Gülçin Şahingöz Erdal, F. Karandere, F. Mısıroğlu, Işıl Özbaş Tevetoğlu, Y. Okuturlar, H. Koçoğlu, M. Hurşitoğlu
Amac: Bu calismada diyabetik ve prediyabetik hastalarda serum magnezyum (Mg) duzeyleri ile yas, vucut kitle indeksi, HOMA-IR, serum aclik glukoz, HbA1c ve insulin duzeyleri arasindaki iliskiyi inceledik. Yontemler: Bu retrospektif calismada, yeni tani almis prediyabet (Grup PD) (n=63) ve tip 2 diabetes mellitus (Grup D) (n=67) olmak uzere toplam 130 hasta calismaya alindi. Hastalarin yasi, vucut kitle indeksi, serum Mg, glukoz ve insulin degerleri, HOMA-IR ve HbA1c kaydedildi. Prediabetes ve tip 2 diyabet tanisi, tani aninda WHO kriterlerine gore yapildi. Bulgular: Grup D'de ortalama Mg duzeyi (1,88 ± 0,17 mg/dl), grup PD'den (1,96 ± 0,17 mg/dl) anlamli derecede dusuktu (p = 0,007). Korelasyon analizi, D grubunda Mg ve glukoz (r = -0,390, p = 0,001) ve HOMA-IR (r = -0,284; p = 0,022) arasinda anlamli negatif korelasyon oldugunu gosterdi. Serum Mg ile insulin, HbA1c, yas ve vucut kutle indeksi (sirasiyla p = 0,801, 0,087, 0,611 ve 0,691) arasinda korelasyon saptanmadi. Grup PD'de serum insulin, HbA1c, glukoz, HOMA-IR, yas ve vucut kitle indeksi ile serum Mg duzeyleri arasinda korelasyon yoktu (sirasiyla p = 0,801, 0,087, 0,939, 0,998, 0,611 ve 0,691). Sonuclar: Diyabetik hastalarda magnezyum duzeyleri ile HOMA-IR ve aclik kan glikoz duzeyleri arasinda negatif bir iliski oldugunu, ancak bu iliskinin prediyabetik hastalarda mevcut olmadigini gosterdik. Calisma sonuclarimiz serum Mg seviyesinin tip 2 diyabetin metabolik kontrolu ile iliskili oldugunu ve bu nedenle bu hastalarda goz onune alinabilecegini dusundurmektedir.
{"title":"Assessment of relationship between serum magnesium and serum glucose levels and HOMA-IR in diabetic and prediabetic patients","authors":"Gülçin Şahingöz Erdal, F. Karandere, F. Mısıroğlu, Işıl Özbaş Tevetoğlu, Y. Okuturlar, H. Koçoğlu, M. Hurşitoğlu","doi":"10.25000/ACEM.451930","DOIUrl":"https://doi.org/10.25000/ACEM.451930","url":null,"abstract":"Amac: Bu calismada diyabetik ve prediyabetik hastalarda serum magnezyum (Mg) duzeyleri ile yas, vucut kitle indeksi, HOMA-IR, serum aclik glukoz, HbA1c ve insulin duzeyleri arasindaki iliskiyi inceledik. Yontemler: Bu retrospektif calismada, yeni tani almis prediyabet (Grup PD) (n=63) ve tip 2 diabetes mellitus (Grup D) (n=67) olmak uzere toplam 130 hasta calismaya alindi. Hastalarin yasi, vucut kitle indeksi, serum Mg, glukoz ve insulin degerleri, HOMA-IR ve HbA1c kaydedildi. Prediabetes ve tip 2 diyabet tanisi, tani aninda WHO kriterlerine gore yapildi. Bulgular: Grup D'de ortalama Mg duzeyi (1,88 ± 0,17 mg/dl), grup PD'den (1,96 ± 0,17 mg/dl) anlamli derecede dusuktu (p = 0,007). Korelasyon analizi, D grubunda Mg ve glukoz (r = -0,390, p = 0,001) ve HOMA-IR (r = -0,284; p = 0,022) arasinda anlamli negatif korelasyon oldugunu gosterdi. Serum Mg ile insulin, HbA1c, yas ve vucut kutle indeksi (sirasiyla p = 0,801, 0,087, 0,611 ve 0,691) arasinda korelasyon saptanmadi. Grup PD'de serum insulin, HbA1c, glukoz, HOMA-IR, yas ve vucut kitle indeksi ile serum Mg duzeyleri arasinda korelasyon yoktu (sirasiyla p = 0,801, 0,087, 0,939, 0,998, 0,611 ve 0,691). Sonuclar: Diyabetik hastalarda magnezyum duzeyleri ile HOMA-IR ve aclik kan glikoz duzeyleri arasinda negatif bir iliski oldugunu, ancak bu iliskinin prediyabetik hastalarda mevcut olmadigini gosterdik. Calisma sonuclarimiz serum Mg seviyesinin tip 2 diyabetin metabolik kontrolu ile iliskili oldugunu ve bu nedenle bu hastalarda goz onune alinabilecegini dusundurmektedir.","PeriodicalId":8220,"journal":{"name":"ARCHIVES OF CLINICAL AND EXPERIMENTAL MEDICINE","volume":"51 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-03-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"85810580","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amac: Degisik kalp hastaliklarinda bazi eser elementlerin onemli oldugu bilinmektedir. Bu calismada Romatizmal Kalp Hastaligi (RKH) olan hastalarin serumunda bazi eser element konsantrasyonlarindaki degisiklikleri belirlemek ve bunun kronik RKH ve kapak tutulumunun siddetiyle olan iliskisinin ortaya konmasi amaclanmistir. Metod: RKH olan 61 hasta ve 60 saglikli birey calisma kapsamina alindi. Bu calismaya alinan hasta grup, Wilkins skoruna, aort tutulumunun derecesine ve ayrica pulmoner hipertansiyonun varligi ve yokluguna gore olmak uzere toplam alti alt gruba daha ayrildi. Hastalara ayrintili fizik muayene ve laboratuvar incelemesinin yaninda kan Se, Zn ve Cu analizleri yapildi. Hasta ve kontrol guruplarina transtorasik ekokardiografi ile olcumler standart gorunumleri uzerinden yapildi. Bulgular: Hasta grubunda serum Se ve Zn konsantrasyonu kontrol grubuna gore anlamli olcude dusuk bulundu (sirasiyla 43,08±1,83 µg/dL; 60,75±2,44 µg/dL; p 0,05). Sonuc: Eser element konsantrasyonundaki degisiklikler RKH’ni predispoze edebilecegi gibi hastaligin gelisimine yol acan bazi faktorlerin ortaya cikmasina da katki saglayabilir. Ek olarak artmis serum Cu seviyesi ve Cu/Zn orani devam eden inflamatuvar proces markirlari olarak kullanilabilir.
{"title":"Assessment of serum trace element levels in rheumatic heart disease: A case-control study","authors":"Mehmet Öncel, C. Tuncer","doi":"10.25000/ACEM.451394","DOIUrl":"https://doi.org/10.25000/ACEM.451394","url":null,"abstract":"Amac: Degisik kalp hastaliklarinda bazi eser elementlerin onemli oldugu bilinmektedir. Bu calismada Romatizmal Kalp Hastaligi (RKH) olan hastalarin serumunda bazi eser element konsantrasyonlarindaki degisiklikleri belirlemek ve bunun kronik RKH ve kapak tutulumunun siddetiyle olan iliskisinin ortaya konmasi amaclanmistir. Metod: RKH olan 61 hasta ve 60 saglikli birey calisma kapsamina alindi. Bu calismaya alinan hasta grup, Wilkins skoruna, aort tutulumunun derecesine ve ayrica pulmoner hipertansiyonun varligi ve yokluguna gore olmak uzere toplam alti alt gruba daha ayrildi. Hastalara ayrintili fizik muayene ve laboratuvar incelemesinin yaninda kan Se, Zn ve Cu analizleri yapildi. Hasta ve kontrol guruplarina transtorasik ekokardiografi ile olcumler standart gorunumleri uzerinden yapildi. Bulgular: Hasta grubunda serum Se ve Zn konsantrasyonu kontrol grubuna gore anlamli olcude dusuk bulundu (sirasiyla 43,08±1,83 µg/dL; 60,75±2,44 µg/dL; p 0,05). Sonuc: Eser element konsantrasyonundaki degisiklikler RKH’ni predispoze edebilecegi gibi hastaligin gelisimine yol acan bazi faktorlerin ortaya cikmasina da katki saglayabilir. Ek olarak artmis serum Cu seviyesi ve Cu/Zn orani devam eden inflamatuvar proces markirlari olarak kullanilabilir.","PeriodicalId":8220,"journal":{"name":"ARCHIVES OF CLINICAL AND EXPERIMENTAL MEDICINE","volume":"39 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-03-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"90342260","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amac: Morton’s noroma on ayagin ilerleyici ve agrili bir hastaligi olup, cerrahi disi yontemler basarisiz oldugunda noroma eksizyonu tedavi secenekleri arasindadir. Bu calismada dorsal yaklasim ile noroma eksizyonu yapilan olgularda fonksiyonel sonuclar, komplikasyonlar ve devam eden sikayetler arastirilmistir. Yontemler: Morton’s noroma tanisi ile dorsal noroma eksizyonu yapilan 27 hasta (21 kadin) calismaya dahil edildi. Ortalama yas 49 yil (Yas araligi 24-74 yil) ortalama takip suresi 52 ay idi (Yas araligi 24-96 yil). Klinik skorlar interdigital noroma skorlama sistemine gore degerlendirildi. Hastalar son takiplerinde agri siddeti, ayakkabi degisiklikleri ve duyu problemleri acisindan sorgulandi. Bulgular: Cerrahi oncesi 20 puan olan ortalama interdigital noroma skorlamasi, son takipte ortalama 62 puan olarak saptandi (p<0.05). Onbir olguda (%41) mukemmel, 13 olguda (%48) iyi, bir olguda (%4) orta ve iki olguda (%7) kotu sonuc elde edildi. Onalti olguda (%59) gunluk hayati etkilemeyen his kaybi saptandi. Yedi hasta (%26) zaman zaman ayakkabi degisikligi yapmalari gerektigini bildirirken, bir hasta (%4) ozel ayakkabi disinda ayakkabi kullanamadigini ifade etti. 19 hastada (%70) hic agri saptanmadi. Sonuc: Dorsal yaklasim ile noroma eksizyonu, Morton noroma tedavisinde etkili bir tedavi yontemidir. Hafif dereceli ayakkabi intoleransi ve his kaybi sik devam eden sikayetler arasinda olup klinik skorlari ile iliski saptanmamistir.
{"title":"Dorsal approach for excision of Morton’s interdigital neuroma: A mid-term follow-up study","authors":"H. Çelik, M. Uzun","doi":"10.25000/ACEM.486816","DOIUrl":"https://doi.org/10.25000/ACEM.486816","url":null,"abstract":"Amac: Morton’s noroma on ayagin ilerleyici ve agrili bir hastaligi olup, cerrahi disi yontemler basarisiz oldugunda noroma eksizyonu tedavi secenekleri arasindadir. Bu calismada dorsal yaklasim ile noroma eksizyonu yapilan olgularda fonksiyonel sonuclar, komplikasyonlar ve devam eden sikayetler arastirilmistir. Yontemler: Morton’s noroma tanisi ile dorsal noroma eksizyonu yapilan 27 hasta (21 kadin) calismaya dahil edildi. Ortalama yas 49 yil (Yas araligi 24-74 yil) ortalama takip suresi 52 ay idi (Yas araligi 24-96 yil). Klinik skorlar interdigital noroma skorlama sistemine gore degerlendirildi. Hastalar son takiplerinde agri siddeti, ayakkabi degisiklikleri ve duyu problemleri acisindan sorgulandi. Bulgular: Cerrahi oncesi 20 puan olan ortalama interdigital noroma skorlamasi, son takipte ortalama 62 puan olarak saptandi (p<0.05). Onbir olguda (%41) mukemmel, 13 olguda (%48) iyi, bir olguda (%4) orta ve iki olguda (%7) kotu sonuc elde edildi. Onalti olguda (%59) gunluk hayati etkilemeyen his kaybi saptandi. Yedi hasta (%26) zaman zaman ayakkabi degisikligi yapmalari gerektigini bildirirken, bir hasta (%4) ozel ayakkabi disinda ayakkabi kullanamadigini ifade etti. 19 hastada (%70) hic agri saptanmadi. Sonuc: Dorsal yaklasim ile noroma eksizyonu, Morton noroma tedavisinde etkili bir tedavi yontemidir. Hafif dereceli ayakkabi intoleransi ve his kaybi sik devam eden sikayetler arasinda olup klinik skorlari ile iliski saptanmamistir.","PeriodicalId":8220,"journal":{"name":"ARCHIVES OF CLINICAL AND EXPERIMENTAL MEDICINE","volume":"6 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-03-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"76944473","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amac: Presbiakuzili yasli hastalarda isitme cihazinin isitsel engellilik seviyesine olan etkisini saptamaktir. Yontemler: 65 yas ustu presbiakuzili 43 hastaya (ortalama yas: 73.44 ± 7.03 yil (aralik 65-89 yil), erkek:26, kadin:17) isitme cihazi kullanmadan once ve isitme cihazi kullanmaya basladiktan 6 ay sonra isitme engeli envanteri olcegi (hearing handicap inventory scale-HHI) uygulandi. Isitme cihazi oncesi ve sonrasi HHI skorlari karsilastirildi. Bulgular: Isitme cihazi kullanimi sonrasi HHI skorlari ( 22.51 ± 14.81 ), isitme cihazi oncesi HHI skorlarina ( 68.97 ± 16.97 ) gore anlamli derecede dusuktu (p=0.000) . Cinsiyetlere gore, hastalarin isitme cihazi sonrasi elde edilen HHI skor kazanclari arasinda anlamli fark yoktu (p=0.737). Derin ve ileri isitme kaybi ile orta ve orta ileri isitme kayiplari bulunan hastalarin, isitme cihazi sonrasi elde edilen HHI skor kazanclari arasinda anlamli bir fark yoktu (p=0.521). Sonuc: Isitme cihazi, yasli bireylerde isitsel engellilik duzeyini onemli derece dusurmektedir.
{"title":"Investigation of the effect of hearing aid on hearing disability in elderly people with presbycusis","authors":"S. Ertugrul, Emre Soylemez","doi":"10.25000/ACEM.494922","DOIUrl":"https://doi.org/10.25000/ACEM.494922","url":null,"abstract":"Amac: Presbiakuzili yasli hastalarda isitme cihazinin isitsel engellilik seviyesine olan etkisini saptamaktir. Yontemler: 65 yas ustu presbiakuzili 43 hastaya (ortalama yas: 73.44 ± 7.03 yil (aralik 65-89 yil), erkek:26, kadin:17) isitme cihazi kullanmadan once ve isitme cihazi kullanmaya basladiktan 6 ay sonra isitme engeli envanteri olcegi (hearing handicap inventory scale-HHI) uygulandi. Isitme cihazi oncesi ve sonrasi HHI skorlari karsilastirildi. Bulgular: Isitme cihazi kullanimi sonrasi HHI skorlari ( 22.51 ± 14.81 ), isitme cihazi oncesi HHI skorlarina ( 68.97 ± 16.97 ) gore anlamli derecede dusuktu (p=0.000) . Cinsiyetlere gore, hastalarin isitme cihazi sonrasi elde edilen HHI skor kazanclari arasinda anlamli fark yoktu (p=0.737). Derin ve ileri isitme kaybi ile orta ve orta ileri isitme kayiplari bulunan hastalarin, isitme cihazi sonrasi elde edilen HHI skor kazanclari arasinda anlamli bir fark yoktu (p=0.521). Sonuc: Isitme cihazi, yasli bireylerde isitsel engellilik duzeyini onemli derece dusurmektedir.","PeriodicalId":8220,"journal":{"name":"ARCHIVES OF CLINICAL AND EXPERIMENTAL MEDICINE","volume":"201 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-03-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"76977526","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amac: Beyin anevrizmasi damar ceperlerindeki zayiflama sonucu beyin damarlarinda olusan balon seklinde genislemedir. Bu arastirmanin amaci, kanamasiz anevrizmali ve saglikli grupta sag ve sol arteriyel damarlardaki kan akis hizlarini degerlendirmek ve bu analizin anevrizma on tanisina yardimci olup olamayacagini arastirmaktir. Yontemler: Arastirmaya dort anevrizma hastasi (dort kadin, ortalama yas 57,25 ± 0,75) ve dort saglikli denek (iki kadin, iki erkek, ortalama yas 36,35 ± 6,19) dahil edildi. Sag ve sol ic karotis arter, vertebral arter ve sag ve sol ic jugular ven kan akis hizi degerleri faz kontrast teknigi ile bir kardiyak dongu boyunca elde edildi. Spearman’in iliski analizi akis hizi degerlerine uygulandi. Beyinin sagi ve solu arasindaki istatistiksel olarak anlamli kan akis benzerlikleri arastirildi. Bulgular: Anevrizma grubunda, sag ve sol taraf servikal arteriyel kan akis hizi degerleri arasinda anlamli fark bulundu (p=0,001). Sag ve sol arteriyel kan akis hizi degerleri arasindaki ve sag ve sol taraf arteriyovenoz kan akis hizi degerleri arasindaki Spearman iliski katsayi degerleri anevrizma grubunda kontrol grubuna gore dusuktu, ancak istatistiksel anlamlilik yoktu (hepsi icin p≥0,05). Sonuc: Bu on arastirmanin sonuclari, anevrizma grubunda elde edilen sag ve sol arteriyel kan akis hizlari arasindaki belirgin farkin ve dusuk iliski degerlerinin anevrizma tanisinda faydali olabilecegini dusundurdu.
{"title":"Cervical blood flow velocity values in patients with unilateral intracranial aneurysm: Preliminary results","authors":"Engin Tekin, Murat Pehlivan, Ö. Kitiş","doi":"10.25000/ACEM.451820","DOIUrl":"https://doi.org/10.25000/ACEM.451820","url":null,"abstract":"Amac: Beyin anevrizmasi damar ceperlerindeki zayiflama sonucu beyin damarlarinda olusan balon seklinde genislemedir. Bu arastirmanin amaci, kanamasiz anevrizmali ve saglikli grupta sag ve sol arteriyel damarlardaki kan akis hizlarini degerlendirmek ve bu analizin anevrizma on tanisina yardimci olup olamayacagini arastirmaktir. Yontemler: Arastirmaya dort anevrizma hastasi (dort kadin, ortalama yas 57,25 ± 0,75) ve dort saglikli denek (iki kadin, iki erkek, ortalama yas 36,35 ± 6,19) dahil edildi. Sag ve sol ic karotis arter, vertebral arter ve sag ve sol ic jugular ven kan akis hizi degerleri faz kontrast teknigi ile bir kardiyak dongu boyunca elde edildi. Spearman’in iliski analizi akis hizi degerlerine uygulandi. Beyinin sagi ve solu arasindaki istatistiksel olarak anlamli kan akis benzerlikleri arastirildi. Bulgular: Anevrizma grubunda, sag ve sol taraf servikal arteriyel kan akis hizi degerleri arasinda anlamli fark bulundu (p=0,001). Sag ve sol arteriyel kan akis hizi degerleri arasindaki ve sag ve sol taraf arteriyovenoz kan akis hizi degerleri arasindaki Spearman iliski katsayi degerleri anevrizma grubunda kontrol grubuna gore dusuktu, ancak istatistiksel anlamlilik yoktu (hepsi icin p≥0,05). Sonuc: Bu on arastirmanin sonuclari, anevrizma grubunda elde edilen sag ve sol arteriyel kan akis hizlari arasindaki belirgin farkin ve dusuk iliski degerlerinin anevrizma tanisinda faydali olabilecegini dusundurdu.","PeriodicalId":8220,"journal":{"name":"ARCHIVES OF CLINICAL AND EXPERIMENTAL MEDICINE","volume":"30 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-03-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"87237944","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
O. Bayraktar, Abdullah Özçelik, Ahmet Ragıp Öktemgil, B. Bayraktar
Amac: Obezite tedavi yontemlerinden bariatrik cerrahi, invazif ve maliyetli bir yaklasim olup kalici yan etkilere sahipken, goreceli daha az maliyetli medikal tedavinin sistemik yan etkileri soz konusu olabilir. Intragastrik balon (IGB) uygulamasi ise medikal tedavi ve bariatrik cerrahi arasinda minimal invazif ve gecici bir yontemdir. Bu calismanin amaci, IGB uygulamasinin etkinligini ve guvenligini degerlendirmektir. Yontemler: Calismaya 2015 – 2017 yillari arasinda IGB tedavisi uygulanan 39 hasta dahil edildi. Islem oncesi ve sonrasi vucut kitle indeksi (VKI), fazla kilonun kayip orani, balonun hastalar tafindan tolere edilebilmesi ve gelisen komplikasyonlar degerlendirildi. Bulgular: Islem oncesi ortanca vucut kitle indeksi (VKI) degeri 33.2 kg/m 2 olan 39 hastanin 33’u (%84,6) kadindi. Islemi tolere edemeyen 3 hastanin (%7,6) balonu 1., 5. ve 25. gunlerde cikarildi. Tedavinin ortanca suresi 8 aydi (1 gun-17 ay). Balonlari ilk 6 ayda cikarilan hastalarda fazla kilonun kayip orani %22,8 iken, 6 aydan uzun kalanlarda bu oran %41,6 idi. Balon cikarilmasi sonrasi VKI ortanca degeri 28.3 kg/m 2 olarak bulundu. Sadece bir hastada (%2,5) spontan IGB rupturu ve balonun defekasyonla atilmasi goruldu. Sonuc: IGB uygulamasi basarisiz diyet ve egzersiz denemeleri olan ve bariatrik cerrahi yapilmayacak hastalara guvenli ve etkili bir yontem olarak onerilebilir.
{"title":"Intragastric balloon therapy for obesity: Is it safe and effective?","authors":"O. Bayraktar, Abdullah Özçelik, Ahmet Ragıp Öktemgil, B. Bayraktar","doi":"10.25000/ACEM.477680","DOIUrl":"https://doi.org/10.25000/ACEM.477680","url":null,"abstract":"Amac: Obezite tedavi yontemlerinden bariatrik cerrahi, invazif ve maliyetli bir yaklasim olup kalici yan etkilere sahipken, goreceli daha az maliyetli medikal tedavinin sistemik yan etkileri soz konusu olabilir. Intragastrik balon (IGB) uygulamasi ise medikal tedavi ve bariatrik cerrahi arasinda minimal invazif ve gecici bir yontemdir. Bu calismanin amaci, IGB uygulamasinin etkinligini ve guvenligini degerlendirmektir. Yontemler: Calismaya 2015 – 2017 yillari arasinda IGB tedavisi uygulanan 39 hasta dahil edildi. Islem oncesi ve sonrasi vucut kitle indeksi (VKI), fazla kilonun kayip orani, balonun hastalar tafindan tolere edilebilmesi ve gelisen komplikasyonlar degerlendirildi. Bulgular: Islem oncesi ortanca vucut kitle indeksi (VKI) degeri 33.2 kg/m 2 olan 39 hastanin 33’u (%84,6) kadindi. Islemi tolere edemeyen 3 hastanin (%7,6) balonu 1., 5. ve 25. gunlerde cikarildi. Tedavinin ortanca suresi 8 aydi (1 gun-17 ay). Balonlari ilk 6 ayda cikarilan hastalarda fazla kilonun kayip orani %22,8 iken, 6 aydan uzun kalanlarda bu oran %41,6 idi. Balon cikarilmasi sonrasi VKI ortanca degeri 28.3 kg/m 2 olarak bulundu. Sadece bir hastada (%2,5) spontan IGB rupturu ve balonun defekasyonla atilmasi goruldu. Sonuc: IGB uygulamasi basarisiz diyet ve egzersiz denemeleri olan ve bariatrik cerrahi yapilmayacak hastalara guvenli ve etkili bir yontem olarak onerilebilir.","PeriodicalId":8220,"journal":{"name":"ARCHIVES OF CLINICAL AND EXPERIMENTAL MEDICINE","volume":"66 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-03-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"79156495","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amac: Uyuz, sarkoptes scabies var hominis adli bir ektoparazitin neden oldugu kasintili bir deri hastaligidir. Degisen hayat tarzlarina bagli olarak endemiler yapmaktadir. Bu calismada, son yillardaki uyuz icin insidans ve demografik faktorlere dikkat cekmeye calistik. Yontemler: Karabuk Egitim ve Arastirma Hastanesi Dermatoloji polikliniginde 2013 Ocak -2018 Temmuz arasinda, uyuz tanisi alan hastalar retrospektif olarak incelendi. Hastane kayitlari kullanilarak yapilan calismada, uyuz tanili hastalarin yas ve cinsiyetleri alindi. Uyuz tanisinin konuldugu mevsim not edildi. Bulgular: Calismamizda, son bes yil icinde, hastanemiz dermatoloji polikliniginde uyuz gorulme sikliginin % 0,4 den %1'e kadar yukseldigini saptadik (r=0,886, p=0,001). Uyuz tanisi alan hastalarin yas ortalamasinin, bu 5 yil icinde 49,7 yildan 31,4 yila dustugu gozlemlendi (r=-0,753, p=0,006) . Uyuz tanili kadin hastalar daha fazlaydi (%56 vs %44) ve uyuzlu kadin hastalarin yas ortalamasi, erkek hastalarin yas ortalamasina gore daha yuksek idi (44 yil ve 37 yil) (p=0,001). Sonuc: Son yillarda, uyuz tanisi konulan olgularin arttigi ve uyuz gorulme yasinin azaldigi gozlemlenmistir.
{"title":"Changes in incidence and age distribution of scabies: A retrospective cohort study in a tertiary hospital","authors":"H. Aktaş, Aybala Cebecik","doi":"10.25000/ACEM.454426","DOIUrl":"https://doi.org/10.25000/ACEM.454426","url":null,"abstract":"Amac: Uyuz, sarkoptes scabies var hominis adli bir ektoparazitin neden oldugu kasintili bir deri hastaligidir. Degisen hayat tarzlarina bagli olarak endemiler yapmaktadir. Bu calismada, son yillardaki uyuz icin insidans ve demografik faktorlere dikkat cekmeye calistik. Yontemler: Karabuk Egitim ve Arastirma Hastanesi Dermatoloji polikliniginde 2013 Ocak -2018 Temmuz arasinda, uyuz tanisi alan hastalar retrospektif olarak incelendi. Hastane kayitlari kullanilarak yapilan calismada, uyuz tanili hastalarin yas ve cinsiyetleri alindi. Uyuz tanisinin konuldugu mevsim not edildi. Bulgular: Calismamizda, son bes yil icinde, hastanemiz dermatoloji polikliniginde uyuz gorulme sikliginin % 0,4 den %1'e kadar yukseldigini saptadik (r=0,886, p=0,001). Uyuz tanisi alan hastalarin yas ortalamasinin, bu 5 yil icinde 49,7 yildan 31,4 yila dustugu gozlemlendi (r=-0,753, p=0,006) . Uyuz tanili kadin hastalar daha fazlaydi (%56 vs %44) ve uyuzlu kadin hastalarin yas ortalamasi, erkek hastalarin yas ortalamasina gore daha yuksek idi (44 yil ve 37 yil) (p=0,001). Sonuc: Son yillarda, uyuz tanisi konulan olgularin arttigi ve uyuz gorulme yasinin azaldigi gozlemlenmistir.","PeriodicalId":8220,"journal":{"name":"ARCHIVES OF CLINICAL AND EXPERIMENTAL MEDICINE","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-03-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"73131695","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Koroner arter anevrizmalari (KAA) gelisimi, stent implantasyonu sonrasi nadir gorulen bir komplikasyondur, ozellikle de ilac salinimli stentlerle karsilastirildiginda ciplak metal stentlerden (CMS) sonra cok nadir gorulur. 55 yasinda bir hastanin BMS implantasyonundan 8 aylik bir sure sonra gelisen in-stent KAA ait bir vaka sunulmustur. Bu KAA perkutan olarak tedavi edilmis olup, bu tedaviden 10 ay sonra yapilan kontrol koroner anjiyografi ve klinik takiplerde her hangi bir sorun ya da sikayet kalmadigi gorulmustur.
{"title":"Successful management of late coronary aneurysm after bare metal stent implantation: An insidious threat","authors":"Emre Özdemir","doi":"10.25000/ACEM.479332","DOIUrl":"https://doi.org/10.25000/ACEM.479332","url":null,"abstract":"Koroner arter anevrizmalari (KAA) gelisimi, stent implantasyonu sonrasi nadir gorulen bir komplikasyondur, ozellikle de ilac salinimli stentlerle karsilastirildiginda ciplak metal stentlerden (CMS) sonra cok nadir gorulur. 55 yasinda bir hastanin BMS implantasyonundan 8 aylik bir sure sonra gelisen in-stent KAA ait bir vaka sunulmustur. Bu KAA perkutan olarak tedavi edilmis olup, bu tedaviden 10 ay sonra yapilan kontrol koroner anjiyografi ve klinik takiplerde her hangi bir sorun ya da sikayet kalmadigi gorulmustur.","PeriodicalId":8220,"journal":{"name":"ARCHIVES OF CLINICAL AND EXPERIMENTAL MEDICINE","volume":"36 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-03-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"87170990","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Emin Köse, Nilay Tuğba Baz, Deniz Tazeoğlu, Mehmet Emin Gürbüz, H. Tok, A. Ozsoy, S. Karahan
Amac: Karaciger hidatik kist hastaligi Echinococcus granulosus’un neden oldugu, Turkiye’de yaygin gorulen bir parazitozdur. Karaciger kist hidatik cerrahisi sonrasi en sik gelisen komplikasyon safra fistuludur. Bu calismadaki amacimiz safra fistulu gelisimini etkileyen degiskenleri ortaya koymak ve uygun tedavi seceneklerini incelemektir. Yontemler: Bu calismaya karaciger kist hidatik cerrahisi uygulanmis olan 118 hasta dahil edildi. Hastalar safra fistulu gelisen (grup2) ve gelismeyen (grup1) olarak iki gruba ayrildi ve degiskenler analiz edildi: yas, hematolojik ve karaciger fonksiyon testleri ve kistin ozellikleri (tip, kist boyutu, sayisi ve yerlesim yeri). Bulgular: 118 hastanin 19 (%16)’unda safra fistulu saptandi. Grup 2’de kist boyutu, lokosit, alkalin fosfataz ve g-Glutamin transpeptidaz degerleri tek degiskenli analiz sonucuna gore grup 1’den daha yuksekti (p=0,03, p=0,008, p=0,04, p=0,001). Cok degiskenli analiz sonucuna gore; safra fistulu gelisimine etki eden tek bagimsiz degisken yalnizca kist boyutu olarak saptandi (olasilik orani 0.03, 95% guven araligi 0,002-0,06; p=0,03). Islem karakteristik egrisine gore, kist boyutlarinin 100% duyarlilik, 100% ozgulluk ve esik degeri, sirasiyla 7,5 cm, 4,0 cm ve 14,6 cm olarak bulundu. (Egrinin altindaki alan 0,67). Sonuc: Safra fistulunun tahmininde preoperatif kist boyutu onemli bir parametredir. Bizim calismamiza gore; kist boyutunun 7,5 cm’den buyuk olmasi safra fistulu gelisimi icin bir risk faktorudur.
{"title":"Retrospective analysis of risk factors for development of biliary fistula after liver cyst hydatid surgery","authors":"Emin Köse, Nilay Tuğba Baz, Deniz Tazeoğlu, Mehmet Emin Gürbüz, H. Tok, A. Ozsoy, S. Karahan","doi":"10.25000/ACEM.531385","DOIUrl":"https://doi.org/10.25000/ACEM.531385","url":null,"abstract":"Amac: Karaciger hidatik kist hastaligi Echinococcus granulosus’un neden oldugu, Turkiye’de yaygin gorulen bir parazitozdur. Karaciger kist hidatik cerrahisi sonrasi en sik gelisen komplikasyon safra fistuludur. Bu calismadaki amacimiz safra fistulu gelisimini etkileyen degiskenleri ortaya koymak ve uygun tedavi seceneklerini incelemektir. Yontemler: Bu calismaya karaciger kist hidatik cerrahisi uygulanmis olan 118 hasta dahil edildi. Hastalar safra fistulu gelisen (grup2) ve gelismeyen (grup1) olarak iki gruba ayrildi ve degiskenler analiz edildi: yas, hematolojik ve karaciger fonksiyon testleri ve kistin ozellikleri (tip, kist boyutu, sayisi ve yerlesim yeri). Bulgular: 118 hastanin 19 (%16)’unda safra fistulu saptandi. Grup 2’de kist boyutu, lokosit, alkalin fosfataz ve g-Glutamin transpeptidaz degerleri tek degiskenli analiz sonucuna gore grup 1’den daha yuksekti (p=0,03, p=0,008, p=0,04, p=0,001). Cok degiskenli analiz sonucuna gore; safra fistulu gelisimine etki eden tek bagimsiz degisken yalnizca kist boyutu olarak saptandi (olasilik orani 0.03, 95% guven araligi 0,002-0,06; p=0,03). Islem karakteristik egrisine gore, kist boyutlarinin 100% duyarlilik, 100% ozgulluk ve esik degeri, sirasiyla 7,5 cm, 4,0 cm ve 14,6 cm olarak bulundu. (Egrinin altindaki alan 0,67). Sonuc: Safra fistulunun tahmininde preoperatif kist boyutu onemli bir parametredir. Bizim calismamiza gore; kist boyutunun 7,5 cm’den buyuk olmasi safra fistulu gelisimi icin bir risk faktorudur.","PeriodicalId":8220,"journal":{"name":"ARCHIVES OF CLINICAL AND EXPERIMENTAL MEDICINE","volume":"20 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-03-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"86479476","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amac: Hizli SOFA skorunun plazma laktat duzeyi ile birlikte kullaniminin hastane ici mortaliteyi ongormedeki rolu ile ilgili cok az calisma vardir. Bu calismamizin amaci plazma laktat duzeyi ile kombine bir hizli SOFA skorunun, acil serviste enfeksiyonlu hastalarda hastane ici mortalite icin iliskili olup olmadigini arastirmakti. Yontemler: Mayis 2017- Mart 2018 tarihleri arasinda acil servise basvuran 60 hastanin qSOFA ve plazma laktat olcumleri prospektif olarak toplandi. Olgularin qSOFA skorunun tek basina ve laktat ile birlikte kullaniminin mortaliteyi ongormedeki analizi yapildi. Bulgular: On uc hasta (%21,6) hastaneye yatis suresinde oldu. Laktat olcumu ile kombine edilmis qSOFA, qSOFA skoru tek basina kullanimina gore daha basarili bulunmustur (sirasiyla AUC = 0,798 ve 0,885, sirasiyla p<0,001). qSOFA icin tek basina duyarlilik ve ozgulluk %92 ve %54 iken, laktat ile kombine edilmesiyle sirasiyla %100 ve %43 oldugu saptandi (p<0,001). Sonuc : qSOFA'nin laktat ile kombine edilmesi, qSOFA’nin tek basina kullanilmasina gore mortalite uzerinde daha yuksek hassasiyete sahiptir.
{"title":"Can the quick Sequential Organ Failure Assessment (qSOFA) score, combined with plasma lactate concentration, predict the mortality for patients with infections in the emergency department?","authors":"M. Korkut, C. Bedel","doi":"10.25000/ACEM.468057","DOIUrl":"https://doi.org/10.25000/ACEM.468057","url":null,"abstract":"Amac: Hizli SOFA skorunun plazma laktat duzeyi ile birlikte kullaniminin hastane ici mortaliteyi ongormedeki rolu ile ilgili cok az calisma vardir. Bu calismamizin amaci plazma laktat duzeyi ile kombine bir hizli SOFA skorunun, acil serviste enfeksiyonlu hastalarda hastane ici mortalite icin iliskili olup olmadigini arastirmakti. Yontemler: Mayis 2017- Mart 2018 tarihleri arasinda acil servise basvuran 60 hastanin qSOFA ve plazma laktat olcumleri prospektif olarak toplandi. Olgularin qSOFA skorunun tek basina ve laktat ile birlikte kullaniminin mortaliteyi ongormedeki analizi yapildi. Bulgular: On uc hasta (%21,6) hastaneye yatis suresinde oldu. Laktat olcumu ile kombine edilmis qSOFA, qSOFA skoru tek basina kullanimina gore daha basarili bulunmustur (sirasiyla AUC = 0,798 ve 0,885, sirasiyla p<0,001). qSOFA icin tek basina duyarlilik ve ozgulluk %92 ve %54 iken, laktat ile kombine edilmesiyle sirasiyla %100 ve %43 oldugu saptandi (p<0,001). Sonuc : qSOFA'nin laktat ile kombine edilmesi, qSOFA’nin tek basina kullanilmasina gore mortalite uzerinde daha yuksek hassasiyete sahiptir.","PeriodicalId":8220,"journal":{"name":"ARCHIVES OF CLINICAL AND EXPERIMENTAL MEDICINE","volume":"239 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-03-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"81826257","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}