Birinci Dünya Savaşı, öncesinde başlayan çalkantılar ve sonucunda yaşanan buhranla birlikte, Almanya’da karanlık bir atmosfer oluşmuş; bu karanlığın içinden dışavurumculuk gibi muhteşem bir sanat akımı yeşermiştir. Dışavurumculuk, Almanya sınırlarını aşarak, etkisini kaybetmeksizin, günümüze kadar ulaşmıştır. Ahşap baskının, adeta yeniden keşfedilerek sanatçıların dikkatini çekmesi, dışavurumculuğun ortaya çıkışından hemen öncedir. Modern Alman sanatında, ahşap baskılarıyla tanınanlar arasında, Ernst Barlach (1880-1938) da bulunmaktadır. Ahşap heykelin ustası olan sanatçının, ahşaba yonttuğu resimler, en az heykelleri kadar ilgi uyandırıcıdır. Barlach, plastik sanatlardaki üretimi kadar, tiyatro ve edebiyat yazıları ile de bilinmektedir. Özellikle tiyatro yazarlığı Barlach’ın yapıtlarında bütünlük oluşmasına neden olmuştur. Baskıları, heykellerinin hikâyelerini resimler; heykelleri de baskılardaki figürleri canlandırır gibi, karşılıklı bir ilişki içindedir. Bu ilişki tiyatro ve edebiyat yapıtlarında devam eder. Barlach’ın ilhamını aldığı Gotik Sanat, Rusya izlenimlerini çizdiği defterlerle buluşarak özgün bir sanat dili oluşturmuştur. Konuları ve biçim dilindeki tutarlılık, yapıtlarındaki bütünlüğü desteklemektedir. Die Wandlungen Gottes (Tanrının Dönüşümleri) yedi ahşap baskı resimden oluşan bir albümdür. Yazısız albümün anlam bütünlüğünü, başlıklar ve bunların sıralaması oluşturmaktadır. Bu albüm, heykellerine benzerlik taşıyan figürlerle, Barlach’ın sanatını oluşturan düşünsel ve biçimsel altyapıyı anlamayı kolaylaştırmaktadır.
{"title":"Ahşap baskıları ışığında Barlach’ın heykeline bakmak","authors":"Yıldız Güner","doi":"10.31566/arts.2141","DOIUrl":"https://doi.org/10.31566/arts.2141","url":null,"abstract":"Birinci Dünya Savaşı, öncesinde başlayan çalkantılar ve sonucunda yaşanan buhranla birlikte, Almanya’da karanlık bir atmosfer oluşmuş; bu karanlığın içinden dışavurumculuk gibi muhteşem bir sanat akımı yeşermiştir. Dışavurumculuk, Almanya sınırlarını aşarak, etkisini kaybetmeksizin, günümüze kadar ulaşmıştır. Ahşap baskının, adeta yeniden keşfedilerek sanatçıların dikkatini çekmesi, dışavurumculuğun ortaya çıkışından hemen öncedir. Modern Alman sanatında, ahşap baskılarıyla tanınanlar arasında, Ernst Barlach (1880-1938) da bulunmaktadır. Ahşap heykelin ustası olan sanatçının, ahşaba yonttuğu resimler, en az heykelleri kadar ilgi uyandırıcıdır. Barlach, plastik sanatlardaki üretimi kadar, tiyatro ve edebiyat yazıları ile de bilinmektedir. Özellikle tiyatro yazarlığı Barlach’ın yapıtlarında bütünlük oluşmasına neden olmuştur. Baskıları, heykellerinin hikâyelerini resimler; heykelleri de baskılardaki figürleri canlandırır gibi, karşılıklı bir ilişki içindedir. Bu ilişki tiyatro ve edebiyat yapıtlarında devam eder. Barlach’ın ilhamını aldığı Gotik Sanat, Rusya izlenimlerini çizdiği defterlerle buluşarak özgün bir sanat dili oluşturmuştur. Konuları ve biçim dilindeki tutarlılık, yapıtlarındaki bütünlüğü desteklemektedir. Die Wandlungen Gottes (Tanrının Dönüşümleri) yedi ahşap baskı resimden oluşan bir albümdür. Yazısız albümün anlam bütünlüğünü, başlıklar ve bunların sıralaması oluşturmaktadır. Bu albüm, heykellerine benzerlik taşıyan figürlerle, Barlach’ın sanatını oluşturan düşünsel ve biçimsel altyapıyı anlamayı kolaylaştırmaktadır.","PeriodicalId":45918,"journal":{"name":"International Journal of Arts Management","volume":"105 3","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135459835","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"管理学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
1882 yılında eğitim vermeye başlayan ve ülkemizin güzel sanatlar alanında ilk kurumu olan Sanayi-i Nefise Mekteb-i Âlisi, cumhuriyet dönemiyle birlikte Güzel Sanatlar Akademisi adını alır. Okul 1969 yılında 1172 sayılı kanunla İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (İDGSA) olarak bilimsel özerklik kazanacak ve 1982 yılında Yüksek Öğretim Kurulu’na bağlanarak Mimar Sinan Üniversitesi, 2004 yılından itibaren de Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi adıyla Türkiye’nin en köklü okullarından biri olma özelliğini taşıyacaktır. Başlangıç yıllarındaki müfredatların önemli bir kısmı, Avrupa’nın klasik bir sanat okulu olan École des Beaux-Arts ile kurulan bağlantılar ve burada eğitim alan hocaların izlenim ve üretimleri yönünde usta çırak ilişkisine dayalıdır. Okulun oluşumunda sanatın üç temel alanı resim, heykel ve mimarlığın yer alması nedeniyle desen bilgisi ekolün temelini oluşturur. 1930’lu yıllarda gerçekleşen akademi reformu ile çoğu Avrupa’dan gelen yabancı hocalar ve yetiştirdikleri kuşaklar, Türk Sanatı’nın gelişimde önemli bir rol oynar. Akademik yapı içinde bir ilk olma özelliği taşıyan Tiyatro Dekoru ve Kostümü Atölyesi ise 1962 yılında Prof. Erdoğan Aksel ve Prof. Sadi Öziş tarafından kurulur. Bu makalede, akademi tarihi içinde sahne dekor ve kostümü eğitiminin oluşumu, Türkiye’de sahne tasarımı mesleğinin öncülerinin akademi ile ilişkisi ve bu yıllarda sahne tasarımcılığını etkileyen sanatsal gelişmelere bakılacak, ayrıca bu alanda mesleki eğitim alan ilk kuşak mezunların görüşlerine yer verilecektir. Bu veriler ışığında yapılan incelemenin amacı; sahne tasarımcılığı mesleğinde akademik eğitimin sahne tasarımcısı olmak için neden gerekli olduğuna dair bir araştırma alanı oluşturmaktır.
{"title":"Güzel sanatlar akademisi, sahne tasarımı eğitiminde köklü bir ekol; ‘’Tiyatro Dekoru ve Kostümleri Atölyesi’’","authors":"Lütfiye Başak Özdoğan","doi":"10.31566/arts.2187","DOIUrl":"https://doi.org/10.31566/arts.2187","url":null,"abstract":"1882 yılında eğitim vermeye başlayan ve ülkemizin güzel sanatlar alanında ilk kurumu olan Sanayi-i Nefise Mekteb-i Âlisi, cumhuriyet dönemiyle birlikte Güzel Sanatlar Akademisi adını alır. Okul 1969 yılında 1172 sayılı kanunla İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (İDGSA) olarak bilimsel özerklik kazanacak ve 1982 yılında Yüksek Öğretim Kurulu’na bağlanarak Mimar Sinan Üniversitesi, 2004 yılından itibaren de Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi adıyla Türkiye’nin en köklü okullarından biri olma özelliğini taşıyacaktır. Başlangıç yıllarındaki müfredatların önemli bir kısmı, Avrupa’nın klasik bir sanat okulu olan École des Beaux-Arts ile kurulan bağlantılar ve burada eğitim alan hocaların izlenim ve üretimleri yönünde usta çırak ilişkisine dayalıdır. Okulun oluşumunda sanatın üç temel alanı resim, heykel ve mimarlığın yer alması nedeniyle desen bilgisi ekolün temelini oluşturur. 1930’lu yıllarda gerçekleşen akademi reformu ile çoğu Avrupa’dan gelen yabancı hocalar ve yetiştirdikleri kuşaklar, Türk Sanatı’nın gelişimde önemli bir rol oynar. Akademik yapı içinde bir ilk olma özelliği taşıyan Tiyatro Dekoru ve Kostümü Atölyesi ise 1962 yılında Prof. Erdoğan Aksel ve Prof. Sadi Öziş tarafından kurulur. Bu makalede, akademi tarihi içinde sahne dekor ve kostümü eğitiminin oluşumu, Türkiye’de sahne tasarımı mesleğinin öncülerinin akademi ile ilişkisi ve bu yıllarda sahne tasarımcılığını etkileyen sanatsal gelişmelere bakılacak, ayrıca bu alanda mesleki eğitim alan ilk kuşak mezunların görüşlerine yer verilecektir. Bu veriler ışığında yapılan incelemenin amacı; sahne tasarımcılığı mesleğinde akademik eğitimin sahne tasarımcısı olmak için neden gerekli olduğuna dair bir araştırma alanı oluşturmaktır.","PeriodicalId":45918,"journal":{"name":"International Journal of Arts Management","volume":"44 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135459836","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"管理学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Mit, masal ve söylenceler tarihsel gerçeklere ışık tutabilecek, toplumsal, kültürel, sembolik, psikolojik vb. pek çok anlamı barındıran ve bu bilgileri kuşaktan kuşağa aktaran kaynaklardır. Kahraman ise bu anlatılarda eylemin merkezinde, harekete geçen, maceraya atılan kişidir. Çağlar boyunca ataerkil toplum yapısının yerleşik değerleri doğrultusunda maceralara atılan, türlü badireler atlatarak zaferlere ulaşan bu kahramanlar, zihinlerimizde hep eril figürler olarak yer etmiştir. Oysa mitoloji pek çok kadın karakterin, detayları fazla bilinmeyen kahramanca mücadelesini ve yolculuğunu da içerir. Bu söylencelerde ataerkil toplumsal yapıya temellenen erkek dünyasının kadına yönelen bakışını ve kadının yaşantısı üzerinde kurguladığı ideali görmek mümkündür. Bu bağlamda Homeros’tan Euripides’e, Vergilius’tan Racine’e pek çok ozanın eserlerinde adından ve öyküsünden bahsedilen Andromakhe yerinde bir örnek olacaktır. Onun öyküsü prensesi olduğu Thebe kentinden başlar, Troya’ya gelin gider. Akhilleus’un ailesini katledişi, Hektor’un ölümü, Troya’nın düşüşü ve oğulları Astyanaks’ın öldürülüşü çileli yaşamının yalnızca bir bölümüdür. Onun yolculuğu kocasını öldüren adamın oğluna köle olarak devam eder. Andromakhe Vergilius’un Aeneas destanında bir kez daha karşımıza çıkar. Neoptolemos öldürülünce yine bir Troyalı prens olan Helenos’la evlenmiş, kocasının yönetimindeki Epirus’un kraliçesi olmuştur. Yaşantısının yönünü belirleyen tüm bu sert rüzgârlara rağmen Andromakhe tüm bu eserlerde dirayetli, onurlu, erdemli, yiğit ve bilinçli bir kadın olarak tasvir edilmiş ve bir kadın kahraman olarak yüceltilmiştir. Çağımızda toplumsal cinsiyet rollerinin nasıl biçimlendiğine geçmişin örnekleri ışığında bakacak olduğumuzda Andromakhe’ye biçilen rollerin eril bakış açısına göre belirlenmiş ideal kadına karşılık geldiği düşünülebilir. Andromakhe karakterinin büyük ozanların edebi eserlerindeki tasviri, yaşadıkları çağın bakış açısını ele verdiği gibi yazarın düşünceleri ile de biçimlenmiş görünmektedir. Diğer yandan sanat tarihini de derinden etkileyen ve destanlar içinde kendine yer bulan bir kadın kahraman olarak Andromakhe’nin hikâyesi, hemen hepsi erkek sanatçılar tarafından resmedilen betimlemeleriyle de eril dünyanın gözünden gösterilmektedir. Bu çalışmada Andromakhe bir kahraman figürü olarak önerilmiş ve onun erkek kahramanların şöhretinin gölgesinde kalmış hikâyesi araştırılmıştır. Resim sanatındaki örnekler arasında Andromakhe’nin yer aldığı resimler taranmış ve ulaşılan eserlerde konunun ele alınış biçimi incelenmiştir.
{"title":"Bir kadın kahraman olarak Andromakhe'nin yolculuğu ve resim sanatında betimlenişi","authors":"Ezgi Yemencioğlu Negir","doi":"10.31566/arts.2213","DOIUrl":"https://doi.org/10.31566/arts.2213","url":null,"abstract":"Mit, masal ve söylenceler tarihsel gerçeklere ışık tutabilecek, toplumsal, kültürel, sembolik, psikolojik vb. pek çok anlamı barındıran ve bu bilgileri kuşaktan kuşağa aktaran kaynaklardır. Kahraman ise bu anlatılarda eylemin merkezinde, harekete geçen, maceraya atılan kişidir. Çağlar boyunca ataerkil toplum yapısının yerleşik değerleri doğrultusunda maceralara atılan, türlü badireler atlatarak zaferlere ulaşan bu kahramanlar, zihinlerimizde hep eril figürler olarak yer etmiştir. Oysa mitoloji pek çok kadın karakterin, detayları fazla bilinmeyen kahramanca mücadelesini ve yolculuğunu da içerir. Bu söylencelerde ataerkil toplumsal yapıya temellenen erkek dünyasının kadına yönelen bakışını ve kadının yaşantısı üzerinde kurguladığı ideali görmek mümkündür. Bu bağlamda Homeros’tan Euripides’e, Vergilius’tan Racine’e pek çok ozanın eserlerinde adından ve öyküsünden bahsedilen Andromakhe yerinde bir örnek olacaktır. Onun öyküsü prensesi olduğu Thebe kentinden başlar, Troya’ya gelin gider. Akhilleus’un ailesini katledişi, Hektor’un ölümü, Troya’nın düşüşü ve oğulları Astyanaks’ın öldürülüşü çileli yaşamının yalnızca bir bölümüdür. Onun yolculuğu kocasını öldüren adamın oğluna köle olarak devam eder. Andromakhe Vergilius’un Aeneas destanında bir kez daha karşımıza çıkar. Neoptolemos öldürülünce yine bir Troyalı prens olan Helenos’la evlenmiş, kocasının yönetimindeki Epirus’un kraliçesi olmuştur. Yaşantısının yönünü belirleyen tüm bu sert rüzgârlara rağmen Andromakhe tüm bu eserlerde dirayetli, onurlu, erdemli, yiğit ve bilinçli bir kadın olarak tasvir edilmiş ve bir kadın kahraman olarak yüceltilmiştir. Çağımızda toplumsal cinsiyet rollerinin nasıl biçimlendiğine geçmişin örnekleri ışığında bakacak olduğumuzda Andromakhe’ye biçilen rollerin eril bakış açısına göre belirlenmiş ideal kadına karşılık geldiği düşünülebilir. Andromakhe karakterinin büyük ozanların edebi eserlerindeki tasviri, yaşadıkları çağın bakış açısını ele verdiği gibi yazarın düşünceleri ile de biçimlenmiş görünmektedir. Diğer yandan sanat tarihini de derinden etkileyen ve destanlar içinde kendine yer bulan bir kadın kahraman olarak Andromakhe’nin hikâyesi, hemen hepsi erkek sanatçılar tarafından resmedilen betimlemeleriyle de eril dünyanın gözünden gösterilmektedir. Bu çalışmada Andromakhe bir kahraman figürü olarak önerilmiş ve onun erkek kahramanların şöhretinin gölgesinde kalmış hikâyesi araştırılmıştır. Resim sanatındaki örnekler arasında Andromakhe’nin yer aldığı resimler taranmış ve ulaşılan eserlerde konunun ele alınış biçimi incelenmiştir.","PeriodicalId":45918,"journal":{"name":"International Journal of Arts Management","volume":"289 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135460798","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"管理学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Endüstri 4.0 ile başlayan yeni çağda, bir paradigma değişimi yaşanmıştır. Sosyo-kültürel yaşantımızın temel dinamikleri, bu yeni paradigmanın ekosisteminde köklü dönüşümler geçirmektedir. Moda; kimlik, beden ve kıyafet arasındaki etkileşimle somutlaşan sosyo-kültürel bir fenomen olarak kabul edilmektedir. Dijital Devrim’in moda endüstrisinde yarattığı teknolojik dönüşüm, “Dijital Moda” adı verilen ve kendi alanında kültürel devrim yaratan yeni bir kavramı ortaya çıkarmıştır. Dijital Moda’nın, Endüstri 4.0 ile başlayan yeni paradigmanın ortaya çıkardığı kavramlar, değerler, algılar, pratikler ve gerçeklik vizyonu ekosisteminde, toplumun davranışsal refleksleri ile şekillenerek yeni bir kültür oluşturması, akademik platformda tartışılması gereken yeni bir alanı temsil etmektedir. Bu çalışmada, söz konusunu fenomenin dönüşümü “gerçeklik algısı”, “değer yargısı”, “kimlik”, “beden” ve “kıyafet-zanaat” kavramları açısından incelenmektedir. Özellikle, gelişmekte olan genişletilmiş gerçeklik (XR) teknolojilerinin sunduğu mekân-zamansal yeni gerçeklik koşulları altında, kimlik beden ve kıyafet etkileşiminin nasıl dönüştüğü ele alınmaktadır. Dijital Moda, yalnızca geleneksel kıyafet tasarımı ve üretimi tekniklerinin geliştirilmesi veya alışveriş deneyiminin artırılması ile sınırlı kalmayıp, aynı zamanda yeni bir kimlik, beden ve kıyafet anlayışını temsil etmektedir.
{"title":"Dijital Moda: Endüstri 4.0 çağında kimlik, beden ve kıyafet etkileşimindeki dönüşüm ve kültürel devrim","authors":"Sadi Kerim Dündar","doi":"10.31566/arts.2143","DOIUrl":"https://doi.org/10.31566/arts.2143","url":null,"abstract":"Endüstri 4.0 ile başlayan yeni çağda, bir paradigma değişimi yaşanmıştır. Sosyo-kültürel yaşantımızın temel dinamikleri, bu yeni paradigmanın ekosisteminde köklü dönüşümler geçirmektedir. Moda; kimlik, beden ve kıyafet arasındaki etkileşimle somutlaşan sosyo-kültürel bir fenomen olarak kabul edilmektedir. Dijital Devrim’in moda endüstrisinde yarattığı teknolojik dönüşüm, “Dijital Moda” adı verilen ve kendi alanında kültürel devrim yaratan yeni bir kavramı ortaya çıkarmıştır. Dijital Moda’nın, Endüstri 4.0 ile başlayan yeni paradigmanın ortaya çıkardığı kavramlar, değerler, algılar, pratikler ve gerçeklik vizyonu ekosisteminde, toplumun davranışsal refleksleri ile şekillenerek yeni bir kültür oluşturması, akademik platformda tartışılması gereken yeni bir alanı temsil etmektedir. Bu çalışmada, söz konusunu fenomenin dönüşümü “gerçeklik algısı”, “değer yargısı”, “kimlik”, “beden” ve “kıyafet-zanaat” kavramları açısından incelenmektedir. Özellikle, gelişmekte olan genişletilmiş gerçeklik (XR) teknolojilerinin sunduğu mekân-zamansal yeni gerçeklik koşulları altında, kimlik beden ve kıyafet etkileşiminin nasıl dönüştüğü ele alınmaktadır. Dijital Moda, yalnızca geleneksel kıyafet tasarımı ve üretimi tekniklerinin geliştirilmesi veya alışveriş deneyiminin artırılması ile sınırlı kalmayıp, aynı zamanda yeni bir kimlik, beden ve kıyafet anlayışını temsil etmektedir.","PeriodicalId":45918,"journal":{"name":"International Journal of Arts Management","volume":"4 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135460792","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"管理学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Kazılar sırasında ortaya çıkan arkeolojik seramik buluntuları, form bütünlüğünü korumuş olanlarının yanı sıra çoğunlukla parçalar halinde dağınık olarak gün yüzüne çıkarılmaktadır. Sadece kullanım süreci ve kazı esnasında değil müzelerin sergi alanlarında veya depolardaki olumsuz koşullar neticesinde çeşitli deformasyonlara uğrayan seramik eserlerin mevcut durumlarının iyileştirilmesi ve gelecek kuşaklara aktarılması için çeşitli koruma ve onarım yöntemleri uygulanmaktadır. Bu çalışmada, çeşitli seramik obje örnekleri üzerinden koruma ve onarım çalışmalarında takip edilecek uygulama adımlarının yanı sıra bu uygulamalarda kullanılan malzeme, teknik ve uygun paketleme işlemleri araştırılmıştır. Çalışma kapsamında, sadece incelenen objelere uygulanan yöntemler ele alınmış olup, farklı objelerde, farklı malzeme ve tekniklerin kullanılabileceği unutulmamalıdır. Her objede aynı derece bozulma türü ve tahribat meydana gelemeyeceği gibi, uygulanan teknik ve malzemelerin de buna bağlı olarak değişkenlik göstermesi kaçınılmazdır.
{"title":"Tarihi seramik objelere uygulanan koruma ve onarım teknikleri","authors":"Serkan Timur, Fatma Zehra Çakıcı","doi":"10.31566/arts.2192","DOIUrl":"https://doi.org/10.31566/arts.2192","url":null,"abstract":"Kazılar sırasında ortaya çıkan arkeolojik seramik buluntuları, form bütünlüğünü korumuş olanlarının yanı sıra çoğunlukla parçalar halinde dağınık olarak gün yüzüne çıkarılmaktadır. Sadece kullanım süreci ve kazı esnasında değil müzelerin sergi alanlarında veya depolardaki olumsuz koşullar neticesinde çeşitli deformasyonlara uğrayan seramik eserlerin mevcut durumlarının iyileştirilmesi ve gelecek kuşaklara aktarılması için çeşitli koruma ve onarım yöntemleri uygulanmaktadır. Bu çalışmada, çeşitli seramik obje örnekleri üzerinden koruma ve onarım çalışmalarında takip edilecek uygulama adımlarının yanı sıra bu uygulamalarda kullanılan malzeme, teknik ve uygun paketleme işlemleri araştırılmıştır. Çalışma kapsamında, sadece incelenen objelere uygulanan yöntemler ele alınmış olup, farklı objelerde, farklı malzeme ve tekniklerin kullanılabileceği unutulmamalıdır. Her objede aynı derece bozulma türü ve tahribat meydana gelemeyeceği gibi, uygulanan teknik ve malzemelerin de buna bağlı olarak değişkenlik göstermesi kaçınılmazdır.","PeriodicalId":45918,"journal":{"name":"International Journal of Arts Management","volume":"88 3","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135460794","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"管理学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
The music industry is undergoing a profound transformation thanks to blockchain technology. This article extensively examines how the core components of music – production, distribution, performance, and presentation – are undergoing radical changes through the integration of blockchain technology. The traditional music industry faces significant challenges, particularly in vital areas like copyright management, music distribution, and artist compensation. These challenges have become even more complex with the digitization of music and the rise of online platforms. However, blockchain technology, with its decentralized and transparent structure, has the potential to overcome these obstacles. This technology takes important steps in addressing disputes related to copyright by enhancing the traceability and verifiability of music works throughout their lifecycle, thereby contributing to fairer compensation for artists. Moreover, this article also delves into other intersecting domains related to the music industry, focusing on safeguarding intellectual property in music and presenting innovative solutions to the intricate music economy. Relevant data gathered through qualitative research methods is systematically presented to comprehensively explore the potential role of blockchain technology in the music industry’s future. This exploratory analysis also investigates blockchain-supported platforms, providing an in-depth examination of their current development status and business models. The article places special emphasis on fundamental concepts such as copyright, ownership of artistic works, cultural heritage, and the role of blockchain technology in shaping the music industry, artists, and the ongoing digital transformation. In this rapidly evolving dynamic process, the transformative role of blockchain technology in the music industry and its potential must be continuously monitored, serving as a foundation for future-oriented initiatives. This comprehensive approach reflects the concerted effort to understand the effects of blockchain technology, which is shaping the trajectory of the music industry’s future, from a broader perspective.
{"title":"Paradigm shift in the music industry: Adaptation of blockchain technology and its transformative effects","authors":"Betül Yarar Koçer","doi":"10.31566/arts.2163","DOIUrl":"https://doi.org/10.31566/arts.2163","url":null,"abstract":"The music industry is undergoing a profound transformation thanks to blockchain technology. This article extensively examines how the core components of music – production, distribution, performance, and presentation – are undergoing radical changes through the integration of blockchain technology. The traditional music industry faces significant challenges, particularly in vital areas like copyright management, music distribution, and artist compensation. These challenges have become even more complex with the digitization of music and the rise of online platforms. However, blockchain technology, with its decentralized and transparent structure, has the potential to overcome these obstacles. This technology takes important steps in addressing disputes related to copyright by enhancing the traceability and verifiability of music works throughout their lifecycle, thereby contributing to fairer compensation for artists. Moreover, this article also delves into other intersecting domains related to the music industry, focusing on safeguarding intellectual property in music and presenting innovative solutions to the intricate music economy. Relevant data gathered through qualitative research methods is systematically presented to comprehensively explore the potential role of blockchain technology in the music industry’s future. This exploratory analysis also investigates blockchain-supported platforms, providing an in-depth examination of their current development status and business models. The article places special emphasis on fundamental concepts such as copyright, ownership of artistic works, cultural heritage, and the role of blockchain technology in shaping the music industry, artists, and the ongoing digital transformation. In this rapidly evolving dynamic process, the transformative role of blockchain technology in the music industry and its potential must be continuously monitored, serving as a foundation for future-oriented initiatives. This comprehensive approach reflects the concerted effort to understand the effects of blockchain technology, which is shaping the trajectory of the music industry’s future, from a broader perspective.","PeriodicalId":45918,"journal":{"name":"International Journal of Arts Management","volume":"61 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135460665","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"管理学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu makalede öncelikle yapım, dağıtım ve gösterim ağları ekseninde Türkiye sinemasına ilişkin genel bir çerçeve çizilmekte, ardından 2000’lerdeki durum değerlendirilmektedir. Özellikle dağıtım ve gösterim ağlarındaki yoğunlaşma CGV Mars Entertainment Group vakası çerçevesinde irdelenmekte, “patlamış mısır krizi” ve sonraki gelişmeler ele alınmaktadır. Bu sayede alana ilişkin düzenlemelerin ve kültür politikalarının önemini vurgulama imkânı doğmaktadır. Sinema sektöründeki gerilimler, Aralık 2018’de Cem Yılmaz’ın sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden yaptığı açıklamayla tartışmaya dönüşmüştür. Kamuoyunda “patlamış mısır krizi” olarak bilinen tartışma, salon işletmecilerinin patlamış mısır ve içecek satışları aracılığıyla bilet fiyatlarında indirim yaparak haksız kazanç elde ettikleri iddiasına dayanmaktadır. 2019 yılında 5224 Sayılı “Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkındaki Kanun”da yapılan düzenlemelerle sektördeki sorunlara ilişkin çözümler getirilmeye çalışılmıştır. Fakat yasadaki değişiklikler mevcut sorunlara köklü çözümler üretmediği gibi bağımsız filmlerin desteklenmesi konusunda bir gerilemeye yol açabilecek niteliktedir, ayrıca denetim ve sansür mekanizmalarının işleyeceğine dair bazı endişeler de uyandırmıştır. Covid-19 Pandemisinin hayatın pek çok alanında olduğu gibi sinema endüstrisinde de yıkıcı etkileri olmuş; dijitalleşme ve izleme pratiklerinin dönüşümü ivme kazanmıştır. Yatay ve dikey tekelleşmenin önüne geçen köklü çözümler üretilmesine ve Türkiye sinemasına uluslararası alanda bilinirlik kazandıran ana akım sinema dışındaki filmlerin örtük biçimde denetim mekanizmaları işletilmeksizin desteklenmesine ihtiyaç vardır.
{"title":"Yerli sinema ve endüstri ilişkileri bağlamında dağıtım-gösterim ağlarında yoğunlaşma: CGV Mars Entertainment Group vakası","authors":"Çağla Karabağ, Ezgi Bugey","doi":"10.31566/arts.2165","DOIUrl":"https://doi.org/10.31566/arts.2165","url":null,"abstract":"Bu makalede öncelikle yapım, dağıtım ve gösterim ağları ekseninde Türkiye sinemasına ilişkin genel bir çerçeve çizilmekte, ardından 2000’lerdeki durum değerlendirilmektedir. Özellikle dağıtım ve gösterim ağlarındaki yoğunlaşma CGV Mars Entertainment Group vakası çerçevesinde irdelenmekte, “patlamış mısır krizi” ve sonraki gelişmeler ele alınmaktadır. Bu sayede alana ilişkin düzenlemelerin ve kültür politikalarının önemini vurgulama imkânı doğmaktadır. Sinema sektöründeki gerilimler, Aralık 2018’de Cem Yılmaz’ın sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden yaptığı açıklamayla tartışmaya dönüşmüştür. Kamuoyunda “patlamış mısır krizi” olarak bilinen tartışma, salon işletmecilerinin patlamış mısır ve içecek satışları aracılığıyla bilet fiyatlarında indirim yaparak haksız kazanç elde ettikleri iddiasına dayanmaktadır. 2019 yılında 5224 Sayılı “Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkındaki Kanun”da yapılan düzenlemelerle sektördeki sorunlara ilişkin çözümler getirilmeye çalışılmıştır. Fakat yasadaki değişiklikler mevcut sorunlara köklü çözümler üretmediği gibi bağımsız filmlerin desteklenmesi konusunda bir gerilemeye yol açabilecek niteliktedir, ayrıca denetim ve sansür mekanizmalarının işleyeceğine dair bazı endişeler de uyandırmıştır. Covid-19 Pandemisinin hayatın pek çok alanında olduğu gibi sinema endüstrisinde de yıkıcı etkileri olmuş; dijitalleşme ve izleme pratiklerinin dönüşümü ivme kazanmıştır. Yatay ve dikey tekelleşmenin önüne geçen köklü çözümler üretilmesine ve Türkiye sinemasına uluslararası alanda bilinirlik kazandıran ana akım sinema dışındaki filmlerin örtük biçimde denetim mekanizmaları işletilmeksizin desteklenmesine ihtiyaç vardır.","PeriodicalId":45918,"journal":{"name":"International Journal of Arts Management","volume":"4 2","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135460797","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"管理学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Tasarım ve çizim programları, bilgisayar veya mobil çizim araçlarıyla tasarım, grafik oluşturma ve düzenleme işlemlerini hızlı ve verimli bir şekilde yapmak için kullanılan yazılımlardır. Bu yazılımlar, kullanıcıların çizim, tasarım ve düzenleme işlemlerini dijital olarak yapmalarına olanak tanır. Çizim araçlarının, tabletlerin ve uygulamalarının geleneksel yöntemlere göre üstünlüğü, yüzey tasarımı geliştirme süreçlerinde pratik çözümler sunması, iş akışında hız avantajı sağlaması ve düzenleme aşamalarında kolaylık sağlamasıyla ilgilidir. Çizim tabletleri ve programları dijitalleşme ile ortaya çıkan önemli bir araç haline gelmiştir. Bu süreçler kullanım alanını genişletmekte ve tasarımcıların yaratıcılığını beslemektedir. Ayrıca, bu teknolojilerin üretim süreçlerine kolay adaptasyonu, kullanıcılara avantaj sağlamaktadır. Endüstriyel akımlarla yaygınlaşan çizim programları içerisinde, online çalışma platformunda aktif bir çizim programı olan Procreate, iOS tabanlı cihazlarda kullanılabilen bir uygulamadır. IPad ile uyumlu çalışır ve Apple Pencil gibi basınca duyarlı bir kalemle birlikte kullanılabilir. Bu, kullanıcılara doğal bir çizim deneyimi sunar ve geleneksel çizim araçlarına benzer bir his yaratır. Yapılan çalışma içeriğinde, Procreate özelinde yeni nesil çizim teknolojilerinin tasarım alanına katkısı, çizim yöntemleri ve kullanıcı kolaylığı anlatılmaktadır.
设计和绘图程序是利用计算机或移动绘图工具快速有效地设计、创建和编辑图形的软件。这些软件允许用户以数字方式执行绘图、设计和编辑过程。绘图工具、平板电脑和应用程序之所以优于传统方法,是因为它们能为表面设计开发流程提供实用的解决方案,为工作流程提供速度优势,并为编辑阶段提供便利。绘图板和程序已成为数字化过程中出现的重要工具。这些程序扩大了使用范围,激发了设计师的创造力。此外,这些技术易于适应生产流程,也为用户带来了优势。在随着工业趋势而普及的绘图程序中,Procreate 是在线工作平台上的一款活跃绘图程序,是一款可在基于 iOS 的设备上使用的应用程序。它与 iPad 兼容,可与 Apple Pencil 等压感笔配合使用。这为用户提供了自然的绘画体验,并创造出与传统绘画工具类似的感觉。在研究内容中,Procreate 解释了新一代绘图技术对设计领域的贡献、绘图方法和用户友好性。
{"title":"Yeni nesil çizim teknolojilerinin tasarım alanına katkısı: Procreate örneği","authors":"İncilay Yurdakul, Gülçin Çavdar, Nilüfer Ünay Çubukcu, Esra Sunerli Topan","doi":"10.31566/arts.2138","DOIUrl":"https://doi.org/10.31566/arts.2138","url":null,"abstract":"Tasarım ve çizim programları, bilgisayar veya mobil çizim araçlarıyla tasarım, grafik oluşturma ve düzenleme işlemlerini hızlı ve verimli bir şekilde yapmak için kullanılan yazılımlardır. Bu yazılımlar, kullanıcıların çizim, tasarım ve düzenleme işlemlerini dijital olarak yapmalarına olanak tanır. Çizim araçlarının, tabletlerin ve uygulamalarının geleneksel yöntemlere göre üstünlüğü, yüzey tasarımı geliştirme süreçlerinde pratik çözümler sunması, iş akışında hız avantajı sağlaması ve düzenleme aşamalarında kolaylık sağlamasıyla ilgilidir. Çizim tabletleri ve programları dijitalleşme ile ortaya çıkan önemli bir araç haline gelmiştir. Bu süreçler kullanım alanını genişletmekte ve tasarımcıların yaratıcılığını beslemektedir. Ayrıca, bu teknolojilerin üretim süreçlerine kolay adaptasyonu, kullanıcılara avantaj sağlamaktadır. Endüstriyel akımlarla yaygınlaşan çizim programları içerisinde, online çalışma platformunda aktif bir çizim programı olan Procreate, iOS tabanlı cihazlarda kullanılabilen bir uygulamadır. IPad ile uyumlu çalışır ve Apple Pencil gibi basınca duyarlı bir kalemle birlikte kullanılabilir. Bu, kullanıcılara doğal bir çizim deneyimi sunar ve geleneksel çizim araçlarına benzer bir his yaratır. Yapılan çalışma içeriğinde, Procreate özelinde yeni nesil çizim teknolojilerinin tasarım alanına katkısı, çizim yöntemleri ve kullanıcı kolaylığı anlatılmaktadır.","PeriodicalId":45918,"journal":{"name":"International Journal of Arts Management","volume":"14 4","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135460796","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"管理学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
İnternet teknolojisinin toplumları ve bireyleri etkileşime yönlendirmesi, özellikle son otuz yıldır yoğun olarak gözlemlenmiş ve tartışılmış bir olgudur. Mesajlaşma ve içerik paylaşımı açısından bu alanda ön planda olan sosyal medyalar ile özellikle son yıllarda popülerleşen sanal toplantı ortamları ve akıllı cihazlarla yayılımı katlanarak artmış çevrimiçi nitelikte dijital oyunlar bu olgunun güncel odakları olarak ele alınmaktadır. Ancak dijital internet platformları, artık alışılmış bu başlıklar ötesinde farklı etkileşim deneylerini de ortaya çıkartabilecek büyük bir potansiyele sahiptir. Reddit’in başlattığı r/Place etkinliği bu bağlamda çevrimiçi içerik üretimi ile ilgilenen hemen her uzmanlıktan araştırmacının göz atmasını gerektirecek özgünlükte ve özellikte güncel bir etkileşimli internet fenomeni olma işlevine sahiptir. Betimleyici tarzda tasarlanmış bu çalışmada r/Place etkinliğinin metnin yazıldığı tarihe kadar gerçekleştirilmiş olan üç oturumunda uygulanmış dijital ve teknik tasarım sistemi, etkileşimli grafik üretim süreci, gruplar ve taraflarca ortaya çıkarılan grafik eserlerin türleri, temaları ile öne çıkan tasarımlar ve semboller incelenmiştir. Etkinliğin analizine dayanarak, gelecekteki karşılaştırılabilir yeni etkinliklerin potansiyel etkisine ilişkin öneriler ortaya konmuştur. Amaçlı örnekleme yöntemine göre seçilen etkinlik uygulama görselleri, görsel tasarım ve iletişim bağlamında betimsel içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir.
{"title":"Dijital grafik savaşları: Reddit r/Place etkinliğinin görsel tasarım ve iletişim bağlamında incelemesi","authors":"Oğuz Tunç","doi":"10.31566/arts.2199","DOIUrl":"https://doi.org/10.31566/arts.2199","url":null,"abstract":"İnternet teknolojisinin toplumları ve bireyleri etkileşime yönlendirmesi, özellikle son otuz yıldır yoğun olarak gözlemlenmiş ve tartışılmış bir olgudur. Mesajlaşma ve içerik paylaşımı açısından bu alanda ön planda olan sosyal medyalar ile özellikle son yıllarda popülerleşen sanal toplantı ortamları ve akıllı cihazlarla yayılımı katlanarak artmış çevrimiçi nitelikte dijital oyunlar bu olgunun güncel odakları olarak ele alınmaktadır. Ancak dijital internet platformları, artık alışılmış bu başlıklar ötesinde farklı etkileşim deneylerini de ortaya çıkartabilecek büyük bir potansiyele sahiptir. Reddit’in başlattığı r/Place etkinliği bu bağlamda çevrimiçi içerik üretimi ile ilgilenen hemen her uzmanlıktan araştırmacının göz atmasını gerektirecek özgünlükte ve özellikte güncel bir etkileşimli internet fenomeni olma işlevine sahiptir. Betimleyici tarzda tasarlanmış bu çalışmada r/Place etkinliğinin metnin yazıldığı tarihe kadar gerçekleştirilmiş olan üç oturumunda uygulanmış dijital ve teknik tasarım sistemi, etkileşimli grafik üretim süreci, gruplar ve taraflarca ortaya çıkarılan grafik eserlerin türleri, temaları ile öne çıkan tasarımlar ve semboller incelenmiştir. Etkinliğin analizine dayanarak, gelecekteki karşılaştırılabilir yeni etkinliklerin potansiyel etkisine ilişkin öneriler ortaya konmuştur. Amaçlı örnekleme yöntemine göre seçilen etkinlik uygulama görselleri, görsel tasarım ve iletişim bağlamında betimsel içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir.","PeriodicalId":45918,"journal":{"name":"International Journal of Arts Management","volume":"70 1-2","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135460793","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"管理学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Çalışmada, poiesis ve mimesis kavramlarının etimolojik ve felsefeye dayalı açılımlarından yola çıkılarak çağdaş mimarideki taklit eylemi üzerinden bir okuma gerçekleştirilmektedir. Bu okumada her ikisi de taklit anlamına gelen kopya ve mimesis arasındaki ayrım ve seçim konusunda bir farkındalığın oluşturulması amaçlanmaktadır. Mimesisin bir taklit olmasına rağmen bir kopya olmadığı vurgulanmaktadır. Sanayi Devrimi ile başlayan endüstri çağı yarattığı seri üretim ile kopya ürünler ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu üretim şekli pek çok alanda etkili olduğu gibi mimarlık alanında da etkili olmuştur. Özellikle 2. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa’daki yıkık kentlerin yeniden hızlıca inşa edilmesi fikri yeni bir mimari akımın temellerini atmıştır. Modern Mimari, her ne kadar ortaya çıkış misyonunda “bugüne ait olan” anlamını barındırsa da bugün gelinen noktada kentlerdeki niteliksiz yapılı çevrenin başkahramanı olmuştur. Çalışmada çağdaş mimarinin böyle bir noktada bulunmasının nedeninin mimesis ile kopya arasındaki ayrımın iyi yapılamamasından; öz/anlam/yöntem yerine biçimsel/nesne olanın taklit edilmesinden kaynaklandığı düşüncesi üzerinde durulmaktadır. Dahası mimesis ve tekniğinin doğru kullanılması ile mimarlık alanında yeni bir farkındalık yaratılabileceği, kopya ürünlerin yerine özgün mimari ürünlerin tasarlanmasının birey, toplum ve ülke için iyileştirici öneme sahip olduğu düşünülmektedir. Yapılı çevrenin insan psikolojisi ve davranışları üzerindeki etkisinin bu kadar önemli olması, birer taklit olsa da mimesis ve kopyanın yeniden okunmasını daha da anlamlı kılmaktadır. Mimesis hem mimarlık eğitimi hem de mimarlık eylemi için başarılı bir tasarım tekniğidir. Bu bağlamda, kopya ve mimesis kavramları üzerine kurulu bu metin mimarlık eğitimi, mimarlık eylemi ve mimari ürün tasarım yaklaşımı için eleştirel okuma sunmaktadır.
{"title":"Kopya ve mimesis ikiliğinde çağdaş mimaride taklit üzerine bir okuma","authors":"Evşen Yetim, Derya Elmalı Şen","doi":"10.31566/arts.2114","DOIUrl":"https://doi.org/10.31566/arts.2114","url":null,"abstract":"Çalışmada, poiesis ve mimesis kavramlarının etimolojik ve felsefeye dayalı açılımlarından yola çıkılarak çağdaş mimarideki taklit eylemi üzerinden bir okuma gerçekleştirilmektedir. Bu okumada her ikisi de taklit anlamına gelen kopya ve mimesis arasındaki ayrım ve seçim konusunda bir farkındalığın oluşturulması amaçlanmaktadır. Mimesisin bir taklit olmasına rağmen bir kopya olmadığı vurgulanmaktadır. Sanayi Devrimi ile başlayan endüstri çağı yarattığı seri üretim ile kopya ürünler ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu üretim şekli pek çok alanda etkili olduğu gibi mimarlık alanında da etkili olmuştur. Özellikle 2. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa’daki yıkık kentlerin yeniden hızlıca inşa edilmesi fikri yeni bir mimari akımın temellerini atmıştır. Modern Mimari, her ne kadar ortaya çıkış misyonunda “bugüne ait olan” anlamını barındırsa da bugün gelinen noktada kentlerdeki niteliksiz yapılı çevrenin başkahramanı olmuştur. Çalışmada çağdaş mimarinin böyle bir noktada bulunmasının nedeninin mimesis ile kopya arasındaki ayrımın iyi yapılamamasından; öz/anlam/yöntem yerine biçimsel/nesne olanın taklit edilmesinden kaynaklandığı düşüncesi üzerinde durulmaktadır. Dahası mimesis ve tekniğinin doğru kullanılması ile mimarlık alanında yeni bir farkındalık yaratılabileceği, kopya ürünlerin yerine özgün mimari ürünlerin tasarlanmasının birey, toplum ve ülke için iyileştirici öneme sahip olduğu düşünülmektedir. Yapılı çevrenin insan psikolojisi ve davranışları üzerindeki etkisinin bu kadar önemli olması, birer taklit olsa da mimesis ve kopyanın yeniden okunmasını daha da anlamlı kılmaktadır. Mimesis hem mimarlık eğitimi hem de mimarlık eylemi için başarılı bir tasarım tekniğidir. Bu bağlamda, kopya ve mimesis kavramları üzerine kurulu bu metin mimarlık eğitimi, mimarlık eylemi ve mimari ürün tasarım yaklaşımı için eleştirel okuma sunmaktadır.","PeriodicalId":45918,"journal":{"name":"International Journal of Arts Management","volume":"12 3","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135460795","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"管理学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}