In grid-connected power generation systems, dc-link voltage control is needed to prevent energy losses, reduce voltage fluctuations and provide a stable energy flow. In addition, control of the power factor via the voltage source inverter is a process that supports the efficient use of the energy produced. Moreover, keeping the total harmonic distortion (THD) of the current injected into the grid in accordance with IEEE-519 harmonic standards (
{"title":"Different DC-Link Control Methods with Multilevel Inverter for Low Harmonic and Efficient Power Transfer in Grid-Tied Hydrogen Fuel Cell Systems","authors":"Beyzanur Göncü, Ünal Yilmaz","doi":"10.24012/dumf.1293293","DOIUrl":"https://doi.org/10.24012/dumf.1293293","url":null,"abstract":"In grid-connected power generation systems, dc-link voltage control is needed to prevent energy losses, reduce voltage fluctuations and provide a stable energy flow. In addition, control of the power factor via the voltage source inverter is a process that supports the efficient use of the energy produced. Moreover, keeping the total harmonic distortion (THD) of the current injected into the grid in accordance with IEEE-519 harmonic standards (","PeriodicalId":158576,"journal":{"name":"DÜMF Mühendislik Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126275882","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışmada, ikili haberleşme sistemleri simetrik Gauss karışım gürültülü kanal için çalışılmaktadır. Tek eşik sezici ile optimal olan ML kurallı sezici hata olasılıkları açısından karşılaştırılmaktadır. İlk olarak, tek eşik sezicinin optimal olduğu yeter koşul elde edilmektedir. Tek eşik sezici gürültüsüz koşullarda bile düşük performans gösterebileceğinden, ortalama hata olasılığının sıfır olduğu ML sezici için yeterli koşullar sunulmaktadır. Kuramsal sonuçları doğrulamak amacıyla çeşitli senaryolar için sayısal örnekler sunulmaktadır.
本文研究了对称高斯混合噪声信道的二进制通信系统。从错误概率的角度对单阈值检测器和最优 ML 规则检测器进行了比较。首先,得到了单阈值检测器最优的充分条件。由于单阈值启发式即使在无噪声条件下也可能表现不佳,因此提出了平均误差概率为零的 ML 启发式的充分条件。还给出了各种情况下的数值示例,以验证理论结果。
{"title":"Gauss karışım gürültüsü varlığında tek eşik sezici ile maksimum olabilirlik sezici arasında performans karşılaştırması","authors":"Mehmet Emin Tutay","doi":"10.24012/dumf.1293154","DOIUrl":"https://doi.org/10.24012/dumf.1293154","url":null,"abstract":"Bu çalışmada, ikili haberleşme sistemleri simetrik Gauss karışım gürültülü kanal için çalışılmaktadır. Tek eşik sezici ile optimal olan ML kurallı sezici hata olasılıkları açısından karşılaştırılmaktadır. İlk olarak, tek eşik sezicinin optimal olduğu yeter koşul elde edilmektedir. Tek eşik sezici gürültüsüz koşullarda bile düşük performans gösterebileceğinden, ortalama hata olasılığının sıfır olduğu ML sezici için yeterli koşullar sunulmaktadır. Kuramsal sonuçları doğrulamak amacıyla çeşitli senaryolar için sayısal örnekler sunulmaktadır.","PeriodicalId":158576,"journal":{"name":"DÜMF Mühendislik Dergisi","volume":"101 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133971193","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
GR5 (Ti6Al4V) is a material commonly used in aerospace and space, biomedical and automobile sectors, consisting of pure titanium at a minimum of 99% purity. Besides being lightweight, GR5 is separate from similar materials with its ability to resist corrosion at high levels and show high strength. SX steel is high silicon-content austenitic stainless steel with the ability of good quality of welding and excellent corrosion resistance in high concentration sulfuric acid and nitric acid. SX is used in areas such as acid coolers, acid piping systems, acid distributors, acid towers and tanks, pumps, nozzles, internals, strainers and mesh pads. With improving technology, the need for steel-titanium materials that are resisted to acid and made with welded joint is increasing. In this study, the effect of GR and SX materials of welding temperature on the connection is examined with diffusion welding method using copper intermediary layer. The material pairs are combined with a pressure of 5 MPa and a fixed welding time of 60 minutes in an argon gas environment in a silicon bar oven at the temperature of 980, 1000 and 1020°C. The SEM-EDS-AFM analysis of the combined samples is performed, the metallographic structure of the intermediary layer in the diffusion-affected region is examined by the optical microscope, and the possible phases are tried to be determined by the XRD analysis. The micro stiffness values of the connection area are analyzed.
{"title":"COMBINATION OF COPPER INTERMEDIATE SX STEEL AND GR5 (Ti6Al4V) TITANIUM BY DIFFUSION WELDING METHOD","authors":"Jiyan Güney, Haluk Kejanli","doi":"10.24012/dumf.1254912","DOIUrl":"https://doi.org/10.24012/dumf.1254912","url":null,"abstract":"GR5 (Ti6Al4V) is a material commonly used in aerospace and space, biomedical and automobile sectors, consisting of pure titanium at a minimum of 99% purity. Besides being lightweight, GR5 is separate from similar materials with its ability to resist corrosion at high levels and show high strength. SX steel is high silicon-content austenitic stainless steel with the ability of good quality of welding and excellent corrosion resistance in high concentration sulfuric acid and nitric acid. SX is used in areas such as acid coolers, acid piping systems, acid distributors, acid towers and tanks, pumps, nozzles, internals, strainers and mesh pads. With improving technology, the need for steel-titanium materials that are resisted to acid and made with welded joint is increasing. In this study, the effect of GR and SX materials of welding temperature on the connection is examined with diffusion welding method using copper intermediary layer. The material pairs are combined with a pressure of 5 MPa and a fixed welding time of 60 minutes in an argon gas environment in a silicon bar oven at the temperature of 980, 1000 and 1020°C. The SEM-EDS-AFM analysis of the combined samples is performed, the metallographic structure of the intermediary layer in the diffusion-affected region is examined by the optical microscope, and the possible phases are tried to be determined by the XRD analysis. The micro stiffness values of the connection area are analyzed.","PeriodicalId":158576,"journal":{"name":"DÜMF Mühendislik Dergisi","volume":"75 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"134485780","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Kara araçları fonksiyonel ihtiyaçların karşılanabilmesi ve üretim sonrası kullanım durumunda yapısal olarak emniyetli çalışması için tasarlanan araçlardır. Arazi şartları için uygulanan tasarım aracın hareket sınırlarını değiştirebilmektedir. Yapının güvenli çalışması için yapısal emniyeti sağlamak amacıyla sonlu elemanlar analizi (SEA) sonuçlarına göre tasarımlar gerçekleştirilip iyileştirilebilmektedir. Sınır değerleri ve yapısal güvenliği sağlamayan araçlar veya makineler can kaybına sebep olabilmektedir. Seri üretim için makine tasarımlarında kullanıcı isteğine göre farklı ve hızlı tasarımlar elde edilmesi üretici firmalar tarafından istenilebilmektedir. Bilgisayar destekli tasarım programlarının, programlama dilleri ile haberleştirilip arayüzler hazırlanarak hızlı ve farklı tasarımlar elde edilebilmekte ayrıca tasarım için uygulanan mühendislik maliyetini azaltabilmektedir. Belirlenen parametrelere göre hazırlanan bu arayüzler ile parametrik olarak fonksiyonel amaçları karşılayan tasarımlar gerçekleştirilebilmektedir. Bu çalışmada insan veya yük taşımak için tasarlanan bir kara aracının, arazi açıları, birden çok kişilik kullanımı ve farklı fonksiyonel ihtiyaçları için şasinin uzunluğu, yüksekliği ve genişliği ana değişkenler olmak üzere 17 adet değişken parametrik tasarım arayüzünde tanımlanmıştır. Aracın önden çarpma, yanal çarpma ve şasinin burulması konfigürasyonları için SEA gerçekleştirilmiştir. Bu konfigürasyonlara göre 9 adet farklı tasarım için Taguchi metodu ile optimum tasarım parametreleri belirlenmiştir. Optimum tasarıma göre önden çarpma konfigürasyonu için 44.7 MPa, yanal çarpma durumu için 25.62 MPa ve burulma konfigürasyonu için 33.66 MPa Von-Misses eşdeğer gerilme değerleri elde edilmiştir. Hareket sınırları için tırmanabilme açısı 25°, yanal devrilme açısı 34° ve ivme sınırı 14 m/s2 olarak belirlenmiştir. Aracın genel yapı itibariyle emniyetli olduğu belirlenmiş ve optimum tasarıma göre aracın üretimi gerçekleştirilmiştir.
{"title":"Developing Parametrically Optimum Design of a Land Vehicle Using the Taguchi Method and Finite Element Method","authors":"Osman Bahadır Özden, Barış Gökçe","doi":"10.24012/dumf.1203178","DOIUrl":"https://doi.org/10.24012/dumf.1203178","url":null,"abstract":"Kara araçları fonksiyonel ihtiyaçların karşılanabilmesi ve üretim sonrası kullanım durumunda yapısal olarak emniyetli çalışması için tasarlanan araçlardır. Arazi şartları için uygulanan tasarım aracın hareket sınırlarını değiştirebilmektedir. Yapının güvenli çalışması için yapısal emniyeti sağlamak amacıyla sonlu elemanlar analizi (SEA) sonuçlarına göre tasarımlar gerçekleştirilip iyileştirilebilmektedir. Sınır değerleri ve yapısal güvenliği sağlamayan araçlar veya makineler can kaybına sebep olabilmektedir. Seri üretim için makine tasarımlarında kullanıcı isteğine göre farklı ve hızlı tasarımlar elde edilmesi üretici firmalar tarafından istenilebilmektedir. Bilgisayar destekli tasarım programlarının, programlama dilleri ile haberleştirilip arayüzler hazırlanarak hızlı ve farklı tasarımlar elde edilebilmekte ayrıca tasarım için uygulanan mühendislik maliyetini azaltabilmektedir. Belirlenen parametrelere göre hazırlanan bu arayüzler ile parametrik olarak fonksiyonel amaçları karşılayan tasarımlar gerçekleştirilebilmektedir. Bu çalışmada insan veya yük taşımak için tasarlanan bir kara aracının, arazi açıları, birden çok kişilik kullanımı ve farklı fonksiyonel ihtiyaçları için şasinin uzunluğu, yüksekliği ve genişliği ana değişkenler olmak üzere 17 adet değişken parametrik tasarım arayüzünde tanımlanmıştır. Aracın önden çarpma, yanal çarpma ve şasinin burulması konfigürasyonları için SEA gerçekleştirilmiştir. Bu konfigürasyonlara göre 9 adet farklı tasarım için Taguchi metodu ile optimum tasarım parametreleri belirlenmiştir. Optimum tasarıma göre önden çarpma konfigürasyonu için 44.7 MPa, yanal çarpma durumu için 25.62 MPa ve burulma konfigürasyonu için 33.66 MPa Von-Misses eşdeğer gerilme değerleri elde edilmiştir. Hareket sınırları için tırmanabilme açısı 25°, yanal devrilme açısı 34° ve ivme sınırı 14 m/s2 olarak belirlenmiştir. Aracın genel yapı itibariyle emniyetli olduğu belirlenmiş ve optimum tasarıma göre aracın üretimi gerçekleştirilmiştir.","PeriodicalId":158576,"journal":{"name":"DÜMF Mühendislik Dergisi","volume":"25 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116739011","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Beton, bulunduğumuz yüzyılın en yaygın kullanılan yapı malzemesidir. Ağır beton ise özel üretilmiş bir beton çeşididir ve birim hacim ağırlığı yüksek olan betonları tanımlamaktadır. Ağır beton üretimi için ağır agregaların kullanılması gerekmektedir. Teknolojinin ilerlemesi ve artan insan nüfusu ile insanlar, radyoaktif ışın ve dalgalara daha çok maruz kalmaktadır. Üretilecek özel yapı malzemeleri ile bu etkiden kaçınmak mümkündür. Ağır betonlar bu tür ışınlara karşı oluşturdukları zırh etkisi ile canlıları korur. Hali hazırda birçok hastane ve askeri birimlerde kullanılan ağır betonlar üretimi kolay ve kesin çözüm sunan bir yöntemdir. Özellikle nükleer çalışmaların hız kazandığı bu dönemde, ağır betonlar yüksek birim ağırlıkları nedeniyle olası patlama, ışın yayınımı, ayrıca yüksek sıcaklık ve ses etkisinden yüksek korunma sağlar. Bu çalışmanın amacı son yıllarda ağır beton ve ultra yüksek dayanımlı ağır beton ile ilgili yapılan çalışmalardaki gelişmeleri takip etmektir. Arama indekslerinde yakın tarihli yapılan literatür araştırması sonucunda ağır betonlar ile ilgili genel bir bakış açısı sunan çalışmaya rastlanmamıştır. Literatürdeki bu eksiğin kapatılması adına bu çalışmanın yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.
{"title":"Ağır Betonlardaki Güncel Gelişmelere Genel Bir Bakış","authors":"İ. Topçu, İsmail Hocaoğlu, Fatima Adil","doi":"10.24012/dumf.1279171","DOIUrl":"https://doi.org/10.24012/dumf.1279171","url":null,"abstract":"Beton, bulunduğumuz yüzyılın en yaygın kullanılan yapı malzemesidir. Ağır beton ise özel üretilmiş bir beton çeşididir ve birim hacim ağırlığı yüksek olan betonları tanımlamaktadır. Ağır beton üretimi için ağır agregaların kullanılması gerekmektedir. Teknolojinin ilerlemesi ve artan insan nüfusu ile insanlar, radyoaktif ışın ve dalgalara daha çok maruz kalmaktadır. Üretilecek özel yapı malzemeleri ile bu etkiden kaçınmak mümkündür. Ağır betonlar bu tür ışınlara karşı oluşturdukları zırh etkisi ile canlıları korur. Hali hazırda birçok hastane ve askeri birimlerde kullanılan ağır betonlar üretimi kolay ve kesin çözüm sunan bir yöntemdir. Özellikle nükleer çalışmaların hız kazandığı bu dönemde, ağır betonlar yüksek birim ağırlıkları nedeniyle olası patlama, ışın yayınımı, ayrıca yüksek sıcaklık ve ses etkisinden yüksek korunma sağlar. Bu çalışmanın amacı son yıllarda ağır beton ve ultra yüksek dayanımlı ağır beton ile ilgili yapılan çalışmalardaki gelişmeleri takip etmektir. Arama indekslerinde yakın tarihli yapılan literatür araştırması sonucunda ağır betonlar ile ilgili genel bir bakış açısı sunan çalışmaya rastlanmamıştır. Literatürdeki bu eksiğin kapatılması adına bu çalışmanın yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.","PeriodicalId":158576,"journal":{"name":"DÜMF Mühendislik Dergisi","volume":"63 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129688894","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Neural networks provide the opportunity to estimate specific components of engineering problems. They are decomposed complex problems into different parts. Thus, it can be easy to compete with each of them through neural networks. In this paper, it was purposed to estimate the average speed of a 6-line road’s cross-section by observed traffic variables, such as numbers of vehicles and occupancy values, using radial basis function neural network (RBFNN), generalized regression neural network (GRNN) and the feed-forward back propagation neural network (FFBPNN) models. A comparison was fulfilled between different neural networks and checked against multivariate linear regression (MVLR), a conventional statistical model. After each simulation of neural networks, results show that different forecasts were obtained under the same conditions. The best forecasting is made by FFBPNN, GRNN, and RBFNN, respectively. When compared with multivariate linear regression (MVLR), FFBPNN performs better than MVLR, but GRNN and RBFNN perform lower than it.
{"title":"Investigation of Favorable Neural Network Methods to Estimate Traffic Components","authors":"Sedat Ozcanan","doi":"10.24012/dumf.1219818","DOIUrl":"https://doi.org/10.24012/dumf.1219818","url":null,"abstract":"Neural networks provide the opportunity to estimate specific components of engineering problems. They are decomposed complex problems into different parts. Thus, it can be easy to compete with each of them through neural networks. In this paper, it was purposed to estimate the average speed of a 6-line road’s cross-section by observed traffic variables, such as numbers of vehicles and occupancy values, using radial basis function neural network (RBFNN), generalized regression neural network (GRNN) and the feed-forward back propagation neural network (FFBPNN) models. A comparison was fulfilled between different neural networks and checked against multivariate linear regression (MVLR), a conventional statistical model. After each simulation of neural networks, results show that different forecasts were obtained under the same conditions. The best forecasting is made by FFBPNN, GRNN, and RBFNN, respectively. When compared with multivariate linear regression (MVLR), FFBPNN performs better than MVLR, but GRNN and RBFNN perform lower than it.","PeriodicalId":158576,"journal":{"name":"DÜMF Mühendislik Dergisi","volume":"18 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127476330","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışmada, dağıtım sistemlerinin kayıplar minimum olacak şekilde yeniden yapılandırılması amaçlanmıştır, çünkü dağıtım sistemindeki farklı karakterli yükler nedeniyle şebekedeki hatlar günün puant saatlerinde ağır yüklenir ama geri kalan saatlerde hafif yüklenir. Bu durum güç kayıplarının büyük ve gerilim profilinin düşük olamsına yol açar. Şebekenin bu değişken yük durumundan olumsuz etkilenmemesi için, gün içinde yüklerin optimal olarak dağıtılması istenir. Bu amaçla, ağır yüklenmiş hatlardan hafif yüklenmiş hatlara yük aktarılır ve şebeke yeniden yapılandırılmış olur. Bu şekilde, hem şebekedeki kayıplar azaltılmış ve hem de baraların gerilim seviyesi de yükseltilmiş olur. Şebekenin yeniden yapılandırılması, bütün yüklerin beslenmesi koşuluyla, şebekede bulunan anahtarların konumlarının (açık/kapalı) değiştirilmesiyle gerçekleştirilir. Bu makalede dağıtım sisteminin yeniden yapılandırılması için parçacık sürüsü optimizasyonu (PSO) algoritması kullanılmıştır, çünkü PSO algoritması güç sistemlerinde doğrusal olmayan amaç fonksiyonlarını çözmek için sıklıkla kullanılan bir algoritmadır. Algoritma için amaç fonksiyonu şebekedeki aktif güç kaybının minimum olmasını sağlayan anahtar kombinasyonu olarak belirlenmiş ve bilgisayar simülasyonları sonucunda, yeni şebeke yapısı için, şebekedeki kayıpların büyük oranda azaltıldığı ve şebekenin gerilim profilinin de iyileştirildiği görülmüştür.
{"title":"Dağıtım Sistemlerinin Yeniden Yapılandırılması Problemine PSO Algoritmasının Uygulanması","authors":"H. L. Zeynelgi̇l, Makale Bilgileri","doi":"10.24012/dumf.1231678","DOIUrl":"https://doi.org/10.24012/dumf.1231678","url":null,"abstract":"Bu çalışmada, dağıtım sistemlerinin kayıplar minimum olacak şekilde yeniden yapılandırılması amaçlanmıştır, çünkü dağıtım sistemindeki farklı karakterli yükler nedeniyle şebekedeki hatlar günün puant saatlerinde ağır yüklenir ama geri kalan saatlerde hafif yüklenir. Bu durum güç kayıplarının büyük ve gerilim profilinin düşük olamsına yol açar. Şebekenin bu değişken yük durumundan olumsuz etkilenmemesi için, gün içinde yüklerin optimal olarak dağıtılması istenir. Bu amaçla, ağır yüklenmiş hatlardan hafif yüklenmiş hatlara yük aktarılır ve şebeke yeniden yapılandırılmış olur. Bu şekilde, hem şebekedeki kayıplar azaltılmış ve hem de baraların gerilim seviyesi de yükseltilmiş olur. Şebekenin yeniden yapılandırılması, bütün yüklerin beslenmesi koşuluyla, şebekede bulunan anahtarların konumlarının (açık/kapalı) değiştirilmesiyle gerçekleştirilir. Bu makalede dağıtım sisteminin yeniden yapılandırılması için parçacık sürüsü optimizasyonu (PSO) algoritması kullanılmıştır, çünkü PSO algoritması güç sistemlerinde doğrusal olmayan amaç fonksiyonlarını çözmek için sıklıkla kullanılan bir algoritmadır. Algoritma için amaç fonksiyonu şebekedeki aktif güç kaybının minimum olmasını sağlayan anahtar kombinasyonu olarak belirlenmiş ve bilgisayar simülasyonları sonucunda, yeni şebeke yapısı için, şebekedeki kayıpların büyük oranda azaltıldığı ve şebekenin gerilim profilinin de iyileştirildiği görülmüştür.","PeriodicalId":158576,"journal":{"name":"DÜMF Mühendislik Dergisi","volume":"73 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127274959","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışma, Ce(III) baskılı (IIP) ve baskısız (NIP) polimerler kullanılarak çeşitli lantanid iyonlarının varlığında cevher bünyesinde bulunan ve liç işlemi ile çözelti ortamına alınmış Ce(III) iyonunun çözelti ortamından seçici olarak ayrılması amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla kullanılan İyon baskılı polimer (IIP) ve baskısız polimer (NIP) süspansiyon polimerizasyonu tekniği ile hazırlanmıştır. Polimer sentezinde Fonksiyonel monomer olarak N-metakriolilamido folik asit (MAFol) kullanılmıştır. Hazırlanan fonksiyonel monomer, kompleks monomer, baskılı ve baskısız polimerlerin karakterizasyon işlemleri yapılmış bu sayaede beklenen yapısal değişiklikler desteklenmiştir. Optimum deney koşullarını belirlemek amacıyla pH, temas süresi ve başlangıç Ce(III) konsantrasyonu gibi farklı değişkenlerin bağlanma özellikleri üzerindeki etkileri araştırılmış olup elde edilen optimum koşullarda; pH 5-6 aralığında ve ideal temas süresi 15 dakika olduğu tespit edilmiş olup, bu koşullarda Ce(III) baskılı polimerin ve baskısız polimerin Ce(III) bağlama verimleri sırasıyla 24,4 mg Ce(III) g-1 polimer ve 3,0 mg Ce(III) g-1 polimer olarak tespit edilmiştir. Ce(III)'un cevher bünyesinde bulunan Th(IV), La(III) ve Eu(III) iyonlarının varlığında bağlanma çalışmaları da Ce(III) baskılı polimerler kullanılarak gerçekleştirilmiş olup baskılanmış polimer, Ce(III) iyonlarına karşı yüksek seçicilik sergilemiştir. Rekabetçi koşullar altında tespit edilen bağlanma sırasının Ce(III) > La(III) > Th(IV) > Eu(III) olduğu yapılan deneyler neticesinde tespit edilmiştir.
{"title":"İyon Baskılı Polimer Kullanılarak Bastnazit Cevherinden Seryumun Seçici Olarak Ayrılması","authors":"İbrahim Dolak","doi":"10.24012/dumf.1275872","DOIUrl":"https://doi.org/10.24012/dumf.1275872","url":null,"abstract":"Bu çalışma, Ce(III) baskılı (IIP) ve baskısız (NIP) polimerler kullanılarak çeşitli lantanid iyonlarının varlığında cevher bünyesinde bulunan ve liç işlemi ile çözelti ortamına alınmış Ce(III) iyonunun çözelti ortamından seçici olarak ayrılması amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla kullanılan İyon baskılı polimer (IIP) ve baskısız polimer (NIP) süspansiyon polimerizasyonu tekniği ile hazırlanmıştır. Polimer sentezinde Fonksiyonel monomer olarak N-metakriolilamido folik asit (MAFol) kullanılmıştır. Hazırlanan fonksiyonel monomer, kompleks monomer, baskılı ve baskısız polimerlerin karakterizasyon işlemleri yapılmış bu sayaede beklenen yapısal değişiklikler desteklenmiştir. Optimum deney koşullarını belirlemek amacıyla pH, temas süresi ve başlangıç Ce(III) konsantrasyonu gibi farklı değişkenlerin bağlanma özellikleri üzerindeki etkileri araştırılmış olup elde edilen optimum koşullarda; pH 5-6 aralığında ve ideal temas süresi 15 dakika olduğu tespit edilmiş olup, bu koşullarda Ce(III) baskılı polimerin ve baskısız polimerin Ce(III) bağlama verimleri sırasıyla 24,4 mg Ce(III) g-1 polimer ve 3,0 mg Ce(III) g-1 polimer olarak tespit edilmiştir. Ce(III)'un cevher bünyesinde bulunan Th(IV), La(III) ve Eu(III) iyonlarının varlığında bağlanma çalışmaları da Ce(III) baskılı polimerler kullanılarak gerçekleştirilmiş olup baskılanmış polimer, Ce(III) iyonlarına karşı yüksek seçicilik sergilemiştir. Rekabetçi koşullar altında tespit edilen bağlanma sırasının Ce(III) > La(III) > Th(IV) > Eu(III) olduğu yapılan deneyler neticesinde tespit edilmiştir.","PeriodicalId":158576,"journal":{"name":"DÜMF Mühendislik Dergisi","volume":"1988 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125484866","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Integrating systems and unstable systems are two types of systems that are widely used in various industries, including control engineering and electrical engineering. However, controlling these systems can be a daunting task due to their inherent complexity. To address this challenge, the PI-PD controller structure has been widely adopted in the industry, as it has proven to be very successful in controlling integrating and unstable systems. In this paper, a new design method is proposed to determine the optimal controller parameters in the control of integrating and unstable systems with time delay. The design method utilizes a Genetic Algorithm-based optimization technique, which incorporates a new objective function that is based on the neutrosophic similarity measure. Two different types of plants have been chosen as examples in this study. The first plant is a time-delayed integrating system. The second plant is an unstable system, which means that the output signal is very sensitive to any changes or disturbances in the input signal. This study examines the parameter uncertainties of systems by comparing them with some design methods from the literature. The results are presented comparatively in figures and tables to show the superiority of the proposed method.
{"title":"A Novel PI-PD Controller Tuning Method based on Neutrosophic Similarity Measure for Unstable and Integrating Processes with Time Delay","authors":"Tufan Dogruer","doi":"10.24012/dumf.1271137","DOIUrl":"https://doi.org/10.24012/dumf.1271137","url":null,"abstract":"Integrating systems and unstable systems are two types of systems that are widely used in various industries, including control engineering and electrical engineering. However, controlling these systems can be a daunting task due to their inherent complexity. To address this challenge, the PI-PD controller structure has been widely adopted in the industry, as it has proven to be very successful in controlling integrating and unstable systems. In this paper, a new design method is proposed to determine the optimal controller parameters in the control of integrating and unstable systems with time delay. The design method utilizes a Genetic Algorithm-based optimization technique, which incorporates a new objective function that is based on the neutrosophic similarity measure. Two different types of plants have been chosen as examples in this study. The first plant is a time-delayed integrating system. The second plant is an unstable system, which means that the output signal is very sensitive to any changes or disturbances in the input signal. This study examines the parameter uncertainties of systems by comparing them with some design methods from the literature. The results are presented comparatively in figures and tables to show the superiority of the proposed method.","PeriodicalId":158576,"journal":{"name":"DÜMF Mühendislik Dergisi","volume":"24 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-12","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"131239982","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışmada, başlangıç seviyesi keman eğitiminde kullanmak amacıyla keman öğrenenlere çalma performanslarıyla ilgili bir geri dönüt sağlayacak karmaşık spektral fark yöntemi tabanlı bir otomatik müzik transkripsiyon sistemi önerilmiştir. Ayrıca, önerilen müzik transkripsiyon sistemine dayalı ve kemandaki temel etütlerden olan dört boş tel, sol majör arpej ve sol majör dizi notalarını tespit eden Matlab yazılım tabanlı bir kullanıcı arayüzü gerçekleştirilmiştir. Önerilen sistemin performans analizi için iPad tablet tabanlı profesyonel kayıt sistemi kullanarak sekiz katılımcıdan elde edilmiş bir ses kayıt veri seti oluşturulmuştur. Önerilen sistemin keman ses kayıtlarının analizini doğru yapabilmesi için müzik parçasının kendisini oluşturan notalara uygun bölütlenmesi, bunun için de notaların başlangıç zamanının doğru bir şekilde tespit edilmesi gerekmektedir. Piyano ve gitar gibi diğer müzik çalgı seslerine kıyasla, keman sesinin nota başlangıç zamanı tespiti, sahip olduğu zarf karakteristiği nedeniyle daha zordur. Önerilen çalışmada nota başlangıç zamanı tespiti için karmaşık spektral fark yöntemi kullanılmaktadır. Daha sonra, çıkarılan bölüte hızlı Fourier dönüşümü uygulanarak keman sesinin notası ve oktavı belirlenecek şekilde bölütün temel frekansı bulunmaktadır. Ayrıca, geliştirilen arayüz üzerinde süre ve gürlük analizleri de yapılabilmektedir. Kıyaslamalı sonuçlar, önerilen sistemin önemli müzik analiz yazılımları olan MIRtoolbox ve Essentia’daki yöntemlere göre daha başarılı performans sergilediğini göstermektedir.
{"title":"Ses kayıtlarından otomatik keman müzik transkripsiyonu","authors":"Kemal Avci, Tamer Şevki Acuner","doi":"10.24012/dumf.1246822","DOIUrl":"https://doi.org/10.24012/dumf.1246822","url":null,"abstract":"Bu çalışmada, başlangıç seviyesi keman eğitiminde kullanmak amacıyla keman öğrenenlere çalma performanslarıyla ilgili bir geri dönüt sağlayacak karmaşık spektral fark yöntemi tabanlı bir otomatik müzik transkripsiyon sistemi önerilmiştir. Ayrıca, önerilen müzik transkripsiyon sistemine dayalı ve kemandaki temel etütlerden olan dört boş tel, sol majör arpej ve sol majör dizi notalarını tespit eden Matlab yazılım tabanlı bir kullanıcı arayüzü gerçekleştirilmiştir. Önerilen sistemin performans analizi için iPad tablet tabanlı profesyonel kayıt sistemi kullanarak sekiz katılımcıdan elde edilmiş bir ses kayıt veri seti oluşturulmuştur. Önerilen sistemin keman ses kayıtlarının analizini doğru yapabilmesi için müzik parçasının kendisini oluşturan notalara uygun bölütlenmesi, bunun için de notaların başlangıç zamanının doğru bir şekilde tespit edilmesi gerekmektedir. Piyano ve gitar gibi diğer müzik çalgı seslerine kıyasla, keman sesinin nota başlangıç zamanı tespiti, sahip olduğu zarf karakteristiği nedeniyle daha zordur. Önerilen çalışmada nota başlangıç zamanı tespiti için karmaşık spektral fark yöntemi kullanılmaktadır. Daha sonra, çıkarılan bölüte hızlı Fourier dönüşümü uygulanarak keman sesinin notası ve oktavı belirlenecek şekilde bölütün temel frekansı bulunmaktadır. Ayrıca, geliştirilen arayüz üzerinde süre ve gürlük analizleri de yapılabilmektedir. Kıyaslamalı sonuçlar, önerilen sistemin önemli müzik analiz yazılımları olan MIRtoolbox ve Essentia’daki yöntemlere göre daha başarılı performans sergilediğini göstermektedir.","PeriodicalId":158576,"journal":{"name":"DÜMF Mühendislik Dergisi","volume":"172 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115790865","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}