首页 > 最新文献

Sakarya Medical Journal最新文献

英文 中文
BORİK ASİT SIÇANLARDA SİKLOFOSFAMİDİN NEDEN OLDUĞU KARACİĞER HASARINI İYİLEŞTİRİR
Pub Date : 2023-04-03 DOI: 10.31832/smj.1246705
Gözde Özge Önder, Özge Göktepe, Eda Okur, Özge CENGİZ MAT, Demet Bolat, E. Balcioğlu, Arzu Yay
Introduction: The aim of the current study was to look into any potential ameliorative benefits of boric acid on liver damage in rats caused by cyclophosphamide (CTX). Materials and Methods: Four groups; control, boric acid, CTX, and boric acid + CTX, were created. Female Wistar albino rats were given daily injections of CTX (75 mg/kg) to create the liver damage model. Cyclophosphamide (75 mg/kg) was administered intraperitoneally, and boron (1.3 g/rat/day) was administered by gavage every day for two weeks in the boric acid+CTX group. The histopathological changes were evaluated in ovarian tissue staining with hematoxylin and eosin, masson tricrom, and periodic acid Schiff. We assessed ovarian tissue enzyme activity as malondialdehyde (MDA), superoxide dismutase (SOD), catalase (CAT), and glutathione peroxidase (GSH-Px). Results: Images in the boric acid+CTX group had lower histological evaluations than those in the CTX group under the light microscope. According to the findings, boric acid reduced the levels of malondialdehyde (MDA) in the liver tissues. Additionally, boric acid improved the actions of oxidative stress indicators to reduce oxidative stress brought on by CTX and upregulated antioxidant parameters. Conclusion: In conclusion, our study have demonstrated that CTX- induced liver injury can be alleviated by reducing the tissue MDA levels, increasing the liver’s SOD, GSH-Px, and CAT activities. In order to reduce the liver damage caused by CTX, boric acid may be administered as a dietary supplement or functional food.
本研究的目的是探讨硼酸对环磷酰胺(CTX)引起的大鼠肝损伤的潜在改善作用。材料与方法:四组;对照,硼酸,CTX和硼酸+ CTX。雌性Wistar白化大鼠每日注射CTX (75 mg/kg),建立肝损伤模型。硼酸+CTX组腹腔注射环磷酰胺(75 mg/kg),每天灌胃给硼(1.3 g/大鼠/d),连续2周。用苏木精染色、伊红染色、马尾松染色和周期性酸希夫染色评价卵巢组织病理学变化。我们评估了卵巢组织酶的活性,包括丙二醛(MDA)、超氧化物歧化酶(SOD)、过氧化氢酶(CAT)和谷胱甘肽过氧化物酶(GSH-Px)。结果:光学显微镜下,硼酸+CTX组的组织学评价低于CTX组。根据研究结果,硼酸降低了肝组织中丙二醛(MDA)的水平。此外,硼酸可以改善氧化应激指标的作用,降低CTX引起的氧化应激,上调抗氧化参数。结论:综上所述,我们的研究表明CTX可通过降低组织MDA水平,提高肝脏SOD、GSH-Px和CAT活性来减轻肝损伤。为了减少CTX引起的肝损伤,硼酸可以作为膳食补充剂或功能性食品。
{"title":"BORİK ASİT SIÇANLARDA SİKLOFOSFAMİDİN NEDEN OLDUĞU KARACİĞER HASARINI İYİLEŞTİRİR","authors":"Gözde Özge Önder, Özge Göktepe, Eda Okur, Özge CENGİZ MAT, Demet Bolat, E. Balcioğlu, Arzu Yay","doi":"10.31832/smj.1246705","DOIUrl":"https://doi.org/10.31832/smj.1246705","url":null,"abstract":"Introduction: The aim of the current study was to look into any potential ameliorative benefits of boric acid on liver damage in rats caused by cyclophosphamide (CTX). \u0000Materials and Methods: Four groups; control, boric acid, CTX, and boric acid + CTX, were created. Female Wistar albino rats were given daily injections of CTX (75 mg/kg) to create the liver damage model. Cyclophosphamide (75 mg/kg) was administered intraperitoneally, and boron (1.3 g/rat/day) was administered by gavage every day for two weeks in the boric acid+CTX group. The histopathological changes were evaluated in ovarian tissue staining with hematoxylin and eosin, masson tricrom, and periodic acid Schiff. We assessed ovarian tissue enzyme activity as malondialdehyde (MDA), superoxide dismutase (SOD), catalase (CAT), and glutathione peroxidase (GSH-Px). \u0000Results: Images in the boric acid+CTX group had lower histological evaluations than those in the CTX group under the light microscope. According to the findings, boric acid reduced the levels of malondialdehyde (MDA) in the liver tissues. Additionally, boric acid improved the actions of oxidative stress indicators to reduce oxidative stress brought on by CTX and upregulated antioxidant parameters. \u0000Conclusion: In conclusion, our study have demonstrated that CTX- induced liver injury can be alleviated by reducing the tissue MDA levels, increasing the liver’s SOD, GSH-Px, and CAT activities. In order to reduce the liver damage caused by CTX, boric acid may be administered as a dietary supplement or functional food.","PeriodicalId":21405,"journal":{"name":"Sakarya Medical Journal","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-03","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"84930468","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Satisfactory Results Can Be Obtained by Closed Percutaneous Pinning and Intramedullary Nailing in Distal Tibial Joint-Related Tibia Diaphysis Fractures 经皮闭式髓内钉治疗胫骨远端关节相关胫骨骨干骨折效果满意
Pub Date : 2023-04-02 DOI: 10.31832/smj.1204366
Batuhan Gencer, Ö. Doğan
Amaç: Amacımız, distal tibia eklem hattına uzanan tibia diyafiz kırıklarında intramedüller çivilemenin sonuçlarının araştırılması ve minimal invaziv plak osteosentez yöntemi ile karşılaştırılmasıdır. Gereç ve Yöntem: Kliniğimizde tibia distal eklem hattına uzanan ancak eklemde impaksiyon izlenmeyen tibia diyafiz kırığı nedeni ile 2019 – 2021 yılları arasında tedavi ve takibi yapılan tüm hastalar retrospektif olarak araştırıldı. Tüm hastaların yaş, cinsiyet ve taraf gibi demografik verileri, yaralanma mekanizmaları, tibia diyafiz ve pilon kırık tipleri, klinik ağrı skorları, radyolojik kaynamaları ve komplikasyonları değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 27 hastadan 15 hasta (%55,56) intramedüller çivileme ile tedavi edilirken, 12 hastada (%44,44) minimal invaziv plak osteosentez kullanılmıştır. İMÇ uygulanan grubun ortanca yaşı 62 (Aralık: 34-67 yaş) iken, MİPO uygulanan grupta ortanca yaşı 51 (Aralık: 33-52) olduğu ve aralarında anlamlı fark olduğu görüldü (p=0,038). Yaralanma mekanizmaları açısından gruplar arasında anlamlı fark tespit edildi (p=0,023). Taraf, cinsiyet, kırık tipi ve ağrı skorları açısından iki grup arasında fark görülmedi (p>0,050). Hastaların tamamında radyolojik tam iyileşme elde edildi. Dört hastada (%14,81) yara yerinde yumuşak doku ilişkili komplikasyonlar tespit edildi. Komplikasyon gelişen hastaların tamamının MİPO grubunda olduğu görüldü ve gruplar arasında komplikasyon gelişimi açısından anlamlı fark tespit edildi (p=0,028). Sonuç: Distal tibia eklem hattına uzanan tibia diyafiz kırıklarında, eklemde impaksiyon eşlik etmiyor ise, perkütan kanüllü vidalar ile eklemde mutlak stabilitenin elde edilmesini takiben uygulanan intramedüller çivileme ile tatminkar klinik ve radyolojik sonuçlar ve düşük komplikasyon oranları elde edilebilir.
{"title":"Satisfactory Results Can Be Obtained by Closed Percutaneous Pinning and Intramedullary Nailing in Distal Tibial Joint-Related Tibia Diaphysis Fractures","authors":"Batuhan Gencer, Ö. Doğan","doi":"10.31832/smj.1204366","DOIUrl":"https://doi.org/10.31832/smj.1204366","url":null,"abstract":"Amaç: Amacımız, distal tibia eklem hattına uzanan tibia diyafiz kırıklarında intramedüller çivilemenin sonuçlarının araştırılması ve minimal invaziv plak osteosentez yöntemi ile karşılaştırılmasıdır. \u0000Gereç ve Yöntem: Kliniğimizde tibia distal eklem hattına uzanan ancak eklemde impaksiyon izlenmeyen tibia diyafiz kırığı nedeni ile 2019 – 2021 yılları arasında tedavi ve takibi yapılan tüm hastalar retrospektif olarak araştırıldı. Tüm hastaların yaş, cinsiyet ve taraf gibi demografik verileri, yaralanma mekanizmaları, tibia diyafiz ve pilon kırık tipleri, klinik ağrı skorları, radyolojik kaynamaları ve komplikasyonları değerlendirildi. \u0000Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 27 hastadan 15 hasta (%55,56) intramedüller çivileme ile tedavi edilirken, 12 hastada (%44,44) minimal invaziv plak osteosentez kullanılmıştır. İMÇ uygulanan grubun ortanca yaşı 62 (Aralık: 34-67 yaş) iken, MİPO uygulanan grupta ortanca yaşı 51 (Aralık: 33-52) olduğu ve aralarında anlamlı fark olduğu görüldü (p=0,038). Yaralanma mekanizmaları açısından gruplar arasında anlamlı fark tespit edildi (p=0,023). Taraf, cinsiyet, kırık tipi ve ağrı skorları açısından iki grup arasında fark görülmedi (p>0,050). Hastaların tamamında radyolojik tam iyileşme elde edildi. Dört hastada (%14,81) yara yerinde yumuşak doku ilişkili komplikasyonlar tespit edildi. Komplikasyon gelişen hastaların tamamının MİPO grubunda olduğu görüldü ve gruplar arasında komplikasyon gelişimi açısından anlamlı fark tespit edildi (p=0,028). \u0000Sonuç: Distal tibia eklem hattına uzanan tibia diyafiz kırıklarında, eklemde impaksiyon eşlik etmiyor ise, perkütan kanüllü vidalar ile eklemde mutlak stabilitenin elde edilmesini takiben uygulanan intramedüller çivileme ile tatminkar klinik ve radyolojik sonuçlar ve düşük komplikasyon oranları elde edilebilir.","PeriodicalId":21405,"journal":{"name":"Sakarya Medical Journal","volume":"32 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"87422465","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Bariyatrik Cerrahi Sonrası Dürtü Kontrol Problemleri ve Fluoksetin Tedavisiyle Ekstrapiramidal Yan Etki Gelişen Bir Olgu Sunumu
Pub Date : 2023-03-23 DOI: 10.31832/smj.1218126
Kübra Sezer Katar, Ayşe Gökçen Gündoğmuş
Although bariatric surgery is an effective method used in the treatment of obesity today, many psychiatric difficulties are detected when patients are evaluated biopsychosocially during the pre-and postoperative periods. Especially when surgery is used in patients with eating disorders, different addiction problems and impulse control disorders may arise afterward. We present a clinical case of a patient with increased obsessive-compulsive symptoms, various impulsive control problems, and bulimia nervosa starting after bariatric surgery. Another feature that made this case interesting was the extrapyramidal adverse effects that occurred after fluoxetine treatment used for her psychiatric treatment. Our aim, thus, was to contribute to the literature by discussing psychiatric problems evolving after bariatric surgery and the rare adverse effect of fluoxetine.
虽然减肥手术是当今治疗肥胖的一种有效方法,但在术前和术后对患者进行生物心理社会评估时,可以发现许多精神障碍。特别是当对饮食失调患者进行手术时,可能会出现不同的成瘾问题和冲动控制障碍。我们提出一个临床病例的病人增加的强迫症状,各种冲动控制问题,并在减肥手术后开始神经性贪食症。另一个使这个病例有趣的特点是,在她的精神治疗中使用氟西汀治疗后发生的锥体外系不良反应。因此,我们的目的是通过讨论减肥手术后出现的精神问题和氟西汀罕见的不良反应,为文献做出贡献。
{"title":"Bariyatrik Cerrahi Sonrası Dürtü Kontrol Problemleri ve Fluoksetin Tedavisiyle Ekstrapiramidal Yan Etki Gelişen Bir Olgu Sunumu","authors":"Kübra Sezer Katar, Ayşe Gökçen Gündoğmuş","doi":"10.31832/smj.1218126","DOIUrl":"https://doi.org/10.31832/smj.1218126","url":null,"abstract":"Although bariatric surgery is an effective method used in the treatment of obesity today, many psychiatric difficulties are detected when patients are evaluated biopsychosocially during the pre-and postoperative periods. Especially when surgery is used in patients with eating disorders, different addiction problems and impulse control disorders may arise afterward. We present a clinical case of a patient with increased obsessive-compulsive symptoms, various impulsive control problems, and bulimia nervosa starting after bariatric surgery. Another feature that made this case interesting was the extrapyramidal adverse effects that occurred after fluoxetine treatment used for her psychiatric treatment. Our aim, thus, was to contribute to the literature by discussing psychiatric problems evolving after bariatric surgery and the rare adverse effect of fluoxetine.","PeriodicalId":21405,"journal":{"name":"Sakarya Medical Journal","volume":"30 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"83341288","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Erişkin Böbrek Nakli Hastalarında Uzun Etkili Takrolimus Kullanımı, Uzun Dönem Böbrek Ve Hasta Sağkalımı Üzerine Etkisi, Tek Merkez Deneyimi
Pub Date : 2023-03-22 DOI: 10.31832/smj.1255312
Nadir Alpay, Alaattin Yildiz
Erişkin Böbrek Nakli Hastalarında Uzun Etkili Takrolimus Kullanımı, Uzun Dönem Böbrek Ve Hasta Sağkalımı Üzerine Etkisi, Tek Merkez Deneyimi AMAÇ : Takrolimus organ nakli hastalarında kullanılan en önemli immun supresif ajanlardan biridir. Uzun etkili takrolimus preparatının polifarmasiyi azaltması ve takrolimus kan düzeyini daha stabil tuttuğuna dair bilgiler bulunmaktadır. Biz de organ nakli ünitemizde uzun etkili takrolimusa geçilen ve en az 1 yıl takip edilen böbrek nakli hastalarında renal fonksiyon değişimi ve hasta sürvisine etkisini araştırmayı amaçladık. MATERYEL METOT : Tek merkezli retrospektif gözlemsel çalışmamızda ünitemizde böbrek nakli yapılan 934 hasta dosyası tarandı. Tarama sonrasında takrolimusdan uzun salınımlı takrolimusa konversiyon yapılan veya uzun salınımlı takrolimusa denovo başlanan en az 1 yıl süre ile takip edilen 45 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların demografik verileriyle beraber, değişim anı kreatinleri, değişim sonrası takip süreleri , son kreatinin değerleri ve hasta sürvileri değerlendirildi. Delta kreatinin düzeyi hastanın son kreatininden hastanın değişim anı kreatinin seviyesinin çıkarılması ile hesaplandı . SONUÇLAR : Çalışmaya alınan 45 hastanın ortalama yaşı 47,7 ± 13,6 yıl (miminimu 19 – max 70 ) idi. Hastaların 29’u (%64,4) erkek, 16’sı (%35) kadın idi. Hastaların 5’i (%11,1) 65 yaş üzeriydi. Hastaların primer böbrek hastalıkları değerlendirildiğinde 5’i (%11,1) diyabetik böbrek hastalığı , 5’ i primer glomerulonefrit (%11,1) ; 4 ü (%8,9) hipertansif nefroskleroz ; 4’ü otozomak dominant polikistik böbrek hastalığı , 5’i obstrüktif nefropatiye bağlı böbrek yetmezliği idi. 10’u (%22,2) diğer sebeplere bağlı ve 12 hastanın da (%26,7) primer böbrek hastalığı bilinmiyordu. Hastaların 3 ü (%6,7) ikinci transplantasyondu. Konversiyon öncesi 39 hasta (%86) tacrolimus + Mikofenolat Mofetil/Mikofenolat sodyum (MMF/MYF) + prednizolon kullanmakta iken 3 hasta (%6,7) Takrolimus +Azatiopurin + perdnizolon kullanmaktaydı. 2 hasta (%4,4) Takrolimus + Everolimus + prednizolon, 1 hasta ise (%2,2) Takrolimus + MMF kullanmaktaydı. Hastaların 8 tanesine (%17,8) uzun etkili takrolimusu denovo olarak pretransplant -3. günde başlanmış. 2 hastada da (%4,4) posttransplant 1. haftada uzun etkili takrolimusa dönüşüm yapılmıştır. Geriye kalan 35 hastanın 29 u takrolimus kan düzeyi değişkenliği sebebiyle, 3 hasta polifarmasi sebebiyle, 3 hasta da viral enfeksiyon süresindeki takrolimus değişkenliği nedeniyle uzun etkili takrolimusa değişim yapılmıştır. Hastaların değişim anı kreatinin ortalaması 1,23 ± 0,34 mg/dl (min 0,60 , max 1,90 ) idi. Değişime kadar geçen süre ortancası 39 (IQR 22-77 ,min 3 ay , max 190 ay) idi. Değişim sonrası hastaları takip süreleri ortalama 44,8 ±14,6 ay (min 14 , max 74 ay ) idi. Hastaların son takip kreatinin ortalamları 1,48 ± 0,49 mg/dl ( min 0,7, max 3,7 idi ) . Hastaların delta kreatinin ortancaları 0,10 (IQR -0,05 – 0,40 mg/dl idi) . Hastalardan 2 tanesinde (% 4,4) takipte DSA (Donör spesif
{"title":"Erişkin Böbrek Nakli Hastalarında Uzun Etkili Takrolimus Kullanımı, Uzun Dönem Böbrek Ve Hasta Sağkalımı Üzerine Etkisi, Tek Merkez Deneyimi","authors":"Nadir Alpay, Alaattin Yildiz","doi":"10.31832/smj.1255312","DOIUrl":"https://doi.org/10.31832/smj.1255312","url":null,"abstract":"Erişkin Böbrek Nakli Hastalarında Uzun Etkili Takrolimus Kullanımı, Uzun Dönem Böbrek Ve Hasta Sağkalımı Üzerine Etkisi, Tek Merkez Deneyimi \u0000AMAÇ : Takrolimus organ nakli hastalarında kullanılan en önemli immun supresif ajanlardan biridir. Uzun etkili takrolimus preparatının polifarmasiyi azaltması ve takrolimus kan düzeyini daha stabil tuttuğuna dair bilgiler bulunmaktadır. Biz de organ nakli ünitemizde uzun etkili takrolimusa geçilen ve en az 1 yıl takip edilen böbrek nakli hastalarında renal fonksiyon değişimi ve hasta sürvisine etkisini araştırmayı amaçladık. \u0000MATERYEL METOT : Tek merkezli retrospektif gözlemsel çalışmamızda ünitemizde böbrek nakli yapılan 934 hasta dosyası tarandı. Tarama sonrasında takrolimusdan uzun salınımlı takrolimusa konversiyon yapılan veya uzun salınımlı takrolimusa denovo başlanan en az 1 yıl süre ile takip edilen 45 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların demografik verileriyle beraber, değişim anı kreatinleri, değişim sonrası takip süreleri , son kreatinin değerleri ve hasta sürvileri değerlendirildi. Delta kreatinin düzeyi hastanın son kreatininden hastanın değişim anı kreatinin seviyesinin çıkarılması ile hesaplandı . \u0000SONUÇLAR : Çalışmaya alınan 45 hastanın ortalama yaşı 47,7 ± 13,6 yıl (miminimu 19 – max 70 ) idi. Hastaların 29’u (%64,4) erkek, 16’sı (%35) kadın idi. Hastaların 5’i (%11,1) 65 yaş üzeriydi. Hastaların primer böbrek hastalıkları değerlendirildiğinde 5’i (%11,1) diyabetik böbrek hastalığı , 5’ i primer glomerulonefrit (%11,1) ; 4 ü (%8,9) hipertansif nefroskleroz ; 4’ü otozomak dominant polikistik böbrek hastalığı , 5’i obstrüktif nefropatiye bağlı böbrek yetmezliği idi. 10’u (%22,2) diğer sebeplere bağlı ve 12 hastanın da (%26,7) primer böbrek hastalığı bilinmiyordu. Hastaların 3 ü (%6,7) ikinci transplantasyondu. Konversiyon öncesi 39 hasta (%86) tacrolimus + Mikofenolat Mofetil/Mikofenolat sodyum (MMF/MYF) + prednizolon kullanmakta iken 3 hasta (%6,7) Takrolimus +Azatiopurin + perdnizolon kullanmaktaydı. 2 hasta (%4,4) Takrolimus + Everolimus + prednizolon, 1 hasta ise (%2,2) Takrolimus + MMF kullanmaktaydı. Hastaların 8 tanesine (%17,8) uzun etkili takrolimusu denovo olarak pretransplant -3. günde başlanmış. 2 hastada da (%4,4) posttransplant 1. haftada uzun etkili takrolimusa dönüşüm yapılmıştır. Geriye kalan 35 hastanın 29 u takrolimus kan düzeyi değişkenliği sebebiyle, 3 hasta polifarmasi sebebiyle, 3 hasta da viral enfeksiyon süresindeki takrolimus değişkenliği nedeniyle uzun etkili takrolimusa değişim yapılmıştır. Hastaların değişim anı kreatinin ortalaması 1,23 ± 0,34 mg/dl (min 0,60 , max 1,90 ) idi. Değişime kadar geçen süre ortancası 39 (IQR 22-77 ,min 3 ay , max 190 ay) idi. Değişim sonrası hastaları takip süreleri ortalama 44,8 ±14,6 ay (min 14 , max 74 ay ) idi. Hastaların son takip kreatinin ortalamları 1,48 ± 0,49 mg/dl ( min 0,7, max 3,7 idi ) . Hastaların delta kreatinin ortancaları 0,10 (IQR -0,05 – 0,40 mg/dl idi) . Hastalardan 2 tanesinde (% 4,4) takipte DSA (Donör spesif","PeriodicalId":21405,"journal":{"name":"Sakarya Medical Journal","volume":"35 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"90536302","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Travmatik Hifemada Klinik ve Görsel Prognoza Etki Eden Faktörler
Pub Date : 2023-03-06 DOI: 10.31832/smj.1162452
Özlem Bursali, Emine Doğan, Nilgün Özkan, Şule BAHADIR COŞKUN, E. Çelik, Gürsoy Alagöz
Amaç: Travmatik hifema nedeniyle takip edilen olgularda demografik ve klinik özelliklerin incelenmesi ve görsel prognoza etki eden faktörlerin değerlendirilmesi Gereç -Yöntem: Travmatik hifema tanısıyla takip edilen 48 hastanın dosyaları geriye dönük olarak taranarak; yaş, cinsiyet, yaralanma nedeni, hifema düzeyi, başlangıç en iyi düzeltilmiş görme keskinliği (EİDGK), eşlik eden klinik bulgular, son muayenedeki EİDGK incelendi. EİDGK’ne etki eden prognostik faktörler incelendi. Bulgular: Hastaların (38 erkek,10 kadın) yaş ortalaması 39.5±21.6 yıl olup; en sık travma nedeni odun çarpmasına bağlı künt travma (%25) idi. Hifema düzeyi değerlendirildiğinde en sık Evre 1(%41.66) hifema mevcuttu. Travmaya eşlik eden bulgular; 23 gözde (%47.91) kornea epitel defekti,11 gözde (%22.91) iridodiyaliz, 7 gözde (%14,58) fakodonezis,10 gözde (%20.83) vitreus hemorajisi idi. Başvuru anında 35 gözde göz içi basıncı (GİB) yüksek olup medikal tedavi ile kontrol altına alındı, 3 gözde ön kamara lavajı yapılması gerekti. Hastaların başlangıç,1.hafta ve 3.ay EİDGK sırasıyla 1.7 ±0.8; 0.5±0.5; 0.2±0.3 (LogMAR )idi. Hastaların 4’üne ek cerrahi işlem (lens ekstraksiyonu + göz içi mercek implantasyonu ve/veya vitreoretinal cerrahi) gerekti. İridodiyaliz (p=0,023 r= -0,345), fakodonezis (p=0,020,r= -0,347) ve vitreus hemorajisi (p=0,000, r= -0,553) varlığı ile son görme düzeyi arasında negatif korelasyon mevcuttu. Tartışma: Travmatik hifemaya sıklıkla çeşitli ön- arka segment bulguları eşlik etmekte olup; iridodiyaliz, fakodonezis ve vitreus hemorajisi varlığı görme prognozunu olumsuz etkilemektedir.
{"title":"Travmatik Hifemada Klinik ve Görsel Prognoza Etki Eden Faktörler","authors":"Özlem Bursali, Emine Doğan, Nilgün Özkan, Şule BAHADIR COŞKUN, E. Çelik, Gürsoy Alagöz","doi":"10.31832/smj.1162452","DOIUrl":"https://doi.org/10.31832/smj.1162452","url":null,"abstract":"Amaç: Travmatik hifema nedeniyle takip edilen olgularda demografik ve klinik özelliklerin incelenmesi ve görsel prognoza etki eden faktörlerin değerlendirilmesi \u0000Gereç -Yöntem: Travmatik hifema tanısıyla takip edilen 48 hastanın dosyaları geriye dönük olarak taranarak; yaş, cinsiyet, yaralanma nedeni, hifema düzeyi, başlangıç en iyi düzeltilmiş görme keskinliği (EİDGK), eşlik eden klinik bulgular, son muayenedeki EİDGK incelendi. EİDGK’ne etki eden prognostik faktörler incelendi. \u0000Bulgular: Hastaların (38 erkek,10 kadın) yaş ortalaması 39.5±21.6 yıl olup; en sık travma nedeni odun çarpmasına bağlı künt travma (%25) idi. Hifema düzeyi değerlendirildiğinde en sık Evre 1(%41.66) hifema mevcuttu. Travmaya eşlik eden bulgular; 23 gözde (%47.91) kornea epitel defekti,11 gözde (%22.91) iridodiyaliz, 7 gözde (%14,58) fakodonezis,10 gözde (%20.83) vitreus hemorajisi idi. Başvuru anında 35 gözde göz içi basıncı (GİB) yüksek olup medikal tedavi ile kontrol altına alındı, 3 gözde ön kamara lavajı yapılması gerekti. Hastaların başlangıç,1.hafta ve 3.ay EİDGK sırasıyla 1.7 ±0.8; 0.5±0.5; 0.2±0.3 (LogMAR )idi. Hastaların 4’üne ek cerrahi işlem (lens ekstraksiyonu + göz içi mercek implantasyonu ve/veya vitreoretinal cerrahi) gerekti. İridodiyaliz (p=0,023 r= -0,345), fakodonezis (p=0,020,r= -0,347) ve vitreus hemorajisi (p=0,000, r= -0,553) varlığı ile son görme düzeyi arasında negatif korelasyon mevcuttu. \u0000Tartışma: Travmatik hifemaya sıklıkla çeşitli ön- arka segment bulguları eşlik etmekte olup; iridodiyaliz, fakodonezis ve vitreus hemorajisi varlığı görme prognozunu olumsuz etkilemektedir.","PeriodicalId":21405,"journal":{"name":"Sakarya Medical Journal","volume":"5 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"79905252","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
İç Hastalıkları Polikliniğine Başvuran Geriatrik Diyabetik Hastalarda Anemi Sıklığı ve Morfolojik Olarak Dağılımı
Pub Date : 2023-03-06 DOI: 10.31832/smj.1239084
Ersin Kuloğlu, Kubilay İşsever
Amaç: Hastanemiz iç hastalıkları polikliniklerine başvuran 65 yaş ve üzerindeki tip 2 diyabetes mellitusun eşlik ettiği hastalarda anemi sıklığını saptamayı ve aneminin morfolojik olarak dağılımını değerlendirmeyi amaçladık. Yöntem ve gereçler: Dereli İlçe Devlet Hastanesi iç hastalıkları polikliniğine 01.01.2021– 01.01.2022 tarihleri arasında başvuran 65 yaş ve üzerindeki tip 2 dm’nin eşlik ettiği hastalar, retrospektif olarak incelenerek çalışmaya alındı. Hastaların hemogram ve biyokimya tetkikleri değerlendirildi. Hastaların anemi sıklığı ile yaş, cinsiyet, kronik renal yetmezlik ilişkileri değerlendirildi. Veriler SPSS programına kaydedilip, istatistiksel analizler yapıldı. Bulgular: Çalışmamızda anemi sıklığı %24,4 olarak saptandı. Anemisi olan hastalar MCV değerlerine göre %26’ sı (26) mikrositer, %72’ si (72) normositer, %2’ si (2) makrositer anemi olarak sınıflandırıldı. Çalışmamızda kadınlarda, erkeklere göre anemi sıklığı açısından istatistiksel anlamlı farklılık tespit edildi (p=0,016). Artan yaş grupları ile anemi sıklığı arasında istatistiksel anlamlı farklılık gözlenmedi (p=0,088). Geriatrik diyabetik hastalarda kronik renal yetmezlik ile anemi arasında istatistiksel anlamlı farklılık tespit edildi (p=0,008). Sonuç: Çalışmamızdaki hastalarda anemi sıklığı literatürle uyumlu olarak %24,4 olarak saptandı. Geriatrik diyabetik hasta popülasyonu gittikçe artmaktadır. Ülkemizde geriatrik gruptaki diyabetik hastalarda anemi ile ilgili çalışmalar kısıtlı olup, çok merkezli prospektif çalışmalara gereksinim duyulmaktadır.
{"title":"İç Hastalıkları Polikliniğine Başvuran Geriatrik Diyabetik Hastalarda Anemi Sıklığı ve Morfolojik Olarak Dağılımı","authors":"Ersin Kuloğlu, Kubilay İşsever","doi":"10.31832/smj.1239084","DOIUrl":"https://doi.org/10.31832/smj.1239084","url":null,"abstract":"Amaç: Hastanemiz iç hastalıkları polikliniklerine başvuran 65 yaş ve üzerindeki tip 2 diyabetes mellitusun eşlik ettiği hastalarda anemi sıklığını saptamayı ve aneminin morfolojik olarak dağılımını değerlendirmeyi amaçladık. \u0000Yöntem ve gereçler: Dereli İlçe Devlet Hastanesi iç hastalıkları polikliniğine 01.01.2021– 01.01.2022 tarihleri arasında başvuran 65 yaş ve üzerindeki tip 2 dm’nin eşlik ettiği hastalar, retrospektif olarak incelenerek çalışmaya alındı. Hastaların hemogram ve biyokimya tetkikleri değerlendirildi. Hastaların anemi sıklığı ile yaş, cinsiyet, kronik renal yetmezlik ilişkileri değerlendirildi. Veriler SPSS programına kaydedilip, istatistiksel analizler yapıldı. \u0000Bulgular: Çalışmamızda anemi sıklığı %24,4 olarak saptandı. Anemisi olan hastalar MCV değerlerine göre %26’ sı (26) mikrositer, %72’ si (72) normositer, %2’ si (2) makrositer anemi olarak sınıflandırıldı. Çalışmamızda kadınlarda, erkeklere göre anemi sıklığı açısından istatistiksel anlamlı farklılık tespit edildi (p=0,016). Artan yaş grupları ile anemi sıklığı arasında istatistiksel anlamlı farklılık gözlenmedi (p=0,088). Geriatrik diyabetik hastalarda kronik renal yetmezlik ile anemi arasında istatistiksel anlamlı farklılık tespit edildi (p=0,008). \u0000Sonuç: Çalışmamızdaki hastalarda anemi sıklığı literatürle uyumlu olarak %24,4 olarak saptandı. Geriatrik diyabetik hasta popülasyonu gittikçe artmaktadır. Ülkemizde geriatrik gruptaki diyabetik hastalarda anemi ile ilgili çalışmalar kısıtlı olup, çok merkezli prospektif çalışmalara gereksinim duyulmaktadır.","PeriodicalId":21405,"journal":{"name":"Sakarya Medical Journal","volume":"33 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"87407578","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Karotid Arter Darlık Oranı ile Perioperatif Stent Komplikasyonları İlişkisi
Pub Date : 2023-03-06 DOI: 10.31832/smj.1130202
Ç. Deniz, Vildan Güzel, Gulistan Halac, Muharrem Nasifov, Ömer Göktekin, Talip Asil
Objective: This study aimed to examine complications that may occur after carotid artery stenting (CAS) and their relationships with carotid artery stenosis rate. Materials and Methods: Complications, such as cerebral hyperperfusion, stroke, death, stent thrombosis or occlusion and restenosis, were evaluated on the 30th day after CAS and at the end of the first year. Results: Of the 205 CAS procedures, complications developed in 12 patients. The complication rate for the first 30 days after the procedure was 4,87%, and at the end of the first year, it was 5,85%. Of the 12 patients with complications, 8 had carotid stenosis of ≥90%. Death occurred in 4 of 195 patients with carotid artery stenosis. The mortality rate within the first 30 days and during the 1-year follow-up period was 1,53% and 2,05%, respectively. Ischemic stroke occurred in 6 of 195 patients with carotid artery stenosis. After the first 30 days and one year follow-up, ischemic stroke had occurred in 3,07% of patients. Stent thrombosis and occlusion rate was 4,87% in 205 CAS procedures, and 7 of them occurred in the first 24 hours and another 3 occurred within the first 30 days. Restenosis rates were 0,48% and 0,97% at 6 months and the first year, respectively. Conclusion: The complications of CAS have been associated with the urgency of treatment (emergency), symptom presence (symptomatic patients) and high degree of stenosis (≥90%); whereas bilateral stenosis is not associated with complications. In addition, stent thrombosis and occlusion were observed as the most common CAS complication.
目的:探讨颈动脉支架植入术(CAS)后可能出现的并发症及其与颈动脉狭窄率的关系。材料与方法:于CAS术后第30天及1年结束时评估脑高灌注、脑卒中、死亡、支架血栓形成或闭塞、再狭窄等并发症。结果:205例CAS手术中,12例出现并发症。术后30天的并发症发生率为4.87%,一年后的并发症发生率为5.85%。在12例出现并发症的患者中,8例颈动脉狭窄≥90%。195例颈动脉狭窄患者中有4例死亡。前30天和1年随访期间的死亡率分别为1.53%和2.05%。195例颈动脉狭窄患者中6例发生缺血性脑卒中。在最初的30天和一年的随访后,307%的患者发生了缺血性中风。205例CAS手术中支架血栓和闭塞率为4.87%,其中7例发生在前24小时内,3例发生在前30天内。6个月和第一年再狭窄率分别为0.48%和0.97%。结论:CAS并发症与治疗急迫性(急诊)、症状存在性(有症状患者)、狭窄程度高(≥90%)相关;然而双侧狭窄与并发症无关。此外,支架血栓和闭塞是最常见的CAS并发症。
{"title":"Karotid Arter Darlık Oranı ile Perioperatif Stent Komplikasyonları İlişkisi","authors":"Ç. Deniz, Vildan Güzel, Gulistan Halac, Muharrem Nasifov, Ömer Göktekin, Talip Asil","doi":"10.31832/smj.1130202","DOIUrl":"https://doi.org/10.31832/smj.1130202","url":null,"abstract":"Objective: This study aimed to examine complications that may occur after carotid artery stenting (CAS) and their relationships with carotid artery stenosis rate. \u0000Materials and Methods: Complications, such as cerebral hyperperfusion, stroke, death, stent thrombosis or occlusion and restenosis, were evaluated on the 30th day after CAS and at the end of the first year. \u0000Results: Of the 205 CAS procedures, complications developed in 12 patients. The complication rate for the first 30 days after the procedure was 4,87%, and at the end of the first year, it was 5,85%. Of the 12 patients with complications, 8 had carotid stenosis of ≥90%. Death occurred in 4 of 195 patients with carotid artery stenosis. The mortality rate within the first 30 days and during the 1-year follow-up period was 1,53% and 2,05%, respectively. Ischemic stroke occurred in 6 of 195 patients with carotid artery stenosis. After the first 30 days and one year follow-up, ischemic stroke had occurred in 3,07% of patients. Stent thrombosis and occlusion rate was 4,87% in 205 CAS procedures, and 7 of them occurred in the first 24 hours and another 3 occurred within the first 30 days. Restenosis rates were 0,48% and 0,97% at 6 months and the first year, respectively. \u0000Conclusion: The complications of CAS have been associated with the urgency of treatment (emergency), symptom presence (symptomatic patients) and high degree of stenosis (≥90%); whereas bilateral stenosis is not associated with complications. In addition, stent thrombosis and occlusion were observed as the most common CAS complication.","PeriodicalId":21405,"journal":{"name":"Sakarya Medical Journal","volume":"44 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"82679446","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Gastrointestinal Stromal Tümörlerin Kliniko-patolojik ve Cerrahi Özellikleri: 13 yıllık 3.Basamak Merkezi Deneyimi ve Literatür Derlemesi
Pub Date : 2023-03-06 DOI: 10.31832/smj.1202151
Emrah Akin, Ahmet Tarık Harmantepe, Zeynep KAHYAOĞLU AKKAYA, Necattin Firat, Merve Yi̇ği̇t, Recayi Capoglu, F. Altıntoprak
Amaç: Gastrointestinal stromal tümörler (GIST) sindirim sisteminin en sık görülen mezenkimal kaynaklı tümörleridir. Bu çalışmada cerrahi tedavi uygulanmış olan GIST hastalarının erken dönem cerrahi sonuçları sunulmaktadır. Materyal-Metod: Sakarya Üniversitesi Eğitim Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniğinde 2008-2021 tarihleri arasında opere edilen ve histopatolojik olarak GIST tanısı doğrulanan hastaların sonuçları retrospektif olarak incelendi. Hastalar demografik veriler, klinik-patolojik özellikleri ve erken dönem cerrahi sonuçları açılarından ayrıntılı olarak değerlendirildi. Bulgular: Ameliyat edilen 55 hastanın E/K oranı 3/2, yaş ortalaması 57.82 yıl (45-81 yıl) idi. Karın ağrısı (37 hasta - %67.2) en sık başvuru şikayetiydi. Mide (37 hasta - %67.2) en sık etkilenen organdı. CD117 pozitifliği 53 hastada (%96.3) oranında görüldü ve Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH) kategorisine göre hastaların %56.6’sı yüksek risk sınıfı olarak kategorize edildi. 52 hastaya (%94.6) primer cerrahi rezeksiyon uygulandı. En sık açık ameliyat 40 hastada (%72,7) tercih edildi, çalışmanın son 6 yılı için ise açık/laparoskopi tercih edilme oranı 1/1 olarak belirlendi. Segmental rezeksiyon 29 hastayla (%52,7) açık veya laparoskopik en sık uygulanan rezeksiyon tipi idi. Tümör boyutları ortalama 7.03 cm (1-18 cm), ortalama hastanede yatış süresi 10.44 gün (5-45 gün) idi, enterokütan fistül gelişen bir hasta çalışma dışı bırakıldığında ise ortalama hastane yatış süresi 8.2 gün (5-19 gün) olarak belirlendi. Sonuç: GIST, uygun endikasyonlarda açık veya laparoskopik teknikle primer tedavi şekli komplet cerrahi rezeksiyon olarak deneyimli kliniklerde kabul edilebilir komplikasyon oranlarıyla güvenle tedavi edilebilir.
{"title":"Gastrointestinal Stromal Tümörlerin Kliniko-patolojik ve Cerrahi Özellikleri: 13 yıllık 3.Basamak Merkezi Deneyimi ve Literatür Derlemesi","authors":"Emrah Akin, Ahmet Tarık Harmantepe, Zeynep KAHYAOĞLU AKKAYA, Necattin Firat, Merve Yi̇ği̇t, Recayi Capoglu, F. Altıntoprak","doi":"10.31832/smj.1202151","DOIUrl":"https://doi.org/10.31832/smj.1202151","url":null,"abstract":"Amaç: Gastrointestinal stromal tümörler (GIST) sindirim sisteminin en sık görülen mezenkimal kaynaklı tümörleridir. Bu çalışmada cerrahi tedavi uygulanmış olan GIST hastalarının erken dönem cerrahi sonuçları sunulmaktadır. \u0000Materyal-Metod: Sakarya Üniversitesi Eğitim Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniğinde 2008-2021 tarihleri arasında opere edilen ve histopatolojik olarak GIST tanısı doğrulanan hastaların sonuçları retrospektif olarak incelendi. Hastalar demografik veriler, klinik-patolojik özellikleri ve erken dönem cerrahi sonuçları açılarından ayrıntılı olarak değerlendirildi. \u0000Bulgular: Ameliyat edilen 55 hastanın E/K oranı 3/2, yaş ortalaması 57.82 yıl (45-81 yıl) idi. Karın ağrısı (37 hasta - %67.2) en sık başvuru şikayetiydi. Mide (37 hasta - %67.2) en sık etkilenen organdı. CD117 pozitifliği 53 hastada (%96.3) oranında görüldü ve Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH) kategorisine göre hastaların %56.6’sı yüksek risk sınıfı olarak kategorize edildi. 52 hastaya (%94.6) primer cerrahi rezeksiyon uygulandı. En sık açık ameliyat 40 hastada (%72,7) tercih edildi, çalışmanın son 6 yılı için ise açık/laparoskopi tercih edilme oranı 1/1 olarak belirlendi. Segmental rezeksiyon 29 hastayla (%52,7) açık veya laparoskopik en sık uygulanan rezeksiyon tipi idi. Tümör boyutları ortalama 7.03 cm (1-18 cm), ortalama hastanede yatış süresi 10.44 gün (5-45 gün) idi, enterokütan fistül gelişen bir hasta çalışma dışı bırakıldığında ise ortalama hastane yatış süresi 8.2 gün (5-19 gün) olarak belirlendi. \u0000Sonuç: GIST, uygun endikasyonlarda açık veya laparoskopik teknikle primer tedavi şekli komplet cerrahi rezeksiyon olarak deneyimli kliniklerde kabul edilebilir komplikasyon oranlarıyla güvenle tedavi edilebilir.","PeriodicalId":21405,"journal":{"name":"Sakarya Medical Journal","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"73732473","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Hepatosellüler karsinomda miR-4746'nın klinik önemi, kestirim değeri ve ifadesi için veri tabanı madenciliği
Pub Date : 2023-03-06 DOI: 10.31832/smj.1187165
Zekiye Altan, Yunus Şahi̇n, Aydın Karabulut, A. Arslan
Amaç: MikroRNA'lar, hepatosellüler karsinomun (HCC) gelişiminde ve ilerlemesinde anahtar düzenleyicilerdir. Yakın tarihli bir çalışmada, miR-4746'nın HCC’de aşırı ifade edildiği bulunmuş olsa da miR-4746’nın HCC’deki farklı seviyelerde ifade edilmesi ve klinikopatolojik önemi belirsizliğini korumaktadır. Bu çalışmada miR-4746’nın gen ifade özelliğini, klinikopatolojik rolünü ve kestirim değerini hesaplamalı yaklaşımlar kullanarak değerlendirmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntemler: Çeşitli insan kanserlerinde miR-4746’nın gen ifade özelliği dbDEMC veri tabanı kullanılarak belirlendi. Ayrıca, HCC’de miR-4746 gen ifade seviyesini analiz etmek için ENCORI/Starbase v2 ve UALCAN veri tabanlarını kullandık. Ayrıca UALCAN veri tabanını kullanarak miR-4746’nın klinikopatolojik işlevini araştırdık. Son olarak, miR-4746’nın HCC’deki kestirim özelliğini belirleyebilmek için Kaplan-Meier plotter ve ENCORI/Starbase v2 veri tabanları aracılığıyla sağ kalım analizi ile gerçekleştirdik. Bulgular: miR-4746, çeşitli insan kanserlerinde farklı gen ifade değerlerine sahipti ve normal örneklere kıyasla HCC dokularında önemli ölçüde arttığı gözlemlenmiştir. Klinikopatolojik analiz, miR-4746’nın kanser evresi, tümör derecesi, lenf bezi metastaz durumu, TP53 mutasyon durumu ve hastanın yaşı dahil olmak üzere farklı klinik parametrelerde farklı gen ifade seviyelerine sahip olduğunu koydu. Ek olarak, miR-4746’nın yüksek ifadesi, HCC’de kötü prognoz ile önemli ölçüde ilişkili olduğu bulunmuştur. Sonuç: Bulgularımız, miR-4746’nın kötü kestirim ve çok kötü klinikopatolojik çıktılarla ilişkilendirilen onkojenik bir miRNA olabileceğini gösterdi. Ayrıca miR-4746, HCC’nin tümorogenezinde önemli bir role sahip olabilir ve potansiyel kestirim biyobelirteç olarak hizmet edebilir.
{"title":"Hepatosellüler karsinomda miR-4746'nın klinik önemi, kestirim değeri ve ifadesi için veri tabanı madenciliği","authors":"Zekiye Altan, Yunus Şahi̇n, Aydın Karabulut, A. Arslan","doi":"10.31832/smj.1187165","DOIUrl":"https://doi.org/10.31832/smj.1187165","url":null,"abstract":"Amaç: MikroRNA'lar, hepatosellüler karsinomun (HCC) gelişiminde ve ilerlemesinde anahtar düzenleyicilerdir. Yakın tarihli bir çalışmada, miR-4746'nın HCC’de aşırı ifade edildiği bulunmuş olsa da miR-4746’nın HCC’deki farklı seviyelerde ifade edilmesi ve klinikopatolojik önemi belirsizliğini korumaktadır. Bu çalışmada miR-4746’nın gen ifade özelliğini, klinikopatolojik rolünü ve kestirim değerini hesaplamalı yaklaşımlar kullanarak değerlendirmeyi amaçladık. \u0000 \u0000Gereç ve Yöntemler: Çeşitli insan kanserlerinde miR-4746’nın gen ifade özelliği dbDEMC veri tabanı kullanılarak belirlendi. Ayrıca, HCC’de miR-4746 gen ifade seviyesini analiz etmek için ENCORI/Starbase v2 ve UALCAN veri tabanlarını kullandık. Ayrıca UALCAN veri tabanını kullanarak miR-4746’nın klinikopatolojik işlevini araştırdık. Son olarak, miR-4746’nın HCC’deki kestirim özelliğini belirleyebilmek için Kaplan-Meier plotter ve ENCORI/Starbase v2 veri tabanları aracılığıyla sağ kalım analizi ile gerçekleştirdik. \u0000 \u0000Bulgular: miR-4746, çeşitli insan kanserlerinde farklı gen ifade değerlerine sahipti ve normal örneklere kıyasla HCC dokularında önemli ölçüde arttığı gözlemlenmiştir. Klinikopatolojik analiz, miR-4746’nın kanser evresi, tümör derecesi, lenf bezi metastaz durumu, TP53 mutasyon durumu ve hastanın yaşı dahil olmak üzere farklı klinik parametrelerde farklı gen ifade seviyelerine sahip olduğunu koydu. Ek olarak, miR-4746’nın yüksek ifadesi, HCC’de kötü prognoz ile önemli ölçüde ilişkili olduğu bulunmuştur. \u0000 \u0000Sonuç: Bulgularımız, miR-4746’nın kötü kestirim ve çok kötü klinikopatolojik çıktılarla ilişkilendirilen onkojenik bir miRNA olabileceğini gösterdi. Ayrıca miR-4746, HCC’nin tümorogenezinde önemli bir role sahip olabilir ve potansiyel kestirim biyobelirteç olarak hizmet edebilir.","PeriodicalId":21405,"journal":{"name":"Sakarya Medical Journal","volume":"2 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"80414366","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Evaluation of Internet, Social Networks and Social Media Usage of Assistant Physicians Using Smartphones 助理医师使用智能手机的互联网、社交网络和社交媒体使用情况评估
Pub Date : 2023-03-01 DOI: 10.31832/smj.1230735
Metin Yadigaroğlu, Yunus Karaca, İhsan Yildiz, Sinan Paslı, Melih Imamoğlu, Mustafa Çi̇çek, Nurçin ÖĞRETEN YADİGAROĞLU, Burcu BOZKAYA YÜCEL
Introduction One of the main factors in the widespread use of the internet all over the world is undoubtedly smartphones With smartphones, which are also widely used among healthcare professionals, instant communication programs have gained an important place in clinical practice, especially among doctors. In this study, we aimed to determine the prevalence of the internet, social networks, and social media usage among physicians using smartphones and the professional use of these platforms among physicians. Materials and Methods The questionnaire method, one of the interview techniques, was used for this descriptive and cross-sectional study. The questionnaire form used in the study was prepared by the researchers and consisted of five parts in total. (1) sociodemographic characteristics, (2) internet usage purposes, (3) mobile application usage purposes, (4) instant messaging applications usage purposes, and (5) social media applications usage purposes were questioned. In the analysis of the obtained data; descriptive statistics were presented with mean, standard deviation, frequency, and percentage values. Pearson chi-square test was used to compare categorical variables. The statistical significance level was accepted as p≤0.05. Results Doctors from forty different specialties, all research assistants (assistant doctors); A total of 203 people were included in the study. All of the participants were using smartphones. The mean age was 28.77±3.3 years. 56.2% of the participants were male. 52.7% (n=107) of the participants had a medical experience of at most 3 years. The rate of using the internet to read articles was significantly lower in those with 3 years or less of experience in the medical profession than those with 4 years or more of medical experience (p
在全球范围内广泛使用互联网的主要因素之一无疑是智能手机。随着智能手机在医疗保健专业人员中广泛使用,即时通信程序在临床实践中获得了重要的地位,尤其是在医生中。在本研究中,我们旨在确定使用智能手机的医生中互联网、社交网络和社交媒体的使用情况,以及医生对这些平台的专业使用情况。材料与方法本研究采用问卷调查法进行描述性和横断面性研究。研究中使用的问卷表格是由研究人员准备的,总共由五个部分组成。(1)社会人口统计学特征,(2)互联网使用目的,(3)移动应用程序使用目的,(4)即时通讯应用程序使用目的,以及(5)社交媒体应用程序使用目的。在分析获得的数据;描述性统计以平均值、标准差、频率和百分比值表示。分类变量比较采用Pearson卡方检验。以p≤0.05接受统计学显著性水平。结果40个不同专科医师均为研究助理(助理医师);共有203人参与了这项研究。所有的参与者都使用智能手机。平均年龄28.77±3.3岁。56.2%的参与者为男性。52.7% (n=107)的参与者有最多3年的医疗经验。从事医疗工作3年或以下的人士使用互联网阅读文章的比率,明显低于从事医疗工作4年或以上的人士(p
{"title":"Evaluation of Internet, Social Networks and Social Media Usage of Assistant Physicians Using Smartphones","authors":"Metin Yadigaroğlu, Yunus Karaca, İhsan Yildiz, Sinan Paslı, Melih Imamoğlu, Mustafa Çi̇çek, Nurçin ÖĞRETEN YADİGAROĞLU, Burcu BOZKAYA YÜCEL","doi":"10.31832/smj.1230735","DOIUrl":"https://doi.org/10.31832/smj.1230735","url":null,"abstract":"Introduction \u0000One of the main factors in the widespread use of the internet all over the world is undoubtedly smartphones With smartphones, which are also widely used among healthcare professionals, instant communication programs have gained an important place in clinical practice, especially among doctors. In this study, we aimed to determine the prevalence of the internet, social networks, and social media usage among physicians using smartphones and the professional use of these platforms among physicians. \u0000Materials and Methods \u0000The questionnaire method, one of the interview techniques, was used for this descriptive and cross-sectional study. The questionnaire form used in the study was prepared by the researchers and consisted of five parts in total. (1) sociodemographic characteristics, (2) internet usage purposes, (3) mobile application usage purposes, (4) instant messaging applications usage purposes, and (5) social media applications usage purposes were questioned. In the analysis of the obtained data; descriptive statistics were presented with mean, standard deviation, frequency, and percentage values. Pearson chi-square test was used to compare categorical variables. The statistical significance level was accepted as p≤0.05. \u0000Results \u0000Doctors from forty different specialties, all research assistants (assistant doctors); A total of 203 people were included in the study. All of the participants were using smartphones. The mean age was 28.77±3.3 years. 56.2% of the participants were male. 52.7% (n=107) of the participants had a medical experience of at most 3 years. The rate of using the internet to read articles was significantly lower in those with 3 years or less of experience in the medical profession than those with 4 years or more of medical experience (p","PeriodicalId":21405,"journal":{"name":"Sakarya Medical Journal","volume":"41 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"90545867","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
期刊
Sakarya Medical Journal
全部 Acc. Chem. Res. ACS Applied Bio Materials ACS Appl. Electron. Mater. ACS Appl. Energy Mater. ACS Appl. Mater. Interfaces ACS Appl. Nano Mater. ACS Appl. Polym. Mater. ACS BIOMATER-SCI ENG ACS Catal. ACS Cent. Sci. ACS Chem. Biol. ACS Chemical Health & Safety ACS Chem. Neurosci. ACS Comb. Sci. ACS Earth Space Chem. ACS Energy Lett. ACS Infect. Dis. ACS Macro Lett. ACS Mater. Lett. ACS Med. Chem. Lett. ACS Nano ACS Omega ACS Photonics ACS Sens. ACS Sustainable Chem. Eng. ACS Synth. Biol. Anal. Chem. BIOCHEMISTRY-US Bioconjugate Chem. BIOMACROMOLECULES Chem. Res. Toxicol. Chem. Rev. Chem. Mater. CRYST GROWTH DES ENERG FUEL Environ. Sci. Technol. Environ. Sci. Technol. Lett. Eur. J. Inorg. Chem. IND ENG CHEM RES Inorg. Chem. J. Agric. Food. Chem. J. Chem. Eng. Data J. Chem. Educ. J. Chem. Inf. Model. J. Chem. Theory Comput. J. Med. Chem. J. Nat. Prod. J PROTEOME RES J. Am. Chem. Soc. LANGMUIR MACROMOLECULES Mol. Pharmaceutics Nano Lett. Org. Lett. ORG PROCESS RES DEV ORGANOMETALLICS J. Org. Chem. J. Phys. Chem. J. Phys. Chem. A J. Phys. Chem. B J. Phys. Chem. C J. Phys. Chem. Lett. Analyst Anal. Methods Biomater. Sci. Catal. Sci. Technol. Chem. Commun. Chem. Soc. Rev. CHEM EDUC RES PRACT CRYSTENGCOMM Dalton Trans. Energy Environ. Sci. ENVIRON SCI-NANO ENVIRON SCI-PROC IMP ENVIRON SCI-WAT RES Faraday Discuss. Food Funct. Green Chem. Inorg. Chem. Front. Integr. Biol. J. Anal. At. Spectrom. J. Mater. Chem. A J. Mater. Chem. B J. Mater. Chem. C Lab Chip Mater. Chem. Front. Mater. Horiz. MEDCHEMCOMM Metallomics Mol. Biosyst. Mol. Syst. Des. Eng. Nanoscale Nanoscale Horiz. Nat. Prod. Rep. New J. Chem. Org. Biomol. Chem. Org. Chem. Front. PHOTOCH PHOTOBIO SCI PCCP Polym. Chem.
×
引用
GB/T 7714-2015
复制
MLA
复制
APA
复制
导出至
BibTeX EndNote RefMan NoteFirst NoteExpress
×
0
微信
客服QQ
Book学术公众号 扫码关注我们
反馈
×
意见反馈
请填写您的意见或建议
请填写您的手机或邮箱
×
提示
您的信息不完整,为了账户安全,请先补充。
现在去补充
×
提示
您因"违规操作"
具体请查看互助需知
我知道了
×
提示
现在去查看 取消
×
提示
确定
Book学术官方微信
Book学术文献互助
Book学术文献互助群
群 号:481959085
Book学术
文献互助 智能选刊 最新文献 互助须知 联系我们:info@booksci.cn
Book学术提供免费学术资源搜索服务,方便国内外学者检索中英文文献。致力于提供最便捷和优质的服务体验。
Copyright © 2023 Book学术 All rights reserved.
ghs 京公网安备 11010802042870号 京ICP备2023020795号-1