Bu arastirmanin amaci, X ve Y kusak farkliliklarinin ise baglilik ve motive eden faktorler acisindan etkileri arastirmaktir. Arastirmanin calisma grubu Istanbul ilindeki banka sektorunde calisanlar ile sinirlandirilmistir. Arastirmada nicel arastirma yontemlerinden anket yontemi kullanilarak veriler elde edilmistir. Toplam 381 anket degerlendirmeye alinmistir. Yaptigimiz arastirmaya gore X ve Y kusaginin ise bagliliklari arasinda ciddi farkliliklarin oldugu gorulmustur. Motivasyon faktorlerine bakildiginda bazi durumlarda farkliliklara rastlamazken genel olarak motivasyon konusunda da ayrilmislardir.
{"title":"X VE Y KUŞAK FARKLILIKLARININ İŞE BAĞLILIK VE MOTİVE EDEN FAKTÖRLER AÇISINDAN İNCELENMESİ","authors":"Dilara Altunok","doi":"10.38004/SOBAD.557224","DOIUrl":"https://doi.org/10.38004/SOBAD.557224","url":null,"abstract":"Bu arastirmanin amaci, X ve Y kusak farkliliklarinin ise baglilik ve motive eden faktorler acisindan etkileri arastirmaktir. Arastirmanin calisma grubu Istanbul ilindeki banka sektorunde calisanlar ile sinirlandirilmistir. Arastirmada nicel arastirma yontemlerinden anket yontemi kullanilarak veriler elde edilmistir. Toplam 381 anket degerlendirmeye alinmistir. Yaptigimiz arastirmaya gore X ve Y kusaginin ise bagliliklari arasinda ciddi farkliliklarin oldugu gorulmustur. Motivasyon faktorlerine bakildiginda bazi durumlarda farkliliklara rastlamazken genel olarak motivasyon konusunda da ayrilmislardir.","PeriodicalId":32495,"journal":{"name":"Adam Akademi Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"5 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-05-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"76967277","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Kamu yonetiminde etik, kamu hizmetlerinin sunumunda hayati bir onem tasimaktadir. Kamusal hizmetler, vatandaslarin vergileri ile yerine getirildigi icin kamu personeli kaliteli, hesap verebilir, seffaf, temel insan haklarina saygili ve kamu yararini gozeterek hizmet verme sorumlulugu tasirlar. Bu bilinc, tum kamu calisanlari icin bir zorunluluk olmakla birlikte; guvenlik hizmetlerini yerine getiren kamu personeli icin cok daha onemlidir. Cunku bu calisanlarin diger kamu personelinin sahip olmadigi ‘arama’, ‘kimlik sorma’, ‘yakalama’, ‘zor kullanma’ vb. gibi bir takim yetki ve sorumluluklari vardir ve toplumsal yasamin akisi icerisinde bu yetki ve sorumluluklarini siklikla kullanirlar. Bu acidan, guvenlik hizmetlerini sunan personelin etik degerlere siki sikiya bagli kalmalari son derece onemlidir. Etik, koklu bir gecmise sahip ve cok tartismali bir felsefi alandir. Genel anlamda, ‘dogru’ veya ‘yanlis’ ya da ‘iyi’ veya ‘kotu’ olarak nitelendirilen davranislarin neden bu sekilde nitelendirildikleri uzerine dusunmektir. Kamu yonetimi etigi ise, felsefi etigin bir alt dalidir ve kamusal hizmeti yerine getirirken, kararlar alinirken, alinan kararlari uygularken uyulmasi gereken durustluk, tarafsizlik, adalet, hesap verilebilirlik gibi ust etik degerlere bagli kalinarak hareket edilmesidir. Guvenlik hizmetleri etigi de genel olarak, kamu yonetimi etigi icerisinde degerlendirilen bir meslek etigidir. Kendi icerisinde belli kurallari, degerleri, yukumlulukleri ve zorunluluklari vardir. Bu calismanin amaci; ‘guvenlik hizmetleri etigi’ kavramini aciklamak, temel guvenlik hizmeti etik degerlerini belirtmek ve vatandas-devlet iliskileri acisindan bu ilkelerin onemine ve vazgecilemezligine deginmektir. Bu kapsamda, calisma uc bolum olarak tasarlanmistir. Ilk bolumde; etik, etik-ahlak farkliligi, kamu yonetimi etigi ozelinde meslek etikleri ve guvenlik hizmeti etigi irdelenecek, ikinci bolumde; guvenlik hizmetlerine ait temel etik degerler ve kodlar belirtilecek, ucuncu bolumde ise etik degerleri merkeze alan, hesap verebilir, seffaf ve temel hak ve ozgurluklere bagli olarak sunulan guvenlik hizmetlerinin vatandas-devlet iliskilerinde neden onemli oldugu vurgulanacaktir.
{"title":"KAMU YÖNETİMİNDE ETİK BAĞLAMINDA GÜVENLİK HİZMETLERİ ETİĞİNE BİR BAKIŞ","authors":"Müslüm Kayaci","doi":"10.38004/SOBAD.541240","DOIUrl":"https://doi.org/10.38004/SOBAD.541240","url":null,"abstract":"Kamu yonetiminde etik, kamu hizmetlerinin sunumunda hayati bir onem tasimaktadir. Kamusal hizmetler, vatandaslarin vergileri ile yerine getirildigi icin kamu personeli kaliteli, hesap verebilir, seffaf, temel insan haklarina saygili ve kamu yararini gozeterek hizmet verme sorumlulugu tasirlar. Bu bilinc, tum kamu calisanlari icin bir zorunluluk olmakla birlikte; guvenlik hizmetlerini yerine getiren kamu personeli icin cok daha onemlidir. Cunku bu calisanlarin diger kamu personelinin sahip olmadigi ‘arama’, ‘kimlik sorma’, ‘yakalama’, ‘zor kullanma’ vb. gibi bir takim yetki ve sorumluluklari vardir ve toplumsal yasamin akisi icerisinde bu yetki ve sorumluluklarini siklikla kullanirlar. Bu acidan, guvenlik hizmetlerini sunan personelin etik degerlere siki sikiya bagli kalmalari son derece onemlidir. Etik, koklu bir gecmise sahip ve cok tartismali bir felsefi alandir. Genel anlamda, ‘dogru’ veya ‘yanlis’ ya da ‘iyi’ veya ‘kotu’ olarak nitelendirilen davranislarin neden bu sekilde nitelendirildikleri uzerine dusunmektir. Kamu yonetimi etigi ise, felsefi etigin bir alt dalidir ve kamusal hizmeti yerine getirirken, kararlar alinirken, alinan kararlari uygularken uyulmasi gereken durustluk, tarafsizlik, adalet, hesap verilebilirlik gibi ust etik degerlere bagli kalinarak hareket edilmesidir. Guvenlik hizmetleri etigi de genel olarak, kamu yonetimi etigi icerisinde degerlendirilen bir meslek etigidir. Kendi icerisinde belli kurallari, degerleri, yukumlulukleri ve zorunluluklari vardir. Bu calismanin amaci; ‘guvenlik hizmetleri etigi’ kavramini aciklamak, temel guvenlik hizmeti etik degerlerini belirtmek ve vatandas-devlet iliskileri acisindan bu ilkelerin onemine ve vazgecilemezligine deginmektir. Bu kapsamda, calisma uc bolum olarak tasarlanmistir. Ilk bolumde; etik, etik-ahlak farkliligi, kamu yonetimi etigi ozelinde meslek etikleri ve guvenlik hizmeti etigi irdelenecek, ikinci bolumde; guvenlik hizmetlerine ait temel etik degerler ve kodlar belirtilecek, ucuncu bolumde ise etik degerleri merkeze alan, hesap verebilir, seffaf ve temel hak ve ozgurluklere bagli olarak sunulan guvenlik hizmetlerinin vatandas-devlet iliskilerinde neden onemli oldugu vurgulanacaktir.","PeriodicalId":32495,"journal":{"name":"Adam Akademi Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-05-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"90409203","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Tuketicilerin markayla ilgili yasadiklari olumlu ya da olumsuz deneyimleri cevreleri ile paylasma egilimleri her zaman olmustur. Cogunlukla marka ile ilgili yasanilan memnuniyetsizlik durumlari daha cok paylasilmaktadir. Tuketiciler yasadiklari olumsuz deneyimlerde markayi satin almayi birakip baska markalara yoneldikleri gibi bazen de duyduklari rahatsizliklari aile, arkadas cevresi, sikayet kutulari ve sosyal medya gibi farkli kanallar araciligiyla dile getirmektedirler. Bu baglamda olumsuz agizdan agiza iletisim ve online sikâyet davranislari tuketiciler tarafindan sik sik tercih edilen yaklasimlardandir. Bu arastirmada GSM operatoru kullanicisi tuketicilerin marka memnuniyet duzeyleri ile olumsuz agizdan agiza iletisim ve online sikayet davranislari arasindaki iliski analiz edilmektedir. Arastirma amaci dogrultusunda hazirlanan olcekler GSM operatoru kullanicisi 602 tuketiciye uygulanmistir. Yapilan analizler sonucunda GSM operatoru kullanicisi tuketicilerin marka memnuniyetleri ile olumsuz agiza iletisim ve online sikayet davranislari arasinda negatif yonlu ve anlamli bir iliski bulunmustur. Ayrica olumsuz agizdan agiza iletisim ile online sikayet davranisi arasinda ise yapilan analizler sonucu pozitif yonlu ve anlamli bir iliski bulunmustur.
{"title":"TÜKETİCİLERİN MARKA MEMNUNİYETİ İLE OLUMSUZ AĞIZDAN AĞIZA İLETİŞİM VE ONLİNE ŞİKÂYET DAVRANIŞLARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN ANALİZİ","authors":"Bulut Dülek","doi":"10.38004/SOBAD.514456","DOIUrl":"https://doi.org/10.38004/SOBAD.514456","url":null,"abstract":"Tuketicilerin markayla ilgili yasadiklari olumlu ya da olumsuz deneyimleri cevreleri ile paylasma egilimleri her zaman olmustur. Cogunlukla marka ile ilgili yasanilan memnuniyetsizlik durumlari daha cok paylasilmaktadir. Tuketiciler yasadiklari olumsuz deneyimlerde markayi satin almayi birakip baska markalara yoneldikleri gibi bazen de duyduklari rahatsizliklari aile, arkadas cevresi, sikayet kutulari ve sosyal medya gibi farkli kanallar araciligiyla dile getirmektedirler. Bu baglamda olumsuz agizdan agiza iletisim ve online sikâyet davranislari tuketiciler tarafindan sik sik tercih edilen yaklasimlardandir. Bu arastirmada GSM operatoru kullanicisi tuketicilerin marka memnuniyet duzeyleri ile olumsuz agizdan agiza iletisim ve online sikayet davranislari arasindaki iliski analiz edilmektedir. Arastirma amaci dogrultusunda hazirlanan olcekler GSM operatoru kullanicisi 602 tuketiciye uygulanmistir. Yapilan analizler sonucunda GSM operatoru kullanicisi tuketicilerin marka memnuniyetleri ile olumsuz agiza iletisim ve online sikayet davranislari arasinda negatif yonlu ve anlamli bir iliski bulunmustur. Ayrica olumsuz agizdan agiza iletisim ile online sikayet davranisi arasinda ise yapilan analizler sonucu pozitif yonlu ve anlamli bir iliski bulunmustur.","PeriodicalId":32495,"journal":{"name":"Adam Akademi Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-03-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"88914140","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Analoji teorisi, metaforun temel elementlerinin (tarafeynin ki bunlar musebbeh ve musebbehun bihtir, yani benzeyen ve kendisine benzetilen) bir benzerlik ile birbirine baglanmasi gerekliliginden dolayi en muhim teorilerden biridir. Tesbih esasina gore ilerleyen metaforik yapilarin her birini metafor saymak mumkun olmayacagi ve bu ayrim daha en basta Aristoteles’in tanimi ile sabitlene me digi icin teori ciddi anlamda tadilata ve tamirata ihtiyac duyar. Aristoteles’in Poetika’daki (1457b 6-9) tasnifinin son kismi; yani dorduncu tasima turu “analoji” esaslidir. Lausberg’e gore Aristoteles’in metafor tasnifinin ilk iki turu sonraki terminolojiye gore metafor sayilmaz; bilakis bunlar sinekdokidir. Coenen nazarinda ucuncusu tek haneli benzetmeye dayali metafor ve sonuncusu da iki haneli (tarafli) metafor olarak tasnif edilir. Eggs bunlardan sadece sonuncuyu metafor olarak gecerli gorur. Hans Georg Coenen de onun gibi dusunur. Karl Buhler’e gore ise kelimenin tam anlamiyla metafor sadece analojidir. Bu izahati sirf teori suretinde vermek amaca vasil olmayi zorlastiracagi icin kapsama usta bir hikâyeciyi almayi uygun gorduk. Fakat bu cesit bir tetkikin nihai amaci zaten tahkiyeli metinlerde metaforik yapiyi tetkik oldugu icin arac olan Sait Faik hikâyeleri bir nevi amac haline gelmistir. Yani Saik Faik’in ilk donem hikâyelerini analojik bakimdan incelemek ile hem genel anlamda analoji teorisini hem de Coenen ve Aristoteles’in idrakini hem teker teker hem de mukayese icinde idrak etmek mumkun olacaktir.
{"title":"ARİSTOTELES VE COENEN MERKEZLİ ANALOJİ TEORİSİ KAPSAMINDA SAİT FAİK’İN İLK DÖNEM HİKÂYELERİNE GENEL BİR BAKIŞ","authors":"M. Duman","doi":"10.38004/SOBAD.524586","DOIUrl":"https://doi.org/10.38004/SOBAD.524586","url":null,"abstract":"Analoji teorisi, metaforun temel elementlerinin (tarafeynin ki bunlar musebbeh ve musebbehun bihtir, yani benzeyen ve kendisine benzetilen) bir benzerlik ile birbirine baglanmasi gerekliliginden dolayi en muhim teorilerden biridir. Tesbih esasina gore ilerleyen metaforik yapilarin her birini metafor saymak mumkun olmayacagi ve bu ayrim daha en basta Aristoteles’in tanimi ile sabitlene me digi icin teori ciddi anlamda tadilata ve tamirata ihtiyac duyar. Aristoteles’in Poetika’daki (1457b 6-9) tasnifinin son kismi; yani dorduncu tasima turu “analoji” esaslidir. Lausberg’e gore Aristoteles’in metafor tasnifinin ilk iki turu sonraki terminolojiye gore metafor sayilmaz; bilakis bunlar sinekdokidir. Coenen nazarinda ucuncusu tek haneli benzetmeye dayali metafor ve sonuncusu da iki haneli (tarafli) metafor olarak tasnif edilir. Eggs bunlardan sadece sonuncuyu metafor olarak gecerli gorur. Hans Georg Coenen de onun gibi dusunur. Karl Buhler’e gore ise kelimenin tam anlamiyla metafor sadece analojidir. Bu izahati sirf teori suretinde vermek amaca vasil olmayi zorlastiracagi icin kapsama usta bir hikâyeciyi almayi uygun gorduk. Fakat bu cesit bir tetkikin nihai amaci zaten tahkiyeli metinlerde metaforik yapiyi tetkik oldugu icin arac olan Sait Faik hikâyeleri bir nevi amac haline gelmistir. Yani Saik Faik’in ilk donem hikâyelerini analojik bakimdan incelemek ile hem genel anlamda analoji teorisini hem de Coenen ve Aristoteles’in idrakini hem teker teker hem de mukayese icinde idrak etmek mumkun olacaktir.","PeriodicalId":32495,"journal":{"name":"Adam Akademi Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"14 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-03-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"89595078","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu calismada Ebu Hanife, Ibn Rusd (Averroes), Nasiruddin Tusi ve Celaleddin Devvani’nin adaleti ve iktisadi adaleti ele alis bicimleri analiz edilecektir. Islam uzerine gelistirdikleri gorusler belirli bir mantik silsilesi icerisinde incelenecektir. Bu baglamda Allah’in indirdigine uygun bir sistemin hakkaniyet olarak adalete yonelik islemler dahilinde mevcudiyetini surdurebilmesi icin ictihadlar yaparak caglarinin sorunlarina cozumler uretme amaci guden bu isimlerin yaptiklari irdelenecektir. Buradan hareketle zamanlarinda adalete ve iktisadi adalete dair urettikleri fikirlerin guncel anlamlari ve gecerlilikleri degerlendirilecektir. Sosyal, siyasal, hukuki ve iktisadi yapinin saglikli isleyebilmesi icin ortaya koyduklari anekdotlar gozden gecirilecektir. Yasadiklari zaman dilimlerinde devlet, adalet, iktisat, toplum, millet bilinci, isbolumu ve uzmanlasma gibi hususlarda verdikleri bilgiler kendi donemlerine isik tutmaktadir. Bunun da otesinde gelecek nesillerin yoneticilerine ve sosyal bilimcilerine yol gosterecek fikirler icermektedir. Dolayisiyla Hanife, Rusd, Tusi ve Devvani’nin ortaya koydugu analizler cok milletli ve heterojen toplum yapisina sahip ulkelerde sosyal ahengi saglamaya yonelik politikalara dair onemli aciklamalar ihtiva etmektedir.
{"title":"HANİFE, RÜŞD, TUSİ VE DEVVANİ'DE ADALET VE İKTİSADİ ADALET","authors":"Yaşar Alkan","doi":"10.38004/SOBAD.498196","DOIUrl":"https://doi.org/10.38004/SOBAD.498196","url":null,"abstract":"Bu calismada Ebu Hanife, Ibn Rusd (Averroes), Nasiruddin Tusi ve Celaleddin Devvani’nin adaleti ve iktisadi adaleti ele alis bicimleri analiz edilecektir. Islam uzerine gelistirdikleri gorusler belirli bir mantik silsilesi icerisinde incelenecektir. Bu baglamda Allah’in indirdigine uygun bir sistemin hakkaniyet olarak adalete yonelik islemler dahilinde mevcudiyetini surdurebilmesi icin ictihadlar yaparak caglarinin sorunlarina cozumler uretme amaci guden bu isimlerin yaptiklari irdelenecektir. Buradan hareketle zamanlarinda adalete ve iktisadi adalete dair urettikleri fikirlerin guncel anlamlari ve gecerlilikleri degerlendirilecektir. Sosyal, siyasal, hukuki ve iktisadi yapinin saglikli isleyebilmesi icin ortaya koyduklari anekdotlar gozden gecirilecektir. Yasadiklari zaman dilimlerinde devlet, adalet, iktisat, toplum, millet bilinci, isbolumu ve uzmanlasma gibi hususlarda verdikleri bilgiler kendi donemlerine isik tutmaktadir. Bunun da otesinde gelecek nesillerin yoneticilerine ve sosyal bilimcilerine yol gosterecek fikirler icermektedir. Dolayisiyla Hanife, Rusd, Tusi ve Devvani’nin ortaya koydugu analizler cok milletli ve heterojen toplum yapisina sahip ulkelerde sosyal ahengi saglamaya yonelik politikalara dair onemli aciklamalar ihtiva etmektedir.","PeriodicalId":32495,"journal":{"name":"Adam Akademi Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"53 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-03-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"83290098","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu calismanin amaci, kuresellesme sureci ile birlikte Turkiye’de toplumun her alaninda gelisimini hizli bir sekilde gerceklestiren ve toplumsal sorunlarin cozumunde etkin bir alan olarak gorulmeye baslanan sivil toplum anlayisinin gunumuzdeki ozelliklerini ortaya koymak ve irdelemektir. Boylece, bu calisma, son yillarda degisen devlet ve sivil toplum iliskilerinin ortaya konulmasinda ve Turkiye’de sivil toplum anlayisinin gelisimi hakkinda literature katki saglayacagi dusunulmektedir. 1950’li yillardan 2000’li yillara kadar demokrasi Turkiye’de ortalama her 10 yilda bir askeri darbe ile yuzlesmistir. Turk demokrasisinin son 10 yillik surecte, sivil toplumun gelisimi onunde bir bariyer olarak duran askeri vesayeti buyuk olcude geriletmesi sivil toplum anlayisinin gelismesinde onemli bir rol oynamaktadir. Ote yandan, buna bagli olarak daha ozgur bir toplumda gelisme firsati yakalayan sivil toplum anlayisinin 2000’li yillardan onceki toplumsal islevsel ozellikleri bakimindan farkliliginin ortaya konulmasi onemlidir.
{"title":"BİR “BARIŞ” KONSEPTİ OLARAK: SİVİL TOPLUM VE DEVLET İLİŞKİSİ","authors":"A. Alp, Vefa Adigüzel","doi":"10.38004/SOBAD.536927","DOIUrl":"https://doi.org/10.38004/SOBAD.536927","url":null,"abstract":"Bu calismanin amaci, kuresellesme sureci ile birlikte Turkiye’de toplumun her alaninda gelisimini hizli bir sekilde gerceklestiren ve toplumsal sorunlarin cozumunde etkin bir alan olarak gorulmeye baslanan sivil toplum anlayisinin gunumuzdeki ozelliklerini ortaya koymak ve irdelemektir. Boylece, bu calisma, son yillarda degisen devlet ve sivil toplum iliskilerinin ortaya konulmasinda ve Turkiye’de sivil toplum anlayisinin gelisimi hakkinda literature katki saglayacagi dusunulmektedir. 1950’li yillardan 2000’li yillara kadar demokrasi Turkiye’de ortalama her 10 yilda bir askeri darbe ile yuzlesmistir. Turk demokrasisinin son 10 yillik surecte, sivil toplumun gelisimi onunde bir bariyer olarak duran askeri vesayeti buyuk olcude geriletmesi sivil toplum anlayisinin gelismesinde onemli bir rol oynamaktadir. Ote yandan, buna bagli olarak daha ozgur bir toplumda gelisme firsati yakalayan sivil toplum anlayisinin 2000’li yillardan onceki toplumsal islevsel ozellikleri bakimindan farkliliginin ortaya konulmasi onemlidir.","PeriodicalId":32495,"journal":{"name":"Adam Akademi Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"43 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-03-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"77675834","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Post sivil toplum asamasi daha once sivil toplum asamasina ulasmis siyasal duzenlerde kendini orgutlenme ve eylem alaninda gerceklestirmis olan sivillik inisiyatifi ozellikle sosyal alanin degisim yonunu etik ahlak ve erdem yonundeki tavrini yitirmistir. Sivil inisiyatif daha once mutlak otoriteyi temsil eden devlet aygitindan farkli durusu ile ozgurluk alanini genisletmistir. Ancak devletin kuculmesi, guc ve karar paylasimina gitmesi sivil inisiyatifi baslangicta kamu yarari adina tavir almis gibi gosterse de sonrasinda sivil inisiyatifin aile kurumuna verdigi zararlarin ornekleri Modern Batida gorulmeye baslanmistir.Siyasette onceledigi daha fazla ozgurluk ki kastedilen sey insan onuruna zara verebilecek ozgurlukler ve ekonomik anlamda kutsanan para yani kapital sonrasinda ve paranin insan yasamina verdigi zarar din noktasinda pragmatik acidan kutsanan uydurma tanrilar sivil inisiyatifin kamu yarari degil kendi cikarlari pesinde kostugunu gostermektedir. Bu noktada devlet platonun deyimi ile bilge bir kral tarafindan toplumsal degisim yonune mudahale etmek zorunda kalacak ve sivilligi evrensel ve yerel erdem, iyilik, ahlak cercevesinde yeniden tanimlayacaktir. Ozellikle, parayi kutsamasindan dolayi, insan ozgurlugune ve yasamina zarar verebilen sivil toplumun daha fazla ozgurluk talep etmesinden sonra, kapital, kamu yararinin yerine kendi cikarlari pesinde kosan sivil inisiyatif anlayisina yol acmis ve din noktasinda parayi kutsama yoluyla insan hayatina zarar vermeye baslamistir.
{"title":"POST SİVİL TOPLUM","authors":"Nuri Demirel","doi":"10.38004/SOBAD.529505","DOIUrl":"https://doi.org/10.38004/SOBAD.529505","url":null,"abstract":"Post sivil toplum asamasi daha once sivil toplum asamasina ulasmis siyasal duzenlerde kendini orgutlenme ve eylem alaninda gerceklestirmis olan sivillik inisiyatifi ozellikle sosyal alanin degisim yonunu etik ahlak ve erdem yonundeki tavrini yitirmistir. Sivil inisiyatif daha once mutlak otoriteyi temsil eden devlet aygitindan farkli durusu ile ozgurluk alanini genisletmistir. Ancak devletin kuculmesi, guc ve karar paylasimina gitmesi sivil inisiyatifi baslangicta kamu yarari adina tavir almis gibi gosterse de sonrasinda sivil inisiyatifin aile kurumuna verdigi zararlarin ornekleri Modern Batida gorulmeye baslanmistir.Siyasette onceledigi daha fazla ozgurluk ki kastedilen sey insan onuruna zara verebilecek ozgurlukler ve ekonomik anlamda kutsanan para yani kapital sonrasinda ve paranin insan yasamina verdigi zarar din noktasinda pragmatik acidan kutsanan uydurma tanrilar sivil inisiyatifin kamu yarari degil kendi cikarlari pesinde kostugunu gostermektedir. Bu noktada devlet platonun deyimi ile bilge bir kral tarafindan toplumsal degisim yonune mudahale etmek zorunda kalacak ve sivilligi evrensel ve yerel erdem, iyilik, ahlak cercevesinde yeniden tanimlayacaktir. Ozellikle, parayi kutsamasindan dolayi, insan ozgurlugune ve yasamina zarar verebilen sivil toplumun daha fazla ozgurluk talep etmesinden sonra, kapital, kamu yararinin yerine kendi cikarlari pesinde kosan sivil inisiyatif anlayisina yol acmis ve din noktasinda parayi kutsama yoluyla insan hayatina zarar vermeye baslamistir.","PeriodicalId":32495,"journal":{"name":"Adam Akademi Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-03-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"83582354","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu calismamizda 19 ve 20. yuzyilin en onemli filozoflarindan biri olan L. Henri Bergson’un (1859-1941) sezgisinin epistemolojik ve metafizik tarafini ve bu kaynaklari olusturan yapi taslarini ele almaya calisacagiz. Sezgi H. Bergson’un butun bir felsefe anlayisina sirayet etmistir. Bergson diger bilgi kanallarini kabul etmekle beraber, en dolayimsiz bilginin birden bire ve aracisiz olarak gerceklesen sezgi ile mumkun oldugunu iddia etmistir. Henri Bergson, Herbert Spencer’in (1820-1903) evrim anlayisindan etkilenmis, ancak yine de kendi sahsina ozgu sezgi metodunu ortaya koymustur. Bergson’un felefesi, ayni zamanda, canli ve hayatin butun hareketlerine kaynaklik eden bir surec felsefesidir. Sure, adeta Bergson felsefesi’nin omurgasidir. Temelini olusum, yaratici hamle ve dinamizmden alan bu felsefe, ayni zamanda mekanistik bir anlayisin yerine metafizik bir felsefeyi ikame etmistir. Hayat, metafizk, evrim, icgudu, zeka ve zamandaslik (synchronicity) Bergson’un sezgi temelli epistemolojini tamamlayan yapi taslaridir.
{"title":"HENRİ BERGSON’UN METAFİZİK VE SEZGİ BOYUTLU EPİSTEMOLOJİSİNİN YAPI TAŞLARI","authors":"M. Demir","doi":"10.38004/SOBAD.481187","DOIUrl":"https://doi.org/10.38004/SOBAD.481187","url":null,"abstract":"Bu calismamizda 19 ve 20. yuzyilin en onemli filozoflarindan biri olan L. Henri Bergson’un (1859-1941) sezgisinin epistemolojik ve metafizik tarafini ve bu kaynaklari olusturan yapi taslarini ele almaya calisacagiz. Sezgi H. Bergson’un butun bir felsefe anlayisina sirayet etmistir. Bergson diger bilgi kanallarini kabul etmekle beraber, en dolayimsiz bilginin birden bire ve aracisiz olarak gerceklesen sezgi ile mumkun oldugunu iddia etmistir. Henri Bergson, Herbert Spencer’in (1820-1903) evrim anlayisindan etkilenmis, ancak yine de kendi sahsina ozgu sezgi metodunu ortaya koymustur. Bergson’un felefesi, ayni zamanda, canli ve hayatin butun hareketlerine kaynaklik eden bir surec felsefesidir. Sure, adeta Bergson felsefesi’nin omurgasidir. Temelini olusum, yaratici hamle ve dinamizmden alan bu felsefe, ayni zamanda mekanistik bir anlayisin yerine metafizik bir felsefeyi ikame etmistir. Hayat, metafizk, evrim, icgudu, zeka ve zamandaslik (synchronicity) Bergson’un sezgi temelli epistemolojini tamamlayan yapi taslaridir.","PeriodicalId":32495,"journal":{"name":"Adam Akademi Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"50 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-11-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"75904591","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
The European Union is the most intergrated regional block in the World which presents an ideal example for the other regions. The regional intergration of the EU not only includes economical components but also political, cultural and identical components which have vital role on the way of EU’s identity and interests formations. In this article it has aimed to answer a research question namely, “Why the EU has to pursue pure interregionalism in its foreign and trade policies and what extent could EU pursue pure interregionalism ?” The possible answer of this question will be elaborated in the fields of identical considertaions of the EU as a social, political and cultural entity or actor in the international society and economical considerations which stresses the descreasing competiteveness of the European market compared to its counterparts. The EU may be assessed as the initial example of the actor of the post-modern or post-Westphalian multilateral framework which stresses the decentralization of governance and inclusion of the many actors such as multinational coporations, international organizations, sub-national institutions and NGO’s in the multilateral decision-making process. Consequently the EU may find its identity and interests in a post-modern conception of the state and it has to empose this regional identity formation process to other parts of the globe for the purpose of legistimazing its existance not only around the world, but also on its own demos. On the other hand, EU has to empose its core standarts such as labour and enviroment standarts to other counterpart regions for continuning its welfare system without descreasing its competitiveness. As a result, The EU could achieve this strategy more effeciently in an international relations practice which mostly lean on pure interregionalism. Because it is more easy to perceive three or four regional blocks rather than hundreds of states.
{"title":"INTERREGIONALISM TRENDS IN THE WORLD POLITICS AND ANALYSIS OF EUROPEAN UNION AS A GLOBAL ACTOR","authors":"Caner Ovsan Cakas","doi":"10.38004/SOBAD.482650","DOIUrl":"https://doi.org/10.38004/SOBAD.482650","url":null,"abstract":"The European Union is the most intergrated regional block in the World which presents an ideal example for the other regions. The regional intergration of the EU not only includes economical components but also political, cultural and identical components which have vital role on the way of EU’s identity and interests formations. In this article it has aimed to answer a research question namely, “Why the EU has to pursue pure interregionalism in its foreign and trade policies and what extent could EU pursue pure interregionalism ?” The possible answer of this question will be elaborated in the fields of identical considertaions of the EU as a social, political and cultural entity or actor in the international society and economical considerations which stresses the descreasing competiteveness of the European market compared to its counterparts. The EU may be assessed as the initial example of the actor of the post-modern or post-Westphalian multilateral framework which stresses the decentralization of governance and inclusion of the many actors such as multinational coporations, international organizations, sub-national institutions and NGO’s in the multilateral decision-making process. Consequently the EU may find its identity and interests in a post-modern conception of the state and it has to empose this regional identity formation process to other parts of the globe for the purpose of legistimazing its existance not only around the world, but also on its own demos. On the other hand, EU has to empose its core standarts such as labour and enviroment standarts to other counterpart regions for continuning its welfare system without descreasing its competitiveness. As a result, The EU could achieve this strategy more effeciently in an international relations practice which mostly lean on pure interregionalism. Because it is more easy to perceive three or four regional blocks rather than hundreds of states.","PeriodicalId":32495,"journal":{"name":"Adam Akademi Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"106 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-11-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"82342411","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu calismada Skolastik dusuncenin iki onemli ismi Thomas Aquinas ve Pierre Abelard’in eserlerinden hareketle iktisadi adaletin tesisine yonelik sundugu gorusler incelenecektir. Bu amacla ilk olarak Aquinas’in adalet, iktisadi adalet, ahlak, iyi ve kotu, adil fiyat ( justum pretium ), siyasal canli ( zoon politikon ) ve mutluluk uzerine ortaya koydugu gorusler ele alinacaktir. Sonra Pierre Abelard’in adalet, iktisadi adalet, ahlak, erdem, mantik, etik, kendini bilme ve rasyonel dusunme uzerine dusunceleri irdelenecektir. Gecmisten guncele Aquinas ve Abelard’in degerlendirmelerinin daha adil bir sistem insasi icin ihtiva ettigi hususlar aciklanacaktir.
{"title":"AQUINAS VE ABELARD’TA ADALET VE İKTİSADİ ADALET","authors":"Yaşar Alkan","doi":"10.38004/sobad.465636","DOIUrl":"https://doi.org/10.38004/sobad.465636","url":null,"abstract":"Bu calismada Skolastik dusuncenin iki onemli ismi Thomas Aquinas ve Pierre Abelard’in eserlerinden hareketle iktisadi adaletin tesisine yonelik sundugu gorusler incelenecektir. Bu amacla ilk olarak Aquinas’in adalet, iktisadi adalet, ahlak, iyi ve kotu, adil fiyat ( justum pretium ), siyasal canli ( zoon politikon ) ve mutluluk uzerine ortaya koydugu gorusler ele alinacaktir. Sonra Pierre Abelard’in adalet, iktisadi adalet, ahlak, erdem, mantik, etik, kendini bilme ve rasyonel dusunme uzerine dusunceleri irdelenecektir. Gecmisten guncele Aquinas ve Abelard’in degerlendirmelerinin daha adil bir sistem insasi icin ihtiva ettigi hususlar aciklanacaktir.","PeriodicalId":32495,"journal":{"name":"Adam Akademi Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"170 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-11-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"80671820","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}