Pub Date : 2023-12-20DOI: 10.29000/rumelide.1409125
Nilay Kaya, M. C. Varişoğlu
Bu çalışmada, Sivas masallarının Türkçe Dersi Öğretim Programı’nda yer alan yardımseverlik, dostluk, dürüstlük, adalet, sevgi, sabır, vatanseverlik, saygı, sorumluluk ve öz denetim kök değerleri açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın kapsamı, Benek Kaya’nın Has Bahçenin Gülleri-Sivas masalları adlı eserindeki Sivas masalları ile sınırlı tutulmuştur. Çalışma, temel nitel araştırma desenine uygun olarak oluşturulmuş olup araştırmada nitel araştırma modellerinden doküman analizi kullanılmıştır. Araştırma kapsamında incelenen masallar, 2019 Türkçe Dersi Öğretim Programı’nda (İlkokul ve Ortaokul 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7 ve 8. sınıflar) yer alan kök değerler açısından tasnif edilmiştir. Çalışmada ilk olarak, Sivas masallarında yer alan on kök değerin varlığı ve sıklık düzeyleri tespit edilmiştir. Verilerin analizinde doküman incelemesi yöntemi ve betimsel analiz tekniği kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda, Has Bahçenin Gülleri-Sivas Masalları adlı eserde on kök değerin tamamının yer aldığı, en sık kullanılan kök değerin sorumluluk kök değeri olduğu, en az karşılaşılan kök değerin ise vatanseverlik kök değeri olduğu tespit edilmiştir. Bu çerçevede Türkçe ders kitaplarında değerler eğitimi bağlamında halk masallarına yer verilebileceği ve Sivas masallarının Türkçe dersi içerisinde değerler eğitimi sürecinde kullanılabileceği sonuçlarına ulaşılmıştır.
{"title":"Türkçe Dersi Öğretim Programındaki Kök Değerler Çerçevesinde Sivas Masalları","authors":"Nilay Kaya, M. C. Varişoğlu","doi":"10.29000/rumelide.1409125","DOIUrl":"https://doi.org/10.29000/rumelide.1409125","url":null,"abstract":"Bu çalışmada, Sivas masallarının Türkçe Dersi Öğretim Programı’nda yer alan yardımseverlik, dostluk, dürüstlük, adalet, sevgi, sabır, vatanseverlik, saygı, sorumluluk ve öz denetim kök değerleri açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın kapsamı, Benek Kaya’nın Has Bahçenin Gülleri-Sivas masalları adlı eserindeki Sivas masalları ile sınırlı tutulmuştur. Çalışma, temel nitel araştırma desenine uygun olarak oluşturulmuş olup araştırmada nitel araştırma modellerinden doküman analizi kullanılmıştır. Araştırma kapsamında incelenen masallar, 2019 Türkçe Dersi Öğretim Programı’nda (İlkokul ve Ortaokul 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7 ve 8. sınıflar) yer alan kök değerler açısından tasnif edilmiştir. Çalışmada ilk olarak, Sivas masallarında yer alan on kök değerin varlığı ve sıklık düzeyleri tespit edilmiştir. Verilerin analizinde doküman incelemesi yöntemi ve betimsel analiz tekniği kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda, Has Bahçenin Gülleri-Sivas Masalları adlı eserde on kök değerin tamamının yer aldığı, en sık kullanılan kök değerin sorumluluk kök değeri olduğu, en az karşılaşılan kök değerin ise vatanseverlik kök değeri olduğu tespit edilmiştir. Bu çerçevede Türkçe ders kitaplarında değerler eğitimi bağlamında halk masallarına yer verilebileceği ve Sivas masallarının Türkçe dersi içerisinde değerler eğitimi sürecinde kullanılabileceği sonuçlarına ulaşılmıştır.","PeriodicalId":509346,"journal":{"name":"RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"44 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139170544","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-11-28DOI: 10.29000/rumelide.1397122
Melda Engi̇nsu
Bu çalışmada Pierre Bourdieu’nün sosyolojisi bağlamında tiyatro çevirisinin kültürel eyleyiciliği, Devlet Tiyatrosunun sahnelediği çeviri oyunların dil çeşitliliği ve kanon ile çağdaş eserlerin temalarına göre ele alınacaktır. Tiyatro çevirisi sadece Türkiye'de değil, küresel akademide de ihmal edilen bir alan olduğu için hem tiyatronun hem de çeviribilimin disiplinler arası yönlerinden yararlanmak daha fazla veri derlemek açısından önemlidir. Özellikle tiyatro çevirisi, tiyatro metni ve çeviri eleştirisinden çok daha fazlasını ele alan bir araştırma alanı olduğundan, tiyatronun disiplinler arası biçimini ve çeviriyi bir sanat eseri olarak ortaya çıkarmaktadır. Bu bağlamda Bourdieu’nün çalışma kapsamında ayrı başlıklar altında kuramsal çerçevede ele alınan alan, habitus ve sermaye kavramlarının oluşturduğu kuramsal çerçeve, çeviri tiyatro oyunlarının mümkün kıldığı kültürel eyleyicilik rolünü ve tiyatro alanında yarattığı habitusu incelemeye imkân tanımaktadır. 1949 yılında resmi olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Tiyatrolarının çeviri oyunlar ile oluşturduğu habitus, kuruluşu itibariyle üstlendiği tiyatro kültürü oluşturma, tiyatroya seyirci yetiştirme ve kültürel sınıf bilinci oluşturma görevleriyle şekillendirilmiştir. Bu bağlamda çalışmada kurulduğu tarihten günümüze değin repertuvarında çeşitli dillerden ve çeşitli temalarla çeviri oyun barındıran Devlet Tiyatrolarının, 2000 ile 2020 yılları arasında İstanbul Devlet Tiyatrosunda sahnelediği çeviri oyunların dil ve temalarına bağlı kültürel izdüşümü ile seyircilerin yeni ve güncel olan oyunlarla buluşturma misyonunun ne denli devam ettirildiği ortaya koyulacaktır.
{"title":"Devlet Tiyatrosu ve Habitus: Pıerre Bourdıeu Sosyolojisi Kapsamında Devlet Tiyatrosu Repertuvarındaki Çeviri Oyunlara Bakış","authors":"Melda Engi̇nsu","doi":"10.29000/rumelide.1397122","DOIUrl":"https://doi.org/10.29000/rumelide.1397122","url":null,"abstract":"Bu çalışmada Pierre Bourdieu’nün sosyolojisi bağlamında tiyatro çevirisinin kültürel eyleyiciliği, Devlet Tiyatrosunun sahnelediği çeviri oyunların dil çeşitliliği ve kanon ile çağdaş eserlerin temalarına göre ele alınacaktır. Tiyatro çevirisi sadece Türkiye'de değil, küresel akademide de ihmal edilen bir alan olduğu için hem tiyatronun hem de çeviribilimin disiplinler arası yönlerinden yararlanmak daha fazla veri derlemek açısından önemlidir. Özellikle tiyatro çevirisi, tiyatro metni ve çeviri eleştirisinden çok daha fazlasını ele alan bir araştırma alanı olduğundan, tiyatronun disiplinler arası biçimini ve çeviriyi bir sanat eseri olarak ortaya çıkarmaktadır. Bu bağlamda Bourdieu’nün çalışma kapsamında ayrı başlıklar altında kuramsal çerçevede ele alınan alan, habitus ve sermaye kavramlarının oluşturduğu kuramsal çerçeve, çeviri tiyatro oyunlarının mümkün kıldığı kültürel eyleyicilik rolünü ve tiyatro alanında yarattığı habitusu incelemeye imkân tanımaktadır. 1949 yılında resmi olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Tiyatrolarının çeviri oyunlar ile oluşturduğu habitus, kuruluşu itibariyle üstlendiği tiyatro kültürü oluşturma, tiyatroya seyirci yetiştirme ve kültürel sınıf bilinci oluşturma görevleriyle şekillendirilmiştir. Bu bağlamda çalışmada kurulduğu tarihten günümüze değin repertuvarında çeşitli dillerden ve çeşitli temalarla çeviri oyun barındıran Devlet Tiyatrolarının, 2000 ile 2020 yılları arasında İstanbul Devlet Tiyatrosunda sahnelediği çeviri oyunların dil ve temalarına bağlı kültürel izdüşümü ile seyircilerin yeni ve güncel olan oyunlarla buluşturma misyonunun ne denli devam ettirildiği ortaya koyulacaktır.","PeriodicalId":509346,"journal":{"name":"RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"21 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139217882","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-11-27DOI: 10.29000/rumelide.1396764
Büşra Bora
Kavram olarak yabancılaşma, hayattan herhangi bir tat alamayan ve sosyal kabullere uymakta zorlanan kişinin zamanla öz benliğinden kopması ile çevresinden kendini soyutlayarak yabancılaşmasıdır. Bir başka deyişle insanın varoluşundan kopuşuna karşılık gelmektedir. Bu kopuş özellikle roman türünde derinden hissedilmektedir. Yaşamın akışında sürekli olarak değişen formlara uyum sağlayamayan birey, kendiliğini koruyamaz; gördüğü, düşündüğü, dokunduğu her şey ile arasına mesafe koyarak kendisini soyutlar. Zamanın ve yaşamın gölgesinde yaşayarak parçalanmış benliğiyle ne yapacağını bilemeyen ve giderek yabancılaşan birey, romanların merkezinde konumlanır. Özellikle yalnızlık hissi, hezeyanlar, bunalımlar bireyin iç sıkıntısını artırarak doruğa ulaştırmaktadır. Çünkü bu noktada birey kendi dışına çıkıp varlığını kuramamaktadır. Geçmişle gelecek arasındaki örüntüleri tayin edemediğinden aşkın amaçları kovalayamamaktadır. Sürüp giden gündelik hayatın kalıplaşmış edimleri arasında varoluşunu ve yaratıcılığını geri planda bırakmaktadır. Zaman içinde benliğini keşfetmekten uzaklaşan insan kendine ve her şeye yabancılaşmaktadır. “Emanet Gölgeler Defteri” romanında da 12 Eylül öncesinde yaşanan siyasi çalkantılar, eğitim, aşk ve yazarlık uğraşı Yağız’ın yabancılaşmasını gözler önüne sermektedir. Çünkü o, modern dünyada kendini eğreti görmektedir. Duygu ve hayat durumları açısından yoksullaşan bu dünyada kahramanın arzusu, tanıdığı kimselerde onlara yansıyan kendi benliğini görmektir. Arzusuna kavuşamayacağını anladığında sarsılan kahraman, benliğinin derinliklerinde özünü kaybederek mekâna, topluma, kendine yabancılaşmıştır. Söz konusu yabancılaşma roman başkişisinin varlık ile yokluk arasında gidip gelişlerini dahası çağın temel sorunsalını ortaya koymaktadır.
{"title":"Ethem Baran’ın Emanet Gölgeler Defteri Romanında Yabancılaşma","authors":"Büşra Bora","doi":"10.29000/rumelide.1396764","DOIUrl":"https://doi.org/10.29000/rumelide.1396764","url":null,"abstract":"Kavram olarak yabancılaşma, hayattan herhangi bir tat alamayan ve sosyal kabullere uymakta zorlanan kişinin zamanla öz benliğinden kopması ile çevresinden kendini soyutlayarak yabancılaşmasıdır. Bir başka deyişle insanın varoluşundan kopuşuna karşılık gelmektedir. Bu kopuş özellikle roman türünde derinden hissedilmektedir. Yaşamın akışında sürekli olarak değişen formlara uyum sağlayamayan birey, kendiliğini koruyamaz; gördüğü, düşündüğü, dokunduğu her şey ile arasına mesafe koyarak kendisini soyutlar. Zamanın ve yaşamın gölgesinde yaşayarak parçalanmış benliğiyle ne yapacağını bilemeyen ve giderek yabancılaşan birey, romanların merkezinde konumlanır. Özellikle yalnızlık hissi, hezeyanlar, bunalımlar bireyin iç sıkıntısını artırarak doruğa ulaştırmaktadır. Çünkü bu noktada birey kendi dışına çıkıp varlığını kuramamaktadır. Geçmişle gelecek arasındaki örüntüleri tayin edemediğinden aşkın amaçları kovalayamamaktadır. Sürüp giden gündelik hayatın kalıplaşmış edimleri arasında varoluşunu ve yaratıcılığını geri planda bırakmaktadır. Zaman içinde benliğini keşfetmekten uzaklaşan insan kendine ve her şeye yabancılaşmaktadır. “Emanet Gölgeler Defteri” romanında da 12 Eylül öncesinde yaşanan siyasi çalkantılar, eğitim, aşk ve yazarlık uğraşı Yağız’ın yabancılaşmasını gözler önüne sermektedir. Çünkü o, modern dünyada kendini eğreti görmektedir. Duygu ve hayat durumları açısından yoksullaşan bu dünyada kahramanın arzusu, tanıdığı kimselerde onlara yansıyan kendi benliğini görmektir. Arzusuna kavuşamayacağını anladığında sarsılan kahraman, benliğinin derinliklerinde özünü kaybederek mekâna, topluma, kendine yabancılaşmıştır. Söz konusu yabancılaşma roman başkişisinin varlık ile yokluk arasında gidip gelişlerini dahası çağın temel sorunsalını ortaya koymaktadır.","PeriodicalId":509346,"journal":{"name":"RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"12 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139234381","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-11-27DOI: 10.29000/rumelide.1396748
Sibel Karadoğan, Öznur Özdarici
Türk romanı başlangıcından itibaren kadın, aşk ve evlilik konularını ele almıştır. Özellikle toplumsal hayatta kadının değişen yeri, aşk ve evliliğin seyrini değiştirmiştir. Aşk ve evlilikte kadın edilgen konumundan sıyrılarak seçici ve belirleyici olmuştur. Cumhuriyet Dönemi’nde yazılan popüler aşk romanlarının ana teması kadın erkek ilişkileri üzerine kurulmuştur. Bu romanlarda geleneksel evlilik modeli olan görücü usulü evliliklerin aksayan yönleri gösterilirken olması gerekenin aşk evliliği olduğu düşüncesi ele alınır. Romanlarda kahramanlar kuvvetle özlemini duydukları romantik bir aşk isteği içerisindedir. Bu isteklerine ulaştıklarında ise hayatın anlamı ve mutluluklarına ulaşmış olurlar. Dolayısıyla evlilikte idealize edilmiş fakat anlamı sorgulanmamış bir aşk tasarımı sunarlar. Kadın erkek ilişkilerindeki modernleşme isteğinin olumsuzluklarına da değinen yazarlar, özellikle evlilik dışı ilişkilerin bireysel ve toplumsal çıkmazlarına yer verirler. Kadın erkek ilişkilerinde flört normalleştirilerek muhafazakâr toplum yapısı kırılmaya çalışılmıştır. Bunun temel sebebi, modern yaşam tarzını oluşturma isteğidir. Ama yazarlar, evlilik olmadan yaşanan ilişkilerin özellikle kadının bağlılık duygusunu kaybetmesine, aile kurumunun çökmesine ve toplumsal yozlaşmaya sebep olduğunu göstermek ister. Bu sebeple aşkın evliliğe vesile olabilecek yegâne güç olduğu ve cinselliğin aşkın tamamlayıcı unsuru olarak evlilikte yaşanması gerektiği mesajını verirler. Bu çalışmada aşk ve evlilik konusu; Muazzez Tahsin Berkand, Mükerrem Kâmil Su, Peride Celal, Kerime Nadir, Esat Mahmut Karakurt, Oğuz Özdeş, Mahmut Yesari romanlarından hareketle örneklendirilmiştir.
土耳其小说从一开始就涉及妇女、爱情和婚姻。尤其是妇女在社会生活中地位的变化改变了爱情和婚姻的进程。在爱情和婚姻中,女性摆脱了被动地位,变得有选择性和决定性。民国时期流行的言情小说以男女关系为主题。在这些小说中,包办婚姻这一传统婚姻模式的弊端被展现出来,而爱情婚姻才是应该被讨论的。在这些小说中,主人公对浪漫爱情有着强烈的渴望。当他们实现了这一愿望,就达到了人生的意义和幸福。因此,他们在婚姻中呈现了一种理想化的爱情设计,其意义不容置疑。作者还谈到了现代化欲望对男女关系的负面影响,尤其是婚外恋带来的个人和社会困境。通过将男女关系中的调情正常化,试图打破保守的社会结构。这样做的主要原因是希望创造一种现代生活方式。然而,作者想说明的是,非婚关系尤其会导致女性失去承诺感、家庭制度崩溃和社会堕落。因此,他们发出了这样的信息:爱情是通往婚姻的唯一力量,性应该作为爱情的补充元素在婚姻中体验。本研究通过 Muazzez Tahsin Berkand、Mükerrem Kâmil Su、Peride Celal、Kerime Nadir、Esat Mahmut Karakurt、Oğuz Özdeş 和 Mahmut Yesari 的小说来阐述爱情与婚姻这一主题。
{"title":"Popüler Türk romanlarında aşk ve evlilik (1939-1945)","authors":"Sibel Karadoğan, Öznur Özdarici","doi":"10.29000/rumelide.1396748","DOIUrl":"https://doi.org/10.29000/rumelide.1396748","url":null,"abstract":"Türk romanı başlangıcından itibaren kadın, aşk ve evlilik konularını ele almıştır. Özellikle toplumsal hayatta kadının değişen yeri, aşk ve evliliğin seyrini değiştirmiştir. Aşk ve evlilikte kadın edilgen konumundan sıyrılarak seçici ve belirleyici olmuştur. Cumhuriyet Dönemi’nde yazılan popüler aşk romanlarının ana teması kadın erkek ilişkileri üzerine kurulmuştur. Bu romanlarda geleneksel evlilik modeli olan görücü usulü evliliklerin aksayan yönleri gösterilirken olması gerekenin aşk evliliği olduğu düşüncesi ele alınır. Romanlarda kahramanlar kuvvetle özlemini duydukları romantik bir aşk isteği içerisindedir. Bu isteklerine ulaştıklarında ise hayatın anlamı ve mutluluklarına ulaşmış olurlar. Dolayısıyla evlilikte idealize edilmiş fakat anlamı sorgulanmamış bir aşk tasarımı sunarlar. Kadın erkek ilişkilerindeki modernleşme isteğinin olumsuzluklarına da değinen yazarlar, özellikle evlilik dışı ilişkilerin bireysel ve toplumsal çıkmazlarına yer verirler. Kadın erkek ilişkilerinde flört normalleştirilerek muhafazakâr toplum yapısı kırılmaya çalışılmıştır. Bunun temel sebebi, modern yaşam tarzını oluşturma isteğidir. Ama yazarlar, evlilik olmadan yaşanan ilişkilerin özellikle kadının bağlılık duygusunu kaybetmesine, aile kurumunun çökmesine ve toplumsal yozlaşmaya sebep olduğunu göstermek ister. Bu sebeple aşkın evliliğe vesile olabilecek yegâne güç olduğu ve cinselliğin aşkın tamamlayıcı unsuru olarak evlilikte yaşanması gerektiği mesajını verirler. Bu çalışmada aşk ve evlilik konusu; Muazzez Tahsin Berkand, Mükerrem Kâmil Su, Peride Celal, Kerime Nadir, Esat Mahmut Karakurt, Oğuz Özdeş, Mahmut Yesari romanlarından hareketle örneklendirilmiştir.","PeriodicalId":509346,"journal":{"name":"RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"12 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139231453","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-11-24DOI: 10.29000/rumelide.1395545
Zeynep Oral, Ceylan YILDIRIM YAŞAR
Bu çalışma, DSÖ’nün COVID-19 ile ilgili yayınlarının İstanbul Üniversitesi “COVID-19 Bilgi Seferberliği Projesi” kapsamında yapılan Türkçe çevirilerine odaklanmaktadır. Çalışmanın amacı, proje kapsamında yapılan COVID-19 çevirilerini çeviri etiği bağlamında inceleyerek çeviride etik olgusuna dikkat çekmek ve çeviriye bakışı temel alan bir etik model üzerinde düşünülmesini önermektir. Çalışmada, COVID-19 yayınlarının çevirileri betimleyici bir yaklaşımla incelenerek, çeviri etiği söylemleri çerçevesinde bir değerlendirme yapılmıştır. Kaynak metnin türü, amacı, hedef kitlesi, erek kültürdeki işlevi göz önünde bulundurularak, Chesterman tarafından ortaya konan “iletişime dayalı etik model” ile “norma dayalı etik model” çalışmadaki değerlendirmede ön planda tutulmuştur. Yapılan inceleme neticesinde, proje kapsamında çevrilen dört DSÖ yayınının COVID-19 ile ilgili bilgilendirici metinler olduğu, yayınlardan birinin sağlık çalışanlarına diğer üçünün ise halkı içine alan geniş bir kitleye hitap ettiği görülmüştür. Çeviriler “iletişime dayalı etik model” ile “norma dayalı etik model” kapsamında değerlendirildiğinde, sağlık çalışanlarını bilgilendiren COVID-19 yayınının çevirisinde yabancı terimlerin kullanılması hedef kitle için sorun teşkil etmezken halka hitap eden diğer üç COVID-19 yayınının çevirisinde yabancı terimlerin kullanımının hedef kitle için açıklık ve anlaşılırlık açısından sorun teşkil edebileceğini söylemek mümkündür. Ayrıca, kaynak metinde tekrarlayan ifadelerin çeviride bazen farklı çevrilmesi, projede ortak çeviri kararlarının benimsenip benimsenmediğiyle ilgili bir sorgulamaya neden olmuştur. Ek olarak, çeviride ilgili kararların alınma gerekçelerine ilişkin açıklama, önsöz vb. bir bilgilendirmeye yer verilmemiştir. Sonuç olarak, üst dil ve teknik terimler içeren bu tür bilgilendirici metinlerdeki söylemin oluşturulmasında alan uzmanları, dilbilimciler ve çeviribilimcilerin eşgüdümlü sürece dâhil olması açıklık, doğruluk, erişilebilirlik, normlara uygunluk vb. değerler açısından bazı etik sorunların çözümüne katkı sunabilir.
{"title":"DSÖ’nün COVID-19 ile ilgili yayınlarının Türkçe çevirileri: çeviri etiği bağlamında bir değerlendirme","authors":"Zeynep Oral, Ceylan YILDIRIM YAŞAR","doi":"10.29000/rumelide.1395545","DOIUrl":"https://doi.org/10.29000/rumelide.1395545","url":null,"abstract":"Bu çalışma, DSÖ’nün COVID-19 ile ilgili yayınlarının İstanbul Üniversitesi “COVID-19 Bilgi Seferberliği Projesi” kapsamında yapılan Türkçe çevirilerine odaklanmaktadır. Çalışmanın amacı, proje kapsamında yapılan COVID-19 çevirilerini çeviri etiği bağlamında inceleyerek çeviride etik olgusuna dikkat çekmek ve çeviriye bakışı temel alan bir etik model üzerinde düşünülmesini önermektir. Çalışmada, COVID-19 yayınlarının çevirileri betimleyici bir yaklaşımla incelenerek, çeviri etiği söylemleri çerçevesinde bir değerlendirme yapılmıştır. Kaynak metnin türü, amacı, hedef kitlesi, erek kültürdeki işlevi göz önünde bulundurularak, Chesterman tarafından ortaya konan “iletişime dayalı etik model” ile “norma dayalı etik model” çalışmadaki değerlendirmede ön planda tutulmuştur. Yapılan inceleme neticesinde, proje kapsamında çevrilen dört DSÖ yayınının COVID-19 ile ilgili bilgilendirici metinler olduğu, yayınlardan birinin sağlık çalışanlarına diğer üçünün ise halkı içine alan geniş bir kitleye hitap ettiği görülmüştür. Çeviriler “iletişime dayalı etik model” ile “norma dayalı etik model” kapsamında değerlendirildiğinde, sağlık çalışanlarını bilgilendiren COVID-19 yayınının çevirisinde yabancı terimlerin kullanılması hedef kitle için sorun teşkil etmezken halka hitap eden diğer üç COVID-19 yayınının çevirisinde yabancı terimlerin kullanımının hedef kitle için açıklık ve anlaşılırlık açısından sorun teşkil edebileceğini söylemek mümkündür. Ayrıca, kaynak metinde tekrarlayan ifadelerin çeviride bazen farklı çevrilmesi, projede ortak çeviri kararlarının benimsenip benimsenmediğiyle ilgili bir sorgulamaya neden olmuştur. Ek olarak, çeviride ilgili kararların alınma gerekçelerine ilişkin açıklama, önsöz vb. bir bilgilendirmeye yer verilmemiştir. Sonuç olarak, üst dil ve teknik terimler içeren bu tür bilgilendirici metinlerdeki söylemin oluşturulmasında alan uzmanları, dilbilimciler ve çeviribilimcilerin eşgüdümlü sürece dâhil olması açıklık, doğruluk, erişilebilirlik, normlara uygunluk vb. değerler açısından bazı etik sorunların çözümüne katkı sunabilir.","PeriodicalId":509346,"journal":{"name":"RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"11 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139240790","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-11-22DOI: 10.29000/rumelide.1394531
E. J. Mckie
Sergileme tasarımı, sanat yapıtlarını, ürünleri ve/veya bilgileri hedeflenen izleyici kitlesine sunmak gereğiyle yapılan ilgi çekici ortamları yaratma süreçlerini ve ilgili uygulamaları ifade eden; mimarlık, grafik tasarım, aydınlatma tasarımı, iç mekan tasarımı, gerekli yazılımlar ile çoklu ortam(multimedya) tasarımını kapsayan çok düzenceli (disiplinli) bir alandır. Sergi tasarlarken, yalnızca görsel yönden dikkat çekici ve özgün bir tasarım gerçekleştirmek değil, aynı zamanda işlevselliğiyle bilgilendirici ve duyusal olarak etkili bir deneyim yaratmak da amaçlanır. Sergileme tasarımında ziyaretçilere; dikkat çekici, ilginç ve sürükleyici deneyim ortamları yaratmak amacıyla- çoklu ortam ögeleri ve teknolojileri giderek daha fazla kullanılmaktadır. Bu öğelerarasında ses, video, etkileşimli görüntüler, yansıtma/projeksiyon aygıtları ve sanal gerçeklikolanakları gibi uygulamalar yer almaktadır. Duyusal deneyim ögelerinin kullanımı, ziyaretçilere daha ilgi çekici ve akılda kalıcı bir deneyimleme yaşatabileceğinden dolayı sergi tasarımında kilit roller oynayabilmektedir. Bu deneyimler, ses, koku, tat, görüntü ve dokunsallık kullanılarak yaşatılabilmektedir. Bu makalede, sergileme tasarımı ziyaretçi-mekan-nesne bağlamında tartışılmakta ve bu doğrultuda duyusal tasarım kullanımı örnekleri incelenmektedir. Bu araştırmanın amacı, sergileme tasarımının temelini oluşturan ziyaretçi-mekan-eser ilişkilerinin çağcıl yöntemlerle ele alınması gerekliliğinin vurgulanmasıdır. Sergileme tasarımlarının, günümüzde modernize grafik eğitimi almış görsel tasarımcı tarafından tasarlanması; tipografi, kompozisyon, renk bilgisi ve tasarım dilinin doğrukullanılması adına önemlidir. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden saha araştırması ve gözlem yoluyla örnekler toplanmış ve grafik tasarım ilkeleri doğrultusunda incelenmiştir. Sonuç olarak etkileşimli duyusal tasarım kullanımının, ziyaretçilerde kamusal görünürlük deneyimleri sağladığı ve dolayısıyla sosyal anlamda da etkileşimi güçlendireceği söylenebilir. Bu kapsamda müze, galeri, tarihi mekan gibi sergi alanlarındaki devinimin artacağı düşünülse de ilgili durumun halen araştırılmakta olan bir konu olduğu görülmüştür.
{"title":"Sergileme Tasarımında Duyu Kullanımının Ziyaretçi-Nesne-Mekan Bağlamında İncelenmesi","authors":"E. J. Mckie","doi":"10.29000/rumelide.1394531","DOIUrl":"https://doi.org/10.29000/rumelide.1394531","url":null,"abstract":"Sergileme tasarımı, sanat yapıtlarını, ürünleri ve/veya bilgileri hedeflenen izleyici kitlesine sunmak gereğiyle yapılan ilgi çekici ortamları yaratma süreçlerini ve ilgili uygulamaları ifade eden; mimarlık, grafik tasarım, aydınlatma tasarımı, iç mekan tasarımı, gerekli yazılımlar ile çoklu ortam(multimedya) tasarımını kapsayan çok düzenceli (disiplinli) bir alandır. Sergi tasarlarken, yalnızca görsel yönden dikkat çekici ve özgün bir tasarım gerçekleştirmek değil, aynı zamanda işlevselliğiyle bilgilendirici ve duyusal olarak etkili bir deneyim yaratmak da amaçlanır. Sergileme tasarımında ziyaretçilere; dikkat çekici, ilginç ve sürükleyici deneyim ortamları yaratmak amacıyla- çoklu ortam ögeleri ve teknolojileri giderek daha fazla kullanılmaktadır. Bu öğelerarasında ses, video, etkileşimli görüntüler, yansıtma/projeksiyon aygıtları ve sanal gerçeklikolanakları gibi uygulamalar yer almaktadır. Duyusal deneyim ögelerinin kullanımı, ziyaretçilere daha ilgi çekici ve akılda kalıcı bir deneyimleme yaşatabileceğinden dolayı sergi tasarımında kilit roller oynayabilmektedir. Bu deneyimler, ses, koku, tat, görüntü ve dokunsallık kullanılarak yaşatılabilmektedir. Bu makalede, sergileme tasarımı ziyaretçi-mekan-nesne bağlamında tartışılmakta ve bu doğrultuda duyusal tasarım kullanımı örnekleri incelenmektedir. Bu araştırmanın amacı, sergileme tasarımının temelini oluşturan ziyaretçi-mekan-eser ilişkilerinin çağcıl yöntemlerle ele alınması gerekliliğinin vurgulanmasıdır. Sergileme tasarımlarının, günümüzde modernize grafik eğitimi almış görsel tasarımcı tarafından tasarlanması; tipografi, kompozisyon, renk bilgisi ve tasarım dilinin doğrukullanılması adına önemlidir. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden saha araştırması ve gözlem yoluyla örnekler toplanmış ve grafik tasarım ilkeleri doğrultusunda incelenmiştir. Sonuç olarak etkileşimli duyusal tasarım kullanımının, ziyaretçilerde kamusal görünürlük deneyimleri sağladığı ve dolayısıyla sosyal anlamda da etkileşimi güçlendireceği söylenebilir. Bu kapsamda müze, galeri, tarihi mekan gibi sergi alanlarındaki devinimin artacağı düşünülse de ilgili durumun halen araştırılmakta olan bir konu olduğu görülmüştür.","PeriodicalId":509346,"journal":{"name":"RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"39 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139248785","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-11-20DOI: 10.29000/rumelide.1393609
Aybala Çayir, Hatice Değirmenci Gündoğmuş
Bu araştırma, sınıf öğretmenlerinin disleksi hakkındaki bilgilerini, disleksiye ilişkin görüşlerini ve öğrencilerine ilişkin deneyimlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Çalışma nitel araştırma desenlerinden olgubilim (fenomenoloji) deseninde tasarlanmıştır. Sınıf öğretmenlerinin disleksi konusundaki bilgi düzeylerini belirlemek için öğretmenlerin disleksiye ilişkin görüşlerini ortaya koymak amacıyla, veri toplama aracı olarak, araştırmacılar tarafından ilgili literatür taranarak geliştirilen Yarı Yapılandırılmış Öğretmen Görüşme Formu kullanılmıştır. Çalışma grubu Aksaray İli Merkez İlçesinde görev yapmakta olan 20 sınıf öğretmeninden oluşmaktadır. Araştırmada elde edilen verilerin analizinde içerik analizi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, öğretmenlerin üniversite eğitimlerinde disleksi hakkında yeterli eğitim almadıkları anlaşılmıştır. Öğretmenlerin görev yerlerine atandıktan sonra disleksi hakkında yeterince bilgilendirilmedikleri bu nedenle öğretmenlerin kendilerini yetersiz hissettikleri anlaşılmıştır. Öğretmenler disleksili öğrencileri tanılama yönünde de yeterli bilgiye sahip olmadıkları yönünde görüş bildirmişlerdir. Ayrıca disleksili öğrencilere gerekli olan eğitim yöntemlerini bilmediklerini belirtmişlerdir. Öğretmenlerin sınıflarında bulunan disleksili öğrenciler için özel bir çalışma yapmadıkları anlaşılmıştır.
{"title":"Disleksi Hakkında Öğretmen Görüşleri: Nitel Bir Çalışma","authors":"Aybala Çayir, Hatice Değirmenci Gündoğmuş","doi":"10.29000/rumelide.1393609","DOIUrl":"https://doi.org/10.29000/rumelide.1393609","url":null,"abstract":"Bu araştırma, sınıf öğretmenlerinin disleksi hakkındaki bilgilerini, disleksiye ilişkin görüşlerini ve öğrencilerine ilişkin deneyimlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Çalışma nitel araştırma desenlerinden olgubilim (fenomenoloji) deseninde tasarlanmıştır. Sınıf öğretmenlerinin disleksi konusundaki bilgi düzeylerini belirlemek için öğretmenlerin disleksiye ilişkin görüşlerini ortaya koymak amacıyla, veri toplama aracı olarak, araştırmacılar tarafından ilgili literatür taranarak geliştirilen Yarı Yapılandırılmış Öğretmen Görüşme Formu kullanılmıştır. Çalışma grubu Aksaray İli Merkez İlçesinde görev yapmakta olan 20 sınıf öğretmeninden oluşmaktadır. Araştırmada elde edilen verilerin analizinde içerik analizi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, öğretmenlerin üniversite eğitimlerinde disleksi hakkında yeterli eğitim almadıkları anlaşılmıştır. Öğretmenlerin görev yerlerine atandıktan sonra disleksi hakkında yeterince bilgilendirilmedikleri bu nedenle öğretmenlerin kendilerini yetersiz hissettikleri anlaşılmıştır. Öğretmenler disleksili öğrencileri tanılama yönünde de yeterli bilgiye sahip olmadıkları yönünde görüş bildirmişlerdir. Ayrıca disleksili öğrencilere gerekli olan eğitim yöntemlerini bilmediklerini belirtmişlerdir. Öğretmenlerin sınıflarında bulunan disleksili öğrenciler için özel bir çalışma yapmadıkları anlaşılmıştır.","PeriodicalId":509346,"journal":{"name":"RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"21 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139255293","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-11-20DOI: 10.29000/rumelide.1393614
Hatice Değirmenci Gündoğmuş, Aybala Çayir
Okuduğunu anlama, çocukların ilköğretim döneminde edindiği en önemli bilişsel yeteneklerden biridir. Bilgiye ulaşmak, bilgiyi anlamak, yorumlamak ve ihtiyaç duyulan alanda kullanabilmek için okuduğunu anlama becerisinin geliştirilmesi gerekmektedir. Sınıf öğretmenlerinin öğrencilerine okuma becerilerinin temel amacı olan okuduğunu anlama becerisi kazandırma sürecinde kullandıkları stratejilerin ayrıntılı olarak inceleneceği için bu çalışmada nitel araştırma tekniklerinden olgu bilim deseni kullanılmıştır. Araştırmanın evreni Aksaray ilidir. Araştırmada amaçlı örnekleme yöntemlerinden ölçüt örnekleme yöntemi (Yıldırım ve Şimşek, 2018) ile belirlenen çalışma grubu ile çalışılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu 2022 - 2023 eğitim öğretim yılında bir devlet okulunda görev yapmakta olan ve görevi boyunca 1, 2, 3 ve 4. sınıf öğretmenliği yapmış 30 sınıf öğretmeni oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından geliştirilen “Yarı yapılandırılmış görüşme formu” kullanılmıştır. Elde edilen veriler içerik analizi kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırmada sınıf öğretmenlerinin okuma öncesinde en fazla kullandığı stratejinin amaç belirleme, en az kullandığı stratejinin ise güdüleme olduğu tespit edilmiştir. Sınıf öğretmenlerinin okuma sırasında en fazla kullandığı stratejinin sesli okuma, en az kullandığı stratejinin ise eş ve zıt anlamlı kelimeleri bulma olduğu görülmüştür. Sınıf öğretmenlerinin okuma sonrasında en fazla kullandığı stratejinin özetleme, en az kullandığı stratejinin ise görselleştirme olduğu bulunmuştur. Araştırma sonucundan hareketle; ilkokul öğrencilerinin metin türüne göre kullandıkları okuduğunu anlama stratejilerine yönelik çalışmalar yapılabilir.
{"title":"Sınıf öğretmenlerinin öğrencilerine okuduğunu anlama becerisi kazandırma stratejileri: Nitel bir çalışma","authors":"Hatice Değirmenci Gündoğmuş, Aybala Çayir","doi":"10.29000/rumelide.1393614","DOIUrl":"https://doi.org/10.29000/rumelide.1393614","url":null,"abstract":"Okuduğunu anlama, çocukların ilköğretim döneminde edindiği en önemli bilişsel yeteneklerden biridir. Bilgiye ulaşmak, bilgiyi anlamak, yorumlamak ve ihtiyaç duyulan alanda kullanabilmek için okuduğunu anlama becerisinin geliştirilmesi gerekmektedir. Sınıf öğretmenlerinin öğrencilerine okuma becerilerinin temel amacı olan okuduğunu anlama becerisi kazandırma sürecinde kullandıkları stratejilerin ayrıntılı olarak inceleneceği için bu çalışmada nitel araştırma tekniklerinden olgu bilim deseni kullanılmıştır. Araştırmanın evreni Aksaray ilidir. Araştırmada amaçlı örnekleme yöntemlerinden ölçüt örnekleme yöntemi (Yıldırım ve Şimşek, 2018) ile belirlenen çalışma grubu ile çalışılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu 2022 - 2023 eğitim öğretim yılında bir devlet okulunda görev yapmakta olan ve görevi boyunca 1, 2, 3 ve 4. sınıf öğretmenliği yapmış 30 sınıf öğretmeni oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından geliştirilen “Yarı yapılandırılmış görüşme formu” kullanılmıştır. Elde edilen veriler içerik analizi kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırmada sınıf öğretmenlerinin okuma öncesinde en fazla kullandığı stratejinin amaç belirleme, en az kullandığı stratejinin ise güdüleme olduğu tespit edilmiştir. Sınıf öğretmenlerinin okuma sırasında en fazla kullandığı stratejinin sesli okuma, en az kullandığı stratejinin ise eş ve zıt anlamlı kelimeleri bulma olduğu görülmüştür. Sınıf öğretmenlerinin okuma sonrasında en fazla kullandığı stratejinin özetleme, en az kullandığı stratejinin ise görselleştirme olduğu bulunmuştur. Araştırma sonucundan hareketle; ilkokul öğrencilerinin metin türüne göre kullandıkları okuduğunu anlama stratejilerine yönelik çalışmalar yapılabilir.","PeriodicalId":509346,"journal":{"name":"RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"7 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139258281","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}