首页 > 最新文献

Marife Dini Arastirmalar Dergisi最新文献

英文 中文
Hadislerde Ruhbanlık: “İslam’da ruhbanlık yoktur” Rivayeti Bağlamında Bir İnceleme 在哈迪斯,伊斯兰教中没有疯狂,这是一本关于里瓦耶蒂的圣经
Pub Date : 2022-12-15 DOI: 10.33420/marife.1173656
Fatih Bayram
“Ruhbanlık” ve “ruhban” terimleri Tefsir, Hadis, Tasavvuf ve Dinler Tarihi gibi farklı bilim dallarıyla bağlantısı sebebiyle dînî terminolojinin başlıca kavramlarındandır. Diğer alanlarda çalışılmış olsa da tespit edebildiğimiz kadarıyla ülkemizde Hadis alanında konuyla ilgili müstakil bir araştırma bulunmamaktadır. Ayrıca modern dönemde bilhassa “İslam’da ruhbanlık yoktur” rivayeti bir slogan gibi kullanılarak her türlü dînî-ilmî otoritenin reddi için delil yapılmıştır. Bu minvalde çalışmamız öncelikle ruhbanlık lafzının yer aldığı rivayetleri içeriklerine göre gruplandırarak derlemekte, bir fikir verecek boyutta sıhhat durumlarına temas etmekte, akabinde de mezkur rivayetin anlam sınırlarını tespit etmeye çalışmaktadır. Bu noktada dînî bir metni bilhassa nasıl anlamamamız gerektiğini söyleyeceğinden hareketle bağlam tespiti yapılmaktadır. Tüm rivayetler dikkate alınarak rivayet bütünlüğü temin edilmiş, kavramın zaman-zemin, dil ve Kur’an’daki kullanımları açısından neye tekabül ettiği ortaya konulmuştur. Esas itibariyle ruhbanlık Hıristiyanlıkla, bir açıdan da Yahudilikle alakalıdır ve iki türünden söz etmek mümkündür. Birincisi; dînî bir otorite olmaktan öte ahlakî bir yaşam tercihine tekabül eden, evlenmeyerek, dünya lezzetlerinden uzak kalarak münzevi bir hayat sürmeyi ifade eden (informel) ruhbanlıktır. Vahyin ilk muhataplarının yakından tanıdığı da bu tür ve onun temsilcileridir. İkincisi ise dini anlama, anlatma, dînî metinleri yorumlama ve din adamlığını muhtevî bir otorite anlamındaki (formel) ruhbanlıktır. Rivayetlerde bahsedilen bunların birincisidir. İkinci tür (formel) ruhbanlık ise sadece ayetlerde yer almıştır. Gerek ayetler gerekse rivayetler her iki türün de varlığını reddetmemekte, mevcut hallerini onaylamayarak tashih etmekte ve ruhban sınıfının bazı ontolojik hataları ile ahlakî zaafları hususunda onları kınayarak uyarılarda bulunmaktadır. Neticede bağlam dikkate alındığında “İslam’da ruhbanlık yoktur” rivayetinin ne İslam Tasavvuf geleneğinin inkarına ne de dînî otorite ve din adamlığının yokluğuna delalet edecek bir mahiyette olmadığı açıkça görülmektedir.
“Ruhbanlık”ve“ruhban”terimleri Tefsir,Hadis,Tasavvuf ve Dinler Tarihi gibi farklıbilim dallarıyla bağlantısısebebiyle dînîterminolijinin başlıca kavramlarındandır。如果它在其他领域有效,我们可以确定,我国在哈迪斯地区没有额外的研究。此外,在现代,“伊斯兰教中没有灵性”的竞争被用作拒绝任何科学权威的口号。此时,我们的第一个尝试是确定学位竞争程度的极限,这些极限根据心理学词汇所在的比赛内容进行分组。在这一点上,我们制作了一个链接,告诉我们如何不应该理解第二个文本。在《古兰经》中,所有竞争对手都被证明在时间、语言和使用方面完全有竞争力。事实上,心理学与基督教有关,在某种程度上与犹太人有关,可以说有两种类型。Birincisi;它是一种接受道德生活偏好而不是第二权威的精神,不结婚,表达了与世界快乐相似的生活。Vahyin ilk muhataplarının yakından tanıdığıda bu tür ve onun temsilcileridir。二是宗教是道德意义上的阐释、言说、文本操纵和宗教。这是在竞争对手中要说的第一句话。第二种类型的智慧是,只采取迹象。如果必要的话,对抗就是谴责这两种类型的存在,不认可他们现有的做法,并警告某种心理学的心理错误。值得注意的是,“伊斯兰教没有愚蠢”的竞争既不是对伊斯兰教传统的否定,也不是对权威的否定,更不是缺乏宗教。
{"title":"Hadislerde Ruhbanlık: “İslam’da ruhbanlık yoktur” Rivayeti Bağlamında Bir İnceleme","authors":"Fatih Bayram","doi":"10.33420/marife.1173656","DOIUrl":"https://doi.org/10.33420/marife.1173656","url":null,"abstract":"“Ruhbanlık” ve “ruhban” terimleri Tefsir, Hadis, Tasavvuf ve Dinler Tarihi gibi farklı bilim dallarıyla bağlantısı sebebiyle dînî terminolojinin başlıca kavramlarındandır. Diğer alanlarda çalışılmış olsa da tespit edebildiğimiz kadarıyla ülkemizde Hadis alanında konuyla ilgili müstakil bir araştırma bulunmamaktadır. Ayrıca modern dönemde bilhassa “İslam’da ruhbanlık yoktur” rivayeti bir slogan gibi kullanılarak her türlü dînî-ilmî otoritenin reddi için delil yapılmıştır. Bu minvalde çalışmamız öncelikle ruhbanlık lafzının yer aldığı rivayetleri içeriklerine göre gruplandırarak derlemekte, bir fikir verecek boyutta sıhhat durumlarına temas etmekte, akabinde de mezkur rivayetin anlam sınırlarını tespit etmeye çalışmaktadır. Bu noktada dînî bir metni bilhassa nasıl anlamamamız gerektiğini söyleyeceğinden hareketle bağlam tespiti yapılmaktadır. Tüm rivayetler dikkate alınarak rivayet bütünlüğü temin edilmiş, kavramın zaman-zemin, dil ve Kur’an’daki kullanımları açısından neye tekabül ettiği ortaya konulmuştur. Esas itibariyle ruhbanlık Hıristiyanlıkla, bir açıdan da Yahudilikle alakalıdır ve iki türünden söz etmek mümkündür. Birincisi; dînî bir otorite olmaktan öte ahlakî bir yaşam tercihine tekabül eden, evlenmeyerek, dünya lezzetlerinden uzak kalarak münzevi bir hayat sürmeyi ifade eden (informel) ruhbanlıktır. Vahyin ilk muhataplarının yakından tanıdığı da bu tür ve onun temsilcileridir. İkincisi ise dini anlama, anlatma, dînî metinleri yorumlama ve din adamlığını muhtevî bir otorite anlamındaki (formel) ruhbanlıktır. Rivayetlerde bahsedilen bunların birincisidir. İkinci tür (formel) ruhbanlık ise sadece ayetlerde yer almıştır. Gerek ayetler gerekse rivayetler her iki türün de varlığını reddetmemekte, mevcut hallerini onaylamayarak tashih etmekte ve ruhban sınıfının bazı ontolojik hataları ile ahlakî zaafları hususunda onları kınayarak uyarılarda bulunmaktadır. Neticede bağlam dikkate alındığında “İslam’da ruhbanlık yoktur” rivayetinin ne İslam Tasavvuf geleneğinin inkarına ne de dînî otorite ve din adamlığının yokluğuna delalet edecek bir mahiyette olmadığı açıkça görülmektedir.","PeriodicalId":33325,"journal":{"name":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69742548","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Akîdetü İbn Dakîkıl‘îd Örneği Üzerinden Din Eğitimi Bağlamında Akide Metinlerinin Önem ve Değeri 其思想是重视《阿基德文本》对宗教教育的重视和价值
Pub Date : 2022-12-13 DOI: 10.33420/marife.1176753
Hasan Çeti̇nel
Her din, itikadi bir temel üzerine kuruludur. İslam, önemine binaen inanç sisteminin odağına tevhit inancını yerleştirmiştir. Bu mihver kavram, İslam tarihi içerisinde Müslüman bireylere, Allah’ın zatı ve sıfatlarını öncelikli konu edinen, Kur’an-Sünnet merkezli aklî delillerle desteklenen bir inanç eğitim modeli ile öğretilmeye çalışılmıştır. Rasûlullah’ın (s.a.v.) vefatı sonrasında yaşanan fikri ve siyasi bir dizi ihtilaf, mezheplerin doğuşuna ve beraberinde İslami ilimlerden Kelam ve Akâid’in teşekkülüne zemin hazırlamıştır. Bu ilim dallarının teşekkülü sürecine, artan fetih hareketleri sonucunda Müslümanların farklı dini-etnik toplumlarla iletişime geçmeleri ve tercümeler yoluyla İslam dünyasına giren Yunan felsefesinin yaygın ilgi görmesi de tesir etmiştir. Bu süreçte kaleme alınan akâid eserleri çocuklardan, gençlerden, kadın ve ihtiyarlardan oluşan kalabalık kitlelere, Rasûlullah’ın (s.a.v.) vefatından hemen sonra baş gösteren ihtilaflı kelâmî konuları onların anlayacağı sadelikte bir yöntemle öğretmeyi amaçlamıştır. Öncülüğünü Hanefî-Mâturîdî çizgide âlimlerin yüklendiği, İslami ilimlerin gelişiminden süzülen nosyonun geniş halk tabanına yayılmasına katkı sağlayan bu ilim dalında kaleme alınan eserlerin inanç eğitimi açısından icra ettikleri görevler yadsınamaz. Bu araştırmada, İslam tarihi içerisinde inanç esaslarının, naklî ve aklî deliller doğrultusunda ilahi murada uygun bir tarzda öğretimi için kaleme alınan akâid metinlerinden bir tanesi, içerik analizine tabi tutulmuştur. Metnin genel yapısı üzerine analizleri, günümüz din eğitimi metodolojisinde yer bulan bir kavramsal çerçeve esas alınarak yapılan analizler takip etmektedir. Bu amaçla, ülkemizde henüz üzerine araştırma-inceleme yapılmamış olan İbn Dakîkul‘îd’e (ö.702/1302) ait “Akîdetü İbn Dakîkıl‘îd” isimli eser seçilmiştir. Akîdetü İbn Dakîkı’lîd vb. muhtasar akide metinlerinde, istisnalarına rağmen derin kelâmî konular ayrıntıya girilmeden, uzun uzadıya eser isimlerine yer verilmeden ele alınmaktadır. Araştırmanın bir örnek üzerinden merkezine aldığı akâid metinleri, eğitimin tüm tür ve aşamalarında hâkim ögenin İslam olduğu geleneksel din eğitim-öğretiminin yapıldığı bir döneme ait metinler olarak nitelendirilebilir. Bu metinler, İslam coğrafyasının genelinde doktriner (confessional) tarzda din eğitimi yürütülen merkezler olan medreselerde, yüzyıllar boyu okutularak, dini eğitimin doktrin yönünün önemli bir parçası olmuşlardır. Araştırmanın hareket noktalarından bir tanesi; akâid metinlerinin, her ne kadar tevhit inancı, Allah ve sıfatları hakkında konuşmanın imkan ve sınırları, nübüvvete dair meseleler, ahirete ilişkin durumlar vb. İslam inanç esasları gibi spesifik bir alana yönelik metinler olsa da yazıldıkları dönemin genel siyasi-sosyolojik hareketliliklerden etkilenen metinler olduklarıdır. Nitekim bu metinler, tarihsel süreçte İslam inanç esasları etrafında ortaya çıkan tartışmalar sonrasında gerçekleşen mezhep merkezli ayrışmalar karşısında hedef kitleyi, içeriğinde y
她的名字叫库鲁鲁杜尔。伊斯兰教使人们对一个基本信仰体系充满信心。在伊斯兰教历史上,神话的概念被试图教给穆斯林,这是真主先例的先例,是《古兰经》Sunnet智慧证据支持的信仰训练模式。拉苏鲁拉死后,他准备了一系列思想和政治冲突之间的分歧,坟墓的诞生,以及伊斯兰科学对凯拉姆和阿克id的赞扬。由于这些科学家的胎动增加,也影响了希腊哲学家在伊斯兰教中进入世界与不同宗教和种族群体交流的共同兴趣。当时,他旨在以一种方式教育儿童、年轻人、妇女和老年人,让他们了解拉苏鲁拉去世后发生的差异。人们不记得哈尼夫·马迪的作品是由学者的信仰所完成的,这些作品有助于在广大公众中传播废除伊斯兰教的理念。在这项研究中,伊斯兰教信仰、转移和智力证据的学术文本之一被纳入了对学术文本内容的分析,这些文本是以适合上帝律法的方式编写的。分析文本的总体结构是为了跟进基于当今宗教教育方法论的基本概念框架所进行的分析。为此,我国尚未对名为“AkîdetüIbn Dakîkıl’îd”(ö.702/1302)的工作进行研究。Akîdetüïbn Dakîkı'lîd vb。穆赫塔萨·阿基德·梅廷林德、伊斯蒂斯纳尔·拉奥曼·德里恩·凯勒·科努尔·阿伊尔·恩特·吉里梅登、乌祖·乌扎德·伊泽尔·伊西姆莱因和埃勒·恩马克塔德。该研究的一个例子可以描述为以所有形式和步骤的教育为中心的科学文本,这是传统的宗教教学,这是伊斯兰教的统治。在伊斯兰教史上,这些文本一直是博士教授宗教的重要组成部分。研究的运动点之一;谈论科学和科学的能力,谈论上帝和榜样的能力,以及未来世界的局限性和形势等,都与世界的政治和社会政治运动有关,尽管这是伊斯兰教的一个特定信仰领域。最后,在围绕穆斯林信仰基础展开讨论后,这些文本旨在结合历史进程中的基本宗教教义,而不是核心分歧。在研究的第一部分中,定义了问题、方法和局限性。持续科学的定义,这个问题,是统治者伊本·达基库立德,正在通过文学的生活和作品进行传播。其次,根据《智慧的伊本·达克尔》的翻译,基于我们现代宗教中的宗教教育模式,对文本的总体结构进行了分析。Araştırmanın odağınısöz konusu metnin günümüz din eğitimi metodolojisinde geliştirilemeyeçalışılan din eêitimi modelleri ekseninde analizler oluşturmaktadır。在研究过程中,对不起。“几个世纪以来,导致伊斯兰教信仰公开书籍的智力作品在世界上的地位是什么?这些书籍以这种方式创造了宗教和身份?全球化、多元化、多元文化、差异化和多元化等一系列思想被抛在了后面。今天,当目标、方法和技术受到宗教培训过程发展的影响时,是否可以说不需要智能文本?”回答他们的问题。研究期间进行的分析数据,包括宗教教育过程的设计、多数、多元文化、多样性和发展、全球金融竞争等一系列概念,考虑到个人和社区的利益,除了信仰教育,它还表明教育方案需要得到反映。
{"title":"Akîdetü İbn Dakîkıl‘îd Örneği Üzerinden Din Eğitimi Bağlamında Akide Metinlerinin Önem ve Değeri","authors":"Hasan Çeti̇nel","doi":"10.33420/marife.1176753","DOIUrl":"https://doi.org/10.33420/marife.1176753","url":null,"abstract":"Her din, itikadi bir temel üzerine kuruludur. İslam, önemine binaen inanç sisteminin odağına tevhit inancını yerleştirmiştir. Bu mihver kavram, İslam tarihi içerisinde Müslüman bireylere, Allah’ın zatı ve sıfatlarını öncelikli konu edinen, Kur’an-Sünnet merkezli aklî delillerle desteklenen bir inanç eğitim modeli ile öğretilmeye çalışılmıştır. Rasûlullah’ın (s.a.v.) vefatı sonrasında yaşanan fikri ve siyasi bir dizi ihtilaf, mezheplerin doğuşuna ve beraberinde İslami ilimlerden Kelam ve Akâid’in teşekkülüne zemin hazırlamıştır. Bu ilim dallarının teşekkülü sürecine, artan fetih hareketleri sonucunda Müslümanların farklı dini-etnik toplumlarla iletişime geçmeleri ve tercümeler yoluyla İslam dünyasına giren Yunan felsefesinin yaygın ilgi görmesi de tesir etmiştir. Bu süreçte kaleme alınan akâid eserleri çocuklardan, gençlerden, kadın ve ihtiyarlardan oluşan kalabalık kitlelere, Rasûlullah’ın (s.a.v.) vefatından hemen sonra baş gösteren ihtilaflı kelâmî konuları onların anlayacağı sadelikte bir yöntemle öğretmeyi amaçlamıştır. Öncülüğünü Hanefî-Mâturîdî çizgide âlimlerin yüklendiği, İslami ilimlerin gelişiminden süzülen nosyonun geniş halk tabanına yayılmasına katkı sağlayan bu ilim dalında kaleme alınan eserlerin inanç eğitimi açısından icra ettikleri görevler yadsınamaz. Bu araştırmada, İslam tarihi içerisinde inanç esaslarının, naklî ve aklî deliller doğrultusunda ilahi murada uygun bir tarzda öğretimi için kaleme alınan akâid metinlerinden bir tanesi, içerik analizine tabi tutulmuştur. Metnin genel yapısı üzerine analizleri, günümüz din eğitimi metodolojisinde yer bulan bir kavramsal çerçeve esas alınarak yapılan analizler takip etmektedir. Bu amaçla, ülkemizde henüz üzerine araştırma-inceleme yapılmamış olan İbn Dakîkul‘îd’e (ö.702/1302) ait “Akîdetü İbn Dakîkıl‘îd” isimli eser seçilmiştir. Akîdetü İbn Dakîkı’lîd vb. muhtasar akide metinlerinde, istisnalarına rağmen derin kelâmî konular ayrıntıya girilmeden, uzun uzadıya eser isimlerine yer verilmeden ele alınmaktadır. Araştırmanın bir örnek üzerinden merkezine aldığı akâid metinleri, eğitimin tüm tür ve aşamalarında hâkim ögenin İslam olduğu geleneksel din eğitim-öğretiminin yapıldığı bir döneme ait metinler olarak nitelendirilebilir. Bu metinler, İslam coğrafyasının genelinde doktriner (confessional) tarzda din eğitimi yürütülen merkezler olan medreselerde, yüzyıllar boyu okutularak, dini eğitimin doktrin yönünün önemli bir parçası olmuşlardır. Araştırmanın hareket noktalarından bir tanesi; akâid metinlerinin, her ne kadar tevhit inancı, Allah ve sıfatları hakkında konuşmanın imkan ve sınırları, nübüvvete dair meseleler, ahirete ilişkin durumlar vb. İslam inanç esasları gibi spesifik bir alana yönelik metinler olsa da yazıldıkları dönemin genel siyasi-sosyolojik hareketliliklerden etkilenen metinler olduklarıdır. Nitekim bu metinler, tarihsel süreçte İslam inanç esasları etrafında ortaya çıkan tartışmalar sonrasında gerçekleşen mezhep merkezli ayrışmalar karşısında hedef kitleyi, içeriğinde y","PeriodicalId":33325,"journal":{"name":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69742240","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Suriyeli Şair Derviş Muhammed eṭ-Ṭâluvî’nin İstanbul’da Nazmettiği Arapça Şiirler 阿拉伯诗人Nazareth在伊斯坦布尔,叙利亚人Şair DervişMuhammad
Pub Date : 2022-12-12 DOI: 10.33420/marife.1172257
Orhan Iyişenyürek
Bu çalışmada Suriyeli şair Derviş Muhammed eṭ-Ṭâluvî’nin (öl. 1014/1605) İstanbul’da yaşadığı günlerde söylediği şiirler ele alınmıştır. Şam’da iyi bir eğitim alan şairin, anne tarafı Türktür, Artuk boyundandır. Derviş Muhammed eṭ-Ṭâluvî’, hayatının bir nevi edebi yönünü Sâniḥâtü düme’l-ḳaṣr fî muṭâraḥâti beni’l-‘aṣr isimli eserinde anlatmıştır. Bu eser şairin hayatı boyunca söylediği tüm şiirleri kapsayan bir divandır. eṭ-Ṭâluvî duygusal anlamda iniş ve çıkışlar yaşayan, coşkulu bir şairdir. Yaklaşma-uzaklaşma, acılar-zevkler, bağlanma-ayrılma, övme-yerme gibi zıt duygular arasında gidip gelmektedir. Bu yapısının yanında İstanbul’un da kendisi için gurbet olması onun şairliğine katkı sağlamış görünmektedir. 981/1573-74’te kitabını yazmaya başlayan şair Şam, İstanbul ve Mısır’da yaptığı vazifeleri, karşılaştığı devlet adamları ve âlimlerle ilişkilerini, onlara yazdığı methiyeleri ve başından geçen bazı olayları anlatmıştır. Şairin Şam’dan İstanbul’a gitmesi 1589-1592 ve 1593-1598 tarihleri arasında iki defa şeyhülislamlık yapmış olan Bostanzâde Mehmed Efendi (öl. 1006/1598) sebebi ile olmuştur. 981/1573-983/1575 tarihleri arasında Şam’da kadılık yaparken Bostanzâde ile tanışan eṭ-Ṭâluvî’yi, görevinin bitmesiyle birlikte yanında İstanbul’a götürmüş ve medreselerden birine müderris olarak tayin edilmesine aracı olmuştur. Arap âleminde pek çok yazar ve edebiyatçı tarafından Osmanlı döneminde edebiyatın gerilediği ve çöküş dönemi olarak adlandırılan bir sürece girdiği görüşü uzun zamandır dile getirilen bir eleştiridir. Ancak söz konusu dönem daha yakından değerlendirildiğinde bu dönemde pek çok edebiyatçı, şair ve yazarın yetiştiği ve çeşitli ürünler ortaya koyduğu görülecektir. Dolayısıyla bu tür eleştirilerin anlamını yitirdiği ya da bilimsel verilere dayanmadan alelacele ileri sürülen fikirler olduğu anlaşılmaktadır. Çalışmaya konu olan şair Osmanlı dönemi şairlerindendir ve şiirlerinin büyük çoğunluğunu İstanbul’da ikamet ettiği günlerde söylemiştir. Osmanlı sarayı ve çevresi ilim adamlarının ve edebiyatçıların akın ettiği, buluştuğu ve müreffeh bir hayata adım atmanın yolu olarak görüldüğü bir ortam olmuştur. Bu çalışma ile Osmanlı dönemi Arap edebiyatı sahasında yapılan çalışmalara küçük bir katkı verilmesi amaçlanmıştır. Şairin hangi amaçlarla şiir söylediği ortaya konularak şiirlerinden örnekler verilecek ve Türkçeye çevrilecektir. eṭ-Ṭâluvî’nin İstanbul’a gelmekle yaşadığı ekonomik sıkıntıların, onun için şiir söylemekte en önemli güdü olduğu divanından açıkça anlaşılmaktadır. Özellikle işsiz kaldığı zamanlarda ileri gelen devlet adamlarına çeşitli vesilelerle şiirler yazarak onlardan himaye ve yardım talep etmiştir. Tayin yetkisi olan şeyhülislâm, kazasker, kadı gibi hem ilim adamı hem de devlet görevlisi olan şahıslara sık sık methiyeler yazmıştır. Her biri şeyhülislâmlık yapmış olan Ebusuud Efendi (öl. 982/1574), Çivizade Mehmed Efendi (öl. 995/1587), Bostanzâde Mehmed Efendi (öl. 1006/1598), Hoca Sadeddin Efendi (öl. 1008/1599) ve oğull
在这项研究中,叙利亚诗人Dervis Muhammed eṭ-Taluvî(死于1014/1605年)在伊斯坦布尔居住的当天被捕。目前受过良好教育的诗人是土耳其和土耳其。DervişMuhammed“是一条来自意大利的路,他一生中有几句话,是人生中最令人惊叹的时刻。这是一个奇迹,它捕捉到了他一生所说的所有诗歌。就情感衰退和退出而言,《意大利》是一首非常受欢迎的歌曲。Yaklaşma uzaklaşma,acılar zevkler,bağlanma ayrılma,övme yerme gibi zıt duygular arasında gidip gelmektedir。除了这种结构,伊斯坦布尔对自己的惊讶似乎有助于他的诗歌。981/1573-74’te kitabınıyazmaya başlayanşairŞam,伊斯坦布尔ve Mısır'da yaptığıvazifeleri,karşılaştığ。ŞairinŞam'danŞstanbul’a gitmesi 1589-1592 ve 1593-1598 tarihleri arasında iki defaşeyhülislamlık yapmışolan Bostanzâde Mehmed Efendi(öl.1006/1598)sebebi ile olmuştur。在任务结束时,他乘坐eT Taluvî号前往伊斯坦布尔,并被任命为其中一个Medes的负责人,他于981/1573-983/1575年夏天在波斯尼亚和黑塞哥维那会见了Medes。在奥斯曼时代,阿拉伯世界的许多作家和作家长期受到批评,而写作被暂停,并被称为崩溃期。但当谈到对这个词的更深入评价时,许多作家、诗人和作家会出现在那个时候,并产生不同的产品。因此,很明显,这些类型的综述不一定与科学数据有关。奥斯曼时代的诗人是工作中的诗人之一,他说大多数诗人都是在伊斯坦布尔被杀的。奥斯曼帝国的宫殿和周围的科学和文学被视为在生活中迈出一步的一种方式。这部作品旨在为奥斯曼时代阿拉伯文学领域的工作做出贡献。出于什么目的,诗歌将被提供诗歌的例子,并转向土耳其。eṭ-Ṭâluvî'nin伊斯坦布尔的gelmekle yaşadığıekonomik sıkıntıların,onun içinşiir söylemekte enönemli güdüolduğu divanından açıkça anlaşlmaktadır。特别是,当他失业时,他请下一个国家的人民帮助他创作各种诗歌。他经常为那些精通恶魔、事故、女性、科学家和政府官员的人撰写方法论。她的birişeyhülislık yapmışolan Ebusuud Efendi(öl.982/1574)、Çivizade Mehmed Efendi 1612年1月),Zekeriyyâzâde YahyâEfendi'ler(公元1053/1644年);Rumeli kazaskeri Abdülkerim b.Kutbeddin,Rumeli Kazaskeriiïvaz Efendi di(öl.1040/1630-31);哈勒普的妻子是Ali Efendi(例如980/1573年),沙希德是Salih b.Muhammed el Kurâni的妻子(例如1049/1639-40年);Tayyiuddin er Rashid(993/1585)第一阶级的一些人物,他们履行了国家的职责,并完成了国家的工作。由于苏丹三世穆拉德是霍卡·萨丁的老师,他对该州人民有着强大的影响力。因此,在伊斯坦布尔,霍卡·萨丁和他的儿子们在他特别失业的时候写了很多方法论。
{"title":"Suriyeli Şair Derviş Muhammed eṭ-Ṭâluvî’nin İstanbul’da Nazmettiği Arapça Şiirler","authors":"Orhan Iyişenyürek","doi":"10.33420/marife.1172257","DOIUrl":"https://doi.org/10.33420/marife.1172257","url":null,"abstract":"Bu çalışmada Suriyeli şair Derviş Muhammed eṭ-Ṭâluvî’nin (öl. 1014/1605) İstanbul’da yaşadığı günlerde söylediği şiirler ele alınmıştır. Şam’da iyi bir eğitim alan şairin, anne tarafı Türktür, Artuk boyundandır. Derviş Muhammed eṭ-Ṭâluvî’, hayatının bir nevi edebi yönünü Sâniḥâtü düme’l-ḳaṣr fî muṭâraḥâti beni’l-‘aṣr isimli eserinde anlatmıştır. Bu eser şairin hayatı boyunca söylediği tüm şiirleri kapsayan bir divandır. eṭ-Ṭâluvî duygusal anlamda iniş ve çıkışlar yaşayan, coşkulu bir şairdir. Yaklaşma-uzaklaşma, acılar-zevkler, bağlanma-ayrılma, övme-yerme gibi zıt duygular arasında gidip gelmektedir. Bu yapısının yanında İstanbul’un da kendisi için gurbet olması onun şairliğine katkı sağlamış görünmektedir. 981/1573-74’te kitabını yazmaya başlayan şair Şam, İstanbul ve Mısır’da yaptığı vazifeleri, karşılaştığı devlet adamları ve âlimlerle ilişkilerini, onlara yazdığı methiyeleri ve başından geçen bazı olayları anlatmıştır. Şairin Şam’dan İstanbul’a gitmesi 1589-1592 ve 1593-1598 tarihleri arasında iki defa şeyhülislamlık yapmış olan Bostanzâde Mehmed Efendi (öl. 1006/1598) sebebi ile olmuştur. 981/1573-983/1575 tarihleri arasında Şam’da kadılık yaparken Bostanzâde ile tanışan eṭ-Ṭâluvî’yi, görevinin bitmesiyle birlikte yanında İstanbul’a götürmüş ve medreselerden birine müderris olarak tayin edilmesine aracı olmuştur. Arap âleminde pek çok yazar ve edebiyatçı tarafından Osmanlı döneminde edebiyatın gerilediği ve çöküş dönemi olarak adlandırılan bir sürece girdiği görüşü uzun zamandır dile getirilen bir eleştiridir. Ancak söz konusu dönem daha yakından değerlendirildiğinde bu dönemde pek çok edebiyatçı, şair ve yazarın yetiştiği ve çeşitli ürünler ortaya koyduğu görülecektir. Dolayısıyla bu tür eleştirilerin anlamını yitirdiği ya da bilimsel verilere dayanmadan alelacele ileri sürülen fikirler olduğu anlaşılmaktadır. Çalışmaya konu olan şair Osmanlı dönemi şairlerindendir ve şiirlerinin büyük çoğunluğunu İstanbul’da ikamet ettiği günlerde söylemiştir. Osmanlı sarayı ve çevresi ilim adamlarının ve edebiyatçıların akın ettiği, buluştuğu ve müreffeh bir hayata adım atmanın yolu olarak görüldüğü bir ortam olmuştur. Bu çalışma ile Osmanlı dönemi Arap edebiyatı sahasında yapılan çalışmalara küçük bir katkı verilmesi amaçlanmıştır. Şairin hangi amaçlarla şiir söylediği ortaya konularak şiirlerinden örnekler verilecek ve Türkçeye çevrilecektir. eṭ-Ṭâluvî’nin İstanbul’a gelmekle yaşadığı ekonomik sıkıntıların, onun için şiir söylemekte en önemli güdü olduğu divanından açıkça anlaşılmaktadır. Özellikle işsiz kaldığı zamanlarda ileri gelen devlet adamlarına çeşitli vesilelerle şiirler yazarak onlardan himaye ve yardım talep etmiştir. Tayin yetkisi olan şeyhülislâm, kazasker, kadı gibi hem ilim adamı hem de devlet görevlisi olan şahıslara sık sık methiyeler yazmıştır. Her biri şeyhülislâmlık yapmış olan Ebusuud Efendi (öl. 982/1574), Çivizade Mehmed Efendi (öl. 995/1587), Bostanzâde Mehmed Efendi (öl. 1006/1598), Hoca Sadeddin Efendi (öl. 1008/1599) ve oğull","PeriodicalId":33325,"journal":{"name":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","volume":"35 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-12","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69742372","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Oryantalist Bakış Açısına Göre Kıraatler: Otto Pretzl, Arthur Jeffery, Nöldeke ve Goldziher Örneği Oryanist观点的参考:奥托·普雷茨尔、亚瑟·杰弗里、诺斯和戈尔德齐尔的例子
Pub Date : 2022-12-12 DOI: 10.33420/marife.1144541
Recep Koyuncu, İdris Yi̇ği̇t
Fransızca “Orient” kelimesinden türeyen oryantalizm; kendini Batı kültür oluşumuna ait hisseden birinin, Doğu olarak betimlediği kültür hakkında bilgi-belge derlemesi ve bunlar üzerinde gerekli çalışmaları gerçekleştirdikten sonra “Doğu” dediği imge hakkında yazması, konuşması ve birtakım yargılara varmasıdır. Söz konusu çalışmalara “Oryantalizm” bu çalışmaları yapanlara “Oryantalist” denir. Hz. Peygamberin hayatı, Arap dili, hadis, tasavvuf ve tefsir gibi ilim dallarıyla ilgilenen müsteşriklerin ilgi alanı genellikle Kur’an olmuştur. 19. ve 20. Yüzyıla kadar oryantalistlerin Kur’an özelinde yaptıkları çalışmalar genel olarak Kur’an tercümesi ve Kur’an’ın kaynağı meselesidir. Bin yılı aşkın tarihi geçmişe sahip olan bu hareket, süreç içerisinde ilahi kitabı birçok Batı diline tercüme etmelerine rağmen kıraatleri ve Kur’an’ın metinleşme sürecini neredeyse gündemlerine hiç almamışlardır. Kıraat ilminin oryantalistleri ilgilendirmeye başlaması söz konusu ilmin, Kur’an’a dair tek bir metnin olduğu yönündeki inancı sarsabilecek önemli bir kanıt olarak görülmesinden sonradır. 19. Yüzyıldan itibaren Kur’an tarihi, metinleşme süreci ve Kur’an’ın yazım özellikleri üzerinde yaptıkları ciddi çalışmalar, onları kıraat ilmi üzerinde durmaya ve bu ilmi tanımaya yönelik çalışmaları yapmaya götürmüştür. İlk olarak 1857 de "Parisien Academie des Inscription et Belles-Lettres" adlı bir kuruluş fikir olarak; öncesinde Tevrât ve İncil’e uygulanan ve temel hedefi ilk Kur’an nüshaları ve bugün elimizde bulunan mevcut nüshalar arasında bir karşılaştırma yaparak, tenkitli bir Mushaf ortaya koyma projesini gündeme getirdi. Bu fikirden etkilenen Theodor Nöldeke Geschicte des Qurans adlı eserinde bu konuyu ele aldı. Projenin planlamasını yapan Gotthelf Bergstrâsser çalışmanın raporunu “Plan eines Apparatus criticus zum Koran” adıyla, Münih’te 1930 yayımlamıştır. Arthur Jefferey’in destek verdiği Kur’an arşivinde 42.000 nüsha kitap vb. malzeme biriktirmiştir. Kur’an tarihinin kapsamlı olarak incelendiği Geschichte des Qorâns (Tarîhü’l-Kur’an) isimli kitabın yazarı Theodor Nöldeke bu kitabında kıraat ilmine bir bahis açmış, bu başlık altında Kur’an’ın oluşum sürecinin yedi harf hadisiyle başlayıp, Taberî’yle (öl. 310/923) son bulduğunu iddia etmektedir. Bunun yanında kıraat-resm ilişkisi, bir kıraatın kabulü için öne sürülen gramere uygunluk, sahih sened ve Mushaf hattına uygunluk gibi şartların yanında amme prensibi ile kıraatlerin birleştirilmesi konularını ele almaktadır. Yazdığı Die Richtungen der Islamischer Koranauslegung (Mezâhibü’t-tefsîri’l-İslamî) isimli eserinde kıraatlere özel başlık açan diğer bir müsteşrik Ignaz Goldziher, konu üzerinde ciddiyetle durmuştur. Goldziher Kur’an’ı, Allah kelamı olarak kabul etmediği gibi, kıraatlerin Arap yazısının karakterinden ortaya çıktığını ve âlimlerin bazı tercihlerinden ibaret olduğunu iddia eder. O, Hz. Peygamberin vefatından sonra oluşturulan bu kitabın ittifak edilmiş bir metninin olmadığını ve Kur’an’ın subutiyeti konu
东方主义源自法语单词“Orient”;一个感觉自己是西方文化的人,要写、说、判断关于他在东方描述的文化的多种语言,并为此进行必要的工作。研究这个主题被称为“奥扬主义者”。赫兹。先知的一生,阿拉伯语,阿拉伯语,阿拉伯语言,阿拉伯语,阿拉伯文,阿拉伯语和阿拉伯语。19和20。Yüzyıla kadar oryantalistlerin Kuranözelinde yaptıklarıçalışmalar genel olarak Kuran tercümesi ve Kuran’ın kaynağımeselesidir。尽管他们将《古兰经》翻译成了许多西方语言,但在一千年的爱情史上,这些运动几乎一天都没有涉及到《古兰经的横截面和文本过程。创造性科学的问题是,在它被视为《古兰经》信仰是单一文本的重要证明后,它开始关注器官。自19世纪以来,《古兰经》对其文本过程及其书写特性进行了认真的研究,这使他们能够在短期内继续学习并努力识别它们。伊尔克·奥拉克1857年的“巴黎铭文与贝莱斯学院”adlıbir kuruluşfikir olarak;德黑兰和《圣经》的第一个目标是提出一个复杂的Mushaf项目,这是第一个Kur an原子和我们今天拥有的现有原子核之间的和解。这个想法的灵感来自北方的《古兰经》。1930年,Gotthelf Bergstrâsser在慕尼黑发表了一份关于该项目规划的报告,名为Plan eines Apparatus criticus zum Koran。亚瑟·杰弗里在他支持的《古兰经》档案中收集了42000本新书等。Kuran tarihini kapsamlıolarak incelendiği Geschichte des Qorâns edir。此外,根据Sahih-sened和Mushaf线,四张图片之间的关系是考虑到之前用于接受分数的克数的一致性,但原则是将分数组合起来。另一位名叫Die Richtungen der Islamicscher Koranauslegung(Mezibü't-Explorer'l-Islam)的同伙严重参与了这起案件,这开启了关于裂痕的私人篇章。Goldziher的《古兰经》声称它来自阿拉伯语,因为上帝不接受它。O、 赫兹。这本书是在先知去世后创作的,并不是一本统一的文本,人们对《古兰经》的权威性存在严重怀疑。为了确立这一观点,穆斯林之间产生了分歧和裂痕。在这项研究中,我们收到了来自西方的关于北方和Goldziher的各种研究的声明,这些研究是红海项目工作的第一步,也是他们在红海所做的工作。我们试图给Goldziher一组非常希望的指控的答案,以核实这篇文章是否越界。
{"title":"Oryantalist Bakış Açısına Göre Kıraatler: Otto Pretzl, Arthur Jeffery, Nöldeke ve Goldziher Örneği","authors":"Recep Koyuncu, İdris Yi̇ği̇t","doi":"10.33420/marife.1144541","DOIUrl":"https://doi.org/10.33420/marife.1144541","url":null,"abstract":"Fransızca “Orient” kelimesinden türeyen oryantalizm; kendini Batı kültür oluşumuna ait hisseden birinin, Doğu olarak betimlediği kültür hakkında bilgi-belge derlemesi ve bunlar üzerinde gerekli çalışmaları gerçekleştirdikten sonra “Doğu” dediği imge hakkında yazması, konuşması ve birtakım yargılara varmasıdır. Söz konusu çalışmalara “Oryantalizm” bu çalışmaları yapanlara “Oryantalist” denir. Hz. Peygamberin hayatı, Arap dili, hadis, tasavvuf ve tefsir gibi ilim dallarıyla ilgilenen müsteşriklerin ilgi alanı genellikle Kur’an olmuştur. 19. ve 20. Yüzyıla kadar oryantalistlerin Kur’an özelinde yaptıkları çalışmalar genel olarak Kur’an tercümesi ve Kur’an’ın kaynağı meselesidir. Bin yılı aşkın tarihi geçmişe sahip olan bu hareket, süreç içerisinde ilahi kitabı birçok Batı diline tercüme etmelerine rağmen kıraatleri ve Kur’an’ın metinleşme sürecini neredeyse gündemlerine hiç almamışlardır. Kıraat ilminin oryantalistleri ilgilendirmeye başlaması söz konusu ilmin, Kur’an’a dair tek bir metnin olduğu yönündeki inancı sarsabilecek önemli bir kanıt olarak görülmesinden sonradır. 19. Yüzyıldan itibaren Kur’an tarihi, metinleşme süreci ve Kur’an’ın yazım özellikleri üzerinde yaptıkları ciddi çalışmalar, onları kıraat ilmi üzerinde durmaya ve bu ilmi tanımaya yönelik çalışmaları yapmaya götürmüştür. İlk olarak 1857 de \"Parisien Academie des Inscription et Belles-Lettres\" adlı bir kuruluş fikir olarak; öncesinde Tevrât ve İncil’e uygulanan ve temel hedefi ilk Kur’an nüshaları ve bugün elimizde bulunan mevcut nüshalar arasında bir karşılaştırma yaparak, tenkitli bir Mushaf ortaya koyma projesini gündeme getirdi. Bu fikirden etkilenen Theodor Nöldeke Geschicte des Qurans adlı eserinde bu konuyu ele aldı. Projenin planlamasını yapan Gotthelf Bergstrâsser çalışmanın raporunu “Plan eines Apparatus criticus zum Koran” adıyla, Münih’te 1930 yayımlamıştır. Arthur Jefferey’in destek verdiği Kur’an arşivinde 42.000 nüsha kitap vb. malzeme biriktirmiştir. \u0000Kur’an tarihinin kapsamlı olarak incelendiği Geschichte des Qorâns (Tarîhü’l-Kur’an) isimli kitabın yazarı Theodor Nöldeke bu kitabında kıraat ilmine bir bahis açmış, bu başlık altında Kur’an’ın oluşum sürecinin yedi harf hadisiyle başlayıp, Taberî’yle (öl. 310/923) son bulduğunu iddia etmektedir. Bunun yanında kıraat-resm ilişkisi, bir kıraatın kabulü için öne sürülen gramere uygunluk, sahih sened ve Mushaf hattına uygunluk gibi şartların yanında amme prensibi ile kıraatlerin birleştirilmesi konularını ele almaktadır. Yazdığı Die Richtungen der Islamischer Koranauslegung (Mezâhibü’t-tefsîri’l-İslamî) isimli eserinde kıraatlere özel başlık açan diğer bir müsteşrik Ignaz Goldziher, konu üzerinde ciddiyetle durmuştur. Goldziher Kur’an’ı, Allah kelamı olarak kabul etmediği gibi, kıraatlerin Arap yazısının karakterinden ortaya çıktığını ve âlimlerin bazı tercihlerinden ibaret olduğunu iddia eder. O, Hz. Peygamberin vefatından sonra oluşturulan bu kitabın ittifak edilmiş bir metninin olmadığını ve Kur’an’ın subutiyeti konu","PeriodicalId":33325,"journal":{"name":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","volume":"27 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-12","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69741922","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
İmam Hatip Ortaokulu Arapça Dersi Öğretim Programının Öğretmen Görüşleri Doğrultusunda Stufflebeam’in Bağlam-Girdi-Süreç-Ürün (CIPP) Modeline Göre Değerlendirilmesi IM线性正统阿拉伯语教育计划的评估基于Stufflebeam的挡板式投入产出模型(CIPP)
Pub Date : 2022-12-12 DOI: 10.33420/marife.1173699
F. Kaya
Eğitim programları, uluslararası standartlarda güçlü bir eğitim sistemi inşa etme, toplumun ihtiyaç duyduğu nitelikli insan gücünü yetiştirme, maddi ve manevi değerlerin korunması ve geliştirilmesini sağlamak gibi hedefler doğrultusunda geliştirilmektedir. Eğitim kurumları, bilim ve teknolojideki değişikliklerin yoğun olarak yaşandığı bu dönemde, ihtiyaçlar doğrultusunda eğitim programlarında gerekli yenilikler yaparak müfredat değişikliklerine gitmişlerdir. Bu bağlamda programların geliştirilmesi ve değerlendirilmesi eğitimin kalitesinin artmasında büyük önem arz etmektedir. Bu araştırma, Stufflebeam’in CIPP (Bağlam, Girdi, Süreç ve Ürün) program değerlendirme modeline göre Arapça öğretmenlerinin görüş ve tecrübeleri ışığında imam hatip ortaokullarında (İHO) okutulan İlköğretim Arapça dersi öğretim programının (2016) incelenmesini amaçlamaktadır. Nitel araştırma yönteminden durum çalışma deseni ile yürütülen araştırmada, 2021-2022 eğitim-öğretim yılında Trabzon ilinde imam hatip ortaokullarında görev yapan ve amaçlı örneklem yoluyla seçilen toplam 20 imam hatip ortaokulu Arapça öğretmenleri ile yarı yapılandırılmış görüşme yapılmıştır. Dinçer (2013) tarafından geliştirilen ve Arapça dersine uyarlanan yarı yapılandırılmış görüşme formu yoluyla elde edilen veriler, içerik analiz ile çözümlenmiştir. Verilerin analizinde, içerik analizi kullanılarak temalar oluşturulmuş ve bulgular bölümünde öğretmenlerin görüşlerinden sıklıkla doğrudan alıntılar yapılmıştır. Stufflebeam’in CIPP program değerlendirme modeli kullanılarak yapılan veri analizi sonucunda, bağlam, girdi, süreç ve ürün değerlendirme boyutu olmak üzere toplam 4 tema ve bunlara bağlı olarak 12 kategori belirlenmiştir. Bulgularda, bağlam değerlendirme boyutunda öğretmenlerin çoğunun programı incelemediği, bu konuda daha çok ders kitapları ve yıllık planlardan yararlandıkları tespit edilmiştir. Genel olarak katılımcılar programın amaçları için olumlu görüşe sahip olduklarını, programın öğrenci merkezli olduğunu, sarmal yapıya uygun olarak hazırlandığını, gramer yerine dilin aktif kullanımını önceleyerek dinleme ve konuşma becerilerinin geliştirilmesini amaçladığını belirtmişlerdir. Katılımcılar programın zayıf yönü olarak teori ve uygulama uyuşmazlığını, programın her okulda uygulanabilir olmamasını, içeriğin yoğun olmasını, temaların tam olarak birbirini desteklememesini, konuşma aktivitelerinin ve etkinliklerin yetersizliğini ifade etmişlerdir. Girdi değerlendirme boyutunda öğretmenlerin çoğunun öğretim programına yönelik hizmet içi eğitime katılmadığı ya da verilen eğitimin süre ve içerik bakımından yetersiz olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca öğretmenlerin görüşlerinden öğrencilerin hazırbulunuşluk düzeyinin düşük olduğu ve derse yönelik isteksiz bir tutum sergiledikleri, ders kitaplarının, EBA platformunda ve din öğretimi genel müdürlüğünün sitesinde yer alan içeriğin kısmen yeterli olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Süreç değerlendirme boyutunda, öğretmenlerin ağırlıklı olarak öğretmen merkez
教育方案旨在建立一个符合国际标准的强大教育体系,提高社区所需的人力资源质量,保护和提高物质和手段的价值。在教育机构、科学和技术变革受到强烈影响的时候,他们改变了加密方式,在教育计划中进行了必要的创新。在这方面,制定和评价方案对于提高教育质量具有重要意义。根据这项研究,Stufflebeam的CIPP(链接、进入、驱动和产品)评估模型旨在检验阿拉伯语教师在中学教育项目中对IM课程(2016)的愿景和经验。在一项最先进的研究进行的调查中,2021-2022年,除了伊玛目在媒体学校的工作外,还在特拉布宗进行了20次伊玛目和半组织采访,这些采访是由中学阿拉伯语教师总数选出的。Dinar(2013)获得的部分用阿拉伯语配置的数据已通过内部分析进行了分析。在数据分析中,内容分析是使用主题创建的,并且经常直接从教师在谜题部分的观点中获得。Stufflebeam的CIPP评估模型使用基于总共4个主题和12个类别的数据分析,包括连接、输入、过程和产品评估。Bulgularda,bağlam değerlendirme boyutundağretmenlerinçoğunun programıincelemediği,bu konuda dahaçok ders kitaplarıve yıllık planlardan yararlandıklarıtespit edilmiştir。总的来说,与会者指出,该方案为该方案的目的举行了一次积极的会议,该方案以石棺结构为中心,旨在提高语言的积极使用,而不是语法,从而提高听和说的能力。参与者表示,该课程的理论和应用兼容性较弱,并非所有学校都适用该课程,内容密集,主题相互不完全支持,演讲活动和活动不足。在投入评估中,大多数教师被发现没有参加培训计划,或者在提供培训的时间和内容管理方面不足。此外,学生们的陈述表明,作为教材、EBA平台和宗教总管理网站内容的一部分,学生的准备水平很低,缺乏培训。在评估过程中,教师使用教师的基本技巧,这些技巧涉及阿拉伯语课程的应用所面临的问题,破坏了学生不被置于阿拉伯研究中心以充分实施该课程的动机,bazıokularda yeterli teknolojik alt yapının olmadığısonuçlarına ulaşılmıştır。总的来说,教师们已经宣布,该课程将通过主题、内容和语言结构重新获得资格。Araştırmanınürün değerlendirme boyutunda,bilgi ve becerilerin değlerendilmesi açısındanğretmenlerin ençok维吾尔语它是oranda değerlendirilemediği,已经确定,教师们对方案中提出的未经测量、测量和评估的替代测量工具的结果进行了更集中的评估,这些工具没有得到充分的测量和建议。项目ın vigulanamayan boyutlarına yönelik olarakğretmenler,如果是ederken konuşma的话,她会选择bilgisi açısından gelişim gösterdiklerini,dinleme ve yazma(inşa)becerilerinde istenilen düzeyde ilerleme kaydilemediği和她的计划。还需要注意的是,教师并不依赖于对交流至关重要的课程的主要哲学。这项研究的结果有望有助于阿拉伯语课程的开发和有效应用。
{"title":"İmam Hatip Ortaokulu Arapça Dersi Öğretim Programının Öğretmen Görüşleri Doğrultusunda Stufflebeam’in Bağlam-Girdi-Süreç-Ürün (CIPP) Modeline Göre Değerlendirilmesi","authors":"F. Kaya","doi":"10.33420/marife.1173699","DOIUrl":"https://doi.org/10.33420/marife.1173699","url":null,"abstract":"Eğitim programları, uluslararası standartlarda güçlü bir eğitim sistemi inşa etme, toplumun ihtiyaç duyduğu nitelikli insan gücünü yetiştirme, maddi ve manevi değerlerin korunması ve geliştirilmesini sağlamak gibi hedefler doğrultusunda geliştirilmektedir. Eğitim kurumları, bilim ve teknolojideki değişikliklerin yoğun olarak yaşandığı bu dönemde, ihtiyaçlar doğrultusunda eğitim programlarında gerekli yenilikler yaparak müfredat değişikliklerine gitmişlerdir. Bu bağlamda programların geliştirilmesi ve değerlendirilmesi eğitimin kalitesinin artmasında büyük önem arz etmektedir. \u0000Bu araştırma, Stufflebeam’in CIPP (Bağlam, Girdi, Süreç ve Ürün) program değerlendirme modeline göre Arapça öğretmenlerinin görüş ve tecrübeleri ışığında imam hatip ortaokullarında (İHO) okutulan İlköğretim Arapça dersi öğretim programının (2016) incelenmesini amaçlamaktadır. Nitel araştırma yönteminden durum çalışma deseni ile yürütülen araştırmada, 2021-2022 eğitim-öğretim yılında Trabzon ilinde imam hatip ortaokullarında görev yapan ve amaçlı örneklem yoluyla seçilen toplam 20 imam hatip ortaokulu Arapça öğretmenleri ile yarı yapılandırılmış görüşme yapılmıştır. Dinçer (2013) tarafından geliştirilen ve Arapça dersine uyarlanan yarı yapılandırılmış görüşme formu yoluyla elde edilen veriler, içerik analiz ile çözümlenmiştir. Verilerin analizinde, içerik analizi kullanılarak temalar oluşturulmuş ve bulgular bölümünde öğretmenlerin görüşlerinden sıklıkla doğrudan alıntılar yapılmıştır. Stufflebeam’in CIPP program değerlendirme modeli kullanılarak yapılan veri analizi sonucunda, bağlam, girdi, süreç ve ürün değerlendirme boyutu olmak üzere toplam 4 tema ve bunlara bağlı olarak 12 kategori belirlenmiştir. \u0000Bulgularda, bağlam değerlendirme boyutunda öğretmenlerin çoğunun programı incelemediği, bu konuda daha çok ders kitapları ve yıllık planlardan yararlandıkları tespit edilmiştir. Genel olarak katılımcılar programın amaçları için olumlu görüşe sahip olduklarını, programın öğrenci merkezli olduğunu, sarmal yapıya uygun olarak hazırlandığını, gramer yerine dilin aktif kullanımını önceleyerek dinleme ve konuşma becerilerinin geliştirilmesini amaçladığını belirtmişlerdir. Katılımcılar programın zayıf yönü olarak teori ve uygulama uyuşmazlığını, programın her okulda uygulanabilir olmamasını, içeriğin yoğun olmasını, temaların tam olarak birbirini desteklememesini, konuşma aktivitelerinin ve etkinliklerin yetersizliğini ifade etmişlerdir. Girdi değerlendirme boyutunda öğretmenlerin çoğunun öğretim programına yönelik hizmet içi eğitime katılmadığı ya da verilen eğitimin süre ve içerik bakımından yetersiz olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca öğretmenlerin görüşlerinden öğrencilerin hazırbulunuşluk düzeyinin düşük olduğu ve derse yönelik isteksiz bir tutum sergiledikleri, ders kitaplarının, EBA platformunda ve din öğretimi genel müdürlüğünün sitesinde yer alan içeriğin kısmen yeterli olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Süreç değerlendirme boyutunda, öğretmenlerin ağırlıklı olarak öğretmen merkez","PeriodicalId":33325,"journal":{"name":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-12","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69742653","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Roma Katolik Kilisesi'nde Bir Dönüm Noktası Olarak Papa I. Leo 教皇一世利奥是罗马天主教会的一个转变点。
Pub Date : 2022-12-09 DOI: 10.33420/marife.1179407
Mustafa Furkan Di̇nleyi̇ci̇
Papalık tarihinde “Magnus” (büyük, yüce) sıfatına layık görülen ilk isim 440-461 yılları arasında görev yapan Papa I. Leo’dur. Leo’nun bu sıfatla nitelenmesinde birkaç önemli faktör bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, Leo’nun Katolik Kilisesi içerisinde yapmış olduğu düzenlemelerdir. Leo’nun mektuplarında görüldüğü kadarıyla piskoposların ve diğer kilise görevlilerinin rüşvet, yolsuzluk, kilise makamını kötüye kullanma gibi çeşitli yanlışlarına müdahale ederek düzeltmeye çalışmıştır. Kiliselerdeki ibadet düzeni, dini törenler, evlilik, kadınlarla ilgili meseleler ve daha pek çok konuda tavsiye ve uyarılarda bulunarak Katolik Kilisesi’ni düzgün biçimde çalışan bir kurum haline getirmek için gayret göstermiştir. İkinci olarak Leo, Roma halkı ve dışarıdan Roma’ya gelen Hıristiyanlarla da kuvvetli bir iletişim kurmaya çalışmış ve devamlı olarak vaazlar vermiştir. Noel, Epifani, Paskalya, Yükseliş, İsa’nın Çilesi (Passion), Pentekost, Lent, diğer oruç günleri ve azizlerin anma günlerinde verdiği onlarca vaazı bulunmaktadır. Leo’nun vaazları Papalık tarihinde günümüze ulaşan en erken vaazlardır. Kendisinden önceki papaların da vaazlarının olduğu bilinmektedir ancak günümüze kadar ulaşmamıştır. Leo, içeriden yaptığı düzenlemelerle Katolik Kilisesi’ni korumaya çalıştığı gibi dışarıdan gelen saldırılarla aynı şekilde mücadele etmiştir. Leo’nun papalık faaliyetleri içerisinde öne çıkan meselelerden biri de heretiklerle ilgili problemdir. Leo hem mektuplarında hem de vaazlarında sık sık çeşitli heretik akımlardan bahsetmekte ve bu akımlara karşı dikkatli olunması için uyarılarda bulunmaktadır. Leo’yu meşhur yapan hadiselerden biri de 452 yılında Roma’yı işgale gelen Attila’yı durdurmasıdır. Her ne kadar araştırmacılar böyle bir olayın hiç yaşanmadığını ya da yaşanmış olsa bile abartılarak anlatıldığını belirtse de bu hikaye Katolik Kilisesi içerisinde yüzyıllar boyunca anlatılmış ve Leo’yu diğer papalardan daha önemli kılan olaylardan biri kabul edilmiştir. Papa I. Leo’yu Roma Katolik Kilisesi için dönüm noktası haline getiren ve onu Leo Magnus yapan husus ise Petrus’un otoritesine yapmış olduğu vurgudur. Bilindiği gibi Roma Kilisesi’nin kurucusu havari Petrus kabul edilmektedir. Leo’dan önceki papalar Roma Kilisesi’nin otoritesini ve diğer kiliseler arasındaki üstünlüğünü Petrus’un mezarının Roma’da olmasına dayandırırken Papa I. Leo bu otoriteyi doğrudan Petrus’un şahsına dayandırmıştır. Bununla da yetinmeyen Leo, Petrus’un Roma Kilisesi üzerinde hala etken güç olduğunu ve bu gücün de papalar aracılığıyla ortaya çıktığını iddia etmiştir. Böylece papalar doğrudan doğruya Petrus’un her anlamda varisi ve onun sözcüsü haline gelmiştir. Dolayısıyla papanın sözleri ve otoritesi aslında Petrus’un sözleri ve otoritesi olarak değerlendirilmeye başlamıştır. Leo, Petrus’un otoritesini ve dolaylı olarak Roma Kilisesi’nin üstünlüğünü ortaya koymak adına büyük çaba göstermiştir. Günümüze ulaşan mektuplarında ve vaazlarında hangi konu ile ilgili konuşursa konuşsun mesel
Papalık tarhinde“Magnus”(büyük,yüce)sıfatına layık görülen ilk isim 440-461 yıllarıarasında görev yapan Papa I.Leo'dur。在利奥的分析中发现了许多重要因素。Bunlardan birincisi,Leo'nun Katolik Kilisesi içerisinde yapmışolduğu düzenlemelerdir。正如利奥在信中所看到的那样,他试图纠正对教会官员的贿赂、腐败和虐待,包括主教和其他教会官员的各种错误。礼拜仪式、宗教仪式、婚姻、妇女事务,以及教堂里更多的建议和警告,都鼓励天主教会成为一个真正活跃的机构。其次,利奥、罗马人民和来到罗马的基督徒做出了承诺,并进行了强有力的沟通。诺埃尔的承诺,主显节,帕斯卡利,上升,耶稣的激情,五旬节,四旬斋,以及节日的其余日子和圣徒的日子。利奥的承诺是教皇历史上最早的承诺。在他之前的祭司也知道他们答应了他们,但他们没有达到我们的日子。当利奥试图用他所做的改变来保护天主教会时,他也在与同样的结果进行斗争。利奥教皇的问题之一是异教徒。利奥经常在他的信和承诺中被警告各种异教徒的河流和对这些河流的警告。Leo'yu meşhur yapan hadiselerden biri de 452 yılında Roma’yıişgale gelen Attila'yıdurdurmasıdır。尽管研究人员表示,从未发生过这样的事情,但这个故事在天主教会已经讲了几个世纪,利奥被承认做了比另一位教皇更重要的事情。教皇一世利奥是罗马天主教会的转折点,正是他让他成为了皮特鲁斯的权威利奥·马格努斯。众所周知,罗马教会的创始人正在接受佩特鲁斯。帕帕一世·利奥直接确立了罗马教会的权威和佩特鲁斯坟墓在罗马的尊严。利奥对此并不满意,他声称佩特鲁斯仍然对罗马教会掌权,而这种权力是通过教皇出现的。因此,教皇在各个方面都成为了佩特鲁斯的继承人和代言人。因此,教皇的话语和权威实际上已经开始被评估为佩特鲁斯的话语和权力。利奥展现了佩特鲁斯的权威,因此他大力宣扬罗马教会的优越性。在我们收到的信件和承诺中,问题是以某种方式将佩特鲁斯联系起来,并证明整个基督教信仰就是佩特鲁斯的空气。Burada zikredilen hususlar dışında Leo'yuönemli kılan bir diğer mesele deïsa'nın tabiatıhakkıandaki söylemleri ve bu söylmlerin 451 Kadıköy Konsili'ne etkisidir。如上所述,狮子座是他执政期间最大的问题之一。利奥相信他在440年承诺的天主教信仰,在他的信中,他讲述了耶稣的迹象。431年,聂斯托利乌斯继续在教会中讨论耶稣的禁忌,尽管他在以弗所会议上的言论被废除和禁止。Constantinopolis piskoposu Flavianus ve Eutyches arasında bu konu ile ilgiliçıkan tartışmanın büyümesi neticesinde Flavianus,Papa I.Leoya başvurmuşve kendesiden yardım istemiştir。应此要求,利奥写了一封信,这封信将被接受为高加索理事会讨论耶稣文学的基本文本。因此,狮子座已经成为影响整个基督教世界几个世纪的一个重要名字。
{"title":"Roma Katolik Kilisesi'nde Bir Dönüm Noktası Olarak Papa I. Leo","authors":"Mustafa Furkan Di̇nleyi̇ci̇","doi":"10.33420/marife.1179407","DOIUrl":"https://doi.org/10.33420/marife.1179407","url":null,"abstract":"Papalık tarihinde “Magnus” (büyük, yüce) sıfatına layık görülen ilk isim 440-461 yılları arasında görev yapan Papa I. Leo’dur. Leo’nun bu sıfatla nitelenmesinde birkaç önemli faktör bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, Leo’nun Katolik Kilisesi içerisinde yapmış olduğu düzenlemelerdir. Leo’nun mektuplarında görüldüğü kadarıyla piskoposların ve diğer kilise görevlilerinin rüşvet, yolsuzluk, kilise makamını kötüye kullanma gibi çeşitli yanlışlarına müdahale ederek düzeltmeye çalışmıştır. Kiliselerdeki ibadet düzeni, dini törenler, evlilik, kadınlarla ilgili meseleler ve daha pek çok konuda tavsiye ve uyarılarda bulunarak Katolik Kilisesi’ni düzgün biçimde çalışan bir kurum haline getirmek için gayret göstermiştir. İkinci olarak Leo, Roma halkı ve dışarıdan Roma’ya gelen Hıristiyanlarla da kuvvetli bir iletişim kurmaya çalışmış ve devamlı olarak vaazlar vermiştir. Noel, Epifani, Paskalya, Yükseliş, İsa’nın Çilesi (Passion), Pentekost, Lent, diğer oruç günleri ve azizlerin anma günlerinde verdiği onlarca vaazı bulunmaktadır. Leo’nun vaazları Papalık tarihinde günümüze ulaşan en erken vaazlardır. Kendisinden önceki papaların da vaazlarının olduğu bilinmektedir ancak günümüze kadar ulaşmamıştır. Leo, içeriden yaptığı düzenlemelerle Katolik Kilisesi’ni korumaya çalıştığı gibi dışarıdan gelen saldırılarla aynı şekilde mücadele etmiştir. Leo’nun papalık faaliyetleri içerisinde öne çıkan meselelerden biri de heretiklerle ilgili problemdir. Leo hem mektuplarında hem de vaazlarında sık sık çeşitli heretik akımlardan bahsetmekte ve bu akımlara karşı dikkatli olunması için uyarılarda bulunmaktadır. Leo’yu meşhur yapan hadiselerden biri de 452 yılında Roma’yı işgale gelen Attila’yı durdurmasıdır. Her ne kadar araştırmacılar böyle bir olayın hiç yaşanmadığını ya da yaşanmış olsa bile abartılarak anlatıldığını belirtse de bu hikaye Katolik Kilisesi içerisinde yüzyıllar boyunca anlatılmış ve Leo’yu diğer papalardan daha önemli kılan olaylardan biri kabul edilmiştir. Papa I. Leo’yu Roma Katolik Kilisesi için dönüm noktası haline getiren ve onu Leo Magnus yapan husus ise Petrus’un otoritesine yapmış olduğu vurgudur. Bilindiği gibi Roma Kilisesi’nin kurucusu havari Petrus kabul edilmektedir. Leo’dan önceki papalar Roma Kilisesi’nin otoritesini ve diğer kiliseler arasındaki üstünlüğünü Petrus’un mezarının Roma’da olmasına dayandırırken Papa I. Leo bu otoriteyi doğrudan Petrus’un şahsına dayandırmıştır. Bununla da yetinmeyen Leo, Petrus’un Roma Kilisesi üzerinde hala etken güç olduğunu ve bu gücün de papalar aracılığıyla ortaya çıktığını iddia etmiştir. Böylece papalar doğrudan doğruya Petrus’un her anlamda varisi ve onun sözcüsü haline gelmiştir. Dolayısıyla papanın sözleri ve otoritesi aslında Petrus’un sözleri ve otoritesi olarak değerlendirilmeye başlamıştır. Leo, Petrus’un otoritesini ve dolaylı olarak Roma Kilisesi’nin üstünlüğünü ortaya koymak adına büyük çaba göstermiştir. Günümüze ulaşan mektuplarında ve vaazlarında hangi konu ile ilgili konuşursa konuşsun mesel","PeriodicalId":33325,"journal":{"name":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69742520","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
İslâm Hukuku ile Türk Pozitif Hukukunda Hekimin Gayret Sarf Etme Sorumluluğu 伊斯兰法与土耳其实证法
Pub Date : 2022-12-03 DOI: 10.33420/marife.1184870
Nilüfer Sena Çalik
İnsanın umumî düzen içerisindeki en değerli varlığı teşkil etmesi onu geçmişten günümüze uzanan süreçte hukukun temel konularından biri kılmıştır. Bu sayede hukuk; insan ilişkileri ve insan tasarruflarının hukukî boyutta incelendiği, menfaatlerin korunduğu, neticede ise insanın hukukî düzenlemelere konu edildiği bir anlayış sunmaktadır. Sözü edilen hukukî düzen içerisinde insana birtakım haklar verilmiştir. Yaşam hakkı bu haklar içerisindeki en temel hakkı ifade etmektedir. Bu hak herhangi bir ihlale veya keyfi muameleye maruz bırakılmadan her iki hukuk sisteminde de korunmaktadır. Madden ve manen insana tesir eden, insan hayatını daha iyi idame ettirebilmek adına insan bedenine yapılan her türlü muameleyi de kapsamaktadır. Genel itibariyle hukuk nizamınca korunan menfaatlerin böylesi hakları oluşturması, bu hakların her birinin güvence altına alınmasını gerektirmekte; bu da hukuk sistemini gerekli kılmaktadır. Böylece kişinin ruhen ve bedenen iyi olmasına yönelik yapılan her türlü müdahale hukukun da konusunu oluşturmaktadır. Kişiye yönelik bu muamele sağlık sisteminin temelini temsil etmekte ve dolayısıyla birer ilim dalı olarak tıp ile hukuk etkileşim haline girmektedir. Bu nazarla bakıldığında hukuk, yaşayan toplumun hakikatini oluşturmaktadır ve hukukun gelişim serüveni yaşanan gelişmelere paralellik arz etmektedir. Bu, esasında hukukun dinamizmini de sağlayan şeydir. Nitekim hukuk kendi sistematiği içerisinde müspet gelişmeleri karşılamaya açıktır. Hukukun bu etkileşimli yapısının benzeri, kökleri eskilere dayanan tıp ilminde de kendisini göstermektedir. Hukuk sisteminin kendi içerisinde gelişim yaşaması gibi tıp da bir bilim dalı olarak kendi içerisinde gelişim ve ilerleme göstermiştir. Buna mukabil tıp bir bilim dalı olarak sistematik bir yapıya bürünmeden önce geleneksel ve ilkel tıbbi yöntemler halinde iken; günümüzde gelişen teknolojik imkânlarla birlikte çeşitliliğini artırarak farklı problemlere cevap verebilecek seviyeye ulaşmıştır. Örneğin tüp bebek, organ ve doku nakli, doğum kontrol yöntemleri, genetik kopyalama, ötanazi gibi yöntemler tıp alanında yaşanan gelişmelerden sadece birkaçıdır. Tıbbın geçirdiği bu dönüşüm sürecinde yaşanan gelişmeler ekseriyetle hukukun da konusu olmuştur. Hukuk ve tıp alanındaki bu etkileşimli yapı hukuk doktrininin sağlık sistemine verdiği ehemmiyetin bir göstergesidir. Her iki hukuk sistemi açısından bu etkileşimli durum yeni gelişmelerle birlikte yeni sorunlar ve yeni cevap arayışlarını da beraberinde getirmiştir. Bu arayışların birisini de hekimin mesuliyeti meselesi olmuşturmaktadır. Tıbbi müdahalede bulunan hekimin hangi durumlarda sorumlu olacağı, sorumluluğun sınırını belirleyen kıstasın hangi esas üzerine bina edileceği meselesi gerek Türk pozitif hukuk sisteminde gerekse İslâm hukuku açısından ele alınmış; mesele her iki hukuk sisteminde güncel gelişmelere paralel olarak hukukî düzenlemelere konu edinmiştir. Bu noktada çalışmanın temel hedefi her iki hukuk sisteminde hekimin mesuliyeti açısı
伊姆桑·乌姆姆穆·杜岑·伊泽里辛斯基和德埃里·瓦尔勒·伊姆穆·特谢基·伊泽姆姆穆泽·乌扎南·苏雷斯特·胡库昆。法律也是如此;从法律层面研究了人与人之间的关系和人与人的储蓄,并以利益为保护,从而理解了人权法规。在所述的法律秩序中,赋予了一些人权。生命是这些权利中的基本权利。这项权利必须在两个法律体系中得到保护,不得有任何错误或愉快的待遇。影响人类、导致人类的各种待遇,都是为了更好地服务于人类的生活。这些权利应给予在一般声誉的法律秩序中受到保护的利益,以便这些权利中的每一项都应得到保障;这是法律制度所必需的。因此,每一条通向灵魂和身体的善的干预法则都是为了创造它。Kişiye yönelik bu muamele sağlık系统是一个完整的系统。当它被揭露时,法律是为了创造生活社区的真相,并要求法律的发展服务平行发展。这基本上就是我们的法律动力。很明显,这部法律在其自身的体系中正面临着非同寻常的发展。法律以一种互动结构的形式表现出来,以一种基于古老根源的医学的形式表现自己。法律体系本身以及医学都显示出了进步和进步。在它被构建成系统结构之前,它是科学实用的传统医疗方法。随着今天发展的技术机遇,它已经达到了可以应对不同问题的水平。例如,试管、器官和组织移植、节育方法、基因复制、交易只是医学领域的一些发展。在这种转变的过程中,医学的发展也受到了法律的约束。Hukuk ve tıp alanındaki bu etkileşimli yapıHukuk doktrininin sağlık系统verdiği ehemmiyetin bir göstergesidir。在这两个法律体系中,这种互动的情况带来了新的问题和新的答案。其中一个搜索就是科学的问题。在什么情况下,医生的干预负责确定责任范围,土耳其积极法律体系需要建立的问题取自伊斯兰法律;在这两个法律体系中,目前的发展与法律安排是平行的。在这一点上,工作的基本目标是确定政府在两个法律体系中的基本责任,并确定在何种情况下会造成损害。最终,由于整体法律制度以及人类和社会关系的原因,伤害的挑战是不确定的。Diğer和她的婚姻制度是一种古老的婚姻制度。Ancak gerek Türk pozitif hukukunin gerekseïslâm hukukuunun kullandığıyöntemlerin的系统已经建立了。这些差异正面临着科学问题。Bununla birlikte hekimin mesuliyeti noktasında的iki hukuk系统在benimsediği ortak sorumluluk ilkelerinin olması系统中。责任原则之一是验证科学责任对我们工作的总体负担。这种负担预计会破坏智力责任,从而对执法条件作出反应。在我们的工作中,将以这种情况为例,与这两种法律制度进行比较;所以我们要试着解释一下。
{"title":"İslâm Hukuku ile Türk Pozitif Hukukunda Hekimin Gayret Sarf Etme Sorumluluğu","authors":"Nilüfer Sena Çalik","doi":"10.33420/marife.1184870","DOIUrl":"https://doi.org/10.33420/marife.1184870","url":null,"abstract":"İnsanın umumî düzen içerisindeki en değerli varlığı teşkil etmesi onu geçmişten günümüze uzanan süreçte hukukun temel konularından biri kılmıştır. Bu sayede hukuk; insan ilişkileri ve insan tasarruflarının hukukî boyutta incelendiği, menfaatlerin korunduğu, neticede ise insanın hukukî düzenlemelere konu edildiği bir anlayış sunmaktadır. Sözü edilen hukukî düzen içerisinde insana birtakım haklar verilmiştir. Yaşam hakkı bu haklar içerisindeki en temel hakkı ifade etmektedir. Bu hak herhangi bir ihlale veya keyfi muameleye maruz bırakılmadan her iki hukuk sisteminde de korunmaktadır. Madden ve manen insana tesir eden, insan hayatını daha iyi idame ettirebilmek adına insan bedenine yapılan her türlü muameleyi de kapsamaktadır. Genel itibariyle hukuk nizamınca korunan menfaatlerin böylesi hakları oluşturması, bu hakların her birinin güvence altına alınmasını gerektirmekte; bu da hukuk sistemini gerekli kılmaktadır. Böylece kişinin ruhen ve bedenen iyi olmasına yönelik yapılan her türlü müdahale hukukun da konusunu oluşturmaktadır. Kişiye yönelik bu muamele sağlık sisteminin temelini temsil etmekte ve dolayısıyla birer ilim dalı olarak tıp ile hukuk etkileşim haline girmektedir. Bu nazarla bakıldığında hukuk, yaşayan toplumun hakikatini oluşturmaktadır ve hukukun gelişim serüveni yaşanan gelişmelere paralellik arz etmektedir. Bu, esasında hukukun dinamizmini de sağlayan şeydir. Nitekim hukuk kendi sistematiği içerisinde müspet gelişmeleri karşılamaya açıktır. Hukukun bu etkileşimli yapısının benzeri, kökleri eskilere dayanan tıp ilminde de kendisini göstermektedir. Hukuk sisteminin kendi içerisinde gelişim yaşaması gibi tıp da bir bilim dalı olarak kendi içerisinde gelişim ve ilerleme göstermiştir. Buna mukabil tıp bir bilim dalı olarak sistematik bir yapıya bürünmeden önce geleneksel ve ilkel tıbbi yöntemler halinde iken; günümüzde gelişen teknolojik imkânlarla birlikte çeşitliliğini artırarak farklı problemlere cevap verebilecek seviyeye ulaşmıştır. Örneğin tüp bebek, organ ve doku nakli, doğum kontrol yöntemleri, genetik kopyalama, ötanazi gibi yöntemler tıp alanında yaşanan gelişmelerden sadece birkaçıdır. Tıbbın geçirdiği bu dönüşüm sürecinde yaşanan gelişmeler ekseriyetle hukukun da konusu olmuştur. Hukuk ve tıp alanındaki bu etkileşimli yapı hukuk doktrininin sağlık sistemine verdiği ehemmiyetin bir göstergesidir. Her iki hukuk sistemi açısından bu etkileşimli durum yeni gelişmelerle birlikte yeni sorunlar ve yeni cevap arayışlarını da beraberinde getirmiştir. Bu arayışların birisini de hekimin mesuliyeti meselesi olmuşturmaktadır. Tıbbi müdahalede bulunan hekimin hangi durumlarda sorumlu olacağı, sorumluluğun sınırını belirleyen kıstasın hangi esas üzerine bina edileceği meselesi gerek Türk pozitif hukuk sisteminde gerekse İslâm hukuku açısından ele alınmış; mesele her iki hukuk sisteminde güncel gelişmelere paralel olarak hukukî düzenlemelere konu edinmiştir. Bu noktada çalışmanın temel hedefi her iki hukuk sisteminde hekimin mesuliyeti açısı","PeriodicalId":33325,"journal":{"name":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-03","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69742279","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Fâtiha ve Muavvizeteyn’in Abdullah b. Mes‘ûd’un Mushafında Bulunmaması Meselesinin Tahlili Tahlili的问题找到法哈德和穆阿维泽坦在阿卜杜拉b.穆斯林
Pub Date : 2022-12-01 DOI: 10.33420/marife.1188248
Sümeyye Sayğin
Müslümanlar Kur’ân’dan olan her şeyin mushafta bulunduğu, ondan olmayan herhangi bir şeyin de mushafa alınmadığı konusunda ittifak etmişlerdir. Bununla birlikte Abdullah b. Mes‘ûd’un (ö. 32/652-53) Fâtiha ve Muavvizeteyn’i mushafına yazmadığına dair birtakım rivayetler, mushafta Kur’ân’a ait olmayan herhangi bir şey bulunmadığı inancı ile çelişki arz etmektedir. Bu nedenle bu konudaki rivayetlerin kapsamlı ve bütüncül bir şekilde incelenmesine ihtiyaç vardır. Klasik İslâm ilim geleneğinde İbn Mes‘ûd, Fâtiha, Felak ve Nâs’ın konu edildiği yerlerde onun bu sûreleri mushafına yazmaması ve Kur’ân’dan kabul edip etmediği meselesi yer yer değerlendirilmiştir. Yakın dönemde ise bu konuya Abdullah b. Mes‘ûd’un kişiliği, mushafının tertibi, kıraati hakkında yapılan birtakım çalışmalar içerisinde kısmen yer verildiği görülmektedir. Ancak Fâtiha ve Muavvizeteyn’in İbn Mes‘ûd mushafında bulunmaması meselesini Kur’ân-ı Kerim’in korunmuşluğu bağlamında ve müstakil olarak ele alan bir çalışmaya rastlanmamıştır. Çalışmamızın, İbn Mes‘ûd mushafında Fâtiha, Felak ve Nâs sûrelerinin bulunmaması meselesini Kur’ân’-ı Kerim’in korunmuşluğuyla ilişkili olarak ele alması yönüyle bu alandaki boşluğu doldurması umulmaktadır. Bu araştırma Abdullah b. Mes‘ûd mushafının sûre sayısı ile Fâtiha Sûresi ve Muavvizeteyn’in onun mushafında yer almadığına dair rivayetleri konu edinmektedir. Çalışmada hedeflenen husus bu konudaki rivayetlerin İslâm tarihi boyunca nasıl anlaşıldıklarını ortaya koyup nasıl anlaşılmaları gerektiğini tespit etmektir. Bu doğrultuda konuyla doğrudan ilgisi bulunmayan İbn Mes‘ûd kıraatindeki farklılıklara ve onun Zeyd b. Sâbit’e (ö. 45/665 [?]) yönelik tutumuna yer verilmeyecektir. Zira bu çalışma yalnızca Abdullah b. Mes‘ûd’un Muavvizeteyn ile Fâtiha’yı mushafa yazmaması meselesine odaklanmakta ve konunun Kur’ân-ı Kerim’in korunmuşluğu bağlamında analizini hedeflemektedir. Çalışma alanımız tamamıyla yazılı kaynaklardan oluşmaktadır. Bundan dolayı araştırmada takip edilen metot nitel veri analiz yöntemlerinden biri olan doküman incelemesi metodu olmuştur. Çalışmada ilk olarak Abdullah b. Mes‘ûd mushafındaki sûre sayısı ele alınmıştır. Kaynakların naklettiklerine göre onun mushafındaki sûrelerin sayısı ümmetin icmâ ettiği mushaftan farklı olarak yüz on dörtten azdır ve mushafta yer almayan sûrelerin Fâtiha ve Muavvizeteyn olduğu haber verilmektedir. Bu nedenle İbn Mes‘ûd mushafının sûre sayısına dair bilgiler konumuzu doğrudan ilgilendirmektedir. İkinci olarak da İbn Mes ‘ûd’un Fâtiha’yı mushafına yazmadığına dair rivayetler mercek altına alınmış ve bu konudaki rivayetler daha çok onun Fâtiha’yı mushafta yazılı olarak tespit etmediği şeklinde anlaşılmıştır. Abdullah b. Mes‘ûd mushafında Muavvizeteyn’in bulunmadığı konusunda İslâm dünyasında daha kuvvetli bir algının var olduğu görülmektedir. Bunun sebebi olarak bu konudaki rivayetlerin sayıca çok olması, râvilerinin güvenilirliği ve muteber hadis kaynaklarında naklediliyor olmaları gösterilebilir. Ancak
穆斯林一致认为《古兰经》中的一切都是奇迹,没有它就不会令人惊讶。此外,Abdullah b.Mesoud(例如32/652-53)没有揭示法哈德和穆阿维泽滕的奇迹,反对《古兰经》中没有任何内容的说法。因此,需要对这一问题上的竞争对手进行彻底审查。在伊斯兰教的古典史上,伊本·梅斯乌德、法特哈德、费拉克和纳斯都被讨论过,我认为这不是硫磺的奇迹,也不接受《古兰经》中的硫磺。Yakın dönemde ise bu konuya Abdullah b.Mes’ûd’un kişiliği,mushafının tertibi,kıraati hakkında yapılan birtakımçalışmalar içerisinde kısmen yer verildiği görülmektedir。然而,没有发现Fahad和Muavviseteen不在伊本·梅斯乌德的奇迹中,与Kuran Kerim的保护有关,他们是独立受雇的。我们的工作是填补这一领域的空白,以保护伊本梅斯乌德不受祖国和挪威人的影响。这项研究告诉阿卜杜拉,美索不达米亚魔术师的数量并没有在法图斯·苏雷和穆阿维塞廷的镜子中发现。这项工作的主题是确定竞争对手是如何理解整个伊斯兰历史的,以及如何理解它。伊本梅斯乌德部落与扎伊德和萨巴特部落之间的区别将不会确定。本研究的目的仅是关注阿卜杜拉·b·梅苏德与穆阿维泽滕的非奇迹写作及其对《古兰经》克里姆保护的分析。我们的工作空间来自所有书面资料。因此,研究所遵循的方法是一种记录正式数据分析方法之一的方法。Çalışmada ilk olarak Abdullah b.Mes’ûd mushafındaki sûre sayısıele al-ınmı。据消息来源称,他的肌肉中的硫酸盐数量不到一百一十四倍,据报道,他的肌肉里的硫酸盐数量来自Phaath和Muavvizet。因此,伊本阿奇迹的数字是真实的。其次,竞争对手承认伊本·梅斯不会把它说成奇迹,而在这件事上的竞争对手更清楚地表明,他并不认为这是奇迹。阿卜杜拉b.穆斯林看到伊斯兰教世界有一种更强的理解,即穆罕默德不是在美索不达米亚的奇迹中被发现的。因此,在这件事上的机会数量可以被证明是转移到革命的可靠性和事件的快乐来源上的。但是,当b·卡大使收到安拉使者的证词并认真回答时,伊本·梅斯乌德在阅读时有了不同的倾向。在我们看来,关于Muavvizeten的竞争很可能会被强烈告知硫的读数。我们的工作不会导致阿卜杜拉·b·梅什乌德否认法塔赫和穆阿维塞廷。Müslümanlarınçoğunluğu tarafından,tarihin herhangi bir döneminde,onun bu sûreleri kesin olarak inkâr etmişolduğu fikri makul görülmemiştir。至少,他在一段时间内放弃了这一点,当时他认为穆阿维泽滕不是《古兰经》中的人,他们正在祈祷辞职。因此,伊斯兰教世界的新闻从未被评估为违反《古兰经》的保护。重点是,这是一个单独的页面和它的个人惊喜。《古兰经》不是赋予人民的职责。《古兰经》一直保存在一种缺席和完整的状态下。这些交易只是新闻。无论《古兰经》多么明确,都没有责任损害它的完美。
{"title":"Fâtiha ve Muavvizeteyn’in Abdullah b. Mes‘ûd’un Mushafında Bulunmaması Meselesinin Tahlili","authors":"Sümeyye Sayğin","doi":"10.33420/marife.1188248","DOIUrl":"https://doi.org/10.33420/marife.1188248","url":null,"abstract":"Müslümanlar Kur’ân’dan olan her şeyin mushafta bulunduğu, ondan olmayan herhangi bir şeyin de mushafa alınmadığı konusunda ittifak etmişlerdir. Bununla birlikte Abdullah b. Mes‘ûd’un (ö. 32/652-53) Fâtiha ve Muavvizeteyn’i mushafına yazmadığına dair birtakım rivayetler, mushafta Kur’ân’a ait olmayan herhangi bir şey bulunmadığı inancı ile çelişki arz etmektedir. Bu nedenle bu konudaki rivayetlerin kapsamlı ve bütüncül bir şekilde incelenmesine ihtiyaç vardır. Klasik İslâm ilim geleneğinde İbn Mes‘ûd, Fâtiha, Felak ve Nâs’ın konu edildiği yerlerde onun bu sûreleri mushafına yazmaması ve Kur’ân’dan kabul edip etmediği meselesi yer yer değerlendirilmiştir. Yakın dönemde ise bu konuya Abdullah b. Mes‘ûd’un kişiliği, mushafının tertibi, kıraati hakkında yapılan birtakım çalışmalar içerisinde kısmen yer verildiği görülmektedir. Ancak Fâtiha ve Muavvizeteyn’in İbn Mes‘ûd mushafında bulunmaması meselesini Kur’ân-ı Kerim’in korunmuşluğu bağlamında ve müstakil olarak ele alan bir çalışmaya rastlanmamıştır. Çalışmamızın, İbn Mes‘ûd mushafında Fâtiha, Felak ve Nâs sûrelerinin bulunmaması meselesini Kur’ân’-ı Kerim’in korunmuşluğuyla ilişkili olarak ele alması yönüyle bu alandaki boşluğu doldurması umulmaktadır. \u0000Bu araştırma Abdullah b. Mes‘ûd mushafının sûre sayısı ile Fâtiha Sûresi ve Muavvizeteyn’in onun mushafında yer almadığına dair rivayetleri konu edinmektedir. Çalışmada hedeflenen husus bu konudaki rivayetlerin İslâm tarihi boyunca nasıl anlaşıldıklarını ortaya koyup nasıl anlaşılmaları gerektiğini tespit etmektir. Bu doğrultuda konuyla doğrudan ilgisi bulunmayan İbn Mes‘ûd kıraatindeki farklılıklara ve onun Zeyd b. Sâbit’e (ö. 45/665 [?]) yönelik tutumuna yer verilmeyecektir. Zira bu çalışma yalnızca Abdullah b. Mes‘ûd’un Muavvizeteyn ile Fâtiha’yı mushafa yazmaması meselesine odaklanmakta ve konunun Kur’ân-ı Kerim’in korunmuşluğu bağlamında analizini hedeflemektedir. Çalışma alanımız tamamıyla yazılı kaynaklardan oluşmaktadır. Bundan dolayı araştırmada takip edilen metot nitel veri analiz yöntemlerinden biri olan doküman incelemesi metodu olmuştur. \u0000Çalışmada ilk olarak Abdullah b. Mes‘ûd mushafındaki sûre sayısı ele alınmıştır. Kaynakların naklettiklerine göre onun mushafındaki sûrelerin sayısı ümmetin icmâ ettiği mushaftan farklı olarak yüz on dörtten azdır ve mushafta yer almayan sûrelerin Fâtiha ve Muavvizeteyn olduğu haber verilmektedir. Bu nedenle İbn Mes‘ûd mushafının sûre sayısına dair bilgiler konumuzu doğrudan ilgilendirmektedir. İkinci olarak da İbn Mes ‘ûd’un Fâtiha’yı mushafına yazmadığına dair rivayetler mercek altına alınmış ve bu konudaki rivayetler daha çok onun Fâtiha’yı mushafta yazılı olarak tespit etmediği şeklinde anlaşılmıştır. \u0000Abdullah b. Mes‘ûd mushafında Muavvizeteyn’in bulunmadığı konusunda İslâm dünyasında daha kuvvetli bir algının var olduğu görülmektedir. Bunun sebebi olarak bu konudaki rivayetlerin sayıca çok olması, râvilerinin güvenilirliği ve muteber hadis kaynaklarında naklediliyor olmaları gösterilebilir. Ancak ","PeriodicalId":33325,"journal":{"name":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69742855","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Ricâl tenkidinde teâruz: Râvî’nin tevsik ve tekzib’i özelinde Ricâl tenkidine teâruz:Râvî'nin tevsik和tekzib’iözelinde
Pub Date : 2022-11-30 DOI: 10.33420/marife.1186537
İsmail Kurt
Bu çalışma, haklarında hem tevsik hem de tekzib ifadesi bulunan raviler üzerinden söz konusu tearuzun muhtemel sebeplerini ortaya koymayı amaç edinmektedir. Bu sebeple İbnü’l-Cevzî’ye (ö. 597/1201) ait ed-Duafâ ve’l-metrûkîn adlı kitapta yer alıp yalancılıkla nitelenmiş yüz kişi rastgele tespit edilmiştir. Ri-cal kitapları esas alınmak suretiyle söz konusu örneklem grubu hakkında diğer münekkitlere ait değerlendirmelere de ulaşılarak öncelikle tearuz oranı tespit edilmiştir. Yaptığımız incelemeler neticesinde bu oranın %12 olduğu tespit edil-miştir. Bir başka ifadeyle yalancı olduklarına dair herhangi bir ifadeyle nitelenen yüz râvînin, %88’i hakkında herhangi bir tevsik ifadesi tespit edilmemiştir. Söz konusu netice, cerh-ta‘dîl değerlendirmelerinde hâkim olan tutarlılığa işaret eden bir bulgudur. Bununla birlikte tespit edilen tearuzun incelenerek gerekçelerinin ortaya konulması da gerekmektedir. Rical tenkit faaliyetlerinin değişik zaman ve muhtelif mekânlarda oluşması dikkate alındığında söz konusu tearuzu açıklayacak çeşitli gerekçeler ortaya ko-nulabilir. Bu gerekçelerden ilki; hoca-talebe ilişkisidir. Bu ilişki uzun süreli birlik-teliği gerektirmekte olup öğrencinin hocasını daha yakından tanımasına imkân vermektedir. Onu yakından tanımayan bir kimse tarafından yalancılıkla nitele-nen herhangi bir râvi, uzun süre yanında bulunup hakkında daha geniş bilgiye sahip olan öğrencisi tarafından tevsik edilebilmektedir. Teâruzun varlığı hakkın-da dile getirilebilecek ikinci husus ise tenkitte aşırılıktır. Özellikle itikadî farklılık-lar yer yer herhangi bir râvînin yalancı sayılmasına sebep olabilmiştir. Bir başka gerekçe de râvînin güvenilir ya da yalancı sayılmasına dair kanaat ortaya koyan kimsenin, rical tenkit sahasındaki yetkinliğiyle alakalıdır. Münekkit olmayan ya da rical tenkidinde değerlendirmeleri dikkate alınmayan kimseler diğer münek-kitlerin kanaatleriyle tam olarak çelişki halinde olan görüşler ortaya koyabilmiş-lerdir. Muhaddislerden bir kısmı birçok meşakkate katlanmak suretiyle farklı coğrafyalara rıhleler gerçekleştirmişlerdir. Gittikleri coğrafyaya yabancı olma, özellikle çok uzun mesafeler katetme ve rıhle faaliyetinin geniş bir zaman gerek-tirmesi gibi hususlar, bu yolculuklar esnasında bilgi elde etme ve onu muhafaza etmeyi doğrudan etkilemektedir. Dahası ihtilafa sebep olan kişi, tenkide konu olan râvî ile aynı şehir/bölgeden değilse bu ihtimal daha da belirgin hale gelmek-tedir. Çünkü herhangi bir râvînin öncelikle kendi beldesinde yaşayan münekkit-ler tarafından daha iyi tanınması tabii olan bir durumdur. Râvînin yaşam öykü-sündeki değişim de hakkında birbiriyle çelişik değerlendirmelerin yapılmasına sebep olabilmektedir. Özellikle yaşam öyküsünün bir kısmına şahit olan bir mü-nekkit ile söz konusu râvînin bütün hayatını gözlemleyen ve ondaki değişim üze-rinden değerlendirmede bulunan başka bir münekkit arasında ihtilaf söz konusu olabilmektedir. Tevsik-tekzib tearuzunda tenkidin kapsamı da işaret edilmesi gereken bir d
这项研究旨在强调你在峡谷中流泪的潜在原因,这些原因既有毒性,也有负面影响。因此,在一本名为ed Duafâ和l-Metricin的书中,数百人被随机识别,属于Ibn'l-Cevzî。Ri-cal书籍首先是通过评估与样本组相关的眼泪百分比来确定的,以此作为考虑样本组的基础。根据我们的调查结果,这一比例为12%。换句话说,任何关于他们是骗子的说法都没有被认定为88的虚假陈述。因此,这一发现标志着在手术评估中符合法官的要求。此外,有必要探究已查明的撕裂原因。Rical tenkit faaliyetlenin değişik zaman ve muhtelif mekânlarda oluşmasıdikkate alındığında söz konusu tearuzu açıklayacakçeşitli gerekçeler ortaya ko nulabilir。首先是一种需求关系。这种关系将需要长期的联盟,并允许学生更接近他的老师。一个不了解他的人发出的光芒,可以由一个对他的了解比一个骗子发出的光芒更多的学生来证明。第二个会说关于海洋存在的语言的人在水箱里太多了。特别是地球上任何光的谎言所造成的差异。另一个原因是,无论谁透露了关于灯的安全性或灯的面貌,都要对应用领域的力量负责。那些无法或无法在应用槽中进行评估的人可能已经发现,这些视图与其他功能的翅膀完全相同。Muhaddislerden bir kısmıbirçok meşakkate katlanmak担保farklıcoğrafyalara rıhleler gerçekleştirmişlerdir。不要对他们要拍的照片感到陌生,尤其是如果你要走很长的路,如果你要花很长的时间,在旅途中获取信息并加以保护是很重要的。引发争议的更多原因是,如果不是从同一个角度来看,就更有可能不是从相同的角度来看。因为,当然,任何光线都比生活在自己城市的工程师更为人所知。爱情生活故事的变化可能是由不同的评价引起的。特别是,生命的各个方面和观察宇宙整个生命并评估其变化的各种方法之间可能存在争议。这也是一个条件,罐的容器应该标记在罐中。对田纳西州革命对抗的分析和本次调查中错误对抗的发现表明,它们是由对先前虚假指控的回应而引发的。换言之,如果没有充分审查峡谷的分歧,就不会发现虚假指控,关于峡谷的虚假说法也会更加强烈。在başkasından kaynaklanma ihtimali aslında söz konusu râvinin yalancıolamayacağına işaret etmektedir问题上,hakkınd dile getirilen tevsik iddiasıhem de rivayetlerindeki问题。与其他功能相比,尽管它并不相对过度,但可以看到,在请求池中发现的一些资产/实体在谎言描述的灯光下泪流满面。一般来说,在不同时间和地点的公共差异、需求密度评估方面,对革命的评估存在差异。当考虑到谎言所确定的联盟比例时,必须说手术的操作是以与手术操作一致的方式进行的。
{"title":"Ricâl tenkidinde teâruz: Râvî’nin tevsik ve tekzib’i özelinde","authors":"İsmail Kurt","doi":"10.33420/marife.1186537","DOIUrl":"https://doi.org/10.33420/marife.1186537","url":null,"abstract":"Bu çalışma, haklarında hem tevsik hem de tekzib ifadesi bulunan raviler üzerinden söz konusu tearuzun muhtemel sebeplerini ortaya koymayı amaç edinmektedir. Bu sebeple İbnü’l-Cevzî’ye (ö. 597/1201) ait ed-Duafâ ve’l-metrûkîn adlı kitapta yer alıp yalancılıkla nitelenmiş yüz kişi rastgele tespit edilmiştir. Ri-cal kitapları esas alınmak suretiyle söz konusu örneklem grubu hakkında diğer münekkitlere ait değerlendirmelere de ulaşılarak öncelikle tearuz oranı tespit edilmiştir. Yaptığımız incelemeler neticesinde bu oranın %12 olduğu tespit edil-miştir. Bir başka ifadeyle yalancı olduklarına dair herhangi bir ifadeyle nitelenen yüz râvînin, %88’i hakkında herhangi bir tevsik ifadesi tespit edilmemiştir. Söz konusu netice, cerh-ta‘dîl değerlendirmelerinde hâkim olan tutarlılığa işaret eden bir bulgudur. Bununla birlikte tespit edilen tearuzun incelenerek gerekçelerinin ortaya konulması da gerekmektedir. \u0000Rical tenkit faaliyetlerinin değişik zaman ve muhtelif mekânlarda oluşması dikkate alındığında söz konusu tearuzu açıklayacak çeşitli gerekçeler ortaya ko-nulabilir. Bu gerekçelerden ilki; hoca-talebe ilişkisidir. Bu ilişki uzun süreli birlik-teliği gerektirmekte olup öğrencinin hocasını daha yakından tanımasına imkân vermektedir. Onu yakından tanımayan bir kimse tarafından yalancılıkla nitele-nen herhangi bir râvi, uzun süre yanında bulunup hakkında daha geniş bilgiye sahip olan öğrencisi tarafından tevsik edilebilmektedir. Teâruzun varlığı hakkın-da dile getirilebilecek ikinci husus ise tenkitte aşırılıktır. Özellikle itikadî farklılık-lar yer yer herhangi bir râvînin yalancı sayılmasına sebep olabilmiştir. Bir başka gerekçe de râvînin güvenilir ya da yalancı sayılmasına dair kanaat ortaya koyan kimsenin, rical tenkit sahasındaki yetkinliğiyle alakalıdır. Münekkit olmayan ya da rical tenkidinde değerlendirmeleri dikkate alınmayan kimseler diğer münek-kitlerin kanaatleriyle tam olarak çelişki halinde olan görüşler ortaya koyabilmiş-lerdir. Muhaddislerden bir kısmı birçok meşakkate katlanmak suretiyle farklı coğrafyalara rıhleler gerçekleştirmişlerdir. Gittikleri coğrafyaya yabancı olma, özellikle çok uzun mesafeler katetme ve rıhle faaliyetinin geniş bir zaman gerek-tirmesi gibi hususlar, bu yolculuklar esnasında bilgi elde etme ve onu muhafaza etmeyi doğrudan etkilemektedir. Dahası ihtilafa sebep olan kişi, tenkide konu olan râvî ile aynı şehir/bölgeden değilse bu ihtimal daha da belirgin hale gelmek-tedir. Çünkü herhangi bir râvînin öncelikle kendi beldesinde yaşayan münekkit-ler tarafından daha iyi tanınması tabii olan bir durumdur. Râvînin yaşam öykü-sündeki değişim de hakkında birbiriyle çelişik değerlendirmelerin yapılmasına sebep olabilmektedir. Özellikle yaşam öyküsünün bir kısmına şahit olan bir mü-nekkit ile söz konusu râvînin bütün hayatını gözlemleyen ve ondaki değişim üze-rinden değerlendirmede bulunan başka bir münekkit arasında ihtilaf söz konusu olabilmektedir. Tevsik-tekzib tearuzunda tenkidin kapsamı da işaret edilmesi gereken bir d","PeriodicalId":33325,"journal":{"name":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69742541","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Kâsım b. Kutluboğa’ya Nisbet Edilen Uydurma Bir Metin: Menâkıbu Ebî Hanîfe B.Kutluboka发布的应用程序文本:Menaqubu EbîHanîfe
Pub Date : 2022-11-25 DOI: 10.33420/marife.1175939
Ü. Şahi̇n
Tabakât eserlerinin kaleme alınması ile ilgili birçok sebep belirtilmektedir. Fukaha biyografilerini ele alan eserlerde genellikle mezhep fakihlerinin hayat öyküleri, eserleri ve mezheple ilişkisi bir araya getirilmiştir. Dört mezhep imamı için yazılan birçok biyografi bulunmakla birlikte mezhepte öne çıkan kimseler için de müstakil biyografik eserler kaleme alınmıştır. Hanefî mezhebinin kurucu imamları olan Ebû Hanîfe (ö. 150/767), İmam Züfer (ö. 158/775), Ebû Yusuf (ö. 182/798), İmam Muhammed (ö. 189/805) ve Hasan b. Ziyâd (ö. 204/819) için de mezkûr durum söz konusudur. Hanefî mezhebindeki tabakât müelliflerinin önde gelen simalarından birisi de İbn Kutluboğa’dır (ö. 879/1474). İbn Kutluboğa’nın es-Sikât ve Tâcü’t-terâcim eserleri onun alandaki otoritesini göstermesi bakımından yeterlidir. Bu makalede İbn Kutluboğa’ya nisbet edilen Menâkıbu Ebî Hanîfe isimli metin ele alınmış ve bu risalenin İbn Kutluboğa’ya ait olmadığı ispatlanmaya çalışılmıştır. Mezkûr eser son dönem kimi çalışmalarda İbn Kutluboğa’ya nisbet edilmişse de bu nisbet ne İbn Kutluboğa’nın öğrencisi Sehâvî (ö. 902/1497) ne de onun sonrasındaki tabakât müellifleri tarafından zikredilmiştir. İbn Kutluboğa’ya ait olarak verilen kütüphane kayıtları ise yazma eserlerin genellikle müstensihler tarafından oluşturulan ve zahriyye olarak nitelendirilen ilk sayfasında yer alan bilgilerden hareketle yapılan nisbetlerdir. Menâkıbu Ebî Hanîfe’nin İbn Kutluboğa’ya aidiyetindeki otantiklik ve müellifin neden böyle bir metin ele aldığı çalışmanın temel konusunu oluşturmuştur. Bu tarz metinlerin üretilmesindeki ana saiklerin neler olabileceği üzerinde durulmuş ve apokrif metinler için oluşturulan tenkit safhalarıyla eser inceleme konusu edilmiştir. Mezhebî faktörler, kazanç vesilesi, kaynakların tahrifi, yeni bir tarih inşası ve daha birçok sebep bu tarz metinlerin telif gayesi olabilmektedir. Bu açıdan apokrif metinler ile hadis uydurma sebeplerinin birçok noktada benzerlik gösterdiğini söylemek mümkündür. Söz konusu eser, iç ve dış tenkit safhalarına tâbi tutularak farklı açılardan incelenmiştir. Öncelikle dış tenkit safhaları metne uygulanmış devamında ise iç tenkit süreci metin üzerinden işletilmiştir. Oluşturulan tenkit safhaları apokrif olduğu düşünülen metinler için tarihçiler tarafından da tatbik edilmiştir. Bu tarz metinlerde özellikle tarihsel veriler büyük önem arz etmektedir. Zira bu veriler metnin birkaç açıdan tutarlık ve sağlamlığını ortaya koymaktadır. Menâkıbu Ebî Hanîfe’de ferağ veya istinsah kaydına dair herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Bu durum birçok problemi ‎de beraberinde getirmektedir. Zikri geçen eserde mevcut verilerden hareketle eserin yazım ‎tarihine, yazıldığı coğrafyaya ve kaleme alınma gayesine dair genel çıkarımlarda bulunulmuştur.‎ Eserin İbn Kutluboğa’ya ait olmadığı ispat edilmeye çalışılırken, Menâkıbu Ebî Hanîfe’deki bilgiler gerek müellifin diğer eserleriyle gerekse farklı kaynaklarla karşılaştırılarak incelenmiştir. Oluşturulan tahlil safhalarıyla bu v
许多原因与打印文档有关。在Fukaha的传记作品中,大多数时候,穷人的生活故事、作品和关系都被汇集在一起。许多传记是第一次在四个班上写的,包括那些在班上早期出现的传记。坟墓的创建者阿布·哈尼法谈到了坟墓、伊姆祖费尔、阿布·优素福、伊姆穆罕默德、哈桑和齐亚德。建筑师在Hanefî墓中的早期标志之一是Ibn Kutlubok(例如879/1474)。Kutluboğ’nın是Sikât ve tâcü't-terâcim eserleri onun alandaki otoritesini göstermesi bakımından yeterlidir。在这篇文章中,伊本·库特鲁博加的Menahem被拿走了,并试图证明这条信息不是来自伊本·库特罗博加。这封信被比作过去十年的伊本·库图卢博格,伊本·库图卢博格的学生和追随者都记录了这封信。Ibn Kutluboğa提供的图书馆记录是音乐家通常创作的书面作品的数量,并被描述为最初来自当地信息页面。菜单是Abi Hannife在伊本库特鲁博克的真实性和老师作品的主要问题。这类文本已经研究了如何生成主要链接,以及如何在为虚构文本创建的墨迹页面上工作。综合因素、利润工具、来源描述、新日期的创建以及许多其他原因可能与这些文本相兼容。通过这种方式,可以说事故的原因类似于虚构的文本。通过对世界内部和外部的挖掘,人们对这个词进行了不同的研究。首先,在应用文本时对文本执行外部网框线。Oluşturulan tenkit safhalarıapokrif olduğu düşünülen metinler için tarihçiler tarafında tatbik edilmiştir。具体来说,这些文本中的历史数据是不容忽视的。这些数据揭示了文本的一些遵守和健康的方式。《圣经》中没有关于生育或依赖的信息。这是关于把很多问题放在一起。在过去的几年里,在写作的一般发现的基础上,在公共支出中发现了这篇文章的写作、写作和绘画史。当作者试图证明自己不属于伊本·库图卢博时,将《梅纳赫巴尔》与作者的其他作品进行比较,在那里他需要其他作品。生成的分析页面已经以可应用于该文本等的方式进行了标记,并且已经按照活动信息的格式进行了分类。这个传说的坟墓上有三处历史错误。此外,伊曼·祖费尔传记的信息的可能性一直很谨慎。这些转让是从伊本·库特鲁博克的其他书籍和文章中进行的。Eser birçok tarihsel hata,nakilerde问题,diğer kaynaklarda yer almayan bilgiler,farklımezhep imamlarıiçin aktarılan bilgilerin Hanefîmezhepimamlarş。像伊本·库图卢博格这样名字独裁、作品准确的人似乎不太可能陷入非常简单的错误。这工作的重担必从哈尼夫的坟墓中卸下,使它不从亚伯的坟墓中出来,也不使聪明人从伊本·库特鲁布的坟墓中走出来。
{"title":"Kâsım b. Kutluboğa’ya Nisbet Edilen Uydurma Bir Metin: Menâkıbu Ebî Hanîfe","authors":"Ü. Şahi̇n","doi":"10.33420/marife.1175939","DOIUrl":"https://doi.org/10.33420/marife.1175939","url":null,"abstract":"Tabakât eserlerinin kaleme alınması ile ilgili birçok sebep belirtilmektedir. Fukaha biyografilerini ele alan eserlerde genellikle mezhep fakihlerinin hayat öyküleri, eserleri ve mezheple ilişkisi bir araya getirilmiştir. Dört mezhep imamı için yazılan birçok biyografi bulunmakla birlikte mezhepte öne çıkan kimseler için de müstakil biyografik eserler kaleme alınmıştır. Hanefî mezhebinin kurucu imamları olan Ebû Hanîfe (ö. 150/767), İmam Züfer (ö. 158/775), Ebû Yusuf (ö. 182/798), İmam Muhammed (ö. 189/805) ve Hasan b. Ziyâd (ö. 204/819) için de mezkûr durum söz konusudur. Hanefî mezhebindeki tabakât müelliflerinin önde gelen simalarından birisi de İbn Kutluboğa’dır (ö. 879/1474). İbn Kutluboğa’nın es-Sikât ve Tâcü’t-terâcim eserleri onun alandaki otoritesini göstermesi bakımından yeterlidir. Bu makalede İbn Kutluboğa’ya nisbet edilen Menâkıbu Ebî Hanîfe isimli metin ele alınmış ve bu risalenin İbn Kutluboğa’ya ait olmadığı ispatlanmaya çalışılmıştır. Mezkûr eser son dönem kimi çalışmalarda İbn Kutluboğa’ya nisbet edilmişse de bu nisbet ne İbn Kutluboğa’nın öğrencisi Sehâvî (ö. 902/1497) ne de onun sonrasındaki tabakât müellifleri tarafından zikredilmiştir. İbn Kutluboğa’ya ait olarak verilen kütüphane kayıtları ise yazma eserlerin genellikle müstensihler tarafından oluşturulan ve zahriyye olarak nitelendirilen ilk sayfasında yer alan bilgilerden hareketle yapılan nisbetlerdir. Menâkıbu Ebî Hanîfe’nin İbn Kutluboğa’ya aidiyetindeki otantiklik ve müellifin neden böyle bir metin ele aldığı çalışmanın temel konusunu oluşturmuştur. Bu tarz metinlerin üretilmesindeki ana saiklerin neler olabileceği üzerinde durulmuş ve apokrif metinler için oluşturulan tenkit safhalarıyla eser inceleme konusu edilmiştir. Mezhebî faktörler, kazanç vesilesi, kaynakların tahrifi, yeni bir tarih inşası ve daha birçok sebep bu tarz metinlerin telif gayesi olabilmektedir. Bu açıdan apokrif metinler ile hadis uydurma sebeplerinin birçok noktada benzerlik gösterdiğini söylemek mümkündür. Söz konusu eser, iç ve dış tenkit safhalarına tâbi tutularak farklı açılardan incelenmiştir. Öncelikle dış tenkit safhaları metne uygulanmış devamında ise iç tenkit süreci metin üzerinden işletilmiştir. Oluşturulan tenkit safhaları apokrif olduğu düşünülen metinler için tarihçiler tarafından da tatbik edilmiştir. Bu tarz metinlerde özellikle tarihsel veriler büyük önem arz etmektedir. Zira bu veriler metnin birkaç açıdan tutarlık ve sağlamlığını ortaya koymaktadır. \u0000Menâkıbu Ebî Hanîfe’de ferağ veya istinsah kaydına dair herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Bu durum birçok problemi ‎de beraberinde getirmektedir. Zikri geçen eserde mevcut verilerden hareketle eserin yazım ‎tarihine, yazıldığı coğrafyaya ve kaleme alınma gayesine dair genel çıkarımlarda bulunulmuştur.‎ Eserin İbn Kutluboğa’ya ait olmadığı ispat edilmeye çalışılırken, Menâkıbu Ebî Hanîfe’deki bilgiler gerek müellifin diğer eserleriyle gerekse farklı kaynaklarla karşılaştırılarak incelenmiştir. Oluşturulan tahlil safhalarıyla bu v","PeriodicalId":33325,"journal":{"name":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69742700","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
期刊
Marife Dini Arastirmalar Dergisi
全部 Acc. Chem. Res. ACS Applied Bio Materials ACS Appl. Electron. Mater. ACS Appl. Energy Mater. ACS Appl. Mater. Interfaces ACS Appl. Nano Mater. ACS Appl. Polym. Mater. ACS BIOMATER-SCI ENG ACS Catal. ACS Cent. Sci. ACS Chem. Biol. ACS Chemical Health & Safety ACS Chem. Neurosci. ACS Comb. Sci. ACS Earth Space Chem. ACS Energy Lett. ACS Infect. Dis. ACS Macro Lett. ACS Mater. Lett. ACS Med. Chem. Lett. ACS Nano ACS Omega ACS Photonics ACS Sens. ACS Sustainable Chem. Eng. ACS Synth. Biol. Anal. Chem. BIOCHEMISTRY-US Bioconjugate Chem. BIOMACROMOLECULES Chem. Res. Toxicol. Chem. Rev. Chem. Mater. CRYST GROWTH DES ENERG FUEL Environ. Sci. Technol. Environ. Sci. Technol. Lett. Eur. J. Inorg. Chem. IND ENG CHEM RES Inorg. Chem. J. Agric. Food. Chem. J. Chem. Eng. Data J. Chem. Educ. J. Chem. Inf. Model. J. Chem. Theory Comput. J. Med. Chem. J. Nat. Prod. J PROTEOME RES J. Am. Chem. Soc. LANGMUIR MACROMOLECULES Mol. Pharmaceutics Nano Lett. Org. Lett. ORG PROCESS RES DEV ORGANOMETALLICS J. Org. Chem. J. Phys. Chem. J. Phys. Chem. A J. Phys. Chem. B J. Phys. Chem. C J. Phys. Chem. Lett. Analyst Anal. Methods Biomater. Sci. Catal. Sci. Technol. Chem. Commun. Chem. Soc. Rev. CHEM EDUC RES PRACT CRYSTENGCOMM Dalton Trans. Energy Environ. Sci. ENVIRON SCI-NANO ENVIRON SCI-PROC IMP ENVIRON SCI-WAT RES Faraday Discuss. Food Funct. Green Chem. Inorg. Chem. Front. Integr. Biol. J. Anal. At. Spectrom. J. Mater. Chem. A J. Mater. Chem. B J. Mater. Chem. C Lab Chip Mater. Chem. Front. Mater. Horiz. MEDCHEMCOMM Metallomics Mol. Biosyst. Mol. Syst. Des. Eng. Nanoscale Nanoscale Horiz. Nat. Prod. Rep. New J. Chem. Org. Biomol. Chem. Org. Chem. Front. PHOTOCH PHOTOBIO SCI PCCP Polym. Chem.
×
引用
GB/T 7714-2015
复制
MLA
复制
APA
复制
导出至
BibTeX EndNote RefMan NoteFirst NoteExpress
×
0
微信
客服QQ
Book学术公众号 扫码关注我们
反馈
×
意见反馈
请填写您的意见或建议
请填写您的手机或邮箱
×
提示
您的信息不完整,为了账户安全,请先补充。
现在去补充
×
提示
您因"违规操作"
具体请查看互助需知
我知道了
×
提示
现在去查看 取消
×
提示
确定
Book学术官方微信
Book学术文献互助
Book学术文献互助群
群 号:481959085
Book学术
文献互助 智能选刊 最新文献 互助须知 联系我们:info@booksci.cn
Book学术提供免费学术资源搜索服务,方便国内外学者检索中英文文献。致力于提供最便捷和优质的服务体验。
Copyright © 2023 Book学术 All rights reserved.
ghs 京公网安备 11010802042870号 京ICP备2023020795号-1