Amac: Preterm dogumu onlemedeki rolu tartismali olan profilaktik serklajin tekil gebe kadinlardaki basarisini etkileyen faktorleri belirlemeyi amacladik. Materyal ve Metot: Serklaj basarisizliginin ana olcutu 32 haftadan once erken preterm dogum olan bu calismada tek merkezde proflaktik servikal serklaj uygulanan vakalar retrospektif olarak incelendi. Profilaktik serklaj icin endikasyon olarak, ya onceki gebelikte iki ya da daha fazla gec dusuk oykusu ya da erken preterm dogum oykusu olan hastalarda mevcut gebeliginde transvajinal ultrasonda serviksin 25 mm kisa olmasi kriterleri arandi. Basariyi ongoren faktorler olarak yas, vucut kitle indeksi, uterin mudahale oykusu, ikinci trimestirdaki dusuk hikayesi, gecirilmis konizasyon, serklaj oncesi pozitif vajinal kultur, serklajin yapildigi gebelik haftasi, serklajdan bir hafta sonraki C-reaktif protein duzeyleri ve transvajinal ultrasonografi ile serklajdan iki hafta sonraki servikal uzunluktaki degisikler test edildi. Tanimlayici istatistikler ve ikili lojistik regresyon analizleri yapildi. Bulgular: 152 kadina 2011 ve 2018 yillari arasinda servikal serklaj uygulandi. Klinik takipleri duzenli, McDonald usulu profilaktik serklaj atilan ve boylece calisma kriterlerini karsilayan 54 tekil gebeligi olan hasta calismaya dahil edildi. Calismamizda cok degiskenli analizler, serklajin basarisizligi icin onceki gebeliginde serklaj atilmasinin [OR=2,124 (1,846–4,111) p=0,016], serklajin 20. gebelik haftasindan sonra atilmasinin [OR=1,126 (1,020–1,232) p=0,04] ve uterus enstrumantasyonu hikayesinin [OR=1,342 (1,214, 7,873) p=0,015] bagimsiz ongorucusu faktorler oldugunu gosterdi. Proflaktik serklaj uygulanan hastalarin 33 ‘u (%61) 32 haftadan sonra dogurdu. Sonuc: Bu calisma gecirilmis uterin mudahalelerin, serklaj oykunun varliginin ve 20 gebelik haftasindan sonra yapilan uygulamanin proflaktik serklaj basarisinda bagimsiz risk faktorleri oldugunu gosterdi. Uterin enstrumantasyonun ozellikle dusuk/ dusuk yonetiminin goz onunde bulundurulmasi durumunda dogurganlik cagindaki kadinlar icin anlamli klinik sonuclari vardir. Dolayisiyla cerrahi tahliye dusunulen kadinlar potansiyel riskler hakkinda bilgilendirilmeli ve tibbi yonetim veya servikal olgunlastirma dusunulmelidir.
{"title":"Profilaktik Servikal Serklaj Başarısını Etkileyen Faktörler","authors":"Hasan Çilgin","doi":"10.5505/kjms.2018.43898","DOIUrl":"https://doi.org/10.5505/kjms.2018.43898","url":null,"abstract":"Amac: Preterm dogumu onlemedeki rolu tartismali olan profilaktik serklajin tekil gebe kadinlardaki basarisini etkileyen faktorleri belirlemeyi amacladik. Materyal ve Metot: Serklaj basarisizliginin ana olcutu 32 haftadan once erken preterm dogum olan bu calismada tek merkezde proflaktik servikal serklaj uygulanan vakalar retrospektif olarak incelendi. Profilaktik serklaj icin endikasyon olarak, ya onceki gebelikte iki ya da daha fazla gec dusuk oykusu ya da erken preterm dogum oykusu olan hastalarda mevcut gebeliginde transvajinal ultrasonda serviksin 25 mm kisa olmasi kriterleri arandi. Basariyi ongoren faktorler olarak yas, vucut kitle indeksi, uterin mudahale oykusu, ikinci trimestirdaki dusuk hikayesi, gecirilmis konizasyon, serklaj oncesi pozitif vajinal kultur, serklajin yapildigi gebelik haftasi, serklajdan bir hafta sonraki C-reaktif protein duzeyleri ve transvajinal ultrasonografi ile serklajdan iki hafta sonraki servikal uzunluktaki degisikler test edildi. Tanimlayici istatistikler ve ikili lojistik regresyon analizleri yapildi. Bulgular: 152 kadina 2011 ve 2018 yillari arasinda servikal serklaj uygulandi. Klinik takipleri duzenli, McDonald usulu profilaktik serklaj atilan ve boylece calisma kriterlerini karsilayan 54 tekil gebeligi olan hasta calismaya dahil edildi. Calismamizda cok degiskenli analizler, serklajin basarisizligi icin onceki gebeliginde serklaj atilmasinin [OR=2,124 (1,846–4,111) p=0,016], serklajin 20. gebelik haftasindan sonra atilmasinin [OR=1,126 (1,020–1,232) p=0,04] ve uterus enstrumantasyonu hikayesinin [OR=1,342 (1,214, 7,873) p=0,015] bagimsiz ongorucusu faktorler oldugunu gosterdi. Proflaktik serklaj uygulanan hastalarin 33 ‘u (%61) 32 haftadan sonra dogurdu. Sonuc: Bu calisma gecirilmis uterin mudahalelerin, serklaj oykunun varliginin ve 20 gebelik haftasindan sonra yapilan uygulamanin proflaktik serklaj basarisinda bagimsiz risk faktorleri oldugunu gosterdi. Uterin enstrumantasyonun ozellikle dusuk/ dusuk yonetiminin goz onunde bulundurulmasi durumunda dogurganlik cagindaki kadinlar icin anlamli klinik sonuclari vardir. Dolayisiyla cerrahi tahliye dusunulen kadinlar potansiyel riskler hakkinda bilgilendirilmeli ve tibbi yonetim veya servikal olgunlastirma dusunulmelidir.","PeriodicalId":332903,"journal":{"name":"Kafkas Journal of Medical Sciences","volume":"50 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-08-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125742516","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Ece Sivrel Uzun, E. Şimşek, S. Tüzün, Ekrem Orbay, E. Ahıshalı, M. R. Dabak
Amac: Inflamatuar barsak hastaligi (IBH)’nin degerlendirilmesi klinik muayene, laboratuar belirtecleri ve kolonoskopik bulgulara dayalidir. Herhangi bir altin standart test yoktur ve maliyet etkin, kolay uygulanabilir belirtecler gereklidir. Bu calismada IBH’da inflamasyon parametreleri ile hemogram parametrelerinin iliskisinin degerlendirilmesi amaclanmaktadir. Materyal ve Metot: Bu calismaya 18 yas ve uzeri IBH olan, Ocak 2010 Aralik 2015 arasinda basvuran hastalar dahil edilmis ve tum hastalarin tibbi kayitlari geriye donuk olarak degerlendirilmistir. Crohn hastaligi (CH) aktivite indeksi CH’nin aktivitesini degerlendirmek icin ve SEO klinik aktivasyon indeksi ise ulseratif kolit (UK)’nin aktivitesini degerlendirmek icin kullanilmistir. Ayrica tum hastalarin hemogram, C-reaktif protein (CRP) ve eritrosit sedimentasyon hizi (ESH) degerlendirilmistir. Bulgular: Calismaya 74 (%39,57) CH grubunda, 113 (%60,43) UK grubunda olmak uzere toplam 187 IBH hastasi dahil edilmistir. CH’i olan hastalarin 29 (%39,19)’u ve UK olan hastalarin 42 (%37,17)’i aktivasyon doneminde idi. Aktivasyon doneminde her iki grupta da trombosit sayisi ve RDW’de artis saptandi (sirasiyla, CD icin p=0,001 ve p=0,0001; UK icin p=0,001 ve p=0,0001). Remisyon doneminde, CH grubunda CRP ve ESH ile trombosit sayisi arasinda pozitif iliski mevcutken, UK grubunda CRP ile lokosit sayisi arasinda anlamli pozitif iliski saptanmistir (sirasiyla, p=0,025, p=0,044 ve p=0,003). Aktivasyon doneminde, UK grubunda CRP ve ESR ile RDW arasinda iliski mevcut olup, CH grubunda CRP ile trombosit sayisi arasinda korelasyon tespit edilmistir. Sonuc: Klinik pratikte maliyet etkin bir yontem olan hemogram parametrelerinden trombosit sayisi ve RDW duzeyi CH ve UK’in aktivasyon doneminde artmaktadir.
{"title":"Relationship of Inflammation and Hemogram Parameters in the Activation of Inflammatory Bowel Diseases","authors":"Ece Sivrel Uzun, E. Şimşek, S. Tüzün, Ekrem Orbay, E. Ahıshalı, M. R. Dabak","doi":"10.5505/KJMS.2018.32650","DOIUrl":"https://doi.org/10.5505/KJMS.2018.32650","url":null,"abstract":"Amac: Inflamatuar barsak hastaligi (IBH)’nin degerlendirilmesi klinik muayene, laboratuar belirtecleri ve kolonoskopik bulgulara dayalidir. Herhangi bir altin standart test yoktur ve maliyet etkin, kolay uygulanabilir belirtecler gereklidir. Bu calismada IBH’da inflamasyon parametreleri ile hemogram parametrelerinin iliskisinin degerlendirilmesi amaclanmaktadir. Materyal ve Metot: Bu calismaya 18 yas ve uzeri IBH olan, Ocak 2010 Aralik 2015 arasinda basvuran hastalar dahil edilmis ve tum hastalarin tibbi kayitlari geriye donuk olarak degerlendirilmistir. Crohn hastaligi (CH) aktivite indeksi CH’nin aktivitesini degerlendirmek icin ve SEO klinik aktivasyon indeksi ise ulseratif kolit (UK)’nin aktivitesini degerlendirmek icin kullanilmistir. Ayrica tum hastalarin hemogram, C-reaktif protein (CRP) ve eritrosit sedimentasyon hizi (ESH) degerlendirilmistir. Bulgular: Calismaya 74 (%39,57) CH grubunda, 113 (%60,43) UK grubunda olmak uzere toplam 187 IBH hastasi dahil edilmistir. CH’i olan hastalarin 29 (%39,19)’u ve UK olan hastalarin 42 (%37,17)’i aktivasyon doneminde idi. Aktivasyon doneminde her iki grupta da trombosit sayisi ve RDW’de artis saptandi (sirasiyla, CD icin p=0,001 ve p=0,0001; UK icin p=0,001 ve p=0,0001). Remisyon doneminde, CH grubunda CRP ve ESH ile trombosit sayisi arasinda pozitif iliski mevcutken, UK grubunda CRP ile lokosit sayisi arasinda anlamli pozitif iliski saptanmistir (sirasiyla, p=0,025, p=0,044 ve p=0,003). Aktivasyon doneminde, UK grubunda CRP ve ESR ile RDW arasinda iliski mevcut olup, CH grubunda CRP ile trombosit sayisi arasinda korelasyon tespit edilmistir. Sonuc: Klinik pratikte maliyet etkin bir yontem olan hemogram parametrelerinden trombosit sayisi ve RDW duzeyi CH ve UK’in aktivasyon doneminde artmaktadir.","PeriodicalId":332903,"journal":{"name":"Kafkas Journal of Medical Sciences","volume":"139 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-08-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122055828","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Korpus kallozumun spleniumu (KKS), bircok etiyolojik neden ile nadir de olsa etkilenebilmektedir. Bu tutulumun bir kismi kalici ve az bir kismi da gecicidir. Patofizyolojisinde hiponatremi ile iliskili intramiyelinik aksonal odem ve lokal inflamatuar hucrelerin infilitrasyonu vardir. Birinci olgu; 34 yasinda kadin hasta, tekrarlayan kompleks parsiyel nobetler ile basvurdu. Ozgecmisinde, 10 yildir epilepsi hastaligi ve 4 yildir karbamazepin kullanimi vardi. Ikinci olgu; 22 yasinda kadin hasta bulanti kusma ve gorme bozuklugu sikayetleri ile basvurdu. Kranial manyetik rezonans goruntuleme (MRG)’lerinde KKS’de fokal difuzyon kisitlamalari izlendi. Bu klinik ve nororadyolojik gorunume sebep olabilecek diger tum faktorler arastirildi. Bir ay sonraki kranial MRG incelemelerinde bu lezyonlarin duzelmis oldugu goruldu. KKS’nda gecici difuzyon kisitlamalari daha cok epilepsi hastalarinda ve antiepileptik ilac kullanimlarinda bildirilmistir. Fakat bircok durum benzer goruntuye sebep olabilmektedir. Bu olgularda hafif bir ensefalopati gorulebilir ve prognoz genellikle iyidir. MRG bu lezyonlarin erken donemde saptanmasinda oldukca duyarlidir. Bu klinik durumun gecici oldugunu bilmek, girisimsel tani ve tedavi yontemlerinden kacinmamizi saglayabilir.
{"title":"Clinical and Radiological Significance of Transient Brain Lesion in the Corpus Callosum Splenium: 2 Case Reports","authors":"F. Eren, Gözde Öngün, Ş. Öztürk","doi":"10.5505/KJMS.2018.99705","DOIUrl":"https://doi.org/10.5505/KJMS.2018.99705","url":null,"abstract":"Korpus kallozumun spleniumu (KKS), bircok etiyolojik neden ile nadir de olsa etkilenebilmektedir. Bu tutulumun bir kismi kalici ve az bir kismi da gecicidir. Patofizyolojisinde hiponatremi ile iliskili intramiyelinik aksonal odem ve lokal inflamatuar hucrelerin infilitrasyonu vardir. Birinci olgu; 34 yasinda kadin hasta, tekrarlayan kompleks parsiyel nobetler ile basvurdu. Ozgecmisinde, 10 yildir epilepsi hastaligi ve 4 yildir karbamazepin kullanimi vardi. Ikinci olgu; 22 yasinda kadin hasta bulanti kusma ve gorme bozuklugu sikayetleri ile basvurdu. Kranial manyetik rezonans goruntuleme (MRG)’lerinde KKS’de fokal difuzyon kisitlamalari izlendi. Bu klinik ve nororadyolojik gorunume sebep olabilecek diger tum faktorler arastirildi. Bir ay sonraki kranial MRG incelemelerinde bu lezyonlarin duzelmis oldugu goruldu. KKS’nda gecici difuzyon kisitlamalari daha cok epilepsi hastalarinda ve antiepileptik ilac kullanimlarinda bildirilmistir. Fakat bircok durum benzer goruntuye sebep olabilmektedir. Bu olgularda hafif bir ensefalopati gorulebilir ve prognoz genellikle iyidir. MRG bu lezyonlarin erken donemde saptanmasinda oldukca duyarlidir. Bu klinik durumun gecici oldugunu bilmek, girisimsel tani ve tedavi yontemlerinden kacinmamizi saglayabilir.","PeriodicalId":332903,"journal":{"name":"Kafkas Journal of Medical Sciences","volume":"120 9","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-08-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"113999588","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amac: Kars sehrindeki yasli nufusta gorme bozuklugu ve korlugun yaygin nedenlerini tanimlamak. Materyal ve Metot: Bu kesitsel ve gozlemsel calismaya toplam 1820 kadin ve erkek dahil edildi. Secilen tum gonulluler ile gorusuldu ve detayli oftalmik muayeneleri yapildi. Gorme bozuklugu, en iyi duzeltilmis gorme keskinligi (EIDGK) 20/40’tan daha kotu ve 20/200’den daha iyi olarak tanimlandi. Korluk, EIDGK 20/200 veya daha kotu olarak tanimlandi. Bulgular: En sik gorulen oftalmolojik ozurluluk katarakt (%40,44) ve yasa bagli makula dejenerasyonu (YBMD) (%17,75) idi. Yas ortalamasi 77,22±6,17 olan, en az bir gozunde gorme bozuklugu bulunan 291 olgu (173 kadin, 118 erkek) ile yas ortalamasi 78,45±5,98 olan, en az bir gozunde korluk bulunan 381 olgu (174 kadin, 207 erkek) tespit edildi. Azalan sira ile geriatrik hastalarda bilateral ve tek tarafli korluk nedenleri YBMD ve katarakt idi. Sonuc: Bu calisma, Kuzeydogu Anadolu Bolgesi’nde, ozellikle Kars’da, yasli nufusta gorme bozuklugu ve korlugun yaygin nedenlerini belirleyerek olasi onlemlerin belirlenmesine yardimci olabilir.
{"title":"The Common Cause of Visual Impairment and Blindness Among an Elderly Population in the Province of Kars","authors":"Yaran Koban, M. Koc, H. Çağatay","doi":"10.5505/kjms.2017.39259","DOIUrl":"https://doi.org/10.5505/kjms.2017.39259","url":null,"abstract":"Amac: Kars sehrindeki yasli nufusta gorme bozuklugu ve korlugun yaygin nedenlerini tanimlamak. Materyal ve Metot: Bu kesitsel ve gozlemsel calismaya toplam 1820 kadin ve erkek dahil edildi. Secilen tum gonulluler ile gorusuldu ve detayli oftalmik muayeneleri yapildi. Gorme bozuklugu, en iyi duzeltilmis gorme keskinligi (EIDGK) 20/40’tan daha kotu ve 20/200’den daha iyi olarak tanimlandi. Korluk, EIDGK 20/200 veya daha kotu olarak tanimlandi. Bulgular: En sik gorulen oftalmolojik ozurluluk katarakt (%40,44) ve yasa bagli makula dejenerasyonu (YBMD) (%17,75) idi. Yas ortalamasi 77,22±6,17 olan, en az bir gozunde gorme bozuklugu bulunan 291 olgu (173 kadin, 118 erkek) ile yas ortalamasi 78,45±5,98 olan, en az bir gozunde korluk bulunan 381 olgu (174 kadin, 207 erkek) tespit edildi. Azalan sira ile geriatrik hastalarda bilateral ve tek tarafli korluk nedenleri YBMD ve katarakt idi. Sonuc: Bu calisma, Kuzeydogu Anadolu Bolgesi’nde, ozellikle Kars’da, yasli nufusta gorme bozuklugu ve korlugun yaygin nedenlerini belirleyerek olasi onlemlerin belirlenmesine yardimci olabilir.","PeriodicalId":332903,"journal":{"name":"Kafkas Journal of Medical Sciences","volume":"8 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-04-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129403182","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Asi ile bagisiklanma suphesiz son yuzyilin onlenebilir hastaliklar ile verdigi maliyet etkin en iyi mucadeledir. Asilanma programlari ile tum dunyada cicek hastaligi, dunyanin buyuk kisminda ve ulkemizde polio ve neonatal tetanoz eradike edilmis, programdaki diger hastaliklarin gorulme insidansi belirgin azalmistir. Dunya saglik orgutu (WHO) asilanma programlarinin yayginlastirilmasi, etkin hale getirilmesi icin calisirken, Avrupa ve Amerika’da baslayan ve son 7 yildir ulkemizde de etkisini hissettirmeye baslayan ‘asi reddi’ kavrami onumuzdeki yillarda giderek buyuyen bir tehlike olarak gorulmektedir. Asi reddi sadece bireysel degil toplum sagligini da tehlikeye atmaktadir. Yurtdisinda asi tereddutu ve redleri uzerine, asilarin suclandigi nedenler sorgulanarak calismalar yapilmistir. Ancak ulkemizde sorun henuz son 5–7 yili etkiledigi icin calisma yoktur. Konu ile ilgili ayrintili calismalara ihtiyac vardir.
{"title":"Aşı Reddine Genel Bir Bakış ve Literatürün Gözden Geçirilmesi","authors":"Hayrunnisa Bekis Bozkurt","doi":"10.5505/KJMS.2018.12754","DOIUrl":"https://doi.org/10.5505/KJMS.2018.12754","url":null,"abstract":"Asi ile bagisiklanma suphesiz son yuzyilin onlenebilir hastaliklar ile verdigi maliyet etkin en iyi mucadeledir. Asilanma programlari ile tum dunyada cicek hastaligi, dunyanin buyuk kisminda ve ulkemizde polio ve neonatal tetanoz eradike edilmis, programdaki diger hastaliklarin gorulme insidansi belirgin azalmistir. Dunya saglik orgutu (WHO) asilanma programlarinin yayginlastirilmasi, etkin hale getirilmesi icin calisirken, Avrupa ve Amerika’da baslayan ve son 7 yildir ulkemizde de etkisini hissettirmeye baslayan ‘asi reddi’ kavrami onumuzdeki yillarda giderek buyuyen bir tehlike olarak gorulmektedir. Asi reddi sadece bireysel degil toplum sagligini da tehlikeye atmaktadir. Yurtdisinda asi tereddutu ve redleri uzerine, asilarin suclandigi nedenler sorgulanarak calismalar yapilmistir. Ancak ulkemizde sorun henuz son 5–7 yili etkiledigi icin calisma yoktur. Konu ile ilgili ayrintili calismalara ihtiyac vardir.","PeriodicalId":332903,"journal":{"name":"Kafkas Journal of Medical Sciences","volume":"33 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-04-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129639944","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
A. Tezcan, Mesut Öterkuş, İlksen Dönmez, Ömür Öztürk, Zeynep Yavuzekinci
Propofol infuzyon sendromu (PRIS) nadir ama olumcul bir hastaliktir. Bu sendrom cogunlukla ilacin yuksek dozda uzun sureli infuzyonundan sonra olusur. Metabolik asidoz, hipotansiyon, miyoglobinuri, artmis karaciger ve kas enzimleri, kardiyak aritmiler ve kalp durmasi sendromun genel ozellikleridir. Bu olgu sunumunda uzun sureli dusuk doz (25–50 mcg/kg/dk) ilac infuzyonundan sonra ortaya cikan hafif tipte bir PRIS tartisilmistir. Bu olguda ilac infuzyonu esnasinda ciddi metabolik asidoz, hipotansiyon yada aritmi gozlenmemistir. Sadece AST, ALT, CK, CKMB, LDH duzeylerinde artis saptanmistir. Propofol infuzyonu boyunca hastanin hic klinik durumunda bozulma olmadan sadece bahsedilen parametrelerdeki bozuklugun devam etmesi olguyu hafif tipte bir PRIS olarak tanimlamamiza neden oldu. Ek olarak ilacin kesilmesi sonrasi bozulan kimyasal parametrelerdeki duzelmeler teshisimizin dogrulugunu da kanitlamis oldu.
{"title":"A Mild Type Propofol Infusion Syndrome Presentation in Critical Care","authors":"A. Tezcan, Mesut Öterkuş, İlksen Dönmez, Ömür Öztürk, Zeynep Yavuzekinci","doi":"10.5505/kjms.2018.32154","DOIUrl":"https://doi.org/10.5505/kjms.2018.32154","url":null,"abstract":"Propofol infuzyon sendromu (PRIS) nadir ama olumcul bir hastaliktir. Bu sendrom cogunlukla ilacin yuksek dozda uzun sureli infuzyonundan sonra olusur. Metabolik asidoz, hipotansiyon, miyoglobinuri, artmis karaciger ve kas enzimleri, kardiyak aritmiler ve kalp durmasi sendromun genel ozellikleridir. Bu olgu sunumunda uzun sureli dusuk doz (25–50 mcg/kg/dk) ilac infuzyonundan sonra ortaya cikan hafif tipte bir PRIS tartisilmistir. Bu olguda ilac infuzyonu esnasinda ciddi metabolik asidoz, hipotansiyon yada aritmi gozlenmemistir. Sadece AST, ALT, CK, CKMB, LDH duzeylerinde artis saptanmistir. Propofol infuzyonu boyunca hastanin hic klinik durumunda bozulma olmadan sadece bahsedilen parametrelerdeki bozuklugun devam etmesi olguyu hafif tipte bir PRIS olarak tanimlamamiza neden oldu. Ek olarak ilacin kesilmesi sonrasi bozulan kimyasal parametrelerdeki duzelmeler teshisimizin dogrulugunu da kanitlamis oldu.","PeriodicalId":332903,"journal":{"name":"Kafkas Journal of Medical Sciences","volume":"37 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-04-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128952274","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Is There Any Contribution of Pancreatic Exocrine Dysfunction to the Malnutrition in Chronic Kidney Disease and End Stage Renal Disease","authors":"B. Huddam, A. Azak, Özgür Demirhan, N. Bayraktar, V. Karakuş, Yelda Dere, S. Sezer","doi":"10.5505/KJMS.2018.74317","DOIUrl":"https://doi.org/10.5505/KJMS.2018.74317","url":null,"abstract":"Amac: Kronik bobrek hastaligi (KBH) iliskili malnutrisyon ile pankreatik ekzokrin disfonksiyon arasindaki iliski henuz net olarak aciklanamamistir. Bobrek hastaliklarinda pankreatik ekzokrin disfonksiyona iliskin literatur yeterli degildir. Bu calismanin amaci boyle bir iliskinin olup olmadiginin arastirilmasidir. Materyal ve Metot: 40 SDBH, 40 KBH ve 42 saglikli gonullunun dahil edildigi calismada katilimcilarin beslenme durumlarinin belirlenmesi amaciyla “Kisa Nutrisyonel Degerlendirme (KND)” formu doldurulmus ve pankreasin ekzokrin islevlerinin belirlenmesi icin fekal elastaz 1 (FE1) duzeyleri olculmustur. Bulgular: Kontrol grubunda FE1 duzeyleri KBH ve SDBH ggruplarina gore anlamli derecede yuksek bulunmustur. FE1’in pankreas ekzokrin fonksiyonunu gostermedeki duyarliligi goz onune alindiginda, sonuclar bobrek hastalarinda kotu pankreatik ekzokrin fonksiyonunu isaret etmektedir. Sonuc: Bobrek hastaliginda malnutrisyonun cok farkli nedenleri olabilmesinin yani sira, pankreatik ekzokrin disfonksiyon bu nedenlerden biri olarak dusunulebilir. FE1 duzeyleri pankreasin ekzokrin fonksiyonunun belirlenmesinde kullanilabilir.","PeriodicalId":332903,"journal":{"name":"Kafkas Journal of Medical Sciences","volume":"61 2 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-04-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"134592175","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
N. Dolu, S. Müsüroğlu, L. Şahin, K. Ünlühızarcı, M. Turan
Amac: Tiroid hormonlari beyinde fizyolojik ve bilissel islevler icin oldukca onemlidir. Tiroid bezinden asiri tiroid hormonu uretimi ile karakterize olan hipertiroidizmin bilissel islevlerde degisikliklere neden oldugu bilinmektedir. Bu calismada, isitsel uyaranlara reaksiyon zamani olculerek hipertiroidi’nin bilissel surecten kaynaklanan motor yanit uzerine etkisi arastirildi. Materyal ve Metot: Calisma, yeni tani konmus hipertiroidi hastalari (n=20) ve saglikli kontrol grubu (n=20) uzerinde yurutuldu. Tepki suresi isitsel oddball paradigmasi ile degerledirildi. Bu amacla katilimcilara 160 ses uyarani verildi (120 standart, 40 hedef). Katilimcilara ses uyaranini duyduklarinda sag ellerinin altindaki butona basmalari istendi. Uyaranin verilmesi ve butona basma suresi arasinda gecen sure reaksiyon zamani olarak hesaplandi. Bulgular: Reaksiyon zamani anlamli sekilde hipertiroidi grubunda kontrol grubuna gore uzadi (p≤0,001). Sonuc: Hipertiroidili hastalarinin algilama sureleri uzamakta, dikkat ve konsantrasyonda anlamli azalma olmustur. Bu duruma bozulmus motor fonksiyondan kaynaklanan uzamis reaksiyon zamani neden olmus olabilir.
{"title":"Research of the Effect of Hyperthyroidism on Reaction Time Using the Oddball Paradigm","authors":"N. Dolu, S. Müsüroğlu, L. Şahin, K. Ünlühızarcı, M. Turan","doi":"10.5505/KJMS.2018.44274","DOIUrl":"https://doi.org/10.5505/KJMS.2018.44274","url":null,"abstract":"Amac: Tiroid hormonlari beyinde fizyolojik ve bilissel islevler icin oldukca onemlidir. Tiroid bezinden asiri tiroid hormonu uretimi ile karakterize olan hipertiroidizmin bilissel islevlerde degisikliklere neden oldugu bilinmektedir. Bu calismada, isitsel uyaranlara reaksiyon zamani olculerek hipertiroidi’nin bilissel surecten kaynaklanan motor yanit uzerine etkisi arastirildi. Materyal ve Metot: Calisma, yeni tani konmus hipertiroidi hastalari (n=20) ve saglikli kontrol grubu (n=20) uzerinde yurutuldu. Tepki suresi isitsel oddball paradigmasi ile degerledirildi. Bu amacla katilimcilara 160 ses uyarani verildi (120 standart, 40 hedef). Katilimcilara ses uyaranini duyduklarinda sag ellerinin altindaki butona basmalari istendi. Uyaranin verilmesi ve butona basma suresi arasinda gecen sure reaksiyon zamani olarak hesaplandi. Bulgular: Reaksiyon zamani anlamli sekilde hipertiroidi grubunda kontrol grubuna gore uzadi (p≤0,001). Sonuc: Hipertiroidili hastalarinin algilama sureleri uzamakta, dikkat ve konsantrasyonda anlamli azalma olmustur. Bu duruma bozulmus motor fonksiyondan kaynaklanan uzamis reaksiyon zamani neden olmus olabilir.","PeriodicalId":332903,"journal":{"name":"Kafkas Journal of Medical Sciences","volume":"8 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-04-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129452223","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Mustafa Bilal Hamarat, Alper Kafkaslı, Ozgur Yazici, Serkan Ozcan, Murat Bağcioğlu, M. Tuncer, M. Demi̇rkol, Oktay Akça
Amac: Calismamiz da, bircok hasta icin hayat kurtarici olan Seldinger yontemiyle perkutan nefrostomi uygulamasinin basari, komplikasyon, uygulama kolayligi ve avantajlari acisindan klinik verilerimizle birlikte degerlendirmeyi hedefledik. Materyal ve Metot: 2010–2015 yillari icinde klinigimizde seldinger teknigi ile peruktan nefrostomi takilan 692 hasta calismamiza dahil edildi. Demografik bulgulari, obstruksiyonun etyolojik sebepleri, islemin basari orani, yapilan islemin uygulama suresi ve komplikasyonlari retrospektif olarak incelendi. Bulgular: Hastalarin 394 tanesi erkek 298 tanesi kadin idi (E/K: 1,3). Hastalarin yas ortalamasi 56,6±5,4 (16–87) yil idi. Hastalarin 448 (%59,49) tanesine onkolojik nedenli obstruksiyona bagli hidronefroz (HN) nedeniyle PKN takildi. 6 (%0,79) hastada retrorenal kolon nedeniyle islem yapilmadi. 10 (%1,32) hastada PKN takilamadi. Teknik basari %97,87 idi. Islem suresi ortalama 8,4 dakika idi. Yapilan islem esnasinda mortalite ile karsilasilmadi. 14 (%2,42) hasta islem sonrasi hematuri nedeniyle ve 4 (%0,71) hasta ates nedeniyle klinigimizde takip edildi. Sonuc: USG esliginde uygulanan PKN islemi tecrubeli ellerde minimal komplikasyon ve morbiditeye neden olan hizli, etkili ve hastanin klinigini dramatik bir sekilde duzelten guvenli bir yontemdir. Ozellikle BT esliginde uygulanan yontemden farkli olarak poliklinik sartlarinda uygulanabilmesi, hastanin radyasyona maruz kalmamasi ve BT goruntusu alinmadigindan maliyet acisindan da daha avantajli bir yontemdir. Ozellikle obstruktif uropatide hastayi diyaliz gibi ciddi bir morbiditeden kurtaran ve olasi uremik sendrom riskini ortadan kaldiran bu uygulamanin uroloji pratiginin ve egitiminin vazgecilmez bir parcasi oldugu kanaatindeyiz.
{"title":"Seldinger Yöntemi ile Gerçekleștirilen Perkütan Nefrostomi Deneyimlerimiz","authors":"Mustafa Bilal Hamarat, Alper Kafkaslı, Ozgur Yazici, Serkan Ozcan, Murat Bağcioğlu, M. Tuncer, M. Demi̇rkol, Oktay Akça","doi":"10.5505/kjms.2017.24993","DOIUrl":"https://doi.org/10.5505/kjms.2017.24993","url":null,"abstract":"Amac: Calismamiz da, bircok hasta icin hayat kurtarici olan Seldinger yontemiyle perkutan nefrostomi uygulamasinin basari, komplikasyon, uygulama kolayligi ve avantajlari acisindan klinik verilerimizle birlikte degerlendirmeyi hedefledik. Materyal ve Metot: 2010–2015 yillari icinde klinigimizde seldinger teknigi ile peruktan nefrostomi takilan 692 hasta calismamiza dahil edildi. Demografik bulgulari, obstruksiyonun etyolojik sebepleri, islemin basari orani, yapilan islemin uygulama suresi ve komplikasyonlari retrospektif olarak incelendi. Bulgular: Hastalarin 394 tanesi erkek 298 tanesi kadin idi (E/K: 1,3). Hastalarin yas ortalamasi 56,6±5,4 (16–87) yil idi. Hastalarin 448 (%59,49) tanesine onkolojik nedenli obstruksiyona bagli hidronefroz (HN) nedeniyle PKN takildi. 6 (%0,79) hastada retrorenal kolon nedeniyle islem yapilmadi. 10 (%1,32) hastada PKN takilamadi. Teknik basari %97,87 idi. Islem suresi ortalama 8,4 dakika idi. Yapilan islem esnasinda mortalite ile karsilasilmadi. 14 (%2,42) hasta islem sonrasi hematuri nedeniyle ve 4 (%0,71) hasta ates nedeniyle klinigimizde takip edildi. Sonuc: USG esliginde uygulanan PKN islemi tecrubeli ellerde minimal komplikasyon ve morbiditeye neden olan hizli, etkili ve hastanin klinigini dramatik bir sekilde duzelten guvenli bir yontemdir. Ozellikle BT esliginde uygulanan yontemden farkli olarak poliklinik sartlarinda uygulanabilmesi, hastanin radyasyona maruz kalmamasi ve BT goruntusu alinmadigindan maliyet acisindan da daha avantajli bir yontemdir. Ozellikle obstruktif uropatide hastayi diyaliz gibi ciddi bir morbiditeden kurtaran ve olasi uremik sendrom riskini ortadan kaldiran bu uygulamanin uroloji pratiginin ve egitiminin vazgecilmez bir parcasi oldugu kanaatindeyiz.","PeriodicalId":332903,"journal":{"name":"Kafkas Journal of Medical Sciences","volume":"64 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-04-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122244843","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}