Bu yazının konusu, Türkçe dil bilgisi çalışmalarında genellikle “görülen geçmiş zamanın hikâyesi” biçiminde adlandırılan Türkiye Türkçesindeki -Dİ idi ~ -Dİydİ biçim birimidir. Eş zamanlı metodun kullanıldığı çalışmanın amacı; -Dİ idi ~ -Dİydİ şeklinin, Viktor Grigoryeviç Guzev tarafından geliştirilen “üç kerterizli zaman” sistemindeki yerini belirlemek ve kiplik, dil bilgisel zaman ve görünüşlük (kılınış ve görünüş) açısından ayırıcı özelliklerini tespit ederek anlamını biçimlendirmektir. Literatürde -Dİ idi ~ -Dİydİ şekli ile “uzak geçmiş” bildirildiği fikri öne çıkar. Ancak çağdaş Türkiye Türkçesi edebî eserlerinden alınan örneklerin de tanıkladığı üzere, şeklin, çok yakın bir geçmişten uzak geçmişe kadar çeşitli dil bilgisel zamanları ifade edebildiği görülür. Çok yakın geçmişi de iletebilme özelliğinden dolayı, bu çalışmada, şeklin, “geçmiş zaman kesiti kerterizi” ile ilgisini yitirdiği ve “şimdiki zaman kesiti kerterizli zaman ulamları” içerisinde yer aldığı fikri öne sürülmektedir. -Dİ idi ~ -Dİydİ biçim birimi, “sınır sonrası görünüş” anlam birimciği ile işaretli -mİş idi ~ -mİştİ’den herhangi bir görünüş anlam birimciğine değil kılınış anlam birimciğine sahip olmasıyla da ayrışır. Şekil, anlatımlarda kullanılan sözcük ve sözcük öbekleri ile bağlamın da yardımıyla “hatırlama/hatırlatma” anlatılanını dile getirebilir. Ancak bu, onun anlamının ayrılmaz bir bileşeni, yani anlam birimciği değildir. Türkçede -Dİ idi ~ -Dİydİ, resmî yazışma, gazete, bilimsel eser vb. ölçünlü dil kullanımı gerektiren alanlarda verimsiz, günlük konuşma ve ağızlarda ise verimlidir. -Dİ idi ~ -Dİydİ şekli, eylemin, şimdiki zaman kesitinden önce yakın ya da uzak belirsiz bir geçmişte gerçekleştirildiğini bildiren zaman anlam birimciği ile eylemin, bir veya birkaç kez yapıldığı kılınış (anlam birimciği) ve bildirme kipliği anlam birimciğinden oluşan anlama sahip işlek ve verimsiz fiil bitimli şeklidir.
{"title":"On the Characteristics of the Morpheme -DI idi ~ -DIydI in Turkish","authors":"Soner Toktar, Özlem DENİZ YILMAZ","doi":"10.16985/mtad.1181297","DOIUrl":"https://doi.org/10.16985/mtad.1181297","url":null,"abstract":"Bu yazının konusu, Türkçe dil bilgisi çalışmalarında genellikle “görülen geçmiş zamanın hikâyesi” biçiminde adlandırılan Türkiye Türkçesindeki -Dİ idi ~ -Dİydİ biçim birimidir. Eş zamanlı metodun kullanıldığı çalışmanın amacı; -Dİ idi ~ -Dİydİ şeklinin, Viktor Grigoryeviç Guzev tarafından geliştirilen “üç kerterizli zaman” sistemindeki yerini belirlemek ve kiplik, dil bilgisel zaman ve görünüşlük (kılınış ve görünüş) açısından ayırıcı özelliklerini tespit ederek anlamını biçimlendirmektir. \u0000Literatürde -Dİ idi ~ -Dİydİ şekli ile “uzak geçmiş” bildirildiği fikri öne çıkar. Ancak çağdaş Türkiye Türkçesi edebî eserlerinden alınan örneklerin de tanıkladığı üzere, şeklin, çok yakın bir geçmişten uzak geçmişe kadar çeşitli dil bilgisel zamanları ifade edebildiği görülür. Çok yakın geçmişi de iletebilme özelliğinden dolayı, bu çalışmada, şeklin, “geçmiş zaman kesiti kerterizi” ile ilgisini yitirdiği ve “şimdiki zaman kesiti kerterizli zaman ulamları” içerisinde yer aldığı fikri öne sürülmektedir. \u0000-Dİ idi ~ -Dİydİ biçim birimi, “sınır sonrası görünüş” anlam birimciği ile işaretli -mİş idi ~ -mİştİ’den herhangi bir görünüş anlam birimciğine değil kılınış anlam birimciğine sahip olmasıyla da ayrışır. Şekil, anlatımlarda kullanılan sözcük ve sözcük öbekleri ile bağlamın da yardımıyla “hatırlama/hatırlatma” anlatılanını dile getirebilir. Ancak bu, onun anlamının ayrılmaz bir bileşeni, yani anlam birimciği değildir. Türkçede -Dİ idi ~ -Dİydİ, resmî yazışma, gazete, bilimsel eser vb. ölçünlü dil kullanımı gerektiren alanlarda verimsiz, günlük konuşma ve ağızlarda ise verimlidir. \u0000-Dİ idi ~ -Dİydİ şekli, eylemin, şimdiki zaman kesitinden önce yakın ya da uzak belirsiz bir geçmişte gerçekleştirildiğini bildiren zaman anlam birimciği ile eylemin, bir veya birkaç kez yapıldığı kılınış (anlam birimciği) ve bildirme kipliği anlam birimciğinden oluşan anlama sahip işlek ve verimsiz fiil bitimli şeklidir.","PeriodicalId":320054,"journal":{"name":"Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"66 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-02-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"114659396","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışmada İttihat ve Terakki’nin kütüphanecilik faaliyetlerine ait olarak başlatmış olduğu milli kütüphane adı verilen bir dizi şehir kütüphanesinin kuruluşu ve bu çerçevede geliştirilen politikalar, basın ve yayına intikal etmiş gazete haberleri ve belgeler üzerinden değerlendirilerek bu politikanın 1910’lu yıllardan 1920’li yıllara kadar olan serüveni incelenecektir. İlk defa milli kütüphane adıyla bu kavramın kullanılmış olması İttihat ve Terakki dönemine aittir. Bundan önce genellikle İstanbul merkezli olmak üzere umumi kütüphane adı altında bir milli kütüphane denilebilecek ve ülkede neşredilen kitapları derleme ve toplama görevini üstlenecek bir merkezi kurum oluşturulmaya çalışılmıştır. Ancak bu kurum Bayezit Devlet Kütüphanesi ile sınırlı kalmıştır. Fakat İttihat ve Terakki, bu politikayı bütün Osmanlı şehirlerinin önde gelen merkezlerine yaygınlaştırmak amacıyla milli kütüphane adı altında bir dizi kütüphanenin kurulması için teşebbüslerde bulunmuştur. Bu teşebbüslerin sonucunda İzmir, Konya, Trabzon, Eskişehir gibi önemli kent merkezlerinde ilk defa milli kütüphane adıyla kütüphaneler kurulmuş ve bu çerçevede basına intikal eden haberlere göre 1910’lu yılların başından itibaren çeşitli basın organlarında milli kütüphanelere dair haberlerin yayınlandığı tespit edilmiştir. Bu şehirlerde kütüphane kurma girişimlerinden sadece İzmir’deki başarılı olup 1912 senesinde kurulan İzmir Milli Kütüphanesi günümüze kadar gelmiştir. 1916 senesinde Konya’da kurulan milli kütüphane ise şimdiki Konya İl Halk Kütüphanesinin temelini oluşturmuştur.
{"title":"II. Meşrutiyet’ten Sonra İttihat ve Terakki’nin Kültür Politikaları Çerçevesinde Milli Kütüphaneler Kurma Projesi: İzmir ve Konya Örnekleri","authors":"Nisa Öktem","doi":"10.16985/mtad.1180225","DOIUrl":"https://doi.org/10.16985/mtad.1180225","url":null,"abstract":"Bu çalışmada İttihat ve Terakki’nin kütüphanecilik faaliyetlerine ait olarak başlatmış olduğu milli kütüphane adı verilen bir dizi şehir kütüphanesinin kuruluşu ve bu çerçevede geliştirilen politikalar, basın ve yayına intikal etmiş gazete haberleri ve belgeler üzerinden değerlendirilerek bu politikanın 1910’lu yıllardan 1920’li yıllara kadar olan serüveni incelenecektir. İlk defa milli kütüphane adıyla bu kavramın kullanılmış olması İttihat ve Terakki dönemine aittir. Bundan önce genellikle İstanbul merkezli olmak üzere umumi kütüphane adı altında bir milli kütüphane denilebilecek ve ülkede neşredilen kitapları derleme ve toplama görevini üstlenecek bir merkezi kurum oluşturulmaya çalışılmıştır. Ancak bu kurum Bayezit Devlet Kütüphanesi ile sınırlı kalmıştır. Fakat İttihat ve Terakki, bu politikayı bütün Osmanlı şehirlerinin önde gelen merkezlerine yaygınlaştırmak amacıyla milli kütüphane adı altında bir dizi kütüphanenin kurulması için teşebbüslerde bulunmuştur. Bu teşebbüslerin sonucunda İzmir, Konya, Trabzon, Eskişehir gibi önemli kent merkezlerinde ilk defa milli kütüphane adıyla kütüphaneler kurulmuş ve bu çerçevede basına intikal eden haberlere göre 1910’lu yılların başından itibaren çeşitli basın organlarında milli kütüphanelere dair haberlerin yayınlandığı tespit edilmiştir. Bu şehirlerde kütüphane kurma girişimlerinden sadece İzmir’deki başarılı olup 1912 senesinde kurulan İzmir Milli Kütüphanesi günümüze kadar gelmiştir. 1916 senesinde Konya’da kurulan milli kütüphane ise şimdiki Konya İl Halk Kütüphanesinin temelini oluşturmuştur.","PeriodicalId":320054,"journal":{"name":"Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"9 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-02-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"131933590","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Misyon bildirimleri kurumun amaçlarını, hedeflerini, önceliklerini, ilke ve değerlerini, kısaca varlık sebebini belirten ifadelerdir. Üniversite kütüphaneleri de misyon bildirimleri yoluyla kurumsal kimliklerine ilişkin önemli işaretler sergilemektedir. Bu çalışmanın amacı Türkiye’deki üniversite kütüphanelerinin çevrimiçi misyon bildirimlerinin içeriğini analiz etmektir. Böylece Türk üniversite kütüphanelerinin misyon bildirimi oluşturma stratejileri analiz edilebilecek ve kendilerine ne tür roller ve işlevler yükledikleri anlaşılabilecektir. Bu kapsamda Web sitelerinde misyon bildirimi olan 139 üniversite kütüphanesi çalışmaya dahil edilmiştir. Oluşturulan kapsamlı temalar çerçevesinde misyon bildirimi ifadelerinin içeriği analiz edilmiştir. Sonuçta misyon bildirimlerinde yer alan 21 farklı temaya ulaşılmış olup gerekli görülen durumlarda bazı temaların alt temalarına da yer verilmiştir. En sık karşılaşılan temalar; eğitim rolü, kullanıcı, ilke ve değerler, kaynak, kaynaklara erişim, araştırma rolü, odak noktası, hizmet, teknolojik rol olarak ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda öneri olarak ilgili konuda daha çok araştırma yapılmasının önemine dikkat çekilmektedir.
{"title":"Türkiye’deki Üniversite Kütüphanelerinin Çevrim İçi Misyon Bildirimlerinin Analizi","authors":"Ömer Dalkiran","doi":"10.16985/mtad.1184639","DOIUrl":"https://doi.org/10.16985/mtad.1184639","url":null,"abstract":"Misyon bildirimleri kurumun amaçlarını, hedeflerini, önceliklerini, ilke ve değerlerini, kısaca varlık sebebini belirten ifadelerdir. Üniversite kütüphaneleri de misyon bildirimleri yoluyla kurumsal kimliklerine ilişkin önemli işaretler sergilemektedir. Bu çalışmanın amacı Türkiye’deki üniversite kütüphanelerinin çevrimiçi misyon bildirimlerinin içeriğini analiz etmektir. Böylece Türk üniversite kütüphanelerinin misyon bildirimi oluşturma stratejileri analiz edilebilecek ve kendilerine ne tür roller ve işlevler yükledikleri anlaşılabilecektir. Bu kapsamda Web sitelerinde misyon bildirimi olan 139 üniversite kütüphanesi çalışmaya dahil edilmiştir. Oluşturulan kapsamlı temalar çerçevesinde misyon bildirimi ifadelerinin içeriği analiz edilmiştir. Sonuçta misyon bildirimlerinde yer alan 21 farklı temaya ulaşılmış olup gerekli görülen durumlarda bazı temaların alt temalarına da yer verilmiştir. En sık karşılaşılan temalar; eğitim rolü, kullanıcı, ilke ve değerler, kaynak, kaynaklara erişim, araştırma rolü, odak noktası, hizmet, teknolojik rol olarak ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda öneri olarak ilgili konuda daha çok araştırma yapılmasının önemine dikkat çekilmektedir.","PeriodicalId":320054,"journal":{"name":"Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"9 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-02-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"131776135","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Özlem GÖKKURT DEMİRTEL, B. Yildirim, Şerife Funda Can
Kültürel miras verisi, geçmişle etkileşime geçmemize ve kültürel varlıklarımızı öğrenmemize, tanıtmamıza ve korumamıza yardımcı olmadaki önemli rolü nedeniyle dijital kütüphanelerde çok dikkat edilmesi gereken bir kategoridir. Kütüphanelerin kültürel miras niteliği taşıyan yazma ve nadir eserleri dijitalleştirerek çevrim içi platformlarda sunmasının önündeki yazılım ve teknik engeller günümüzde yeni araç ve teknolojiler sayesinde ortadan kalkmış olup dünya genelinde birçok kütüphane dijital koleksiyonlarını web siteleri üzerinden çevrim içi sunmaktadır. Bu sayede kullanıcılar söz konusu dijital koleksiyonlara erişebilmekte, bununla kalmayıp bilgisayarlarına, tablet veya akıllı telefon gibi mobil cihazlarına ücretsiz olarak indirebilmektedir. Kütüphanelerin dijital koleksiyonlarına erişilebilirliğin artması aynı zamanda tarihsel, kültürel ve bilimsel değerlere de erişimi artırmaktadır. Kültürel mirasımızın önemli eserlerinin dijitalleştirilmiş nüshalarını web siteleri üzerinden erişime sunan yurt dışında birçok dijital kütüphane örneği bulunmaktadır. Bu kütüphaneler arasında yer alan Dresden Dijital Kültüphanesi’nin erişime açmış olduğu eserler arasında kültürel mirasımızın en değerli eserlerinden biri olan Dede Korkut Kitabı’nın dijitalleştirilmiş nüshası da bulunmaktadır. Bu çalışmada, ülkeler arasında dağılmış bellek kurumlarında yer alan kültürel miras eserlerinin bütünsel bir sunumunun daha fazla önem kazanmış olmasından hareketle Dresden Dijital Kütüphanesi dijital koleksiyonlarında yer alan Dede Korkut Kitabı’nın dijitalleştirilmiş nüshası üzerinden kültürel bellek kurumu olarak dijital kütüphanelerin kültürel miras açısından önemini ortaya koymak amaçlanmaktadır. Bu çalışmada dijital kütüphanelerin kültürel mirasın devamlılığı konusundaki etkileri ve kültürel işlevleri detaylı olarak ele alınarak anlatılmakta olup aynı zamanda dijital kütüphanelerin kültürel mirasın korunması, geliştirilmesi ve sunumu konularında yeni açılımlar sunmaktır. Çalışmanın sonucuna göre farklı ülkelerin bellek kurumlarında yer alan kültürel miras eserlerinin erişim ve kullanımını daha etkili bir düzeye taşıyacak olanakların kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesi önerilmektedir.
{"title":"Kültürel Miras Taşıyıcısı Olarak Dijital Kütüphaneler: Dede Korkut Kitabı’nın Dresden Dijital Nüshası","authors":"Özlem GÖKKURT DEMİRTEL, B. Yildirim, Şerife Funda Can","doi":"10.16985/mtad.1180851","DOIUrl":"https://doi.org/10.16985/mtad.1180851","url":null,"abstract":"Kültürel miras verisi, geçmişle etkileşime geçmemize ve kültürel varlıklarımızı öğrenmemize, tanıtmamıza ve korumamıza yardımcı olmadaki önemli rolü nedeniyle dijital kütüphanelerde çok dikkat edilmesi gereken bir kategoridir. Kütüphanelerin kültürel miras niteliği taşıyan yazma ve nadir eserleri dijitalleştirerek çevrim içi platformlarda sunmasının önündeki yazılım ve teknik engeller günümüzde yeni araç ve teknolojiler sayesinde ortadan kalkmış olup dünya genelinde birçok kütüphane dijital koleksiyonlarını web siteleri üzerinden çevrim içi sunmaktadır. Bu sayede kullanıcılar söz konusu dijital koleksiyonlara erişebilmekte, bununla kalmayıp bilgisayarlarına, tablet veya akıllı telefon gibi mobil cihazlarına ücretsiz olarak indirebilmektedir. Kütüphanelerin dijital koleksiyonlarına erişilebilirliğin artması aynı zamanda tarihsel, kültürel ve bilimsel değerlere de erişimi artırmaktadır. Kültürel mirasımızın önemli eserlerinin dijitalleştirilmiş nüshalarını web siteleri üzerinden erişime sunan yurt dışında birçok dijital kütüphane örneği bulunmaktadır. Bu kütüphaneler arasında yer alan Dresden Dijital Kültüphanesi’nin erişime açmış olduğu eserler arasında kültürel mirasımızın en değerli eserlerinden biri olan Dede Korkut Kitabı’nın dijitalleştirilmiş nüshası da bulunmaktadır. Bu çalışmada, ülkeler arasında dağılmış bellek kurumlarında yer alan kültürel miras eserlerinin bütünsel bir sunumunun daha fazla önem kazanmış olmasından hareketle Dresden Dijital Kütüphanesi dijital koleksiyonlarında yer alan Dede Korkut Kitabı’nın dijitalleştirilmiş nüshası üzerinden kültürel bellek kurumu olarak dijital kütüphanelerin kültürel miras açısından önemini ortaya koymak amaçlanmaktadır. Bu çalışmada dijital kütüphanelerin kültürel mirasın devamlılığı konusundaki etkileri ve kültürel işlevleri detaylı olarak ele alınarak anlatılmakta olup aynı zamanda dijital kütüphanelerin kültürel mirasın korunması, geliştirilmesi ve sunumu konularında yeni açılımlar sunmaktır. Çalışmanın sonucuna göre farklı ülkelerin bellek kurumlarında yer alan kültürel miras eserlerinin erişim ve kullanımını daha etkili bir düzeye taşıyacak olanakların kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesi önerilmektedir.","PeriodicalId":320054,"journal":{"name":"Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"114139407","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
1894 yılında Sason bölgesinde başlattıkları isyan ile hedeflerine ulaşamayan Ermeni komiteciler, 1901 yılının yaz aylarından itibaren Bitlis vilayetinde faaliyetlerini arttırmaya başladılar. Özellikle Sason bölgenin pek çok yerine silah, mühimmat ve yiyecek taşımışlardır. Her sene yaz mevsiminde bölgeye gelen Kürt aşiretlerine saldırarak şiddetli çatışmaların meydana gelmesine sebep olmuşlardır. 1903 ve 1904’te Sason civarında Ermeni komitecilerinin faaliyetleri yoğunlaşınca Bitlis'teki İngiliz Yardımcı Konsolosluğunun önemi de artmaya başlamıştır. Bu yıllar arasında İngiliz Bitlis Konsolosluğunda Walter John Heathcote görev yapmaktaydı. Konsolos Heathcote görev süresi boyunca Ermeni komitecilerin faaliyetleriyle ilgili bilgi toplamak için sık sık Muş’a gidip gelmiştir. Walter J. Heathcote, 1903 yılının mayıs ayında göreve başlamasından itibaren Bitlis vilayetindeki gelişmeler hakkında birçok rapor kaleme almıştır. Raporlarının konusu genel olarak Sason’da meydana gelen Ermeni isyanı ve onlara karşı yapılan askeri faaliyetler, Ermeni komiteciler ile askeri birlikler arasında yaşanan çatışmalar, seyyar jandarmanın kurulması ve Vali Hüsnü Bey’in ölümü üzerine Ferid Bey’in tayin edilmesi hakkındadır. Heathcote, Bitlis’e yeni bir konsolosun atanmasıyla birlikte 29 Kasım 1905’te Bitlis’ten ayrılmıştır.
{"title":"The Activities and Claims of the Bitlis British Consul John Heathcote During the Sason Revolt-II","authors":"T. Keskin","doi":"10.16985/mtad.1111941","DOIUrl":"https://doi.org/10.16985/mtad.1111941","url":null,"abstract":"1894 yılında Sason bölgesinde başlattıkları isyan ile hedeflerine ulaşamayan Ermeni komiteciler, 1901 yılının yaz aylarından itibaren Bitlis vilayetinde faaliyetlerini arttırmaya başladılar. Özellikle Sason bölgenin pek çok yerine silah, mühimmat ve yiyecek taşımışlardır. Her sene yaz mevsiminde bölgeye gelen Kürt aşiretlerine saldırarak şiddetli çatışmaların meydana gelmesine sebep olmuşlardır. 1903 ve 1904’te Sason civarında Ermeni komitecilerinin faaliyetleri yoğunlaşınca Bitlis'teki İngiliz Yardımcı Konsolosluğunun önemi de artmaya başlamıştır. Bu yıllar arasında İngiliz Bitlis Konsolosluğunda Walter John Heathcote görev yapmaktaydı. Konsolos Heathcote görev süresi boyunca Ermeni komitecilerin faaliyetleriyle ilgili bilgi toplamak için sık sık Muş’a gidip gelmiştir. \u0000Walter J. Heathcote, 1903 yılının mayıs ayında göreve başlamasından itibaren Bitlis vilayetindeki gelişmeler hakkında birçok rapor kaleme almıştır. Raporlarının konusu genel olarak Sason’da meydana gelen Ermeni isyanı ve onlara karşı yapılan askeri faaliyetler, Ermeni komiteciler ile askeri birlikler arasında yaşanan çatışmalar, seyyar jandarmanın kurulması ve Vali Hüsnü Bey’in ölümü üzerine Ferid Bey’in tayin edilmesi hakkındadır. Heathcote, Bitlis’e yeni bir konsolosun atanmasıyla birlikte 29 Kasım 1905’te Bitlis’ten ayrılmıştır.","PeriodicalId":320054,"journal":{"name":"Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"71 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"123951318","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Asırlar boyunca süre gelen ve sosyal bir problem olan dilencilik, tüm toplumlarda olduğu gibi Osmanlı topraklarında da gözlemlenen bir olgudur. Osmanlı’da devlet yöneticileri daima yardıma muhtaç, kimsesiz, hasta ve çaresiz olan tebaaya bakmakla kendini yükümlü olarak görmüş, bununla birlikte koruma ve kollama görevini eksik etmemeye çalışmıştır. Dilencilik yapanların arasında özellikle ebeveyn koruyuculuğundan mahrum çocukların ve düşkün kadın ve yaşlıların olduğu görülmektedir. Dolayısıyla devlet, toplumun himayeye muhtaç bu kesimine daha iyi şartlar sağlamak ve dilenmelerini önlemek adına çeşitli tedbirler almıştır. Bu doğrultuda dilenciliğe karşı mücadelenin öncelikle bir takım yardım dernekleri tarafından yürütüldüğü gözlemlenmiştir. II. Meşrutiyet ile birlikte yardım faaliyetlerinde şahıslar çevresinde kurumsallaşma sürecinin başladığı bir dönem olmuştur. Osmanlı topraklarında hem Müslümanlar hem de gayrimüslimler kurdukları yardım cemiyetleriyle cins ve mezhep ayrımı gözetmeksizin yardıma muhtaç kişilere destek olmaya gayret etmişlerdir. Bu çalışmada ise Amerikalı Yahudi asıllı bir kadın olan Madam Rachelle Naar’ın kimsesiz ve sefalet içerisinde olan çocukları, kadınları ve yaşlıları korumak amacıyla Osmanlı topraklarında kurduğu Beyne’l-milel Men-i Tese’ül Cemiyeti İslam Şubesi ve yine bu cemiyete bağlı olarak açtığı Saadet Yurtları’nın faaliyetleri ele alınacaktır. Ayrıca Osmanlı Devleti’nde ilk defa yabancı bir kadın tarafından kurulan bu cemiyetin özellikleri, gayesi, kapsamı ve faaliyetleri üzerinde de durulacaktır.
{"title":"Beyne’l-Milel Men-i Tese’ül Cemiyeti İslam Şubesi ve Saadet Yurtlarının Faaliyetleri","authors":"Ayşen Müderri̇soğlu","doi":"10.16985/mtad.1187966","DOIUrl":"https://doi.org/10.16985/mtad.1187966","url":null,"abstract":"Asırlar boyunca süre gelen ve sosyal bir problem olan dilencilik, tüm toplumlarda olduğu gibi Osmanlı topraklarında da gözlemlenen bir olgudur. Osmanlı’da devlet yöneticileri daima yardıma muhtaç, kimsesiz, hasta ve çaresiz olan tebaaya bakmakla kendini yükümlü olarak görmüş, bununla birlikte koruma ve kollama görevini eksik etmemeye çalışmıştır. Dilencilik yapanların arasında özellikle ebeveyn koruyuculuğundan mahrum çocukların ve düşkün kadın ve yaşlıların olduğu görülmektedir. Dolayısıyla devlet, toplumun himayeye muhtaç bu kesimine daha iyi şartlar sağlamak ve dilenmelerini önlemek adına çeşitli tedbirler almıştır. Bu doğrultuda dilenciliğe karşı mücadelenin öncelikle bir takım yardım dernekleri tarafından yürütüldüğü gözlemlenmiştir. II. Meşrutiyet ile birlikte yardım faaliyetlerinde şahıslar çevresinde kurumsallaşma sürecinin başladığı bir dönem olmuştur. Osmanlı topraklarında hem Müslümanlar hem de gayrimüslimler kurdukları yardım cemiyetleriyle cins ve mezhep ayrımı gözetmeksizin yardıma muhtaç kişilere destek olmaya gayret etmişlerdir. Bu çalışmada ise Amerikalı Yahudi asıllı bir kadın olan Madam Rachelle Naar’ın kimsesiz ve sefalet içerisinde olan çocukları, kadınları ve yaşlıları korumak amacıyla Osmanlı topraklarında kurduğu Beyne’l-milel Men-i Tese’ül Cemiyeti İslam Şubesi ve yine bu cemiyete bağlı olarak açtığı Saadet Yurtları’nın faaliyetleri ele alınacaktır. Ayrıca Osmanlı Devleti’nde ilk defa yabancı bir kadın tarafından kurulan bu cemiyetin özellikleri, gayesi, kapsamı ve faaliyetleri üzerinde de durulacaktır.","PeriodicalId":320054,"journal":{"name":"Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"63 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126033444","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Padişah II. Mustafa’nın tahtına, Şeyhülislâm Feyzullah Efendi’nin canına mâl olan 1703 tarihli Edirne Vakası, dönemin gerek Osmanlı gerekse yabancı kaynaklarında teferruatlı bir şekilde kaydedilmiştir. Edirne Vakası, kroniklerin, seyyahların ve maceracıların eserlerinde önemli bir yer teşkil etmiş ve modern tarihçiler bu hadiseyi genel olarak bu kaynakların ışığında kaleme almışlardır. Edirne Vakası’nı kaydedenler arasında o dönemde Osmanlı topraklarında bulunan yabancı diplomatlar da bulunmaktadır. Bu isimlerden birisi İngiltere’nin İstanbul büyükelçisi Sir Robert Sutton’dur. Hadiseyi takip eden isimlerden biri olan Sutton, Londra’daki amirleri için kaleme almış olduğu raporlarında 1703 yazında patlak veren isyana dair teferruatlı bilgiler vermiştir. Buna mukabil Edirne Vakası’na dair eser kaleme alan araştırmacıların bir kısmı her ne kadar İngiliz elçisinin raporlarından istifade etmişlerse de bu raporların münasip bir değerlendirmesi yapılmamıştır. İşbu çalışmada İngiliz elçisinin yazdığı raporlar üzerinden Edirne Vakası anlatılacak ve elçinin yazdıkları, diğer kaynaklar ile mukayese edilerek elçinin yazdıklarının kaynak değeri masaya yatırılacaktır. Bu şekilde araştırmacıların istifade edebileceği bir kaynağın bihakkın değerlendirilmesi hedeflenmiştir.
{"title":"Sir Robert Sutton’un Gözünden Edirne Vakası","authors":"Ahmet Büyükaksoy","doi":"10.16985/mtad.1181715","DOIUrl":"https://doi.org/10.16985/mtad.1181715","url":null,"abstract":"Padişah II. Mustafa’nın tahtına, Şeyhülislâm Feyzullah Efendi’nin canına mâl olan 1703 tarihli Edirne Vakası, dönemin gerek Osmanlı gerekse yabancı kaynaklarında teferruatlı bir şekilde kaydedilmiştir. Edirne Vakası, kroniklerin, seyyahların ve maceracıların eserlerinde önemli bir yer teşkil etmiş ve modern tarihçiler bu hadiseyi genel olarak bu kaynakların ışığında kaleme almışlardır. Edirne Vakası’nı kaydedenler arasında o dönemde Osmanlı topraklarında bulunan yabancı diplomatlar da bulunmaktadır. Bu isimlerden birisi İngiltere’nin İstanbul büyükelçisi Sir Robert Sutton’dur. Hadiseyi takip eden isimlerden biri olan Sutton, Londra’daki amirleri için kaleme almış olduğu raporlarında 1703 yazında patlak veren isyana dair teferruatlı bilgiler vermiştir. Buna mukabil Edirne Vakası’na dair eser kaleme alan araştırmacıların bir kısmı her ne kadar İngiliz elçisinin raporlarından istifade etmişlerse de bu raporların münasip bir değerlendirmesi yapılmamıştır. İşbu çalışmada İngiliz elçisinin yazdığı raporlar üzerinden Edirne Vakası anlatılacak ve elçinin yazdıkları, diğer kaynaklar ile mukayese edilerek elçinin yazdıklarının kaynak değeri masaya yatırılacaktır. Bu şekilde araştırmacıların istifade edebileceği bir kaynağın bihakkın değerlendirilmesi hedeflenmiştir.","PeriodicalId":320054,"journal":{"name":"Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"3 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122391950","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Osmanlı döneminde düğün, sünnet, doğum gibi nedenlerle düzenlenen eğlence ve kutlamalara saray şenliği denir. Bu şenlikleri konu edinen manzum veya mensur eserler “surnâme” olarak adlandırılır. Aziz Nesin, Surnâme adlı romanda bu anlatı türüne öykünerek bir “Cumhuriyet Surnâmesi” kaleme alır. Bir idam mahkumunun infazı için düzenlenen asılma şenliğini/törenini konu edinir. Bunu yaparken grotesk halk kültürüyle edebiyatı buluşturur. Osmanlı dönemi şenliklerindeki halk eğlence biçimlerini; gösteri, oyun, ziyafet gibi unsurları vurgular. Romanı ikili karşıtlıklar üzerine kuran yazar, ciddi ile komiği, yaşam ile ölümü, idam ile şenliği bir araya getirir. Böylece uyumsuzluktan doğan mizah, komik ve absürt hissini açığa çıkartır. Bu şenlikte sosyal hiyerarşiyi ve statüleri, toplumsal kuralları ve sınırlamaları ortadan kaldırır. Romanda şenlikli, çok sesli ve özgürlükçü bir yaşamı tasvir eder. Resmi ve gündelik hayatın karşısına ikinci bir hayatı koyar. Aziz Nesin, idam cezası çerçevesinde resmi düzen ve ideolojinin yarattığı adaletsizliği ve sorunları mizahî / ironik bir tonda eleştirir. Böylece trajik idam öyküsünden trajikomik bir şenlik yaratır. Bunu yaparken festivallerin değişime, özgürlüğe, eşitliğe dayanan evrensel ruhunu bir toplumsal model olarak sunar.
{"title":"Festival and Novel: Aziz Nesin’s Surnâme","authors":"Serkan Özdemir","doi":"10.16985/mtad.1128873","DOIUrl":"https://doi.org/10.16985/mtad.1128873","url":null,"abstract":"Osmanlı döneminde düğün, sünnet, doğum gibi nedenlerle düzenlenen eğlence ve kutlamalara saray şenliği denir. Bu şenlikleri konu edinen manzum veya mensur eserler “surnâme” olarak adlandırılır. Aziz Nesin, Surnâme adlı romanda bu anlatı türüne öykünerek bir “Cumhuriyet Surnâmesi” kaleme alır. Bir idam mahkumunun infazı için düzenlenen asılma şenliğini/törenini konu edinir. Bunu yaparken grotesk halk kültürüyle edebiyatı buluşturur. Osmanlı dönemi şenliklerindeki halk eğlence biçimlerini; gösteri, oyun, ziyafet gibi unsurları vurgular. Romanı ikili karşıtlıklar üzerine kuran yazar, ciddi ile komiği, yaşam ile ölümü, idam ile şenliği bir araya getirir. Böylece uyumsuzluktan doğan mizah, komik ve absürt hissini açığa çıkartır. Bu şenlikte sosyal hiyerarşiyi ve statüleri, toplumsal kuralları ve sınırlamaları ortadan kaldırır. Romanda şenlikli, çok sesli ve özgürlükçü bir yaşamı tasvir eder. Resmi ve gündelik hayatın karşısına ikinci bir hayatı koyar. Aziz Nesin, idam cezası çerçevesinde resmi düzen ve ideolojinin yarattığı adaletsizliği ve sorunları mizahî / ironik bir tonda eleştirir. Böylece trajik idam öyküsünden trajikomik bir şenlik yaratır. Bunu yaparken festivallerin değişime, özgürlüğe, eşitliğe dayanan evrensel ruhunu bir toplumsal model olarak sunar.","PeriodicalId":320054,"journal":{"name":"Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"18 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125290498","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Saha Türkçesi bünyesinde barındırdığı kelimeler ve yapılar açısından her zaman incelemelere konu olmuş, Türk dilinin tarihsel gelişimler hakkında bilgi vermiştir. Konuşurlarının yaşadığı coğrafyanın genel Türk coğrafyasından uzak olması, tarihsel süreçte çevresindeki etkileşimde bulunduğu farklı dillerden etkilenmiş olması nedeniyle Saha Türkçesinde farklılaşmalar meydana gelmiştir. Bu yazıda temiz ve temizlemek kavramlarıyla bağlantılı iki fiil ve bu fiillerle bağlantılı olarak ortaya çıkmış diğer isim ve fiiller incelenmiştir. Yazıda ilk olarak Eski Türkçe yū- fiili incelenmiş, yū- fiilinin tarihsel süreçte taşıdığı anlamlar, kullanımlar incelendikten sonra Saha Türkçesinde bu fiilin karşılığı olan suuy- fiili ile karşılaştırması yapılmıştır. Saha Türkçesinde bu fiille bağlantılı olarak türetilmiş olan suun- fiili de Eski Türkçe yun- fiili ile karşılaştırılmıştır. Temizlik kavramıyla bağlantılı olarak Türkçede kullanılan arı-, arı(g), arıt-, arın- sözcükleri makalenin ikinci kısmını oluşturmuştur. Bu isim ve fiillerin Saha Türkçesindeki karşılığı olarak oluşmuş olan ıraas ismi ve ıraastaa- fiili Saha Türkçesindeki anlamları ve kullanımları açısından incelenmiştir. Ses denklikleri açısından ve anlam açısından incelenen sözcükler, bu bağlamda değerlendirilmiş, ulaşılan sonuçlar ortaya konulmuştur. Ortaya çıkan sonuçlara bakıldığında, Eski Türkçe yū- fiilinin Saha Türkçesi karşılığının suuy- şeklinde, Eski Türkçe arıg isminin Saha Türkçesi karşılığının ıraas olduğu görülmektedir. Eski Türkçe arıg/arıt- ve Saha Türkçesi karşılığı olan ıraas/ıraastaa- sözcüklerinin anlamsal olarak daha farklı olduğu, daha manevi anlamda temizlik içerdiği dikkat çekmektedir.
{"title":"Saha Türkçesinde SUUY-, SUUN- “YU-, YUN-”, IRAAS, IRAASTAA-, IRAASTAN- “ARI, ARI-, ARIT-, ARIN-” Fiilleri Üzerine","authors":"Mehtap SOLAK SAĞLAM","doi":"10.16985/mtad.1134813","DOIUrl":"https://doi.org/10.16985/mtad.1134813","url":null,"abstract":"Saha Türkçesi bünyesinde barındırdığı kelimeler ve yapılar açısından her zaman incelemelere konu olmuş, Türk dilinin tarihsel gelişimler hakkında bilgi vermiştir. Konuşurlarının yaşadığı coğrafyanın genel Türk coğrafyasından uzak olması, tarihsel süreçte çevresindeki etkileşimde bulunduğu farklı dillerden etkilenmiş olması nedeniyle Saha Türkçesinde farklılaşmalar meydana gelmiştir. Bu yazıda temiz ve temizlemek kavramlarıyla bağlantılı iki fiil ve bu fiillerle bağlantılı olarak ortaya çıkmış diğer isim ve fiiller incelenmiştir. Yazıda ilk olarak Eski Türkçe yū- fiili incelenmiş, yū- fiilinin tarihsel süreçte taşıdığı anlamlar, kullanımlar incelendikten sonra Saha Türkçesinde bu fiilin karşılığı olan suuy- fiili ile karşılaştırması yapılmıştır. Saha Türkçesinde bu fiille bağlantılı olarak türetilmiş olan suun- fiili de Eski Türkçe yun- fiili ile karşılaştırılmıştır. Temizlik kavramıyla bağlantılı olarak Türkçede kullanılan arı-, arı(g), arıt-, arın- sözcükleri makalenin ikinci kısmını oluşturmuştur. Bu isim ve fiillerin Saha Türkçesindeki karşılığı olarak oluşmuş olan ıraas ismi ve ıraastaa- fiili Saha Türkçesindeki anlamları ve kullanımları açısından incelenmiştir. Ses denklikleri açısından ve anlam açısından incelenen sözcükler, bu bağlamda değerlendirilmiş, ulaşılan sonuçlar ortaya konulmuştur. Ortaya çıkan sonuçlara bakıldığında, Eski Türkçe yū- fiilinin Saha Türkçesi karşılığının suuy- şeklinde, Eski Türkçe arıg isminin Saha Türkçesi karşılığının ıraas olduğu görülmektedir. Eski Türkçe arıg/arıt- ve Saha Türkçesi karşılığı olan ıraas/ıraastaa- sözcüklerinin anlamsal olarak daha farklı olduğu, daha manevi anlamda temizlik içerdiği dikkat çekmektedir.","PeriodicalId":320054,"journal":{"name":"Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"57 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122568437","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Öz Kûtülamare esiri General Charlers Townshend, Mondros Ateşkes Antlaşması'nda Osmanlı Devleti ve İngiltere arasında aracılık yaptığı için serbest kaldı ve ülkesine döndü. Ancak Lloyd George Hükûmetinden beklediği ilgiyi göremediği gibi kendisine yeni bir görev de verilmedi. Townshend'ın Millî Mücadele Dönemi'nde Türkiye'ye olan ilgisi devam etti. İngiliz Hükûmetinin Türk karşıtı, Yunan yanlısı politikalarını bulduğu her fırsatta eleştirdi. Hatta taraflar arasında uzlaşı zemini oluşturmak için Hükûmetinin karşı çıkmasına rağmen milletvekili sıfatıyla Türkiye'ye geldi. Başkomutan Mustafa Kemal ve Hükûmet üyeleriyle görüştü. Fakat görüşmelere resmî bir sıfat ve somut tekliflerle gelmediği için bir sonuç çıkmadı. Townshend, Lozan'da da iki devlet arasında ilişkilerde arabulucu olmak istemiş ancak dikkate alınmamıştı. Bu dönemde Towsnhend'ın Türkiye'ye yönelik ilgisinde iki hedefi daha vardı. Bunlardan birincisi Türkler üzerindeki nüfuzunu kullanarak İngiliz Hükûmetince yeni bir göreve atanmaktı. İkincisi ise bağlantılı olduğu şirketlerle Türk Hükûmeti arasında malî ilişki kurarak menfaat sağlamaktı. İşte bu çalışmada Townshend'in Millî Mücadele Dönemi'nde Türk-İngiliz ilişkilerinde arabuluculuk faaliyetleri her yönüyle ele alınmıştır. Çalışmada arşiv belgeleri, süreli yayınlar, hatırat ve telif eserlerden istifade edilmiştir.
{"title":"MİLLÎ MÜCADELE DÖNEMİNDE TÜRK-İNGİLİZ İLİŞKİLERİNDE GENERAL CHARLES TOWNSHEND'IN ARABULUCULUK FAALİYETLERİ","authors":"Resul Köse","doi":"10.16985/mtad.1122177","DOIUrl":"https://doi.org/10.16985/mtad.1122177","url":null,"abstract":"Öz \u0000Kûtülamare esiri General Charlers Townshend, Mondros Ateşkes Antlaşması'nda Osmanlı Devleti ve İngiltere arasında aracılık yaptığı için serbest kaldı ve ülkesine döndü. Ancak Lloyd George Hükûmetinden beklediği ilgiyi göremediği gibi kendisine yeni bir görev de verilmedi. Townshend'ın Millî Mücadele Dönemi'nde Türkiye'ye olan ilgisi devam etti. İngiliz Hükûmetinin Türk karşıtı, Yunan yanlısı politikalarını bulduğu her fırsatta eleştirdi. Hatta taraflar arasında uzlaşı zemini oluşturmak için Hükûmetinin karşı çıkmasına rağmen milletvekili sıfatıyla Türkiye'ye geldi. Başkomutan Mustafa Kemal ve Hükûmet üyeleriyle görüştü. Fakat görüşmelere resmî bir sıfat ve somut tekliflerle gelmediği için bir sonuç çıkmadı. Townshend, Lozan'da da iki devlet arasında ilişkilerde arabulucu olmak istemiş ancak dikkate alınmamıştı. Bu dönemde Towsnhend'ın Türkiye'ye yönelik ilgisinde iki hedefi daha vardı. Bunlardan birincisi Türkler üzerindeki nüfuzunu kullanarak İngiliz Hükûmetince yeni bir göreve atanmaktı. İkincisi ise bağlantılı olduğu şirketlerle Türk Hükûmeti arasında malî ilişki kurarak menfaat sağlamaktı. İşte bu çalışmada Townshend'in Millî Mücadele Dönemi'nde Türk-İngiliz ilişkilerinde arabuluculuk faaliyetleri her yönüyle ele alınmıştır. Çalışmada arşiv belgeleri, süreli yayınlar, hatırat ve telif eserlerden istifade edilmiştir.","PeriodicalId":320054,"journal":{"name":"Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"660 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122964373","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}