Pub Date : 2023-09-15DOI: 10.47107/inifedergi.1335299
Türkay Türkan Ünlü, Elif KARAKOÇ KESKİN
Bu çalışma, Türkiye’de 2020-2023 yılları arasında geleneksel televizyonda yayınlanan dizilerde yer alan çocuk oyuncuların ikincil ekran olarak sosyal medya kullanımlarını kidfluencer pratikleri bağlamında analiz etmeyi amaçlamaktadır. Çocuk oyuncuların kidfluencer kimlikleri kapsamında incelenmesi, bu çalışmanın özgünlüğünü oluşturmaktadır. Ayrıca çalışma, çocuk oyuncuların geleneksel medyadaki rolleri ile sosyal medya üzerindeki kidfluencer kimlikleri arasındaki ilişkiye çocuk hakları, mahremiyet ve medya sektörü kapsamında odaklanması açısından önem taşımaktadır. Çalışma kapsamında belirtilen tarih aralığında yayınlanan ve oyuncu kadrosunda çocuk oyuncu bulunduran diziler, IMDB puanına göre sıralanmış, sıralamada yer alan dramaların çocuk oyuncuları içinde en fazla sosyal medya takipçisine sahip olan ilk iki hesap araştırmaya alınmıştır. Dizilerin seçilmesinde bir diğer etkeni ise çocuk oyuncuların aktif sosyal medya kullanıcısı olması oluşturmaktadır. İkincil ekran bağlamında çocukların en fazla takipçiye sahip oldukları sosyal medya platformu olmasından hareketle Instagram hesapları örneklem olarak seçilmiştir. Sosyal medya analizleri, çocuk oyuncuların diziye dahil oldukları dönemi içermesi sebebiyle Ocak 2021-Kasım 2021 tarih aralığını kapsamaktadır. Araştırmada çocuk oyuncuların Instagram hesaplarını analiz etmek ve araştırma sorularını yanıtlamak amacıyla nitel içerik analizi uygulanmıştır. Çalışma sonunda, çocuk oyuncuların ikincil ekranda kidfluencer konumunda yer aldıkları ve oyuncu kimliklerinin geri planda kaldığı tespit edilmiştir. Ayrıca araştırma bulguları doğrultusunda, kidfluencer konumundaki oyuncuların, ebeveynleri tarafından yetişkin dünyasına dahil edilerek minyatür yetişkin formunu almaları, çocuk olma haklarını aşan mahremiyet ihlalleri ve maddi kazanç unsuruna dönüşen kidfluencer çocukların, yasal düzenlemelere karşı konumları tartışılmıştır.
{"title":"\"THERE IS A CHILD IN THIS ACCOUNT!\" EXAMINATION OF THE INSTAGRAM ACCOUNTS OF CHILD ACTORS IN TURKISH TV SERIES IN THE CONTEXT OF KIDFLUENCER CONCEPT","authors":"Türkay Türkan Ünlü, Elif KARAKOÇ KESKİN","doi":"10.47107/inifedergi.1335299","DOIUrl":"https://doi.org/10.47107/inifedergi.1335299","url":null,"abstract":"Bu çalışma, Türkiye’de 2020-2023 yılları arasında geleneksel televizyonda yayınlanan dizilerde yer alan çocuk oyuncuların ikincil ekran olarak sosyal medya kullanımlarını kidfluencer pratikleri bağlamında analiz etmeyi amaçlamaktadır. Çocuk oyuncuların kidfluencer kimlikleri kapsamında incelenmesi, bu çalışmanın özgünlüğünü oluşturmaktadır. Ayrıca çalışma, çocuk oyuncuların geleneksel medyadaki rolleri ile sosyal medya üzerindeki kidfluencer kimlikleri arasındaki ilişkiye çocuk hakları, mahremiyet ve medya sektörü kapsamında odaklanması açısından önem taşımaktadır. Çalışma kapsamında belirtilen tarih aralığında yayınlanan ve oyuncu kadrosunda çocuk oyuncu bulunduran diziler, IMDB puanına göre sıralanmış, sıralamada yer alan dramaların çocuk oyuncuları içinde en fazla sosyal medya takipçisine sahip olan ilk iki hesap araştırmaya alınmıştır. Dizilerin seçilmesinde bir diğer etkeni ise çocuk oyuncuların aktif sosyal medya kullanıcısı olması oluşturmaktadır. İkincil ekran bağlamında çocukların en fazla takipçiye sahip oldukları sosyal medya platformu olmasından hareketle Instagram hesapları örneklem olarak seçilmiştir. Sosyal medya analizleri, çocuk oyuncuların diziye dahil oldukları dönemi içermesi sebebiyle Ocak 2021-Kasım 2021 tarih aralığını kapsamaktadır. Araştırmada çocuk oyuncuların Instagram hesaplarını analiz etmek ve araştırma sorularını yanıtlamak amacıyla nitel içerik analizi uygulanmıştır. Çalışma sonunda, çocuk oyuncuların ikincil ekranda kidfluencer konumunda yer aldıkları ve oyuncu kimliklerinin geri planda kaldığı tespit edilmiştir. Ayrıca araştırma bulguları doğrultusunda, kidfluencer konumundaki oyuncuların, ebeveynleri tarafından yetişkin dünyasına dahil edilerek minyatür yetişkin formunu almaları, çocuk olma haklarını aşan mahremiyet ihlalleri ve maddi kazanç unsuruna dönüşen kidfluencer çocukların, yasal düzenlemelere karşı konumları tartışılmıştır.","PeriodicalId":221398,"journal":{"name":"İNİF E - Dergi","volume":"65 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139339556","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-05-04DOI: 10.47107/inifedergi.1148868
A. Kaya, Fırat Ata
Fiziksel, psikolojik ve sosyolojik faydaları bulunan spor sayesinde insanlar, fiziksel sağlıklarını korumakta, psikolojik olarak kendilerini iyi hissetmekte ve toplumsal alan içerisinde sosyalleşebilmektedir. Tarihsel açıdan oldukça köklü bir geçmişi bulunan sporun ana unsuru oyundur. Sporun ilk örnekleri arasında “avcılık, at binme ve kılıç oyunu” gibi faaliyetler sıralanabilir. Günümüzde futbol, basketbol, voleybol, atletizm ve benzeri dallarıyla ön plana çıkan spor, Covid-19 Salgını sebebiyle mekânsal açıdan bir sınırlama yaşamıştır. Dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de etkin olan ve birçok toplumsal alanı etkileyen Covid-19 Salgını, spor faaliyetlerinin ertelenmesine ve/veya sınırlandırılmasına neden olmuştur. İnsanlar, salgın sürecinde genel olarak ev içerisinde yaşamış ve spor faaliyetleri kamusal alandan ev içerisine transfer olmuştur. İnternet gazeteleri (hürriyet.com.tr, milliyet.com.tr, sözcü.com.tr) ve internet haber sitelerindeki (ensonhaber.com, mynet.com, haberler.com) “ev içi spor” haberlerini konu edinen bu çalışmada içerik çözümlemesi kullanılarak 117 haber metni analiz edilmiştir. Elde edilen bulgulara göre, Covid-19 Salgını sürecinde “dans ve yoga” gibi biçimsel ev içi egzersizleri kadar “bulaşık yıkama ve bahçe işleri yapma” gibi biçimsel olmayan egzersizler de ön plana çıkmıştır. Çalışma bulgularına göre, ev içi egzersizler spordan sonra en çok siyaset ve magazinle ilişkilendirilmiştir. Ev içi spor egzersizleri, en çok resmi kurumlar/kuruluşlar tarafından servis edilmiştir. Belirtilenlere ek olarak ev içi spor egzersizleriyle ilgili bilgi veren kaynakların unvan bilgilerine haber metinlerinde genel olarak yer verilmediği de çalışma kapsamında elde edilen bir diğer bulgu olmuştur.
{"title":"A Content Analysis of the News About Home Sports During the Covid-19 Pandemic","authors":"A. Kaya, Fırat Ata","doi":"10.47107/inifedergi.1148868","DOIUrl":"https://doi.org/10.47107/inifedergi.1148868","url":null,"abstract":"Fiziksel, psikolojik ve sosyolojik faydaları bulunan spor sayesinde insanlar, fiziksel sağlıklarını korumakta, psikolojik olarak kendilerini iyi hissetmekte ve toplumsal alan içerisinde sosyalleşebilmektedir. Tarihsel açıdan oldukça köklü bir geçmişi bulunan sporun ana unsuru oyundur. Sporun ilk örnekleri arasında “avcılık, at binme ve kılıç oyunu” gibi faaliyetler sıralanabilir. Günümüzde futbol, basketbol, voleybol, atletizm ve benzeri dallarıyla ön plana çıkan spor, Covid-19 Salgını sebebiyle mekânsal açıdan bir sınırlama yaşamıştır. Dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de etkin olan ve birçok toplumsal alanı etkileyen Covid-19 Salgını, spor faaliyetlerinin ertelenmesine ve/veya sınırlandırılmasına neden olmuştur. İnsanlar, salgın sürecinde genel olarak ev içerisinde yaşamış ve spor faaliyetleri kamusal alandan ev içerisine transfer olmuştur. İnternet gazeteleri (hürriyet.com.tr, milliyet.com.tr, sözcü.com.tr) ve internet haber sitelerindeki (ensonhaber.com, mynet.com, haberler.com) “ev içi spor” haberlerini konu edinen bu çalışmada içerik çözümlemesi kullanılarak 117 haber metni analiz edilmiştir. Elde edilen bulgulara göre, Covid-19 Salgını sürecinde “dans ve yoga” gibi biçimsel ev içi egzersizleri kadar “bulaşık yıkama ve bahçe işleri yapma” gibi biçimsel olmayan egzersizler de ön plana çıkmıştır. Çalışma bulgularına göre, ev içi egzersizler spordan sonra en çok siyaset ve magazinle ilişkilendirilmiştir. Ev içi spor egzersizleri, en çok resmi kurumlar/kuruluşlar tarafından servis edilmiştir. Belirtilenlere ek olarak ev içi spor egzersizleriyle ilgili bilgi veren kaynakların unvan bilgilerine haber metinlerinde genel olarak yer verilmediği de çalışma kapsamında elde edilen bir diğer bulgu olmuştur.","PeriodicalId":221398,"journal":{"name":"İNİF E - Dergi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"130600878","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-05-04DOI: 10.47107/inifedergi.1146320
Sinem Güdüm, Ece DOĞAN ERDİNÇ
Yeni medya teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte internet en önemli tüketim platformlarından biri haline gelmiştir. Yeni teknolojiler, tüketimde “sembolik değiş tokuşun” daha hızlı bir şekilde gerçekleşmesini sağlamakta ve online alışveriş yapanlar arasında etkileşimi mümkün kılarak bireylerin değer biçme yapılarının yeniden şekillenmesini sağlamaktadır. Günümüzde blockchain tabanlı Metaverse kapsamında oluşturulan hipergerçeklikte tüketicilerin ilgili ürünü, sanki fiziksel olarak mağazaya gitmişler gibi, 360 derece deneyimlemesi sağlanırken, tüketici geribildirimini de anda mümkün kılarak, ürün kişiselleştirmelerine imkan yaratılmaktadır. Metaverse içerisinde; fiziksel gerçeklik dijital kurguyla harmanlanarak, evren ötesi denilen siber alan çağımızın ‘üretüketiciyle’ (prosumer) buluşmaktadır. Tüketim sürecinin her türlü mecraya, ortama, zamana uygun şekilde yeniden şekillendirilebilmesi yeni medya teknolojilerinin sunduğu her türlü imkanın kullanılmasını mümkün kılmıştır. Bu noktada, ilk sanal gerçeklik müzik platformu olarak konumlandırılmakta olan CEEK, hipergerçeklikte kullanıcılarına karma gerçeklik (mixed reality) deneyimleri sunmaktadır. Platformda; sanal ve artırılmış gerçeklik teknolojileri ile yaratılan doğrudan katılımcı deneyimi sayesinde katılımcılar arasında bir ‘ortak deneyim simülasyonu’ içerisine girilmektedir. Ayrıca platform kapsamında ünlü iş insanları çeşitli eğitimler verebilmekte, bireylerin CEEK platformu üzerinden kendi bağlantılarını kurmaları sağlanmaktadır. Sanal gözlüklerini takan kullanıcıların, kendi evlerinden, Dubai çöllerinde canlı bir konsere ya da Amerikan liginde canlı bir spor etkinliğine sanal olarak katılmaları mümkündür. Aynı zamanda geçmiş zamanda gerçekleştirilerek kayda alınmış herhangi bir konser, etkinlik, festival, yarışma programı gibi içeriklere de sanal gözlük kullanılarak sanki o tarihte oradaymış gibi katılmak mümkündür. Sanal gerçekliği herkes için erişilebilir bir hale getirmek misyonu olduğunu belirten platformun üyelik ya da hizmet başı ücretleri de bu nedenle yüksek tutulmamıştır. Kodlama bilgisi bulunmayan kullanıcıların dahi sanal gerçeklik içerik üretimi sürecine dahil edilmesini sağlayarak “üretüketici / prosumer” kimliğini korumalarına imkan veren platform, alanında ilk örnek olması nedeniyle araştırma kapsamında örnek vaka çalışması olarak seçilmiş ve netnografik analiz ile irdelenmiştir.
{"title":"HİPERGERÇEKLİK ÇAĞINDA MEDYA VE TÜKETİM","authors":"Sinem Güdüm, Ece DOĞAN ERDİNÇ","doi":"10.47107/inifedergi.1146320","DOIUrl":"https://doi.org/10.47107/inifedergi.1146320","url":null,"abstract":"Yeni medya teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte internet en önemli tüketim platformlarından biri haline gelmiştir. Yeni teknolojiler, tüketimde “sembolik değiş tokuşun” daha hızlı bir şekilde gerçekleşmesini sağlamakta ve online alışveriş yapanlar arasında etkileşimi mümkün kılarak bireylerin değer biçme yapılarının yeniden şekillenmesini sağlamaktadır. Günümüzde blockchain tabanlı Metaverse kapsamında oluşturulan hipergerçeklikte tüketicilerin ilgili ürünü, sanki fiziksel olarak mağazaya gitmişler gibi, 360 derece deneyimlemesi sağlanırken, tüketici geribildirimini de anda mümkün kılarak, ürün kişiselleştirmelerine imkan yaratılmaktadır. Metaverse içerisinde; fiziksel gerçeklik dijital kurguyla harmanlanarak, evren ötesi denilen siber alan çağımızın ‘üretüketiciyle’ (prosumer) buluşmaktadır. Tüketim sürecinin her türlü mecraya, ortama, zamana uygun şekilde yeniden şekillendirilebilmesi yeni medya teknolojilerinin sunduğu her türlü imkanın kullanılmasını mümkün kılmıştır. Bu noktada, ilk sanal gerçeklik müzik platformu olarak konumlandırılmakta olan CEEK, hipergerçeklikte kullanıcılarına karma gerçeklik (mixed reality) deneyimleri sunmaktadır. Platformda; sanal ve artırılmış gerçeklik teknolojileri ile yaratılan doğrudan katılımcı deneyimi sayesinde katılımcılar arasında bir ‘ortak deneyim simülasyonu’ içerisine girilmektedir. Ayrıca platform kapsamında ünlü iş insanları çeşitli eğitimler verebilmekte, bireylerin CEEK platformu üzerinden kendi bağlantılarını kurmaları sağlanmaktadır. Sanal gözlüklerini takan kullanıcıların, kendi evlerinden, Dubai çöllerinde canlı bir konsere ya da Amerikan liginde canlı bir spor etkinliğine sanal olarak katılmaları mümkündür. Aynı zamanda geçmiş zamanda gerçekleştirilerek kayda alınmış herhangi bir konser, etkinlik, festival, yarışma programı gibi içeriklere de sanal gözlük kullanılarak sanki o tarihte oradaymış gibi katılmak mümkündür. Sanal gerçekliği herkes için erişilebilir bir hale getirmek misyonu olduğunu belirten platformun üyelik ya da hizmet başı ücretleri de bu nedenle yüksek tutulmamıştır. Kodlama bilgisi bulunmayan kullanıcıların dahi sanal gerçeklik içerik üretimi sürecine dahil edilmesini sağlayarak “üretüketici / prosumer” kimliğini korumalarına imkan veren platform, alanında ilk örnek olması nedeniyle araştırma kapsamında örnek vaka çalışması olarak seçilmiş ve netnografik analiz ile irdelenmiştir.","PeriodicalId":221398,"journal":{"name":"İNİF E - Dergi","volume":"54 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"123221858","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-05-04DOI: 10.47107/inifedergi.1150606
A. Köseoğlu
Yeni medyanın sunduğu olanaklar hiç kuşkusuz insanın yaşamını derinden etkilemiş ve gelişimine olanak sunmuştur. Özellikle sosyal medya olarak adlandırılan mecralarla birlikte insanlar olay ve olgulardan kısa sürede haberdar olabilir hale gelmiş; her an ve her yerden yapılabilir paylaşımlarla birlikte ise kişilerarası etkileşim tüm dünyada artmıştır. Sosyal medyanın sunduğu bu başlıca olanakların yanı sıra yeni ortaya çıkan sosyal platformlar bireylerin düşünce ve tutumlarını etkilerken, mahremiyet meselesine bakış açılarını da değiştirmiştir. Mahremiyet kişinin özel hayatında ya da yaşam alanında diğer insanlarla paylaşmak istemediği, kişinin kendisine özgü bir hak olup, yasalarda da karşılık bulan bir kavramdır. Toplumdan topluma, kültürden kültüre farklılık gösteren mahremiyetin sınırları net bir biçimde çizilemese de herkes tarafından kabul görmesi beklenen yönleri de vardır. Mahrem kaygılarla gündelik yaşamda gizli tutulan ya da ön plana çıkarılmayan birçok davranış, yaklaşım ya da inanç sosyal platformlardan olan TikTok mecrasında daha fazla izlenmek ve bunun neticesinde takipçi kazanarak hediye almak adına sergilenir hale gelmiştir. Kullanıcılar takipçileri tarafından beğenilmek, onaylanmak ve “ben de varım” demek adına özel hayatlarına ilişkin pek çok bilgiyi burada paylaşmaktadır. İlişki durumu, dini inancı, siyasi görüşü, aile yaşamı, bedenleri, gittikleri yerler ya da yiyip içtikleri bunlardan en çok öne çıkanlardan olup, farklı yaşlardan kullanıcıların yaptıkları bu paylaşımlar her geçen gün artmaktadır. Bu çalışmada TikTok adı verilen sosyal medya mecrasında mahremiyetin nasıl ortadan kalktığının ortaya konulması amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda çalışma evrenini en iyi temsil ettiği düşünülen 25 TikTok paylaşımı amaçsal örneklem doğrultusunda belirlenmiş ve betimsel analiz ile irdelenmiştir. Çalışmanın sonucunda insanların bu mecrada mahremiyet konusunu göz ardı ederek cinselliklerini, bedenlerini, gelirlerini, yiyeceklerini, çocuklarını vs. paylaştığı ortaya konmuştur. Kısacası TikTok’ta mahremiyet algısı bir dönüşüm geçirmekten ziyade yitip gitmiştir.
{"title":"SOSYAL MEDYADA MAHREMİYETİN YİTİMİ: TikTok ÖRNEĞİ","authors":"A. Köseoğlu","doi":"10.47107/inifedergi.1150606","DOIUrl":"https://doi.org/10.47107/inifedergi.1150606","url":null,"abstract":"Yeni medyanın sunduğu olanaklar hiç kuşkusuz insanın yaşamını derinden etkilemiş ve gelişimine olanak sunmuştur. Özellikle sosyal medya olarak adlandırılan mecralarla birlikte insanlar olay ve olgulardan kısa sürede haberdar olabilir hale gelmiş; her an ve her yerden yapılabilir paylaşımlarla birlikte ise kişilerarası etkileşim tüm dünyada artmıştır. Sosyal medyanın sunduğu bu başlıca olanakların yanı sıra yeni ortaya çıkan sosyal platformlar bireylerin düşünce ve tutumlarını etkilerken, mahremiyet meselesine bakış açılarını da değiştirmiştir. Mahremiyet kişinin özel hayatında ya da yaşam alanında diğer insanlarla paylaşmak istemediği, kişinin kendisine özgü bir hak olup, yasalarda da karşılık bulan bir kavramdır. Toplumdan topluma, kültürden kültüre farklılık gösteren mahremiyetin sınırları net bir biçimde çizilemese de herkes tarafından kabul görmesi beklenen yönleri de vardır. Mahrem kaygılarla gündelik yaşamda gizli tutulan ya da ön plana çıkarılmayan birçok davranış, yaklaşım ya da inanç sosyal platformlardan olan TikTok mecrasında daha fazla izlenmek ve bunun neticesinde takipçi kazanarak hediye almak adına sergilenir hale gelmiştir. Kullanıcılar takipçileri tarafından beğenilmek, onaylanmak ve “ben de varım” demek adına özel hayatlarına ilişkin pek çok bilgiyi burada paylaşmaktadır. İlişki durumu, dini inancı, siyasi görüşü, aile yaşamı, bedenleri, gittikleri yerler ya da yiyip içtikleri bunlardan en çok öne çıkanlardan olup, farklı yaşlardan kullanıcıların yaptıkları bu paylaşımlar her geçen gün artmaktadır. Bu çalışmada TikTok adı verilen sosyal medya mecrasında mahremiyetin nasıl ortadan kalktığının ortaya konulması amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda çalışma evrenini en iyi temsil ettiği düşünülen 25 TikTok paylaşımı amaçsal örneklem doğrultusunda belirlenmiş ve betimsel analiz ile irdelenmiştir. Çalışmanın sonucunda insanların bu mecrada mahremiyet konusunu göz ardı ederek cinselliklerini, bedenlerini, gelirlerini, yiyeceklerini, çocuklarını vs. paylaştığı ortaya konmuştur. Kısacası TikTok’ta mahremiyet algısı bir dönüşüm geçirmekten ziyade yitip gitmiştir.","PeriodicalId":221398,"journal":{"name":"İNİF E - Dergi","volume":"607 2","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"113982234","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-05-04DOI: 10.47107/inifedergi.1248126
Bircan Karasu
Sinemanın sessiz döneminde dahi sağır kültür kendisine filmlerde yer bulmaktadır. Sağır kültürün bir parçası olan ancak görünürlük sorunu yaşan sağır ebeveynlerin işiten çocuklarının temsili ise 2022 yılı En İyi Film Akademi Ödüllü CODA filmiyle olmuştur. Sinemanın temsil gücü göz önüne alındığında her ne kadar sağır ailelerin işiten çocuklarına dair akademik çalışmalar mevcut olsa da film üzerinden kitlesel bir görünürlük kazanmaları yadsınamaz. İşte bu bakış ele alındığında bu çalışmanın amacı; sağır ebeveynlerin işiten çocuklarının karşılaştıkları sorunları CODA filmi üzerinden incelemektir. Filmin, sinemada en prestijli ödül sayılabilecek Akademi Ödülü bir diğer adıyla Oscar ödülüne sahip olması bu noktada toplumsal farkındalığın vurgulanması adına da önemlidir. Sinemada var olan tek tip sektörel algının özel platformların sektöre dahil olmasıyla birlikte farklı temsillere de yer vermesi özellikle engelli bireylerin temsili noktasında anaakım sinemanın bu zamana kadar sunduğu kalıplaşmış engelli temsilinin ötesinde sinemada yeni bir engelli sunumunun varlığının olabileceğini gözler önüne serilmesine olanak sağlayacaktır. Araştırmanın yöntemi eleştirel söylem analizinde Norman Fairclough’un diyalektik ilişkisel yaklaşımıdır. Ebeveynlik rolü kaybı- ebeveynlik sorumluluğu, iletişim eksikliği sebebiyle dil aracılığı ihtiyacı- işiten dünyayla köprü olma, farklılığın vurgulanması- işaret dili edinimi ve çift dilli gelişimi, çocuklara yönelik sosyal destek eksikliği- kabullenme ve özdeşim kurma: benlik kategorizasyonu başlıkları altında ele alınan bulgular sağır ebeveynler ve onların işiten çocukları olmak üzere iki perspektifle irdelenmiştir. Çalışmada sağır ailede yetişen çocukların dil aracısı görevi sayesinde yaşıtlarının ötesinde bir gelişim gösterdiklerinin altı çizilerek ebeveynleriyle ilişkilerinin kendi hayatlarını kurmaları üzerinde etkisi gözlenmiştir.
{"title":"Sağır Ebeveynlerin İşiten Çocukları ve Sağır Ailelerin Sunumu: CODA Filmi İncelemesi","authors":"Bircan Karasu","doi":"10.47107/inifedergi.1248126","DOIUrl":"https://doi.org/10.47107/inifedergi.1248126","url":null,"abstract":"Sinemanın sessiz döneminde dahi sağır kültür kendisine filmlerde yer bulmaktadır. Sağır kültürün bir parçası olan ancak görünürlük sorunu yaşan sağır ebeveynlerin işiten çocuklarının temsili ise 2022 yılı En İyi Film Akademi Ödüllü CODA filmiyle olmuştur. Sinemanın temsil gücü göz önüne alındığında her ne kadar sağır ailelerin işiten çocuklarına dair akademik çalışmalar mevcut olsa da film üzerinden kitlesel bir görünürlük kazanmaları yadsınamaz. İşte bu bakış ele alındığında bu çalışmanın amacı; sağır ebeveynlerin işiten çocuklarının karşılaştıkları sorunları CODA filmi üzerinden incelemektir. Filmin, sinemada en prestijli ödül sayılabilecek Akademi Ödülü bir diğer adıyla Oscar ödülüne sahip olması bu noktada toplumsal farkındalığın vurgulanması adına da önemlidir. Sinemada var olan tek tip sektörel algının özel platformların sektöre dahil olmasıyla birlikte farklı temsillere de yer vermesi özellikle engelli bireylerin temsili noktasında anaakım sinemanın bu zamana kadar sunduğu kalıplaşmış engelli temsilinin ötesinde sinemada yeni bir engelli sunumunun varlığının olabileceğini gözler önüne serilmesine olanak sağlayacaktır. Araştırmanın yöntemi eleştirel söylem analizinde Norman Fairclough’un diyalektik ilişkisel yaklaşımıdır. Ebeveynlik rolü kaybı- ebeveynlik sorumluluğu, iletişim eksikliği sebebiyle dil aracılığı ihtiyacı- işiten dünyayla köprü olma, farklılığın vurgulanması- işaret dili edinimi ve çift dilli gelişimi, çocuklara yönelik sosyal destek eksikliği- kabullenme ve özdeşim kurma: benlik kategorizasyonu başlıkları altında ele alınan bulgular sağır ebeveynler ve onların işiten çocukları olmak üzere iki perspektifle irdelenmiştir. Çalışmada sağır ailede yetişen çocukların dil aracısı görevi sayesinde yaşıtlarının ötesinde bir gelişim gösterdiklerinin altı çizilerek ebeveynleriyle ilişkilerinin kendi hayatlarını kurmaları üzerinde etkisi gözlenmiştir.","PeriodicalId":221398,"journal":{"name":"İNİF E - Dergi","volume":"13 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127761800","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-05-04DOI: 10.47107/inifedergi.1247436
Nagihan Tepe, Merve Ergüney
Bu araştırmanın amacı üniversite öğrencilerinin siber aylaklık ve siber zorbalık durumlarını inceleyerek bu durumların akademik başarıları üzerindeki yordayıcı etkisini araştırmaktır. Araştırma ilişkisel araştırma modeli çerçevesinde yürütülmüştür. Araştırmanın çalışma grubu Samsun Üniversitesi’nde öğrenim gören 2. 3. ve 4. sınıf öğrencilerinden uygun örnekleme yöntemi ile seçilen 222 öğrenciden oluşmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak “Siber Aylaklık Ölçeği”, “Siber Zorbalık Üçgeni Ölçeği” kullanılmıştır. Ölçekte ayrıca, öğrencilerin akademik başarılarını belirleyebilmek için bir madde ve kişisel bilgilerin yer aldığı bir bölüm yer almaktadır. Verilerin analizi için çoklu doğrusal regresyon analizi, t-testi ve Anova analizleri uygulanmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bazı bulgular şunlardır; öğrencilerin siber aylaklık ve siber zorbalık durumları akademik ortalamalarını anlamlı bir şekilde yordamakta ancak çok düşük düzeyde açıklamaktadır. Öğrenciler ortalamanın üzerinde siber aylaklık davranışı sergilemektedirler. Öğrenciler siber aylaklık yaptıkları zamanlarda en çok ‘içerik erişimi’ ve ‘paylaşım’ yapmakta en az ise ‘oyun/bahis’ alanlarında faaliyet göstermektedirler. Öğrencilerin sınıf düzeyleri ile siber aylaklık durumları arasında anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır. Öğrencilerin siber zorbalık durumları ortalamanın oldukça altındadır. Bu kapsamda en yüksek durum siber seyirci boyutunda tespit edilmiştir.
{"title":"SİBER AYLAKLIK VE SİBER ZORBALIĞIN AKADEMİK BAŞARI ÜZERİNDEKİ YORDAYICI ETKİSİNİN İNCELENMESİ","authors":"Nagihan Tepe, Merve Ergüney","doi":"10.47107/inifedergi.1247436","DOIUrl":"https://doi.org/10.47107/inifedergi.1247436","url":null,"abstract":"Bu araştırmanın amacı üniversite öğrencilerinin siber aylaklık ve siber zorbalık durumlarını inceleyerek bu durumların akademik başarıları üzerindeki yordayıcı etkisini araştırmaktır. Araştırma ilişkisel araştırma modeli çerçevesinde yürütülmüştür. Araştırmanın çalışma grubu Samsun Üniversitesi’nde öğrenim gören 2. 3. ve 4. sınıf öğrencilerinden uygun örnekleme yöntemi ile seçilen 222 öğrenciden oluşmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak “Siber Aylaklık Ölçeği”, “Siber Zorbalık Üçgeni Ölçeği” kullanılmıştır. Ölçekte ayrıca, öğrencilerin akademik başarılarını belirleyebilmek için bir madde ve kişisel bilgilerin yer aldığı bir bölüm yer almaktadır. Verilerin analizi için çoklu doğrusal regresyon analizi, t-testi ve Anova analizleri uygulanmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bazı bulgular şunlardır; öğrencilerin siber aylaklık ve siber zorbalık durumları akademik ortalamalarını anlamlı bir şekilde yordamakta ancak çok düşük düzeyde açıklamaktadır. Öğrenciler ortalamanın üzerinde siber aylaklık davranışı sergilemektedirler. Öğrenciler siber aylaklık yaptıkları zamanlarda en çok ‘içerik erişimi’ ve ‘paylaşım’ yapmakta en az ise ‘oyun/bahis’ alanlarında faaliyet göstermektedirler. Öğrencilerin sınıf düzeyleri ile siber aylaklık durumları arasında anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır. Öğrencilerin siber zorbalık durumları ortalamanın oldukça altındadır. Bu kapsamda en yüksek durum siber seyirci boyutunda tespit edilmiştir.","PeriodicalId":221398,"journal":{"name":"İNİF E - Dergi","volume":"3 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128455580","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-05-04DOI: 10.47107/inifedergi.1148814
Nezir Kizilkaya
1984-1989 yılları arasında Başbakan, 1989 yılından vefat ettiği tarih olan 17 Nisan 1993 tarihine kadar da Türkiye’nin 8.Cumhurbaşkanı olarak görev yapan Turgut Özal’ın dikkat çeken özelliklerinden biri de Malatya ve Malatyalılara olan yakın ilgisidir. Bu ilgisinden dolayı hem Malatya’nın sorunları ve çözümü için yardımlarını esirgememiş, hem de üç büyük ilin dışındaki en çok seyahati Malatya’ya yapmıştır. Turgut Özal, henüz Anavatan Partisinin kuruluş aşamasında Malatya ziyaretlerine başlamış ve Başbakanlık görevini yürütürken10, Cumhurbaşkanı iken de 5 defa Malatya’yı ziyaret etmiştir. Özellikle her yıl yapılan kaysı festivali ve fuarını ziyarete büyük önem vermiş, suikasta uğradığı 1988 yılı dışında Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı görevi süresince her yıl bu etkinliklere katılmak için Malatya’ya gelmiştir. Bu ziyaretler esnasında Türkiye gündemine dair yaptığı önemli açıklamalar ile de dikkat çekmiştir. Turgut Özal’ı Malatya ziyaretleri esnasında kent protokolü ve yetkilileri ile siyasetçilerin yanı sıra kalabalık bir vatandaş topluluğu da karşılamıştır. Bu yönüyle ziyaretler, Malatyalıların Turgut Özal’a olan sevgi ve saygısını göstermesi bakımından önemli birer vesile olmuştur. Bu çalışmayla Turgut Özal ve Malatya ilişkisi bağlamında Özal’ın Başbakan ve Cumhurbaşkanı görevlerini yürütürken Malatya’ya yaptığı gezilere dair araştırmalara katkı sağlamak hedeflenmiştir.
{"title":"MALATYA YEREL BASININDA BAŞBAKAN VE CUMHURBAŞKANI TURGUT ÖZAL’IN MALATYA ZİYARETLERİ","authors":"Nezir Kizilkaya","doi":"10.47107/inifedergi.1148814","DOIUrl":"https://doi.org/10.47107/inifedergi.1148814","url":null,"abstract":"1984-1989 yılları arasında Başbakan, 1989 yılından vefat ettiği tarih olan 17 Nisan 1993 tarihine kadar da Türkiye’nin 8.Cumhurbaşkanı olarak görev yapan Turgut Özal’ın dikkat çeken özelliklerinden biri de Malatya ve Malatyalılara olan yakın ilgisidir. Bu ilgisinden dolayı hem Malatya’nın sorunları ve çözümü için yardımlarını esirgememiş, hem de üç büyük ilin dışındaki en çok seyahati Malatya’ya yapmıştır. \u0000Turgut Özal, henüz Anavatan Partisinin kuruluş aşamasında Malatya ziyaretlerine başlamış ve Başbakanlık görevini yürütürken10, Cumhurbaşkanı iken de 5 defa Malatya’yı ziyaret etmiştir. Özellikle her yıl yapılan kaysı festivali ve fuarını ziyarete büyük önem vermiş, suikasta uğradığı 1988 yılı dışında Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı görevi süresince her yıl bu etkinliklere katılmak için Malatya’ya gelmiştir. Bu ziyaretler esnasında Türkiye gündemine dair yaptığı önemli açıklamalar ile de dikkat çekmiştir. \u0000Turgut Özal’ı Malatya ziyaretleri esnasında kent protokolü ve yetkilileri ile siyasetçilerin yanı sıra kalabalık bir vatandaş topluluğu da karşılamıştır. Bu yönüyle ziyaretler, Malatyalıların Turgut Özal’a olan sevgi ve saygısını göstermesi bakımından önemli birer vesile olmuştur. \u0000Bu çalışmayla Turgut Özal ve Malatya ilişkisi bağlamında Özal’ın Başbakan ve Cumhurbaşkanı görevlerini yürütürken Malatya’ya yaptığı gezilere dair araştırmalara katkı sağlamak hedeflenmiştir.","PeriodicalId":221398,"journal":{"name":"İNİF E - Dergi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129009746","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-05-04DOI: 10.47107/inifedergi.1242228
S. Yilmaz, Umut Yolal
Bir fikirden bitmiş bir filme uzanan süreçte beyaz perdede izleyiciye yenidünyaların, yeni deneyimlerin kapısını aralayan bu bitmez tükenmez yaratım işi temelde “bir seçimler” toplamıdır. Bu seçimler; film cümlesinden, kahramanın seyirciyle ilk buluştuğu kareye, sahnelerin ritim ve temposundan, karakterleri yansıtan kostüme, makyaja, filmin dünyasını oluşturan mekân tasarımına kadar uzanmaktadır. Alfred Hitchcock, iyi bir film için gerekli üç şeyden bahseder: “İyi bir senaryo, iyi bir senaryo, iyi bir senaryo…” Bu iyi bir filmin güçlü bir anlatı yapısına sahip olması gerçekliğini açıklarken bir yandan da filmin stilistik ögelerine yani mizansen ögelerine de gönderme yapmaktadır. İyi bir senaryoyu iyi bir filme dönüştüren şey de işte bu mizansen ögelerinin anlatı ile uyum içerisinde olmasından kaynaklanmaktadır. Her ne kadar film öyküsü gerilimler, çatışmalar, arzu nesnesinin arayışı üzerinden bizi bir yolculuğa çıkarmış olsa da bu dramatik ögelerin filmin görsel dünyasında nasıl ele alınıp işleneceği mizansen unsurlarının uyumuyla mümkün olacaktır. Filmin görsel üslubu, sahnelerin uzunluğu, kamera hareketleri, sahnelerin dramatik gerilimini ortaya çıkaran renk ve aydınlatma, izleyiciyi karakterle ve öyküyle özdeşleştirecek makyaj ve kostüm seçimi kritik önem arz etmektedir. Dolayısıyla iyi bir film sadece iyi bir hikayesi olan ya da iyi bir stilistik özelliklere sahip olan film değildir; iyi bir film anlatı ile bu anlatıyı görselleştiren doğru mizansen ögelerinin uyumudur. Bu çalışmada, bağımsız sinemacı Erdem Tepegöz’ün Gölgeler İçinde isimli uzun metraj filmi mizansen ögeleri açısından bir analize tabi tutulmuştur. Mizansen Eleştirisi yöntemi kullanılan bu çalışmada mizansen öğelerinin kullanımlarının anlam yaratmadaki etkileri, eleştirel bir yaklaşımla anlamlandırılmaya çalışılarak filmin anlatı örgüsündeki yerlerine değinilmiş ve ardından mizansen öğelerinin etkileşimiyle ortaya çıkardığı değerin altı çizilmeye çalışılmıştır.
{"title":"Görsel Hikâye Anlatımı Ve Mizansen : “Gölgeler İçinde” Filmi Örneği","authors":"S. Yilmaz, Umut Yolal","doi":"10.47107/inifedergi.1242228","DOIUrl":"https://doi.org/10.47107/inifedergi.1242228","url":null,"abstract":"Bir fikirden bitmiş bir filme uzanan süreçte beyaz perdede izleyiciye yenidünyaların, yeni deneyimlerin kapısını aralayan bu bitmez tükenmez yaratım işi temelde “bir seçimler” toplamıdır. Bu seçimler; film cümlesinden, kahramanın seyirciyle ilk buluştuğu kareye, sahnelerin ritim ve temposundan, karakterleri yansıtan kostüme, makyaja, filmin dünyasını oluşturan mekân tasarımına kadar uzanmaktadır. Alfred Hitchcock, iyi bir film için gerekli üç şeyden bahseder: “İyi bir senaryo, iyi bir senaryo, iyi bir senaryo…” Bu iyi bir filmin güçlü bir anlatı yapısına sahip olması gerçekliğini açıklarken bir yandan da filmin stilistik ögelerine yani mizansen ögelerine de gönderme yapmaktadır. İyi bir senaryoyu iyi bir filme dönüştüren şey de işte bu mizansen ögelerinin anlatı ile uyum içerisinde olmasından kaynaklanmaktadır. Her ne kadar film öyküsü gerilimler, çatışmalar, arzu nesnesinin arayışı üzerinden bizi bir yolculuğa çıkarmış olsa da bu dramatik ögelerin filmin görsel dünyasında nasıl ele alınıp işleneceği mizansen unsurlarının uyumuyla mümkün olacaktır. Filmin görsel üslubu, sahnelerin uzunluğu, kamera hareketleri, sahnelerin dramatik gerilimini ortaya çıkaran renk ve aydınlatma, izleyiciyi karakterle ve öyküyle özdeşleştirecek makyaj ve kostüm seçimi kritik önem arz etmektedir. Dolayısıyla iyi bir film sadece iyi bir hikayesi olan ya da iyi bir stilistik özelliklere sahip olan film değildir; iyi bir film anlatı ile bu anlatıyı görselleştiren doğru mizansen ögelerinin uyumudur. Bu çalışmada, bağımsız sinemacı Erdem Tepegöz’ün Gölgeler İçinde isimli uzun metraj filmi mizansen ögeleri açısından bir analize tabi tutulmuştur. Mizansen Eleştirisi yöntemi kullanılan bu çalışmada mizansen öğelerinin kullanımlarının anlam yaratmadaki etkileri, eleştirel bir yaklaşımla anlamlandırılmaya çalışılarak filmin anlatı örgüsündeki yerlerine değinilmiş ve ardından mizansen öğelerinin etkileşimiyle ortaya çıkardığı değerin altı çizilmeye çalışılmıştır.","PeriodicalId":221398,"journal":{"name":"İNİF E - Dergi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"131059590","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-04-05DOI: 10.47107/inifedergi.1242957
Sevil Bayçu, Betül Artukarslan
Marka iletişiminin özellikle dijital ayağında kullanılan “influencer pazarlama” nın yeni şeklini “sanal influencer” lar oluşturmaktadır. Birçok farklı alanda kullanılan yapay zekâ teknolojileri marka iletişiminde de değişik amaçlarla kullanılmaktadır. Sanal influencerlar, yapay zekâ teknolojisi sayesinde bilgisayar tarafından yaratılan karakterlerdir. Yapay zekâ teknolojisi ile genellikle insana benzer şekilde tasarlanmaktadırlar. Tasarlanan karakterler adına sosyal medya üzerindeki çeşitli mecralardan içerik üretilmektedir. Üretilen fotoğraf, video, metin içerikleri sayesinde takipçileri ile adeta gerçek kişilermişçesine etkileşim kurulmaktadır. Lil Miquela, Shudu Gram, Lu Do Magalu gibi dünya üzerindeki örneklerinin Netflix, Calvin Klein, Samsung, Balmain gibi çeşitli markalar ile işbirlikleri yaptığı görülmektedir. Türkiye’de de bilgisayar tarafından yaratılan sanal influencer örnekleri kısıtlı da olsa mevcuttur. Ülkemizde türünün ilk örneklerinden olan Ay Pera isimli bir karakter yaratılmıştır. Ay Pera’nın sosyal medya hesapları üzerinden adeta gerçek bir kişiymiş gibi paylaşımlar yapılmaktadır. Sosyal medya tüketicilere duygu ve düşüncelerini istedikleri şekilde belirtmelerine yönelik bir imkân tanımaktadır. Dolayısıyla kullanıcılar Ay Pera hakkındaki düşünce ve duygularını da yorum yaparak ifade etmiştir. Bu çalışmada Ay Pera’nın Instagram üzerindeki gönderilerine yapılan Türkçe ve İngilizce yorumlar duygu analizi yöntemiyle incelenmiştir. Duygu analizi yöntemi, sosyal medya üzerindeki verileri analiz etme imkânı tanımaktadır. Sözlüğe dayalı olarak uygulanan duygu analizi yönteminde yorum yapan tüketicilerin/takipçilerin yorumları polarite (kutupluluk) puanlarına göre pozitif, nötr, negatif olarak sınıflandırılmıştır. Analiz sonucunda elde edilenlere göre yorum yapan tüketicilerin %65‘i nötr yorumda bulunmuştur. Negatif ya da pozitif yönde bir duygu geliştirmeyen kullanıcıların henüz daha çok yeni olan “sanal influencer” olgusunu tanıma ve anlamlandırma çabasına girdikleri anlaşılmaktadır. Ayrıca kullanıcılar sanal influencerı kendi bildikleri olgulara ve karakterlere benzeterek ne olduğunu anlamaya çalışmışlardır.
{"title":"SANAL BİR INFLUENCER ÜZERİNE DUYGU ANALİZİ: AY PERA","authors":"Sevil Bayçu, Betül Artukarslan","doi":"10.47107/inifedergi.1242957","DOIUrl":"https://doi.org/10.47107/inifedergi.1242957","url":null,"abstract":"Marka iletişiminin özellikle dijital ayağında kullanılan “influencer pazarlama” nın yeni şeklini “sanal influencer” lar oluşturmaktadır. Birçok farklı alanda kullanılan yapay zekâ teknolojileri marka iletişiminde de değişik amaçlarla kullanılmaktadır. Sanal influencerlar, yapay zekâ teknolojisi sayesinde bilgisayar tarafından yaratılan karakterlerdir. Yapay zekâ teknolojisi ile genellikle insana benzer şekilde tasarlanmaktadırlar. Tasarlanan karakterler adına sosyal medya üzerindeki çeşitli mecralardan içerik üretilmektedir. Üretilen fotoğraf, video, metin içerikleri sayesinde takipçileri ile adeta gerçek kişilermişçesine etkileşim kurulmaktadır. Lil Miquela, Shudu Gram, Lu Do Magalu gibi dünya üzerindeki örneklerinin Netflix, Calvin Klein, Samsung, Balmain gibi çeşitli markalar ile işbirlikleri yaptığı görülmektedir. Türkiye’de de bilgisayar tarafından yaratılan sanal influencer örnekleri kısıtlı da olsa mevcuttur. Ülkemizde türünün ilk örneklerinden olan Ay Pera isimli bir karakter yaratılmıştır. Ay Pera’nın sosyal medya hesapları üzerinden adeta gerçek bir kişiymiş gibi paylaşımlar yapılmaktadır. Sosyal medya tüketicilere duygu ve düşüncelerini istedikleri şekilde belirtmelerine yönelik bir imkân tanımaktadır. Dolayısıyla kullanıcılar Ay Pera hakkındaki düşünce ve duygularını da yorum yaparak ifade etmiştir. Bu çalışmada Ay Pera’nın Instagram üzerindeki gönderilerine yapılan Türkçe ve İngilizce yorumlar duygu analizi yöntemiyle incelenmiştir. Duygu analizi yöntemi, sosyal medya üzerindeki verileri analiz etme imkânı tanımaktadır. Sözlüğe dayalı olarak uygulanan duygu analizi yönteminde yorum yapan tüketicilerin/takipçilerin yorumları polarite (kutupluluk) puanlarına göre pozitif, nötr, negatif olarak sınıflandırılmıştır. Analiz sonucunda elde edilenlere göre yorum yapan tüketicilerin %65‘i nötr yorumda bulunmuştur. Negatif ya da pozitif yönde bir duygu geliştirmeyen kullanıcıların henüz daha çok yeni olan “sanal influencer” olgusunu tanıma ve anlamlandırma çabasına girdikleri anlaşılmaktadır. Ayrıca kullanıcılar sanal influencerı kendi bildikleri olgulara ve karakterlere benzeterek ne olduğunu anlamaya çalışmışlardır.","PeriodicalId":221398,"journal":{"name":"İNİF E - Dergi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125453398","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-04-01DOI: 10.47107/inifedergi.1242174
Hatun BOZTEPE TAŞKIRAN, Mahmut Enes Ağca
Halkla ilişkilerin ilişki yönetimi olarak ele alınmasını sağlayan ilişki paradigması, kurumlar ile hedef kitleler arasında uzun dönemli ve olumlu ilişkilerin oluşturulması, geliştirilmesi ve sürdürülmesini amaçlamaktadır. İlişki paradigması, arzu edilen kurum-hedef kitle ilişkilerinin varlığı için ise ilişki sürdürme stratejilerine başvurulması gerekliliğini öngörmektedir. İlişki sürdürme stratejileri, kurumların hem olağan koşullarda hem de kriz gibi olağanüstü durumlarda hedef kitleleriyle olan ilişkilerinin yönetimi için bir çerçeve sunmaktadır. Beklenmedik zamanlarda ortaya çıkan krizler, kurum performanslarını önemli ölçüde etkileyebilme ve olumsuz sonuçlara yol açabilme özelliğinin yanı sıra paydaş beklentilerinin karşılanmasını da tehdit eden durumlardır. Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler sonucu gündeme gelen sosyal medya ise sahip olduğu hız ve anındalık özellikleri ile kriz dönemlerinde ilişki sürdürme stratejilerinin uygulamaya aktarılmasında kullanılabilecek bir kapasite önermektedir. Bu çalışma, sosyal medyanın kriz dönemlerinde ilişki sürdürme stratejileri yönünden kullanımını ortaya koymak üzere planlanmıştır. Literatürde konunun kamu kurumları perspektifinden ele alınmamış olduğunun tespit edilmesi nedeniyle bu çalışmada kamu kurumlarına odaklanılmış ve tüm dünya gündeminde önemli yer edinen Covid-19 sağlık krizi döneminde Sağlık Bakanlığı ile Sağlık Bakanı’nın sosyal medya faaliyetleri incelenmiştir. Çalışmada, bakanlık ile bakan tarafından pandemi krizi döneminde paylaşılan içeriklerin nitel araştırma yöntemlerinden içerik analizi tekniği kullanılarak incelendiği bir araştırma yürütülmüştür. Çalışma kapsamında, 11 Mart 2020 ile 16 Mayıs 2022 tarihleri arasında paylaşılan içerikler analize tabi tutulmuştur. Araştırmada dönemsel bir bölümleme yapılmış; ilk vakanın ortaya çıktığı 11 Mart 2020 ile 30 Mayıs 2022 tarihine kadar olan süreçte Covid-19 kısıtlamalarında yapılan resmi değişiklikler ile bağlantılı biçimde araştırmada üç farklı dönem belirlenmiştir. Araştırmadan elde edilen bulgular incelendiğinde, Covid-19 sağlık krizi döneminde en sık başvurulan ilişki sürdürme stratejisinin görev paylaşımı olduğuna işaret etmiştir.
{"title":"KRİZ DÖNEMLERİNDE SOSYAL MEDYANIN İLİŞKİ SÜRDÜRME STRATEJİLERİ YÖNÜNDEN KULLANIMI: SAĞLIK BAKANLIĞI’NIN PANDEMİ DÖNEMİ SOSYAL MEDYA İLETİŞİMİNE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA","authors":"Hatun BOZTEPE TAŞKIRAN, Mahmut Enes Ağca","doi":"10.47107/inifedergi.1242174","DOIUrl":"https://doi.org/10.47107/inifedergi.1242174","url":null,"abstract":"Halkla ilişkilerin ilişki yönetimi olarak ele alınmasını sağlayan ilişki paradigması, kurumlar ile hedef kitleler arasında uzun dönemli ve olumlu ilişkilerin oluşturulması, geliştirilmesi ve sürdürülmesini amaçlamaktadır. İlişki paradigması, arzu edilen kurum-hedef kitle ilişkilerinin varlığı için ise ilişki sürdürme stratejilerine başvurulması gerekliliğini öngörmektedir. İlişki sürdürme stratejileri, kurumların hem olağan koşullarda hem de kriz gibi olağanüstü durumlarda hedef kitleleriyle olan ilişkilerinin yönetimi için bir çerçeve sunmaktadır. Beklenmedik zamanlarda ortaya çıkan krizler, kurum performanslarını önemli ölçüde etkileyebilme ve olumsuz sonuçlara yol açabilme özelliğinin yanı sıra paydaş beklentilerinin karşılanmasını da tehdit eden durumlardır. Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler sonucu gündeme gelen sosyal medya ise sahip olduğu hız ve anındalık özellikleri ile kriz dönemlerinde ilişki sürdürme stratejilerinin uygulamaya aktarılmasında kullanılabilecek bir kapasite önermektedir. Bu çalışma, sosyal medyanın kriz dönemlerinde ilişki sürdürme stratejileri yönünden kullanımını ortaya koymak üzere planlanmıştır. Literatürde konunun kamu kurumları perspektifinden ele alınmamış olduğunun tespit edilmesi nedeniyle bu çalışmada kamu kurumlarına odaklanılmış ve tüm dünya gündeminde önemli yer edinen Covid-19 sağlık krizi döneminde Sağlık Bakanlığı ile Sağlık Bakanı’nın sosyal medya faaliyetleri incelenmiştir. Çalışmada, bakanlık ile bakan tarafından pandemi krizi döneminde paylaşılan içeriklerin nitel araştırma yöntemlerinden içerik analizi tekniği kullanılarak incelendiği bir araştırma yürütülmüştür. Çalışma kapsamında, 11 Mart 2020 ile 16 Mayıs 2022 tarihleri arasında paylaşılan içerikler analize tabi tutulmuştur. Araştırmada dönemsel bir bölümleme yapılmış; ilk vakanın ortaya çıktığı 11 Mart 2020 ile 30 Mayıs 2022 tarihine kadar olan süreçte Covid-19 kısıtlamalarında yapılan resmi değişiklikler ile bağlantılı biçimde araştırmada üç farklı dönem belirlenmiştir. Araştırmadan elde edilen bulgular incelendiğinde, Covid-19 sağlık krizi döneminde en sık başvurulan ilişki sürdürme stratejisinin görev paylaşımı olduğuna işaret etmiştir.","PeriodicalId":221398,"journal":{"name":"İNİF E - Dergi","volume":"35 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"114397974","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}