Yaratici ve yaraticilik soyut kavramlar oldugu icin tanimlanmasi guctur ve bilimsel calismalarla gunluk dilde cesitli anlamlarda kullanilmaktadir. Bu calismada Turkcede yaratici ve yaraticilik kavramlarinin gunluk dilde ne anlamlara geldigi sosyal medyadan elde edilen veriler analiz edilerek arastirilmistir. Calismada, Buyuk Veri yontemleri ve derlem dilbilim ile ilkornek kuramlari kullanilarak yaratici ve yaraticilik kavramlarinin anlamlarinin ortaya cikartilmasi hedeflenmistir. Bu calisma icin Twitterdan Şubat 2018-Mart 2019 tarihleri arasinda Rich Site Summary (RSS) ve Twitter beslemeleri (API) yardimiyla, Turkce filtresiyle, icinde “yaratici” ve “yaraticilik” gecen, birbirinin kopyasi olmayan, bir twiti RT ibaresiyle aynen tekrarlamayan ve bir twite cevap niteliginde olmayanlar toplanmistir. Bu sekilde toplam 40.382 adet yaratici iceren ve 13.007 adet icinde yaraticilik gecen twit otomatik olarak elde edilmistir. Yaratici verisi 124.028’u farkli sozcuk olmak uzere toplam 828.661 sozcukten, yaraticilik verisi ise 57.448’i farkli sozcuk olmak uzere toplam 268.886 sozcukten olusmaktadir. Bu verilerin analizinde Antconc ve Lancbox programlarindan ve siklik, logaritmik siklik, MI, DeltaP ve G gibi cesitli istatistiksel analizlerden yararlanilmistir. Sonuclar gunluk dilde yaratici ve yaraticilik kavramlarinin kullanimi ile bu kavramlarin sozluklerdeki ve bilim alanlarindaki karsiliklarinin birbiriyle ortusmedigini gostermektedir. Ornegin, sozluklerde kullanilan zeka, dusunce, dusunme, hayal gucu gibi kavramlar guncel dilde de anlamli bir sekilde siklikla kullanilmaktadir. Ancak sozluklerde yaratici tanimi icin kullanilan “kreatif” sozcugu gunluk dilde siklikla kullanilmamakla birlikte yaraticilik sozcugunun Ingilizce karsiligi olan creativityhashtag (#) isaretiyle birlikte siklikla kullanilmaktadir. Ayrica, bilim alanlarinda kullanilan farkli yollari kullanma, farkli dusunme gibi ifadelerle gunluk dilde siklikla karsilasilirken problem cozme ve motivasyon gibi kavramlar nadir kullanilmaktadir. Dolayisiyla, sozluklerde tanimlar guncellenirken bu yeni bulgulardan yani kavramlarin gunluk dilde kullanimlarindan yararlanilmalidir. Bilimsel tanimlarda ve arastirmalarda ise, bu kavramlarin bilimsel tanimlariyla, sozluklerdeki tanimlardan ve gunluk dilde kullanimlarindan farkliliklarinin alti cizilmeli ve bu farkliliklar dikkate alinarak arastirmalar yurutulmelidir.
{"title":"Yaratıcılık ve Yaratıcı Olma Kavramlarının Günlük Dilde Anlamları","authors":"Engin Arık, Beril T. Atik","doi":"10.26650/sp2019-0066","DOIUrl":"https://doi.org/10.26650/sp2019-0066","url":null,"abstract":"Yaratici ve yaraticilik soyut kavramlar oldugu icin tanimlanmasi guctur ve bilimsel calismalarla gunluk dilde cesitli anlamlarda kullanilmaktadir. Bu calismada Turkcede yaratici ve yaraticilik kavramlarinin gunluk dilde ne anlamlara geldigi sosyal medyadan elde edilen veriler analiz edilerek arastirilmistir. Calismada, Buyuk Veri yontemleri ve derlem dilbilim ile ilkornek kuramlari kullanilarak yaratici ve yaraticilik kavramlarinin anlamlarinin ortaya cikartilmasi hedeflenmistir. Bu calisma icin Twitterdan Şubat 2018-Mart 2019 tarihleri arasinda Rich Site Summary (RSS) ve Twitter beslemeleri (API) yardimiyla, Turkce filtresiyle, icinde “yaratici” ve “yaraticilik” gecen, birbirinin kopyasi olmayan, bir twiti RT ibaresiyle aynen tekrarlamayan ve bir twite cevap niteliginde olmayanlar toplanmistir. Bu sekilde toplam 40.382 adet yaratici iceren ve 13.007 adet icinde yaraticilik gecen twit otomatik olarak elde edilmistir. Yaratici verisi 124.028’u farkli sozcuk olmak uzere toplam 828.661 sozcukten, yaraticilik verisi ise 57.448’i farkli sozcuk olmak uzere toplam 268.886 sozcukten olusmaktadir. Bu verilerin analizinde Antconc ve Lancbox programlarindan ve siklik, logaritmik siklik, MI, DeltaP ve G gibi cesitli istatistiksel analizlerden yararlanilmistir. Sonuclar gunluk dilde yaratici ve yaraticilik kavramlarinin kullanimi ile bu kavramlarin sozluklerdeki ve bilim alanlarindaki karsiliklarinin birbiriyle ortusmedigini gostermektedir. Ornegin, sozluklerde kullanilan zeka, dusunce, dusunme, hayal gucu gibi kavramlar guncel dilde de anlamli bir sekilde siklikla kullanilmaktadir. Ancak sozluklerde yaratici tanimi icin kullanilan “kreatif” sozcugu gunluk dilde siklikla kullanilmamakla birlikte yaraticilik sozcugunun Ingilizce karsiligi olan creativityhashtag (#) isaretiyle birlikte siklikla kullanilmaktadir. Ayrica, bilim alanlarinda kullanilan farkli yollari kullanma, farkli dusunme gibi ifadelerle gunluk dilde siklikla karsilasilirken problem cozme ve motivasyon gibi kavramlar nadir kullanilmaktadir. Dolayisiyla, sozluklerde tanimlar guncellenirken bu yeni bulgulardan yani kavramlarin gunluk dilde kullanimlarindan yararlanilmalidir. Bilimsel tanimlarda ve arastirmalarda ise, bu kavramlarin bilimsel tanimlariyla, sozluklerdeki tanimlardan ve gunluk dilde kullanimlarindan farkliliklarinin alti cizilmeli ve bu farkliliklar dikkate alinarak arastirmalar yurutulmelidir.","PeriodicalId":224243,"journal":{"name":"Psikoloji Çalışmaları / Studies in Psychology","volume":"50 3 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2020-09-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129808265","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
The relationship between job stress and task performance is frequently studied in the literature. However, it is seen that there are fewer studies examining the relationship between job stress and safety performance which has important outcomes such as life safety. Therefore, the first aim of the present study was determined as examining the relationship between job stress and safety performance. Although previous studies have demonstrated the effects of various individual and situational factors on the job stress-performance relationship, it is noteworthy that the moderator role of the safety climate has not been examined yet. In this respect, another aim of the study is to investigate the moderator role of the safety climate as a situational variable in the relationships between job stress and sub-dimensions of safety performance. The present study was conducted with employees from the health sector as it contains both the most stressful jobs and high level of safety performance expectation. In this regard, the participants of the present study consisted of 165 healthcare professionals (73.3% women, 26.7% men) reached within the borders of Istanbul and Kocaeli. These professionals work in various departments and different roles (doctors, nurses, technicians, physiotherapists, laborants) in 11 institutions including three public hospitals and eight private hospitals. Job Stressor Appraisal Scale, Safe Behavior Scale and Safety Climate Scale were used to collect data. The correlation analysis results demonstrated the negative and significant relationship between job stress and safety compliance and safety participation as sub-dimensions of safety performance. Furthermore, it was found that the relationship between job stress and safety participation was moderated by the safety climate. These results indicate that while work stress increases safety participation in a low safety climate, it decreases in a high safety climate. On the other hand, the moderator effect of safety climate was not found statistically significant in the relationship between job stress and safety compliance. These results were compared with other research results in the literature and the effects of measurement-related and environmental factors on the results were discussed.
{"title":"İş Stresi ve Güvenlik Performansı Arasındaki İlişkide Güvenlik İkliminin Düzenleyici Rolü: Sağlık Sektöründe Bir İnceleme","authors":"Ferhat Ayyıldız, D. Çam","doi":"10.26650/SP2020-0006","DOIUrl":"https://doi.org/10.26650/SP2020-0006","url":null,"abstract":"The relationship between job stress and task performance is frequently studied in the literature. However, it is seen that there are fewer studies examining the relationship between job stress and safety performance which has important outcomes such as life safety. Therefore, the first aim of the present study was determined as examining the relationship between job stress and safety performance. Although previous studies have demonstrated the effects of various individual and situational factors on the job stress-performance relationship, it is noteworthy that the moderator role of the safety climate has not been examined yet. In this respect, another aim of the study is to investigate the moderator role of the safety climate as a situational variable in the relationships between job stress and sub-dimensions of safety performance. The present study was conducted with employees from the health sector as it contains both the most stressful jobs and high level of safety performance expectation. In this regard, the participants of the present study consisted of 165 healthcare professionals (73.3% women, 26.7% men) reached within the borders of Istanbul and Kocaeli. These professionals work in various departments and different roles (doctors, nurses, technicians, physiotherapists, laborants) in 11 institutions including three public hospitals and eight private hospitals. Job Stressor Appraisal Scale, Safe Behavior Scale and Safety Climate Scale were used to collect data. The correlation analysis results demonstrated the negative and significant relationship between job stress and safety compliance and safety participation as sub-dimensions of safety performance. Furthermore, it was found that the relationship between job stress and safety participation was moderated by the safety climate. These results indicate that while work stress increases safety participation in a low safety climate, it decreases in a high safety climate. On the other hand, the moderator effect of safety climate was not found statistically significant in the relationship between job stress and safety compliance. These results were compared with other research results in the literature and the effects of measurement-related and environmental factors on the results were discussed.","PeriodicalId":224243,"journal":{"name":"Psikoloji Çalışmaları / Studies in Psychology","volume":"2 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2020-09-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128025581","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Hedef belirleme ve performans geribildirimi, orgutsel etkililigi artirmak icin kullanilan iki onemli arac olarak degerlendirilmektedir. Bu iki degiskenin is/gorev performansini artirmadaki rolu cok sayida calisma tarafindan arastirilmistir; ancak bu konuda hala cevaplanmasi gereken sorular bulunmaktadir. Mevcut calisma temel olarak hedef belirleme ve performans geribildiriminin bir yaraticilik gorevi uzerindeki etkisini incelemeyi amaclamaktadir. Calisma hipotezleri, 4 (atanmis hedef, uyandirilmis hedef, atanmis ve uyandirilmis hedef bir arada ve hedef yok) X 2 (performans geribildirimi ve performans geribildirimi yok) deneysel deseni kullanilarak test edilmistir. Hedef uyandirma, basari duygusu ima eden fotograflar kullanilmasi yoluyla yapilmistir. Gorev performansi, Olcum 1 ve Olcum 2 olmak uzere iki kez olculmustur. Olcum 1 ve Olcum 2 performans degerleri arasindaki fark bagimli degisken olarak ele alinmistir. Calismanin katilimcilari 294 lisans ogrencisinden olusmaktadir. Bulgular, anlamli duzeyde hedef belirleme ve performans geribildirimi temel etkileri ile marjinal duzeyde anlamli etkilesim etkisine isaret etmistir. Atanmis hedef ve performans geribildirimi, gorev performansini sirasiyla hedef ve geribildirim olmayan kosullardan daha fazla yukseltmistir. Ancak, uyandirilmis hedef ile uyandirilmis ve atanmis hedeflerin bir arada saglandigi kosullarin performans artirici etkilerinin basit uygulama etkisinin otesine gecemedigi gorulmustur. Marjinal duzeyde anlamli bulunan hedef belirleme ve geribildirim etkilesimine dair bulgular, performans geribildiriminin sadece sistemde hedef belirleme olmadiginda kritik oldugunu gostermistir. Bulgular, hedef belirleme ve performans geribildirimlerini birlikte kullanmanin en yuksek performans artisini saglayacagi yonundeki beklentimizi desteklememistir. Sonuc olarak mevcut calisma gorev performansi artirilmasinda, uyandirilmis hedefler, uyandirilmis hedefler ile atanmis hedeflerin bir arada saglanmasi ve hedef belirleme ile performans geribildiriminin tamamlayici etkileri konusunda karsi kanit sunmasi bakimindan alanyazina katki saglamaktadir.
{"title":"An Experimental Inquiry about the Additive Effects of Assigned and Primed Goals and Their Interaction with Performance Feedback","authors":"Ümran Yüce Selvi, H. Sümer","doi":"10.26650/sp2019-0022","DOIUrl":"https://doi.org/10.26650/sp2019-0022","url":null,"abstract":"Hedef belirleme ve performans geribildirimi, orgutsel etkililigi artirmak icin kullanilan iki onemli arac olarak degerlendirilmektedir. Bu iki degiskenin is/gorev performansini artirmadaki rolu cok sayida calisma tarafindan arastirilmistir; ancak bu konuda hala cevaplanmasi gereken sorular bulunmaktadir. Mevcut calisma temel olarak hedef belirleme ve performans geribildiriminin bir yaraticilik gorevi uzerindeki etkisini incelemeyi amaclamaktadir. Calisma hipotezleri, 4 (atanmis hedef, uyandirilmis hedef, atanmis ve uyandirilmis hedef bir arada ve hedef yok) X 2 (performans geribildirimi ve performans geribildirimi yok) deneysel deseni kullanilarak test edilmistir. Hedef uyandirma, basari duygusu ima eden fotograflar kullanilmasi yoluyla yapilmistir. Gorev performansi, Olcum 1 ve Olcum 2 olmak uzere iki kez olculmustur. Olcum 1 ve Olcum 2 performans degerleri arasindaki fark bagimli degisken olarak ele alinmistir. Calismanin katilimcilari 294 lisans ogrencisinden olusmaktadir. Bulgular, anlamli duzeyde hedef belirleme ve performans geribildirimi temel etkileri ile marjinal duzeyde anlamli etkilesim etkisine isaret etmistir. Atanmis hedef ve performans geribildirimi, gorev performansini sirasiyla hedef ve geribildirim olmayan kosullardan daha fazla yukseltmistir. Ancak, uyandirilmis hedef ile uyandirilmis ve atanmis hedeflerin bir arada saglandigi kosullarin performans artirici etkilerinin basit uygulama etkisinin otesine gecemedigi gorulmustur. Marjinal duzeyde anlamli bulunan hedef belirleme ve geribildirim etkilesimine dair bulgular, performans geribildiriminin sadece sistemde hedef belirleme olmadiginda kritik oldugunu gostermistir. Bulgular, hedef belirleme ve performans geribildirimlerini birlikte kullanmanin en yuksek performans artisini saglayacagi yonundeki beklentimizi desteklememistir. Sonuc olarak mevcut calisma gorev performansi artirilmasinda, uyandirilmis hedefler, uyandirilmis hedefler ile atanmis hedeflerin bir arada saglanmasi ve hedef belirleme ile performans geribildiriminin tamamlayici etkileri konusunda karsi kanit sunmasi bakimindan alanyazina katki saglamaktadir.","PeriodicalId":224243,"journal":{"name":"Psikoloji Çalışmaları / Studies in Psychology","volume":"23 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2020-03-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115256482","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Alan yazinda karsit kutuplarda yer aldigi one surulen Karanlik Uclu kisilik ozellikleri ile HEXACO kisilik ozellikleri arasindaki iliskilerin ele alinmasinin onemi siklikla vurgulanmaktadir. Diger yandan, Karanlik Uclu kisilik ozelliklerinin HEXACO kisilik modeli cercevesinde ve Turkiye’deki universite ogrencileri odaginda henuz yeterince incelenmedigi gozlemlenmektedir. Bu bakis acisiyla ele alinan bu calismada HEXACO kisilik ozelliklerinin (deneyime aciklik, disadonukluk, uyumluluk, duyarlilik, sorumluluk ve durustluk-alcakgonulluluk), Turkiye’deki universite ogrencilerinin Karanlik Uclu (Makyavelizm, narsisizm ve psikopati) duzeylerini ne derece yordadiklarinin incelenmesi amaclanmaktadir. Arastirmanin orneklemini, 2017-2018 egitim ogretim yilinda bir vakif universitesinin cesitli fakultelerinde ogrenimini surduren 388 (250 kadin, 138 erkek) lisans duzeyindeki ogrenciler olusturmaktadir. Bu arastirmada Kisisel Bilgi Formunun yanisira, Karanlik Uclu Kisilik Olcegi ve HEXACO Kisilik Olcegi olarak adlandirilan toplam iki olcum araci kullanilmistir. Arastirma verilerinin analiz edilmesi amaciyla basit korelasyon ve coklu regresyon analizi yontemleri kullanilmistir. Arastirma bulgularina gore durustluk-alcakgonulluluk, deneyime aciklik, duyarlilik ve uyumluluk degiskenlerinin Turkiye’deki universite ogrencilerinin Makyavelizm ve psikopati egilimlerini anlamli duzeyde yordadiklari belirlenmistir. Diger yandan, Turkiye’deki universite ogrencilerinin narsisizm egilimlerini yordayan degiskenlerin ise sirasiyla disadonukluluk, durustluk-alcakgonulluluk, sorumluluk ve deneyime aciklik oldugu gorulmustur. Bulgular diger bir acidan incelendiginde, durustluk-alcakgonulluluk ve deneyime aciklik HEXACO kisilik ozellikleri, Karanlik Ucluyu olusturan Makyavelizm, narsisizm ve psikopati egilimlerinin ucunu de aciklayan ortak faktorler olarak belirlenmistir. Bununla birlikte, duyarlik ve uyumluluk kisilik ozellikleri ise universite ogrencilerinin sadece Makyavelizm ve psikopati egilimlerini negatif yonde yordayan faktorlerdir. Diger yandan, disadonukluk ve sorumluluk kisilik ozellikleri ise sadece narsisizm egilimini pozitif yonde belirleyen faktorler olarak dikkat cekmektedir. Elde edilen bulgular, alan yazin temelinde tartisilmis ve ardindan alandaki cesitli uygulamalara ve gelecek calismalara yonelik oneriler sunulmustur.
{"title":"Üniversite Öğrencilerinde Karanlık Üçlü: HEXACO Kişilik Özelliklerinin Yordayıcı Rolü","authors":"Ezgi Cömert, Cem Ali Gizir","doi":"10.26650/sp2019-0031","DOIUrl":"https://doi.org/10.26650/sp2019-0031","url":null,"abstract":"Alan yazinda karsit kutuplarda yer aldigi one surulen Karanlik Uclu kisilik ozellikleri ile HEXACO kisilik ozellikleri arasindaki iliskilerin ele alinmasinin onemi siklikla vurgulanmaktadir. Diger yandan, Karanlik Uclu kisilik ozelliklerinin HEXACO kisilik modeli cercevesinde ve Turkiye’deki universite ogrencileri odaginda henuz yeterince incelenmedigi gozlemlenmektedir. Bu bakis acisiyla ele alinan bu calismada HEXACO kisilik ozelliklerinin (deneyime aciklik, disadonukluk, uyumluluk, duyarlilik, sorumluluk ve durustluk-alcakgonulluluk), Turkiye’deki universite ogrencilerinin Karanlik Uclu (Makyavelizm, narsisizm ve psikopati) duzeylerini ne derece yordadiklarinin incelenmesi amaclanmaktadir. Arastirmanin orneklemini, 2017-2018 egitim ogretim yilinda bir vakif universitesinin cesitli fakultelerinde ogrenimini surduren 388 (250 kadin, 138 erkek) lisans duzeyindeki ogrenciler olusturmaktadir. Bu arastirmada Kisisel Bilgi Formunun yanisira, Karanlik Uclu Kisilik Olcegi ve HEXACO Kisilik Olcegi olarak adlandirilan toplam iki olcum araci kullanilmistir. Arastirma verilerinin analiz edilmesi amaciyla basit korelasyon ve coklu regresyon analizi yontemleri kullanilmistir. Arastirma bulgularina gore durustluk-alcakgonulluluk, deneyime aciklik, duyarlilik ve uyumluluk degiskenlerinin Turkiye’deki universite ogrencilerinin Makyavelizm ve psikopati egilimlerini anlamli duzeyde yordadiklari belirlenmistir. Diger yandan, Turkiye’deki universite ogrencilerinin narsisizm egilimlerini yordayan degiskenlerin ise sirasiyla disadonukluluk, durustluk-alcakgonulluluk, sorumluluk ve deneyime aciklik oldugu gorulmustur. Bulgular diger bir acidan incelendiginde, durustluk-alcakgonulluluk ve deneyime aciklik HEXACO kisilik ozellikleri, Karanlik Ucluyu olusturan Makyavelizm, narsisizm ve psikopati egilimlerinin ucunu de aciklayan ortak faktorler olarak belirlenmistir. Bununla birlikte, duyarlik ve uyumluluk kisilik ozellikleri ise universite ogrencilerinin sadece Makyavelizm ve psikopati egilimlerini negatif yonde yordayan faktorlerdir. Diger yandan, disadonukluk ve sorumluluk kisilik ozellikleri ise sadece narsisizm egilimini pozitif yonde belirleyen faktorler olarak dikkat cekmektedir. Elde edilen bulgular, alan yazin temelinde tartisilmis ve ardindan alandaki cesitli uygulamalara ve gelecek calismalara yonelik oneriler sunulmustur.","PeriodicalId":224243,"journal":{"name":"Psikoloji Çalışmaları / Studies in Psychology","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2020-03-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"130521767","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Olumlu yonelim veya olumlu dusunme pozitif psikolojinin temel calisma konulari arasinda yer almaktadir. Bu nedenle bu calismada esas olarak, Pozitiflik Olceginin (P Olcegi) Turkce uyarlamasinin ergenler ve genc yetiskinler icin psikometrik ozelliklerinin incelenmesi amaclanmistir. Arastirmanin katilimcilari 307 lise (Kadin = 189, Erkek = 118) ve 354 universite ogrencisinden (Kadin = 190, Erkek = 164) olusmaktadir. Lise grubunun yas ortalamasi 15.84 ve universite grubunun yas ortalamasi 21.36’dir. Olcegin Turkce uyarlamasinin yapi gecerliligini ve olcum degismezligini belirlemek amaciyla coklu grup dogrulayici faktor analizinden yararlanilmistir. Yapi gecerliligine dair daha fazla destek sunmak amaciyla Rosenberg Benlik Saygisi Olcegi, Yasam Yonelimi Testi, Ergenler Icin Olumlu ve Olumsuz Duygular Olcegi ve Yasam Doyumu Olcegi kullanilmistir. Olcegin guvenirligini test etmek amaciyla olcegin Cronbach Alpha katsayisi hesaplanmistir. Dogrulayici faktor analizi bulgulari olcegin tek boyutlu yapisini destekler niteliktedir. Gruplar arasi olcum degismezligine yonelik yapilan analizler hem yapisal modelin hem de olcum modelinin kabul edilebilir uyum degerlerine sahip oldugunu gostermistir. Bu bulgulara ek olarak olumlu dusunme ile benlik saygisi, iyimserlik, kotumserlik, yasam doyumu ve olumlu ve olumsuz duygular arasinda elde edilen anlamli korelasyon degerleri olcegin yapi gecerliligini destekler niteliktedir. Olcegin ayrica yeter duzeyde ic tutarliliga sahip oldugu bulunmustur. Analizlerden elde edilen bulgular, P Olceginin Turk ergenlerle ve genc yetiskinlerle guvenle kullanilabilecegini gostermektedir.
{"title":"Investigation of the Psychometric Properties of the Turkish Adaptation of Positivity Scale for Adolescents and Young Adults","authors":"Baki Duy, M. Yildiz","doi":"10.26650/sp2018-0017","DOIUrl":"https://doi.org/10.26650/sp2018-0017","url":null,"abstract":"Olumlu yonelim veya olumlu dusunme pozitif psikolojinin temel calisma konulari arasinda yer almaktadir. Bu nedenle bu calismada esas olarak, Pozitiflik Olceginin (P Olcegi) Turkce uyarlamasinin ergenler ve genc yetiskinler icin psikometrik ozelliklerinin incelenmesi amaclanmistir. Arastirmanin katilimcilari 307 lise (Kadin = 189, Erkek = 118) ve 354 universite ogrencisinden (Kadin = 190, Erkek = 164) olusmaktadir. Lise grubunun yas ortalamasi 15.84 ve universite grubunun yas ortalamasi 21.36’dir. Olcegin Turkce uyarlamasinin yapi gecerliligini ve olcum degismezligini belirlemek amaciyla coklu grup dogrulayici faktor analizinden yararlanilmistir. Yapi gecerliligine dair daha fazla destek sunmak amaciyla Rosenberg Benlik Saygisi Olcegi, Yasam Yonelimi Testi, Ergenler Icin Olumlu ve Olumsuz Duygular Olcegi ve Yasam Doyumu Olcegi kullanilmistir. Olcegin guvenirligini test etmek amaciyla olcegin Cronbach Alpha katsayisi hesaplanmistir. Dogrulayici faktor analizi bulgulari olcegin tek boyutlu yapisini destekler niteliktedir. Gruplar arasi olcum degismezligine yonelik yapilan analizler hem yapisal modelin hem de olcum modelinin kabul edilebilir uyum degerlerine sahip oldugunu gostermistir. Bu bulgulara ek olarak olumlu dusunme ile benlik saygisi, iyimserlik, kotumserlik, yasam doyumu ve olumlu ve olumsuz duygular arasinda elde edilen anlamli korelasyon degerleri olcegin yapi gecerliligini destekler niteliktedir. Olcegin ayrica yeter duzeyde ic tutarliliga sahip oldugu bulunmustur. Analizlerden elde edilen bulgular, P Olceginin Turk ergenlerle ve genc yetiskinlerle guvenle kullanilabilecegini gostermektedir.","PeriodicalId":224243,"journal":{"name":"Psikoloji Çalışmaları / Studies in Psychology","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2020-03-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128629610","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
The way in which women decide to have children is affected by many processes, including personal, social, historical, and political. Maternity is seen as an inevitable part of women’s happiness and a complement to their femininity. In traditional Turkish family structure, femininity is sanctified through maternity, and the status of women in the family and society is shaped by whether they have children or not. The status of women began to change with urbanization and also by virtue of women’s increasing participation in the workforce. The idea began to be expressed that maternity is not necessarily the fate of women, and given that it is a preference, which includes not only satisfaction but also difficulty, childlessness might be preferred. This study aims to examine the voluntary childlessness preferences of women. For this purpose, the study group consisted of four married women, who currently do not have children and who prefer not to have children. The age of the participants varies between 30 and 40 years and they are all voluntary. The study is designed according to descriptive phenomenology design of qualitative research methodology. The data were collected through semi-structured in-depth interviews. In the analysis of the data, Colaizzi’s (1978) phenomenological analysis steps were followed. During the interviews, it was seen that participants emphasized the concepts of responsibility and care giving. As a result of the analysis, it appears that the data are combined under the following themes: the meaning of maternity, the meaning of the concept of maternity in social circles, the meaning of not wanting a child, effects of voluntary childlessness, the decision of voluntary childlessness, social reactions to voluntary childlessness, and dilemmas experienced in the face of voluntary childlessness. It was observed that instinctive attitudes about maternity and perceptions on child bearing are still ongoing, that the pressure of being a mother has been preserved in the social environment, and that voluntarily childfree women define childlessness as freedom in many areas of life. With this study we make a contribution to the literature by attending to the voice of voluntarily childless women in the context of a woman’s right to decide on her own body. Keywords: Woman
{"title":"A Phenomenological Study on Voluntarily Childless Women","authors":"S. Parlak, Işıl Tekin","doi":"10.26650/sp2019-0034","DOIUrl":"https://doi.org/10.26650/sp2019-0034","url":null,"abstract":"The way in which women decide to have children is affected by many processes, including personal, social, historical, and political. Maternity is seen as an inevitable part of women’s happiness and a complement to their femininity. In traditional Turkish family structure, femininity is sanctified through maternity, and the status of women in the family and society is shaped by whether they have children or not. The status of women began to change with urbanization and also by virtue of women’s increasing participation in the workforce. The idea began to be expressed that maternity is not necessarily the fate of women, and given that it is a preference, which includes not only satisfaction but also difficulty, childlessness might be preferred. This study aims to examine the voluntary childlessness preferences of women. For this purpose, the study group consisted of four married women, who currently do not have children and who prefer not to have children. The age of the participants varies between 30 and 40 years and they are all voluntary. The study is designed according to descriptive phenomenology design of qualitative research methodology. The data were collected through semi-structured in-depth interviews. In the analysis of the data, Colaizzi’s (1978) phenomenological analysis steps were followed. During the interviews, it was seen that participants emphasized the concepts of responsibility and care giving. As a result of the analysis, it appears that the data are combined under the following themes: the meaning of maternity, the meaning of the concept of maternity in social circles, the meaning of not wanting a child, effects of voluntary childlessness, the decision of voluntary childlessness, social reactions to voluntary childlessness, and dilemmas experienced in the face of voluntary childlessness. It was observed that instinctive attitudes about maternity and perceptions on child bearing are still ongoing, that the pressure of being a mother has been preserved in the social environment, and that voluntarily childfree women define childlessness as freedom in many areas of life. With this study we make a contribution to the literature by attending to the voice of voluntarily childless women in the context of a woman’s right to decide on her own body. Keywords: Woman","PeriodicalId":224243,"journal":{"name":"Psikoloji Çalışmaları / Studies in Psychology","volume":"25 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2020-03-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"124938366","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Farkli disiplinlerde ask uzerine calismalar yapilmakla birlikte ask soyut bir kavram oldugu icin tanimlanmasi oldukca guctur. Disiplinlerarasi ask calismalarina katkida bulunmayi amaclayan bu calisma, askin Turkce’de ne anlama geldigini ve dilde kullanimini bilgisayarli dilbilim ve derlem yontemleriyle analiz ederek ask kavraminin ilkornegini ortaya koymaktadir. Calisma kuramsal olarak Ilkornek Kurami ile Derlem Anlambilim kuramlarini kullanip Derlem ve Buyuk Veri analiz yontemlerinden yararlanmaktadir. Ilkornek kuramina gore ilkornek bir sinifin belli basli ozelliklerini tasimaktadir. Şeyler beyinde kategorize edilirken ilkorneklere benzerliklerine gore siniflandirilirlar. Kategoriler arasinda gecisler cok kesin degildir. Bazi seyler ilkornege daha cok benzeyip kavrami daha cok temsil ederken, bazilari daha az benzeyip kavrami daha az temsil etmektedirler. Derlem anlambilim kuramina gore ise, bir sozcugun anlami, sozcugun cekimli hallerini de kapsayan sozcugun ozune, bu sozcukle beraber kullanilan diger sozcuklere, sozcugun icinde bulundugu dilbilgisel yapilara, konusucularin bilgi, tavir ve tutumlari ile dis dunya bilgisine ve metin / konusma turune dayanmaktadir. Calismanin verisi Turkce Ulusal Derlemi’nden ask sozcugunun gectigi 2,500 satir, 10,671 farkli sozcuk ve toplam 27,855 sozcukten ve Twitter’dan 85,980 kisa mesaj (tweet) 130,016 farkli sozcuk ve toplam 1,280,736 sozcukten olusmaktadir. Analiz sonuclarina gore ask, NITELIK, NICELIK, ZAMAN, YER, GERCEKLIK, ZIHIN, BEDEN, DIL, INANC, ŞEY, KIŞI, BITKI ve TAŞIT ilkornekleriyle baglantili bir kavram olup bu ilkorneklerle ilgili kavramlarla birlikte siklikla kullanilmaktadir. Ask hem pozitif hem negatif duygu ifadeleriyle birlikte kullanilmaktadir. Ayrica, ask yakin iliski ve baglanma ile ilgili sozcuklerle ifade edildigi gibi gercek olmayan bir baglanmayi, nesne veya gruba baglanmayi ve baglanmasiz iliskileri de icermektedir. Dolayisiyla, askin anlami baglama gore degisken olup dilin resmi ve gundelik kullanimlarina gore de cesitlilik gostermektedir. Bu nedenlerle, hem gozlem / gorusme yapilan calismalarda hem de deneysel calismalarda bu kavramlarin kullanimina dikkat etmek, gelistirilen olcum araclarindaki tanimlar ve katilimcilarin kullandigi kavramlar arasindaki farkliliklarin arastirma sonuclarini etkileyebilecegi goz ardi edilmemelidir.
{"title":"Büyük Veri ve Derlem Anlambilim Açısından Aşk Kavramı: Anlam, Gönderim ve Metafor","authors":"Engin Arık, Beril T. Arik","doi":"10.26650/SP2019-0011","DOIUrl":"https://doi.org/10.26650/SP2019-0011","url":null,"abstract":"Farkli disiplinlerde ask uzerine calismalar yapilmakla birlikte ask soyut bir kavram oldugu icin tanimlanmasi oldukca guctur. Disiplinlerarasi ask calismalarina katkida bulunmayi amaclayan bu calisma, askin Turkce’de ne anlama geldigini ve dilde kullanimini bilgisayarli dilbilim ve derlem yontemleriyle analiz ederek ask kavraminin ilkornegini ortaya koymaktadir. Calisma kuramsal olarak Ilkornek Kurami ile Derlem Anlambilim kuramlarini kullanip Derlem ve Buyuk Veri analiz yontemlerinden yararlanmaktadir. Ilkornek kuramina gore ilkornek bir sinifin belli basli ozelliklerini tasimaktadir. Şeyler beyinde kategorize edilirken ilkorneklere benzerliklerine gore siniflandirilirlar. Kategoriler arasinda gecisler cok kesin degildir. Bazi seyler ilkornege daha cok benzeyip kavrami daha cok temsil ederken, bazilari daha az benzeyip kavrami daha az temsil etmektedirler. Derlem anlambilim kuramina gore ise, bir sozcugun anlami, sozcugun cekimli hallerini de kapsayan sozcugun ozune, bu sozcukle beraber kullanilan diger sozcuklere, sozcugun icinde bulundugu dilbilgisel yapilara, konusucularin bilgi, tavir ve tutumlari ile dis dunya bilgisine ve metin / konusma turune dayanmaktadir. Calismanin verisi Turkce Ulusal Derlemi’nden ask sozcugunun gectigi 2,500 satir, 10,671 farkli sozcuk ve toplam 27,855 sozcukten ve Twitter’dan 85,980 kisa mesaj (tweet) 130,016 farkli sozcuk ve toplam 1,280,736 sozcukten olusmaktadir. Analiz sonuclarina gore ask, NITELIK, NICELIK, ZAMAN, YER, GERCEKLIK, ZIHIN, BEDEN, DIL, INANC, ŞEY, KIŞI, BITKI ve TAŞIT ilkornekleriyle baglantili bir kavram olup bu ilkorneklerle ilgili kavramlarla birlikte siklikla kullanilmaktadir. Ask hem pozitif hem negatif duygu ifadeleriyle birlikte kullanilmaktadir. Ayrica, ask yakin iliski ve baglanma ile ilgili sozcuklerle ifade edildigi gibi gercek olmayan bir baglanmayi, nesne veya gruba baglanmayi ve baglanmasiz iliskileri de icermektedir. Dolayisiyla, askin anlami baglama gore degisken olup dilin resmi ve gundelik kullanimlarina gore de cesitlilik gostermektedir. Bu nedenlerle, hem gozlem / gorusme yapilan calismalarda hem de deneysel calismalarda bu kavramlarin kullanimina dikkat etmek, gelistirilen olcum araclarindaki tanimlar ve katilimcilarin kullandigi kavramlar arasindaki farkliliklarin arastirma sonuclarini etkileyebilecegi goz ardi edilmemelidir.","PeriodicalId":224243,"journal":{"name":"Psikoloji Çalışmaları / Studies in Psychology","volume":"38 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-06-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127640919","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Problemli sosyal ag kullanimi, kisinin sosyal aglara katilma gudusune karsi kendini kontrol edememesi ile ilgili bir sorundur. Bu sorun, kiside sosyal, psikolojik ve fizyolojik rahatsizliklarin yasanmasina neden olmaktadir. Bu calisma; disadonukluk, sosyal aglari kullanma sikligi ve cinsiyetin universite ogrencileri arasinda problemli sosyal ag kullanimina etkisini incelemek amaciyla yapilmistir. Calismaya 2017 - 2018 ogretim yili bahar doneminde bir devlet universitesinde okuyan 258 ogrenci katilmistir. Verilerin toplanmasinda Problemli Sosyal Ag Kullanim Olcegi, Bes Faktor Envanteri’nin disadonukluk faktoru ve Sosyal Aglari Kullanma Sikligi Olcegi kullanilmistir. Coklu dogrusal regresyon analizi sonuclarina gore disadonukluk, sosyal aglari kullanma sikligi ve cinsiyetten olusan model, problemli sosyal ag kullanimindaki degisimin %6.4’unu anlamli olarak aciklamistir. Arastirmada sosyal aglari kullanma sikliginin problemli sosyal ag kullaniminda anlamli bir yordayici oldugu belirlenmistir. Buna karsin, disadonukluk ile cinsiyetin, universite ogrencilerinde problemli sosyal ag kullaniminin anlamli yordayicilari olmadiklari sonucuna ulasilmistir. Arastirmada elde edilen bulgulara dayali olarak sosyal aglari kullanma sikliginin problemli sosyal ag kullanimi uzerinde beklenenden daha dusuk duzeyde bir etkiye sahip oldugu belirlenmistir. Dolayisiyla problemli sosyal ag kullanimi uzerinde kullanim sikligi disinda baska faktorlerin de etkili oldugu soylenebilir. Ayrica universite ogrencilerinde cinsiyetin problemli sosyal ag kullanimi acisindan bir risk faktoru olmadigi sonucuna ulasilmistir. Arastirmada disadonukluk ile sosyal aglari kullanma sikligi arasinda pozitif yonde, dusuk duzeyde ve anlamli bir iliski olmasina ragmen disadonuklugun problemli sosyal ag kullanimi uzerinde etkili olmadigi belirlenmistir. Bu sonuc; disadonuklerin merak ve heyecan verici gelismeleri kacirma korkusu gibi kisilik ozellikleri nedeniyle sosyal aglari amaclari dogrultusunda sik kullandiklari ancak sosyal doyum saglamak icin yuz yuze etkilesimi tercih ettikleri seklinde degerlendirilmistir.
{"title":"Üniversite Öğrencilerinde Dışadönüklük, Sosyal Ağları Kullanma Sıklığı ve Cinsiyetin Problemli Sosyal Ağ Kullanımına Etkisinin İncelenmesi","authors":"Ahmet Kesici","doi":"10.26650/sp2018-0013","DOIUrl":"https://doi.org/10.26650/sp2018-0013","url":null,"abstract":"Problemli sosyal ag kullanimi, kisinin sosyal aglara katilma gudusune karsi kendini kontrol edememesi ile ilgili bir sorundur. Bu sorun, kiside sosyal, psikolojik ve fizyolojik rahatsizliklarin yasanmasina neden olmaktadir. Bu calisma; disadonukluk, sosyal aglari kullanma sikligi ve cinsiyetin universite ogrencileri arasinda problemli sosyal ag kullanimina etkisini incelemek amaciyla yapilmistir. Calismaya 2017 - 2018 ogretim yili bahar doneminde bir devlet universitesinde okuyan 258 ogrenci katilmistir. Verilerin toplanmasinda Problemli Sosyal Ag Kullanim Olcegi, Bes Faktor Envanteri’nin disadonukluk faktoru ve Sosyal Aglari Kullanma Sikligi Olcegi kullanilmistir. Coklu dogrusal regresyon analizi sonuclarina gore disadonukluk, sosyal aglari kullanma sikligi ve cinsiyetten olusan model, problemli sosyal ag kullanimindaki degisimin %6.4’unu anlamli olarak aciklamistir. Arastirmada sosyal aglari kullanma sikliginin problemli sosyal ag kullaniminda anlamli bir yordayici oldugu belirlenmistir. Buna karsin, disadonukluk ile cinsiyetin, universite ogrencilerinde problemli sosyal ag kullaniminin anlamli yordayicilari olmadiklari sonucuna ulasilmistir. Arastirmada elde edilen bulgulara dayali olarak sosyal aglari kullanma sikliginin problemli sosyal ag kullanimi uzerinde beklenenden daha dusuk duzeyde bir etkiye sahip oldugu belirlenmistir. Dolayisiyla problemli sosyal ag kullanimi uzerinde kullanim sikligi disinda baska faktorlerin de etkili oldugu soylenebilir. Ayrica universite ogrencilerinde cinsiyetin problemli sosyal ag kullanimi acisindan bir risk faktoru olmadigi sonucuna ulasilmistir. Arastirmada disadonukluk ile sosyal aglari kullanma sikligi arasinda pozitif yonde, dusuk duzeyde ve anlamli bir iliski olmasina ragmen disadonuklugun problemli sosyal ag kullanimi uzerinde etkili olmadigi belirlenmistir. Bu sonuc; disadonuklerin merak ve heyecan verici gelismeleri kacirma korkusu gibi kisilik ozellikleri nedeniyle sosyal aglari amaclari dogrultusunda sik kullandiklari ancak sosyal doyum saglamak icin yuz yuze etkilesimi tercih ettikleri seklinde degerlendirilmistir.","PeriodicalId":224243,"journal":{"name":"Psikoloji Çalışmaları / Studies in Psychology","volume":"45 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-06-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"132659517","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Genc yetiskinlik, romantik iliskilerin on planda oldugu bir gelisimsel donemdir ve bu donemde saglikli romantik iliskiler kurma konusunda genc yetiskinler cesitli problemler yasayabilmektedir. Bu arastirmada, genc yetiskin bireylere yonelik gelistirilen romantik iliski becerileri psikoegitim programinin etkinliginin sinanmasi hedeflenmistir. Psikoegitim programinin etkinliginin sinanmasi nicel ve nitel yolla gerceklestirilmeye calisilmistir. Arastirmada on test-son test kontrol gruplu yari deneysel desen kullanilmistir. Psikoegitim programinin etkinligini nicel olarak test etmek icin karma desen iki yonlu ANOVA testi kullanilmistir. Ayrica programin uzun sureli etkinligini nitel olarak sinamak icin mudahale sonrasinda katilimcilarla odak grup gorusmesi gerceklestirilmistir. Calisma grubu, Akdeniz bolgesinde yer alan bir universitede ogrenim goren ve en az alti aydir devam eden bir romantik iliskisi olan 24 (deney grubunda 12, kontrol grubunda 12) universite ogrencisinden olusmaktadir. Psikoegitim programinin etkinligini nicel olarak sinamak icin katilimcilarin iliski doyumlari incelenmis ve bunun icin on test ve son test olcumlerinde Iliski Istikrari Olcegi’nin iliski doyumu alt olcegi kullanilmistir. Deney ve kontrol gruplarinin tekrarli olcumlerinden elde edilen iliski doyumu duzeylerine iliskin toplam puanlari arasinda anlamli bir fark olmadigi ancak gruplar ici on test ve son test iliski doyumu duzeylerine iliskin puanlar arasinda anlamli bir fark oldugu belirlenmistir. Ayrica, farkli islem gruplarinda olmak ile tekrarli olcumler faktorlerinin iliski doyumu uzerindeki ortak etkilerinin anlamli oldugu belirlenmistir. Buna gore deney grubundaki katilimcilarin, kontrol grubunda olup bu egitimi almayan katilimcilara gore iliski doyumu duzeylerinde anlamli bir artis oldugunu belirlenmistir. Odak grup gorusmesinden elde edilen bulgulara gore, psikoegitim programindan sonra katilimcilarin iliski doyumlarindaki olumlu gelisimin devam ettigi gorulmustur. Ayrica katilimcilar iletisim, iliski inanclari, hedefe ulasma ve beklentiler gibi konularda kazandiklari bilgi, beceri ve farkindaliklarin iliskilerini olumlu yonde etkiledigini ifade etmislerdir. Arastirma sonucunda elde edilen hem nicel hem de nitel bulgular psikoegitim programinin amacina ulastigini gostermistir.
{"title":"Romantik İlişki Becerileri Psikoeğitim Programının Etkinliğinin Sınanması: Bir Pilot Çalışma","authors":"Ahmet Togay, İ. Şahin, M. Atici","doi":"10.26650/SP2018-0033","DOIUrl":"https://doi.org/10.26650/SP2018-0033","url":null,"abstract":"Genc yetiskinlik, romantik iliskilerin on planda oldugu bir gelisimsel donemdir ve bu donemde saglikli romantik iliskiler kurma konusunda genc yetiskinler cesitli problemler yasayabilmektedir. Bu arastirmada, genc yetiskin bireylere yonelik gelistirilen romantik iliski becerileri psikoegitim programinin etkinliginin sinanmasi hedeflenmistir. Psikoegitim programinin etkinliginin sinanmasi nicel ve nitel yolla gerceklestirilmeye calisilmistir. Arastirmada on test-son test kontrol gruplu yari deneysel desen kullanilmistir. Psikoegitim programinin etkinligini nicel olarak test etmek icin karma desen iki yonlu ANOVA testi kullanilmistir. Ayrica programin uzun sureli etkinligini nitel olarak sinamak icin mudahale sonrasinda katilimcilarla odak grup gorusmesi gerceklestirilmistir. Calisma grubu, Akdeniz bolgesinde yer alan bir universitede ogrenim goren ve en az alti aydir devam eden bir romantik iliskisi olan 24 (deney grubunda 12, kontrol grubunda 12) universite ogrencisinden olusmaktadir. Psikoegitim programinin etkinligini nicel olarak sinamak icin katilimcilarin iliski doyumlari incelenmis ve bunun icin on test ve son test olcumlerinde Iliski Istikrari Olcegi’nin iliski doyumu alt olcegi kullanilmistir. Deney ve kontrol gruplarinin tekrarli olcumlerinden elde edilen iliski doyumu duzeylerine iliskin toplam puanlari arasinda anlamli bir fark olmadigi ancak gruplar ici on test ve son test iliski doyumu duzeylerine iliskin puanlar arasinda anlamli bir fark oldugu belirlenmistir. Ayrica, farkli islem gruplarinda olmak ile tekrarli olcumler faktorlerinin iliski doyumu uzerindeki ortak etkilerinin anlamli oldugu belirlenmistir. Buna gore deney grubundaki katilimcilarin, kontrol grubunda olup bu egitimi almayan katilimcilara gore iliski doyumu duzeylerinde anlamli bir artis oldugunu belirlenmistir. Odak grup gorusmesinden elde edilen bulgulara gore, psikoegitim programindan sonra katilimcilarin iliski doyumlarindaki olumlu gelisimin devam ettigi gorulmustur. Ayrica katilimcilar iletisim, iliski inanclari, hedefe ulasma ve beklentiler gibi konularda kazandiklari bilgi, beceri ve farkindaliklarin iliskilerini olumlu yonde etkiledigini ifade etmislerdir. Arastirma sonucunda elde edilen hem nicel hem de nitel bulgular psikoegitim programinin amacina ulastigini gostermistir.","PeriodicalId":224243,"journal":{"name":"Psikoloji Çalışmaları / Studies in Psychology","volume":"23 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-06-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"124913251","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu calismanin amaci, okul oncesi cocuklarda ortak is yapma, esitsizlik turu ve bedellilik kosulu faktorlerinin kaynak dagitiminda esitsizlikten kacinma uzerindeki etkilerini incelemektir. Bu amacla calismaya 50-72 ay (Ort. 62 ay) arasinda olan toplam 80 (39 erkek, 41 kiz) cocuk katilmistir. Calisma, iki deney ve bir kontrol grubundan olusmaktadir. Deney gruplarindan biri tam ortak is yapmayi, digeri yari ortak is yapmayi icermektedir. Cocuklarda esitsizlikten kacinmayi olcmek icin secime zorlama oyunu kullanilmis, cocuklarin partnerleri ile arasinda esitsizligin ve esitligin oldugu dagitim seceneklerinden hangisini daha cok tercih ettigine bakilmistir. Secime zorlama paradigmasi ile esitsizlikten kacinmanin esitsizlik turu ve bedellilik kosulu tarafindan nasil etkilendigine bakilmistir (Sheskin, Bloom ve Wynn, 2014). Bedellilik kosulu, cocugun kendi kaynaginin esitligin ve esitsizligin oldugu dagitim seceneklerinde ayni sayida olup olmamasini ifade etmektedir. Esitsizlik turu ise esitsizligin oldugu dagitim seceneklerinin dezavantajli ya da avantajli olmasini ifade etmektedir. Dezavantajli esitsizlik, bir kisinin dagitimda digerine gore daha az alma durumu; avantajli esitsizlik ise bir kisinin dagitimda digerine gore daha fazla alma durumu olarak tanimlanmaktadir (Fehr ve Schmidt, 1999). Analizler icin karisik model ANOVA kullanilmis, ortak is yapma gruplar arasi faktor, esitsizlik turu ve bedellilik kosulu ise grup ici faktor olarak degerlendirilmistir. Bulgular, ilgili literature zit olarak ortak is yapmanin esitsizlikten kacinma uzerinde anlamli bir etkisinin olmadigini ve cocuklarin avantajli esitsizlik turunde dezavantajliya gore esitsizlikten daha fazla kacindigini gostermektedir. Ayrica bedellilik kosulunun esitsizlikten kacinma uzerinde anlamli bir etkisinin oldugu, kaynak dagitimlari bedelsiz oldugunda bedelli oldugu duruma gore cocuklarin esitsizlikten daha fazla kacindigi gorulmustur. Sonuclarin, bu yas cocuklarinda genel-evrensel bir esitsizlikten kacinma prensibini desteklemedigi soylenebilir.
{"title":"4-6 Yaş Çocuklarında Kaynak Dağıtımında Eşitsizlikten Kaçınmayı Etkileyen Faktörlerin İncelenmesi","authors":"Ezgi Acun, Sema Karakelle","doi":"10.26650/SP2018-0034","DOIUrl":"https://doi.org/10.26650/SP2018-0034","url":null,"abstract":"Bu calismanin amaci, okul oncesi cocuklarda ortak is yapma, esitsizlik turu ve bedellilik kosulu faktorlerinin kaynak dagitiminda esitsizlikten kacinma uzerindeki etkilerini incelemektir. Bu amacla calismaya 50-72 ay (Ort. 62 ay) arasinda olan toplam 80 (39 erkek, 41 kiz) cocuk katilmistir. Calisma, iki deney ve bir kontrol grubundan olusmaktadir. Deney gruplarindan biri tam ortak is yapmayi, digeri yari ortak is yapmayi icermektedir. Cocuklarda esitsizlikten kacinmayi olcmek icin secime zorlama oyunu kullanilmis, cocuklarin partnerleri ile arasinda esitsizligin ve esitligin oldugu dagitim seceneklerinden hangisini daha cok tercih ettigine bakilmistir. Secime zorlama paradigmasi ile esitsizlikten kacinmanin esitsizlik turu ve bedellilik kosulu tarafindan nasil etkilendigine bakilmistir (Sheskin, Bloom ve Wynn, 2014). Bedellilik kosulu, cocugun kendi kaynaginin esitligin ve esitsizligin oldugu dagitim seceneklerinde ayni sayida olup olmamasini ifade etmektedir. Esitsizlik turu ise esitsizligin oldugu dagitim seceneklerinin dezavantajli ya da avantajli olmasini ifade etmektedir. Dezavantajli esitsizlik, bir kisinin dagitimda digerine gore daha az alma durumu; avantajli esitsizlik ise bir kisinin dagitimda digerine gore daha fazla alma durumu olarak tanimlanmaktadir (Fehr ve Schmidt, 1999). Analizler icin karisik model ANOVA kullanilmis, ortak is yapma gruplar arasi faktor, esitsizlik turu ve bedellilik kosulu ise grup ici faktor olarak degerlendirilmistir. Bulgular, ilgili literature zit olarak ortak is yapmanin esitsizlikten kacinma uzerinde anlamli bir etkisinin olmadigini ve cocuklarin avantajli esitsizlik turunde dezavantajliya gore esitsizlikten daha fazla kacindigini gostermektedir. Ayrica bedellilik kosulunun esitsizlikten kacinma uzerinde anlamli bir etkisinin oldugu, kaynak dagitimlari bedelsiz oldugunda bedelli oldugu duruma gore cocuklarin esitsizlikten daha fazla kacindigi gorulmustur. Sonuclarin, bu yas cocuklarinda genel-evrensel bir esitsizlikten kacinma prensibini desteklemedigi soylenebilir.","PeriodicalId":224243,"journal":{"name":"Psikoloji Çalışmaları / Studies in Psychology","volume":"228 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-06-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"114563403","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}