"BİR MEDYA GÖSTERİSİ OLARAK BİLGİ YARIŞMALARI: “KİM MİLYONER OLMAK İSTER” PROGRAMI ÖRNEĞİ","authors":"Eda ÇALGÜNER KILINÇ","doi":"10.47107/inifedergi.1330378","DOIUrl":"https://doi.org/10.47107/inifedergi.1330378","url":null,"abstract":"Kitle iletişim araçlarının dünya çapında yaygınlaştığı, toplumların yazılı kültürden görsel kültüre geçiş yaptığı günümüzde, Fransız teorisyen Guy Debord'un seneler önce tanımını yapmış olduğu “gösteri toplumu” varlığını halen sürdürmektedir. İçeriklerin tamamının gösteri formatına dönüştüğü enfo-eğlence çağında, medyanın en etkili aracı olan televizyonun öncelikli işlevi, insanlara eğlence, haz ve keyif sunmak haline gelmiştir. Televizyon programlarında bu kaygılarla ortaya konulan büyüleyici gösteriler, bilginin içeriğinin yeniden tanımlanmasına ve gösteri toplumunun değerlerinin yaşama derinlemesine nüfuz etmesine aracılık etmektedir. Kapitalist sisteme hizmet eder şekilde ödüle giden yolda bir araç olarak yeniden tanımlanan “bilgi”nin, kitlelerin ilgisini çekebilmek amacıyla eğlence unsuru ile harmanlanarak “bilgi yarışması” adı altında bir “medya gösterisi”ne dönüştürülmesi, Debord’un çıkarımları kapsamında irdelenenebilecek bir olgu olarak ele alınabilir. Popülerliğini uzun bir süredir korumakta olan “Kim Milyoner Olmak İster” adlı televizyon programı, gösteri toplumunda bilginin gösterinin yapı taşlarından birine dönüştürüldüğü ve başta eğlence olmak üzere tüketim kültürüne dair unsurların ön plana çıkarıldığı bir bilgi yarışması olarak önemli bir örnek teşkil etmektedir. Bu bağlamda, bu çalışmada, bilginin metalaştırılarak ihtişamlı bir medya gösterisi haline getirilmesinde öncülük etmiş olan “Kim Milyoner Olmak İster” yarışma programının Türkiye’deki uyarlamasının program formatına dair unsurları olan yarışma kuralları, soru içerikleri, seyirci profili, sunucu profili ve yarışmacı profili, gösteri toplumu ve medya gösterisi kavramları bağlamında ele alınarak detaylı bir çözümlemesi yapılmıştır.","PeriodicalId":221398,"journal":{"name":"İNİF E - Dergi","volume":"68 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139311142","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-10-30DOI: 10.47107/inifedergi.1331998
Aziz Coşkun, Fırat Bi̇ngöl
Bu çalışmanın amacı, 1950’lerin Türkiye’sinde gayrimüslim azınlıkların yaşadığı sorunları, dönemin sosyo-kültürel ve siyasi yapısına uygun olarak Kulüp dizisi özelinde ötekilik/ötekileştirme bağlamında analiz etmektir. Bu bağlamda dizide geçen diyaloglar, sözcükler üzerinden analiz edilerek gayrimüslim azınlıklara yönelik o dönemde kullanılan kalıplaşmış yargılar deşifre edilmiş, gayrimüslim azınlıklara dönemsel bakışın hangi anlamlar muhteva ettiği objektif bir bakışla irdelenmiştir. Medyada çok fazla değinilmeyen azınlıklık grubun (İstanbul’da yaşamlarını sürdüren Sefarad Yahudilerin) kültürel değerlerinin dizide nasıl yansıtıldığı, unutulmuş bir kültürün tekrardan ayyuka çıkması adına kıymetli olmakla birlikte bu çalışmanın önemini de ortaya çıkarmaktadır. 10 bölüm olarak yayınlanan dizide gayrimüslimleri ötekileştiren 18 söylemin olduğu saptanmıştır. Söylemler, Norman Fairclough tarafından geliştirilen söylem çözümlemesi yöntemi ile analiz edilmiştir. Fairclough’un analiz yönteminin tercih edilme nedeni, film ya da dizi sanatında görüntü kadar karakter diyaloglarının geniş bir şekilde yer tutmasıdır. Yöntem bu haliyle diyalogların dilsel yapısını anlamaya yardımcı olması, dizide kurulan ideolojik düşüncelerin nasıl temellendirildiğini ortaya çıkarması bakımından önemli veriler sunabilmektedir. Yapılan analizler sonucunda Kulüp dizisi özelinde 1950’ler Türkiye’sinde gayrimüslim ve Türk vatandaşların ötekileştirme pratiklerine maruz kaldıkları tespit edilmiştir.
{"title":"Representatıon of Non-Muslım Mınorıtıes in The Context of Otherıty in Kulüp Serıes","authors":"Aziz Coşkun, Fırat Bi̇ngöl","doi":"10.47107/inifedergi.1331998","DOIUrl":"https://doi.org/10.47107/inifedergi.1331998","url":null,"abstract":"Bu çalışmanın amacı, 1950’lerin Türkiye’sinde gayrimüslim azınlıkların yaşadığı sorunları, dönemin sosyo-kültürel ve siyasi yapısına uygun olarak Kulüp dizisi özelinde ötekilik/ötekileştirme bağlamında analiz etmektir. Bu bağlamda dizide geçen diyaloglar, sözcükler üzerinden analiz edilerek gayrimüslim azınlıklara yönelik o dönemde kullanılan kalıplaşmış yargılar deşifre edilmiş, gayrimüslim azınlıklara dönemsel bakışın hangi anlamlar muhteva ettiği objektif bir bakışla irdelenmiştir. Medyada çok fazla değinilmeyen azınlıklık grubun (İstanbul’da yaşamlarını sürdüren Sefarad Yahudilerin) kültürel değerlerinin dizide nasıl yansıtıldığı, unutulmuş bir kültürün tekrardan ayyuka çıkması adına kıymetli olmakla birlikte bu çalışmanın önemini de ortaya çıkarmaktadır. 10 bölüm olarak yayınlanan dizide gayrimüslimleri ötekileştiren 18 söylemin olduğu saptanmıştır. Söylemler, Norman Fairclough tarafından geliştirilen söylem çözümlemesi yöntemi ile analiz edilmiştir. Fairclough’un analiz yönteminin tercih edilme nedeni, film ya da dizi sanatında görüntü kadar karakter diyaloglarının geniş bir şekilde yer tutmasıdır. Yöntem bu haliyle diyalogların dilsel yapısını anlamaya yardımcı olması, dizide kurulan ideolojik düşüncelerin nasıl temellendirildiğini ortaya çıkarması bakımından önemli veriler sunabilmektedir. Yapılan analizler sonucunda Kulüp dizisi özelinde 1950’ler Türkiye’sinde gayrimüslim ve Türk vatandaşların ötekileştirme pratiklerine maruz kaldıkları tespit edilmiştir.","PeriodicalId":221398,"journal":{"name":"İNİF E - Dergi","volume":"93 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139310676","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-10-17DOI: 10.47107/inifedergi.1335158
Ceyhun Bayraktar
Şiddetin yaygınlaşması bakımından bir araç görevi üstlenen sosyal medya, son dönemde kurumlara ve markalara yönelik olarak gerçekleştirilen linçlerin mekanizması haline gelmektedir. Linç kavramı, çeşitli şiddet türlerini içeren eski bir olgudur. Farklı şiddet türlerinin zamana ve yere bağlı olarak farklı nedenleri olabilmektedir. Kurumlar ve markalar açısından yaşanan krizler ve akabinde gerçekleşen linçler imaj, itibar ve maddi kayıplar gerçekleşmesine neden olabilmektedir. William L. Benoit tarafından geliştirilen imaj restorasyon teorisi sunduğu stratejiler ile krizle karşı karşıya kalarak lince uğrayan kurumlara itibarlarını korumaları için olanak sağlamaktadır. Teori, bir kurumun itibarını tehdit eden bir saldırı durumunda, itibarı ve imajı neyin tehdit ettiğini ve hangi kitleyi hedef alıp ikna edeceğini belirleyerek uygulanmaktadır. Kurumların kurumsal yönetim uygulamalarının kalitesini sorgulayarak niteliksel derecelendirme gerçekleştiren Borsa İstanbul Kurumsal Yönetim Endeksi (BIST-XKURY), kurumsal yönetim ilkeleri ile kurumların itibarına ilişkin bir referans noktası oluşturmaktadır. Bu çalışmada Anadolu Efes, Pegasus, Pınar gibi BIST-XKURY endeksine tabi olan ve BiTaksi, TAB Gıda, Turkcell gibi endekse tabi olmayan kurumların, sosyal medyada yaşanan linçlere karşı kurum itibarını korumaya yönelik kullandıkları imaj restorasyon stratejilerinin ortaya konulması amacıyla gerçekleştirdikleri açıklamalar betimsel yöntem ve örnekolay yöntemi ile karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Ayrıca sosyal medyada linç öncesine göre markaların hisse senedi değeri ve kurumsal yönetim ilkelerine uyum derecelendirme notlarında değişiklik olup olmadığı da kıyaslanmıştır. Araştırma bulguları kapsamında elde edilen bilgilerden bazıları şunlardır; sosyal medyada lince uğrayan markaların stratejilerin ve alt bileşenlerinin tamamından yararlanmadığı görülmüştür. Endekste yer alan markaların inkar stratejisi altında suçu başkasına yönlendirme; sorumluluktan kaçma stratejisinde provokasyon, kaza ve iyi niyet kurbanı; saldırganlığın azaltılması kapsamında destekleme, asma, minimize etme alt bileşenlerine başvurduğu saptanmıştır. Endekste bulunmayan markaların ise inkar stratejisi altında suçu başkasına yönlendirme; sorumluluktan kaçma stratejisinde feshedilebilirlik ve iyi niyet kurbanı; saldırganlığın azaltılması stratejisi kapsamında destekleme ve asma alt bileşenlerine başvurduğu tespit edilmiştir. Borsada işlem gören kurumların hisse değerleri incelendiğinde aşağı yönlü bir hareket olduğu tespit edilmiştir.
作为暴力传播工具的社交媒体,最近已成为针对机构和品牌的私刑机制。私刑的概念是一个古老的现象,包括各种类型的暴力。不同类型的暴力可能有不同的原因,这取决于时间和地点。对机构和品牌而言,危机和随后的私刑会造成形象、声誉和经济损失。威廉-伯努瓦(William L. Benoit)提出的形象恢复理论为面临危机和私刑的组织提供了保护声誉的策略。该理论适用于发生威胁组织声誉的攻击事件时,确定哪些因素会威胁声誉和形象,以及针对哪些受众进行说服。伊斯坦布尔证券交易所公司治理指数(BIST-XKURY)通过质疑公司治理实践的质量进行定性评级,是公司声誉与公司治理原则的参考点。本研究采用描述性方法和案例研究方法,对 Anadolu Efes、Pegasus、Pınar 等列入 BIST-XKURY 指数的公司和 BiTaksi、TAB Gıda、Turkcell 等未列入指数的公司的声明进行了比较分析,以揭示它们为保护企业声誉免受社交媒体上的私刑而采取的形象修复策略。此外,还比较了这些品牌的股票价值和公司治理原则合规性评级与社交媒体上的私刑之前相比是否发生了变化。在研究结果范围内获得的一些信息如下:据观察,在社交媒体上被 "私刑 "的品牌并没有从所有战略和子要素中获益。研究发现,指数中的品牌使用了以下子项:否认策略中的推卸责任;逃避责任策略中的挑衅、事故和善意受害者;减少攻击范围内的支持、悬挂、最小化子项。另一方面,未被纳入指数的品牌被发现在否认策略中使用了推卸责任;在逃避责任策略中使用了可终止性和善意受害者;在减少侵略策略中使用了支持和悬挂子组件。对在证券交易所交易的机构的股票价值进行分析后发现,这些机构的股票价值呈下降趋势。
{"title":"SOSYAL MEDYA LİNÇLERİNE KARŞI KULLANILAN İMAJ RESTORASYON STRATEJİLERİNİN İTİBAR YÖNETİMİ BAKIMINDAN İNCELENMESİ","authors":"Ceyhun Bayraktar","doi":"10.47107/inifedergi.1335158","DOIUrl":"https://doi.org/10.47107/inifedergi.1335158","url":null,"abstract":"Şiddetin yaygınlaşması bakımından bir araç görevi üstlenen sosyal medya, son dönemde kurumlara ve markalara yönelik olarak gerçekleştirilen linçlerin mekanizması haline gelmektedir. Linç kavramı, çeşitli şiddet türlerini içeren eski bir olgudur. Farklı şiddet türlerinin zamana ve yere bağlı olarak farklı nedenleri olabilmektedir. Kurumlar ve markalar açısından yaşanan krizler ve akabinde gerçekleşen linçler imaj, itibar ve maddi kayıplar gerçekleşmesine neden olabilmektedir. William L. Benoit tarafından geliştirilen imaj restorasyon teorisi sunduğu stratejiler ile krizle karşı karşıya kalarak lince uğrayan kurumlara itibarlarını korumaları için olanak sağlamaktadır. Teori, bir kurumun itibarını tehdit eden bir saldırı durumunda, itibarı ve imajı neyin tehdit ettiğini ve hangi kitleyi hedef alıp ikna edeceğini belirleyerek uygulanmaktadır. Kurumların kurumsal yönetim uygulamalarının kalitesini sorgulayarak niteliksel derecelendirme gerçekleştiren Borsa İstanbul Kurumsal Yönetim Endeksi (BIST-XKURY), kurumsal yönetim ilkeleri ile kurumların itibarına ilişkin bir referans noktası oluşturmaktadır. Bu çalışmada Anadolu Efes, Pegasus, Pınar gibi BIST-XKURY endeksine tabi olan ve BiTaksi, TAB Gıda, Turkcell gibi endekse tabi olmayan kurumların, sosyal medyada yaşanan linçlere karşı kurum itibarını korumaya yönelik kullandıkları imaj restorasyon stratejilerinin ortaya konulması amacıyla gerçekleştirdikleri açıklamalar betimsel yöntem ve örnekolay yöntemi ile karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Ayrıca sosyal medyada linç öncesine göre markaların hisse senedi değeri ve kurumsal yönetim ilkelerine uyum derecelendirme notlarında değişiklik olup olmadığı da kıyaslanmıştır. Araştırma bulguları kapsamında elde edilen bilgilerden bazıları şunlardır; sosyal medyada lince uğrayan markaların stratejilerin ve alt bileşenlerinin tamamından yararlanmadığı görülmüştür. Endekste yer alan markaların inkar stratejisi altında suçu başkasına yönlendirme; sorumluluktan kaçma stratejisinde provokasyon, kaza ve iyi niyet kurbanı; saldırganlığın azaltılması kapsamında destekleme, asma, minimize etme alt bileşenlerine başvurduğu saptanmıştır. Endekste bulunmayan markaların ise inkar stratejisi altında suçu başkasına yönlendirme; sorumluluktan kaçma stratejisinde feshedilebilirlik ve iyi niyet kurbanı; saldırganlığın azaltılması stratejisi kapsamında destekleme ve asma alt bileşenlerine başvurduğu tespit edilmiştir. Borsada işlem gören kurumların hisse değerleri incelendiğinde aşağı yönlü bir hareket olduğu tespit edilmiştir.","PeriodicalId":221398,"journal":{"name":"İNİF E - Dergi","volume":"310 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139317908","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-10-09DOI: 10.47107/inifedergi.1335154
K. E. Özerden, Hasan Aydin
Sinema ve tiyatro disiplinleri arasındaki biçim ve içerik ortaklığı iki sanatı çoğunlukla etkileşim içinde tutmaktadır. Sinema sanatında teatral unsurlara sıklıkla yer verilmektedir. William Shakespeare üretimleriyle sanat disiplinlerini cümleleri, karakterleri, kurgusu, konu ve temaları ile etkilemiştir. V forVendetta filminin kahraman tasarımında da maske ve Shakespeare etkisi kahramanın kişiliğini ve serüvenini şekillendirmektedir. Postmodern bir sanat olan sinema, başka üretimlerle ilişkisi üzerinden anlamlanır; eserler arası dil ve düşünce beraberliği Bakhtin'insöyleşimsellik olarak adlandırdığı metinlerarası ilişkiyi var eder. Bakhtin, maskenin muhalif özellikleriyle karnaval ortamında yeniden anlamlandığını söyler. Sınırlı ve otoriter ideolojiye maskeyle başkaldırı karnavelesktir. Filmde önemli bir öğe olarak maske, en kuvvetli göstergedir. Mikhail Bakhtin bağlamında maske ve maskenin gülme hali karnavalesk kavramı doğrultusunda değişimi ve muhalifliği simgeler. Maske bu bağlamda var olan toplumun normları içinde şekillenen bireyi ötekinin varlığı ile tanıştırır. Maske bu doğrultuda kazandığı yeni anlamla devrimsel bir işlev kazanır. Bu çalışma, V forVendetta filminde teatral iki unsuru referans alarak kahraman tasarımını inceler. Filmde Shakespeare etkisini sistem eleştirisi bağlamında okurken, maskenin varlığını ise Bakthin'in kavramlarıyla değerlendirmektedir.
电影和戏剧学科在形式和内容上的共性使这两种艺术大多处于互动之中。戏剧元素经常被用于电影艺术。威廉-莎士比亚的句子、人物、小说、题材和主题都对艺术学科产生了影响。在电影《V for Vendetta》的主人公设计中,面具和莎士比亚的影响塑造了主人公的个性和冒险精神。 电影作为一种后现代艺术,是通过它与其他作品的关系来理解的;作品之间语言和思想的统一性产生了互文关系,巴赫金称之为对话性。巴赫金说,面具在狂欢节的环境中被重新诠释,具有对立的特征。用面具反抗有限和专制的意识形态是狂欢节式的。作为影片中的重要元素,面具是最强烈的符号。在米哈伊尔-巴赫金(Mikhail Bakhtin)的语境中,面具和面具的笑态象征着变化和对立,与狂欢的概念相一致。在这一语境中,面具将在现存社会规范下塑造的个体引入了他者的存在。面具在这一方向上获得了新的意义,从而获得了革命性的功能。 本研究参考了两个戏剧元素,对电影《V for Vendetta》中主人公的设计进行了研究。在系统批评的背景下解读影片中的莎士比亚影响的同时,本研究以巴赫金的概念评估了面具的存在。
{"title":"V FOR VENDETTA FİLMİNDE KAHRAMAN TASARIMI: MASKE VE SHAKESPEARE ETKİSİ","authors":"K. E. Özerden, Hasan Aydin","doi":"10.47107/inifedergi.1335154","DOIUrl":"https://doi.org/10.47107/inifedergi.1335154","url":null,"abstract":"Sinema ve tiyatro disiplinleri arasındaki biçim ve içerik ortaklığı iki sanatı çoğunlukla etkileşim içinde tutmaktadır. Sinema sanatında teatral unsurlara sıklıkla yer verilmektedir. William Shakespeare üretimleriyle sanat disiplinlerini cümleleri, karakterleri, kurgusu, konu ve temaları ile etkilemiştir. V forVendetta filminin kahraman tasarımında da maske ve Shakespeare etkisi kahramanın kişiliğini ve serüvenini şekillendirmektedir. Postmodern bir sanat olan sinema, başka üretimlerle ilişkisi üzerinden anlamlanır; eserler arası dil ve düşünce beraberliği Bakhtin'insöyleşimsellik olarak adlandırdığı metinlerarası ilişkiyi var eder. Bakhtin, maskenin muhalif özellikleriyle karnaval ortamında yeniden anlamlandığını söyler. Sınırlı ve otoriter ideolojiye maskeyle başkaldırı karnavelesktir. Filmde önemli bir öğe olarak maske, en kuvvetli göstergedir. Mikhail Bakhtin bağlamında maske ve maskenin gülme hali karnavalesk kavramı doğrultusunda değişimi ve muhalifliği simgeler. Maske bu bağlamda var olan toplumun normları içinde şekillenen bireyi ötekinin varlığı ile tanıştırır. Maske bu doğrultuda kazandığı yeni anlamla devrimsel bir işlev kazanır. Bu çalışma, V forVendetta filminde teatral iki unsuru referans alarak kahraman tasarımını inceler. Filmde Shakespeare etkisini sistem eleştirisi bağlamında okurken, maskenin varlığını ise Bakthin'in kavramlarıyla değerlendirmektedir.","PeriodicalId":221398,"journal":{"name":"İNİF E - Dergi","volume":"31 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139321390","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}