Pub Date : 2024-02-20DOI: 10.29000/rumelide.1439968
Sevtap GÜNAY KÖPRÜLÜ
İnsan hayatında çok önemli olan sağlığın bozulması durumunda hastalıktan bahsedilir. Hastalıklar, sağlığın bozulmasıyla vücutta renk, şekil, görüntü gibi değişikliklere neden olabilmekte ve bu belirtiler hastalıkların adlandırılmasına da etki etmektedir. Hastalıkların adlandırılmasında birçok farklı etken bulunmaktadır. Hastalıklar genellikle bulaşma yoluna, belirtisine ve görüntüsüne göre adlandırılmakla birlikte hastalığı bulan kişinin adıyla ve daha birçok farklı yolla adlandırabilmektedir. Hastalıkların adlandırılmasında toplumların dilsel ve kültürel özelliklerinden izler görmek mümkündür. Bir toplumda hastalık, belirtisine göre adlandırılırken aynı hastalık farklı bir toplumda bulaşma yoluna göre adlandırılabilmektedir. Bu farklıların, diller arası çevirilere bir yansımasının olup olmadığı araştırmanın odağını oluşturmaktadır. Bu çalışmada, hastalıkların adlandırılmasındaki etkenlere bağlı olarak çeviride sorun yaşanıp yaşanmadığı, hangi durumlarda sorun yaşandığı ve sorunun nasıl aşıldığı araştırılmıştır. Araştırma kapsamında Almanca kaynak metnin Türkçe ve İngilizce çevirileri incelenmiştir. İncelenen metinlerde hastalıkların adlandırılmasında, Almanca ve İngilizcede benzer yaklaşımlar ağırlıkta iken, Türkçede farklılıkların fazla olduğu dikkat çekmektedir. Araştırmanın sonucunda, kaynak dilde farklı etkenlere göre adlandırılan hastalıkların bu özelliğine işaret edildiğinde çeviri metinde anlaşılırlığı olumsuz etkileyen sorunlara neden olduğu, sorunların atlama ve açıklama ekleme gibi çeviri stratejileriyle aşılmaya çalışıldığı görülmektedir. Birebir çeviri yapılması ise hedef dilde kullanımı olmayan adlandırmalara neden olmaktadır. Bunun yanı sıra, hastalıkların adlandırılmasında dilsel ve kültürel farklılıklar söz konusu olsa da farklı dillerde benzer yaklaşımlar olabildiği, böyle bir durumda çeviride sorun yaşanmadığı görülmektedir.
{"title":"Hastalık Adlandırmalarının Çevirilerine Yansımaları","authors":"Sevtap GÜNAY KÖPRÜLÜ","doi":"10.29000/rumelide.1439968","DOIUrl":"https://doi.org/10.29000/rumelide.1439968","url":null,"abstract":"İnsan hayatında çok önemli olan sağlığın bozulması durumunda hastalıktan bahsedilir. Hastalıklar, sağlığın bozulmasıyla vücutta renk, şekil, görüntü gibi değişikliklere neden olabilmekte ve bu belirtiler hastalıkların adlandırılmasına da etki etmektedir. Hastalıkların adlandırılmasında birçok farklı etken bulunmaktadır. Hastalıklar genellikle bulaşma yoluna, belirtisine ve görüntüsüne göre adlandırılmakla birlikte hastalığı bulan kişinin adıyla ve daha birçok farklı yolla adlandırabilmektedir. Hastalıkların adlandırılmasında toplumların dilsel ve kültürel özelliklerinden izler görmek mümkündür. Bir toplumda hastalık, belirtisine göre adlandırılırken aynı hastalık farklı bir toplumda bulaşma yoluna göre adlandırılabilmektedir. Bu farklıların, diller arası çevirilere bir yansımasının olup olmadığı araştırmanın odağını oluşturmaktadır. Bu çalışmada, hastalıkların adlandırılmasındaki etkenlere bağlı olarak çeviride sorun yaşanıp yaşanmadığı, hangi durumlarda sorun yaşandığı ve sorunun nasıl aşıldığı araştırılmıştır. Araştırma kapsamında Almanca kaynak metnin Türkçe ve İngilizce çevirileri incelenmiştir. İncelenen metinlerde hastalıkların adlandırılmasında, Almanca ve İngilizcede benzer yaklaşımlar ağırlıkta iken, Türkçede farklılıkların fazla olduğu dikkat çekmektedir. Araştırmanın sonucunda, kaynak dilde farklı etkenlere göre adlandırılan hastalıkların bu özelliğine işaret edildiğinde çeviri metinde anlaşılırlığı olumsuz etkileyen sorunlara neden olduğu, sorunların atlama ve açıklama ekleme gibi çeviri stratejileriyle aşılmaya çalışıldığı görülmektedir. Birebir çeviri yapılması ise hedef dilde kullanımı olmayan adlandırmalara neden olmaktadır. Bunun yanı sıra, hastalıkların adlandırılmasında dilsel ve kültürel farklılıklar söz konusu olsa da farklı dillerde benzer yaklaşımlar olabildiği, böyle bir durumda çeviride sorun yaşanmadığı görülmektedir.","PeriodicalId":509346,"journal":{"name":"RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"7 5","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139958421","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-02-20DOI: 10.29000/rumelide.1439995
Mehmet Tözluyurt
Farklı özelliklere sahip olarak yaratılan insanlar, birbirlerinin farklıklarından ve erdemlerinden yararlanmak için bir arada yaşamak durumundadırlar. Birlikte yaşam ise birtakım sorumlulukları beraberinde getirmektedir. Bu sorumlulukların en önemlisi her biri doğal düşünme merkezi olan insanların bireysel kimliklerinin korunmasıdır. İlahî mesaj bireysel kimliklerin yok olmasının önüne geçmek için körü körüne bağlılıkları ve hakikatin ötelendiği mezhebi/grupsal tutumu eleştirmiştir. Hz. Peygamber de elçilik görevi süresince ayrım gözetmeksizin yetiştiği toplumun tüm bireyleriyle iletişim kurmuş ve onlar hakkında yargılayıcı hükümler vermekten kaçınmıştır. Hz. Peygamber’in uyguladığı bu iletişim modeli ashabı tarafından da etkin bir biçimde devam ettirilmiştir. Bireysel kimlik sahibi insanların bir araya gelip iletişim kurmalarıyla grup kimliği oluşmaktadır. Bir grubun üyesi olmak içinde yaşanılan dünyanın sıkıntıları ve olumsuzlukları karşısında bunalıma girmiş bireyleri güvence altına alması yönüyle faydalı olabilir. Bunun yanında bireysel kimliklerinin baskı ve yasaklamalarla etkisiz hale getirilmesinden muzdarip olanlar ile tercihte bulunma özgürlüğü ve özgüvenlerini aktif kılmak isteyenler için grup bir kabusa dönüşecektir. Bireysel ve grup kimlikleri ise ulusal kimliği oluşturmaktadır. Ulusal kimlik daha çok devlet ile ilişkili olup, bireylerin arzu ve heveslerine göre tertip edilmeyecek kadar önemli bir kimlik çeşididir. Bu kimlik, biz ve ötekiler arasında sınır belirlemek için tek düze bir hakkı gaye edinen yönetim ve onun temsilcileri tarafından inşa edilir. Ulusal kimliğin içine doğulur, sonradan bu kimliğe dâhil olunmaz. Bu çalışmada iletişim ve geleneğin ne olduğuna değindikten sonra, geleneğin bireysel, gruba ait ve ulusal kimlikler arasında gerçekleşen iletişimi ne şekilde etkilediği karşılaştırmalı metotla ortaya konmaya çalışılacaktır. Ayrıca geçmişte sergilenen eylemlerin değerli olduğu ancak bu eylemlerin bireysel kimlik sahiplerinin kaderi olmadığı örneklerle ifade edilecektir. Sonuçta katı kaderciliğin ve sorgulamadan yoksun olarak geçmişe duyulan inancın, toplumlardaki iletişimin daha doğmadan son bulmasına, insanlar arasında kin ve nefretin artarak devam etmesine vesile olacağı vurgulanacaktır.
{"title":"Gelenek ve İletişimin Kimlik Üzerindeki Rolü","authors":"Mehmet Tözluyurt","doi":"10.29000/rumelide.1439995","DOIUrl":"https://doi.org/10.29000/rumelide.1439995","url":null,"abstract":"Farklı özelliklere sahip olarak yaratılan insanlar, birbirlerinin farklıklarından ve erdemlerinden yararlanmak için bir arada yaşamak durumundadırlar. Birlikte yaşam ise birtakım sorumlulukları beraberinde getirmektedir. Bu sorumlulukların en önemlisi her biri doğal düşünme merkezi olan insanların bireysel kimliklerinin korunmasıdır. İlahî mesaj bireysel kimliklerin yok olmasının önüne geçmek için körü körüne bağlılıkları ve hakikatin ötelendiği mezhebi/grupsal tutumu eleştirmiştir. Hz. Peygamber de elçilik görevi süresince ayrım gözetmeksizin yetiştiği toplumun tüm bireyleriyle iletişim kurmuş ve onlar hakkında yargılayıcı hükümler vermekten kaçınmıştır. Hz. Peygamber’in uyguladığı bu iletişim modeli ashabı tarafından da etkin bir biçimde devam ettirilmiştir. Bireysel kimlik sahibi insanların bir araya gelip iletişim kurmalarıyla grup kimliği oluşmaktadır. Bir grubun üyesi olmak içinde yaşanılan dünyanın sıkıntıları ve olumsuzlukları karşısında bunalıma girmiş bireyleri güvence altına alması yönüyle faydalı olabilir. Bunun yanında bireysel kimliklerinin baskı ve yasaklamalarla etkisiz hale getirilmesinden muzdarip olanlar ile tercihte bulunma özgürlüğü ve özgüvenlerini aktif kılmak isteyenler için grup bir kabusa dönüşecektir. Bireysel ve grup kimlikleri ise ulusal kimliği oluşturmaktadır. Ulusal kimlik daha çok devlet ile ilişkili olup, bireylerin arzu ve heveslerine göre tertip edilmeyecek kadar önemli bir kimlik çeşididir. Bu kimlik, biz ve ötekiler arasında sınır belirlemek için tek düze bir hakkı gaye edinen yönetim ve onun temsilcileri tarafından inşa edilir. Ulusal kimliğin içine doğulur, sonradan bu kimliğe dâhil olunmaz. Bu çalışmada iletişim ve geleneğin ne olduğuna değindikten sonra, geleneğin bireysel, gruba ait ve ulusal kimlikler arasında gerçekleşen iletişimi ne şekilde etkilediği karşılaştırmalı metotla ortaya konmaya çalışılacaktır. Ayrıca geçmişte sergilenen eylemlerin değerli olduğu ancak bu eylemlerin bireysel kimlik sahiplerinin kaderi olmadığı örneklerle ifade edilecektir. Sonuçta katı kaderciliğin ve sorgulamadan yoksun olarak geçmişe duyulan inancın, toplumlardaki iletişimin daha doğmadan son bulmasına, insanlar arasında kin ve nefretin artarak devam etmesine vesile olacağı vurgulanacaktır.","PeriodicalId":509346,"journal":{"name":"RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"8 7","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139958289","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-02-20DOI: 10.29000/rumelide.1439622
İhsan Safi̇, Bahar Kuru
Ahmet Mithat Efendi Türk edebiyatının önemli şahsiyetlerindendir. Farklı türlerde birçok eser kaleme almıştır. Bu eserlerinde okuyucuyu çeşitli konularda bilgilendirmesi, faydalı olacağına inandığı meseleleri izaha çalışması aynı zamanda eserlerinde kendi hayatından da izler bulunabilmesi onu, okuyucu nazarında samimi ve içten göstermektedir. Yaklaşık yarım asır süren matbuat hayatında insanlara pek çok faydalı şeyler kazandıran ve bu yüzden Türk edebiyatında hâce-i evvel olarak anılan Ahmet Mithat Efendi’nin eserleri konu bakımından çeşitlilik gösterir. Bunlardan biri de aile hayatıdır. Evlilik müessesesine önem veren Ahmet Mithat Efendi, pek çok eserinde evlilikten bahsettiği gibi Letaif-i Rivayat’ta da bu meseleye değinir. Letaif-i Rivayat, Ahmet Mithat Efendi’nin 1870-1894 yılları arasında yayımladığı yirmi beş kitaptaki otuz hikâye ve romandan meydana gelen külliyatın ortak adıdır. Külliyatın yedinci kitabı ise Eyvah adında bir tiyatro eseridir. Letaif-i Rivayat’ta yer alan hikâyelerden 11’inde felaketle biten evlilikler tespit edilmiştir. Bunlardan ikisi esaretten dolayı kardeş olduklarını öğrenme, biri görücü usulü evlilik, biri odalık kurumu, ikisi aldatma zannı, biri aldatma, biri din ayrılığı ve üç tanesi de sefahat hayatı sebebiyle felaketle biten evliliklerdir. Yazar, bu ilk eserlerinde evlilik, kadın-erkek ilişkileri, kölelik, cariyelik, görücü usulü evlilik gibi konuları ele alır. Bununla birlikte takındıkları yanlış tutumlarla bu felaketlere sebebiyet veren erkek ve kadınları tenkit eder. Ahmet Mithat Efendi, bu eserlerinde yönlendirme ve tecrübeleriyle yeni girilen Batı medeniyeti dairesinin aile kurumunda meydana getirdiği değişikliklerin doğru algılanmasını ve evlilik müessesesinin önemini vurgular.
{"title":"Ahmet Mithat Efendi’nin Letaif-i Rivayat Adlı Eserinde Felaketle Biten Evlilikler","authors":"İhsan Safi̇, Bahar Kuru","doi":"10.29000/rumelide.1439622","DOIUrl":"https://doi.org/10.29000/rumelide.1439622","url":null,"abstract":"Ahmet Mithat Efendi Türk edebiyatının önemli şahsiyetlerindendir. Farklı türlerde birçok eser kaleme almıştır. Bu eserlerinde okuyucuyu çeşitli konularda bilgilendirmesi, faydalı olacağına inandığı meseleleri izaha çalışması aynı zamanda eserlerinde kendi hayatından da izler bulunabilmesi onu, okuyucu nazarında samimi ve içten göstermektedir. Yaklaşık yarım asır süren matbuat hayatında insanlara pek çok faydalı şeyler kazandıran ve bu yüzden Türk edebiyatında hâce-i evvel olarak anılan Ahmet Mithat Efendi’nin eserleri konu bakımından çeşitlilik gösterir. Bunlardan biri de aile hayatıdır. Evlilik müessesesine önem veren Ahmet Mithat Efendi, pek çok eserinde evlilikten bahsettiği gibi Letaif-i Rivayat’ta da bu meseleye değinir. Letaif-i Rivayat, Ahmet Mithat Efendi’nin 1870-1894 yılları arasında yayımladığı yirmi beş kitaptaki otuz hikâye ve romandan meydana gelen külliyatın ortak adıdır. Külliyatın yedinci kitabı ise Eyvah adında bir tiyatro eseridir. Letaif-i Rivayat’ta yer alan hikâyelerden 11’inde felaketle biten evlilikler tespit edilmiştir. Bunlardan ikisi esaretten dolayı kardeş olduklarını öğrenme, biri görücü usulü evlilik, biri odalık kurumu, ikisi aldatma zannı, biri aldatma, biri din ayrılığı ve üç tanesi de sefahat hayatı sebebiyle felaketle biten evliliklerdir. Yazar, bu ilk eserlerinde evlilik, kadın-erkek ilişkileri, kölelik, cariyelik, görücü usulü evlilik gibi konuları ele alır. Bununla birlikte takındıkları yanlış tutumlarla bu felaketlere sebebiyet veren erkek ve kadınları tenkit eder. Ahmet Mithat Efendi, bu eserlerinde yönlendirme ve tecrübeleriyle yeni girilen Batı medeniyeti dairesinin aile kurumunda meydana getirdiği değişikliklerin doğru algılanmasını ve evlilik müessesesinin önemini vurgular.","PeriodicalId":509346,"journal":{"name":"RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"5 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139958305","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-02-20DOI: 10.29000/rumelide.1440025
Ahmet Derviş Müezzi̇n
أصبح العالم اليوم قرية صغيرة مع وجود الإنترنت الذي سهل حياتنا وجعل من العملية التعليمية أكثر سهولة، وفي كل يوم يمر علينا نكتشف العديد من التقنيات الحديثة في التعليم والتعلم سواء عبر الذكاء الاصطناعي أو من خلال المنصات التعليمية المشهورة التي نشهد تطورها كل فترة وقدرتها على تفعيل التعلم الذاتي وتبسيط العملية التعليمية، ومن هذه المنصات المشهورة "منصة يوديميUdemy -". تكمن مشكلة البحث في مدى فاعلية هذه المنصة وقدرتها على التعليم الذاتي وخاصة تعليم اللغة العربية للناطقين بغيرها. يهدف البحث إلى تصميم دورة رقمية وتحليل أدائها وتأثيرها في تعزيز مهارات الطلاب أثناء تعلم اللغة العربية وقياس تقدُّمهم في التعلم الذاتي عبر "منصة يوديميUdemy -". استخدم الباحث تصورات الدارسين "عينة البحث في جامعة 19مايو" من أجل قياس تجربة أداء دورة "العربية الأكاديمية في النحو والصرف والبلاغة العربية للناطقين بغيرها" وتقييم فاعلية المحتوى المقدم، والتركيز أيضًا على أساليب التدريس المستخدمة وكيفية تأثيرها على تحفيز الطلاب وتعزيز تفاعلهم مع المواد الدراسية. أما السؤال البحثي فكان حول: ما مدى أهمية وفاعلية "منصة يوديميUdemy -" التعليمية في تعزيز التعليم الذاتي عبر الإنترنت من خلال تصميم وتقديم دورة أكاديمية في اللغة العربية للناطقين بغيرها، وما هي تصورات الدارسين قبل التجربة وبعدها؟!. استخدم الباحث المنهج النوعي والكمي لتحليل البيانات واستنتاج النتائج إضافة إلى أدوات مهمة مثل الاستبانة وإثباتها عبر معامل الثبات "ألفا كرونباخ" والاختبارات والمقابلات المركزة. ويتوقع أن يسهم هذا البحث في فهم أفضل لدور المنصات التعليمية الرائدة في تعزيز التعلم الذاتي وتحسين جودة التعليم عبر الإنترنت، مع التركيز على النحو والصرف والبلاغة.
{"title":"دور منصة \"يوديمي\" التعليمية في التعلم الذاتي وفاعليتها في تعليم القواعد والبلاغة العربية للناطقين بغيرها، \"دراسة تطبيقية \"","authors":"Ahmet Derviş Müezzi̇n","doi":"10.29000/rumelide.1440025","DOIUrl":"https://doi.org/10.29000/rumelide.1440025","url":null,"abstract":"أصبح العالم اليوم قرية صغيرة مع وجود الإنترنت الذي سهل حياتنا وجعل من العملية التعليمية أكثر سهولة، وفي كل يوم يمر علينا نكتشف العديد من التقنيات الحديثة في التعليم والتعلم سواء عبر الذكاء الاصطناعي أو من خلال المنصات التعليمية المشهورة التي نشهد تطورها كل فترة وقدرتها على تفعيل التعلم الذاتي وتبسيط العملية التعليمية، ومن هذه المنصات المشهورة \"منصة يوديميUdemy -\". تكمن مشكلة البحث في مدى فاعلية هذه المنصة وقدرتها على التعليم الذاتي وخاصة تعليم اللغة العربية للناطقين بغيرها. يهدف البحث إلى تصميم دورة رقمية وتحليل أدائها وتأثيرها في تعزيز مهارات الطلاب أثناء تعلم اللغة العربية وقياس تقدُّمهم في التعلم الذاتي عبر \"منصة يوديميUdemy -\". استخدم الباحث تصورات الدارسين \"عينة البحث في جامعة 19مايو\" من أجل قياس تجربة أداء دورة \"العربية الأكاديمية في النحو والصرف والبلاغة العربية للناطقين بغيرها\" وتقييم فاعلية المحتوى المقدم، والتركيز أيضًا على أساليب التدريس المستخدمة وكيفية تأثيرها على تحفيز الطلاب وتعزيز تفاعلهم مع المواد الدراسية. أما السؤال البحثي فكان حول: ما مدى أهمية وفاعلية \"منصة يوديميUdemy -\" التعليمية في تعزيز التعليم الذاتي عبر الإنترنت من خلال تصميم وتقديم دورة أكاديمية في اللغة العربية للناطقين بغيرها، وما هي تصورات الدارسين قبل التجربة وبعدها؟!. استخدم الباحث المنهج النوعي والكمي لتحليل البيانات واستنتاج النتائج إضافة إلى أدوات مهمة مثل الاستبانة وإثباتها عبر معامل الثبات \"ألفا كرونباخ\" والاختبارات والمقابلات المركزة. ويتوقع أن يسهم هذا البحث في فهم أفضل لدور المنصات التعليمية الرائدة في تعزيز التعلم الذاتي وتحسين جودة التعليم عبر الإنترنت، مع التركيز على النحو والصرف والبلاغة.","PeriodicalId":509346,"journal":{"name":"RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"14 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139958410","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-02-20DOI: 10.29000/rumelide.1439586
Nadiye Kaplan, Ali Fuat Arici
Bu çalışmada çağdaş çocuk edebiyatı ürünlerinden biri olan TRT Çocuk Dergisi’ni estetik ölçütler doğrultusunda incelemek ve ölçütlere uygunluğunu ortaya koymak hedeflenmiştir. Bilindiği üzere çocuk edebiyatı eserleri; çocukları pek çok yönden olumlu ya da olumsuz etkileyebileceğinden bu ürünlerin onlar için yeterliliklerini ve uygunluklarını sorgulayacak çeşitli ölçütlere ihtiyacı vardır. Bu doğrultuda “Estetik Ölçütler”, Buket Dedeoğlu Orhun’un 2019 yılında yürüttüğü doktora tezi çalışmasında alan uzmanlarının görüşleri neticesinde ortaya konulmuştur. Nitelikli bir çocuk edebiyatı yapıtının taşıması gereken özelliklerden oluşan bu ölçütler, çocuk edebiyatı eserlerinin hem dış yapı hem de içyapı özelliklerini içerisinde barındıran zengin bir listeden oluşmaktadır. İncelemeye tâbi tutulmuş olan TRT Çocuk Dergisi ise yıllardır yayın hayatına devam eden içerisinde çocukların ilgilerini çekebilecek çeşitli etkinlikler, uygulamalar, oyunlar ve görseller olmak üzere; röportaj, gezi yazısı gibi bilgilendirici metinler ve hikaye edici, şiir gibi farklı metin türleriyle donatılmış olan bir dergidir. Çalışmada derginin 2021 yılında çıkmış olan tüm sayılarına yer verilmiştir. Bu doğrultuda yürütülen çalışmada ise derginin o yılda yayımlanan 12 sayısı (ocak ayından aralık ayına) estetik ölçütlerdeki maddelere uygunluğu bakımından incelenmiştir. Araştırma süreci nitel araştırma yöntemlerinden olan durum çalışmasıyla yürütülmüş ve elde edilen veriler estetik ölçütler kontrol listesine göre sınıflandırılmış bulgular metinlerdeki örneklerle sunulmuştur. Çalışma neticesinde ise TRT Çocuk Dergisi’nin estetik ölçütlere uygun olduğu tespit edilmiştir.
{"title":"Çağdaş Çocuk Edebiyatı Eserlerinin Estetik Ölçütler Bakımından İncelenmesi: TRT Çocuk Dergisi Örneği","authors":"Nadiye Kaplan, Ali Fuat Arici","doi":"10.29000/rumelide.1439586","DOIUrl":"https://doi.org/10.29000/rumelide.1439586","url":null,"abstract":"Bu çalışmada çağdaş çocuk edebiyatı ürünlerinden biri olan TRT Çocuk Dergisi’ni estetik ölçütler doğrultusunda incelemek ve ölçütlere uygunluğunu ortaya koymak hedeflenmiştir. Bilindiği üzere çocuk edebiyatı eserleri; çocukları pek çok yönden olumlu ya da olumsuz etkileyebileceğinden bu ürünlerin onlar için yeterliliklerini ve uygunluklarını sorgulayacak çeşitli ölçütlere ihtiyacı vardır. Bu doğrultuda “Estetik Ölçütler”, Buket Dedeoğlu Orhun’un 2019 yılında yürüttüğü doktora tezi çalışmasında alan uzmanlarının görüşleri neticesinde ortaya konulmuştur. Nitelikli bir çocuk edebiyatı yapıtının taşıması gereken özelliklerden oluşan bu ölçütler, çocuk edebiyatı eserlerinin hem dış yapı hem de içyapı özelliklerini içerisinde barındıran zengin bir listeden oluşmaktadır. İncelemeye tâbi tutulmuş olan TRT Çocuk Dergisi ise yıllardır yayın hayatına devam eden içerisinde çocukların ilgilerini çekebilecek çeşitli etkinlikler, uygulamalar, oyunlar ve görseller olmak üzere; röportaj, gezi yazısı gibi bilgilendirici metinler ve hikaye edici, şiir gibi farklı metin türleriyle donatılmış olan bir dergidir. Çalışmada derginin 2021 yılında çıkmış olan tüm sayılarına yer verilmiştir. Bu doğrultuda yürütülen çalışmada ise derginin o yılda yayımlanan 12 sayısı (ocak ayından aralık ayına) estetik ölçütlerdeki maddelere uygunluğu bakımından incelenmiştir. Araştırma süreci nitel araştırma yöntemlerinden olan durum çalışmasıyla yürütülmüş ve elde edilen veriler estetik ölçütler kontrol listesine göre sınıflandırılmış bulgular metinlerdeki örneklerle sunulmuştur. Çalışma neticesinde ise TRT Çocuk Dergisi’nin estetik ölçütlere uygun olduğu tespit edilmiştir.","PeriodicalId":509346,"journal":{"name":"RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"15 12","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139958000","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-02-20DOI: 10.29000/rumelide.1439971
Celal Sarioğlu
Her bir mesleki alanın kendine özgü zorluklar içerdiği akademik söylemde de yaygın olarak kabul edilmektedir. Farklı disiplinlerden akademisyenler ve araştırmacılar bu zorlukları açıklığa kavuşturmak ve çeşitli çözümler önermek için çok sayıda çalışma yürütmüştür. Bu akademik çabaların ana odağı, her bir mesleğin doğasında var olan olumlu ve olumsuz yönlerin nesnel analizi olmuştur. Çevirmenlik mesleği bağlamında değerlendirildiğinde dilin karmaşıklığı, kültürel nüansların doğru bir şekilde iletilmesi, teknolojik gelişmelerin getirdiği yeni zorluklar ve zaman baskısı gibi birçok faktör çevirmenlerin karşılaştığı zorluklardan birkaçı olarak pek çok çalışmanın odağında olmuştur. Bu çalışma, Türkiye'de çevirmenlerin karşılaştığı zorlukları incelemekte, bunların temel nedenlerini tespit etmekte ve çalışma koşullarını kötüleştiren faktörleri tartışmaktadır. İnceleme, bu zorlukların kapsamlı bir şekilde incelenmesini sağlamak amacıyla dört bölüme ayrılmıştır: mesleğe yönelik toplumsal algı, akademik eğitim ve paydaşları, mesleki örgütlenme ve mesleğin yasal tanımı. Son olarak çalışma, çeviri mesleğinin karşılaştığı sorunların eksikliğini gidermek için pratik çözümler sunmaktadır. Akademik açıdan titiz bir yaklaşım benimseyen bu araştırma, mesleki zorluklara ilişkin mevcut literatüre katkıda bulunmakta ve Türkiye'de çevirmenlik alanındaki çalışma koşullarının iyileştirilmesi için incelikli içgörüler ve pragmatik öneriler sunmaktadır.
{"title":"Çevirmenliğin Türkiye’deki sorunlarına yönelik mesleki, akademik ve yasal kapsamda bir inceleme","authors":"Celal Sarioğlu","doi":"10.29000/rumelide.1439971","DOIUrl":"https://doi.org/10.29000/rumelide.1439971","url":null,"abstract":"Her bir mesleki alanın kendine özgü zorluklar içerdiği akademik söylemde de yaygın olarak kabul edilmektedir. Farklı disiplinlerden akademisyenler ve araştırmacılar bu zorlukları açıklığa kavuşturmak ve çeşitli çözümler önermek için çok sayıda çalışma yürütmüştür. Bu akademik çabaların ana odağı, her bir mesleğin doğasında var olan olumlu ve olumsuz yönlerin nesnel analizi olmuştur. Çevirmenlik mesleği bağlamında değerlendirildiğinde dilin karmaşıklığı, kültürel nüansların doğru bir şekilde iletilmesi, teknolojik gelişmelerin getirdiği yeni zorluklar ve zaman baskısı gibi birçok faktör çevirmenlerin karşılaştığı zorluklardan birkaçı olarak pek çok çalışmanın odağında olmuştur. Bu çalışma, Türkiye'de çevirmenlerin karşılaştığı zorlukları incelemekte, bunların temel nedenlerini tespit etmekte ve çalışma koşullarını kötüleştiren faktörleri tartışmaktadır. İnceleme, bu zorlukların kapsamlı bir şekilde incelenmesini sağlamak amacıyla dört bölüme ayrılmıştır: mesleğe yönelik toplumsal algı, akademik eğitim ve paydaşları, mesleki örgütlenme ve mesleğin yasal tanımı. Son olarak çalışma, çeviri mesleğinin karşılaştığı sorunların eksikliğini gidermek için pratik çözümler sunmaktadır. Akademik açıdan titiz bir yaklaşım benimseyen bu araştırma, mesleki zorluklara ilişkin mevcut literatüre katkıda bulunmakta ve Türkiye'de çevirmenlik alanındaki çalışma koşullarının iyileştirilmesi için incelikli içgörüler ve pragmatik öneriler sunmaktadır.","PeriodicalId":509346,"journal":{"name":"RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"5 4","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139958241","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-02-20DOI: 10.29000/rumelide.1439986
Nurcihan Duman, Mehmet Di̇lek, Ömer Faruk Teber
Ebû Abdillâh Mâlik b. Enes b. Mâlik b. Ebî Âmir el-Asbahî el-Yemenî (179/795), bilinen ismiyle; İmam Mâlik’in, Muvatta isimli eseri yazıldığı dönemde, hadis ve fıkıh ilmi henüz müstakil bir ilim haline gelme süreçlerini tamamlamamıştır. Muvatta’, Hadis ve Fıkıh İlmine kaynaklık etmesi bakımından, hadisçiler ve fıkıhçılar tarafından en eski ve en önemli temel eserlerden biri olarak değerlendirilmiş bir kitaptır. Muvatta, geçmişte olduğu gibi günümüzde de kaynak bir eser olma özelliğini korumuş; hadis ve fıkıh alanlarında yapılan çalışmalarda kendisinden faydalanılmıştır. Bu çalışmada, Sicilya’da İmam Mâlik’in Muvatta’ isimli eserinin hadis ilmindeki yerinin ve etkisinin ne olduğu araştırılmış ve hadis ilmi, oluşum, gelişim ve zayıflama süreçleri olmak üzere üç dönem halinde incelenmiştir. İlk dönem: Sicilya’nın Müslümanlar tarafından fethi ile beraber İslâmiyet’in dolayısıyla hadis ilminin oluşum sürecini gösteren dönemdir. İkinci dönem: Müslümanların Sicilya’da ilmî ve iktisadî açıdan zenginleşmeleri neticesinde bu durumun ilmî hayata yansımasıyla hadis ilminin geliştiği dönemdir. Son olarak Normanların (Vikingler) adayı işgal etmeleri sonucunda Müslümanların güvenlik hususundaki endişeleri sebebiyle huzursuz olmaları neticesinde; bazı âlimlerin adayı terk etmeleri sebebiyle zayıflamaya başlayan bununla beraber Normanlı idareciler tarafından adada kalan âlimlerin her açıdan desteklenmeye devam edilmeleri neticesinde oldukça uzun süren üçüncü dönemdir. Bu süreçlerde Sicilya’da hadis derslerinde takip edilen eserler araştırılmış, İmam Mâlik’in Muvatta’ının ve Muvatta’ asıl alınarak yazılan diğer eserlerin neredeyse üç dönemde de özellikle ders halkalarında okutulan kitaplar arasında ilk sırada yer aldıkları görülmüştür.
Abū Abdillāh Mālik b. Anas b. Mālik b. Abī Āmir al-Asbahī al-Yemenī(179/795 年)被称为伊玛目马立克的《穆瓦塔》,当时圣训学和教法学尚未完成成为一门独立科学的过程。穆瓦塔》一书被圣训学家和教法学家视为最古老、最重要的基本著作之一,是圣训和教法的源头。无论在过去还是现在,《穆瓦塔》都保留了其作为资料来源的特点,并在圣训学和教法学领域的研究中得到了应用。本研究调查了伊玛目马利克的《穆瓦塔》在西西里圣训学中的地位和影响,并从三个时期分析了圣训学:形成、发展和衰弱过程。第一个时期:这一时期显示了伊斯兰教的形成过程,因此也显示了随着穆斯林征服西西里而形成的圣训学。第二个时期:在这一时期,由于西西里的穆斯林在科学和经济方面的富足,圣训学得到了发展,并在科学生活中得到了反映。最后,由于诺曼人(维京人)占领了该岛,穆斯林因担心安全问题而变得焦躁不安;第三个时期,由于一些学者离开该岛,该时期开始衰弱,但诺曼人的管理者继续在各方面支持留在岛上的学者。在这些时期,我们对西西里岛圣训班所遵循的著作进行了调查,结果发现伊玛目马利克的《穆瓦塔》和其他以《穆瓦塔》为基础编写的著作几乎在所有三个时期的圣训班所教授的书籍中都占据首位。
{"title":"Sicilya’da hadis ilminin oluşum sürecinde İmam Mâlik’in Muvatta’ isimli eserinin yeri","authors":"Nurcihan Duman, Mehmet Di̇lek, Ömer Faruk Teber","doi":"10.29000/rumelide.1439986","DOIUrl":"https://doi.org/10.29000/rumelide.1439986","url":null,"abstract":"Ebû Abdillâh Mâlik b. Enes b. Mâlik b. Ebî Âmir el-Asbahî el-Yemenî (179/795), bilinen ismiyle; İmam Mâlik’in, Muvatta isimli eseri yazıldığı dönemde, hadis ve fıkıh ilmi henüz müstakil bir ilim haline gelme süreçlerini tamamlamamıştır. Muvatta’, Hadis ve Fıkıh İlmine kaynaklık etmesi bakımından, hadisçiler ve fıkıhçılar tarafından en eski ve en önemli temel eserlerden biri olarak değerlendirilmiş bir kitaptır. Muvatta, geçmişte olduğu gibi günümüzde de kaynak bir eser olma özelliğini korumuş; hadis ve fıkıh alanlarında yapılan çalışmalarda kendisinden faydalanılmıştır. Bu çalışmada, Sicilya’da İmam Mâlik’in Muvatta’ isimli eserinin hadis ilmindeki yerinin ve etkisinin ne olduğu araştırılmış ve hadis ilmi, oluşum, gelişim ve zayıflama süreçleri olmak üzere üç dönem halinde incelenmiştir. İlk dönem: Sicilya’nın Müslümanlar tarafından fethi ile beraber İslâmiyet’in dolayısıyla hadis ilminin oluşum sürecini gösteren dönemdir. İkinci dönem: Müslümanların Sicilya’da ilmî ve iktisadî açıdan zenginleşmeleri neticesinde bu durumun ilmî hayata yansımasıyla hadis ilminin geliştiği dönemdir. Son olarak Normanların (Vikingler) adayı işgal etmeleri sonucunda Müslümanların güvenlik hususundaki endişeleri sebebiyle huzursuz olmaları neticesinde; bazı âlimlerin adayı terk etmeleri sebebiyle zayıflamaya başlayan bununla beraber Normanlı idareciler tarafından adada kalan âlimlerin her açıdan desteklenmeye devam edilmeleri neticesinde oldukça uzun süren üçüncü dönemdir. Bu süreçlerde Sicilya’da hadis derslerinde takip edilen eserler araştırılmış, İmam Mâlik’in Muvatta’ının ve Muvatta’ asıl alınarak yazılan diğer eserlerin neredeyse üç dönemde de özellikle ders halkalarında okutulan kitaplar arasında ilk sırada yer aldıkları görülmüştür.","PeriodicalId":509346,"journal":{"name":"RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"12 4","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139958267","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-02-20DOI: 10.29000/rumelide.1439573
Nazik Müge Teki̇n
Yabancı/ikinci dil olarak Türkçe öğretimi günümüzde yeni sayılabilecek bir alandır. Ülkemize gelen uluslararası öğrenci sayısının gün geçtikçe artması nedeniyle bu alan daha önemli bir yer teşkil etmeye başlamıştır. Ancak kurumlarımızda özel amaçlı akademik yabancı/ikinci dil olarak Türkçe öğretimi alanı ihmal edilmektedir. Özel amaçlı akademik yabancı dil öğretimi için gerekli programlar, ders kitapları, materyal ve ders içerikleri resmi şekilde oluşmamış durumdadır. Yabancı/ikinci dil olarak özel amaçlı akademik Türkçe bu eksikliklerin giderilmesinde derlem tabanlı çalışmaların faydalı olacağı düşünülmektedir. Derlem çalışmaları farklı disiplinlerde uygulanmakla birlikte yabancı/ikinci dil öğretiminde de aktif şekilde kullanılmaktadır. Derlem tabanlı çalışmalar, sözcük listelerinin kullanımı yabancı/ikinci dil öğretiminde ders kitaplarının, materyallerinin, etkinliklerinin ve programlarının hazırlanmasına katkıda bulunmaktadır. Bu ihtiyaç doğrultusunda, yabancı/ikinci dil olarak özel amaçlı Türkçe öğretimi kapsamında, uluslararası öğrencilerin sıklıkla tercih ettiği inşaat mühendisliği alanı ile ilgili derlem tabanlı bir çalışmanın yapılması gerekli görülmüştür. Çalışmada 2005-2022 yılları arasında ULAKBİM’de taranan dergilerde inşaat mühendisliği ile ilgili 157 makale incelenmiştir. Bu sebeple çalışmada belge tarama yöntemi kullanılmıştır. Çalışma kapsamında genel amaçlı ve özel amaçlı yabancı/ikinci dil öğretiminin farklılığı, bu bağlamda farklı içerik ve materyallerin kullanılması gerektiği ve derlem tabanlı çalışmaların yabancı/ikinci dil öğretimine sunduğu faydalar üzerinde durulmuştur. İlgili alanda 216 terim ve 107 akademik Türkçeye yönelik sözcük tespit edilmiş ve sözcük listeleri oluşturulmuştur.
{"title":"Yabancı/İkinci Dil Olarak Özel Amaçlı Akademik Türkçe Öğretiminde İnşaat Mühendisliği Teknik ve Akademik Söz Varlığı","authors":"Nazik Müge Teki̇n","doi":"10.29000/rumelide.1439573","DOIUrl":"https://doi.org/10.29000/rumelide.1439573","url":null,"abstract":"Yabancı/ikinci dil olarak Türkçe öğretimi günümüzde yeni sayılabilecek bir alandır. Ülkemize gelen uluslararası öğrenci sayısının gün geçtikçe artması nedeniyle bu alan daha önemli bir yer teşkil etmeye başlamıştır. Ancak kurumlarımızda özel amaçlı akademik yabancı/ikinci dil olarak Türkçe öğretimi alanı ihmal edilmektedir. Özel amaçlı akademik yabancı dil öğretimi için gerekli programlar, ders kitapları, materyal ve ders içerikleri resmi şekilde oluşmamış durumdadır. Yabancı/ikinci dil olarak özel amaçlı akademik Türkçe bu eksikliklerin giderilmesinde derlem tabanlı çalışmaların faydalı olacağı düşünülmektedir. Derlem çalışmaları farklı disiplinlerde uygulanmakla birlikte yabancı/ikinci dil öğretiminde de aktif şekilde kullanılmaktadır. Derlem tabanlı çalışmalar, sözcük listelerinin kullanımı yabancı/ikinci dil öğretiminde ders kitaplarının, materyallerinin, etkinliklerinin ve programlarının hazırlanmasına katkıda bulunmaktadır. Bu ihtiyaç doğrultusunda, yabancı/ikinci dil olarak özel amaçlı Türkçe öğretimi kapsamında, uluslararası öğrencilerin sıklıkla tercih ettiği inşaat mühendisliği alanı ile ilgili derlem tabanlı bir çalışmanın yapılması gerekli görülmüştür. Çalışmada 2005-2022 yılları arasında ULAKBİM’de taranan dergilerde inşaat mühendisliği ile ilgili 157 makale incelenmiştir. Bu sebeple çalışmada belge tarama yöntemi kullanılmıştır. Çalışma kapsamında genel amaçlı ve özel amaçlı yabancı/ikinci dil öğretiminin farklılığı, bu bağlamda farklı içerik ve materyallerin kullanılması gerektiği ve derlem tabanlı çalışmaların yabancı/ikinci dil öğretimine sunduğu faydalar üzerinde durulmuştur. İlgili alanda 216 terim ve 107 akademik Türkçeye yönelik sözcük tespit edilmiş ve sözcük listeleri oluşturulmuştur.","PeriodicalId":509346,"journal":{"name":"RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"14 8","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139958013","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-02-20DOI: 10.29000/rumelide.1439766
Serkan Kiliç
Antalya’nın kuzeybatısında yer alan Korkuteli İlçesi, İbn-i Battuta ile Evliya Çelebi’nin Seyahatnamelerinde ve Neşri’de “Istanos” adıyla anılmaktadır. XV. ve XVI. yüzyıllara ait Teke Sancağı Tapu Tahrir Defterleri’nde Antalya’nın ilçe ve köylerine, XIII. yüzyıldan itibaren çoğunluğunu Üç-Oklar’ın oluşturduğu Türkmen topluluklarının yerleştirildiği bilinmektedir. Oğuz boyuna mensup olan ve Teke Yöresinde yer alan Sarıkeçili Yörükleri, 19. yüzyılda genellikle Korkuteli ve Kızılkaya hattında bulunmakla birlikte Antalya çevresi, Istanos, Mirahor, Yelten, Yazır, Alifahreddinisagir, Garibce, Anbehan, Çaykenarı, Zivind, Tavşan Bükü, İğdir, Kızılkaya, Bademağacı ve Avdan’da konargöçer olarak yaşamışlardır. Yörükler, gittikleri bölgelerde kendi kültürlerini gerek yaşam biçimleriyle gerekse halı, kilim gibi dokumalar ve mezar yapılarında görülen süslemelerle yaşatmaya çalışmışlardır. Avdan Köyü’nde yaşayan Yörüklere ait mezar taşlarında da kendi kültürlerine ait olduğu düşünülen motiflerle karşılaşılmaktadır. Bu motifler arasında daha çok hayat ağacı, suyolu, muska ve gezegenleri sembolize eden geometrik ve bitkisel motiflerin kullanıldığı görülmektedir. Bu çalışmada, Korkuteli’nin Avdan köy mezarlığında yer alan süslemeli mezar taşları incelenmiştir. Değerlendirmeye alınan mezar taşlarındaki süslemelerin hem Antalya’nın çevre bölgelerinde yer alan mezar taşlarıyla hem de Anadolu’nun farklı yerlerinde dokunan halı ve kilimlerinde görülen motifler ile karşılaştırması yapılarak mezar taşlarında görülen süslemeler arasında benzerlik ve farklılıkların tespit edilmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca bu amaç doğrultusunda incelenen mezar taşlarındaki süslemelerin, Türk kültüründe kullanılan semboller ile ilişkileri tartışılmaktadır.
{"title":"Korkuteli’nin Avdan Köyü Mezarlığındaki Süslemeli Mezar Taşları Üzerine Bir İnceleme","authors":"Serkan Kiliç","doi":"10.29000/rumelide.1439766","DOIUrl":"https://doi.org/10.29000/rumelide.1439766","url":null,"abstract":"Antalya’nın kuzeybatısında yer alan Korkuteli İlçesi, İbn-i Battuta ile Evliya Çelebi’nin Seyahatnamelerinde ve Neşri’de “Istanos” adıyla anılmaktadır. XV. ve XVI. yüzyıllara ait Teke Sancağı Tapu Tahrir Defterleri’nde Antalya’nın ilçe ve köylerine, XIII. yüzyıldan itibaren çoğunluğunu Üç-Oklar’ın oluşturduğu Türkmen topluluklarının yerleştirildiği bilinmektedir. Oğuz boyuna mensup olan ve Teke Yöresinde yer alan Sarıkeçili Yörükleri, 19. yüzyılda genellikle Korkuteli ve Kızılkaya hattında bulunmakla birlikte Antalya çevresi, Istanos, Mirahor, Yelten, Yazır, Alifahreddinisagir, Garibce, Anbehan, Çaykenarı, Zivind, Tavşan Bükü, İğdir, Kızılkaya, Bademağacı ve Avdan’da konargöçer olarak yaşamışlardır. Yörükler, gittikleri bölgelerde kendi kültürlerini gerek yaşam biçimleriyle gerekse halı, kilim gibi dokumalar ve mezar yapılarında görülen süslemelerle yaşatmaya çalışmışlardır. Avdan Köyü’nde yaşayan Yörüklere ait mezar taşlarında da kendi kültürlerine ait olduğu düşünülen motiflerle karşılaşılmaktadır. Bu motifler arasında daha çok hayat ağacı, suyolu, muska ve gezegenleri sembolize eden geometrik ve bitkisel motiflerin kullanıldığı görülmektedir. Bu çalışmada, Korkuteli’nin Avdan köy mezarlığında yer alan süslemeli mezar taşları incelenmiştir. Değerlendirmeye alınan mezar taşlarındaki süslemelerin hem Antalya’nın çevre bölgelerinde yer alan mezar taşlarıyla hem de Anadolu’nun farklı yerlerinde dokunan halı ve kilimlerinde görülen motifler ile karşılaştırması yapılarak mezar taşlarında görülen süslemeler arasında benzerlik ve farklılıkların tespit edilmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca bu amaç doğrultusunda incelenen mezar taşlarındaki süslemelerin, Türk kültüründe kullanılan semboller ile ilişkileri tartışılmaktadır.","PeriodicalId":509346,"journal":{"name":"RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"16 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139958397","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-02-20DOI: 10.29000/rumelide.1439608
Mihriban Aydin
Türk runik harfli eski Türk yazıtları, bugün sayısı beş yüzü aşmış, Türkçenin bilinen ilk yazılı belgeleridir. Bu metinler üzerindeki çalışmalar, Vilhelm Thomsen’in yazı sistemini çözdüğünü duyurması ve yayımlaması ile başlar. Dolayısıyla 1893 yılından bugüne kadar bu metinler üzerindeki çalışmalar artık binlerle ifade edilmektedir. Yazıtlar dönemi Türkçesinden elde edilen her bulgu, yalnızca Türkçenin türlü devirleri ve bugünkü çağdaş dönemleri hakkında bilgi vermez; bu metinler, aynı zamanda birçok bilim dalının da ilgi alanına girer. Bunun yanında bazı Asya ve Avrupa halkları hakkında da başvuru kaynakları arasında gösterilir. Bu makalede Uygur Kağanlığı’nın ilk dönemleri hakkında bilgi edinilebilen Tes Yazıtı’nın güney yüzünün 3. satırındaki ilgerü konmak ifadesinin gözden kaçmış bir deyim olabileceği öne sürüldü. Makalenin giriş bölümünün ardından birinci bölümde, önceki okuma ve anlamlandırmalara yer verildi. Bu okuma ve anlamlandırmalar üzerinde çeşitli değerlendirmelerde bulunuldu. İkinci bölümde yeni bir okuma ve anlamlandırma dikkatlere sunuldu. Ardından ilgerü konmak ifadesi hakkında değerlendirmeler yapıldı. Bir isim ve bir fiilden oluşan bu yapıda anahtar kelime kuşkusuz ilgerüdür. Bu nedenle ilgerü kelimesinin anlam dünyası hakkında bilinenler sıralandıktan ve ardından kon- fiilinin tanıkları verildikten sonra, ilgerü kon- deyiminin “doğuya yerleşmek” yerine, “önüne oturmak, başına geçmek” olarak anlamlandırılması gerektiği öne sürüldü. Bu yeni anlam ile satırın anlam bağlamının da daha anlaşılır olduğu dikkatlere sunuldu.
{"title":"Tes Yazıtı’nın Güney Yüzünün 3. Satırında Yeni Bir Deyim? İlgerü konmak","authors":"Mihriban Aydin","doi":"10.29000/rumelide.1439608","DOIUrl":"https://doi.org/10.29000/rumelide.1439608","url":null,"abstract":"Türk runik harfli eski Türk yazıtları, bugün sayısı beş yüzü aşmış, Türkçenin bilinen ilk yazılı belgeleridir. Bu metinler üzerindeki çalışmalar, Vilhelm Thomsen’in yazı sistemini çözdüğünü duyurması ve yayımlaması ile başlar. Dolayısıyla 1893 yılından bugüne kadar bu metinler üzerindeki çalışmalar artık binlerle ifade edilmektedir. Yazıtlar dönemi Türkçesinden elde edilen her bulgu, yalnızca Türkçenin türlü devirleri ve bugünkü çağdaş dönemleri hakkında bilgi vermez; bu metinler, aynı zamanda birçok bilim dalının da ilgi alanına girer. Bunun yanında bazı Asya ve Avrupa halkları hakkında da başvuru kaynakları arasında gösterilir. Bu makalede Uygur Kağanlığı’nın ilk dönemleri hakkında bilgi edinilebilen Tes Yazıtı’nın güney yüzünün 3. satırındaki ilgerü konmak ifadesinin gözden kaçmış bir deyim olabileceği öne sürüldü. Makalenin giriş bölümünün ardından birinci bölümde, önceki okuma ve anlamlandırmalara yer verildi. Bu okuma ve anlamlandırmalar üzerinde çeşitli değerlendirmelerde bulunuldu. İkinci bölümde yeni bir okuma ve anlamlandırma dikkatlere sunuldu. Ardından ilgerü konmak ifadesi hakkında değerlendirmeler yapıldı. Bir isim ve bir fiilden oluşan bu yapıda anahtar kelime kuşkusuz ilgerüdür. Bu nedenle ilgerü kelimesinin anlam dünyası hakkında bilinenler sıralandıktan ve ardından kon- fiilinin tanıkları verildikten sonra, ilgerü kon- deyiminin “doğuya yerleşmek” yerine, “önüne oturmak, başına geçmek” olarak anlamlandırılması gerektiği öne sürüldü. Bu yeni anlam ile satırın anlam bağlamının da daha anlaşılır olduğu dikkatlere sunuldu.","PeriodicalId":509346,"journal":{"name":"RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"4 5","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139958437","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}