Pub Date : 2022-09-25DOI: 10.15295/bmij.v10i3.2087
Z. Özgüner, Mert Özgüner
Artan çevre bilinci, yeşil ürünlere olan talebin artması, sürdürülebilir üretim anlayışının giderek yaygın hale gelmesi gibi gelişmeler işletmeleri yeşil gelişmeleri takip etmek, verimli kaynak kullanımını önemsemek ve üretimden kaynaklanan atıkları en aza indirmek için çeşitli stratejiler geliştirmeye mecbur bırakmıştır. Tersine lojistik uygulamaları da bu stratejilerin en önemlilerinden birisidir. Fakat, son zamanlarda artan karmaşıklıkla beraber tersine lojistiğin uygulanmasını zorlaştıran ve başarısızlığına neden olan bazı engellerin ortaya çıktığını söylemek mümkündür. Bu noktada işletmeler, tersine lojistik uygulamalarında verimliliği artırabilmek için bu engelleri ortadan kaldıracak stratejiler ve çözüm önerileri geliştirmek zorundadır. Bu çalışmanın amacı, Türkiye imalat endüstrisinde yer alan farklı sektörlerden işletmelerin tersine lojistik uygulamalarında karşılaştıkları engelleri önem düzeylerine göre belirlemek ve bu engelleri ortadan kaldırabilecek çözüm önerilerini değerlendirmektir. Bu maksatla geniş bir literatür araştırması sonucunda belirlenen 12 engel DEMATEL yöntemiyle analiz edilmiştir. Daha sonra bu engelleri ortadan kaldıracak çözüm önerilerini temsil eden 9 çözüm kriteri belirlenmiş ve SWARA yöntemiyle analiz edilmiştir. Elde edilen bulgular en büyük engelin “Yasal sorunlar ve destekleyici politikaların yetersizliği”, en önemli çözüm önerisinin ise “Tersine lojistik uygulamalarının organizasyon vizyon ve misyonuna entegre edilmesi” olduğunu göstermiştir. Görüldüğü üzere tersine lojistik uygulamalarının başarısı noktasında hükümetlerin yasal tedbirlerine olan ihtiyaç açıktır. Ayrıca, işletmelerin kendi içlerinde tersine lojistik uygulamalarını benimsemeleri ve gerekli adımları atmaları önem taşımaktadır.
{"title":"Tersine lojistik uygulamalarının önündeki engellerin ve çözüm önerilerinin çok kriterli karar verme yöntemleriyle değerlendirilmesi","authors":"Z. Özgüner, Mert Özgüner","doi":"10.15295/bmij.v10i3.2087","DOIUrl":"https://doi.org/10.15295/bmij.v10i3.2087","url":null,"abstract":"Artan çevre bilinci, yeşil ürünlere olan talebin artması, sürdürülebilir üretim anlayışının giderek yaygın hale gelmesi gibi gelişmeler işletmeleri yeşil gelişmeleri takip etmek, verimli kaynak kullanımını önemsemek ve üretimden kaynaklanan atıkları en aza indirmek için çeşitli stratejiler geliştirmeye mecbur bırakmıştır. Tersine lojistik uygulamaları da bu stratejilerin en önemlilerinden birisidir. Fakat, son zamanlarda artan karmaşıklıkla beraber tersine lojistiğin uygulanmasını zorlaştıran ve başarısızlığına neden olan bazı engellerin ortaya çıktığını söylemek mümkündür. Bu noktada işletmeler, tersine lojistik uygulamalarında verimliliği artırabilmek için bu engelleri ortadan kaldıracak stratejiler ve çözüm önerileri geliştirmek zorundadır. Bu çalışmanın amacı, Türkiye imalat endüstrisinde yer alan farklı sektörlerden işletmelerin tersine lojistik uygulamalarında karşılaştıkları engelleri önem düzeylerine göre belirlemek ve bu engelleri ortadan kaldırabilecek çözüm önerilerini değerlendirmektir. Bu maksatla geniş bir literatür araştırması sonucunda belirlenen 12 engel DEMATEL yöntemiyle analiz edilmiştir. Daha sonra bu engelleri ortadan kaldıracak çözüm önerilerini temsil eden 9 çözüm kriteri belirlenmiş ve SWARA yöntemiyle analiz edilmiştir. Elde edilen bulgular en büyük engelin “Yasal sorunlar ve destekleyici politikaların yetersizliği”, en önemli çözüm önerisinin ise “Tersine lojistik uygulamalarının organizasyon vizyon ve misyonuna entegre edilmesi” olduğunu göstermiştir. Görüldüğü üzere tersine lojistik uygulamalarının başarısı noktasında hükümetlerin yasal tedbirlerine olan ihtiyaç açıktır. Ayrıca, işletmelerin kendi içlerinde tersine lojistik uygulamalarını benimsemeleri ve gerekli adımları atmaları önem taşımaktadır.","PeriodicalId":253954,"journal":{"name":"Business & Management Studies: An International Journal","volume":"3 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116959090","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-09-25DOI: 10.15295/bmij.v10i3.2098
M. Ecevi̇t, Orhan Duman
Günümüzde var olan tüketim kültüründeki değişimlerle ve işletmeler açısından oluşan hassasiyetlerle birlikte, kullanılmış veya bozuk ürünlerin işletmelere yeniden geri döndürülmesi ve yenileme çabalarıyla birlikte ekonomiye geri kazandırılması sağlanmaktadır. Bu geri dönüşüm çabaları sayesinde, işletmelere yeni ürün üretimi için oluşabilecek çeşitli maliyetlerden kurtulma, tüketicilere de yenilenmiş ürüne daha uygun fiyatlarla sahip olabilme imkanı sağlamaktadır. Kullanılmış veya bozuk ürünlerin ürün yenileme yoluyla ekonomiye kazandırılmasıyla, yeni ürün üretiminde oluşması muhtemel atıklar ve çevreye verilen zarar da bir ölçüde önlenmiş olmaktadır. Bu sebeple, yenilenmiş ürünün, uygun fiyatıyla tüketiciye, daha az maliyetle yeni bir ürün üretilmesini sağlanarak üretici işletmeye ve âtıl ürünlerin geri kazandırılmasıyla çevreye faydalı etkiler sağladığı görülebilmektedir. Bu arada, yenilenmiş ürün daha önce bozulmuş veya kullanılmış olduğu için tüketicilerin kalite ve risk algısının yüksek olabileceğini de dikkate almak gereklidir. Bu çalışmanın amacı, yenilenmiş ürüne yönelik oluşmuş ürün bilgisi, çevreye duyarlılık, subjektif normlar, kalite algısı, risk algısı ve fayda algısının satın alma niyetine etkisini araştırmaktır. Bu araştırma kapsamında geliştirilen anket Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi öğrencisi olan 360 kişi üzerinde uygulanmış, 292 geçerli anket analizde kullanılmıştır. Araştırma kapsamında önerilen teorik modelin ve hipotezlerin test edilmesinde kısmi en küçük kareler yapısal eşitlik modellemesi (PLS-SEM) tercih edilmiştir. Araştırma sonucuna göre ürün bilgisinin fayda ve risk algısı üzerine etkisi anlamlı bulunmamışken, kalite algısı üzerindeki etkisi anlamlı bulunmuştur. Ayrıca ürün bilgisinin satın alma niyetine etkisi de anlamlı bulunmamıştır. Modelimizde satın alma niyetine en fazla etki eden faktörler sırasıyla sübjektif normlar, çevreye duyarlılık, kalite algısı, fayda algısı ve risk algısı olmuştur.
{"title":"Tüketicilerin yenilenmiş ürün satın alma niyetine etki eden faktörlerin incelenmesi","authors":"M. Ecevi̇t, Orhan Duman","doi":"10.15295/bmij.v10i3.2098","DOIUrl":"https://doi.org/10.15295/bmij.v10i3.2098","url":null,"abstract":"Günümüzde var olan tüketim kültüründeki değişimlerle ve işletmeler açısından oluşan hassasiyetlerle birlikte, kullanılmış veya bozuk ürünlerin işletmelere yeniden geri döndürülmesi ve yenileme çabalarıyla birlikte ekonomiye geri kazandırılması sağlanmaktadır. Bu geri dönüşüm çabaları sayesinde, işletmelere yeni ürün üretimi için oluşabilecek çeşitli maliyetlerden kurtulma, tüketicilere de yenilenmiş ürüne daha uygun fiyatlarla sahip olabilme imkanı sağlamaktadır. Kullanılmış veya bozuk ürünlerin ürün yenileme yoluyla ekonomiye kazandırılmasıyla, yeni ürün üretiminde oluşması muhtemel atıklar ve çevreye verilen zarar da bir ölçüde önlenmiş olmaktadır. Bu sebeple, yenilenmiş ürünün, uygun fiyatıyla tüketiciye, daha az maliyetle yeni bir ürün üretilmesini sağlanarak üretici işletmeye ve âtıl ürünlerin geri kazandırılmasıyla çevreye faydalı etkiler sağladığı görülebilmektedir. Bu arada, yenilenmiş ürün daha önce bozulmuş veya kullanılmış olduğu için tüketicilerin kalite ve risk algısının yüksek olabileceğini de dikkate almak gereklidir. Bu çalışmanın amacı, yenilenmiş ürüne yönelik oluşmuş ürün bilgisi, çevreye duyarlılık, subjektif normlar, kalite algısı, risk algısı ve fayda algısının satın alma niyetine etkisini araştırmaktır. Bu araştırma kapsamında geliştirilen anket Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi öğrencisi olan 360 kişi üzerinde uygulanmış, 292 geçerli anket analizde kullanılmıştır. Araştırma kapsamında önerilen teorik modelin ve hipotezlerin test edilmesinde kısmi en küçük kareler yapısal eşitlik modellemesi (PLS-SEM) tercih edilmiştir. Araştırma sonucuna göre ürün bilgisinin fayda ve risk algısı üzerine etkisi anlamlı bulunmamışken, kalite algısı üzerindeki etkisi anlamlı bulunmuştur. Ayrıca ürün bilgisinin satın alma niyetine etkisi de anlamlı bulunmamıştır. Modelimizde satın alma niyetine en fazla etki eden faktörler sırasıyla sübjektif normlar, çevreye duyarlılık, kalite algısı, fayda algısı ve risk algısı olmuştur.","PeriodicalId":253954,"journal":{"name":"Business & Management Studies: An International Journal","volume":"3 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121991713","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-09-25DOI: 10.15295/bmij.v10i3.2104
Münevver Şahi̇n, Yunus Gülcü
Sağlık hizmetleri sunucularının en önemli paydaşlarından olan yataklı tedavi kurumları, hasta memnuniyetini sağlamak için hasta beklentilerinin neler olduğunu, bu konuda nasıl bir yol izleneceğini iyice tahlil etmelidir. Sağlık kuruluşu yönetimi, hasta memnuniyetini sağlamak için hizmet kalitesini ve fiziki koşuları iyileştirmeli, geri dönüşleri dikkate almalıdır. Bu sayede kurumun verimliliği, kâr marjı, kalitesi ve performansı artacaktır. Çalışmanın temel amacı sağlık hizmetlerinde birer tüketici konumunda olan hastaların memnuniyetini etkileyen demografik etmenleri nicel bir yaklaşımla ele almaktır. Araştırmanın verileri, Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ayaktan ve yatarak sağlık hizmeti almış basit tesadüfi örnekleme yöntemi ile seçilen 400 kişiden, anket tekniği ile toplanmıştır. Elde edilen veriler istatistiki yöntemlerle analiz edilmiştir. Çalışma sonucunda ölçülen hizmet boyutlarında hasta memnuniyeti ve demografik özellikler arasında anlamlı farklılık olduğu tespit edilmiştir. Bu bağlamda demografik özelliklerin hasta memnuniyetini sağlamada önemli bir bileşen olduğu vurgulanmaktadır.
{"title":"Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde sağlık hizmetlerinde tüketici memnuniyetinin ölçülmesi","authors":"Münevver Şahi̇n, Yunus Gülcü","doi":"10.15295/bmij.v10i3.2104","DOIUrl":"https://doi.org/10.15295/bmij.v10i3.2104","url":null,"abstract":"Sağlık hizmetleri sunucularının en önemli paydaşlarından olan yataklı tedavi kurumları, hasta memnuniyetini sağlamak için hasta beklentilerinin neler olduğunu, bu konuda nasıl bir yol izleneceğini iyice tahlil etmelidir. Sağlık kuruluşu yönetimi, hasta memnuniyetini sağlamak için hizmet kalitesini ve fiziki koşuları iyileştirmeli, geri dönüşleri dikkate almalıdır. Bu sayede kurumun verimliliği, kâr marjı, kalitesi ve performansı artacaktır. Çalışmanın temel amacı sağlık hizmetlerinde birer tüketici konumunda olan hastaların memnuniyetini etkileyen demografik etmenleri nicel bir yaklaşımla ele almaktır. Araştırmanın verileri, Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ayaktan ve yatarak sağlık hizmeti almış basit tesadüfi örnekleme yöntemi ile seçilen 400 kişiden, anket tekniği ile toplanmıştır. Elde edilen veriler istatistiki yöntemlerle analiz edilmiştir. Çalışma sonucunda ölçülen hizmet boyutlarında hasta memnuniyeti ve demografik özellikler arasında anlamlı farklılık olduğu tespit edilmiştir. Bu bağlamda demografik özelliklerin hasta memnuniyetini sağlamada önemli bir bileşen olduğu vurgulanmaktadır.","PeriodicalId":253954,"journal":{"name":"Business & Management Studies: An International Journal","volume":"25 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121456701","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-09-25DOI: 10.15295/bmij.v10i3.2073
M. Karahan
Araştırmanın amacı, geleneksel olan ve/veya sosyal medya aracılığıyla gerçekleştirilen reklamlarda ünlü desteği algısının satın alma niyeti üzerinde etkisinde marka sadakati ve marka güvenilirliğinin olası aracılık etkilerinin değerlendirilmesidir. Araştırma evrenini Uşak Üniversitesi’nde eğitim ve öğretim hayatını sürdüren ön lisans, lisans ve lisans üstü öğrenciler ve üniversite bünyesinde çalışan akademik ve idari personel oluşturmaktadır. Kolayda örneklem yöntemiyle belirlenen 397 katılımcıdan sağlanan geçerli veri üzerinden yapılan analizler sonucunda, reklamlarda ünlü desteği algısının satın alma niyeti üzerinde doğrudan ve marka sadakati ve marka güvenilirliği aracılığıyla da dolaylı yönden anlamlı etkilerinin olduğu gözlemlenmiştir.
{"title":"Reklamlarda ünlü desteği algısının satın alma niyeti üzerindeki etkisinde marka sadakati ve marka güvenilirliğinin aracılık etkisi","authors":"M. Karahan","doi":"10.15295/bmij.v10i3.2073","DOIUrl":"https://doi.org/10.15295/bmij.v10i3.2073","url":null,"abstract":"Araştırmanın amacı, geleneksel olan ve/veya sosyal medya aracılığıyla gerçekleştirilen reklamlarda ünlü desteği algısının satın alma niyeti üzerinde etkisinde marka sadakati ve marka güvenilirliğinin olası aracılık etkilerinin değerlendirilmesidir. Araştırma evrenini Uşak Üniversitesi’nde eğitim ve öğretim hayatını sürdüren ön lisans, lisans ve lisans üstü öğrenciler ve üniversite bünyesinde çalışan akademik ve idari personel oluşturmaktadır. Kolayda örneklem yöntemiyle belirlenen 397 katılımcıdan sağlanan geçerli veri üzerinden yapılan analizler sonucunda, reklamlarda ünlü desteği algısının satın alma niyeti üzerinde doğrudan ve marka sadakati ve marka güvenilirliği aracılığıyla da dolaylı yönden anlamlı etkilerinin olduğu gözlemlenmiştir.","PeriodicalId":253954,"journal":{"name":"Business & Management Studies: An International Journal","volume":"95 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115688666","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-09-25DOI: 10.15295/bmij.v10i3.2091
Mesut Öztirak, Vildan Bayram
Bu çalışmanın temel amacı, sağlık çalışanlarının kayırmacılık algıları ile sessizlik davranışları arasındaki ilişkiyi kamu ve özel hastane çalışanları açısından incelemektir. Ayrıca demografik özelliklerin, kayırmacılık algısı ve örgütsel sessizlik üzerinde farklılık gösterip göstermediğine bakılmıştır. Araştırmanın evrenini, 2021 yılında İstanbul ilinde görev yapmakta olan bir kamu hastanesinin 3200 çalışanı ve bir özel hastanenin 1500 çalışanı olmak üzere toplam 4700 sağlık çalışanı oluşturmaktadır. Kolayda örneklem yöntemi kullanılarak 01.06.2021 – 30.08.2021 tarihleri arasında 411 sağlık çalışanına ulaşılmıştır. Verilerin analizi SPSS 24.0 ile yapılmıştır. Demografik değişkenlerin analizinde t testi ve ANOVA testi kullanılmıştır. Ölçek maddeleri arasındaki ilişki Pearson korelasyon testi ile analiz edilmiştir. Ölçek maddeleri arasındaki etki ise regresyon testi ile analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre kayırmacılık, nepotizm, favorizm ve kronizm algılarının, kamu hastanelerinde çalışanların özel hastanelerde çalışanlara göre daha yüksek olduğu gözlenmiştir (p<0,05). Kabullenici, savunmacı ve prososyal sessizlik davranışlarının, kamu hastanelerinde çalışanların özel hastanelerde çalışanlara göre daha yüksek puana sahip olduğu gözlenmiştir (p<0,05). Örgütsel sessizlik puanının sağlık sektörü bakımından istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermediği belirlenmiştir (p>0,05). Ayrıca kayırmacılık algısı ve örgütsel sessizlik değişkenlerinin; yaş, cinsiyet, medeni durum, eğitim durumu, işletmede çalışma süresi, toplam çalışma süresi, işletmedeki pozisyonu, işletmede tanıdığının olması gibi demografik özelliklere göre anlamlı farklılıklar gösterdiği anlaşılmıştır. Bu sonuçlar ile birlikte çalışmanın, sağlık sektöründe yapılan kayırmacılık davranışlarına dikkati çekerek, önerilen çözümler doğrultusunda kayırmacılık davranışlarının azalmasını sağlayacağı, ayrıca örgütsel sessizlik yerine çalışanların özgürce düşüncelerini açıklayabilecekleri çalışma ortamlarının yaratılmasına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
{"title":"Sağlık çalışanlarının kayırmacılık algıları ile örgütsel sessizlik davranışları arasındaki ilişkinin incelenmesi: Kamu ve özel hastaneler üzerinde karşılaştırmalı bir araştırma","authors":"Mesut Öztirak, Vildan Bayram","doi":"10.15295/bmij.v10i3.2091","DOIUrl":"https://doi.org/10.15295/bmij.v10i3.2091","url":null,"abstract":"Bu çalışmanın temel amacı, sağlık çalışanlarının kayırmacılık algıları ile sessizlik davranışları arasındaki ilişkiyi kamu ve özel hastane çalışanları açısından incelemektir. Ayrıca demografik özelliklerin, kayırmacılık algısı ve örgütsel sessizlik üzerinde farklılık gösterip göstermediğine bakılmıştır. Araştırmanın evrenini, 2021 yılında İstanbul ilinde görev yapmakta olan bir kamu hastanesinin 3200 çalışanı ve bir özel hastanenin 1500 çalışanı olmak üzere toplam 4700 sağlık çalışanı oluşturmaktadır. Kolayda örneklem yöntemi kullanılarak 01.06.2021 – 30.08.2021 tarihleri arasında 411 sağlık çalışanına ulaşılmıştır. Verilerin analizi SPSS 24.0 ile yapılmıştır. Demografik değişkenlerin analizinde t testi ve ANOVA testi kullanılmıştır. Ölçek maddeleri arasındaki ilişki Pearson korelasyon testi ile analiz edilmiştir. Ölçek maddeleri arasındaki etki ise regresyon testi ile analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre kayırmacılık, nepotizm, favorizm ve kronizm algılarının, kamu hastanelerinde çalışanların özel hastanelerde çalışanlara göre daha yüksek olduğu gözlenmiştir (p<0,05). Kabullenici, savunmacı ve prososyal sessizlik davranışlarının, kamu hastanelerinde çalışanların özel hastanelerde çalışanlara göre daha yüksek puana sahip olduğu gözlenmiştir (p<0,05). Örgütsel sessizlik puanının sağlık sektörü bakımından istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermediği belirlenmiştir (p>0,05). Ayrıca kayırmacılık algısı ve örgütsel sessizlik değişkenlerinin; yaş, cinsiyet, medeni durum, eğitim durumu, işletmede çalışma süresi, toplam çalışma süresi, işletmedeki pozisyonu, işletmede tanıdığının olması gibi demografik özelliklere göre anlamlı farklılıklar gösterdiği anlaşılmıştır. Bu sonuçlar ile birlikte çalışmanın, sağlık sektöründe yapılan kayırmacılık davranışlarına dikkati çekerek, önerilen çözümler doğrultusunda kayırmacılık davranışlarının azalmasını sağlayacağı, ayrıca örgütsel sessizlik yerine çalışanların özgürce düşüncelerini açıklayabilecekleri çalışma ortamlarının yaratılmasına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.","PeriodicalId":253954,"journal":{"name":"Business & Management Studies: An International Journal","volume":"17 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"132154767","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-09-25DOI: 10.15295/bmij.v10i3.2100
Lütfi Sürücü
Örgütlerde de yaygın olan dedikodunun, çalışanlar üzerindeki etkilerine yönelik yapılan araştırmalarda kayda değer ilerlemeye rağmen, özellikle olumsuz işyeri dedikodusunun çalışanın işle ilgili davranışlarını nasıl etkilediği hakkında yeterli literatür bulunmaktadır. Literatürde oluşan bu boşluğu kapatmaya yönelik olarak yapılan bu araştırmada; olumsuz iş yeri dedikodusu, örgütsel vatandaşlık davranışı, işten ayrılma niyeti ve işgören performansını içeren kavramsal bir model önerilmiştir. Önerilen modeli test etmek için Bursa’da sanayi ve hizmet sektörü çalışanlarından anket verisi elde edilmiştir (n=418). Elde edilen veriler SPSS ve AMOS programları ile analiz edilmiştir. Analiz sonuçları olumsuz iş yeri dedikodusunun örgütsel vatandaşlık davranışını azalttığı ve işten ayrılma niyetini arttırdığını göstermektedir. Bulgular ayrıca azalan örgütsel vatandaşlık davranışı ve artan işten ayrılma niyetinin işgören performansını olumsuz etkilendiğini belgelemektedir. Araştırma bulguları olumsuz iş yeri dedikodusuna yönelik literatürü zenginleştirirken uygulayıcılara ilişkin iç görüler sağlamaktadır.
{"title":"Örgütlerde bir tehdit unsuru olarak olumsuz iş yeri dedikodusu ve çalışanlar üzerindeki etkisi","authors":"Lütfi Sürücü","doi":"10.15295/bmij.v10i3.2100","DOIUrl":"https://doi.org/10.15295/bmij.v10i3.2100","url":null,"abstract":"Örgütlerde de yaygın olan dedikodunun, çalışanlar üzerindeki etkilerine yönelik yapılan araştırmalarda kayda değer ilerlemeye rağmen, özellikle olumsuz işyeri dedikodusunun çalışanın işle ilgili davranışlarını nasıl etkilediği hakkında yeterli literatür bulunmaktadır. Literatürde oluşan bu boşluğu kapatmaya yönelik olarak yapılan bu araştırmada; olumsuz iş yeri dedikodusu, örgütsel vatandaşlık davranışı, işten ayrılma niyeti ve işgören performansını içeren kavramsal bir model önerilmiştir. Önerilen modeli test etmek için Bursa’da sanayi ve hizmet sektörü çalışanlarından anket verisi elde edilmiştir (n=418). Elde edilen veriler SPSS ve AMOS programları ile analiz edilmiştir. Analiz sonuçları olumsuz iş yeri dedikodusunun örgütsel vatandaşlık davranışını azalttığı ve işten ayrılma niyetini arttırdığını göstermektedir. Bulgular ayrıca azalan örgütsel vatandaşlık davranışı ve artan işten ayrılma niyetinin işgören performansını olumsuz etkilendiğini belgelemektedir. Araştırma bulguları olumsuz iş yeri dedikodusuna yönelik literatürü zenginleştirirken uygulayıcılara ilişkin iç görüler sağlamaktadır.","PeriodicalId":253954,"journal":{"name":"Business & Management Studies: An International Journal","volume":"335 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122749805","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-09-25DOI: 10.15295/bmij.v10i3.2106
A. Dalmış
Küreselleşen dünyanın rekabetçi piyasa koşullarında örgütler açısından verimliliğin önemi büyüktür. Verimliliğin sağlanabilmesi ve sürdürülebilmesi için örgütlerde çeşitli şartların sağlanabilmesi gerekmektedir. Çalışanların örgütsel adalet algısı da bu şartlardan biridir. Çalışanlar örgütün kendilerine karşı adil olduğunu düşündüklerinde ahlaki bir sorumluluk hissederek daha verimli çalışabilecekleri ve bu durumun örgütsel verimliliği artırabileceği düşünülmektedir. Bu çalışmada örgütsel adaletin verimlilik üzerindeki etkisini incelemek amaçlanmıştır. Bu doğrultuda Ankara ilinde bulunan bir kamu kurumundaki çalışanlar çalışmanın evrenini oluşturmuştur. Araştırmanın örneklemi toplam 278 kişiden (117 kadın ve 161 erkek) oluşmaktadır. Verilerin toplanmasında Demografik Bilgi Formu, Örgütsel Adalet ve Verimlilik Ölçeği kullanılmıştır. Ölçeklerden toplanan verilerin istatistiksel analizinde korelasyon ve regresyon analizi uygulanmıştır. Bulgular çalışanların örgütsel adalet algılarının verimlilik ile ilişkili olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca örgütsel adaletin alt boyutları olan dağıtım adaleti, işlem adaleti ve etkileşimsel adalet boyutlarının da verimlilik ile pozitif ve anlamlı bir ilişkisi olduğu tespit edilmiştir. Çalışanların örgütsel adalet ve alt boyutlarına yönelik algıları arttıkça örgütsel verimliliğin arttığını belirtmek mümkündür. Bu doğrultuda örgütlerde yöneticilerin ve diğer karar vericilerin örgütsel adalet konusunda farkındalık kazanması önerilmektedir.
{"title":"Örgütsel adaletin örgütsel verimlilik üzerine etkisi: Kamu sektöründe bir çalışma","authors":"A. Dalmış","doi":"10.15295/bmij.v10i3.2106","DOIUrl":"https://doi.org/10.15295/bmij.v10i3.2106","url":null,"abstract":"Küreselleşen dünyanın rekabetçi piyasa koşullarında örgütler açısından verimliliğin önemi büyüktür. Verimliliğin sağlanabilmesi ve sürdürülebilmesi için örgütlerde çeşitli şartların sağlanabilmesi gerekmektedir. Çalışanların örgütsel adalet algısı da bu şartlardan biridir. Çalışanlar örgütün kendilerine karşı adil olduğunu düşündüklerinde ahlaki bir sorumluluk hissederek daha verimli çalışabilecekleri ve bu durumun örgütsel verimliliği artırabileceği düşünülmektedir. Bu çalışmada örgütsel adaletin verimlilik üzerindeki etkisini incelemek amaçlanmıştır. Bu doğrultuda Ankara ilinde bulunan bir kamu kurumundaki çalışanlar çalışmanın evrenini oluşturmuştur. Araştırmanın örneklemi toplam 278 kişiden (117 kadın ve 161 erkek) oluşmaktadır. Verilerin toplanmasında Demografik Bilgi Formu, Örgütsel Adalet ve Verimlilik Ölçeği kullanılmıştır. Ölçeklerden toplanan verilerin istatistiksel analizinde korelasyon ve regresyon analizi uygulanmıştır. Bulgular çalışanların örgütsel adalet algılarının verimlilik ile ilişkili olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca örgütsel adaletin alt boyutları olan dağıtım adaleti, işlem adaleti ve etkileşimsel adalet boyutlarının da verimlilik ile pozitif ve anlamlı bir ilişkisi olduğu tespit edilmiştir. Çalışanların örgütsel adalet ve alt boyutlarına yönelik algıları arttıkça örgütsel verimliliğin arttığını belirtmek mümkündür. Bu doğrultuda örgütlerde yöneticilerin ve diğer karar vericilerin örgütsel adalet konusunda farkındalık kazanması önerilmektedir.","PeriodicalId":253954,"journal":{"name":"Business & Management Studies: An International Journal","volume":"20 1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127527411","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-09-25DOI: 10.15295/bmij.v10i3.2097
Murat Bas
This study investigated the relationship between work engagement and turnover intention in the context of health sector employees and the mediating role of work stress in the relationship between these two variables. A questionnaire was applied to 350 healthcare workers in Erzincan, Turkey, to obtain the data. Analysis of Moment Structures (AMOS) and Statistical Package for the Social Sciences (SPSS) package applications was used to analyse the data obtained in the research. The study concluded that work engagement was significantly and negatively related to work stress and turnover intention, and work stress was significantly and positively related to turnover intention. Furthermore, the study determined that work stress has a mediating role in the relationship between work engagement and turnover intention.
{"title":"The mediating role of work stress in the relationship between work engagement and turnover intention","authors":"Murat Bas","doi":"10.15295/bmij.v10i3.2097","DOIUrl":"https://doi.org/10.15295/bmij.v10i3.2097","url":null,"abstract":"This study investigated the relationship between work engagement and turnover intention in the context of health sector employees and the mediating role of work stress in the relationship between these two variables. A questionnaire was applied to 350 healthcare workers in Erzincan, Turkey, to obtain the data. Analysis of Moment Structures (AMOS) and Statistical Package for the Social Sciences (SPSS) package applications was used to analyse the data obtained in the research. The study concluded that work engagement was significantly and negatively related to work stress and turnover intention, and work stress was significantly and positively related to turnover intention. Furthermore, the study determined that work stress has a mediating role in the relationship between work engagement and turnover intention.","PeriodicalId":253954,"journal":{"name":"Business & Management Studies: An International Journal","volume":"47 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"130768700","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-09-25DOI: 10.15295/bmij.v10i3.2090
Semra Çağlar, Günay Deniz Dursun
Bu çalışmanın amacı, Türkiye Finansal Raporlama Standardı 9 Finansal Araçlar (TFRS 9) ile uygulamaya konulan beklenen kredi zararlarının Borsa İstanbul A.Ş.’de (BIST) işlem gören Toptan ve Perakende Ticaret, Lokantalar ve Oteller Sektöründeki işletmelerin finansal durum tablolarına etki düzeylerini belirlemektir. Araştırma kapsamında, BIST’te işlem gören Toptan ve Perakende Ticaret, Lokantalar ve Oteller Sektöründeki işletmelerin 2018-2021 dönemlerine ait finansal durum tabloları ve dipnotlarından elde edilen beklenen kredi zararı / dönen varlık oranının; likidite oranları, finansal yapı oranları, kârlılık oranları ve büyüme oranları ile etkisi panel veri analiz yöntemleri ile incelenmiştir. Araştırmanın bulguları değerlendirildiğinde; beklenen kredi zararı / dönen varlık oranının; likidite oranları, finansal yapı oranları, kârlılık oranları ve büyüme oranları üzerinde olumsuz yönde etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Beklenen kredi zararı / dönen varlık oranı; işletmelerin likit varlıkları, kısa vadeli alacakları, dönen varlıkları, aktif toplamı, kârlılıkları ve öz kaynakları üzerinde azalışa sebep olmuştur.
{"title":"BIST’te toptan ve perakende ticaret, lokantalar ve oteller sektöründe işlem gören işletmelerde beklenen kredi zararının finansal durum tablolarına etkisi","authors":"Semra Çağlar, Günay Deniz Dursun","doi":"10.15295/bmij.v10i3.2090","DOIUrl":"https://doi.org/10.15295/bmij.v10i3.2090","url":null,"abstract":"Bu çalışmanın amacı, Türkiye Finansal Raporlama Standardı 9 Finansal Araçlar (TFRS 9) ile uygulamaya konulan beklenen kredi zararlarının Borsa İstanbul A.Ş.’de (BIST) işlem gören Toptan ve Perakende Ticaret, Lokantalar ve Oteller Sektöründeki işletmelerin finansal durum tablolarına etki düzeylerini belirlemektir. Araştırma kapsamında, BIST’te işlem gören Toptan ve Perakende Ticaret, Lokantalar ve Oteller Sektöründeki işletmelerin 2018-2021 dönemlerine ait finansal durum tabloları ve dipnotlarından elde edilen beklenen kredi zararı / dönen varlık oranının; likidite oranları, finansal yapı oranları, kârlılık oranları ve büyüme oranları ile etkisi panel veri analiz yöntemleri ile incelenmiştir. Araştırmanın bulguları değerlendirildiğinde; beklenen kredi zararı / dönen varlık oranının; likidite oranları, finansal yapı oranları, kârlılık oranları ve büyüme oranları üzerinde olumsuz yönde etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Beklenen kredi zararı / dönen varlık oranı; işletmelerin likit varlıkları, kısa vadeli alacakları, dönen varlıkları, aktif toplamı, kârlılıkları ve öz kaynakları üzerinde azalışa sebep olmuştur.","PeriodicalId":253954,"journal":{"name":"Business & Management Studies: An International Journal","volume":"30 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121537855","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-09-25DOI: 10.15295/bmij.v10i3.2082
Melek Yildiz, Kareem Qasım Awadh Awadh
This study aims to determine the relationship between financial inclusion and financial stability in Iraq by applying the ARDL bounds test. The dependent variable of the study is the financial stability index (FIE), and the independent variables are the number of ATMs (ATM), banking diffusion (BYA), banking density (BYO), credit depth (KD) and deposit depth (MD). However, since there is a high correlation between BYA and BYO, two different models were established in the study. According to the analysis results of both models, a negative relationship was found between FIE and ATM in the short and long run. Again, as a result of the analysis of both models, it was determined that there is a negative relationship between FIE and KD in the short run. On the other hand, in the first model, it is understood that there is a long-run positive relationship between FIE and KD. Finally, in the second model, it was observed that there was a long-run positive relationship between FIE and MD.
{"title":"Determining the relationship between financial inclusion and financial stability: An application for Iraq","authors":"Melek Yildiz, Kareem Qasım Awadh Awadh","doi":"10.15295/bmij.v10i3.2082","DOIUrl":"https://doi.org/10.15295/bmij.v10i3.2082","url":null,"abstract":"This study aims to determine the relationship between financial inclusion and financial stability in Iraq by applying the ARDL bounds test. The dependent variable of the study is the financial stability index (FIE), and the independent variables are the number of ATMs (ATM), banking diffusion (BYA), banking density (BYO), credit depth (KD) and deposit depth (MD). However, since there is a high correlation between BYA and BYO, two different models were established in the study. According to the analysis results of both models, a negative relationship was found between FIE and ATM in the short and long run. Again, as a result of the analysis of both models, it was determined that there is a negative relationship between FIE and KD in the short run. On the other hand, in the first model, it is understood that there is a long-run positive relationship between FIE and KD. Finally, in the second model, it was observed that there was a long-run positive relationship between FIE and MD.","PeriodicalId":253954,"journal":{"name":"Business & Management Studies: An International Journal","volume":"11 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"123600853","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}