Bilimsel dusuncenin yerlesmesi ve gelismesinde veya daha genis anlamda, ogrenmenin istenilen duzeyde gerceklesmesinde kavramlarin yeri ve onemi inkar edilemez. Bu yuzdendir ki, butun bilimlerde o disipline has terminoloji tesekkul etmistir. Tarih ogretiminde de istenilen basarinin elde edilebilmesinde kavramlarin dogru kullanimi cok onemlidir. Vakia bu iken, gunumuz Turk tarih literaturunde, tarih yaziminda ve ogretiminde “terminolojisi meselesi” ciddi bir konu olarak karsimiza cikmaktadir. Bu bildiride, Turk tarih arastirmalarinda ve ders kitaplarinda, tarih terminolojisinin kullanimindan kaynaklanan problemler, ornekler cercevesinde analiz edilerek oneriler gelistirilmistir.
{"title":"Tarih Öğretiminde Kavramların Yeri ve Önemi: Problemler ve Öneriler","authors":"Nuri Köstüklü","doi":"10.33419/aamd.642309","DOIUrl":"https://doi.org/10.33419/aamd.642309","url":null,"abstract":"Bilimsel dusuncenin yerlesmesi ve gelismesinde veya daha genis anlamda, ogrenmenin istenilen duzeyde gerceklesmesinde kavramlarin yeri ve onemi inkar edilemez. Bu yuzdendir ki, butun bilimlerde o disipline has terminoloji tesekkul etmistir. Tarih ogretiminde de istenilen basarinin elde edilebilmesinde kavramlarin dogru kullanimi cok onemlidir. Vakia bu iken, gunumuz Turk tarih literaturunde, tarih yaziminda ve ogretiminde “terminolojisi meselesi” ciddi bir konu olarak karsimiza cikmaktadir. Bu bildiride, Turk tarih arastirmalarinda ve ders kitaplarinda, tarih terminolojisinin kullanimindan kaynaklanan problemler, ornekler cercevesinde analiz edilerek oneriler gelistirilmistir.","PeriodicalId":408985,"journal":{"name":"Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi","volume":"95 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-11-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122737913","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Cumhuriyetin ilk yillarindan itibaren 1960 yilina kadar Turkiye’de liman ve iskele politikalari ile bu politikalarin ekonomiye olan yansimalari calismanin konusunu teskil etmektedir. Konu, Cumhuriyetin ilk doneminde liman ve iskele politikalari (1923-1950); Demokrat Parti (DP) doneminde liman ve iskele politikalari (1950-1960) ile sinirlandirilarak iki donem halinde ele alinmistir. Turkiye’de liman ve iskele politikalari ile bu politikalarin ekonomiye olan katkilari sayisal veriler isiginda degerlendirilmistir. Calismanin kaynak materyalini, Cumhuriyet arsivi belgeleri, resmi yayinlardan; zabit ceridesi, kanunlar ve tutanak dergileri, resmi gazete, istatistik yilliklari ve ayin tarihinin yani sira donemin sureli yayinlari arasinda bulunan ekonomi dergilerinin makaleleri olusturmaktadir. Konu incelenirken, deniz ticaretinin gelistirilmesinde liman ve iskelelerin yaptigi katkilar goz onune getirilerek gerekli degerlendirilmelerde bulunulmustur. Calismada elde edilen sonuc sudur: Cumhuriyetin ilk yillarindan itibaren yabancilar tarafindan yurutulen liman hizmetleri 1925 yilinda Turk sermayesi ile kurulan sirketlere devredilmistir. 1939 yilinda liman hizmetlerini devletin ustlenmesiyle Devlet Limanlari Isletme Umum Mudurlugu teskil edilmis, bu kurum 1944 yilinda Devlet Denizyollari ve Limanlari Isletme Umum Mudurlugune donusturulmustur. Ayrica cikarilan kanunlarla liman ve iskeleler konusunda yasal bosluklar giderilmistir. DP doneminde ise liman ve iskelelerin ic ve dis finans kaynaklari artirilip yeniden insa, islah ve genisletilme calismalarina girilmesi ve limanlarin donanimli hale getirilmesiyle yukleme-bosaltma kapasiteleri artirilmistir. Bu suretle Turkiye’nin dis ulkelerle yapilan deniz ticaret hacmi genisletilerek milli ekonomiye onemli katkilar saglanmistir.
{"title":"Cumhuriyet Döneminde Türkiye’de Liman ve İskele Politikaları (1923-1960)","authors":"Nadir Yurtoğlu","doi":"10.33419/aamd.642423","DOIUrl":"https://doi.org/10.33419/aamd.642423","url":null,"abstract":"Cumhuriyetin ilk yillarindan itibaren 1960 yilina kadar Turkiye’de liman ve iskele politikalari ile bu politikalarin ekonomiye olan yansimalari calismanin konusunu teskil etmektedir. Konu, Cumhuriyetin ilk doneminde liman ve iskele politikalari (1923-1950); Demokrat Parti (DP) doneminde liman ve iskele politikalari (1950-1960) ile sinirlandirilarak iki donem halinde ele alinmistir. Turkiye’de liman ve iskele politikalari ile bu politikalarin ekonomiye olan katkilari sayisal veriler isiginda degerlendirilmistir. Calismanin kaynak materyalini, Cumhuriyet arsivi belgeleri, resmi yayinlardan; zabit ceridesi, kanunlar ve tutanak dergileri, resmi gazete, istatistik yilliklari ve ayin tarihinin yani sira donemin sureli yayinlari arasinda bulunan ekonomi dergilerinin makaleleri olusturmaktadir. Konu incelenirken, deniz ticaretinin gelistirilmesinde liman ve iskelelerin yaptigi katkilar goz onune getirilerek gerekli degerlendirilmelerde bulunulmustur. Calismada elde edilen sonuc sudur: Cumhuriyetin ilk yillarindan itibaren yabancilar tarafindan yurutulen liman hizmetleri 1925 yilinda Turk sermayesi ile kurulan sirketlere devredilmistir. 1939 yilinda liman hizmetlerini devletin ustlenmesiyle Devlet Limanlari Isletme Umum Mudurlugu teskil edilmis, bu kurum 1944 yilinda Devlet Denizyollari ve Limanlari Isletme Umum Mudurlugune donusturulmustur. Ayrica cikarilan kanunlarla liman ve iskeleler konusunda yasal bosluklar giderilmistir. DP doneminde ise liman ve iskelelerin ic ve dis finans kaynaklari artirilip yeniden insa, islah ve genisletilme calismalarina girilmesi ve limanlarin donanimli hale getirilmesiyle yukleme-bosaltma kapasiteleri artirilmistir. Bu suretle Turkiye’nin dis ulkelerle yapilan deniz ticaret hacmi genisletilerek milli ekonomiye onemli katkilar saglanmistir.","PeriodicalId":408985,"journal":{"name":"Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi","volume":"501 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-11-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"123855584","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
1957 milletvekili secimlerinden sonra, iktidar-muhalefet iliskilerinde cephelesme egilimleri bas gostermistir. Muhalefet partileri Guc Birligi adinda siyasi bir yapilanma olustururken Adnan Menderes, 12 Ekim 1958 tarihinde Manisa mitinginde yaptigi konusmasinda muhalefetin yikici faaliyetlerine karsi tum vatandaslari kapsayacak bir Vatan Cephesi kurulacagini belirtmis ve herkesin Vatan Cephesi catisi altinda birlesmesini istemistir. Bu aciklamanin ardindan Usak Demokrat Parti il ve ilce teskilatlarinin etkili calismalari ve muhalefet partilerinin yonetim teskilatlarindan gelen istifalar ile Usak’ta DP’ye 1958-1959 yillari arasinda yogun katilimlar meydana gelmistir. Usak’ta sadece muhalefet partileri degil ayni zamanda dernekler, esnaf teskilatlari, Usak’in onde gelen aileleri ve bireysel katilimlarla binlerce kisi Vatan Cephesi’nin birer uyesi haline gelmistir. Ozellikle DP’nin calismalarindan duyulan memnuniyet ve Adnan Menderes’in sahsi katilimlari olumlu yonde etkilemistir. Vatan Cephesi ve DP’ye yonelik katilimlarin hepsi donemin yerel basininda isim listesi halinde DP’ye iltihaklar basligi altinda yerini almistir. 1960 yilinda Usak’ta Vatan Cephesi’ne katilimlarda belirgin bir dusus yasanmis ancak yeni ocaklar acilmaya devam etmistir. Bu makalede 12 Ekim 1958 tarihinde olusum sureci baslayan ve 27 Mayis askeri mudahalesi ile sona eren Vatan Cephesi’nin Usak’taki durumu, DP’ye katilimlarla ilgili Basbakan Adnan Menderes’e gonderilen telgraflar goz onunde bulundurularak basta T.C Cumhurbaskanligi Cumhuriyet Arsivi’nden edindigimiz belgeler olmak uzere donemin yerel basininin isiginda detayli bir sekilde incelenmistir.
{"title":"Uşak’ta Vatan Cephesi (12 Ekim 1958-27 Mayıs 1960)","authors":"Işıl Tuna","doi":"10.33419/aamd.642480","DOIUrl":"https://doi.org/10.33419/aamd.642480","url":null,"abstract":"1957 milletvekili secimlerinden sonra, iktidar-muhalefet iliskilerinde cephelesme egilimleri bas gostermistir. Muhalefet partileri Guc Birligi adinda siyasi bir yapilanma olustururken Adnan Menderes, 12 Ekim 1958 tarihinde Manisa mitinginde yaptigi konusmasinda muhalefetin yikici faaliyetlerine karsi tum vatandaslari kapsayacak bir Vatan Cephesi kurulacagini belirtmis ve herkesin Vatan Cephesi catisi altinda birlesmesini istemistir. Bu aciklamanin ardindan Usak Demokrat Parti il ve ilce teskilatlarinin etkili calismalari ve muhalefet partilerinin yonetim teskilatlarindan gelen istifalar ile Usak’ta DP’ye 1958-1959 yillari arasinda yogun katilimlar meydana gelmistir. Usak’ta sadece muhalefet partileri degil ayni zamanda dernekler, esnaf teskilatlari, Usak’in onde gelen aileleri ve bireysel katilimlarla binlerce kisi Vatan Cephesi’nin birer uyesi haline gelmistir. Ozellikle DP’nin calismalarindan duyulan memnuniyet ve Adnan Menderes’in sahsi katilimlari olumlu yonde etkilemistir. Vatan Cephesi ve DP’ye yonelik katilimlarin hepsi donemin yerel basininda isim listesi halinde DP’ye iltihaklar basligi altinda yerini almistir. 1960 yilinda Usak’ta Vatan Cephesi’ne katilimlarda belirgin bir dusus yasanmis ancak yeni ocaklar acilmaya devam etmistir. Bu makalede 12 Ekim 1958 tarihinde olusum sureci baslayan ve 27 Mayis askeri mudahalesi ile sona eren Vatan Cephesi’nin Usak’taki durumu, DP’ye katilimlarla ilgili Basbakan Adnan Menderes’e gonderilen telgraflar goz onunde bulundurularak basta T.C Cumhurbaskanligi Cumhuriyet Arsivi’nden edindigimiz belgeler olmak uzere donemin yerel basininin isiginda detayli bir sekilde incelenmistir.","PeriodicalId":408985,"journal":{"name":"Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi","volume":"17 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-11-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121826637","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
In Russia, the movements against the regime by the people started at the end of the 19th century. The abundance of the gains of Russia from the Berlin Treaty in 1878 disturbed England because of the role Russia played in the independence movements by the Balkan States and that they could also be very active in Anatolia and Asia. England provoked Armenians to keep Russia busy in Anatolia and Caucasus. It also provoked and supported Japan in the Far East for a war it could fight against Russia. Because of all these, the Russian-Armenian relations deteriorated after 1890. In the beginning of the 20th century, serious clashes between the Armenians, Azerbaijan Turks and Georgians in Caucasus. On these clashes, the worker class which supported socialism had a significant impact. Hence, the Russian Tsar had to announce Constitutionalism. England, who realized Russia was no longer a threat, formed an Alliance with Russia against Germany, and along with the French they joined World War I together. The heavy burden that the World War I brought increased the disorder in Russia. The economic problems resulted in more polarized political views and the movements by the people finally led to a riot in which the Bolshevik and the Menshevik acted together. The events that started in March 1917 continued until the abdication of Nikolai the Second and the joining of the Petrograd Garrison to the Bolsheviks as well as the confirmation of the Bolshevik Program by the Second Soviet Congress on October 25th, 1917. One of the biggest enemies of the Ottoman Empire in World War I was the Tsarate of Russia. Hence, the regime change resulted in one less enemy for the Empire to fight with. However, it also brought some additional problems with it. The extent of the refugees that came to the Ottoman Empire attracted the attention of numerous scientists and different academic studies have been performed on this issue. Some examples include the works of B. Bakar, K. Acar and U. Karadogan. As is seen, the studies on this issue mostly focus on the Russian Refugees who came to Istanbul. On the other hand, the refugee problem is only one of the outcomes of the Bolshevik Revolution on the Ottoman Empire. The scope of this study is the Ottoman-Russian relations after the Bolshevik Revolution. This study will focus on two aspects: 1) The views of the Ottoman Government and Ottoman Intellects on the developments in Russia during the era of uncertainty after the Bolshevik Revolution, 2) the problems the Ottoman Empire faced due to this revolution, among which the epidemics that occurred in the eastern and western parts of the Empire, the assets that were sent to Russia from the Port of Trabzon, the invasion of Russian currency in the market, the defection of some Russian soldiers to the Ottoman Empire, the antics that were smuggled to Russia, some events that happened along the Ottoman-Russian border, and whether the refugees would be given citize
在俄国,人民反对政权的运动始于19世纪末。俄国从1878年的柏林条约中获得的大量收益让英国感到不安,因为俄国在巴尔干国家的独立运动中扮演了角色,他们也可以在安纳托利亚和亚洲非常活跃。英格兰挑起亚美尼亚人,让俄国在安纳托利亚和高加索忙得不可开交。它还在远东挑衅和支持日本,因为日本可以与俄罗斯作战。由于这些原因,俄亚关系在1890年后恶化。20世纪初,高加索地区的亚美尼亚人、阿塞拜疆人、土耳其人和格鲁吉亚人之间发生了严重冲突。在这些冲突中,支持社会主义的工人阶级产生了重大影响。因此,俄国沙皇不得不宣布立宪。意识到俄国不再是威胁的英国,与俄国结成了对抗德国的联盟,并与法国一起加入了第一次世界大战。第一次世界大战带来的沉重负担加剧了俄国的混乱。经济问题导致了政治观点的两极分化,人民的运动最终导致了布尔什维克和孟什维克共同行动的骚乱。1917年3月开始的事件一直持续到尼古拉二世退位,彼得格勒卫戍部队加入布尔什维克,以及1917年10月25日第二次苏维埃代表大会通过布尔什维克纲领。奥斯曼帝国在第一次世界大战中最大的敌人之一是沙皇俄国。因此,政权更迭导致帝国少了一个敌人。然而,它也带来了一些额外的问题。来到奥斯曼帝国的难民的程度引起了许多科学家的注意,并就此问题进行了不同的学术研究。例如B. Bakar, K. Acar和U. Karadogan的作品。可以看出,关于这一问题的研究主要集中在来到伊斯坦布尔的俄罗斯难民身上。另一方面,难民问题只是布尔什维克革命对奥斯曼帝国造成的后果之一。本文的研究范围是布尔什维克革命后的俄土关系。本研究将重点研究两个方面:1)在布尔什维克革命后的不确定时期,奥斯曼政府和奥斯曼知识分子对俄罗斯事态发展的看法;2)由于这场革命,奥斯曼帝国面临的问题,其中包括帝国东部和西部发生的流行病,从特拉布松港运往俄罗斯的资产,俄罗斯货币在市场上的入侵,一些俄罗斯士兵叛逃到奥斯曼帝国;偷运到俄罗斯的滑稽行为,发生在奥斯曼-俄罗斯边境的一些事件,以及难民是否会被赋予敌国公民的地位。本研究将阐明奥斯曼统治者是如何解决这些问题的。这样一来,奥斯曼帝国的精英阶层对新政权的看法就会显露出来。在这项研究中,主要资源将是来自奥斯曼档案馆的文件。
{"title":"Bolşevik İhtilalinin Ardından Osmanlı Devleti’nin Rusya’daki Yeni Rejime Bakışı","authors":"Nejla Günay","doi":"10.33419/aamd.642336","DOIUrl":"https://doi.org/10.33419/aamd.642336","url":null,"abstract":"In Russia, the movements against the regime by the people started at the end of the 19th century. The abundance of the gains of Russia from the Berlin Treaty in 1878 disturbed England because of the role Russia played in the independence movements by the Balkan States and that they could also be very active in Anatolia and Asia. England provoked Armenians to keep Russia busy in Anatolia and Caucasus. It also provoked and supported Japan in the Far East for a war it could fight against Russia. Because of all these, the Russian-Armenian relations deteriorated after 1890. In the beginning of the 20th century, serious clashes between the Armenians, Azerbaijan Turks and Georgians in Caucasus. On these clashes, the worker class which supported socialism had a significant impact. Hence, the Russian Tsar had to announce Constitutionalism. England, who realized Russia was no longer a threat, formed an Alliance with Russia against Germany, and along with the French they joined World War I together. The heavy burden that the World War I brought increased the disorder in Russia. The economic problems resulted in more polarized political views and the movements by the people finally led to a riot in which the Bolshevik and the Menshevik acted together. The events that started in March 1917 continued until the abdication of Nikolai the Second and the joining of the Petrograd Garrison to the Bolsheviks as well as the confirmation of the Bolshevik Program by the Second Soviet Congress on October 25th, 1917. One of the biggest enemies of the Ottoman Empire in World War I was the Tsarate of Russia. Hence, the regime change resulted in one less enemy for the Empire to fight with. However, it also brought some additional problems with it. The extent of the refugees that came to the Ottoman Empire attracted the attention of numerous scientists and different academic studies have been performed on this issue. Some examples include the works of B. Bakar, K. Acar and U. Karadogan. As is seen, the studies on this issue mostly focus on the Russian Refugees who came to Istanbul. On the other hand, the refugee problem is only one of the outcomes of the Bolshevik Revolution on the Ottoman Empire. The scope of this study is the Ottoman-Russian relations after the Bolshevik Revolution. This study will focus on two aspects: 1) The views of the Ottoman Government and Ottoman Intellects on the developments in Russia during the era of uncertainty after the Bolshevik Revolution, 2) the problems the Ottoman Empire faced due to this revolution, among which the epidemics that occurred in the eastern and western parts of the Empire, the assets that were sent to Russia from the Port of Trabzon, the invasion of Russian currency in the market, the defection of some Russian soldiers to the Ottoman Empire, the antics that were smuggled to Russia, some events that happened along the Ottoman-Russian border, and whether the refugees would be given citize","PeriodicalId":408985,"journal":{"name":"Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi","volume":"7 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-11-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133244865","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Azerbaycan’in Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birligi’ne katilmasiyla Latin esasina dayanan alfabe 1922 yilindan itibaren Arap alfabesi ile birlikte kullanilmaya baslanmistir. Azerbaycan’in Latin Alfabesini uygulamaya baslamasi Turkiye’nin alfabe degisikligine ornek teskiletmistir. 1926 I. Baku Turkoloji Kongresi’nde alinan “Tum Turkler Icin Latin Alfabesine Gecme” karari ile Turk devletleri arasinda kulturel bagi guclendirme dusuncesi Turkiye’de Latin alfabesinin kabulunde etkili olmustur. Bu gelismenin hemen ardindan Turk kamuoyunda da alfabe tartismalari yeniden canlanmistir. Azerbaycan ve diger Orta Asya Turk topluluklarinin Latin alfabelerini benimsemeye baslamasi Turkcu aydinlar ve Turk Ocagi gibi kuruluslarin alfabe degisikligine destek vermelerine yol acmistir. Ayrica Azerbaycanli aydinlar da donemin onemli gazete ve dergilerindeki yazilariyla Turkiye’de alfabe degisikligini desteklemislerdir. Azerbaycan’da Arap alfabesinden Latin alfabesine gecilmesi geregi uzerinden yapilan tartismalar, Turkiye’de de benzer bicimde yasanmis, alfabe degisikligi yapilmadan toplumun aydinlatilamayacagi, okuma yazma sorununun giderilemeyecegi, Arap alfabesinden Latin alfabesine gecilmesi halinde, diger Turk halklari ile olan iliskilerinin daha da guclenecegi ileri surulmustur. Azerbaycan’da gerceklestirilen alfabe degisikliginin Turkiye uzerindeki etkilerinin neler oldugunun saptanmasini hedefleyen bu calismada; nitel arastirma yontemlerinden dokuman inceleme teknigi kullanilmistir. Incelemede alan yazininin disinda, arsiv kaynaklari, sureli yayinlar ve tetkik eserlere basvurulmustur. Elde edilen bulgular isiginda Azerbaycan’in yaptigi alfabe degisikliginin Turkiye’deki alfabe degisikligi uzerine yapilan tartismalara etkileri irdelenecektir. Ayni zamanda Turkiye ve Azerbaycan’da Latin alfabesine kullanilmaya baslanmasiyla ortaya cikan sonuclar incelenerek bir mukayese yapilacaktir.
阿塞拜疆加入苏维埃社会主义共和国联盟后,于 1922 年开始同时使用拉丁字母和阿拉伯字母。阿塞拜疆采用拉丁字母为土耳其的字母变革树立了榜样。 1926 年 I. 巴库突厥学大会决定所有土耳其人都采用拉丁字母,加强突厥各邦之间的文化联系的想法有效地推动了土耳其采用拉丁字母。在这一事态发展之后,土耳其舆论界立即恢复了对拉丁字母的讨论。阿塞拜疆和其他中亚突厥族群采用拉丁字母,促使突厥知识分子和组织(如 Turk Ocagi)支持更改字母。此外,阿塞拜疆知识分子也通过在当时的重要报纸和杂志上发表文章,支持土耳其的字母变革。阿塞拜疆关于是否需要将阿拉伯字母表改为拉丁字母表的辩论与土耳其类似,认为如果不改变字母表,社会就无法开化,扫盲问题就无法解决,而且如果将阿拉伯字母表改为拉丁字母表,与其他突厥民族的关系就会得到加强。本研究旨在确定阿塞拜疆字母变革对土耳其的影响,采用了定性研究方法之一的文献分析技术。除该领域的文献外,还查阅了档案资料、期刊和分析著作。根据研究结果,将分析阿塞拜疆更改字母表对土耳其关于更改字母表的讨论所产生的影响。同时,还将通过分析土耳其和阿塞拜疆引入拉丁字母的结果进行比较。
{"title":"Azerbaycan’ın Latin Alfabesine Geçişinin Türkiye’deki Alfabe Tartışmalarına Etkisi","authors":"Fahri Kiliç","doi":"10.33419/aamd.642401","DOIUrl":"https://doi.org/10.33419/aamd.642401","url":null,"abstract":"Azerbaycan’in Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birligi’ne katilmasiyla Latin esasina dayanan alfabe 1922 yilindan itibaren Arap alfabesi ile birlikte kullanilmaya baslanmistir. Azerbaycan’in Latin Alfabesini uygulamaya baslamasi Turkiye’nin alfabe degisikligine ornek teskiletmistir. 1926 I. Baku Turkoloji Kongresi’nde alinan “Tum Turkler Icin Latin Alfabesine Gecme” karari ile Turk devletleri arasinda kulturel bagi guclendirme dusuncesi Turkiye’de Latin alfabesinin kabulunde etkili olmustur. Bu gelismenin hemen ardindan Turk kamuoyunda da alfabe tartismalari yeniden canlanmistir. Azerbaycan ve diger Orta Asya Turk topluluklarinin Latin alfabelerini benimsemeye baslamasi Turkcu aydinlar ve Turk Ocagi gibi kuruluslarin alfabe degisikligine destek vermelerine yol acmistir. Ayrica Azerbaycanli aydinlar da donemin onemli gazete ve dergilerindeki yazilariyla Turkiye’de alfabe degisikligini desteklemislerdir. Azerbaycan’da Arap alfabesinden Latin alfabesine gecilmesi geregi uzerinden yapilan tartismalar, Turkiye’de de benzer bicimde yasanmis, alfabe degisikligi yapilmadan toplumun aydinlatilamayacagi, okuma yazma sorununun giderilemeyecegi, Arap alfabesinden Latin alfabesine gecilmesi halinde, diger Turk halklari ile olan iliskilerinin daha da guclenecegi ileri surulmustur. Azerbaycan’da gerceklestirilen alfabe degisikliginin Turkiye uzerindeki etkilerinin neler oldugunun saptanmasini hedefleyen bu calismada; nitel arastirma yontemlerinden dokuman inceleme teknigi kullanilmistir. Incelemede alan yazininin disinda, arsiv kaynaklari, sureli yayinlar ve tetkik eserlere basvurulmustur. Elde edilen bulgular isiginda Azerbaycan’in yaptigi alfabe degisikliginin Turkiye’deki alfabe degisikligi uzerine yapilan tartismalara etkileri irdelenecektir. Ayni zamanda Turkiye ve Azerbaycan’da Latin alfabesine kullanilmaya baslanmasiyla ortaya cikan sonuclar incelenerek bir mukayese yapilacaktir.","PeriodicalId":408985,"journal":{"name":"Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi","volume":"28 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-11-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"130295273","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Cumhuriyet’in ilk yillarindan itibaren bir ziraat ulkesi olan Turkiye’nin kalkinmasi icin calismalar yapilmaya baslandi. Bu maksatla tarim ve hayvancilik konusuna ayri bir onem verildi. Turkiye’deki hayvancilik faaliyetleri genel itibariyla geleneksel yontemlerle ve her ailenin gecimini temin edecek bir duzeyde yapilmaktaydi. Hayvanciliktaki urun verimini ve kalitesini yukselterek refahi kisiden bolgeye ve bolgeden ulkeye yaymak icin ozellikle 1930’lu yillardan itibaren devlet cesitli yontemler uygulamaya basladi. Bu noktada Turkiye’deki hayvanciligin gelisiminde merinos yetistiriciligi oncu bir rol oynadi. Almanya ve Macaristan’dan getirilen merinoslar agirlikli olarak Bursa, Balikesir ve Canakkale’de bulunan ciftliklerde islah edilerek melezleme yoluyla cogaltildi. Boylece yun ve et verimi yuksek “Turk tipi merinos” koyunu elde edildi. Bunlar Anadolu’nun iklim bakimindan elverisli bolgelerine gonderildi. Zamanla sayilarinda onemli bir artis meydana geldi. Bu durum ulke hayvanciliginin gelisimine ve ekonomisinin ek kaynak elde etmesine onemli bir katki saglamaktaydi. Bu calisma ile ozellikle Turkiye’de gerceklestirilen merinos yetistirme faaliyetleri ve bunun ulke hayvanciligina, ekonomisine ve sanayisine yansimasi ele alinmistir.
{"title":"Cumhuriyet Dönemi’nde Hayvancılığın Sanayiye Tatbikine Bir Örnek: Merinos Yetiştiriciliği","authors":"M. Polatoğlu","doi":"10.33419/aamd.642459","DOIUrl":"https://doi.org/10.33419/aamd.642459","url":null,"abstract":"Cumhuriyet’in ilk yillarindan itibaren bir ziraat ulkesi olan Turkiye’nin kalkinmasi icin calismalar yapilmaya baslandi. Bu maksatla tarim ve hayvancilik konusuna ayri bir onem verildi. Turkiye’deki hayvancilik faaliyetleri genel itibariyla geleneksel yontemlerle ve her ailenin gecimini temin edecek bir duzeyde yapilmaktaydi. Hayvanciliktaki urun verimini ve kalitesini yukselterek refahi kisiden bolgeye ve bolgeden ulkeye yaymak icin ozellikle 1930’lu yillardan itibaren devlet cesitli yontemler uygulamaya basladi. Bu noktada Turkiye’deki hayvanciligin gelisiminde merinos yetistiriciligi oncu bir rol oynadi. Almanya ve Macaristan’dan getirilen merinoslar agirlikli olarak Bursa, Balikesir ve Canakkale’de bulunan ciftliklerde islah edilerek melezleme yoluyla cogaltildi. Boylece yun ve et verimi yuksek “Turk tipi merinos” koyunu elde edildi. Bunlar Anadolu’nun iklim bakimindan elverisli bolgelerine gonderildi. Zamanla sayilarinda onemli bir artis meydana geldi. Bu durum ulke hayvanciliginin gelisimine ve ekonomisinin ek kaynak elde etmesine onemli bir katki saglamaktaydi. Bu calisma ile ozellikle Turkiye’de gerceklestirilen merinos yetistirme faaliyetleri ve bunun ulke hayvanciligina, ekonomisine ve sanayisine yansimasi ele alinmistir.","PeriodicalId":408985,"journal":{"name":"Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi","volume":"4 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-11-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128846956","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Ulkelerin gelismislik duzeylerinin ve modernlesmelerinin bircok degerlendirme unsurlari vardir. Bu kriterlerden biri de o ulkelerin baskentlerinin gelisim duzeyidir. Bu baglamda Turkiye Cumhuriyeti Devleti’nin baskenti Ankara, ulkeye ornek bir sehir olma yolunda hizli bir yapilanmaya tabi tutulmustur. Bu yapilanmalarin en onemlilerinden biri Ataturk Orman Ciftligi’dir. Ciftlik; Ankara’daki sitma hastaligiyla mucadele etmek, corak arazileri verimli hale getirmek, sehri guzellestirmek, sehre sosyal hizmet sunmak, sehrin tarimsal uretimini arttirmak ve endustri kuruluslarla Ankara ekonomisine canlilik kazandirmak amaciyla kurulmustur. Ciftlik, bu amaclari gerceklestirirken ulkenin diger sehirlerine de her alanda model de olmustur. Ataturk Orman Ciftligi’nin baskente cok guzel yansimalari ve olumlu etkileri olmustur: Şehir, kisa surede mimari yapisiyla, sehirlesme hiziyla, yesil alanlariyla ornek tarim kenti haline gelmesiyle Turkiye’nin ornek alinacak sehri olmustur. Ataturk Orman Ciftligi, ulkeye hizmetlerine devam ederken bu buyuk kurulusa -Ulu Onder Ataturk’un Is Bankasi hesabindan karsilanmak suretiyle- ciftlikler alinmis ve ciftlik icindeki yapilarda - Ulu Onder Ataturk’un Is Bankasi hesabindan karsilanmak suretiyle- insa edilmistir. Ciftligin mimari yapisi icin yabanci bilim adamlarindan faydalanilmistir. Bu bilim adamlari Ankara’yi yeniden insa ederken: “Modernlesme surecinde sabir ve para tukenmezse burada cok modern bir sehir kurulabilir.” diye de eklemislerdir. Yabancilarin bu sozleri karsisinda sehrin insasi uzerinden on yil gibi kisa sure gecmeden Ankara evrensel gelismislik duzeyini yakalama konusunda ivme kazanmistir. Bu calismada Ataturk donemi faaliyetlerinden Ankara Ataturk Orman Ciftligi ve bu ciftligin ulkenin modernlesme hamlesine etkileri, donemin basinindaki makale ve haberleriyle desteklenerek ifade edilmeye calisilacaktir.
{"title":"Basında Atatürk Orman Çiftliği (1925-1938)","authors":"Mustafa Kılınç","doi":"10.33419/aamd.642446","DOIUrl":"https://doi.org/10.33419/aamd.642446","url":null,"abstract":"Ulkelerin gelismislik duzeylerinin ve modernlesmelerinin bircok degerlendirme unsurlari vardir. Bu kriterlerden biri de o ulkelerin baskentlerinin gelisim duzeyidir. Bu baglamda Turkiye Cumhuriyeti Devleti’nin baskenti Ankara, ulkeye ornek bir sehir olma yolunda hizli bir yapilanmaya tabi tutulmustur. Bu yapilanmalarin en onemlilerinden biri Ataturk Orman Ciftligi’dir. Ciftlik; Ankara’daki sitma hastaligiyla mucadele etmek, corak arazileri verimli hale getirmek, sehri guzellestirmek, sehre sosyal hizmet sunmak, sehrin tarimsal uretimini arttirmak ve endustri kuruluslarla Ankara ekonomisine canlilik kazandirmak amaciyla kurulmustur. Ciftlik, bu amaclari gerceklestirirken ulkenin diger sehirlerine de her alanda model de olmustur. Ataturk Orman Ciftligi’nin baskente cok guzel yansimalari ve olumlu etkileri olmustur: Şehir, kisa surede mimari yapisiyla, sehirlesme hiziyla, yesil alanlariyla ornek tarim kenti haline gelmesiyle Turkiye’nin ornek alinacak sehri olmustur. Ataturk Orman Ciftligi, ulkeye hizmetlerine devam ederken bu buyuk kurulusa -Ulu Onder Ataturk’un Is Bankasi hesabindan karsilanmak suretiyle- ciftlikler alinmis ve ciftlik icindeki yapilarda - Ulu Onder Ataturk’un Is Bankasi hesabindan karsilanmak suretiyle- insa edilmistir. Ciftligin mimari yapisi icin yabanci bilim adamlarindan faydalanilmistir. Bu bilim adamlari Ankara’yi yeniden insa ederken: “Modernlesme surecinde sabir ve para tukenmezse burada cok modern bir sehir kurulabilir.” diye de eklemislerdir. Yabancilarin bu sozleri karsisinda sehrin insasi uzerinden on yil gibi kisa sure gecmeden Ankara evrensel gelismislik duzeyini yakalama konusunda ivme kazanmistir. Bu calismada Ataturk donemi faaliyetlerinden Ankara Ataturk Orman Ciftligi ve bu ciftligin ulkenin modernlesme hamlesine etkileri, donemin basinindaki makale ve haberleriyle desteklenerek ifade edilmeye calisilacaktir.","PeriodicalId":408985,"journal":{"name":"Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi","volume":"96 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-11-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125089255","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Hasan Tahsin’in “ilk kursunu” atarak Milli Mucadeleyi baslattigi tezi tarih anlatimina sonradan eklemlenmistir. Basta Nutuk olmak uzere Milli Mucadele tarihini anlatan birincil el kaynaklarda “Hasan Tahsin” ve “ilk kursun” anlatisi yer almaz. Bu calisma Hasan Tahsin’in “ilk kursunu” atarak Milli Mucadeleyi baslattigi tezine elestirel bir yaklasimla yeniden bakmayi amaclamaktadir. Tarih biliminin arastirma yontemlerine uygun olarak oncelikle birinci el kaynaklar taranmistir. Nitekim Osmanli arsivinde zengin bir belge icerigi ile karsilasilmistir. Ardindan konuyla ilgili yabanci arsiv belgelerine basvurulmus ve son olarak da donemin Turk basininda yer alan haberler degerlendirmeye alinmistir. Gorgu taniklarinin aktardiklari ise genis bir literaturu kapsadigi icin ayri makale konusu olarak dusunulmus ve soz konusu calismanin disinda birakilmistir.
{"title":"Belgelerin Gözünden Hasan Tahsin ve “İlk Kurşun” Meselesine Yeniden Bakmak","authors":"M. Vural","doi":"10.33419/aamd.642346","DOIUrl":"https://doi.org/10.33419/aamd.642346","url":null,"abstract":"Hasan Tahsin’in “ilk kursunu” atarak Milli Mucadeleyi baslattigi tezi tarih anlatimina sonradan eklemlenmistir. Basta Nutuk olmak uzere Milli Mucadele tarihini anlatan birincil el kaynaklarda “Hasan Tahsin” ve “ilk kursun” anlatisi yer almaz. Bu calisma Hasan Tahsin’in “ilk kursunu” atarak Milli Mucadeleyi baslattigi tezine elestirel bir yaklasimla yeniden bakmayi amaclamaktadir. Tarih biliminin arastirma yontemlerine uygun olarak oncelikle birinci el kaynaklar taranmistir. Nitekim Osmanli arsivinde zengin bir belge icerigi ile karsilasilmistir. Ardindan konuyla ilgili yabanci arsiv belgelerine basvurulmus ve son olarak da donemin Turk basininda yer alan haberler degerlendirmeye alinmistir. Gorgu taniklarinin aktardiklari ise genis bir literaturu kapsadigi icin ayri makale konusu olarak dusunulmus ve soz konusu calismanin disinda birakilmistir.","PeriodicalId":408985,"journal":{"name":"Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi","volume":"63 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-11-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"124880277","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
The aim of this study is to reveal the role of Haci Bedir Aga in the National Struggle and his activities in the GNAT. Haci Bedir Aga, who had large lands and a large tribe in the Adiyaman region, supported the National Struggle and Mustafa Kemal Pasha. Haci Bedir Aga, who stopped Ali Galip and his friends who tried to prevent Sivas Congress, made a great contribution to Antep and Urfa defense. Haci Bedir Aga, who personally participated in these struggles, was injured in Antep defense. Haci Bedir Aga, who received the Medal of Independence for his achievements, served as a deputy for three consecutive terms. He served as deputy of Malatya in the first and second periods of the Turkish Grand National Assembly. In the third period of Parliament, he was the representative of Kars. In 1927, Haci Bedir Aga, who supported Mustafa Kemal Pasha in the parliamentary work, died in Tarsus.
{"title":"Hacı Bedir Ağa’nın Millî Mücadeledeki Rolü ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki Faaliyetleri","authors":"M. Gündüz","doi":"10.33419/aamd.642373","DOIUrl":"https://doi.org/10.33419/aamd.642373","url":null,"abstract":"The aim of this study is to reveal the role of Haci Bedir Aga in the National Struggle and his activities in the GNAT. Haci Bedir Aga, who had large lands and a large tribe in the Adiyaman region, supported the National Struggle and Mustafa Kemal Pasha. Haci Bedir Aga, who stopped Ali Galip and his friends who tried to prevent Sivas Congress, made a great contribution to Antep and Urfa defense. Haci Bedir Aga, who personally participated in these struggles, was injured in Antep defense. Haci Bedir Aga, who received the Medal of Independence for his achievements, served as a deputy for three consecutive terms. He served as deputy of Malatya in the first and second periods of the Turkish Grand National Assembly. In the third period of Parliament, he was the representative of Kars. In 1927, Haci Bedir Aga, who supported Mustafa Kemal Pasha in the parliamentary work, died in Tarsus.","PeriodicalId":408985,"journal":{"name":"Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi","volume":"70 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-11-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129298593","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Cenevre Sozlesmesi’yle (1864) birlikte savas meydanlarinda yaralanan veya esir dusen askerlerin din, dil ve milliyetine bakilmaksizin korunmasi dusturu benimsenmis ve bunun icin uluslararasi duzeyde taninan kizilhac/kizilay topluluklari kurulmaya baslanmisti. Alman Kizilhac Toplulugu da bunlardan birisidir ve Osmanli Devleti’nin Italya ile yaptigi Trablusgarp Savasi’nda (1911-1912) Osmanli cephesinde saglik hizmeti vermistir. Savasin patlak vermesiyle Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin yardim cagrisina olumlu cevap veren Alman Kizilhac’i 1912 yilinin Şubat-Haziran aylari arasinda, yaklasik bes ay sureyle Aziziye yakinlarinda yer alan Garyan Kasabasi’nda bir askeri hastane kurarak saglik calismasi yurutmustur. Bu calismada, evvelâ Trablusgarp Savasi’nin nedenleri kisaca a ciklanacak, daha sonra Osmanli Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin yaptigi yardim cagrisi neticesinde Alman Kizilhac Merkez Komitesinin bu cagri karsisindaki tutumu hakkinda bilgi verilecektir. Ayrica, Trablusgarp’a gonderilen saglik ekibinin kimlerden tesekkul ettigi, personelin ve bolgeye gonderilecek malzemelerin hangi vasitalarla Trablusgarp’a ulastirildigi detayli bir sekilde ortaya konacaktir. Saglik ekibinin Garyan Alman Askeri Hastanesi’ni kurduktan sonra yuruttugu calismalar ve karsilasilan guclukler ayri ayri degerlendirilecek; doktorlarin tutugu kayitlar isiginda, bolgenin saglik haritasi ve hastaliklara gore tedavi edilenlerin sayisi tablolar halinde verilecektir. Son olarak yaralanan (mermi veya sarapnel parcasiyla) Turk askerleri ve bunlarin tedavileri ile ilgili ornekler verilecek; Alman saglik ekibinin Garyan’dan ayrilisiyla bolgedeki calismalarin hangi kurulus tarafindan yurutuldugu izah edilecektir.
{"title":"Trablusgarp Savaşı’nda Alman Kızılhaç (Salib-i Ahmer) Cemiyeti’nin Çalışmaları","authors":"Muttalip Şi̇mşek","doi":"10.33419/aamd.642317","DOIUrl":"https://doi.org/10.33419/aamd.642317","url":null,"abstract":"Cenevre Sozlesmesi’yle (1864) birlikte savas meydanlarinda yaralanan veya esir dusen askerlerin din, dil ve milliyetine bakilmaksizin korunmasi dusturu benimsenmis ve bunun icin uluslararasi duzeyde taninan kizilhac/kizilay topluluklari kurulmaya baslanmisti. Alman Kizilhac Toplulugu da bunlardan birisidir ve Osmanli Devleti’nin Italya ile yaptigi Trablusgarp Savasi’nda (1911-1912) Osmanli cephesinde saglik hizmeti vermistir. Savasin patlak vermesiyle Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin yardim cagrisina olumlu cevap veren Alman Kizilhac’i 1912 yilinin Şubat-Haziran aylari arasinda, yaklasik bes ay sureyle Aziziye yakinlarinda yer alan Garyan Kasabasi’nda bir askeri hastane kurarak saglik calismasi yurutmustur. Bu calismada, evvelâ Trablusgarp Savasi’nin nedenleri kisaca a ciklanacak, daha sonra Osmanli Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin yaptigi yardim cagrisi neticesinde Alman Kizilhac Merkez Komitesinin bu cagri karsisindaki tutumu hakkinda bilgi verilecektir. Ayrica, Trablusgarp’a gonderilen saglik ekibinin kimlerden tesekkul ettigi, personelin ve bolgeye gonderilecek malzemelerin hangi vasitalarla Trablusgarp’a ulastirildigi detayli bir sekilde ortaya konacaktir. Saglik ekibinin Garyan Alman Askeri Hastanesi’ni kurduktan sonra yuruttugu calismalar ve karsilasilan guclukler ayri ayri degerlendirilecek; doktorlarin tutugu kayitlar isiginda, bolgenin saglik haritasi ve hastaliklara gore tedavi edilenlerin sayisi tablolar halinde verilecektir. Son olarak yaralanan (mermi veya sarapnel parcasiyla) Turk askerleri ve bunlarin tedavileri ile ilgili ornekler verilecek; Alman saglik ekibinin Garyan’dan ayrilisiyla bolgedeki calismalarin hangi kurulus tarafindan yurutuldugu izah edilecektir.","PeriodicalId":408985,"journal":{"name":"Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi","volume":"23 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-11-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116533019","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}