Bu calismada rivayet gelenegimizin en onemli unsurlarindan biri olan Isrâiliyâtin tanimi, ortaya cikisi, gosterilen tepkiler, negatiflesmesi gibi konular kisaca belirtildikten sonra ozellikle, Yahudi ve Islam kulturu ile Islam ve Bati medeniyetleri arasinda bilgi, birikim ve kultur aktariminda bir kopru gorevi gordugu hususu uzerinde durulmaktadir. Bunun icin isrâiliyâtin Islam havzasina gecisi, Islam cografyasinda kazandigi yeni sekil ve bu haliyle Bati âlemine intikali konulari islenmektedir. Bu calismada, Yahudi ve diger din ve kulturlere ait bilgilerin sifâhi olarak Islam kulturune gecisi isrâiliyât olarak goruldugu gibi, bu bilgilerin yabanci kultur ve medeniyetlere ait kitaplardan tercume edilerek Muslumanlara kazandirilmasi da isrâiliyât olarak degerlendirilmektedir. Yine Islâmi bilgi ve birikimlerin muhtelif yollarla Bati âlemine intikali de isrâiliyât olarak isimlendirilmektedir. Zira sayet bir kultur ve cografyaya ait bilgilerin –isrâilogullari orneginde oldugu gibi- sifâhi olarak baska bir kultur havzasina gecisi isrâiliyât ise bu bilgilerin bir kulturden baska bir kulture yazili olarak intikali de isrâiliyât olarak degerlendirilebilir. Burada da bu yapilmaktadir. Bu bakis acisindan hareketle butun olumsuz yonlerine ragmen gecmiste kulturler arasinda bir kopru gorevi goren isrâiliyâtin, bugun de hayra, barisa ve kardeslige vesile olabilecegi hesaba katilarak bu calisma yapilmakta ve buna gore bazi degerlendirmelerde bulunulmaktadir. Isrâiliyât konusu muhtelif yonlerden bircok calismaya konu olmustur. Cok yer alacagindan burada bunlari zikretmeye gerek yoktur. Ancak makalede bunlarin cogundan yararlanilmaktadir ve bunlar kaynakcada yer almaktadir. Bu calismada butun bunlardan farkli olarak, isrâiliyât uzerinden farkli din ve kulturler arasinda bir bilgi koprusu, bir baris yolu kurulmasi hususu uzerinde durulmakta ve bunun din ve kultur mensuplari arasinda yakin bir iliskinin kurulmasina vesile olabilecegi hususu one cikarilmaktadir.
{"title":"Kültürlerarası Bir Bilgi ve Barış Köprüsü Olarak İsrâiliyât","authors":"Hidayet Aydar","doi":"10.33460/beuifd.629369","DOIUrl":"https://doi.org/10.33460/beuifd.629369","url":null,"abstract":"Bu calismada rivayet gelenegimizin en onemli unsurlarindan biri olan Isrâiliyâtin tanimi, ortaya cikisi, gosterilen tepkiler, negatiflesmesi gibi konular kisaca belirtildikten sonra ozellikle, Yahudi ve Islam kulturu ile Islam ve Bati medeniyetleri arasinda bilgi, birikim ve kultur aktariminda bir kopru gorevi gordugu hususu uzerinde durulmaktadir. Bunun icin isrâiliyâtin Islam havzasina gecisi, Islam cografyasinda kazandigi yeni sekil ve bu haliyle Bati âlemine intikali konulari islenmektedir. Bu calismada, Yahudi ve diger din ve kulturlere ait bilgilerin sifâhi olarak Islam kulturune gecisi isrâiliyât olarak goruldugu gibi, bu bilgilerin yabanci kultur ve medeniyetlere ait kitaplardan tercume edilerek Muslumanlara kazandirilmasi da isrâiliyât olarak degerlendirilmektedir. Yine Islâmi bilgi ve birikimlerin muhtelif yollarla Bati âlemine intikali de isrâiliyât olarak isimlendirilmektedir. Zira sayet bir kultur ve cografyaya ait bilgilerin –isrâilogullari orneginde oldugu gibi- sifâhi olarak baska bir kultur havzasina gecisi isrâiliyât ise bu bilgilerin bir kulturden baska bir kulture yazili olarak intikali de isrâiliyât olarak degerlendirilebilir. Burada da bu yapilmaktadir. Bu bakis acisindan hareketle butun olumsuz yonlerine ragmen gecmiste kulturler arasinda bir kopru gorevi goren isrâiliyâtin, bugun de hayra, barisa ve kardeslige vesile olabilecegi hesaba katilarak bu calisma yapilmakta ve buna gore bazi degerlendirmelerde bulunulmaktadir. Isrâiliyât konusu muhtelif yonlerden bircok calismaya konu olmustur. Cok yer alacagindan burada bunlari zikretmeye gerek yoktur. Ancak makalede bunlarin cogundan yararlanilmaktadir ve bunlar kaynakcada yer almaktadir. Bu calismada butun bunlardan farkli olarak, isrâiliyât uzerinden farkli din ve kulturler arasinda bir bilgi koprusu, bir baris yolu kurulmasi hususu uzerinde durulmakta ve bunun din ve kultur mensuplari arasinda yakin bir iliskinin kurulmasina vesile olabilecegi hususu one cikarilmaktadir.","PeriodicalId":395377,"journal":{"name":"BEÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ","volume":"9 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2020-06-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"117217180","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Dini inanclar veya davranislar icerisinde dua, dinin ruhu ve ozu olarak nitelendirilmektedir. Bireylerin yasamlarinda karsilastiklari problemleri asmada en buyuk dini desteklerden biri olan dua, bu arastirmada bir dini basa cikma yontemi olarak ele alinmaktadir. Bu cercevede arastirmada, duanin degisik gostergeleri ile basa cikmanin farkli boyutlari arasinda ne tur bir baglantinin oldugu ve bu iliskinin farkli demografik degiskenlere bagli olarak nasil bir degisme gosterdigi incelenmektedir. Ayrica duanin bir dini basa cikma yontemi olarak nitelendirilmesinden dolayi dindarlik ile dua arasindaki iliski ve etkilesim uzerinde de durulmaktadir. Bu kapsamda calismada, korelasyonel arastirma modeline uygun olarak dua, basa cikma tarzlari ve dindarlik arasindaki iliski ve etkilesim incelenmektedir. Arastirmanin orneklemini ilk yetiskinlik caginda bulunan 415 katilimci olusturmaktadir. Arastirma sonucunda cinsiyet, yas, medeni durum, sosyal cevre ve egitim durumu dua uzerinde anlamli bir farkliliga sebep olmazken, gelir durumunun anlamli farkliliga sebep oldugu gorulmustur. Arastirma sonuclarina gore dindarlik, duanin aciklanmasinda onemli bir faktor olarak ortaya cikmistir. Ayrica herhangi bir sebeple Tanri’ya yonelerek ona yalvaran, ondan yardim dileyen, ona sukreden ve duanin pozitif etkilerini yasayan bireylerle sorunlar karsisinda yilmadan mucadele eden, aktif bir sekilde sorunlarin ustesinden gelmek icin ugrasan bireylerin puanlari arasinda pozitif yonde iliskilerin varligi tespit edilmistir. Yine duanin manevi hosnutsuzluk boyutu ile duygusal odakli basa cikma tarzlari arasinda negatif bir iliski belirlenmistir. Sonuc olarak basa cikmanin farkli boyutlariyla duanin degisik gostergelerinin birbirleriyle iliskili oldugu gorulmustur.
{"title":"İlk Yetişkinlik Dönemindeki Bireylerde Dua ve Başa Çıkma Tarzları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi","authors":"Yunus Emre Temi̇z","doi":"10.33460/BEUIFD.551350","DOIUrl":"https://doi.org/10.33460/BEUIFD.551350","url":null,"abstract":"Dini inanclar veya davranislar icerisinde dua, dinin ruhu ve ozu olarak nitelendirilmektedir. Bireylerin yasamlarinda karsilastiklari problemleri asmada en buyuk dini desteklerden biri olan dua, bu arastirmada bir dini basa cikma yontemi olarak ele alinmaktadir. Bu cercevede arastirmada, duanin degisik gostergeleri ile basa cikmanin farkli boyutlari arasinda ne tur bir baglantinin oldugu ve bu iliskinin farkli demografik degiskenlere bagli olarak nasil bir degisme gosterdigi incelenmektedir. Ayrica duanin bir dini basa cikma yontemi olarak nitelendirilmesinden dolayi dindarlik ile dua arasindaki iliski ve etkilesim uzerinde de durulmaktadir. Bu kapsamda calismada, korelasyonel arastirma modeline uygun olarak dua, basa cikma tarzlari ve dindarlik arasindaki iliski ve etkilesim incelenmektedir. Arastirmanin orneklemini ilk yetiskinlik caginda bulunan 415 katilimci olusturmaktadir. Arastirma sonucunda cinsiyet, yas, medeni durum, sosyal cevre ve egitim durumu dua uzerinde anlamli bir farkliliga sebep olmazken, gelir durumunun anlamli farkliliga sebep oldugu gorulmustur. Arastirma sonuclarina gore dindarlik, duanin aciklanmasinda onemli bir faktor olarak ortaya cikmistir. Ayrica herhangi bir sebeple Tanri’ya yonelerek ona yalvaran, ondan yardim dileyen, ona sukreden ve duanin pozitif etkilerini yasayan bireylerle sorunlar karsisinda yilmadan mucadele eden, aktif bir sekilde sorunlarin ustesinden gelmek icin ugrasan bireylerin puanlari arasinda pozitif yonde iliskilerin varligi tespit edilmistir. Yine duanin manevi hosnutsuzluk boyutu ile duygusal odakli basa cikma tarzlari arasinda negatif bir iliski belirlenmistir. Sonuc olarak basa cikmanin farkli boyutlariyla duanin degisik gostergelerinin birbirleriyle iliskili oldugu gorulmustur.","PeriodicalId":395377,"journal":{"name":"BEÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ","volume":"60 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-06-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"117051951","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Naht, Arap dilinde iki veya uc kelimeden ya da bir cumleden ihtisar yoluyla yepyeni bir kelime uretmektir. Dili zenginlestirme ve ihtisar gibi ozellikleri olan naht olgusu bir dil acisindan cok onemli husustur. el-Halil b. Ahmed, Arap dilindeki naht olgusunu ilk ifade eden kisi olarak bilinmektedir. O, el-‘Ayn adli eserinde naht’la ilgili cok ayrintili bilgi vermese de boyle bir ozelligin varligina dikkat cekmektedir. Bununla beraber Islam’dan onceki donemde de naht’la alakali ornekler ne kadar az olsa da bilinmektedir. Makalede naht’in tanimi verildikten sonra naht’in cevazi, Araplarin naht’a basvurma sebebi ve gayesi ile alakali bilgi verilecek, naht ile istikak arasinda olan fark belirtilecek, naht’in genel itibariyle sema‘i oldugu vurgulanacaktir. Bununla beraber eserlerinde naht olgusunu daha farkli ve daha genis bir sekilde isleyen Ibn Faris’in bu konuyla alakali gorusleri incelenecek ve muellifin naht dusuncesine yoneltilen elestiriler ve bu elestirilere verilen cevaplar da ele alinacaktir. Ayrica makalede naht’in cesitleri hakkinda ayrintili bilgi verilecek, menhut ve mezid kelimeler arasindaki farklar belirtilecektir.
{"title":"Arap Dilinde Naht Olgusu (İbn Fâris Örneğinde)","authors":"Amir Kahayev","doi":"10.33460/BEUIFD.551601","DOIUrl":"https://doi.org/10.33460/BEUIFD.551601","url":null,"abstract":"Naht, Arap dilinde iki veya uc kelimeden ya da bir cumleden ihtisar yoluyla yepyeni bir kelime uretmektir. Dili zenginlestirme ve ihtisar gibi ozellikleri olan naht olgusu bir dil acisindan cok onemli husustur. el-Halil b. Ahmed, Arap dilindeki naht olgusunu ilk ifade eden kisi olarak bilinmektedir. O, el-‘Ayn adli eserinde naht’la ilgili cok ayrintili bilgi vermese de boyle bir ozelligin varligina dikkat cekmektedir. Bununla beraber Islam’dan onceki donemde de naht’la alakali ornekler ne kadar az olsa da bilinmektedir. Makalede naht’in tanimi verildikten sonra naht’in cevazi, Araplarin naht’a basvurma sebebi ve gayesi ile alakali bilgi verilecek, naht ile istikak arasinda olan fark belirtilecek, naht’in genel itibariyle sema‘i oldugu vurgulanacaktir. Bununla beraber eserlerinde naht olgusunu daha farkli ve daha genis bir sekilde isleyen Ibn Faris’in bu konuyla alakali gorusleri incelenecek ve muellifin naht dusuncesine yoneltilen elestiriler ve bu elestirilere verilen cevaplar da ele alinacaktir. Ayrica makalede naht’in cesitleri hakkinda ayrintili bilgi verilecek, menhut ve mezid kelimeler arasindaki farklar belirtilecektir.","PeriodicalId":395377,"journal":{"name":"BEÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ","volume":"15 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-06-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126325426","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Dusunce tarihi boyunca alemin asli bir maddesi olup olmadigi hep merak edilmis ve bu konuda filozoflar, kelamcilar ve mutasavviflar farkli gorusler ortaya koymuslardir. Gectigimiz asirda fizik ilminde meydan gelen buyuk ilerlemeler neticesinde atomun bir enerji deposu oldugunun anlasilmasi, insanlarin dikkatini tekrar bu konuya cekmistir. Alemin asli maddesi konusu Islam itikadinin asli bir meselesi olmamakla birlikte, konu ortaya konulurken heyula, adem, vucud, atom (cuz-i la yetecezza, cevher-i ferd) gibi kavramlara yuklenen bazi manalar, Islam itikadinin konusuna giren esaslarla iliskili oldugundan bu konu itikadi bir boyut kazanmistir. Bu makalede, soz konusu kavramlara yuklenen manalari itikad acisindan sonuclarini incelenmeye calisilmistir. Farabi ve Ibn Sina, ilk varliktan (Allah’tan) diger varliklarin sudurunu aciklarken alemin meydana gelmesinde Allah’in tesirini kabul etmeyen Aristo’dan ayrilmislar. Bazi filozof ve mutasavviflarin varlik konusundaki goruslerini tenkit eden Imam-i Rabbani ise, heyulanin varligini veya yoklugunu kabul etmekten ziyade ona atfedilen mananin onemli olduguna isaret ederek, alemin Allah’in iradesiyle ve kudretiyle sonradan yaratilmis oldugunu acik bir sekilde belirtmistir.
{"title":"Âlemin Aslî Maddesi Bağlamında Ortaya Çıkan Farklı Görüşlerin İtikat Açısından Sonuçları","authors":"H. Gümüşoğlu","doi":"10.33460/beuifd.535851","DOIUrl":"https://doi.org/10.33460/beuifd.535851","url":null,"abstract":"Dusunce tarihi boyunca alemin asli bir maddesi olup olmadigi hep merak edilmis ve bu konuda filozoflar, kelamcilar ve mutasavviflar farkli gorusler ortaya koymuslardir. Gectigimiz asirda fizik ilminde meydan gelen buyuk ilerlemeler neticesinde atomun bir enerji deposu oldugunun anlasilmasi, insanlarin dikkatini tekrar bu konuya cekmistir. Alemin asli maddesi konusu Islam itikadinin asli bir meselesi olmamakla birlikte, konu ortaya konulurken heyula, adem, vucud, atom (cuz-i la yetecezza, cevher-i ferd) gibi kavramlara yuklenen bazi manalar, Islam itikadinin konusuna giren esaslarla iliskili oldugundan bu konu itikadi bir boyut kazanmistir. Bu makalede, soz konusu kavramlara yuklenen manalari itikad acisindan sonuclarini incelenmeye calisilmistir. Farabi ve Ibn Sina, ilk varliktan (Allah’tan) diger varliklarin sudurunu aciklarken alemin meydana gelmesinde Allah’in tesirini kabul etmeyen Aristo’dan ayrilmislar. Bazi filozof ve mutasavviflarin varlik konusundaki goruslerini tenkit eden Imam-i Rabbani ise, heyulanin varligini veya yoklugunu kabul etmekten ziyade ona atfedilen mananin onemli olduguna isaret ederek, alemin Allah’in iradesiyle ve kudretiyle sonradan yaratilmis oldugunu acik bir sekilde belirtmistir.","PeriodicalId":395377,"journal":{"name":"BEÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ","volume":"31 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-06-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116424938","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Son donem tefsir calismalarina bakildiginda nuzul sirali tefsir yaklasiminin revacta oldugu gorulmektedir. Literaturde bazi ayetler ozelinde Kur’an’i daha iyi anlamaya yonelik bu yeni tefsir metodunun basarili ornekleri mevcuttur. Bununla birlikte mezkur yaklasimin pratikte beklentileri karsilamadigina bircok ayet icin farkli bir anlam ve yoruma gidilmedigine sahit olunur. Bu baglamda nuzul sirali tefsirlerde Yasin Suresi 41. ayette gecen “Fulki’l-Meshun” kavramiyla neyin kastedildigine dair yapilan yorumlar, Mushaf tertibini esas alan tefsirlerde bulunan yorumlardan farkli degildir. Bu makalede, nuzul sirali tefsir metodunun “Fulki’l-Meshun” kavramini anlamaya etkisi olup olmadigi arastirilacaktir. Arastirmada ilk olarak mezkur tamlamayla neyin kastedildigi birincil ve ikincil anlamlar uzerinden tespit edilecektir. Bu anlamlara ulasmak gayesiyle oncelikle “Fulki’l-Meshun” ifadesi icin tefsir geleneginde bugune dek ortaya konulan yorumlar ana hatlariyla aktarilacaktir. Sorasinda ise f-l-k ve s-h-n koklerinin etimolojisine vakif olmanin, “Fulki’l-Meshun” tamlamasini Kur’an’in butunselligi icerisinde degerlendirmenin ve nuzul donemini bilmenin bu kavrami anlamaya etkisi arastirilacaktir. Yapilan arastirmalar sonucunda; Allah’in varliginin bir delili olarak “tasima imkani veren her turlu gemi” birincil ve tefsiri anlam olarak tespit edilmistir. Te’vili ve ikincil anlam statusunde “Habesistan’a hicret edilen gemi” seklindeki muhtemel mana ortaya cikarilmistir. Bu anlamin tutarliligi belirlenirken; filolojik tefsir yonteminin, Yasin suresinin tarihlendirilmesinin ve buna bagli olarak siyer bilgisinin sundugu imkanlar kullanilmistir.
{"title":"Nüzûl Dönemini Bilmenin Anlama Etkisi: “Fülki’l-Meşhûn” Olgusu Üzerine Bir İnceleme","authors":"Ahmet Sait Sıcak","doi":"10.33460/BEUIFD.559549","DOIUrl":"https://doi.org/10.33460/BEUIFD.559549","url":null,"abstract":"Son donem tefsir calismalarina bakildiginda nuzul sirali tefsir yaklasiminin revacta oldugu gorulmektedir. Literaturde bazi ayetler ozelinde Kur’an’i daha iyi anlamaya yonelik bu yeni tefsir metodunun basarili ornekleri mevcuttur. Bununla birlikte mezkur yaklasimin pratikte beklentileri karsilamadigina bircok ayet icin farkli bir anlam ve yoruma gidilmedigine sahit olunur. Bu baglamda nuzul sirali tefsirlerde Yasin Suresi 41. ayette gecen “Fulki’l-Meshun” kavramiyla neyin kastedildigine dair yapilan yorumlar, Mushaf tertibini esas alan tefsirlerde bulunan yorumlardan farkli degildir. Bu makalede, nuzul sirali tefsir metodunun “Fulki’l-Meshun” kavramini anlamaya etkisi olup olmadigi arastirilacaktir. Arastirmada ilk olarak mezkur tamlamayla neyin kastedildigi birincil ve ikincil anlamlar uzerinden tespit edilecektir. Bu anlamlara ulasmak gayesiyle oncelikle “Fulki’l-Meshun” ifadesi icin tefsir geleneginde bugune dek ortaya konulan yorumlar ana hatlariyla aktarilacaktir. Sorasinda ise f-l-k ve s-h-n koklerinin etimolojisine vakif olmanin, “Fulki’l-Meshun” tamlamasini Kur’an’in butunselligi icerisinde degerlendirmenin ve nuzul donemini bilmenin bu kavrami anlamaya etkisi arastirilacaktir. Yapilan arastirmalar sonucunda; Allah’in varliginin bir delili olarak “tasima imkani veren her turlu gemi” birincil ve tefsiri anlam olarak tespit edilmistir. Te’vili ve ikincil anlam statusunde “Habesistan’a hicret edilen gemi” seklindeki muhtemel mana ortaya cikarilmistir. Bu anlamin tutarliligi belirlenirken; filolojik tefsir yonteminin, Yasin suresinin tarihlendirilmesinin ve buna bagli olarak siyer bilgisinin sundugu imkanlar kullanilmistir.","PeriodicalId":395377,"journal":{"name":"BEÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ","volume":"02 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-06-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129258452","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Diyanet Isleri Baskanligi (DIB) yurt ici hizmetlerinin yaninda yurt disinda da bircok ulkede din hizmetlerini surdurmektedir. Bu ulkelerden biri de Amerika Birlesik Devletleri’dir (ABD). Bu arastirma, din gorevlileri gozunden DIB’in ABD’deki hizmetlerine yonelik bir degerlendirme yapmayi amaclamaktadir. Arastirmanin temel sorusu, “ABD’de DIB’e bagli olarak gorev yapan din gorevlilerinin, yurutulen din hizmetlerine yonelik gorus, elestiri ve onerileri nelerdir?” seklindedir. Arastirmada, katilimli gozlem, gorusme ve dokuman analizi gibi nitel veri toplama teknikleri kullanilmis; Kasim 2014-Agustos 2015 tarihleri arasinda basta Din Hizmetleri Musaviri olmak uzere Maryland, Delaware, Pennsylvania, New Jersey, New York, Connecticut ve Massachusetts eyaletlerinde gorev yapan on iki din gorevlisi ve iki tane de eski din gorevlisi dahil edilerek toplamda on bes gorusme gerceklestirilmistir. DIB ABD’de, yirmi bes civarinda camiyle hizmet yurutmektedir. Bu camilerde Turkiye’den gelen gocmenlerin ibadet ihtiyaclarinin karsilanmasi yaninda sosyokulturel hayatlarina etki edecek bircok program ve faaliyet de icra edilmektedir. Ayrica camilerin dini ve milli kimligin pekistirilmesi ve yeni nesillere aktarilmasinda onemli bir yerinin oldugu gorulmektedir. Ancak bunun yaninda camilerde verilen egitimin yetersizliginden mekan problemine kadar DIB’in yuruttugu hizmetlere yonelik bircok elestiri de soz konusudur. Bu arastirmanin, soz konusu elestirileri ele almasi bakimindan hem ABD’deki hem de yurt disindaki din hizmetlerinin daha verimli hale gelmesine katki sunabilecegini soyleyebiliriz.
{"title":"Din Görevlileri Gözünden Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Din Hizmetleri","authors":"Mustafa Bakırcı","doi":"10.33460/BEUIFD.552357","DOIUrl":"https://doi.org/10.33460/BEUIFD.552357","url":null,"abstract":"Diyanet Isleri Baskanligi (DIB) yurt ici hizmetlerinin yaninda yurt disinda da bircok ulkede din hizmetlerini surdurmektedir. Bu ulkelerden biri de Amerika Birlesik Devletleri’dir (ABD). Bu arastirma, din gorevlileri gozunden DIB’in ABD’deki hizmetlerine yonelik bir degerlendirme yapmayi amaclamaktadir. Arastirmanin temel sorusu, “ABD’de DIB’e bagli olarak gorev yapan din gorevlilerinin, yurutulen din hizmetlerine yonelik gorus, elestiri ve onerileri nelerdir?” seklindedir. Arastirmada, katilimli gozlem, gorusme ve dokuman analizi gibi nitel veri toplama teknikleri kullanilmis; Kasim 2014-Agustos 2015 tarihleri arasinda basta Din Hizmetleri Musaviri olmak uzere Maryland, Delaware, Pennsylvania, New Jersey, New York, Connecticut ve Massachusetts eyaletlerinde gorev yapan on iki din gorevlisi ve iki tane de eski din gorevlisi dahil edilerek toplamda on bes gorusme gerceklestirilmistir. DIB ABD’de, yirmi bes civarinda camiyle hizmet yurutmektedir. Bu camilerde Turkiye’den gelen gocmenlerin ibadet ihtiyaclarinin karsilanmasi yaninda sosyokulturel hayatlarina etki edecek bircok program ve faaliyet de icra edilmektedir. Ayrica camilerin dini ve milli kimligin pekistirilmesi ve yeni nesillere aktarilmasinda onemli bir yerinin oldugu gorulmektedir. Ancak bunun yaninda camilerde verilen egitimin yetersizliginden mekan problemine kadar DIB’in yuruttugu hizmetlere yonelik bircok elestiri de soz konusudur. Bu arastirmanin, soz konusu elestirileri ele almasi bakimindan hem ABD’deki hem de yurt disindaki din hizmetlerinin daha verimli hale gelmesine katki sunabilecegini soyleyebiliriz.","PeriodicalId":395377,"journal":{"name":"BEÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ","volume":"24 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-06-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115338339","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu arastirma; meshur sahabi Mikdad b. Amr’in (el-Esved) Hz. Peygamber (s) ve Rasid halifeler doneminde gerceklesmis siyasi ve askeri faaliyetlerdeki konumunu ele almaktadir. Mikdad b. Amr, M. 585 yilinda Hadramevt’te dunyaya geldi. Gencliginde isledigi bir cinayet yuzunden Mekke’ye kacti ve burada evlatlik olarak yasamini surdurdu. Bu sirada Hz. Peygamber’in (s) Islam’a davetini kabul etti. Habesistan’a goc eden Muslumanlar arasindaydi. Hz. Peygamber’in (s) Medine’ye hicret iznini duyunca Mekke’ye geldi ve buradan Medine’ye hicret etti. “Resulullah’in suvarisi” lakabiyla anilan Mikdad b. Amr, katildigi bazi seriyyelerin yani sira Hz. Peygamber’in (s) katildigi tum askeri ve siyasi faaliyetlerde onun yaninda bulundu. Rasid halifeler donemindeki siyasi ve askeri faaliyetlerde de yer alan Mikdad b. Amr, halife secimi, Yermuk savasi, Suriye, Misir, Kibris ve Ifrikiyye’nin fethinde Islam ordusunda bulundu. Hz. Osman’in hilafeti doneminde yetmis yasindayken Medine’de vefat etti (33/653).
{"title":"Mikdâd b. Amr’ın İslâm Tarihi’ndeki Yeri","authors":"Mevlüt Poyraz","doi":"10.33460/BEUIFD.536000","DOIUrl":"https://doi.org/10.33460/BEUIFD.536000","url":null,"abstract":"Bu arastirma; meshur sahabi Mikdad b. Amr’in (el-Esved) Hz. Peygamber (s) ve Rasid halifeler doneminde gerceklesmis siyasi ve askeri faaliyetlerdeki konumunu ele almaktadir. Mikdad b. Amr, M. 585 yilinda Hadramevt’te dunyaya geldi. Gencliginde isledigi bir cinayet yuzunden Mekke’ye kacti ve burada evlatlik olarak yasamini surdurdu. Bu sirada Hz. Peygamber’in (s) Islam’a davetini kabul etti. Habesistan’a goc eden Muslumanlar arasindaydi. Hz. Peygamber’in (s) Medine’ye hicret iznini duyunca Mekke’ye geldi ve buradan Medine’ye hicret etti. “Resulullah’in suvarisi” lakabiyla anilan Mikdad b. Amr, katildigi bazi seriyyelerin yani sira Hz. Peygamber’in (s) katildigi tum askeri ve siyasi faaliyetlerde onun yaninda bulundu. Rasid halifeler donemindeki siyasi ve askeri faaliyetlerde de yer alan Mikdad b. Amr, halife secimi, Yermuk savasi, Suriye, Misir, Kibris ve Ifrikiyye’nin fethinde Islam ordusunda bulundu. Hz. Osman’in hilafeti doneminde yetmis yasindayken Medine’de vefat etti (33/653).","PeriodicalId":395377,"journal":{"name":"BEÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ","volume":"24 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-06-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125741380","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Hz. Peygamber’in Risalet sureci Kur’an-i Kerim’in muhataplari ile bulusmasiyla baslar. Levh-i Mahfuz’a kayitli Kelam-i Kadim, Cebrail vasitasiyla yeryuzu semasina, oradan da Hz. Peygamber’in kalbine mana ve lafizlardan mutesekkil yeni formu ile ortaya cikti. Iman eden muhatap, yaraticisinin kendisine gonderdigi bu pasajlari okuma ve anlamayi yani murad-i ilahiyi ilk vazife olarak telakki etti. Kur’an arastirmalari genellikle “ulumu’l-Kur’an” basligi altinda tasnife tabi tutulur. Bu arastirmada ulumu’l-Kur’an kavraminin ortaya cikisi, tarihi surecte algilanmasi ve nihai seklini almasi incelenecektir. Kabul edilmesi gerekir ki Kur’an ilimleri boyle bir calismanin sinirlarini asan bir mahiyete sahiptir. Bu arastirmada sadece kavram bazinda inceleme yapilacak, soz gelimi kavramin alt basliklarini olusturan konular arastirmaya dahil edilmeyecektir. Ayrica ulumu’l-Kur’an tabirinin henuz ilmi bir disiplin olarak yerlesmedigi ilk donemde yer yer ayni anlamda kullanilan ilmu’l-Kur’an, “ilmu’t-tefsir” ve “usulu’t-tefsir” kavramlarina da deginilecektir. Bunun icin nuzul surecinde konu ile ilgili Hz. Peygamber’in aciklamalari, sahabenin Kur’an ilimlerine yaklasimi, sahabe sonrasi donemden tedvin donemine kadar olan surecte meydana gelen bu alandaki ilmi gelismeler ve nihayetinde tedvin doneminde kavramin ilmi bir disiplini ifade edecek sekilde kullanilmasi incelenecektir. Arastirma, alanla ilgili temel referans kaynaklarinin taranmasi seklinde yapilacaktir.
{"title":"Tarihi Süreçte Ulûmü’l-Kur’ân Kavramının Teşekkülü","authors":"Hekim Tay","doi":"10.33460/BEUIFD.539782","DOIUrl":"https://doi.org/10.33460/BEUIFD.539782","url":null,"abstract":"Hz. Peygamber’in Risalet sureci Kur’an-i Kerim’in muhataplari ile bulusmasiyla baslar. Levh-i Mahfuz’a kayitli Kelam-i Kadim, Cebrail vasitasiyla yeryuzu semasina, oradan da Hz. Peygamber’in kalbine mana ve lafizlardan mutesekkil yeni formu ile ortaya cikti. Iman eden muhatap, yaraticisinin kendisine gonderdigi bu pasajlari okuma ve anlamayi yani murad-i ilahiyi ilk vazife olarak telakki etti. Kur’an arastirmalari genellikle “ulumu’l-Kur’an” basligi altinda tasnife tabi tutulur. Bu arastirmada ulumu’l-Kur’an kavraminin ortaya cikisi, tarihi surecte algilanmasi ve nihai seklini almasi incelenecektir. Kabul edilmesi gerekir ki Kur’an ilimleri boyle bir calismanin sinirlarini asan bir mahiyete sahiptir. Bu arastirmada sadece kavram bazinda inceleme yapilacak, soz gelimi kavramin alt basliklarini olusturan konular arastirmaya dahil edilmeyecektir. Ayrica ulumu’l-Kur’an tabirinin henuz ilmi bir disiplin olarak yerlesmedigi ilk donemde yer yer ayni anlamda kullanilan ilmu’l-Kur’an, “ilmu’t-tefsir” ve “usulu’t-tefsir” kavramlarina da deginilecektir. Bunun icin nuzul surecinde konu ile ilgili Hz. Peygamber’in aciklamalari, sahabenin Kur’an ilimlerine yaklasimi, sahabe sonrasi donemden tedvin donemine kadar olan surecte meydana gelen bu alandaki ilmi gelismeler ve nihayetinde tedvin doneminde kavramin ilmi bir disiplini ifade edecek sekilde kullanilmasi incelenecektir. Arastirma, alanla ilgili temel referans kaynaklarinin taranmasi seklinde yapilacaktir.","PeriodicalId":395377,"journal":{"name":"BEÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-06-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"132736687","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}