M. Gezen, U. Yilmaz, O. Fazlıoğulları, N. Yılmaz, C. Horozoğlu, A. Ergen, U. Zeybek
Amac: Akut koroner sendrom (ACS), koroner arter kan akiminin azalmasi sonucu miyokard iskemisinin neden oldugu klinik tablolarin tamamini ifade eder. Thymosin beta-4 geni (Tβ4) hasarli dokularin iyilesmesinde ve ACS’de kardiyomiyositlerin canli kalmasinda onemli rol oynamaktadir. Bu calismada ACS’li hastalarin Tβ4 genindeki A/T (rs75112573) varyasyonunun tespit edilmesi ve akut koroner hastaligina olan etkilerinin belirlenmesi amaclanmistir. Yontemler: Bu prospektif bir vaka kontrol calismasidir. Calismaya ACS'li 48 hasta ve 45 saglikli kontrol birey dahil edildi. Genetik analiz, polimeraz zincir reaksiyonu/restriksiyon parca uzunluk polimorfizmi (PCR / RFLP) yontemleri kullanilarak yapildi. Bulgular: Kontrol grubu ile karsilastirildiginda hasta grubunda AT genotipi (p<0.001, X 2 :12.40, OR:5.42, %95 CI:2.02-14.53) ve A alleli (p<0.001, X 2 :17.22, OR:6.66, %95 CI:2.61-16.98) tasima sikligi anlamli olarak yukselmistir. Kontrol grubunda ise TT genotip sikliginin hasta grubuna gore istatistiksel olarak yuksek oldugu gozlemlenmistir (p<0.001, X 2 :17.22, OR:2.13, %95 CI:1.44-3.16) . Hasta grubumuzun LDL-kolesterol seviyesi (p<0.001, %95 CI:30.12-55.90) , kontrol grubumuzun ise HDL-kolesterol seviyesi yuksek bulunmustur (p<0.001, %95 CI:5.30-15.34) . Hasta grubunda AT genotipi tasiyanlarda AA genotipi tasiyanlara gore kolesterol ve HDL-kolestrol duzeyleri anlamli derecede yuksek olarak bulunmustur (p=0.036, %95 CI:0.59-17.25). VLDL-kolestreol duzeyleri ise hasta grubunda AA genotipi tasiyanlarda, AT (p=0.011, %95 CI:6.73-49.86) ve TT (p=0.018, %95 CI:4.95-49.49) genotipi tasiyanlara gore anlamli sekilde yukselmistir. Sonuc: Tβ4 A/T ( rs75112573 ) gene polymorphism icin AT genotipi ve A alleli tasimanin ACS riskini artirabilecegi sonucuna ulasilabilir.
{"title":"Thymosin beta-4 A/T polymorphism and acute coronary syndrome risk","authors":"M. Gezen, U. Yilmaz, O. Fazlıoğulları, N. Yılmaz, C. Horozoğlu, A. Ergen, U. Zeybek","doi":"10.25000/ACEM.475094","DOIUrl":"https://doi.org/10.25000/ACEM.475094","url":null,"abstract":"Amac: Akut koroner sendrom (ACS), koroner arter kan akiminin azalmasi sonucu miyokard iskemisinin neden oldugu klinik tablolarin tamamini ifade eder. Thymosin beta-4 geni (Tβ4) hasarli dokularin iyilesmesinde ve ACS’de kardiyomiyositlerin canli kalmasinda onemli rol oynamaktadir. Bu calismada ACS’li hastalarin Tβ4 genindeki A/T (rs75112573) varyasyonunun tespit edilmesi ve akut koroner hastaligina olan etkilerinin belirlenmesi amaclanmistir. Yontemler: Bu prospektif bir vaka kontrol calismasidir. Calismaya ACS'li 48 hasta ve 45 saglikli kontrol birey dahil edildi. Genetik analiz, polimeraz zincir reaksiyonu/restriksiyon parca uzunluk polimorfizmi (PCR / RFLP) yontemleri kullanilarak yapildi. Bulgular: Kontrol grubu ile karsilastirildiginda hasta grubunda AT genotipi (p<0.001, X 2 :12.40, OR:5.42, %95 CI:2.02-14.53) ve A alleli (p<0.001, X 2 :17.22, OR:6.66, %95 CI:2.61-16.98) tasima sikligi anlamli olarak yukselmistir. Kontrol grubunda ise TT genotip sikliginin hasta grubuna gore istatistiksel olarak yuksek oldugu gozlemlenmistir (p<0.001, X 2 :17.22, OR:2.13, %95 CI:1.44-3.16) . Hasta grubumuzun LDL-kolesterol seviyesi (p<0.001, %95 CI:30.12-55.90) , kontrol grubumuzun ise HDL-kolesterol seviyesi yuksek bulunmustur (p<0.001, %95 CI:5.30-15.34) . Hasta grubunda AT genotipi tasiyanlarda AA genotipi tasiyanlara gore kolesterol ve HDL-kolestrol duzeyleri anlamli derecede yuksek olarak bulunmustur (p=0.036, %95 CI:0.59-17.25). VLDL-kolestreol duzeyleri ise hasta grubunda AA genotipi tasiyanlarda, AT (p=0.011, %95 CI:6.73-49.86) ve TT (p=0.018, %95 CI:4.95-49.49) genotipi tasiyanlara gore anlamli sekilde yukselmistir. Sonuc: Tβ4 A/T ( rs75112573 ) gene polymorphism icin AT genotipi ve A alleli tasimanin ACS riskini artirabilecegi sonucuna ulasilabilir.","PeriodicalId":8220,"journal":{"name":"ARCHIVES OF CLINICAL AND EXPERIMENTAL MEDICINE","volume":"21 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-03-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"89670982","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
F. M. Hanege, Burcu Yılmaz Hanege, Serdal Çelik, A. Göçmen, M. Kalcioglu
Amac: Isitme kaybi, yenidoganlar arasinda en sik gorulen konjenital anomalilerden biridir. Yenidogan isitme tarama programi isitme kaybi olan yenidoganlarda erken tani icin onem arz etmektedir Gestasyonel diyabet ise gebelikte ortaya cikan ve diger diyabetes mellitus tanisi alan hastalardaki gibi komplikasyonlara neden olabilen metabolik bir hastaliktir. Komplike olmamis gestasyonel diyabeti isitme kaybi riski olusturan prenatal bir komplikasyon olarak tanimlayan bir calisma literaturde bulunmamaktadir. Bu calismada gestasyonel diyabetin yenidoganlarda isitme bozuklugu icin bir risk faktoru olup olmadigini belirlemeyi amacladik. Metod: Bu retrospektif calismaya 2015-2017 yillari arasinda dogan bebekler dahil edildi. Bebekler iki gruba ayrildi; Kontrol grubu: Rastgele secilen saglikli 100 annenin cocugundan olusuyordu. Calisma grubu: 8 tanesi en az bir risk faktorune sahip olup calisma disinda birakilan, gestasyonel diyabeti olan annelerden dogan 79 bebekten olusan grup idi. Gestasyonel diyabeti olan annelerden dogan bebeklerin transient otoakustik emisyon sonuclarinin saglikli annelerden doganlarin sonuclari ile karsilastirdik. Bulgular: Bu calismada 71 gestasyonel diyabeti olan anne bebegi ile 100 saglikli anne bebeginin transient otoakustik emisyon sonuclari ile karsilastirildi. Saglikli annelerin bebeklerinin yani sira risk faktoru olmayan gestasyonel diyabeti olan anne bebeklerinin tumu transient otoakustik emisyon testini gecti. Sonuc: Annesinde gestasyonel diyabeti olan bebeklerin isitme tarama sonuclari ile annesi saglikli olan bebeklerin isitme tarama sonuclari arasinda bir fark tespit edilememistir.
{"title":"Is gestational diabetes a risk factor for neonatal hearing loss?","authors":"F. M. Hanege, Burcu Yılmaz Hanege, Serdal Çelik, A. Göçmen, M. Kalcioglu","doi":"10.25000/ACEM.491222","DOIUrl":"https://doi.org/10.25000/ACEM.491222","url":null,"abstract":"Amac: Isitme kaybi, yenidoganlar arasinda en sik gorulen konjenital anomalilerden biridir. Yenidogan isitme tarama programi isitme kaybi olan yenidoganlarda erken tani icin onem arz etmektedir Gestasyonel diyabet ise gebelikte ortaya cikan ve diger diyabetes mellitus tanisi alan hastalardaki gibi komplikasyonlara neden olabilen metabolik bir hastaliktir. Komplike olmamis gestasyonel diyabeti isitme kaybi riski olusturan prenatal bir komplikasyon olarak tanimlayan bir calisma literaturde bulunmamaktadir. Bu calismada gestasyonel diyabetin yenidoganlarda isitme bozuklugu icin bir risk faktoru olup olmadigini belirlemeyi amacladik. Metod: Bu retrospektif calismaya 2015-2017 yillari arasinda dogan bebekler dahil edildi. Bebekler iki gruba ayrildi; Kontrol grubu: Rastgele secilen saglikli 100 annenin cocugundan olusuyordu. Calisma grubu: 8 tanesi en az bir risk faktorune sahip olup calisma disinda birakilan, gestasyonel diyabeti olan annelerden dogan 79 bebekten olusan grup idi. Gestasyonel diyabeti olan annelerden dogan bebeklerin transient otoakustik emisyon sonuclarinin saglikli annelerden doganlarin sonuclari ile karsilastirdik. Bulgular: Bu calismada 71 gestasyonel diyabeti olan anne bebegi ile 100 saglikli anne bebeginin transient otoakustik emisyon sonuclari ile karsilastirildi. Saglikli annelerin bebeklerinin yani sira risk faktoru olmayan gestasyonel diyabeti olan anne bebeklerinin tumu transient otoakustik emisyon testini gecti. Sonuc: Annesinde gestasyonel diyabeti olan bebeklerin isitme tarama sonuclari ile annesi saglikli olan bebeklerin isitme tarama sonuclari arasinda bir fark tespit edilememistir.","PeriodicalId":8220,"journal":{"name":"ARCHIVES OF CLINICAL AND EXPERIMENTAL MEDICINE","volume":"27 3 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-03-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"82755787","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Benign bir durum olarak kabul edilmelerine ragmen, koroner arter anomalilerinin klinik gorunumu gogus agrisi, nefes darligi, carpinti, malign aritmiler, miyokard enfarktusu, senkop ve ani olum gibi genis bir spektruma sahiptir. Sag koroner arterin sol on inen koroner arterden koken aldigi tek koroner arterin atipik formu son derece nadir bir koroner anomalidir. Bu yazida, tekrarlayan gogus agrisi ve akut koroner sendrom nedeniyle koroner anjiyografiye alinan 63 yasinda bir kadin olgu sunuldu. Koroner anjiyografide, sag koroner arterin sol on inen koroner arterden koken aldigi atipik bir tek koroner arter anomalisi saptandi. Tedavi stratejisi kalp takimi ve hasta ile tartisildi. Tekrarlayan gogus agrisi, izole sol on inen koroner arter lezyonu ve hastanin tercihi nedeniyle perkutan koroner girisim (PKG) yapildi. Sonuc olarak, bu olgu, tek koroner arter anomalisi olan hastalarda PKG'in uygulanabilirligini gostermesi bakimindan onemlidir.
{"title":"The right coronary artery originating from the left anterior descending artery: A variant of single coronary artery anomaly","authors":"Y. Alsancak, Sina Ali","doi":"10.25000/ACEM.460782","DOIUrl":"https://doi.org/10.25000/ACEM.460782","url":null,"abstract":"Benign bir durum olarak kabul edilmelerine ragmen, koroner arter anomalilerinin klinik gorunumu gogus agrisi, nefes darligi, carpinti, malign aritmiler, miyokard enfarktusu, senkop ve ani olum gibi genis bir spektruma sahiptir. Sag koroner arterin sol on inen koroner arterden koken aldigi tek koroner arterin atipik formu son derece nadir bir koroner anomalidir. Bu yazida, tekrarlayan gogus agrisi ve akut koroner sendrom nedeniyle koroner anjiyografiye alinan 63 yasinda bir kadin olgu sunuldu. Koroner anjiyografide, sag koroner arterin sol on inen koroner arterden koken aldigi atipik bir tek koroner arter anomalisi saptandi. Tedavi stratejisi kalp takimi ve hasta ile tartisildi. Tekrarlayan gogus agrisi, izole sol on inen koroner arter lezyonu ve hastanin tercihi nedeniyle perkutan koroner girisim (PKG) yapildi. Sonuc olarak, bu olgu, tek koroner arter anomalisi olan hastalarda PKG'in uygulanabilirligini gostermesi bakimindan onemlidir.","PeriodicalId":8220,"journal":{"name":"ARCHIVES OF CLINICAL AND EXPERIMENTAL MEDICINE","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-03-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"86424659","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amac: Transseptal suturasyon ile Surgicel ® tatbikinin burun kanamasindaki etkinliginin ve tolere edilebilirliginin belirlenmesi. Metod: Ocak 2015 ile Agustos 2016 tarihleri arasinda Kiesselbach bolgesinden kanamasi tespit edilen ve tedavi edilen hastalar retrospektif olarak tarandi. Tedavide anterior nazal tampon (Merocel ® ) uygulanmis 18 hasta, transseptal suturasyon ile Surgicel ® tatbiki yapilmis olan 16 hasta calismaya dahil edildi. Hastalarin kontrol vizitlerinde NRS-11 morbidite skalasi kullanilarak elde edilmis olan veriler, kisinin tecrube ettigi agri ve yapilan isleme gosterdigi uyumu kiyaslamada kullanildi. Bulgular: Iki grup arasinda kanama rekurrensi acisindan istatiksel olarak anlamli fark bulunmadi. Transseptal suturasyon ile Surgicel ® tatbikinin nazal tampona kiyasla daha iyi tolere edildigi ve dusuk morbiditeye sahip oldugu goruldu. Sonuc: Anterior epistaksiste transseptal suturasyon ile Surgicel ® tatbikinin etkili ve iyi tolere edilebilir alternatif bir prosedur oldugu goruldu.
{"title":"Comparing efficacy of Surgicel ® application with nasal packing in epistaxis","authors":"T. Sözen, Övsen Önay, M. S. Ceylan","doi":"10.25000/ACEM.489634","DOIUrl":"https://doi.org/10.25000/ACEM.489634","url":null,"abstract":"Amac: Transseptal suturasyon ile Surgicel ® tatbikinin burun kanamasindaki etkinliginin ve tolere edilebilirliginin belirlenmesi. Metod: Ocak 2015 ile Agustos 2016 tarihleri arasinda Kiesselbach bolgesinden kanamasi tespit edilen ve tedavi edilen hastalar retrospektif olarak tarandi. Tedavide anterior nazal tampon (Merocel ® ) uygulanmis 18 hasta, transseptal suturasyon ile Surgicel ® tatbiki yapilmis olan 16 hasta calismaya dahil edildi. Hastalarin kontrol vizitlerinde NRS-11 morbidite skalasi kullanilarak elde edilmis olan veriler, kisinin tecrube ettigi agri ve yapilan isleme gosterdigi uyumu kiyaslamada kullanildi. Bulgular: Iki grup arasinda kanama rekurrensi acisindan istatiksel olarak anlamli fark bulunmadi. Transseptal suturasyon ile Surgicel ® tatbikinin nazal tampona kiyasla daha iyi tolere edildigi ve dusuk morbiditeye sahip oldugu goruldu. Sonuc: Anterior epistaksiste transseptal suturasyon ile Surgicel ® tatbikinin etkili ve iyi tolere edilebilir alternatif bir prosedur oldugu goruldu.","PeriodicalId":8220,"journal":{"name":"ARCHIVES OF CLINICAL AND EXPERIMENTAL MEDICINE","volume":"167 12 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-03-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"83895965","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amac: Sicanlarda diyabetin neden oldugu bobrek hasarina katkida bulunan apoptoz duzenleyici genlerin ekspresyonunu degerlendirerek guclu bir biyoflavonoid olan quercetin'in renoprotektif ve antiapoptotik etkilerini arastirmak. Yontemler: Sicanlar 4 gruba ayrildi; Kontrol, STZ-diyabetik, STZ-diyabetik + Quercetin ve Quercetin kontrol. Aclik kan sekeri, vucut agirligi ve idrar mikroalbuminuri degerleri olculdu. Immunohistokimya bax, bcl-2, kaspaz-3 antikorlari kullanilarak gerceklestirildi. Apoptoz tespiti icin TUNEL yontemi uygulandi. Homojenize bobrek dokularinda ileri oksidasyon protein urunleri (AOPP), protein karbonil oksidasyon (PCO), malondialdehid (MDA) ve superoksit dismutaz (SOD) aktivitesi olculdu. Bulgular: Tedavi edilmeyen diyabetik gruba kiyasla, quercetin uygulanan diyabetik grupta kan sekeri ve mikroalbuminuri duzeyleri anlamli olarak azalmisti (sirasiyla; p=0,020, p=0,003) . MDA, AOPP ve PCO seviyeleri anlamli olarak azaldi (sirasiyla; p=0,001, p=0,0001, p=0,0005) , ancak SOD aktivitesinin quercetin uygulanan diyabetik grupta arttigi tespit edildi ( p=0,005 ). Quercetin uygulanan diyabetiklerde, tedavi edilmemis diyabetik gruba kiyasla bcl-2, bax ve kaspaz-3'un immun boyanmasi azaldi. Tedavi edilmeyen diyabetik grubun bobrek tubullerinde apoptotik hucrelerde belirgin bir artis gozlenirken, quercetin uygulanan diyabetik grupta belirgin bir dusus gozlendi (p=0,0001) . Sonuc: Antioksidan etkileri olan quercetin'in antiapoptotik etkilerinin, diyabetik komplikasyonlarin etkilerini azaltmada ve yeni komplikasyonlari onlemede yararli olabilecegi sonucuna vardik.
{"title":"Renoprotective potential of quercetin in experimental diabetic nephropathy: assesing antiapoptotic and antioxidant effects","authors":"M. Tuncdemir, Eda Buyukcolpan Mirzatas, H. Uzun","doi":"10.25000/ACEM.452530","DOIUrl":"https://doi.org/10.25000/ACEM.452530","url":null,"abstract":"Amac: Sicanlarda diyabetin neden oldugu bobrek hasarina katkida bulunan apoptoz duzenleyici genlerin ekspresyonunu degerlendirerek guclu bir biyoflavonoid olan quercetin'in renoprotektif ve antiapoptotik etkilerini arastirmak. Yontemler: Sicanlar 4 gruba ayrildi; Kontrol, STZ-diyabetik, STZ-diyabetik + Quercetin ve Quercetin kontrol. Aclik kan sekeri, vucut agirligi ve idrar mikroalbuminuri degerleri olculdu. Immunohistokimya bax, bcl-2, kaspaz-3 antikorlari kullanilarak gerceklestirildi. Apoptoz tespiti icin TUNEL yontemi uygulandi. Homojenize bobrek dokularinda ileri oksidasyon protein urunleri (AOPP), protein karbonil oksidasyon (PCO), malondialdehid (MDA) ve superoksit dismutaz (SOD) aktivitesi olculdu. Bulgular: Tedavi edilmeyen diyabetik gruba kiyasla, quercetin uygulanan diyabetik grupta kan sekeri ve mikroalbuminuri duzeyleri anlamli olarak azalmisti (sirasiyla; p=0,020, p=0,003) . MDA, AOPP ve PCO seviyeleri anlamli olarak azaldi (sirasiyla; p=0,001, p=0,0001, p=0,0005) , ancak SOD aktivitesinin quercetin uygulanan diyabetik grupta arttigi tespit edildi ( p=0,005 ). Quercetin uygulanan diyabetiklerde, tedavi edilmemis diyabetik gruba kiyasla bcl-2, bax ve kaspaz-3'un immun boyanmasi azaldi. Tedavi edilmeyen diyabetik grubun bobrek tubullerinde apoptotik hucrelerde belirgin bir artis gozlenirken, quercetin uygulanan diyabetik grupta belirgin bir dusus gozlendi (p=0,0001) . Sonuc: Antioksidan etkileri olan quercetin'in antiapoptotik etkilerinin, diyabetik komplikasyonlarin etkilerini azaltmada ve yeni komplikasyonlari onlemede yararli olabilecegi sonucuna vardik.","PeriodicalId":8220,"journal":{"name":"ARCHIVES OF CLINICAL AND EXPERIMENTAL MEDICINE","volume":"10 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-11-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"90178073","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amac: Post-torakotomi agrisi icin gunumuzde rejyonal anestezi yontemleri siklikla kullanilmaktadir. Bu calismada torakotomi sonrasi agri icin serratus anterior alan blogunun (SAPB) ve torakal epidural blogun etkinligini karsilastirmayi amacladik. Yontemler: Bu retrospektif calismada torakotomi yapilan 120 hasta calismaya alindi.Dahil etme kriterlerini karsilayan 70 hasta Grup E (torasik epidural blok) (n=37) ve Grup S (serratus anterior alan blok) (n=33) olmak uzere iki grupta degerlendirildi. Postoperatif 2., 6., 12. ve 24. saatlerde gorsel analog skala skorlari ve 24 saatlik toplam analjezik tuketimi degerlendirildi. Ikincil sonuclar yan etkiler, ek analjezik ilac gereksinimi ve komplikasyon olarak belirlendi. Bulgular: Gruplar arasinda yapilan karsilastirmalarda ameliyat sonrasi 2. saat (p=0.417), 6. saat (p=0.271), 12. saat (p=0.734) ve 24. saat (p=0.157) gorsel analog skala skorlari ve 24 saatlik toplam analjezik tuketimi miktarlari (p=0.714) karsilastirildiginda, 2 grup arasinda istatistiksel olarak anlamli fark yoktu. Iki grup arasinda yan etkiler, bulanti ve kusma (p=0.714), kasinti (p=N/A), solunum depresyonu (p=N/A) duzeyleri acisindan istatistiksel olarak anlamli fark yoktu. Sonuc: Bu calismanin sonuclari, serratus anterior alan blogu ve torasik epidural blok uygulamasinin torakotomi sonrasi analjezi icin benzer sonuclara sahip oldugunu gostermektedir.
{"title":"Comparison of efficiency of serratus anterior plane block and thoracic epidural block for thoracotomy analgesia","authors":"Korgün Ökmen","doi":"10.25000/ACEM.435367","DOIUrl":"https://doi.org/10.25000/ACEM.435367","url":null,"abstract":"Amac: Post-torakotomi agrisi icin gunumuzde rejyonal anestezi yontemleri siklikla kullanilmaktadir. Bu calismada torakotomi sonrasi agri icin serratus anterior alan blogunun (SAPB) ve torakal epidural blogun etkinligini karsilastirmayi amacladik. Yontemler: Bu retrospektif calismada torakotomi yapilan 120 hasta calismaya alindi.Dahil etme kriterlerini karsilayan 70 hasta Grup E (torasik epidural blok) (n=37) ve Grup S (serratus anterior alan blok) (n=33) olmak uzere iki grupta degerlendirildi. Postoperatif 2., 6., 12. ve 24. saatlerde gorsel analog skala skorlari ve 24 saatlik toplam analjezik tuketimi degerlendirildi. Ikincil sonuclar yan etkiler, ek analjezik ilac gereksinimi ve komplikasyon olarak belirlendi. Bulgular: Gruplar arasinda yapilan karsilastirmalarda ameliyat sonrasi 2. saat (p=0.417), 6. saat (p=0.271), 12. saat (p=0.734) ve 24. saat (p=0.157) gorsel analog skala skorlari ve 24 saatlik toplam analjezik tuketimi miktarlari (p=0.714) karsilastirildiginda, 2 grup arasinda istatistiksel olarak anlamli fark yoktu. Iki grup arasinda yan etkiler, bulanti ve kusma (p=0.714), kasinti (p=N/A), solunum depresyonu (p=N/A) duzeyleri acisindan istatistiksel olarak anlamli fark yoktu. Sonuc: Bu calismanin sonuclari, serratus anterior alan blogu ve torasik epidural blok uygulamasinin torakotomi sonrasi analjezi icin benzer sonuclara sahip oldugunu gostermektedir.","PeriodicalId":8220,"journal":{"name":"ARCHIVES OF CLINICAL AND EXPERIMENTAL MEDICINE","volume":"35 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-11-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"83220573","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
H. Erinanc, H. S. Gokturk, G. K. Unler, E. Karagulle
Amac: Granuler hucreli tumorler (GCTs) noroektodermal diferansiasyon gosterirler. Morfolojik olarak pek cok mezenkimal tumor, granuler hucreli gorunume sahip olabilir. Nestin, santral sinir sistemi gelisimi boyunca undiferansiye hucrelerde ve santral sinir sistemi tumorlerinde eksprese edilen bir intermediate filament proteindir. Calismamizda Nestin proteininin granuler hucreli tumor ayirici tanisinda kullanilabilirliginin belirlenmesi amaclanmistir. Yontemler: Calismamizda GCT tumor olgulari ve granuler sitoplazmaya sahip olabilecek ve granuler hucreli tumor ayirici tanisinda baslica ele alinan mezenkimal tumorlere immunhistokimyasal olarak Nestin antikoru uygulanmistir. Farkli dokulardan koken alan 21 GCT (7’si ozofagus, 8’i deri, 4’u dil, 2’si vokal korddan gelisen ) , 17 GIST ( gastrointestinal stromal tumor- gastrointestinal kanaldan gelisen) , 8 leiomyoma ( 5’i ozofagus, 3’u deriden gelisen), 4 schwannoma (1’i ozofagus, 3’u deri yerlesimli) ve subkutan yerlesimli mesenkimal tumorler ( 7 norofibroma, 5 fibroma, 15 dermatofibroma) ile 20 melanositik nevus, 15 gastrik ksantom ve 15 ksantalezma olgusu calismamiza dahil edilmistir. Bulgular: GCT’lerin tamaminda Nestin pozitifligi goruldu. Ayrica tum GIST’ler, schwannoma ve norofibromada Nestin pozitif olarak izlendi. Bununla birlikte tum leiomyoma, fibroma, dermatofibroma, melanositik nevus, gastrik ksantom ve ksantalezmada olgularinda N estin ekspresyonu gorulmedi. Sonuc: Calismamiz Nestin immunhistokimyasinin GCT’un ayirici tanisinda ozellikle GIST, Schwannoma ve norofibroma gibi noral orijinli tumorlerde sinirli oldugunu gostermektedir. Bununla birlikte noral bir marker olan Nestin GCT’un noral kokenine dair bir kanit sunmaktadir. Nestin, GCT ‘un granuler sitoplazmaya sahip leiomyoma, dermatofibroma gibi diger mezenkimal tumorler ve melanositik nevusden ayiriminda kullanilabilir.
{"title":"Utility of Nestin immunohistochemistry in the diagnosis of granular cell tumor","authors":"H. Erinanc, H. S. Gokturk, G. K. Unler, E. Karagulle","doi":"10.25000/acem.436429","DOIUrl":"https://doi.org/10.25000/acem.436429","url":null,"abstract":"Amac: Granuler hucreli tumorler (GCTs) noroektodermal diferansiasyon gosterirler. Morfolojik olarak pek cok mezenkimal tumor, granuler hucreli gorunume sahip olabilir. Nestin, santral sinir sistemi gelisimi boyunca undiferansiye hucrelerde ve santral sinir sistemi tumorlerinde eksprese edilen bir intermediate filament proteindir. Calismamizda Nestin proteininin granuler hucreli tumor ayirici tanisinda kullanilabilirliginin belirlenmesi amaclanmistir. Yontemler: Calismamizda GCT tumor olgulari ve granuler sitoplazmaya sahip olabilecek ve granuler hucreli tumor ayirici tanisinda baslica ele alinan mezenkimal tumorlere immunhistokimyasal olarak Nestin antikoru uygulanmistir. Farkli dokulardan koken alan 21 GCT (7’si ozofagus, 8’i deri, 4’u dil, 2’si vokal korddan gelisen ) , 17 GIST ( gastrointestinal stromal tumor- gastrointestinal kanaldan gelisen) , 8 leiomyoma ( 5’i ozofagus, 3’u deriden gelisen), 4 schwannoma (1’i ozofagus, 3’u deri yerlesimli) ve subkutan yerlesimli mesenkimal tumorler ( 7 norofibroma, 5 fibroma, 15 dermatofibroma) ile 20 melanositik nevus, 15 gastrik ksantom ve 15 ksantalezma olgusu calismamiza dahil edilmistir. Bulgular: GCT’lerin tamaminda Nestin pozitifligi goruldu. Ayrica tum GIST’ler, schwannoma ve norofibromada Nestin pozitif olarak izlendi. Bununla birlikte tum leiomyoma, fibroma, dermatofibroma, melanositik nevus, gastrik ksantom ve ksantalezmada olgularinda N estin ekspresyonu gorulmedi. Sonuc: Calismamiz Nestin immunhistokimyasinin GCT’un ayirici tanisinda ozellikle GIST, Schwannoma ve norofibroma gibi noral orijinli tumorlerde sinirli oldugunu gostermektedir. Bununla birlikte noral bir marker olan Nestin GCT’un noral kokenine dair bir kanit sunmaktadir. Nestin, GCT ‘un granuler sitoplazmaya sahip leiomyoma, dermatofibroma gibi diger mezenkimal tumorler ve melanositik nevusden ayiriminda kullanilabilir.","PeriodicalId":8220,"journal":{"name":"ARCHIVES OF CLINICAL AND EXPERIMENTAL MEDICINE","volume":"239 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-11-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"75845678","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Tibbi suluk uygulamasi binlerce yildir bircok kulturde cesitli hastaliklarin tedavisinde kullanilan yaygin bir geleneksel tedavi yontemidir. Genellikle guvenli bir yontem olmasina ragmen, bazen ciddi yan etkiler de gorulebilir. Bu metodun nadir bir yan etkisi olarak kutanoz psodolenfoma, yabanci antijenler, enfeksiyoz surecler, artropod isiriklari ve bazen idiopatik nedenlerle olusan reaktif bir deri hastaligidir. Bu yazida, suluk uygulamasi sonrasi cok sayida nodulu olan ve kutanoz psodolenfoma tanisi konulan bir kadin olguyu sunuyor ve literaturu gozden geciriyoruz.
{"title":"A case of cutaneous pseudolymphoma induced by medicinal leech application and review of the literature","authors":"H. Aktaş, A. Hamidi, G. Ertugrul, H. Erol","doi":"10.25000/acem.434115","DOIUrl":"https://doi.org/10.25000/acem.434115","url":null,"abstract":"Tibbi suluk uygulamasi binlerce yildir bircok kulturde cesitli hastaliklarin tedavisinde kullanilan yaygin bir geleneksel tedavi yontemidir. Genellikle guvenli bir yontem olmasina ragmen, bazen ciddi yan etkiler de gorulebilir. Bu metodun nadir bir yan etkisi olarak kutanoz psodolenfoma, yabanci antijenler, enfeksiyoz surecler, artropod isiriklari ve bazen idiopatik nedenlerle olusan reaktif bir deri hastaligidir. Bu yazida, suluk uygulamasi sonrasi cok sayida nodulu olan ve kutanoz psodolenfoma tanisi konulan bir kadin olguyu sunuyor ve literaturu gozden geciriyoruz.","PeriodicalId":8220,"journal":{"name":"ARCHIVES OF CLINICAL AND EXPERIMENTAL MEDICINE","volume":"21 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-11-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"74362611","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
S. Degirmencioglu, P. Vural, Ayşenur Özderya, S. Abbasoğlu
Amac: Hashimoto tiroiditinin (HT) etyopatogenezi tam olarak aydinlatilamamis olmakla birlikte kronik inflamasyon ve endotel disfonksiyonunun onemli oldugu bilinmektedir. Vaskuler hucre adezyon molekulu 1 (VCAM1) ve E-selektin gibi adezyon molekulleri endotel tarafindan salgilanirlar ve hasarli endotel bolgesine lokositlerin migrasyonunu duzenlemektedirler. Bu calismada ilk kez VCAM1 (T-1591C ve T-833C) ve E-selektin S128R tek nukleotid polimorfizmleri (SNPs) ile HT arasinda bir iliski olup olmadigi arastirilmistir. Metod: HT’li 189 hasta ve 247 saglikli kontrol kisinin periferik kan lokositlerinden izole edilen DNA orneklerinde VCAM1 (T-1591C ve T-833C) ile E-selektin S128R polimorfizmleri floresan boya-isaretli problar kullanan ve erime egri analizine dayanan “real-time” PCR yontemi ile incelendi. Bulgular: Calismamizda kontrol grubu ve HT hastalarinda arastirilan polimorfizmlerin dagilimlarinda anlamli bir fark bulunmadigi saptandi. Sonuc: Bu calismanin bulgularina gore VCAM1 (T-1591C ve T-833C) ve E-selektin S128R polimorfizmleri HT icin bir risk faktoru olmayabilecegini dusundurmektedir. Bununla birlikte, bulgularimizin desteklenmesi icin ornek sayisinin arttirilmasi, ayrica VCAM1 ve E-selektin genlerin farkli polimorfik lokuslarinin da incelenmesi gerektigi kanisindayiz.
{"title":"VCAM1 (T-1591C and T-833C) and E-selectin S128R polymorphisms are not risk factors for Hashimoto’s thyroiditis","authors":"S. Degirmencioglu, P. Vural, Ayşenur Özderya, S. Abbasoğlu","doi":"10.25000/ACEM.421521","DOIUrl":"https://doi.org/10.25000/ACEM.421521","url":null,"abstract":"Amac: Hashimoto tiroiditinin (HT) etyopatogenezi tam olarak aydinlatilamamis olmakla birlikte kronik inflamasyon ve endotel disfonksiyonunun onemli oldugu bilinmektedir. Vaskuler hucre adezyon molekulu 1 (VCAM1) ve E-selektin gibi adezyon molekulleri endotel tarafindan salgilanirlar ve hasarli endotel bolgesine lokositlerin migrasyonunu duzenlemektedirler. Bu calismada ilk kez VCAM1 (T-1591C ve T-833C) ve E-selektin S128R tek nukleotid polimorfizmleri (SNPs) ile HT arasinda bir iliski olup olmadigi arastirilmistir. Metod: HT’li 189 hasta ve 247 saglikli kontrol kisinin periferik kan lokositlerinden izole edilen DNA orneklerinde VCAM1 (T-1591C ve T-833C) ile E-selektin S128R polimorfizmleri floresan boya-isaretli problar kullanan ve erime egri analizine dayanan “real-time” PCR yontemi ile incelendi. Bulgular: Calismamizda kontrol grubu ve HT hastalarinda arastirilan polimorfizmlerin dagilimlarinda anlamli bir fark bulunmadigi saptandi. Sonuc: Bu calismanin bulgularina gore VCAM1 (T-1591C ve T-833C) ve E-selektin S128R polimorfizmleri HT icin bir risk faktoru olmayabilecegini dusundurmektedir. Bununla birlikte, bulgularimizin desteklenmesi icin ornek sayisinin arttirilmasi, ayrica VCAM1 ve E-selektin genlerin farkli polimorfik lokuslarinin da incelenmesi gerektigi kanisindayiz.","PeriodicalId":8220,"journal":{"name":"ARCHIVES OF CLINICAL AND EXPERIMENTAL MEDICINE","volume":"36 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-11-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"86019306","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Fatih Orkun Kundaktepe, Mustafa Genco Erdem, Ş. Helvacı
Amac: Diyabetik bireyler icin kullanilabilecek en uygun kreatinin klirensi hesaplama metodunu belirlemek amaclandi. Yontem: Calismaya Okmeydani Egitim Arastirma Hastanesi ic hastaliklari ve diyabet polikliniklerine basvurmus 100 tane tip 2 diyabetik hasta dahil edildi. Hipertansiyon, akut bobrek yetersizligi tanisi almis veya bobrek nakil alicisi olan diyabetik hastalar calisma disi birakildi. Bulgular: Cockcroft-Gault degerini kestirmede tek ve cok degiskenli modellerde yas, agirlik, kreatininin anlamli (hepsi icin p<0,050) etkisi gozlenmistir. MDRD degerini kestirmede tek degiskenli modelde yas, kreatininin; cok degiskenli modelde ise yalnizca kreatininin anlamli bagimsiz (p=0,001) etkisi gozlenmistir. 24 saatlik idrarda kreatinin klirensi degerini kestirmede tek degiskenli modelde yas, agirlik, kreatinin degerinin anlamli (hepsi icin p<0,050) etkisi gozlenmisken; cok degiskenli modelde ise yalnizca agirlik degerinin anlamli bagimsiz (p=0,001) etkisi gozlenmistir. Sonuc: Bu calismada uc yontem de birbirleriyle uyumlu sonuc verdi. Tip II diyabetik hastalarda bobrek fonksiyonlarini degerlendirmek icin uc yontemin tamami kullanilabilir, ancak 24 saatlik idrar yontemiyle kreatinin klirensi, ust uste iki hasta ziyareti ve daha karmasik bir biyokimya laboratuvari gerektirir; bizim gorusumuze gore, bu yontem diger iki yonteme alternatif olarak kullanilabilir.
{"title":"Comparison of three different creatinine clearance calculation methods in patients with type 2 diabetes mellitus","authors":"Fatih Orkun Kundaktepe, Mustafa Genco Erdem, Ş. Helvacı","doi":"10.25000/acem.434689","DOIUrl":"https://doi.org/10.25000/acem.434689","url":null,"abstract":"Amac: Diyabetik bireyler icin kullanilabilecek en uygun kreatinin klirensi hesaplama metodunu belirlemek amaclandi. Yontem: Calismaya Okmeydani Egitim Arastirma Hastanesi ic hastaliklari ve diyabet polikliniklerine basvurmus 100 tane tip 2 diyabetik hasta dahil edildi. Hipertansiyon, akut bobrek yetersizligi tanisi almis veya bobrek nakil alicisi olan diyabetik hastalar calisma disi birakildi. Bulgular: Cockcroft-Gault degerini kestirmede tek ve cok degiskenli modellerde yas, agirlik, kreatininin anlamli (hepsi icin p<0,050) etkisi gozlenmistir. MDRD degerini kestirmede tek degiskenli modelde yas, kreatininin; cok degiskenli modelde ise yalnizca kreatininin anlamli bagimsiz (p=0,001) etkisi gozlenmistir. 24 saatlik idrarda kreatinin klirensi degerini kestirmede tek degiskenli modelde yas, agirlik, kreatinin degerinin anlamli (hepsi icin p<0,050) etkisi gozlenmisken; cok degiskenli modelde ise yalnizca agirlik degerinin anlamli bagimsiz (p=0,001) etkisi gozlenmistir. Sonuc: Bu calismada uc yontem de birbirleriyle uyumlu sonuc verdi. Tip II diyabetik hastalarda bobrek fonksiyonlarini degerlendirmek icin uc yontemin tamami kullanilabilir, ancak 24 saatlik idrar yontemiyle kreatinin klirensi, ust uste iki hasta ziyareti ve daha karmasik bir biyokimya laboratuvari gerektirir; bizim gorusumuze gore, bu yontem diger iki yonteme alternatif olarak kullanilabilir.","PeriodicalId":8220,"journal":{"name":"ARCHIVES OF CLINICAL AND EXPERIMENTAL MEDICINE","volume":"11 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-11-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"89514983","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}