Pub Date : 2023-01-06DOI: 10.17341/gazimmfd.1054052
Utku KÖKER>, Halil KORUCA>, Egemen SULUKAN>
Son yıllarda enerji güvenliği, toplum ve sürdürülebilir kalkınma arasındaki ilişki, enerji planlama arayüzlerinde geliştirmeleri beraberinde getirmiştir. Bu arayüzlerin yaygınlaştırılması, toplumların yıllar içinde enerji planlaması konularına artan katılımıyla sonuçlanmıştır. Ulusal düzeyde analizler 1970'lerden beri çalışılsa da, bölgesel düzeyde enerji analizleri ancak son yıllarda popülerlik kazanmaktadır. Bu makalede, Afyonkarahisar ilinde OSeMOSYS, TIMES ve NEOS araçlarının kullanılması ile beş farklı senaryo analizi konu edilmiştir. Çalışmada 2016-2031 yılları arasında tarım, sanayi, konut, aydınlatma ve enerji sektörleri elektrik üretimi optimizasyonu açısından incelenmiştir. Makalede mevcut durum, %75 yenilenebilir enerji kısıtlı model ve üç farklı karbon vergisi senaryosu incelenmiştir. Senaryolar teknolojik, çevresel ve ekonomik açıdan karşılaştırmalı olarak incelenmiş ve bulgular, sonuçlar ve yorumlar bölümlerinde tartışılmıştır. Analiz neticesinde OSeMOSYS ve TIMES’ın bölgesel modelleme için oldukça faydalı araçlar olduğu, çeşitli senaryo analizlerini yüksek doğrulukla gerçekleştirdiği gösterilmiştir.
{"title":"Afyonkarahisar için elektrik üretimi eniyilemesi","authors":"Utku KÖKER>, Halil KORUCA>, Egemen SULUKAN>","doi":"10.17341/gazimmfd.1054052","DOIUrl":"https://doi.org/10.17341/gazimmfd.1054052","url":null,"abstract":"Son yıllarda enerji güvenliği, toplum ve sürdürülebilir kalkınma arasındaki ilişki, enerji planlama arayüzlerinde geliştirmeleri beraberinde getirmiştir. Bu arayüzlerin yaygınlaştırılması, toplumların yıllar içinde enerji planlaması konularına artan katılımıyla sonuçlanmıştır. Ulusal düzeyde analizler 1970'lerden beri çalışılsa da, bölgesel düzeyde enerji analizleri ancak son yıllarda popülerlik kazanmaktadır. Bu makalede, Afyonkarahisar ilinde OSeMOSYS, TIMES ve NEOS araçlarının kullanılması ile beş farklı senaryo analizi konu edilmiştir. Çalışmada 2016-2031 yılları arasında tarım, sanayi, konut, aydınlatma ve enerji sektörleri elektrik üretimi optimizasyonu açısından incelenmiştir. Makalede mevcut durum, %75 yenilenebilir enerji kısıtlı model ve üç farklı karbon vergisi senaryosu incelenmiştir. Senaryolar teknolojik, çevresel ve ekonomik açıdan karşılaştırmalı olarak incelenmiş ve bulgular, sonuçlar ve yorumlar bölümlerinde tartışılmıştır. Analiz neticesinde OSeMOSYS ve TIMES’ın bölgesel modelleme için oldukça faydalı araçlar olduğu, çeşitli senaryo analizlerini yüksek doğrulukla gerçekleştirdiği gösterilmiştir.","PeriodicalId":51103,"journal":{"name":"Journal of the Faculty of Engineering and Architecture of Gazi University","volume":"59 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135276782","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"工程技术","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-01-06DOI: 10.17341/gazimmfd.1065131
Berkay ERGENE>, Hasan ISPARTALI, Uçan KARAKILINÇ
Son yüzyılda, polilaktik asit (PLA), akrilonitril bütadien stiren (ABS) ve polietilen tereftalat glikol (PET-G) gibi polimer malzemeler hafif, ucuz, sürdürülebilir olması ve mühendislik uygulamaları için yeterli dayanımı sağladıklarından dolayı bir çok endüstriyel alanda sıklıkla kullanılmaktadır. Plastik malzemeler çoğunlukla ekstrüzyon metoduyla üretilse de, üç boyutlu (3B) baskı yöntemi de geleneksel imalat yöntemlerine göre avantajlarından dolayı son on yılda araştırmacıların dikkatini çekmektedir. 3B baskı ile üretilen polimerlerle ilgili literatürdeki çalışmalar incelendiğinde, çalışmaların çoğunlukla çekme, basma, üç nokta eğme gibi mekanik performansı belirleyici testler üzerine odaklandığı görülmektedir. Bu çalışmada ise, eriyik yığma modelleme (EYM) metoduyla üretilen PET-G parçaların sertlik ve çekme dayanımlarının belirlenmesinin yanı sıra, parçaların 20 ⁰C, 40 ⁰C ve 60 ⁰C gibi farklı ortam sıcaklıklarındaki ağırlık düşürme darbe yanıtına, katman yüksekliğinin (0,1 mm, 0,2 mm ve 0,4 mm) etkisi araştırılmıştır. Sonuçlar göstermektedir ki, katman yüksekliği 0,4 mm olan parçada maksimum ortalama sertlik değeri 69,4 Shore D olarak elde edilirken, minimum ortalama çekme dayanım değeri ise 39.24 MPa olarak aynı parçada gözlemlenmiştir. Ayrıca, enerji emmede katman yüksekliğinin test sıcaklığından daha baskın olduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak, 60 ⁰C ortam sıcaklığında test edilen 0,1 mm katman yüksekliğindeki numunede maksimum emilen enerji 67.335 J olarak gözlemlenmiştir. Öte yandan, 0,4 mm katman yüksekliğine sahip ve 40 ⁰C ortam sıcaklığında test edilen numune, 28.070 J ile minimum enerji emmiştir. Son olarak makroskopik ve mikroskobik tespitlere göre 0,4 mm katman yüksekliğine sahip numunelerde herhangi bir çatlak gözlemlenmezken, katman yüksekliği 0,1 mm ve 0,2 mm olan numunelerde ise merkezden köşelere doğru uzanan çatlakların oluştuğu tespit edilmiştir.
{"title":"Eriyik yığma modelleme ile üretilen PET-G parçaların katman yüksekliğine ve test sıcaklığına bağlı darbe davranışı","authors":"Berkay ERGENE>, Hasan ISPARTALI, Uçan KARAKILINÇ","doi":"10.17341/gazimmfd.1065131","DOIUrl":"https://doi.org/10.17341/gazimmfd.1065131","url":null,"abstract":"Son yüzyılda, polilaktik asit (PLA), akrilonitril bütadien stiren (ABS) ve polietilen tereftalat glikol (PET-G) gibi polimer malzemeler hafif, ucuz, sürdürülebilir olması ve mühendislik uygulamaları için yeterli dayanımı sağladıklarından dolayı bir çok endüstriyel alanda sıklıkla kullanılmaktadır. Plastik malzemeler çoğunlukla ekstrüzyon metoduyla üretilse de, üç boyutlu (3B) baskı yöntemi de geleneksel imalat yöntemlerine göre avantajlarından dolayı son on yılda araştırmacıların dikkatini çekmektedir. 3B baskı ile üretilen polimerlerle ilgili literatürdeki çalışmalar incelendiğinde, çalışmaların çoğunlukla çekme, basma, üç nokta eğme gibi mekanik performansı belirleyici testler üzerine odaklandığı görülmektedir. Bu çalışmada ise, eriyik yığma modelleme (EYM) metoduyla üretilen PET-G parçaların sertlik ve çekme dayanımlarının belirlenmesinin yanı sıra, parçaların 20 ⁰C, 40 ⁰C ve 60 ⁰C gibi farklı ortam sıcaklıklarındaki ağırlık düşürme darbe yanıtına, katman yüksekliğinin (0,1 mm, 0,2 mm ve 0,4 mm) etkisi araştırılmıştır. Sonuçlar göstermektedir ki, katman yüksekliği 0,4 mm olan parçada maksimum ortalama sertlik değeri 69,4 Shore D olarak elde edilirken, minimum ortalama çekme dayanım değeri ise 39.24 MPa olarak aynı parçada gözlemlenmiştir. Ayrıca, enerji emmede katman yüksekliğinin test sıcaklığından daha baskın olduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak, 60 ⁰C ortam sıcaklığında test edilen 0,1 mm katman yüksekliğindeki numunede maksimum emilen enerji 67.335 J olarak gözlemlenmiştir. Öte yandan, 0,4 mm katman yüksekliğine sahip ve 40 ⁰C ortam sıcaklığında test edilen numune, 28.070 J ile minimum enerji emmiştir. Son olarak makroskopik ve mikroskobik tespitlere göre 0,4 mm katman yüksekliğine sahip numunelerde herhangi bir çatlak gözlemlenmezken, katman yüksekliği 0,1 mm ve 0,2 mm olan numunelerde ise merkezden köşelere doğru uzanan çatlakların oluştuğu tespit edilmiştir.","PeriodicalId":51103,"journal":{"name":"Journal of the Faculty of Engineering and Architecture of Gazi University","volume":"20 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135276783","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"工程技术","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-01-06DOI: 10.17341/gazimmfd.1050524
Derya YILDIZ>
Son yıllarda birçok gelişmiş ülkede çevresel nedenlerle biyokütle, kimyasal hammadde ve yenilenebilir enerji kaynağı olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada biyokütlenin pirolizi ile elde edilen katranın biyo yakıt özelliklerinin aydınlatılması amaçlanmıştır. Biyokütle kaynağı olarak Paulownia (P. elongata) ağacı seçilmiştir. Paulownia, hızlı büyüyen bir ağaç cinsidir, biyo yakıt hammaddesi olarak yetiştiriciliği yapılır ve avantajlı birçok özelliğinden dolayı endüstriyel uygulamalarda da kullanılmaktadır. Asya ülkelerinde özellikle mobilya ve süs eşyası yapımında yoğun olarak kullanılmaktadır. Bu tür üretimler sonrası oluşan atıkların biyoenerji ürünlerine dönüştürülme potansiyeli de oldukça yüksektir. Biyo yakıt üretimi için en sık uygulanan termokimyasal yöntem pirolizdir. Bu çalışmada, sürükleyici gaz akış hızı (N2) (0,05, 0,10, 0,2, 0,3 L/min) ve partikül boyutunun (0,224-0,425; 0,425-0,6; 0,6-0,85; 0,85-1; 1-1,8 mm) piroliz ürün verimleri üzerine etkisi 50°C/min ısıtma hızında ve 500°C sıcaklıkta incelenmiştir. 0,1 L/min sürükleyici gaz (N2) hızında ve 0,6-0,85 mm partikül boyutunda en yüksek katran verimine ulaşılmıştır. Bu koşullarda elde edilen katranın elementel analizi, FT-IR, 1H-NMR, GC-MS analizleri yapılmış ve katranın, hidrokarbonları, uzun zincirli karboksilik asit/esterleri, ketonları, fenolik bileşikleri ve onların türevlerini içerdiği gözlenmiştir. Zengin bir kimyasal içeriğe ve yüksek ısıl değere sahip katranın kimyasal hammadde kaynağı olarak ve katalitik iyileştirme sonrası sıvı yakıt olarak kullanılabileceği söylenebilir.
{"title":"Paulownia Elongata odununun pirolizinde sürükleyici gaz hızı ve parçacık boyutunun ürün verimlerine etkisi ve katran karakterizasyonu","authors":"Derya YILDIZ>","doi":"10.17341/gazimmfd.1050524","DOIUrl":"https://doi.org/10.17341/gazimmfd.1050524","url":null,"abstract":"Son yıllarda birçok gelişmiş ülkede çevresel nedenlerle biyokütle, kimyasal hammadde ve yenilenebilir enerji kaynağı olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada biyokütlenin pirolizi ile elde edilen katranın biyo yakıt özelliklerinin aydınlatılması amaçlanmıştır. Biyokütle kaynağı olarak Paulownia (P. elongata) ağacı seçilmiştir. Paulownia, hızlı büyüyen bir ağaç cinsidir, biyo yakıt hammaddesi olarak yetiştiriciliği yapılır ve avantajlı birçok özelliğinden dolayı endüstriyel uygulamalarda da kullanılmaktadır. Asya ülkelerinde özellikle mobilya ve süs eşyası yapımında yoğun olarak kullanılmaktadır. Bu tür üretimler sonrası oluşan atıkların biyoenerji ürünlerine dönüştürülme potansiyeli de oldukça yüksektir. Biyo yakıt üretimi için en sık uygulanan termokimyasal yöntem pirolizdir. Bu çalışmada, sürükleyici gaz akış hızı (N2) (0,05, 0,10, 0,2, 0,3 L/min) ve partikül boyutunun (0,224-0,425; 0,425-0,6; 0,6-0,85; 0,85-1; 1-1,8 mm) piroliz ürün verimleri üzerine etkisi 50°C/min ısıtma hızında ve 500°C sıcaklıkta incelenmiştir. 0,1 L/min sürükleyici gaz (N2) hızında ve 0,6-0,85 mm partikül boyutunda en yüksek katran verimine ulaşılmıştır. Bu koşullarda elde edilen katranın elementel analizi, FT-IR, 1H-NMR, GC-MS analizleri yapılmış ve katranın, hidrokarbonları, uzun zincirli karboksilik asit/esterleri, ketonları, fenolik bileşikleri ve onların türevlerini içerdiği gözlenmiştir. Zengin bir kimyasal içeriğe ve yüksek ısıl değere sahip katranın kimyasal hammadde kaynağı olarak ve katalitik iyileştirme sonrası sıvı yakıt olarak kullanılabileceği söylenebilir.","PeriodicalId":51103,"journal":{"name":"Journal of the Faculty of Engineering and Architecture of Gazi University","volume":"40 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135276984","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"工程技术","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-01-06DOI: 10.17341/gazimmfd.1035264
Hikmet GÜLER>, Kadir AYAS>, Kadir ÇAVDAR>
Polioksimetilen (POM) ve polipropilen (PP) malzemeleri otomotiv sektöründe oldukça sık kullanılan seri imalat termo-plastiklerindendir. Birçok uygulamada yüzey enerjisi düşük olan bu malzemeler mekanik aşındırma veya alkol tabanlı temizleyiciler ile silinerek yapıştırma bağına hazırlanırlar. Bu çalışmada çevreye olumsuz etkisi olan hazırlık yöntemlerinin yerine, atmosferik basınçlı plazma (ABP) yönteminin kullanılabilirliği araştırılmıştır. Plazma uygulaması ile malzemelerin yüzey enerjilerinin yükseltilmesi uzun süredir bilinen bir yöntem olmakla birlikte vakum ortamında yapılan uygulamalar son yıllarda atmosfer basıncı altında da yapılabilir hale gelmiştir. Bu şekilde yöntemin etkinliği aynı kalırken uygulaması ve maliyeti iyileşmiştir. Boyama ve yapıştırma gibi uygulamalarda, araştırmalara katkı sağlamak için, ABP yöntemiyle gerçekleştirilen deneysel çalışmalar açıklanmış ve özellikle otomotiv sektöründe sık karşılaşılan POM ve PP malzemelerin yapıştırma uygulamalarında yöntemin alternatif olabileceği gösterilmiştir. ABP yönteminin çevreci bir süreç olduğu düşünüldüğünde günümüzde polimer malzemelerin yapıştırılması alanında da alternatif olacağı anlaşılmıştır.
{"title":"Investigation of the effect of atmospheric pressure plasma application on bond strength of POM and PP materials","authors":"Hikmet GÜLER>, Kadir AYAS>, Kadir ÇAVDAR>","doi":"10.17341/gazimmfd.1035264","DOIUrl":"https://doi.org/10.17341/gazimmfd.1035264","url":null,"abstract":"Polioksimetilen (POM) ve polipropilen (PP) malzemeleri otomotiv sektöründe oldukça sık kullanılan seri imalat termo-plastiklerindendir. Birçok uygulamada yüzey enerjisi düşük olan bu malzemeler mekanik aşındırma veya alkol tabanlı temizleyiciler ile silinerek yapıştırma bağına hazırlanırlar. Bu çalışmada çevreye olumsuz etkisi olan hazırlık yöntemlerinin yerine, atmosferik basınçlı plazma (ABP) yönteminin kullanılabilirliği araştırılmıştır. Plazma uygulaması ile malzemelerin yüzey enerjilerinin yükseltilmesi uzun süredir bilinen bir yöntem olmakla birlikte vakum ortamında yapılan uygulamalar son yıllarda atmosfer basıncı altında da yapılabilir hale gelmiştir. Bu şekilde yöntemin etkinliği aynı kalırken uygulaması ve maliyeti iyileşmiştir. Boyama ve yapıştırma gibi uygulamalarda, araştırmalara katkı sağlamak için, ABP yöntemiyle gerçekleştirilen deneysel çalışmalar açıklanmış ve özellikle otomotiv sektöründe sık karşılaşılan POM ve PP malzemelerin yapıştırma uygulamalarında yöntemin alternatif olabileceği gösterilmiştir. ABP yönteminin çevreci bir süreç olduğu düşünüldüğünde günümüzde polimer malzemelerin yapıştırılması alanında da alternatif olacağı anlaşılmıştır.","PeriodicalId":51103,"journal":{"name":"Journal of the Faculty of Engineering and Architecture of Gazi University","volume":"15 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135276786","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"工程技术","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-01-06DOI: 10.17341/gazimmfd.1023147
Mesut UĞURLU>, İbrahim DOGRU>, Recep Sinan ARSLAN>
Dijitalleşme ile suç dünyası da dijital bir hale gelmiştir ve internet üzerinden işlenen suçların sayısı her geçen gün artmaktadır. Siber suçlular ve saldırganlar kimliklerini gizlemek ve şifreli iletişim sağlamak için Karanlık Ağ adı verilen ve internet üzerinde bulunan gizli ağları kullanmaktadırlar. Karanlık Ağlar normal internet altyapısından farklı ve özel erişim yöntemlerine sahiptirler. Bu ağlara yapılan tüm erişimler şüphelidir ve incelenmesi gerekmektedir. Karanlık Ağ, şifreli iletişim sağladığı için günümüz güvenlik araçları ile tespit edilmesi ve sınıflandırılması zordur. Bu çalışmada şifreli ağ trafiği deşifreleme işlemi yapılmadan sadece paketlerin istatistiki bilgileri makine öğrenmesi yaklaşımı kullanılarak analiz edilmiştir. Veri seti olarak açık kaynak olan CICDarknet2020 veri seti kullanılmıştır. Paket analizi için K En Yakın Komşu, Lojistik Regresyon, Rassal Orman, SVM, Karar Ağacı, Gaussian Naive Bayes, Doğrusal Ayrımcı Analiz, Gradyan Artırma, Ekstra Ağaç ve XGBoost algoritmalarını kapsayan detaylı bir deneysel çalışma gerçekleştirilmiştir. Yapılan deneysel çalışmalarda Karar Ağacı algoritmasının %93,32 doğruluk oranı ile en yüksek sınıflandırma başarısına sahip olduğu görülmüştür.
随着数字化的发展,犯罪世界也变得数字化,通过互联网实施的犯罪数量与日俱增。网络罪犯和攻击者使用互联网上的秘密网络(称为暗网)来隐藏身份并提供加密通信。与普通互联网基础设施相比,暗网有不同的特殊访问方法。对这些网络的所有访问都是可疑的,需要进行检查。由于暗网提供加密通信,因此很难用当今的安全工具对其进行检测和分类。在这项研究中,对加密网络流量的分析不经过解密过程,仅使用机器学习方法分析数据包的统计信息。数据集采用开源的 CICDarknet2020 数据集。在数据包分析方面,使用 K 最近邻、逻辑回归、随机森林、SVM、决策树、高斯直观贝叶斯、线性判别分析、梯度提升、额外树和 XGBoost 算法进行了详细的实验研究。实验研究发现,决策树算法的分类成功率最高,准确率达 93.32%。
{"title":"Karanlık ağ trafiğinin makine öğrenmesi yöntemleri kullanılarak tespiti ve sınıflandırılması","authors":"Mesut UĞURLU>, İbrahim DOGRU>, Recep Sinan ARSLAN>","doi":"10.17341/gazimmfd.1023147","DOIUrl":"https://doi.org/10.17341/gazimmfd.1023147","url":null,"abstract":"Dijitalleşme ile suç dünyası da dijital bir hale gelmiştir ve internet üzerinden işlenen suçların sayısı her geçen gün artmaktadır. Siber suçlular ve saldırganlar kimliklerini gizlemek ve şifreli iletişim sağlamak için Karanlık Ağ adı verilen ve internet üzerinde bulunan gizli ağları kullanmaktadırlar. Karanlık Ağlar normal internet altyapısından farklı ve özel erişim yöntemlerine sahiptirler. Bu ağlara yapılan tüm erişimler şüphelidir ve incelenmesi gerekmektedir. Karanlık Ağ, şifreli iletişim sağladığı için günümüz güvenlik araçları ile tespit edilmesi ve sınıflandırılması zordur. Bu çalışmada şifreli ağ trafiği deşifreleme işlemi yapılmadan sadece paketlerin istatistiki bilgileri makine öğrenmesi yaklaşımı kullanılarak analiz edilmiştir. Veri seti olarak açık kaynak olan CICDarknet2020 veri seti kullanılmıştır. Paket analizi için K En Yakın Komşu, Lojistik Regresyon, Rassal Orman, SVM, Karar Ağacı, Gaussian Naive Bayes, Doğrusal Ayrımcı Analiz, Gradyan Artırma, Ekstra Ağaç ve XGBoost algoritmalarını kapsayan detaylı bir deneysel çalışma gerçekleştirilmiştir. Yapılan deneysel çalışmalarda Karar Ağacı algoritmasının %93,32 doğruluk oranı ile en yüksek sınıflandırma başarısına sahip olduğu görülmüştür.","PeriodicalId":51103,"journal":{"name":"Journal of the Faculty of Engineering and Architecture of Gazi University","volume":"19 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135276787","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"工程技术","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-01-06DOI: 10.17341/gazimmfd.1058824
Burak BAYSAN>, Serhat ÖZEKES>
Bugün halen 24-bit, 8-bit renkli ve gri-ölçekli imgeler içerisinde mesaj gizleyen çok sayıda kurumsal, ticari ve kişisel steganografi aracında LSB (Least Significant Bit) yöntemi kullanılmaktadır. Bu yöntemin sıklıkla tercih edilmesinin gerekçesi çok kolay uygulanabilmesi ve çok büyük mesaj saklama kapasitesine imkân vermesidir. Ancak LSB yöntemine karşı kolayca uygulanabilen ve gömülü mesajın izlerini görselleştiren Piksel Saldırısı ise literatürdeki ve steganalistin alet çantasındaki yerini korumaktadır. Bu çalışmada LSB yönteminde kullanılan aralıksız mesaj biti yerleşimi yerine, orantılı uzaklıkta mesaj biti yerleşimini kullanan ve Piksel Saldırısına dirençli temel bir yöntem olan DLSB (Distanced Least Significiant Bit) – Uzaklaştırılmış En Önemsiz Bit Steganografi önerilmiştir.
{"title":"DLSB - Uzaklaştırılmış en önemsiz bit steganografi","authors":"Burak BAYSAN>, Serhat ÖZEKES>","doi":"10.17341/gazimmfd.1058824","DOIUrl":"https://doi.org/10.17341/gazimmfd.1058824","url":null,"abstract":"Bugün halen 24-bit, 8-bit renkli ve gri-ölçekli imgeler içerisinde mesaj gizleyen çok sayıda kurumsal, ticari ve kişisel steganografi aracında LSB (Least Significant Bit) yöntemi kullanılmaktadır. Bu yöntemin sıklıkla tercih edilmesinin gerekçesi çok kolay uygulanabilmesi ve çok büyük mesaj saklama kapasitesine imkân vermesidir. Ancak LSB yöntemine karşı kolayca uygulanabilen ve gömülü mesajın izlerini görselleştiren Piksel Saldırısı ise literatürdeki ve steganalistin alet çantasındaki yerini korumaktadır. Bu çalışmada LSB yönteminde kullanılan aralıksız mesaj biti yerleşimi yerine, orantılı uzaklıkta mesaj biti yerleşimini kullanan ve Piksel Saldırısına dirençli temel bir yöntem olan DLSB (Distanced Least Significiant Bit) – Uzaklaştırılmış En Önemsiz Bit Steganografi önerilmiştir.","PeriodicalId":51103,"journal":{"name":"Journal of the Faculty of Engineering and Architecture of Gazi University","volume":"4 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135276780","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"工程技术","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-01-06DOI: 10.17341/gazimmfd.1076163
Havva ÖZDOĞAN>
Çalışmada organik dokulu yerleşmelerin bileşenleri arasındaki parça-bütün ilişkisinin biçimsel tipolojilerine bağlı dizilim yapılarının ortaya konmasını amaçlayan bir yöntem önerilmektedir. Kentsel biçimde her bir elemanın biçim dili, kendi ve diğer elemanlarla bir araya gelişlerinin nicel ve nitel olarak belirlenmesine bağlı olarak parça-bütün ilişkilerine ait dizilim kodlarının ortaya konmasının önemli olduğu düşünülmektedir. Bu kapsamda çalışmada kentsel bütünü oluşturan yapı adaları, yollar ve yol kesişim sistemleri ile kentsel parçayı oluşturan parsel ve binalar arasındaki biçimsel yapıya bağlı dizilim özellikleri karşılaştırılmaktadır. Manisa ili Kula ilçesinin koruma amaçlı imar planında sınırları belirlenen geleneksel yerleşim bölgesi çalışma alanı olarak ele alınmıştır. Alan çalışmasında yapı adaları, yollar, yol kesişim sistemleri, Ada 114’deki parseller ve Ada 114’deki binalara ait morfolojik yapılar ve bu morfolojik yapılara bağlı olarak dizilim yapıları ortaya konmuş, parça-bütün ilişkisi morfolojik ve dizilim yapılarına bağlı olarak ele alınmıştır. Çalışma yönteminin plansız/organik dokulu yerleşmelerin mevcut biçimsel yapılarıyla uyumlu olarak büyümelerinde yönlendirici tasarım rehberi niteliği taşıyabileceği, bu yönüyle kent kimliğinin korunmasına yönelik olumlu katkılarının olabileceği düşünülmektedir.
{"title":"Organik dokulu yerleşmelerde tipo-morfolojik dizilim kodlarının incelenmesi: Manisa-Kula örneği","authors":"Havva ÖZDOĞAN>","doi":"10.17341/gazimmfd.1076163","DOIUrl":"https://doi.org/10.17341/gazimmfd.1076163","url":null,"abstract":"Çalışmada organik dokulu yerleşmelerin bileşenleri arasındaki parça-bütün ilişkisinin biçimsel tipolojilerine bağlı dizilim yapılarının ortaya konmasını amaçlayan bir yöntem önerilmektedir. Kentsel biçimde her bir elemanın biçim dili, kendi ve diğer elemanlarla bir araya gelişlerinin nicel ve nitel olarak belirlenmesine bağlı olarak parça-bütün ilişkilerine ait dizilim kodlarının ortaya konmasının önemli olduğu düşünülmektedir. Bu kapsamda çalışmada kentsel bütünü oluşturan yapı adaları, yollar ve yol kesişim sistemleri ile kentsel parçayı oluşturan parsel ve binalar arasındaki biçimsel yapıya bağlı dizilim özellikleri karşılaştırılmaktadır. Manisa ili Kula ilçesinin koruma amaçlı imar planında sınırları belirlenen geleneksel yerleşim bölgesi çalışma alanı olarak ele alınmıştır. Alan çalışmasında yapı adaları, yollar, yol kesişim sistemleri, Ada 114’deki parseller ve Ada 114’deki binalara ait morfolojik yapılar ve bu morfolojik yapılara bağlı olarak dizilim yapıları ortaya konmuş, parça-bütün ilişkisi morfolojik ve dizilim yapılarına bağlı olarak ele alınmıştır. Çalışma yönteminin plansız/organik dokulu yerleşmelerin mevcut biçimsel yapılarıyla uyumlu olarak büyümelerinde yönlendirici tasarım rehberi niteliği taşıyabileceği, bu yönüyle kent kimliğinin korunmasına yönelik olumlu katkılarının olabileceği düşünülmektedir.","PeriodicalId":51103,"journal":{"name":"Journal of the Faculty of Engineering and Architecture of Gazi University","volume":"3 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135276785","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"工程技术","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-01-06DOI: 10.17341/gazimmfd.1067400
Harun AKBULUT>, Veysel ASLANTAŞ>
Aynı sahneye ait iki ya da daha fazla düşük dinamik alana (LDR) sahip görüntülerden yüksek dinamik alana (HDR) sahip tek bir görüntü elde etme yöntemlerine çoklu-pozlamalı görüntü birleştirme (MEF) denir. Bu çalışmada MEF için derin öğrenme (DL) modellerinden evrişimli sinir ağı (CNN) kullanan yeni bir yöntem önerilmiştir. Önerilen yöntemde ilk adımda CNN modeli kullanılarak kaynak görüntülerden birleştirme haritası (fmap) elde edilmiştir. Birleştirilmiş görüntülerde testere-dişi etkisini ortadan kaldırmak için fmap üzerinde ağırlıklandırma işlemi gerçekleştirilmiştir. Daha sonra ağırlıklandırılmış fmap kullanılarak her tarafı iyi pozlanmış birleştirilmiş görüntüler oluşturulmuştur. Önerilen yöntem literatürde yaygın olarak kullanılan MEF veri setlerine uygulanmış ve elde edilen birleştirilmiş görüntüler kalite metrikleri kullanılarak değerlendirilmiştir. Önerilen yöntem ve diğer iyi bilinen görüntü birleştirme yöntemleri, görsel ve niceliksel değerlendirme açısından karşılaştırılmıştır. Elde edilen sonuçlar, geliştirilen tekniğin uygulanabilirliğini göstermektedir.
{"title":"Evrişimli sinir ağı kullanarak çoklu-pozlamalı görüntü birleştirme","authors":"Harun AKBULUT>, Veysel ASLANTAŞ>","doi":"10.17341/gazimmfd.1067400","DOIUrl":"https://doi.org/10.17341/gazimmfd.1067400","url":null,"abstract":"Aynı sahneye ait iki ya da daha fazla düşük dinamik alana (LDR) sahip görüntülerden yüksek dinamik alana (HDR) sahip tek bir görüntü elde etme yöntemlerine çoklu-pozlamalı görüntü birleştirme (MEF) denir. Bu çalışmada MEF için derin öğrenme (DL) modellerinden evrişimli sinir ağı (CNN) kullanan yeni bir yöntem önerilmiştir. Önerilen yöntemde ilk adımda CNN modeli kullanılarak kaynak görüntülerden birleştirme haritası (fmap) elde edilmiştir. Birleştirilmiş görüntülerde testere-dişi etkisini ortadan kaldırmak için fmap üzerinde ağırlıklandırma işlemi gerçekleştirilmiştir. Daha sonra ağırlıklandırılmış fmap kullanılarak her tarafı iyi pozlanmış birleştirilmiş görüntüler oluşturulmuştur. Önerilen yöntem literatürde yaygın olarak kullanılan MEF veri setlerine uygulanmış ve elde edilen birleştirilmiş görüntüler kalite metrikleri kullanılarak değerlendirilmiştir. Önerilen yöntem ve diğer iyi bilinen görüntü birleştirme yöntemleri, görsel ve niceliksel değerlendirme açısından karşılaştırılmıştır. Elde edilen sonuçlar, geliştirilen tekniğin uygulanabilirliğini göstermektedir.","PeriodicalId":51103,"journal":{"name":"Journal of the Faculty of Engineering and Architecture of Gazi University","volume":"13 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135276986","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"工程技术","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-01-06DOI: 10.17341/gazimmfd.1025221
Deniz Hande KISA>, Mehmet Akif ÖZDEMİR>, Onan GÜREN>, Ayşegül ALAYBEYOĞLU SOY>
Üst ekstremite hareketi tam olarak sağlanamadığında, yapay zeka (artificial intelligence/AI) sistemleri kullanıcılara amaçlanan hareketin uygulanması konusunda yardımcı olurlar. Kas aktivitesinin temsili olan elektromiyografi (EMG), sanal gerçeklik uygulamaları ve protez kontrolleri gibi AI-tabanlı sistemlerde kullanıldığında çeşitli faydalar sağlar. Bu çalışmada, bahsedilen sistemlere etkin kontrol sunmak ve tahmin performanslarını iyileştirmek amacıyla bulanık mantık (Fuzzy Logic/FL)-tabanlı bir karar verme mekanizması sunulmuştur. Bu bağlamda, 30 katılımcıdan yedi farklı el hareketini taklit etmesi sonucunda oluşan EMG sinyalleri toplandı. Gerekli ön işleme ve bölütleme işlemlerinin ardından elde edilen sinyallere Hilbert-Huang Dönüşümü'nün (HHD) ilk aşaması Görgül Kip Ayrışımı (GKA) metodu uygulandı ve İçsel Mod Fonksiyonları (İMF) elde edildi. İstatistiksel İMF seçim yöntemi ile belirlenen İMF’lere HHD uygulanmasıyla iyi çözünürlüklü zaman-frekans (time-frequency/TF) imgeleri elde edildi. Zaman ve frekans uzayının ortak temsiline dayalı görselleştirilmiş TF imgelerinden çeşitli ayırt edici öznitelikler çıkartıldı. İki farklı kümeleme tekniği uygulanan öznitelik veri seti, Uyarlamalı Sinirsel Bulanık Çıkarım Sistemi'ne (ANFIS) girdi olarak verildi. Yedi el hareketi sınıflandırması için Azaltımlı (Subtractive Clustering/SC) ve Bulanık C-ortalama (Fuzzy C-mean/FCM) kümeleme yöntemleri için ortalama doğruluk değerleri sırasıyla %93,88 ve %92,10 olarak elde edilmiştir. TF temsiline dayalı özniteliklerin FL yaklaşımlarıyla sınıflandırılması sonucu elde edilen bulgular, EMG gibi durağan ve doğrusal olmayan biyolojik sinyallerin sınıflandırılması için umut verici olduğunu göstermiştir.
当上肢运动无法完全实现时,人工智能(AI)系统可帮助用户实现预期运动。肌电图(EMG)是肌肉活动的一种表现形式,在虚拟现实应用和假肢控制等基于人工智能的系统中使用时能带来各种好处。本研究提出了一种基于模糊逻辑(FL)的决策机制,为这些系统提供有效控制,并提高其预测性能。为此,研究人员收集了 30 名参与者模仿七种不同手部动作时的肌电信号。在对信号进行必要的预处理和分割后,对获得的信号应用了希尔伯特-黄变换(HHD)的第一阶段--特定模式分解(SPD)方法,并获得了内在模式函数(IMF)。通过对统计 IMF 选择方法确定的 IMF 应用 HHD,获得了分辨率较高的时频(time-frequency/TF)图像。根据时间和频率空间的联合表示法,从可视化的 TF 图像中提取了各种判别特征。应用了两种不同的聚类技术,并将特征数据集作为自适应神经模糊推理系统(ANFIS)的输入。减法聚类(SC)和模糊 C-均值(FFCM)聚类方法的平均准确率分别为 93.88% 和 92.10%。基于 TF 表示法和 FL 方法的特征分类结果表明,该方法在肌电图等静态和非线性生物信号的分类中大有可为。
{"title":"A decision-making mechanism based on EMG signals and adaptive neural fuzzy inference system (ANFIS) for hand gesture prediction","authors":"Deniz Hande KISA>, Mehmet Akif ÖZDEMİR>, Onan GÜREN>, Ayşegül ALAYBEYOĞLU SOY>","doi":"10.17341/gazimmfd.1025221","DOIUrl":"https://doi.org/10.17341/gazimmfd.1025221","url":null,"abstract":"Üst ekstremite hareketi tam olarak sağlanamadığında, yapay zeka (artificial intelligence/AI) sistemleri kullanıcılara amaçlanan hareketin uygulanması konusunda yardımcı olurlar. Kas aktivitesinin temsili olan elektromiyografi (EMG), sanal gerçeklik uygulamaları ve protez kontrolleri gibi AI-tabanlı sistemlerde kullanıldığında çeşitli faydalar sağlar. Bu çalışmada, bahsedilen sistemlere etkin kontrol sunmak ve tahmin performanslarını iyileştirmek amacıyla bulanık mantık (Fuzzy Logic/FL)-tabanlı bir karar verme mekanizması sunulmuştur. Bu bağlamda, 30 katılımcıdan yedi farklı el hareketini taklit etmesi sonucunda oluşan EMG sinyalleri toplandı. Gerekli ön işleme ve bölütleme işlemlerinin ardından elde edilen sinyallere Hilbert-Huang Dönüşümü'nün (HHD) ilk aşaması Görgül Kip Ayrışımı (GKA) metodu uygulandı ve İçsel Mod Fonksiyonları (İMF) elde edildi. İstatistiksel İMF seçim yöntemi ile belirlenen İMF’lere HHD uygulanmasıyla iyi çözünürlüklü zaman-frekans (time-frequency/TF) imgeleri elde edildi. Zaman ve frekans uzayının ortak temsiline dayalı görselleştirilmiş TF imgelerinden çeşitli ayırt edici öznitelikler çıkartıldı. İki farklı kümeleme tekniği uygulanan öznitelik veri seti, Uyarlamalı Sinirsel Bulanık Çıkarım Sistemi'ne (ANFIS) girdi olarak verildi. Yedi el hareketi sınıflandırması için Azaltımlı (Subtractive Clustering/SC) ve Bulanık C-ortalama (Fuzzy C-mean/FCM) kümeleme yöntemleri için ortalama doğruluk değerleri sırasıyla %93,88 ve %92,10 olarak elde edilmiştir. TF temsiline dayalı özniteliklerin FL yaklaşımlarıyla sınıflandırılması sonucu elde edilen bulgular, EMG gibi durağan ve doğrusal olmayan biyolojik sinyallerin sınıflandırılması için umut verici olduğunu göstermiştir.","PeriodicalId":51103,"journal":{"name":"Journal of the Faculty of Engineering and Architecture of Gazi University","volume":"25 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135276987","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"工程技术","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-01-04DOI: 10.17341/gazimmfd.1150632
I. Umut, D. Akal
Merkezi İşlem Birimi'ndeki (CPU) aşırı sıcaklık artışı nedeniyle, bilgisayarlar zamanla kapanma ve sistem hasarları meydana gelmektedir. Bu çalışmada, CPU'daki sıcaklığı azaltmak amacıyla yeni bir termoelektrik soğutma sistemi tasarlanmıştır. Ayrıca sistemin dinamik kontrolü için 3 farklı yapay zeka modeli oluşturulup başarıları karşılaştırılmıştır. Yeni soğutma sistemi, termoelektrik modül kullanılarak tasarlanmıştır. Sisteme eklediğimiz termoelektrik soğutucu ile CPU arasındaki sıcaklık farkından faydalanarak fazla ısıyı iletim ve konveksiyon yoluyla uzaklaştırmaktır. Termoelektrik soğutucunun sıcaklığı her zaman CPU sıcaklığından düşük olacağından dolayı etkin soğutma sağlanmış olacaktır. Soğutma ünitesinin kontrolü için özel bir elektronik devre ve yazılım geliştirilmiştir. Ek soğutma sistemini dinamik olarak kontrol etmek için üç farklı yapay zeka modeli (yapay sinir ağı, rastgele orman ve k-en yakın komşu) oluşturulup başarıları karşılaştırılmıştır. Yapay zeka, termoelektrik soğutma sisteminin gücünü ve fan hızını belirler. Bu kontrolü belirli bir CPU yükü veya belirli bir sıcaklık değeri yerine tüm parametreleri (CPU frekansı, voltajı, işlem sayısı gibi farklı değerler) değerlendirerek gerçekleştirir. Maksimum yükte CPU sıcaklığı 41⁰C iken, tasarlanan termoelektrik soğutma sistemi sayesinde bu sıcaklık 31⁰C'ye düşürülmüştür. Tüm yöntemler eğitimde yüksek bir sınıflandırma başarısı sağlamıştır. Ancak yapay sinir ağı yönteminin sınıflandırma başarısı (%97,973) rastgele ormana (%97,297) ve k-en yakın komşuya (%96,306) göre daha yüksektir.
由于CPU温度过高,会导致计算机时间关闭和系统损坏。在本研究中,CPU设计了一种新的热制冷系统来降低温度。Ayrıca系统在3 farklıyapay zeka modeli oluşturulup başarılarıkarşılaştırılmışt。新的冷却系统设计为使用测温模块。除了我们增加的热敏冰箱系统,CPU和热敏冰箱之间的温度将有利于过热并避免对流。热电冷总是会导致CPU温度的冷效应。已经开发了一种专用电子电路和软件来控制冷却单元。开发了三种不同的人工智能模型(人工神经网络、随机森林和k近邻)来动态控制冷却系统。工业智能的功率和速度,测温冷却系统。该控制通过评估所有参数(CPU频率、电压、处理次数)而不是特定的CPU负载或特定的温度值来执行。由于设计了热电冷却系统,最高CPU温度已降至310ºC。所有的方法都在教育中取得了很高的成功。Ancak yapay sinir ağıyönteminin sınıflandırma başarısı(%97973)rastgele ormana(%97297)ve k-en yakın komşuya(%96306)göre daha yüksektir。
{"title":"A novel thermoelectric CPU cooling system controlled by artificial intelligence","authors":"I. Umut, D. Akal","doi":"10.17341/gazimmfd.1150632","DOIUrl":"https://doi.org/10.17341/gazimmfd.1150632","url":null,"abstract":"Merkezi İşlem Birimi'ndeki (CPU) aşırı sıcaklık artışı nedeniyle, bilgisayarlar zamanla kapanma ve sistem hasarları meydana gelmektedir. Bu çalışmada, CPU'daki sıcaklığı azaltmak amacıyla yeni bir termoelektrik soğutma sistemi tasarlanmıştır. Ayrıca sistemin dinamik kontrolü için 3 farklı yapay zeka modeli oluşturulup başarıları karşılaştırılmıştır. Yeni soğutma sistemi, termoelektrik modül kullanılarak tasarlanmıştır. Sisteme eklediğimiz termoelektrik soğutucu ile CPU arasındaki sıcaklık farkından faydalanarak fazla ısıyı iletim ve konveksiyon yoluyla uzaklaştırmaktır. Termoelektrik soğutucunun sıcaklığı her zaman CPU sıcaklığından düşük olacağından dolayı etkin soğutma sağlanmış olacaktır. Soğutma ünitesinin kontrolü için özel bir elektronik devre ve yazılım geliştirilmiştir. Ek soğutma sistemini dinamik olarak kontrol etmek için üç farklı yapay zeka modeli (yapay sinir ağı, rastgele orman ve k-en yakın komşu) oluşturulup başarıları karşılaştırılmıştır. Yapay zeka, termoelektrik soğutma sisteminin gücünü ve fan hızını belirler. Bu kontrolü belirli bir CPU yükü veya belirli bir sıcaklık değeri yerine tüm parametreleri (CPU frekansı, voltajı, işlem sayısı gibi farklı değerler) değerlendirerek gerçekleştirir. Maksimum yükte CPU sıcaklığı 41⁰C iken, tasarlanan termoelektrik soğutma sistemi sayesinde bu sıcaklık 31⁰C'ye düşürülmüştür. Tüm yöntemler eğitimde yüksek bir sınıflandırma başarısı sağlamıştır. Ancak yapay sinir ağı yönteminin sınıflandırma başarısı (%97,973) rastgele ormana (%97,297) ve k-en yakın komşuya (%96,306) göre daha yüksektir.","PeriodicalId":51103,"journal":{"name":"Journal of the Faculty of Engineering and Architecture of Gazi University","volume":" ","pages":""},"PeriodicalIF":1.1,"publicationDate":"2023-01-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"49634850","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"工程技术","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}