首页 > 最新文献

Kafkas Journal of Medical Sciences最新文献

英文 中文
Comorbid Conditions in Newborn Operated Due to Open Spinal Dysraphism and Retrospective Evaluation of Relation Between These Situations with Folic Acid Usage During the Pregnancy 开放性脊柱发育障碍新生儿手术的合并症及其与孕期叶酸使用关系的回顾性评价
Pub Date : 2018-12-01 DOI: 10.5505/KJMS.2018.60486
A. Cetin, A. Yektaş
Amac: Biz bu calismada, opere edilen meningosel ve miyelomeningosel olgularina eslik eden komorbid durumlari ve bunlarin gebelikte kullanilan folik asitle iliskisini incelemeyi amacladik. Materyal ve Metot: Meningosel ve myelomeningosel tanisiyla opere edilen 81 yenidogan bu calismaya dahil edildi. Hasta dosyalari retrospektif olarak taranarak olgularin veriler kaydedildi. Olgular, gebelik doneminde folik asit kullanan ve kullanmayan grup olarak ikiye ayrildi. Iki grup arasinda yenidoganlarin agirlik, boy, hemogram, biyokimya, tani zamani, dogum sekli, maturite, lokalizasyon, tip, norolojik defisit, skolyoz, hidrosefali, cerrahi zamani, ventrikulomegali, tedavi sekli, ek patoloji, tetheredcord sendromu, dermal sinus trakti, maternal hastalik birlikteligi ve BOS fistulu gibi malformasyonlarin sayisi, karsilastirildi. Bulgular: Antenatal donemde folik asit kullanimi %44,4 olarak saptandi. Meningomiyelosel %40,7 lomber, ve %46,9 sakral bolgedeydi. Erken tanili yenidoganlarda ( <1 hafta) operasyon orani daha (%60,5) yuksekti. Cerrahi zamanlama ile komplikasyonlar arasinda anlamli bir iliski yoktu. Hidrosefali (%55,0), ventrikulomegali (%61,7), skolyoz (%34,6), BOS fistulu (%4,9) ve dermal sinus trakti (%46,9) eslik eden ek anomalilerdi. Folik asit kullanilan ve kullanilmayan gruplar karsilastirildiginda, folik asit kullanilmayan grupta sezaryenle dogum orani (%75) (p=0,017), myelomeningosel orani (%80) (p<0,01), paraparezi %39,5 ve parapleji %16 (p=0,006) anlamli derecede yuksek, dermal sinus trakti (%35,6) (p=0,022) ve ortalama dogum agirligi ise anlamli derecede dusuk (p=0,04) saptandi. Sonuc: Bizim yaptigimiz bu retrospektif calismada, meningosel ve miyelomeningosel tanisiyla opere olan yenidoganlarda gebelik doneminde folik asit kullanimi daha yuksek dogum agirligi ve daha yuksek oranda normal dogumla birliktelik gostermekte, daha az oranda miyelomeningosel, parapleji ve parapareziye neden olmakta ancak folik asit kullanimi daha yuksek oranda dermal sinus traktina neden olmaktadir, bu bilgiler dogrultusunda gebelik doneminde folik asit kullanimini onermekteyiz.
{"title":"Comorbid Conditions in Newborn Operated Due to Open Spinal Dysraphism and Retrospective Evaluation of Relation Between These Situations with Folic Acid Usage During the Pregnancy","authors":"A. Cetin, A. Yektaş","doi":"10.5505/KJMS.2018.60486","DOIUrl":"https://doi.org/10.5505/KJMS.2018.60486","url":null,"abstract":"Amac: Biz bu calismada, opere edilen meningosel ve miyelomeningosel olgularina eslik eden komorbid durumlari ve bunlarin gebelikte kullanilan folik asitle iliskisini incelemeyi amacladik. Materyal ve Metot: Meningosel ve myelomeningosel tanisiyla opere edilen 81 yenidogan bu calismaya dahil edildi. Hasta dosyalari retrospektif olarak taranarak olgularin veriler kaydedildi. Olgular, gebelik doneminde folik asit kullanan ve kullanmayan grup olarak ikiye ayrildi. Iki grup arasinda yenidoganlarin agirlik, boy, hemogram, biyokimya, tani zamani, dogum sekli, maturite, lokalizasyon, tip, norolojik defisit, skolyoz, hidrosefali, cerrahi zamani, ventrikulomegali, tedavi sekli, ek patoloji, tetheredcord sendromu, dermal sinus trakti, maternal hastalik birlikteligi ve BOS fistulu gibi malformasyonlarin sayisi, karsilastirildi. Bulgular: Antenatal donemde folik asit kullanimi %44,4 olarak saptandi. Meningomiyelosel %40,7 lomber, ve %46,9 sakral bolgedeydi. Erken tanili yenidoganlarda ( <1 hafta) operasyon orani daha (%60,5) yuksekti. Cerrahi zamanlama ile komplikasyonlar arasinda anlamli bir iliski yoktu. Hidrosefali (%55,0), ventrikulomegali (%61,7), skolyoz (%34,6), BOS fistulu (%4,9) ve dermal sinus trakti (%46,9) eslik eden ek anomalilerdi. Folik asit kullanilan ve kullanilmayan gruplar karsilastirildiginda, folik asit kullanilmayan grupta sezaryenle dogum orani (%75) (p=0,017), myelomeningosel orani (%80) (p<0,01), paraparezi %39,5 ve parapleji %16 (p=0,006) anlamli derecede yuksek, dermal sinus trakti (%35,6) (p=0,022) ve ortalama dogum agirligi ise anlamli derecede dusuk (p=0,04) saptandi. Sonuc: Bizim yaptigimiz bu retrospektif calismada, meningosel ve miyelomeningosel tanisiyla opere olan yenidoganlarda gebelik doneminde folik asit kullanimi daha yuksek dogum agirligi ve daha yuksek oranda normal dogumla birliktelik gostermekte, daha az oranda miyelomeningosel, parapleji ve parapareziye neden olmakta ancak folik asit kullanimi daha yuksek oranda dermal sinus traktina neden olmaktadir, bu bilgiler dogrultusunda gebelik doneminde folik asit kullanimini onermekteyiz.","PeriodicalId":332903,"journal":{"name":"Kafkas Journal of Medical Sciences","volume":"15 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-12-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122489510","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Myastenik ve Non-Myastenik Timus Tümörlerinde Genişletilmiş Timektomi İşleminin Sonuçları
Pub Date : 2018-08-01 DOI: 10.5505/KJMS.2018.26680
Ezel Erşen, H. V. Kara, Burcu Kılıç, Mehlika Işcan, Akif Turna, K. Kaynak
Amac: Timik malignite nedeniyle genisletilmis timektomi uyguladigimiz hastalarin sonuclarini geriye donuk olarak inceleyerek, cerrahi tedavinin timus tumoru olan hastalarda terapotik etkilerini ortaya koymayi planladik. Materyal ve Metot: Klinigimizde Ekim 2012-Ocak 2018 tarihleri arasinda ardisik olarak genisletilmis timektomi uyguladigimiz timik maligniteli 29 hastanin sonuclari ayrintili olarak irdelendi. Olgularin ameliyat oncesi, ameliyat sirasi ve sonrasindaki takip degerleri kayit edildi. Bulgular: Hastalarin 13 tanesi erkek, 16 tanesi kadin idi. Ortalama yas 41,4±17,7 olarak hesaplandi (9–75 yas dagilimi). Olgularinin 9 tanesine (%31) myastenia graves (MG) hastaligi eslik etmekteydi. Ortalama FEV1 2678,17±954,5 ml ve ortalama FEV1 %94±19,8 ml olarak hesaplandi. Timektomi 20 hastada sternotomi ile uygulanirken, 9 hastada torakoskopik timektomi uygulandi. Ortalama operasyon suresi 137,9±31,8 dakika olarak hesaplanirken (Torakoskopi grubu 149,1±45,5 dakika, sternotomi grubu 134,1±26,5 dakika), ortalama peroperatif kanama 116,6±107 ml, postoperatif drenaj miktari ortalama 417,3±339,9 ml ve dren kalis suresi 2,6±0,89 gun idi. Mortalite izlenmezken, komplikasyon orani %13,7 olarak saptandi. Hastalarin postoperatif agri skorlari degerlendirildiginde, ilk 24 saat gorsel analog agri skoru (VAS) ortalamasi 3,4, 24–48 saat 2,71 ve 48–72 saat arasi 1,9 degerleri bulundu. Ortalama hastanede kalis suresi 4,3±2,5 gun ve ortalama takip suresi 34,7 ay olarak hesaplandi (1,5–124 ay arasi). Nuks, Tip B2 timoma olan bir olguda gelisirken, bir hastada postoperatif 10. gunde myastenik kriz gozlendi. Takip suresince hicbir hastada tumor metastazi izlenmezken, hastaliksiz sagkalim ortalamasi 34,9 ay olarak saptandi. Sonuc: Myasteninin eslik ettigi veya eslik etmedigi timoma olgularinda genisletilmis timektomi videotorakoskopik girisim veya transsternal girisim kullanilarak dusuk morbidite ve mortalite ile guvenle uygulanabilir.
目的我们计划通过回顾性分析因胸腺恶性肿瘤而接受扩大胸腺切除术的患者的结果,揭示手术治疗对胸腺肿瘤患者的治疗效果。材料与方法:详细分析了 2012 年 10 月至 2018 年 1 月期间在我院连续接受扩大胸腺切除术的 29 例胸腺恶性肿瘤患者的治疗结果。记录术前、术中和术后随访值。结果:13例患者为男性,16例患者为女性。平均年龄为(41.4±17.7)岁(9-75 岁)。9名患者(31%)患有重症肌无力(MG)。平均 FEV1 为(2678.17±954.5)毫升,平均 FEV1 为(94±19.8)毫升%。20 名患者采用胸骨切开术进行胸腺切除术,9 名患者采用胸腔镜胸腺切除术。平均手术时间为(137.9±31.8)分钟(胸腔镜组为(149.1±45.5)分钟,胸骨切开组为(134.1±26.5)分钟),平均围手术期出血量为(116.6±107)毫升,平均术后引流量为(417.3±339.9)毫升,平均引流时间为(2.6±0.89)天。虽然没有观察到死亡率,但并发症发生率为 13.7%。在对患者的术后疼痛评分进行评估时,头 24 小时的平均视觉模拟疼痛评分(VAS)为 3.4,24-48 小时为 2.71,48-72 小时为 1.9。平均住院时间为 4.3±2.5 天,平均随访时间为 34.7 个月(1.5-124 个月)。一名 B2 型胸腺瘤患者出现恶心呕吐,一名患者在术后第 10 天出现肌无力危象。随访期间未发现肿瘤转移,平均无病生存期为 34.9 个月。结论对于伴有或不伴有肌无力的胸腺瘤病例,使用视频胸腔镜入路或经胸入路可安全地进行扩展胸腺切除术,且发病率和死亡率较低。
{"title":"Myastenik ve Non-Myastenik Timus Tümörlerinde Genişletilmiş Timektomi İşleminin Sonuçları","authors":"Ezel Erşen, H. V. Kara, Burcu Kılıç, Mehlika Işcan, Akif Turna, K. Kaynak","doi":"10.5505/KJMS.2018.26680","DOIUrl":"https://doi.org/10.5505/KJMS.2018.26680","url":null,"abstract":"Amac: Timik malignite nedeniyle genisletilmis timektomi uyguladigimiz hastalarin sonuclarini geriye donuk olarak inceleyerek, cerrahi tedavinin timus tumoru olan hastalarda terapotik etkilerini ortaya koymayi planladik. Materyal ve Metot: Klinigimizde Ekim 2012-Ocak 2018 tarihleri arasinda ardisik olarak genisletilmis timektomi uyguladigimiz timik maligniteli 29 hastanin sonuclari ayrintili olarak irdelendi. Olgularin ameliyat oncesi, ameliyat sirasi ve sonrasindaki takip degerleri kayit edildi. Bulgular: Hastalarin 13 tanesi erkek, 16 tanesi kadin idi. Ortalama yas 41,4±17,7 olarak hesaplandi (9–75 yas dagilimi). Olgularinin 9 tanesine (%31) myastenia graves (MG) hastaligi eslik etmekteydi. Ortalama FEV1 2678,17±954,5 ml ve ortalama FEV1 %94±19,8 ml olarak hesaplandi. Timektomi 20 hastada sternotomi ile uygulanirken, 9 hastada torakoskopik timektomi uygulandi. Ortalama operasyon suresi 137,9±31,8 dakika olarak hesaplanirken (Torakoskopi grubu 149,1±45,5 dakika, sternotomi grubu 134,1±26,5 dakika), ortalama peroperatif kanama 116,6±107 ml, postoperatif drenaj miktari ortalama 417,3±339,9 ml ve dren kalis suresi 2,6±0,89 gun idi. Mortalite izlenmezken, komplikasyon orani %13,7 olarak saptandi. Hastalarin postoperatif agri skorlari degerlendirildiginde, ilk 24 saat gorsel analog agri skoru (VAS) ortalamasi 3,4, 24–48 saat 2,71 ve 48–72 saat arasi 1,9 degerleri bulundu. Ortalama hastanede kalis suresi 4,3±2,5 gun ve ortalama takip suresi 34,7 ay olarak hesaplandi (1,5–124 ay arasi). Nuks, Tip B2 timoma olan bir olguda gelisirken, bir hastada postoperatif 10. gunde myastenik kriz gozlendi. Takip suresince hicbir hastada tumor metastazi izlenmezken, hastaliksiz sagkalim ortalamasi 34,9 ay olarak saptandi. Sonuc: Myasteninin eslik ettigi veya eslik etmedigi timoma olgularinda genisletilmis timektomi videotorakoskopik girisim veya transsternal girisim kullanilarak dusuk morbidite ve mortalite ile guvenle uygulanabilir.","PeriodicalId":332903,"journal":{"name":"Kafkas Journal of Medical Sciences","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-08-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133083109","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
The Effect of Abdominal Subcutaneous Fat Tissue Thickness in Pelvic Trauma 腹部皮下脂肪组织厚度对盆腔创伤的影响
Pub Date : 2018-08-01 DOI: 10.5505/KJMS.2018.60243
Y. Akturk, S. Gunes
Amac: Obezite dunya genelinde cok onemli bir saglik problemidir. Guncel literaturde travmalara bagli hasara obezitenin etkisi arastirilmaktadir. Hasta kilosunun, travmanin siddeti ile beraber komplikasyonlari arttirdigi soylenmektedir. Obez hastalarda travma sonrasi ekstremite kiriklarinin daha sik goruldugu one surulmektedir. Literaturde pelvik travmalara obezitenin etkisi cesitli calismalarla arastirilmistir. Ancak asetabuler fraktur ve eslik eden femur basi frakturlerine obezitenin etkisini arastiran benzer bir calisma bulunamamistir. Bu calismada amacimiz; asetabulum frakturu olan eriskin olgularda, eslik eden femur basi frakturunun gorulme sikligini belirlemek ve bu birliktelige abdominal subkutan yag doku kalinliginin etkisi olup olmadigini arastirmaktir. Materyal ve Metot: Travma nedeniyle hastanemizde cekilen pelvik tomografiler retrospektif olarak yeniden degerlendirilerek, asetabulum frakturu olan olgular saptandi. Bu olgular, izole asetabulum frakturu olanlar ve asetabulum ile femur basi frakturu birlikte gorulenler olarak iki ayri gruba ayrildi. Tum olgularin abdominal subkutan yag doku kalinliklari tomografik olarak olculdu. Iki grup arasinda subkutan yag doku kalinligi acisindan istatistiksel anlamli farklilik olup olmadigi arastirildi. Bulgular: Toplam 95 olguda asetabuler fraktur bulundu. Olgularin 22’sinde (%23,2) femur basi impaksiyon frakturu eslik etmekteydi. Kalan 73 olguda (%76,8) femur basi normaldi. Ortalama abdominal subkutan yag doku kalinligi; izole asetabuler fraktur olan olgularda 24,4 (±9,2) mm, eslik eden femur basi frakturu olan olgularda 30,4 (±8) mm idi. Abdominal subkutan yag doku kalinligi, femur basi ve asetabulum frakturu birlikte gorulen olgularda istatistiksel olarak anlamli derecede daha fazlaydi (p=0,006). Sonuc: Asetabulum frakturune ek olarak femur basi frakturu izlenen olgularda abdominal subkutan yag doku kalinligi belirgin daha fazla bulunmustur. Abdominal subkutan yag birikiminin, travmanin siddetini arttirarak femur basi frakturu gelisimi riskini, dolayisiyla morbiditeyi arttiran bir risk olusturdugu soylenebilir
{"title":"The Effect of Abdominal Subcutaneous Fat Tissue Thickness in Pelvic Trauma","authors":"Y. Akturk, S. Gunes","doi":"10.5505/KJMS.2018.60243","DOIUrl":"https://doi.org/10.5505/KJMS.2018.60243","url":null,"abstract":"Amac: Obezite dunya genelinde cok onemli bir saglik problemidir. Guncel literaturde travmalara bagli hasara obezitenin etkisi arastirilmaktadir. Hasta kilosunun, travmanin siddeti ile beraber komplikasyonlari arttirdigi soylenmektedir. Obez hastalarda travma sonrasi ekstremite kiriklarinin daha sik goruldugu one surulmektedir. Literaturde pelvik travmalara obezitenin etkisi cesitli calismalarla arastirilmistir. Ancak asetabuler fraktur ve eslik eden femur basi frakturlerine obezitenin etkisini arastiran benzer bir calisma bulunamamistir. Bu calismada amacimiz; asetabulum frakturu olan eriskin olgularda, eslik eden femur basi frakturunun gorulme sikligini belirlemek ve bu birliktelige abdominal subkutan yag doku kalinliginin etkisi olup olmadigini arastirmaktir. Materyal ve Metot: Travma nedeniyle hastanemizde cekilen pelvik tomografiler retrospektif olarak yeniden degerlendirilerek, asetabulum frakturu olan olgular saptandi. Bu olgular, izole asetabulum frakturu olanlar ve asetabulum ile femur basi frakturu birlikte gorulenler olarak iki ayri gruba ayrildi. Tum olgularin abdominal subkutan yag doku kalinliklari tomografik olarak olculdu. Iki grup arasinda subkutan yag doku kalinligi acisindan istatistiksel anlamli farklilik olup olmadigi arastirildi. Bulgular: Toplam 95 olguda asetabuler fraktur bulundu. Olgularin 22’sinde (%23,2) femur basi impaksiyon frakturu eslik etmekteydi. Kalan 73 olguda (%76,8) femur basi normaldi. Ortalama abdominal subkutan yag doku kalinligi; izole asetabuler fraktur olan olgularda 24,4 (±9,2) mm, eslik eden femur basi frakturu olan olgularda 30,4 (±8) mm idi. Abdominal subkutan yag doku kalinligi, femur basi ve asetabulum frakturu birlikte gorulen olgularda istatistiksel olarak anlamli derecede daha fazlaydi (p=0,006). Sonuc: Asetabulum frakturune ek olarak femur basi frakturu izlenen olgularda abdominal subkutan yag doku kalinligi belirgin daha fazla bulunmustur. Abdominal subkutan yag birikiminin, travmanin siddetini arttirarak femur basi frakturu gelisimi riskini, dolayisiyla morbiditeyi arttiran bir risk olusturdugu soylenebilir","PeriodicalId":332903,"journal":{"name":"Kafkas Journal of Medical Sciences","volume":"16 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-08-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121357392","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Stres İnkontinansı Olan Hastalarda Transobturator Tape Operasyonu Komplikasyonu ve Sonuçlarının Değerlendirilmesi
Pub Date : 2018-08-01 DOI: 10.5505/kjms.2018.91489
Bülent Kati, K. Gümüş, H. Kurt
Amac: Bu calismada, uroloji klinigimize basvuran stres uriner inkontinansli (SUI) hastalarin ozelliklerini ve bu hastalardan kendilerine Transobturator Tape (TOT) cerrahisi uygulanan hastalarda tedavi basarisinin ve komplikasyonlarinin degerlendirilmesi amaclandi. Materyal ve Metot: Guneydogu bolgesinde bulunan bir devlet hastanesinin bunyesindeki uroloji klinigimize Ocak 2014-Ocak 2017 tarihleri arasinda stres inkontinans sikayeti ile gelen ve TOT uygulanan hastalar retrospektif olarak incelendi. Olgularin kontrollerine ait kayitlar incelenerek, her birinin TOT basarisi ve tedavileri ve ayni zamanda takipte gelisen komplikasyonlar degerlendirildi. Operasyon sonrasi ve alti ay boyunca takibe gelen hastalardan herhangi bir karin ici basinc artisina bagli olarak idrar kacirmasi gozlenmeyen hastalarin tedavisi basarili olarak kabul edildi; ote yandan devam eden idrar kacirma sikâyetinin olmasi TOT basarisizligi olarak degerlendirildi. Bulgular: Yas ortalamalari 45,6 (22–90) yil olan 252 kadin hastanin tamami multipardi. Ortalama cocuk sayisi 3,14 idi. Hastalarin 156’sinda (%61,9) zorlu dogum hikâyesi mevcuttu. Hastalarin 98’i (%38,8) postmenapozal donemdeydi. Ayrica, 25 hasta (%10) daha once de bir inkontinans cerrahisi gecirmisti. Muayenesinde urogenital prolapsusu bulunan 47 hasta (%18,6) mevcuttu. Toplamda yapilan 60 TOT operasyonu sonrasi, bir ay sonra kontrole gelen hastalardan stres inkontinans sikayeti ortadan kalkan 52 (%86,6) hasta mevcuttu. Alti ay sonra kontrole gelen 52 hastanin ise 49’u (%81,6) kontinandi. Sonuc: Bolgemizdeki kadin hastalar, genel olarak fazla sayida dogum yapmakta ve bunun sonucu olarak idrar kacirma problemi yasamaktadirlar. Ancak bu problemi yasayan hastalar bu durumun cerrahi ve medikal olarak tedavi olabilecegini bilmedigi icin, poliklinigimize bu nedenle basvuran kadin hasta sinirlidir. Ote yandan, tedavi ettigimiz hastalarimizdaki TOT operasyonu basarimiz alan yazinla uyumludur. Sonuc olarak, stres inkontinans sikayeti olan ve bu durumu komplike olmayan hastalarda TOT cerrahisi oldukca basarili bulundugu icin medikal tedaviden fayda gormeyen hastalara TOT cerrahisinin onerilmesinin uygun oldugu dusunulmektedir
{"title":"Stres İnkontinansı Olan Hastalarda Transobturator Tape Operasyonu Komplikasyonu ve Sonuçlarının Değerlendirilmesi","authors":"Bülent Kati, K. Gümüş, H. Kurt","doi":"10.5505/kjms.2018.91489","DOIUrl":"https://doi.org/10.5505/kjms.2018.91489","url":null,"abstract":"Amac: Bu calismada, uroloji klinigimize basvuran stres uriner inkontinansli (SUI) hastalarin ozelliklerini ve bu hastalardan kendilerine Transobturator Tape (TOT) cerrahisi uygulanan hastalarda tedavi basarisinin ve komplikasyonlarinin degerlendirilmesi amaclandi. Materyal ve Metot: Guneydogu bolgesinde bulunan bir devlet hastanesinin bunyesindeki uroloji klinigimize Ocak 2014-Ocak 2017 tarihleri arasinda stres inkontinans sikayeti ile gelen ve TOT uygulanan hastalar retrospektif olarak incelendi. Olgularin kontrollerine ait kayitlar incelenerek, her birinin TOT basarisi ve tedavileri ve ayni zamanda takipte gelisen komplikasyonlar degerlendirildi. Operasyon sonrasi ve alti ay boyunca takibe gelen hastalardan herhangi bir karin ici basinc artisina bagli olarak idrar kacirmasi gozlenmeyen hastalarin tedavisi basarili olarak kabul edildi; ote yandan devam eden idrar kacirma sikâyetinin olmasi TOT basarisizligi olarak degerlendirildi. Bulgular: Yas ortalamalari 45,6 (22–90) yil olan 252 kadin hastanin tamami multipardi. Ortalama cocuk sayisi 3,14 idi. Hastalarin 156’sinda (%61,9) zorlu dogum hikâyesi mevcuttu. Hastalarin 98’i (%38,8) postmenapozal donemdeydi. Ayrica, 25 hasta (%10) daha once de bir inkontinans cerrahisi gecirmisti. Muayenesinde urogenital prolapsusu bulunan 47 hasta (%18,6) mevcuttu. Toplamda yapilan 60 TOT operasyonu sonrasi, bir ay sonra kontrole gelen hastalardan stres inkontinans sikayeti ortadan kalkan 52 (%86,6) hasta mevcuttu. Alti ay sonra kontrole gelen 52 hastanin ise 49’u (%81,6) kontinandi. Sonuc: Bolgemizdeki kadin hastalar, genel olarak fazla sayida dogum yapmakta ve bunun sonucu olarak idrar kacirma problemi yasamaktadirlar. Ancak bu problemi yasayan hastalar bu durumun cerrahi ve medikal olarak tedavi olabilecegini bilmedigi icin, poliklinigimize bu nedenle basvuran kadin hasta sinirlidir. Ote yandan, tedavi ettigimiz hastalarimizdaki TOT operasyonu basarimiz alan yazinla uyumludur. Sonuc olarak, stres inkontinans sikayeti olan ve bu durumu komplike olmayan hastalarda TOT cerrahisi oldukca basarili bulundugu icin medikal tedaviden fayda gormeyen hastalara TOT cerrahisinin onerilmesinin uygun oldugu dusunulmektedir","PeriodicalId":332903,"journal":{"name":"Kafkas Journal of Medical Sciences","volume":"67 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-08-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122855953","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Levotiroksin Sodyum Tedavisi Alan Hipotiroid Hastalarda 25-Hidroksi-Vitamin D Düzeylerinin Değerlendirilmesi 评估接受左甲状腺素钠治疗的甲状腺功能减退症患者体内的 25-羟维生素 D 水平
Pub Date : 2018-08-01 DOI: 10.5505/KJMS.2018.95914
H. Düğeroğlu, Yasemin Kaya
Amac: Bu calisma ile levotiroksin sodyum (LT4) tedavisi alan ve otiroid seyreden hipotiroid hastalarda 25-Hidroksi-Vitamin D (25 (OH) D) duzeyinin degerlendirilmesi amaclandi. Materyal ve Metot: Calismaya Ic Hastaliklari polikliniginde LT4 tedavisi alan ve otiroid seyreden hipotiroidili 116 hasta ile, kontrol grubu olarak benzer yas ortalamasinda ve cinsiyette hipotiroid olmayan 110 hasta alinmistir. Hastalar yas, cinsiyet, aldiklari LT4 ilac dozlari ilserbest T4, TSH, 25 (OH) D, BUN, Kreatinin, Kalsiyum (Ca), Fosfor (P), Albumin degerleri acisindan kaydedildi. Gruplar arasinda anlamli fark olup olmadigi arastirildi. Bulgular: Calismada LT4 tedavisi alan ve otiroid seyreden hipotiroid tanili hastalarda, kontrol grubu hastalarina gore 25 (OH) D duzeyi, anlamli olarak dusuk bulundu (p<0,001). Hasta grubunda 25 (OH) D duzeyleri ile hastalarin aldiklari LT4 ilac dozlari arasinda anlamli bir iliski yoktu (r=0,060 p=0,52). Kadinlar ve erkekler arasinda 25 (OH) D duzeyleri acisindan anlamli bir iliski yoktu (p=0,75). Sonuc: LT4 tedavisi alan ve otiroid seyreden hipotiroid hastalarda, 25 (OH) D duzeyinin dusuk bulunmasi, hipotiroidinin etiyolojisinde dusuk vitamin D duzeyinin rolunun olabilecegi, ayrica dusuk vitamin D duzeyi olan hipotiroidili hastalara LT4 tedavisine ilave olarak aktif vitamin D verilmesinin faydali olabilecegi sonucuna varildi.
研究目的本研究旨在评估接受左甲状腺素钠(LT4)治疗并转为甲状腺功能正常的甲状腺功能减退症患者的 25-羟维生素 D(25(OH)D)水平。材料与方法:研究对象包括在内科门诊接受左旋甲状腺素钠(LT4)治疗并转为自甲状腺功能减退症的 116 名甲状腺功能减退症患者,以及 110 名平均年龄和性别与对照组相似的非甲状腺功能减退症患者。记录了年龄、性别、LT4 剂量、游离 T4、TSH、25 (OH) D、BUN、肌酐、钙(Ca)、磷(P)和白蛋白值。分析了各组之间的明显差异。研究结果研究发现,与对照组患者相比,接受LT4治疗的甲状腺功能减退症患者的25 (OH) D水平明显较低(P<0.001)。在患者组中,25(OH)D水平与患者服用的LT4药物剂量之间没有明显的相关性(r=0.060 p=0.52)。就 25(OH)D 水平而言,女性和男性之间没有明显的相关性(P=0.75)。结论在接受LT4治疗的甲状腺功能减退患者和甲状腺功能亢进患者中发现的低25(OH)D水平表明,维生素D水平低可能在甲状腺功能减退症的病因中起作用,在LT4治疗的基础上积极补充维生素D可能对维生素D水平低的甲状腺功能减退患者有益。
{"title":"Levotiroksin Sodyum Tedavisi Alan Hipotiroid Hastalarda 25-Hidroksi-Vitamin D Düzeylerinin Değerlendirilmesi","authors":"H. Düğeroğlu, Yasemin Kaya","doi":"10.5505/KJMS.2018.95914","DOIUrl":"https://doi.org/10.5505/KJMS.2018.95914","url":null,"abstract":"Amac: Bu calisma ile levotiroksin sodyum (LT4) tedavisi alan ve otiroid seyreden hipotiroid hastalarda 25-Hidroksi-Vitamin D (25 (OH) D) duzeyinin degerlendirilmesi amaclandi. Materyal ve Metot: Calismaya Ic Hastaliklari polikliniginde LT4 tedavisi alan ve otiroid seyreden hipotiroidili 116 hasta ile, kontrol grubu olarak benzer yas ortalamasinda ve cinsiyette hipotiroid olmayan 110 hasta alinmistir. Hastalar yas, cinsiyet, aldiklari LT4 ilac dozlari ilserbest T4, TSH, 25 (OH) D, BUN, Kreatinin, Kalsiyum (Ca), Fosfor (P), Albumin degerleri acisindan kaydedildi. Gruplar arasinda anlamli fark olup olmadigi arastirildi. Bulgular: Calismada LT4 tedavisi alan ve otiroid seyreden hipotiroid tanili hastalarda, kontrol grubu hastalarina gore 25 (OH) D duzeyi, anlamli olarak dusuk bulundu (p<0,001). Hasta grubunda 25 (OH) D duzeyleri ile hastalarin aldiklari LT4 ilac dozlari arasinda anlamli bir iliski yoktu (r=0,060 p=0,52). Kadinlar ve erkekler arasinda 25 (OH) D duzeyleri acisindan anlamli bir iliski yoktu (p=0,75). Sonuc: LT4 tedavisi alan ve otiroid seyreden hipotiroid hastalarda, 25 (OH) D duzeyinin dusuk bulunmasi, hipotiroidinin etiyolojisinde dusuk vitamin D duzeyinin rolunun olabilecegi, ayrica dusuk vitamin D duzeyi olan hipotiroidili hastalara LT4 tedavisine ilave olarak aktif vitamin D verilmesinin faydali olabilecegi sonucuna varildi.","PeriodicalId":332903,"journal":{"name":"Kafkas Journal of Medical Sciences","volume":"47 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-08-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"134352128","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Laktat Seviyesinin Üst Gastrointestinal Sistem Kanamalı Hastalarda Prognostik Amaçlı Kullanımı
Pub Date : 2018-08-01 DOI: 10.5505/KJMS.2018.15945
İbrahim Can Ayık, Vermi Değerli, Gökhan Yilmaz, Emre Sevim
Amac: Ust GIS kanamali hastalarin risk siniflandirilmasinda en cok Glasgow Blatchford Skoru (GBS) ve Rockall Skoru kullanilmaktadir.Bu skorlama sistemlerinin hicbirinde serum laktat seviyesi kullanilmamaktadir. Laktat seviyesi travma ve sepsis dahil cesitli sok durumlarinda mortalite beliryecisidir. Calismamizin amaci ust GIS kanamali hastalarda serum laktat seviyesinin prognostik amacli kullanimini arastirmaktir. Materyal ve Metot: 1 Mayis 2015 ve 31 Mayis 2016 tarihleri arasinda, ust gastrointestinal sistem (GIS) kanamasi tanisi konmus 18 yas ve ustu hastalar calismaya alindi. Hastalarin yas, cinsiyet, acil servis kabulundeki hemoglobin ve laktat degeri, kan transfuzyon ihtiyaci, kronik hastaliklari ve GBS degerleri veri formuna kaydedildi. Kan transfuzyon ve yogun bakim ihtiyaci ile laktat duzeyi arasindaki iliski arastirildi. Degiskenlerin analizinde SPSS 22.0 (IBM Corparation, Armonk, New York, United States) programi kullanildi. Bulgular: Calismaya 78 hasta dahil edildi. Hastalarin 27’si (%34,6) kadin, 51’i (65,4) erkekti. Yas ortalamasi 67,6±17,75 (min: 22, max: 100) olarak saptandi. Kan transfuzyonu yapilan hastalarin median laktat degeri 2,2 mmol/L, kan transfuzyonu yapilmayan hastalarin median laktat degeri 1,9 mmol/L olarak bulundu. Bu fark istatiksel olarak anlamli bulunmadi (p=0,450). Servise yatan hastalarin median laktat degeri 1,9 mmol/L, yogun bakima yatan hastalarin median laktat degeri 3,9 mmol/L bulundu. Bu iki grup arasindaki fark istatiksel olarak anlamli bulundu (p=0,038). Sonuc: Ust GIS kanamali hastalarda yogun bakim ve servis yatislari ile laktat duzeyi arasinda anlamli iliski saptanmisken; kan transfuzyonu alan ve almayan hastalar arasinda laktat duzeyi acisindan anlamli bir iliski saptanmamistir
{"title":"Laktat Seviyesinin Üst Gastrointestinal Sistem Kanamalı Hastalarda Prognostik Amaçlı Kullanımı","authors":"İbrahim Can Ayık, Vermi Değerli, Gökhan Yilmaz, Emre Sevim","doi":"10.5505/KJMS.2018.15945","DOIUrl":"https://doi.org/10.5505/KJMS.2018.15945","url":null,"abstract":"Amac: Ust GIS kanamali hastalarin risk siniflandirilmasinda en cok Glasgow Blatchford Skoru (GBS) ve Rockall Skoru kullanilmaktadir.Bu skorlama sistemlerinin hicbirinde serum laktat seviyesi kullanilmamaktadir. Laktat seviyesi travma ve sepsis dahil cesitli sok durumlarinda mortalite beliryecisidir. Calismamizin amaci ust GIS kanamali hastalarda serum laktat seviyesinin prognostik amacli kullanimini arastirmaktir. Materyal ve Metot: 1 Mayis 2015 ve 31 Mayis 2016 tarihleri arasinda, ust gastrointestinal sistem (GIS) kanamasi tanisi konmus 18 yas ve ustu hastalar calismaya alindi. Hastalarin yas, cinsiyet, acil servis kabulundeki hemoglobin ve laktat degeri, kan transfuzyon ihtiyaci, kronik hastaliklari ve GBS degerleri veri formuna kaydedildi. Kan transfuzyon ve yogun bakim ihtiyaci ile laktat duzeyi arasindaki iliski arastirildi. Degiskenlerin analizinde SPSS 22.0 (IBM Corparation, Armonk, New York, United States) programi kullanildi. Bulgular: Calismaya 78 hasta dahil edildi. Hastalarin 27’si (%34,6) kadin, 51’i (65,4) erkekti. Yas ortalamasi 67,6±17,75 (min: 22, max: 100) olarak saptandi. Kan transfuzyonu yapilan hastalarin median laktat degeri 2,2 mmol/L, kan transfuzyonu yapilmayan hastalarin median laktat degeri 1,9 mmol/L olarak bulundu. Bu fark istatiksel olarak anlamli bulunmadi (p=0,450). Servise yatan hastalarin median laktat degeri 1,9 mmol/L, yogun bakima yatan hastalarin median laktat degeri 3,9 mmol/L bulundu. Bu iki grup arasindaki fark istatiksel olarak anlamli bulundu (p=0,038). Sonuc: Ust GIS kanamali hastalarda yogun bakim ve servis yatislari ile laktat duzeyi arasinda anlamli iliski saptanmisken; kan transfuzyonu alan ve almayan hastalar arasinda laktat duzeyi acisindan anlamli bir iliski saptanmamistir","PeriodicalId":332903,"journal":{"name":"Kafkas Journal of Medical Sciences","volume":"22 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-08-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115068377","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 1
Kinking; A Rare Complication of Sleeve Gastrectomy 弯折;袖珍胃切除术的罕见并发症
Pub Date : 2018-08-01 DOI: 10.5505/KJMS.2018.71245
Mutlu Ünver
Amac: Bu calismadaki amacimiz sleeve gastrektominin nadir gorulen bi komplikasyonuna vurguda bulunmaktir. Materyal ve Metot: Laparoskopik sleeve gastrektomi uygulanan 62 hastanin tamanina; pskiatri konsultasyonu, rutin biyokimya ve endokrinolojik testler, ust gastrointestinal sistem endoskopisi ve pulmoner fonksiyon testleri uygulandi. Standart cerrahi teknik uygulandi. Bulgular: 62 (43 kadin, 19 erkek) hastamizin tamamina sleeve gastrektomi uygulandi. Hastalarimizdan 4 (1 erkek, 3 kadin)’u ameliyat sonrasi 7. ve 10. gunler arasinda bulanti, kusma ve sivi alim intoleransi ile basvurdu. Hastalara uygulanan oral kontrastli skopilerde kinklesme oldugu saptandi. Sonuc: Kinklesme sleeve gastrektomi icin bilinmesi gereken bir komplikasyondur. Postoperatif donemde bu komplikasyonun yonetimi yerine engellemeye calisilmasi gerekmektedir.
研究目的本研究旨在强调袖状胃切除术的一种罕见并发症。材料和方法:所有 62 名接受腹腔镜袖带胃切除术的患者均接受了儿科会诊、常规生化和内分泌检查、上消化道内窥镜检查和肺功能检查。采用标准外科技术。结果:62 名患者(43 名女性,19 名男性)均接受了袖状胃切除术。其中 4 名患者(1 名男性,3 名女性)在术后第 7-10 天出现恶心、呕吐和液体不耐受症状。口腔造影增强扫描发现有扭结。结论:扭结是袖状胃切除术公认的并发症。在术后,这种并发症应该预防而不是处理。
{"title":"Kinking; A Rare Complication of Sleeve Gastrectomy","authors":"Mutlu Ünver","doi":"10.5505/KJMS.2018.71245","DOIUrl":"https://doi.org/10.5505/KJMS.2018.71245","url":null,"abstract":"Amac: Bu calismadaki amacimiz sleeve gastrektominin nadir gorulen bi komplikasyonuna vurguda bulunmaktir. Materyal ve Metot: Laparoskopik sleeve gastrektomi uygulanan 62 hastanin tamanina; pskiatri konsultasyonu, rutin biyokimya ve endokrinolojik testler, ust gastrointestinal sistem endoskopisi ve pulmoner fonksiyon testleri uygulandi. Standart cerrahi teknik uygulandi. Bulgular: 62 (43 kadin, 19 erkek) hastamizin tamamina sleeve gastrektomi uygulandi. Hastalarimizdan 4 (1 erkek, 3 kadin)’u ameliyat sonrasi 7. ve 10. gunler arasinda bulanti, kusma ve sivi alim intoleransi ile basvurdu. Hastalara uygulanan oral kontrastli skopilerde kinklesme oldugu saptandi. Sonuc: Kinklesme sleeve gastrektomi icin bilinmesi gereken bir komplikasyondur. Postoperatif donemde bu komplikasyonun yonetimi yerine engellemeye calisilmasi gerekmektedir.","PeriodicalId":332903,"journal":{"name":"Kafkas Journal of Medical Sciences","volume":"4 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-08-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"130237307","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 1
Aksiller Lenfanjiomu Olan Bir Yenidoğanda Lokal Bleomisin Tedavisi: Olgu Sunumu
Pub Date : 2018-08-01 DOI: 10.5505/kjms.2018.27880
Y. Baltrak
Kistik lenfanjiom, genellikle boyun ve aksilla bolgesinde ortaya cikarken, daha az oranda meme dokusu, abdomen, mediasten, orbita, paratiroid ve ekstremitelerde de gorulebilir. Son yillarda lenfanjiom tedavisinde bleomisin ve picibanil (OK-432) sklerozan tedavi uygulamalari ile basarili sonuclar alindigi bildirilmektedir. Bu yazida hastanemizde takipli olmayan gebelik sonucunda dogumda aksiller lenfangiom tanisi konulduktan sonra kitle icine bleomisin tedavisi uygulanan bir olgu sunulmustur.
囊性淋巴管瘤通常发生在颈部和腋窝,也可能发生在乳腺组织、腹部、纵隔、眼眶、甲状旁腺和四肢,但程度较轻。近年来,博莱霉素和皮康唑(OK-432)硬化剂治疗淋巴管瘤取得了成功。本文介绍了一个病例,患者在出生时被诊断为腋窝淋巴管瘤,原因是怀孕后未在本院进行随访,因此对肿块采用了博莱霉素治疗。
{"title":"Aksiller Lenfanjiomu Olan Bir Yenidoğanda Lokal Bleomisin Tedavisi: Olgu Sunumu","authors":"Y. Baltrak","doi":"10.5505/kjms.2018.27880","DOIUrl":"https://doi.org/10.5505/kjms.2018.27880","url":null,"abstract":"Kistik lenfanjiom, genellikle boyun ve aksilla bolgesinde ortaya cikarken, daha az oranda meme dokusu, abdomen, mediasten, orbita, paratiroid ve ekstremitelerde de gorulebilir. Son yillarda lenfanjiom tedavisinde bleomisin ve picibanil (OK-432) sklerozan tedavi uygulamalari ile basarili sonuclar alindigi bildirilmektedir. Bu yazida hastanemizde takipli olmayan gebelik sonucunda dogumda aksiller lenfangiom tanisi konulduktan sonra kitle icine bleomisin tedavisi uygulanan bir olgu sunulmustur.","PeriodicalId":332903,"journal":{"name":"Kafkas Journal of Medical Sciences","volume":"30 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-08-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128192007","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Hemodiyaliz Tedavisi Sürdürenlerde “Subjektif Global Değerlendirme” ile Objektif Parametrelerin Karşılaştırılması: Kesitsel Araştırma
Pub Date : 2018-08-01 DOI: 10.5505/KJMS.2018.10327
Halil İbrahim Erdoğdu, Eray Atalay, Tolga Kasacı, Canan Öner
Amac: Hemodiyaliz tedavisi surduren hastalarin nutrisyonel durumunun bozulmasinin gostergeleri olarak serum albumin duzeyi, gunluk protein alimi, kas kitle olcum degerlendirmeleri gibi objektif parametrelerin yanisira ‘Subjektif Global Degerlendirme”(SGD) olarak adlandirilan skorlama ile de degerlendirilmektedir. Bu arastirmada Uluslararasi Bobrek Nutrisyon ve Metabolizma Dernegi (ISRNM) tarafindan malnutrisyon icin tanisal bir kriter olarak onerilen hipoalbuminemi ile SGD’ nin hastaya ait biyodemografik ozelliklerinin karsilastirilarak aralarinda fark olup olmadiginin belirlenmesi amaclanmistir. Materyal ve Metot: Kesitsel tipte yapilan bu calisma Kars ve Ardahan da kamuya ait 4 hemodiyaliz merkezinde tedavi surduren 191 hastanin verilerinin analizi ile yapilmistir. Hastalar SGD skoru ve albumin duzeyine gore iki ayri grup olarak analiz edildi. Bagimli degiskeni SGD olan grup nutrisyonel durumuna gore iyi olan ve iyi olmayan (SGD skor: 1–14 ve 15–49) olarak ikiye bolunurken, bagimli degiskeni albumin olan grup (albumin duzeyi: 3,8 g/dl’den dusuk ve 3,8 g/dl ve uzeri olarak) ikiye bolundu. Hastanin yasi, diyaliz suresi, vaskuler erisim yolu, vucut kitle indexi, diyaliz yeterliligi, C-reaktif protein duzeyi, hemoglobin duzeyi, diabetes mellitus varligi gibi ozellikleri ise bagimsiz degiskenler olarak belirlenerek gruplar karsilastirildi. Bulgular: Bu arastirmadaki 191 hastanin sonuclari analiz edildiginde; nutrisyonel durumu iyi olmayanlarin orani %30,9, albumin duzeyi <3,8 g/dl olanlar %51,3, kadinlarin orani %40,8, yasi 65 ve uzeri olanlar %51,3, bes yildan fazla zamandir hemodiyaliz tedavisi surdurenlerin orani %40,8, Vucut kitle indeksi cut-off 23’den asagi olanlarin orani %43,5, hedef Kt/V duzeyinin altinda olanlarin orani %22,5 idi. SGD skoruna gore degerlendirilen hastalarin hic birinde bagimsiz degiskenler ile istatiksel olarak anlamli fark yok iken, objektif bir kriter olan serum albumin duzeyi ile hastanin cinsiyeti, Kt/V’si, anemisi ve serum C-reaktif proteini ve vaskuler erisim yolu ile istatiksel olarak anlamli fark vardi. Sonuc: Hemodiyaliz hastalarinin nutrisyonel durumunu degerlendirmede objektif klinik parametreler SGD’dan daha etkili bir belirtectir.
{"title":"Hemodiyaliz Tedavisi Sürdürenlerde “Subjektif Global Değerlendirme” ile Objektif Parametrelerin Karşılaştırılması: Kesitsel Araştırma","authors":"Halil İbrahim Erdoğdu, Eray Atalay, Tolga Kasacı, Canan Öner","doi":"10.5505/KJMS.2018.10327","DOIUrl":"https://doi.org/10.5505/KJMS.2018.10327","url":null,"abstract":"Amac: Hemodiyaliz tedavisi surduren hastalarin nutrisyonel durumunun bozulmasinin gostergeleri olarak serum albumin duzeyi, gunluk protein alimi, kas kitle olcum degerlendirmeleri gibi objektif parametrelerin yanisira ‘Subjektif Global Degerlendirme”(SGD) olarak adlandirilan skorlama ile de degerlendirilmektedir. Bu arastirmada Uluslararasi Bobrek Nutrisyon ve Metabolizma Dernegi (ISRNM) tarafindan malnutrisyon icin tanisal bir kriter olarak onerilen hipoalbuminemi ile SGD’ nin hastaya ait biyodemografik ozelliklerinin karsilastirilarak aralarinda fark olup olmadiginin belirlenmesi amaclanmistir. Materyal ve Metot: Kesitsel tipte yapilan bu calisma Kars ve Ardahan da kamuya ait 4 hemodiyaliz merkezinde tedavi surduren 191 hastanin verilerinin analizi ile yapilmistir. Hastalar SGD skoru ve albumin duzeyine gore iki ayri grup olarak analiz edildi. Bagimli degiskeni SGD olan grup nutrisyonel durumuna gore iyi olan ve iyi olmayan (SGD skor: 1–14 ve 15–49) olarak ikiye bolunurken, bagimli degiskeni albumin olan grup (albumin duzeyi: 3,8 g/dl’den dusuk ve 3,8 g/dl ve uzeri olarak) ikiye bolundu. Hastanin yasi, diyaliz suresi, vaskuler erisim yolu, vucut kitle indexi, diyaliz yeterliligi, C-reaktif protein duzeyi, hemoglobin duzeyi, diabetes mellitus varligi gibi ozellikleri ise bagimsiz degiskenler olarak belirlenerek gruplar karsilastirildi. Bulgular: Bu arastirmadaki 191 hastanin sonuclari analiz edildiginde; nutrisyonel durumu iyi olmayanlarin orani %30,9, albumin duzeyi <3,8 g/dl olanlar %51,3, kadinlarin orani %40,8, yasi 65 ve uzeri olanlar %51,3, bes yildan fazla zamandir hemodiyaliz tedavisi surdurenlerin orani %40,8, Vucut kitle indeksi cut-off 23’den asagi olanlarin orani %43,5, hedef Kt/V duzeyinin altinda olanlarin orani %22,5 idi. SGD skoruna gore degerlendirilen hastalarin hic birinde bagimsiz degiskenler ile istatiksel olarak anlamli fark yok iken, objektif bir kriter olan serum albumin duzeyi ile hastanin cinsiyeti, Kt/V’si, anemisi ve serum C-reaktif proteini ve vaskuler erisim yolu ile istatiksel olarak anlamli fark vardi. Sonuc: Hemodiyaliz hastalarinin nutrisyonel durumunu degerlendirmede objektif klinik parametreler SGD’dan daha etkili bir belirtectir.","PeriodicalId":332903,"journal":{"name":"Kafkas Journal of Medical Sciences","volume":"2 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-08-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"117136269","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Ağrı Patofizyolojisinde Voltaj Kapılı Kalsiyum Kanallarının Rolü
Pub Date : 2018-08-01 DOI: 10.5505/kjms.2018.43925
Mustafa Emre
Afferent duyu noronlarinda agrili uyarilarin algilanip islenilmesi, sodyum, kalsiyum, P2X sinifi purinerjik reseptorler, gecici reseptor potansiyel (TRP) kanallari ve G-protein bagli reseptor (GPCR) kanallarinin dâhil oldugu voltaj, ligand kapili ve reseptor kontrollu kalsiyum kanallarinin cesitliligine baglidir. Agrinin patofizyolojisi oldukca karmasiktir, gunumuzde agrinin nedeninin belirlenmesi, dogru tedavi yaklasimlarinin bulunmasi ve uygulanan tedavilerin etkin bir sekilde surdurulebilmesinde zorluklar yasandigi bir gercektir. Afferent agri yolunda yer alan kalsiyum kanallarinin, hucre sinyallesmesinde elektriksel aktivitenin de otesinde rol ustlendigi dusunulmektedir. Primer afferent agri sinyal iletiminde cok sayida voltaj kapili kalsiyum kanali yer alir. Kalsiyum kanal ailesi arasinda N ve T-tipi kalsiyum kanallari en kritik role sahiptir. Bu nedenle, cok guclu bir sekilde terapotik hedefler arasinda yer almislardir. Bu derlemede, agri fizyopatolojisin de voltaj kapili kalsiyum iyon kanallarinin rolu gozden gecirilmistir.
{"title":"Ağrı Patofizyolojisinde Voltaj Kapılı Kalsiyum Kanallarının Rolü","authors":"Mustafa Emre","doi":"10.5505/kjms.2018.43925","DOIUrl":"https://doi.org/10.5505/kjms.2018.43925","url":null,"abstract":"Afferent duyu noronlarinda agrili uyarilarin algilanip islenilmesi, sodyum, kalsiyum, P2X sinifi purinerjik reseptorler, gecici reseptor potansiyel (TRP) kanallari ve G-protein bagli reseptor (GPCR) kanallarinin dâhil oldugu voltaj, ligand kapili ve reseptor kontrollu kalsiyum kanallarinin cesitliligine baglidir. Agrinin patofizyolojisi oldukca karmasiktir, gunumuzde agrinin nedeninin belirlenmesi, dogru tedavi yaklasimlarinin bulunmasi ve uygulanan tedavilerin etkin bir sekilde surdurulebilmesinde zorluklar yasandigi bir gercektir. Afferent agri yolunda yer alan kalsiyum kanallarinin, hucre sinyallesmesinde elektriksel aktivitenin de otesinde rol ustlendigi dusunulmektedir. Primer afferent agri sinyal iletiminde cok sayida voltaj kapili kalsiyum kanali yer alir. Kalsiyum kanal ailesi arasinda N ve T-tipi kalsiyum kanallari en kritik role sahiptir. Bu nedenle, cok guclu bir sekilde terapotik hedefler arasinda yer almislardir. Bu derlemede, agri fizyopatolojisin de voltaj kapili kalsiyum iyon kanallarinin rolu gozden gecirilmistir.","PeriodicalId":332903,"journal":{"name":"Kafkas Journal of Medical Sciences","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-08-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115905442","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
期刊
Kafkas Journal of Medical Sciences
全部 Acc. Chem. Res. ACS Applied Bio Materials ACS Appl. Electron. Mater. ACS Appl. Energy Mater. ACS Appl. Mater. Interfaces ACS Appl. Nano Mater. ACS Appl. Polym. Mater. ACS BIOMATER-SCI ENG ACS Catal. ACS Cent. Sci. ACS Chem. Biol. ACS Chemical Health & Safety ACS Chem. Neurosci. ACS Comb. Sci. ACS Earth Space Chem. ACS Energy Lett. ACS Infect. Dis. ACS Macro Lett. ACS Mater. Lett. ACS Med. Chem. Lett. ACS Nano ACS Omega ACS Photonics ACS Sens. ACS Sustainable Chem. Eng. ACS Synth. Biol. Anal. Chem. BIOCHEMISTRY-US Bioconjugate Chem. BIOMACROMOLECULES Chem. Res. Toxicol. Chem. Rev. Chem. Mater. CRYST GROWTH DES ENERG FUEL Environ. Sci. Technol. Environ. Sci. Technol. Lett. Eur. J. Inorg. Chem. IND ENG CHEM RES Inorg. Chem. J. Agric. Food. Chem. J. Chem. Eng. Data J. Chem. Educ. J. Chem. Inf. Model. J. Chem. Theory Comput. J. Med. Chem. J. Nat. Prod. J PROTEOME RES J. Am. Chem. Soc. LANGMUIR MACROMOLECULES Mol. Pharmaceutics Nano Lett. Org. Lett. ORG PROCESS RES DEV ORGANOMETALLICS J. Org. Chem. J. Phys. Chem. J. Phys. Chem. A J. Phys. Chem. B J. Phys. Chem. C J. Phys. Chem. Lett. Analyst Anal. Methods Biomater. Sci. Catal. Sci. Technol. Chem. Commun. Chem. Soc. Rev. CHEM EDUC RES PRACT CRYSTENGCOMM Dalton Trans. Energy Environ. Sci. ENVIRON SCI-NANO ENVIRON SCI-PROC IMP ENVIRON SCI-WAT RES Faraday Discuss. Food Funct. Green Chem. Inorg. Chem. Front. Integr. Biol. J. Anal. At. Spectrom. J. Mater. Chem. A J. Mater. Chem. B J. Mater. Chem. C Lab Chip Mater. Chem. Front. Mater. Horiz. MEDCHEMCOMM Metallomics Mol. Biosyst. Mol. Syst. Des. Eng. Nanoscale Nanoscale Horiz. Nat. Prod. Rep. New J. Chem. Org. Biomol. Chem. Org. Chem. Front. PHOTOCH PHOTOBIO SCI PCCP Polym. Chem.
×
引用
GB/T 7714-2015
复制
MLA
复制
APA
复制
导出至
BibTeX EndNote RefMan NoteFirst NoteExpress
×
0
微信
客服QQ
Book学术公众号 扫码关注我们
反馈
×
意见反馈
请填写您的意见或建议
请填写您的手机或邮箱
×
提示
您的信息不完整,为了账户安全,请先补充。
现在去补充
×
提示
您因"违规操作"
具体请查看互助需知
我知道了
×
提示
现在去查看 取消
×
提示
确定
Book学术官方微信
Book学术文献互助
Book学术文献互助群
群 号:481959085
Book学术
文献互助 智能选刊 最新文献 互助须知 联系我们:info@booksci.cn
Book学术提供免费学术资源搜索服务,方便国内外学者检索中英文文献。致力于提供最便捷和优质的服务体验。
Copyright © 2023 Book学术 All rights reserved.
ghs 京公网安备 11010802042870号 京ICP备2023020795号-1