Merve Gözde Albaş, Başak Gürbüz, Esra Bölük, Didem SÖZERİ ATİK, Murat Velioğlu, İ. Palabiyik
Çilek antosiyaninler, karotenoidler, vitaminler, flavonoidler, aroma uçucuları ve fenolik madde içeriği yüksek doğal bir antioksidan ve diğer biyoaktif fitokimyasalları içermektedir. Çilek çabuk bozulan bir meyvedir ve depolama süresince antioksidan kaybı, insan sağlığına olan faydalarını azaltmaktadır. Günümüzde çilek, meyve suyu olarak da çokça tercih edilmekte ancak raf ömrünün kısa olması önemli bir sorun teşkil etmektedir. Meyve suyu işleme teknolojisi ve kullanılan kimyasal maddeler, ürünün besin içeriğine olumsuz etkisi olabilir. Bu çalışmada, çilek suyuna doğal bir koruyucu madde olarak laktik asit bazlı propolis ekstraktı farklı oranlarda (%0, %0.4, %0.7 ve %1) ilave edilmiştir. Çalışmada propolis solüsyonunun koruyucu etkisi 14 güne kadar test edilmiştir. Elde edilen örneklerde pH, toplam aerobik mezofilik bakteri (TMAB), küf-maya, renk, toplam fenolik madde ve duyusal analizleri gerçekleştirilmiştir. Depolama sonunda en düşük pH değeri %1 propolis ekstraktı ilaveli örnekte 2.20 olarak ölçülmüştür. Örneklerin küf ve maya sayıları 4.86-7.36 log kob/mL arasında değişiklik göstermiştir. Çilek suyuna eklenen propolis konsantrasyonu arttıkça örneklerin küf-maya sayılarında azalmalar tespit edilmiştir. Depolamanın 14. günü en düşük TMAB sayısı %0.7 propolis ektraktı ilaveli örnekte 2.90 log kob/mL olarak ölçülmüştür. Çilek sularına ilave edilen propolis ekstraktı oranı arttıkça örneklerin TMAB sayılarında azalmalar olduğu belirlenmiştir. Çilek sularının fenolik madde içerikleri 512.85 GAE mg kg-1 ile 2896.19 GAE mg kg-1 arasında belirlenmiş ve çilek sularına ilave edilen propolis ekstraktı oranı arttıkça toplam fenolik madde içeriklerinin arttığı saptanmıştır (p
{"title":"Laktik Asit Bazlı Propolis İlavesinin Taze Çilek Suyunun Raf Ömrüne Etkisi","authors":"Merve Gözde Albaş, Başak Gürbüz, Esra Bölük, Didem SÖZERİ ATİK, Murat Velioğlu, İ. Palabiyik","doi":"10.33462/jotaf.1078584","DOIUrl":"https://doi.org/10.33462/jotaf.1078584","url":null,"abstract":"Çilek antosiyaninler, karotenoidler, vitaminler, flavonoidler, aroma uçucuları ve fenolik madde içeriği yüksek doğal bir antioksidan ve diğer biyoaktif fitokimyasalları içermektedir. Çilek çabuk bozulan bir meyvedir ve depolama süresince antioksidan kaybı, insan sağlığına olan faydalarını azaltmaktadır. Günümüzde çilek, meyve suyu olarak da çokça tercih edilmekte ancak raf ömrünün kısa olması önemli bir sorun teşkil etmektedir. Meyve suyu işleme teknolojisi ve kullanılan kimyasal maddeler, ürünün besin içeriğine olumsuz etkisi olabilir. Bu çalışmada, çilek suyuna doğal bir koruyucu madde olarak laktik asit bazlı propolis ekstraktı farklı oranlarda (%0, %0.4, %0.7 ve %1) ilave edilmiştir. Çalışmada propolis solüsyonunun koruyucu etkisi 14 güne kadar test edilmiştir. Elde edilen örneklerde pH, toplam aerobik mezofilik bakteri (TMAB), küf-maya, renk, toplam fenolik madde ve duyusal analizleri gerçekleştirilmiştir. Depolama sonunda en düşük pH değeri %1 propolis ekstraktı ilaveli örnekte 2.20 olarak ölçülmüştür. Örneklerin küf ve maya sayıları 4.86-7.36 log kob/mL arasında değişiklik göstermiştir. Çilek suyuna eklenen propolis konsantrasyonu arttıkça örneklerin küf-maya sayılarında azalmalar tespit edilmiştir. Depolamanın 14. günü en düşük TMAB sayısı %0.7 propolis ektraktı ilaveli örnekte 2.90 log kob/mL olarak ölçülmüştür. Çilek sularına ilave edilen propolis ekstraktı oranı arttıkça örneklerin TMAB sayılarında azalmalar olduğu belirlenmiştir. Çilek sularının fenolik madde içerikleri 512.85 GAE mg kg-1 ile 2896.19 GAE mg kg-1 arasında belirlenmiş ve çilek sularına ilave edilen propolis ekstraktı oranı arttıkça toplam fenolik madde içeriklerinin arttığı saptanmıştır (p","PeriodicalId":387927,"journal":{"name":"Tekirdağ Ziraat Fakültesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-08-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121124379","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Iran's agriculture is globally well-known for its pistachio product. However, traditional management approaches and poor application of proper new technologies have brought reduced productivity and environmental hazards. In the information age, in order to transition from traditional to modern horticultural model, the application of precision agriculture model is appropriate. Therefore the purpose of the present study is to determine the challenges of precision agriculture application in pistachio orchards in Semnan province. The research method was survey. The statistical population were 187 horticultural experts of Semnan and counties' agricultural research center. By of Cochran formulae, 124 people were selected as sample. It was used a stratified random sampling method. In field study step, it was used the questionnaire as the main research tool. It was confirmed the face and content validity and reliability of research tool. The results of prioritizing the challenges of application of PA in pistachio orchards showed that the respondents’ point view, the lack of economic justification for PA from the point of view of gardeners in the area, fragmentation of lands and lack of integrated land management, lack of the technical infrastructure required for PA in orchards had the highest priority. Also, shortage of PA researches and the gap between research and extension, poor management of gardeners in the use of precision agricultural technologies, lack of providing consulting services to gardeners were identified as the least priority. Exploratory factor analysis results have demonstrated the exploitation of four factors, including investment and supportive, structural, human resource development and supply, finally organizational and program challenges.
{"title":"Challenges Of Precision Agriculture Application In Pistachio Orchards: Factor Analysis From Iranian Agricultural Experts' Perspective","authors":"Mehrnaz Yaghoubi̇, M. Niknami","doi":"10.33462/jotaf.972740","DOIUrl":"https://doi.org/10.33462/jotaf.972740","url":null,"abstract":"Iran's agriculture is globally well-known for its pistachio product. However, traditional management approaches and poor application of proper new technologies have brought reduced productivity and environmental hazards. In the information age, in order to transition from traditional to modern horticultural model, the application of precision agriculture model is appropriate. Therefore the purpose of the present study is to determine the challenges of precision agriculture application in pistachio orchards in Semnan province. The research method was survey. The statistical population were 187 horticultural experts of Semnan and counties' agricultural research center. By of Cochran formulae, 124 people were selected as sample. It was used a stratified random sampling method. In field study step, it was used the questionnaire as the main research tool. It was confirmed the face and content validity and reliability of research tool. The results of prioritizing the challenges of application of PA in pistachio orchards showed that the respondents’ point view, the lack of economic justification for PA from the point of view of gardeners in the area, fragmentation of lands and lack of integrated land management, lack of the technical infrastructure required for PA in orchards had the highest priority. Also, shortage of PA researches and the gap between research and extension, poor management of gardeners in the use of precision agricultural technologies, lack of providing consulting services to gardeners were identified as the least priority. Exploratory factor analysis results have demonstrated the exploitation of four factors, including investment and supportive, structural, human resource development and supply, finally organizational and program challenges.","PeriodicalId":387927,"journal":{"name":"Tekirdağ Ziraat Fakültesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-07-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133554838","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Agriculture and energy are two closely related issues, agriculture not only consumes energy, but it also supplies energy. While increasing energy use in agriculture causes environmental problems such as greenhouse gas emissions, it also leads to the depletion of non-renewable energy resources. On the other hand, decreasing greenhouse gas emissions and enhancement the efficiency of energy use is among the important issues of sustainable agriculture. Therefore, this study was done to determine the energy inputs and greenhouse gas emissions in rainfed canola production. Data were collected by conducting face-to-face interviews in the period of 2021-2022 in 42-farm in Çanakkale province, located in the northwest of Turkey. Results introduced that the energy use efficiency and net energy gain were 3.63 and 72786.16 MJ ha-1, respectively. In energy consumption, the highest rate of 46.62% belongs to fuel, and then nitrogen with 40.44%. The consumption of total energy is obtained as direct (46.46%), indirect (53.54%), renewable (1.07%) and non-renewable (98.93%). It has been determined that the energy requirements of the farms belong to non-renewable energy with an amount of 27384.03 MJ ha-1, and this is especially prominent in diesel fuel and nitrogen fertilizer. The results show that the agricultural production in the area where the study is carried out mostly depends on non-renewable energy sources, whereas the use of renewable energy is very low. Total greenhouse gas emissions per hectare were equivalent to 1921.66 kg CO2, and the highest amount was determined to belong to machinery and diesel fuel, with 53.20% and 32.66%, respectively. According to the results obtained in the farms where the study was carried out, it was revealed that the economic use and sustainability of energy can be strongly recommended in rainfed canola production using mechanization, especially considering the non-renewable energy inputs.
农业和能源是两个密切相关的问题，农业既消耗能源，又提供能源。农业能源使用的增加在造成温室气体排放等环境问题的同时，也导致了不可再生能源的枯竭。另一方面，减少温室气体排放和提高能源利用效率是可持续农业的重要问题之一。因此，本研究旨在确定旱作油菜籽生产的能量投入和温室气体排放。在2021-2022年期间，通过面对面访谈收集了位于土耳其西北部Çanakkale省的42个农场的数据。结果表明，该方法的能量利用效率和净能量增益分别为3.63和72786.16 MJ ha-1。在能源消耗中，燃料占比最高，为46.62%，其次是氮，占40.44%。总能耗占比依次为直接(46.46%)、间接(53.54%)、可再生能源(1.07%)和不可再生能源(98.93%)。经确定，养殖场的能源需求属于不可再生能源，需求量为27384.03 MJ ha-1，其中柴油和氮肥的需求尤为突出。研究结果表明，研究区农业生产主要依赖于不可再生能源，而可再生能源的利用率很低。每公顷温室气体排放总量相当于1921.66 kg CO2，其中机械和柴油的排放量最高，分别占53.20%和32.66%。根据在开展研究的农场获得的结果，可以强烈建议在使用机械化的雨养油菜籽生产中经济利用和能源的可持续性，特别是考虑到不可再生能源的投入。
{"title":"Analysis of Energy Use Efficiency and Greenhouse Gas Emission in Rainfed Canola Production (Case study: Çanakkale Province, Turkey)","authors":"S. Özpınar","doi":"10.33462/jotaf.1121863","DOIUrl":"https://doi.org/10.33462/jotaf.1121863","url":null,"abstract":"Agriculture and energy are two closely related issues, agriculture not only consumes energy, but it also supplies energy. While increasing energy use in agriculture causes environmental problems such as greenhouse gas emissions, it also leads to the depletion of non-renewable energy resources. On the other hand, decreasing greenhouse gas emissions and enhancement the efficiency of energy use is among the important issues of sustainable agriculture. Therefore, this study was done to determine the energy inputs and greenhouse gas emissions in rainfed canola production. Data were collected by conducting face-to-face interviews in the period of 2021-2022 in 42-farm in Çanakkale province, located in the northwest of Turkey. Results introduced that the energy use efficiency and net energy gain were 3.63 and 72786.16 MJ ha-1, respectively. In energy consumption, the highest rate of 46.62% belongs to fuel, and then nitrogen with 40.44%. The consumption of total energy is obtained as direct (46.46%), indirect (53.54%), renewable (1.07%) and non-renewable (98.93%). It has been determined that the energy requirements of the farms belong to non-renewable energy with an amount of 27384.03 MJ ha-1, and this is especially prominent in diesel fuel and nitrogen fertilizer. The results show that the agricultural production in the area where the study is carried out mostly depends on non-renewable energy sources, whereas the use of renewable energy is very low. Total greenhouse gas emissions per hectare were equivalent to 1921.66 kg CO2, and the highest amount was determined to belong to machinery and diesel fuel, with 53.20% and 32.66%, respectively. According to the results obtained in the farms where the study was carried out, it was revealed that the economic use and sustainability of energy can be strongly recommended in rainfed canola production using mechanization, especially considering the non-renewable energy inputs.","PeriodicalId":387927,"journal":{"name":"Tekirdağ Ziraat Fakültesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-07-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127250722","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Yürütülen bu araştırmada, tozlayıcı olarak Kuntra (Karasakız) ve Vasilâki üzüm çeşitlerinin kullanıldığı Bozcaada Çavuşu (Vitis vinifera L.) üzüm çeşidinde verim ve kalite özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda; ortalama verim (g omca–1), salkım eni (cm), salkım boyu (cm), salkım sıklığı (1–9), salkım ağırlığı (g salkım–1), salkım boyu/salkım eni, salkım sayısı (adet omca–1), tane eni (mm), tane boyu (mm), tane ağırlığı (g tane–1), tane boyu/tane eni, tane sayısı (adet salkım–1), ortalama çekirdek sayısı (adet tane–1), kabuk kalınlığı (mm), kabuk rengi (L, Chroma ve °Hue), suda çözünen kuru madde (%SÇKM), pH, %asitlik ve olgunluk indisi (%SÇKM %asitlik–1) incelenmiştir. Araştırma, 10 tekerrür ve her tekerrürde birer omca olacak şekilde planlanmıştır. Tozlayıcı olarak Kuntra (Karasakız) üzüm çeşidinin kullanıldığı bağda Bozcaada Çavuşu üzüm çeşidinin ortalama verim (2756.1 g omca–1), salkım eni (10.22 cm), salkım boyu (13.85 cm), salkım ağırlığı (280.16 g salkım–1), tane eni (20.73 mm), tane boyu (23.12 mm), tane ağırlığı (6.63 g tane–1) ve tane sayısı (40.36 adet salkım–1) özellikleri, tozlayıcı olarak Vasilâki üzüm çeşidinin kullanıldığı bağdakine kıyasla daha yüksek bulunmuştur. Diğer yandan tozlayıcı olarak Vasilâki üzüm çeşidinin kullanıldığı bağda Bozcaada Çavuşu üzüm çeşidinin salkım boyu/salkım eni (1.498), tane boyu/tane eni (1.140), kabuk kalınlığı (0.086 mm), %SÇKM (%18.17), pH (3.51) ve olgunluk indisi (31.42) özellikleri, tozlayıcı olarak Kuntra (Karasakız) üzüm çeşidinin kullanıldığı bağdakine kıyasla daha yüksek bulunmuştur. Tozlayıcı olarak Kuntra üzüm çeşidi kullanılarak kurulmuş bağda Bozcaada Çavuşu üzüm çeşidinin tane sayısı ve ortalama veriminin daha yüksek olması, tane gelişimi ve olgunluğu nispeten geciktirmiştir. Böylece Bozcaada Çavuşu üzüm çeşidinin daha geç tarihte hasat edilmesiyle birlikte, Bozcaada’daki sınırlı hasat periyodunun da uzatılmasına katkı sağlanabileceği sonucuna varılmıştır.
{"title":"Tozlayıcı Olarak Kuntra (Karasakız) ve Vasilâki Üzüm Çeşitlerinin Kullanıldığı Bozcaada Çavuşu (Vitis vinifera L.) Üzüm Çeşidinde Verim ve Kalite Özelliklerinin Belirlenmesi","authors":"Esra Şahin, A. Dardeni̇z","doi":"10.33462/jotaf.1004379","DOIUrl":"https://doi.org/10.33462/jotaf.1004379","url":null,"abstract":"Yürütülen bu araştırmada, tozlayıcı olarak Kuntra (Karasakız) ve Vasilâki üzüm çeşitlerinin kullanıldığı Bozcaada Çavuşu (Vitis vinifera L.) üzüm çeşidinde verim ve kalite özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda; ortalama verim (g omca–1), salkım eni (cm), salkım boyu (cm), salkım sıklığı (1–9), salkım ağırlığı (g salkım–1), salkım boyu/salkım eni, salkım sayısı (adet omca–1), tane eni (mm), tane boyu (mm), tane ağırlığı (g tane–1), tane boyu/tane eni, tane sayısı (adet salkım–1), ortalama çekirdek sayısı (adet tane–1), kabuk kalınlığı (mm), kabuk rengi (L, Chroma ve °Hue), suda çözünen kuru madde (%SÇKM), pH, %asitlik ve olgunluk indisi (%SÇKM %asitlik–1) incelenmiştir. Araştırma, 10 tekerrür ve her tekerrürde birer omca olacak şekilde planlanmıştır. Tozlayıcı olarak Kuntra (Karasakız) üzüm çeşidinin kullanıldığı bağda Bozcaada Çavuşu üzüm çeşidinin ortalama verim (2756.1 g omca–1), salkım eni (10.22 cm), salkım boyu (13.85 cm), salkım ağırlığı (280.16 g salkım–1), tane eni (20.73 mm), tane boyu (23.12 mm), tane ağırlığı (6.63 g tane–1) ve tane sayısı (40.36 adet salkım–1) özellikleri, tozlayıcı olarak Vasilâki üzüm çeşidinin kullanıldığı bağdakine kıyasla daha yüksek bulunmuştur. Diğer yandan tozlayıcı olarak Vasilâki üzüm çeşidinin kullanıldığı bağda Bozcaada Çavuşu üzüm çeşidinin salkım boyu/salkım eni (1.498), tane boyu/tane eni (1.140), kabuk kalınlığı (0.086 mm), %SÇKM (%18.17), pH (3.51) ve olgunluk indisi (31.42) özellikleri, tozlayıcı olarak Kuntra (Karasakız) üzüm çeşidinin kullanıldığı bağdakine kıyasla daha yüksek bulunmuştur. Tozlayıcı olarak Kuntra üzüm çeşidi kullanılarak kurulmuş bağda Bozcaada Çavuşu üzüm çeşidinin tane sayısı ve ortalama veriminin daha yüksek olması, tane gelişimi ve olgunluğu nispeten geciktirmiştir. Böylece Bozcaada Çavuşu üzüm çeşidinin daha geç tarihte hasat edilmesiyle birlikte, Bozcaada’daki sınırlı hasat periyodunun da uzatılmasına katkı sağlanabileceği sonucuna varılmıştır.","PeriodicalId":387927,"journal":{"name":"Tekirdağ Ziraat Fakültesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-07-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116175296","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Medicinal and aromatic plants have popular recently to investigate their usability as natural resources in many areas due to their superior biological activity properties. Hypericum genus contained important medicinal plant species known worldwide. In this study, the ethanol extracts from different plant parts (flower, leaf and stem) of three Hypericum perforatum, Hypericum heterophyllum, Hypericum scabrum were screened for their toxicity against adults of Rhyzopertha dominica (Coleoptera: Bostrichidae), an important insect of stored grains in many regions of the world. Insecticidal activity was analysed at 10 % concentration of ethanol extracts, and measurements were taken at three different exposure times (24, 48 and 72 hours). Considering the factors analyzed on this insect, Hypericum species, plant part, exposure time as well as the interaction of Hypericum species and plant part displayed a statistically significant effect. The mortality values of extracts from H. perforatum, H. heterophyllum and H. scabrum varied from 44.8 % to 88.9 %, 26.0 to 78.8 %, 26.1 % to 50.3 % for adult of R. dominca, respectively, after 72 h. H. perforatum showed a stronger effect than other species. Among plant parts, the leaf showed superior mortality on this insect. In addition, the mortality rate increased with increasing exposure time. According to the interaction between Hypericum species and the plant part, the leaf of H. perforatum (79.4 %) displayed the strongest mortality, followed by the leaf of H. heterophyllum (70.6 %). After 72 hours, the highest mortality was recorded in the leaf parts of H. perforatum. The current results showed that the extracts, in particular, the leaf extracts of H. perforatum and H. heterophyllum, may be evaluated as a new natural potential product of plant-derived insecticide because of its high mortality impact against R. dominica.
{"title":"Contact Toxicity of Hypericum Extracts against Rhyzopertha dominica (Fab.) (Coleoptera: Bostrichidae)","authors":"C. Yaman, Ş. Şimşek","doi":"10.33462/jotaf.1026954","DOIUrl":"https://doi.org/10.33462/jotaf.1026954","url":null,"abstract":"Medicinal and aromatic plants have popular recently to investigate their usability as natural resources in many areas due to their superior biological activity properties. Hypericum genus contained important medicinal plant species known worldwide. In this study, the ethanol extracts from different plant parts (flower, leaf and stem) of three Hypericum perforatum, Hypericum heterophyllum, Hypericum scabrum were screened for their toxicity against adults of Rhyzopertha dominica (Coleoptera: Bostrichidae), an important insect of stored grains in many regions of the world. Insecticidal activity was analysed at 10 % concentration of ethanol extracts, and measurements were taken at three different exposure times (24, 48 and 72 hours). Considering the factors analyzed on this insect, Hypericum species, plant part, exposure time as well as the interaction of Hypericum species and plant part displayed a statistically significant effect. The mortality values of extracts from H. perforatum, H. heterophyllum and H. scabrum varied from 44.8 % to 88.9 %, 26.0 to 78.8 %, 26.1 % to 50.3 % for adult of R. dominca, respectively, after 72 h. H. perforatum showed a stronger effect than other species. Among plant parts, the leaf showed superior mortality on this insect. In addition, the mortality rate increased with increasing exposure time. According to the interaction between Hypericum species and the plant part, the leaf of H. perforatum (79.4 %) displayed the strongest mortality, followed by the leaf of H. heterophyllum (70.6 %). After 72 hours, the highest mortality was recorded in the leaf parts of H. perforatum. The current results showed that the extracts, in particular, the leaf extracts of H. perforatum and H. heterophyllum, may be evaluated as a new natural potential product of plant-derived insecticide because of its high mortality impact against R. dominica.","PeriodicalId":387927,"journal":{"name":"Tekirdağ Ziraat Fakültesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"114346371","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
The processing of melon is a means of livelihood in Nigeria, especially among rural women. Its role cannot be overemphasised in the life of rural women who are vulnerable to poverty and food insecurity. Despite the vital role of melon processing on women’s livelihoods, little has been done on its economic potential. This study, therefore, analysed the economics and drivers of profit level of melon processing among women processors in Enugu state, Nigeria. A four-stage sampling technique was used to select a sample of 150 respondents. Data collected were analysed using descriptive statistics, gross margin, logistic and multiple regressions. The results revealed that the majority of melon processors were married, adult, well experienced and had melon processing as their major occupation. Marital status, household size, cooperative memberships, income from melon processing and price of processed melon were the positive factors influencing melon processing while educational qualification negatively influenced it. Women melon processors had a net profit of N18,163.72 (US $47.68) per 50kg melon processed, return on capital invested of 0.39 and an operating ratio of 0.69. Thus, melon processing among the women was a profitable enterprise. The profitability of melon processing was influenced positively by market access, major occupation, price of processed melon and marital status but negatively influenced by the cost of processing and transportation cost. The study recommends government intervention by providing conducive and accessible markets, subsidising shelling machines and transportation cost to reduce the cost of processing which will, in turn, enhance the profitability of melon processing.
{"title":"Profitability of Melon Processing Among Women In Enugu State, Nigeria","authors":"Ridwan Mukaila, A. Obetta, Maurice Chizoba Ogbu","doi":"10.33462/jotaf.1049260","DOIUrl":"https://doi.org/10.33462/jotaf.1049260","url":null,"abstract":"The processing of melon is a means of livelihood in Nigeria, especially among rural women. Its role cannot be overemphasised in the life of rural women who are vulnerable to poverty and food insecurity. Despite the vital role of melon processing on women’s livelihoods, little has been done on its economic potential. This study, therefore, analysed the economics and drivers of profit level of melon processing among women processors in Enugu state, Nigeria. A four-stage sampling technique was used to select a sample of 150 respondents. Data collected were analysed using descriptive statistics, gross margin, logistic and multiple regressions. The results revealed that the majority of melon processors were married, adult, well experienced and had melon processing as their major occupation. Marital status, household size, cooperative memberships, income from melon processing and price of processed melon were the positive factors influencing melon processing while educational qualification negatively influenced it. Women melon processors had a net profit of N18,163.72 (US $47.68) per 50kg melon processed, return on capital invested of 0.39 and an operating ratio of 0.69. Thus, melon processing among the women was a profitable enterprise. The profitability of melon processing was influenced positively by market access, major occupation, price of processed melon and marital status but negatively influenced by the cost of processing and transportation cost. The study recommends government intervention by providing conducive and accessible markets, subsidising shelling machines and transportation cost to reduce the cost of processing which will, in turn, enhance the profitability of melon processing.","PeriodicalId":387927,"journal":{"name":"Tekirdağ Ziraat Fakültesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128064217","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Moleküler genetik alanındaki gelişmeler çiftlik hayvanlarının morfolojik ve fizyolojik birçok özelliklerini etkileyen genlerin veya belirteçlerin tanımlanmasına yol açmıştır. Bu özelliklerin moleküler temeli, fonksiyonel genomik yöntemlerle ortaya çıkarılmakta ve belirteç destekli seleksiyon (MAS) yoluyla çiftlik hayvanlarında genetik ıslah programlarını geliştirme fırsatları sağlamaktadır. Hayvanlarda çeşitli verim ve üreme performanslarının MAS yoluyla arttırılması amacıyla çeşitli aday genler üzerinde durulmaktadır. Üzerinde durulan bu aday genlerden birisi de büyüme hormonu genidir. Bu çalışmanın temel amacı, Pekin ördeklerinde büyüme hormonu geninin 2., 3. ve 4. intronlarındaki polimorfizmleri araştırmaktır. Bu amaçla Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Uygulama ve Araştırma Çiftliğinde yetiştirilen her iki cinsiyetten (79 erkek ve 38 dişi) toplam 117 adet yetişkin Pekin ördeğinden alınan kan örnekleri materyal olarak kullanılmıştır. Büyüme hormonu geninin 2., 3. ve 4. intronlarındaki genetik polimorfizm, üç primer çifti ile PCR-RFLP yönteminde BsmF1 restriksiyon enzimi kullanılarak araştırılmıştır. Kesim sonrası elde edilen DNA parçalarının ayrımı için %2’lik agaroz jel elektroforezi uygulanmıştır. PCR-RFLP analizleri sonucunda sadece 2. intron bölgesinde polimorfizm belirlenmiştir. 2. intron bölgesinden çoğaltılan parçanın BsmF1 restriksiyon enzimi ile kesimi sonucu bu bölgede TT (765 bç), CT (765, 593 ve 172 bç) ve CC (593 ve 172 bç) olmak üzere üç genotip tespit edilmiş ve T ve C allellerinin frekansları da sırasıyla 0,75 ve 0,25 olarak hesaplanmıştır. Çalışılan populasyonda büyüme hormonu geni 2. intron bölgesinde gözlenen değerlerle beklenen değerler arasındaki farklılık istatistiksel olarak önemli olmadığından (P>0.05) ele alınan populasyonun Hardy-Weinberg dengesinde olduğu anlaşılmıştır. 3. ve 4. intronlarda ise genetik varyasyon gözlenmemiştir. Büyüme hormonu genin 3. ve 4. intronlarına ait sırasıyla 442 bç ve 1378 bç’lik bölgelere ait PCR ürünleri de BsmF1 restriksiyon enzimi ile muamele edilmiş, ancak bu enzime ait kesim bölgesine rastlanmamış ve bu nedenle üzerinde çalışılan populasyonda 3.ve 4.intronda tek tip genotip elde edilmiştir. Dolayısıyla bu iki bölgenin BsmF1 lokusu bakımından monomorfik olduğu anlaşılmıştır. Bu ve önceki çalışmalarda büyüme hormonu geninin 2. intron bölgesinde gösterilen genotipik varyasyon, bu bölge ile çeşitli verimler arasındaki ilişkileri konu alan daha çok çalışma yapılması gerekliliğini de ortaya koymaktadır.
{"title":"Türkiye'de Yetiştirilen Pekin Ördeklerinde Büyüme Hormonu Geni Polimorfizmi","authors":"Candan Eriş, Cengiz Elmaci","doi":"10.33462/jotaf.1089941","DOIUrl":"https://doi.org/10.33462/jotaf.1089941","url":null,"abstract":"Moleküler genetik alanındaki gelişmeler çiftlik hayvanlarının morfolojik ve fizyolojik birçok özelliklerini etkileyen genlerin veya belirteçlerin tanımlanmasına yol açmıştır. Bu özelliklerin moleküler temeli, fonksiyonel genomik yöntemlerle ortaya çıkarılmakta ve belirteç destekli seleksiyon (MAS) yoluyla çiftlik hayvanlarında genetik ıslah programlarını geliştirme fırsatları sağlamaktadır. Hayvanlarda çeşitli verim ve üreme performanslarının MAS yoluyla arttırılması amacıyla çeşitli aday genler üzerinde durulmaktadır. Üzerinde durulan bu aday genlerden birisi de büyüme hormonu genidir. Bu çalışmanın temel amacı, Pekin ördeklerinde büyüme hormonu geninin 2., 3. ve 4. intronlarındaki polimorfizmleri araştırmaktır. Bu amaçla Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Uygulama ve Araştırma Çiftliğinde yetiştirilen her iki cinsiyetten (79 erkek ve 38 dişi) toplam 117 adet yetişkin Pekin ördeğinden alınan kan örnekleri materyal olarak kullanılmıştır. Büyüme hormonu geninin 2., 3. ve 4. intronlarındaki genetik polimorfizm, üç primer çifti ile PCR-RFLP yönteminde BsmF1 restriksiyon enzimi kullanılarak araştırılmıştır. Kesim sonrası elde edilen DNA parçalarının ayrımı için %2’lik agaroz jel elektroforezi uygulanmıştır. PCR-RFLP analizleri sonucunda sadece 2. intron bölgesinde polimorfizm belirlenmiştir. 2. intron bölgesinden çoğaltılan parçanın BsmF1 restriksiyon enzimi ile kesimi sonucu bu bölgede TT (765 bç), CT (765, 593 ve 172 bç) ve CC (593 ve 172 bç) olmak üzere üç genotip tespit edilmiş ve T ve C allellerinin frekansları da sırasıyla 0,75 ve 0,25 olarak hesaplanmıştır. Çalışılan populasyonda büyüme hormonu geni 2. intron bölgesinde gözlenen değerlerle beklenen değerler arasındaki farklılık istatistiksel olarak önemli olmadığından (P>0.05) ele alınan populasyonun Hardy-Weinberg dengesinde olduğu anlaşılmıştır. 3. ve 4. intronlarda ise genetik varyasyon gözlenmemiştir. Büyüme hormonu genin 3. ve 4. intronlarına ait sırasıyla 442 bç ve 1378 bç’lik bölgelere ait PCR ürünleri de BsmF1 restriksiyon enzimi ile muamele edilmiş, ancak bu enzime ait kesim bölgesine rastlanmamış ve bu nedenle üzerinde çalışılan populasyonda 3.ve 4.intronda tek tip genotip elde edilmiştir. Dolayısıyla bu iki bölgenin BsmF1 lokusu bakımından monomorfik olduğu anlaşılmıştır. Bu ve önceki çalışmalarda büyüme hormonu geninin 2. intron bölgesinde gösterilen genotipik varyasyon, bu bölge ile çeşitli verimler arasındaki ilişkileri konu alan daha çok çalışma yapılması gerekliliğini de ortaya koymaktadır.","PeriodicalId":387927,"journal":{"name":"Tekirdağ Ziraat Fakültesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"134229331","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Geofrey Prudence Bai̇tu, Omsalma Alsadig Adam Gadalla, Y. Öztekin
Cashew is one of the major commercial commodities contributing to the national economy of Tanzania as foreign revenue. And yet still the processing of cashew is run locally using manual labour for a big part. If processed well under ideal conditions, cashews kernels are expected to be white in colour. But due to various factors like prolonged roasting in the steam chambers or over-drying, some cashew kernels tend to have a slight brown colour, and these are referred to as scorched cashews. Despite sharing the same characteristics with white cashew kernels, including nutritional quality, these cashew kernels are supposed to be graded differently. In many places around the world, particularly in Tanzania, the sorting and grading process of cashew kernels is performed by hand. In international trade, cashew grading is very important and this means more effective and consistent methods need to be applied in this stage of production in order to increase the quality of the products. The objective of this study was to evaluate the use of traditional Machine Learning techniques in the classification of cashew kernels as white or scorched by using colour features. In this experiment, various colour features were extracted from the images. The extracted features include the means (μ), standard deviations (σ), and skewness (γ) of the channels in RGB and HSV colour spaces. The relevant features for this classification problem were selected by applying the wrapper approach using the Boruta Library in Python, and the irrelevant ones were removed. 5 models are studied and their efficiencies analysed. The studied models are Logistic Regression, Decision Tree, Random Forest, Support Vector Machine and K-Nearest Neighbour. The Decision Tree model recorded the least accuracy of 98.4%. The maximum accuracy of 99.8% was obtained in the Random Forest model with 100 trees. Due to simplicity in application and high accuracy, the Random Forest is recommended as the best model from this study.
{"title":"Traditional Machine Learning-Based Classification of Cashew Kernels Using Colour Features","authors":"Geofrey Prudence Bai̇tu, Omsalma Alsadig Adam Gadalla, Y. Öztekin","doi":"10.33462/jotaf.1100782","DOIUrl":"https://doi.org/10.33462/jotaf.1100782","url":null,"abstract":"Cashew is one of the major commercial commodities contributing to the national economy of Tanzania as foreign revenue. And yet still the processing of cashew is run locally using manual labour for a big part. If processed well under ideal conditions, cashews kernels are expected to be white in colour. But due to various factors like prolonged roasting in the steam chambers or over-drying, some cashew kernels tend to have a slight brown colour, and these are referred to as scorched cashews. Despite sharing the same characteristics with white cashew kernels, including nutritional quality, these cashew kernels are supposed to be graded differently. In many places around the world, particularly in Tanzania, the sorting and grading process of cashew kernels is performed by hand. In international trade, cashew grading is very important and this means more effective and consistent methods need to be applied in this stage of production in order to increase the quality of the products. The objective of this study was to evaluate the use of traditional Machine Learning techniques in the classification of cashew kernels as white or scorched by using colour features. In this experiment, various colour features were extracted from the images. The extracted features include the means (μ), standard deviations (σ), and skewness (γ) of the channels in RGB and HSV colour spaces. The relevant features for this classification problem were selected by applying the wrapper approach using the Boruta Library in Python, and the irrelevant ones were removed. 5 models are studied and their efficiencies analysed. The studied models are Logistic Regression, Decision Tree, Random Forest, Support Vector Machine and K-Nearest Neighbour. The Decision Tree model recorded the least accuracy of 98.4%. The maximum accuracy of 99.8% was obtained in the Random Forest model with 100 trees. Due to simplicity in application and high accuracy, the Random Forest is recommended as the best model from this study.","PeriodicalId":387927,"journal":{"name":"Tekirdağ Ziraat Fakültesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115987861","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
This study was conducted to characterize farmers' post-harvest conservation practices and identify the different storage structures, the main pests of cereals in stock, as well as the mode of application of insecticides to protect seeds against pests infestations. To identify these practices, we have prepared a questionnaire answering the main characteristics of the population of the three provinces. The grain storage structures in our region vary depending on the locality and the quantity of seeds stored. These structures play an essential role in grain conservation in reducing post-harvest losses. There are several traditional techniques for storing cereals, such as traditional granaries, which represent most used structure by respondents (59.46%). Unfortunately, 40% of farmers surveyed say they sell their crops because of the financial pressure is the fear of damage during storage. The main pests responsible for losses are seed weevils (Sitophilus granarius), tribolium (Tribolium castaneum (Herbst) or Tribolium confusum), and cereal alucites (Sitotroga cerealella) with a percentage of 72%, 22%, and 6% respectively. However, the use of synthetic insecticides continues to be the major solution used for seed protection. However, our results revealed that the use, the doses, and the precautions of use of these insecticides are not respected, only 20% of the people surveyed know that there is a possibility a risk of intoxication by insecticides. The study shows that respondents are mishandling and overusing insecticides to protect cereals from pest infestations. This information is essential to recognize the origin of food poisoning among consumers and the worrying health risks humans.
{"title":"The Study of Post-Harvest Cereal Practices and Socio-Economic Impacts of Chemicals Used For Grain Storage In Morocco","authors":"H. Lougraimzi","doi":"10.33462/jotaf.895224","DOIUrl":"https://doi.org/10.33462/jotaf.895224","url":null,"abstract":"This study was conducted to characterize farmers' post-harvest conservation practices and identify the different storage structures, the main pests of cereals in stock, as well as the mode of application of insecticides to protect seeds against pests infestations. To identify these practices, we have prepared a questionnaire answering the main characteristics of the population of the three provinces. The grain storage structures in our region vary depending on the locality and the quantity of seeds stored. These structures play an essential role in grain conservation in reducing post-harvest losses. There are several traditional techniques for storing cereals, such as traditional granaries, which represent most used structure by respondents (59.46%). Unfortunately, 40% of farmers surveyed say they sell their crops because of the financial pressure is the fear of damage during storage. The main pests responsible for losses are seed weevils (Sitophilus granarius), tribolium (Tribolium castaneum (Herbst) or Tribolium confusum), and cereal alucites (Sitotroga cerealella) with a percentage of 72%, 22%, and 6% respectively. However, the use of synthetic insecticides continues to be the major solution used for seed protection. However, our results revealed that the use, the doses, and the precautions of use of these insecticides are not respected, only 20% of the people surveyed know that there is a possibility a risk of intoxication by insecticides. The study shows that respondents are mishandling and overusing insecticides to protect cereals from pest infestations. This information is essential to recognize the origin of food poisoning among consumers and the worrying health risks humans.","PeriodicalId":387927,"journal":{"name":"Tekirdağ Ziraat Fakültesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121514549","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Sığır yetiştiriciliğinde en uygun kesim yaşının belirlenmesi, hayvanların genel sağlık durumu hakkında bilgi edinilmesi, eşeysel olgunluk yaşının belirlenmesi, damızlıkta kullanma yaşının belirlenmesi ve seleksiyon uygulamaları gibi konularda büyüme eğrileri kullanılmaktadır. Bu çalışmanın amacı Siyah Alaca ırkı buzağıların büyüme eğrilerinin modellenmesinde sıklıkla kullanılan Brody, Logistik ve Von Bertalanffy modellerinin Bayes Yaklaşımı ile tahmin edilmesidir. Çalışmada Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi, Ayhan Şahenk Tarımsal Araştırma ve Uygulama Araştırma Merkezi Büyükbaş Hayvan Yeriştirme Birimi’nde 2019 yılında yetiştirilen 34 baş Siyah Alaca buzağılara ait canlı ağırlık verileri kullanılmıştır. Bayes Yaklaşımı ile yapılan tahminleme çalışmasında literatürde Siyah Alaca ırkı için yapılan Frekanscı yaklaşım modelleme çalışmalarında tahmin edilen parametre değerlerinden ve parametrelere ait standart sapmalardan önsel bilgi olarak yararlanılmıştır. Sonsal dağılımların tahmininde, Monte Carlo Yöntemi Markov Zincirleri (MCMZ) algoritmaları için zincir uzunluğu, 8000 yanma periyodu hariç, toplam 900 000 olarak belirlenmiştir. Sonsal dağılımların tespiti için gerçekleştirilen iterosyonların kontrolünde rassal dağılım grafikleri ve otokolerasyon grafikleri kullanılmıştır. Çalışmada iterasyondan kaynaklı herhangi bir probleme rastlanmamıştır. Çalışma sonucunda Brody, Logistik ve Von Bertalanffy model parametrelerine ait dağılım bilgileri tahmin edilmiştir. Brody, Logistik ve Von Bertalanffy model parametrelerine ait bilgiler Siyah Alaca sığır ırkına ait yapılacak modelleme çalışmaları için kullanılabilir sonuçlardır. Ayrıca çalışma sonucunda tahmin edilen sonsal dağılımların ortalama bilgilerinin kullanılması ile elde edilen Brody, Logistik ve Von Bertalanffy modellerinin çalışmada kullanılan veri seti ile uyumları araştırılmıştır. Üç model arasındaki kıyaslama için Sapma Bilgi Kriteri (DIC) değerleri sırasıyla 55.19, 33.17 ve 38.02 olarak hesaplanıraken uyumlu modelin Bayesci Logistik Modeli olduğuna karar verilmiştir. En uyumlu olduğuna karar verilen Bayesci Logistik Modeli çalışmaya özgü bir sonuçtur.
{"title":"The Prediction of Brody, Logistik and Von Bertalanffy Models By Using The Bayesian Approach for Modeling The Growth Curves in Holstein Calves","authors":"Özge Kozakli, Mubeen Ul Hasan, Ayhan Ceyhan","doi":"10.33462/jotaf.1035184","DOIUrl":"https://doi.org/10.33462/jotaf.1035184","url":null,"abstract":"Sığır yetiştiriciliğinde en uygun kesim yaşının belirlenmesi, hayvanların genel sağlık durumu hakkında bilgi edinilmesi, eşeysel olgunluk yaşının belirlenmesi, damızlıkta kullanma yaşının belirlenmesi ve seleksiyon uygulamaları gibi konularda büyüme eğrileri kullanılmaktadır. Bu çalışmanın amacı Siyah Alaca ırkı buzağıların büyüme eğrilerinin modellenmesinde sıklıkla kullanılan Brody, Logistik ve Von Bertalanffy modellerinin Bayes Yaklaşımı ile tahmin edilmesidir. Çalışmada Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi, Ayhan Şahenk Tarımsal Araştırma ve Uygulama Araştırma Merkezi Büyükbaş Hayvan Yeriştirme Birimi’nde 2019 yılında yetiştirilen 34 baş Siyah Alaca buzağılara ait canlı ağırlık verileri kullanılmıştır. Bayes Yaklaşımı ile yapılan tahminleme çalışmasında literatürde Siyah Alaca ırkı için yapılan Frekanscı yaklaşım modelleme çalışmalarında tahmin edilen parametre değerlerinden ve parametrelere ait standart sapmalardan önsel bilgi olarak yararlanılmıştır. Sonsal dağılımların tahmininde, Monte Carlo Yöntemi Markov Zincirleri (MCMZ) algoritmaları için zincir uzunluğu, 8000 yanma periyodu hariç, toplam 900 000 olarak belirlenmiştir. Sonsal dağılımların tespiti için gerçekleştirilen iterosyonların kontrolünde rassal dağılım grafikleri ve otokolerasyon grafikleri kullanılmıştır. Çalışmada iterasyondan kaynaklı herhangi bir probleme rastlanmamıştır. Çalışma sonucunda Brody, Logistik ve Von Bertalanffy model parametrelerine ait dağılım bilgileri tahmin edilmiştir. Brody, Logistik ve Von Bertalanffy model parametrelerine ait bilgiler Siyah Alaca sığır ırkına ait yapılacak modelleme çalışmaları için kullanılabilir sonuçlardır. Ayrıca çalışma sonucunda tahmin edilen sonsal dağılımların ortalama bilgilerinin kullanılması ile elde edilen Brody, Logistik ve Von Bertalanffy modellerinin çalışmada kullanılan veri seti ile uyumları araştırılmıştır. Üç model arasındaki kıyaslama için Sapma Bilgi Kriteri (DIC) değerleri sırasıyla 55.19, 33.17 ve 38.02 olarak hesaplanıraken uyumlu modelin Bayesci Logistik Modeli olduğuna karar verilmiştir. En uyumlu olduğuna karar verilen Bayesci Logistik Modeli çalışmaya özgü bir sonuçtur.","PeriodicalId":387927,"journal":{"name":"Tekirdağ Ziraat Fakültesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-05-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121844598","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
京公网安备 11010802042870号
京ICP备2023020795号-1
扫码关注我们
求助内容：
应助结果提醒方式：