Pub Date : 2022-08-23DOI: 10.51592/kulliyat.1143859
Züleyha Hayal
Ahmed Paşa [ö.1496-97] XV. yüzyıl Türk edebiyatının önde gelen şahsiyetlerindendir. II. Murad [ö.1451], II. Mehmed [ö.1481] ve II. Bayezid [ö.1512]’in saltanat devirlerini görmüştür. Müderrislik, kazaskerlik, sancak beyliği, padişah musahipliği, vezirlik gibi vazifelerle devlet hizmetinde bulunmuştur. İstanbul’da ve Bursa’da edebî muhitin gelişmesinde önemli katkıları olmuştur. Dilde ve edebiyatta son derece geniş bir müktesebata sahip olan şâir, yaşadığı çağda Sultân-ı Şuarâ-yı Rûm diye anılmıştır. İlmiye sınıfından gelme, iyi eğitimli ve kültürlü biri olan Ahmed Paşa çok dilli bir şâirdi. Mülemma gazelleri ile Arapça ve Farsça şiirleri Dîvân’ında toplanmıştır. Bu makalede şâirin anadilindeki tercihleri ve tasarrufları incelendi. Bunlar kelime, deyim, atasözü türlerindeki söz varlığı, redif, kafiye gibi ahenk unsurları ve yineleme, diyalog gibi bazı söyleyiş özellikleri üzerinden değerlendirildi. Sunulan örneklerle anadilinin üsluba etkisi incelendi.
{"title":"AHMED PAŞA DÎVÂNI’NDA ANADİLİ ZEVKİ","authors":"Züleyha Hayal","doi":"10.51592/kulliyat.1143859","DOIUrl":"https://doi.org/10.51592/kulliyat.1143859","url":null,"abstract":"Ahmed Paşa [ö.1496-97] XV. yüzyıl Türk edebiyatının önde gelen şahsiyetlerindendir. II. Murad [ö.1451], II. Mehmed [ö.1481] ve II. Bayezid [ö.1512]’in saltanat devirlerini görmüştür. Müderrislik, kazaskerlik, sancak beyliği, padişah musahipliği, vezirlik gibi vazifelerle devlet hizmetinde bulunmuştur. İstanbul’da ve Bursa’da edebî muhitin gelişmesinde önemli katkıları olmuştur. Dilde ve edebiyatta son derece geniş bir müktesebata sahip olan şâir, yaşadığı çağda Sultân-ı Şuarâ-yı Rûm diye anılmıştır. İlmiye sınıfından gelme, iyi eğitimli ve kültürlü biri olan Ahmed Paşa çok dilli bir şâirdi. Mülemma gazelleri ile Arapça ve Farsça şiirleri Dîvân’ında toplanmıştır. Bu makalede şâirin anadilindeki tercihleri ve tasarrufları incelendi. Bunlar kelime, deyim, atasözü türlerindeki söz varlığı, redif, kafiye gibi ahenk unsurları ve yineleme, diyalog gibi bazı söyleyiş özellikleri üzerinden değerlendirildi. Sunulan örneklerle anadilinin üsluba etkisi incelendi.","PeriodicalId":432234,"journal":{"name":"KÜLLİYAT Osmanlı Araştırmaları Dergisi","volume":"64 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-08-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127539490","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-08-23DOI: 10.51592/kulliyat.1149201
Fatma Özçakmak
Öz Hüsameddin Çelebi’nin Hz. Mevlana’dan Senaî’nin İlâhî-nâme’si, Feridüddin Attar’ın Mantıku’t-Tayr’ı gibi bir eser kaleme almasını istemesi üzerine Hz. Mevlana’nın sarığının altından ilk on sekiz beyti içeren kâğıdı uzatmasıyla yazımına başlanan Mesnevî, tarihte birçok şekilde şerhe tabi tutulmuştur. Bu şerhler; bir beytin, bir hikâyenin, bir bölümün, bir cildin, aynı konu etrafında toplanan beyitlerin, seçkinin ve tamamının şerhi olarak gerçekleştirildiği gibi, hem bizzat Mevlana tarafından yazılması hem de Mevlevîlikte 18 rakamına yüklenen anlamlar dolayısıyla, “ilk 18 beyit şerhi” şeklinde de yapılabilmiştir. Şerhlerde Mesnevî'nin özü, esası olarak kabul edilegelen ilk 18 beyte ayrı bir önem verilmiş ve bu kısım şârihin şerhteki maharetini de işaret eder olmuştur. Mesnevi-i Manevî’yi şerh eden müelliflerden biri de XVII. yüzyılda yaşamış olan Vehbi-i Yemanî’dir. Bu makalede, Vehbi-i Yemanî’nin Mevlana’nın Mesnevi’si özelinde kaleme aldığı iki eserinden biri olan Kitab-ı Ruhani fi Şerh-i Mesnevi-i Muhtasar-ı Nurani adlı eseri inceleme metni olarak ele alınacaktır. Söz konusu eser, tasnifi itibarıyla sadece ilk 18 beytin şerhini içeren müstakil bir şerh olmayıp tamamı Mesnevî’nin ilk 143 beytine yapılan şerhi kapsamaktadır. Fakat bu çalışmada hem şârihin şerh metodunu tespitte kısaca ön ayak olduğu için hem de ilk 18 beytin Mesnevi için ayrı bir önemi haiz olduğundan, konu sınırları bu haliyle belirlenmiştir.
{"title":"BİR MESNEVİ ŞARİHİ OLARAK VEHB-İ YEMANİ VE MESNEVİ’NİN İLK 18 BEYTİNDE UYGULADIĞI ŞERH METODU","authors":"Fatma Özçakmak","doi":"10.51592/kulliyat.1149201","DOIUrl":"https://doi.org/10.51592/kulliyat.1149201","url":null,"abstract":"Öz \u0000Hüsameddin Çelebi’nin Hz. Mevlana’dan Senaî’nin İlâhî-nâme’si, Feridüddin Attar’ın Mantıku’t-Tayr’ı gibi bir eser kaleme almasını istemesi üzerine Hz. Mevlana’nın sarığının altından ilk on sekiz beyti içeren kâğıdı uzatmasıyla yazımına başlanan Mesnevî, tarihte birçok şekilde şerhe tabi tutulmuştur. Bu şerhler; bir beytin, bir hikâyenin, bir bölümün, bir cildin, aynı konu etrafında toplanan beyitlerin, seçkinin ve tamamının şerhi olarak gerçekleştirildiği gibi, hem bizzat Mevlana tarafından yazılması hem de Mevlevîlikte 18 rakamına yüklenen anlamlar dolayısıyla, “ilk 18 beyit şerhi” şeklinde de yapılabilmiştir. Şerhlerde Mesnevî'nin özü, esası olarak kabul edilegelen ilk 18 beyte ayrı bir önem verilmiş ve bu kısım şârihin şerhteki maharetini de işaret eder olmuştur. \u0000Mesnevi-i Manevî’yi şerh eden müelliflerden biri de XVII. yüzyılda yaşamış olan Vehbi-i Yemanî’dir. Bu makalede, Vehbi-i Yemanî’nin Mevlana’nın Mesnevi’si özelinde kaleme aldığı iki eserinden biri olan Kitab-ı Ruhani fi Şerh-i Mesnevi-i Muhtasar-ı Nurani adlı eseri inceleme metni olarak ele alınacaktır. Söz konusu eser, tasnifi itibarıyla sadece ilk 18 beytin şerhini içeren müstakil bir şerh olmayıp tamamı Mesnevî’nin ilk 143 beytine yapılan şerhi kapsamaktadır. Fakat bu çalışmada hem şârihin şerh metodunu tespitte kısaca ön ayak olduğu için hem de ilk 18 beytin Mesnevi için ayrı bir önemi haiz olduğundan, konu sınırları bu haliyle belirlenmiştir.","PeriodicalId":432234,"journal":{"name":"KÜLLİYAT Osmanlı Araştırmaları Dergisi","volume":"44 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-08-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122106980","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-08-16DOI: 10.51592/kulliyat.1125963
Arzu BAYKARA TAŞKAYA
Chios is an island of Greece in the Aegean Sea. The island, which is connected to the North Aegean region of the country, is separated from Turkey by the Strait of Chios. It is famous for mastic trees and mastic gum obtained from these trees. Shortly before the death of Suleiman the Magnificent, the island, which joined the Eyalet of the Archipelago (Eyālet-i Cezāyir-i Baḥr-i Sefīd in Ottoman Turkish) in the Ottoman Empire, was conquered by Kapudan Pasha Piyale Pasha in 1566. Due to the mountainous nature of Chios, a small part of its land is suitable for agriculture. A very small part of the population that made up the island was Muslim. Throughout history, the most important products of the island were mastic, citrus, lemon and orange, almond, pomegranate, olive trees. Citrus products such as fresh lemons, lemon juice, citrus and citron, which constitute the island's most important source of income, were sent to Istanbul to the palace halvahane (Ottoman hist. a section of a sultanic kitchen where desserts and candies were made) under the name "Miri Mübayaa". The material cost of these purchased products was also covered from the mukataa of the island. The problems encountered in the years when products could not be obtained from these trees were also reflected in the documents. In the state yearbooks (salname), a disease called "Kermez " was mentioned, which we cannot get any information about exactly. In the orchards created by two sample farms, it was tried for three years to fight the diseases. This study was conducted by a businesslike science officer. Agriculturalists who became quite skilled in this business were also sent to treat citrus diseases that occurred in other provinces. Olive and the oil obtained from it was one of the pure products of the island. However, the tithe (öşür) tax obtained from olive cultivation, which is available enough to meet the needs of the island, was collected through mukataas and this income was used for the needs of the state, especially the treasury. The main sources of our article are the documents, the state yearbooks, reports and of course travel books in the Ottoman Archives of the Presidency of the State Archives. All kinds of information reflected in the archive about fruit production in Chios and these products, diseases infesting trees, export of fruits, all documents in the archive about trees are explained in detail.
希俄斯是希腊爱琴海中的一个岛屿。该岛与该国的爱琴海北部地区相连,与土耳其隔着希俄斯海峡。它以乳胶树和从这些树中获得的乳胶树胶而闻名。在苏莱曼大帝去世前不久,该岛加入了奥斯曼帝国的群岛Eyalet(在奥斯曼土耳其语中Eyālet-i Cezāyir-i Baḥr-i sef d),于1566年被Kapudan Pasha Piyale Pasha征服。由于希俄斯的多山性质,它的一小部分土地适合农业。该岛人口中只有很小一部分是穆斯林。纵观历史,岛上最重要的产品是乳香、柑橘、柠檬和橙子、杏仁、石榴、橄榄树。柑橘类产品,如新鲜柠檬、柠檬汁、柑橘和香橼,构成了该岛最重要的收入来源,被送往伊斯坦布尔的哈尔瓦哈内宫(奥斯曼历史学家)。(苏丹厨房的一部分,制作甜点和糖果),名为“Miri mbayaa”。购买这些产品的材料费用也由岛上的政府支付。在无法从这些树木获得产品的年份中遇到的问题也反映在文件中。在州年鉴(salname)中,提到了一种叫做“Kermez”的疾病,我们无法得到任何确切的信息。在两个样本农场种植的果园里,人们用了三年的时间来对抗这些疾病。这项研究是由一位务实的科学官员进行的。在这方面相当熟练的农学家也被派去治疗发生在其他省份的柑橘病。橄榄和从中提取的油是该岛的纯净产品之一。然而,从橄榄种植中获得的什一税(öşür),足以满足岛上的需要,是通过mukataas收取的,这笔收入用于国家的需要,特别是国库。我们文章的主要来源是文件,国家年鉴,报告,当然还有国家档案馆主席奥斯曼档案馆的旅行书。档案中反映的关于希俄斯水果生产和这些产品的各种信息,树木的病害,水果的出口,档案中关于树木的所有文件都进行了详细的解释。
{"title":"FRUIT GROWING IN CHIOS IN THE OTTOMAN EMPIRE","authors":"Arzu BAYKARA TAŞKAYA","doi":"10.51592/kulliyat.1125963","DOIUrl":"https://doi.org/10.51592/kulliyat.1125963","url":null,"abstract":"Chios is an island of Greece in the Aegean Sea. The island, which is connected to the North Aegean region of the country, is separated from Turkey by the Strait of Chios. It is famous for mastic trees and mastic gum obtained from these trees. Shortly before the death of Suleiman the Magnificent, the island, which joined the Eyalet of the Archipelago (Eyālet-i Cezāyir-i Baḥr-i Sefīd in Ottoman Turkish) in the Ottoman Empire, was conquered by Kapudan Pasha Piyale Pasha in 1566. Due to the mountainous nature of Chios, a small part of its land is suitable for agriculture. A very small part of the population that made up the island was Muslim. Throughout history, the most important products of the island were mastic, citrus, lemon and orange, almond, pomegranate, olive trees. Citrus products such as fresh lemons, lemon juice, citrus and citron, which constitute the island's most important source of income, were sent to Istanbul to the palace halvahane (Ottoman hist. a section of a sultanic kitchen where desserts and candies were made) under the name \"Miri Mübayaa\". The material cost of these purchased products was also covered from the mukataa of the island. The problems encountered in the years when products could not be obtained from these trees were also reflected in the documents. In the state yearbooks (salname), a disease called \"Kermez \" was mentioned, which we cannot get any information about exactly. In the orchards created by two sample farms, it was tried for three years to fight the diseases. This study was conducted by a businesslike science officer. Agriculturalists who became quite skilled in this business were also sent to treat citrus diseases that occurred in other provinces. Olive and the oil obtained from it was one of the pure products of the island. However, the tithe (öşür) tax obtained from olive cultivation, which is available enough to meet the needs of the island, was collected through mukataas and this income was used for the needs of the state, especially the treasury. The main sources of our article are the documents, the state yearbooks, reports and of course travel books in the Ottoman Archives of the Presidency of the State Archives. All kinds of information reflected in the archive about fruit production in Chios and these products, diseases infesting trees, export of fruits, all documents in the archive about trees are explained in detail.","PeriodicalId":432234,"journal":{"name":"KÜLLİYAT Osmanlı Araştırmaları Dergisi","volume":"205 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-08-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"132346939","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-08-13DOI: 10.51592/kulliyat.1144175
Mustafa Yunus Gümüş
Günlük hayatın birçok aşamasında birbirinden farklı insan tipleriyle birlikte hayatımızı sürdürmekteyiz. Bu insanların kendilerine has psikolojik özellikleri bulunmakta ve bu özellikler onları kendilerine özgü birey olmalarını sağlamaktadır. Zaten hayatın en önemli unsuru olan insan, doğumundan ölümüne kadar geçen süre zarfında birçok yönden edebiyatın konusu olmuştur. Hayatın her köşesinde karşımıza çıkan tip ve/veya karakterler edebî eserlerde de yerini almıştır. Bu eserlerde insanın bedensel varlığıyla birlikte ruhsal durumu da irdelenmiş ve kahramanların psikolojik durumları bu eserlere doğrudan yansıtılmıştır. Hz. Yusuf’u konu edinen Yusuf u Züleyha mesnevileri edebiyatımızda oldukça rağbet görmüştür. Çalışmamızda Şeyyad Hamza’nın kaleme aldığı Yûsuf u Züleyhâ adlı mesnevisi Jung’un ortaya koyduğu dışadönük ve içedönük tipler bağlamında incelenmiştir. Mesnevide yaptığımız incelemede Jung’un sınıflandırdığı tiplerden beş tipin özelliklerini yansıtan örnekler tespit edilmiştir.
在日常生活的许多阶段,我们都会与不同类型的人继续生活在一起。这些人有自己的心理特征,这些特征使他们成为独特的个体。人,作为生命中最重要的元素,在从生到死的过程中,以多种方式成为文学作品的主题。我们在生活中遇到的各种类型和/或人物,也在文学作品中占有一席之地。在这些作品中,除了人的肉体存在之外,人的精神状态也得到了审视,主人公的心理状态在这些作品中得到了直接反映。关于先知优素福的《优素福和祖莱哈》(Yusuf u Züleyha mesnevis)在我们的文学作品中非常受欢迎。在我们的研究中,我们以荣格的外向型和内向型为背景,分析了谢亚德-哈姆扎(Şeyyad Hamza)创作的名为《优素福-祖莱哈》(Yûsuf u Züleyhâ)的玛斯纳维(masnavi)。在对 masnavi 的分析中,我们从荣格划分的类型中找出了反映五种类型特征的例子。
{"title":"İçedönük ve Dışadönük Kişilik Bağlamında Şeyyâd Hamzâ’nın Yûsuf u Züleyhâ Mesnevisi","authors":"Mustafa Yunus Gümüş","doi":"10.51592/kulliyat.1144175","DOIUrl":"https://doi.org/10.51592/kulliyat.1144175","url":null,"abstract":"Günlük hayatın birçok aşamasında birbirinden farklı insan tipleriyle birlikte hayatımızı sürdürmekteyiz. Bu insanların kendilerine has psikolojik özellikleri bulunmakta ve bu özellikler onları kendilerine özgü birey olmalarını sağlamaktadır. Zaten hayatın en önemli unsuru olan insan, doğumundan ölümüne kadar geçen süre zarfında birçok yönden edebiyatın konusu olmuştur. Hayatın her köşesinde karşımıza çıkan tip ve/veya karakterler edebî eserlerde de yerini almıştır. Bu eserlerde insanın bedensel varlığıyla birlikte ruhsal durumu da irdelenmiş ve kahramanların psikolojik durumları bu eserlere doğrudan yansıtılmıştır. Hz. Yusuf’u konu edinen Yusuf u Züleyha mesnevileri edebiyatımızda oldukça rağbet görmüştür. Çalışmamızda Şeyyad Hamza’nın kaleme aldığı Yûsuf u Züleyhâ adlı mesnevisi Jung’un ortaya koyduğu dışadönük ve içedönük tipler bağlamında incelenmiştir. Mesnevide yaptığımız incelemede Jung’un sınıflandırdığı tiplerden beş tipin özelliklerini yansıtan örnekler tespit edilmiştir.","PeriodicalId":432234,"journal":{"name":"KÜLLİYAT Osmanlı Araştırmaları Dergisi","volume":"9 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-08-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127755517","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-08-08DOI: 10.51592/kulliyat.1129228
Nilay Kınay
Türk edebiyatı geleneğinde dinî nitelikte eser veren şairlerin Hz. Peygamber’e duydukları sevgi ve saygı şiirlerin temel konusu ve kaynağı olmuştur. Özellikle mesnevilerde edebî tür olarak bu konu müstakil yazılmıştır. Şairlerin divanları incelendiğinde tevhid ve münacat kısımlarından sonra Hz. Peygamber ile ilgili bölüme geçilir ve Hz. Peygamber için sıfatların, övgülerin en güzelleri sıralanır. Klasik Türk edebiyatı eserlerinin geneline bakıldığında şairlerin şiirlerine en çok kaynaklık eden Hz. Peygamber’in şahsı olmuştur. Onun hayatı, mucizeleri, iç ve dış karakter özellikleri ilham vesilesi olarak şiirlerde yerini almıştır. Hz. Peygamber, İslam dini ile ilgili yazılı edebiyat ürünlerinin verilmeye başladığı andan itibaren hemen her şairin şiirinde güzellikleriyle yerini almıştır. Şairler içinde sultan olanların divanları ve şiirleri incelendiğinde dinî unsurlar ve bu unsurlar arasında Hz. Peygamber olgusu görülmektedir. Bu çalışmada da devlet yönetiminin başında olan bir padişahın kaleme aldığı şiirlerde, Hz. Peygamber’in vasıflarının nasıl olduğu gösterilmiştir. Osmanlı devletindeki şair padişahlardan biri de Murâdî mahlasıyla şiirler yazan Sultan III. Murâd’dır. Murâdî divanında, önemli bir ümmet anlayışı tasavvuru dikkat çekmektedir. Peygamber iletisi etrafında verilen ümmet anlayışı ile Murâdî şefaat beklediğini söylemektedir. Padişahın iyi bir eğitim aldığı ve bu doğrultuda dinî ve tasavvufi bilgilere vakıf olduğu anlaşılmaktadır. Bu bilgiye hem Hz. Peygamber hem de diğer peygamberler için yazdığı dizelerden ulaşılmaktadır.
{"title":"Şair Bir Sultanın Gözünden Sultan-ı Enbiyâ Tasavvuru: Murâdî Divanı","authors":"Nilay Kınay","doi":"10.51592/kulliyat.1129228","DOIUrl":"https://doi.org/10.51592/kulliyat.1129228","url":null,"abstract":"Türk edebiyatı geleneğinde dinî nitelikte eser veren şairlerin Hz. Peygamber’e duydukları sevgi ve saygı şiirlerin temel konusu ve kaynağı olmuştur. Özellikle mesnevilerde edebî tür olarak bu konu müstakil yazılmıştır. Şairlerin divanları incelendiğinde tevhid ve münacat kısımlarından sonra Hz. Peygamber ile ilgili bölüme geçilir ve Hz. Peygamber için sıfatların, övgülerin en güzelleri sıralanır. Klasik Türk edebiyatı eserlerinin geneline bakıldığında şairlerin şiirlerine en çok kaynaklık eden Hz. Peygamber’in şahsı olmuştur. Onun hayatı, mucizeleri, iç ve dış karakter özellikleri ilham vesilesi olarak şiirlerde yerini almıştır. Hz. Peygamber, İslam dini ile ilgili yazılı edebiyat ürünlerinin verilmeye başladığı andan itibaren hemen her şairin şiirinde güzellikleriyle yerini almıştır. Şairler içinde sultan olanların divanları ve şiirleri incelendiğinde dinî unsurlar ve bu unsurlar arasında Hz. Peygamber olgusu görülmektedir. Bu çalışmada da devlet yönetiminin başında olan bir padişahın kaleme aldığı şiirlerde, Hz. Peygamber’in vasıflarının nasıl olduğu gösterilmiştir. Osmanlı devletindeki şair padişahlardan biri de Murâdî mahlasıyla şiirler yazan Sultan III. Murâd’dır. Murâdî divanında, önemli bir ümmet anlayışı tasavvuru dikkat çekmektedir. Peygamber iletisi etrafında verilen ümmet anlayışı ile Murâdî şefaat beklediğini söylemektedir. Padişahın iyi bir eğitim aldığı ve bu doğrultuda dinî ve tasavvufi bilgilere vakıf olduğu anlaşılmaktadır. Bu bilgiye hem Hz. Peygamber hem de diğer peygamberler için yazdığı dizelerden ulaşılmaktadır.","PeriodicalId":432234,"journal":{"name":"KÜLLİYAT Osmanlı Araştırmaları Dergisi","volume":"31 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-08-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128235411","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-08-06DOI: 10.51592/kulliyat.1116971
Bilge KARGA GÖLLÜ
Ömer Necmî Efendi (H. 1230?/M. 1815-H. 1307/M. 1889) şiirlerinde Necmî mahlasını kullanır. Tuhfe-i Vahdet, Kasîde-i Elifiyye, Türkçe Dîvân ve Farsça Dîvânçe olmak üzere ulaşılabilen dört eseri vardır. Çağının tanınan şairleri arasında yer almamasına rağmen XIX. yüzyılın edebî değişimleri içinde divan şiiri geleneğini devam ettirir ve divan edebiyatının en uzun kasidelerinden birini yazar. Biyografik ve bibliyografik çalışmalarda şairin Farsça şiir yazma konusundaki başarısından söz edilir. Dîvânçe’si ve Farsça tahmisleri Necmî’nin Farsçaya hâkimiyetini önemli ölçüde gösterir. Yine de kaynakların dile getirdikleri ve şimdiye kadarki çalışmalar şaire dair yeterli bilgi sunmaz. Yapılan araştırmalar Necmî’nin şiirlerini içeren bazı eserlerin varlığına işaret eder. Bunlardan biri Süleymaniye Kütüphanesi’nde yer alır. Eser, H. 1325/M. 1907 tarihinde şairin beğenilen şiirlerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur. Esere düşülen notlar Ömer Necmî Efendi’ye dair bilgiler de verir. İçinde Necmî’nin basılı divanında (H. 1284/M. 1867) bulunmayan şiirlere rastlanır. Şairin bilinmeyen Türkçe şiirlerinin edebiyata kazandırılmasını amaçlayan bu çalışmayla onun Türkçe Dîvân’ında olmadığı tespit edilen şiirleri üzerinde durulmuştur.
{"title":"NECMÎ’NİN BİLİNMEYEN TÜRKÇE ŞİİRLERİ","authors":"Bilge KARGA GÖLLÜ","doi":"10.51592/kulliyat.1116971","DOIUrl":"https://doi.org/10.51592/kulliyat.1116971","url":null,"abstract":"Ömer Necmî Efendi (H. 1230?/M. 1815-H. 1307/M. 1889) şiirlerinde Necmî mahlasını kullanır. Tuhfe-i Vahdet, Kasîde-i Elifiyye, Türkçe Dîvân ve Farsça Dîvânçe olmak üzere ulaşılabilen dört eseri vardır. Çağının tanınan şairleri arasında yer almamasına rağmen XIX. yüzyılın edebî değişimleri içinde divan şiiri geleneğini devam ettirir ve divan edebiyatının en uzun kasidelerinden birini yazar. Biyografik ve bibliyografik çalışmalarda şairin Farsça şiir yazma konusundaki başarısından söz edilir. Dîvânçe’si ve Farsça tahmisleri Necmî’nin Farsçaya hâkimiyetini önemli ölçüde gösterir. Yine de kaynakların dile getirdikleri ve şimdiye kadarki çalışmalar şaire dair yeterli bilgi sunmaz. Yapılan araştırmalar Necmî’nin şiirlerini içeren bazı eserlerin varlığına işaret eder. Bunlardan biri Süleymaniye Kütüphanesi’nde yer alır. Eser, H. 1325/M. 1907 tarihinde şairin beğenilen şiirlerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur. Esere düşülen notlar Ömer Necmî Efendi’ye dair bilgiler de verir. İçinde Necmî’nin basılı divanında (H. 1284/M. 1867) bulunmayan şiirlere rastlanır. Şairin bilinmeyen Türkçe şiirlerinin edebiyata kazandırılmasını amaçlayan bu çalışmayla onun Türkçe Dîvân’ında olmadığı tespit edilen şiirleri üzerinde durulmuştur.","PeriodicalId":432234,"journal":{"name":"KÜLLİYAT Osmanlı Araştırmaları Dergisi","volume":"604 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-08-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116373475","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-08-05DOI: 10.51592/kulliyat.1134065
Metin Aydin
İnsana has duyguların başında gelen aşk, dünya edebiyatlarının tamamında birçok sanatçının eserine konu olmuştur. Aynı şekilde aşk konusu Klasik Türk şiirinde, bütün şairler tarafından hem mecâzî hem de ilâhi açıdan sıklıkla işlenmiştir. Muvakkit-zâde Muhammed Pertev de aşk temasını başarılı şekilde şiirlerinde işlemiştir. Muvakkit-zâde Muhammed Pertev 18. Yüzyılın ikinci yarısı ile 19. Yüzyılın ilk çeyreğinde yaşamış olan bir divan şairidir. Divanında yer alan şiirlerde hayal inceliğini görmek mümkündür. Kendisi de önemli bir şair olan Hoca Neş’et’in öğrencisi olarak uzunca bir süre ondan ders almıştır. Muvakkit-zâde Muhammed Pertev, devlet büyüklerini övecek kasidelerden ziyade âşıkâne, rindane gazeller yazmayı tercih etmiştir. Bu çalışmada Muhammed Pertev Divânı’nda yer alan aşk ile ilgili teşbihler saptanmaya çalışılmıştır. Aşk ile at, ateş, bahçe, bela, berat, bezm, cehennem, mücevher, çarşı, damga, dava, deniz, güneş, hevâ, lügat, mabet, mekteb, meydan, meyhane, pazar, rebab, serab, sır, söz, sultan, mey, taht, tekke gibi birçok kavram arasında ilgi kurulmuş, benzetmeler yapılmıştır.
{"title":"MUVAKKİT-ZÂDE MUHAMMED PERTEV DÎVÂNI’NDA AŞK İLE İLGİLİ TEŞBİHLER","authors":"Metin Aydin","doi":"10.51592/kulliyat.1134065","DOIUrl":"https://doi.org/10.51592/kulliyat.1134065","url":null,"abstract":"İnsana has duyguların başında gelen aşk, dünya edebiyatlarının tamamında birçok sanatçının eserine konu olmuştur. Aynı şekilde aşk konusu Klasik Türk şiirinde, bütün şairler tarafından hem mecâzî hem de ilâhi açıdan sıklıkla işlenmiştir. Muvakkit-zâde Muhammed Pertev de aşk temasını başarılı şekilde şiirlerinde işlemiştir. \u0000Muvakkit-zâde Muhammed Pertev 18. Yüzyılın ikinci yarısı ile 19. Yüzyılın ilk çeyreğinde yaşamış olan bir divan şairidir. Divanında yer alan şiirlerde hayal inceliğini görmek mümkündür. Kendisi de önemli bir şair olan Hoca Neş’et’in öğrencisi olarak uzunca bir süre ondan ders almıştır. Muvakkit-zâde Muhammed Pertev, devlet büyüklerini övecek kasidelerden ziyade âşıkâne, rindane gazeller yazmayı tercih etmiştir. \u0000Bu çalışmada Muhammed Pertev Divânı’nda yer alan aşk ile ilgili teşbihler saptanmaya çalışılmıştır. Aşk ile at, ateş, bahçe, bela, berat, bezm, cehennem, mücevher, çarşı, damga, dava, deniz, güneş, hevâ, lügat, mabet, mekteb, meydan, meyhane, pazar, rebab, serab, sır, söz, sultan, mey, taht, tekke gibi birçok kavram arasında ilgi kurulmuş, benzetmeler yapılmıştır.","PeriodicalId":432234,"journal":{"name":"KÜLLİYAT Osmanlı Araştırmaları Dergisi","volume":"153 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-08-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"123601219","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-08-02DOI: 10.51592/kulliyat.1142630
Ö. Arslan
The work of Fattâhî-i Nîshapûrî (d. AH 852/AD 1448-9?), one of the leading names in Persian literature, which became famous with the name Şebistân-ı Hayâl has been known for critical expressions such as "It is in the style of Şebistân-ı Hayâl", which is used to describe the style of poems written by ta‘miye methods and through translations, commentaries and naziras of Şebistân-ı Hayâl in classical Turkish literature. Senâyî's Neyistân-ı Zülâl is also a nazira on Fettahî's Şebistan-ı Hayâl. In the XVIth century, when Şehzade Mustafa was the governor of Saruhan province, Senâyî, a poet in literary circles Manisa, was mentioned in many sources with Neyistân-ı Zülâl. However, there is no study focused on this work, and mentions in historical sources are limited to the knowledge that Neyistân-ı Zülâl was written in the style of Fettahî's Şebistan-ı Hayâl. The copy of the work introduced in this study is among the manuscripts transferred to the Süleymaniye Library in 1940 from the library established by Mahmud Efendi in the Yahya Efendi Lodge and is registered in Hacı Mahmud Efendi Collection number 2051. This copy, which has no material deficiency, consists of 95 leaves. In our study, the records about the author’s life and works in the sources were evaluated by comparing them with the information in the aforementioned copy, and it was tried to determine the place of Neyistân-ı Zülâl among the works based on Şebistan-ı Hayâl in the classical Turkish literature, in terms of form and content features of the copy. In addition to these, the chapters of the text were briefly summarized, an explanation of the ta‘miye style used in the work, and the transcripted texts of its prologue and epilogue were given.
fatatt h -i Nîshapûrî (d. AH 852/AD 1448-9?)是波斯文学的主要名字之一,以Şebistân- yi hay的名字而闻名,其作品以“它是Şebistân- yi hay的风格”等批判性表达而闻名,该表达用于描述用ta 'miye方法编写的诗歌风格,并通过翻译,评论和naziras在古典土耳其文学中Şebistân- yi hay。Senâyî's neyist n- yi z l l也是Fettahî's Şebistan- yi hay l的nazira。16世纪,Şehzade穆斯塔法担任萨鲁汗省省长时,文学界的诗人马尼萨(Senâyî)在许多资料中与neyistl n- yi z l一起被提及。然而,没有研究集中在这项工作上,在历史资料中提到的也仅限于neyist n-伊扎是用Fettahî的Şebistan-伊扎的风格写的。本研究中介绍的作品的副本是1940年从马哈茂德·埃芬迪在Yahya Efendi Lodge建立的图书馆转移到s leymaniye图书馆的手稿之一,登记在hacyi Mahmud Efendi Collection编号2051。这份副本没有材料缺陷,共95页。在我们的研究中,我们将文献中关于作者生平和作品的记载与上述抄本中的资料进行比较,并试图从抄本的形式和内容特征两方面来确定neyist n- yi zll在土耳其古典文学中以Şebistan- yi hay为基础的作品中的位置。除此之外,还简要概述了文本的章节,解释了作品中使用的ta 'miye风格,并给出了其序言和尾声的转录文本。
{"title":"Neyistân-ı Zülâl of Senâyî, a 16th Century Poet","authors":"Ö. Arslan","doi":"10.51592/kulliyat.1142630","DOIUrl":"https://doi.org/10.51592/kulliyat.1142630","url":null,"abstract":"The work of Fattâhî-i Nîshapûrî (d. AH 852/AD 1448-9?), one of the leading names in Persian literature, which became famous with the name Şebistân-ı Hayâl has been known for critical expressions such as \"It is in the style of Şebistân-ı Hayâl\", which is used to describe the style of poems written by ta‘miye methods and through translations, commentaries and naziras of Şebistân-ı Hayâl in classical Turkish literature. Senâyî's Neyistân-ı Zülâl is also a nazira on Fettahî's Şebistan-ı Hayâl. In the XVIth century, when Şehzade Mustafa was the governor of Saruhan province, Senâyî, a poet in literary circles Manisa, was mentioned in many sources with Neyistân-ı Zülâl. However, there is no study focused on this work, and mentions in historical sources are limited to the knowledge that Neyistân-ı Zülâl was written in the style of Fettahî's Şebistan-ı Hayâl. The copy of the work introduced in this study is among the manuscripts transferred to the Süleymaniye Library in 1940 from the library established by Mahmud Efendi in the Yahya Efendi Lodge and is registered in Hacı Mahmud Efendi Collection number 2051. This copy, which has no material deficiency, consists of 95 leaves. In our study, the records about the author’s life and works in the sources were evaluated by comparing them with the information in the aforementioned copy, and it was tried to determine the place of Neyistân-ı Zülâl among the works based on Şebistan-ı Hayâl in the classical Turkish literature, in terms of form and content features of the copy. In addition to these, the chapters of the text were briefly summarized, an explanation of the ta‘miye style used in the work, and the transcripted texts of its prologue and epilogue were given.","PeriodicalId":432234,"journal":{"name":"KÜLLİYAT Osmanlı Araştırmaları Dergisi","volume":"23 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-08-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115244980","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-08-02DOI: 10.51592/kulliyat.1137316
Barış Günğen, Ali Selçuk
Genelde toplumların ve özelde inanç gruplarının geçmişten bugüne değin kutsallık atfettikleri mekanları ziyaret etme pratiğine sahip oldukları bilinen bir gerçektir. Bu davranışın temelinde, ekseriyetle manevi bir arayış, psikolojik bir rahatlama ve ruhsal yenilenme gibi süreçlerin etkili olduğu söylenebilir. Ziyaret olgusunun da en önemli sacayaklarından birisini oluşturan ve kutsallık atfedilen türbe mekânlarının ziyaretçilerin yoğun ilgisine mazhar olan yerler olduğu söylenebilir. Halk inancında kutsallık atfedilen türbeler, insanların dini, kültürel ve sosyal hayatlarını etkileyen yapılar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir bütün olarak ziyaret fenomenin muhtevasına içkin olarak değerlendirebileceğimiz türbenin ziyaret edilmesi, kutsallığın deneyimlenmesi, ziyaretlerin ekseriyetle inanç grupları şeklinde olması gibi süreçlerin varlığı, toplumsal ve kültürel değerlerin taşıyıcısı konumunda bulunan hafızanın da varlığına işaret edici bir özelliktir. İnanışların, kültürlerin ve zihniyetlerin toplamından oluşan bir hafızanın kendi tezahürlerini bir yönüyle ve özellikle kutsal mekân üzerinden kurguladığını ve sürdürdüğünü söyleyebiliriz. Türbeler, toplumların sahip oldukları inanışların, kültürlerin ve zihniyetlerin somut olarak tecrübe edildiği ve bunun yansımalarını kendisinde barındıran en önemli yapılar olarak karşımıza çıkmaktadır. Hafızanın muhtevasını oluşturan unsurları –inanç, dil, mekan, ritüel, anlatı, gelenek, tarih – göz önüne aldığımızda, hafızanın inşasında ve yaşanmasında ciddi bir referans ya da nirengi noktasında duran bir mekanın hafızanın içeriklerini kendisinde taşıması ve koruması doğal bir durum olarak karşılanabilir. Bu çalışma, Siirt ili, Baykan İlçesi Ziyaret Beldesi’nde bulunan Veysel Kareni Türbesi örnekleminden hareketle bu türbe mekânına atfedilen kutsallık üzerinden toplumsal hafızanın inşasında ve sürekliliğinde mekânın rolünün ne olduğuna dair bir çerçeve sunma girişimidir. Toplumsal hafızanın inşasında önemli bir kavram ve yapı olan mekânın hangi noktalarda hafızanın oluşumuna ve sürdürülmesine imkân sunduğunun incelenmesini amaçlamaktadır.
众所周知,一般社会,特别是信仰团体,从古至今都有去他们认为神圣的地方的习俗。在这种行为的基础上,可以说精神追求、心理放松和精神更新等过程是有效的。可以说,陵墓是游览现象的最重要支柱之一,被视为神圣之地,是吸引游客浓厚兴趣的地方。在民间信仰中被视为神圣的陵墓,是影响人们宗教、文化和社会生活的建筑。扫墓等过程的存在,我们可以将其评价为整个扫墓现象的固有内容,即对神圣的体验,以及以信仰团体的形式存在的扫墓,这些特征都指向记忆的存在,而记忆是社会和文化价值的载体。我们可以说,由信仰、文化和心理的总和构成的记忆,从一个方面,尤其是通过神圣的空间,构建并保持着自身的表现形式。陵墓是最重要的建筑,社会信仰、文化和精神在其中得到具体的体验,也是这些信仰的反映。当我们考虑构成记忆内容的要素--信仰、语言、空间、仪式、叙事、传统、历史--时,在记忆的构建和生活中处于重要参照点或三角点的地方自然会承载和保护其本身的记忆内容。本研究以锡尔特省 Baykan 地区 Ziyaret 镇的 Veysel Kareni 墓为例,试图通过墓葬的神圣性,为空间在社会记忆的构建和延续中的作用提供一个框架。本研究旨在探讨作为社会记忆构建过程中重要概念和结构的空间在哪些方面促成了记忆的形成和延续。
{"title":"Toplumsal Hafızanın Kutsal Mekan Üzerinden Kurgulanışı: Veysel Kareni Türbesi Üzerine Bir Alan Araştırması","authors":"Barış Günğen, Ali Selçuk","doi":"10.51592/kulliyat.1137316","DOIUrl":"https://doi.org/10.51592/kulliyat.1137316","url":null,"abstract":"Genelde toplumların ve özelde inanç gruplarının geçmişten bugüne değin kutsallık atfettikleri mekanları ziyaret etme pratiğine sahip oldukları bilinen bir gerçektir. Bu davranışın temelinde, ekseriyetle manevi bir arayış, psikolojik bir rahatlama ve ruhsal yenilenme gibi süreçlerin etkili olduğu söylenebilir. Ziyaret olgusunun da en önemli sacayaklarından birisini oluşturan ve kutsallık atfedilen türbe mekânlarının ziyaretçilerin yoğun ilgisine mazhar olan yerler olduğu söylenebilir. Halk inancında kutsallık atfedilen türbeler, insanların dini, kültürel ve sosyal hayatlarını etkileyen yapılar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir bütün olarak ziyaret fenomenin muhtevasına içkin olarak değerlendirebileceğimiz türbenin ziyaret edilmesi, kutsallığın deneyimlenmesi, ziyaretlerin ekseriyetle inanç grupları şeklinde olması gibi süreçlerin varlığı, toplumsal ve kültürel değerlerin taşıyıcısı konumunda bulunan hafızanın da varlığına işaret edici bir özelliktir. İnanışların, kültürlerin ve zihniyetlerin toplamından oluşan bir hafızanın kendi tezahürlerini bir yönüyle ve özellikle kutsal mekân üzerinden kurguladığını ve sürdürdüğünü söyleyebiliriz. Türbeler, toplumların sahip oldukları inanışların, kültürlerin ve zihniyetlerin somut olarak tecrübe edildiği ve bunun yansımalarını kendisinde barındıran en önemli yapılar olarak karşımıza çıkmaktadır. Hafızanın muhtevasını oluşturan unsurları –inanç, dil, mekan, ritüel, anlatı, gelenek, tarih – göz önüne aldığımızda, hafızanın inşasında ve yaşanmasında ciddi bir referans ya da nirengi noktasında duran bir mekanın hafızanın içeriklerini kendisinde taşıması ve koruması doğal bir durum olarak karşılanabilir. Bu çalışma, Siirt ili, Baykan İlçesi Ziyaret Beldesi’nde bulunan Veysel Kareni Türbesi örnekleminden hareketle bu türbe mekânına atfedilen kutsallık üzerinden toplumsal hafızanın inşasında ve sürekliliğinde mekânın rolünün ne olduğuna dair bir çerçeve sunma girişimidir. Toplumsal hafızanın inşasında önemli bir kavram ve yapı olan mekânın hangi noktalarda hafızanın oluşumuna ve sürdürülmesine imkân sunduğunun incelenmesini amaçlamaktadır.","PeriodicalId":432234,"journal":{"name":"KÜLLİYAT Osmanlı Araştırmaları Dergisi","volume":"37 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-08-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127376475","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-08-02DOI: 10.51592/kulliyat.1134438
Abdulsamet Özmen
İslâmî edebiyatlarda Kerbela hadisesi, birçok müellif tarafından kaleme alınan bir konudur. Bu hadiseyi dile getiren metinlerde Hz. Hüseyin ve aile fertlerinin Kerbela’da şehit edilmesi konusu ele alınmıştır. 61/680 yılında Hz. Hüseyin’in şehâdetiyle sonuçlanan Kerbela Savaşı meydana geldiği günlerden beri Müslümanlar arasında derin bir etki bırakmıştır. Bu hadise tarih ve siyer kitaplarında yer aldığı gibi edebî metinlerin muhtevasına da girmiştir. Kerbela hadisesi İslamî edebiyatların yanında klasik Türk edebiyatının bazı metinlerine de konu olmuştur. Bu konu bazen müstakil eserleri teşkil etmiş bazen de eserlerin içinde bir bölüm olarak yer almıştır. Kerbela vakası bakış açısı olarak birçok noktadan değerlendirilebilir. Bu olayda şehit edilen Hz. Hüseyin, metanet ve yiğitliği ile İslâm âleminde çok sevilmiş, yüceltilmiştir. Edebî eserlerde Kerbela olayı anlatılırken, hem olayın cereyan şekline yer verilirken hem de Hz. Hüseyin’e olağanüstü vasıflar yüklenmiştir. Böylece tarihî bir olay olan Kerbela hadisesi, efsanevî niteliğe bürünmüştür. Tarihî bir şahsiyet olan Hz. Hüseyin ise, olağanüstü vasıflara sahip menkıbevî bir kişi olarak tarihe geçmiştir. Bu çalışmanın konusu, İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi Türkçe Yazmalar Bölümü T 06739 numarasıyla kayıtlı Hvâb-nâme-i Râsim Hikmet adlı eserin Kerbela hadisesini anlatan bölümüdür. Çalışmada adı geçen müellifin Kerbela hadisesi hakkındaki görüşlerinden oluşan metin transkiribe edilerek dil içi çevirisi yapılmıştır.
{"title":"HVÂB-NÂME-İ RÂSİM HİKMET ADLI ESERDE YER ALAN KERBELA HADİSESİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME","authors":"Abdulsamet Özmen","doi":"10.51592/kulliyat.1134438","DOIUrl":"https://doi.org/10.51592/kulliyat.1134438","url":null,"abstract":"İslâmî edebiyatlarda Kerbela hadisesi, birçok müellif tarafından kaleme alınan bir konudur. Bu hadiseyi dile getiren metinlerde Hz. Hüseyin ve aile fertlerinin Kerbela’da şehit edilmesi konusu ele alınmıştır. \u000061/680 yılında Hz. Hüseyin’in şehâdetiyle sonuçlanan Kerbela Savaşı meydana geldiği günlerden beri Müslümanlar arasında derin bir etki bırakmıştır. Bu hadise tarih ve siyer kitaplarında yer aldığı gibi edebî metinlerin muhtevasına da girmiştir. Kerbela hadisesi İslamî edebiyatların yanında klasik Türk edebiyatının bazı metinlerine de konu olmuştur. Bu konu bazen müstakil eserleri teşkil etmiş bazen de eserlerin içinde bir bölüm olarak yer almıştır. \u0000Kerbela vakası bakış açısı olarak birçok noktadan değerlendirilebilir. Bu olayda şehit edilen Hz. Hüseyin, metanet ve yiğitliği ile İslâm âleminde çok sevilmiş, yüceltilmiştir. Edebî eserlerde Kerbela olayı anlatılırken, hem olayın cereyan şekline yer verilirken hem de Hz. Hüseyin’e olağanüstü vasıflar yüklenmiştir. Böylece tarihî bir olay olan Kerbela hadisesi, efsanevî niteliğe bürünmüştür. Tarihî bir şahsiyet olan Hz. Hüseyin ise, olağanüstü vasıflara sahip menkıbevî bir kişi olarak tarihe geçmiştir. \u0000Bu çalışmanın konusu, İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi Türkçe Yazmalar Bölümü T 06739 numarasıyla kayıtlı Hvâb-nâme-i Râsim Hikmet adlı eserin Kerbela hadisesini anlatan bölümüdür. Çalışmada adı geçen müellifin Kerbela hadisesi hakkındaki görüşlerinden oluşan metin transkiribe edilerek dil içi çevirisi yapılmıştır.","PeriodicalId":432234,"journal":{"name":"KÜLLİYAT Osmanlı Araştırmaları Dergisi","volume":"24 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-08-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116901081","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}