首页 > 最新文献

Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi最新文献

英文 中文
EVLİ BİREYLERDE ŞİDDETE YÖNELİK TUTUM VE MANEVİ İYİ OLMA 不要做一个傻瓜。
IF 0.1 Pub Date : 2023-04-11 DOI: 10.35415/sirnakifd.1257691
Tuğçe Karademi̇r, Sema Eryücel
The aim of this study is to examine the relationship between married individuals' attitudes towards violence and their spiritual wellbeing scores. The research was carried out with married participants living in Muratpaşa, Antalya. Married participants did not participate in the study as couples, but as individuals. 269 (56.8%) participants were female and 205 (43.2%) were male, and thus, the data of 474 participants were studied in the research. Intimate Violence Responsibility Scale (IVRS) and Spiritual Well-Being Scale forms and socio-demographic information form were applied to the participants. SPSS 22.0 was used for the statistical analysis of the data obtained from the scales while descriptive statistics T-Test and Anova were performed during the evaluation phase. The relationship between dependent and independent variables was tested with Pearson correlation. According to the research findings, while there was a significant negative relationship between the sub-dimensions of transcendence and violence and the sub-dimensions of control and abuse, a positive relationship was found between harmony with nature, violence, control and abuse. According to the T-Test and Anova results obtained from the study, the violence sub-dimension was higher in women, and the control and abuse sub-dimensions were higher in male participants. There was a negative correlation between the age of 65 and over and the control sub-dimension while control and abuse sub-dimension scores of those who graduated from high school were found to be lower in terms of the education level. As for the anomie sub-dimension, it was found to be low in primary school graduates. It has been found out that spiritual well-being (transcendence) increased, the scores of attitude towards violence decreased. In this sense, it is suggested that spiritual education programs will be influential in changing the attitudes towards violence.
本研究旨在探讨已婚人士对待暴力的态度与他们的精神健康得分之间的关系。该研究是在居住在安塔利亚muratpa的已婚参与者中进行的。已婚参与者不是以夫妻身份参与研究,而是以个人身份参与研究。其中女性269人(56.8%),男性205人(43.2%),共研究了474名参与者的数据。采用亲密暴力责任量表(IVRS)、精神幸福量表和社会人口学信息表对被试进行问卷调查。采用SPSS 22.0对量表数据进行统计分析,评价阶段采用描述性统计t检验和方差分析。因变量与自变量之间的关系采用Pearson相关检验。研究发现,超越与暴力的子维度与控制与虐待的子维度呈显著负相关,与自然和谐、暴力、控制与虐待的子维度呈显著正相关。从研究得到的t检验和方差分析结果来看,女性的暴力子维度更高,男性的控制和虐待子维度更高。65岁及以上年龄与控制子维度得分呈负相关,高中毕业者的控制和虐待子维度得分在受教育程度上较低。在失范子维度上,小学毕业生的失范程度较低。结果发现,精神幸福感(超越性)得分上升,对暴力的态度得分下降。从这个意义上说,建议精神教育计划将对改变对暴力的态度产生影响。
{"title":"EVLİ BİREYLERDE ŞİDDETE YÖNELİK TUTUM VE MANEVİ İYİ OLMA","authors":"Tuğçe Karademi̇r, Sema Eryücel","doi":"10.35415/sirnakifd.1257691","DOIUrl":"https://doi.org/10.35415/sirnakifd.1257691","url":null,"abstract":"The aim of this study is to examine the relationship between married individuals' attitudes towards violence and their spiritual wellbeing scores. The research was carried out with married participants living in Muratpaşa, Antalya. Married participants did not participate in the study as couples, but as individuals. 269 (56.8%) participants were female and 205 (43.2%) were male, and thus, the data of 474 participants were studied in the research. \u0000Intimate Violence Responsibility Scale (IVRS) and Spiritual Well-Being Scale forms and socio-demographic information form were applied to the participants. SPSS 22.0 was used for the statistical analysis of the data obtained from the scales while descriptive statistics T-Test and Anova were performed during the evaluation phase. The relationship between dependent and independent variables was tested with Pearson correlation. According to the research findings, while there was a significant negative relationship between the sub-dimensions of transcendence and violence and the sub-dimensions of control and abuse, a positive relationship was found between harmony with nature, violence, control and abuse. \u0000According to the T-Test and Anova results obtained from the study, the violence sub-dimension was higher in women, and the control and abuse sub-dimensions were higher in male participants. There was a negative correlation between the age of 65 and over and the control sub-dimension while control and abuse sub-dimension scores of those who graduated from high school were found to be lower in terms of the education level. As for the anomie sub-dimension, it was found to be low in primary school graduates. It has been found out that spiritual well-being (transcendence) increased, the scores of attitude towards violence decreased. In this sense, it is suggested that spiritual education programs will be influential in changing the attitudes towards violence.","PeriodicalId":33450,"journal":{"name":"Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2023-04-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69799138","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Dijitalleşmenin Dini Hükümlere Etkisi: Metaverse Örneği 动态换行效果:Metaverse示例
IF 0.1 Pub Date : 2023-04-11 DOI: 10.35415/sirnakifd.1227877
Hamit Kamer, Adnan Algül
İnternet tabanlı teknolojik gelişmeler günden güne artmakta, hızlı bir şekilde insan hayatına dâhil olmaktadır. Sınırlı etkileşim özelliklerine sahip web 2.0’a göre daha ileri bir teknoloji olarak gündeme gelen web 3.0 ve Metaverse teknolojisi kullanıcıların etkileşim seviyelerini arttırarak sanal gerçeklik tecrübesini insana sunmaktadır. İlerievren, evrenötesi anlamlarına karşılık gelen Metaverse, kavram olarak daha eskiye dayanmasına karşın, dijital platform şirketlerinin yatırımlarını bu teknolojiye yönlendirmesiyle tekrardan gündeme gelmiştir. Bilişim şirketlerinin sanal teknolojiye dair beklentileri yüksek olmakta; ekonomi, sağlık, eğitim vb. alanlarda önemli katkılarının olacağı düşünülmektedir. Zamanla dünyanın her yerinde hayatın değişmez bir parçası olma yolunda ilerleyen Metaverse teknolojisinin fıkhi açıdan incelenmesi ve kullanım sınırlılıklarının belirlenmesi gerekir. Zira mezkûr teknoloji, hızla toplum hayatına girdiği gibi aynı paralellikte Müslümanların yaşantısında da yer edinmektedir. İslam hukukunda, toplum ve bireyin faydasını sağlayan, dinin genel prensipleriyle çelişmeyen her eşyada serbestlik ilkesi esas alınmaktadır. Bu prensibe göre çağın ilerlemesiyle birlikte ortaya çıkan her yeni ürün ve eşyanın İslamî ilkelere ters düşmediği sürece helal olduğu varsayılır. Buna göre son çeyrek asırdır hayatın önemli bir parçası olarak interneti kullanmak bizatihi haram olmamakla birlikte fıkhın ilgi alanı, bu teknolojinin nasıl kullanıldığı yönündedir. İlk etapta dijital dünyanın fıkhî açıdan kullanım sınırlılıkları belirlenirken, server katılımcılarının fiillerinin dini/hukukî boyutu ele alınacaktır. Metaverse’e doğru evrilen yaşamda akıllara gelen önemli bir soru olarak Metaverse’teki ürünlerin hukuki niteliğinin ne olduğu, temlik işlemlerinin dijital sahada nasıl gerçekleştirileceği ve dijital niteliğe sahip mülkiyete yönelik haksız eylemlerden kimlerin sorumlu tutulacağıdır. Elde bulunan fıkıh mirası incelendiğinde, sanal dünyaya bağlanarak gerçekleştirilen tasarrufların klasik fıkıh doktrinindeki mecliste hazır olan kişinin tasarruflarına kıyas edilmesi daha isabetli görülmektedir. Hem evrensel hukukun hem de fıkhın insana tanımış olduğu haklar kapsamında kişi dokunulmazlığı, maddi güvenlik, fikri mülkiyet gibi kişisel hakların dokunulmazlığı ilkesi yaşanılan dünyada toplum düzenini sağladığı gibi sanal dünyada da yürürlükte kabul edilir. Medeni hukuk kapsamında değerlendirilen şahsi bilgiler, Metaverse kullanıcılarının bilgileri için de geçerli olmakta, tasarlanan NFT ürünleri ve sanal cüzdanlara yönelik haksız fiiller İslam ilkelerine aykırı görülmektedir. Klasik fıkıh doktrininde ayrıntılı şekilde incelenen satış teamülleri dikkate alındığında sanal dünya teknolojisinde satışa konulmuş ürünlerin gerçekteki hallerine en yakın şekilde olması gerekmektedir. Akdin mahalli olan ürünün İslam’da mal hükmünde olması (mütekavvim) sahih bir sözleşmenin temel gerekliliklerindendir. Dolayısıyla bu teknolojideki kullanım sınırlılıklarınd
基于互联网的技术发展每天都在迅速影响着人类的生活。Sınırlıetkileşimözelliklerine sahip web 2.0’a göre daha ileri bir technologji olarak gündeme gelen web 3.0 ve Metaverse technologisi kullanıcıların etkilešim seviyelerini arttırarak sanal gerçeklik tecrübesini insana sunmaktadır。与对宇宙的理解形成对比的是,Metaverse已经重新更新,与数字平台公司将投资转移到这项技术的事实形成对比。科技公司对虚拟技术的期望很高;经济、卫生、教育等被认为有重要贡献。与此同时,在世界各地,在生活方式上进步的元宇宙技术正在发生变化,需要对其进行物理分析,并确定其使用限制。与此同时,学校的技术是在穆斯林进入社会后尽快取代他们。自由是所有不符合伊斯兰教一般原则的事物的首要原则,这些原则有利于社会和彼此。原则是,随着年龄的增长,每一个新产品和妻子似乎都是非法的。在这种情况下,困惑的领域是如何使用技术,尽管互联网是生活最后一个季度的重要组成部分,但并不被禁止。在第一阶段,当确定数字世界的物理限制时,将考虑服务器参与者的宗教/法律层面。Metaverse’e doğru evrilen yaşamda akıllara gelenönemli bir soru olarak Metaverse‘tekiürünlerin hukuki niteliğinin ne olduğu,temlik işlemlerinin dijital sahada nasıl gerçekleştirileği ve dijital niteliëe sahip mülkiyete yönelik haksız eylemlerden kimlin sorumlu tutuulacağdır。当你审视财政遗产时,更有可能的是,对那些致力于虚拟世界的人的救助将减少为对那些信奉传统财政理论的人的救援。在世界上,人们普遍认为,人类没有被触摸,但没有被触摸。人权是第一个被触摸的人,也是第一个被接触的人。媒体法律框架中评估的个人信息,以及元宇宙用户的相关信息,在NFT产品和虚拟钱包的设计上与伊斯兰教的原则不同。当经典小说理论详细考察销售团队时,有必要最接近虚拟世界技术中销售产品的实际行为。在伊斯兰教中,合同的主要义务之一是将产品留在该省。因此,作为这项技术使用的限制之一,出售未在国内和酒类政府出售的东西,或卖家尚未拥有的东西,被认为是无关紧要的。基于传统和声音联系的一般婚姻行为对婚姻事件的主体有不同的看法。Metaverse技术也可以说,虽然有必要与互联网进行通信,但噪音和视频通信是一种通信工具,毫无疑问,这是一种确认,证人也参与了此类案件。最后,无论想象中彼此相距多远,大会都遇到了越来越多的现实。Mezkûr technologiji fıkhi açıdan muamelat ilişkilerinde daha esnek bir kullanıma sahip olsa da,ibâdât alanında bu technologijden faydalanısımümkün görülememektedir。有些崇拜者很富有,有些已经死了,有些很富有,还有一些已经死了。他们的身体有某些特点。
{"title":"Dijitalleşmenin Dini Hükümlere Etkisi: Metaverse Örneği","authors":"Hamit Kamer, Adnan Algül","doi":"10.35415/sirnakifd.1227877","DOIUrl":"https://doi.org/10.35415/sirnakifd.1227877","url":null,"abstract":"İnternet tabanlı teknolojik gelişmeler günden güne artmakta, hızlı bir şekilde insan hayatına dâhil olmaktadır. Sınırlı etkileşim özelliklerine sahip web 2.0’a göre daha ileri bir teknoloji olarak gündeme gelen web 3.0 ve Metaverse teknolojisi kullanıcıların etkileşim seviyelerini arttırarak sanal gerçeklik tecrübesini insana sunmaktadır. İlerievren, evrenötesi anlamlarına karşılık gelen Metaverse, kavram olarak daha eskiye dayanmasına karşın, dijital platform şirketlerinin yatırımlarını bu teknolojiye yönlendirmesiyle tekrardan gündeme gelmiştir. Bilişim şirketlerinin sanal teknolojiye dair beklentileri yüksek olmakta; ekonomi, sağlık, eğitim vb. alanlarda önemli katkılarının olacağı düşünülmektedir. Zamanla dünyanın her yerinde hayatın değişmez bir parçası olma yolunda ilerleyen Metaverse teknolojisinin fıkhi açıdan incelenmesi ve kullanım sınırlılıklarının belirlenmesi gerekir. Zira mezkûr teknoloji, hızla toplum hayatına girdiği gibi aynı paralellikte Müslümanların yaşantısında da yer edinmektedir. \u0000İslam hukukunda, toplum ve bireyin faydasını sağlayan, dinin genel prensipleriyle çelişmeyen her eşyada serbestlik ilkesi esas alınmaktadır. Bu prensibe göre çağın ilerlemesiyle birlikte ortaya çıkan her yeni ürün ve eşyanın İslamî ilkelere ters düşmediği sürece helal olduğu varsayılır. Buna göre son çeyrek asırdır hayatın önemli bir parçası olarak interneti kullanmak bizatihi haram olmamakla birlikte fıkhın ilgi alanı, bu teknolojinin nasıl kullanıldığı yönündedir. İlk etapta dijital dünyanın fıkhî açıdan kullanım sınırlılıkları belirlenirken, server katılımcılarının fiillerinin dini/hukukî boyutu ele alınacaktır. Metaverse’e doğru evrilen yaşamda akıllara gelen önemli bir soru olarak Metaverse’teki ürünlerin hukuki niteliğinin ne olduğu, temlik işlemlerinin dijital sahada nasıl gerçekleştirileceği ve dijital niteliğe sahip mülkiyete yönelik haksız eylemlerden kimlerin sorumlu tutulacağıdır. \u0000Elde bulunan fıkıh mirası incelendiğinde, sanal dünyaya bağlanarak gerçekleştirilen tasarrufların klasik fıkıh doktrinindeki mecliste hazır olan kişinin tasarruflarına kıyas edilmesi daha isabetli görülmektedir. Hem evrensel hukukun hem de fıkhın insana tanımış olduğu haklar kapsamında kişi dokunulmazlığı, maddi güvenlik, fikri mülkiyet gibi kişisel hakların dokunulmazlığı ilkesi yaşanılan dünyada toplum düzenini sağladığı gibi sanal dünyada da yürürlükte kabul edilir. Medeni hukuk kapsamında değerlendirilen şahsi bilgiler, Metaverse kullanıcılarının bilgileri için de geçerli olmakta, tasarlanan NFT ürünleri ve sanal cüzdanlara yönelik haksız fiiller İslam ilkelerine aykırı görülmektedir. Klasik fıkıh doktrininde ayrıntılı şekilde incelenen satış teamülleri dikkate alındığında sanal dünya teknolojisinde satışa konulmuş ürünlerin gerçekteki hallerine en yakın şekilde olması gerekmektedir. Akdin mahalli olan ürünün İslam’da mal hükmünde olması (mütekavvim) sahih bir sözleşmenin temel gerekliliklerindendir. Dolayısıyla bu teknolojideki kullanım sınırlılıklarınd","PeriodicalId":33450,"journal":{"name":"Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2023-04-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69797917","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
SOME ETHICAL CONCERNS ABOUT END OF LIFE: A PARADIGM SHIFT FROM ARS MORIENDI TO MEDICALIZED DEATH 关于生命终结的一些伦理问题:从死亡到医学死亡的范式转变
IF 0.1 Pub Date : 2023-04-09 DOI: 10.35415/sirnakifd.1230066
Medicine carries several goals, including preventing and curing diseases, relieving pain and suffering, and avoiding premature death to promote and maintain the person’s health from birth to death. Through medical, pharmaceutical, and technological developments in the last century, medicine has started to play a bigger role in end-of-life matters, which has led to a longer life. Nevertheless, it is questionable whether a longer life produces a better life. Prior to the relevant advances, in earlier centuries, death was considered a natural and inevitable end and mostly managed through religious approaches, such as the Ars moriendi. However, the medical and technological breakthroughs have prompted a delusive perception as if medicine is potent to achieve whatever wished. Aggressive treatment or demand for it largely results from that interpretation of medical power. In this context, the article concisely examines that situation and underscores its impact on the matters of where, how, and when to die and suggests home-based palliative care, which also covers social, emotional, and spiritual support, to mitigate the pertinent ethical problems.
医学有几个目标,包括预防和治疗疾病,减轻疼痛和痛苦,避免过早死亡,以促进和维持一个人从出生到死亡的健康。通过上个世纪医学、制药和技术的发展,医学开始在生命终结问题上发挥更大的作用,这导致了更长的寿命。然而,长寿是否能带来更好的生活是值得怀疑的。在此之前的几个世纪里,死亡被认为是一种自然的、不可避免的结局,主要是通过宗教方法来管理的,比如死亡之门。然而,医学和技术的突破引发了一种错觉,仿佛医学是有能力实现任何愿望的。积极的治疗或对它的需求很大程度上源于对医疗权力的解释。在此背景下,本文简要地考察了这种情况,并强调了它对死亡的地点、方式和时间的影响,并建议以家庭为基础的姑息治疗,包括社会、情感和精神支持,以减轻相关的伦理问题。
{"title":"SOME ETHICAL CONCERNS ABOUT END OF LIFE: A PARADIGM SHIFT FROM ARS MORIENDI TO MEDICALIZED DEATH","authors":"","doi":"10.35415/sirnakifd.1230066","DOIUrl":"https://doi.org/10.35415/sirnakifd.1230066","url":null,"abstract":"Medicine carries several goals, including preventing and curing diseases, relieving pain and suffering, and avoiding premature death to promote and maintain the person’s health from birth to death. Through medical, pharmaceutical, and technological developments in the last century, medicine has started to play a bigger role in end-of-life matters, which has led to a longer life. Nevertheless, it is questionable whether a longer life produces a better life. Prior to the relevant advances, in earlier centuries, death was considered a natural and inevitable end and mostly managed through religious approaches, such as the Ars moriendi. However, the medical and technological breakthroughs have prompted a delusive perception as if medicine is potent to achieve whatever wished. Aggressive treatment or demand for it largely results from that interpretation of medical power. In this context, the article concisely examines that situation and underscores its impact on the matters of where, how, and when to die and suggests home-based palliative care, which also covers social, emotional, and spiritual support, to mitigate the pertinent ethical problems.","PeriodicalId":33450,"journal":{"name":"Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2023-04-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69797860","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Shahristānī’s Method of Using Ḥadīth in Mafātīh al-Asrār Mafātīh al-Asrār中Ḥadīth的使用方法
IF 0.1 Pub Date : 2023-04-09 DOI: 10.35415/sirnakifd.1243080
Yaşadığı dönemin önde gelen âlimlerinden ve yöneticilerinden olan Şehristânî birçok alanda eser yazmış, velut bir şahsiyettir. Buna rağmen kelam ve mezhepler tarihi kimliğiyle şöhret bulduğu kadar tefsir ve hadis hüviyeti ile bulmamıştır. Bu durum klasik literatürde onun müfessir ve muhaddis kimliğinden fazla söz edilmemiş olmasından kaynaklanmaktadır. İslam’ın ikinci ana kaynağını oluşturan hadis ilminden başta müfessirler olmak üzere pek çok alanda çalışma yapan âlimler faydalanmaktadır. Müfessir âyetleri açıklarken, fakîh hüküm istinbât ederken, kelamcılar inanç esaslarını açıklarken, dilci dil kurallarına örnekler getirirken hadislerden yararlanmaktadır. Tefsirciler, rivayete dayanan âyetleri açıklarken hadislere müracaat etmeden tefsir yapmalarının zor olduğunu bilmektedir. Nitekim türü ne olursa olsun hemen hemen bütün tefsir kitaplarında hadis rivayetleri yer almaktadır. Bu minvalde her müfessir gibi Şehristânî de âyetlerin açıklanmasına yardımcı olan rivayetlere tefsirinde yer vermeye gayret göstermektedir. Te’lifleri incelendiğinde onun hadis ve hadis ilmiyle ilgili hiçbir eser yazmadığı görülmektedir. Bu, onun fikir ve düşüncelerini daha çok kelâm, felsefe, dinler ve mezhepler tarihi meseleleri üzerinde yoğunlaştırmasından kaynaklanmaktadır. Buna rağmen onun Mefâtîhu’l-esrâr ismini taşıyan tefsirinin diğer İslâmî ilimlerle birlikte hadis alanını da ilgilendiren birçok yönü bulunmaktadır. Tefsir metodolojisinde serdedilen rivayet, dirâyet ve işrârî tefsir metodunun birçok özelliğini eserinde mezceden Şehristânî, kitabında kendisine has bir yöntem izlemektedir. Âyetleri açıklarken yaşadığı asırdaki mevcut kaynaklardan, sebeb-i nüzûl, âyetler arası münasebet, kıssa, fıkıh, kıraat, nahiv, lügat ve meâni açısından yararlanarak görüşler aktardıktan sonra âyetlerin derin boyutlarını esrâr başlıklarında açıklamaktadır. Âyet ve hadisleri; imân-küfür, mü’min-kâfir, zâhir-bâtın gibi çift yönlü olarak izah etmektedir. O, âyet ve hadislerin yanı sıra birçok âlimin görüşünden de yararlanmaktadır. Görüş sahiplerinin ismini kimi zaman tek tek vermekte kimi zaman da onların yerine bir grup sahâbî, Kur’ân ehli, ümmetin âlimleri, bazı âlimler “şöyle dedi” gibi ifadeler kullanmaktadır. Düşüncesine hizmet eden sahih hadislerin yanı sıra hasen, zayıf ve kaynakları tespit edilemeyen çokça hadisi eserinde aktarmaktadır. Ancak kullandığı rivayetlerin sıhhatiyle ilgili hiçbir değerlendirmede bulunmadığı gibi kaynağını da çok nadir belirtmektedir. Ayrıca herhangi bir kaynak belirtmeden hukiye, ruviye gibi meçhul kalıplarla da rivayetlere yer vermektedir. Şehristânî ve eserleri üzerinde yapılan akademik çalışmalara bakıldığında onun hadisçi kimliğini öne çıkaran çalışmaların neredeyse hiç yapılmadığı görülmektedir. Dolayısıyla Şehristânî’nin Mefâtîhu’l-esrâr’da hadis kullanma yöntemi özelinde bir çalışmanın yapılmamış olması, konunun esaslı bir şekilde ele alınmasını gerekli kılmaktadır. Zira görüşlerini temellendirmek için kullandığı hadislerin epistemolojik açıd
他是一个伟人,在世界许多地方、世界许多地方和世界许多地方都有他的作品。尽管如此,文字和坟墓并没有像历史那样出名。在古典文学中,这是因为他只不过是一个导师或导师。在许多领域,科学家们以帝王的身份努力创造伊斯兰教的第二个来源,但不仅仅是专业人士。当伪君子解释迹象,但当他们坚定时,这些话就被用作语言法则的比喻。辩护人知道,如果不解释竞争的证据,很难做出反应。Nitekim türüne olursa olsun hemen hemen bütün tefsir kitaplarında hadis rivayetleri yer almaktadır。当时,这个城市的每一个伪君子都渴望揭露有助于解释这些迹象的机会。在检查意图时,似乎没有事件和事件的记录。这是因为更多的文字、哲学、宗教和历史都集中在它的思想和理念上。然而,其他伊斯兰学者对Mehâtâhil Haram的解释有很多方面的关注。同样,对反射方法的竞争、设计和视觉解释是以比警长大学更详细的方式观察它。yetleri açıklarken yaşadığıasırdaki mevcut kaynaklardan,sebeb-i nüzûl,âyetler arasımünasebet,kıssa,fıkıh,kıraat,nahiv,lügat ve meâni açşsından yarralanarak görüşler aktardıktan sonraâyeterin derin boyutrarınıesr başlıklarında açmaktadır。生活和事件;事实上,这是信仰和不信仰的明显区别。O、 然而,我有一位名叫yanısıra birçokâlimin görüşünden de yarralanmaktadır的女士。当会议上的人的名字被赋予一件事,而不是《古兰经》中的一群人、世界上的人和世界上的其他人时,他们会说同样的话。除了为自己的思想服务的真正的人的工作之外,许多事情都是在伤害、弱点和未被识别的资源的工作中完成的。然而,很少有人指出,它使用的竞争对手的来源根本没有经过评估。此外,在没有任何来源的情况下,法律、精神和对抗将被置于地面上。当涉及到对城市和作品的学术研究时,几乎不可能将他认定为罪犯。因此,Mefathiu Eshrir的事故使用方法对于确保没有特别的工作是至关重要的。他用来建立自己愿景的事件的认识论影响是,他的认识论价值观可以得到改进。在这一章中,如何使用和解读首都事件的基本问题是,每一位教授都在书中工作,这更适合他。Bunu ortaya koymak için“eserde kullanılan hadislerin temel kaynaklarınelerdir?”。Söz konusu eserindenörnekler eşliğinde kullandığıhadislerin kaynakları,hadis kullanma ve yorumlama yöntemi tespit edildikten sonra kullanılan hadislering Sıhhat yönüne değinilmektedir。因此,教授的兴趣和意识,使用事件的方式,进行有力和弱化评估的方式,以及鼓励读者就这一主题提出一些建议。在最后的分析中,Mefîhu可以说他被归入了城市的专属类别。
{"title":"Shahristānī’s Method of Using Ḥadīth in Mafātīh al-Asrār","authors":"","doi":"10.35415/sirnakifd.1243080","DOIUrl":"https://doi.org/10.35415/sirnakifd.1243080","url":null,"abstract":"Yaşadığı dönemin önde gelen âlimlerinden ve yöneticilerinden olan Şehristânî birçok alanda eser yazmış, velut bir şahsiyettir. Buna rağmen kelam ve mezhepler tarihi kimliğiyle şöhret bulduğu kadar tefsir ve hadis hüviyeti ile bulmamıştır. Bu durum klasik literatürde onun müfessir ve muhaddis kimliğinden fazla söz edilmemiş olmasından kaynaklanmaktadır. İslam’ın ikinci ana kaynağını oluşturan hadis ilminden başta müfessirler olmak üzere pek çok alanda çalışma yapan âlimler faydalanmaktadır. Müfessir âyetleri açıklarken, fakîh hüküm istinbât ederken, kelamcılar inanç esaslarını açıklarken, dilci dil kurallarına örnekler getirirken hadislerden yararlanmaktadır. Tefsirciler, rivayete dayanan âyetleri açıklarken hadislere müracaat etmeden tefsir yapmalarının zor olduğunu bilmektedir. Nitekim türü ne olursa olsun hemen hemen bütün tefsir kitaplarında hadis rivayetleri yer almaktadır. Bu minvalde her müfessir gibi Şehristânî de âyetlerin açıklanmasına yardımcı olan rivayetlere tefsirinde yer vermeye gayret göstermektedir. Te’lifleri incelendiğinde onun hadis ve hadis ilmiyle ilgili hiçbir eser yazmadığı görülmektedir. Bu, onun fikir ve düşüncelerini daha çok kelâm, felsefe, dinler ve mezhepler tarihi meseleleri üzerinde yoğunlaştırmasından kaynaklanmaktadır. Buna rağmen onun Mefâtîhu’l-esrâr ismini taşıyan tefsirinin diğer İslâmî ilimlerle birlikte hadis alanını da ilgilendiren birçok yönü bulunmaktadır. Tefsir metodolojisinde serdedilen rivayet, dirâyet ve işrârî tefsir metodunun birçok özelliğini eserinde mezceden Şehristânî, kitabında kendisine has bir yöntem izlemektedir. Âyetleri açıklarken yaşadığı asırdaki mevcut kaynaklardan, sebeb-i nüzûl, âyetler arası münasebet, kıssa, fıkıh, kıraat, nahiv, lügat ve meâni açısından yararlanarak görüşler aktardıktan sonra âyetlerin derin boyutlarını esrâr başlıklarında açıklamaktadır. Âyet ve hadisleri; imân-küfür, mü’min-kâfir, zâhir-bâtın gibi çift yönlü olarak izah etmektedir. O, âyet ve hadislerin yanı sıra birçok âlimin görüşünden de yararlanmaktadır. Görüş sahiplerinin ismini kimi zaman tek tek vermekte kimi zaman da onların yerine bir grup sahâbî, Kur’ân ehli, ümmetin âlimleri, bazı âlimler “şöyle dedi” gibi ifadeler kullanmaktadır. Düşüncesine hizmet eden sahih hadislerin yanı sıra hasen, zayıf ve kaynakları tespit edilemeyen çokça hadisi eserinde aktarmaktadır. Ancak kullandığı rivayetlerin sıhhatiyle ilgili hiçbir değerlendirmede bulunmadığı gibi kaynağını da çok nadir belirtmektedir. Ayrıca herhangi bir kaynak belirtmeden hukiye, ruviye gibi meçhul kalıplarla da rivayetlere yer vermektedir. Şehristânî ve eserleri üzerinde yapılan akademik çalışmalara bakıldığında onun hadisçi kimliğini öne çıkaran çalışmaların neredeyse hiç yapılmadığı görülmektedir. Dolayısıyla Şehristânî’nin Mefâtîhu’l-esrâr’da hadis kullanma yöntemi özelinde bir çalışmanın yapılmamış olması, konunun esaslı bir şekilde ele alınmasını gerekli kılmaktadır. Zira görüşlerini temellendirmek için kullandığı hadislerin epistemolojik açıd","PeriodicalId":33450,"journal":{"name":"Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2023-04-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69798422","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Şark Müderrislerinin Hadis ve Sünnet Algıları: Van Örneği 北极领导人的冥王与十四行诗代数:范范例
IF 0.1 Pub Date : 2023-04-08 DOI: 10.35415/sirnakifd.1239118
Rıdvan Kalaç
Günümüzde Doğu Anadolu Bölgesi’nde aktif olarak geleneksel eğitim veren çok sayıda medrese bulunmaktadır. Bu medreseler devlet desteği olmadan toplum desteğiyle ayakta durmayı başarmış ve doğu toplumuna rehberlik etme ve onların dini hayat tarzını yönlendirme noktasında önemli bir misyon üstlenmiştir. Bu anlamda son dönemde medreseleriyle ön plana çıkan illerden birisi de Van’dır. Buradaki medreselerin eğitim müfredatına bakıldığında hadis ilminin de öğretildiği ve müderrislerin hadis ve sünnet konusunda önemli bir birikime sahip oldukları görülmektedir. Bu araştırmanın amacı, Van’da tedris faaliyeti yürüten bu medreselerdeki bazı müderrislerin hadis ve sünnet algılarını incelemektir. Araştırmanın verileri, Van ilinde aktif faaliyet sürdüren medreselerden seçilen bir örneklem grubunun müderrislerine açık uçlu sorulardan oluşan yarı yapılandırılmış görüşme formları aracılığıyla toplanmıştır. Bu veriler ışığında müderrislerin hadis ve sünnet yaklaşımları, sünnetin dindeki konumu, sünnetin vahiy mahsulü olup olmadığı, Hz. Peygamber’in helal veya haram kılma yetkisinin olup olmadığı ve Hz. Peygamber’in sünneti denilince ilk olarak akıllarına ne geldiği gibi pek çok konu hakkında anlamlı bulunan tespitler paylaşılmıştır. Araştırmada tespit edilen önemli bir husus, müderrislerin hadis ve sünneti, Kur’an’ın tefsiri ve beyanı olarak görmeleridir. Ancak bunun yanında müderrisler, hadis ve sünnetle ilgili bazı konularda farklı yaklaşımlar da sergilemişlerdir. Örneğin müderrislerin büyük bir kısmı (14 kişi), hadis ve sünnetin birbirinden farklı manalara sahip olduğunu düşünmektedir. Bu yaklaşımı benimseyen 8 müderris, sünnet ile hadis arasında umum-husus ilişkisi olduğunu belirtmişlerdir. Diğer taraftan hadis ve sünnetin aynı anlama geldiği görüşünün de altı katılımcı tarafından benimsendiği ortaya çıkmaktadır. Müderrislerin hadis ve sünnetin vahiy ile olan ilişkisine dair bazı önemli görüşleri tespit edilmiştir. Örneğin müderrislerden 13 kişi sünnet ve hadisin tamamının vahiy mahsulü olduğunu savunurken geri kalanlar ise sadece bir kısmının vahiy mahsulü olabileceğini ifade etmişlerdir. Hadis ile sünnetin vahiy ile olan ilişkisine dair bu yaklaşıma sahip olanların yarısından fazlasının (11 kişi), savundukları düşüncelerinde tenakuz yaşamışlardır. Nitekim bu katılımcılar sünnet ve hadisin tamamının vahiy kaynaklı olduğunu ifade ederken tıp hadisleriyle ilgili kendilerine yöneltilen soruda beklenilenin aksine cevap vermiş ve tıp hadislerinin bir kısmının veya tamamının tecrübeye dayandığını savunmuşlardır. Müderrislerin tamamına yakını, sünnetin Kur’an gibi bağlayıcı olduğunu savunmuşlardır. Katılımcılardan üç kişi sünnetin tamamını bağlayıcı görmemektedir. Bunlara göre Hz. Peygamber’in beşer vasfıyla yaptıkları ile yaratılış icabı sevdiği veya haz etmediği şeylerin bağlayıcılığı yoktur. Yine müderrislerin bir kısmının zihinlerinde ahlaki sünnetler öncelikliyken bir kısmında ise şekli sünnetler önceliklidir. Müderrislerin yarısına yakını (8 kişi) Kütüb-i sit
今天,许多传统教育工作者活跃在安纳托利亚东部地区。这些平民在没有国家支持的情况下成功地获得了公众的支持,没有指导东部社区,并承担了指导其宗教生活方式的重要使命。在这种背景下,范是第一年计划他的奖牌。当这里的学者们审视课程时,故事的科学性被教授,领导力被认为在故事和故事的本质中发挥着重要作用。本研究的目的是考察这些文明中的一些领导人在范进行泰迪熊活动的事件和看法。研究数据是通过半配置形式的访谈收集的,访谈对象是从范的活跃媒体中选出的一个样本组的领导人。根据这些数据,领导层的行动和方法,骨骼在宗教中的位置,骨骼是否松动,Hz。无论先知是否有权禁止它。Peygamber'in sünneti denilice ilk olaakıllarına ne geldiği gibi pekçok konu hakkında anlamlıbulunan tespitler paylaşılmıştır。事实上,作为《古兰经》的解读者和大脑,了解领导人及其后代的故事是很重要的。然而,对领导者、事件和性别问题有不同的处理方法。例如,很大一部分领导人(14人)、运动和骨骼都是不同的。与我关系密切的8位领导都说过,性和事件之间存在着公开的关系。另一方面,混乱和骨骼的外观与六名参与者的外观相同。已经确定了一些与领导层事件和披露有关的重要会议。例如,13名领导人表示,整件事可能是暴力的,其他人则表示整件事可以是暴力的。一半以上与哈迪斯和神性关系密切的人在他们的防御思想中幸存了下来。最后,这些参与者回答了他们被问及的关于整个事件的性质、性质和性质的问题,并为他们正在经历的一些或所有医疗事件辩护。Müderrislerin tamamına yakını,sünnetin Kuran gibi bağlayıcıolduğunu saunmuşlardır。其中三名参与者没有完全联系。根据这些,Hz。先知与他对五个花瓶所做的事情无关。在一些领导者的头脑中,当道德寓言被优先考虑时,形式就是优先考虑的。几乎一半的领导人对古巴遗址有着重要的价值。这些参与者表示,他们相信这些作品的事件,他们将同意被转移到其中一部作品中。其余参与者认为,在检查了技术和文本后,将确定事件。今天的领导人看到,他们有一个像库拉尼亚这样受欢迎的团体的想法。根据领导人的说法,该组织的主要目的是从《古兰经》中删除这一信息。Müderrislerin zihin dünyalarında Suyûtîve Gazâlîönemli bir yer edimmişgörünmektedir。众所周知,沙特阿拉伯语法的管辖权也在活动区域得到了确认。领导人已经表明,Suite是一位伟大的律师,因此不会受到质疑。最后,大部分领导人认为我们的节日和承诺不够重要。
{"title":"Şark Müderrislerinin Hadis ve Sünnet Algıları: Van Örneği","authors":"Rıdvan Kalaç","doi":"10.35415/sirnakifd.1239118","DOIUrl":"https://doi.org/10.35415/sirnakifd.1239118","url":null,"abstract":"Günümüzde Doğu Anadolu Bölgesi’nde aktif olarak geleneksel eğitim veren çok sayıda medrese bulunmaktadır. Bu medreseler devlet desteği olmadan toplum desteğiyle ayakta durmayı başarmış ve doğu toplumuna rehberlik etme ve onların dini hayat tarzını yönlendirme noktasında önemli bir misyon üstlenmiştir. Bu anlamda son dönemde medreseleriyle ön plana çıkan illerden birisi de Van’dır. Buradaki medreselerin eğitim müfredatına bakıldığında hadis ilminin de öğretildiği ve müderrislerin hadis ve sünnet konusunda önemli bir birikime sahip oldukları görülmektedir. Bu araştırmanın amacı, Van’da tedris faaliyeti yürüten bu medreselerdeki bazı müderrislerin hadis ve sünnet algılarını incelemektir. Araştırmanın verileri, Van ilinde aktif faaliyet sürdüren medreselerden seçilen bir örneklem grubunun müderrislerine açık uçlu sorulardan oluşan yarı yapılandırılmış görüşme formları aracılığıyla toplanmıştır. Bu veriler ışığında müderrislerin hadis ve sünnet yaklaşımları, sünnetin dindeki konumu, sünnetin vahiy mahsulü olup olmadığı, Hz. Peygamber’in helal veya haram kılma yetkisinin olup olmadığı ve Hz. Peygamber’in sünneti denilince ilk olarak akıllarına ne geldiği gibi pek çok konu hakkında anlamlı bulunan tespitler paylaşılmıştır. Araştırmada tespit edilen önemli bir husus, müderrislerin hadis ve sünneti, Kur’an’ın tefsiri ve beyanı olarak görmeleridir. Ancak bunun yanında müderrisler, hadis ve sünnetle ilgili bazı konularda farklı yaklaşımlar da sergilemişlerdir. Örneğin müderrislerin büyük bir kısmı (14 kişi), hadis ve sünnetin birbirinden farklı manalara sahip olduğunu düşünmektedir. Bu yaklaşımı benimseyen 8 müderris, sünnet ile hadis arasında umum-husus ilişkisi olduğunu belirtmişlerdir. Diğer taraftan hadis ve sünnetin aynı anlama geldiği görüşünün de altı katılımcı tarafından benimsendiği ortaya çıkmaktadır. Müderrislerin hadis ve sünnetin vahiy ile olan ilişkisine dair bazı önemli görüşleri tespit edilmiştir. Örneğin müderrislerden 13 kişi sünnet ve hadisin tamamının vahiy mahsulü olduğunu savunurken geri kalanlar ise sadece bir kısmının vahiy mahsulü olabileceğini ifade etmişlerdir. Hadis ile sünnetin vahiy ile olan ilişkisine dair bu yaklaşıma sahip olanların yarısından fazlasının (11 kişi), savundukları düşüncelerinde tenakuz yaşamışlardır. Nitekim bu katılımcılar sünnet ve hadisin tamamının vahiy kaynaklı olduğunu ifade ederken tıp hadisleriyle ilgili kendilerine yöneltilen soruda beklenilenin aksine cevap vermiş ve tıp hadislerinin bir kısmının veya tamamının tecrübeye dayandığını savunmuşlardır. Müderrislerin tamamına yakını, sünnetin Kur’an gibi bağlayıcı olduğunu savunmuşlardır. Katılımcılardan üç kişi sünnetin tamamını bağlayıcı görmemektedir. Bunlara göre Hz. Peygamber’in beşer vasfıyla yaptıkları ile yaratılış icabı sevdiği veya haz etmediği şeylerin bağlayıcılığı yoktur. Yine müderrislerin bir kısmının zihinlerinde ahlaki sünnetler öncelikliyken bir kısmında ise şekli sünnetler önceliklidir. Müderrislerin yarısına yakını (8 kişi) Kütüb-i sit","PeriodicalId":33450,"journal":{"name":"Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2023-04-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"47671399","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
İ’câzu’l-Kur’ân İlminin Oluşumunda Te’vilü Müşkili’l-Kur’ân İsimli Eserin Rolü 在Iscaz'l-Kuran科学的形成过程中,Te'vili Müşkili l-Kuran命名为Eserin Ro lü
IF 0.1 Pub Date : 2023-04-08 DOI: 10.35415/sirnakifd.1245522
Emrullah Ülgen
Kur’ân-ı Kerîm’in en önemli özelliklerinden birisi, edebî ve belâğî açıdan i’câz düzeyinde olmasıdır. Kur’ân’ın i’câzıyla ilgili erken dönem çalışmaları, daha ziyade onun bu yönüyle ilgilidir. Bulunduğu dönemin genel yapısına uygun olarak İbn Kuteybe de Te’vilü Müşkili’l-Kur’ân’da ayetleri, Arap dilbilimi ve retoriği açısından incelemektedir. Müellifin, eserdeki asıl gayesinin Kur’ân’da çelişki ve dilsel hatalar olduğu iddialarına edebî ve belâğî açıdan cevap vermek olduğu düşünüldüğünde, eserin i’câz açısından incelenmesi önem arz etmektedir. Buradan hareketle eserde geçen konu başlıkları ve eserin sistematiği dikkate alınarak İbn Kuteybe’nin i’câzu’l-Kur’ân ilmine ne tür katkıları olduğu tespit edilmeye çalışılmıştır. Hicrî dördüncü asırda müstakil bir ilim haline gelen i’câzu’l-Kur’ân ilminin ilk nüveleri erken dönemlerden itibaren oluşmaya başlamıştır. Hicrî ikinci asırda ayetleri çeşitli açılardan araştırma konusu yapan eserlerde, Kur’ân’ın edebî i’cazıyla ilgili işaretlerin varlığı da bunu desteklemektedir. Özellikle ayetleri dil bilimsel açıdan inceleyen eserlerde sistematik olmamakla birlikte, ayetler üzerinde yapılan retorik analizlerde Kur’ân’ın i’câzıyla ilgili bilgiler bulunmaktadır. İ’câzu’l-Kur’ân ilmi açısından henüz teşekkül süreci olarak değerlendirilebilecek bu evre, söz konusu ilme kaynaklık etmesi açısından önem arz etmektedir. Hicrî üçüncü asra gelindiğinde ise benzer durumun devam ettiği, i’câzu’l-Kur’ân’ın henüz müstakil bir ilim hüviyetini elde etmediği görülmektedir. Ancak bir önceki dönemden farklı olarak bu dönemde telif edilen eserlerde, Kur’ân’ın i’câzına temel oluşturacak retorik kavram ve bilgilerin belirginleştiği ve olgunlaştığı görülmektedir. Özellikle ayetlerin edebî ve belâğî hususiyetlerini önceleyen eserler, bir sonraki asırda bağımsız olan bu ilmin tarihsel sürecine kaynaklık etmişlerdir. Şüphesiz bunlar arasında Te’vilü Müşkili’l-Kur’ân’ın ayrı bir yeri vardır. Söz konusu eseri bu alanda öne çıkaran başlıca faktör, i’câzın gerek teorik gerekse uygulama açısından henüz başlangıç evresinde olduğu hicrî ikinci asır ile bağımsız bir ilim formuna dönüştüğü dördüncü asır arasında köprü işlevi görmesidir. Kendisinden sonra telif edilen i’câzu’l-Kur’ân’la ilgili ilk eserlerin temel kaynakları arasında yer alması, bunun delilidir. Genelde erken dönem tefsir çalışmaları özelde i’câz çalışmaları açısından Te’vilu Müşkili’l-Kur’ân’ı öne çıkaran faktörlerden birisi de zahiren müşkil addedilen çok sayıda ayetle ilgili retorik tahlillere yer vermesidir. Bunların hatırı sayılır miktarda Kur’ân’ın edebî i’câzıyla ilgili tespitler olduğu düşünüldüğünde, eserin i’câzu’l-Kur’ân ilmi açısından önemi kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla eserin, önemli bir kısmı retorik temeller üzerinde inşa edilen bu ilmin tarihsel sürecine ne tür katkısı olduğunun bilinmesi önem arz etmektedir.
这本《古兰经》是克尔白最重要的特征之一。《古兰经》的早期著作与这种方式更为相关。台湾古巴共和国根据发现时的总体结构,检查了标志、阿拉伯语和修辞。当作者认为《古兰经》中作品的原始方面不同,并且被认为是明确回应时,从语言和语言错误的角度来审视它是很重要的。从这里开始,考虑到艺术和艺术体系,人们试图确定参与伊本·科威特i'câzu'-Kuran科学的类型。在四世纪,i'câzu'l-Kurân科学的第一批神经元从早期就出现了。Hicrîikinci asırda ayetleriçeşitli açılardan araştırma konusu yapan eserlede,Kur’ân’ın edebîi’cazıyla ilgili işaretlerin varlığıda bunu desteklemektedir。特别是,在对诗句的修辞分析中,有关于《古兰经》语言的信息,尽管在科学研究中没有系统地进行。在《古兰经》的第一部分中,重要的是将这一领域视为一个赞赏的过程。当历史的第三个世纪到来时,人们发现它还没有获得同样的科学程度。然而,换言之,与以前相比,对《古兰经》语言的理论理解将建立起来,知识也将增长。特别是,文学作品和文学性质都是从上个世纪的这一知识中衍生出来的。其中有一点不同于《古兰经》。这一领域的主要因素是,如果你需要理论,你可以在四世纪和二世纪之间看到一座早期宇宙中一个独立科学形式的机构的桥梁。Kendisiden sonra telif edilen i'câzu'-Kur'ânla ilgili ilk eserlerin temel kaynaklarıarasında yer alması,bunon delilidir。总的来说,早期不良反应集中在对体征的一些著名理论分析上,包括导致Te'vilu Müşkil i'l-Kuran的理论分析。Bunların hatırısayılır miktarda Kur‘ân’ın edebîi’câzıyla ilgili tespitler olduğu düşünüldüğüünde,eserin i‘câzu'-Kur’ân ilmi açısındanönemi kendiliğinden ortayaç。因此,了解这门科学在一些理论原则的基础上建立了什么样的参与是很重要的。
{"title":"İ’câzu’l-Kur’ân İlminin Oluşumunda Te’vilü Müşkili’l-Kur’ân İsimli Eserin Rolü","authors":"Emrullah Ülgen","doi":"10.35415/sirnakifd.1245522","DOIUrl":"https://doi.org/10.35415/sirnakifd.1245522","url":null,"abstract":"Kur’ân-ı Kerîm’in en önemli özelliklerinden birisi, edebî ve belâğî açıdan i’câz düzeyinde olmasıdır. Kur’ân’ın i’câzıyla ilgili erken dönem çalışmaları, daha ziyade onun bu yönüyle ilgilidir. Bulunduğu dönemin genel yapısına uygun olarak İbn Kuteybe de Te’vilü Müşkili’l-Kur’ân’da ayetleri, Arap dilbilimi ve retoriği açısından incelemektedir. Müellifin, eserdeki asıl gayesinin Kur’ân’da çelişki ve dilsel hatalar olduğu iddialarına edebî ve belâğî açıdan cevap vermek olduğu düşünüldüğünde, eserin i’câz açısından incelenmesi önem arz etmektedir. Buradan hareketle eserde geçen konu başlıkları ve eserin sistematiği dikkate alınarak İbn Kuteybe’nin i’câzu’l-Kur’ân ilmine ne tür katkıları olduğu tespit edilmeye çalışılmıştır. \u0000Hicrî dördüncü asırda müstakil bir ilim haline gelen i’câzu’l-Kur’ân ilminin ilk nüveleri erken dönemlerden itibaren oluşmaya başlamıştır. Hicrî ikinci asırda ayetleri çeşitli açılardan araştırma konusu yapan eserlerde, Kur’ân’ın edebî i’cazıyla ilgili işaretlerin varlığı da bunu desteklemektedir. Özellikle ayetleri dil bilimsel açıdan inceleyen eserlerde sistematik olmamakla birlikte, ayetler üzerinde yapılan retorik analizlerde Kur’ân’ın i’câzıyla ilgili bilgiler bulunmaktadır. İ’câzu’l-Kur’ân ilmi açısından henüz teşekkül süreci olarak değerlendirilebilecek bu evre, söz konusu ilme kaynaklık etmesi açısından önem arz etmektedir. Hicrî üçüncü asra gelindiğinde ise benzer durumun devam ettiği, i’câzu’l-Kur’ân’ın henüz müstakil bir ilim hüviyetini elde etmediği görülmektedir. Ancak bir önceki dönemden farklı olarak bu dönemde telif edilen eserlerde, Kur’ân’ın i’câzına temel oluşturacak retorik kavram ve bilgilerin belirginleştiği ve olgunlaştığı görülmektedir. Özellikle ayetlerin edebî ve belâğî hususiyetlerini önceleyen eserler, bir sonraki asırda bağımsız olan bu ilmin tarihsel sürecine kaynaklık etmişlerdir. Şüphesiz bunlar arasında Te’vilü Müşkili’l-Kur’ân’ın ayrı bir yeri vardır. Söz konusu eseri bu alanda öne çıkaran başlıca faktör, i’câzın gerek teorik gerekse uygulama açısından henüz başlangıç evresinde olduğu hicrî ikinci asır ile bağımsız bir ilim formuna dönüştüğü dördüncü asır arasında köprü işlevi görmesidir. Kendisinden sonra telif edilen i’câzu’l-Kur’ân’la ilgili ilk eserlerin temel kaynakları arasında yer alması, bunun delilidir. Genelde erken dönem tefsir çalışmaları özelde i’câz çalışmaları açısından Te’vilu Müşkili’l-Kur’ân’ı öne çıkaran faktörlerden birisi de zahiren müşkil addedilen çok sayıda ayetle ilgili retorik tahlillere yer vermesidir. Bunların hatırı sayılır miktarda Kur’ân’ın edebî i’câzıyla ilgili tespitler olduğu düşünüldüğünde, eserin i’câzu’l-Kur’ân ilmi açısından önemi kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla eserin, önemli bir kısmı retorik temeller üzerinde inşa edilen bu ilmin tarihsel sürecine ne tür katkısı olduğunun bilinmesi önem arz etmektedir.","PeriodicalId":33450,"journal":{"name":"Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2023-04-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69799049","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
A Comprasion Essay on Iamblichus’ Theurge Rituals and Ibn Ṭufayl’s Riyazah in Terms of The Possibility of Mental Seeing 依姆布利克斯的《冲动仪式》与伊本Ṭufayl的《利亚扎》从精神看到的可能性的角度进行比较
IF 0.1 Pub Date : 2023-04-08 DOI: 10.35415/sirnakifd.1227722
Ömer Ceran
İamblichus, üçüncü ve dördüncü yüzyıllarda Şam bölgesinde yaşamış, Yeni Platoncu düşünce geleneği içerisinde değerlendirilen bir Arap filozofudur. İbn Ṭufeyl, Endülüs coğrafyasında yaşamış önemli Müslüman Arap filozoflardan biridir. Çalışmamız her iki filozofa göre bir tür içe dönüş ile ilahi hakikatlerin temaşa edilmesi suretiyle gerçek bilgi ve mutluluğa ulaşılmasının bazı ritüeller gerektirip gerektirmediği sorunu üzerinde yoğunlaşacaktır. Bu çerçevede her iki filozofun düşünceleri karşılaştırılacaktır. Bunun için önce felsefi arka plana değinilecek ve her iki filozofun etkilendiği Pisagor, Platon ve Plotinus’un konuyla ilgili düşünceleri ortaya konacak, daha sonra İamblichus ile İbn Ṭufeyl’in özgün düşünceleri ile önceki gelenekten ayrıldıkları noktalar tespit edilerek aralarındaki benzer ve farklı noktalar tespit edilmeye çalışılacaktır. İamblichus, Yeni Platonculuğa yaptığı en özgün katkı olan theurge düşüncesinde ulaşılması arzu edilen bu düşünsel/akli seviye için bir takım günlük ritüelleri zorunlu kılar. İbn Ṭufeyl ise elimize ulaşan tek felsefi eseri Ḥayy b. Yaḳẓān’da bir tür içsel tecrübeyle elde edilecek bu düşünsel seviye için riyazet dediği günlük hayatta bazı faaliyetlerin yapılmasını öngörür. Her iki filozofun düşüncelerinde gerek Platon’un gerekse Plotinus’un düşüncelerinin etkisi göze çarpmaktadır. Bu iki filozofun düşüncelerinde de Pisagor’un etkisi açıkça göze çarpar. Bununla beraber İamblichus ile İbn Tufeyl’in düşünceleri arasındaki benzerlik İbn Tufeyl’in daha sonra yaşamış olmasından dolayı İamblichus’tan etkilenmiş olabileceği izlemini doğurmaktadır. Bununla beraber biz böyle bir etki söz konusu olsa bile İbn Tufeyl’in özellikle ritüeller/riyazat konusundaki düşüncelerinin tek kaynağının İamblichus olamayacağını düşünüyoruz.
Amblichus是一位阿拉伯哲学家,他在三世纪和四世纪居住在商会,并在新柏拉图思想传统中受到评价。伊本·托费尔是印尼历史上最重要的穆斯林阿拉伯哲学家之一。根据两位哲学家的说法,我们的工作将集中在这样一个事实上,即一些仪式需要真正的知识,而与上帝权利相关的幸福是不必要的。在这个框架下,我们将对两位哲学家的思想进行比较。因此,哲学背景不会改变,受两位哲学家影响的皮萨戈尔、普拉顿和普罗提诺的思想将通过识别安布利丘和伊本·图菲尔自己的思想之间的相同点和不同点来进行探索。Amblichus敦促为这个智力/智力水平制定一套日常仪式,这是他为新排所做的大量工作中最令人兴奋的部分。伊本·汤博伊预言,唯一的哲学家Ahayy b.在他的数学时代,为了进行某种化学实验,有几种活动正在进行。我们怎么知道没有其他方法可以做到这一点?普罗提诺思想的影响,如果必要的话,对两位哲学家的影响。Pisagor'un etkisi açıkça gözeçarpar。此外,Eblichus和Ibn Tufeyl的思想表明,Ibn Tufeyl可能受到Amblichus的影响,因为他在那之后生活过。此外,我们不认为伊本·图菲尔会是仪式/数学思想的唯一来源,即使它会产生如此大的影响。
{"title":"A Comprasion Essay on Iamblichus’ Theurge Rituals and Ibn Ṭufayl’s Riyazah in Terms of The Possibility of Mental Seeing","authors":"Ömer Ceran","doi":"10.35415/sirnakifd.1227722","DOIUrl":"https://doi.org/10.35415/sirnakifd.1227722","url":null,"abstract":"İamblichus, üçüncü ve dördüncü yüzyıllarda Şam bölgesinde yaşamış, Yeni Platoncu düşünce geleneği içerisinde değerlendirilen bir Arap filozofudur. İbn Ṭufeyl, Endülüs coğrafyasında yaşamış önemli Müslüman Arap filozoflardan biridir. Çalışmamız her iki filozofa göre bir tür içe dönüş ile ilahi hakikatlerin temaşa edilmesi suretiyle gerçek bilgi ve mutluluğa ulaşılmasının bazı ritüeller gerektirip gerektirmediği sorunu üzerinde yoğunlaşacaktır. Bu çerçevede her iki filozofun düşünceleri karşılaştırılacaktır. Bunun için önce felsefi arka plana değinilecek ve her iki filozofun etkilendiği Pisagor, Platon ve Plotinus’un konuyla ilgili düşünceleri ortaya konacak, daha sonra İamblichus ile İbn Ṭufeyl’in özgün düşünceleri ile önceki gelenekten ayrıldıkları noktalar tespit edilerek aralarındaki benzer ve farklı noktalar tespit edilmeye çalışılacaktır. İamblichus, Yeni Platonculuğa yaptığı en özgün katkı olan theurge düşüncesinde ulaşılması arzu edilen bu düşünsel/akli seviye için bir takım günlük ritüelleri zorunlu kılar. İbn Ṭufeyl ise elimize ulaşan tek felsefi eseri Ḥayy b. Yaḳẓān’da bir tür içsel tecrübeyle elde edilecek bu düşünsel seviye için riyazet dediği günlük hayatta bazı faaliyetlerin yapılmasını öngörür. Her iki filozofun düşüncelerinde gerek Platon’un gerekse Plotinus’un düşüncelerinin etkisi göze çarpmaktadır. Bu iki filozofun düşüncelerinde de Pisagor’un etkisi açıkça göze çarpar. Bununla beraber İamblichus ile İbn Tufeyl’in düşünceleri arasındaki benzerlik İbn Tufeyl’in daha sonra yaşamış olmasından dolayı İamblichus’tan etkilenmiş olabileceği izlemini doğurmaktadır. Bununla beraber biz böyle bir etki söz konusu olsa bile İbn Tufeyl’in özellikle ritüeller/riyazat konusundaki düşüncelerinin tek kaynağının İamblichus olamayacağını düşünüyoruz.","PeriodicalId":33450,"journal":{"name":"Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2023-04-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69797338","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Being An Orphan ın An Ottoman Subprovince: Nevsehir (1874-1926) 成为孤儿ın奥斯曼帝国的一个省:内夫塞希尔(1874-1926)
IF 0.1 Pub Date : 2023-04-08 DOI: 10.35415/sirnakifd.1258010
Murat Öntuğ, Serkan Erdoğan
Yüce Allah kâinatın düzen ve dirliğini korumak, kollamak ve muhafaza etmek için “sünnetullah” prensibi gereği insanoğlunu Âdem ve Havvâ’dan yaratmıştır. Bu yaratılışın başlangıcı olduğu gibi sonu da vardır, bu da ölümdür. Bu ölümün ne zaman, nerede ve nasıl olacağını başta Peygamberler olmak üzere Allah’tan başka kimse bilemez ve bilemeyecektir. Ölümlerden geriye, hayata tutunmak için baba ve ana desteğini kaybeden yetim ve öksüzler kalmaktadır. İslâm dininin yüce öğütleri, bu husus üzerinde durmakta, hayatın her alanında sosyal dayanışma ve yardımlaşma üzerine sıklıkla vurgu yapmakta ve buna özen göstermektedir. Kur’ân ve Sünnet ile, yetimin yaşam alanı içerisinde sahip olduğu veya olmadığı haklarının korunması ve kollanmasını titizlikle konu edinmiş, faziletli ve erdemli bir yaşam sürmesi için birtakım şartlar ve esaslar çıkarılmıştır. Böylelikle yetimin korunması, barınması, kefaleti ve malının ihsan üzere değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Kur’ân'da on iki sûrede, toplam yirmi üç yerde yetimin hakkının gasp edilmemesi ve ona zulüm edilmemesi gerektiği belirtilmiştir. Dünyaya yetim olarak gelen İslâm Peygamberi, yetim hak ve hukukunun muhafaza edilmesi hususunda insanlığın vicdanına seslenerek önleyici, teşvik edici emir ve yasaklar getirmiştir. Bu yasak ve teşvikler Osmanlı’da devam etmiş ve yetimler, reşit olana kadar vasi gözetimi ve hayırseverlerin ve devlet kurumlarının desteği ile maddi-manevi korunmuştur. Nitekim Osmanlı toplumunda birçok vakıf, yetimhane ve bilumum kurumlar yetimlere dönük çok çeşitli hizmetler sunmuş; hatta zaman içerisinde yetim çocukların sayılarının artması ile onlara yönelik müstakil müesseseler tesis edilmiştir. İşbu müesseseler yetim çocukların sağlıklı bir şekilde yetiştirilmesi, topluma faydalı birer fert haline getirilmesi ve ihtiyaçlarının karşılanması adına önemli bir görev üstlenmiştir. Osmanlı tarihinde genel olarak “Eytam Sandıkları” olarak adlandırılan bu kurumlar yetimlerin haklarını da korumuş ve modern manada bir “fon” gibi hareket ederek onların atalarından kalan menkul ve gayrimenkul emtialarını muhafaza etmiştir. Buna delil olarak şu ayetler gösterilmiştir: “Evlilik çağına gelinceye kadar yetimleri (gözetip) deneyin, eğer onlarda akılca bir olgunlaşma görürseniz hemen mallarını kendilerine verin”. Ayette geçen "evlilik çağı" ifadesinden ergenlik çağının gerekliği açıkça görülmüş ve yetimin mental ve fiziksel olarak rüştünü ispat etmesi istenmiştir. Her ne kadar İslami bir bağlamla ilişkilendirilmiş ve şeriatla doğrudan bir bağları haizmiş gibi gözükse de işbu kurumlar yalnızca Müslüman yetimler ile ilgilenmemiş; aynı zamanda, “Allah’ın Müslüman Devletlere Emaneti” olarak kabul edilen, semavi dinlere mensup yetimler de bu kurumlardan fazlasıyla istifade etmiştir. Bu bağlamda, işbu çalışmanın konusunu oluşturan Nevşehir kazası da sahip olduğu bu özellik hasebiyle seçilmiş; bölgede bulunan Hristiyan yetim sayısının fazlalığı mezkûr müessesenin kapsamını daha iyi anlamak adına farklı bir perspektif su
真主从亚当和哈瓦那创造了赞美的原则来维护、维护、维护和保护人。这个生物是死亡的开始。除了真主,没有人知道使者将在哪里。Ölümlerden geriye,hayata tutunmak için baba ve ana desteğini kaybeden yetim veöksüzler kalmaktadır。伊斯兰教在这个问题上的伟大建议是经常攻击生活各个领域的社会抵抗和援助。《古兰经》和《太阳网》为保护和保护孤儿的权利,无论他是否有权生活在生活领域,以及过上丰富而正义的生活创造了某些条件。因此,对孤儿的保护是以牺牲住所、交易和财产为代价进行评估的。《古兰经》指出,23个地方的孤儿的完全权利不应被剥夺,他们不应受到冤枉。先知作为孤儿来到这个世界,他呼吁保护孤儿的权利和法律,防止、鼓励和禁止。在奥斯曼尼亚,这些禁令和事态发展仍在继续,孤儿们在慈善机构和政府机构的支持下受到物质操纵的保护,直到他们康复。因此,在奥斯马尼亚的人民中,有许多智者、孤儿、学者和孤儿,以各种各样的方式服务;hatta zaman içerisinde yetimçocukların sayılarının artmasıile onliara yönelik müstakil müesseseler tesis edilmiştir。孤儿健康成长、造福社区、满足他们的需求是一项重要任务。Osmanlıtarhinde genel olarak“Eytam Sandıkları”olarak adlandırılan bu kurumlar yetimlerin hakları。这些都是迹象;试试孤儿,直到他们达到结婚年龄;如果你看到他们成熟了,就把他们的财产给他们。月底,人们清楚地看到了对孩子年龄的需求,这个孤儿想在精神和身体上证明这一点。至于对伊斯兰教的束缚,以及对一个人的束缚,对一个男人的束缚并不局限于伊斯兰教的孤儿。与此同时,孤儿们使用的不仅仅是这些机构,这些机构被接纳为穆斯林的财产,信奉真主。在这方面,这项工作所涉及的Nevşehir事故是根据这一特殊计算选定的;该地区的大多数基督教孤儿都提出了不同的观点,以更好地了解墓地的范围。在我的权力范围内,这部作品主要是奥斯曼孤儿,属于内维尔事故,1874-1926年,法院的记录和市议会针对Eyt Sanduk孤儿的影响以及保护他们在该地区和石头地区(如Chanaka和Eskišehir-Sivrisha)权利的作用进行了调查。
{"title":"Being An Orphan ın An Ottoman Subprovince: Nevsehir (1874-1926)","authors":"Murat Öntuğ, Serkan Erdoğan","doi":"10.35415/sirnakifd.1258010","DOIUrl":"https://doi.org/10.35415/sirnakifd.1258010","url":null,"abstract":"Yüce Allah kâinatın düzen ve dirliğini korumak, kollamak ve muhafaza etmek için “sünnetullah” prensibi gereği insanoğlunu Âdem ve Havvâ’dan yaratmıştır. Bu yaratılışın başlangıcı olduğu gibi sonu da vardır, bu da ölümdür. Bu ölümün ne zaman, nerede ve nasıl olacağını başta Peygamberler olmak üzere Allah’tan başka kimse bilemez ve bilemeyecektir. Ölümlerden geriye, hayata tutunmak için baba ve ana desteğini kaybeden yetim ve öksüzler kalmaktadır. İslâm dininin yüce öğütleri, bu husus üzerinde durmakta, hayatın her alanında sosyal dayanışma ve yardımlaşma üzerine sıklıkla vurgu yapmakta ve buna özen göstermektedir. Kur’ân ve Sünnet ile, yetimin yaşam alanı içerisinde sahip olduğu veya olmadığı haklarının korunması ve kollanmasını titizlikle konu edinmiş, faziletli ve erdemli bir yaşam sürmesi için birtakım şartlar ve esaslar çıkarılmıştır. Böylelikle yetimin korunması, barınması, kefaleti ve malının ihsan üzere değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Kur’ân'da on iki sûrede, toplam yirmi üç yerde yetimin hakkının gasp edilmemesi ve ona zulüm edilmemesi gerektiği belirtilmiştir. Dünyaya yetim olarak gelen İslâm Peygamberi, yetim hak ve hukukunun muhafaza edilmesi hususunda insanlığın vicdanına seslenerek önleyici, teşvik edici emir ve yasaklar getirmiştir. Bu yasak ve teşvikler Osmanlı’da devam etmiş ve yetimler, reşit olana kadar vasi gözetimi ve hayırseverlerin ve devlet kurumlarının desteği ile maddi-manevi korunmuştur. Nitekim Osmanlı toplumunda birçok vakıf, yetimhane ve bilumum kurumlar yetimlere dönük çok çeşitli hizmetler sunmuş; hatta zaman içerisinde yetim çocukların sayılarının artması ile onlara yönelik müstakil müesseseler tesis edilmiştir. İşbu müesseseler yetim çocukların sağlıklı bir şekilde yetiştirilmesi, topluma faydalı birer fert haline getirilmesi ve ihtiyaçlarının karşılanması adına önemli bir görev üstlenmiştir. Osmanlı tarihinde genel olarak “Eytam Sandıkları” olarak adlandırılan bu kurumlar yetimlerin haklarını da korumuş ve modern manada bir “fon” gibi hareket ederek onların atalarından kalan menkul ve gayrimenkul emtialarını muhafaza etmiştir. Buna delil olarak şu ayetler gösterilmiştir: “Evlilik çağına gelinceye kadar yetimleri (gözetip) deneyin, eğer onlarda akılca bir olgunlaşma görürseniz hemen mallarını kendilerine verin”. Ayette geçen \"evlilik çağı\" ifadesinden ergenlik çağının gerekliği açıkça görülmüş ve yetimin mental ve fiziksel olarak rüştünü ispat etmesi istenmiştir. \u0000Her ne kadar İslami bir bağlamla ilişkilendirilmiş ve şeriatla doğrudan bir bağları haizmiş gibi gözükse de işbu kurumlar yalnızca Müslüman yetimler ile ilgilenmemiş; aynı zamanda, “Allah’ın Müslüman Devletlere Emaneti” olarak kabul edilen, semavi dinlere mensup yetimler de bu kurumlardan fazlasıyla istifade etmiştir. Bu bağlamda, işbu çalışmanın konusunu oluşturan Nevşehir kazası da sahip olduğu bu özellik hasebiyle seçilmiş; bölgede bulunan Hristiyan yetim sayısının fazlalığı mezkûr müessesenin kapsamını daha iyi anlamak adına farklı bir perspektif su","PeriodicalId":33450,"journal":{"name":"Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2023-04-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69798698","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Üniversite Öğrencilerinde Din-Kadın-Evlilik İlişkisine Bakış (Atatürk Üniversitesi Örneği) 见大学中的妇女关系(例如:阿塔图尔克大学)
IF 0.1 Pub Date : 2023-04-07 DOI: 10.35415/sirnakifd.1228352
Lokman Cerrah
Sanayileşme süreci ile beraber kadının ev dışına çıkması ve çalışma hayatında yer alması geleneksel aile anlayışını ve bu anlayışa dayalı yaşam tarzını kökten değişime uğratmıştır. Özellikle geleneklerin ve dinin etkisinin asgariye indiği modern toplumlarda değişimin boyutu çok daha büyük olmuştur. Bu araştırma üniversite öğrencilerinin kadının özgürlüğüne, eş seçimine, nikah tercihlerine ve evlilik dışı cinsel ilişkiye bakışlarını ve bu bakış açısının bazı değişkenler açısından (cinsiyet, eğitim görülen alan, mezun olunan lise türü, ailenin dini yaşam durumu ve öğrencilik süresince konaklanılan yer) farklılaşıp farklılaşmadığını incelemeye yöneliktir. Araştırma kesitsel, nicel ve betimsel bir araştırma olarak tasarlanmıştır. Nicel ve betimsel bir tarama modelini esas alan çalışmada Atatürk Üniversitesi örgün lisans öğrencilerinden kesitsel örnekleme yöntemi ile belirlenen katılımcılar örneklemi oluşturmaktadır. Araştırmaya katılan üniversite öğrencileri yedi farklı eğitim alanından ve %63,4’ü kız öğrencilerden oluşmaktadır. Öğrencilerin en çok 1. Sınıf ve en az dördüncü sınıf seviyesinden katılımlarının olduğu görülmektedir. Çoğunlukla Anadolu Lisesi ve İmam Hatip Lisesi mezunu olan öğrencilerin %47,7’sinin Kredi Yurtlar Kurumu’na ait yurtlarda kalmaktadırlar. Ailelerin dini yaşama derecelerine bakıldığında ise öğrencilerin %73’ünü ailelerini dindar olarak tanımlamaktadırlar. Araştırma sonuçlarına göre, katılımcı üniversite öğrencileri, dini nikah-resmi nikah birlikteliğini tercih etmekte, evlilik dışı cinsel ilişkiye önemli ölçüde olumsuz bakmakta, eş seçiminde dindarlığı bir kıstas olarak görmekte ve %50 oranında kadınların da erkekler gibi özgür olması gerektiğine inanmaktadırlar. Ayrıca cinsiyet, eğitim görülen alan, mezun olunan lise türü gibi değişkenler bu görüşlerde bir farklılığa yol açmaktadır. Özellikle dinin bu bağlamda nikah tercihlerinde, evlilik dışı cinsel ilişkiye bakışta, evlenilecek kişide dindarlık kriterini aramada önemli farklılığa yol açtığı söylenebilir. Çünkü eğitim görülen alanı ilahiyat, mezun oldukları lise türü İmam hatip lisesi olanlar ve ailesinin çok dindar olduğunu söyleyenlerin diğer gruplara göre daha yüksek oranda resmi-dini nikâhı birlikte istedikleri dikkat çekmektedir. Yine aynı grup öğrenciler evlilik dışı cinsel ilişkiye diğer gruplara göre çok yüksek oranda olumsuz bakmaktadırlar. Ayrıca din bilimleri öğrencilerinin neredeyse tamamına yakının (%90,4) evlenecekleri kişinin dindar olmasını tercih ettikleri görülmektedir. Benzer bir yaklaşma kadınların erkekler kadar özgür olmaları gerektiği düşüncesine katılım noktasında da rastlanmaktadır. Çünkü kadınlarında erkekler kadar özgür olması gerektiği düşüncesine en düşük katılım (%13,9) din bilimleri öğrencilerinde ve (%28,1) İHL mezunu olan öğrencilerde gerçekleşmiştir. Bütün bu veriler dört şekilde yorumlanabilir. Birincisi dini nikâhın toplumun yeniliğe en açık, düşünen ve sorgulayan ve çağı en iyi okuma imkânına sahip kesimi olan üniversite öğrencileri
加上工业过程,对家庭的传统理解以及基于这种理解的生活方式,导致了女性走出家门、生活在工作场所的方式发生了根本性的变化。特别是,受传统和宗教影响的现代社会的变化程度有所增加。Bu araştırmaüniversiteöğrencilerini kadınınözgürlüğüüne,eşseçimine,它导致了对婚姻偏好和性交的考察,以及这种观点与各种变量(性别、教育、毕业、家庭生活和教育)的不同。该研究被设计为一项被动的、物理的和具体的研究。阿塔图尔克大学在初级和科学扫描模型领域确定的参与者样本是阿塔图克大学学生通过尖端模型确定的参与者的样本。参与研究的大学生来自七个不同的教育领域,女生占63.4%。大多数学生都是1岁。可以看出,他们至少在四年级就参加过课堂。在大多数情况下,47.7%的学生毕业于阿纳多卢高中和IM高中,仍留在信用国家。当父母被认为是宗教人士时,73%的学生被定义为宗教人士。根据研究结果,参与研究的大学生更喜欢宗教婚姻和正式婚姻,认为女性应该像男性一样自由,无论非性关系如何,无论宗教信仰在丈夫的选择中所占的比例如何,女性应该像男人一样自由50%。Ayrıca cinsiyet,eğitim görülen alan,mezun olunan lise türügibi değişkenler bu gölüşlerde bir farklılığa yol açmaktadır。特别是,在这种情况下,宗教导致了婚姻和婚姻在性排斥方面的区别。因为教育领域的架构,他们毕业的高中类型,包括伊玛目,以及那些说他们的家庭非常可靠的人,都是为了关注他们想在正式婚姻中结婚的其他群体。然而,根据其他小组的说法,同一组学生正在寻找劣势。此外,与几乎所有即将结婚的学生相比,宗教科学家更喜欢信教。在参与的时候,女性也认为自己应该和男性一样自由。因为女性信仰的参与度最低的是,她们在宗教科学方面应该和男性一样自由(13.9),在拥有国际人道主义法学位的学生中也应该如此(28.1)。所有这些数据可以通过四种方式进行解释。第一种宗教表明了这个社区是多么开放、深思熟虑和值得怀疑,即使是在大学生中也是如此,他们当时最有机会阅读和学习。第二,事实上,大学生对传统家庭结构产生了重大影响。Üçüncüsüdin ve geleneğin toplumüzerinde aile kurumu ve onunla ilişkili mevzularda etkisininönemliölçüs de devam ettiğini gösterir。第四,只有一半的大学生考虑女性的自由。特别有趣的是,在学生的参与率保持在56.8%的情况下,女性应该和男性一样自由。
{"title":"Üniversite Öğrencilerinde Din-Kadın-Evlilik İlişkisine Bakış (Atatürk Üniversitesi Örneği)","authors":"Lokman Cerrah","doi":"10.35415/sirnakifd.1228352","DOIUrl":"https://doi.org/10.35415/sirnakifd.1228352","url":null,"abstract":"Sanayileşme süreci ile beraber kadının ev dışına çıkması ve çalışma hayatında yer alması geleneksel aile anlayışını ve bu anlayışa dayalı yaşam tarzını kökten değişime uğratmıştır. Özellikle geleneklerin ve dinin etkisinin asgariye indiği modern toplumlarda değişimin boyutu çok daha büyük olmuştur. Bu araştırma üniversite öğrencilerinin kadının özgürlüğüne, eş seçimine, nikah tercihlerine ve evlilik dışı cinsel ilişkiye bakışlarını ve bu bakış açısının bazı değişkenler açısından (cinsiyet, eğitim görülen alan, mezun olunan lise türü, ailenin dini yaşam durumu ve öğrencilik süresince konaklanılan yer) farklılaşıp farklılaşmadığını incelemeye yöneliktir. Araştırma kesitsel, nicel ve betimsel bir araştırma olarak tasarlanmıştır. Nicel ve betimsel bir tarama modelini esas alan çalışmada Atatürk Üniversitesi örgün lisans öğrencilerinden kesitsel örnekleme yöntemi ile belirlenen katılımcılar örneklemi oluşturmaktadır. \u0000Araştırmaya katılan üniversite öğrencileri yedi farklı eğitim alanından ve %63,4’ü kız öğrencilerden oluşmaktadır. Öğrencilerin en çok 1. Sınıf ve en az dördüncü sınıf seviyesinden katılımlarının olduğu görülmektedir. Çoğunlukla Anadolu Lisesi ve İmam Hatip Lisesi mezunu olan öğrencilerin %47,7’sinin Kredi Yurtlar Kurumu’na ait yurtlarda kalmaktadırlar. Ailelerin dini yaşama derecelerine bakıldığında ise öğrencilerin %73’ünü ailelerini dindar olarak tanımlamaktadırlar. \u0000Araştırma sonuçlarına göre, katılımcı üniversite öğrencileri, dini nikah-resmi nikah birlikteliğini tercih etmekte, evlilik dışı cinsel ilişkiye önemli ölçüde olumsuz bakmakta, eş seçiminde dindarlığı bir kıstas olarak görmekte ve %50 oranında kadınların da erkekler gibi özgür olması gerektiğine inanmaktadırlar. Ayrıca cinsiyet, eğitim görülen alan, mezun olunan lise türü gibi değişkenler bu görüşlerde bir farklılığa yol açmaktadır. \u0000Özellikle dinin bu bağlamda nikah tercihlerinde, evlilik dışı cinsel ilişkiye bakışta, evlenilecek kişide dindarlık kriterini aramada önemli farklılığa yol açtığı söylenebilir. Çünkü eğitim görülen alanı ilahiyat, mezun oldukları lise türü İmam hatip lisesi olanlar ve ailesinin çok dindar olduğunu söyleyenlerin diğer gruplara göre daha yüksek oranda resmi-dini nikâhı birlikte istedikleri dikkat çekmektedir. Yine aynı grup öğrenciler evlilik dışı cinsel ilişkiye diğer gruplara göre çok yüksek oranda olumsuz bakmaktadırlar. Ayrıca din bilimleri öğrencilerinin neredeyse tamamına yakının (%90,4) evlenecekleri kişinin dindar olmasını tercih ettikleri görülmektedir. Benzer bir yaklaşma kadınların erkekler kadar özgür olmaları gerektiği düşüncesine katılım noktasında da rastlanmaktadır. Çünkü kadınlarında erkekler kadar özgür olması gerektiği düşüncesine en düşük katılım (%13,9) din bilimleri öğrencilerinde ve (%28,1) İHL mezunu olan öğrencilerde gerçekleşmiştir. \u0000Bütün bu veriler dört şekilde yorumlanabilir. Birincisi dini nikâhın toplumun yeniliğe en açık, düşünen ve sorgulayan ve çağı en iyi okuma imkânına sahip kesimi olan üniversite öğrencileri","PeriodicalId":33450,"journal":{"name":"Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2023-04-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69798062","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Dilbilimsel Kaynaklarda Sahih Kıraatlere Yönelik Eleştirel Yaklaşımlar 管理科学资源中的优势
IF 0.1 Pub Date : 2023-04-03 DOI: 10.35415/sirnakifd.1258595
S. Yıldız
Bu makalede, erken dönem dilbilimsel kaynaklarda sahih kıraatlere yönelik eleştirel yaklaşımlar ve bu eleştirilere verilen cevaplar irdelenmiştir. Kur’an kıraatleri, kelimelerin farklı okunuşlarına konu olması sebebiyle dil ve nahiv çalışmaları sahasında önemli bir etkiye sahip olmuştur. Bu çerçevede erken dönem dil bilginleri, özellikle lahn olgusu ile birlikte nahiv ilminin de bir meselesi haline gelen kıraat vecihlerini dil ve iʿrab yönünden ele almışlar, fasih ve beliğ kıraat vecihlerini tespit noktasında dilsel ihticâca yönelmişlerdir. Dilin derlenmesi ve kullanım keyfiyetine yönelik Basra ve Kûfe merkezli olmak üzere iki önemli ekol ön plana çıkmıştır. Basra dil ekolüne mensup dil bilginleri semâʿa dayalı olarak eski Arap şiirinden çokça istifade etmişler, dilsel kıyasta şâz ve geçersiz olan kullanımları Kur’an kıraatinde makbul görmemişlerdir. Bu şekildeki okuyuşları yaygın olan kıraatler içerisinde yer alsa bile tenkide tabi tutmuşlar, hatta tenkidin de ötesinde kimi zaman bu kıraatleri lahn, hata, galat, vehm, zayıf, kabîh ve radî gibi kavramlarla reddetmişlerdir. Basra dil ekolünün öncülerinden olan Sîbeveyh’in (ö. 180/796), sahih kıraatlere yönelik eleştiri geleneğini başlatan ilk dilbilgini olduğu genel kabul görmüştür. Bu süreç, Yahya b. Ziyâd el-Ferrâ (ö. 207/822), Müberred (ö. 286/900), Ahfeş el-Evsat (ö. 215/830), İbn Kuteybe (ö. 276/889), Zeccâc (ö. 311/923), Nehhâs (ö. 338/950), Ebû Ali el-Fârisî (ö. 377/987) ve İbn Cinnî (ö. 392/1002) gibi dilsel kimliğinin yanı sıra kıraatçı kimliği de bulunan âlimlerle sistematik bir tarza bürünmüştür. Ancak İbn Mücâhid (ö. 324/936) ve Mekkî b. Ebû Tâlib (ö. 437/1045) gibi kıraatçı kimliği ile temayüz etmiş âlimlerin de bu gelenek içerisinde yer alması hayli ilginç bir durum oluşturmuştur. Zira zikri geçen âlimlerin kıraatlerin tedvininde, tasnifinde ve belli kriterlere bağlı olarak sistemleştirilmesinde çok büyük katkılarının olduğu bilinen bir husustur. Sahih kıraatlere yönelik sonraki süreçlerde ortaya çıkan geleneksel algının bu dönemde henüz netleşmemiş olması, bunda etkili bir unsur olarak gözükmektedir. Sahih kıraatleri tespit noktasında rivâyet ve telakkîyi esas alan kıraat âlimleri öncülüğündeki bir grup âlim ise dil bilginleri tarafından dilsel yönden tenkit edilen bu kıraatlerin aslında problemli olmadığını, eski Arap şiirinde bunların çokça referanslarının bulunduğunu dile getirmişlerdir. Ayrıca bu kıraatlerin Hz. Peygamber’den semâen ve lafzen tevâtür yoluyla nakledildiklerini, bu sebeple onların ekolden ekole değişkenlik gösteren dil kurallarıyla zayıf düşürülemeyeceğini söyleyerek bütün bu iddiaları reddetmişlerdir. Güncelliğini koruyan bu mesele hakkında ülkemizde -belli şahıs ve eserlerle sınırlı olmak kaydıyla- akademik düzeyde çok az sayıda çalışmanın yapılmış olması, konunun kapsamlı bir şekilde ele alınmasını gerekli kılmaktadır. Bu makale, sahih kıraatlere yönelik eleştirel yaklaşımların tarihi seyrini takip etmeyi, eleştirilerin nelere yönelik olduğunu, hangi saiklerle
在这篇文章中,通过对真实片段的比较方法和对这些评论的回应,回顾了早期的语言来源。《古兰经》对语言和迷雾工作有着重要的影响,因为单词与不同的阅读方式有关。在这个框架下,早期的语言知识,特别是时尚科学知识,已经被翻译成了破碎的祖先和iʿrab的语言。两个重要的环境计划已经出现,重点是语言组成和使用质量,巴士拉和布法罗。Basra dil ekolüne mensup dil bilgineleri semâʿa dayalıolarak eski Arapşiirindençokça istifade etmişler,dilsel kıyastaşâz ve geçersiz olan kullanımlarıKuran kıraatinde makbul görmemişlerdir。即使他们在阅读的缝隙中占据一席之地,他们也会把它放在坦克里,即使他们拒绝这些词,比如奉承、错误、星系、战车、弱点、部落和无线电。巴士拉语言经济体的第一种语言被塞贝韦接受(例如180/796),这是第一种开始审查沿海作物传统的语言。与此同时,叶海亚·b·齐亚德·费拉(ö.207/822)、穆伯雷德(ö.286/900。然而,有趣的是,与伊本·穆卡希德(324/936)和麦加b.埃布·塔利布(437/1045)接触过的人也对这一传统感兴趣。众所周知,在碎片处理、设计和考虑某些标准方面有大量的参与。在未来十年中出现的对田地作物的传统看法尚未得到解释,这是一个有效的因素。在鉴定这些作物时,一组研究河流发源地红色世界的科学家表示,这些作物在语言知识方面并没有真正的问题,而且在古代阿拉伯诗歌中发现了许多参考文献。Ayrıca bu kıraatlerin Hz。他们否认了所有这些说法,说它们是通过符号和动词从先知那里转移过来的,这样它们就不会被生态变化的规律削弱。Güncelliğini koruyan bu mesele hakkındaülkemizde-bellişahıs ve eserlele sınırlıolmak kaydıyla-akademik düzeydeçok az sayıdaçalışmanın yapılmış。本文旨在分析对这些审查的回应,遵循修订方法的历史,确定审查的方向,提出了哪些观点和概念。考虑到黑客攻击,这项工作仅限于早期语言来源。在文章中,社会科学经常被用来推广、解释和比较方法。
{"title":"Dilbilimsel Kaynaklarda Sahih Kıraatlere Yönelik Eleştirel Yaklaşımlar","authors":"S. Yıldız","doi":"10.35415/sirnakifd.1258595","DOIUrl":"https://doi.org/10.35415/sirnakifd.1258595","url":null,"abstract":"Bu makalede, erken dönem dilbilimsel kaynaklarda sahih kıraatlere yönelik eleştirel yaklaşımlar ve bu eleştirilere verilen cevaplar irdelenmiştir. Kur’an kıraatleri, kelimelerin farklı okunuşlarına konu olması sebebiyle dil ve nahiv çalışmaları sahasında önemli bir etkiye sahip olmuştur. Bu çerçevede erken dönem dil bilginleri, özellikle lahn olgusu ile birlikte nahiv ilminin de bir meselesi haline gelen kıraat vecihlerini dil ve iʿrab yönünden ele almışlar, fasih ve beliğ kıraat vecihlerini tespit noktasında dilsel ihticâca yönelmişlerdir. Dilin derlenmesi ve kullanım keyfiyetine yönelik Basra ve Kûfe merkezli olmak üzere iki önemli ekol ön plana çıkmıştır. Basra dil ekolüne mensup dil bilginleri semâʿa dayalı olarak eski Arap şiirinden çokça istifade etmişler, dilsel kıyasta şâz ve geçersiz olan kullanımları Kur’an kıraatinde makbul görmemişlerdir. Bu şekildeki okuyuşları yaygın olan kıraatler içerisinde yer alsa bile tenkide tabi tutmuşlar, hatta tenkidin de ötesinde kimi zaman bu kıraatleri lahn, hata, galat, vehm, zayıf, kabîh ve radî gibi kavramlarla reddetmişlerdir. Basra dil ekolünün öncülerinden olan Sîbeveyh’in (ö. 180/796), sahih kıraatlere yönelik eleştiri geleneğini başlatan ilk dilbilgini olduğu genel kabul görmüştür. Bu süreç, Yahya b. Ziyâd el-Ferrâ (ö. 207/822), Müberred (ö. 286/900), Ahfeş el-Evsat (ö. 215/830), İbn Kuteybe (ö. 276/889), Zeccâc (ö. 311/923), Nehhâs (ö. 338/950), Ebû Ali el-Fârisî (ö. 377/987) ve İbn Cinnî (ö. 392/1002) gibi dilsel kimliğinin yanı sıra kıraatçı kimliği de bulunan âlimlerle sistematik bir tarza bürünmüştür. Ancak İbn Mücâhid (ö. 324/936) ve Mekkî b. Ebû Tâlib (ö. 437/1045) gibi kıraatçı kimliği ile temayüz etmiş âlimlerin de bu gelenek içerisinde yer alması hayli ilginç bir durum oluşturmuştur. Zira zikri geçen âlimlerin kıraatlerin tedvininde, tasnifinde ve belli kriterlere bağlı olarak sistemleştirilmesinde çok büyük katkılarının olduğu bilinen bir husustur. Sahih kıraatlere yönelik sonraki süreçlerde ortaya çıkan geleneksel algının bu dönemde henüz netleşmemiş olması, bunda etkili bir unsur olarak gözükmektedir. Sahih kıraatleri tespit noktasında rivâyet ve telakkîyi esas alan kıraat âlimleri öncülüğündeki bir grup âlim ise dil bilginleri tarafından dilsel yönden tenkit edilen bu kıraatlerin aslında problemli olmadığını, eski Arap şiirinde bunların çokça referanslarının bulunduğunu dile getirmişlerdir. Ayrıca bu kıraatlerin Hz. Peygamber’den semâen ve lafzen tevâtür yoluyla nakledildiklerini, bu sebeple onların ekolden ekole değişkenlik gösteren dil kurallarıyla zayıf düşürülemeyeceğini söyleyerek bütün bu iddiaları reddetmişlerdir. Güncelliğini koruyan bu mesele hakkında ülkemizde -belli şahıs ve eserlerle sınırlı olmak kaydıyla- akademik düzeyde çok az sayıda çalışmanın yapılmış olması, konunun kapsamlı bir şekilde ele alınmasını gerekli kılmaktadır. Bu makale, sahih kıraatlere yönelik eleştirel yaklaşımların tarihi seyrini takip etmeyi, eleştirilerin nelere yönelik olduğunu, hangi saiklerle ","PeriodicalId":33450,"journal":{"name":"Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2023-04-03","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69799220","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
期刊
Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi
全部 Acc. Chem. Res. ACS Applied Bio Materials ACS Appl. Electron. Mater. ACS Appl. Energy Mater. ACS Appl. Mater. Interfaces ACS Appl. Nano Mater. ACS Appl. Polym. Mater. ACS BIOMATER-SCI ENG ACS Catal. ACS Cent. Sci. ACS Chem. Biol. ACS Chemical Health & Safety ACS Chem. Neurosci. ACS Comb. Sci. ACS Earth Space Chem. ACS Energy Lett. ACS Infect. Dis. ACS Macro Lett. ACS Mater. Lett. ACS Med. Chem. Lett. ACS Nano ACS Omega ACS Photonics ACS Sens. ACS Sustainable Chem. Eng. ACS Synth. Biol. Anal. Chem. BIOCHEMISTRY-US Bioconjugate Chem. BIOMACROMOLECULES Chem. Res. Toxicol. Chem. Rev. Chem. Mater. CRYST GROWTH DES ENERG FUEL Environ. Sci. Technol. Environ. Sci. Technol. Lett. Eur. J. Inorg. Chem. IND ENG CHEM RES Inorg. Chem. J. Agric. Food. Chem. J. Chem. Eng. Data J. Chem. Educ. J. Chem. Inf. Model. J. Chem. Theory Comput. J. Med. Chem. J. Nat. Prod. J PROTEOME RES J. Am. Chem. Soc. LANGMUIR MACROMOLECULES Mol. Pharmaceutics Nano Lett. Org. Lett. ORG PROCESS RES DEV ORGANOMETALLICS J. Org. Chem. J. Phys. Chem. J. Phys. Chem. A J. Phys. Chem. B J. Phys. Chem. C J. Phys. Chem. Lett. Analyst Anal. Methods Biomater. Sci. Catal. Sci. Technol. Chem. Commun. Chem. Soc. Rev. CHEM EDUC RES PRACT CRYSTENGCOMM Dalton Trans. Energy Environ. Sci. ENVIRON SCI-NANO ENVIRON SCI-PROC IMP ENVIRON SCI-WAT RES Faraday Discuss. Food Funct. Green Chem. Inorg. Chem. Front. Integr. Biol. J. Anal. At. Spectrom. J. Mater. Chem. A J. Mater. Chem. B J. Mater. Chem. C Lab Chip Mater. Chem. Front. Mater. Horiz. MEDCHEMCOMM Metallomics Mol. Biosyst. Mol. Syst. Des. Eng. Nanoscale Nanoscale Horiz. Nat. Prod. Rep. New J. Chem. Org. Biomol. Chem. Org. Chem. Front. PHOTOCH PHOTOBIO SCI PCCP Polym. Chem.
×
引用
GB/T 7714-2015
复制
MLA
复制
APA
复制
导出至
BibTeX EndNote RefMan NoteFirst NoteExpress
×
0
微信
客服QQ
Book学术公众号 扫码关注我们
反馈
×
意见反馈
请填写您的意见或建议
请填写您的手机或邮箱
×
提示
您的信息不完整,为了账户安全,请先补充。
现在去补充
×
提示
您因"违规操作"
具体请查看互助需知
我知道了
×
提示
现在去查看 取消
×
提示
确定
Book学术官方微信
Book学术文献互助
Book学术文献互助群
群 号:481959085
Book学术
文献互助 智能选刊 最新文献 互助须知 联系我们:info@booksci.cn
Book学术提供免费学术资源搜索服务,方便国内外学者检索中英文文献。致力于提供最便捷和优质的服务体验。
Copyright © 2023 Book学术 All rights reserved.
ghs 京公网安备 11010802042870号 京ICP备2023020795号-1