Pub Date : 2023-12-20DOI: 10.29000/rumelide.1406005
Deniz Ayyildiz
Peter Ackroyd’s novel The Casebook of Victor Frankenstein, as a postmodern intertextual novel, reimagines and rewrites Mary Shelley’s seminal novel Frankenstein: or, The Modern Prometheus, by putting its titular character in the historical conditions in which Mary Shelley composed her narrative. It is proposed in the study that in Ackroyd’s novel, Victor Frankenstein is imagined as a Romantic genius figure who is inspired by the Romantic poets of the early 19th century Britain. This study aims to show how Ackroyd’s portrayal of Victor Frankenstein as a Romantic artist problematises the very concept of Romantic genius by exposing the shortcomings of genius figures and their lack of self-perception. The concept of genius is discussed by referencing to the Romantic tradition in the British literature and it is inspected how Ackroyd’s postmodern novel decentralises the genius figures, by depicting them as productions of a class-conscious society. It is discussed that these historical figures are socially constructed figures who, behind all their idolisations, are fallible human beings. The discussion is expanded by examining the postmodern inclinations of the text which recontextualises the Frankenstein myth. This article questions whether a historical narrative can be considered as valid in a postmodern era in which meaning perpetually multiplies.
{"title":"The problematisation of Romantic genius in Peter Ackroyd’s The Casebook of Victor Frankenstein","authors":"Deniz Ayyildiz","doi":"10.29000/rumelide.1406005","DOIUrl":"https://doi.org/10.29000/rumelide.1406005","url":null,"abstract":"Peter Ackroyd’s novel The Casebook of Victor Frankenstein, as a postmodern intertextual novel, reimagines and rewrites Mary Shelley’s seminal novel Frankenstein: or, The Modern Prometheus, by putting its titular character in the historical conditions in which Mary Shelley composed her narrative. It is proposed in the study that in Ackroyd’s novel, Victor Frankenstein is imagined as a Romantic genius figure who is inspired by the Romantic poets of the early 19th century Britain. This study aims to show how Ackroyd’s portrayal of Victor Frankenstein as a Romantic artist problematises the very concept of Romantic genius by exposing the shortcomings of genius figures and their lack of self-perception. The concept of genius is discussed by referencing to the Romantic tradition in the British literature and it is inspected how Ackroyd’s postmodern novel decentralises the genius figures, by depicting them as productions of a class-conscious society. It is discussed that these historical figures are socially constructed figures who, behind all their idolisations, are fallible human beings. The discussion is expanded by examining the postmodern inclinations of the text which recontextualises the Frankenstein myth. This article questions whether a historical narrative can be considered as valid in a postmodern era in which meaning perpetually multiplies.","PeriodicalId":509346,"journal":{"name":"RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"35 4","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139168711","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-12-20DOI: 10.29000/rumelide.1405761
Ayşe Özdemi̇r, A. Kaya
Bu araştırmada Refik Durbaş’a ait çocuk şiirlerinin içerik açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Nitel araştırma modeli kullanılan bu çalışmada veriler doküman incelemesi yöntemiyle elde edilmiştir. Araştırmanın evrenini Refik Durbaş’ın kitapları oluşturmaktadır. Örneklemi ise Refik Durbaş’ın çocuklar için yazdığı şiir kitaplarıdır. Çalışmanın dokümanlarını Refik Durbaş’ın -Bez Bebekle Kuklası, Yaramaz Şiirler, Kırmızı Kanatlı Kartal, Kar Üstünde Beyaz Bulut, Şaşkın Baykuş, Kuyruğu Zıp Zıp Kanguru, Çırak Çıktı Çocukluğum, Büyüsün Düşler ve Nar Düştü Kar Üstüne- dokuz şiir kitabı oluşturmuştur. Refik Durbaş’ın 229 şiiri içerik bağlamında tema ve konu başlığı altında incelenmiştir. İncelenen metnin fazlalığı nedeniyle belirlenen temaların alt konu başlıkları birer şiir örnekleri ile somutlaştırılmaya çalışılmıştır. Şiirlerdeki tema ve konunun belirlenmesinde 2019 Türkçe Dersi Öğretim Programı esas alınmıştır. Programda yer alan on altı temadan kullanım sıklığına göre sırasıyla Doğa ve Evren, Çocuk Dünyası, Birey ve Toplum, Milli Kültürümüz, Hak ve Özgürlükler, Zaman ve Mekân, İletişim ve Duygular olmak üzere sekizine yer verildiği tespit edilmiştir. Genel itibariyle kitapların belirli bir tema etrafında yazıldığı sonucuna varılmıştır. Kuyruğu Zıp Zıp Kanguru ve Şaşkın Baykuş’un Doğa ve Evren teması; Nar Düştü Kar Üstüne’de Çocuk Dünyası teması; Çırak Çıktı Çocukluğum’da Hak ve Özgürlükler ile Çocuk Dünyası; Kırmızı Kanatlı Kartal’ın Milli Kültürümüz ve Yaramaz Şiirler’de ise İletişim temasının hâkim olduğu görülmektedir.
{"title":"Refik Durbaş’ın Çocuk Şiirlerinin İçerik Yönünden İncelenmesi","authors":"Ayşe Özdemi̇r, A. Kaya","doi":"10.29000/rumelide.1405761","DOIUrl":"https://doi.org/10.29000/rumelide.1405761","url":null,"abstract":"Bu araştırmada Refik Durbaş’a ait çocuk şiirlerinin içerik açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Nitel araştırma modeli kullanılan bu çalışmada veriler doküman incelemesi yöntemiyle elde edilmiştir. Araştırmanın evrenini Refik Durbaş’ın kitapları oluşturmaktadır. Örneklemi ise Refik Durbaş’ın çocuklar için yazdığı şiir kitaplarıdır. Çalışmanın dokümanlarını Refik Durbaş’ın -Bez Bebekle Kuklası, Yaramaz Şiirler, Kırmızı Kanatlı Kartal, Kar Üstünde Beyaz Bulut, Şaşkın Baykuş, Kuyruğu Zıp Zıp Kanguru, Çırak Çıktı Çocukluğum, Büyüsün Düşler ve Nar Düştü Kar Üstüne- dokuz şiir kitabı oluşturmuştur. Refik Durbaş’ın 229 şiiri içerik bağlamında tema ve konu başlığı altında incelenmiştir. İncelenen metnin fazlalığı nedeniyle belirlenen temaların alt konu başlıkları birer şiir örnekleri ile somutlaştırılmaya çalışılmıştır. Şiirlerdeki tema ve konunun belirlenmesinde 2019 Türkçe Dersi Öğretim Programı esas alınmıştır. Programda yer alan on altı temadan kullanım sıklığına göre sırasıyla Doğa ve Evren, Çocuk Dünyası, Birey ve Toplum, Milli Kültürümüz, Hak ve Özgürlükler, Zaman ve Mekân, İletişim ve Duygular olmak üzere sekizine yer verildiği tespit edilmiştir. Genel itibariyle kitapların belirli bir tema etrafında yazıldığı sonucuna varılmıştır. Kuyruğu Zıp Zıp Kanguru ve Şaşkın Baykuş’un Doğa ve Evren teması; Nar Düştü Kar Üstüne’de Çocuk Dünyası teması; Çırak Çıktı Çocukluğum’da Hak ve Özgürlükler ile Çocuk Dünyası; Kırmızı Kanatlı Kartal’ın Milli Kültürümüz ve Yaramaz Şiirler’de ise İletişim temasının hâkim olduğu görülmektedir.","PeriodicalId":509346,"journal":{"name":"RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"34 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139169336","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-12-20DOI: 10.29000/rumelide.1405711
Haktan Kaplan, Selçuk Peker
Dil, yalnızca belirli kurallardan ve sistemlerden oluşan mekanik bir yapı ile göstergeler dünyası olarak görülmez. Dil, kurallarla ve sistemlerle örülü bir yapı olmasının yanında mensubu olduğu toplumun kültürel ögelerini de yansıtan bir ayna olarak nitelendirilir. Ayrıca dil, ait olduğu toplumun kültürünün hem yaratıcısı hem de aktarıcısı konumundadır. Tüm bunlar göz önüne alındığında dil ve kültür arasındaki bu yakın ilişkinin boyutu daha da belirgin bir hâle gelir. Kültür iletiminin önem kazandığı günümüz yabancı dil öğretim süreçlerinde, dil öğretim materyallerinden olan ders kitapları yabancı dil öğretiminin yanında içerisinde yer alan ve bilinçli bir şekilde seçilmiş metinleri sayesinde kültür iletimine ve kültürel mirasa oldukça önem vermektedir. Bu çalışmada dil ile kültür arasındaki ilişki yazılı kültür ortamı ürünlerinden olan kitaplar bağlamında ele alınmaya çalışılmıştır. Çalışma “Yeni İstanbul Uluslararası Öğrenciler İçin Türkçe Öğretim Seti” A1/A2/B1/B2/C1 düzeylerindeki kitaplar ile sınırlandırılmıştır. Çalışmada öncelikle nitel araştırma yöntemlerinden belgesel kaynak derleme metodu kullanılmıştır. Bu doğrultuda ilk olarak “Yeni İstanbul Uluslararası Öğrenciler İçin Türkçe Öğretim Seti (A1/A2/B1/B2/C1 Düzeyleri)” kaynak tarama metodu ile taranmış, böylelikle eğitim setinde yer alan ders kitaplarındaki okuma-konuşma-yazma ve dinleme becerilerini oluşturan metinlerdeki somut ve somut olmayan kültürel değerler tespit edilmiştir. Bu tespitler sonucunda çalışmaya konu olan sette somut kültürel değerlerin somut olmayan kültürel değerlere oranla daha fazla yer aldığı görülmüştür. Somut kültürel değerlerin daha çok görsel içerikler barındırdığı, somut olmayan kültürel değerlerin ise görselden çok metinler üzerinden iletiminin yapıldığı belirlenmiştir.
语言不仅被视为一种由特定规则和系统以及符号世界组成的机械结构。语言不仅是一种由规则和系统编织而成的结构,而且还是一面反映其所属社会文化元素的镜子。此外,语言既是其所属社会文化的创造者,也是其所属社会文化的传播者。综上所述,语言与文化之间的密切关系就更加明显了。在当今重视文化传承的外语教学过程中,作为语言教材之一的教科书,在外语教学之余,通过有意识地选编课文,对文化传承和文化传播给予了高度重视。本研究试图从书籍这一书面文化环境的产物入手,探讨语言与文化之间的关系。研究对象仅限于《Yeni İstanbul 土耳其语留学生教材集》中 A1/A2/B1/B2/C1 级别的书籍。首先,本研究采用了定性研究方法之一的文献资料整理法。在这方面,首先用文献综述法对《伊斯坦布尔留学生土耳其语教材(A1/A2/B1/B2/C1级)》进行了扫描,从而确定了教材中构成阅读-口语-写作-听力技能的课文中有形和无形的文化价值。确定的结果表明,有形文化价值比无形文化价值更多地被纳入研究范围。经确定,有形文化价值包含更多的视觉内容,而无形文化价值是通过文字而不是视觉来传播的。
{"title":"Kültürel miras ve dil öğretimi bağlamında “Yeni İstanbul Uluslararası Öğrenciler İçin Türkçe Öğretim Seti”ne dair bir değerlendirme","authors":"Haktan Kaplan, Selçuk Peker","doi":"10.29000/rumelide.1405711","DOIUrl":"https://doi.org/10.29000/rumelide.1405711","url":null,"abstract":"Dil, yalnızca belirli kurallardan ve sistemlerden oluşan mekanik bir yapı ile göstergeler dünyası olarak görülmez. Dil, kurallarla ve sistemlerle örülü bir yapı olmasının yanında mensubu olduğu toplumun kültürel ögelerini de yansıtan bir ayna olarak nitelendirilir. Ayrıca dil, ait olduğu toplumun kültürünün hem yaratıcısı hem de aktarıcısı konumundadır. Tüm bunlar göz önüne alındığında dil ve kültür arasındaki bu yakın ilişkinin boyutu daha da belirgin bir hâle gelir. Kültür iletiminin önem kazandığı günümüz yabancı dil öğretim süreçlerinde, dil öğretim materyallerinden olan ders kitapları yabancı dil öğretiminin yanında içerisinde yer alan ve bilinçli bir şekilde seçilmiş metinleri sayesinde kültür iletimine ve kültürel mirasa oldukça önem vermektedir. Bu çalışmada dil ile kültür arasındaki ilişki yazılı kültür ortamı ürünlerinden olan kitaplar bağlamında ele alınmaya çalışılmıştır. Çalışma “Yeni İstanbul Uluslararası Öğrenciler İçin Türkçe Öğretim Seti” A1/A2/B1/B2/C1 düzeylerindeki kitaplar ile sınırlandırılmıştır. Çalışmada öncelikle nitel araştırma yöntemlerinden belgesel kaynak derleme metodu kullanılmıştır. Bu doğrultuda ilk olarak “Yeni İstanbul Uluslararası Öğrenciler İçin Türkçe Öğretim Seti (A1/A2/B1/B2/C1 Düzeyleri)” kaynak tarama metodu ile taranmış, böylelikle eğitim setinde yer alan ders kitaplarındaki okuma-konuşma-yazma ve dinleme becerilerini oluşturan metinlerdeki somut ve somut olmayan kültürel değerler tespit edilmiştir. Bu tespitler sonucunda çalışmaya konu olan sette somut kültürel değerlerin somut olmayan kültürel değerlere oranla daha fazla yer aldığı görülmüştür. Somut kültürel değerlerin daha çok görsel içerikler barındırdığı, somut olmayan kültürel değerlerin ise görselden çok metinler üzerinden iletiminin yapıldığı belirlenmiştir.","PeriodicalId":509346,"journal":{"name":"RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"13 12","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139170926","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-12-20DOI: 10.29000/rumelide.1409123
Fatma Teki̇n
Özellikle yirminci yüzyılın ortalarından itibaren, başta politik ve ekonomik unsurlar ve küreselleşmenin etkisiyle, koleksiyon odaklı müzecilik anlayışı; yerini eğitim, teknoloji ve ziyaretçi odaklı bir müzecilik anlayışına bırakmış; UNESCO ve ICOM gibi uluslararası organizasyonların kurulmasıyla da bilimsel bir nitelik kazanmıştır. Çağdaş müzelerin sahip olduğu uygulama atölyeleri; eğlence ve dinlenme yerleri gibi mekânsal yapılanmaları; sunum, konferans, sohbet gibi etkinlikleri bu müzeleri bütüncül bir anlayışın ürünü kılmaktadır. Bu durum da çağdaş müzeleri; bilgilendirici, eğitici, deneyim kazandırıcı, eğlendirici, dinlendirici vb. sosyo-kültürel kazançlarıyla kent folklorunun önemli bir araştırma alanı haline getirmektedir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında, Cumhuriyet’in 100. yılında İzmir’de kurulan Arkas Sanat’ın, İzmir kent folklorunda çağdaş müzecilik anlayışının bir örneği olarak ilk kez tanıtılması bu çalışmanın ana amacını oluşturmaktadır. Bu bağlamda, Arkas Sanat’ın kültür-sanat faaliyetleri; bu faaliyetlerin tür, amaç-kapsam gibi yönlerden nitelikleri ve özellikle de Mattheys Köşkü’nde sergilenen halı koleksiyonu araştırılmıştır. Araştırmada, halı koleksiyonu özelinde köşkte sergilenen 75 adet halı zaman, mekân/yer ve motif bilgileri yönünden incelenmiş ve kültürel mirası yansıtan yönleri, 26 halı örneklemi üzerinden değerlendirilmiştir. Sergilenen halıların, türünün en temel ve nadide örneklerini temsil etmesi ve barındırdığı motifler ile döneminin duygu, düşünce ve inanç dünyasını yansıtması açısından kıymetli birer somut kültür miras olduğu görülmüştür. Tüm bu incelemeler neticesinde, Arkas Sanat’ın temelde Türk kültürüne, özelde ise İzmir kent kültürüne kazandırılmış bir değer olduğu aşikârdır. Ayrıca sahip olduğu halı koleksiyonu, Anadolu’da yüzyıllardır devam eden dokumacılık geleneğine ait dokuma tezgâhı, ipliklerin ve aletlerin bulunduğu bir sergi salonu, halı dokuma geleneğini anlatan dijital bir gösteri salonu, Arcademia’da gerçekleştirilen kültürel etkinlikleri ve bunlara ilave olarak köşkün bahçesinde yer alan kafesi ve mini golf sahası ile de toplumun tüm kesimlerini kucaklayan çağdaş müzecilik anlayışına uygun kültürel bir merkez olduğu görülmüştür.
{"title":"İzmir Kent Folklorunda Çağdaş Bir Müzecilik Anlayışı: Arkas Sanat Örneği","authors":"Fatma Teki̇n","doi":"10.29000/rumelide.1409123","DOIUrl":"https://doi.org/10.29000/rumelide.1409123","url":null,"abstract":"Özellikle yirminci yüzyılın ortalarından itibaren, başta politik ve ekonomik unsurlar ve küreselleşmenin etkisiyle, koleksiyon odaklı müzecilik anlayışı; yerini eğitim, teknoloji ve ziyaretçi odaklı bir müzecilik anlayışına bırakmış; UNESCO ve ICOM gibi uluslararası organizasyonların kurulmasıyla da bilimsel bir nitelik kazanmıştır. Çağdaş müzelerin sahip olduğu uygulama atölyeleri; eğlence ve dinlenme yerleri gibi mekânsal yapılanmaları; sunum, konferans, sohbet gibi etkinlikleri bu müzeleri bütüncül bir anlayışın ürünü kılmaktadır. Bu durum da çağdaş müzeleri; bilgilendirici, eğitici, deneyim kazandırıcı, eğlendirici, dinlendirici vb. sosyo-kültürel kazançlarıyla kent folklorunun önemli bir araştırma alanı haline getirmektedir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında, Cumhuriyet’in 100. yılında İzmir’de kurulan Arkas Sanat’ın, İzmir kent folklorunda çağdaş müzecilik anlayışının bir örneği olarak ilk kez tanıtılması bu çalışmanın ana amacını oluşturmaktadır. Bu bağlamda, Arkas Sanat’ın kültür-sanat faaliyetleri; bu faaliyetlerin tür, amaç-kapsam gibi yönlerden nitelikleri ve özellikle de Mattheys Köşkü’nde sergilenen halı koleksiyonu araştırılmıştır. Araştırmada, halı koleksiyonu özelinde köşkte sergilenen 75 adet halı zaman, mekân/yer ve motif bilgileri yönünden incelenmiş ve kültürel mirası yansıtan yönleri, 26 halı örneklemi üzerinden değerlendirilmiştir. Sergilenen halıların, türünün en temel ve nadide örneklerini temsil etmesi ve barındırdığı motifler ile döneminin duygu, düşünce ve inanç dünyasını yansıtması açısından kıymetli birer somut kültür miras olduğu görülmüştür. Tüm bu incelemeler neticesinde, Arkas Sanat’ın temelde Türk kültürüne, özelde ise İzmir kent kültürüne kazandırılmış bir değer olduğu aşikârdır. Ayrıca sahip olduğu halı koleksiyonu, Anadolu’da yüzyıllardır devam eden dokumacılık geleneğine ait dokuma tezgâhı, ipliklerin ve aletlerin bulunduğu bir sergi salonu, halı dokuma geleneğini anlatan dijital bir gösteri salonu, Arcademia’da gerçekleştirilen kültürel etkinlikleri ve bunlara ilave olarak köşkün bahçesinde yer alan kafesi ve mini golf sahası ile de toplumun tüm kesimlerini kucaklayan çağdaş müzecilik anlayışına uygun kültürel bir merkez olduğu görülmüştür.","PeriodicalId":509346,"journal":{"name":"RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"136 ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139170958","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-12-20DOI: 10.29000/rumelide.1405827
Şevket Sarper Dörter
This article examines the texts and practices of online activist group ‘Anonymous’ from the perspective of, ‘carnivalesque,’ ‘détournement,’ and ‘spectacle’ in order to explore the overlaps between the tactics of online resistance and the mass media’s strategic containment. Hackers and trolls are pranksters who know the cultural and linguistic values and connotations they work with. Their practices rely on mischief, provocation, and other forms of pranks that generate spectacle both online and offline. Provocation necessitates a keen observation on dominant and popular values in one society. Carnival, as a concept, manifests new formations of togetherness in any given community. With the element of play, community building, and spectacle Anonymous is a countercultural movement in aligned with Theodore Rozsak’s conception of the term. Anonymous as a group which started as a collective for online antagonism is a perfect example through which one can observe how countercultural practices reflect and subvert hegemonic discourses. In this article, I argue that through the appropriation of mass media cultural practices, Anonymous’ activism reinforces the already-dominant language and symbols in the cultural hegemony of late capitalism. However, by embracing the playful and participatory aspects of carnivalesque, this form of activism holds the potential to transform its ‘users’ from passive voyeurs of mischief to active political subjects.
{"title":"A for Anonymous V for Viral: Analyzing Online Activism Through Carnivalesque and Politics of Spectacle","authors":"Şevket Sarper Dörter","doi":"10.29000/rumelide.1405827","DOIUrl":"https://doi.org/10.29000/rumelide.1405827","url":null,"abstract":"This article examines the texts and practices of online activist group ‘Anonymous’ from the perspective of, ‘carnivalesque,’ ‘détournement,’ and ‘spectacle’ in order to explore the overlaps between the tactics of online resistance and the mass media’s strategic containment. Hackers and trolls are pranksters who know the cultural and linguistic values and connotations they work with. Their practices rely on mischief, provocation, and other forms of pranks that generate spectacle both online and offline. Provocation necessitates a keen observation on dominant and popular values in one society. Carnival, as a concept, manifests new formations of togetherness in any given community. With the element of play, community building, and spectacle Anonymous is a countercultural movement in aligned with Theodore Rozsak’s conception of the term. Anonymous as a group which started as a collective for online antagonism is a perfect example through which one can observe how countercultural practices reflect and subvert hegemonic discourses. In this article, I argue that through the appropriation of mass media cultural practices, Anonymous’ activism reinforces the already-dominant language and symbols in the cultural hegemony of late capitalism. However, by embracing the playful and participatory aspects of carnivalesque, this form of activism holds the potential to transform its ‘users’ from passive voyeurs of mischief to active political subjects.","PeriodicalId":509346,"journal":{"name":"RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"38 4","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139169291","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-12-20DOI: 10.29000/rumelide.1409129
Lemi Akin
Dillerin yaşamlarını uzun yıllar devam ettirebilmesi için üretkenliğe ve canlılığa ihtiyaçları vardır. Her dilin kuralları birbirinden farklı olduğu için bu devamlılığı farklı yollardan karşılarlar. Eklemeli dil grubunda olmayan Batı dillerinde, yeni kelime yapma yöntemlerinden biri olarak genellikle kelime birleştirme yolu tercih edilmiştir. Eklemeli dillerde ise yapım ekleri ne kadar fazla ve işlek olursa dil de o kadar canlı ve üretkendir. Türk dilinin üretkenliğini de bu yapım ekleri karşılar. Bu çalışmada, Eski Anadolu Türkçesi, Türkiye Türkçesi ve Türkiye Türkçesi ağızlarında var olan yapım ekleri karşılaştırılarak bunlarda ortak kullanılan yapım ekleri tespit edilmiştir. Bu yapım eklerinden tek şekilli, ancak çok işlevli yapım ekleri üzerinde ayrıntılı bir şekilde durulmuştur. İsimden isim, isimden fiil, fiilden isim ve fiilden fiil yapım eklerinde ortak olarak kullanılan yedi ek tespit edilmiş, hangi yapım eki için kullanılmış ise onunla ilgili örnekler verilmiştir. Araştırma sonunda, Türkçenin isim ve fiil köklerine getirilen yapım eklerinin daha çok isim yapma işlevinde kullanıldığı görülmüştür. Ayrıca Eski Anadolu Türkçesi, Türkiye Türkçesi ve Türkiye Türkçesi ağızlarında kesintisiz olarak kullanılan yapım eklerinin bütün yapım ekleri içindeki oranı da yaklaşık dörtte birdir. Bu da tespit edilen yapım eklerinin diğerlerine göre daha işlek, daha sürekli ve daha canlı olduğunu göstermektedir.
{"title":"Eski Anadolu Türkçesi, Türkiye Türkçesi ve Türkiye Türkçesi Ağızlarında Tek Şekilli, Çok İşlevli Yapım Ekleri","authors":"Lemi Akin","doi":"10.29000/rumelide.1409129","DOIUrl":"https://doi.org/10.29000/rumelide.1409129","url":null,"abstract":"Dillerin yaşamlarını uzun yıllar devam ettirebilmesi için üretkenliğe ve canlılığa ihtiyaçları vardır. Her dilin kuralları birbirinden farklı olduğu için bu devamlılığı farklı yollardan karşılarlar. Eklemeli dil grubunda olmayan Batı dillerinde, yeni kelime yapma yöntemlerinden biri olarak genellikle kelime birleştirme yolu tercih edilmiştir. Eklemeli dillerde ise yapım ekleri ne kadar fazla ve işlek olursa dil de o kadar canlı ve üretkendir. Türk dilinin üretkenliğini de bu yapım ekleri karşılar. Bu çalışmada, Eski Anadolu Türkçesi, Türkiye Türkçesi ve Türkiye Türkçesi ağızlarında var olan yapım ekleri karşılaştırılarak bunlarda ortak kullanılan yapım ekleri tespit edilmiştir. Bu yapım eklerinden tek şekilli, ancak çok işlevli yapım ekleri üzerinde ayrıntılı bir şekilde durulmuştur. İsimden isim, isimden fiil, fiilden isim ve fiilden fiil yapım eklerinde ortak olarak kullanılan yedi ek tespit edilmiş, hangi yapım eki için kullanılmış ise onunla ilgili örnekler verilmiştir. Araştırma sonunda, Türkçenin isim ve fiil köklerine getirilen yapım eklerinin daha çok isim yapma işlevinde kullanıldığı görülmüştür. Ayrıca Eski Anadolu Türkçesi, Türkiye Türkçesi ve Türkiye Türkçesi ağızlarında kesintisiz olarak kullanılan yapım eklerinin bütün yapım ekleri içindeki oranı da yaklaşık dörtte birdir. Bu da tespit edilen yapım eklerinin diğerlerine göre daha işlek, daha sürekli ve daha canlı olduğunu göstermektedir.","PeriodicalId":509346,"journal":{"name":"RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"12 7","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139169517","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-12-20DOI: 10.29000/rumelide.1406004
Saman Hashemipour, Charlene Erica Dushime
Siyahi kadınlar cesaretli ve acıya dayanıklı olarak doğar ve yetiştirilirler, ancak sergiledikeleri dayanıklık, gizlice tahammül ettikleri tacize karşı olan tepkiden ibarettir. Alice Walker ve Toni Morrison edebi romanlarında, aile içi istismar ve cinsel şiddete maruz kalan siyahi kadın kahramanları tasvir ediyorlar. Bu makale, Julia Kristeva’nın Öznellik teorisini baz alarak, kadınların aktif katılımının özgün ve doğal taraflarının kültür ve politik açıdan tekrar kazandırma yollarını incelemektedir. Böylece kadınlar sadece kendilerini baskıdan kurtarmakla kalmayıp, ayrıca, erkek özneyi boşluktan, istikrarsızlıktan ve hareketsizlikten de kurtarabilirler. Buna karşılık, Renklerden Moru ve En Mavi Göz’ün sayfalarında tasvir edilen saf dürüstlük, siyah topluluk tarafından sıcak karşılanmamıştır. İletinin sebebi, esas olarak normdan sapmış gözüken siyahi kadınların mücadelelerinin siyahi erkeklere bağlı olduğunu kurgulanarak gösterildiğinden kaynaklanmış olabilir. Toni Morrison ve Alice Walker için sessiz kalmak anlaşılabilir bir sorun değildir ve buna dayalı olarak, bu çalışma, Kristeva’nın kadın öznelliğinin yapısına dayalı olarak önerdiği çözümler ve tasvir ettiği dünya alternatif olarak sunulmuştur. Böylece, kayıp öznelliğin tasviri aracılığı ile, Alice Walker’ın Renklerden Moru ve Toni Morrison’un En Mavi Göz romanlarında, siyahi toplumun aile içi şiddet ve cinsel istismar sorunu incelenmektedir. Walker, Morrison ve çoğu feminist eleştirmen, insanın doğasında olan başka kadınlarla veya anne ile rekabet etme duygusu ötesinde—akademik düzeyde önemli bir rekabete rağmen—siyahi feminist yazarlar arasındaki analojileri vurgulamaktadırlar. Modern hayatın ekonomik zorluklarından, ırksal terörlerden ve Afrikalı-Amerikalıların kültürel geçmişinden bağımsız olarak, her iki yazar da dünyaya acıları hakkında konuşan Amerikalı siyahilerin anlatılan gerçeklerin yansımasını sağlıyorlar. Onlar için küresel ve tanınmış bir figür olmak, Afrikalı-Amerikalı toplumun endişelerini, kültürünü ve kimliğini dile getirme ve yansıtılması için bir araçtır.
{"title":"Alice Walker’ın Renklerden Moru ve Toni Morrison’un En Mavi Göz romanlarında aile içi şiddet ve cinsel istismar: Öznellik sorunu","authors":"Saman Hashemipour, Charlene Erica Dushime","doi":"10.29000/rumelide.1406004","DOIUrl":"https://doi.org/10.29000/rumelide.1406004","url":null,"abstract":"Siyahi kadınlar cesaretli ve acıya dayanıklı olarak doğar ve yetiştirilirler, ancak sergiledikeleri dayanıklık, gizlice tahammül ettikleri tacize karşı olan tepkiden ibarettir. Alice Walker ve Toni Morrison edebi romanlarında, aile içi istismar ve cinsel şiddete maruz kalan siyahi kadın kahramanları tasvir ediyorlar. Bu makale, Julia Kristeva’nın Öznellik teorisini baz alarak, kadınların aktif katılımının özgün ve doğal taraflarının kültür ve politik açıdan tekrar kazandırma yollarını incelemektedir. Böylece kadınlar sadece kendilerini baskıdan kurtarmakla kalmayıp, ayrıca, erkek özneyi boşluktan, istikrarsızlıktan ve hareketsizlikten de kurtarabilirler. Buna karşılık, Renklerden Moru ve En Mavi Göz’ün sayfalarında tasvir edilen saf dürüstlük, siyah topluluk tarafından sıcak karşılanmamıştır. İletinin sebebi, esas olarak normdan sapmış gözüken siyahi kadınların mücadelelerinin siyahi erkeklere bağlı olduğunu kurgulanarak gösterildiğinden kaynaklanmış olabilir. Toni Morrison ve Alice Walker için sessiz kalmak anlaşılabilir bir sorun değildir ve buna dayalı olarak, bu çalışma, Kristeva’nın kadın öznelliğinin yapısına dayalı olarak önerdiği çözümler ve tasvir ettiği dünya alternatif olarak sunulmuştur. Böylece, kayıp öznelliğin tasviri aracılığı ile, Alice Walker’ın Renklerden Moru ve Toni Morrison’un En Mavi Göz romanlarında, siyahi toplumun aile içi şiddet ve cinsel istismar sorunu incelenmektedir. Walker, Morrison ve çoğu feminist eleştirmen, insanın doğasında olan başka kadınlarla veya anne ile rekabet etme duygusu ötesinde—akademik düzeyde önemli bir rekabete rağmen—siyahi feminist yazarlar arasındaki analojileri vurgulamaktadırlar. Modern hayatın ekonomik zorluklarından, ırksal terörlerden ve Afrikalı-Amerikalıların kültürel geçmişinden bağımsız olarak, her iki yazar da dünyaya acıları hakkında konuşan Amerikalı siyahilerin anlatılan gerçeklerin yansımasını sağlıyorlar. Onlar için küresel ve tanınmış bir figür olmak, Afrikalı-Amerikalı toplumun endişelerini, kültürünü ve kimliğini dile getirme ve yansıtılması için bir araçtır.","PeriodicalId":509346,"journal":{"name":"RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"50 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139170402","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-12-20DOI: 10.29000/rumelide.1405817
Safaa Sawsak
بحثنا عن اللّغة الرّبيعيّة، معناها وتعريفها، وكيفيّة مجيئها، ثمّ أثر هذه اللّغة في كتب التّراث الإسلاميّ، و تخريج العلماء وتوجيههم للكلمات الواردة في الأحاديث النّبويّة، وفي شعر الشّعراء، واستفادة العلماء منها في منظوماتهم العلميّة، فلقد مرّت القواعد الإملائيّة بتاريخ طويل من التّغيير والتّبديل واجتهادات العلماء، حتّى وصلت إلى ما وصلت إليه اليوم، وهي اصطلاحات للعلماء وضعوها واجتهدوا في عمليّة الوضع هذه، ومن هذه القواعد تنوين النّصب، حيث يتمّ رسمه على ألف زائدة لأجل الوقف عليه بألف العوض، وذلك بخلاف المنوّن المرفوع والمجرور نحو جاء زيد ومررت بزيد، إذ الوقف عليه بحذف نون التّنوين وإسكان الحرف الأخير، ولذلك لم يكتبوا تنوين النّصب على التّاء المربوطة بالألف، لأنّنا نقف عليها هاء، فنقول عند الوقف في "صنعت طاولةً : طاوله، بالهاء ولا نقول: طاولتا وأمّا في لغة ربيعة فإنّه تتمّ كتابة تنوين النّصب على الحرف الأخير من الكلمة، دون ألف، مهما كان هذا الحرف، وبالتّالي فهم يقفون على المنصوب المنوّن بالسّكون، فلا يحتاج الكاتب بلغتهم إلى الألف ، ولكنهم يقرؤون الكلمة بالتّنوين فما العلّة ؟ وقد أشكلت بعض القراءات في بعض المواضع على العلماء، فكان أحد وجوه توجيه هذه القراءة هو تخريجها على اللّغة الرّبيعيّة. ووقعت اللّغة الرّبيعيّة في كتب الحديث النبويّ وفي كثير من أشعار العرب، والغاية من البحث هو أن يتعرّف طلّاب العلم على جانب من جوانب إحدى لغات العرب والذي كان له أثر واضح في كتب التّراث الإسلاميّ، وغاية أخرى خاصّة بمن يطالع في المخطوطات القديمة، ويقرأ في كتب التّراث الإسلاميّ، فيتعرّف على أحد الأساليب اللّغوية من لغات العرب من حيث النّحو، وأثر هذا الأسلوب من حيث الإملاء.
بحثنا عن اللّغة الرّبيعيّة، معناها وتعريفها، وكيفيّة مجيئها، ثمّ أثر هذه اللّغة في كتب التّراث الإسلاميّ، و تخريج العلماء وتوجيههم للكلمات الواردة في الأحاديث النّبويّة، وفي شعرالشّعراء، واستفادة العلماء منها في منظوماتهم العلميّة، فلقد مرّت القواعد الإملائيّة بتاريخ طويل من التّغير والتّبديل واجتهادات العلماء، حتّى وصلت إلى ما وصلت إليه اليوم، وهياصطلاحات للعلماء وضعوها واجتهدوا في عمليّة الوضع هذه، ومن هذه القواعد تنوين النّصب، حيث يتمّ رسمه على ألف زائدة لأجل الوقف عليه بألف العوض، وذلك بخلاف المنوّن المرفوع والمجرور نحوجاء زيد ومررت بزيد، إذ الوقف عليه بحذف نون التّنوين وإسكان الحرف الأخير، ولذلك لم يكتبوا تنوين النّصب على التّاء المربوطة بالألف، لأنّنا نقف عليها هاء، فنقول عند الوقف في "صنعت طاولةً :طاولها بالهاء ولا نقول:طاولتا وأمّا في لغة ربيعة فإنّه تتمّ كتابة تنوين النّصب على الحرف الأخير من الكلمة، دون ألف، مهما كانهذا الحرف، وبالتّالي فهم يقفون على المنصوب المنوّن بالسّكون، فلا يحتاج الكاتببلغتهم إلى الألف ، ولكنهم يقرؤون الكلمة بالتّنوين فما العلّة وقد أشكلت بعض القراءات في بعض المواضع على العلماءا فكان أحد وجوه توجيه هذه القراءة هو تخريجها على اللّغة الرّبيعيّة. وقعت اللّغة الرّبيعيّة في كتب الحديث النبويّ وفي كثير من أشعار العرب، والغاية من البحث هو أن يتعرّف طلّاب العلم على جانب من جوانب إحدى لغات العرب والذي كان له أثر واضح في كتب التّراثالإسلاميّ، وغاية أخرى خاصّة بمن يطالع في المخطوطات القديمة، ويقرأ في كتب التّراث الإسلاميّ، فيتعرّف على أحد الأساليب اللّغوية من لغات العرب من حيث النّحو، وأثر هذا الأسلوب من حيث الإملاء.
{"title":"اللّغة الرّبيعيّة وأثرها في كتب التّراث الإسلاميّ","authors":"Safaa Sawsak","doi":"10.29000/rumelide.1405817","DOIUrl":"https://doi.org/10.29000/rumelide.1405817","url":null,"abstract":"بحثنا عن اللّغة الرّبيعيّة، معناها وتعريفها، وكيفيّة مجيئها، ثمّ أثر هذه اللّغة في كتب التّراث الإسلاميّ، و تخريج العلماء وتوجيههم للكلمات الواردة في الأحاديث النّبويّة، وفي شعر الشّعراء، واستفادة العلماء منها في منظوماتهم العلميّة، فلقد مرّت القواعد الإملائيّة بتاريخ طويل من التّغيير والتّبديل واجتهادات العلماء، حتّى وصلت إلى ما وصلت إليه اليوم، وهي اصطلاحات للعلماء وضعوها واجتهدوا في عمليّة الوضع هذه، ومن هذه القواعد تنوين النّصب، حيث يتمّ رسمه على ألف زائدة لأجل الوقف عليه بألف العوض، وذلك بخلاف المنوّن المرفوع والمجرور نحو جاء زيد ومررت بزيد، إذ الوقف عليه بحذف نون التّنوين وإسكان الحرف الأخير، ولذلك لم يكتبوا تنوين النّصب على التّاء المربوطة بالألف، لأنّنا نقف عليها هاء، فنقول عند الوقف في \"صنعت طاولةً : طاوله، بالهاء ولا نقول: طاولتا وأمّا في لغة ربيعة فإنّه تتمّ كتابة تنوين النّصب على الحرف الأخير من الكلمة، دون ألف، مهما كان هذا الحرف، وبالتّالي فهم يقفون على المنصوب المنوّن بالسّكون، فلا يحتاج الكاتب بلغتهم إلى الألف ، ولكنهم يقرؤون الكلمة بالتّنوين فما العلّة ؟ وقد أشكلت بعض القراءات في بعض المواضع على العلماء، فكان أحد وجوه توجيه هذه القراءة هو تخريجها على اللّغة الرّبيعيّة. ووقعت اللّغة الرّبيعيّة في كتب الحديث النبويّ وفي كثير من أشعار العرب، والغاية من البحث هو أن يتعرّف طلّاب العلم على جانب من جوانب إحدى لغات العرب والذي كان له أثر واضح في كتب التّراث الإسلاميّ، وغاية أخرى خاصّة بمن يطالع في المخطوطات القديمة، ويقرأ في كتب التّراث الإسلاميّ، فيتعرّف على أحد الأساليب اللّغوية من لغات العرب من حيث النّحو، وأثر هذا الأسلوب من حيث الإملاء.","PeriodicalId":509346,"journal":{"name":"RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"14 15","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139168474","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-12-20DOI: 10.29000/rumelide.1406073
Mehmet Güneş
The distinguished American novelist Stephen Crane has been regarded as one of the pioneers of naturalism in American Novel. In his novel The Red Badge of Courage, naturalism occurs through the whole story, realism and impressionism also play an important part in his work. Cited for its fresh narrative style and naturalistic, realistic and impressionistic depictions of combat, the novel made him a celebrity. Naturalism sometimes depicts the relationship between individual and nature, focusing on the characters in their environment. Nature’s indifference to humanity’s fate is such naturalistic element explored in this novel. The reality of war is shown in its brutality, boredom and injustice. Crane carefully uses imagery that reflects the perspective and state of the protagonist. In this study, it is aimed to examine Stephen Crane’s novel as a non-traditional war narrative, where he reflects the inner experience of its protagonist, a soldier fleeing war from the perspectives of realism, naturalism and impressionism. In this thematic and descriptive study, text analysis was used and examples of naturalism, realism and impressionism were interpreted. In this work, which is close to the naturalness of daily language, the use of images and colour is important. The author has managed to convey the civil war in the most effective way, even though he did not live during the war years. This work, which reflects the American Civil War through the internal transformations experienced by the soldiers, provided a different perspective as well as general topics such as the north-south conflict.
{"title":"Realist, Naturalist, Impressionist Narrative Techniques and Themes in Crane’s the Red Badge of Courage","authors":"Mehmet Güneş","doi":"10.29000/rumelide.1406073","DOIUrl":"https://doi.org/10.29000/rumelide.1406073","url":null,"abstract":"The distinguished American novelist Stephen Crane has been regarded as one of the pioneers of naturalism in American Novel. In his novel The Red Badge of Courage, naturalism occurs through the whole story, realism and impressionism also play an important part in his work. Cited for its fresh narrative style and naturalistic, realistic and impressionistic depictions of combat, the novel made him a celebrity. Naturalism sometimes depicts the relationship between individual and nature, focusing on the characters in their environment. Nature’s indifference to humanity’s fate is such naturalistic element explored in this novel. The reality of war is shown in its brutality, boredom and injustice. Crane carefully uses imagery that reflects the perspective and state of the protagonist. In this study, it is aimed to examine Stephen Crane’s novel as a non-traditional war narrative, where he reflects the inner experience of its protagonist, a soldier fleeing war from the perspectives of realism, naturalism and impressionism. In this thematic and descriptive study, text analysis was used and examples of naturalism, realism and impressionism were interpreted. In this work, which is close to the naturalness of daily language, the use of images and colour is important. The author has managed to convey the civil war in the most effective way, even though he did not live during the war years. This work, which reflects the American Civil War through the internal transformations experienced by the soldiers, provided a different perspective as well as general topics such as the north-south conflict.","PeriodicalId":509346,"journal":{"name":"RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"14 9","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139168479","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-12-20DOI: 10.29000/rumelide.1405994
Merve Hançer
This paper explores the concept of feminism and the representation of female characters in Hungarian and English novel, pointing out their similarities and dissimilarities regarding the period and different cultures in which they were written. Consideration is given to Magda Szabó’s The Door (1987) in Hungarian literature, and her contemporary Jeanette Winterson’s Sexing the Cherry (1989) in English literature. The ways in which these significant female authors deal with women’s problems, their position in society and their attributed roles and identities from different perspectives, are examined in detail. In each of these works, the female protagonist takes a stand against the identities and expected duties imposed on her as a woman and the abstract barriers constructed between female and male that aim to control her life. These works of fiction enable the female voice, so often disparaged and disregarded by men, to be heard; and enable us to observe how female writers characterize women. Therefore, these selected novels escape the precedent of male patriarchy and the representation of women in the works of male writers. What differentiates this study is to allow women’s voices from different cultures to be heard and their stories’ being transmitted from female authors who could provide an insight into the minds of women both in Britain and Hungary. Finally, critical points of feminism and the position of women in Hungarian and British society are compared so as to illustrate the persistent exclusion of women from active social life.
本文探讨了匈牙利和英国小说中的女权主义概念和女性角色的表现形式,指出了它们在创作时期和不同文化背景下的异同。研究对象是匈牙利文学中玛格达-萨博(Magda Szabó)的《门》(The Door,1987 年)和与她同时代的英国文学作家珍妮特-温特森(Jeanette Winterson)的《樱桃的性别》(Sexing the Cherry,1989 年)。我们从不同角度详细研究了这些重要女作家处理女性问题的方式、她们在社会中的地位以及她们的角色和身份。在每部作品中,女主人公都站出来反对强加给她的女性身份和预期义务,以及旨在控制她生活的男女之间的抽象壁垒。这些小说作品让我们听到了经常被男性贬低和漠视的女性的声音,也让我们观察到女作家是如何塑造女性形象的。因此,这些被选中的小说摆脱了男性父权制和男性作家作品中女性形象的先例。这项研究的与众不同之处在于,我们可以听到来自不同文化背景的女性的声音,她们的故事可以从女作家那里得到传播,而这些女作家可以让我们深入了解英国和匈牙利女性的思想。最后,比较了女权主义的关键点以及妇女在匈牙利和英国社会中的地位,以说明妇女一直被排斥在活跃的社会生活之外。
{"title":"Emerence from The Door, and the ‘Dog Woman’ as ‘Manly-Woman’ from Sexing the Cherry","authors":"Merve Hançer","doi":"10.29000/rumelide.1405994","DOIUrl":"https://doi.org/10.29000/rumelide.1405994","url":null,"abstract":"This paper explores the concept of feminism and the representation of female characters in Hungarian and English novel, pointing out their similarities and dissimilarities regarding the period and different cultures in which they were written. Consideration is given to Magda Szabó’s The Door (1987) in Hungarian literature, and her contemporary Jeanette Winterson’s Sexing the Cherry (1989) in English literature. The ways in which these significant female authors deal with women’s problems, their position in society and their attributed roles and identities from different perspectives, are examined in detail. In each of these works, the female protagonist takes a stand against the identities and expected duties imposed on her as a woman and the abstract barriers constructed between female and male that aim to control her life. These works of fiction enable the female voice, so often disparaged and disregarded by men, to be heard; and enable us to observe how female writers characterize women. Therefore, these selected novels escape the precedent of male patriarchy and the representation of women in the works of male writers. What differentiates this study is to allow women’s voices from different cultures to be heard and their stories’ being transmitted from female authors who could provide an insight into the minds of women both in Britain and Hungary. Finally, critical points of feminism and the position of women in Hungarian and British society are compared so as to illustrate the persistent exclusion of women from active social life.","PeriodicalId":509346,"journal":{"name":"RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"70 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139169299","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}