Nâsiruddin Albani, 1914 yılında Arnavutluk'un İşkodra şehrinde doğmuştur. Kral Ahmet Zogu’nun Müslümanları sindirmeye yönelik politikalar uygulaması dolayısıyla, Albani’nin babası Nuh Necati Şam’a göçmüştür. Albani, Şam’da Medresetu Cem‘iyyeti’l-is‘afi’l-Hayriyye ismiyle özel bir okulda eğitim almış, ardından Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye kütüphanesine giderek oradaki hadis yazmalarını incelemiştir. Albani, Suriye ve Suudi Arabistan’dan sonra Ürdün’e yerleşmiş ve öğrenci yetiştirmeye odaklanmıştır. Yetiştirdiği öğrenciler arasında Balkanlardan Ürdün’e giden öğrenciler de bulunmaktadır. Çalışmamız Albani’nin yetiştirdiği öğrencilerin, ülkelerine döndüklerinde takip ettikleri davet yöntemlerini ortaya koymayı hedeflemektedir. Bu çerçevede Albani’nin öğrencileri onun kitaplarını tercüme etmiş, adına web siteleri kurmuş, tartışma forumları ve sosyal platformlar oluşturarak fikirlerini yaymışlardır. Ancak Albani’nin fikirlerinin yayılmasındaki en etkili yöntemin onun Arnavutça yaptığı konuşmaları içeren ses kayıtları olduğu söylenebilir. Bu nedenle çalışmada Albani’nin düşüncelerini ve gençler üzerindeki etkisini anlamak üzere daha çok ses kayıtlarına başvurulacaktır. Bunun yanında kitap ve makale gibi yazılı kaynaklardan da istifade edilecektir.
{"title":"NÂSİRUDDİN ALBANİ’NİN ARNAVUTÇA YAPTIĞI KONUŞMALARDAKİ SELEFÎLİK ANLAYIŞI VE BALKANLI GENÇLER ÜZERİNDEKİ ETKİSİ","authors":"Abdylkader Durguti̇","doi":"10.33420/marife.1144857","DOIUrl":"https://doi.org/10.33420/marife.1144857","url":null,"abstract":"Nâsiruddin Albani, 1914 yılında Arnavutluk'un İşkodra şehrinde doğmuştur. Kral Ahmet Zogu’nun Müslümanları sindirmeye yönelik politikalar uygulaması dolayısıyla, Albani’nin babası Nuh Necati Şam’a göçmüştür. Albani, Şam’da Medresetu Cem‘iyyeti’l-is‘afi’l-Hayriyye ismiyle özel bir okulda eğitim almış, ardından Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye kütüphanesine giderek oradaki hadis yazmalarını incelemiştir. Albani, Suriye ve Suudi Arabistan’dan sonra Ürdün’e yerleşmiş ve öğrenci yetiştirmeye odaklanmıştır. Yetiştirdiği öğrenciler arasında Balkanlardan Ürdün’e giden öğrenciler de bulunmaktadır. Çalışmamız Albani’nin yetiştirdiği öğrencilerin, ülkelerine döndüklerinde takip ettikleri davet yöntemlerini ortaya koymayı hedeflemektedir. Bu çerçevede Albani’nin öğrencileri onun kitaplarını tercüme etmiş, adına web siteleri kurmuş, tartışma forumları ve sosyal platformlar oluşturarak fikirlerini yaymışlardır. Ancak Albani’nin fikirlerinin yayılmasındaki en etkili yöntemin onun Arnavutça yaptığı konuşmaları içeren ses kayıtları olduğu söylenebilir. Bu nedenle çalışmada Albani’nin düşüncelerini ve gençler üzerindeki etkisini anlamak üzere daha çok ses kayıtlarına başvurulacaktır. Bunun yanında kitap ve makale gibi yazılı kaynaklardan da istifade edilecektir.","PeriodicalId":33325,"journal":{"name":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69741983","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışma Katolik Kilisesi perspektifinden kutsal Evharistiya ayininin sıhhat şartlarıyla ilgili yasa metinlerini incelemeyi amaçlamaktadır. Evharistiya ayini bir Sakrament olarak kabul edilir. Sakramentler şekil ve biçim açısından Kilise tarafından nasıl icra edileceği bütün hatlarıyla belirlenmiş kutsallaştırıcı eylemlerdir. Evharistiya Sakramentinde ekmek ve şarap takdis edilerek İsa Mesih’in eti ve kanına dönüşür ve bütün inanlılarla paylaştırılır. Tam bir saygınlık, alçak gönüllülük, dindarlık ve kutsallık ifade etmesi ve dünyadaki bütün Katolik kiliselerce aynı şekilde icra edilmesi için bu Sakramentin icra ediliş şekli kanunlarda belirtilmiş ve bütün rahiplerin bu kurallara uyması emredilmiştir. Bu kurallar resmi ibadet kitaplarının giriş sayfalarında yer alan yönergelerde “De Defectibus in Celebratione Missae Occurrentibus” isimli bir başlıkta ele alınmıştır. Bundan başka Katolik Kilisesi’nin hukuk metni olan Codex İuris Canonici içinde de Evharistiya Sakramentiyle ilgili bazı kurallar vardır. Çalışmamızda bu iki hukuk metni incelenerek bu ayinin sahih bir biçimde icra edilmesi için konulan kurallar Latinceden tercüme edilerek üzerlerine yorumlar yapılmıştır. Ayin kitaplarının tarihsel serencamında iki önemli tarihsel olay milat kabul edilir. Bunlar Trent Konsili (1545-1563) ve II. Vatikan Konsilidir (1962-1965). Trent Konsilinin amacı Reform hareketlerine karşı Katolik Kilisesini dogmalarını savunmak ve var olan litürjiyi korumaktı. Bu sebeple Trent Konsilinde alınan kararlarla ibadet kitapları düzenlenerek ibadet metinleri ve ibadete dair kurallar bir araya getirildi. Böylece ortaya Missale Romanum ismiyle bir ayin kitabı ilan edildi. İlk nüshası 1570 yılında ilan edilen bu ayin kitabının 1604, 1634, 1884 ve 1920 yıllarında yeniden basımları ve düzeltmeleri yapıldı ve böylece üç yüz yılı aşkın bir süre Latince olarak yegâne ve tek nüsha olarak kaldı. 1955 yılında Katolik litürjide çok büyük değişiklikler meydana geldi ve Evharistiya Sakramentinin icra ediliş biçimi de bundan nasibini aldı. Ancak ayinin sıhhat şartlarıyla ilgili ciddi bir değişiklik olmadı. II. Vatikan Konsilinden sonra Yeni Ayin Düzenine geçildi ve artık ibadetin dili de yerel dillere çevrilmeye başladı. Böylece ibadet kitapları da değişmeye başladı. Bunun sonucunda 1969, 1975, 2002, 2008 yıllarında Latince, 2011 yılında da İngilizce olmak üzere Yeni Ayin Düzeniyle yazılmış ibadet kitapları ilan edildi. Bu yeni kitapların içinde De Defectibus metni yoktur. Ancak bu metinde kurallar Evharistiya Sakramentinin icrasında halen gözetilmektedir. Çalışmamızda bu yüzden bu metne ibadet kitaplarında yer veren son nüsha olan 1962 tarihli Missale Romanum kaynak olarak kullanılmıştır. De Defectibus 46 maddeden oluşan bir yasa metnidir. 10 ana başlık altında ele alınan bu yasalar temelde ekmek ve şarabın mahiyetiyle, hazırlanışlarıyla ve kutsanmalarıyla ilgilidir. Bu yasalara göre Evharistiya Sakramentini yalnızca bir rahip yapabilir ve kutsadığı ekmeğin ve şarabın kusurlu olup olm
天主教会旨在审查关于神圣天主教会主题的海关法法律。欧亚大陆的仪式被视为圣礼。以牺牲的形式,以形式的形式,使行为神圣化,这些行为是根据人们经过教堂的所有顺序指定的。Evharistiya Sakramentide ekmek veşarap takdis edilerekısa Mesih’in eti ve kanına dönüşür ve bütün inanalılarla paylaştırılır。这个萨克拉门托被命令遵守尊重、羞辱、宗教和神圣的法律,并以与世界上所有天主教会相同的方式被处决。这些规则是按照该书入门页上官方服务手册的方向制定的,标题为“在庆典中的失误”。除此之外,在天主教会的法律《Iris Canonici法典》中,也有一些关于圣餐萨克拉门托的规则。在我们的工作中,这两个立法文本已根据制定的规则翻译成拉丁语,以便以适当的方式实施。在同一本书的历史中考虑了两个重要的历史事件。这些是特伦特·康索里(1545-1563)和II。梵蒂冈控制台(1962-1965)。列车委员会的目的是保护天主教会不受改革行动的影响,并保护其礼拜仪式。因此,列车委员会做出的决定被汇集在一起,以组织礼拜和礼拜书籍。Böylece ortaya Missale Romanum ismiyle bir ayin kitabıilan edildi。第一批1570人在1604年、1634年、1884年和1920年被重新印刷和修复,在拉丁语中作为一个单一的核心持续了三百年。1955年,天主教文学发生了巨大变化,人们观察到萨克拉门托在欧亚大陆的活动方式。然而,法律的测试条件并没有发生重大变化。二、梵蒂冈会议结束后,新月落山,你崇拜的语言现在变成了当地语言。因此,崇拜书籍开始发生变化。因此,1969年、1975年、2002年、2008年出版了拉丁版的礼拜书,2011年出版了新月版。在这些新书中没有一本《反诽谤法》。然而,在圣餐的过程中,这篇文章中的规则仍然受到监控。这就是为什么我们的作品被用作罗马之谜的最后一个新来源,它位于1962年的这些文本崇拜书籍中。德Defectibus 46 madeden oluşan bir yasa metnidir。这些法律是以提供面包和葡萄酒、准备和庆祝为基础的,这些都是在十大主要法律的总部下接受的。根据这些法律,有责任确保圣餐的祭品只是牧师,而他所献祭的面包和葡萄酒是错误的。例如,精制面包或混合葡萄酒与混合没药混合。是时候用面包和葡萄酒来庆祝圣餐中最重要的牺牲记忆了。一旦单词“hoc est enim corpus meum”和“hic est enim Calix Sanguinis mei…”开始发音并继续发音,里面的面包就不是正常的面包,而是耶稣的身体,葡萄酒也不是正常的葡萄酒。牧师应详细研究法律的法律,如何纠正这些文本,以及如何解决他可能遇到的各种行为。但在这一切之前,牧师必须确保月球上的所有环境元素都做好了准备,以阻止他说出这些话,保持他这样做的意图,并阻止他说这些话。那些受律法和敬拜圣经指引的人,展示了牧师的道路,言语的道路,行为的道路,眼睛的道路。埃夫哈里斯坦月的牧师只是一名牧师。Kendingen ayine birşey katamaz。因为没有必要拯救耶稣基督,即使是基督徒。只要这些法律得到遵守,整个天主教会就通过这一圣礼提供平等待遇。
{"title":"Kilise Hukukunda Evharistiya Ayininin Sıhhat Şartları","authors":"Musa Osman Karatosun","doi":"10.33420/marife.1189246","DOIUrl":"https://doi.org/10.33420/marife.1189246","url":null,"abstract":"Bu çalışma Katolik Kilisesi perspektifinden kutsal Evharistiya ayininin sıhhat şartlarıyla ilgili yasa metinlerini incelemeyi amaçlamaktadır. Evharistiya ayini bir Sakrament olarak kabul edilir. Sakramentler şekil ve biçim açısından Kilise tarafından nasıl icra edileceği bütün hatlarıyla belirlenmiş kutsallaştırıcı eylemlerdir. Evharistiya Sakramentinde ekmek ve şarap takdis edilerek İsa Mesih’in eti ve kanına dönüşür ve bütün inanlılarla paylaştırılır. Tam bir saygınlık, alçak gönüllülük, dindarlık ve kutsallık ifade etmesi ve dünyadaki bütün Katolik kiliselerce aynı şekilde icra edilmesi için bu Sakramentin icra ediliş şekli kanunlarda belirtilmiş ve bütün rahiplerin bu kurallara uyması emredilmiştir. Bu kurallar resmi ibadet kitaplarının giriş sayfalarında yer alan yönergelerde “De Defectibus in Celebratione Missae Occurrentibus” isimli bir başlıkta ele alınmıştır. Bundan başka Katolik Kilisesi’nin hukuk metni olan Codex İuris Canonici içinde de Evharistiya Sakramentiyle ilgili bazı kurallar vardır. Çalışmamızda bu iki hukuk metni incelenerek bu ayinin sahih bir biçimde icra edilmesi için konulan kurallar Latinceden tercüme edilerek üzerlerine yorumlar yapılmıştır. Ayin kitaplarının tarihsel serencamında iki önemli tarihsel olay milat kabul edilir. Bunlar Trent Konsili (1545-1563) ve II. Vatikan Konsilidir (1962-1965). Trent Konsilinin amacı Reform hareketlerine karşı Katolik Kilisesini dogmalarını savunmak ve var olan litürjiyi korumaktı. Bu sebeple Trent Konsilinde alınan kararlarla ibadet kitapları düzenlenerek ibadet metinleri ve ibadete dair kurallar bir araya getirildi. Böylece ortaya Missale Romanum ismiyle bir ayin kitabı ilan edildi. İlk nüshası 1570 yılında ilan edilen bu ayin kitabının 1604, 1634, 1884 ve 1920 yıllarında yeniden basımları ve düzeltmeleri yapıldı ve böylece üç yüz yılı aşkın bir süre Latince olarak yegâne ve tek nüsha olarak kaldı. 1955 yılında Katolik litürjide çok büyük değişiklikler meydana geldi ve Evharistiya Sakramentinin icra ediliş biçimi de bundan nasibini aldı. Ancak ayinin sıhhat şartlarıyla ilgili ciddi bir değişiklik olmadı. II. Vatikan Konsilinden sonra Yeni Ayin Düzenine geçildi ve artık ibadetin dili de yerel dillere çevrilmeye başladı. Böylece ibadet kitapları da değişmeye başladı. Bunun sonucunda 1969, 1975, 2002, 2008 yıllarında Latince, 2011 yılında da İngilizce olmak üzere Yeni Ayin Düzeniyle yazılmış ibadet kitapları ilan edildi. Bu yeni kitapların içinde De Defectibus metni yoktur. Ancak bu metinde kurallar Evharistiya Sakramentinin icrasında halen gözetilmektedir. Çalışmamızda bu yüzden bu metne ibadet kitaplarında yer veren son nüsha olan 1962 tarihli Missale Romanum kaynak olarak kullanılmıştır. De Defectibus 46 maddeden oluşan bir yasa metnidir. 10 ana başlık altında ele alınan bu yasalar temelde ekmek ve şarabın mahiyetiyle, hazırlanışlarıyla ve kutsanmalarıyla ilgilidir. Bu yasalara göre Evharistiya Sakramentini yalnızca bir rahip yapabilir ve kutsadığı ekmeğin ve şarabın kusurlu olup olm","PeriodicalId":33325,"journal":{"name":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69743148","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Sabri F. Ülgener (1911-1983), with his ability to combine eastern and western cultures in his own character, his rigorous and disciplined way of working and his ability to use different sources in his research, also has an important place in the aspect of history of economic thought of the Turkish academy of the 20th century and influenced the studies that conducted after him, is a scholar who deserves to be studied in depth. An important feature that distinguishes Ülgener from other scholars is that he focused on “lived history” rather than “documented history” in his research. Rather than archival sources, works of classical Turkish literature, moral books, works of art, newspapers published in the Ottoman period, the memories he heard and listened to from people who were born in the last period of the Ottoman Empire and were still alive in his own time, and the memories left behind by these people were the main reference sources of Ülgener. Ülgener rigorously traced the traces of the Ottoman economic mentality in all these sources. The Ottoman economic mentality, which Ülgener continued to research throughout almost his entire academic career, naturally coincides with the research field of the academic discipline today called “Islamic Economics”. In 1944, Ülgener himself wrote an article titled "Economic Policy Issues in Islamic Law and Moral Sources" and in this article, he examined the issue of price fixing [narkh] in Islam, with the effect of statism policies that had to be implemented due to the difficult conditions of the Second World War. Another work that is directly related to the subject of mentality is his article titled “The Ethics of the Craftsmen since Fourteenth Century and Some Situations of Complaints”. In this article, Ülgener examined the bad impression of the craftsmen of that period in the minds of the public and the reasons for this. It was unthinkable that Ülgener, who carried out research on the economic topics of Islamic law in the second half of the 1940s, remained indifferent to the issue of the “interest”. Here, this study, which is the subject of translation, is related to the most fundamental issue of Islamic economics, interest. Ülgener was invited to a congress held in New Delhi in December 1958 and presented the paper that is the subject of this translation at that congress. The presented paper was not published in Türkiye, but was included in the issue of Islamic Review, numbered 55/2 (February 1967), published in England, with a note called "opinion". The aforementioned paper, as understood from the Ülgener biography written by A. G. Sayar, was first written in Turkish with the old script [Ottoman] and then presented in English. Sayar names the paper "The Situation of Islam in Economic Development Against Money and Credit Issues". In this paper, Ülgener makes a distinction between the interest used in directing and calculating investments and expressing the premium paid for the use of money [Ülgener propos
Sabri F. Ülgener(1911-1983)以其个性结合东西方文化的能力,严谨严谨的工作方式,以及在研究中运用不同资料的能力,在20世纪土耳其学术界经济思想史方面也占有重要地位,并影响了他之后的研究,是一位值得深入研究的学者。Ülgener与其他学者不同的一个重要特点是,他的研究重点是“活的历史”,而不是“记录的历史”。而不是档案来源,古典土耳其文学作品,道德书籍,艺术作品,奥斯曼帝国时期出版的报纸,他从奥斯曼帝国最后时期出生的人那里听到和听到的记忆,以及这些人留下的记忆是Ülgener的主要参考来源。Ülgener严格地追踪了所有这些来源中奥斯曼经济心态的痕迹。Ülgener几乎在整个学术生涯中都在继续研究奥斯曼帝国的经济心态,这与今天被称为“伊斯兰经济学”的学科的研究领域自然不谋而合。1944年,Ülgener自己写了一篇题为“伊斯兰法律和道德来源中的经济政策问题”的文章,在这篇文章中,他研究了伊斯兰的价格固定问题[narkh],以及由于第二次世界大战的困难条件而不得不实施的国家主义政策的影响。另一篇与心态主题直接相关的作品是他的文章《14世纪以来工匠的伦理与一些抱怨的情况》。在这篇文章中,Ülgener调查了那个时期的工匠在公众心目中的不良印象以及造成这种印象的原因。在20世纪40年代后半期进行伊斯兰法经济课题研究的Ülgener对“利益”问题无动于衷,这是不可想象的。在这里,这个以翻译为主题的研究,与伊斯兰经济学最基本的问题——兴趣——有关。Ülgener被邀请参加1958年12月在新德里举行的大会,并在该大会上提出了作为本译本主题的论文。提交的论文没有在《 rkiye》上发表,但载于英国出版的《伊斯兰评论》第55/2期(1967年2月),并附有题为“意见”的说明。前述的论文,从A. G. Sayar撰写的Ülgener传记中可以了解到,最初是用土耳其语用古文字[奥斯曼]写的,然后用英语呈现。萨亚尔将这篇论文命名为“伊斯兰教在货币和信贷问题下的经济发展状况”。在这篇论文中,Ülgener区分了用于指导和计算投资以及表达使用货币所支付的溢价的利息[Ülgener建议将这种类型的利息称为“收益”]和代表用于消费目的的无回报盈余的利息[高利贷,riba]。他认为《古兰经》所禁止的利息实际上是高利贷,并探讨了这种禁止背后的原因。Ülgener认为禁止以消费为目的的高利贷是正当的,认为特别是发展水平不足的穆斯林国家应该重新解释伊斯兰法律,以确保本国的经济发展,在利益概念上做出区分,并作为这一思想的延伸,他指出,它们应该允许利息作为投资配置的指导,并应在其结构中包括这种西方式的货币机构。这篇论文没有包括在Ülgener作品集体出版期间准备的语料库中,重要的是它从未在土耳其语中发表过,这是一篇研究,Ülgener清晰而一致地解释了他对兴趣的想法。
{"title":"Monetary Conditions of Economic Growth and the Islamic Concept of Interest: Is there a Solution to the Open Conflict between Law and Practice in the Muslim World","authors":"","doi":"10.33420/marife.1145154","DOIUrl":"https://doi.org/10.33420/marife.1145154","url":null,"abstract":"Sabri F. Ülgener (1911-1983), with his ability to combine eastern and western cultures in his own character, his rigorous and disciplined way of working and his ability to use different sources in his research, also has an important place in the aspect of history of economic thought of the Turkish academy of the 20th century and influenced the studies that conducted after him, is a scholar who deserves to be studied in depth. \u0000An important feature that distinguishes Ülgener from other scholars is that he focused on “lived history” rather than “documented history” in his research. Rather than archival sources, works of classical Turkish literature, moral books, works of art, newspapers published in the Ottoman period, the memories he heard and listened to from people who were born in the last period of the Ottoman Empire and were still alive in his own time, and the memories left behind by these people were the main reference sources of Ülgener. Ülgener rigorously traced the traces of the Ottoman economic mentality in all these sources. \u0000The Ottoman economic mentality, which Ülgener continued to research throughout almost his entire academic career, naturally coincides with the research field of the academic discipline today called “Islamic Economics”. In 1944, Ülgener himself wrote an article titled \"Economic Policy Issues in Islamic Law and Moral Sources\" and in this article, he examined the issue of price fixing [narkh] in Islam, with the effect of statism policies that had to be implemented due to the difficult conditions of the Second World War. Another work that is directly related to the subject of mentality is his article titled “The Ethics of the Craftsmen since Fourteenth Century and Some Situations of Complaints”. In this article, Ülgener examined the bad impression of the craftsmen of that period in the minds of the public and the reasons for this. \u0000It was unthinkable that Ülgener, who carried out research on the economic topics of Islamic law in the second half of the 1940s, remained indifferent to the issue of the “interest”. Here, this study, which is the subject of translation, is related to the most fundamental issue of Islamic economics, interest. Ülgener was invited to a congress held in New Delhi in December 1958 and presented the paper that is the subject of this translation at that congress. The presented paper was not published in Türkiye, but was included in the issue of Islamic Review, numbered 55/2 (February 1967), published in England, with a note called \"opinion\". The aforementioned paper, as understood from the Ülgener biography written by A. G. Sayar, was first written in Turkish with the old script [Ottoman] and then presented in English. Sayar names the paper \"The Situation of Islam in Economic Development Against Money and Credit Issues\". \u0000In this paper, Ülgener makes a distinction between the interest used in directing and calculating investments and expressing the premium paid for the use of money [Ülgener propos","PeriodicalId":33325,"journal":{"name":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","volume":" ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-03","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"47836707","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bir tanrıya veya tanrılara inanç, milyarlarca insan yaşamının merkezi bir bileşenidir ve psikolojide daimi bir ilgi konusudur. Bununla birlikte, son beş yıl içinde yapılan araştırmalar, Tanrı'ya olan inancın hem nihai hem de yakın nedenleri hakkında yeni bir anlayış seviyesine ulaşmıştır. Bir özellik üzerindeki evrimsel etkiler olarak tanımlanan nihai nedenler, Tanrı inancının uyarlanabilir değerine ve insanlarda bu inanca yönelik bir eğilimin olmasının nedenlerine ışık tutar. Bir özelliğin ifadesi üzerindeki doğrudan etkiler olarak tanımlanan yakın nedenler ise inançtaki çeşitliliği ve değişiklikleri açıklar. Bu çalışmada, araştırmayı gözden geçiriyor ve Tanrı'ya inancın tam olarak anlaşılmasının önündeki engelleri tartışıyoruz
相信一个或多个神是数百万人生活的结合,它总是与心理学有关。此外,在过去五年中进行的研究已经达到了对上帝信仰的理解的新水平,无论是出于上一个原因还是出于下一个原因。被定义为对财产的进化影响的最终原因是因为上帝信仰的可接受价值,以及这种服从人民的信仰。直接影响一个属性的直接原因是信仰的差异和变化。Buçalışmada,araştırmayıgözden geçiriyor ve Tanrı'ya finacın tam olarak anlaşılmasınınönündeki engelleri tartı
{"title":"Tanrı İnancı: İnsanlar Neden İnanır Neden İnanmaz?","authors":"","doi":"10.33420/marife.1152879","DOIUrl":"https://doi.org/10.33420/marife.1152879","url":null,"abstract":"Bir tanrıya veya tanrılara inanç, milyarlarca insan yaşamının merkezi bir bileşenidir ve psikolojide daimi bir ilgi konusudur. Bununla birlikte, son beş yıl içinde yapılan araştırmalar, Tanrı'ya olan inancın hem nihai hem de yakın nedenleri hakkında yeni bir anlayış seviyesine ulaşmıştır. Bir özellik üzerindeki evrimsel etkiler olarak tanımlanan nihai nedenler, Tanrı inancının uyarlanabilir değerine ve insanlarda bu inanca yönelik bir eğilimin olmasının nedenlerine ışık tutar. Bir özelliğin ifadesi üzerindeki doğrudan etkiler olarak tanımlanan yakın nedenler ise inançtaki çeşitliliği ve değişiklikleri açıklar. Bu çalışmada, araştırmayı gözden geçiriyor ve Tanrı'ya inancın tam olarak anlaşılmasının önündeki engelleri tartışıyoruz","PeriodicalId":33325,"journal":{"name":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69742304","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Kur’ân’da idari yönden toplumsal hayatı inşa edecek temel ilkeler ve sınırlı düzenlemeler yer almış, bunlar üzerine bir toplum kurup yönetmek Müslümanlara bırakılmıştır. Toplumdaki kişilerarası hukuk alanında ise nüzul döneminde oldukça sorunlu olan aile yapısındaki kadın-erkek ilişkilerini düzenleyen ayrıntılı konulara yer verilmiştir. Bugün medeni hukukun aile ve miras alanına giren bu düzenlemelerde eşitlik değil sosyal adalet prensibi dikkat çekmektedir. Kur’ân’da, tıpkı kölelikte olduğu gibi bu alanlarda da eşit uygulamalara uygun olmayan bir toplumsal yapı üzerinde, hak-sorumluluk muvazenesinde kadınların durumlarını iyileştirici ve haksızlıkları önleyici düzenlenmeler yapılmıştır. Bu anlamda genel olarak nüzul coğrafyasındaki toplum yapısında gerçekleşmesi zor olan kökten değişlikler değil adaleti sağlayacak şekilde ıslahatlar yapılmış; hak, sorumluluk ve sınırlar belirlenmiş; diğer taraftan kadının değeri konusundaki olumsuz algıları dönüştürücü beyanlar yapılarak toplumda daha iyi bir yer edinmesinin önü açılmıştır. Kur’ân’daki kadın-erkek hak ve sorumluluklarıyla ilgili durum, çağımızdaki cinsiyet eşitliği söyleminin İslam’a aykırı olduğu, İslam’ın iki cinsi Allah’ın (c.c.) kulları ve insan olarak eş değer görmekle birlikte farklılıklarından dolayı bazı hukuk konularında eşit yapmadığı yaklaşımları çerçevesinde delil olarak beyan edilmektedir. Bu iddialar, erkeğin kız gibi olmadığı ifadesinin geçtiği ayet gibi bazı ayet ve hadis rivayetleriyle de desteklenmektedir. Bu bağlamda aile ve toplum hayatında kadınla erkeğin eşit olamayacağı düşüncesinin sadece kültürel dinamiklerden değil aynı zamanda yaratılıştan da kaynaklandığı fikri ortaya konmaya çalışılmaktadır. Böylece çağın gerektirdiği adalet anlayışı ve bunun getirdiği eşitlik ilkesi kapsamındaki yeni durumlara pratikte önüne geçilemese de düşünsel planda kapılar kapanmaktadır. Günümüzde, cinsiyet eşitliğinin imkânsız olduğuna delil getirilen ayetlerle ilgili yaklaşımlara bakıldığında, ayetlerin ait olduğu metin içi ve metin dışı bağlamdaki maksadının veya ayetle ilgili tefsirlerdeki farklı görüşlerin ihmal edilmesi, lafızlardaki hususi olduğu anlaşılan durumların umumileştirilmesi ya da hükme konu olmayacak bir husustan fıkhi sonuçlar çıkarılması, çağımız eşitlik anlayışının İslam’ın genel ilkelerine değil kültürel durumlara kıyas edilerek değerlendirilmesi gibi hatalar görülebilir. Bu durumu ortaya koymak amacıyla yapılan bu çalışmada, Āl-i ʿİmrān 36. ayetteki “Erkek, kız gibi değildir” ifadesinin cinsiyet eşitsizliği bağlamında tarihten günümüze ne şekillerde tefsir edildiği, bu tefsirlerin cinsiyet eşitliğinin imkansızlığı anlamına mı geldiği, bunlardan hangi sonuçların çıkarıldığı ve çıkarılabileceği tespit edilmiş ve değerlendirilmiştir. Böylece ilgili ifade, adalete ve cinsiyet eşitliğiyle kastedilen manaya engel midir sorusuna cevap aranmıştır. Çalışmada ulaşılan sonuçlara göre “Erkek, kız gibi değildir” ifadesinin tefsirleri çoğunlukla iki cinsin mutlak değil nisbî olarak
为了管理《古兰经》,建立社会生活有基本原则和限制性规定,穆斯林在这个社区被抛弃。在法律领域,社区中的个人面临着关于家庭结构中男女关系发展的广泛问题。今天,社会公正原则并不等同于这些进入家庭和继承法律的规定。在《古兰经》中,正如在奴隶制中一样,妇女的处境得到了改善,在不适合在这些领域平等适用的社会结构上预防了不公正现象。从这个意义上说,它通常是由细胞核结构的生理盐水变化组成的,而不是细胞核结构的基本变化。权利、责任和界限;另一方面,女性的负面看法是,大脑可以在社会中创造更好的地位。《古兰经》中的妇女和妇女有权利和责任的事实是,由于伊斯兰教中男女之间的差异,她们与伊斯兰教不平等,也由于男女之间的区别,她们与某些法律不平等。这些指控得到了迹象和事件的支持,比如男人的表情不像女孩。Bu bağlamda在eşit olamayacağıdüşüncesin sadese kültürel dinamiklerden değil aynızamanda yaratılıştan da kaynaklandığ。Böyleceçağın gerektirdiği adalet anlayışıve bunon getirdiği eşitlik ilkesi kapsamındaki yeni durumlara pratikteönüne geçilemese de düşnsel planda kapanılar kapan maktadır。在那一天,当他们看到不太可能的性平等迹象时,他们会因为自己的目的或迹象的差异而被忽视。可以看出,需要评估的错误不是平等的一般原则,无论是私人还是非政府的后果,而是伊斯兰平等的一般性原则。为了呈现这种情况,Al-Imran是36岁。除了性别不平等之外,“男人不像女孩”一词在未来已经被确定并评估了可以消除和消除的后果。因此,阻碍、正义和性别平等问题的答案是表达。根据工作结果,围绕这起案件,人们提出了“男不像女”的观点,主要是与两名女性进行比较。在这种情况下,Hz是一个致力于为宗教服务的女性,就像那些认为她是由一个为宗教服务而说话的人一样。也有人认为玛丽的社区被一个关心它的男人虐待。Böyle olsa bile ayet hukuk alanınaçekilerek erkeğin insan ve kul olarak kadınla eşit olduğu alanlar dışında faziletli olduëu,yaratılış; ndakiüstünlük ve buna göre yüklendi i sorumlululuklarındanötürütoplumsal hayatta kadşnla eşit olamayacaıbağlam nda dile getirilmektedir。然而,下一句话是关于前一种情况的,在大多数情况下,Hz意味着男人更优秀。就团队的指导方向而言,生下玛丽的母亲不是裁决的对象,也不是宗教服务不平等原则的对象,在这种情况下,男人和女儿也不是一般人。因此,下一句话是说,性别平等、自由和机会,以及旨在消除障碍的社会平等不局限于工作。此外,法律平等意味着每个人都有相同的智力、技能和兴趣,这样,正义就是一种工具。代替正义,经销商可以得到同等的保障,而不是公正的保障。
{"title":"Kur’ân’daki “Erkek Kız Gibi Değildir” İfadesi Cinsiyet Eşitliğine Engel midir?","authors":"Zeynep Nermin Aksakal","doi":"10.33420/marife.1095596","DOIUrl":"https://doi.org/10.33420/marife.1095596","url":null,"abstract":"Kur’ân’da idari yönden toplumsal hayatı inşa edecek temel ilkeler ve sınırlı düzenlemeler yer almış, bunlar üzerine bir toplum kurup yönetmek Müslümanlara bırakılmıştır. Toplumdaki kişilerarası hukuk alanında ise nüzul döneminde oldukça sorunlu olan aile yapısındaki kadın-erkek ilişkilerini düzenleyen ayrıntılı konulara yer verilmiştir. Bugün medeni hukukun aile ve miras alanına giren bu düzenlemelerde eşitlik değil sosyal adalet prensibi dikkat çekmektedir. Kur’ân’da, tıpkı kölelikte olduğu gibi bu alanlarda da eşit uygulamalara uygun olmayan bir toplumsal yapı üzerinde, hak-sorumluluk muvazenesinde kadınların durumlarını iyileştirici ve haksızlıkları önleyici düzenlenmeler yapılmıştır. Bu anlamda genel olarak nüzul coğrafyasındaki toplum yapısında gerçekleşmesi zor olan kökten değişlikler değil adaleti sağlayacak şekilde ıslahatlar yapılmış; hak, sorumluluk ve sınırlar belirlenmiş; diğer taraftan kadının değeri konusundaki olumsuz algıları dönüştürücü beyanlar yapılarak toplumda daha iyi bir yer edinmesinin önü açılmıştır. \u0000Kur’ân’daki kadın-erkek hak ve sorumluluklarıyla ilgili durum, çağımızdaki cinsiyet eşitliği söyleminin İslam’a aykırı olduğu, İslam’ın iki cinsi Allah’ın (c.c.) kulları ve insan olarak eş değer görmekle birlikte farklılıklarından dolayı bazı hukuk konularında eşit yapmadığı yaklaşımları çerçevesinde delil olarak beyan edilmektedir. Bu iddialar, erkeğin kız gibi olmadığı ifadesinin geçtiği ayet gibi bazı ayet ve hadis rivayetleriyle de desteklenmektedir. Bu bağlamda aile ve toplum hayatında kadınla erkeğin eşit olamayacağı düşüncesinin sadece kültürel dinamiklerden değil aynı zamanda yaratılıştan da kaynaklandığı fikri ortaya konmaya çalışılmaktadır. Böylece çağın gerektirdiği adalet anlayışı ve bunun getirdiği eşitlik ilkesi kapsamındaki yeni durumlara pratikte önüne geçilemese de düşünsel planda kapılar kapanmaktadır. \u0000Günümüzde, cinsiyet eşitliğinin imkânsız olduğuna delil getirilen ayetlerle ilgili yaklaşımlara bakıldığında, ayetlerin ait olduğu metin içi ve metin dışı bağlamdaki maksadının veya ayetle ilgili tefsirlerdeki farklı görüşlerin ihmal edilmesi, lafızlardaki hususi olduğu anlaşılan durumların umumileştirilmesi ya da hükme konu olmayacak bir husustan fıkhi sonuçlar çıkarılması, çağımız eşitlik anlayışının İslam’ın genel ilkelerine değil kültürel durumlara kıyas edilerek değerlendirilmesi gibi hatalar görülebilir. Bu durumu ortaya koymak amacıyla yapılan bu çalışmada, Āl-i ʿİmrān 36. ayetteki “Erkek, kız gibi değildir” ifadesinin cinsiyet eşitsizliği bağlamında tarihten günümüze ne şekillerde tefsir edildiği, bu tefsirlerin cinsiyet eşitliğinin imkansızlığı anlamına mı geldiği, bunlardan hangi sonuçların çıkarıldığı ve çıkarılabileceği tespit edilmiş ve değerlendirilmiştir. Böylece ilgili ifade, adalete ve cinsiyet eşitliğiyle kastedilen manaya engel midir sorusuna cevap aranmıştır. \u0000Çalışmada ulaşılan sonuçlara göre “Erkek, kız gibi değildir” ifadesinin tefsirleri çoğunlukla iki cinsin mutlak değil nisbî olarak","PeriodicalId":33325,"journal":{"name":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"47172573","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Teolojiden tıbba, felsefeden sosyolojiye birçok disiplinin ilgi alanına giren ölüm, birçok dinde ebedi bir hayata geçiş olarak değerlendirilmektedir. Bu geçiş sürecinde her toplum kendi inançları çerçevesinde çeşitli ritüeller üretmiştir. Toplumlar ölü bedenleri ya mumyalamış, ya yakmış ya da toprağa gömmüştür. Ölüm sonrası süreçte ölen kişinin öte dünya yolculuğunun rahat geçmesi için cenaze törenleri yapılmış, mezarlar inşa edilmiş ve ruhların geri dönüşlerini engellemek için çeşitli sunaklar sunulmuştur. Geleneksel toplumlarda cenaze törenleri yapmak, ölenin yakınları ve aileleri için elzem bir toplumsal görev olarak değerlendirilir. Bu görev sosyal destek niteliğinde karşılıklı gerçekleştirilen bir yardımlaşma ile gerçekleşmekteydi. Ancak günümüz modern toplumlarında cenaze töreni yapmak, bu alanda profesyonelleşmiş şirketlere bırakılmıştır. İnsanlar ölüm sonrası süreç hakkında bilgi sahibi olmadığından, onun karşısında korku, ürperti, teslimiyet, kurtuluş düşüncesi, anlam arayışı gibi duygular yaşamaktadır. Bununla beraber ölüm olgusu çerçevesinde, vasiyet etmek, ölüyü yıkamak ya da ona makyaj yapmak, ölüyle vedalaşmak, ölenin yakınlarına taziyede bulunmak, ölümün ardından yas tutmak gibi birçok faaliyet bulunmaktadır. Ölüm kendine özgü mekânlar üretmiştir. Bu mekânların zamana, topluma ve kültüre göre şekil aldığı muhakkaktır. Dolayısıyla mezarlıkların, toplumların sosyal ve kültürel dinamiklerin özel bir görünümü olduğu bilinmektedir. Bu mekânlar aynı zamanda ölüme yönelik tutumları yansıtır ve dolaylı olarak sosyal yapı ve onun organizasyonu hakkında bilgiler taşır. Başka bir açıdan birer kültürel peyzaj niteliği taşıyan bu mekânlar, sosyal bir düzen inşa etmek için de kullanılmışlardır. Bununla beraber mezarlıkların toplumun bir aynası olarak değerlendirilmesi, insanları daha dikkatli ve bilinçli bir biçimde hayatları sürdürmelerine etki etmektedir. Ölüm, bilhassa tıp ve dinin yöneldiği bir konudur. Günümüzde ölümle ilgili birçok meslek bulunmaktadır. Doktorlar, yoğun bakım çalışanları, gassallar, imamlar, avukatlar ve belediyeler ölümle alakalı hizmetler sunmaktadırlar. Belediyeler ölüme dair faaliyetleri bünyesinde barındırmaktadır. Bu faaliyetlerden biri de defindir. Mezarlıklarda defin işlerini yürüten mezarcılar aynı zamanda, defin için mezarı hazırlar, ölü bedenleri yakınları ile beraber mezara indirir, gerekli yönde bedeni ve başı konumlandırır, taş ya da tahta gibi unsurlarla topraktan korumak için örter, mezarın kapatılması için toprak atar, baş ve ayak taşlarını koyar ve mezarın çevresini temizleme işlerini yapar. Çalışmada, mezarcıların mesleklerini nasıl anlamlandırdıkları, insanların işlerini nasıl nitelendirdikleri, yaptıkları işlerin aile ve sosyal hayatlarını nasıl etkilediğini tespit etmek amaçlanmıştır. Çalışma nitel araştırma desenlerinden olgubilim (phenomenology) deseni çerçevesinde yürütülmüştür. Çalışma grubunu Bingöl, Elazığ ve Malatya illerinde mezarlıklar müdürlüğü bünyesinde görevli olarak çalışan on altı me
医学技术是社会学许多学科的死亡,许多宗教被认为是向永生的过渡。在过渡过程中,每个社区都在自己的信仰框架内产生了各种仪式。人们埋葬了尸体,无论是用蜡烛还是焚烧。死后,为了让世界其他地方在死亡的过程中安息,人们做出了几次牺牲,并建造和牺牲了坟墓,以阻止灵魂的回归。在传统社会中,葬礼被认为是死者亲属的科学社会任务。Bu görev sosyal destek niteliğinde karşılıklıgerçekleştirilen bir yardımlaşma ile gerçek leşmekteydi。但今天,现代社会的葬礼已经被专业公司抛弃了。因为人们对死亡后的过程一无所知,恐惧、投降、思考救赎,感觉自己在寻找意义。这样,就有很多种操作,比如通过死亡,死亡,或者死亡,或者垂死,或者死亡。死亡使自己成为一个自由的地方。这些地方必须在时间、社会和文化中形成。所以墓地,社会文化动态被称为一种特殊的社会现象。这些地方也反映了死亡管理的行为,因此携带了有关社会结构及其组织的信息。它们也被用来建立一种带有文化模式的社会秩序。Bununla beraber mezarlıkların toplumun bir aynasıolarak değerlendirilmesi,insanlarıdaha dikkatli ve bilinçli bir biçimde hayatrarısürdürmelerine etki etmektedir。死亡是医学和宗教的问题。今天有很多关于死亡的工作。医生、高科技工作者、煤气工人、伊玛目、律师和城市都在提供致命服务。城市负责死亡。定义了其中一个操作。与此同时,在葬礼上行走的坟墓为坟墓的定义做准备,与邻居一起将尸体带到坟墓里,将尸体和头部放在规定的方向上,用石头或木头盖住以保护他们免受泥土的伤害,将他们的头和脚放在地上以关闭坟墓,并努力清洁坟墓的环境。在这项工作中,它旨在确定葬礼是如何运作的,人们如何定义他们的工作,他们如何影响他们的家庭和社会生活。在现象学的形式下,这项工作一直以经典研究的形式进行。Çalışma grubunu Bingöl,Elazığve Malatya illerinde mezarlıklar müdürlüğübünyesinde görevli olarakçalı。用作数据收集工具的半配置显示格式。收集的数据采用十进制分析技术进行分析。因此,在这个过程中识别的数据是一个定义、戏剧、墓地;这是一部不想被讨论的作品;它是由塑料饮料制成的;它是建立在不合规的基础上的;它有六个主题;它有五个主题。因此,他们对葬礼没有足够的尊重,对葬礼没有充分的尊重,他们对自己所做的事情没有足够的尊敬。他们被认为在日常生活中有一个职业角色,他们已经建立了应对各种困难的机制。在国家坟墓领域没有可用的科学援助。因此,需要从精神层面、社会层面、职业层面等多方面对古墓葬进行调查。在利桑斯的文学作品中,奥卢什·马斯伊辛(Bu alanda literatürün oluşmasıiçin lisansüstüçalışmalara ihtiyaçduyulmaktadır)。
{"title":"A Qualitative Study on Gravediggers","authors":"Yunus Bucuka","doi":"10.33420/marife.1103885","DOIUrl":"https://doi.org/10.33420/marife.1103885","url":null,"abstract":"Teolojiden tıbba, felsefeden sosyolojiye birçok disiplinin ilgi alanına giren ölüm, birçok dinde ebedi bir hayata geçiş olarak değerlendirilmektedir. Bu geçiş sürecinde her toplum kendi inançları çerçevesinde çeşitli ritüeller üretmiştir. Toplumlar ölü bedenleri ya mumyalamış, ya yakmış ya da toprağa gömmüştür. Ölüm sonrası süreçte ölen kişinin öte dünya yolculuğunun rahat geçmesi için cenaze törenleri yapılmış, mezarlar inşa edilmiş ve ruhların geri dönüşlerini engellemek için çeşitli sunaklar sunulmuştur. Geleneksel toplumlarda cenaze törenleri yapmak, ölenin yakınları ve aileleri için elzem bir toplumsal görev olarak değerlendirilir. Bu görev sosyal destek niteliğinde karşılıklı gerçekleştirilen bir yardımlaşma ile gerçekleşmekteydi. Ancak günümüz modern toplumlarında cenaze töreni yapmak, bu alanda profesyonelleşmiş şirketlere bırakılmıştır. İnsanlar ölüm sonrası süreç hakkında bilgi sahibi olmadığından, onun karşısında korku, ürperti, teslimiyet, kurtuluş düşüncesi, anlam arayışı gibi duygular yaşamaktadır. Bununla beraber ölüm olgusu çerçevesinde, vasiyet etmek, ölüyü yıkamak ya da ona makyaj yapmak, ölüyle vedalaşmak, ölenin yakınlarına taziyede bulunmak, ölümün ardından yas tutmak gibi birçok faaliyet bulunmaktadır. \u0000Ölüm kendine özgü mekânlar üretmiştir. Bu mekânların zamana, topluma ve kültüre göre şekil aldığı muhakkaktır. Dolayısıyla mezarlıkların, toplumların sosyal ve kültürel dinamiklerin özel bir görünümü olduğu bilinmektedir. Bu mekânlar aynı zamanda ölüme yönelik tutumları yansıtır ve dolaylı olarak sosyal yapı ve onun organizasyonu hakkında bilgiler taşır. Başka bir açıdan birer kültürel peyzaj niteliği taşıyan bu mekânlar, sosyal bir düzen inşa etmek için de kullanılmışlardır. Bununla beraber mezarlıkların toplumun bir aynası olarak değerlendirilmesi, insanları daha dikkatli ve bilinçli bir biçimde hayatları sürdürmelerine etki etmektedir. \u0000Ölüm, bilhassa tıp ve dinin yöneldiği bir konudur. Günümüzde ölümle ilgili birçok meslek bulunmaktadır. Doktorlar, yoğun bakım çalışanları, gassallar, imamlar, avukatlar ve belediyeler ölümle alakalı hizmetler sunmaktadırlar. Belediyeler ölüme dair faaliyetleri bünyesinde barındırmaktadır. Bu faaliyetlerden biri de defindir. Mezarlıklarda defin işlerini yürüten mezarcılar aynı zamanda, defin için mezarı hazırlar, ölü bedenleri yakınları ile beraber mezara indirir, gerekli yönde bedeni ve başı konumlandırır, taş ya da tahta gibi unsurlarla topraktan korumak için örter, mezarın kapatılması için toprak atar, baş ve ayak taşlarını koyar ve mezarın çevresini temizleme işlerini yapar. \u0000Çalışmada, mezarcıların mesleklerini nasıl anlamlandırdıkları, insanların işlerini nasıl nitelendirdikleri, yaptıkları işlerin aile ve sosyal hayatlarını nasıl etkilediğini tespit etmek amaçlanmıştır. Çalışma nitel araştırma desenlerinden olgubilim (phenomenology) deseni çerçevesinde yürütülmüştür. Çalışma grubunu Bingöl, Elazığ ve Malatya illerinde mezarlıklar müdürlüğü bünyesinde görevli olarak çalışan on altı me","PeriodicalId":33325,"journal":{"name":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69742085","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Arabic, one of the oldest languages in the history of humanity, has become the language of worship of all Muslims, beyond the borders of the region where it is spoken, thanks to the fact that it is the language of the Qur'an. The Holy Qur'an, which was sent as a guide to humanity, was naturally revealed in the language of the society in which the Prophet Muhammad lived. Human is a being who likes ornate expressions and artistic words in terms of his general nature. That's why; Those who gather the masses around are not those who use abstract scientific expressions, but rather the orators who appeal to emotions with artistic words and colorful depictions. Language, which is the most important tool for an effective expression, has played a very important role in human relations between people, societies or individuals have been valued depending on the way and mastery of language use, and has found a place in history to the extent of this value. Since the Holy Qur'an is at its peak in literature, people who believe in it and give their hearts to it have made various studies in order to read and understand it correctly from the first period, taking into account the unique literary style of the Qur'an in the direction of divine command. Works such as Meâni'l-Kur'an, Ğarîbu'l-Kur'an, Te'vîlu Muskil'l-Kur'an and İ'râbu'l-Kur'an are the works that have been done for the understanding of the Qur'an since the early periods. are studies. In addition to such works, the Arabic language has been examined in every aspect in order to understand the Qur'an, and many studies have been made and are being carried out in the field of Arabic Language and Rhetoric until today. “Terakki” and “tadellian” styles are two phenomena that attract the attention of rhetoricians. Each of the styles of “terakki” and “tadelli” has been used in many subjects of the Qur'an. The style of terakkî is to list people of the same gender and class, from small to large, from the least to the most, from the weak to the strong. Tadellî is the opposite of this, and it is to order the mentioned things from top to bottom. This style is suitable for the muktaza situation, strengthens the evidence presented and becomes more impressive for the addressee. In Arabic, words are arranged in order of importance, priority, order and compatibility. This line-up has many purposes. This harmony further enhances the beauty of the Arabic word. In Arabic, words either qualify or become adjectives for another word. All of the eloquence figures in it are within the borders of Arabic language characteristics. Many of the later commentaries were made with selected examples from ancient Arabic poetry. Terakki and tadelli styles are considered as one of the important beauties of Arabic language and rhetoric. The scholars of rhetoric have looked at the literal and spiritual elements related to sentences and words and have come up with a name for each beauty they have uncovered. These two styles are in accordance with
阿拉伯语是人类历史上最古老的语言之一,由于它是《古兰经》的语言,它已经成为所有穆斯林的礼拜语言,超越了使用它的地区的边界。神圣的《古兰经》作为人类的指南,自然是以先知穆罕默德所生活的社会的语言来揭示的。人是一种喜欢华丽的表达和艺术语言的生物,这是他的本性。这就是为什么;把群众聚集在一起的,不是那些用抽象的科学表达的人,而是那些用艺术的语言和丰富多彩的描绘来吸引情感的演说家。语言作为一种有效表达的最重要的工具,在人与人之间的人际关系中起着非常重要的作用,社会或个人的价值取决于语言的使用方式和掌握程度,并在历史上找到了一席之地。由于神圣的《古兰经》处于文学的巅峰时期,信仰它、全身心投入它的人们从一开始就考虑到《古兰经》独特的文学风格,在真主命令的指引下,为了正确地阅读和理解它,进行了各种各样的研究。像me ni'l- kuran, Ğarîbu'l- kuran, Te' v lu Muskil'l- kuran和İ' r bu'l- kuran这样的作品是从早期开始为理解古兰经而完成的。是研究。除了这些作品之外,为了理解《古兰经》,阿拉伯语在各个方面都进行了研究,直到今天,在阿拉伯语和修辞学领域已经进行了许多研究,并且正在进行中。“Terakki”和“tadellian”是两种引起修辞学家关注的现象。“terakki”和“tadelli”的每一种风格都在《古兰经》的许多主题中使用过。terakkî的风格是列出同性别同阶级的人,从小到大,从少到多,从弱到强。Tadellî与此相反,它是从上到下对所提到的东西进行排序。这种风格适合于muktaza的情况,加强了提出的证据,给收件人留下了更深刻的印象。在阿拉伯语中,单词是按照重要性、优先级、顺序和兼容性排列的。这个阵容有很多用途。这种和谐进一步增强了阿拉伯语的美。在阿拉伯语中,单词可以修饰或成为另一个单词的形容词。其中所有的口才人物都在阿拉伯语特征的边界内。后来的许多注释都是从古代阿拉伯诗歌中挑选的例子。Terakki和tadelli风格被认为是阿拉伯语言和修辞的重要美之一。修辞学的学者们研究了与句子和单词相关的文字和精神元素,并为他们发现的每一种美都取了一个名字。这两种风格都符合《古兰经》情境所要求的情境,使证据更具挑战性和约束力,更有说服力,更能说服收件人。修辞学家和评论家特别关注这两种风格。因为这种风格使单词更甜美,并影响收件人。此外,这种风格是揭示古兰经的伊贾兹方面的元素之一。在本研究中,这两种风格将根据《古兰经》中的一些例子进行检验。
{"title":"Terakki and Tadelli Style in the Context of Some Verses","authors":"Muhammed Meşhud Hakçioğlu","doi":"10.33420/marife.1067986","DOIUrl":"https://doi.org/10.33420/marife.1067986","url":null,"abstract":"Arabic, one of the oldest languages in the history of humanity, has become the language of worship of all Muslims, beyond the borders of the region where it is spoken, thanks to the fact that it is the language of the Qur'an. The Holy Qur'an, which was sent as a guide to humanity, was naturally revealed in the language of the society in which the Prophet Muhammad lived. Human is a being who likes ornate expressions and artistic words in terms of his general nature. That's why; Those who gather the masses around are not those who use abstract scientific expressions, but rather the orators who appeal to emotions with artistic words and colorful depictions. Language, which is the most important tool for an effective expression, has played a very important role in human relations between people, societies or individuals have been valued depending on the way and mastery of language use, and has found a place in history to the extent of this value. Since the Holy Qur'an is at its peak in literature, people who believe in it and give their hearts to it have made various studies in order to read and understand it correctly from the first period, taking into account the unique literary style of the Qur'an in the direction of divine command. Works such as Meâni'l-Kur'an, Ğarîbu'l-Kur'an, Te'vîlu Muskil'l-Kur'an and İ'râbu'l-Kur'an are the works that have been done for the understanding of the Qur'an since the early periods. are studies. In addition to such works, the Arabic language has been examined in every aspect in order to understand the Qur'an, and many studies have been made and are being carried out in the field of Arabic Language and Rhetoric until today. “Terakki” and “tadellian” styles are two phenomena that attract the attention of rhetoricians. Each of the styles of “terakki” and “tadelli” has been used in many subjects of the Qur'an. The style of terakkî is to list people of the same gender and class, from small to large, from the least to the most, from the weak to the strong. Tadellî is the opposite of this, and it is to order the mentioned things from top to bottom. This style is suitable for the muktaza situation, strengthens the evidence presented and becomes more impressive for the addressee. In Arabic, words are arranged in order of importance, priority, order and compatibility. This line-up has many purposes. This harmony further enhances the beauty of the Arabic word. In Arabic, words either qualify or become adjectives for another word. All of the eloquence figures in it are within the borders of Arabic language characteristics. Many of the later commentaries were made with selected examples from ancient Arabic poetry. Terakki and tadelli styles are considered as one of the important beauties of Arabic language and rhetoric. The scholars of rhetoric have looked at the literal and spiritual elements related to sentences and words and have come up with a name for each beauty they have uncovered. These two styles are in accordance with","PeriodicalId":33325,"journal":{"name":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69741398","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
The basic element that makes a human human is the ‘akl. ‘Akl is also the basis of human belief, worship and moral responsibilities of man. The correct execution of the functions of the ‘akl is directly related to the fulfillment of its responsibilities in the mentioned areas. In this respect, ‘akl has been the common subject of scientific disciplines such as philosophy, theology, fiqh and sufism. ‘Akl-will, ‘akl-belief, ‘akl-nafs, the relationship between knowledge and sense, types of ‘akl, what the ‘akl can or will not know, correct ‘akl, the nature and possibility of correct thinking are some of the subjects that are emphasized. However, the approaches of the aforementioned sciences to the mind regarding these issues are different from each other. For example, putting out the views and methods to be equipped with virtues after disgrace that hinders correct thinking/reasoning distinguishes sufism from others. In this context, Hārith al-Muhāsibī (d. 243/857) was also primarily concerned with providing correct thinking by educating the heart and mind, which are the source of habits/character and actions. While the subject of correct/healthy thinking is God/Allah and all kinds of relations between a person and God/Allah, its method is to follow the morals of God/Allah and to obey his laws (ar-ri‘âya li-hukûkillâh/taqwā) by fulfilling the deeds for which he is held responsible. ‘Akl is a faculty that needs to be developed by being trained in the direction of foresight and ingenuity in Muhāsibī, making it functional in terms of contemplation, consider, reflection and thought. In this respect, education can be regarded as an effort to use the ‘akl correctly and appropriately. In addition, the ‘akl’s perfection by being disciplined; the subject is also important in terms of religious education, as it requires the unity of the fields of faith, worship and morality. This study deals with Muhāsibī’s understanding of ‘akl. Its aim, is to deal with the definition, scope and perfection process of ‘akl (its tarbiyah) in the case of Muhāsibī. The research was handled by the method of examining written documents. According to this, the data were set out on the basis of Muhāsibī’s different works, especially Mā(h)iyetü’l-‘akl, and descriptive analysis and content analysis techniques were used in their analysis. Although Muhāsibī includes some definitions of ‘akl and makes opinions about them, he doesn’t enter into detailed theoretical discussions about ‘akl. He basically divides the ‘akl into two as innate (gharīzī) and acquired later (muktasab). Muhāsibī focused on the development of the ‘akl in the direction of perfection by focusing on its relationship with belief and morality. Therefore, in his thought, faith, morality and ‘akl/to reason are inseparable fields. In the context of the perfection of the ‘akl, he especially emphasized the unity of fear of Allah (havf), strength of certainty, and foresight and tafakkuh in religion/Islām. In the ‘akl-moral relatio
人类之所以为人的基本元素是“akl”。爱也是人类信仰、崇拜和道德责任的基础。国家安全局职能的正确执行直接关系到其在上述领域职责的履行。在这方面,akl一直是哲学、神学、伊斯兰教和苏菲主义等科学学科的共同主题。“akl意志”、“akl信念”、“akl-nafs”、知识与感觉之间的关系、“akl”的类型、“akl”能知道或不知道什么、“纠正”akl、正确思维的性质和可能性是一些被强调的主题。然而,前面提到的关于这些问题的心灵科学的方法彼此不同。例如,提出了阻碍正确思考/推理的耻辱后的美德的观点和方法,这就是苏菲主义与其他主义的区别。在这方面,Hārith al-Muhāsibī (d. 243/857)也主要关注通过教育心灵和思想来提供正确的思想,这是习惯/性格和行为的来源。虽然正确/健康思维的主题是真主/安拉以及人与真主/安拉之间的各种关系,但其方法是遵循真主/安拉的道德并遵守他的法律(ar-ri ' ya li- huk杀戮 h/taqwā),完成他应负责任的行为。“Akl是一种能力,需要通过Muhāsibī的远见和创造力方向的训练来发展,使其在沉思、考虑、反思和思考方面发挥作用。”在这方面,教育可以被看作是正确和适当地使用“akl”的努力。此外,akl的完美是通过纪律;这门学科在宗教教育方面也很重要,因为它要求信仰、崇拜和道德领域的统一。本研究涉及Muhāsibī对“akl”的理解。其目的,是处理的定义,范围和完善过程' akl(其tarbiyah)在Muhāsibī的情况下。这项研究是通过审查书面文件的方法进行的。据此,在Muhāsibī不同著作的基础上,特别是mna (h)iyetü ' l- ' akl的基础上进行数据整理,并采用描述性分析和内容分析技术对其进行分析。虽然Muhāsibī包含了一些“akl”的定义,并对此提出了自己的看法,但他并没有对“akl”进行详细的理论讨论。他基本上把akl分为先天(gharj ā z ā)和后天(muktasab)两部分。Muhāsibī通过关注akl与信仰和道德的关系,将akl向完美的方向发展。因此,在他的思想中,信仰、道德和理性是不可分割的领域。在akl完美的背景下,他特别强调了对安拉的恐惧(havf),确定性的力量,以及宗教中的远见和tafakkuh的统一/Islām。然而,在akl-moral的关系中,他将道德置于理性之上,并将通过训练使心智成熟与从耻辱中解脱出来并具备宗教/道德美德联系起来。
{"title":"The Journey of ‘Akl to Perfection: The Tarbiyah of ‘Akl in Hārith al-Muhāsibī (d. 243/857)","authors":"Ahmet Beken","doi":"10.33420/marife.1099545","DOIUrl":"https://doi.org/10.33420/marife.1099545","url":null,"abstract":"The basic element that makes a human human is the ‘akl. ‘Akl is also the basis of human belief, worship and moral responsibilities of man. The correct execution of the functions of the ‘akl is directly related to the fulfillment of its responsibilities in the mentioned areas. In this respect, ‘akl has been the common subject of scientific disciplines such as philosophy, theology, fiqh and sufism. ‘Akl-will, ‘akl-belief, ‘akl-nafs, the relationship between knowledge and sense, types of ‘akl, what the ‘akl can or will not know, correct ‘akl, the nature and possibility of correct thinking are some of the subjects that are emphasized. However, the approaches of the aforementioned sciences to the mind regarding these issues are different from each other. For example, putting out the views and methods to be equipped with virtues after disgrace that hinders correct thinking/reasoning distinguishes sufism from others. In this context, Hārith al-Muhāsibī (d. 243/857) was also primarily concerned with providing correct thinking by educating the heart and mind, which are the source of habits/character and actions. While the subject of correct/healthy thinking is God/Allah and all kinds of relations between a person and God/Allah, its method is to follow the morals of God/Allah and to obey his laws (ar-ri‘âya li-hukûkillâh/taqwā) by fulfilling the deeds for which he is held responsible. ‘Akl is a faculty that needs to be developed by being trained in the direction of foresight and ingenuity in Muhāsibī, making it functional in terms of contemplation, consider, reflection and thought. In this respect, education can be regarded as an effort to use the ‘akl correctly and appropriately. In addition, the ‘akl’s perfection by being disciplined; the subject is also important in terms of religious education, as it requires the unity of the fields of faith, worship and morality. This study deals with Muhāsibī’s understanding of ‘akl. Its aim, is to deal with the definition, scope and perfection process of ‘akl (its tarbiyah) in the case of Muhāsibī. The research was handled by the method of examining written documents. According to this, the data were set out on the basis of Muhāsibī’s different works, especially Mā(h)iyetü’l-‘akl, and descriptive analysis and content analysis techniques were used in their analysis. Although Muhāsibī includes some definitions of ‘akl and makes opinions about them, he doesn’t enter into detailed theoretical discussions about ‘akl. He basically divides the ‘akl into two as innate (gharīzī) and acquired later (muktasab). Muhāsibī focused on the development of the ‘akl in the direction of perfection by focusing on its relationship with belief and morality. Therefore, in his thought, faith, morality and ‘akl/to reason are inseparable fields. In the context of the perfection of the ‘akl, he especially emphasized the unity of fear of Allah (havf), strength of certainty, and foresight and tafakkuh in religion/Islām. In the ‘akl-moral relatio","PeriodicalId":33325,"journal":{"name":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69741777","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
İnsan, sosyal bir varlık olması sebebiyle başta diğer insanlar olmak üzere çevresindeki canlılarla iletişim kurma ihtiyacı ile doğar. İnsanlık tarihinin değişmez olgusu olan dil ise iletişimin en önemli unsurlarındandır. Geçmişten günümüze bireyler ve toplumlar iletişimlerini sözlü ve yazılı dil ile gerçekleştirmişlerdir. Dil aracılığıyla iletişime geçen insanlar, birbirlerinin kültürlerine, inançlarına ve ürettikleri bilime dair aktarımda bulunarak gelişme kaydetmişlerdir. Dolayısıyla bir dili bilmek demek, o dili konuşan toplumla ve o toplumun bireyleriyle iletişime geçmek, kültürel anlamda onlardan bir şeyler almak ve onlara bir şeyler vermek demektir. Bu sebeple tarih boyunca dil, her zaman üzerinde düşünülen, öğrenilmesi ve öğretilmesi elzem unsurlardan olmuştur. Arap dili, İngilizceden sonra kendi toplumu dışında konuşulan ikinci büyük dildir. Bunun en önemli sebebi ise İslam dininin kutsal kitabı olan Kur’ân-ı Kerîm’in dilinin Arapça olması ve bu dine mensup kişilerin, dinlerini daha iyi bilmek ve yaşamak adına Arapça eğitimine yönelmesidir. Akademik olarak İslamî ilimlerle ilgilenenler için Arap dili olmazsa olmazdır. Arapça bilmeden din ilimlerinde ilerlemenin, konu ile bağlantılı kaynakları doğru anlamanın ve yorumlamanın mümkün olmayacağı düşünülmektedir. Ülkemizde Arapça, resmî ve gayri resmî medreselerin yanında İmam Hatip Liseleri ve İlahiyat/İslamî İlimler Fakültelerinde yaygın olarak öğretilmektedir. Lise kademesinde, genel olarak yükseköğretimde ilgili alanda devam etmek isteyen öğrenciler için temel Arapça eğitimi vermek amaçlanır. Üniversitelerde ise daha ileri seviyede Arapça eğitimi verilerek öğrencilerin bu dili okuması, yazması, konuşması ve anlaması beklenir. Çünkü bu aşamada öğretilen din bilimlerinin kaynağını oluşturan klasik eserler çoğunlukla Arap dilinde kaleme alınmıştır. Bu bağlamda Arap dilini iyi bilmenin bahsi geçen fakültelerde öğrenim gören öğrencilerin akademik başarısını artırabileceği söylenebilir. Öğrencilerin bir derse karşı tutumlarını ölçmek hem öğretmen hem öğrenci adına o dersten daha verimli sonuçlar almak hususunda büyük önem arz eder. Çünkü öğrencilerin derse yönelik olumsuz tutumları onların derse gereken önemi vermemelerine ve dolayısıyla da derslerinde başarısız olmalarına sebep olabilir. Bunun yanı sıra öğrencilerin derse yönelik olumlu tutumlarının ise o dersteki başarı oranını artıracağı tahmin edilmektedir. Bu sebeple İlahiyat/İslamî İlimler Fakültesi öğrencilerinin Arapçaya yönelik olumlu veya olumsuz tutumlarının, onların akademik başarılarına pozitif veya negatif yönde etki edebileceği düşünülmektedir. Bu araştırmada amaçlanan husus, İlahiyat/İslamî İlimler Fakültesi öğrencilerinin Arapça dersine yönelik tutumları ile akademik başarıları arasındaki ilişkiyi tespit etmektir. Araştırmanın örneklemini 2021-2022 eğitim öğretim döneminde Bitlis Eren Üniversitesi İslamî İlimler Fakültesi’nden 96 kız 50 erkek olmak üzere toplamda 146 öğrenciden meydana gelmektedir. Araştırmada model olarak n
由于社会存在,人类天生就需要与世界各地的动物交流。人类历史的语言是交流的最重要的元素。他们以书面和书面语言相互联系。用语言交流的人记录了他们的文化、信仰和知识的发展。因此,了解一种语言就是与说这种语言的人交流,与人们交流,从文化意义上从他们身上获得一些东西,并给予他们一些东西。因此,纵观历史,语言已经成为有史以来最基本的元素之一。阿拉伯语是仅次于英语的第二大语言,除了本国人。Bunun enönemli sebebi是一位名叫Kur’ân-ıKerîm’in dilinin Arapça olmasıve的厨师,她是一位厨师。作为一名学者,对伊斯兰科学感兴趣的人没有阿拉伯语。不可能在非阿拉伯宗教科学领域取得进展,也不可能理解和解释与之相关的资源。在我国,伊斯兰教、阿拉伯语、官方文学和波斯文学系通常教授这种语言。在高中阶段,它通常旨在为希望继续接受高等教育的学生提供基础阿拉伯语教育。在大学里,学生们被要求通过接受更多的阿拉伯语教育来阅读、写作、口语和理解这种语言。因为在这个阶段教授的古典作品通常被用来保留在阿拉伯语中。在这方面,可以说,在最近的大学里学习的学生可以提高他们的学术成就。衡量学生的机会,让老师和学生从课堂上获得更有价值的结果,这一点很重要。因为学生们说他们不在乎自己说什么,所以他们在课堂上不成功。Bunun yanısırağrencilerin derse yönelik olumlu tutumlarının ise o dersteki başarıoranınıartıracağıtahmin edilmektedir。因此,伊斯兰学者的教职员工被认为对阿拉伯语持积极或消极的态度,这会影响他们的学术成功。本研究的目的是确定阿拉伯学生的伊斯兰和伊斯兰教师之间的关系。在2021-2022年的研究过程中,来自Bitlis Eren伊斯兰大学的96名学生从伊利诺伊大学毕业,男女各50岁。该研究模型使用了相关的搜索模型来进行精确性研究方法,并与阿拉伯语的“个人信息表”和“仪器指南大小”一起使用。使用SPSS 21统计软件包对研究中获得的数据进行分析。用于确定人口统计特征的符号统计。对于两组的比较,使用了“独立示例的T检验”来确定“Tukey HSD”在与两组以上的比较中使用的差异来源。“皮尔逊推论测试”已被应用于确定参与的阿拉伯领导人与学术成功水平之间的关系。研究结果表明,性别、准备程度、每周阿拉伯语课和阿拉伯语毕业之间没有区别。Ancak sınıf düzeyi değişkeni ile Arapça dersine yönelik tututumölçeği duyuşsal alt-boyutunda 1。3级的平均分。和4。学生的高分之间存在显著差异。此外,阿拉伯语中的学术成就和行为没有区别。
{"title":"The Effect of Theology Students' Attitudes Towards Arabic Lesson on Academic Achievement","authors":"Halime Çoban","doi":"10.33420/marife.1103278","DOIUrl":"https://doi.org/10.33420/marife.1103278","url":null,"abstract":"İnsan, sosyal bir varlık olması sebebiyle başta diğer insanlar olmak üzere çevresindeki canlılarla iletişim kurma ihtiyacı ile doğar. İnsanlık tarihinin değişmez olgusu olan dil ise iletişimin en önemli unsurlarındandır. Geçmişten günümüze bireyler ve toplumlar iletişimlerini sözlü ve yazılı dil ile gerçekleştirmişlerdir. Dil aracılığıyla iletişime geçen insanlar, birbirlerinin kültürlerine, inançlarına ve ürettikleri bilime dair aktarımda bulunarak gelişme kaydetmişlerdir. Dolayısıyla bir dili bilmek demek, o dili konuşan toplumla ve o toplumun bireyleriyle iletişime geçmek, kültürel anlamda onlardan bir şeyler almak ve onlara bir şeyler vermek demektir. Bu sebeple tarih boyunca dil, her zaman üzerinde düşünülen, öğrenilmesi ve öğretilmesi elzem unsurlardan olmuştur. \u0000Arap dili, İngilizceden sonra kendi toplumu dışında konuşulan ikinci büyük dildir. Bunun en önemli sebebi ise İslam dininin kutsal kitabı olan Kur’ân-ı Kerîm’in dilinin Arapça olması ve bu dine mensup kişilerin, dinlerini daha iyi bilmek ve yaşamak adına Arapça eğitimine yönelmesidir. Akademik olarak İslamî ilimlerle ilgilenenler için Arap dili olmazsa olmazdır. Arapça bilmeden din ilimlerinde ilerlemenin, konu ile bağlantılı kaynakları doğru anlamanın ve yorumlamanın mümkün olmayacağı düşünülmektedir. \u0000Ülkemizde Arapça, resmî ve gayri resmî medreselerin yanında İmam Hatip Liseleri ve İlahiyat/İslamî İlimler Fakültelerinde yaygın olarak öğretilmektedir. Lise kademesinde, genel olarak yükseköğretimde ilgili alanda devam etmek isteyen öğrenciler için temel Arapça eğitimi vermek amaçlanır. Üniversitelerde ise daha ileri seviyede Arapça eğitimi verilerek öğrencilerin bu dili okuması, yazması, konuşması ve anlaması beklenir. Çünkü bu aşamada öğretilen din bilimlerinin kaynağını oluşturan klasik eserler çoğunlukla Arap dilinde kaleme alınmıştır. Bu bağlamda Arap dilini iyi bilmenin bahsi geçen fakültelerde öğrenim gören öğrencilerin akademik başarısını artırabileceği söylenebilir. \u0000Öğrencilerin bir derse karşı tutumlarını ölçmek hem öğretmen hem öğrenci adına o dersten daha verimli sonuçlar almak hususunda büyük önem arz eder. Çünkü öğrencilerin derse yönelik olumsuz tutumları onların derse gereken önemi vermemelerine ve dolayısıyla da derslerinde başarısız olmalarına sebep olabilir. Bunun yanı sıra öğrencilerin derse yönelik olumlu tutumlarının ise o dersteki başarı oranını artıracağı tahmin edilmektedir. Bu sebeple İlahiyat/İslamî İlimler Fakültesi öğrencilerinin Arapçaya yönelik olumlu veya olumsuz tutumlarının, onların akademik başarılarına pozitif veya negatif yönde etki edebileceği düşünülmektedir. \u0000Bu araştırmada amaçlanan husus, İlahiyat/İslamî İlimler Fakültesi öğrencilerinin Arapça dersine yönelik tutumları ile akademik başarıları arasındaki ilişkiyi tespit etmektir. Araştırmanın örneklemini 2021-2022 eğitim öğretim döneminde Bitlis Eren Üniversitesi İslamî İlimler Fakültesi’nden 96 kız 50 erkek olmak üzere toplamda 146 öğrenciden meydana gelmektedir. Araştırmada model olarak n","PeriodicalId":33325,"journal":{"name":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69741896","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
In recent years, some changes have emerged in the general aims of education programs, and in this context, educational authorities have adopted new approaches aiming at nurturing skills. Especially in moral education, which is an indispensable part of citizenship education, the concept of moral literacy is one of the important isssue of educational discussions. In the literature, there are many studies asserting that schools should educate children for moral literacy as well as primitive language literacy, science and mathematics literacy, intercultural literacy. On the other hand, it should be noted that there are not enough studies dealing with the application of the subject in the field. In addition, it is seen that countries have not yet taken sufficient steps for a change in their educational systems and have not demonstrated a strong will. Moral literacy refers to a skill that includes thinking about one's own moral values, determining the possible consequences of various alternatives and their effects, making logical decisions about which option is compatible with one's values, acting in line with one's values, and taking responsibility for one's own actions. Moral literacy, conceptualized by Nancy Tuana, consists of three basic elements, namely moral moral sensitivity, moral reasoning skills, and moral imagination, and three sub-skills under them. These skills generally include the intellectual skills that lead the moral decision-making process. This study aimed to develop a valid and reliable attitude scale based on Tuana's theory. Within the scope of the research designed in the general survey model, the relevant literature was scanned and the studies on moral literacy were examined. With the clarification of the theoretical structure, the scale development process was started. The following stages were followed in the development of the moral literacy scale: i. Creating the item pool, ii. Content validaty, iii. Reviewing and finalizing the draft form, iv. Application of the scale, v. Item analysis, analysis of construct validity and reliability analysis, vi. Examining the correlation between subscales and the total score, vii. Putting into the final form of the scale and reporting. In the first stage, the draft form consisting of 27 items was sent to five field experts and a language expert, 1 item was removed from the scale as they were not compatible with the scope in line with the suggestions of the field experts, and 1 more item was added. The draft form, which was finalized with changes, was applied to 653 university students studying at Eskişehir Osmangazi University and Anadolu University in the fall semester of the 2018-2019 academic year. 88 data, which were not marked carefully and were not found reliable during the data entry to excel, were excluded from the analysis. In the item analysis of the scale, 3 items were excluded from the draft scale and the construct validity was passed. In the exploratory factor analysis, 7
{"title":"Development of an Attitude Scale for Moral Literacy Skills: Validity and Reliability Study","authors":"I. Tekin","doi":"10.33420/marife.1104203","DOIUrl":"https://doi.org/10.33420/marife.1104203","url":null,"abstract":"In recent years, some changes have emerged in the general aims of education programs, and in this context, educational authorities have adopted new approaches aiming at nurturing skills. Especially in moral education, which is an indispensable part of citizenship education, the concept of moral literacy is one of the important isssue of educational discussions. In the literature, there are many studies asserting that schools should educate children for moral literacy as well as primitive language literacy, science and mathematics literacy, intercultural literacy. On the other hand, it should be noted that there are not enough studies dealing with the application of the subject in the field. In addition, it is seen that countries have not yet taken sufficient steps for a change in their educational systems and have not demonstrated a strong will. \u0000Moral literacy refers to a skill that includes thinking about one's own moral values, determining the possible consequences of various alternatives and their effects, making logical decisions about which option is compatible with one's values, acting in line with one's values, and taking responsibility for one's own actions. Moral literacy, conceptualized by Nancy Tuana, consists of three basic elements, namely moral moral sensitivity, moral reasoning skills, and moral imagination, and three sub-skills under them. These skills generally include the intellectual skills that lead the moral decision-making process. \u0000This study aimed to develop a valid and reliable attitude scale based on Tuana's theory. Within the scope of the research designed in the general survey model, the relevant literature was scanned and the studies on moral literacy were examined. With the clarification of the theoretical structure, the scale development process was started. The following stages were followed in the development of the moral literacy scale: i. Creating the item pool, ii. Content validaty, iii. Reviewing and finalizing the draft form, iv. Application of the scale, v. Item analysis, analysis of construct validity and reliability analysis, vi. Examining the correlation between subscales and the total score, vii. Putting into the final form of the scale and reporting. \u0000In the first stage, the draft form consisting of 27 items was sent to five field experts and a language expert, 1 item was removed from the scale as they were not compatible with the scope in line with the suggestions of the field experts, and 1 more item was added. The draft form, which was finalized with changes, was applied to 653 university students studying at Eskişehir Osmangazi University and Anadolu University in the fall semester of the 2018-2019 academic year. 88 data, which were not marked carefully and were not found reliable during the data entry to excel, were excluded from the analysis. In the item analysis of the scale, 3 items were excluded from the draft scale and the construct validity was passed. \u0000In the exploratory factor analysis, 7 ","PeriodicalId":33325,"journal":{"name":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69741794","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}