Epitelyal myoepitelyal karsinom (EMK) nadir gorulen, en sik parotiste yerlesen, dusuk dereceli malign tukuruk bezi tipi bir tumordur. Burada, dort yildir hastanemizde, yumusak damakta sislik sikayeti ile klinik ve radyolojik olarak takip edilen, son yillarda lezyonun boyutunun artmasi uzerine eksize edilen ve histopatolojik inceleme sonrasinda EMK tanisi alan, 32 yasinda kadin hasta, radyolojik, histopatolojik ozellikleri ile birlikte sunulmaktadir.
{"title":"Yumuşak Damak Yerleşimli Epitelyal-Myoepitelyal Karsinom Olgusu","authors":"Ulku Kucuk, E. Pala, Ebru Çakir, Sümeyye Ekmekci̇, Samir Abdullazade, Pınar Öksüz, Anıl Hışmi","doi":"10.5505/KJMS.2017.08379","DOIUrl":"https://doi.org/10.5505/KJMS.2017.08379","url":null,"abstract":"Epitelyal myoepitelyal karsinom (EMK) nadir gorulen, en sik parotiste yerlesen, dusuk dereceli malign tukuruk bezi tipi bir tumordur. Burada, dort yildir hastanemizde, yumusak damakta sislik sikayeti ile klinik ve radyolojik olarak takip edilen, son yillarda lezyonun boyutunun artmasi uzerine eksize edilen ve histopatolojik inceleme sonrasinda EMK tanisi alan, 32 yasinda kadin hasta, radyolojik, histopatolojik ozellikleri ile birlikte sunulmaktadir.","PeriodicalId":332903,"journal":{"name":"Kafkas Journal of Medical Sciences","volume":"6 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2017-12-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"124156666","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
İlksen Dönmez, A. Tezcan, Mesut Öterkuş, Ömür Öztürk, Esref Erdem
72 yasindaki bayan hasta akut koroner sendrom ve akut serebrovaskuler olay nedeniyle yogun bakimda yatmaktaydi. Ciddi kan basinci oynamalari olan hasta invaziv kan basinci takibi icin radyal arter kanulasyonu ile monitorize edilmisti. Takipleri sirasinda sag el dolasiminda bozulma tespit edildi. Antikoagulanlar, vasodilator ilaclar ya da sempatik bloklar bu tarzda olusan akut iskemilerde kullanilan tedavi metodlaridir. Ust ekstremitede kullanlan sempatik bloklara ornek olarak bu hastada ultrason esliginde stellat ganglion blogu uygulanmistir. Bu olgu sunumunda stellat ganglion blogunun yogun bakimdaki faydalarindan ve ultrasonun islem komplikasyonlarini azaltici etkilerinden bahsetmek istedik.
{"title":"A Case Report of Ultrasound Guided Stellate Ganglion Block for Peripheral Vascular Disease in Critical Care","authors":"İlksen Dönmez, A. Tezcan, Mesut Öterkuş, Ömür Öztürk, Esref Erdem","doi":"10.5505/KJMS.2017.43660","DOIUrl":"https://doi.org/10.5505/KJMS.2017.43660","url":null,"abstract":"72 yasindaki bayan hasta akut koroner sendrom ve akut serebrovaskuler olay nedeniyle yogun bakimda yatmaktaydi. Ciddi kan basinci oynamalari olan hasta invaziv kan basinci takibi icin radyal arter kanulasyonu ile monitorize edilmisti. Takipleri sirasinda sag el dolasiminda bozulma tespit edildi. Antikoagulanlar, vasodilator ilaclar ya da sempatik bloklar bu tarzda olusan akut iskemilerde kullanilan tedavi metodlaridir. Ust ekstremitede kullanlan sempatik bloklara ornek olarak bu hastada ultrason esliginde stellat ganglion blogu uygulanmistir. Bu olgu sunumunda stellat ganglion blogunun yogun bakimdaki faydalarindan ve ultrasonun islem komplikasyonlarini azaltici etkilerinden bahsetmek istedik.","PeriodicalId":332903,"journal":{"name":"Kafkas Journal of Medical Sciences","volume":"20 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2017-12-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"114333770","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
K. Demiralp, Onur Şahi̇n, Emine Şebnem Kurşun Çakmak, Seval Bayrak
Amac: Maksiller posterior bolgede maksiller sinusun pnomatizasyonu, yasin artmasiyla birlikte alveolar kemigin rezorpsiyona olan egilimi ve yetersiz kemik yogunlugu dental implant uygulamalarinda cesitli zorluklara neden olmaktadir. Atrofik maksillada sinus duvari kaldirilmasi islemiyle birlikte es zamanli olarak implant uygulanip uygulanamayacagi; kemigin kalitesine, reziduel kemik yuksekligine ve primer stabilite gibi faktorlere baglidir. Bu calismanin amaci, antral patoloji varligi ile sinus tabani kortikasyonu arasindaki iliskiyi ve sinus taban kortikasyonunun tiplerine gore sikligini konik isinli bilgisayarli tomografi goruntuleri uzerinde arastirmadir. Materyal ve Metot: Calisma grubu, yas ortalamasi 48,63 olan 64 erkek ve 86 kadin olmak uzere toplam 150 kisiden olusmaktadir. Sag ve sol maksiller sinusu iceren 300 adet KIBT goruntusu incelenmistir. Antral patoloji ve sinus taban kortikasyonuistatistiksel ki-kare analiz yontemi kullanilarak karsilastirilmistir. Bulgular: Sinus tabani kortikasyonu siniflamasina gore, maksiller sinuslerden 158’inde Tip 1, 60’inda Tip 2, 22’sindeTip 3, 60’inda ise Tip 4 kortikasyon saptanmis, antral patoloji varligi ile kortikasyon varligi arasinda istatistiksel olarak anlamli bir iliski izlenmistir (p<0,05). Sonuc: Sinus tabani kortikasyonu derecesine dayanan bu siniflandirma klinik olarak sinus ogmentasyon prosedurlerinin (SOP) (lateral pencere teknigi veya transkrestal teknik) gerekli olup olmadigina karar vermek ve sinus tabani yukseltilmesi islemiyle es zamanli implant yerlestirmesinin uygunlugunu saptama konusunda hekime yardimci olacagi icin degerlidir.
{"title":"Konik Işınlı Bilgisayarlı Tomografi Kullanarak Sinüs Tabanı Kortikasyonunun Sınıflaması, Prevalansı ve Antral Patoloji ile İlişkisinin Tayini","authors":"K. Demiralp, Onur Şahi̇n, Emine Şebnem Kurşun Çakmak, Seval Bayrak","doi":"10.5505/KJMS.2017.38278","DOIUrl":"https://doi.org/10.5505/KJMS.2017.38278","url":null,"abstract":"Amac: Maksiller posterior bolgede maksiller sinusun pnomatizasyonu, yasin artmasiyla birlikte alveolar kemigin rezorpsiyona olan egilimi ve yetersiz kemik yogunlugu dental implant uygulamalarinda cesitli zorluklara neden olmaktadir. Atrofik maksillada sinus duvari kaldirilmasi islemiyle birlikte es zamanli olarak implant uygulanip uygulanamayacagi; kemigin kalitesine, reziduel kemik yuksekligine ve primer stabilite gibi faktorlere baglidir. Bu calismanin amaci, antral patoloji varligi ile sinus tabani kortikasyonu arasindaki iliskiyi ve sinus taban kortikasyonunun tiplerine gore sikligini konik isinli bilgisayarli tomografi goruntuleri uzerinde arastirmadir. Materyal ve Metot: Calisma grubu, yas ortalamasi 48,63 olan 64 erkek ve 86 kadin olmak uzere toplam 150 kisiden olusmaktadir. Sag ve sol maksiller sinusu iceren 300 adet KIBT goruntusu incelenmistir. Antral patoloji ve sinus taban kortikasyonuistatistiksel ki-kare analiz yontemi kullanilarak karsilastirilmistir. Bulgular: Sinus tabani kortikasyonu siniflamasina gore, maksiller sinuslerden 158’inde Tip 1, 60’inda Tip 2, 22’sindeTip 3, 60’inda ise Tip 4 kortikasyon saptanmis, antral patoloji varligi ile kortikasyon varligi arasinda istatistiksel olarak anlamli bir iliski izlenmistir (p<0,05). Sonuc: Sinus tabani kortikasyonu derecesine dayanan bu siniflandirma klinik olarak sinus ogmentasyon prosedurlerinin (SOP) (lateral pencere teknigi veya transkrestal teknik) gerekli olup olmadigina karar vermek ve sinus tabani yukseltilmesi islemiyle es zamanli implant yerlestirmesinin uygunlugunu saptama konusunda hekime yardimci olacagi icin degerlidir.","PeriodicalId":332903,"journal":{"name":"Kafkas Journal of Medical Sciences","volume":"31 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2017-12-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129385211","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amac: Bu calismada hafif ve orta derecede idiopatik Karpal Tunel Sendromunda (KTS) tanisi almis hastalarin kisa ve uzun donemli kontrolleriyle, kortikostroid enjeksiyonu, fonoforez ve iyontoforez ile kortikosteroidin farkli yollarla verilmesi ve konvansiyonel tedavi yontemlerinin etkinliklerini ve birbirlerine olan ustunluklerinin gosterilmesi amaclandi. Materyal ve Metot: Hafif ve orta derecede idiopatik KTS tanisi alan 48 kadin hasta arastirmaya dahil edildi ancak hastalarin 24. ay uzun donem kontrollerinde adres degisikligi, telefon degisikligi vb. sebeplerle 39 hastaya ulasildi ve calisma 39 hastayla bitirildi. Grup I’e (n=13) steroid enjeksiyonu, grup II’ye (n=7) steroid ile fonoforez, grup III’e (n=8) steroid ile iontoforez, grup IV’e (n=11) ise sadece nonsteroid antiinflamatuar ilac (NSAII) recete edildi. Her dort grupta yer alan hastalara el, elbilegini notral pozisyonda tutan istirahat ateli verildi. Hastalarin semptomlari Boston Semptom Ciddiyet Olcegi (BSCO); kavrama gucleri Jamar el dinanometresi; lateral, palmar ve parmak ucu kavrama gucleri pincmetre, el fonksiyonlari Nine Hole Peg Test (NHPT) ile tedavi oncesi, tedaviden 3 ve 24 ay sonra degerlendirildi. Bulgular: Calismaya alinan hastalar global olarak degerlendirilerek grip strength (GS), pinch strength (PS), nine hole peg (NHP), fonksiyonel durum skalasi (FDS), Boston semptom ciddiyeti olcegi (BSCO), giris, 3. ay kontrol ve 24. ay kontrol degerlerinin ortalama ve standart sapmalari hesaplandi. Tum degerlendirmelerde 1, 2, 3. gruptaki hastalarin giris-3. ay ve giris-24. ay degerleri arasinda anlamli fark bulundu (p 0,05). Sonuc: KTS tedavisinde yakinmalarin ve klinik bulgularin hepsinde tedavi oncesi degerlerine gore anlamli duzelme goruldu ve bu duzelme 24 ay sonrasinda da 3. ay kontrollerine gore azalmakla birlikte devam etti. Sadece NSAII ve splint verilen kontrol grubunda ise klinik ve fonksiyonel parametrelerde duzelme gorulmekle birlikte tedavi gruplarinin altinda bir gelisim saptandi.
{"title":"Karpal Tünel Sendromunda Kortikosteroid Enjeksiyonu, Fonoforez ve İyontoforezin Karşılaştırılması","authors":"Kudret Cem Karayol, E. Ünlü, A. Çakici","doi":"10.5505/KJMS.2017.47550","DOIUrl":"https://doi.org/10.5505/KJMS.2017.47550","url":null,"abstract":"Amac: Bu calismada hafif ve orta derecede idiopatik Karpal Tunel Sendromunda (KTS) tanisi almis hastalarin kisa ve uzun donemli kontrolleriyle, kortikostroid enjeksiyonu, fonoforez ve iyontoforez ile kortikosteroidin farkli yollarla verilmesi ve konvansiyonel tedavi yontemlerinin etkinliklerini ve birbirlerine olan ustunluklerinin gosterilmesi amaclandi. Materyal ve Metot: Hafif ve orta derecede idiopatik KTS tanisi alan 48 kadin hasta arastirmaya dahil edildi ancak hastalarin 24. ay uzun donem kontrollerinde adres degisikligi, telefon degisikligi vb. sebeplerle 39 hastaya ulasildi ve calisma 39 hastayla bitirildi. Grup I’e (n=13) steroid enjeksiyonu, grup II’ye (n=7) steroid ile fonoforez, grup III’e (n=8) steroid ile iontoforez, grup IV’e (n=11) ise sadece nonsteroid antiinflamatuar ilac (NSAII) recete edildi. Her dort grupta yer alan hastalara el, elbilegini notral pozisyonda tutan istirahat ateli verildi. Hastalarin semptomlari Boston Semptom Ciddiyet Olcegi (BSCO); kavrama gucleri Jamar el dinanometresi; lateral, palmar ve parmak ucu kavrama gucleri pincmetre, el fonksiyonlari Nine Hole Peg Test (NHPT) ile tedavi oncesi, tedaviden 3 ve 24 ay sonra degerlendirildi. Bulgular: Calismaya alinan hastalar global olarak degerlendirilerek grip strength (GS), pinch strength (PS), nine hole peg (NHP), fonksiyonel durum skalasi (FDS), Boston semptom ciddiyeti olcegi (BSCO), giris, 3. ay kontrol ve 24. ay kontrol degerlerinin ortalama ve standart sapmalari hesaplandi. Tum degerlendirmelerde 1, 2, 3. gruptaki hastalarin giris-3. ay ve giris-24. ay degerleri arasinda anlamli fark bulundu (p 0,05). Sonuc: KTS tedavisinde yakinmalarin ve klinik bulgularin hepsinde tedavi oncesi degerlerine gore anlamli duzelme goruldu ve bu duzelme 24 ay sonrasinda da 3. ay kontrollerine gore azalmakla birlikte devam etti. Sadece NSAII ve splint verilen kontrol grubunda ise klinik ve fonksiyonel parametrelerde duzelme gorulmekle birlikte tedavi gruplarinin altinda bir gelisim saptandi.","PeriodicalId":332903,"journal":{"name":"Kafkas Journal of Medical Sciences","volume":"347 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2017-12-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"134299611","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Endometrium adenokarsinomu, kadinlarda en sik gorulen kanser turlerinden biridir. Tuberkuloz lenfadenit, ekstrapulmoner tuberkuloz olgularinin en sik rastlanan formlarindan biridir; en sik bas ve boyun bolgesindeki, seyrek olarak da diger vucut bolgelerindeki lenf bezlerinde tespit edilir. Literaturde endometrium karsinomunun genital tuberkuloz ile eszamanli saptandigi az sayida vaka bildirilmistir.Ancak, endometrium adenokarsinomu ve izole abdominal lenf bezi tuberkulozunun birlikte saptandigi herhangibir vakaya literaturde rastlamadik. 49 yasinda bayan hasta uterus boslugunda kitle saptanmasi nedeniyle operasyona alindi. Endometriumdaki kitlenin patolojik tetkiki sonucu, grade 1 endometrium adenokarsinomu tanisi konuldu. Operasyon sirasinda batinda izlenen cok sayida, buyumus, yumusak kivamli lenf bezlerinin hepsinde patolojik olarak granulomatoz lenfadenit, bazilarinda santral kazefikasyon ve Langhans tipi dev hucreler izlendigi rapor edildi. Uterus, salpenksler, overler, omentum ve serviksten alinan doku materyallerinin patolojik degerlendirmesinde malignite veya tuberkuloz infeksiyonunu isaret edebilecek herhangibir bulguya rastlanmadi.Vaka, es zamanli izole abdominal lenf bezi Tuberkulozu ve primer endometrium adenokarsinomu olarak degerlendirildi; antituberkulo tedavi baslanarak her iki hastalik icin takibe alindi ve alti aylik antituberkulo tedaviyi herhangibir yan etki gorulmeksizin tamamladi.
{"title":"Primary Adenocarcinoma of the Endometrium Coincide with Tuberculous Lymphadenitis","authors":"A. Aral, Reyhan Öçalan, H. Ökten, G. Tulunay","doi":"10.5505/kjms.2017.29981","DOIUrl":"https://doi.org/10.5505/kjms.2017.29981","url":null,"abstract":"Endometrium adenokarsinomu, kadinlarda en sik gorulen kanser turlerinden biridir. Tuberkuloz lenfadenit, ekstrapulmoner tuberkuloz olgularinin en sik rastlanan formlarindan biridir; en sik bas ve boyun bolgesindeki, seyrek olarak da diger vucut bolgelerindeki lenf bezlerinde tespit edilir. Literaturde endometrium karsinomunun genital tuberkuloz ile eszamanli saptandigi az sayida vaka bildirilmistir.Ancak, endometrium adenokarsinomu ve izole abdominal lenf bezi tuberkulozunun birlikte saptandigi herhangibir vakaya literaturde rastlamadik. 49 yasinda bayan hasta uterus boslugunda kitle saptanmasi nedeniyle operasyona alindi. Endometriumdaki kitlenin patolojik tetkiki sonucu, grade 1 endometrium adenokarsinomu tanisi konuldu. Operasyon sirasinda batinda izlenen cok sayida, buyumus, yumusak kivamli lenf bezlerinin hepsinde patolojik olarak granulomatoz lenfadenit, bazilarinda santral kazefikasyon ve Langhans tipi dev hucreler izlendigi rapor edildi. Uterus, salpenksler, overler, omentum ve serviksten alinan doku materyallerinin patolojik degerlendirmesinde malignite veya tuberkuloz infeksiyonunu isaret edebilecek herhangibir bulguya rastlanmadi.Vaka, es zamanli izole abdominal lenf bezi Tuberkulozu ve primer endometrium adenokarsinomu olarak degerlendirildi; antituberkulo tedavi baslanarak her iki hastalik icin takibe alindi ve alti aylik antituberkulo tedaviyi herhangibir yan etki gorulmeksizin tamamladi.","PeriodicalId":332903,"journal":{"name":"Kafkas Journal of Medical Sciences","volume":"51 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2017-12-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127556082","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amac: Dunyada ve ulkemizde yasli nufusun artmasiyla birlikte bu populasyonun acil servislere basvurulari da artmistir. Calismamizda Kars Harakani Devlet Hastanesi Acil Servisine basvuran 65 yas ve uzeri hastalarin degerlendirilmesi ve yatis oranlarinin, yattiklari servislerin saptanmasi amaclanmistir. Materyal ve Metot: Veriler Mayis 2013 – Mayis 2017 tarihleri arasinda Kars Harakani Devlet Hastanesi acil servis kayitlarindan elde edildi. Kayitlardan yasliya ait yas, cinsiyet, saglik guvencesi, yatirildigi bolum elde edildi. Veri kalitesinin yetersiz olmasindan dolayi acil serviste kalis suresine iliskin veriler degerlendirilemedi. Tum veriler bilgisayar ortaminda SPSS 20.0 programina girilmis ve degerlendirilmistir. Bulgular: Acil servisten diger servislere yatirilan yaslilarin %47,0’sini (2012 kisi) kadinlar olusturmaktadir. Diger yandan kadin ve erkek hastalarda yesil kartlilar en yuksek duzeydedir. Acil servisten yatirilan yasli hastalar yattigi bolume gore degerlendirildiginde gerek kadin (%65,2) gerekse erkeklerin (%65,6) yaridan fazlasi dahili tip birimlerine yatmistir. Dahili birimler acisindan degerlendirildiginde Noroloji haric (%49,5) erkeklerde yatis orani kadinlara gore daha yuksektir. Cerrahi birimler acisindan degerlendirildiginde kadinlarda Ortopedi ve Travmatolojiye (%58,8) yatis daha yuksek iken erkeklerde Gogus Cerrahisi (%80,4) daha yuksektir. Yatis sonuclari acisindan bakildi- ginda olum yuzdesi kadinlarda daha yuksek iken (%50,7) taburcu ve sevk edilme yuzdeleri erkeklerde daha yuksektir (%53,6; %52,8). Sonuc: Gerek Dahili birimler ve gerekse Cerrahi birimler acisindan kadin yaslilarin yatis oraninin daha fazla oldugu, geriatrik hastalarin solunum sistemi hastaliklari, Gogus Cerrahisi, Ortopedi ve Travmatoloji, Uroloji kliniklerine yatislarin daha fazla oldugu gorulmustur.
{"title":"Acil Servise Başvuran Geriatrik Hastaların Cinsiyete Göre Değerlendirilmesi","authors":"Sema Avci, Halil İbrahim Erdoğdu","doi":"10.5505/kjms.2017.46667","DOIUrl":"https://doi.org/10.5505/kjms.2017.46667","url":null,"abstract":"Amac: Dunyada ve ulkemizde yasli nufusun artmasiyla birlikte bu populasyonun acil servislere basvurulari da artmistir. Calismamizda Kars Harakani Devlet Hastanesi Acil Servisine basvuran 65 yas ve uzeri hastalarin degerlendirilmesi ve yatis oranlarinin, yattiklari servislerin saptanmasi amaclanmistir. Materyal ve Metot: Veriler Mayis 2013 – Mayis 2017 tarihleri arasinda Kars Harakani Devlet Hastanesi acil servis kayitlarindan elde edildi. Kayitlardan yasliya ait yas, cinsiyet, saglik guvencesi, yatirildigi bolum elde edildi. Veri kalitesinin yetersiz olmasindan dolayi acil serviste kalis suresine iliskin veriler degerlendirilemedi. Tum veriler bilgisayar ortaminda SPSS 20.0 programina girilmis ve degerlendirilmistir. Bulgular: Acil servisten diger servislere yatirilan yaslilarin %47,0’sini (2012 kisi) kadinlar olusturmaktadir. Diger yandan kadin ve erkek hastalarda yesil kartlilar en yuksek duzeydedir. Acil servisten yatirilan yasli hastalar yattigi bolume gore degerlendirildiginde gerek kadin (%65,2) gerekse erkeklerin (%65,6) yaridan fazlasi dahili tip birimlerine yatmistir. Dahili birimler acisindan degerlendirildiginde Noroloji haric (%49,5) erkeklerde yatis orani kadinlara gore daha yuksektir. Cerrahi birimler acisindan degerlendirildiginde kadinlarda Ortopedi ve Travmatolojiye (%58,8) yatis daha yuksek iken erkeklerde Gogus Cerrahisi (%80,4) daha yuksektir. Yatis sonuclari acisindan bakildi- ginda olum yuzdesi kadinlarda daha yuksek iken (%50,7) taburcu ve sevk edilme yuzdeleri erkeklerde daha yuksektir (%53,6; %52,8). Sonuc: Gerek Dahili birimler ve gerekse Cerrahi birimler acisindan kadin yaslilarin yatis oraninin daha fazla oldugu, geriatrik hastalarin solunum sistemi hastaliklari, Gogus Cerrahisi, Ortopedi ve Travmatoloji, Uroloji kliniklerine yatislarin daha fazla oldugu gorulmustur.","PeriodicalId":332903,"journal":{"name":"Kafkas Journal of Medical Sciences","volume":"431 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2017-12-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"131421027","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
M. Üstündağ, H. Ozcan, E. Yazla, Y. Kıvrak, E. Aydın, M. Yilmaz
Amac: Jinekolojik kanserler yuksek morbidite ve mortalite ile kadinlarin en onemli saglik sorunlarindan biridir. Bu hastalar ayni zamanda hayat kalitelerini, oz bakimlarini, benlik saygilarini, beden algilarini uyumlarini, tedaviye yanitlarini ve kanser prognozlarini etkileyebilen yuksek oranlarda anksiyete ve depresyon semptomlarina sahiptirler. Bu calisma jinekolojik kanserli hastalarda anksiyete ve depresyon semptomlarini, benlik saygisini ve beden algisini arastirmayi amaclamistir. Materyal ve Metot: Bu calismada cerrahi operasyon geciren ve halen kemoterapi almakta olan 81 jinekolojik kanserli hastada anksiyete ve depresyon semptomlari, benlik saygisi, beden algisi memnuniyeti ve kanserin bu parametreler uzerine etkisi arastirildi. Aydinlatilmis onam formu alindiktan sonra tum katilanlara birer sosyodemografik bilgi formu, Hastane Anksiyete ve Depresyon Olcegi (HAD), Beden Algisi Olcegi (BAO) ve Coopersmith Benlik Saygisi Olcegi uygulandi (CBSO). Bulgular: HAD Anksiyete skoru, HAD Depresyon skoru ile pozitif yonde (p<0,001) ve CBSO skoru ile negatif yonde (p≤0,01) iliskiliydi. HAD Depresyon skoru BAO skoru ile negatif yonde iliskiliydi. HAD anksiyete skoru ile benlik saygisindaki azalmayi zayif olarak ongordu. HAD Depresyon skoru benlik saygisindaki azalmayi ve beden algisindaki bozulmayi istatistiksel olarak anlamliya yakin olarak ongordu. Jinekolojik kanserler icin tedavi edilmis hastalarda artmis anksiyete ve depresyon semptomlari gibi azalmis benlik saygisi ve bozulmus beden algisi gozlendi. Sonuc: Jinekolojik kanserli hastalarda olasi anksiyete ve depresyon semptomlarinin, bozulmus benlik saygisinin ve beden algisinin varligi takip edilmelidir. Eger varliklari tespit edilirse hastalarin sagligi icin tedavi uygulanmalidir.
目的:妇科癌症是妇女最重要的健康问题之一,发病率和死亡率都很高。这些患者的焦虑和抑郁症状发生率也很高,可能会影响她们的生活质量、自我护理、自尊、身体形象调整、对治疗的反应和癌症预后。本研究旨在调查妇科癌症患者的焦虑和抑郁症状、自尊和身体感知。材料与方法:本研究调查了 81 名接受过手术并正在接受化疗的妇科癌症患者的焦虑和抑郁症状、自尊、身体感知满意度以及癌症对这些参数的影响。在获得知情同意后,所有参与者均填写了社会人口学问卷、医院焦虑抑郁量表(HAD)、身体感知量表(BAO)和库珀史密斯自尊量表(CBSO)。结果显示HAD 焦虑评分与 HAD 抑郁评分呈正相关(p<0.001),与 CBSO 评分呈负相关(p≤0.01)。HAD 抑郁评分与 BAO 评分呈负相关。HAD 焦虑评分对自尊心下降的预测较弱。HAD抑郁评分对自尊心下降和身体知觉受损的预测接近统计学意义。接受妇科癌症治疗的患者表现出焦虑和抑郁症状加重,自尊心下降,身体知觉受损。结论应监测妇科癌症患者可能出现的焦虑和抑郁症状、自尊心受损和身体形象受损。如果发现这些症状,为了患者的健康,应进行治疗。
{"title":"Anxiety and Depression Symptoms, Self-Esteem and Body Image Among Patients with Gynecological Cancers: A Cross-Sectional Study","authors":"M. Üstündağ, H. Ozcan, E. Yazla, Y. Kıvrak, E. Aydın, M. Yilmaz","doi":"10.5505/KJMS.2017.73644","DOIUrl":"https://doi.org/10.5505/KJMS.2017.73644","url":null,"abstract":"Amac: Jinekolojik kanserler yuksek morbidite ve mortalite ile kadinlarin en onemli saglik sorunlarindan biridir. Bu hastalar ayni zamanda hayat kalitelerini, oz bakimlarini, benlik saygilarini, beden algilarini uyumlarini, tedaviye yanitlarini ve kanser prognozlarini etkileyebilen yuksek oranlarda anksiyete ve depresyon semptomlarina sahiptirler. Bu calisma jinekolojik kanserli hastalarda anksiyete ve depresyon semptomlarini, benlik saygisini ve beden algisini arastirmayi amaclamistir. Materyal ve Metot: Bu calismada cerrahi operasyon geciren ve halen kemoterapi almakta olan 81 jinekolojik kanserli hastada anksiyete ve depresyon semptomlari, benlik saygisi, beden algisi memnuniyeti ve kanserin bu parametreler uzerine etkisi arastirildi. Aydinlatilmis onam formu alindiktan sonra tum katilanlara birer sosyodemografik bilgi formu, Hastane Anksiyete ve Depresyon Olcegi (HAD), Beden Algisi Olcegi (BAO) ve Coopersmith Benlik Saygisi Olcegi uygulandi (CBSO). Bulgular: HAD Anksiyete skoru, HAD Depresyon skoru ile pozitif yonde (p<0,001) ve CBSO skoru ile negatif yonde (p≤0,01) iliskiliydi. HAD Depresyon skoru BAO skoru ile negatif yonde iliskiliydi. HAD anksiyete skoru ile benlik saygisindaki azalmayi zayif olarak ongordu. HAD Depresyon skoru benlik saygisindaki azalmayi ve beden algisindaki bozulmayi istatistiksel olarak anlamliya yakin olarak ongordu. Jinekolojik kanserler icin tedavi edilmis hastalarda artmis anksiyete ve depresyon semptomlari gibi azalmis benlik saygisi ve bozulmus beden algisi gozlendi. Sonuc: Jinekolojik kanserli hastalarda olasi anksiyete ve depresyon semptomlarinin, bozulmus benlik saygisinin ve beden algisinin varligi takip edilmelidir. Eger varliklari tespit edilirse hastalarin sagligi icin tedavi uygulanmalidir.","PeriodicalId":332903,"journal":{"name":"Kafkas Journal of Medical Sciences","volume":"27 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2017-12-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126999675","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Canan Çelebi, Volkan Solmaz, Yağmur İnalkaç, Y. Çelik
Amac: Calismada 2005–2013 yillari arasinda Trakya Universitesi Tip Fakultesi Noroloji Anabilim Dali’nda takip edilen Multipl Sklerozis (MS) tanisi almis hastalarin klinik, demografik, epidemiyolojik verilerini ve kullandiklari tedavileri retrospektif olarak arsivlerden incelendi. Materyal ve Metot: Calismaya dahil edilen 210 hastanin 126’si (%60) kadin, 84’u (%40) erkekti, kadin/erkek orani ise 3/2 olarak saptandi. Tum hastalarin yas ortalamasi 40,7±10,6 iken, erkeklerin yas ortalamasi 42±10,8, kadinlarin yas ortalamasi ise 39,9±10,5’ti. Hastalik baslangic yasi ortalamasi 31,1±10 saptandi. Erkeklerde baslangic yasi ortalamasi 32,5±10,4 iken kadinlarda 30,2± 9,6 oldugu goruldu. Vakalarin ortalama hastalik suresi 9,6±6,7 yil iken, erkeklerde ortalama hastalik suresi 9,4±6,6 yil, kadinlarda ortalama hastalik suresi 9,7±6,7 yildi. Bulgular: Multipl skleroz tanisiyla takip edilen hastalar MS klinik alt tiplerine gore siniflandirildiginda Relapsing Remitting MS tanili 145 (%69), Primer Progresif MS (PPMS) tanili 11 (%5,2), Sekonder Progresif MS tanili 5 (%2,4), Relapsing Progresif MS tanili 30 (%14,3) ve Klinik izole Sendrom tanili 19 (%9) hasta oldugu goruldu. Klinik alt tiplerden PPMS’te hastalarin yas ortalamasi 52,7 ±9,2 iken, hastalik baslangic yasi ortalamasi 39,8±11,7 ve hastalik suresi 12,9±6,1 yil oldugu tespit edilmistir. PPMS grubunda kadin/erkek orani 0,22 iken RRMS’de ise kadin/erkek orani 1,73 olarak saptandi. PPMS grubundaki hastalar RRMS grubundaki hastalar ile yas ortalamasi, baslangic yasi ve hastalik suresi acisindan karsilastirildiginda; PPMS grubunun yas ortalamasi ve baslangic yasinin RRMS grubuna gore daha gec ve hastalik suresinin daha uzun oldugu tespit edildi. Sonuc: Calismada elde edilen veriler literatur ile birlikte degerlendirildiginde, literaturdeki verilerle benzer sonuclarin oldugu gorulmustur.
{"title":"Trakya Bölgesindeki Multipl Sklerozis Tanısı ile Takipli Hastaların Klinik, Demografik, Radyolojik Özellikleri ve Tedavi Yanıtlarının Değerlendirilmesi","authors":"Canan Çelebi, Volkan Solmaz, Yağmur İnalkaç, Y. Çelik","doi":"10.5505/kjms.2017.61587","DOIUrl":"https://doi.org/10.5505/kjms.2017.61587","url":null,"abstract":"Amac: Calismada 2005–2013 yillari arasinda Trakya Universitesi Tip Fakultesi Noroloji Anabilim Dali’nda takip edilen Multipl Sklerozis (MS) tanisi almis hastalarin klinik, demografik, epidemiyolojik verilerini ve kullandiklari tedavileri retrospektif olarak arsivlerden incelendi. Materyal ve Metot: Calismaya dahil edilen 210 hastanin 126’si (%60) kadin, 84’u (%40) erkekti, kadin/erkek orani ise 3/2 olarak saptandi. Tum hastalarin yas ortalamasi 40,7±10,6 iken, erkeklerin yas ortalamasi 42±10,8, kadinlarin yas ortalamasi ise 39,9±10,5’ti. Hastalik baslangic yasi ortalamasi 31,1±10 saptandi. Erkeklerde baslangic yasi ortalamasi 32,5±10,4 iken kadinlarda 30,2± 9,6 oldugu goruldu. Vakalarin ortalama hastalik suresi 9,6±6,7 yil iken, erkeklerde ortalama hastalik suresi 9,4±6,6 yil, kadinlarda ortalama hastalik suresi 9,7±6,7 yildi. Bulgular: Multipl skleroz tanisiyla takip edilen hastalar MS klinik alt tiplerine gore siniflandirildiginda Relapsing Remitting MS tanili 145 (%69), Primer Progresif MS (PPMS) tanili 11 (%5,2), Sekonder Progresif MS tanili 5 (%2,4), Relapsing Progresif MS tanili 30 (%14,3) ve Klinik izole Sendrom tanili 19 (%9) hasta oldugu goruldu. Klinik alt tiplerden PPMS’te hastalarin yas ortalamasi 52,7 ±9,2 iken, hastalik baslangic yasi ortalamasi 39,8±11,7 ve hastalik suresi 12,9±6,1 yil oldugu tespit edilmistir. PPMS grubunda kadin/erkek orani 0,22 iken RRMS’de ise kadin/erkek orani 1,73 olarak saptandi. PPMS grubundaki hastalar RRMS grubundaki hastalar ile yas ortalamasi, baslangic yasi ve hastalik suresi acisindan karsilastirildiginda; PPMS grubunun yas ortalamasi ve baslangic yasinin RRMS grubuna gore daha gec ve hastalik suresinin daha uzun oldugu tespit edildi. Sonuc: Calismada elde edilen veriler literatur ile birlikte degerlendirildiginde, literaturdeki verilerle benzer sonuclarin oldugu gorulmustur.","PeriodicalId":332903,"journal":{"name":"Kafkas Journal of Medical Sciences","volume":"31 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2017-12-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"123193514","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
L. Demir, İsmail Hakkı Tunçez, Yasemin Durduran, mehmet uyar, T. Şahin
Amac: Ulkemizde tutunle mucadele konusunda kapsamli olarak bircok plan ve program yurutulmekte, ayni zamanda il tutun kontrol kurullari tarafindan tutun denetimleri duzenli olarak yapilmaktadir. Ancak denetimleri yapan ekipler cesitli sorunlarla karsilasmakta olup, bu durum denetimlerin etkinligini ve surekliligini azaltmaktadir. Bu calisma ile dumansiz hava sahasi denetimi yapan ekiplerin karsilastiklari sorunlarin belirlenmesi amaclanmistir. Materyal ve Metot: Kesitsel tipte olan bu calismaya, Konya ili Meram ilcesinde son bir yil icerisinde dumansiz hava sahasi denetimi yapan ve calismaya katilmayi kabul eden Toplum Sagligi Merkezi, Ilce Emniyet Mudurlugu ve Belediye Zabitasi calisanlari dahil edildi. Katilimcilara literatur taranarak ve ilgili mevzuat incelenerek arastirmacilar tarafindan hazirlanan veri toplama formu uygulandi. Elde edilen verilerin analizi bilgisayarda istatistik paket programi kullanilarak gerceklestirildi. Bulgular: Arastirmaya katilanlarin %40,0’i Emniyet Mudurlugu, %35,0’i Belediye Baskanligi, kalan %25,0’i ise Toplum Sagligi Merkezi’nde calismaktaydi. Son bir yil icinde denetim ekibinin yaptigi denetim sayisi ortancasi 100 (2–2000) idi. Toplum Sagligi Merkezi’nde calisan personelin Emniyet ve Belediye ekiplerinden daha fazla denetim yaptigi tespit edildi. Denetimler esnasinda herhangi bir sorunla karsilastigini ifade eden katilimcilarin orani %49,0’du. En cok sorunla karsilasan grubun Toplum Sagligi Merkezi calisanlari oldugu saptandi. Tutun denetimi yapan katilimcilarin en cok karsilastigi uc sorun sirasiyla; sozel saldiri (%44,9), tehdit edilme (%22,4) ve fiziksel saldiri (%14,3) olarak tespit edildi. Sonuc: Is yukunun buyuk cogunlugunu ustlenen ve ayni zamanda daha cok sorunla karsilastigi dusunulen Toplum Sagligi Merkezi ekiplerine tutun denetimleri esnasinda polis veya jandarma ekiplerinin eslik etmesi faydali olacaktir.
{"title":"Konya-Meram’da Dumansız Hava Sahası Denetimi Yapan Ekiplerin Karşılaştıkları Sorunlar","authors":"L. Demir, İsmail Hakkı Tunçez, Yasemin Durduran, mehmet uyar, T. Şahin","doi":"10.5505/kjms.2017.83604","DOIUrl":"https://doi.org/10.5505/kjms.2017.83604","url":null,"abstract":"Amac: Ulkemizde tutunle mucadele konusunda kapsamli olarak bircok plan ve program yurutulmekte, ayni zamanda il tutun kontrol kurullari tarafindan tutun denetimleri duzenli olarak yapilmaktadir. Ancak denetimleri yapan ekipler cesitli sorunlarla karsilasmakta olup, bu durum denetimlerin etkinligini ve surekliligini azaltmaktadir. Bu calisma ile dumansiz hava sahasi denetimi yapan ekiplerin karsilastiklari sorunlarin belirlenmesi amaclanmistir. Materyal ve Metot: Kesitsel tipte olan bu calismaya, Konya ili Meram ilcesinde son bir yil icerisinde dumansiz hava sahasi denetimi yapan ve calismaya katilmayi kabul eden Toplum Sagligi Merkezi, Ilce Emniyet Mudurlugu ve Belediye Zabitasi calisanlari dahil edildi. Katilimcilara literatur taranarak ve ilgili mevzuat incelenerek arastirmacilar tarafindan hazirlanan veri toplama formu uygulandi. Elde edilen verilerin analizi bilgisayarda istatistik paket programi kullanilarak gerceklestirildi. Bulgular: Arastirmaya katilanlarin %40,0’i Emniyet Mudurlugu, %35,0’i Belediye Baskanligi, kalan %25,0’i ise Toplum Sagligi Merkezi’nde calismaktaydi. Son bir yil icinde denetim ekibinin yaptigi denetim sayisi ortancasi 100 (2–2000) idi. Toplum Sagligi Merkezi’nde calisan personelin Emniyet ve Belediye ekiplerinden daha fazla denetim yaptigi tespit edildi. Denetimler esnasinda herhangi bir sorunla karsilastigini ifade eden katilimcilarin orani %49,0’du. En cok sorunla karsilasan grubun Toplum Sagligi Merkezi calisanlari oldugu saptandi. Tutun denetimi yapan katilimcilarin en cok karsilastigi uc sorun sirasiyla; sozel saldiri (%44,9), tehdit edilme (%22,4) ve fiziksel saldiri (%14,3) olarak tespit edildi. Sonuc: Is yukunun buyuk cogunlugunu ustlenen ve ayni zamanda daha cok sorunla karsilastigi dusunulen Toplum Sagligi Merkezi ekiplerine tutun denetimleri esnasinda polis veya jandarma ekiplerinin eslik etmesi faydali olacaktir.","PeriodicalId":332903,"journal":{"name":"Kafkas Journal of Medical Sciences","volume":"29 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2017-12-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125719846","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Ali Bilge, Gökhan Ulusoy, Bilgehan Çatal, Sefer Üstebay, Döndü Ülker Üstebay
Gir is ve Amac: Gelisimsel kalca displazisi (GKD) ulkemizde sik gorulen ve erken tani konulup tedavi edilirse basarili sonuclar alinabilen bir anomalidir. Calismamizda, bebeklik doneminde kalca ultrasonografisi (USG) yapilarak gelisimsel kalca displazili olgularin taninmasi, erken tedavilerinin saglanmasi ve bolgesel bazda hastaneye basvuran ve basvurmayan bebeklerin insidansi degerlendirildi. Bu degerlendirme sonuclari ile amacimiz GKD insidansini belirlemek ve tedavi edilen ve edilemeyen hastalarin tedavi masraflarinin ortalama maliyet analizini yapmakti. Metod: Calismamiza Haziran 2012 ve Haziran 2015 tarihleri arasinda Kafkas Universitesi ve Kars Harakani Devlet Hastanesine basvuran 4 haftaliktan buyuk 6 ayliktan kucuk ultrasonografi yapilmis 2554 bebek alindi. Bu tarihler arasinda medikal ve cerrahi tedavi almis hastalar listelendi. Bulgular: Haziran 2012 ve Haziran 2015 tarihleri arasinda Kars bolgesinde 13910 yasayan bebek mevcut idi. Ultrasonografi yapilan bebek sayisi 2554 idi. USG sonuclarina gore 5108 kalca Graf siniflamasina gore degerlendirildiginde 4586 ( %89.8) kalca tip I, 347 ( % 6.8) kalca tip IIa, 130 ( % 2.6) kalca tip IIb, 26 ( % 0.5 ) kalca tip IIc, 8( % 0.2 ) kalca tip D ve 11( % 0.2 ) kalca tip III-IV olarak tespit edildi. Maliyet analizinde rutin taramanin ortlama iki kat daha fazla karli olugu goruldu. Sonuc: Kars bolgesinde yasayan bebek orani ve hastaneye basvuran ve USG yapilan bebek oranlari ve sonuclarina bakilinca gelisimsel kalca displazisinin gozden kacirilmamasi ve tedavi basarisinin artirilmasinda kalca USG’sinin onemli oldugu saptanmistir. Bolgesel sonuclarimiz ile ulkemizde USG ile rutin tarama yapilmasi onerilebilir
{"title":"Kars’da Gelişimsel Kalça Displazi Tarama Sonuçları ve Ortalama Maliyet Analizi","authors":"Ali Bilge, Gökhan Ulusoy, Bilgehan Çatal, Sefer Üstebay, Döndü Ülker Üstebay","doi":"10.5505/kjms.2017.36002","DOIUrl":"https://doi.org/10.5505/kjms.2017.36002","url":null,"abstract":"Gir is ve Amac: Gelisimsel kalca displazisi (GKD) ulkemizde sik gorulen ve erken tani konulup tedavi edilirse basarili sonuclar alinabilen bir anomalidir. Calismamizda, bebeklik doneminde kalca ultrasonografisi (USG) yapilarak gelisimsel kalca displazili olgularin taninmasi, erken tedavilerinin saglanmasi ve bolgesel bazda hastaneye basvuran ve basvurmayan bebeklerin insidansi degerlendirildi. Bu degerlendirme sonuclari ile amacimiz GKD insidansini belirlemek ve tedavi edilen ve edilemeyen hastalarin tedavi masraflarinin ortalama maliyet analizini yapmakti. Metod: Calismamiza Haziran 2012 ve Haziran 2015 tarihleri arasinda Kafkas Universitesi ve Kars Harakani Devlet Hastanesine basvuran 4 haftaliktan buyuk 6 ayliktan kucuk ultrasonografi yapilmis 2554 bebek alindi. Bu tarihler arasinda medikal ve cerrahi tedavi almis hastalar listelendi. Bulgular: Haziran 2012 ve Haziran 2015 tarihleri arasinda Kars bolgesinde 13910 yasayan bebek mevcut idi. Ultrasonografi yapilan bebek sayisi 2554 idi. USG sonuclarina gore 5108 kalca Graf siniflamasina gore degerlendirildiginde 4586 ( %89.8) kalca tip I, 347 ( % 6.8) kalca tip IIa, 130 ( % 2.6) kalca tip IIb, 26 ( % 0.5 ) kalca tip IIc, 8( % 0.2 ) kalca tip D ve 11( % 0.2 ) kalca tip III-IV olarak tespit edildi. Maliyet analizinde rutin taramanin ortlama iki kat daha fazla karli olugu goruldu. Sonuc: Kars bolgesinde yasayan bebek orani ve hastaneye basvuran ve USG yapilan bebek oranlari ve sonuclarina bakilinca gelisimsel kalca displazisinin gozden kacirilmamasi ve tedavi basarisinin artirilmasinda kalca USG’sinin onemli oldugu saptanmistir. Bolgesel sonuclarimiz ile ulkemizde USG ile rutin tarama yapilmasi onerilebilir","PeriodicalId":332903,"journal":{"name":"Kafkas Journal of Medical Sciences","volume":"7 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2017-12-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"130117728","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}