Realist halk hikâyeleri; birçoğu XIX. yüzyılda yazıya geçirilen, gerçeklik unsurları ağır bastığı için halk hikâyelerinden farklılık gösteren mensur hikâyelerdir. Hançerli Hanım Hikâye-i Garîbesi, Letâifnâme, Hikâye-i Tayyarzâde, Cevrî Çelebi, Tıflî ile İki Birâderler Hikâyesi, Kanlı Bektaş, Sansar Mustafa Hikâyesi, Safiye ile Yusufşâh Hikâyesi, Hikâyet-i Sipâhî Şâdân, Hikâyet-i Hüseyin Çelebi ve Nigâr ve Şâh-ı Huban ve Kıssa-i Boşnak, Cafer Paşa Hikâyesi, Hikâye-i Sipâhî Kastamonî, Şâbûr Çelebi, Ferdâne Hanım, Hikâye-i Temimdâr, Hikâyet-i Bağdâd Şâh, Hikâyet-i Beng-i Hallaç, Evhâd Çelebi, İstanbul Batakhâneleri, Hâzâ Menâkıb-ı Fil’l-i Hümâyûn, Destân-ı Kıssa-i Şâd ile Gam, Hikâyet-i Kızılalma, Hikâyet (Kadı ile Uğrı) ve Hikâyet-i Mekr-i Zenân I-VI hikâyeleri realist halk hikâyeleri arasında değerlendirilmektedir. Bu çalışmada realist halk hikâyelerinde yer alan azınlıkların ve gayrimüslimlerin durumu incelenmiştir. Etnik azınlıklar, köleler ve cariyeler de çalışmanın konusuna dâhil edilmiştir. Hikâyeler incelenirken; Halk Edebiyatı Araştırmaları 2, Kitab-ı Mensur Realist İstanbul Hikâyeleri (Metinler), Realist Halk Hikâyelerinden Tayyarzâde Hikâyesi ile Hançerli Hanım Hikâyesi Üzerine Bir Tahlil Denemesi, Tıflî Hikâyeleri, Masaldan Romana Sözden Yazıya İstanbul Hikâyeleri ve Eski Türk Edebiyatında Mensur Hikâyeler adlı kitaplarda yer alan hikâye metinlerinden yararlanılmıştır. Realist halk hikâyelerinde yer alan azınlıklar ve gayrimüslimlerle ilgili bir araştırma yapılmamış olması bu çalışmayı gerekli kılmıştır.
现实主义民间故事是散文故事,其中许多成书于十九世纪,因其现实元素而有别于民间故事。Hançerli Hanım Hikâye-i Garîbesi, Letâifnâme, Hikâye-i Tayyarzâde, Cevrî Çelebi, Tıflî ile İki Birâderler Hikâyesi, Kanlı Bektaş, Sansar Mustafa Hikâyesi, Safiye ile Yusufşâh Hikâyesi, Hikâyet-i Sipâhî Şâdân, Hikâyet-i Hüseyin Çelebi ve Nigâr ve Şâh-ı Huban ve Kıssa-i Boşnak, Cafer Paşa Hikâyesi, Hikâye-i Sipâhî Kastamonî、Şâbûr Çelebi, Ferdâne Hanım, Hikâye-i Temimdâr, Hikâyet-i Bağdâd Şâh, Hikâyet-i Beng-i Hallaç, Hikâyet-i Beng-i Hallaç, Evhâd Çelebi, İstanbul Batakhâneleri, Hâzâ Menâkıb-ı Fil'l-i Hümâyûn, Destân-ı Kıssa-i Şâd ile Gam, Hikâyet-i Kızılalma, Hikâyet (Kadı ile Uğrı) and Hikâyet-i Mekr-i Zenân I-VI are considered among the realist folk tales.本研究分析了现实主义民间故事中少数民族和非穆斯林的状况。少数民族、奴隶和妻妾也在研究之列。在分析故事时,使用了《民间文学研究 2》、《Kitab-ı Mensur 现实主义伊斯坦布尔故事(Metinler)》、《现实主义民间故事 Tayyarzâde 故事和 Hançerli Hanım 故事》、《Tıflî 故事》、《Masaldan Romana Sözden Yazıya İstanbul Hikâyeleri 》和《Eski Türk Edebiyatında Mensur Hikâyeleri 》等书中的故事文本。由于缺乏对现实主义民间故事中少数民族和非穆斯林的研究,因此有必要进行这项研究。
{"title":"THE OTHERS IN REALIST FOLK STORIES: MINORITIES AND NON-MUSLIMS","authors":"R. G. Kayabaşi, Veyis Bursa","doi":"10.12981/mahder.1368042","DOIUrl":"https://doi.org/10.12981/mahder.1368042","url":null,"abstract":"Realist halk hikâyeleri; birçoğu XIX. yüzyılda yazıya geçirilen, gerçeklik unsurları ağır bastığı için halk hikâyelerinden farklılık gösteren mensur hikâyelerdir. Hançerli Hanım Hikâye-i Garîbesi, Letâifnâme, Hikâye-i Tayyarzâde, Cevrî Çelebi, Tıflî ile İki Birâderler Hikâyesi, Kanlı Bektaş, Sansar Mustafa Hikâyesi, Safiye ile Yusufşâh Hikâyesi, Hikâyet-i Sipâhî Şâdân, Hikâyet-i Hüseyin Çelebi ve Nigâr ve Şâh-ı Huban ve Kıssa-i Boşnak, Cafer Paşa Hikâyesi, Hikâye-i Sipâhî Kastamonî, Şâbûr Çelebi, Ferdâne Hanım, Hikâye-i Temimdâr, Hikâyet-i Bağdâd Şâh, Hikâyet-i Beng-i Hallaç, Evhâd Çelebi, İstanbul Batakhâneleri, Hâzâ Menâkıb-ı Fil’l-i Hümâyûn, Destân-ı Kıssa-i Şâd ile Gam, Hikâyet-i Kızılalma, Hikâyet (Kadı ile Uğrı) ve Hikâyet-i Mekr-i Zenân I-VI hikâyeleri realist halk hikâyeleri arasında değerlendirilmektedir. Bu çalışmada realist halk hikâyelerinde yer alan azınlıkların ve gayrimüslimlerin durumu incelenmiştir. Etnik azınlıklar, köleler ve cariyeler de çalışmanın konusuna dâhil edilmiştir. Hikâyeler incelenirken; Halk Edebiyatı Araştırmaları 2, Kitab-ı Mensur Realist İstanbul Hikâyeleri (Metinler), Realist Halk Hikâyelerinden Tayyarzâde Hikâyesi ile Hançerli Hanım Hikâyesi Üzerine Bir Tahlil Denemesi, Tıflî Hikâyeleri, Masaldan Romana Sözden Yazıya İstanbul Hikâyeleri ve Eski Türk Edebiyatında Mensur Hikâyeler adlı kitaplarda yer alan hikâye metinlerinden yararlanılmıştır. Realist halk hikâyelerinde yer alan azınlıklar ve gayrimüslimlerle ilgili bir araştırma yapılmamış olması bu çalışmayı gerekli kılmıştır.","PeriodicalId":507751,"journal":{"name":"Motif Akademi Halk Bilimi Dergisi","volume":"192 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139210896","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışmada Âşık Paşa’nın Garîbnâme adlı eserinde yer alan alplığın şartlarından at sahibi olmak ve Osmanlı dönemi korsan saz şairlerinin bu şartlara uyumu ele alınmıştır. Paşa eserinde devleti ve milleti din düşmanlarından korumak üzere savaşması gereken ideal savaşçı tipini dokuz maddeyle tarif etmiş ve iyi bir ata binmeyi dördüncü sıraya koymuştur. Çalışmanın kapsamında Osmanlı dönemi Cezayir sahası XVI, XVII ve XVIII. yüzyıllar korsan gazi saz şairlerinin at unsuruyla ilgili şiirleri incelenmiştir. Çalışmanın amacı, Osmanlı tarihi için büyük önem arz eden gazilik kavramının değişen ve gelişen hayat şartlarına bağlı olarak geçirdiği dönüşümlerden birini ortaya koymaktır. İnceleme esnasında metin şerhi yöntemi uygulanmış ve şiirlerin içerdikleri kavramlar konuyla ilişkileri bakımından izah edilmiştir. Buna ek olarak, Garîbnâme’de yer alan at sahibi olma şartının Osmanlı donanmasında yerini gemiye bıraktığı, korsan gazilerin gemileriyle atlar arasında çeşitli söz sanatları vasıtasıyla benzerlik kurdukları, ortaya çıkan benzerlik üzerinden gazâ kültürünün önde gelen isimlerinden Hz. Ali’nin atı Düldül’e atıfta bulundukları, atlara ad konulması gibi gemilere isimler verdikleri bu isimlerden birinin meşhur şair Köroğlu’nun atı Kır At ile benzediği tespit edilmiştir. Sonuç olarak, askerlik söz konusu olduğunda teçhizat üzerinde ortaya çıkan yenilik ve gelişmelerin, katı kuralları olan gelenekleri dahi değiştirdiği görülmüştür. Bununla beraber, Türk tarihi açısından büyük öneme sahip at unsurunun gazâ geleneği içerisinde tamamen kaybolmayıp keskin değişimlerde dahi gazi saz şairlerinin eserlerinde kendini gösterdiği tespit edilmiştir.
在本研究中,我们讨论了拥有一匹马--Âşık Pasha 的《Garîbnâme》中成为高山族的条件之一,以及奥斯曼帝国时期海盗工具诗人对这些条件的遵守情况。帕沙在他的作品中描述了理想的战士类型,他应该为保护国家和民族而战,抵御宗教敌人的九个项目,并将骑一匹好马放在第四位。在研究范围内,分析了奥斯曼帝国时期阿尔及利亚第十六、十七和十八世纪海盗 gazi saz 诗人与马元素有关的诗歌。研究的目的是揭示老兵主义概念的转变之一,这对奥斯曼历史非常重要,取决于不断变化和发展的生活条件。在分析过程中,采用了文本评注的方法,并从与主题的关系角度解释了诗歌中所包含的概念。除此以外,还确定了在加里布纳姆拥有一匹马的条件已被奥斯曼帝国海军中的一艘船所取代,海盗老兵通过各种语词在他们的船和马之间建立了相似性,他们通过出现的相似性提到了加扎文化的领军人物之一 Hz. Ali 的马 Düldül,他们给船取了像马名一样的名字,其中一个名字与著名诗人 Köroğlu 的马 Kır At 相似。因此,人们注意到,军事装备的创新和发展甚至改变了有严格规定的传统。不过,可以确定的是,在土耳其历史上具有重要意义的马元素并没有在加扎传统中完全消失,而是在资深器乐诗人的作品中表现出来,甚至发生了急剧的变化。
{"title":"ÂŞIK PAŞA’YA GÖRE ALPLIĞIN ŞARTLARI VE AT ŞARTININ OSMANLI KORSAN GAZİ SAZ ŞAİRLERİNDEKİ DEĞİŞİMİ","authors":"Göksel Gökçe","doi":"10.12981/mahder.1362017","DOIUrl":"https://doi.org/10.12981/mahder.1362017","url":null,"abstract":"Bu çalışmada Âşık Paşa’nın Garîbnâme adlı eserinde yer alan alplığın şartlarından at sahibi olmak ve Osmanlı dönemi korsan saz şairlerinin bu şartlara uyumu ele alınmıştır. Paşa eserinde devleti ve milleti din düşmanlarından korumak üzere savaşması gereken ideal savaşçı tipini dokuz maddeyle tarif etmiş ve iyi bir ata binmeyi dördüncü sıraya koymuştur. Çalışmanın kapsamında Osmanlı dönemi Cezayir sahası XVI, XVII ve XVIII. yüzyıllar korsan gazi saz şairlerinin at unsuruyla ilgili şiirleri incelenmiştir. Çalışmanın amacı, Osmanlı tarihi için büyük önem arz eden gazilik kavramının değişen ve gelişen hayat şartlarına bağlı olarak geçirdiği dönüşümlerden birini ortaya koymaktır. İnceleme esnasında metin şerhi yöntemi uygulanmış ve şiirlerin içerdikleri kavramlar konuyla ilişkileri bakımından izah edilmiştir. Buna ek olarak, Garîbnâme’de yer alan at sahibi olma şartının Osmanlı donanmasında yerini gemiye bıraktığı, korsan gazilerin gemileriyle atlar arasında çeşitli söz sanatları vasıtasıyla benzerlik kurdukları, ortaya çıkan benzerlik üzerinden gazâ kültürünün önde gelen isimlerinden Hz. Ali’nin atı Düldül’e atıfta bulundukları, atlara ad konulması gibi gemilere isimler verdikleri bu isimlerden birinin meşhur şair Köroğlu’nun atı Kır At ile benzediği tespit edilmiştir. Sonuç olarak, askerlik söz konusu olduğunda teçhizat üzerinde ortaya çıkan yenilik ve gelişmelerin, katı kuralları olan gelenekleri dahi değiştirdiği görülmüştür. Bununla beraber, Türk tarihi açısından büyük öneme sahip at unsurunun gazâ geleneği içerisinde tamamen kaybolmayıp keskin değişimlerde dahi gazi saz şairlerinin eserlerinde kendini gösterdiği tespit edilmiştir.","PeriodicalId":507751,"journal":{"name":"Motif Akademi Halk Bilimi Dergisi","volume":"49 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139212446","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
19. yüzyıl Rus edebiyatının önemli yazarlarından Mihail Yuryeviç Lermontov, otoriter devlet yönetiminin ve despot yöneticilerin yarattığı toplumsal baskının derinden hissedildiği Çar I. Nikolay’ın hükümdarlık döneminde yaratıcılığını şekillendirir. Toprak köleliğinin yarattığı acımasız hayat koşullarını, yetkisini kötüye kullanan yöneticileri, ayrıcalıklı, eğitimli ancak eylemsiz, halktan kopuk soylu sınıfını eserlerinde sert bir şekilde eleştiren yazar 1832 yılında yazmaya başladığı “Vadim” adlı eserinde döneminin olumsuzluklarını Çariçe II. Katerina döneminde yaşanan Pugaçev İsyanı çerçevesinde okuyucuya aktarır. Soylu-köylü sınıfı arasındaki uçurumun derinleşmesine neden olan II. Katerina yönetimi, Rus bireyinin ve toplumunun kaderini etkileyen sarsıcı sonuçlar doğurur. İnsanlık onurunu zedeleyen davranışlara maruz kalan halkın içinde doğan intikam duygusu kendi kaderini sorgulamasına zulüm edene karşı ayaklanmasına neden olur. Bu bağlamda devlet yönetiminin yarattığı olumsuz koşulların hem bireylerin hem toplumun üzerindeki yıkıcı etkisini göstermek isteyen Lermontov, “Vadim” eserinde melek-şeytan, iyi-kötü, güzel-çirkin gibi zıt kavramları kullanarak romantik, soyut imgeler çerçevesinde gerçekçi bir bakış açısı ile kahramanlarını betimler. Çalışmamızda II. Katerina yönetiminin yarattığı bozuklukların, olumsuzlukların ve yıkımın birey-toplum üzerindeki etkisi irdelenerek, Vadim adlı kahramanın bireysel intikam duygusunun ayaklanan halk kitlesinin öfkesi ile nasıl bütünleştiği incelenecektir. Bu bağlamda Lermontov’un intikam ve isyan kavramlarını anlatmak için kullandığı imgeler, kahramanların iyi-kötü arasındaki seçimleri, toplum-bireyin yaşadığı öfke yazarın yaratıcılığı ve düşünceleri çerçevesinde betimleyici metotla incelenmeye çalışılacaktır.
{"title":"TOPLUM VE BİREYİN İNTİKAM ÇATIŞMASI: M.Y. LERMONTOV’UN “VADİM”İ","authors":"İren Dilara Kongaz","doi":"10.12981/mahder.1343048","DOIUrl":"https://doi.org/10.12981/mahder.1343048","url":null,"abstract":"19. yüzyıl Rus edebiyatının önemli yazarlarından Mihail Yuryeviç Lermontov, otoriter devlet yönetiminin ve despot yöneticilerin yarattığı toplumsal baskının derinden hissedildiği Çar I. Nikolay’ın hükümdarlık döneminde yaratıcılığını şekillendirir. Toprak köleliğinin yarattığı acımasız hayat koşullarını, yetkisini kötüye kullanan yöneticileri, ayrıcalıklı, eğitimli ancak eylemsiz, halktan kopuk soylu sınıfını eserlerinde sert bir şekilde eleştiren yazar 1832 yılında yazmaya başladığı “Vadim” adlı eserinde döneminin olumsuzluklarını Çariçe II. Katerina döneminde yaşanan Pugaçev İsyanı çerçevesinde okuyucuya aktarır. Soylu-köylü sınıfı arasındaki uçurumun derinleşmesine neden olan II. Katerina yönetimi, Rus bireyinin ve toplumunun kaderini etkileyen sarsıcı sonuçlar doğurur. İnsanlık onurunu zedeleyen davranışlara maruz kalan halkın içinde doğan intikam duygusu kendi kaderini sorgulamasına zulüm edene karşı ayaklanmasına neden olur. Bu bağlamda devlet yönetiminin yarattığı olumsuz koşulların hem bireylerin hem toplumun üzerindeki yıkıcı etkisini göstermek isteyen Lermontov, “Vadim” eserinde melek-şeytan, iyi-kötü, güzel-çirkin gibi zıt kavramları kullanarak romantik, soyut imgeler çerçevesinde gerçekçi bir bakış açısı ile kahramanlarını betimler. Çalışmamızda II. Katerina yönetiminin yarattığı bozuklukların, olumsuzlukların ve yıkımın birey-toplum üzerindeki etkisi irdelenerek, Vadim adlı kahramanın bireysel intikam duygusunun ayaklanan halk kitlesinin öfkesi ile nasıl bütünleştiği incelenecektir. Bu bağlamda Lermontov’un intikam ve isyan kavramlarını anlatmak için kullandığı imgeler, kahramanların iyi-kötü arasındaki seçimleri, toplum-bireyin yaşadığı öfke yazarın yaratıcılığı ve düşünceleri çerçevesinde betimleyici metotla incelenmeye çalışılacaktır.","PeriodicalId":507751,"journal":{"name":"Motif Akademi Halk Bilimi Dergisi","volume":"24 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139222243","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Anadolu kentleriyle benzer dokumacılık süreci yaşamış olan Muş ve çevresi, İpek Yolunun merkezinde olmasından kaynaklı zengin dokuma örneklerine sahiptir. Bulanık merkez ilçe ve köylerinde de görülen halı, kilim, çözgü yüzlü dokumalar bu bilgiyi doğrulamaktadır. Günümüzde dokumacılık bitmiş olmasına rağmen yöre halkı el dokumalarına sahip çıkıp gündelik hayatta kullanmaktadır. 2020 yılında Muş Bulanık ilçe merkezi ve köylerinde tarama yöntemiyle alan araştırması yapılmıştır. Pandemi sürecinden dolayı evlere davet edilme suretiyle gidilmiştir. Araştırma sonucunda 28 adet halı yastık örneği incelenmiş fakat burada 20 adet örneğe yer verilmiştir. Bu örneklerde teknik yapı, kullanılan malzeme ve desen yapısı incelenmiştir. Türk (Gördes) düğüm tekniğinin kullanıldığı örneklerin neredeyse tamamında çözgü, atkı ve ilme yündür. Geometrik desen kompozisyonlarının ağırlıkta olduğu örneklerde stilize edilmiş bitkisel örnekler de mevcuttur. Yastık kompozisyonları 1/4 raport olarak dokunmuştur. Bunun yanı sıra zemini küçük motiflerle dolgulu ve resimli (camii ve minare) tasvirli örnekler de bulunmaktadır. Alan araştırması sürecinde dokumacılar ve koleksiyon sahiplerinden dokumalar hakkında bilgi edinilmiştir. Burada yer alan halı yastık dokumalar, Bulanık Balotu (Teğûd) köyünde ikamet eden Hasret Aydın, Fazıl Çelik ve Uzgörür (Neynik) köyünde ikamet eden Maşuk Balıkçı koleksiyonuna aittir.
{"title":"Etnografik Bir Obje Olarak Muş-Bulanık Halı Yastıkları","authors":"Şükrü Azi̇zi̇, Gonca Karavar","doi":"10.12981/mahder.1337654","DOIUrl":"https://doi.org/10.12981/mahder.1337654","url":null,"abstract":"Anadolu kentleriyle benzer dokumacılık süreci yaşamış olan Muş ve çevresi, İpek Yolunun merkezinde olmasından kaynaklı zengin dokuma örneklerine sahiptir. Bulanık merkez ilçe ve köylerinde de görülen halı, kilim, çözgü yüzlü dokumalar bu bilgiyi doğrulamaktadır. Günümüzde dokumacılık bitmiş olmasına rağmen yöre halkı el dokumalarına sahip çıkıp gündelik hayatta kullanmaktadır. 2020 yılında Muş Bulanık ilçe merkezi ve köylerinde tarama yöntemiyle alan araştırması yapılmıştır. Pandemi sürecinden dolayı evlere davet edilme suretiyle gidilmiştir. Araştırma sonucunda 28 adet halı yastık örneği incelenmiş fakat burada 20 adet örneğe yer verilmiştir. Bu örneklerde teknik yapı, kullanılan malzeme ve desen yapısı incelenmiştir. Türk (Gördes) düğüm tekniğinin kullanıldığı örneklerin neredeyse tamamında çözgü, atkı ve ilme yündür. Geometrik desen kompozisyonlarının ağırlıkta olduğu örneklerde stilize edilmiş bitkisel örnekler de mevcuttur. Yastık kompozisyonları 1/4 raport olarak dokunmuştur. Bunun yanı sıra zemini küçük motiflerle dolgulu ve resimli (camii ve minare) tasvirli örnekler de bulunmaktadır. Alan araştırması sürecinde dokumacılar ve koleksiyon sahiplerinden dokumalar hakkında bilgi edinilmiştir. Burada yer alan halı yastık dokumalar, Bulanık Balotu (Teğûd) köyünde ikamet eden Hasret Aydın, Fazıl Çelik ve Uzgörür (Neynik) köyünde ikamet eden Maşuk Balıkçı koleksiyonuna aittir.","PeriodicalId":507751,"journal":{"name":"Motif Akademi Halk Bilimi Dergisi","volume":"27 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139231642","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
ÖZ: Bursa Sevaisi, on yedinci yüzyıldan sonra görülmeye başlayan küçük bitkisel bezemelerin hakim olduğu bir kumaş çeşididir. Bursa Sevai kumaşların çözgüsünde ipek, atkısında pamuk, ilave desen ipliğinde ipek ve kılaptan iplik kullanılmıştır. Ancak ipek ve kılaptan iplikle dokunmuş birçok kumaş; Sevai, Selimiye, Şib, Serenk, Zifir gibi isimlerde anıldığı için Bursa Sevai kumaşı ile karıştırılmaktadır. Yazılı ve görsel kaynaklara bakıldığında birçok Sevai kumaş örneğini görmek mümkündür. Sevai kumaşlar dokunduğu yere, tercih edildiği yere, kullanılan hammaddenin yerine göre şehir isimleri ile birlikte anılmaktadır. Bursa Sevai kumaşının bir grubu dokunduğu yere göre mühür ile belgelenmiştir. Bu kumaş grubunun karakteristik özelliği zemin çözgü ve atkı ipliklerinde ekru, desende ise en fazla dört farklı rengin yer aldığı ilave desen çözgü ipliğinin kullanılmasıdır. Geçmişte halk tarafından geniş bir kullanım alanına sahip olan Bursa Sevai kumaşları günümüzde artık üretilmemektedir. Bu bağlamda incelenen Bursa Sevai kumaş grubunun teknik, desen, renk gibi özelliklerinin belgelenmesi çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Çalışmada tarama modeli yöntemi kullanılmıştır. Yazılı ve görsel kaynaklarda yer alan Bursa Sevai kumaş örneklerinin motif, kompozisyon, renk özelliklerinin belirlenmesi dışında ulaşılabilen dört adet örneğin teknik analizleri yapılması ile dokuma tekniği, hammadde ve kalite özellikleri de saptanmıştır. Bu açıdan çalışma, incelenen Bursa Sevai kumaş grubunun aynı özelliklerde tekrar yorumlanabilmesi bakımından önem arz etmektedir. Araştırmanın ilk aşamasında Sevai kumaşının tarihi gelişimi, ikinci aşamasında Sevai kumaşının tanımı ve çeşitleri, üçüncü aşamasında incelenen Bursa Sevai kumaş grubu ve özellikleri, dördüncü aşamasında ise yapılan incelemeler ve ulaşılan neticeler değerlendirilmiştir.
{"title":"BURSA SEVAİ KUMAŞ ÖRNEKLERİNDEN BİR GRUP ÜZERİNE İNCELEME","authors":"Ebru ÇATALKAYA GÖK","doi":"10.12981/mahder.1336101","DOIUrl":"https://doi.org/10.12981/mahder.1336101","url":null,"abstract":"ÖZ: Bursa Sevaisi, on yedinci yüzyıldan sonra görülmeye başlayan küçük bitkisel bezemelerin hakim olduğu bir kumaş çeşididir. Bursa Sevai kumaşların çözgüsünde ipek, atkısında pamuk, ilave desen ipliğinde ipek ve kılaptan iplik kullanılmıştır. Ancak ipek ve kılaptan iplikle dokunmuş birçok kumaş; Sevai, Selimiye, Şib, Serenk, Zifir gibi isimlerde anıldığı için Bursa Sevai kumaşı ile karıştırılmaktadır. Yazılı ve görsel kaynaklara bakıldığında birçok Sevai kumaş örneğini görmek mümkündür. Sevai kumaşlar dokunduğu yere, tercih edildiği yere, kullanılan hammaddenin yerine göre şehir isimleri ile birlikte anılmaktadır. Bursa Sevai kumaşının bir grubu dokunduğu yere göre mühür ile belgelenmiştir. Bu kumaş grubunun karakteristik özelliği zemin çözgü ve atkı ipliklerinde ekru, desende ise en fazla dört farklı rengin yer aldığı ilave desen çözgü ipliğinin kullanılmasıdır. Geçmişte halk tarafından geniş bir kullanım alanına sahip olan Bursa Sevai kumaşları günümüzde artık üretilmemektedir. Bu bağlamda incelenen Bursa Sevai kumaş grubunun teknik, desen, renk gibi özelliklerinin belgelenmesi çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Çalışmada tarama modeli yöntemi kullanılmıştır. Yazılı ve görsel kaynaklarda yer alan Bursa Sevai kumaş örneklerinin motif, kompozisyon, renk özelliklerinin belirlenmesi dışında ulaşılabilen dört adet örneğin teknik analizleri yapılması ile dokuma tekniği, hammadde ve kalite özellikleri de saptanmıştır. Bu açıdan çalışma, incelenen Bursa Sevai kumaş grubunun aynı özelliklerde tekrar yorumlanabilmesi bakımından önem arz etmektedir. Araştırmanın ilk aşamasında Sevai kumaşının tarihi gelişimi, ikinci aşamasında Sevai kumaşının tanımı ve çeşitleri, üçüncü aşamasında incelenen Bursa Sevai kumaş grubu ve özellikleri, dördüncü aşamasında ise yapılan incelemeler ve ulaşılan neticeler değerlendirilmiştir.","PeriodicalId":507751,"journal":{"name":"Motif Akademi Halk Bilimi Dergisi","volume":"4 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139233236","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
TÜMATA (Türk Musikisini Araştırma ve Tanıtma) grubu Türklerde müzikle tedavi geleneğinin temsilcilerinden biridir. Geleneksel tedavi yöntemi ve müziği bir araya getiren bir anlayışı benimsemiştir. 1976 yılında Türk Musikisini Araştırma ve Tanıtma Grubu olarak kurulan bu grubun amacı 6000 yıllık bir geçmişe sahip olan Eski Türklerde müziğin tedavi amaçlı kullanıldığı bilinmekte ve günümüzde de bu kültürün yaşatılması amaçlanmaktadır. TÜMATA grubu ile çok derinlere giden köklerimizin devamı olan repertuar, icra şekilleri, danslar, kıyafetler ve buna benzer modern tıpta yeniden keşfedilen müzik terapinin uygulama malzemeleri faaliyet konuları içindedir. TÜMATA grubunun bu çalışmalar içinde yaptığı Baksı Dansı, Arşetipikal Hareketler, İmaj Terapi, Makam Müziği ile Reseptif Terapi ve Pentatonik Müzik ile Reseptif Terapi uygulamalarıdır. Bu çalışmada TÜMATA grubunun faaliyet ve çalışmaları ile ilgili yaptıkları çalışmaların kuruluşundan bugüne derinlemesine incelenmesi amaçlanmaktadır. Durumun tespit edilmesinde TÜMATA grubu kurum yöneticisinin görüşüne ihtiyaç duyulmuştur. Nitel yaklaşımla yürütülen çalışmada derinlemesine görüşme tekniği kullanılmıştır. 12 adet açık uçlu sorunun olduğu bir görüşme formu hazırlanmıştır. Görüşmelerden elde edilen veriler neticesinde; TÜMATA grubunun Türk halkının kültür mirasını keşfetmeye ve korumaya çalıştığı, Dr. Güvenç’in modern tıp ile Antik Doğu Müziği ve Hareket Terapisinin uyumuna odaklandığı çalışmalar gerçekleştirdiği, kurum bünyesinde çalışan eğitmenlerin farklı meslek gruplarında uzmanlığı olan kişilerden oluştuğu, eğitim ve tedavilerde, insan sesinin ve geleneksel Türk çalgılarının ağırlıklı olarak kullanıldığı, danışanların başvuru nedenlerinin ağırlıklı olarak stres, kronik ağrı ve duygusal problemleri olduğu, danışanlara verilen terapinin etkisinin ölçülmesinde bir takım cihazların kullanıldığı, Danışanların terapi sonrası geri dönütlerinde esenlik duygusuna bağlı olarak rahatladıkları ve öz farkındalıklarının değiştiği, eğitimcilerin uzmanlık alanı ne ise ona göre uygulamalar yapıldığı ve bu uygulamalardan bir bilgi veri tabanı oluşturulduğu, TÜMATA grubunun yaptığı çalışmalar ile artık uluslararası düzeyde de tanındığı sonuçlarına ulaşılmıştır. TÜMATA grubunun çalışma ve etkinliklerin yaygınlaştırılmasında, etkinliklerini arttırmalı ve toplumla daha iş birliği olan çalışmalara yer vermelidir.
{"title":"REPRESENTRATIVE OF MUSIC THERAPY CENTESER IN TURKISH CULTURE: TURKISH MUSIC RESEARCH AND PROMOTION GROUP","authors":"Saide Sezen, Ü. K. Can","doi":"10.12981/mahder.1332556","DOIUrl":"https://doi.org/10.12981/mahder.1332556","url":null,"abstract":"TÜMATA (Türk Musikisini Araştırma ve Tanıtma) grubu Türklerde müzikle tedavi geleneğinin temsilcilerinden biridir. Geleneksel tedavi yöntemi ve müziği bir araya getiren bir anlayışı benimsemiştir. 1976 yılında Türk Musikisini Araştırma ve Tanıtma Grubu olarak kurulan bu grubun amacı 6000 yıllık bir geçmişe sahip olan Eski Türklerde müziğin tedavi amaçlı kullanıldığı bilinmekte ve günümüzde de bu kültürün yaşatılması amaçlanmaktadır. TÜMATA grubu ile çok derinlere giden köklerimizin devamı olan repertuar, icra şekilleri, danslar, kıyafetler ve buna benzer modern tıpta yeniden keşfedilen müzik terapinin uygulama malzemeleri faaliyet konuları içindedir. TÜMATA grubunun bu çalışmalar içinde yaptığı Baksı Dansı, Arşetipikal Hareketler, İmaj Terapi, Makam Müziği ile Reseptif Terapi ve Pentatonik Müzik ile Reseptif Terapi uygulamalarıdır. Bu çalışmada TÜMATA grubunun faaliyet ve çalışmaları ile ilgili yaptıkları çalışmaların kuruluşundan bugüne derinlemesine incelenmesi amaçlanmaktadır. Durumun tespit edilmesinde TÜMATA grubu kurum yöneticisinin görüşüne ihtiyaç duyulmuştur. Nitel yaklaşımla yürütülen çalışmada derinlemesine görüşme tekniği kullanılmıştır. 12 adet açık uçlu sorunun olduğu bir görüşme formu hazırlanmıştır. Görüşmelerden elde edilen veriler neticesinde; TÜMATA grubunun Türk halkının kültür mirasını keşfetmeye ve korumaya çalıştığı, Dr. Güvenç’in modern tıp ile Antik Doğu Müziği ve Hareket Terapisinin uyumuna odaklandığı çalışmalar gerçekleştirdiği, kurum bünyesinde çalışan eğitmenlerin farklı meslek gruplarında uzmanlığı olan kişilerden oluştuğu, eğitim ve tedavilerde, insan sesinin ve geleneksel Türk çalgılarının ağırlıklı olarak kullanıldığı, danışanların başvuru nedenlerinin ağırlıklı olarak stres, kronik ağrı ve duygusal problemleri olduğu, danışanlara verilen terapinin etkisinin ölçülmesinde bir takım cihazların kullanıldığı, Danışanların terapi sonrası geri dönütlerinde esenlik duygusuna bağlı olarak rahatladıkları ve öz farkındalıklarının değiştiği, eğitimcilerin uzmanlık alanı ne ise ona göre uygulamalar yapıldığı ve bu uygulamalardan bir bilgi veri tabanı oluşturulduğu, TÜMATA grubunun yaptığı çalışmalar ile artık uluslararası düzeyde de tanındığı sonuçlarına ulaşılmıştır. TÜMATA grubunun çalışma ve etkinliklerin yaygınlaştırılmasında, etkinliklerini arttırmalı ve toplumla daha iş birliği olan çalışmalara yer vermelidir.","PeriodicalId":507751,"journal":{"name":"Motif Akademi Halk Bilimi Dergisi","volume":"13 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139235246","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Alevilik Anadolu kültürel mirasının inançsal formlarından birisi olarak her dönem kamusal alanda inanç eksenli tartışmaların odağında yer almış, Aleviler de tarihsel nedenlerle kendilerini periferik alanlara saklayarak inançlarını izole bir şekilde yaşamışlardır. Tarihsel süreç boyunca inançlarına yönelik baskılarla zor zamanlar geçiren Aleviler yaşanan olumsuzluklara rağmen öğretilerine sahip çıkmışlar, cem ve semah ritüeli başta olmak üzere diğer inanç pratiklerinin yaşatılması için büyük çaba göstermişlerdir. Alevilerin inançsal miraslarını yaşatma isteği Anadolu’da olduğu gibi göç ettikleri ulusötesi alanlarda da devam etmiş, oluşturdukları diasporalarla kültürel varlıklarını Avrupa ülkelerinde de yaşatmaya çalışmışlardır. Bu çalışmada kültürel kimlik ve ulusötesilik bağlamında İsveç’te nasıl bir Aleviliğin şekillendiği, ulusötesi göçmen bir inançsal topluluk olarak İsveç Alevilerinin kültürel kodlarını nasıl aktardıkları, ana vatanlarıyla sürdürülen ilişkilerde inanç pratiklerinin önemi gibi bazı konular İsveç Alevilerinin perspektifinden aktarılmaya çalışılmıştır. Araştırmanın amacı İsveç’te nasıl bir kültürel inşa süreci yaşandığını, nasıl bir ulusötesi Alevi kimliğinin şekillendiğini ortaya koyabilmektir. Netografik ortamda 3 yıl süren ve yapılan görüşme, gözlem ve doküman analizleriyle sonlandırılan çalışmada nitel araştırma yöntemiyle birlikte kültür analizi deseni kullanılmış, ulusötesilik kuramının ortaya çıkmasına neden olan paradigmal değişimlere ve göçmenlerin kültürel inşa sürecinde müzik ve dans pratiklerinin rolüne odaklanılmıştır. Sonuç olarak, İsveç’te güçlü bir diaspora oluşturan Alevilerin, ulusötesi göçmen bir inançsal topluluk olarak yeni vatanlarında nasıl bir Alevi kimliği şekillendirdikleri ortaya konulmaya çalışılmıştır. As one of the religious forms of Anatolian cultural heritage, Alevism has always been at the center of faith-based debates in the public sphere, and Alevis have lived their faith in isolation by hiding themselves in peripheral areas due to historical reasons. Alevis, who have had a hard time with the pressure on their belief throughout the historical process, have protected their teachings despite the negativities and have made great efforts to keep their other faith practices, especially the cem and semah rituals alive. The desire of Alevis to protect their religious heritage continued in the transnational areas they migrated fom the Anatolia as well, and they tried to keep their cultural assets alive in European countries with the diasporas they created. In this study, issues such as how Alevism is shaped in Sweden in the context of cultural identity and transnationality, how Swedish Alevis transfer their cultural codes as a transnational immigrant religious community, and the importance of faith practices in relations with their homeland are tried to be conveyed from the perspective of Swedish Alevis. The aim of the research is to reveal what kind of a cultural construction process was experience
阿列维派作为安纳托利亚文化遗产的信仰形式之一,一直是公共领域基于信仰的辩论的中心,阿列维派由于历史原因,一直隐居在边缘地区,过着与世隔绝的信仰生活。在整个历史进程中,阿列维人在其信仰受到压迫的情况下过得很艰难,但尽管身处逆境,他们仍将其教义传承了下来,并为保持其信仰习俗,尤其是 cem 和 semah 仪式的活力做出了巨大努力。阿列维人在安纳托利亚以及在他们移居的跨国地区都一直渴望保留自己的宗教遗产,他们还试图通过他们形成的移民社群在欧洲国家保留自己的文化遗产。本研究试图从瑞典阿列维人的视角出发,探讨在文化认同和跨国主义的背景下,瑞典形成了怎样的阿列维主义,瑞典阿列维人作为跨国移民信仰群体如何传承其文化准则,以及信仰实践在与祖国关系中的重要性等问题。研究的目的是揭示瑞典正在进行怎样的文化建设过程,以及正在形成怎样的跨国阿列维身份。这项研究在网络环境中进行了三年,通过访谈、观察和文件分析得出结论。研究采用了定性研究方法和文化分析设计,重点关注导致跨国主义理论出现的范式变化以及音乐和舞蹈实践在移民文化建设过程中的作用。因此,本研究试图揭示在瑞典形成强大移民社群的阿列维人如何在其新家园塑造作为跨国移民信仰社群的阿列维身份。 作为安纳托利亚文化遗产的宗教形式之一,阿列维教一直是公共领域信仰辩论的中心,由于历史原因,阿列维人一直隐居在边缘地区,过着与世隔绝的信仰生活。在整个历史进程中,阿列维人在其信仰所承受的压力下过着艰难的生活,他们不顾负面影响,保护着自己的教义,并为保持其他信仰习俗,尤其是 cem 和 semah 仪式的活力做出了巨大努力。阿列维人保护其宗教遗产的愿望在他们从安纳托利亚迁出的跨国地区也在继续,他们试图通过他们建立的移民社群在欧洲国家保持其文化资产的活力。在本研究中,我们试图从瑞典阿列维人的视角出发,探讨在文化认同和跨国性的背景下,阿列维教是如何在瑞典形成的;作为一个跨国移民宗教社区,瑞典阿列维人是如何传承其文化代码的;以及信仰实践在与祖国关系中的重要性等问题。研究的目的是揭示在瑞典经历了怎样的文化建构过程,以及由此形成了怎样的跨国阿列维人身份。这项研究在网络环境中进行了 3 年,最后通过访谈、观察和文件分析得出结论。研究中使用了定性研究方法和文化分析设计,重点关注了导致跨国性理论出现的范式转变以及音乐和舞蹈实践在移民文化建构过程中的作用。因此,本研究试图揭示在瑞典形成强大移民社群的阿列维人如何在其新家园塑造作为跨国移民宗教社群的阿列维身份。
{"title":"ULUSÖTESİ GÖÇ, KİMLİK VE AİDİYET: İSVEÇ ALEVİLERİ ÖRNEĞİ","authors":"O. Şahi̇n","doi":"10.12981/mahder.1320657","DOIUrl":"https://doi.org/10.12981/mahder.1320657","url":null,"abstract":"Alevilik Anadolu kültürel mirasının inançsal formlarından birisi olarak her dönem kamusal alanda inanç eksenli tartışmaların odağında yer almış, Aleviler de tarihsel nedenlerle kendilerini periferik alanlara saklayarak inançlarını izole bir şekilde yaşamışlardır. Tarihsel süreç boyunca inançlarına yönelik baskılarla zor zamanlar geçiren Aleviler yaşanan olumsuzluklara rağmen öğretilerine sahip çıkmışlar, cem ve semah ritüeli başta olmak üzere diğer inanç pratiklerinin yaşatılması için büyük çaba göstermişlerdir. Alevilerin inançsal miraslarını yaşatma isteği Anadolu’da olduğu gibi göç ettikleri ulusötesi alanlarda da devam etmiş, oluşturdukları diasporalarla kültürel varlıklarını Avrupa ülkelerinde de yaşatmaya çalışmışlardır. Bu çalışmada kültürel kimlik ve ulusötesilik bağlamında İsveç’te nasıl bir Aleviliğin şekillendiği, ulusötesi göçmen bir inançsal topluluk olarak İsveç Alevilerinin kültürel kodlarını nasıl aktardıkları, ana vatanlarıyla sürdürülen ilişkilerde inanç pratiklerinin önemi gibi bazı konular İsveç Alevilerinin perspektifinden aktarılmaya çalışılmıştır. Araştırmanın amacı İsveç’te nasıl bir kültürel inşa süreci yaşandığını, nasıl bir ulusötesi Alevi kimliğinin şekillendiğini ortaya koyabilmektir. Netografik ortamda 3 yıl süren ve yapılan görüşme, gözlem ve doküman analizleriyle sonlandırılan çalışmada nitel araştırma yöntemiyle birlikte kültür analizi deseni kullanılmış, ulusötesilik kuramının ortaya çıkmasına neden olan paradigmal değişimlere ve göçmenlerin kültürel inşa sürecinde müzik ve dans pratiklerinin rolüne odaklanılmıştır. Sonuç olarak, İsveç’te güçlü bir diaspora oluşturan Alevilerin, ulusötesi göçmen bir inançsal topluluk olarak yeni vatanlarında nasıl bir Alevi kimliği şekillendirdikleri ortaya konulmaya çalışılmıştır. As one of the religious forms of Anatolian cultural heritage, Alevism has always been at the center of faith-based debates in the public sphere, and Alevis have lived their faith in isolation by hiding themselves in peripheral areas due to historical reasons. Alevis, who have had a hard time with the pressure on their belief throughout the historical process, have protected their teachings despite the negativities and have made great efforts to keep their other faith practices, especially the cem and semah rituals alive. The desire of Alevis to protect their religious heritage continued in the transnational areas they migrated fom the Anatolia as well, and they tried to keep their cultural assets alive in European countries with the diasporas they created. In this study, issues such as how Alevism is shaped in Sweden in the context of cultural identity and transnationality, how Swedish Alevis transfer their cultural codes as a transnational immigrant religious community, and the importance of faith practices in relations with their homeland are tried to be conveyed from the perspective of Swedish Alevis. The aim of the research is to reveal what kind of a cultural construction process was experience","PeriodicalId":507751,"journal":{"name":"Motif Akademi Halk Bilimi Dergisi","volume":"17 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139235683","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
ÖZ: Kayıtdışı çalışma kavramı son yıllarda Suriyeli sığınmacılarla birlikte tekrar günden olan konulardan birisidir. Kayıtdışı çalışma Türkiye’de Küreselleşme ile birlikte ivme kazanmıştır. Küresel pazarlar arasında sert rekabetin oluşması sonucu işverenler mümkün olduğunca karlarını arttırmak ve rekabete karşı direnç gösterebilmek için işgücünün maliyetini düşürmeye çalışmışlar ve bu süreç sonunda da tüm dünya da olduğu gibi göçmen emek gündeme düşmüştür. Suriyeli sığınmacı sayısının 2011 yılından günümüze kadar hızlı artış göstermesi ve sığınmacıların işgücü piyasalarına dahil olması kayıtdışılık ve sığınmacılık konularını beraber ele alınmasını zorunlu hale getirmiştir. Bu çalışmada piyasalarda kayıtdışılık kavramıyla ve Suriyeli sığınmacıların işgücü piyasalarındaki konumları ve yaşadıkları sıkıntılar beraber işlenerek analiz edilecektir.
{"title":"KAYITDIŞI ÇALIŞMA VE SURİYELİ SIĞINMACI İŞÇİLER","authors":"Onur Bayrakci","doi":"10.12981/mahder.1317670","DOIUrl":"https://doi.org/10.12981/mahder.1317670","url":null,"abstract":"ÖZ: Kayıtdışı çalışma kavramı son yıllarda Suriyeli sığınmacılarla birlikte tekrar günden olan konulardan birisidir. Kayıtdışı çalışma Türkiye’de Küreselleşme ile birlikte ivme kazanmıştır. Küresel pazarlar arasında sert rekabetin oluşması sonucu işverenler mümkün olduğunca karlarını arttırmak ve rekabete karşı direnç gösterebilmek için işgücünün maliyetini düşürmeye çalışmışlar ve bu süreç sonunda da tüm dünya da olduğu gibi göçmen emek gündeme düşmüştür. Suriyeli sığınmacı sayısının 2011 yılından günümüze kadar hızlı artış göstermesi ve sığınmacıların işgücü piyasalarına dahil olması kayıtdışılık ve sığınmacılık konularını beraber ele alınmasını zorunlu hale getirmiştir. Bu çalışmada piyasalarda kayıtdışılık kavramıyla ve Suriyeli sığınmacıların işgücü piyasalarındaki konumları ve yaşadıkları sıkıntılar beraber işlenerek analiz edilecektir.","PeriodicalId":507751,"journal":{"name":"Motif Akademi Halk Bilimi Dergisi","volume":"112 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139239148","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
ÖZ: Renkli sırları metal zemine kalıcı olarak eritme tekniği olan mine sanatı, iki bin yılı aşkın bir süredir süsleme sanatları arasında önemli bir yer tutmaktadır. Mine; metal üzerinde bir yüzey dokusu oluşturmanın yanı sıra, tarihsel olarak değerli taş ve tabloların yerine kullanılmıştır. Boyadan daha dayanıklı olan mine, bir ressamın yağlı boya tablo yapması gibi mücevherlere uygulanabilmektedir. Mineler, metal tabanlara pek çok farklı yöntemle uygulanıp pişirilebilir. Malzemelerle oluşturulabilen tasarımlar ve efektler, desenlerden şeffaf ve opak sırlara, hikâye resimlerinden soyut kompozisyonlara kadar uzanmaktadır. Mineleme teknikleri kapsamında; kuyumcu, gravürcü, süsleme sanatçısı veya minyatürcünün özel becerilerinden yararlanmak mümkündür. Cloisonne (yükseltilmiş hücre), champleve (batık hücre), basse taille (alçak kabartma), plique a jour (pencere) ve limoges (boyama) gibi geleneksel mine teknikleri kullanılırken, metal üzerine cam katmanlarının pişirilmesiyle görsel derinlik elde edilmektedir. Çalışmada; tekniğin uygulanması sürecinde yol gösterici bilgiler ile bu sanata ilgi duyan araştırmacı ve zanaatkârlara tasarım fikri oluşturması açısından uluslararası çağdaş sanatçıların farklı mine tekniklerini kullanarak yaptıkları eserlere yer verilmiştir. Anahtar Kelimeler: El Sanatları, Kuyumculuk, Yüzey Süsleme, Mine Sanatı, Çağdaş Takı ABSTRACT: The art of enamel, which is the technique of permanently melting colored glazes on the metal base, has an important place among the decorative arts for over two thousand years. Enamel; In addition to creating a surface texture on metal, it has historically been used as a substitute for gemstones and paintings. Enamel, which is more durable than paint, can be applied to jewelry like an artist painting an oil painting. Enamels can be applied and fired on metal bases in many different ways. The designs and effects that can be created with materials range from patterns to transparent and opaque glazes, from story paintings to abstract compositions. Within the scope of enameling techniques; it is possible to benefit from the special skills of a jeweler, engraver, ornament artist or miniaturist. While traditional enamel techniques such as cloisonne (raised cell), champleve (sunken cell), basse taille (low relief), plique a jour (window) and limoges (painting) are used, visual depth is achieved by firing glass layers on metal. In the study; The works made by international contemporary artists using different enamel techniques are included in order to create a design idea for researchers and craftsmen who are interested in this art, with guiding information in the application process of the technique. Key Words: Crafts, Jewellery, Surface Decoration, Enamel Art, Contemporary Jewelry
摘要两千多年来,珐琅艺术一直在装饰艺术中占据着重要地位,它是一种将彩色釉料永久熔融到金属表面的技术。除了在金属表面形成纹理外,珐琅在历史上还曾被用作宝石和绘画的替代品。珐琅比油漆更耐久,可以像画家画油画一样涂在珠宝上。在金属底座上涂抹和烧制珐琅的方法多种多样。使用这种材料可以创造出各种图案和效果,从图案到透明和不透明釉,从故事画到抽象画。珐琅工艺可以借助珠宝商、雕刻师、装饰艺术家或微型艺术家的特殊技能。传统的珐琅工艺,如景泰蓝(凸起的釉面)、金银釉(凹陷的釉面)、低浮雕(basse taille)、窗花(plique a jour)和利莫格(limoges),都是通过在金属上烧制多层玻璃来达到视觉深度的。本研究收录了使用不同珐琅工艺的国际当代艺术家的作品,旨在为该工艺的应用过程提供指导信息,并为对该艺术感兴趣的研究人员和手工艺者提供设计思路。 关键字手工艺品、首饰、表面装饰、珐琅艺术、当代首饰 ABSTRACT: 珐琅艺术是在金属底座上永久熔化彩色釉料的技术,两千多年来在装饰艺术中占有重要地位。珐琅除了能在金属表面形成纹理外,在历史上还曾被用作宝石和绘画的替代品。珐琅比油漆更耐久,可以像艺术家画油画一样涂在珠宝上。珐琅可以以多种不同的方式在金属底座上涂抹和烧制。从图案到透明或不透明的釉面,从故事画到抽象画,各种材料都能创造出不同的设计和效果。在珐琅工艺的范围内,珠宝商、雕刻师、装饰品艺术家或微型艺术家的特殊技能也可以从中受益。传统的珐琅工艺,如景泰蓝(凸起的釉面)、金银釉(凹陷的釉面)、低浮雕(basse taille)、窗花(plique a jour)和利莫格(limoges),都是通过在金属上烧制玻璃层来达到视觉深度的。本研究收录了国际当代艺术家使用不同珐琅工艺制作的作品,目的是为对这一艺术感兴趣的研究人员和手工艺者提供设计思路,并为该工艺的应用过程提供指导信息。 关键字工艺品、首饰、表面装饰、珐琅艺术、当代首饰
{"title":"GELENEKSEL YÜZEY SÜSLEME YÖNTEMİ OLARAK MİNE SANATI VE ÇAĞDAŞ TAKI ÖRNEKLERİ","authors":"M. Özdemi̇r","doi":"10.12981/mahder.1249012","DOIUrl":"https://doi.org/10.12981/mahder.1249012","url":null,"abstract":"ÖZ: Renkli sırları metal zemine kalıcı olarak eritme tekniği olan mine sanatı, iki bin yılı aşkın bir süredir süsleme sanatları arasında önemli bir yer tutmaktadır. Mine; metal üzerinde bir yüzey dokusu oluşturmanın yanı sıra, tarihsel olarak değerli taş ve tabloların yerine kullanılmıştır. Boyadan daha dayanıklı olan mine, bir ressamın yağlı boya tablo yapması gibi mücevherlere uygulanabilmektedir. Mineler, metal tabanlara pek çok farklı yöntemle uygulanıp pişirilebilir. Malzemelerle oluşturulabilen tasarımlar ve efektler, desenlerden şeffaf ve opak sırlara, hikâye resimlerinden soyut kompozisyonlara kadar uzanmaktadır. Mineleme teknikleri kapsamında; kuyumcu, gravürcü, süsleme sanatçısı veya minyatürcünün özel becerilerinden yararlanmak mümkündür. Cloisonne (yükseltilmiş hücre), champleve (batık hücre), basse taille (alçak kabartma), plique a jour (pencere) ve limoges (boyama) gibi geleneksel mine teknikleri kullanılırken, metal üzerine cam katmanlarının pişirilmesiyle görsel derinlik elde edilmektedir. Çalışmada; tekniğin uygulanması sürecinde yol gösterici bilgiler ile bu sanata ilgi duyan araştırmacı ve zanaatkârlara tasarım fikri oluşturması açısından uluslararası çağdaş sanatçıların farklı mine tekniklerini kullanarak yaptıkları eserlere yer verilmiştir. Anahtar Kelimeler: El Sanatları, Kuyumculuk, Yüzey Süsleme, Mine Sanatı, Çağdaş Takı ABSTRACT: The art of enamel, which is the technique of permanently melting colored glazes on the metal base, has an important place among the decorative arts for over two thousand years. Enamel; In addition to creating a surface texture on metal, it has historically been used as a substitute for gemstones and paintings. Enamel, which is more durable than paint, can be applied to jewelry like an artist painting an oil painting. Enamels can be applied and fired on metal bases in many different ways. The designs and effects that can be created with materials range from patterns to transparent and opaque glazes, from story paintings to abstract compositions. Within the scope of enameling techniques; it is possible to benefit from the special skills of a jeweler, engraver, ornament artist or miniaturist. While traditional enamel techniques such as cloisonne (raised cell), champleve (sunken cell), basse taille (low relief), plique a jour (window) and limoges (painting) are used, visual depth is achieved by firing glass layers on metal. In the study; The works made by international contemporary artists using different enamel techniques are included in order to create a design idea for researchers and craftsmen who are interested in this art, with guiding information in the application process of the technique. Key Words: Crafts, Jewellery, Surface Decoration, Enamel Art, Contemporary Jewelry","PeriodicalId":507751,"journal":{"name":"Motif Akademi Halk Bilimi Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139245298","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
ABSTRACT: The Me'enit tribe lives in the southwestern region of Ethiopia. Members of the tribe live primarily in the districts of Me'eni Goldia and Me'eni Shasha, with a few living in Gura Ferda and some neighboring districts. This study focuses on Monai, a teenager who is the cultural and traditional hero of the nation. The main reason for conducting this study is the lack of sufficient research on the myth of the ethnic group. To make the research successful, data was collected from primary and secondary sources. The collected data was analyzed using narrative theory. The research uncovered the different stages that the Me'enit cultural and traditional hero - Monai - went through. These paths are the call to triumph, the rejection of the call, and the victory. This study discussed the existing myth law of the ethnic group, the actions Monai's father takes to protect the myth law against his daughter, Monai's efforts to overcome death, and the results of the analysis. Monai's defeat of the ethnic group myth and the struggle to defend and protect the ethnic group culture are presented in the results of the research. This research focused on the struggle for the cultural hero of the Me'enite ethnic group and shows the actions that the ethnic group should take as a solution to epilepsy, although the ethnic group believes that epilepsy is the wrath of God.
{"title":"“MONAI” THE CULTURAL HERO OF THE ME’ENITE ETHNIC GROUP IN ETHIOPIA","authors":"Andualem Moges","doi":"10.12981/mahder.1286449","DOIUrl":"https://doi.org/10.12981/mahder.1286449","url":null,"abstract":"ABSTRACT: The Me'enit tribe lives in the southwestern region of Ethiopia. Members of the tribe live primarily in the districts of Me'eni Goldia and Me'eni Shasha, with a few living in Gura Ferda and some neighboring districts. This study focuses on Monai, a teenager who is the cultural and traditional hero of the nation. The main reason for conducting this study is the lack of sufficient research on the myth of the ethnic group. To make the research successful, data was collected from primary and secondary sources. The collected data was analyzed using narrative theory. The research uncovered the different stages that the Me'enit cultural and traditional hero - Monai - went through. These paths are the call to triumph, the rejection of the call, and the victory. This study discussed the existing myth law of the ethnic group, the actions Monai's father takes to protect the myth law against his daughter, Monai's efforts to overcome death, and the results of the analysis. Monai's defeat of the ethnic group myth and the struggle to defend and protect the ethnic group culture are presented in the results of the research. This research focused on the struggle for the cultural hero of the Me'enite ethnic group and shows the actions that the ethnic group should take as a solution to epilepsy, although the ethnic group believes that epilepsy is the wrath of God.","PeriodicalId":507751,"journal":{"name":"Motif Akademi Halk Bilimi Dergisi","volume":"184 ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139243253","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}