Pub Date : 2023-08-31DOI: 10.38079/igusabder.1300511
Mahmut Özden
Aim: Studies examining the effect of microdiscectomy and surgical treatment on the psychiatric complaints of patients with lumbar disc herniation are new and few. Although the international literature reports that depression and anxiety decrease in the long term after microdiscectomy, we observed that these complaints were resolved much earlier in our clinical practice. We aimed to determine depression, anxiety, and pain levels in the preoperative period and in the first month postoperatively with validated scales for the documentation of these observations. Method: After eliminating patients with comorbid pathologies that may affect pain and psychiatric factors, pain levels in 31 patients with lumbar disc herniation were evaluated with the Visual Analog Scale (VAS) and depression and anxiety levels were evaluated with the Hospital Anxiety and Depression (HAD) scale. Statistical comparisons were made with the Student-T test in NCSS (2020, Utah, USA). Results: It was observed that the low back and leg pain scores improved significantly after microdiscectomy, and the preoperative anxiety and depression scores were widely distributed, but both were significantly reduced in the postoperative period. Conclusion: The decrease in depression and anxiety levels after microdiscectomy earlier than international observations can be explained by the higher surgical anxiety in the Turkish population and the higher correlation between mood and pain levels. Since pain and psychiatric complaints have the feature of increasing each other, more successful management of these factors by clinicians will contribute to more effective treatments.
{"title":"Mikrodiskektomi ile Opere Edilen Lomber Disk Hernili Hastalarda Anksiyete ve Depresyon Düzeylerinin Değerlendirilmesi","authors":"Mahmut Özden","doi":"10.38079/igusabder.1300511","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1300511","url":null,"abstract":"Aim: Studies examining the effect of microdiscectomy and surgical treatment on the psychiatric complaints of patients with lumbar disc herniation are new and few. Although the international literature reports that depression and anxiety decrease in the long term after microdiscectomy, we observed that these complaints were resolved much earlier in our clinical practice. We aimed to determine depression, anxiety, and pain levels in the preoperative period and in the first month postoperatively with validated scales for the documentation of these observations.\u0000Method: After eliminating patients with comorbid pathologies that may affect pain and psychiatric factors, pain levels in 31 patients with lumbar disc herniation were evaluated with the Visual Analog Scale (VAS) and depression and anxiety levels were evaluated with the Hospital Anxiety and Depression (HAD) scale. Statistical comparisons were made with the Student-T test in NCSS (2020, Utah, USA).\u0000Results: It was observed that the low back and leg pain scores improved significantly after microdiscectomy, and the preoperative anxiety and depression scores were widely distributed, but both were significantly reduced in the postoperative period.\u0000Conclusion: The decrease in depression and anxiety levels after microdiscectomy earlier than international observations can be explained by the higher surgical anxiety in the Turkish population and the higher correlation between mood and pain levels. Since pain and psychiatric complaints have the feature of increasing each other, more successful management of these factors by clinicians will contribute to more effective treatments.","PeriodicalId":34582,"journal":{"name":"Istanbul Gelisim Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"70165520","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-08-31DOI: 10.38079/igusabder.1105355
Halime PULAT DEMİR, H. Bayram
Amaç: Bu çalışmanın amacı banka çalışanlarının yaşam doyumları, depresyon durumları, beslenme alışkanlıkları ile antropometrik ölçümlerinin değerlendirilmesidir. Yöntem: Bu tanımlayıcı ve kesitsel çalışma, 146 (%62,3 erkek, %37,7 kadın) bankacı üzerinde yürütülmüştür. Katılımcılara yüz yüze görüşme yöntemiyle demografik özellikler, beslenme bilgisi ve alışkanlıkları ile ilgili soruları içeren anket formu, Yaşam Doyum Ölçeği (YDÖ) ve Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ) uygulanmış ve antropometrik ölçümleri alınmıştır. Veriler SPSS 24.0 paket programı ile analiz edilmiştir. Bulgular: Katılımcıların YDÖ puanları erkeklerde 14,52±6,58, kadınlarda 15,55±7,13 olup, BDÖ puanları sırasıyla; 6,44±5,56 ve 8,44±8,22’dir. BDÖ sınıflamasına göre katılımcıların %92,4’ünde depresyon semptomu olmadığı bulunmuştur. YDÖ ile BDÖ arasında negatif yönde zayıf bir korelasyon saptanmıştır (r: -0,386;p: 0,001). Bankacıların çoğu sağlıklı beslendiğini düşünse de çalışırken atıştırmalık olarak %51,4 oranında sağlıksız atıştırmalık tükettikleri tespit edilmiştir. Ayrıca psikolojik durumların yeme isteğini etkilediği gözlenmiştir (p<0,05). Beden Kütle İndeksi (BKİ)’ne göre erkeklerin %61,5’i ile kadınların %22,2’si; bel/kalça oranlarına göre ise erkeklerin %30,8’i ile kadınların %14,5’inin obezite riski olduğu saptanmıştır. Sonuç: Çalışmaya katılan bankacıların büyük çoğunda depresyon riski olmadığı ve yaşam doyumlarının yüksek olduğu saptansa da, çoğu sağlıklı beslendiğini düşünmesine karşın, yarısından fazlasının sağlıksız atıştırmalık tükettiği ve obezite risklerinin olduğu görülmüştür. Bu nedenle yoğun ve stresli bir çalışma ortamında çalışan banka çalışanlarının yaşam doyumları ile beslenme bilgilerini arttırmaya yönelik kurum içi eğitimler verilebilir. Ayrıca diyetisyen tarafında ideal vücut ağırlığa ulaşmalarını sağlamak ve sağlıklı beslenme alışkanlıklarını geliştirmek amacı ile eğitimler düzenlenebilir ve bireysel beslenme planlamaları hazırlanabilir.
{"title":"Banka Çalışanlarının Yaşam Doyumları, Depresyon Durumları, Beslenme Alışkanlıkları ile Antropometrik Ölçümlerinin Değerlendirilmesi: İstanbul İli Örneği","authors":"Halime PULAT DEMİR, H. Bayram","doi":"10.38079/igusabder.1105355","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1105355","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışmanın amacı banka çalışanlarının yaşam doyumları, depresyon durumları, beslenme alışkanlıkları ile antropometrik ölçümlerinin değerlendirilmesidir.\u0000Yöntem: Bu tanımlayıcı ve kesitsel çalışma, 146 (%62,3 erkek, %37,7 kadın) bankacı üzerinde yürütülmüştür. Katılımcılara yüz yüze görüşme yöntemiyle demografik özellikler, beslenme bilgisi ve alışkanlıkları ile ilgili soruları içeren anket formu, Yaşam Doyum Ölçeği (YDÖ) ve Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ) uygulanmış ve antropometrik ölçümleri alınmıştır. Veriler SPSS 24.0 paket programı ile analiz edilmiştir.\u0000Bulgular: Katılımcıların YDÖ puanları erkeklerde 14,52±6,58, kadınlarda 15,55±7,13 olup, BDÖ puanları sırasıyla; 6,44±5,56 ve 8,44±8,22’dir. BDÖ sınıflamasına göre katılımcıların %92,4’ünde depresyon semptomu olmadığı bulunmuştur. YDÖ ile BDÖ arasında negatif yönde zayıf bir korelasyon saptanmıştır (r: -0,386;p: 0,001). Bankacıların çoğu sağlıklı beslendiğini düşünse de çalışırken atıştırmalık olarak %51,4 oranında sağlıksız atıştırmalık tükettikleri tespit edilmiştir. Ayrıca psikolojik durumların yeme isteğini etkilediği gözlenmiştir (p<0,05). Beden Kütle İndeksi (BKİ)’ne göre erkeklerin %61,5’i ile kadınların %22,2’si; bel/kalça oranlarına göre ise erkeklerin %30,8’i ile kadınların %14,5’inin obezite riski olduğu saptanmıştır.\u0000Sonuç: Çalışmaya katılan bankacıların büyük çoğunda depresyon riski olmadığı ve yaşam doyumlarının yüksek olduğu saptansa da, çoğu sağlıklı beslendiğini düşünmesine karşın, yarısından fazlasının sağlıksız atıştırmalık tükettiği ve obezite risklerinin olduğu görülmüştür. Bu nedenle yoğun ve stresli bir çalışma ortamında çalışan banka çalışanlarının yaşam doyumları ile beslenme bilgilerini arttırmaya yönelik kurum içi eğitimler verilebilir. Ayrıca diyetisyen tarafında ideal vücut ağırlığa ulaşmalarını sağlamak ve sağlıklı beslenme alışkanlıklarını geliştirmek amacı ile eğitimler düzenlenebilir ve bireysel beslenme planlamaları hazırlanabilir.","PeriodicalId":34582,"journal":{"name":"Istanbul Gelisim Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"48931619","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-08-31DOI: 10.38079/igusabder.1231903
Fahrettin Fatih Kesmezacar, Duygu Tunçman, Nami Yeyin
Amaç: 3 boyutlu (3B) baskı teknolojisi sağlık çalışmalarında organ baskısı olarak araştırma ve eğitim materyallerinde sıkça kullanılmaktadır. 3B fantomlar, görüntüleme tekniklerinin test edilip değerlendirilmesi ile cihazda yapılan ölçümlerin gözden geçirilmesinde pratik yaklaşımlar sunmaktadır. Çalışmada, fantomun akciğer yüzey anatomisinin tasarımıyla beraber, çalışmamıza özgünlük kazandıran, organ modeline radyonüklidi güvenli ve kolayca transfer edip, görüntü almayı sağlayan özel bir iç tasarım düşünülmüştür. Yöntem: Akciğer iç tasarımının bu formda yapılmasının sebebi organa radyonüklid temasının olduğu durumları fantom aracılığıyla canlandırılıp gerekli ölçümlerin yapılabilmesidir. 3B anatomik akciğer fantomu, tasarlanan şekilde ve ölçülerde uygun Hounsfield Unit (HU) değerlerinde basılmıştır ve fantomun içyapısının tıbbi görüntüleme cihazları ile görüntülenmiştir. Bulgular: Fantomda, Bilgisayarlı Tomografi (BT) görüntülerinde akciğer iç boşlukları ve dış parankim doku yapısı doğal akciğer yapısına benzer özellikte görüntülenmiştir. Sonuç: Araştırma ve eğitimde kullanılmak üzere, insan anatomisine benzer, Tek Foton Emisyon Bilgisayarlı Tomografi (SPECT), Pozitron Emisyon Tomografi (PET), Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) ve BT uyumlu anatomik akciğer fantomu tasarlanarak, 3B basımı yapılmış ve gerekli radyolojik görüntüleri alınmıştır. Bunun neticesinde üretilen 3B akciğer fantomu eğitim ve araştırma materyali olarak sürekli kullanılacaktır.
目标:三维(3B)压力技术经常用于器官压力研究和训练材料。3D扇形图提供了分析和评估设备测量结果的实用方法。在工作中,通过设计体模的肝脏解剖结构,它冻结了我们的工作,将辐射转移到器官模型是安全和容易的,görüntüalmayısağlayanözel bir içtasarım düşünülmüštür.Yöntem:Akciğer içtacarı。3D解剖结构已打印在Hounsfield单位(HU)值中,设计并与体模结构的物理可视化设备成比例。这些发现显示在模拟体、计算机断层扫描(BT)图像中,类似于外部偏执组织结构。因此,人体解剖结构类似于用于研究和训练的单光子发射计算机断层成像(SPECT)、光子发射断层成像(PET)。Manhatic Rezonans Simulation(MRG)和BT兼容的解剖肝脏幻想已被记录在3D打印和所需的放射学图像中。因此,3D肝脏模型将被用作训练和研究材料。
{"title":"Design and Production of an Anatomical Lung Research and Education Phantom Using 3 Dimensional (3D) Printing Technology","authors":"Fahrettin Fatih Kesmezacar, Duygu Tunçman, Nami Yeyin","doi":"10.38079/igusabder.1231903","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1231903","url":null,"abstract":"Amaç: 3 boyutlu (3B) baskı teknolojisi sağlık çalışmalarında organ baskısı olarak araştırma ve eğitim materyallerinde sıkça kullanılmaktadır. 3B fantomlar, görüntüleme tekniklerinin test edilip değerlendirilmesi ile cihazda yapılan ölçümlerin gözden geçirilmesinde pratik yaklaşımlar sunmaktadır. Çalışmada, fantomun akciğer yüzey anatomisinin tasarımıyla beraber, çalışmamıza özgünlük kazandıran, organ modeline radyonüklidi güvenli ve kolayca transfer edip, görüntü almayı sağlayan özel bir iç tasarım düşünülmüştür.\u0000Yöntem: Akciğer iç tasarımının bu formda yapılmasının sebebi organa radyonüklid temasının olduğu durumları fantom aracılığıyla canlandırılıp gerekli ölçümlerin yapılabilmesidir. 3B anatomik akciğer fantomu, tasarlanan şekilde ve ölçülerde uygun Hounsfield Unit (HU) değerlerinde basılmıştır ve fantomun içyapısının tıbbi görüntüleme cihazları ile görüntülenmiştir. \u0000Bulgular: Fantomda, Bilgisayarlı Tomografi (BT) görüntülerinde akciğer iç boşlukları ve dış parankim doku yapısı doğal akciğer yapısına benzer özellikte görüntülenmiştir.\u0000Sonuç: Araştırma ve eğitimde kullanılmak üzere, insan anatomisine benzer, Tek Foton Emisyon Bilgisayarlı Tomografi (SPECT), Pozitron Emisyon Tomografi (PET), Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) ve BT uyumlu anatomik akciğer fantomu tasarlanarak, 3B basımı yapılmış ve gerekli radyolojik görüntüleri alınmıştır. Bunun neticesinde üretilen 3B akciğer fantomu eğitim ve araştırma materyali olarak sürekli kullanılacaktır.","PeriodicalId":34582,"journal":{"name":"Istanbul Gelisim Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"70165358","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-04-29DOI: 10.38079/igusabder.1123778
C. Özal, S. Aksoy, Mintaze Kerem Günel
Aim: This study was conducted with the aim of to determine the relationship between trunk control and walking with time-distance characteristics and walking capacity in children with spastic diplegic cerebral palsy. Method: The study included 14 children with spastic diplegic cerebral palsy, aged between 7-13 years, who were Level I-II according to Gross Motor Function Classification System. Trunk control was assessed with the Trunk Control Measurement Scale (TCMS; static, dynamic, reach, and total score). Temporo-spatial characteristics of gait were evaluated with a posturography device NeuroCom Inc. by means of a force-plate, and step length (cm), step width (cm), walking speed (cm/s) and right-left symmetry in walking (%) were evaluated. Walking capacity was evaluated with the modified timed get up and go test (mTUG). Relationships between variables were evaluated with Spearman’s Correlation and linear regression analysis. Results: According to the correlation analysis, there was a significantly negative good relationship between the static subscale of TCMS and mTUG (r: -0.754; p<0.01), and a significantly negative excellent relationship between dynamic and reaching subscales and total TCMS scores (respectively r=-0.837; -0.861; -0.872 p<0.01). Additionally, there were significantly good positive correlations between the static subscale of TCMS and step length, step wide and symmetry (respectively 0.624; 0.690; 0.720 p<0.01); a good positive correlation between the dynamic subscale of TCMS and step length, good positive correlation between reaching subscale of TCMS and step length; moderate to good positive correlations between total score of TCMS and step length, step wide and gait symmetry (respectively r:-0.872; 0.677; 0.585; 0.626 p<0.01). According to the regression analysis, the total TCMS score was a predictor of all gait characteristics except gait velocity; and mTUG (R2 = 0.796; 0.394; 0.303; 0.027; 0.320). Conclusion: The results of this study show the importance of trunk control on gait characteristics and capacity in children with spastic diplegic CP.
目的:探讨痉挛型双瘫脑瘫患儿躯干控制与行走时间-距离特征及行走能力的关系。方法:选取14例痉挛型双瘫性脑瘫患儿,年龄7 ~ 13岁,按大运动功能分级系统分为ⅰ~ⅱ级。采用主干控制量表(TCMS)评价主干控制;静态、动态、到达和总分)。采用NeuroCom Inc.的姿势测量设备,通过测力板评估步态的时空特征,评估步长(cm)、步宽(cm)、行走速度(cm/s)和左右行走对称性(%)。采用改良的定时起跑测试(mTUG)评价步行能力。采用Spearman相关和线性回归分析评价变量之间的关系。结果:经相关分析,TCMS静态分量表与mTUG呈显著负相关(r: -0.754;p<0.01),动态子量表和到达子量表与TCMS总分呈极显著负极相关(r =-0.837;-0.861;-0.872 p < 0.01)。此外,TCMS的静态子尺度与步长、步宽和对称性呈极显著正相关(分别为0.624;0.690;0.720 p < 0.01);TCMS的动态子尺度与步长呈显著正相关,达到子尺度与步长呈显著正相关;TCMS总分与步长、步宽、步态对称性呈正相关(r分别为-0.872;0.677;0.585;0.626 p < 0.01)。根据回归分析,TCMS总分是除步态速度外的所有步态特征的预测因子;mTUG (R2 = 0.796;0.394;0.303;0.027;0.320)。结论:本研究结果表明躯干控制对痉挛性双瘫CP患儿的步态特征和活动能力的重要性。
{"title":"Influence of Trunk Control on Gait Characteristics and Capacity in Children with Spastic Diplegic Cerebral Palsy","authors":"C. Özal, S. Aksoy, Mintaze Kerem Günel","doi":"10.38079/igusabder.1123778","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1123778","url":null,"abstract":"Aim: This study was conducted with the aim of to determine the relationship between trunk control and walking with time-distance characteristics and walking capacity in children with spastic diplegic cerebral palsy.\u0000Method: The study included 14 children with spastic diplegic cerebral palsy, aged between 7-13 years, who were Level I-II according to Gross Motor Function Classification System. Trunk control was assessed with the Trunk Control Measurement Scale (TCMS; static, dynamic, reach, and total score). Temporo-spatial characteristics of gait were evaluated with a posturography device NeuroCom Inc. by means of a force-plate, and step length (cm), step width (cm), walking speed (cm/s) and right-left symmetry in walking (%) were evaluated. Walking capacity was evaluated with the modified timed get up and go test (mTUG). Relationships between variables were evaluated with Spearman’s Correlation and linear regression analysis.\u0000Results: According to the correlation analysis, there was a significantly negative good relationship between the static subscale of TCMS and mTUG (r: -0.754; p<0.01), and a significantly negative excellent relationship between dynamic and reaching subscales and total TCMS scores (respectively r=-0.837; -0.861; -0.872 p<0.01). Additionally, there were significantly good positive correlations between the static subscale of TCMS and step length, step wide and symmetry (respectively 0.624; 0.690; 0.720 p<0.01); a good positive correlation between the dynamic subscale of TCMS and step length, good positive correlation between reaching subscale of TCMS and step length; moderate to good positive correlations between total score of TCMS and step length, step wide and gait symmetry (respectively r:-0.872; 0.677; 0.585; 0.626 p<0.01). According to the regression analysis, the total TCMS score was a predictor of all gait characteristics except gait velocity; and mTUG (R2 = 0.796; 0.394; 0.303; 0.027; 0.320).\u0000Conclusion: The results of this study show the importance of trunk control on gait characteristics and capacity in children with spastic diplegic CP.","PeriodicalId":34582,"journal":{"name":"Istanbul Gelisim Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"70164198","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-04-29DOI: 10.38079/igusabder.1126674
Saliha YURTÇİÇEK EREN, Şükran Başgöl
Amaç: Bu araştırmanın amacı Öğrenci Öz-Yeterlik Ölçeğini Türkçeye adapte etmek ve ölçeğin hemşirelik lisans öğrencileri üzerinde geçerlik ve güvenirlik çalışmalarını gerçekleştirmektir. Yöntem: Çalışma 360 hemşirelik lisans öğrencisi örnekleminde yapılmıştır. Ölçeğin Türkçe formunun dil geçerliği için çeviri ve geri-çeviri yöntemi uygulanmıştır. Kişisel Bilgi Formu, Öğrenci Öz-Yeterlik Ölçeğinin Türkçe Formu ve Öz-Güven Ölçeği kullanılarak verilere ulaşılmıştır. Doğrulayıcı ve açımlayıcı faktör analizi geçerlik ve güvenirlik analizleri için uygulanmıştır. Bulgular: Açımlayıcı faktör analizi sonuçları doğrultusunda KMO değeri 0,845 ve Bartlett testi x2 değeri ise 928,007 (p<0,001) şeklinde tespit edilmiştir. Doğrulayıcı faktör analizi neticesinde, ilk forma benzer olarak tek boyutta uyum belirlenmiştir (x²= 113,984; sd= 32, RMSEA= 0,084; CFI= 0,91; GFI= 0,93; AGFI= 0,89; RMR= 0,041). Cronbach alfa iç tutarlılık güvenirlik katsayısı 0.81 olarak belirlenmiştir. Ölçeğin düzeltilmiş madde toplam korelasyon katsayıları 0,45 ile 0,56 arasında görülmektedir. Test tekrar test güvenirliği 0,64 split half değeri 0,79 olarak tespit edilmiştir. Öğrenci Öz-Yeterlik Ölçeğinin Öz-Güven Ölçeği ile korelasyonu değerlendirilmiş ve iki form arasında olumlu açıdan anlamlı ilişki tespit edilmiştir (r=0,50). Sonuç: Bu sonuçlar doğrultusunda Öğrenci Öz-yeterlik Ölçeğinin Türkçe versiyonunun hemşirelik lisans öğrencileri ile yapılacak çalışmalarda güvenilir ve geçerli bir ölçüm aracı olarak kullanılabileceği ifade edilebilir.
目标:本研究的目的是使学生的自给自足适应土耳其,并在护理许可证学生身上实施他们的弹性和安全工作。方法:以一名360护士执照学员为例进行研究。大小已被应用于语言牧场的土耳其语形式的翻译和反向方法。个人信息的形式,学生自给自足的格式已经通过土耳其表格和自定义尺寸的数据访问。验证因子和分析器因子用于有效性和安全性分析。当验证开启因子的分析结果时,结果被确定为928.007(p<0.001)。作为验证因子分析的结果,第一个公式被定义为一致的(x²=113.984;sd=32,RMSEA=0.084;CFI=0.91;GFI=0.93;AGFI=0.89;RMR=0.041)。Cronbachα完整性定义为0.81。Ölçeğin düzeltilmişmade topram korelasyon katsayıları0,45 ile 0,56 arasında görülmektedir。该测试被重新鉴定为0.64的分半值为0.79。对学生的自信心比率进行了评估,并在两种形式之间建立了有意义的关系(r=0.50)。结果是:在验证这些结果时,在土耳其版学生自信心工具的护理许可学生中,学生的自信心比是可靠的。可以使用。
{"title":"Öğrenci Öz-Yeterlik Ölçeğinin Hemşirelik Lisans Öğrencileri Üzerinde Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması","authors":"Saliha YURTÇİÇEK EREN, Şükran Başgöl","doi":"10.38079/igusabder.1126674","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1126674","url":null,"abstract":"Amaç: Bu araştırmanın amacı Öğrenci Öz-Yeterlik Ölçeğini Türkçeye adapte etmek ve ölçeğin hemşirelik lisans öğrencileri üzerinde geçerlik ve güvenirlik çalışmalarını gerçekleştirmektir. \u0000Yöntem: Çalışma 360 hemşirelik lisans öğrencisi örnekleminde yapılmıştır. Ölçeğin Türkçe formunun dil geçerliği için çeviri ve geri-çeviri yöntemi uygulanmıştır. Kişisel Bilgi Formu, Öğrenci Öz-Yeterlik Ölçeğinin Türkçe Formu ve Öz-Güven Ölçeği kullanılarak verilere ulaşılmıştır. Doğrulayıcı ve açımlayıcı faktör analizi geçerlik ve güvenirlik analizleri için uygulanmıştır.\u0000Bulgular: Açımlayıcı faktör analizi sonuçları doğrultusunda KMO değeri 0,845 ve Bartlett testi x2 değeri ise 928,007 (p<0,001) şeklinde tespit edilmiştir. Doğrulayıcı faktör analizi neticesinde, ilk forma benzer olarak tek boyutta uyum belirlenmiştir (x²= 113,984; sd= 32, RMSEA= 0,084; CFI= 0,91; GFI= 0,93; AGFI= 0,89; RMR= 0,041). Cronbach alfa iç tutarlılık güvenirlik katsayısı 0.81 olarak belirlenmiştir. Ölçeğin düzeltilmiş madde toplam korelasyon katsayıları 0,45 ile 0,56 arasında görülmektedir. Test tekrar test güvenirliği 0,64 split half değeri 0,79 olarak tespit edilmiştir. Öğrenci Öz-Yeterlik Ölçeğinin Öz-Güven Ölçeği ile korelasyonu değerlendirilmiş ve iki form arasında olumlu açıdan anlamlı ilişki tespit edilmiştir (r=0,50).\u0000Sonuç: Bu sonuçlar doğrultusunda Öğrenci Öz-yeterlik Ölçeğinin Türkçe versiyonunun hemşirelik lisans öğrencileri ile yapılacak çalışmalarda güvenilir ve geçerli bir ölçüm aracı olarak kullanılabileceği ifade edilebilir.","PeriodicalId":34582,"journal":{"name":"Istanbul Gelisim Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"70164297","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-04-29DOI: 10.38079/igusabder.1183826
Deniz Tuncer, Betül Çinar, H. Hanagasi
Fahr's disease is a rare neurodegenerative disorder characterized by symmetrical and bilateral calcification of the basal ganglia. The purpose of this case report is to evaluate the effects of physiotherapy and rehabilitation program on a patient with Fahr's disease. Biodex Balance System®, Functional Reach Test, Six Minute Walk Test, Short Form 36, Beck Depression Inventory, Barthel Index, and bilateral ankle goniometric measurements were assessed prior to and after completion of the 12-week physiotherapy program. The improvement was observed in static and dynamic balance scores, functional capacity, health-related quality of life, performance in activities of daily living, and depressive symptoms. Physiotherapy may be recommended in patients with Fahr's disease to increase the quality of life by maximizing functional capability and preventing or minimising secondary complications. The long-term effects of physiotherapy should be investigated in more depth in the future.
{"title":"Physiotherapy and Rehabilitation in Fahr’s Disease: A Case Report","authors":"Deniz Tuncer, Betül Çinar, H. Hanagasi","doi":"10.38079/igusabder.1183826","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1183826","url":null,"abstract":"Fahr's disease is a rare neurodegenerative disorder characterized by symmetrical and bilateral calcification of the basal ganglia. The purpose of this case report is to evaluate the effects of physiotherapy and rehabilitation program on a patient with Fahr's disease. Biodex Balance System®, Functional Reach Test, Six Minute Walk Test, Short Form 36, Beck Depression Inventory, Barthel Index, and bilateral ankle goniometric measurements were assessed prior to and after completion of the 12-week physiotherapy program. The improvement was observed in static and dynamic balance scores, functional capacity, health-related quality of life, performance in activities of daily living, and depressive symptoms. Physiotherapy may be recommended in patients with Fahr's disease to increase the quality of life by maximizing functional capability and preventing or minimising secondary complications. The long-term effects of physiotherapy should be investigated in more depth in the future.","PeriodicalId":34582,"journal":{"name":"Istanbul Gelisim Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"70165053","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-04-29DOI: 10.38079/igusabder.1199933
Ebru Sevi̇nç, Merve Kirmaci, Prof. Dr. Neriman Zengi̇n, Sibel Sezer
Amaç: Araştırma hemşirelerin kendi kendine ilaç kullanma ve ilaç önerme durumlarını belirlemek amacı ile planlanmıştır. Yöntem: Araştırma tanımlayıcı tipte olup evreni İstanbul ilinde yaşayan devlet ve özel hastanede çalışan hemşireler, örneklemi ise araştırmaya gönüllü olarak katılmayı kabul eden 502 hemşire oluşturmuştur. Çalışmanın verileri araştırmacılar tarafından hazırlanan üç bölüm ve 28 sorudan oluşan Google form online anket formu ile toplanmıştır. Veriler SPSS 20.0 programında (Statistical Program for Social Sciences) değerlendirilmiştir. Niteliksel verilerin değerlendirilmesinde sıklık, yüzde, nicel verilerin değerlendirilmesinde standart sapma, medyan değerlerinden yararlanılmış ve gruplar arasındaki farklılıklar Ki kare testi ile incelenmiştir. Bulgular: Çalışmaya katılan hemşirelerin %77,1’inin kendi kendine ilaç kullandıklarını, en fazla analjezik (%78,5) ve vitamin (%34,9) ilaçlarını, baş ağrısı (%77,3), soğuk algınlığı (%42,2) yakınmaları durumunda aldıklarını belirtmişlerdir. Bu ilaçları alma nedeni olarak da benzer sorunları daha önce deneyimleme (%59,0); bilgi sahibi olma (%43,2); ilacı daha önceden kullanma (%27,9) olarak ifade etmişlerdir. İlaç önerme durumlarında hemşirelerin %44,9’u başkalarına ilaç önerisinde bulunduklarını, %55,1’i ilaç önerisinde bulunmadıklarını ifade etmiştir. Hemşirelerin sosyo-demografik değişkenlerine göre, sadece eğitim düzeylerinde anlamlı fark tespit edilmiştir (p<0,05). Lisansüstü eğitim düzeyine sahip hemşirelerin (%86,4); lise (%61,7), ön lisans (%72,4) ve lisans (%81,6) düzeyinde eğitim olan hemşirelerden daha yüksek oranda kendi kendilerine ilaç kullandıkları tespit edilmiştir (p<0,05). Lise mezunu hemşirelerin (%66) ön lisans (%60,2), lisans (49,8) ve lisansüstü (39,8) mezunu hemşirelerden istatistiksel olarak anlamlı oranda daha az ilaç önerdikleri bulunmuştur (p<0,05). Sonuç: Hemşirelerin kendi kendine ilaç kullanma ve önerme durumlarının yüksek olduğu ve hemşirelerin eğitim düzeyinin kendi kendine ilaç kullanma ve önerme durumunu etkilediği saptanmıştır.
目标:研究护士旨在确定自己的药物使用和药物建议。方法:研究识别者创建了502名护士,他们接受伊斯坦布尔一家公立和私立医院的自愿参与研究。工作数据分三部分收集,由研究人员准备,并以谷歌形式在线问卷形式收集,问卷由28个问题组成。数据在SPSS 20.0程序(社会科学统计程序)中进行评估。Niteliksel verilerin değerlendirilmeinde sıklık,yüzde,nicel verilerin dğerlenilmeinde standart sapma,medyan değrlerinden yarralanılmışve gruplar arasındaki farklılıklar Ki kare testi ile inclenmiştir。结果表明,77.1%的参与工作的护士表示正在服用自己的药物,大多数分析药物(78.5)和维生素(34.9)药物,头痛(77.3),感冒敏感性(42.2)接近。此前,由于服用这些药物而出现的类似问题(%59.0);没有信息(%43,2);作为以前使用过的药物(%27.9)。在药物建议中,护士表示44.9%的建议使用药物,55.1%的建议不使用药物。根据护士的社会人口结构变化,只有教育水平被不同地识别(p<0.05)。(86.4)具有一定学历的护士;高比率(61,7)、先前执照(72,4)和执照(81,6)已被确定为高于接受过该级别培训的护士(p<0.05)。高中护士(%66)显示,他们提供的处方比护士少(p<0.05)。Sonuç:Hemşirelerin kendi kendine ilaçkullanma veönerme durumları。
{"title":"Hemşirelerin Kendi Kendine İlaç Kullanma ve Önerme Durumlarının İncelenmesi","authors":"Ebru Sevi̇nç, Merve Kirmaci, Prof. Dr. Neriman Zengi̇n, Sibel Sezer","doi":"10.38079/igusabder.1199933","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1199933","url":null,"abstract":"Amaç: Araştırma hemşirelerin kendi kendine ilaç kullanma ve ilaç önerme durumlarını belirlemek amacı ile planlanmıştır. \u0000Yöntem: Araştırma tanımlayıcı tipte olup evreni İstanbul ilinde yaşayan devlet ve özel hastanede çalışan hemşireler, örneklemi ise araştırmaya gönüllü olarak katılmayı kabul eden 502 hemşire oluşturmuştur. Çalışmanın verileri araştırmacılar tarafından hazırlanan üç bölüm ve 28 sorudan oluşan Google form online anket formu ile toplanmıştır. Veriler SPSS 20.0 programında (Statistical Program for Social Sciences) değerlendirilmiştir. Niteliksel verilerin değerlendirilmesinde sıklık, yüzde, nicel verilerin değerlendirilmesinde standart sapma, medyan değerlerinden yararlanılmış ve gruplar arasındaki farklılıklar Ki kare testi ile incelenmiştir. \u0000Bulgular: Çalışmaya katılan hemşirelerin %77,1’inin kendi kendine ilaç kullandıklarını, en fazla analjezik (%78,5) ve vitamin (%34,9) ilaçlarını, baş ağrısı (%77,3), soğuk algınlığı (%42,2) yakınmaları durumunda aldıklarını belirtmişlerdir. Bu ilaçları alma nedeni olarak da benzer sorunları daha önce deneyimleme (%59,0); bilgi sahibi olma (%43,2); ilacı daha önceden kullanma (%27,9) olarak ifade etmişlerdir. İlaç önerme durumlarında hemşirelerin %44,9’u başkalarına ilaç önerisinde bulunduklarını, %55,1’i ilaç önerisinde bulunmadıklarını ifade etmiştir. Hemşirelerin sosyo-demografik değişkenlerine göre, sadece eğitim düzeylerinde anlamlı fark tespit edilmiştir (p<0,05). Lisansüstü eğitim düzeyine sahip hemşirelerin (%86,4); lise (%61,7), ön lisans (%72,4) ve lisans (%81,6) düzeyinde eğitim olan hemşirelerden daha yüksek oranda kendi kendilerine ilaç kullandıkları tespit edilmiştir (p<0,05). Lise mezunu hemşirelerin (%66) ön lisans (%60,2), lisans (49,8) ve lisansüstü (39,8) mezunu hemşirelerden istatistiksel olarak anlamlı oranda daha az ilaç önerdikleri bulunmuştur (p<0,05). \u0000Sonuç: Hemşirelerin kendi kendine ilaç kullanma ve önerme durumlarının yüksek olduğu ve hemşirelerin eğitim düzeyinin kendi kendine ilaç kullanma ve önerme durumunu etkilediği saptanmıştır.","PeriodicalId":34582,"journal":{"name":"Istanbul Gelisim Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"70165206","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Ateroskleroz sürecinde endotelyal hücrelerde enflamatuvar tepkimeleri aktive eden sinyal yolaklarını uyaran okside LDL, kardiyovasküler hastalıkların gelişiminde önemli bir patojenik faktör olarak tanımlanmaktadır. Endotel hücrelerinde okside LDL için başlıca reseptör olan okside LDL reseptörü (LOX-1), okside LDL’leri endotel hücrelerinde özgül olarak bağlayabilme, hücre içine alabilme ve degrade edebilme özelliğine sahiptir. Bu çalışmada LOX-1’i kodlayan OLR1 geninde 3’UTR188C>T polimorfizminin koroner arter hastaları ve sağlıklı kontrollerden oluşan çalışma gruplarında serum okside LDL ve lipid düzeylerine etkisinin araştırılarak KAH hastalarında lipid parametrelerle ilişkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışmaya katılan 50 KAH hastası ve 34 sağlıklı kontrolden oluşan gruplarda OLR1 geni 3’UTR188C>T polimorfizminin tespiti için Polimeraz Zincir Reaksiyonu ve Restriksiyon Fragman Uzunluk Polimorfizmi yöntemleri kullanılmıştır. İstatistiksel analiz SPSS 20.0 ile yapılmıştır. Bulgular: KAH grubunda okside LDL (p<0,001), total-kolesterol (p=0,020), Beden Kütle İndeksi (BKİ) (p=0,015), sistolik (p<0,001) ve diastolik (p=0,002) kan basıncı değerleri ve sigara kullanım sıklığı (p=0,002) sağlıklı kontrollere kıyasla yüksek ve serum HDL-K düzeyi düşük gözlenmiştir (p<0,001). OLR1 3’UTR188C>T genotip ve allel dağılımları gruplar arasında benzer bulunmuştur (p>0,05). 188T alleli hem KAH (p<0,001) hem de kontrol (p=0,013) gruplarında yüksek okside LDL düzeyleri ile ilişkili gözlenmiştir. 188TT genotipi taşıyan hastalarda okside LDL (p<0,001), total-kolesterol, LDL-kolesterol, trigliserid ve VLDL-kolesterol düzeyleri yüksekti. Benzer şekilde sağlıklı kontrollerde de 188TT genotipi yüksek okside LDL, total ve LDL-kolesterol, trigliserid, VLDL-kolesterol, sistolik kan basıncı ve düşük serum HDL-kolesterol düzeyi ile ilişkiliydi. Sonuç: Bulgular OLR1 3’UTR 188 C>T polimorfizminin hem proaterojenik bir molekül olan serum okside LDL hem de aterojenik lipid profili lehine etkileriyle KAH gelişimiyle ilişkili olabileceğine işaret etmektedir.
{"title":"OLR1 Geni 3’UTR 188 C>T Polimorfizmi: Koroner Arter Hastalarında Serum Okside LDL Düzeylerine ve Metabolik Parametrelere Etkileri","authors":"Fidan Mali̇kova, Hülya YILMAZ AYDOĞAN, Oğuzhan Öztürk, Zehra Buğra, Özlem KURNAZ GÖMLEKSİZ","doi":"10.38079/igusabder.1119918","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1119918","url":null,"abstract":"Amaç: Ateroskleroz sürecinde endotelyal hücrelerde enflamatuvar tepkimeleri aktive eden sinyal yolaklarını uyaran okside LDL, kardiyovasküler hastalıkların gelişiminde önemli bir patojenik faktör olarak tanımlanmaktadır. Endotel hücrelerinde okside LDL için başlıca reseptör olan okside LDL reseptörü (LOX-1), okside LDL’leri endotel hücrelerinde özgül olarak bağlayabilme, hücre içine alabilme ve degrade edebilme özelliğine sahiptir. Bu çalışmada LOX-1’i kodlayan OLR1 geninde 3’UTR188C>T polimorfizminin koroner arter hastaları ve sağlıklı kontrollerden oluşan çalışma gruplarında serum okside LDL ve lipid düzeylerine etkisinin araştırılarak KAH hastalarında lipid parametrelerle ilişkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır. \u0000Yöntem: Çalışmaya katılan 50 KAH hastası ve 34 sağlıklı kontrolden oluşan gruplarda OLR1 geni 3’UTR188C>T polimorfizminin tespiti için Polimeraz Zincir Reaksiyonu ve Restriksiyon Fragman Uzunluk Polimorfizmi yöntemleri kullanılmıştır. İstatistiksel analiz SPSS 20.0 ile yapılmıştır.\u0000Bulgular: KAH grubunda okside LDL (p<0,001), total-kolesterol (p=0,020), Beden Kütle İndeksi (BKİ) (p=0,015), sistolik (p<0,001) ve diastolik (p=0,002) kan basıncı değerleri ve sigara kullanım sıklığı (p=0,002) sağlıklı kontrollere kıyasla yüksek ve serum HDL-K düzeyi düşük gözlenmiştir (p<0,001). OLR1 3’UTR188C>T genotip ve allel dağılımları gruplar arasında benzer bulunmuştur (p>0,05). 188T alleli hem KAH (p<0,001) hem de kontrol (p=0,013) gruplarında yüksek okside LDL düzeyleri ile ilişkili gözlenmiştir. 188TT genotipi taşıyan hastalarda okside LDL (p<0,001), total-kolesterol, LDL-kolesterol, trigliserid ve VLDL-kolesterol düzeyleri yüksekti. Benzer şekilde sağlıklı kontrollerde de 188TT genotipi yüksek okside LDL, total ve LDL-kolesterol, trigliserid, VLDL-kolesterol, sistolik kan basıncı ve düşük serum HDL-kolesterol düzeyi ile ilişkiliydi. \u0000Sonuç: Bulgular OLR1 3’UTR 188 C>T polimorfizminin hem proaterojenik bir molekül olan serum okside LDL hem de aterojenik lipid profili lehine etkileriyle KAH gelişimiyle ilişkili olabileceğine işaret etmektedir.","PeriodicalId":34582,"journal":{"name":"Istanbul Gelisim Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"49237905","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-04-29DOI: 10.38079/igusabder.979116
Ali Karaağaç, Hüsniye Merve Yilmaz
Aim: The aim of this study was to investigate the effects of a lack of physical activity (PA) due to long-term home isolation, on individuals' depression and anxiety levels and the relationship between these factors. Method: 327 young adult university students were included in this study. The short form of the International Physical Activity Questionnaire was used to determine PA levels, the Beck Depression Inventory was used for depression levels, and the Beck Anxiety Inventory was used for anxiety levels of individuals. Results: It was determined that 60.2% of the students had an inadequate FA level, 67.7% of the students experienced mild to severe depression, and 25% of the students experienced moderate to severe anxiety. Also, it was observed that the frequency of depression was higher in participants with an insufficient PA level, and this difference was statistically significant (p<0.05). The number of participants with insufficient PA at all anxiety levels was higher than that of those with sufficient PA. Conclusion: Due to the COVID-19 pandemic, individuals' FA levels decreased significantly and this decrease was significantly associated with an increase in individuals' depression levels. During COVID-19 pandemic process, lifestyle changes occurred in individuals, a more sedentary life was started in young adults, and this situation has negative effects on psychological factors.
{"title":"The Effect of Home Quarantine and Social Isolation on Physical Activity Level, and Its Effects on Anxiety and Depression in University Students in COVID-19 Pandemic: A Cross-Sectional Study","authors":"Ali Karaağaç, Hüsniye Merve Yilmaz","doi":"10.38079/igusabder.979116","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.979116","url":null,"abstract":"Aim: The aim of this study was to investigate the effects of a lack of physical activity (PA) due to long-term home isolation, on individuals' depression and anxiety levels and the relationship between these factors.\u0000Method: 327 young adult university students were included in this study. The short form of the International Physical Activity Questionnaire was used to determine PA levels, the Beck Depression Inventory was used for depression levels, and the Beck Anxiety Inventory was used for anxiety levels of individuals.\u0000Results: It was determined that 60.2% of the students had an inadequate FA level, 67.7% of the students experienced mild to severe depression, and 25% of the students experienced moderate to severe anxiety. Also, it was observed that the frequency of depression was higher in participants with an insufficient PA level, and this difference was statistically significant (p<0.05). The number of participants with insufficient PA at all anxiety levels was higher than that of those with sufficient PA.\u0000Conclusion: Due to the COVID-19 pandemic, individuals' FA levels decreased significantly and this decrease was significantly associated with an increase in individuals' depression levels. During COVID-19 pandemic process, lifestyle changes occurred in individuals, a more sedentary life was started in young adults, and this situation has negative effects on psychological factors.","PeriodicalId":34582,"journal":{"name":"Istanbul Gelisim Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"47253862","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-04-29DOI: 10.38079/igusabder.1021179
Banu Uygun-Can
Aim: The antimicrobial cetylpyridinium chloride (CPC) is used in the management of denture stomatitis-associated oral candidiasis as an alternative therapy as well as for oral hygiene. Cetylpyridinium chloride survives in the oral cavity for long periods at low doses, which fluctuates due to the dynamics of the oral cavity. In this study, it was aimed to evaluate the impact of different sub-therapeutic CPC concentrations (1/100, 1/200) for different time periods (0.,5., 2., 24., 48. h) on the expression of drug-resistance genes (CDR1, CDR2, MDR1, ERG11) in Candida albicans SC5314. Method: Total RNA was extracted immediately after antimicrobial exposure using the Biospeedy® Tri-Easy Isolation Kit followed by Real-Time Quantitative Reverse Transcription polymerase chain reaction (qRT-PCR). The data were analyzed by the comparative 2-ΔΔCT method to calculate the relative expression of the target genes after treatment with different CPC concentrations, standardized to the housekeeping gene Actin. Results: In this study, it was found that the drug resistance gene expression levels increased after exposure to high CPC concentrations (1/100) for 48 h, whereas the gene expression levels were downregulated at 1/200. Conclusion: These results may provide an insight into the mechanisms of action of drug-resistance genes in Candida albicans and aid the development of future strategies for using CPC as an alternative therapy.
{"title":"Cetylpyridinium Chloride Induces Resistance Genes in Candida Albicans","authors":"Banu Uygun-Can","doi":"10.38079/igusabder.1021179","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1021179","url":null,"abstract":"Aim: The antimicrobial cetylpyridinium chloride (CPC) is used in the management of denture stomatitis-associated oral candidiasis as an alternative therapy as well as for oral hygiene. Cetylpyridinium chloride survives in the oral cavity for long periods at low doses, which fluctuates due to the dynamics of the oral cavity. In this study, it was aimed to evaluate the impact of different sub-therapeutic CPC concentrations (1/100, 1/200) for different time periods (0.,5., 2., 24., 48. h) on the expression of drug-resistance genes (CDR1, CDR2, MDR1, ERG11) in Candida albicans SC5314. \u0000Method: Total RNA was extracted immediately after antimicrobial exposure using the Biospeedy® Tri-Easy Isolation Kit followed by Real-Time Quantitative Reverse Transcription polymerase chain reaction (qRT-PCR). The data were analyzed by the comparative 2-ΔΔCT method to calculate the relative expression of the target genes after treatment with different CPC concentrations, standardized to the housekeeping gene Actin. \u0000Results: In this study, it was found that the drug resistance gene expression levels increased after exposure to high CPC concentrations (1/100) for 48 h, whereas the gene expression levels were downregulated at 1/200. \u0000Conclusion: These results may provide an insight into the mechanisms of action of drug-resistance genes in Candida albicans and aid the development of future strategies for using CPC as an alternative therapy.","PeriodicalId":34582,"journal":{"name":"Istanbul Gelisim Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"70162774","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}