Pub Date : 2023-08-31DOI: 10.38079/igusabder.1237392
Belma Ay, Kamile Akarsu, Hülya Bulut
Bronkoplevral fistül, akciğer rezeksiyon cerrahisinin en ciddi komplikasyonlarından biri olmakla birlikte, nadir görülen bir durumdur. İnsidansı pnömonektomiden sonra %4-20 ve lobektomiden sonra <%1 olarak bildirilmektedir. Görülme sıklığı az olmakla birlikte, mortalite oranı yüksek ve ciddi bir komplikasyon olan bronkoplevral fistül, hastanın yaşam aktivitelerini olumsuz etkilemektedir. Bu olguda hastanın etkilenen yaşam aktivitelerinde daha bağımsız olması ve yaşam kalitesinin arttırılması için hemşirelik bakımında Yaşam Aktivitelerine Dayalı Hemşirelik Modeli kullanılmıştır. Model, holistik ve humanistik yaklaşımla, hastanın bakıma katılımının arttırılması üzerinde durarak hemşirelik sürecinin geliştirilmesine ve uygulamasına katkı sağlamaktadır. Bu çalışmada omentoplasti cerrahisi sonrası Yaşam Aktiviteleri Modeline göre bir olgunun hemşirelik bakımının tartışılması amaçlanmıştır. Bir yıl önce sağ pnömonektomi ameliyatı olan 58 yaşındaki erkek hastada bronkoplevral fistül gelişmiş ve omentoplasti ameliyatı uygulanmıştır. Bireye, günlük yaşam aktivitelerini yerine getirmede yetersizlik, etkisiz solunum örüntüsü, akut ağrı, sıvı-volüm dengesizliği, beden gereksiniminden az beslenme, enfeksiyon, fiziksel mobilitede bozulma, sosyal izolasyon, kanama, aspirasyon, basınç yaralanması ve düşme riski hemşirelik tanıları konulmuş ve bu tanılara yönelik hemşirelik girişimleri uygulanmıştır.
{"title":"Yaşam Aktiviteleri Modeline Göre Bronkoplevral Fistül Sonrası Omentoplasti Yapılan Hastanın Değerlendirilmesi: Olgu Sunumu","authors":"Belma Ay, Kamile Akarsu, Hülya Bulut","doi":"10.38079/igusabder.1237392","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1237392","url":null,"abstract":"Bronkoplevral fistül, akciğer rezeksiyon cerrahisinin en ciddi komplikasyonlarından biri olmakla birlikte, nadir görülen bir durumdur. İnsidansı pnömonektomiden sonra %4-20 ve lobektomiden sonra <%1 olarak bildirilmektedir. Görülme sıklığı az olmakla birlikte, mortalite oranı yüksek ve ciddi bir komplikasyon olan bronkoplevral fistül, hastanın yaşam aktivitelerini olumsuz etkilemektedir. Bu olguda hastanın etkilenen yaşam aktivitelerinde daha bağımsız olması ve yaşam kalitesinin arttırılması için hemşirelik bakımında Yaşam Aktivitelerine Dayalı Hemşirelik Modeli kullanılmıştır. Model, holistik ve humanistik yaklaşımla, hastanın bakıma katılımının arttırılması üzerinde durarak hemşirelik sürecinin geliştirilmesine ve uygulamasına katkı sağlamaktadır. Bu çalışmada omentoplasti cerrahisi sonrası Yaşam Aktiviteleri Modeline göre bir olgunun hemşirelik bakımının tartışılması amaçlanmıştır. Bir yıl önce sağ pnömonektomi ameliyatı olan 58 yaşındaki erkek hastada bronkoplevral fistül gelişmiş ve omentoplasti ameliyatı uygulanmıştır. Bireye, günlük yaşam aktivitelerini yerine getirmede yetersizlik, etkisiz solunum örüntüsü, akut ağrı, sıvı-volüm dengesizliği, beden gereksiniminden az beslenme, enfeksiyon, fiziksel mobilitede bozulma, sosyal izolasyon, kanama, aspirasyon, basınç yaralanması ve düşme riski hemşirelik tanıları konulmuş ve bu tanılara yönelik hemşirelik girişimleri uygulanmıştır.","PeriodicalId":34582,"journal":{"name":"Istanbul Gelisim Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi","volume":" ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"47128672","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-08-31DOI: 10.38079/igusabder.1253887
Ş. Döner, Hasan Gerçek
Gebelikle ilişkili lumbopelvik ağrı, gebelik döneminde yaşanan bel ve pelvik kuşak ağrısının birlikte tanımlanması için kullanılan bir terimdir. Gebelikle ilişkili lumbopelvik ağrının insidansı %86’dır ve gebelikte yaygın görülen şikâyetlerden biridir. Lumbopelvik ağrı genellikle gebeliğin 24 ile 36. haftaları arasında en yüksek seviyeye ulaşmaktadır. Gebelikle ilişkili lumbopelvik ağrıya, relaksin hormonunun, gebelikte alınan kilonun neden olabileceği düşünülmektedir. Beden Kütle İndeksinin fazla olması, gebelikte depresyon, bel ağrısı öyküsünün bulunması ve gebelik sırasında ağır iş yükü öyküsü lumbopelvik ağrının gelişimi için bilinen risk faktörleridir. Lumbopelvik ağrı, gebelerin günlük aktivitelerini, yaşam kalitelerini ve cinsel yaşamını olumsuz etkilemektedir. Tedavi edilmediği takdirde ise kronik hale gelmektedir. Bu derlemenin amacı, gebeliğe bağlı lumbopelvik ağrının tedavisinde uygulanan güncel fizyoterapi yöntemlerini gözden geçirmek, etkinliklerini incelemek ve etkinlikleri hakkında bilgi vermektir. Gebelikle ilişkili lumbopelvik ağrının farklı birçok tedavi yönteminin olmasının yanı sıra fetüse ve kadına zarar vermemesi/komplikasyonu bulunmaması nedeniyle günümüzde fizyoterapi yöntemlerinin önemi artmaktadır. Su içi aerobik egzersiz, pelvik tilt, diz çekme, kegel egzersizi, squat, adduktör germe, pelvik elevasyon, pelvik rotasyon ve bacak kaldırma gibi germe ve güçlendirme egzersizleri, yoga, sakroiliak eklem mobilizasyonu, Transkutanöz Elektriksel Sinir Stimülasyonu (TENS), manuel terapi, ortez ve hasta eğitiminin, gebelikle ilişkili lumbopelvik ağrı tedavisinde uygulanan güncel fizyoterapi yöntemleri arasında bulunmaktadır. Ancak bu fizyoterapi yöntemlerinden hangisinin daha etkili olduğuna dair kesin kanıt bulunmamaktadır. Bu nedenle daha fazla randomize kontrollü çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
{"title":"Pregnancy-Related Lumbopelvic Pain and Current Physiotherapy Methods","authors":"Ş. Döner, Hasan Gerçek","doi":"10.38079/igusabder.1253887","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1253887","url":null,"abstract":"Gebelikle ilişkili lumbopelvik ağrı, gebelik döneminde yaşanan bel ve pelvik kuşak ağrısının birlikte tanımlanması için kullanılan bir terimdir. Gebelikle ilişkili lumbopelvik ağrının insidansı %86’dır ve gebelikte yaygın görülen şikâyetlerden biridir. Lumbopelvik ağrı genellikle gebeliğin 24 ile 36. haftaları arasında en yüksek seviyeye ulaşmaktadır. Gebelikle ilişkili lumbopelvik ağrıya, relaksin hormonunun, gebelikte alınan kilonun neden olabileceği düşünülmektedir. Beden Kütle İndeksinin fazla olması, gebelikte depresyon, bel ağrısı öyküsünün bulunması ve gebelik sırasında ağır iş yükü öyküsü lumbopelvik ağrının gelişimi için bilinen risk faktörleridir. Lumbopelvik ağrı, gebelerin günlük aktivitelerini, yaşam kalitelerini ve cinsel yaşamını olumsuz etkilemektedir. Tedavi edilmediği takdirde ise kronik hale gelmektedir. Bu derlemenin amacı, gebeliğe bağlı lumbopelvik ağrının tedavisinde uygulanan güncel fizyoterapi yöntemlerini gözden geçirmek, etkinliklerini incelemek ve etkinlikleri hakkında bilgi vermektir. Gebelikle ilişkili lumbopelvik ağrının farklı birçok tedavi yönteminin olmasının yanı sıra fetüse ve kadına zarar vermemesi/komplikasyonu bulunmaması nedeniyle günümüzde fizyoterapi yöntemlerinin önemi artmaktadır. Su içi aerobik egzersiz, pelvik tilt, diz çekme, kegel egzersizi, squat, adduktör germe, pelvik elevasyon, pelvik rotasyon ve bacak kaldırma gibi germe ve güçlendirme egzersizleri, yoga, sakroiliak eklem mobilizasyonu, Transkutanöz Elektriksel Sinir Stimülasyonu (TENS), manuel terapi, ortez ve hasta eğitiminin, gebelikle ilişkili lumbopelvik ağrı tedavisinde uygulanan güncel fizyoterapi yöntemleri arasında bulunmaktadır. Ancak bu fizyoterapi yöntemlerinden hangisinin daha etkili olduğuna dair kesin kanıt bulunmamaktadır. Bu nedenle daha fazla randomize kontrollü çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.","PeriodicalId":34582,"journal":{"name":"Istanbul Gelisim Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi","volume":" ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"49396642","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-08-31DOI: 10.38079/igusabder.1031574
Oğuz Demir, Çağla KARACAN ŞİMŞEK, Çiğdem Çekmece, Pakize Nurgül Şen, S. Genç, Can Keskin, Fatma Cansu Aktas Arslan
Amaç: Bu çalışma ile kadın üniversite öğrencilerinde COVID-19 pandemi sürecinde internet üzerinden pilates uygulamasının depresyon, yaşam ve uyku kalitesi üzerine olan etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışmaya 22 kadın üniversite öğrencisi dâhil edildi. Öğrencilerin yaş, boy ve kilo bilgileri elde edildi. Çalışmanın başında gönüllülerin uyku kaliteleri Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ), depresyon düzeyleri Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ), yaşam kaliteleri Short Form 36 testi (SF-36), ağrı seviyeleri Vizüel Analog Skala (VAS) kullanılarak değerlendirildi. Gönüllülere haftada 3 gün, günde 45-60 dakika süren 8 hafta (toplam 24 seans) mat pilates egzersizi uygulandı. Pilates eğitimi Zoom programı kullanılarak internet üzerinden uygulandı. Bulgular: Çalışmaya katılan bireylerin yaş ortalamaları 20,04 ± 1,52, boy ortalamaları (cm) 162,09±3,63; ağırlık ortalamaları (kg) 56,59±7,90 idi. SF-36’nın pilates eğitimi sonrası değerlendirmelerinde istatistiksel anlamlı farklılık saptanmadı (p>0,05). 24 seanslık egzersiz sonrası gönüllülerin PUKİ (p=0,001), BDÖ (p=0,001) ve VAS (p=0,001) değerlerinde istatistiksel olarak anlamlı farklılık tespit edildi (p<0,05). Sonuç: Kadın üniversite öğrencilerinde internet üzerinden uygulanan mat pilates egzersizleri bireylerin uyku kalitesini artırmış, depresyon düzeylerini ve ağrı seviyelerini ise azaltmıştır.
目的是研究新冠肺炎大流行期间互联网试点应用对女大学生抑郁症、生活和睡眠质量的影响。方法:22名女性获准工作。学生会得到年龄、男孩和体重的信息。在工作开始时,志愿者的睡眠质量使用匹兹堡睡眠质量指数(PUKY)、贝克抑郁量表(BDÖ)的抑郁水平、生活质量简表36测试(SF-36)、Visuel Analog Skala(VAS)的疼痛水平进行评估。在每周三天的时间里,志愿者们锻炼了八周(总共24次降神会),每天45-60分钟。飞行员培训通过Zoom程序在线应用。事件:参与工作者的平均年龄为20,04±1.52,参与工作者平均年龄为162,09±3.63;ağırlık ortalamalı(kg)56,59±7,90 idi。经评估,SF-36与飞行员训练之间没有统计学差异(p>0.05)。在24节课的锻炼后,志愿者的PUKY(p=0.001)、BDÖ(p=0.0001)和VAS(p=0.001)在统计学上被确定为不同的值(p<0.05)。因此,女大学生提高了睡眠质量,降低了抑郁和疼痛水平。
{"title":"Kadın Üniversite Öğrencilerinde COVID-19 Pandemi Sürecinde İnternet Üzerinden Uygulanan Mat Pilates Egzersizlerinin Yaşam Kalitesi, Depresyon ve Uyku Kalitesi Üzerine Olan Etkisi","authors":"Oğuz Demir, Çağla KARACAN ŞİMŞEK, Çiğdem Çekmece, Pakize Nurgül Şen, S. Genç, Can Keskin, Fatma Cansu Aktas Arslan","doi":"10.38079/igusabder.1031574","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1031574","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışma ile kadın üniversite öğrencilerinde COVID-19 pandemi sürecinde internet üzerinden pilates uygulamasının depresyon, yaşam ve uyku kalitesi üzerine olan etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır.\u0000Yöntem: Çalışmaya 22 kadın üniversite öğrencisi dâhil edildi. Öğrencilerin yaş, boy ve kilo bilgileri elde edildi. Çalışmanın başında gönüllülerin uyku kaliteleri Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ), depresyon düzeyleri Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ), yaşam kaliteleri Short Form 36 testi (SF-36), ağrı seviyeleri Vizüel Analog Skala (VAS) kullanılarak değerlendirildi. Gönüllülere haftada 3 gün, günde 45-60 dakika süren 8 hafta (toplam 24 seans) mat pilates egzersizi uygulandı. Pilates eğitimi Zoom programı kullanılarak internet üzerinden uygulandı. \u0000Bulgular: Çalışmaya katılan bireylerin yaş ortalamaları 20,04 ± 1,52, boy ortalamaları (cm) 162,09±3,63; ağırlık ortalamaları (kg) 56,59±7,90 idi. SF-36’nın pilates eğitimi sonrası değerlendirmelerinde istatistiksel anlamlı farklılık saptanmadı (p>0,05). 24 seanslık egzersiz sonrası gönüllülerin PUKİ (p=0,001), BDÖ (p=0,001) ve VAS (p=0,001) değerlerinde istatistiksel olarak anlamlı farklılık tespit edildi (p<0,05).\u0000Sonuç: Kadın üniversite öğrencilerinde internet üzerinden uygulanan mat pilates egzersizleri bireylerin uyku kalitesini artırmış, depresyon düzeylerini ve ağrı seviyelerini ise azaltmıştır.","PeriodicalId":34582,"journal":{"name":"Istanbul Gelisim Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"70162539","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-08-31DOI: 10.38079/igusabder.1307475
Görkem Açar, Gülşah Konakoğlu
Halluks valgus deformitesi, birinci metatarsofalangeal eklemin laterale rotasyonu ve proksimal falanksın mediale rotasyonu ile karakterize, ağrı, şişlik ve bunyonun eşlik ettiği 3 boyutlu kompleks bir deformitedir. Halluks valgus deformitesi, kadınlarda, erkeklere göre daha sık görülmekte olup yaşla birlikte görülme sıklığı artmaktadır. Halluks valgus deformitesinin oluşmasında intrinsik ve ekstrinsik faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir, ancak tam nedeni hala bilinememektedir. İnsanların ayaklarını yere basarken ayak tabanlarına uyguladığı basınç olarak tanımlanan plantar basınç, ayaktaki dağılımları sayesinde son zamanlarda çeşitli ayak bozukluklarını araştırmak ve teşhis etmek için güvenilir bir biyomekanik parametre olarak kabul edilmektedir. Ayakta durma, yürüme veya diğer aktiviteler sırasında yapılan ayak tabanı basınç ölçümleri, ayak bileği, diz, kalça, sırt ve diğer patomekanikleri içeren deformitelerin değerlendirilmesi için detaylı bilgi sağlamaktadır. Aynı zamanda deformitelerin ilerlemesini takip etmek için hedef odaklı ölçüm sonuçları sunmaktadır. Bazı araştırma grupları, ayak tabanı basınç dağılımları teknolojisinin farklı ayak anormalliklerinin teşhisi ve analizi için potansiyelini kabul etmektedir. Statik ve dinamik olarak iki şekilde gerçekleştirilen pedobarografik analiz, literatürde halluks valgus deformitesine sahip kişilerin plantar basıncını ölçmede sık kullanılmıştır. Ancak bazı çalışmalarda plantar basınç ölçen tabanlıklar da kullanılmıştır. Literatür, geçmişten günümüze gelen bilgiler ışığında incelendiğinde halluks valgus ve plantar basınç ilişkisine yönelik tam bir fikir birliği bulunamamakta olup, farklı görüşler öne sürülmektedir.
Halluks valgus deformitesi,双足跖趾外侧踝关节旋转,前踝关节内侧旋转,ağrı,şişlik ve bunyunn eşlik-ettiği 3 boyutlu kompleks bir deformite dir。致幻变形增加了老年男性在女性中的频繁出现。内在和外在因素在致幻外翻变形中的作用仍然未知。行星压力的压力,由地球脚下的压力定义,最近被认为是一个可靠的生物力学参数,用于探索和识别不同的腿部疾病。它提供了详细的信息来评估在停止、行走或其他活动过程中足部压力、脚趾甲、膝盖、脚跟、背部和其他病原体的变形。同时,目标是产生聚焦的测量结果,以跟踪变形的进展。一些研究小组接受基于足部压力分布技术的识别和分析不同足部异常的能力。文献中经常使用静态和动态的土壤压力分析来测量致幻变形人群种植园的压力。然而,在一些研究中,也使用了工厂的压力基准。当根据来自我们过去的信息来审查这封信时,致幻外翻和行星压力将无法找到完整的想法组合,但会导致不同的讨论。
{"title":"Plantar Pressure Changes in Hallux Valgus Deformity","authors":"Görkem Açar, Gülşah Konakoğlu","doi":"10.38079/igusabder.1307475","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1307475","url":null,"abstract":"Halluks valgus deformitesi, birinci metatarsofalangeal eklemin laterale rotasyonu ve proksimal falanksın mediale rotasyonu ile karakterize, ağrı, şişlik ve bunyonun eşlik ettiği 3 boyutlu kompleks bir deformitedir. Halluks valgus deformitesi, kadınlarda, erkeklere göre daha sık görülmekte olup yaşla birlikte görülme sıklığı artmaktadır. Halluks valgus deformitesinin oluşmasında intrinsik ve ekstrinsik faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir, ancak tam nedeni hala bilinememektedir. İnsanların ayaklarını yere basarken ayak tabanlarına uyguladığı basınç olarak tanımlanan plantar basınç, ayaktaki dağılımları sayesinde son zamanlarda çeşitli ayak bozukluklarını araştırmak ve teşhis etmek için güvenilir bir biyomekanik parametre olarak kabul edilmektedir. Ayakta durma, yürüme veya diğer aktiviteler sırasında yapılan ayak tabanı basınç ölçümleri, ayak bileği, diz, kalça, sırt ve diğer patomekanikleri içeren deformitelerin değerlendirilmesi için detaylı bilgi sağlamaktadır. Aynı zamanda deformitelerin ilerlemesini takip etmek için hedef odaklı ölçüm sonuçları sunmaktadır. Bazı araştırma grupları, ayak tabanı basınç dağılımları teknolojisinin farklı ayak anormalliklerinin teşhisi ve analizi için potansiyelini kabul etmektedir. Statik ve dinamik olarak iki şekilde gerçekleştirilen pedobarografik analiz, literatürde halluks valgus deformitesine sahip kişilerin plantar basıncını ölçmede sık kullanılmıştır. Ancak bazı çalışmalarda plantar basınç ölçen tabanlıklar da kullanılmıştır. Literatür, geçmişten günümüze gelen bilgiler ışığında incelendiğinde halluks valgus ve plantar basınç ilişkisine yönelik tam bir fikir birliği bulunamamakta olup, farklı görüşler öne sürülmektedir.","PeriodicalId":34582,"journal":{"name":"Istanbul Gelisim Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"70165551","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Araştırma gebelerde depresyon, anksiyete ve stress düzeyleri ile yaşam memnuniyeti arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Tanımlayıcı-kesitsel nitelikteki bu araştırma, 12.07.2021-24.12.2021 tarihleri arasında 375 gebe ile Doğu Anadolu Bölgesinde yer alan bir üniversite hastanesinde yer alan kadın doğum polikliniğinde tamamlanmıştır. Çalışma verileri Tanıtıcı Bilgi Formu, Yaşam Memnuniyeti ölçeği ve Depresyon Anksiyete Stres Ölçeği kullanılarak yüz yüze toplanmıştır. Verilerin analizi SPSS 24 programında sayı, yüzde, ortalama ve standart sapma cronbach alfa katsayısı ve Pearson'ın korelasyon analiz testleri kullanılmış ve p<0,05 anlamlılık olarak kabul edilmiştir. Bulgular: Gebelerin %13,6'sının hafif düzeyde depresyon, %56,8'inin çok ileri düzeyde anksiyete ve %21,9'unun orta düzeyde stres yaşadığı belirlenmiştir. Gebelerde depresyon ve stresle yaşam memnuniyeti arasında negatif yönde anlamlı ilişki bulunmuştur. (p < 0,05). Sonuç: Araştırma sonucunda gebelerde depresyon, anksiyete ve stresin yaşam memnuniyetini etkilediği belirlenmiştir.
{"title":"Gebelerin Emosyonel Durumları ile Yaşam Memnuniyetlerinin İncelenmesi","authors":"Nurdilan ŞENER ÇETİN, Saliha YURTÇİÇEK EREN, Necmettin Çi̇ftci̇","doi":"10.38079/igusabder.1186305","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1186305","url":null,"abstract":"Amaç: Araştırma gebelerde depresyon, anksiyete ve stress düzeyleri ile yaşam memnuniyeti arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yapılmıştır. \u0000Yöntem: Tanımlayıcı-kesitsel nitelikteki bu araştırma, 12.07.2021-24.12.2021 tarihleri arasında 375 gebe ile Doğu Anadolu Bölgesinde yer alan bir üniversite hastanesinde yer alan kadın doğum polikliniğinde tamamlanmıştır. Çalışma verileri Tanıtıcı Bilgi Formu, Yaşam Memnuniyeti ölçeği ve Depresyon Anksiyete Stres Ölçeği kullanılarak yüz yüze toplanmıştır. Verilerin analizi SPSS 24 programında sayı, yüzde, ortalama ve standart sapma cronbach alfa katsayısı ve Pearson'ın korelasyon analiz testleri kullanılmış ve p<0,05 anlamlılık olarak kabul edilmiştir. \u0000Bulgular: Gebelerin %13,6'sının hafif düzeyde depresyon, %56,8'inin çok ileri düzeyde anksiyete ve %21,9'unun orta düzeyde stres yaşadığı belirlenmiştir. Gebelerde depresyon ve stresle yaşam memnuniyeti arasında negatif yönde anlamlı ilişki bulunmuştur. (p < 0,05). \u0000Sonuç: Araştırma sonucunda gebelerde depresyon, anksiyete ve stresin yaşam memnuniyetini etkilediği belirlenmiştir.","PeriodicalId":34582,"journal":{"name":"Istanbul Gelisim Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi","volume":" ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"47139757","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-08-31DOI: 10.38079/igusabder.1130737
Ayşe Mücella Soydan, Nurten Elki̇n, A. Y. Barut
Yaşlanma fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden bazı işlevlerde azalma ve kayıpların meydana geldiği geriye dönüşü olmayan kaçınılmaz ve fizyolojik bir süreçtir. Evde bakıma ihtiyaç duyan hastalar arasında yaşlılar önemli bir yer tutarlar. Türkiye’de ve dünyanın birçok ülkesinde yaşlı sayısının giderek artması beraberinde yeni sorunlar oluşturmaktadır. Yaşlılarda görülen sağlık sorunları genellikle morbitite ve mortalitesi yüksek olan hastalıklardır. Bakım yükü yaşlılara bakım veren aile bireylerinin ya da yakınlarının karşı karşıya kaldığı önemli bir sağlık sorunudur. Bakım yükü, bakım verenin olduğu kadar yaşlının da sağlığını ve yaşam kalitesini etkileyen önemli bir konudur. Yükün bilinmesi, ortaya çıkarılması ve hafifletilme çalışmaları hem bakım alan yaşlıların hem de bakım verenlerin yaşam kalitelerine çok önemli katkılar sunacaktır.
在某些方面,生活是一个不可避免的生理过程,无论是在身体上、精神上还是社会上,都会发生损失。老年人在需要居家护理的患者中占有重要地位。土耳其的艺术家是yaşlısayısının giderek artmasıberaberinde yeni sorunlar oluşturmaktadır。年龄问题主要是发病率和死亡率。看,照顾老年人或家庭是一个很大的健康问题。看,这是一个影响观察者健康和生活质量的重要问题。增长、暴露和减弱将有助于提高老年人和观察者的生活质量。
{"title":"Bakım Yükünün Yaşlı Bakıma Etkileri","authors":"Ayşe Mücella Soydan, Nurten Elki̇n, A. Y. Barut","doi":"10.38079/igusabder.1130737","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1130737","url":null,"abstract":"Yaşlanma fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden bazı işlevlerde azalma ve kayıpların meydana geldiği geriye dönüşü olmayan kaçınılmaz ve fizyolojik bir süreçtir. Evde bakıma ihtiyaç duyan hastalar arasında yaşlılar önemli bir yer tutarlar. Türkiye’de ve dünyanın birçok ülkesinde yaşlı sayısının giderek artması beraberinde yeni sorunlar oluşturmaktadır. Yaşlılarda görülen sağlık sorunları genellikle morbitite ve mortalitesi yüksek olan hastalıklardır. Bakım yükü yaşlılara bakım veren aile bireylerinin ya da yakınlarının karşı karşıya kaldığı önemli bir sağlık sorunudur. Bakım yükü, bakım verenin olduğu kadar yaşlının da sağlığını ve yaşam kalitesini etkileyen önemli bir konudur. Yükün bilinmesi, ortaya çıkarılması ve hafifletilme çalışmaları hem bakım alan yaşlıların hem de bakım verenlerin yaşam kalitelerine çok önemli katkılar sunacaktır.","PeriodicalId":34582,"journal":{"name":"Istanbul Gelisim Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"70164365","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-08-31DOI: 10.38079/igusabder.1145586
Remziye Akarsu, Kübra Kartal, Gonca Bumi̇n
Amaç: Bu çalışmanın amacı okul öncesi çocuklarda dans hareket aktivitelerinin duyu-algı-motor performans becerilerine etkisini incelemektir. Yöntem: Çalışma, Zeytinburnu Belediyesi, Aile Kadın Destekleme ve Engelliler Merkezi’nde (AKDEM) okul öncesi eğitime devam eden 4-6 yaş grubu 12 çocuk (Yaş ort: 59,25±5,86 ay) ile yapıldı. Çocuklara haftada bir gün 40 dakika olmak üzere toplamda 6 seanslık bireysel dans aktivitesi uygulandı. Müdahale öncesi ve sonrasında değerlendirmeler için Bruininks-Oseretsky Motor Yeterlik Testi 2 Kısa Formu (BOT2-KF), Motor Beceriden Bağımsız Görsel Algı Testi-3 (MVPT-3), Duyu Profili Testi ve Duyusal Bütünleme ve Praksis Testi (DBPT) kullanıldı. Elde edilen verilerin istatistiksel analizi SPSS 22.0 paket programında gerçekleştirildi. Anlamlılık p<0,05 kabul edildi. Bulgular: Dans aktivitesi çalışması öncesi ve sonrası skorlar karşılaştırıldığında, BOT2-KF içinde ince motor doğruluk, bilateral koordinasyon, hız ve çeviklik alt testleri; MVPT-3 tüm testleri; DBPT içinde el ile şekil algılama part 1, kinestezi ve parmak tanıma testleri; Duyu Profili testi içinde oral duyusal işlem puanlarında istatistiksel olarak anlamlı sonuçlara ulaşıldı (p<0,05). Sonuç: Yapılan çalışma, dans aktivitesinin okul öncesi dönemdeki çocukların motor, görsel algı ve duyusal işlemleme ve somatoduyu becerilerini geliştirmeye yardımcı olabileceğini göstermiştir. Bu açıdan dans aktivitesinin okullarda hem motivasyon arttırıcı hem de akademik beceriler açısından önemli olan duyu motor becerileri geliştirmesi açısından bir araç olarak kullanılması çok önemlidir. Gelecekte, örneklem sayısının fazla olduğu ve kontrol grubunu içeren araştırmaların yapılması önerilmektedir.
这项工作的目的是探索听觉算法对儿童运动表现的影响。方法:对12名在妇女支持和英国男子中心(AKDEM)继续接受学前教育的儿童(年龄59.25±5.86个月)进行研究。总共在儿童中进行了六次个人舞蹈活动,每周40分钟。Bruininks-Oseretsky运动充分性测试2简表(BOT2-KF)、独立视觉代数测试3(MVPT-3)、音频档案测试和音频整合与实践测试(DBPT)用于干预前和后续评估。在SPSS 22.0软件包程序中对收到的数据进行统计分析。理解是可以接受的。凸起:Dans akactivitesiçalışmasıöncesi ve sonrasıskorlar karşılaştırıldığnda,BOT2-KF içinde ince motor doğruluk,双边koordinason,hız veçeviklik alt-testleri;所有MVPT-3测试;DBPT中的手柄操作测试第1部分,显象管和手指识别测试;在音频档案测试中,从统计学上看,结果是在口腔感觉得分(p<0.05)。结果表明,儿童在学前舞蹈活动中的引擎、视觉感知和感觉处理有助于提高表演作品的技能和体感的表现。通过这种方式,将舞蹈活动作为一种工具来提高听觉运动技能是很重要的,这对学校的激励者和学者都很重要。未来,样本数量过多,建议在对照组中进行研究。
{"title":"Investigation of the Effects of Dance on Sensory-Perception-Motor Skills in Preschool Children","authors":"Remziye Akarsu, Kübra Kartal, Gonca Bumi̇n","doi":"10.38079/igusabder.1145586","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1145586","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışmanın amacı okul öncesi çocuklarda dans hareket aktivitelerinin duyu-algı-motor performans becerilerine etkisini incelemektir.\u0000Yöntem: Çalışma, Zeytinburnu Belediyesi, Aile Kadın Destekleme ve Engelliler Merkezi’nde (AKDEM) okul öncesi eğitime devam eden 4-6 yaş grubu 12 çocuk (Yaş ort: 59,25±5,86 ay) ile yapıldı. Çocuklara haftada bir gün 40 dakika olmak üzere toplamda 6 seanslık bireysel dans aktivitesi uygulandı. Müdahale öncesi ve sonrasında değerlendirmeler için Bruininks-Oseretsky Motor Yeterlik Testi 2 Kısa Formu (BOT2-KF), Motor Beceriden Bağımsız Görsel Algı Testi-3 (MVPT-3), Duyu Profili Testi ve Duyusal Bütünleme ve Praksis Testi (DBPT) kullanıldı. Elde edilen verilerin istatistiksel analizi SPSS 22.0 paket programında gerçekleştirildi. Anlamlılık p<0,05 kabul edildi.\u0000Bulgular: Dans aktivitesi çalışması öncesi ve sonrası skorlar karşılaştırıldığında, BOT2-KF içinde ince motor doğruluk, bilateral koordinasyon, hız ve çeviklik alt testleri; MVPT-3 tüm testleri; DBPT içinde el ile şekil algılama part 1, kinestezi ve parmak tanıma testleri; Duyu Profili testi içinde oral duyusal işlem puanlarında istatistiksel olarak anlamlı sonuçlara ulaşıldı (p<0,05).\u0000Sonuç: Yapılan çalışma, dans aktivitesinin okul öncesi dönemdeki çocukların motor, görsel algı ve duyusal işlemleme ve somatoduyu becerilerini geliştirmeye yardımcı olabileceğini göstermiştir. Bu açıdan dans aktivitesinin okullarda hem motivasyon arttırıcı hem de akademik beceriler açısından önemli olan duyu motor becerileri geliştirmesi açısından bir araç olarak kullanılması çok önemlidir. Gelecekte, örneklem sayısının fazla olduğu ve kontrol grubunu içeren araştırmaların yapılması önerilmektedir.","PeriodicalId":34582,"journal":{"name":"Istanbul Gelisim Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"70164527","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-08-31DOI: 10.38079/igusabder.1228435
Fatma Ni̇zamlioğlu, Mustafa Ni̇zamlioğlu
Alüminyum günlük diyetle düzenli olarak alınan, antiperspirantlarda, aşılarda adjuvan olarak kullanılan bir elementtir. Alüminyumun kaynakları, vücuda alınımı ve insan sağlığı üzerindeki zararlı etkileri hakkında bilgi vermek amacıyla PubMed ve SCOPUS veri tabanlarından elde edilen yayınlara dayanan bu derlemede yazarların mesleki ve kişisel deneyimleri ele alınmıştır. Alüminyum, çevrede, gıda maddelerinde ve içme suyunda doğal olarak bulunur. Alüminyum için referans değerleri aşma olasılığı özellikle mesleki maruziyeti olan kişilerde daha yüksektir. Buna bağlı olarak alüminyum kaynakçıları ve alüminyum endüstrisindeki işçilerin idrarlarında alüminyum konsantrasyonları yüksek seviyelerde bulunmuştur. Ancak, işçiler üzerinde yapılan nöropsiko mantıksal (dikkat, öğrenme, hafıza) testlerinde demansla tezahür eden ensefalopati bulunamamıştır. Alzheimer hastalığı olan kişilerin beyinlerinde yüksek alüminyum içeriği bulunmasına rağmen, bunun hastalığın bir nedeni veya etkisi olup olmadığı belirsizliğini korumaktadır. Alüminyumun kanserojenlik etkisi konusunda da çelişkili sonuçlar vardır. Alüminyum içeren antiperspiranların meme kanserini teşvik ettiği iddiası bilimsel verilerle desteklenememiştir. Alüminyumun kritik yan etkisi ancak insanlarda ve hayvanlarda nörotoksisite gösterilerek belirlenebilir. Buna Alzheimer tipi demansın patofizyolojisi ile aynı olmayan demans sendromlu ensefalopati dahildir. Alüminyum içeren ter önleyiciler ile meme riski arasındaki ilişki, geniş çaplı epidemiyolojik kanser çalışmalarından elde edilebilir.
铝是一种用作止汗剂佐剂的元素,也是日常饮食。在这项研究中,考虑了基于PubMed和SCOPUS数据库的作者的工作和个人经历,以交流铝的来源、身体癫痫发作和人类健康损害。铝、环境、食物和饮用水。铝的参考值高于职业病患者。因此,铝工业中铝源和工人在液体中的浓度很高。然而,在对工人进行的神经系统测试中没有抗抑郁药。阿尔茨海默病患者有talığıolan kişilerin beyinlerinde yüksek alüminyum içeriği bulunmasına rağmen,布农·哈斯塔尔·伊登尼·比尔内德尼·维亚·埃特基西·奥卢普·奥尔马德·贝利西兹利ğini korumaktadır。我的铝对癌症有不同的影响。Alüminyum içeren止汗剂是一种有效的止汗剂。铝的关键副作用只能通过对人类和动物的神经毒性来确定。这包括具有阿尔茨海默型病理生理学的非种族综合征综合征。母乳预防与乳腺风险之间的关系可以从广泛的癌症流行病学工作中获得。
{"title":"Aluminum Exposure and Health","authors":"Fatma Ni̇zamlioğlu, Mustafa Ni̇zamlioğlu","doi":"10.38079/igusabder.1228435","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1228435","url":null,"abstract":"Alüminyum günlük diyetle düzenli olarak alınan, antiperspirantlarda, aşılarda adjuvan olarak kullanılan bir elementtir. Alüminyumun kaynakları, vücuda alınımı ve insan sağlığı üzerindeki zararlı etkileri hakkında bilgi vermek amacıyla PubMed ve SCOPUS veri tabanlarından elde edilen yayınlara dayanan bu derlemede yazarların mesleki ve kişisel deneyimleri ele alınmıştır. Alüminyum, çevrede, gıda maddelerinde ve içme suyunda doğal olarak bulunur. Alüminyum için referans değerleri aşma olasılığı özellikle mesleki maruziyeti olan kişilerde daha yüksektir. Buna bağlı olarak alüminyum kaynakçıları ve alüminyum endüstrisindeki işçilerin idrarlarında alüminyum konsantrasyonları yüksek seviyelerde bulunmuştur. Ancak, işçiler üzerinde yapılan nöropsiko mantıksal (dikkat, öğrenme, hafıza) testlerinde demansla tezahür eden ensefalopati bulunamamıştır. Alzheimer hastalığı olan kişilerin beyinlerinde yüksek alüminyum içeriği bulunmasına rağmen, bunun hastalığın bir nedeni veya etkisi olup olmadığı belirsizliğini korumaktadır. Alüminyumun kanserojenlik etkisi konusunda da çelişkili sonuçlar vardır. Alüminyum içeren antiperspiranların meme kanserini teşvik ettiği iddiası bilimsel verilerle desteklenememiştir. Alüminyumun kritik yan etkisi ancak insanlarda ve hayvanlarda nörotoksisite gösterilerek belirlenebilir. Buna Alzheimer tipi demansın patofizyolojisi ile aynı olmayan demans sendromlu ensefalopati dahildir. Alüminyum içeren ter önleyiciler ile meme riski arasındaki ilişki, geniş çaplı epidemiyolojik kanser çalışmalarından elde edilebilir.","PeriodicalId":34582,"journal":{"name":"Istanbul Gelisim Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"70165311","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-08-31DOI: 10.38079/igusabder.1281971
Emine Eli̇bol
Amaç: Bu çalışmanın amacı vejetaryen olan ve olmayan bireylerin sağlıklı beslenmeye ilişkin tutum ve besin etiketi okuma alışkanlıklarının karşılaştırılmasıdır. Yöntem: Çalışmaya 19-64 yaş aralığında vejetaryen olan (90) ve olmayan (180) toplam 270 katılımcı dahil edilmiştir. Veri toplama aracı olarak “Demografik Yapı Anketi, “Besin Etiketi Okuma Alışkanlığı Saptama Anketi” ve “Sağlıklı Beslenmeye İlişkin Tutum Ölçeği (SBİTÖ)” kullanılmıştır. Okuma yazma bilmeyenler ve doktor tarafından tanısı konulmuş yeme bozukluğu ve psikiyatrik hastalığı olanlar çalışmaya dahil edilmemiştir. Verilerin analizi SPSS 22 paket programı kullanılarak yapılmıştır. Bulgular: Çalışmaya katılan bireylerin yaş ortalaması 27,0±8,88 yıldır. Beden Kütle İndeksi (BKİ) değeri ve vücut ağırlığı vejetaryen olan bireylerde olmayanlardan istatistiki olarak daha düşük bulunmuştur (p<0,05). Vejetaryen olan bireylerin çoğunluğu lakto-ovo vejetaryen (%37,7) ve vegandır (%36,6). Vejetaryenlerin % 88,9’u daha sömürüsüz bir dünya, %10’u sağlıklı olmak ve %1,1’i popüler olduğu için vejetaryen diyet tarzını benimsediğini ifade etmiştir. Vejetaryen bireylerin %77,8’i, olmayanların %42,2’si satın almadan önce besin etiketinde ürünün içindekiler listesine her zaman baktığını belirtmiştir. Ayrıca besin etiketi okurken vejetaryen olanların, olmayanlardan daha fazla besinin içerdiği katkı maddesi, enerji ve besin ögesi tablosuna baktığı saptanmıştır. SBİT ölçek puanı iki grup arasında benzer bulunmasına rağmen ölçek alt boyutlarından olumlu beslenme ve beslenme hakkında bilgi puanları vejetaryen bireylerde istatistiki olarak daha yüksek bulunmuştur (p<0,05). Sonuç: Vejetaryen bireylerin satın aldığı ürünlerin içerikleri hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak istedikleri görülmüştür. Ayrıca vejetaryen olan bireylerin beslenme bilgisinin ve olumlu beslenme puanının daha yüksek kötü beslenme puanının daha düşük olduğu bulunmuştur.
{"title":"Vejetaryen Olan ve Olmayan Bireylerin Sağlıklı Beslenmeye İlişkin Tutum ve Besin Etiketi Okuma Alışkanlıklarının Karşılaştırılması","authors":"Emine Eli̇bol","doi":"10.38079/igusabder.1281971","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1281971","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışmanın amacı vejetaryen olan ve olmayan bireylerin sağlıklı beslenmeye ilişkin tutum ve besin etiketi okuma alışkanlıklarının karşılaştırılmasıdır. \u0000Yöntem: Çalışmaya 19-64 yaş aralığında vejetaryen olan (90) ve olmayan (180) toplam 270 katılımcı dahil edilmiştir. Veri toplama aracı olarak “Demografik Yapı Anketi, “Besin Etiketi Okuma Alışkanlığı Saptama Anketi” ve “Sağlıklı Beslenmeye İlişkin Tutum Ölçeği (SBİTÖ)” kullanılmıştır. Okuma yazma bilmeyenler ve doktor tarafından tanısı konulmuş yeme bozukluğu ve psikiyatrik hastalığı olanlar çalışmaya dahil edilmemiştir. Verilerin analizi SPSS 22 paket programı kullanılarak yapılmıştır. \u0000Bulgular: Çalışmaya katılan bireylerin yaş ortalaması 27,0±8,88 yıldır. Beden Kütle İndeksi (BKİ) değeri ve vücut ağırlığı vejetaryen olan bireylerde olmayanlardan istatistiki olarak daha düşük bulunmuştur (p<0,05). Vejetaryen olan bireylerin çoğunluğu lakto-ovo vejetaryen (%37,7) ve vegandır (%36,6). Vejetaryenlerin % 88,9’u daha sömürüsüz bir dünya, %10’u sağlıklı olmak ve %1,1’i popüler olduğu için vejetaryen diyet tarzını benimsediğini ifade etmiştir. Vejetaryen bireylerin %77,8’i, olmayanların %42,2’si satın almadan önce besin etiketinde ürünün içindekiler listesine her zaman baktığını belirtmiştir. Ayrıca besin etiketi okurken vejetaryen olanların, olmayanlardan daha fazla besinin içerdiği katkı maddesi, enerji ve besin ögesi tablosuna baktığı saptanmıştır. SBİT ölçek puanı iki grup arasında benzer bulunmasına rağmen ölçek alt boyutlarından olumlu beslenme ve beslenme hakkında bilgi puanları vejetaryen bireylerde istatistiki olarak daha yüksek bulunmuştur (p<0,05). \u0000Sonuç: Vejetaryen bireylerin satın aldığı ürünlerin içerikleri hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak istedikleri görülmüştür. Ayrıca vejetaryen olan bireylerin beslenme bilgisinin ve olumlu beslenme puanının daha yüksek kötü beslenme puanının daha düşük olduğu bulunmuştur.","PeriodicalId":34582,"journal":{"name":"Istanbul Gelisim Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"70165337","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-08-31DOI: 10.38079/igusabder.1246166
Gülşah Öztürk, Kemal Paksoy
Giriş: Lomber dejeneratif skolyozda uygulanan cerrahilerde hedef; koronal ve sagittal dengenin sağlanmasıdır. Uygun hizalanma ile oluşan denge hastanın postoperatif yaşam kalitesi ve memnuniyeti ile yakından ilişkilidir. Sagittal ve koronal denge için her iki düzlemde cerrahi manevralara ihtiyaç duyulur. Bu çalışmadaki amacımız, koronal dengesizlikte tek ya da çift rod kullanımının koronal uyumsuzluğun düzeltilmesi üzerindeki etkisini değerlendirmektir. Yöntem: Çalışmaya Ocak 2019-Aralık 2021 tarihleri arasında kurumumuza başvuran lomber dejeneratif skolyoz tanısı almış toplam 22 hasta (14 kadın ve 8 erkek, ortalama yaş 64,3±10,3 yıl) dahil edildi. Hastalar iki gruba ayrıldı, birinci grup tekli rod (n:11), ikinci grup çiftli rod (n:11) uygulanan hastalar olarak belirlendi. Hastaların cerrahi öncesi ve sonrası 12. ayda skolyoz grafisi üzerinden pelvik insidans (PI), sakral slope (SS), pelvik tilt (PT), lomber lordoz (LL), sagittal vertikal aks (SVA), cobb açısı, santral sakral vertikal line (CSVL), T1 plumbline dahil olmak üzere her hastanın spinopelvik parametre ölçümleri yapıldı. Ayrica Vizuel Analog Skala (Visual Analog Scale-VAS) ve Oswestry skalası (Oswestry Disability Index-ODI)’na bakıldı. İstatistiksel çalışma için Wilcoxon Signed Ranks testi kullanıldı. İstatistiksel anlamlılık düzeyi p <0,05 olarak belirlendi. Bulgular: Tek ve çift rod kullanılan hasta gruplarındaki postoperatif cobb açısı, koronal balans, VAS ve ODI değerleri ile preoperatif değerler arasındaki farklılıklar istatistiksel olarak (p<0,05) anlamlıydı. Her bir grup içindeki spinopelvik parametrelerden PI, PT, SS ve SVA değerlerindeki değişiklikler istatistiksel olarak (p>0,05) anlamlı değildi. Her iki grup arasındaki parametrelerde istatistiksel anlamlı bir değişim saptanmadı (p>0,05). Sonuç: Koronal uyumsuzluğun düzeltilmesi için en önemli kriterlerden biri enstrümantasyon için uygun seviyelerin seçilmesi ve yeterli düzeltme yapılmasıdır. Yaptığımız çalışmada klinik iyileşmenin rod sayısı ile ilişkili olmadığı, koronal dengesizliğin ne kadar başarılı şekilde düzeltildiği ile bağlantılı olduğu gözlenmiştir. Bunun yanında uzun süreli takiplerde rodlara binecek yükün implant yetmezliğine neden olabileceği unutulmamalıdır. Bu soruna çözüm olarak çiftli rod kullanılması akılda tutulmalıdır.
报名:目标是在隆伯德杰纳蒂夫学校申请的外科医生;是为了确保冠状动脉和卫星的稳定性。它与患者术后的生活质量和对适当治疗的满意度密切相关。Sagittal ve koronal denge için她的iki düzlemde cerrahi manevralara ihtiyaçduyulur。我们在这项研究中的目标是评估修复单杆或双杆使用的冠状动脉不平等的影响。方法:2019年1月至2021年12月,共有22名患者(14名女性和8名男性,年龄64.3±10.3)。患者分为两组,第一组确定为rod(n:11),第二组确定为rod(n11:11)患者。术前患者12例。每个患者的脊柱骨盆参数包括骨盆内侧(PI)、隐藏斜率(SS)、骨盆倾斜(PT)、脊柱前凸(LL)、顺时针垂直轴(SVA)、cobb角、中心隐藏垂直线(CSVL)、T1铅垂线。同时观察视觉模拟量表VAS和奥斯韦斯特里残疾指数ODI。Wilcoxon符号秩用于统计学研究。统计上有意义的水平p.05没有意义。她的iki grup arasındaki参数化组织主义者anslamlıbir değişim saptanmadı(p>0.05)。在我们的工作中,临床恢复与棒的数量无关,并且已经观察到冠状动脉失衡的数量得到了成功的改善。Bunun yanında uzun süreli takiplerde rodlara binecek yükün植入物yetmezliğine neden olabileceği Undulmalıdır。这个问题的解决方案应该被认为是使用双杆。
{"title":"The Effect of Double Rod Use on Correction of Coronal Imbalance in Lumbar Degenerative Scoliosis","authors":"Gülşah Öztürk, Kemal Paksoy","doi":"10.38079/igusabder.1246166","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1246166","url":null,"abstract":"Giriş: Lomber dejeneratif skolyozda uygulanan cerrahilerde hedef; koronal ve sagittal dengenin sağlanmasıdır. Uygun hizalanma ile oluşan denge hastanın postoperatif yaşam kalitesi ve memnuniyeti ile yakından ilişkilidir. Sagittal ve koronal denge için her iki düzlemde cerrahi manevralara ihtiyaç duyulur. Bu çalışmadaki amacımız, koronal dengesizlikte tek ya da çift rod kullanımının koronal uyumsuzluğun düzeltilmesi üzerindeki etkisini değerlendirmektir.\u0000Yöntem: Çalışmaya Ocak 2019-Aralık 2021 tarihleri arasında kurumumuza başvuran lomber dejeneratif skolyoz tanısı almış toplam 22 hasta (14 kadın ve 8 erkek, ortalama yaş 64,3±10,3 yıl) dahil edildi. Hastalar iki gruba ayrıldı, birinci grup tekli rod (n:11), ikinci grup çiftli rod (n:11) uygulanan hastalar olarak belirlendi. Hastaların cerrahi öncesi ve sonrası 12. ayda skolyoz grafisi üzerinden pelvik insidans (PI), sakral slope (SS), pelvik tilt (PT), lomber lordoz (LL), sagittal vertikal aks (SVA), cobb açısı, santral sakral vertikal line (CSVL), T1 plumbline dahil olmak üzere her hastanın spinopelvik parametre ölçümleri yapıldı. Ayrica Vizuel Analog Skala (Visual Analog Scale-VAS) ve Oswestry skalası (Oswestry Disability Index-ODI)’na bakıldı. İstatistiksel çalışma için Wilcoxon Signed Ranks testi kullanıldı. İstatistiksel anlamlılık düzeyi p <0,05 olarak belirlendi.\u0000Bulgular: Tek ve çift rod kullanılan hasta gruplarındaki postoperatif cobb açısı, koronal balans, VAS ve ODI değerleri ile preoperatif değerler arasındaki farklılıklar istatistiksel olarak (p<0,05) anlamlıydı. Her bir grup içindeki spinopelvik parametrelerden PI, PT, SS ve SVA değerlerindeki değişiklikler istatistiksel olarak (p>0,05) anlamlı değildi. Her iki grup arasındaki parametrelerde istatistiksel anlamlı bir değişim saptanmadı (p>0,05).\u0000Sonuç: Koronal uyumsuzluğun düzeltilmesi için en önemli kriterlerden biri enstrümantasyon için uygun seviyelerin seçilmesi ve yeterli düzeltme yapılmasıdır. Yaptığımız çalışmada klinik iyileşmenin rod sayısı ile ilişkili olmadığı, koronal dengesizliğin ne kadar başarılı şekilde düzeltildiği ile bağlantılı olduğu gözlenmiştir. Bunun yanında uzun süreli takiplerde rodlara binecek yükün implant yetmezliğine neden olabileceği unutulmamalıdır. Bu soruna çözüm olarak çiftli rod kullanılması akılda tutulmalıdır.","PeriodicalId":34582,"journal":{"name":"Istanbul Gelisim Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"70165368","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}