Effective Periods in the Formation of the Musical Identity of Greek Communities
Abstract
Anatolia, which has hosted many civilizations, still hosts traditions, cultures, and music, even though centuries have passed. It is an inevitable result that cultures that have lived in the same region for many years have left their traces and that other societies have followed and adopted those traces. The clarity of the results encountered when it comes to the question of how interactions at common points and their origins are adopted is not fully clarified. Important points in history need to be known to better understand how cross-cultural interaction connects to essential points, how it becomes a critical part of their lives, and how it influences traditions and music. In this study, the Anatolian influence on the formation of Greek music will be examined using periodic approaches. One of the qualitative research methods is the survey model study. Document analysis methods through source study were used. As a research type, it is descriptive historical research. By the set objective, "Music of Ancient Greek and Hellenistic Era", "Music of Roman Era", "Music of Byzantine and Christian Era", "Music of Ottoman Empire" and " Music of Modern Greek Era" were set as sub-objectives.
Keywords: Music, Anatolia, Greek, Byzantine, Ottoman
{"title":"Yunan Topluluklarının Müzikal Kimliklerinin Oluşumunda Etkili Olan Dönemler","authors":"Hakan ARYOL, Elvan KARAKOÇ","doi":"10.12981/mahder.1287017","DOIUrl":"https://doi.org/10.12981/mahder.1287017","url":null,"abstract":"Effective Periods in the Formation of the Musical Identity of Greek Communities 
 
 Abstract
 Anatolia, which has hosted many civilizations, still hosts traditions, cultures, and music, even though centuries have passed. It is an inevitable result that cultures that have lived in the same region for many years have left their traces and that other societies have followed and adopted those traces. The clarity of the results encountered when it comes to the question of how interactions at common points and their origins are adopted is not fully clarified. Important points in history need to be known to better understand how cross-cultural interaction connects to essential points, how it becomes a critical part of their lives, and how it influences traditions and music. In this study, the Anatolian influence on the formation of Greek music will be examined using periodic approaches. One of the qualitative research methods is the survey model study. Document analysis methods through source study were used. As a research type, it is descriptive historical research. By the set objective, \"Music of Ancient Greek and Hellenistic Era\", \"Music of Roman Era\", \"Music of Byzantine and Christian Era\", \"Music of Ottoman Empire\" and \" Music of Modern Greek Era\" were set as sub-objectives.
 
 Keywords: Music, Anatolia, Greek, Byzantine, Ottoman","PeriodicalId":33784,"journal":{"name":"Motif Akademi Halkbilimi Dergisi","volume":"19 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135734965","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Dede Korkut Kitabı’nın Dresden ve Vatikan nüshalarında müştereken yer alan Kazılık Koca Oğlu Yegenek Boyu’nun ana izleğini tutsak düşen babasını esaretten kurtarmak için yola çıkan kahramanın mücadelesi oluşturur. Yegenek’in babası olan Kazılık Koca aynı zamanda Bayındır Han’ın veziridir. Ancak Kazılık Koca, “koca” ünvanına ve vezirlik makamına uygun düşmeyen bir hareket tarzıyla eylemde bulunarak Yegenek doğmadan önce Düzmürd Kalesi’nin hâkimi Arşın Direk Tekür’e tutsak düşer. Yegenek on beş yaşına geldiğinde babasının Düzmürd Kalesi’nde tutsak olduğunu öğrenince Bayındır Han’dan destur alarak babasını kurtarmak üzere sefere çıkar. Yegenek’in hareket tarzı babası Kazılık Koca’dan da dayısı Emen’den de yanına yoldaş olarak aldığı yirmi dört Oğuz beyinden de farklıdır. Fiziksel ve askerî gücünü stratejik akıl, birliktelik şuuru, tevekkül ve inanç gibi pozitif değerlerle pekiştiren Yegenek diğer Oğuz beylerinin başaramadığını başarır ve Arşın Oğlu Direk Tekür’ü mağlup eder. Böylece Yegenek kendinden önceki kahramanlar neslini kendi mücadele yöntemleri çerçevesinde bir araya getiren yeni bir kahraman tipinin temsilcisi olarak öne çıkar. Ayrıca Yegenek’in mücadelesi arketipsel sembolizm açısından yoğun göndermeler içerir. Dolayısıyla bu çalışmada Yegenek’in mücadelesi, bir taraftan Oğuz’un kolektif varoluş mücadelesinin bir parçası olarak ele alınırken bir taraftan da bireyin bilinçdışı alanı keşfetme ve daha önce bilinç tarafından bu alana itilmeye çalışılan olumsuz özelliklerle yüzleşme süreci olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca Yegenek’in Düzmürd Kalesi’ne doğru yol alırken gördüğü rüya, onun erginlenme sürecinin önemli aşamalarından biri olarak ele alınarak incelenmiştir.
{"title":"Kazılık Koca Oğlu Yegenek Boyu Üzerine Bir Tahlil Denemesi","authors":"Fatih KESKİN","doi":"10.12981/mahder.1332731","DOIUrl":"https://doi.org/10.12981/mahder.1332731","url":null,"abstract":"Dede Korkut Kitabı’nın Dresden ve Vatikan nüshalarında müştereken yer alan Kazılık Koca Oğlu Yegenek Boyu’nun ana izleğini tutsak düşen babasını esaretten kurtarmak için yola çıkan kahramanın mücadelesi oluşturur. Yegenek’in babası olan Kazılık Koca aynı zamanda Bayındır Han’ın veziridir. Ancak Kazılık Koca, “koca” ünvanına ve vezirlik makamına uygun düşmeyen bir hareket tarzıyla eylemde bulunarak Yegenek doğmadan önce Düzmürd Kalesi’nin hâkimi Arşın Direk Tekür’e tutsak düşer. Yegenek on beş yaşına geldiğinde babasının Düzmürd Kalesi’nde tutsak olduğunu öğrenince Bayındır Han’dan destur alarak babasını kurtarmak üzere sefere çıkar. Yegenek’in hareket tarzı babası Kazılık Koca’dan da dayısı Emen’den de yanına yoldaş olarak aldığı yirmi dört Oğuz beyinden de farklıdır. Fiziksel ve askerî gücünü stratejik akıl, birliktelik şuuru, tevekkül ve inanç gibi pozitif değerlerle pekiştiren Yegenek diğer Oğuz beylerinin başaramadığını başarır ve Arşın Oğlu Direk Tekür’ü mağlup eder. Böylece Yegenek kendinden önceki kahramanlar neslini kendi mücadele yöntemleri çerçevesinde bir araya getiren yeni bir kahraman tipinin temsilcisi olarak öne çıkar. Ayrıca Yegenek’in mücadelesi arketipsel sembolizm açısından yoğun göndermeler içerir. Dolayısıyla bu çalışmada Yegenek’in mücadelesi, bir taraftan Oğuz’un kolektif varoluş mücadelesinin bir parçası olarak ele alınırken bir taraftan da bireyin bilinçdışı alanı keşfetme ve daha önce bilinç tarafından bu alana itilmeye çalışılan olumsuz özelliklerle yüzleşme süreci olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca Yegenek’in Düzmürd Kalesi’ne doğru yol alırken gördüğü rüya, onun erginlenme sürecinin önemli aşamalarından biri olarak ele alınarak incelenmiştir.","PeriodicalId":33784,"journal":{"name":"Motif Akademi Halkbilimi Dergisi","volume":"22 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136025287","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Türk edebiyatında Parnasyen şairlerin en çok kullanmış oldukları imgeler doğrultusunda mûsikî unsurlarının incelendiği bu çalışmamızda, ilk olarak Parnasizm akımı hakkında bilgiler verilmiş ve bu akımın tesiri altında kalmış Türk edebiyatındaki temsilcileri olan Yahya Kemal Beyatlı ve Tevfik Fikret hakkında genelden özele olacak şekilde bilgiler aktarılmıştır. Edebi ve mûsikî sanatların disiplinlerarası yapısından faydalanılarak oluşturulan bu çalışmanın veri toplama sürecinde nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Bu süreç akabinde literatür taraması yapılarak, ilgili makale, kitap, tez ve web kaynaklarından yararlanılmıştır. Elde edilen verilerin analiz süreci doğrultusunda Yahya Kemal Beyatlı’nın “deniz” imgesi kullandığı; Dün kahkahalar yükseliyorken evinizden, Perestij, Geçmiş Yaz, Ses, Mevsimler, İstinye, Gece, Kar Mûsikîleri, Sessiz, Gemi, Şu kopan fırtınalar ve Süleymâniye’de Bayram sabahı, Dalgın Geceler ve Çubuklu Gazeli adlı şiirlerinin, Tevfik Fikret’in ise Hân-ı Yağmâ, Haluk’un Sesi, Küçük Asker ve Çal Meleğim adlı bestelenmiş şiirlerinin mûsikîye yansıma biçimi ele alınmıştır. Elde edilen çıkarımlar ise sonuç kısmına aktarılmıştır.
{"title":"Türk Edebiyatında Parnasyen Şâirlerin Türk Mûsikîsine Yansıması","authors":"Semih OKCU","doi":"10.12981/mahder.1266507","DOIUrl":"https://doi.org/10.12981/mahder.1266507","url":null,"abstract":"Türk edebiyatında Parnasyen şairlerin en çok kullanmış oldukları imgeler doğrultusunda mûsikî unsurlarının incelendiği bu çalışmamızda, ilk olarak Parnasizm akımı hakkında bilgiler verilmiş ve bu akımın tesiri altında kalmış Türk edebiyatındaki temsilcileri olan Yahya Kemal Beyatlı ve Tevfik Fikret hakkında genelden özele olacak şekilde bilgiler aktarılmıştır. Edebi ve mûsikî sanatların disiplinlerarası yapısından faydalanılarak oluşturulan bu çalışmanın veri toplama sürecinde nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Bu süreç akabinde literatür taraması yapılarak, ilgili makale, kitap, tez ve web kaynaklarından yararlanılmıştır. Elde edilen verilerin analiz süreci doğrultusunda Yahya Kemal Beyatlı’nın “deniz” imgesi kullandığı; Dün kahkahalar yükseliyorken evinizden, Perestij, Geçmiş Yaz, Ses, Mevsimler, İstinye, Gece, Kar Mûsikîleri, Sessiz, Gemi, Şu kopan fırtınalar ve Süleymâniye’de Bayram sabahı, Dalgın Geceler ve Çubuklu Gazeli adlı şiirlerinin, Tevfik Fikret’in ise Hân-ı Yağmâ, Haluk’un Sesi, Küçük Asker ve Çal Meleğim adlı bestelenmiş şiirlerinin mûsikîye yansıma biçimi ele alınmıştır. Elde edilen çıkarımlar ise sonuç kısmına aktarılmıştır.","PeriodicalId":33784,"journal":{"name":"Motif Akademi Halkbilimi Dergisi","volume":"59 36 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136362187","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
The art of calligraphy, also known as "hüsn-i hat" in Islamic culture, involves writing Islamic script in accordance with aesthetic principles. Executed using Arabic letters, this art form emphasizes the aesthetics and meaning of writing. The calligraphers, known as "hattat," adhere to rules to create Imagely pleasing scripts. The essence of calligraphy lies in expressing the aesthetics and essence of writing. Influenced by Islam's emphasis on writing and avoidance of imagery, calligraphy has become one of the most valued forms of Islamic art. This study aims to examine the contributions of the prominent Calligrapher Shaikh Hamdullah, a pioneer of Turkish Calligraphy, to the art through the example of a " thuluth and naskh hadith and poetry panel." Conducted through a literature review, this research delves into the Ottoman calligraphy, aklâm-ı sitte(six scripts), and the Shaikh Hamdullah school, focusing on his muraqqa at the Metropolitan Museum of Art. During the Ottoman era, aklâm-ı sitte styles like thuluth and naskh; muhaqqaq and rihani; tawqi and riq'a, evolved under Hamdullah's influence. His style of naskh calligraphy became the preferred method for transcribing the Quran across the Islamic world, giving rise to the Shaikh Hamdullah School. His contributions encompass Qur'an manuscripts, calligraphic panels, and muraqqas, held in prestigious collections worldwide. The tradition of granting, or certification, has preserved Shaikh's style, allowing his teachings to endure. The discussed artwork, a part of Shaikh's muraqqa album, features thuluth headings and naskh text lines drawn with ink and reed pen on marbled paper. The calligraphy is characterized by its harmonious thuluth and naskh styles, with minimal gold-painted floral motifs and borders. This study provides insights into the Shykh Hamdullah School and its impact on Turkish Calligraphy.
{"title":"Metropolitan Sanat Müzesi Örneğinde Türk Hat Sanatında Şeyh Hamdullah Ekolü","authors":"Secil SEVER DEMİR","doi":"10.12981/mahder.1339780","DOIUrl":"https://doi.org/10.12981/mahder.1339780","url":null,"abstract":"The art of calligraphy, also known as \"hüsn-i hat\" in Islamic culture, involves writing Islamic script in accordance with aesthetic principles. Executed using Arabic letters, this art form emphasizes the aesthetics and meaning of writing. The calligraphers, known as \"hattat,\" adhere to rules to create Imagely pleasing scripts. The essence of calligraphy lies in expressing the aesthetics and essence of writing. Influenced by Islam's emphasis on writing and avoidance of imagery, calligraphy has become one of the most valued forms of Islamic art. This study aims to examine the contributions of the prominent Calligrapher Shaikh Hamdullah, a pioneer of Turkish Calligraphy, to the art through the example of a \" thuluth and naskh hadith and poetry panel.\" Conducted through a literature review, this research delves into the Ottoman calligraphy, aklâm-ı sitte(six scripts), and the Shaikh Hamdullah school, focusing on his muraqqa at the Metropolitan Museum of Art. During the Ottoman era, aklâm-ı sitte styles like thuluth and naskh; muhaqqaq and rihani; tawqi and riq'a, evolved under Hamdullah's influence. His style of naskh calligraphy became the preferred method for transcribing the Quran across the Islamic world, giving rise to the Shaikh Hamdullah School. His contributions encompass Qur'an manuscripts, calligraphic panels, and muraqqas, held in prestigious collections worldwide. The tradition of granting, or certification, has preserved Shaikh's style, allowing his teachings to endure. The discussed artwork, a part of Shaikh's muraqqa album, features thuluth headings and naskh text lines drawn with ink and reed pen on marbled paper. The calligraphy is characterized by its harmonious thuluth and naskh styles, with minimal gold-painted floral motifs and borders. This study provides insights into the Shykh Hamdullah School and its impact on Turkish Calligraphy.","PeriodicalId":33784,"journal":{"name":"Motif Akademi Halkbilimi Dergisi","volume":"34 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136362990","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Gelişen teknoloji ile beraber Endüstri 4.0 teknolojileri ile bilinirliği artan dijital ikiz uygulamaları pek çok sektörde sıklıkla kullanır hale gelmiştir. Daha hızlı, esnek, kaliteli ve kişileştirilmiş ürünler sunan dijital ikiz aynı zamanda değerlendirme, tahmine etme, öğrenme, analiz ve geliştirme gibi konularda işletmelere ve kurumlara zaman kazandırarak, hataya payını en aza indirmekte ve kar oranını artırmaktadır. Sağlıktan kamu denetimine, eğitimden ulaşıma, havacılık sektöründen neredeyse tüm mühendislik dallarında kullanılan dijital ikiz görsel işitsel dünyada da kullanılmaya başlanmıştır. Bu hali ile yapay zekânın sinemaya getirdiği yenilikler arasında olan dijital ikizin, sinema sektöründe diğer sektörlere nazaran kullanım oranı hali hazırda çok yüksek olmasa da, sektörde konuya ilişkin tartışmalar yoğunluklu olarak devam etmektedir. Bu makalenin amacı, Endüstri 4.0 ile önemi artan dijital ikiz uygulamasının yaratacağı etik ihlaller tartışılmaktadır. Bu makalenin amacı Netflix platformunda yer alan Blackmirror dizisinin konu ile ilgili John is Awful ve (Ally Pankiw,2023) Beyond the Sea (John Crowley,2023 ) bölümlerinin özel hayatın gizliliğinin korunması hakkı, kişisel verilerin korunması hakkı, dijital mecralarda lekelenmeme hakkı ve toplumsal etik değerlerin ihlali çerçevesinde çözümleyerek literatüre katkı sağlamaktır. İnsanın dijital ikizinin oluşturulmasının pek çok etik sorunu beraberinde getirdiği görülmektedir. Dijital ikiz kavramının ortaya çıkması yeni olmamakla beraber sinema sektörü için kavrama ilişkin bir boşluk bulunmaktadır. Bu çalışma, dijital ikiz uygulamaları hakkında bilgi verirken, uygulamanın sinemada yer alış biçimi üzerine odaklanan öncü çalışmalar arasındadır.
{"title":"The REFLECTION of DIGITAL TWING TECHONOLOGY ON CINEMA and ETHICAL ISSUES","authors":"Seher ŞEYLAN","doi":"10.12981/mahder.1339092","DOIUrl":"https://doi.org/10.12981/mahder.1339092","url":null,"abstract":"Gelişen teknoloji ile beraber Endüstri 4.0 teknolojileri ile bilinirliği artan dijital ikiz uygulamaları pek çok sektörde sıklıkla kullanır hale gelmiştir. Daha hızlı, esnek, kaliteli ve kişileştirilmiş ürünler sunan dijital ikiz aynı zamanda değerlendirme, tahmine etme, öğrenme, analiz ve geliştirme gibi konularda işletmelere ve kurumlara zaman kazandırarak, hataya payını en aza indirmekte ve kar oranını artırmaktadır. Sağlıktan kamu denetimine, eğitimden ulaşıma, havacılık sektöründen neredeyse tüm mühendislik dallarında kullanılan dijital ikiz görsel işitsel dünyada da kullanılmaya başlanmıştır. Bu hali ile yapay zekânın sinemaya getirdiği yenilikler arasında olan dijital ikizin, sinema sektöründe diğer sektörlere nazaran kullanım oranı hali hazırda çok yüksek olmasa da, sektörde konuya ilişkin tartışmalar yoğunluklu olarak devam etmektedir. Bu makalenin amacı, Endüstri 4.0 ile önemi artan dijital ikiz uygulamasının yaratacağı etik ihlaller tartışılmaktadır. Bu makalenin amacı Netflix platformunda yer alan Blackmirror dizisinin konu ile ilgili John is Awful ve (Ally Pankiw,2023) Beyond the Sea (John Crowley,2023 ) bölümlerinin özel hayatın gizliliğinin korunması hakkı, kişisel verilerin korunması hakkı, dijital mecralarda lekelenmeme hakkı ve toplumsal etik değerlerin ihlali çerçevesinde çözümleyerek literatüre katkı sağlamaktır. İnsanın dijital ikizinin oluşturulmasının pek çok etik sorunu beraberinde getirdiği görülmektedir. Dijital ikiz kavramının ortaya çıkması yeni olmamakla beraber sinema sektörü için kavrama ilişkin bir boşluk bulunmaktadır. Bu çalışma, dijital ikiz uygulamaları hakkında bilgi verirken, uygulamanın sinemada yer alış biçimi üzerine odaklanan öncü çalışmalar arasındadır.","PeriodicalId":33784,"journal":{"name":"Motif Akademi Halkbilimi Dergisi","volume":"4 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136362991","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Halk bilimi ürünleri geniş çerçevede incelendiğinde farklı bilim dalları için kavuştak noktası vasfı görmektedir. İçinde barındırdığı kültürel unsurlar halk bilimi için hem bir zenginlik hem de disiplinler arası yaklaşımlara açılan kapı olmaktadır. Sözlü gelenek ürünleri bu açıdan bakılınca özellikle sözlü tarih için en önemli referanslar olarak görülmektedirler. Bu ürünlerin içinde başta ağıtlar olmak üzere epik geleneğin dışa vurumu manzumeler, efsaneler ve sözlü rivayetler dikkat çekmektedir. Bu bağlamda 19. yüzyıl halk şiirinin en önemli temsilcilerinden olan Dadaloğlu’nun şiirleri incelendiğinde içinde yaşadığı toplum olan Avşarların mücadelelerini bulmak mümkündür. Dadaloğlu sözlü kültür dairesi içinde toplanan şiirlerin bazılarında ise Cadoğlu ile Avşarların mücadeleleri canlandırılmaktadır. Sadece Dadaloğlu’nun şiirlerinde değil Cadoğlu’nun aile bireylerinin anlattıkları sözlü rivayetlerde de bu mücadeleyi bulmak mümkündür. Aile bireylerinden derlenen şiirlerde de okuyanları tarihe götüren mısralar karşımıza çıkmaktadır. Gerek Cadoğlu için söylenmiş manzumeler gerekse Dadaloğlu’nun şiirleri mukayese edildiğinde Sultan Abdülmecid dönemine ait bir kavganın izlerine rastlamak mümkündür. Vakıanın oluşumu, zaman, şahıslar, mekânlar yaşanmışlığın günümüze ulaşan tanıkları olarak karşımıza çıkmaktadır. Daha da önemlisi elde edilen ürünler tarihi aktaran sözlü notlar bütünü olarak anlatı geleneğindeki yerini muhafaza etmektedir.
{"title":"Halk Bilimi-Sözlü Tarih İlişkisi Bağlamında Avşarlar İle Cadoğlu Mücadelesinin Sözlü Kültüre Yansıması","authors":"Seyit GEZER","doi":"10.12981/mahder.1323972","DOIUrl":"https://doi.org/10.12981/mahder.1323972","url":null,"abstract":"Halk bilimi ürünleri geniş çerçevede incelendiğinde farklı bilim dalları için kavuştak noktası vasfı görmektedir. İçinde barındırdığı kültürel unsurlar halk bilimi için hem bir zenginlik hem de disiplinler arası yaklaşımlara açılan kapı olmaktadır. Sözlü gelenek ürünleri bu açıdan bakılınca özellikle sözlü tarih için en önemli referanslar olarak görülmektedirler. Bu ürünlerin içinde başta ağıtlar olmak üzere epik geleneğin dışa vurumu manzumeler, efsaneler ve sözlü rivayetler dikkat çekmektedir. Bu bağlamda 19. yüzyıl halk şiirinin en önemli temsilcilerinden olan Dadaloğlu’nun şiirleri incelendiğinde içinde yaşadığı toplum olan Avşarların mücadelelerini bulmak mümkündür. Dadaloğlu sözlü kültür dairesi içinde toplanan şiirlerin bazılarında ise Cadoğlu ile Avşarların mücadeleleri canlandırılmaktadır. Sadece Dadaloğlu’nun şiirlerinde değil Cadoğlu’nun aile bireylerinin anlattıkları sözlü rivayetlerde de bu mücadeleyi bulmak mümkündür. Aile bireylerinden derlenen şiirlerde de okuyanları tarihe götüren mısralar karşımıza çıkmaktadır. Gerek Cadoğlu için söylenmiş manzumeler gerekse Dadaloğlu’nun şiirleri mukayese edildiğinde Sultan Abdülmecid dönemine ait bir kavganın izlerine rastlamak mümkündür. Vakıanın oluşumu, zaman, şahıslar, mekânlar yaşanmışlığın günümüze ulaşan tanıkları olarak karşımıza çıkmaktadır. Daha da önemlisi elde edilen ürünler tarihi aktaran sözlü notlar bütünü olarak anlatı geleneğindeki yerini muhafaza etmektedir.","PeriodicalId":33784,"journal":{"name":"Motif Akademi Halkbilimi Dergisi","volume":"59 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135204459","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Öz: Batı resmi, başlangıçta insana ilişkin betimleme çabasını, inanç sistemleri üzerinden düşmanlaştırma ya da yüceltme gibi iki karşıt uçta, insanın sınıflandırılması yoluyla gerçekleştirmiştir. Batıda bu anlam da düşman yaratma çabası üzerine kurulu her türden imgeye rastlamak olasıdır. Bu, modern dönemin sonuna kadar giderek yoğunluğunu yitirmiş, ideolojik ve eleştirel biçimleme çabasına dönüşmüştür. Batılı anlam da Türk resmi gelişim süreci içerisin de, batıdan elde ettiği biçim ve renk ilişkisini kendi görsel birikimi ile kaynaştırması Batıyla doğrudan etkileşimde bulunabildiği zamanlar da olanaklı hale getirebilmiştir. Araştırma Batı da izini rahatlıkla sürdüğümüz fizyonominin, Türk resminde nasıl bir karşılık bulduğu ya da onu nasıl etkilediği üzerine odaklanmaktadır. Ayrıca araştırmanın önemli bir diğer amacı, fizyonominin ortaya koyduğu insana ilişkin biçimsel yorumun yardımıyla, Türk ressamının insana nasıl baktığını ve nasıl yorumladığını ortaya koymaya çalışmaktır. Fizyonominin tarihsel geçmişinin Aristoteles’e dayanması ve İslam inancında da fizyonomiye benzer çabaları nedeniyle, sadece Batılı anlam da Türk Resim Sanatı değil aynı zaman da minyatürler de örneklerle incelenmiştir. Yüzden niyet okumanın biçimsel verileri, seçilen portreler yoluyla karşılaştırılmış, fizyonomi bağlamında seçilen portrelere ilişkin değerlendirmeler yapılmıştır. Bu sonuçlar, Türk Resim Sanatının insana ilişkin yorumlarını ve ona atfettiği anlamın kendine özgün olduğunu göstermektedir.
{"title":"PHYSIOGNOMY / ILM- I SIMA/ FIRÂSET IN THE EFFORT TO DEPICT HUMAN BEINGS IN TURKISH PORTRAIT PAINTING","authors":"Erdal ÜNSAL","doi":"10.12981/mahder.1218986","DOIUrl":"https://doi.org/10.12981/mahder.1218986","url":null,"abstract":"Öz: Batı resmi, başlangıçta insana ilişkin betimleme çabasını, inanç sistemleri üzerinden düşmanlaştırma ya da yüceltme gibi iki karşıt uçta, insanın sınıflandırılması yoluyla gerçekleştirmiştir. Batıda bu anlam da düşman yaratma çabası üzerine kurulu her türden imgeye rastlamak olasıdır. Bu, modern dönemin sonuna kadar giderek yoğunluğunu yitirmiş, ideolojik ve eleştirel biçimleme çabasına dönüşmüştür. Batılı anlam da Türk resmi gelişim süreci içerisin de, batıdan elde ettiği biçim ve renk ilişkisini kendi görsel birikimi ile kaynaştırması Batıyla doğrudan etkileşimde bulunabildiği zamanlar da olanaklı hale getirebilmiştir. Araştırma Batı da izini rahatlıkla sürdüğümüz fizyonominin, Türk resminde nasıl bir karşılık bulduğu ya da onu nasıl etkilediği üzerine odaklanmaktadır. Ayrıca araştırmanın önemli bir diğer amacı, fizyonominin ortaya koyduğu insana ilişkin biçimsel yorumun yardımıyla, Türk ressamının insana nasıl baktığını ve nasıl yorumladığını ortaya koymaya çalışmaktır. Fizyonominin tarihsel geçmişinin Aristoteles’e dayanması ve İslam inancında da fizyonomiye benzer çabaları nedeniyle, sadece Batılı anlam da Türk Resim Sanatı değil aynı zaman da minyatürler de örneklerle incelenmiştir. Yüzden niyet okumanın biçimsel verileri, seçilen portreler yoluyla karşılaştırılmış, fizyonomi bağlamında seçilen portrelere ilişkin değerlendirmeler yapılmıştır. Bu sonuçlar, Türk Resim Sanatının insana ilişkin yorumlarını ve ona atfettiği anlamın kendine özgün olduğunu göstermektedir.","PeriodicalId":33784,"journal":{"name":"Motif Akademi Halkbilimi Dergisi","volume":"53 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135204981","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Mustafa Düzgünman, babasından devraldığı aktarlık mesleğini sürdürmesinin yanında ebrucu, mûsikîşinâs, mücellid, fotoğrafçı, tespih koleksiyoncusu ve şair olarak da tanınmaktadır. Bu alanların hepsinde yetkinliğini ortaya koyan eserler vermekle birlikte, o daha çok ebru ile şöhret bulmuştur. Aynı zamanda Aziz Mahmud Hüdâyî Dergâhı’nın türbedarlığını yapan Mustafa Düzgünman’ın tasavvufi kişiliği ve ehl-i beyte olan muhabbeti de bilinmektedir. Bu çalışmanın konusu, T. Alparslan Babaoğlu tarafından yazılan, “Hocam Mustafa Düzgünman” isimli eserdir. Kendi ifadelerinden anlaşıldığı üzere Alparslan Babaoğlu, hocası ile tanıştığı günden onun vefatına kadar geçen zamanı en iyi şekilde değerlendirmeye çalışmış; bu çok yönlü şahsiyetin ilminden mümkün olduğunca istifade etmeye gayret etmiştir. Türk ebrusunun önde gelen isimlerinden Babaoğlu eserinde, hocası Mustafa Düzgünman ile olan hatıralarını ve onun sanata dair düşüncelerini aktarmıştır. Eserde, Mustafa Düzgünman’ın çok yönlü olarak sürdürdüğü çalışmalarında en büyük destekçisi olan eşi Süheyla Hanım ve Düzgünman’ın büyük dayısı aynı zamanda da hocası olan Türk ebrusunun önemli isimlerinden Necmeddin Okyay’ın onun hayatındaki yeri ve önemi üzerinde de durulmuştur. Başka kaynaklarda bulunması mümkün olmayan bilgilerin Alparslan Babaoğlu tarafından açık ve samimi bir üslupla aktarıldığı eser, muhteva özellikleri ve alana yaptığı katkılar bakımından incelenmiştir.
Mustafa Düzgünman 除了继承了父亲的草药匠职业外,还是著名的 ebru 制作师、音乐家、mücellid、摄影师、念珠收藏家和诗人。虽然他的作品展示了他在所有这些领域的能力,但他更出名的是大理石花纹。Mustafa Düzgünman 还是阿齐兹-马哈茂德-胡达伊苦行僧陵墓的看守人,他的苏菲个性和对 "先知的信徒 "的热爱也是众所周知的。本研究的主题是 T. Alparslan Babaoğlu 撰写的《霍卡姆-穆斯塔法-杜兹居恩曼》一书。从阿尔帕斯兰-巴保奥卢自己的陈述中可以了解到,他从见到老师的那一天起,一直到老师去世,他都在努力充分利用时间,尽可能地从这位多才多艺的人物的知识中获益。巴巴奥卢是土耳其大理石雕刻界的领军人物之一,他在作品中表达了对老师穆斯塔法-杜兹居恩曼的怀念和对艺术的思考。作品中还强调了他的妻子 Süheyla Hanım 和他的老师 Necmeddin Okyay 在作品中的地位和重要性,前者是 Mustafa Düzgünman 多方面研究的最大支持者,后者则是土耳其大理石雕刻界的重要人物之一。阿尔帕斯兰-巴巴奥卢在这部作品中以开放和真诚的风格传达了其他资料中找不到的信息,并对其内容和对该领域的贡献进行了分析。
{"title":"Hoca-Talebe İlişkisi Bağlamında Bir Hatıra Kitabı: Hocam Mustafa Düzgünman","authors":"Sait AVCI","doi":"10.12981/mahder.1286716","DOIUrl":"https://doi.org/10.12981/mahder.1286716","url":null,"abstract":"Mustafa Düzgünman, babasından devraldığı aktarlık mesleğini sürdürmesinin yanında ebrucu, mûsikîşinâs, mücellid, fotoğrafçı, tespih koleksiyoncusu ve şair olarak da tanınmaktadır. Bu alanların hepsinde yetkinliğini ortaya koyan eserler vermekle birlikte, o daha çok ebru ile şöhret bulmuştur. Aynı zamanda Aziz Mahmud Hüdâyî Dergâhı’nın türbedarlığını yapan Mustafa Düzgünman’ın tasavvufi kişiliği ve ehl-i beyte olan muhabbeti de bilinmektedir. Bu çalışmanın konusu, T. Alparslan Babaoğlu tarafından yazılan, “Hocam Mustafa Düzgünman” isimli eserdir. Kendi ifadelerinden anlaşıldığı üzere Alparslan Babaoğlu, hocası ile tanıştığı günden onun vefatına kadar geçen zamanı en iyi şekilde değerlendirmeye çalışmış; bu çok yönlü şahsiyetin ilminden mümkün olduğunca istifade etmeye gayret etmiştir. Türk ebrusunun önde gelen isimlerinden Babaoğlu eserinde, hocası Mustafa Düzgünman ile olan hatıralarını ve onun sanata dair düşüncelerini aktarmıştır. Eserde, Mustafa Düzgünman’ın çok yönlü olarak sürdürdüğü çalışmalarında en büyük destekçisi olan eşi Süheyla Hanım ve Düzgünman’ın büyük dayısı aynı zamanda da hocası olan Türk ebrusunun önemli isimlerinden Necmeddin Okyay’ın onun hayatındaki yeri ve önemi üzerinde de durulmuştur. Başka kaynaklarda bulunması mümkün olmayan bilgilerin Alparslan Babaoğlu tarafından açık ve samimi bir üslupla aktarıldığı eser, muhteva özellikleri ve alana yaptığı katkılar bakımından incelenmiştir.","PeriodicalId":33784,"journal":{"name":"Motif Akademi Halkbilimi Dergisi","volume":"15 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135988562","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Hamamlar, Türk kültüründe önemli bir yere sahip olan geleneksel temizlenme mekânlarıdır. Geniş bir yapı içerisinde tasarlanan hamamlar temizlik kültürü etrafında toplumsal iletişimin gerçekleştiği kültürel değerlerin yaşatıldığı sosyal mekânlar olmuşlardır. Anadolu’daki hamam geleneği Roma hamam kültürünün bir devamı olmuş, bu gelenek zamanla yeni değerler kazanarak özgün bir form kazanmıştır.
Bu çalışmada somut ve somut olmayan kültürel mirasın korunması kapsamında Gaziantep kent merkezindeki hamam kültürünü kayıt altına alarak muhafaza etmek amaçlanmıştır. Bu amaçla literatür araştırmasıyla birlikte kişisel görüşme ve gözlem yöntemleri kullanılarak veriler toplanmıştır. Elde edilen verilerle Gaziantep hamam kültürünün son yüzyıldaki durumu ve değişimi belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmada, hamam kültürünün tarihi ve Gaziantep hamamları hakkında bilgi verildikten sonra geçiş dönemleri bağlamında hamam çeşitleri ve Gaziantep’te hamam kültürü etrafında yaratılmış edebi ürünler hakkında bilgi sunulmuştur. Ardından kent kültüründeki hamam geleneğinin tanınmasına yardımcı olan Gaziantep hamam müzesi hakkında bilgi aktarılmış, günümüzde değişen banyo yapısı ve kültürü ile hamam geleneğinin değişim ve dönüşümü hakkında bir değerlendirme sunulmuştur. Bunun sonucunda, geçtiğimiz yüzyılda zengin kültürel içerikle törensel faaliyetlerin gerçekleştirildiği hamamların geleneksel fonksiyonunu yavaş yavaş kaybettiği; bireysel ev banyoları, lüks tüketim mekânı olan işletmeler ve otel bünyelerindeki yeni unsurlara sahip hamamların temizlik için daha sık tercih edildiği ve bu ortamlarda eski geleneklerin bir kısmının kaybolduğu bir kısmının ise güncellendiği ve dönüştüğü görülmüştür.
{"title":"THE BATH CULTURE İN THE CİTY CENTER OF GAZİANTEP","authors":"Ayşenur ÖZDAL","doi":"10.12981/mahder.1326882","DOIUrl":"https://doi.org/10.12981/mahder.1326882","url":null,"abstract":"Hamamlar, Türk kültüründe önemli bir yere sahip olan geleneksel temizlenme mekânlarıdır. Geniş bir yapı içerisinde tasarlanan hamamlar temizlik kültürü etrafında toplumsal iletişimin gerçekleştiği kültürel değerlerin yaşatıldığı sosyal mekânlar olmuşlardır. Anadolu’daki hamam geleneği Roma hamam kültürünün bir devamı olmuş, bu gelenek zamanla yeni değerler kazanarak özgün bir form kazanmıştır. 
 Bu çalışmada somut ve somut olmayan kültürel mirasın korunması kapsamında Gaziantep kent merkezindeki hamam kültürünü kayıt altına alarak muhafaza etmek amaçlanmıştır. Bu amaçla literatür araştırmasıyla birlikte kişisel görüşme ve gözlem yöntemleri kullanılarak veriler toplanmıştır. Elde edilen verilerle Gaziantep hamam kültürünün son yüzyıldaki durumu ve değişimi belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmada, hamam kültürünün tarihi ve Gaziantep hamamları hakkında bilgi verildikten sonra geçiş dönemleri bağlamında hamam çeşitleri ve Gaziantep’te hamam kültürü etrafında yaratılmış edebi ürünler hakkında bilgi sunulmuştur. Ardından kent kültüründeki hamam geleneğinin tanınmasına yardımcı olan Gaziantep hamam müzesi hakkında bilgi aktarılmış, günümüzde değişen banyo yapısı ve kültürü ile hamam geleneğinin değişim ve dönüşümü hakkında bir değerlendirme sunulmuştur. Bunun sonucunda, geçtiğimiz yüzyılda zengin kültürel içerikle törensel faaliyetlerin gerçekleştirildiği hamamların geleneksel fonksiyonunu yavaş yavaş kaybettiği; bireysel ev banyoları, lüks tüketim mekânı olan işletmeler ve otel bünyelerindeki yeni unsurlara sahip hamamların temizlik için daha sık tercih edildiği ve bu ortamlarda eski geleneklerin bir kısmının kaybolduğu bir kısmının ise güncellendiği ve dönüştüğü görülmüştür.","PeriodicalId":33784,"journal":{"name":"Motif Akademi Halkbilimi Dergisi","volume":"21 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135988629","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
ÖZ: Âşıklık geleneği, Türk kültürünün yaşayan en önemli hazinelerinden biridir. Bu geleneğin temsilcileri yaşadıkları dönemde halkın acılarını, sevinçlerini, özlemlerini, estetik ve kültürel değerlerini eserleri aracılığıyla dile getirmiştir. Türk kültür coğrafyasının bir parçası olan Kahramanmaraş ili Elbistan ilçesinde tarih boyunca birçok şair ve âşık yetişmiştir. Günümüzde Elbistan ilçesinde yaşayan en önemli şairlerden biri Mehmet Gözükara’dır. Şair Gözükara, eserlerinde toplumun aksayan yanlarını, sevinç ve özlemlerini, acılarını eserleri aracılığıyla dile getirmektedir. 6 Şubat 2023 tarihinde merkez üssü Kahramanmaraş olan iki deprem yaşanmıştır. Türkiye’de on bir ili etkileyen bu depremde yüzbinlerce insan göç etmiş, on binlerce insan ölmüş ve çeşitli acılar yaşanmıştır. Elbistan ilçesi deprem felaketinden etkilenen merkezlerden biridir. Şair Gözükara, depremin oluşu sırasında Elbistan ilçesinde yaşadıklarını, depremden sonra yaşanılanları, deprem felaketinden dolayı yapılan göçleri ve göç sonucunda insanların acılarını, çaresizliklerini ve umut duygularını dile getirdiği eserler kaleme almıştır. Makalede Şair Mehmet Gözükara’nın hayatı, eserleri ve deprem felaketinden sonra kaleme aldığı şiirleriyle ilgili bilgiler kendisiyle yapılan görüşmede elde edilmiştir. Şair Mehmet Gözükara, irticalen şiir söyleyebilen ve halkın sorunlarını eserleri aracılığıyla dile getiren yaşayan sanatçı örneğidir.
Anahtar Kelimeler: Kahramanmaraş, gelenek, âşık, deprem
ABSTRACT: The tradition of minstrelsy is one of the most important living treasures of Turkish culture. During their life time, the representatives of this tradition expressed the pain, joy and longing, aesthetic and cultural values of the people through their works. Throughout history, many poets and minstrels have been raised in Elbistan district of Kahramanmaraş province, which is a part of the Turkish cultural geography. Today, Mehmet Gözükara is one of the most important poets living in the district of Elbistan. In his works, the poet Gözükara expresses the failing aspects of society, his joys, longings and sorrows through his works. On February 6, 2023, there were two earthquakes, the epicenter of which was Kahramanmaraş. Hundreds of thousands of people migrated, tens of thousands of people died and various sufferings were experienced in this earthquake, which affected eleven provinces in Turkey. One of the centers affected by the earthquake disaster is the district of Elbistan. Poet Gözükara has written works in which he expresses his experiences in the district of Elbistan during the earthquake, what happened after the earthquake, the migrations due to the earthquake disaster, and the pain, desperation and feelings of hope of people as a result of migration. In the article, information about the life, works and poems of the poet Mehmet Gözükara, which he wrote after the earthquake disaster, was obtained during the interview with him. Poet Mehmet Gözükara improvisatio
{"title":"ABOUT THE EARTHQUAKE IN KAHRAMANMARAŞ ON FEBRUARY 6, 2023 FROM POET GÖZÜKARA","authors":"Adnan BOYUNDURUK","doi":"10.12981/mahder.1331713","DOIUrl":"https://doi.org/10.12981/mahder.1331713","url":null,"abstract":"ÖZ: Âşıklık geleneği, Türk kültürünün yaşayan en önemli hazinelerinden biridir. Bu geleneğin temsilcileri yaşadıkları dönemde halkın acılarını, sevinçlerini, özlemlerini, estetik ve kültürel değerlerini eserleri aracılığıyla dile getirmiştir. Türk kültür coğrafyasının bir parçası olan Kahramanmaraş ili Elbistan ilçesinde tarih boyunca birçok şair ve âşık yetişmiştir. Günümüzde Elbistan ilçesinde yaşayan en önemli şairlerden biri Mehmet Gözükara’dır. Şair Gözükara, eserlerinde toplumun aksayan yanlarını, sevinç ve özlemlerini, acılarını eserleri aracılığıyla dile getirmektedir. 6 Şubat 2023 tarihinde merkez üssü Kahramanmaraş olan iki deprem yaşanmıştır. Türkiye’de on bir ili etkileyen bu depremde yüzbinlerce insan göç etmiş, on binlerce insan ölmüş ve çeşitli acılar yaşanmıştır. Elbistan ilçesi deprem felaketinden etkilenen merkezlerden biridir. Şair Gözükara, depremin oluşu sırasında Elbistan ilçesinde yaşadıklarını, depremden sonra yaşanılanları, deprem felaketinden dolayı yapılan göçleri ve göç sonucunda insanların acılarını, çaresizliklerini ve umut duygularını dile getirdiği eserler kaleme almıştır. Makalede Şair Mehmet Gözükara’nın hayatı, eserleri ve deprem felaketinden sonra kaleme aldığı şiirleriyle ilgili bilgiler kendisiyle yapılan görüşmede elde edilmiştir. Şair Mehmet Gözükara, irticalen şiir söyleyebilen ve halkın sorunlarını eserleri aracılığıyla dile getiren yaşayan sanatçı örneğidir. 
 Anahtar Kelimeler: Kahramanmaraş, gelenek, âşık, deprem 
 
 ABSTRACT: The tradition of minstrelsy is one of the most important living treasures of Turkish culture. During their life time, the representatives of this tradition expressed the pain, joy and longing, aesthetic and cultural values of the people through their works. Throughout history, many poets and minstrels have been raised in Elbistan district of Kahramanmaraş province, which is a part of the Turkish cultural geography. Today, Mehmet Gözükara is one of the most important poets living in the district of Elbistan. In his works, the poet Gözükara expresses the failing aspects of society, his joys, longings and sorrows through his works. On February 6, 2023, there were two earthquakes, the epicenter of which was Kahramanmaraş. Hundreds of thousands of people migrated, tens of thousands of people died and various sufferings were experienced in this earthquake, which affected eleven provinces in Turkey. One of the centers affected by the earthquake disaster is the district of Elbistan. Poet Gözükara has written works in which he expresses his experiences in the district of Elbistan during the earthquake, what happened after the earthquake, the migrations due to the earthquake disaster, and the pain, desperation and feelings of hope of people as a result of migration. In the article, information about the life, works and poems of the poet Mehmet Gözükara, which he wrote after the earthquake disaster, was obtained during the interview with him. Poet Mehmet Gözükara improvisatio","PeriodicalId":33784,"journal":{"name":"Motif Akademi Halkbilimi Dergisi","volume":"48 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135988688","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}